İmam Ahmed b. Hanbel          el müsned 5.

(el-Fethu'r-Rabbânî Tertibi)

Namazın Şartlan ve Kılınma Şekli H. No: 1262-1525

Terceme ve Açıklama                        Tahkik ve Tahric

RIFAT ORAL                            SÜLEYMAN SARI

Selçuk Eğitim Merkezi                      Selçuk Eğitim Merkezi

Arapça-Fıkıh öğrt.Görv.                    Arapça-Hadis öğrt.Görv.

İÇİNDEKİLER

2.NAMAZ (Devam)

h)-NAMAZ KILINAN YERDE, ELBİSEDE YA DA BEDENDEKİ NECASETİN TEMİZLİĞİ VE AFFEDİLEN MİKTAR

     Namaz Kılınması Yasaklanan ve İzin Verilen Yerler.....................2

     Sandaletle/Terlikle Namaz Kılmanın Hükmü..............................8

     Uyku Elbisesi (Pijama) ile Namaz Kılmanın Hükmü....................26

O-KIBLEYE DÖNMEK

     İlk Dönemlerde Namaz Kılarken Kudüs'teki Beyt-i Makdis'e Dönüldü, Sonra Kıble Değişti ve Kabe'ye Dönüş Emredildi..........32

     Farz Namazlarda Kıbleye Dönme Zorunluluğu..........................40

     Kabe'nin İçinde Nafile Namaz Kılınması...................................43

     Yolcunun, Bineği Üzerinde Hayvanın Yöneldiği Tarafa Doğru Nafile Namaz Kılması.............................................................49

     Bir Özür Sebebiyle Yolcunun, Bineği Üzerinde Farz

Namaz Kılması.....................................................................55

İ)-NAMAZDA SÜTRE KULLANMAK VE NAMAZ KILANIN ÖNÜNDEN GEÇİŞ

     İnsanların Geçecekleri Yerlerde Namaz Kılanın Sütre Kullanması ve İlgili Hükümler.................................................59

     Namaz Kılanın Önünden Geçmeye Çalışan İnsan ya da

Bir Başka Şeyin Engellenmesi.................................................67

     Namaz Kılanla Sütresi Arasından (Namaz Kılanın Önünden) Geçmenin Günahı.................................................................77

     Önünde Duran İnsan ya da Hayvana Karşı Namaz Kılmak..........80

     İmamın Önündeki Sütre Cemaat İçin de Geçerlidir,1

Namaz Kılanın Önünden Geçmek Namazı Bozmaz.....................82

     Ön Tarafta Sütre Olmaksızın Namaz Kılmak.............................86

j)-NAMAZIN KILINMA ŞEKLİ

     Genel Olarak Namazın Kılınma Şekli........................................90

     Namazı Kötü Kılanın Hâli ve Uyarılması.................................107

     Namaza Başlamak ve Huşu..................................................113

     İftitah Tekbirinde ve Diğer Tekbirlerde Elleri Kaldırmak...........118

     Ellerin Sadece İftitah Tekbirinde Kaldırılması..........................123

     Ayakta (Kıyamda) Sağ Elin Sol El Üzerine Konulması..............125

     İftitah Tekbirinden Sonra Verilen Sekteler (Duruşlar)..............130

VI_________________________________________________________________________

k)- KIRAAT

     İftitah (Namaza Başlama) Duası ve Kıraatten Önce

Teavvüz (Eûzü Billah... Demek)............................................136

     Cehrî Namazda Fatihadan Önce Besmeleyi

Açıktan Okumak.................................................................150

     Namazda Fatiha Sûresinin Okunması ve Besmele

Fatiha'dan Değildir Görüşünün Delili......................................158

     Cemaatin Fatiha Okuması ve Cehrî Namazlarda Susması.........167

     Başkasını Yanıltacak Şekilde Namazda Sesli

Okumak Yasaktır................................................................175

     Fatiha'dan Sonra Âmin Kelimesinin Gizli veya

Açıktan Söylenmesi.............................................................180

     Namazda Farz Olan Kıraate Gücü Yetmeyenin/

Güzel Okuyamayanın Durumu..............................................184

     İlk İki Rekâtta Fatiha'dan Sonra Sure/Ayetler

Okumak Gerekir.................................................................188

     Son İki Rekâttaki Okumanın Hükmü......................................188

     Bir Rekâtta İki ya da Daha Fazla Sure Okumak, Aynı

Rekâtta Sure ya da Ayetlerin Tekrarı.....................................193

     Namazlarda Okunan Sureler................................................205

     Öğle ve İkindi Namazlarında Kıraat (Kur'ân Okumak)..............212

     Akşam Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak)...........................225

     Yatsı Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak)..............................235

     Sabah Namazında, Özellikle Cuma Gününün

Sabah Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak)............................240

     Genel Olarak Namazda Kıraat (Kur'ân Okumak).....................249

     Kıraat sırasında İmamın Duraklaması/Yanılması ve

Ona Yardım Etmenin Hükmü................................................257

     Rasûlullah Döneminde İbn Mes'ûd ve

Übey b. Ka'b'm Kıraati.........................................................261

     Namazdaki İntikal Tekbirleri................................................266

     KUR'ÂN TARİHİ SÜRECİNDE KIRAATLER- Rıfat ORAL...............279

I)-RÜKÛ VE SECDE

     Rükûda Tatbîk ve Neshedilmesi............................................327

     Rükûda Durma Miktarı, Vasfı ve Orada Bekleme.....................331

     Rükû ve Secdeyi Tam Yapmamak Namazı Bozar.....................337

     Rükûda Yapılan Zikirler.......................................................339

     Rükû ve Secdede Kur'ân Kıraati Yasaktır...............................348

     Rükû ve Secdeden Doğrulmak ve Bu Durumda

Biraz Durmak Bunları Terk Edenin Hâli..................................351

    Rükûdan Doğrulma ve İlgili Hükümler...................................356

KISALTMALAR

age.

: Adı geçen eser

b.

:Bin

bk.

: Bakınız

bt.

:Bint

çvr.

: Çeviren

DİA

: Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi

h.

: Hicrî yıl

H.no

: Hadis numarası

Ht.

: Vİcâde yolu ile alınan hadis

Hz.

: Hazreti

i.

: İmam

Kr.

: Abdullah'ın babası Ahmed b. Hanbel'den kıraat yolu ile

 

aldığı rivayetleri gösterir.

Kt.

: Ebû Bekir el-Katîî'nin ziyadesi

m.

: Milâdî yıl

md.

: Maddesi

Nşr.

: Neşreden

Thk.

: Tahkik

Thr.

: Tahric

Trc.

: Terceme

Trc.no:

: Terceme numarası

Ts.

: Tarihsiz

s.

: Sayfa numarası

Thk.

: Tahkik eden

ts.

: Tarihsiz

V.

: Vefat tarihi

vb.

: Ve benzeri

vd.

: Ve devamı

yy.

: Baskı yeri yok

z.

: Oğlu Abdullah'ın Müsned'e ziyâdeleri

YAYINCININ NOTU

Şu kısacık fani ömrümüz İçerisinde Müsned"in yeni bir sayısını sizlere ulaştırmaktan, yaşadığımız toplum ve gelecek nesillere en nadide, en latif, rengarenk has kokulu çiçek demetleri gibi Peygamber efendimizin mübarek, müberra sözlerini sizlere aktarmaktan dolayı Allah Teala'ya hamd olsun.

Eserin çalışılmasına başlanılan ilk andan itibaren türlü meşakkatlerle karşı karşıya geleceğimizi zannetmiştik. Bu kaygımızın yersiz olduğunu, Allah Teala'nın onun değerli kullarını bizlere vesile ederek yardım ettiğini gördük, bildik. Tekrar tekrar hamd olsun.

Hadis ve Sünnet sahasında el-Müsned, günümüz toplumunda büyük yankılar meydana getirdi. Şu ana kadar yayınlanan ciltlerle bile el-Müsned, ilmi olmayan, mesnedsiz, kaba görüşlerin önüne büyük sedd çekti.

Eseria Türkçe'ye kazandırılması tespitiyle, tercüme ve açıklamalarıyla, tahkik ve tahric çalışmasıyla konunun uzmanı değerli ilim erbabı tarafından olsun, kitlesel olarak okuyucularımızdan tebrikler, dualar aldık. Hepsine buradan hürmet­lerimizi arz ederiz.

Hadis ve sünnetin ehemmiyetine binaen;

Peygamber efendimiz, kendisinden sonra sünnetini ihya ederek halka öğre­tenleri "garipler" olarak nitelendirmiş, onlar için "gariplere ne mutlu" demiştir. İlim erbabı da hadisteki bu kişilerin ashâb-ı hadis olduğuna işaret etmişlerdir. İmam Buharİ ise en hayırlı müslümanm, efendimizin sünnetlerinden terk edilen bir sünneti ihya ederek tekrar gündeme getiren kişi olduğunu belirtmişi erdir.'*'

Konunun bu öneminden ve müjdesinden dolayı eserin yayılmasında, elden ele ulaşmasında, hizmet ve gayret sarf eden okuyucu dostlarımıza, matbuat çalışmalarında tüm mesleki hassasiyetlerini ortaya koyan Abdulmuttalip Yıldırım ve Ali Ünlü beyefendilere şükranlarımızı arz ederiz.

Allah Teala'dan, Peygamber efendimizin mübarek elleriyle bizim ellerimizi tutmasını, yolundan ve izinden ayrılmamamızı O'ndan niyaz ederiz.

Avcı, Seyit, Hadis İlmi Hadisçilerin Fazileti, Konya, 2004, s. 30

ONSOZ

Müsned Tercemesinin V. Cildini hazırlama imkânı veren Allah'a sonsuz hamd ü senalar eder, O'nun yüce Rasûlüne, Ehl-i Beytine ve ashabına da salât ve selâm ederiz.

Yeni bir cildin hazırlanması bizim için yeniden dünyaya gelmek ve yeni bir diriliş demektir. Bu heyecanla V. Cildi hazırladık. Cildler hazırlandıkça çalışmanın kalitesi artmakta ve yeni eserlerle tanışmaktayız. Böylesine ağır bir çalışmanın başarılı olması için yoğun bir tempoya ihtiyaç duyulmaktadır. Sürekli çalışmamıza rağmen Allah'ın yardımıyla tempomuz düşmemekte, hatta her gün daha da artmaktadır. Bu çalışmada okurlarımızın görüşleri ve duaları bizim için çok önemlidir. Sürekli gelen e-mail, telefon ve mesajlarla sizlerin görüşleri bize ışık tutmakta, önümüzü daha iyi görmemizi sağlamaktadır.

Müsned Tercemesinin yeni baskılan yapılmakta, okuyucu kitlesi -Allah'a hamd olsun- günden güne artmaktadır. Bu cildden önceki IV. Cild diğerleri gibi çok beğenildi; makaleler, tablolar, açıklamalar, fıkhı hükümler, her hadisin tahkik ve tahrici büyük takdir topladı. Ancak yolumuz uzun olduğu için bazı okurlarımız tarafından bu çalışmanın daha kısa tutulup kısa sürede bitirilmesi ısrarla tavsiye edilmektedir. Biz istiyoruz ki hazırladığımız eser kalıcı ve her yönden okura faydalı olsun. Çünkü bu eser hadis yönü yanında, ayrıca konu başlık!anndaki ilgili ayetlerin zikredilmesiyle İmam Nevevi'nin 'Rıyazu's-salihîn'in daha geniş bir versiyonu olarak görülmekte, hadislerin anlaşılmasında müçtehid İmamların görüşlerine baş vurulması ve bunların değerlendirilmesi eserin geniş bir 'Mukayeseli İslâm Hukuku' rengi taşımasına neden olmaktadır. Bütün bunlar geniş bir kaynak taraması sonucunda oluşmakta ve ortaya sizlerin de takdir ettiği gibi çok farklı bir eser çıkmaktadır. Biz bu eserin aceleye getirilip kalitesinin düşürülmesini istemiyoruz. Tahriç kısmının da fazla olduğu şeklinde bir uyan gelmektedir. Ama günümüzdeki hadis inkân ve bir takım şüphe odaklarının yoğun çalışmalan karşısında hadislerin ciddi olarak tahkiki ve tahricinin yapılması gerekmektedir. İnsanlar hadis okurken rivayetin Rasûlullah'a ulaşmadaki sıhhat derecesini bizzat kendileri müşahade etmektedir, bu da imanlarını kuvvetlendirmektedir.

V. Cildde de Namaz konusu devam etmektedir. Bu cildde Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği ve Affedilen Miktar, Kıbleye Dönmek, Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş, Namazın Kılınma Şekli, Kıraat, Rükû ve Secde gibi önemli konular işlenmektedir. Bunların bilinmesi ile namazlanmizın Rasûlullah'ın namazına benzemesi daha da artacak, ibadet zevki toplumun bütün kesimlerine yayılacaktır.Ayrıca bu cilddekİ rivayet­lerde Kur'ân Tarihi Sürecinde Kıraatler makalesi bulunmaktadır, bu çalışmada titiz bir şekilde Kur'ân'ın mushaf olarak toplanması yanında Peygamberimiz'den intikal eden kıraatin (okuyuşun) da aynı ciddiyetle toplanıp, mushafiarın bu kıraatleri içine alacak şekilde ortak yazı karakterleriyle yazılması konuları ilk kaynaklara ulaşılarak anlatılmaktadır.

Bu çalışmaların faydalı olması dileğiyle dua ve desteklerinizi bekleriz.

Terceme Heyeti

h)-NAMAZ KILINAN YERDE, ELBİSEDE YA DA BEDENDEKİ NECASETİN TEMİZLİĞİ VE AFFEDİLEN MİKTAR

Namaz Kılınması Yasaklanan ve İzin Verilen Yerler

Sandaletle/Terlikle Namaz Kılmanın Hükmü

Uyku Elbisesi (Pijama) ile Namaz Kılmanın Hükmü

__________Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği

h)-Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği ve Affedilen Miktar

* Namaz Kılınması Yasaklanan ve tzin Verilen Yerler

392/1262-Ebû Saîd el-Hudrfden

RaSÛlÛllah (SallallahU aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Yeryüzünün  her tarafı mescid ve tahûr (temiz-temizleyici) kabul edildi, ancak kabir ve hamam bundan müstesnadır."

393/1263-Ebû Mersed el-Ganevî'den (RadıyaiiaM anhy.'

Sahih: Müsned, 111/83, H.no:11723; Benzer rivayetler için bk. İli/83, H.no:11727; 111/96-97, H.no:11858; Ebû Dâvûd, Salât, 24, H.no:492; Tirmizî, Salât, 119, H.no:317 (Tirmizî, "Bu babdaHz. Ali, Abdullah b. Amr, Ebû Hüreyre, Câbir, İbn Abbas, Huzeyfe, Enes, Ebû Ümârne ve Ebû Zer'den de nakiller vardır. Hepsi: "'jji^j 'Â*^-* 'j>'Ji^ j c_ui-" lafzı İle naklederler. Ebû

Saîd rivayetine gelince, Abdülaziz b. Muhammed'den İki tarik nakledilir. Kimisi Ebû Saîd'den nakleder. Kimisinde ise Ebû Saîd'in ismi zikredilmez. Dolayısıyla bu rivayetin senedinde ızdırap bulunmaktadır" der ve Süfyân es-Sevrî'nin Amr b. Yahya ve babası Yahya b. Umara el-Ensârî kanalı ile Hz. Peygamber'den mürsel olarak naklettiği rivayeti daha sahih bulur); İbn Mâce, Mesâcid, 4, H.no:745; Dârimî, Salât, 111, H.no: 1397.

Hadisin senedinde müdellİs olan Muhammed b. îshâk bulunmaktadır. Fakat, Müsned'in diğer iki rivayetinde de farklı mütâbileri vardır. Hadisin bu rivayeti erdeki lafzı: "î^iiij fü-ı vı j*^ ^k jp'Jy" şeklindedir.

Bennâ, hadisi İmam Şafiî, İbn Huzeyme, İbn Hıbbân ve Hâkİm'e de nisbet eder. Hadisin muzdarip olduğuna, fakat bunun sadece irsalle sınırlı olduğuna değinerek Hâkim, İbn Hazm ez-Zâhirî ve İbn Dakik'in hadisi sahih saydığını ifade eder. Bk. Bulûğu 'l-emânî, ni/99-100.

Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği___________________'.

Rasûlullah'ın (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum: "Kabirlere doğru namaz kılmayın ve kabirlerin üzerlerine oturmayın!"

§Başka bir lafızla gelen rivayette şöyle buyurdu:

"Kabirlerin üzerlerine oturmayın, onların üstünde namaz kılmayın!"

394/1264-Abdullah b. Amr'dan (RadıyaiiaM anhümây.

■»,.3

Sened:

 

Sahih: Müsned, IV/135, H.no:17149; Diğer rivayet için bk. IV/135, H.no:17150; Müslim, Cenâiz, 97; £6(3 Dâv&J, Cenâiz, 73, H.no:3229; TirmizU Cenâiz, 57, H.no:1050; /Vesâf, Kıble, 11. H.no:758; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/193, H.no:433.

Hadisin şâhidleri:

a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi:

 11/311-312, H.no:8093; 11/444, H.no;9693; 11/289, H.no:9025 ("Müslüman

birinin kabri üzerinde" lafzı ile); 11/528, H.no:10776; Müslim, Cenâiz, 96; Ebû Dâvûd, Cenâiz,

73, H.no:3228; İbn Mâce, Cenâiz, 105, H,no:1564.

b-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi: (jJ J* ijU: Vj jj Jı ijU: v)

Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Abdullah b. Keysân

el-Mervezî'nİn bulunduğunu, bu râviyi Ebû Hâtim'in zayıf, İbn Hıbbân'ın ise sika saydığını

belirtir. Bk. Mecma', 11/27.

c-Vâsıle b. Eska'dan (Radıyallahü anh) şahidi:

Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXII/79; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde hakkında tenkid bulunan Haccac b. Ertad'ın bulunduğunu söyler. Bk. age., 11/27. Vâsıle'nİn de Ebû Mersed el-Ganevî'den naklettiğini yukarıda metnini verdiğimiz hadisimizin senedinden anlıyoruz.

d-Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi: (j^ı ja JîLJi j- J- ^J—j u* âı j^. ^ı d ^t je.)

Heysemî, hadisin Bezzâr tarafından nakledildiğini, râvilerinin sahih hadis ricalinden olduklarını söyler. Bk. age., 11/27.

Ayrıca 354-356/1224-1226. hadislerin tahricine bk. ' Sened: *i^- f^U-ı J^-')"1 -m^ ^ ^' ^' -4* J>. 'J?- j* *^ c^1 ^j*- o--^- 1^'-i^-

Sahih: Müsned, 11/178, H.no:6658; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafın­dan nakledildiğini, Taberânî rivayetinde "(A11) sığır" lafzının bulunmadığını belirttikten sonra

senedinde İbn Lehîa'nın bulunduğunu, bu râvinin ise tenkide maruz kaldığını ifade eder. Bk. Mecma', 11/26. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis.

Ahmed Muhammed Şâkir hadisin sahih olduğuna hükmettikten sonra tahricinde şu açıklamalara yer verir: İbn Hacer (Fethu'l-Bârİ, 1/440): "Hadisin senedi zayıftır. Şayet sabit

4__________________Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği

Rasûlullah (Saiiaihha aleyhi ve seiiem) koyun ağıllarında namaz kılardı, (ancak) deve ve sığır yataklarında namaz kılmazdı.

NOT: Bundan sonra gelen hadisler bunun sebep ve şartlarını açıklamaktadır.

olsa bile sığırın hükmü devenin hükmü gibi olacağı ifade edilmiş olur ki bu da İbnii'l-Münzir'in: 'Sığır bu konuda davarın hükmüne tabidir' sözü ile çelişir" der. İbn Hacer'in bu hadisi zayıf saymasının sebebi senedinde İbn Lehîa'nın bulunmuş olmasıdır. Fakat biz bu görüşte değiliz. Biz sahih olduğunu iddia ediyoruz. Buna göre deve yataklarında kılınan namazın caiz olmadığı gibi sığır yataklarında da namaz caiz değildir. Verdiğimiz bu hüküm sadece bir zayıf hadisle çelişmektedir: O da Müdevvene'de (1/90) geçen Abdullah b. Muğaffel rivayetidir: "Rasûlullah deve yataklarında namaz kılmamızı yasakladı. Davar ve sığır yataklarında ise namaz kılabileceğimize ruhsat/izin verdi." Bu rivayetin senedinde müphem bir râvi bulunmaktadır. Dolayısıyla buradaki sahih hadisle boy ölçüşemez. Bk. 11/178, H.no:6658'in tahrici.

Hadisin şâhidleri:

a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. 395/1265. hadis.

b-Câbir b. Semüra'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 380/688. hadis.

c-Berâ b. Âzib'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 381 /689. hadis.

d-Zü'1-Gurre'den (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. 382/690. hadis.

e-Üseyd b. Hudayr'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 383/691. hadis.

f-Sebra b. Ma'bed'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 396/1266. hadis.

g-Abdullah b. Muğaffel'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 397-398/1267-1268. hadisler.

h-Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 357/1227. hadis.

ı-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi:

Tirmizt, Salât, 141, H.no:346-347 (İbn Ömer'den nakledilen bu hadis, senedinde hafızası sebebiyle tenkide maruz kalan Zeyd b. Cebîra bulunduğu için kuvvetli değildir. Ebû Mersed Kennâz b. Husayn, Câbir ve Enes'ten (Radıyallahü anhüm) de nakledilir); İbn Mûce, Taharet, 67, H.no:497; Mesâcid, 4, H.no:746 (v&> jyj).

İ-Hz.Ömer'den (Radıyallahü anh) şahidi:

j<> ^.j j,y\ 'JJ.'} fıliıj

İbn Mâce, Mesâcid, 4, H.no:747.

j-(Ek) Ukbe b. Amir'den (Radıyallahü anh) şahidi:

Müsned, IV/150, H.no:17284. Heysemî, hadisin Ahmeci b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildi^ni, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sika olduklarını belirtir. Bk. age., U/26.

Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği

395/1265-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahu anh):4

Hz. Peygamber (SaiiaüaM aleyhi ve seiiem) dedi ki:

"Koyun ağılları ve deve yataklarından başka yer bulamazsanız, na­mazınızı koyun ağıllarında kılabilirsiniz, (ancak) deve yataklarında namaz kılmayın!"

396/1266-Sebra b. Ma'bed el-Cühenfden (Radtyatiahü anh):5 Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve itiiem) deve yataklarında namaz kılmayı yasakladı, koyun ağıllarında ise namaz kılmaya ruhsat (kolaylık) verdi.

Sahih: Müsned, 11/451, H.no:9786; Benzer rivâyeüer için bk. 11/509, H.no:10560 (Aynı senedle nakledilen hadisin sadece şartın cevabı olan bölümü nakledilmiştir); 11/491, H.no:10314; Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahu anh) gelen bir rivayet de Ebû Hüreyre'nin sözü -mevkuf- olarak ve Ukbe b. Âmir el-Cühenî'nin hadisleri arasında zikredilmiştir. Bu rivayetten sonra da "Ukbe b. Âmİr'den de rivayet edilir" denmiştir. Bk. Müsned, IV/15Ö, H.no: 17284.

TirmizU Taharet, 142, H.no:348-349 (Ebû Hüreyre'den nakledilen bu hadis "hasen-sahih" olup, Câbir b. Semüra, Berâ, Sebra b. Ma'bed el-Cühenî, Abdullah b. Muğaffel, İbn Ömer ve Enes'ten (Radıyaliahu anhüm) de nakledilir.) 350 (bu hadis ise Enes'ten nakledilmiş olup, hasen-sahih bir rivayettir); İbn Mâce, Mesâcid, 12, H.no:76S (Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahu anh) nakledilen bu hadisin isnadı sahihtir); Dârimî, Salât, 112, H.no: 1398.

Heysemî'nin Bezzâr'a nisbet ettiği Ebû Hüreyre rivayetinin senedinde ise zayıf biri olan Abdullah b. Cafer b. Nüceyh bulunmaktadır. Ahmed b. Adİy bu râvi hakkında "hadisi yazılır, fakat delil getirilmez" der. Bk. Mecma\ 11/27. Heysemî eserinin bir başka yerinde bu râvinin çok zayıf biri olduğunu söyler. Bk. age., IX/12l.

Hadisin şâhidleri için bir önceki 394/1264. hadisin tahricine bk. 3 Sened: .li. ^* <J j*ı'^. jıçj[)\'J;^jniıx*Cji-'^f}\'J- '*^&£&>■

Sahih: Müsned, V/102, H.no: 20870; Mükerrer rivayetler için bk. III/404, H.no: 15279 (<İı j. ,Xj 4i- iı J^ iı J^-: >"j) ziyadesi ile (388/688. hadise bk.); III/405, H.no:15284;

Benzer rivayet İçin bk. Benzer rivayet için bk. III/405, H.no: 15278; V/102, H.no:20871; İbn Mâce, Mesâcid, 12, H.no:770.

Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/101.

Hadisin şâhidleri için bk. 395/1265. hadisin tahrici.

Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği

397/1267-İbn Muğaffel'den (Radıyaiiaha anhj:

RaSÛlUİlah (Saİlallahü aleyhi ve seltem) dedi ki:

"Sizler koyun ağıllarında iken namaz vakti gelirse orada namaz kılabilirsiniz7, (ama) deve yataklarında bulunurken namaz vakti gelirse oralarda namaz kılmayın, develer yaratılış olarak şeytanlardan sayılır."

NOT: Peygamberimiz (Saüallaha aleyhi ve sellem) burada iki hayvan türünün huylarına dikkat çekti: Koyunlar uysaldır ve insana zarar vermezler. Develer ise huysuz, hırçın ve insana zarar verebilen hayvanlardır, kendilerine güvenilmez ve namazı ifsat ederler. Bu nedenle develer yaratılış/huy olarak şeytanlara benzetildi.

398/1268-Abdullah b. Muğaffel el-Müzenî'den (Radıyaitahü anhy.

Rasûlullah'ın (Saiiaitahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum:

"Deve yatağında namaz kılmayın, o (yaratılış/huy olarak) cinlerden sayılır. Onun gözlerini ve giderken/yürürken davranışlarını görmüyor musunuz?

Koyun yataklarında namaz kılabilirsiniz. Koyun cinsi rahmete/yu­muşaklığa daha yakındır.9"

6 Sened: jiJ-t j- t&ü J öı£. ^f ;> J^j ı&-

Sahih: Müsned, V/54, H.no:20420; Benzer rivayetler için bk. IV/86, H.no: 16743; V/85, H.no: 16732; V/55, H.no:20434 (oia l\ jU ^ j4s j iiâ^f âft JU' *î j,y ji*f ^i CJîj «û» 'JrjA J* ıîı); V/56-57,  H.no:20449;  îbn Mâce,  Mesâcid,   12,  H.no:768  (Hadisin  senedi  için  tenkid yapılmıştır) Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/26. Hadisin şâhidleri İçin bk. 394/1264. hadisin tahrici.

7 Burada emir ittifakla ibaha (izin/serbestlik) anlamındadır, bu nedenle kılabilirsiniz şeklinde terceme edildi.

8 Sened: ^>Ji ^J-\ J\ J> j-J-ı > J^ı>» i/jiıiij ^ 'J, i» j^- ^^ ji^ı £ j- J> tite- U-&. ü^ Sahih: Müsned, V/55, H.no:20435; Nesâî, Mesâcid, 41, H.no:733; îbn Mâce, Mesâcid, 12, H.no:769.

Ayrıca bir önceki 397/1267. hadise bk.

Hadisin şâhidleri için bk. 394/1264. hadisin tahrici.

g Bir rivayette koyunun Rahman'dan gelen bir bereket olduğu belirtilmektedir. (Bk. Heysemî, Mecma MI/26)

Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği___________________1_

AÇIKLAMA

Rasûlullah (Saüaliahü aleyhi ve sellem) bu rivayetlerde namaz kılınması caiz olan ve olmayan bazı yerlerden bahsetti:

1-Öncelikle yeryüzünün her tarafı mescid olabilir ve her şeyi tahûr (temiz-temizleyici)dir. Yani yeryüzünde temel kural saflığı bozulmadığı ya da kirletil-mediği sürece her tarafı ibadet etmeye ve temizlikte kullanılmaya müsait olmasıdır. Allah bu şekilde yaratmıştır.

2-Ancak kabir ya da hamam gibi necasetin bulunduğu ya da bulunma ihtima­linin olduğu yerlerde namaz kılmak yasaklanmıştır. Kabirlerde namaz kılınmasının yasaklanma sebeplerinden birisi de oraları kıble edinip oralara tapma tehlikesidir, tıpkı cahiliye toplumlarında olduğu gibi. Bu nedenle Peygamberimiz hem kabirler üzerinde hem de kabirlere dönerek namaz kılmayı yasaklamıştır. Ancak arada bir duvar olursa bunda bir beis yoktur.

§Hanbelîler ve Zahirîlere göre bütün kabirler için hüküm aynıdır ve namaz kılmak haramdır, geçersizdir. Bu görüş Hz. Ömer, Ali, Ebû Hüreyre, Enes ve İbn Abbas'tan nakledildi.10

Şafiîlere göre açılmış ve açılmamış kabir hükümde farklıdır. Bir kabir açılmış ya da o toprağa necaset bulaşmışsa orada namaz caiz değildir. Ancak temiz bir yer ise namaz caizdir. Çünkü illet necasettir."

İmam Ebû Hanîfe, Sevrî ve Evzâî'ye göre kabirlerde namaz kılmak mekruh, ancak geçerlidir.12

İmam Mâlİk'e göre kabirlerde namaz kılmak caizdir. Bu görüş Abdullah b. Ömer ve Hasan el-Basrî'den nakledilmiştir.13

§Cenaze namazını kabre doğru kılmanın cevazı konusunda İhtilaf edildi: Şafiî, Mâlik ve Davud ez-Zâhirî'ye göre kılabilir. Hanefilere göre ise definden Uç gün sonrasına kadar kıhnabilir, sonra kılınmaz, çünkü ceset üç gün sonra çürümeye başlar.'4

§Hanbelî ve Zahirî âlimlerine göre hamamda namaz caiz değildir, geçersizdir ve iade edilir.

Cumhura göre temiz olduğunda hamamda namaz kıhnabilir, ancak mekruh­tur. Buradaki yasağı necis olma durumuna hamlettiler.15

3-Ayrıca Peygamberimiz koyun ağıllarında namaz kılmaya ruhsat verirken, deve yataklarında namazı yasaklamıştır. Bu konuda müctehid imamların görüşleri:

İmam Mâlik, Ahmed ve İbn Hazm'a göre deve yataklarında kesinlikle namaz kılınmaz, temiz olsa da hüküm böyledir, değişmez.16

10 İbn Kudâme, Muğnî, 1/716-717

11 Nevevî, Mecmû\ JII/158-159, 161-163

12 Kâsânî, Bedaiu's-sanâî, 1/115

13 Sehnûn, Müdevvene, 1/90; İbn Rüşd, Bidayetti'l-müctehid, 1/85

14 Kâsânî, age., 1/315; tbn Rüşd, age, 1/173

15 Sehnûn, age., 1/90; Nevevî, Mecmu', 1/159; İbn Kudâme, age., 1/716-717

16 İbn Rüşd, age., 1/85; Nevevî, Mecmu', 111/159; İbn Kudâme, age., 1/717

8__________________Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği

Cumhura göre buralar necis olursa namaz kıîmak haramdır ve geçersizdir, ancak temiz yer olursa orada da namaz kıhnabilir, fakat mekruhtur. İhtilafın sebebi yasaklanma İlletinin necaset dışında bîr şey olup olmaması Üzerinde odaklanmıştır. Cumhura göre yasak illeti sadece necasettir. Diğerlerine göre ise necaset dışında illet bu hayvanlann huysuz olmaları ve namazı ifsat etmeleridir. Cumhura göre hayvanın huysuzluğu hikmettir, çünkü değişkendir. Bu konuda İhtiyatlı olmak gerekir.17

Doğrusunu Allah bilir.

§ Koyun ağıllarında namaz kılmak mubahtır1 :

a-Öncelikle bilinmelidir ki bu bir ruhsattır ve hayvancılıkla uğraşan bir toplum için kolaylıktır.

b-Buralarda namaz kılınması için yerin temiz olma şartı vardır. Bu konuda hiçbir ihtilaf yoktur.

c-Peygamberimiz söz konusu hadisinde buralarda namaz kılmanın cevazı için koyunların uysallığına dikkat çekti, ancak deve yataklanndaki yasakta develerin huysuzluğunu ve şeytan/cin tabiatlı olduklarını, dolayısıyla namazı ifsat edebilecek­lerini belirtti.'

* Sandaletle/Terlikle Namaz Kılmanın Hükmü

399/1269-Amr b. Şuayb babası yoluyla dedesinin (Radıyaiiaha anhum) şu sözünü nakletti:20

17 Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/385; Kâsânî, age., 1/115; İbn Rüşd, age., 1/85

18 SehnÛn, age., 1/90; Tahâvî, age., 1/385; İbn Rüşd, age., 1/85; İbn Kudâme, age., 1/717

19 Bennâ, age., III/102-103

Sened: ,4^1 J^- 'j- K/Je ^ 'J> i^ &>■ >**■ îj i^*- *>&*-Sahih: Müsned, 11/174, H.no:6627; Benzer rivayetler için bk. 11/178, H.no:6660:

H/179, H.no:6679 ortasında O^ >!)' j ?Aö) "Seferî iken bazen oruç tutar, bazen de oruç tutmazdı" ziyadesiyle; 11/190, H.no:6?83 (bir önceki rivayette verilen ziyade metnin sonunda zikredilmiştir. Bu rivayetin senedinde İsmail b. Muhammed b. Cühâde var ki bu zat sadûk ve sâlihu'l-hadis sayılan biridir. Bazı rivayetlerinde hata yapmıştır. Bu nedenle hadis hasendir. Ancak diğer rivayetlerle sahih li ğayrihî seviyesine yükselir); H/206, H.no:6928 (verilen ziyade metnin başında zikredilmiştir); H/215, H.no:7021 (bahsedilen ziyade ortada yer almıştır); Ebû Dâvûd, Salât, 88, H.no:653 (sadece "%■=£} ûı^ j^4 '<£-') &■ iı J^> i J^-j '^İT

kısmını nakleder); Tirmizî, Eşribe, 12, H.no:1883 (sadece, ayakta ve oturarak su içme kısmını nakleder); Nesâî, Mesâcİd, 32, H.no:723; İbn Mâce, İkâme, 33, H.no:931 (sadece namazda

Namaz Kılman Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği__________________9^

Rasûlullah'ı (Saiiaitahu ateyhi ve seiiem) namaz kıldığında (selâmdan sonra cemaate) sağından da solundan da döndüğünü gördüm.

Onu ayağı çıplak da sandaletli/terlikli olarak da namaz kılarken gördüm. (Ayrıca) onun ayakta da oturarak da (su) içtiğini gördüm.

AÇIKLAMA

Peygamberimiz (Satlallahu aleyhi ve setlem) namazı kıldırdıktan sonra selâm verir ve cemaate dönerdi. Yalnız bu dönmede efdaliyet sağdan mı, yoksa soldan mı olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmaktadır. Zira bazı rivayetlerde sadece sağdan döndüğü nakledildi. Rivayetlerin çoğu ise her iki yönden de döndüğü şeklindedir. Bu farklı davranışı eğer cemaate döndüğünde oturacaksa sağından, ama evine gidecekse odaları solda olduğu için solundan dönerdi, şeklinde cem edilmiştir.2' Yukarıdaki rivayette de bu konuda efdaliyet olmadığı, her iki yönden de cemaate dönmenin caiz olduğu görülmektedir. Bununla ilgili bazı rivayetler:

§Aynı râviden nakleden Taberânî'de ı<J\r j—<-} «^. j* nuJi ^ J** *£,' 'Onu namazı

bitirdiğinde sağından ve solundan dönerken gördüm' şeklinde geçmektedir.22

Başka rivayette: '^J—siı ^_- -—il- j^. j *__^ js- j—* ıi| j—«^ ,j—-j «j* âı ^ ^Ji oıs"

"Peygamberimiz namaz kıldığında sağından ve solundan dönerdi, selâmı kastediyor' şeklindedir.23

Yine Taberânî rivayetinde Evs b. Evs dedi ki:

sağa sola dönmesi ile ilgili kısmı nakleder); 66, H.no:I038 (Ebû Davud'un naklettiği kısmı gibi nakleder); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII1/39, H.no:7892.

Hadis yukarıda verildiği şekli ile bir hadismiş gibi görünse de üç ayrı hadisin birleşi­midir. Burada bu birleşmeyi gerçekleştiren râvi ise büyük bir ihtimalle Gunder Muhammed b. Cafer'dir.

Hz. Aişe'den (Radıyaiîahü anhâ) şahidi:

Müsned, VI/87, H.no:24448 (Hadisin senedi zayıftır fakat Nesâî'nin senedinde mütâ-bîi bulunmaktadır. Nesâî'nin senedi şöyledir: " VjiJ^ d ^oJjiı üüi. Jıi m,' ı!ÜI jıi j^*Q 'J '^L.\ ^'

Cy'i^i i!b- *ü-fı/ı 'Ji'j/J-S. öl &-"); Afefdf, Sehv, 100, H.no:1359; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat,

ü/123, H.no:1235; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', V/80; 11/55.

Hadisin sadece ilk bölümünün şâhidleri de vardır. Evs b. Evs ve Esma bt. Harise rivayetleri gibi. Taberânî'nin naklettiği bu rivayetler İçin bk. Heysemî, age., 11/146.

İbn Mes'ûd'dan (Radıyaiîahü anh) şahidi:

Müsned, 1/464, H.no:4426; Benzer rivayetler için bk. 1/459, H.no:4384; 1/429, H.no: 4084; 1/408, H.no:3872; 1/383, H.no:3631; 1/460-461, H.no:4397; fîuftârf. Ezan, 159; Müslim. Müsâfirûn, 59. Ayrıca bk 406/1276. hadis.

Ebû Hüreyre'den (Radtyallahü anh) şahidi için 402/1272 ve 404/1274. hadislere bk.

21  İbn Hacer, Fethu'l-Bârt, 11/338

22 Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-evsat, VIII/39

23 Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebir, XXII/164

10_________________Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği

'Rasûlullah'ın yanında yarım ay kadar kaldığımda onu sağından ve solun­dan (cemaate) dönerken gördüm.'

Esma b. Harise'den: Rasûlullah'ı evine doğru solundan dönerken gördüm, şeklinde nakledildi.24

400/1270-Ebû Saîd el-Hudrf den (Radıyallahü anhy.25

Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve setiem) (namazda) sandaletini/terliğini çıka­rınca ashab da terliklerini çıkarttılar. Namaz bitince Peygamberimiz:

"Sandaletlerinizi/Terliklerinizi niçin çıkardınız?" diye sordu. Onlarda:

"Ey Allah'ın Rasûlü! Senin çıkardığını görünce biz de çıkardık" dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz buyurdu ki:

24 Bu iki rivayetten birincisin râvileri güvenilir, ancak ikincisinin Heysem b. Adî'den dolayı zayıf olduğu belirtildi. (Bk. Heysemi, Mecma', 11/146)

Sened: ı'J*î ^ı j* titâ ^1 j* *m. 'J, îdi. ıT^ı Xl> £fe-

Sahih: Müsned, 111/20, H.no:11096; Benzer rivayet için bk. 111/92, H.no:11816 (Bu rivayetin akabinde Ahmed b. Hanbel'İn oğlu Abdullah şöyle der: (^f Ju:ji3ı j otr ü j£ i^jİi ü* j >j»i } )

"Babam: "Bu hadiste terlikte bulunun maddenin ne olduğuna dair bir açıklama yapılmamıştır" dedi." EbÛ DâvÛd, Salât, 88, H.no:650-651; îbn Huzeyme, 1/384, H.no:786; 11/107, H.no:1017; Hâkim, 1/391, H.no:955 (Hâkim, Müslim'in şartına/râvisine göre sahih olduğunu söylemiş, Zehebî ise bunu onaylamıştır).

Hadisin şâhidleri:

a-Hz. Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Hâkim, 1/235, H.no:486 (Hâkim, Buhârî'nin şartına/râvisine göre sahih olduğunu söylemiş, Zehebî ise bunu onaylamıştır).

b-tbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, V/183, H.no:5017; Hâkim, 1/236, H.no:487 (Hâkim, bu rivayeti şâhid olarak verir).

c-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VIII/313,H.no:8735;

Bennâ, hadis hakkında şöyle demektedir: "Şevkânî, bu konuda tek başına zayıf bir hadisin delil olarak alınamayacağını, ancak yine bu hususta vârid olan diğer rivayetler esas kabul edileceğini İfade eder. Hâlbuki burada verilen hadisin isnadı ceyyiddir ve tek başına da delildir. Hattâ Hâkim1 in rivayet ettiği Enes (Radıyallahü anh) hadisi de tek başına delil getirilebilecek sahih rivayetlerden biridir." Bk. Bulûğu'l-emânî, 1/225. Bennâ, eserinin konu ile ilgili bu bölümünde ise hadisi Ebû Dâvûd, tbn Hıbbân, Beyhakî ve Hâkim'e nisbet ederek isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk age., III/104.

Hadisin geniş tahrici için bk.46/354. hadis.

Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği______________11

"Bana Cebrail geldi ve sandaletlerimin/terliklerimin altında pislik olduğunu bildirdi. Biriniz mescide geldiğinde sandaletlerinin/terliklerinin altına baksın. Eğer onlarda bir pislik görürse yere sürtüp temizlesin, sonra namazını kılsın!"26

NOT: Peygamberimiz (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) döneminde mescid kumluk oldu­ğundan, insanlar sandaletleriyle/terlikleriyle namaz kılarlardı. Ancak terliğin altının temiz olması gerekmektedir.

Rasûlullah'ın hareketleri Allah'ın kontrolü altındadır. İrk hadisesi ile ilgili olarak bazıları bu olayı örnek göstererek:

'Allah onun sandaletindeki/terliğindeki bir necaseti bile haber veriyor, buna razı olmuyor. Eğer Âişe annemiz yanlış bir hareket yapsaydı mutlaka haber verilirdi' dediler. Daha sonra inen ayetler de Hz. Âişe'nin suçsuz olduğunu beyan etti.21

401/1271-Saîd b. Yezid Ebû Mesleme anlattı:28

26 Diğer bir rivayet:

11 Nesefî, Ebii'I-Berekat, Medârikü't-Tenzîl ve hakâiku't-te'vtt, III/134-135

Sahih: Müsned, IH/100, H.no:11915; Benzer rivayetler için bk. III/166, H.no:12635; III/189, H.no:12900; B«ftân, Salât, 24; Libâs, 37; Müslim, Mesâcid, 60; Tirmizî, Salât, 176, H.no:400 (Bu konuda Abdullah b. Mes'ûd, Abdullah b. Ebû Habîbe, Abdullah b. Amr, Amr b. Hureys, Şeddâd b. Evs, Evs es-Sekafî, Ebû Hüreyre ve Atâ'nın Şeybe oğlullarından birinden nakilleri vardır. Enes hadisi ise hasen-sahihtir); Nesâî, Kıble, 24, H.no:773; Dârimî, Salât, 103, H.no:1384; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/413, H.no:992.

Hadisin şâhidleri:

a-İbn Ebî Evs'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 407/1277. hadis.

b-(EK) Amr b. Hureys'ten (Radıyallahü anh) şahidi:

Müsned, IV/307, H.no:18641-18642 (Senedlerinde Amr b. Hureys'ten hadis işiten kimse belli olmadığı için hadisin senedi zayıftır);

c-Hirmâs b. Ziyad'dan el-Bâhilîden (Radıyallahü anh) şahidi: (^ ^ j^ ^j -j*- h j^ k J^.j c^lj)

Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/107, H.no:5944;

d-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi: (*,!*; ^ ^U; oıs' ,J_j u* âi J-* ^Jı ol)

Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII/64-65, H.no:6861;

e-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 402, 404/1272, 1274. hadisler.

f-Şıhhîr'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 403/1273. hadis.

12_________________Namaz Kılman Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği

EneS b. Mâlİk'e (RadıyallahU anh):

'Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) sandaletleri/terlikleri ile namaz kılıyor muydu?' diye sorunca: 'Evet' dedi.

402/1272-Ebû Hüreyre'den (Radıyatiahu anh):29

Rasûlullah (Saiiaüahu aleyhi ve seiiem) namazı ayakta, oturarak, ayağı çıplak ve sandaletli/terlikli olarak da kılıyordu.

§Hüseyin b. Muhammed'in Süfyan'dan gelen rivâyetindeki ziyade şöyledir:

'Rasûlullah (namaz kıldığında) sağından da (cemaate) dönerdi, solun­dan da.'

403/1273-Ebu'l-Alâ Îbnü'ş-Şıhhîr babasından (Radtyaiiahü anh) nakletti:30

g-Kubalı biri (Abdullah b. Ebû Habîbe)'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 405/1275. hadis.

h-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 406/1276. hadis.

29 Sened: /^ı J\ j* J^- j. iüiı j£ > 'aûL. c'Ji.

Sahih: Müsned, 11/248, H.no:7378-7379; Bennâ hadisin senedindeki râvilerin sika olduklarını söyler. Bk. Bülûğu'l-emâm, III/149-150.

Ebu'l-Evber, Ziyâd el-Hârisî'dir ve sika biridir. Bk. DÛİâbî, Künâ, 1/117. Heysemî bu râvi hakkında sika ve zayıflığını gösteren bir bilgiye rastlamadığını belirtir. Bk. Mecma\ 11/54. Eserinin bir başka yerinde ise onun sika olduğunu söyler. Bk. Age., VIII/292.

Hadisin şâhidleri için bk.399/1269 ve 401/1271.. hadislerin tahrici.

Ebû Hüreyre'den nakledilen benzer rivayet için bk. 404/İ274. hadis.

30 Sened: fc>>ı ^>( ^ 'J > ı&.

Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği_________________13

Rasûlullah'ı (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) sandaletleriyle/terlikleriyle namaz kılarken gördüm.

Râvi dedi ki:

Boğazına balgam geldiğinde sol terliğini bastığı yere tükürdü, sonra onu sandaleti/terliği ile sürterken (yok ederken) gördüm.

NOT: Bir insan tükürdüğü zaman mutlaka onu yok etmelidir. Toprak ya da kumluk bölgelerde bu kolaydır, ayakkabıyla sürtülerek yok edilir. Ancak bu imkân olmadığı zaman mendil ya da başka bir şeye bırakılması ve yere tükürülmemesi önceki rivayetlerde geçtiği gibi tavsiye edilmektedir. İnsanın birtakım doğal ihtiyaç­ları olabilir. Bunun atık yeri tabii ki yeryüzü olacaktır. Ancak mümkün olduğu kadar bunları gömmek ve yerin alona atmak gerekir ki toprak o maddeleri çürütsün ve yok etsin. Günümüzde teknolojik imkânlar olduğu İçin alt yapı çok düzenli olarak yapılmalı, hattâ bazı ülkelerde olduğu gibi atık maddelerden faydalanılmalı ve enerji üretilmelidir.

404/1274-Ebu'l-Evber'den:31

Sahih: Müsned, IV/25, H.no;16271 (Senedindeki Ali b. Âsim sebebiyle hasendir); Benzer rivayetler ise sahihtir. Bu rivayetler için bk. IV/25, H.no: 16261-16262, 16265; IV/25, H.no:16265; Müslim, Mesâcid, 58-59; Nesâî, Mesâcid, 34, H.no:725; Ebû Dâvâd, Salât, 22, H.no:482.

Hadisin sahâbisi Abdullah b. Şihhîr b. Avf el-Âmirî'dir (Radtyallahü anh).

Ebu'l-Alâ'nın ismi ise Yezid b. Abdullah b. Şıhhîr'dir (v.108/726).

Hadisin şâhidleri için bk. 401/1271. hadis.

Ayrıca bk. 325, 329/1195, 1199. hadisler. 31 Sened: ^ J Jİ' -ûi '^ i'm'j ıâi- Jıi jJS 'J iijCS ıÜji-

Sahih: Müsned, ü/365, H.no:8757; Metinde geçen diğer rivayet için bk. 11/377, H.no:8885 (Bu rivayetin senedi şöyledir: "Jy£ *X» 4'^'cy J&» }** 'Ji «^ '•&■ ^- v&* d$ jtj^iı ii li^");

14_________________Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği

Bir kişi Ebû Hüreyre'ye (Radıyaiiaha anhy.

'Sandaletleri/Terlikleri giymiş oldukları hâlde namaz kılmalarını insanlara yasaklayan sen misin?' deyince o:

'Hayır' dedi ve ekledi:

'Fakat, bu harem-i şerifin32 Rabbine yemin olsun ki ben Rasûlullah'ı bu makama doğru sandaletleriyle namaz kılarken gördüm. O, namazı bitirip ayrıldığında sandaletleri ayağındaydı.

Benzer rivayet için bk. 11/537, H.no: 10879; Şu rivayetlerde ise sadece iki konu ele alınmış: 11/458, H.no:9864-9865:

11/421, H.no:9421 (Bu rivayetin senedinde de Abdülmelik b. Umeyr, Haris b. Ka'b oğullarından birinden, o da Hüreyre'den nakleder).

Heysemî, Ebû Hüreyre'den iki nakle yer verir. Bunlardan birinde Ziyâd el-Hârisî'nİn Ebû Hüreyre'den nakli için şunları söyler: "Zİyâd Ebu't-Evber el-Hârisî dışında râvileri sikadır. Ziyâd hakkında da sika veya zayıf olduğunu söyleyen birine rastlamadım" der. Diğer rivayet için de sadece: "Senedinde Ziyâd el-Hârisi var" diyerek geçer. Bk. Mecma', 11/53-54. Fakat Ziyâd Ebu'l-Evber el-Hârisî İbn Hibbân ve İbn Main tarafından sika olarak kabul görmüş ve hadisinin de sahih olduğu ifade edilmiştir. Bk. Bennâ, age., III/105.

Sadece cuma günü orucu ile ilgili rivayetler için bk. 11/394, H.no:9101; 11/407, H.no: 9255; 11/495, H.no:10374; 11/532, H.no:10834 (Bu rivayette soruyu soran kişi de bellidir: Âmir b. Lüdeyn el-Eş'arî:

sXC jl İlli l^jlaî 01 N! fC-" f jî jÛ'j-* 'f'jt l^i^' ^J J-»- f'y. **^i' fy.  '■ jX-j 41* •'I1 jJ-J ^1 Jü

D7248, H.no:7382; 11/286, H.no:7826; U7303, H.no:8012; ü/392, H.no:9073 (Bu rivayet farklı bir senedle nakledilmiştir. Senedinde zayıf olan Dâvûd b. Yezİd el-Evdî bulunmak­tadır). Bu konudaki hadisler oruç konusunda 196-206/3407-3417. hadislerde şâhİdleri İle birlikte zikredilecektir.

Kütübii sitte musannifleri hadisin sadece oruçla İlgili bölümünü naklederler:

Buhâri, Savm, 63; Müslim, Sıyâm, 147-148; Ebû Dâvûd, Savm, 51, H.no:2420; Tirmizî, Savm, 42, H.no:743 (hasen-sahih); İbn Mâce, Sıyâm, 27, 37, H.no:1702, 1723.

Heysemî hadisin Âmir b. Lüdeyn'in Rasûlullah'tan nakline yer verir ve: "Hadisi Bezzâr nakletti, isnadı hasendir" der. Bk. age., III/199. Fakat bu zat sahâbî değildir. Ebû Hürey're'den bu hadisi işitmiş kişidir.

Hz. Peygamber'in terlikleri ile namaz kıldığını gösteren şâhid rivayetler pek çoktur. Heysemî'nin gösterdiği şâhidler: Mücemmi' b. Câriye, Mücemmi' b. Yakub (405/1275. hadis), Humeyd b. Hilâl el-Adevî, Benû Şeybe'de biri (Ata'), Hz. Ali, Ebû Bekre, Enes, İbn Abbas, İbn Mes'ûd, Feyrûz ed-Deylemî, Hirmâs b. Ziyâd el-Bâhilî, îbn Ömer, Evs b. Evs, Hz. Âişe, Abdullah b. Şıhhîr gibi. İlgili rivayet ve hükümleri İçin bk. age., 11/53-56.

Ebû Hüreyre'den nakledilen diğer rivayet için bk.402/1272. hadîs. 32 Metindeki hurme (*->0 kelimesinin manası 'itibar edilen, saygı gösterilen ve aşılması

doğru/helâl olmayan' demektir. Bu anlamda hurme denildiğinde Kabe, Mekke, haram aylar ve Allah'ın haram kıldığı şeyler gibi manalar anlaşılır. Burada konu ile ilgisinden ve cümlenin siyakından dolayı hurmeden Harem-i Şerif yâni Kabe anlaşılması daha makuldür, onun için 'bu harem-i şerifin Rabbine yemin olsun ki' diye terceme edildi.fBk. Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 132; İbn Hacer, Felhu'l-Bâri, III/449; Bennâ, age., III/105)

Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği_________________1^

Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) cuma günü oruç tutmayı yasakladı, ancak ön ve arkasındaki günlerde de tutacaksa (o günlerin arasında cuma günü tutabilir).'

§Diğer rivayette şöyle dedi:

'Rasûlullah'ı sandaletleriyle namaz kılarken gördüm.'

405/1275-Mücemmi' b. Yakûb kendisine ihtiyarken ulaştığı Kuba'lı bir kişiden, (RadıyaiiaM anhp nakletti:34

33 Mübhem olan bu sahabi sonraki rivayette açıklanmaktadır; bu kişi Abdullah b. Ebû Habibe'dir. (Ayrıcabk. Buharî, et-Tarihu'l-kebir,VIY1;)

Sahih: Müsned, IV/334, H.no;18854; İkinci rivayet için bk. IV/334, H.no:18853; Benzer rivayet için bk. IV/221, H.no:17867; Müsned'de bu hadis "Abdullah b. Ebû Habîb'in hadisi" başlığı altında yer ahr. Bu başlık altında sadece burada zikredilen hadis nakledilir. "Abdullah b. Ebû Habîbe'nin hadisleri" başlığı altında ise yukarıda metnini verdiğimiz iki rivayet ile bir başka hadis daha nakledilir. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nak­ledildiğini, Ahmedb. Hanbel'inrâvilerinin sika olduklarını ifade eder. Bk. Mecma', V/82; 11/53.

J6_________________Namaz Kılman Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği

RasÛlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) Küba'da yanımıza geldi ve şehir kalesinin avlusunda35 oturdu. İnsanlar yanında toplandı, RasÛlullah su istedi ve su verildi. Peygamberimiz ondan içti, o anda ben sağ tarafındaydım ve topluluğun en genciydim. Sonra bana verdi, ben de içtim. Şunu da unut­madım, o gün RasÛlullah ayağındaki sandaletlerle, onları çıkartmaksızın bize namaz kıldırdı.

§Aynı râviden ikinci tarikle gelen rivayet:

Muhammed b. Mücemmi' anlattı:

Abdullah b. Ebû Habibe'ye:

'Rasûlullah'ın hangi hâline ulaştın?' diye soruldu ki o, RasÛlullah geldiğinde taze bir gençti. Abdullah şöyle dedi:

'RasÛlullah bir gün bizim mescidimize, yani Küba mescidine geldi. Yanımıza gelip oturdu, insanlar da onun yanına oturdular. RasÛlullah orada Allah'ın dilediği kadar oturdu, sonra kalktı ve namaz kıldı, (o gün) onu sandaletleriyle namaz kılarken gördüm.'

406/1276-Ebû İshak bizzat işitmediği hâlde Alkame b. Kays'tan nak­letti. Bir kişi kendisine Alkame hadisini sordu, işte bu o hadis:36

İbnü'l-Esîr el-Cezerî bu hadisi İbn Ebî Şeybe kanalı İle eserinde nakleder. Senedde Mücemmi' b. Yakub'un doğrudan Abdullah b. Ebû Habîbe'den almadığı, arada Muhammed b. İsmail'in bulunduğu görülmektedir. Bu da aradaki ipham ve inkıtanın ortadan kalktığını gösterir. Sahâbî Abdullah b. Ebû Habîbe el-Edra' b. El-Ez'ar b. Zeyd ef-Ensârî Amr b. Avf oğullanndandır. Medineli ilk Müslümanlardan biridir. Hudeybiye'de Hz. Peygamber'le birlikte bulunmuştur. Bk. Üsdü'l-ğâbe, 111/210-211, Trc.no:2888.

■1S Ucum (r~S9 manası için bk. Firuzâbâdî, el-Kamus'ul-muhît, 1388; Zebîdî, Tacü'l-arûs, VIII/180; Bennâ, age., III/I06

Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği__________________Y7_

Abdullah b. Mes'ûd (Radıyallahü anh) bir keresinde Ebû Musa el-Eş'arfnin (Radıyaiiaha anh) evine geldi ve namaz vakti gelince Ebû Musa:

'Ey Ebû Abdurrahman buyur, öne geç! Sen yaşça daha büyük, daha bilgilisin' dedi. Abdullah:

'Hayır, bilâkis sen buyur, geç! Biz senin evine ve mescidine geldik, sen daha çok hak sahibisin.'1'

Bunun üzerine Ebû Musa öne geçti ve sandaletlerini çıkardı, (namazı kıldırıp) selâm verince Abdullah şöyle dedi:

'Sandaleti çıkarmadaki kastın nedir, yoksa sen (Hz. Musa olayında geçen) mukaddes vadide misin? Ben Rasûlullah'ı (Saiiaiiaha aleyhi ve setiem) mestle ve sandaletle namaz kılarken gördüm.'

NOT: Bu rivayette Ebû îshak es-Sebîî, Alkame'den işitmediği bir rivayeti naklediyor ve bunu belirtiyor. Aslında Ebû İshak, Alkame b. Kays'ı gören ve ondan rivayetler nakleden sika bir râvidir.37 Ancak bunu duymadığı hâlde (belki yazıdan) naklediyor. Râviler hadis aldıkları ve dinledikleri şeyhlerinden herhangi bir rivayeti dinlemedikleri hâlde naklederken bu ifadeyi kullanırlar.38

407/1277-Numan b. Salim dedesi Evs b. Ebû Evs olan bir kişiden

■ıg        , ,        -40 (Radıyallahü ank)     nakletti:

Zayıf: Müsned, 1/460-461, H.no:4397; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, DC/255, H.no: 9262; Senedinden de anlaşıldığı gibi Ebû İshâk es-Sebîî, Alkame'den hadis işitmemiştir. Dolayısıyla senedi munkatıdır. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in senedinde müphem bir râvinin bulunduğunu, Taberânî'nin ise sika râvilerle muttasıl olarak naklettiğini söyler. Bk. Mectna', 11/66. Fakat Taberânî'nin rivayeti de Ahmed b. Hanbel'inki gibidir.

37  Ebû tshak'ın Alkame'den İşiterek hadis alması ile ilgili bk. Mizzİ, Tehzibu'l-kemâl, XX/300 (Alkame md.);_Ebû İshak için bk. İbn Hacer, Takribu't-Tehzib, 423, H.no: 5065

38 Bu şekildeki rivayet Örnekleri için bk. Tirmizî, İsti'zan, 30, H.no: 2726; Nesâî, es-Sünenü'l-kübra, H/227, H.no: 3184, IV/130, H.no: 6565, VI/425, H.no: 11385, VI/425, H.no: 11385; Beyhakî, Şuabu'l-İman, 111/424, H.no: 3965; Heysemî, Mecma', 1/175.

39 Diğer rivayette İbn Ebi'1-Evs dedesinden nakletti, şeklindedir. (Bk. Bennâ, III/107) Sened: ^'J J> 'J, l/J iîû- ji^ ^# ^ c ^ oU^iı ct^. iŞi ûx~ '& dk-

Sahih: Müsned, IV/9, H.no:16114; Benzer rivayetler için bk. IV/8, H.no:16102; IV/10, H.no:16122-16123; IV/8, H.no:16104 (Mükerreri için bk. IV/9, H.no:16112); İbn Mâce, İkâme, 66, H.no:1037; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 1/223, H.no:609.

Sahâbî, Evs b. Ebû Evs (Huzeyfe) b. Rebîa b. Ebû Seleme b. Umeyr b. Avf es-SekafTdir (v.59/679).

Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 401/1271. hadis.

Aynca 347/655 ve 325/1195. hadislere bk.

18_________________Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği

Evs namaz kılıyordu ve namazdayken sandaletlerine uzandı, onları alıp giydi ve onlarla namaz kıldı, sonra şöyle dedi:

'Rasûlullah (Saitatiahü aleyhi ve seüem) sandaletleriyle namaz kılardı.'

NOT: Sahabinin bu hareketi (yerin sıcaklığı ya da çakılların acıtması gibi) bir ihtiyaçtan dolayı ya da Rasûlullah'm bu şekilde namaz kıldığını göstermek için olabilir. Bu şekilde bizzat göstererek nakledildiğinde hadis daha kalıcı olur.41

408/1278-Abdullah b. Sâib'den (Radıyaiiam anh):42 Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) (Mekke'nin) fethi günü sandaletlerini sol tarafına koymuştu.

ŞAbdullah: 'Bu hadisi babamdan (yani Ahmed b. Hanbel'den) üç kere işittim' dedi.

AÇIKLAMA

Rasûlullah'm sandaletlerini sol tarafa koyması o kısımda kimse olmadığı içindir. Çünkü bazı rivayetlerde sandaletlerle başkasına eziyet edilmemesi ve yer

41 Bennâ, ag*., III/107

Sened: oıX j. ^ -m j> ^ J- >&■ j! '£>^> ^±=- Jiî »^ J* j- -^ 'Ji J^ &*• Sahih: Müsned, 111/410-411, H.no:15328; Benzer rivayetler için bk. 111/411, H.no:15333:

Ahmed b. Hanbel Müsned'de son kısmı ayrı rivayetler hâlinde nakleder. İlgili rivayetler için bk. III/411, H.no: 15329:

 )'    il ^ ö '^'l^ o* J-i" o* ff j* O'-1 ^-^ tfj ^-^

m/411, H.no: 15330-15331; III/411, H.no:15336; Müslim, Salât, 163; Ebû Dâvûd, Salât, 88, H.no:648; Nesâî, Kıble, 25, H.no:774; İftitâh, 76, H.no:1005; /&n Wâce, İkâme, 205, H.no: 1431.

Ebû Hüreyre'den nakledilen bir rivayet:

 \ «jL^-i j*

 , Salât, 89, H.no:654.

Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği_________________19

bulunmadığında ayaklarının arasında durması tavsiye edilmektedir. Bunlardan biri­sinde Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Sizden birisi namaz kılacağında sandaletlerini çıkarırsa onlarla başkasına eziyet vermesin, onları ayaklarının arasına alsın ya da onları giyerek namaz kılsın!"

Günümüzde ayakkabı ve terlikler için özel yerler olduğu için bu problem halledilmiştir. Ancak kişilerin çanta, cüzdan gibi bazı kıymetli mallan camide Müslümanlara zarar verecek şekilde sağa sola bırakılmamalı, gerekirse ayaklarının arasında durmalıdır.44

§Rasûlullah döneminde Mescid-i Nebî kumluktu ve orada çıplak ayakla ya da sandaletli olarak namaz kılmak arasında fark yoktu. Rasûlullah da bazen sandaletli olarak namaz kılıp bunun caiz olduğunu göstermişti.

Sandaletli olarak namaz kılınma sebebi çöl arazisinde yerlerin çok sıcak olması ya da çakılların insanı rahatsız etmesi olabilir. Kırsal alanda temiz sandalet, ayakkabı ya da botla namaz kılınmasında bir beis yoktur. *5

409/1279-Ebû Saîd el-Hudrî'den

Rasûluttah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) hasır üzerinde namaz kıldı.

43  Ebû Dâvûd, Salât, 89, H.no: 655; İbn Hıbbân, V/557, H.no: 2182; Hâkim, 1/391, H.no: 957; Farklı rivayetler için bk. İbn Huzeyme, 11/105, H.no: 1009; 11/106, H.no:1016

44  Bennâ, age., III/107

45  Bennâ, age., III/108

46 Sened: ^ 'J- öCC ,J ^ 'j^H\ ı£u- ij'jUî £ dii-

Sahih: Müsned, 111/10, H.no:11013; Benzer rivayetler için bk. 111/59, H.no:1150I; 111/52, H.no:11427:

Müslim, Salât, 284-285; Mesâcid, 271; Tirmizl Salât, 130, H.no:332 (Bu konuda Enes ve Muğîre b. Şu'be'den de rivayet bulunmaktadır. Ebû Saîd'in hadisi ise hasendir); İbn Mâce, İkâme, 63, H.no: 1029; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/86, H.no: 11129.

Hazma Ahmed ez-Zeyn 11013 ve 11501. hadisler için Ebû Süfyân Talha b. Nâfi1 sebebiyle hasen göstermiş fakat yine aynı râvinin yer aldığı senedli bir rivayet İçin ise sahih hükmü vermiştir.

Enes'ten {RadıyaüaM mıh) şahidi için bir sonraki 410/1280. hadise bk.

20_________________Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği

410/1280-Enes b. Mâlik (Radıyaüahü anh) anlattı;47

Sened: > jjUri çtjfbç*.....

Sahih: Müsned, E3/112, H.no: 12042; Benzer rivayetler için bk. EJ/128-129, H.no: 12243; İbn Mâce, Mesâcİd, 8, H.no:756 (İbn Mâce hadiste geçen fahl kelimesini de açıklan "Sp j» $& i-i-ı > J^*")

(Bûsırî Zevâid'de hadisin hasen olduğunu söyler);

Bu konuda Müsned'de Enes'ten (Radıyaüahü anh) nakledilen bir başka rivayet de şöyledir:

i, UI/145, H.no:12414; 111/226, H.no:13300; III/179, H.no:12780 ); m/130-131, H.no:12269-12270;

I lil.j *|lc üıi (JJ> üji Jj—jI^-*î î$X *;jjf jl JJC^ ^^Jljp i>J1i ^l jî <iıi jJ*^ ÎJUüj jp ^IJt-:

; m/131. H.no:I2280; m/164. H!no:12616; IH/184, H.no:12845; m/212. H.no: 13142; İÜ/160, H.no:12563; m/184, H.no:12849; III/190, H.no:12914; III/242, H.no:13480; m/248, H.no:13528; m/291, H.no:14033 (362/1232. hadis); m/149, H.no:12446; Ma/(Vc, Kasr, 31; Buhârî, Salât, 20; Edeb, 65; Teheccüd, 33; Ezan, 41 (İbn Hacer buradaki rivayette "Cârûd ailesinden biri" diye bahsedilen şahsın Abdülhamid b. Münzir b. Cârûd el-Basrî olduğunu söyler. Bk. Fethu'l-Bârt, 11/202), 164; Müslim, Mesâcid, 266, 268-269; Fezâilü's-sahâbe, 142-143; EbÛ Dâvûd, Salât, 69-70, H.no:608, 612; Tirmizî, Salât, 59, H.no:234; Nesâl İmame, 4, 20, 62, H.no:779, 867, 800; İbn Mâce, İkâme, 44, H.no:975; Darımı, Salât, 61,H.no:1291.

İbn Hacer hadis metninde kendisinden bahsedilen şahsın İtbân b. Mâlik olduğunun söylendiğini belirtir. Fakat bu ifadelerin açıkça ifade edilmediğini de İlâve eder. "Amcazade­lerimden biri" ifadesinin de bu görüşle çeliştiğini söyleyen İbn Hacer, İtban'ın Enes b. Mâlik'in amcası olmadığını, fakat bunun mecaz yolu İle bir kullanım olabileceğini vurgulayarak "Her ikisi de Hazredidir. Fakat biri Neccâr, diğeri Sâlİm oğullanndandır" der. Bk. age., ü/201 (Ezan, 4Tin şerhi). Eserinin bir başka yerinde ise İtbân b. Mâlik olduğuna kanaat getirmiş ve Ebû Talha'nın evinde olduğunu söyleyenleri hatalı bulmuştur. Bk. age., X/613 (Edeb, 65'in şerhi).

Müleyke (bt. Mâlik b. Adiy b. Zeyd Menât b. Adiy b. Amr b. Mâlik b. Neccâr), Enes b. Mâlik'in ninesİ/anneannesidir. Kocası Mİlhân'dır. Çocukları: Süleym, Zeyd, Haram, Abbâd, Ümmü SUleym ve Ümmü Haram. Bunlardan Ümmü Süleym bt. Milhân Enes'in annesidir. Teyzesi Ümmü Haram bt. Milhân ise Ubâde b. Sâmit'in eşidir ki Peygamber efendimizin de teyzelerinden biridir. Kıbrıs'ta Larnaka'da medfundur. Hala Sultan diye tanınır. Hala Arapça bir kelime olup teyze anlamındadır. Müleyke için îshak b. Abdullah b. Ebû Talha'nın da ninesİdir, denilir. İshak'ın amcası Enes b. Mâlik'tir. Enes ile Abdullah b. Ebû Talha ana bir kardeştirler. İshak'ın ninesinden aldığı rivayetler mürseldir/munkatıdlr. İshak .amcası Enes vasıtası ile ninesinden nakleder. III/l 10, H.no:12020:

Yemeğin kimin evinde yenildiği ile ilgili olarak rivayetleri Özetleyelim: a-Enes'in ninesi Müleyke'nin evinde (Burada yıllanmış bir hasır üzerinde iki rekat namaz kılındığı ve bu namazda Enes, bîr yetim ve yaşlı birinin bulunduğu da İfade edilir):

Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği_________________2\_

Amcazadelerimden birisi yemek yaptı ve dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Evimde yemek yemeni ve namaz kılmanı isterdim.' Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) onun (davetini kabul edip) evine gitti. Evde o sertleşmiş/eskiyip kararmış hasırlardan bir hasır vardı. Peygambe­rimiz hasırın bir kenarının açılmasını emretti, orası süpürülüp temizlendi ve üzerine su serpildi (yumuşatıldı). Rasûlullah orada namaz kıldı ve biz de onunla birlikte namaz kıldık.

III/164, H.no:12616; III/149, H.no;12446; m/131, H.no:12280; Buhârî, Salât, 20; Ezan, 78, 161,164; Tehecctid, 25.

b-Enes'in annesi Ümmii Süleym'in evinde (Burada kılınan namazda ise Enes, teyzesi Ümmü Haram ve annesi Ümmü Süleym bulunmaktadır): III/194-195, H.no:12953; III/239, H.no:13443; III/190, H.no:12914; HI/193-194, H.no:12947:

i>S0 Sin > ^ > jfc, ç4?ı jif ü ım ^' jıi *W jp &, jû Crf j^ ^f l^û fii» ;> Jiü Jb no ıîı yiuî jıî ££J-III/160, H.no:12563:

m/145, H.no:12414. III/I03, H.no:11939:

c-RasÛlullah ile birlikte namaz kılmaya gelemeyen iri-yarı biri (onun evinde iki rekat duha namazı kılındığı kaydedilmektedir): III/130-131, H.no:12269. d-ÜmmÜ Haram'ın evinde: III/184, H.no:12849:

III/203-204, H.no:13051:

Bazı rivayetlerde ise bu detaya girilmez. Bk. m/171, H.no:12689; IH/258, H.no: 13642; m/261, H.no:13679; ffl/217, H.no:13202,13204; ID7242, H.no:13480; m/119, H.no:12138: jıî *, L^ jır ^jlv ^iı jî ü. ^ çt ı; >u j r V Jjî; ^- ılûık; jX-j 4* âı ji. âi j^j oıs*: diJC ^ ^ ^

Rivayetlerde ismi geçen yetimin Dumeyra b. Ebû Dumayra Sa'd el-Humeyrî; yaşlının İse Müleyke olduğu ifade edilir. Bk. İbn Hacer, age., 1/646 (Salât, 20'nin şerhi)

Enes'ten (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk.413/1283. hadis. Ebû Saîd'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.362,409/1232, 1279. hadisler. Aynca bir sonraki 411/1281. hadise bk.

22                                 Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği

411/1281-Enes b. Mâlik'ten (RadıyaiiaM anhy.

Rasûlulîah (Saiiaiiaha aleyhi ve seikm) ahlâkça insanların en güzeliydi. Benim (üvey) bir erkek kardeşim vardı, ismi Ebû Umeyr'di. Zannederim sütten kesilmişti, dedi (râvi). Rasûlulîah gelip onu gördüğünde:

"(Ey) Ebû Umeyr! Ne yapıyor o nukayr (küçük kuş)?" derdi. (Zira) Ebû Umeyr'in oynadığı bir kuş vardı.

Rasûlulîah bizim evimizdeyken bazen namaz vakti gelirdi. Altına bir sergi serilmesini emrederdi. O sergi süpürülüp temizlenir ve üzerine su serpilirdi. Sonra Rasûlulîah orada namaza durur, biz de arkasında dururduk ve bize namaz kıldmrdı.

Râvi ekledi:

Onların sergileri hurma dalından/lif indendi.

412/1282-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümây.

49

48 Sened: '^J c%. ç-öı $ ır£.( ju ^f ,ji

Sahih: Müsned, III/212, H.no:13142; Benzer rivayet için bk. m/201, H.no:13011; m/288, H.no:14004; 111/114115, H.no:12076; III/119, H.no:12138; 111/278, H.no:13889; III/190, H.no:12914; m/171, H.no:12689; m/188, H.no:12892; Buhâri, Edeb, 112; Müslim, Mesâcid, 267; Ebû Dâvûd, Salât, 91, H.no:658.

Enes'ten (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk.413/1283. hadis.

Ayrıca bir Önceki 410/1280. hadisin tahricine bk. Sened: cf^ > fj»'} J cl.) j& j\ j- &> J. }p- 'j-^c'^JıZ') c'^- 'g'3 <2'^~

Hasen: Müsned, 1/232, H.no:2061; Benzer rivayet için bk. 1/273, H.no:2472; Rivayetlerin çoğu (i^-ı J* J^h) lafzıyla nakledilmiştir ve bu rivayetler sahihtir. Bu rivayet içirt 416/1286. hadise bk. tbn Mâce, İkâme, 63, H.no:1030:

Taberânî, e/-Mu 'c^mü 'l-kebîr, XI/244, H.no: 11624; Beyhakî, es-Sünenü 'l-kübrâ, 11/436-437;

Hadisin İsnadı zayıftır. Çünkü senedinde Ahmed b. Hanbel, Yahya b. Maîn ve Ebû Davud'un zayıf saydığı Zem'a b. Salih bulunmaktadır. Fakat hadis şâhidleri ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.

Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) sergi üzerinde namaz kıldı.

413/1283-Enes'ten (Radıyallahü anh):5°

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi Ve seiiem) Ümmü Haram'ın51 evinde sergi üze­rinde namaz kıldı.

414/1284-Muğîre b. Şu'be'den (Radıyallahü anhy.52 Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) namaz kılardı ve tabaklanmış post üzerinde namaz kılmayı hoş karşılardı.

Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk.410-411/1280-J281 ve 413/1283. hadislere bk. Ebû Saîd el-Hiıdrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 409/1279. hadis. Aynca bk. 416/1286. hadis.

'° Sened: o-c 'j- SıiU- ü'Si- j^-*j\ Xi- ıi^-

Sahih: Müsned, III/184,H.no: 12849; Benzer rivayetler için bk. 111/160, H.no:12563; III/190, H.no:12914; III/242, H.no:13480 (iı™ ji. uik rı> ft ^L. ff, *, jL. '<£*') & Âı J^ h J^j 'o'); Buhâri, Edeb, 65; Ebû Dâvûd, Sal'ât, 69, 91, H.no:608, 658; Bennâ, hadisi Beyhakî'ye de nisbet eder ve senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bulûğu 'l-emânî, III/l 10.

Enes'ten (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk.410-411/1280-1281.

Müsned, III/248, H.no:13528. 51 Ümmü Haram, Enes b. Mâlik'İn teyzesidir. (Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, İV/228)

Sened: *-J j* ü'jl ^1 j* ^^' <^j^ 'j. Irlji isi»- ***'j jî '-£^- uî^i-

Hasen:  Müsned, IV/254, H.no:18143;  Ebû Dâvûd, Salât, 91, H.no:659; Taberânî,  el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/416, H.no:999.

Bennâ, hadisi Beyhakî'ye de nisbet eder ve senedinde Ebû Avn'in babası Ubeydullah b. Saîd'in bulunduğunu ve bu râvinİn mechûl olduğunu söyler. Aynca şunu da ilâve eder: "Hz. Peygamber'in hasır vb. şeyler üzerinde namaz kıldığı sahih hadislerle sabittir" Bk. Bülûğu'l-emânî, III/l 11.

Yunus b. Hârİs et-Tâİfî de zayıftır. Sened bu hâli ile zayıftır. Fakat hadis şâhidleri ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.

24                                 Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği

415/1285-(Hz. Peygamber'in eşi) Meymûne annemizden

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) küçük seccade54 üzerinde namaz

kılardı ve secde ederdi, ben yanındayken hayızlı olduğum hâlde elbisesi bana

değerdi.

53 Sened: \

Sahih: Müsned, VI/331, H.no:26687; Benzer rivayetlerde Yezid b. Esam'a mütâbî olarak Abdullah b. Şeddâd'ı görmekteyiz (i.'j£ «dıi. > *ûi ji* ji): VI/335, H,no:26728; VI/33O-331, H.no:26684 (Mükerreri için bk, VI/336, H.no:26730) Sadece: ( ^Cj sü iı jû, iı J^j oır ;>ı > ^W) lafzı ile; VI/330-331, H.no:26686; VI/330, H.no:26685; VI/331, H.no:26689;

VI/331, H.no:26690; VI/334, H.no:26713; Buhârî, Hayz, 30; Salât, 19, 21; Müslim, Salât, 273; Ebû DâvÛd, Salât, 90, H.no:656; Nesâî, Taharet, 174, H.no:272; Mesâcid, 44, H.no:736; îbn Mâce, İkâme, 40, 63, H.no:958, 1028; Dârimî, Salât, 101, H.no:1380; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIV/22, H.no:53.

Bu konuya ekler:

EK-1: îbn Ömer'den (Radıyallahü anhiimâ) şahidi: ûı J^> &\ Jjl.j OIS" Jli ^li J İı xi ^* îijf il^i Jlî ^                  f            ü      Ç       ' '            !

Müsned, 11/98, H.no:5733; 11/92, H.no:5660; 11/86, H.no:5589; 11/70, H.no:5382; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel, Bezzâr ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/56.

EK-2: Âişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:

 VI/179, H.no:25335 (Mükerreri için bk. VI/149, H.no:25041); VI/209, H.no:25625; VI/111, H.no:24683 Hadisin senedinde yer alan Şerik şüphe etmiş, hadisin Hz.Âişe'den mi, İbn Ömer'den mi olduğunu bilememiştir: (&ji tü jü EK-3: Ümmü Seleme'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:

Müsned, VV302, H.no:26457; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIIU351, H.no:821; Ebû Ya'lâ, XII/311, H.no:6884. Ahmed b. Hanbel'in Miisned'inde Ümmü Seleme'nin Çocuklanndan biri belli değildir. Bu kişi, Taberânî ve Ebû Ya'lâ'nın eserlerinde Zeyneb bt. Ümmü Seleme olarak isimlendirilmiştir. Heysemî, Ebû Ya'lâ'nın râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. age., 11/57.

EK-4: Ümmü Süleym'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:

-i Ji Juııî ılıi5"j LJü      İ

 VI/376-377, H.no:26995; VÎ/377, H.no:26997; M«5/zm, Fezâil, 85; Nesâî, Zînet, 118, H.no:5368.

Ayrıca 30/834. hadise bk.

Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği_________________25^

NOT: Kadın hayızh da olsa cildi ya da elbisesi temizdir, ancak üzerinde bir necaset varsa genel hükümlerle amel edilir, yani necaset olduğu için o yer necis ka­bul edilir, değilse kadın sadece hayızh olduğu için necis değildir, bilâkis o temizdir. Ama cahiliye döneminde müşrikler ve Yahudiler hayızh kadınla (eşiyle) beraber oturmazdı. Meymûne annemiz bunun doğrusunu ifade etmek için Peygamberimiz'in bir uygulamasını aktardı.

416/1286-lbn Abbas'tan (Radtyallahü anhUmâ)'.55

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) küçük seccade üzerinde namaz kılardı.

AÇIKLAMA

Hz. Peygamber (Sdllallahü aleyhi ve sellem) döneminde mescid kumluktu ve burada namaz kılınırdı, ancak evlerde birtakım sergiler vardı ki Peygamberimiz daha çok bunlar üzerinde namaz kılmayı tercih ederdi. Bunlardan bazıları:

1-Hasır (>-^0: Hurma dalı, kamış ya da ince sazlardan mamul sergi.56

2-Bisât (-Wl_Ji): Hurma dalından mamul sergi/yaygı.57

3-Humra (i^—J-ı): Hurma dallanndan/1 itlerinden yapılan ve iplerle örülen küçük seccade.

4-Ferve (hA)' Post veya kürk.59

^Peygamberimiz 'in kullandığı bazı sergiler.

1-Peygamberimiz evinde ya da başka yerde namaz kılarken bazen seccade serer ve namaz kılardı.60

54 Humra (ij-J-0 küçük seccade demektir, hurma dallarından/liflerinden yapılırdı ve İplerle örülürdü. Bk. Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 286

Senedi <•£* ^* iiU— ^*- ^>~^ ^* Jü îiıi— \2j*~ sjjij \2jZ- "vu j_*!- j,1j ^*-)\ '•& \2^-

Sahih: Müsned, 1/269, H.no:2426 (Mükerrerleri: 1/309,'H.no:2814; 1/358, H.no:3371); 1/320, H.no:2942; Tinnizî, Salât, 129, H.no:331 ("Bu konuda Ümmü Habîbe, İbn Ömer, Ümmü Süleym, Aişe, Meymûne ve Ümmü Seleme'den de nakiller vardır. Ayrıca Ümmü Külsüm bt. Ebû Seleme b. Abdülesed'den de rivayet bulunmaktadır. Fakat Hz. Peygamber'den hadis işitmemiştir. İbn Abbas hadisi ise hasen-sahihtir" diyen Tirmizî Humra kelimesini şu şekilde açıklar: "^ ^-ai- y. i^-ıj").

Ayncabk. 412/1282. hadis.

56 İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, X/314; Karahisarî, Ahterî-i kebir, 1/306; Şemseddin Sami, Kamus-u Türkî, 550

Karahisarî, age., 1/134; Şemseddin Sami, age., 292

Râzî, age., 286; Karahisarî, age., 1/365

59 İbn Manzûr, Lisanü'i-Arab, XV/151 (md. ı j J>); Karahisarî, age., 11/761

60 İbn Sa'd, Tabakât, 1/468-469

2&_________________Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği

2-Onun içi lifle doldurulmuş deriden yastığı/minderi vardı.61

3-Evinde hasır seriliydi.62

4-Üzerine yattığı ince bir sergisi vardı. Hz. Âişe annemizin yanına Ensar'dan bir kadın geldi. Rasûlullah'ın yelek gibi ince yatağını görünce evine geri gitti ve yün doldurulmuş bir yatak getirdi, oraya serdi. Peygamberimiz Hz. Âişe'nin yanına gelince yün doldurulmuş bu yatağı görür ve sorar. Sonra geri verilmesini İster ve şöyle der:

"Eğer isteseydim Allah benimle birlikte altın ve gümüş dağlar var ederdi."

5-Bazen hasır üzerinde yatardı. Hattâ o hasırın izi vücuduna çıkar ve sahabe gördüğünde de müteessir olurdu. Fakat o, âhİretin daha hayırlı olduğunu söylerdi.64

6-Tabaklanmış deri/post üzerinde de namaz kılmayı severdi. 5

* Uyku Elbisesi (Pijama) ile Namaz Kılmanın Hükmü

417/1287-Hz. Muâvİye'den (RadıyallaM anh);66

61  İbn Sa'd, age., 1/464,466; Beyhakî, Delâüü'n-Nübüvve, 1/337

62  İbn Sa'd, age., 1/465

63 tbn Sa'd, age., 1/465

64 İbn Sa'd, age., 1/466

65 İbn Sa'd, age., 1/467

(ıh  t-,          .

aenea:

Sahih: Müsned, VI/325, H.no:26639; Benzer rivayetler için bk. VI/325, H.no:26640:

VI/427, H.no:27277 (v ı^-ıW ^JJi A-t> v> j ^); VI/426, H.no:27275; fi^û Dâvûd, Taharet, 131, H.no:366; Nesâî, Taharet, 186, H.no:293; İbn Mâce, Taharet, 83, H.no:540; Dârimî, Salât, 102, H.no: 1382-1383; İbn Huzeyme, 1/380, H.no:776. Bennâ hadisin senedindeki râvilerin hepsinin sika olduklarını belirtir. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/112. Senedinde sika-müdellis İbn İshak buulunmaktadır ve an'ane ile rivayet etmiştir. Fakat hadisin Leys vd. râvilerden mütâbii vardır.

Câbir b. Semüra'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 418/1288. hadise bk.

Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü anh) şahidi:

İbn Mâce, Taharet, 83, H.no:541. Hz. Aişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:

Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği_______________27

Hz. Peygamber'in eşi Ümmü Habibe'ye (Radıyaiiahu anhay. 'Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) seninle beraber yatıp uyuduğu elbise ile namaz kılar mıydı?' diye sorunca şöyle dedi:

'Evet, (ancak) onda herhangi bir necaset görmedikçe.'

418/1288-Câbir b. Semüra'dan (RadıyaiiaM anhy67 Bir kişinin Hz. Peygamber'e (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiemy. 'Eşimle beraber olduğum elbisemle namaz kılıyorum (olur mu)?' diye soru sorduğunu duydum. O şöyle buyurdu:

"Evet, ancak üzerinde bir şey (necaset) görürsen onu yıkarsın!"

§Ebû Abdurrahman Abdullah ekledi:

Babam (Ahmed b. Hanbel) şöyle dedi:

'Bu hadis Abdülmelik b. Umeyr'den merfû olarak nakledilmedi.'

NOT: Bu rivayetin merfu ya da mevkuf olmasında ihtilaf edildi: Ahmed b. Hanbel ve Ebû Hatim'e göre mevkuftur, ancak İbn Hıbban ve Bûsırî merfu olmasını tercih ettiler. 8

Müsned, VI/217, H.no:25698; Ebû Dâvûd, Taharet, 131, H.no;366; Nesât, Taharet, 186, H.no:293; İbn Mâce, Taharet, 83, H.no:540. Sened:                                                                          $

Hasen: Müsned, V/89, H.no:20717 (Hadisin sonunda Abdullah b. Ahmed b. Hanbel: "Babam şöyle söyledi: 'Bu hadis Abdülmelik b. Umeyr kanalı ile merfû değildir'" der); Mükerreri için bk. V/97, H.no:20818; Benzer rivayet için bk. V/97, H.no:20817 (z); İbn Mâce, Taharet, 84, H.no:542.

Hadisin senedinde bulunan Ahmed b. Hanbel'in hocası Abdullah b. Meymûn Ebû Abdurrahman er-Rakkî zayıf biridir. Kütübü site musannifleri bu râviden hadis nakletmediler. Sika sayanlar da olmuştur. Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah'ın babasının Müsned'ine ilâve ettiği ziyâdenin senedinde geçen Abdullah'ın hocası Ebû Ahmed Mahled b. el-Hasan b. Ebû Zümeyl bu râvinin mütâbiidir. Fakat bu râvinin de hataları vardır. Hadiste "sâlih" sayılır. Ayrıca İbn Mâce'nin senedinde zikredilen Süleyman b. Ubeydullah er-Rakkî ile Yahya b. Yusuf ez-Zimmî de mütâbidir.

Ümmü Habîbe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için bir önceki 417/1287. hadise bk.

Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki 417/1287. hadisin tahricine bk.

28                                  Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği

419/1289-Muhammed b. Sirin'den:69 Hz. Âişe'nin (Radıyaiiaha anh) şöyle dediği bana bildirildi: Rasûlullah (Sattaiiaha aleyhi ve setiem) (uyku için) büründüğümüz elbiseler ile namaz kılmazdı.

§Râvi Bişr bu elbiseyi açıkladı:

'O, bürgü/örtü altına giyilen elbisedir.1

NOT: Burada iki tür elbiseden bahsedilmektedir:

1-Şiâr OujJi), çoğulu şuur (^-_iJi)'dur: Uyku için kendisine bürünülen ve insan

cildine değen izar (peştamal)dir ki iç çamaşırı anlamındadır.

2-Disar (>'-*—Ji): Şiar (İç çamaşırı) üzerine giyilen elbise, yani örtü, bürgü veya kaftan.71

§Rasûlullah'ın bunlarla namaz kılmaması onlardaki necaset ihtimalinden olsa gerek. Bazı rivayetlerde (ı^J-) yorganlar lafzı geçmektedir.72

68 Ebû Ya'Iâ, XIII/454, H.no:7460; XIII/465, H.no:7479; İbn Balaban, el-İhsan bi tertibi Sahihi İbn Hıbbân, IV/37, H.no:2327; Müsned, Thk. Şuayb el-Arnavut, XXXIV/417 (EbÛ Hatem, İlet, 1/192)

Sened: *!*& jî CJi. Cîıj- jı» J-üi |jîı ,yû '^ Ci^- Jtf ou* \2jS~ Sahih: Müsned, VI/101, H.no;24579; Benzer rivayet için bk.VI/129, H.no:24860:

Jlî 1İI J&j îtö Jlî *CJSl ^jJ*. J ftCJl >/ 'fL-'j Ji İl Ji. yil 'J 'jıj?. Jl ji «Ü tSi- Jlİ fili Cjİ Jlî ÖÛi- ISjİ.

(Bu rivayet için bk.30/834. hadis) VI/137, H.no:24945; VI/146, H.no:25012; £fc« Dâvûd, Taharet, 132, H.no:367 (İki kelime arasında şek lafzı ile nakleder: (4i iı ^ Jıi J^j üiT oJ- j( uf>i ^ yi^' v ^Jûj) Aynca, Salât, 86, H.no:645'te de şekli rivayeti vardır); Taharet, 132, H.no:368 (ıilou.) lafzı İle nakleder (Aynca bu hadisin sonunda Ebû Dâvûd şu değerlendirmeyi nakleder: "Hammad dedi ki: 'Saîd b. Ebû Sadaka: 'Muhammed (Buharî)'den bu hadisi sordum/istedim. Bana nakletmedi ve şöyle dedi: 'Uzun bir zaman önce bu hadisi İşitmiştim. Fakat kimden işittiğimi bilmiyorum. Sağlam bir râviden mi yoksa zayıf birinden mi duydum bilemiyorum. Gidin ondan sorun' dedi"); Tİrmizî, Cum'a, 67, H.no:600 (*;Cj ,_*! ^» J~4 ^) lafzı ile nakleden Tirmizî "hasen-sahih" hükmü verir; Nesâî, Zînet, 115, H.no:5363.

Sünenlerde İbn Şîrîn ile Hz. Âişe arasında Abdullah b. Şakîk bulunmaktadır. Dolayısıyle söz konusu inkıta da ortadan kalkmış olur.

70  Îbnü'1-Esîr, Nihâye, 11/480; Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 339

71  Râzî, age., 198; Karahisarî, Ahterî-i kebir, 1/375; Asım Efendi, Kamus Tercemesi, 11/319

Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği                                  29

420/1290-EbÛ Katade'den:73

Rasûlullah (Saiiaüahü aleyhi ve seiiem) Zeyneb'in kızı Ümâme ya da Ümeyme bt. Ebu'1-Âs'ı taşırken namaz kıldığını gördüm. Ayağa kalktığında onu omzunda taşıyor, rukûya gittiğinde onu bırakıyordu, bitirinceye kadar (bu devam etti).

AÇIKLAMA

Rivayetteki Zeyneb Rasûlullah'ın (Saüallahü aleyhi ve seilem) kızıdır. Namaz kılarken Peygamberimiz'in torununu boynuna aldığı nakledilir.74 Ancak torunun isminde şüphe edildi. Çünkü o, Ebu'l-Âs'ın çocuğudur ve meşhur ismi Ümâme'dİr. Hz. Fatıma'dan sonra Hz. Ali onunla evlendi, çünkü önceki eşi Hz. Fanma'mn böyle bir vasiyeti vardı.

§Burada çocuğun elbisesinin temiz olması gerekir, değilse onunla namaz kılınmaz. Az hareket namazı bozmaz. Burada Peygamberimiz onu boynuna zaru­retten dolayı mı aldı yoksa başka bir sebep var mı, tam bilinmemektedir. Bu öğle veya ikindi namazı olabilir ya da namazlardaki tekâmül (nesh) sırasında olabilir. Ancak bu hareketin o namazı bozmadığı anlaşılmaktadır.

§Bu hadiste Peygamberimiz'in küçük bir çocuğa olan merhameti görülmekte­dir. Üzerinde taşırken rükû ve secdeye gittiğinde düşmemesi için yere bırakmakta­dır. Burada namazdaki huşu prensibi ile çocuğun korunması arasında tearuz bulun-

72 Bk Ebu Davûd, Taharet,132, H.no: 367-368

Sahih: Müsned, V/295, H.'no:22418; Benzer rivayetler için bk. V/296, H.no:22431; V/303, H.no: 22478; V/303, H.no:22483 (864/1734. hadis); V/304, H.no:22488 (Kılınan namazın sabah na­mazı olduğu kayıtlıdır) (865/1735. hadis); V/310, H.no:22544 (Bu rivayette "İnsanlara imamlık yapıyor, namaz kıldırıyordu" ziyadesi vardır); V/311, H.no:22550; Mâlik, Kasr, 81; Buhârî, Salât, 106; Edeb, 18; Müslim, Mesâcid, 43; Ebû Dâvûd, Salât, 165, H.no:917-919,920:

■iij Jmı\ ji ji$îi\ j î")Cali »1—J V* *»' Jj Jli J^-_j Jfcü jrû l-İJ Jli *&) V* Ûl jjZr «îll Jj—j ı^j-Lj» iîUj jl 'j*

Nesâî,Mesâcid, l9,H.no:709;Sehv, 13,H.no:1202-1203;Dârimt, Salât,93,H.no:1367.

Peygamber efendimizin kızı Zeyneb'in kocası Ebu'l-As b. er-Rabî' b. Abdüluzzâ'dır. Bu isim bazı eserlerde Ebu'l-As b. Rabîa b. Abdüşems olarak geçer. Bk. Mâlik, Kasr, 81; Buhârî, Salât, 106.

Bu hadis 864-865/1734-1735. hadislerde farklı rivayetleri ile zikredilecektir.

74 Bk. Müsned Trc. 720/1290. hadisin tahrici

75 Bk. Müsned Trc. 420/1290 nolu hadisin tahrici.

^0_________________Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin Temizliği

makta ve ikincisi tercih edilmektedir. Ayrıca Rasûlullah bunun caiz olduğunu gös­termek için yapmış olabilir. Zaruret ya da hacet anında buna cevaz verilmektedir.

Az amelin namazı bozmaması konusunda icma vardır. Ancak yeme, içme ve konuşmak gibi amel-i kesir namazı bozmaktadır.75

Çok amelin Hanefîlere göre tesbiti, o kişiye dışarıdan bakıldığında namaz kılmadığı zannedilirse, yaptığı hareketler çok/aşın sayılır ve namazı bozar.

Hanefî, Mâliki ve Şafîîlere göre namaz kılan kişinin Önünden geçene mani olması, akrep ya da yılan öldürmesi amel-i kalil (az amel) sayılır. Ancak bineğe bin­mek, kıbleden başka tarafa dönmek ve konuşmak gibi ameller amel-i kesirdir (çok amel sayılır) ve namazı iptal eder (bozar). Hanbelîlerde bilerek konuşmak, yemek, içmek ve diğer amel-i kesirler namazı bozar. Örfe göre bir hareket fazla amel sayılır­sa amel-i kesir sayılır. Ayrıca başı göğe çevirmek, sağa sola bakmak, elbiseyi çekiş­tirmek, gibi hareketler mekruhtur.77

76  İbn Abdilber, Temhîd, XX/94; İbn Hacer, Fethu 'l-Barî, X/429

77  İbn Abdilber, Temhîd, XX/94; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/88; İbn Kudâme, Muğnî, I/7I2-713; tbn Nüceym, el-Bahru'r-râik, 11/249; İbrahim b. Muhammed, Menam's-sebil, 1/97

O-KIBLEYE DÖNMEK

   İlk Dönemlerde Namaz Kılarken Kudüs'teki Beyt-i Makdis'e Dönüldü, Sonra Kıble Değişti ve Kabe'ye Dönüş Emredildi

   Farz Namazlarda Kıbleye Dönme Zorunluluğu

   Kabe'nin İçinde Nafile Namaz Kılınması

   Yolcunun, Bineği Üzerinde Hayvanın Yöneldiği Tarafa Doğru Nafile Namaz Kılması

   Bir Özür Sebebiyle Yolcunun, Bineği Üzerinde Farz Namaz Kılması

32                                                                                                                       Kıbleye Dönmek

O-KIBLEYE DÖNMEK

Kıble (MO: Kendisine dönülen ve namaz kılman yöndür.78 İslâm'da temel esas, ibadet ederken belli bir tarafa dönme şartının olmamasıdır, çünkü Allah belli bir yönde olmaktan mü­nezzehtir ve yönleri yaratan da Allah'tır. Ancak tek Allah'ın varlığına (tevhide) ve Müslü­manların aynı İlâha ibadet etmelerine (vahdete) sembol olarak namazda aynı yöne dönmek ve hac gibi ibadetlerde de aynı yerde bulunmak emredilmiştir. Kabe dört duvardır ve çok sade bir yapıdır, önemli olan bu duvarlar değil, Kabe'nin bulunduğu alandır ve bu alan Allah tarafından kutsal kabul edilmiş, bize de bu kutsallık inancı ve buna göre ibadet emredilmiştir. Kabe yeryüzünde Safa-Merve ve kurbanlıklar gibi Allah'ın birer şiarıdır (sembolüdür), önemii olan Allah'ın emirlerine İtaattir, bu bağlamda namaz, oruç ve diğer ibadetlerin de birer sembol ol­duğu söylenebilir. Ancak bu sembollerin şekli ve sınırı Allah ve Rasûlü tarafından belirlenir, bize düşen kulluk ve teslimiyettir. Kıble de bu teslimiyetin bir sembolüdür.

Allah Teâlâ buyurdu:

"(Evet), Nereden (yola) çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Artık) Hepiniz yüzünüzü o yöne çevirin ki insanlar­dan zâlimler bunu aleyhinize kullanmasınlar. Onlardan korkmayın, (sadece) benden korkun ki size olan nimetimi tamamlayayım ve siz de doğru yola ulaşasınız." (Bakara 2/150)

* İlk Dönemlerde Namaz Kılarken Kudüs'teki

Beyt-i Makdis'e Dönüldü, Sonra Kıble Değişti ve

Kabe'ye Dönüş Emredildi

: Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 519

Kıbleye Dönmek                                          _________^_______________________________

Allah Teâlâ buyurdu:

"İnsanlardan bazı düşüncesiz kişiler diyecekler ki; Bunları önce tâbi oldukları kıbleden şimdi çeviren nedir? De ki; Doğu da Batı da Allah'ındır. O dilediğini doğru yola iletir.

Bu şekilde sizi dengeli bir ümmet kıldık ki insanlara (gerçek­lerin) şahitleri olun ve peygamber de sizin şahidiniz olsun. Önceki kıbleyi de peygambere (samimi) bağlananları ökçeleri üzerinde dönenlerden ayırmak için emretmiştik. Bu ise Allah'ın doğruyu gös­terdiği kişiler dışındakilere ağır gelen bîr imtihandır. Allah ima­nınızı boşa götürmez. (Unutmayın) Allah insanlara karşı şefkatli olan ve onları bağışlayandır.

(Ey Peygamber), Yüzünü zaman zaman göğe çevirdiğini gö­rürüz. Biz istediğin kıbleye seni yönelteceğiz, haydi (şimdi) yüzünü Mescid-i Harâm'a çevir, sizler de (artık) nerede olursanız olun yü­zünüzü o yöne çevirin. (Aslında) Kitap ehli de bunun Allah'ın bir emri olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından gafil değildir.

Sen Kitap ehline (bu konudaki) bütün delilleri getirsen de kıb­lene tâbi olmazlar, sen de onların kıblesine (devamlı) tabi olacak değilsin. (Ayrıca) onlar da birbirlerinin kıblesini (tam) kabul et­mezler. O hâlde sana gelen (vahy) bilgisinden sonra onların arzu­larına tâbi olursan kesinlikle zâlimlerden olursun." (Bakara 2/141-145)

Allah Teâlâ buyurdu:

"Nereden (yola) çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Haram tara­fına çevir. (Unutma,) Rabbinden gelen doğru kesinlikle budur. Allah sizin yaptıklarınızdan da gafil değildir." (Bakara 2/149)

34                                                                                                          Kıbleye Dönmek

421/1291-Berâ b. Âzib'den

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) Medine'ye ilk geldiğinde Ensar'dan dedelerinin ve dayılarının yanma geldi, konakladı. Medine'de on altı ay ya da on yedi ay kadar Beyt-i Makdis'e dönerek namaz kılmaya devam etti. Hâlbuki kıblenin Kabe olmasını arzu ediyordu.

Rasûlullah'ın (kıble değişince Kabe'ye doğru)80 kıldığı ilk namaz ikin­di namazıdır, kenidisiyle birlikte bir topluluk da bu namazı kıldı. Namaz kılanlardan birisi başka bir mescid ehline uğradı ki onlar rükû halindeydiler. Onlara:

'Allah adıyla şahitlik yaparım ki Rasûlullah'la birlikte Mekke'ye doğru namaz kıldım' deyince onların olduğu gibi hepsi Kabe yönüne döndüler.

Rasûlullah Kabe yönüne dönmeyi çok isterdi.

79 Sened: J

Sahih:  Müsned,  IV/283,  H.no:18407;  Benzer rivâyeüer  için  bk.   IV/289,   H.no:18448 (muhtasar olarak); IV/305, H.no:18613:

Buhâri, îmân, 31 (Rivayetin sonunda şu ziyade bulunmaktadır: " öu iff ıü ^ji- y *Qi £ < jJOıij ^J â\ üis' L.j) jüJ ûı J'^tî ^j Jji; £ jöi jUi ijBj jıi.j J^J d j^ -£iJi J*-"); Salât, 31; Tefsîr,

2/12, 18; Ahbâru'1-âhâd, 1; Müslim, Mesâcid, 11-12; Tirmizî, Salât, 138, H.no:340 (hasen-sahih); Nesâî, Salât, 22, H.no:486-487; Kıble, 1, H.no:740. İbn Mâce'nin rivayeti:

îbn Mâce, İkâme, 56, H.no:1010. Bk. Bennâ,a^e., III/115

Kıbleye Dönmek_____________________________________________________________315

Beyt-i Makdis yönüne dönerek namaz kıldıkları için Yahudiler ve diğer Kitap ehli, Müslümanları seviyor, beğeniyorlardı. Ama ne zaman ki Müslümanlar (namazlarında) Kabe tarafına döndüler, Yahudiler ve diğer Kitap ehli bunu kabul etmediler, yadırgadılar.

AÇIKLAMA

Bazı rivayetlerde Müslümanların namazda Beyt-i Makdis'ten Kabe yönüne dönüş şekilleri şöyle anlatılır:

*Rasûlullah'a (Sailaiiahü aleyhi ve sellem) biat eden kadınlardan birisi olan Tüveyle bt. Eşlem81 anlattı:

Biz Benî Harise'deki yerimizde namaz kılıyorduk. Abbad b. Bişr geldi ve:

'Rasûluîlah Kabe'ye döndü1 dedi.

Bunun üzerine erkekler kadınların yerine geçtiler ve kadınlar da erkeklerin yerine geçtiler. Sonra kalan iki rekatı Kabe yönüne doğru kıldılar.

§Bu dönüş şeklini Hafız tbn Hacer (v.852/1448) şöyle tasvir etti: İmam bulun­duğu yerden en arkaya geçti. Çünkü Medine, Kabe ile Kudüs arasında bulunmakta­dır ve orada Beyt-i Makdis'e dönen Kabe'ye arkasını dönmek zorunda kalır. Kâbe-ye tekrar dönmek için tam olarak geriye dönmek gerekir. Bundan dolayı imamın en arkaya geçmesi ile erkekler de onu takip ettiler ve kadınların yerine geçtiler, kadınlar da erkeklerin yerine geçti. Böylelikle tekrar imam önde, arkasında erkekler ve onların arkasında kadınlar yerlerini almış oldular. Bunun amel-i kesir (namazda çok fazla/bozan hareket) olduğu söylense de o anda (ilâhî emre itaat gibi bir) zaruret bulunması ya da amel-i kesirin yasaklanmasından önce vuku bulmasından dolayı caizdir, dendi.83

§Kuba ehlinin haber-i vahid (bir kişinin haberi) ile namazda da olsalar hemen amel etmeleri, sahabenin Kur'ân ve Rasûluîlah'tan gelen emirler konusunda birbirle­rine güvenmelerinden kaynaklanmaktadır. Zira onlar biliyorlardı ki hiçbir sahabi bu konuda yalan söylemez ve iftirada bulunmaz. Bir kişinin haberi ya da âhad haber ile amel etme konusunda çok sayıda hadis ve eser bulunmaktadır. Bundan dolayı Müs­lümanlara göre, sahabe Rasûluîlah'tan nakillerinde adil kabul edilmiş ve kendilerine güvenilmiştir. Hz. Ömer'in hadis rivayet edenlerden bazen ikinci şahit istemesi sahabenin daha dikkatli olması içindir, onlardan hiçbirisini yalancılık ve iftira ile suçlamamıştır.84

81 Bk. İbn Hacer, îsabe, VII/546, H.no: 10959

82  EbÛ Bekir eş-Şeybânî, el-Âhâd ve'l-Mesânî, VI/228; Taberânî, XXIV/207; Heysemî, hadisin râvileri sikadır, dedi. Bk. Mecma\ 11/14

83 İbn Hacer, Fetlıu'l-Bârî, V506

84 Bu konudaki geniş açıklama için bk. İmam Şafiî, Risale, 369-471

36                                                                                                         Kıbleye Dönmek

422/1292-İbn Ömer'den (Radıyaiiahü anhümây*5

İnsanlar Küba'da sabah namazı kılarlarken bir kişi geldi ve şöyle dedi:

'Bu gece Rasûlullah'a (Saiiaiiahü aleyhi ve seüem) Kur'ân ayeti indi ve Kabe 'ye dönmesi emredildi, siz de o yöne dönün!'

O anda namaz kılanların yüzü Şam bölgesine dönüktü ve birlikte Kabe'ye döndüler.

423/1293-İbn Abbas'tan (Radtyaiiahu anhümâ):*6

Rasûlullah (Saiiaiiaka aleyhi ve seiiem) ve ashabı on altı ay Beyt-i Makdis tarafına dönerek namaz kıldılar, bundan sonra kıble değişti.

85 Sened: &* Jl iı -m ö* iuli tr^-f

Sahih: Müsned, 11/113, H.no:5934; Benzer rivayetler için bk. 11/105, H.no:5827; 11/26, H.no:4794; 11/15-16, H.no:4642; Mâlik, Kıble, 6; Buhâri, Salât, 32; Tefsîr, 2/16-20; Ahbâru âhâd, 1; Müslim, Mesâcid, 13-14; Nesâî, Salât, 24, H.no:491; Kıble, 3, H.no:743; Dârimî, Salât, 30, H.no: 1237.

Sened: C_£* 'j- v> J ^ '^ Z&'j > ',JZ- 'J, '^- <&-

Sahih: Müsned, 1/350, H.no:3270; Mükerrer için bk. 1/250, H.no:2252; Benzer rivayetler için bk. 1/325, H.no:2993:

1/357, H.no:3363; Heysemî "Hadisi Ahmed, Taberânî ve Bezzâr nakletti. Râvîleri sahih hadis ricalidir" der. Bk. Mecma', 11/12. Bennâ, hadisi Beyhakî'ye de nisbet eder ve Irâkî'nin: "tsnâdı sahihtir" sözünü nakleder. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/116.

Kıbleye Dönmek                                                                                                          37

424/1294-Ubeyd b. Âdem, Ebû Meryem ve Ebû Şuayb'dan:87

Hz. Ömer Câbiye'de88 bulunuyordu. Beyt-i Makdis'in fetholma hadi­sesini anlattı...

(Sonra) Ebû Seleme, Ebû Sinan'dan Ubeyd b. Âdem'in şu sözünü nakletti:

Hz. Ömer'in Ka'b'a (Radıyaitahü anhüm) şöyle dediğini işittim:

'Namaz kılmam için nereyi uygun görürsün?1 Ka*b:

'Eğer benim görüşümü almak istersen kayanın (yani kubbetü's-sahra'nın) arkasında kıl, Kudüs bütünüyle önünde olur' deyince Hz. Ömer:

'Yahudilerin istediği şeyi tavsiye ettin89. Hayır, olmaz. Ben Rasûlullah'in (Saiiattahü aleyhi ve seiiem) kıldığı şekilde kılacağım* dedi ve kıbleye (Kabe'ye) doğru namaz kıldı. Sonra Hz, Ömer ridasını serdi ve oranın tozunu90 rida-sında taşıdı/temizledi, insanlar da aynı şekilde temizlediler91.

NOT: Kudüs h.15. yüzyılda Hz. Ömer'in halifeliği döneminde fethedildi. Cabiye'ye geldiğinde bir kişi Kudüs'ü fethetmesini tavsiye etti. Komutan Amr b. Âs'a yardıma gelen Ebû Ubeyde İle muhasara devam etti ve 4 ay sürdü. Kudüs ehli sonunda teslim oldu, ancak kendilerine halifeden bir eman (güvence/garanti) verilmesini istediler. Hz. Ömer oniara şunları yazarak gönderdi:

Sened: oıî~ ^ 'j- cji. 'Ji îıli- £&- ^ 'Jl i^-' ^-^

Hasen: Müsned, 1/38, H.no:261; Bennâ hadisin İsnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/117. Fakat, senedinde yer alan Ebû Sinan Isa b. Sinan el-Hanefî "leyyinü'l-hadis" olarak nitelendirilir. Ahmed b. Hanbel, Ebû Zür'a ve Yahya b. Maîn zayıf sayar. İbn Hırâş sadûk sayar. îbn Hıbbân İse Sikât'ında zikreder. Iclî ise bir beisin olmadığını belirtir. Ebû Şuayb Yahya b. el-Hakem de mechûl biridir. Ancak bu râvinin iki mütâbii bulunmaktadır.

Şuayb el-Arnavut ve ekibi: "İbn Kesîr Hz. Ömer'in Müsned'inde zikreder (1/160) ve hadisin isnadının hasen olduğunu söyler. Zİyâüddin el-Makdisî de bu görüşü tercih eder" derler, fakat Ebû Sinan îsa b. Sinan'ın zayıf olmasını gerekçe göstererek rivayetin senedinin zayıf olduğunu söylerler (Bk. H.no:261). Ahmed Muhammed Şâkİr ise isnadının hasen olduğunu belirtir.

88 Câbiye (ıjA-*) Şam'da bulunan bir kasabadır. Hz. Ömer şöyle dedi: («*> j>) M^1) 'Câbiye hastalıktan temiz bir yerdir.' (Bk. tbnU'1-Esîr, Nihâye, V/43 (md.. j û); Hamevî, Mu'cemu'l-büldâh, 11/106)

"Îbnü'l-Esîr.flge., III/I06

90 İbnü'1-Esîr, age., IV/146

91  Bennâ bu temizliğin orada istirahat ya da kaylûle İçin olduğunu söylüyor. (Bk. Bennâ, age., III/117); Taberi ise bu kalıntıları Rumların Beyt-i Makdis'e gömdüğünü ve Hz. Ömer ile Müslümanlar'in bunları güçleri yettiği kadar çıkardıklarını belirtmektedir. (Bk. Taberî, Tarih, İV/161)

38                                                                                                          Kıbleye Dönmek

Rahman ve Rahim olan Allah adıyla,

işte bu Allah'ın kulu ve müminlerin hükümdarı Ömer'den Kudüs halkına verilen bir eman nâmedir:

Onların canlan, mallan, kiliseleri, haçları, hastası, sağlamı ve başka dlnd& olanları İçin verdiği emana göre kiliselerine oturul-mayacak, yıkılmayacak, onlardan bir şey eksiltilmeyecek, kiliselerin etrafına, haçına ve mallarından hiçbir şeye dokunulmayacaktır. Kimse dini konusunda zorlanmayacak, onlardan kimse herhangi bir zarar görmeyecek ve Kudüs'te hiçbir Yahudi kalmayacak (hepsi sürgün edilecektir).

Kudüs halkı tıpkı Medâin halkı gibi cizye (vergi) ödeyecek, ayrıca Rumlar'ı buradan çıkaracaklardır. Onlardan kim çıkar giderse gideceği yere kadar can ve mal güvenliği vardır, kim de kalmak isterse Kudüs halkının ödediği gibi cizye (vergi) sorumluluğu vardır. Kudüs halkından da kim Rumlar'la birlikte gitmek, mabedlen'nl ve haçlarını boşaltmak isterlerse gidecekleri yere kadar canlan, mabedleri ve haçları güvenlik içindedir. Bu topraklarda oturan diğer insanlar filanın öldürülmesinden önce burada kalmak isterlerse Kudüs halkınınki gibi cizye sorumlulukları vardır, isteyen Rumlarla beraber gidebilir, isteyen de geri dönebilir. Hasat zamanına kadar onlardan hiçbjr şey (vergi) alınmayacaktır. Bölge halkı cizyelerini verdikleri sürece bu evrakta yazılanlar için Allah'ın ahdi, Allah'ın Rasülü'nün, halifelerin ve müminlerin sorumluluğu vardır.

Buna Hâtid b. Velid, Amr b. Âs ve Muâviye b. Ebû Süfyan şahittir.«

§Yukarıdaki Müsned rivayetinde Hz. Ömer, Ka'b'a namaz için yer sorar. Belki o Kudüs konusunda bilgili ve tecrübeli bir kişiydi. Burada Hz. Ömer'in istişareye verdiği önemi görmekteyiz. Çünkü kendisi zaman zaman Müslümanlarla istişare eder, hattâ Yahudi mahallelerine gider ve onlarla konuşur, tartışırdı. Ancak istişarede İslâm'a aykırı bir görüş ortaya çıkarsa onunla amel etmemek esastır. Çünkü burada Ka'b'ın iyi niyetli olarak yaptığı tavsiye Rasûlullah'ın sünnetine aykırıdır. Namazda Kudüs'e doğru değil Kabe'ye doğru dönülür.

Buradaki kayadan kasıt, Miraç gecesi Peygamberimiz'in Kudüs'te uğradığı kaya olsa gerek. Tek parça ve çok büyük olan bu kayanın boyutları: Boyu: 17,70 m.,

92 Taberi, Tarihu'l-mülÛk, IV/159

Kıbleye Dönmek

eni: 13,50 m. ve yerden yüksekliği: 1,25 İlâ 2m. arasındadır. Kıbleye 11 derecelik bir açı ile altındaki mağaraya inilmektedir.93

Aynca Hz. Ömer'in burada mütevazı bir hareketi görülmektedir. Kendisi devlet başkanı olduğu hâlde özel işlerinde kimseye emir vermemekte ve istirahat için ridasını sermekte, Rasûlullah'daki sade hayat sahabilerde de görülmektedir, Allah onlardan razı olsun.

425/1295-îbrahim b. Ebû Able'den:94

İki kıbleye doğru da Hz. Peygamber'le (Sattaiiaka aleyhi ve seiiem) namaz kılan Abdullah b. Amr b. Ümmü'l- Haram el-Ensarî'yi (RadıyaiiaM ank) gör­düm, üzerinde ibrişim ve yünden mamul95 toprak rengi bir elbise vardı.

93 İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, VII/8; Şürrab, Muhammed Hasen, Beytü'l-makdis ve'l-Mescİdi't-aksa, 509

Sened: îıi ^ 'Ji '^'jl £i»- v\a'} öyii;} jü-ı c_ .w»i y &'}'y 'j, 'jk ısii-

Hasen: Müsned, IV/233, H.no:17971; İkinci rivayet: IV/233, H.no:17970 (KR): ('J'j iı & > ^1 v^ J*); Hadisin senedindeki Kesîr b. Mervân es-Sülemî el-Filastînî sadûk biridir. Ahmed b. Hanbel, Nesâî ve İbn Maîn zayıf saydılar. Hakkında "münkeru'l-hadis" hükmü verilir. Fakat Bennâ bu râvinin zayıf olduğunu ve kendisi ile delil getirilemeyeceğini, ancak ikinci rivayetin bu senedi desteklediğini belirtir. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/118. İkinci rivayetin senedinde ise Mehdî b. Cafer er-Remlî ve Ebu'l-Velîd Rudeyh b. Atıyye var ki bu râviler de sadûktur. Heysemî hadisin çok zayıf olduğunu söyler. 17970. hadisin senedi sahihtir. Bu hadis Abdullah b. Amr b. EbûTÜmmü Haram el-Ensârî'nin rivayetleri arasında yer alması gerekirken yanlışlıkla Abdullah b. Hişam'ın rivayetleri arasında yer almıştır.

Sahâbî Ebû Übey Abdullah b. Amr b. Kays b. Zeyd el-Ensârî, İbn Ümmü Haram nisbeti ile tanınır. Ninesine nisbet edilir. Medineli ilk Müslüinanlardandır. Her İki kıbleye doğru namaz kılanlardan biridir. Kudüs'e yerleşerek orada vefat etti.

Hadisin ikinci rivayetin senedinde bulunan Ebu'l-Velid Rudayh b. Atıyye Beyti Makdis'in müezzini İdi. Bu da bize hadisin naklinde geçirdiği evrelere ışık tutmaktadır. 95 Hazz O1)- İbrişim ve yünkarışımı bir elbisedir, sahabe ve etba giymiştir. (Bk. İbnü'1-Esîr,

Nihâye, 11/28; Asım Efendi, Kamus Tercemesi, 11/51)

İbrişim ise bükülmüş ipek ya da İpek ipliği demektir. (Bk. Şemseddİn Sami, Kamûs-u Türkî, 66)

Kıbleye Dönmek

(Râvi) İbrahim eliyle omuzlarına işaret etti. (Râvi) Kesir b. Mervân da onu rida zannetti.

§(Kr.)% Aynı râviden ikinci tarikle gelen rivayet:

Ebû Übeyy el-Ensârî'yi gördüm ki o İbn Ebi Haram el-Ensarî'dir. Onun bana haber verdiğine göre kendisi Rasûlullah'la beraber iki kıbleye de dönerek namaz kılmıştı ve üzerinde ibrişimden mamul toprak rengi bir elbise vardı.

NOT: Bu rivâyetlerdeki iki kıbleden bahsolmaktadır. Bunlardan kasıt önce Beyt-i Makdis'e doğru, sonra da Kabe'ye doğru dönmek kastediliyor. Ebû Übey adındaki bu sahabi iki dönemde de iki kıbleye doğru namaz kılan kişilerdendir. Ayrıca üzerinde hazz (j—^0 denilen ibrişim ve yünden mamul elbise bulunması onu

giymenin cevazını gösterir. Yaklaşık yirmi sahabenin giydiği nakledilmektedir. Ancak ipekten ya da sadece İbrişimden mamul olursa giymek haramdır.97

* Farz Namazlarda Kıbleye Dönme Zorunluluğu

426/1296-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiaha anhy.

98

96 (Kr.) babamın kitabından/dosyasından okudum (^ ^\^ J* <J/) sözünün rumuzudur.

97 İbn Hacer, Feîhu'l-Barî, X/295

98  Sened: j^jûı j£i \i'j>-\ iı & ıT^I Jıî 31^,1 'Jı 'j* t&-

Sahih: Müsned, iÜ/199, H.no:I2990; Mükerrer rivayet için bk. III/224-225, H.no:13281:

: Jiî jUI*j  Ö('j a fjı i]ı V üî iji*i "İli iı Jji-j »Jİü öf'j î( V! il! Si î'          A    ^       '

Buhâri, Salât, 28; 77muzf, îmân, 2, H.no:2608 (hasen-sahîh-garib); £&ıî Dâvûd, Cihâd, 95, H.no:2642; Nesâî, Cihâd, 1, H.no:3092; Tahrîmü'd-dem, 1, H.no:3964-3965, 3967; îmân, 15, H.no: 5000; es-Sünenü'l-kübrâ, E/279-280, H.no:3428-3431; m/5, H.no:4302; VI/531, H.no: 11734; İbn Huzeyme, IV/7, H.no:2247; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, m/215, Dârekutnt, 1/232, H.no:2-6; £fc« KaVâ, 1/69, H.no:68; Hâkim, Müstedrek, 1/544, H.no:1427; Makdisî, Muhtara, V/277-280, H.no:1913-1917 (sahîh); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, U/3, H.no:2031; HI/92, H.no: 4921; VII/4, H.no:12897; VIII/177.

Bennâ yukanda verilen hadis yerine şu rivayeti tercih ederek verse idi daha İsabetli olurdu:

Kıbleye Dönmek

RasÛlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:

"İnsanlarla 'Lâ ilahe illallah Muhammedü'r-Rasûlullah'a şehadet edin­ceye kadar mücâdele etmekle emrolundum. Bunu kabul ederler, kıblemize dönerler, kestiğimizi yerler ve bizim gibi namaz kılarlarsa, işte o zaman (hukukî ceza dışında) canlarının" ve mallarının dokunulmazlığı vardır. Müslümanların lehinde ve aleyhinde ofan şeyler (hak ve sorumluluklar), bu kişiler için de geçerlidir."

427/1297-Rifaab. Rafı* ez-Zürakf den (Radıyaiiahu anhy.

100

iUl yj fj. US ijJUi Jli o>SJI Jl oJ>- Ji ÂJLÜ1 j) Nl oJ> Âi ÜjJı 01 Mİ (jjü

Bk. III/284, H.no: 13967. "

Bu hadis 64/106. hadiste zikredilmişti.

99 Lafız mânâsı, '(Hukukî) ceza dışında onların   kanları ve malları bize haram kılındı,' şeklindedir. Burada kandan murat, kişinin canıdır.

Sened: ıj>; oıs'j Z^'je-J>'jt. 'j'/j\ j^ J, ^' 'Jl j* ıiâi- o^ki ^Jı £%■ x*L. 'J, ^4 £&

Sahih: Müsned, IV/340, H.no:18898; Benzer rivayetler için bk. IV/340, H.no:18896:

42_____________________________________________________Kıbleye Dönmek

Mescidde Rasûlullah'la (Saihiiaha aleyhi ve seiiem) beraberdik. Bir kişi mescide girdi ve bir köşesinde namaz kıldı. Rasûlullah kendisini izlemeye başladı. Sonra o kişi geldi ve selâm verdi. Rasûlullah selâmını aldıktan sonra dedi ki:

"Dön ve tekrar namaz kıl! (Çünkü) sen namaz kılmadın." İki ya da üç kere bu olay tekrarladı. Üçüncü ya da dördüncü de o kişi: 'Seni hak din ile gönderen Allah'a yemin ederim ki kendimi zorladım (başka olmuyor), bana (doğrusunu) öğret ve göster!' deyince Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Namaz kılmak İstediğinde abdest al, abdestini güzelce at! Sonra kıbleye yönel ve tekbir getir! Sonra (Kur'ân'dan) oku! Ardından rukûya git ve rükû yaparken tam eğil (öylece kal)!101 Sonra doğrul ve o şekilde kal! Sonra secdeye git ve secde yaparken o şekilde kal! Sonra doğrul ve öyle kai! Sonra tekrar secdeye git ve secde yaparken o şekilde kal! Sonra kalk (ve böyle devam et)!

İşte bu şekilde namazını tamamlarsam namazı tam kılmış olursun. Bundan bir şey eksiltirsen namazından eksiltmiş (eksik kılmış) olursun."

AÇIKLAMA

Bu rivayetten namaz kılarken tadil-i erkanın önemi anlaşılmaktadır. Hattâ buna riayet etmeyen neredeyse namaz kılmamış kabul edilmektedir. Bu konudaki bazı rivayetlerde Peygamberimiz şu cümleyi eklemiştir:

"Bunlardan bir şey eksildiğinde namazın eksik olması ve tümüyle boşa gitmemesi İnsanlar İçin daha uygun/hafif bir hükümdür."

§Tadil-i erkân hakkında müctehid imamların görüşleri:

1-Mâlikî, Şafiî ve Hanbelîlere, ayrıca Hanefîlerden İmam Ebû Yusuf a göre tadil-i erkân farzdır.

2-Hanefîerin çoğunluğuna göre ise vacibdir.103

Ebû DâvÛd, Salât, 144, H.no:856; Tirmizî, Salât, 110, H.no:302; Nesât, Tatbik, 15,77, H.no:1051, 1134; Sehv, 67, H.no:1311-1312: Dârimf, Salât,78, H.no:1335.

Ebû Hüreyre'den (Radtyallahü anh) şahidi: Müsned, 11/437, H.no:9601; Abdürrezzâk, 11/370, H.no:3739.

Bu rivayetler için bk. 482/1352. hadis.

101  Hadis metninde rükû ve secde ile ilgili emirlerde Q/Âc J^) sükûn buluncaya kadar,

şeklindeki lafzî terceme yerine her emir için farklı terceme yapıldı. Meselâ, rükû için tam eğil, kavme için öylece kal, şeklinde anlaşılır bie terceme tercih edildi.

102  Tayalisi, 1/196;  Timizi, Salât, 226, H.no:302; Ebû Dâvud, Salât, 148, H.no:861; Nesât, Tatbik, 15; es-Sünenü'l-Kübm, 1/507

103  Sehnûn, Müdevvene, 1/73; Halil, Muhtasar, 22; Kâsânî, age., 1/105, 162; Nevevî, Mecmu', IH/410; İbn Kudâme, age., 1/571

Kıbleye Dönmek                                                                                                          43

428/1298-Âmirb. Rebîa'dan (Radıyaiiahuanhy.m

Rasûlulîah'ı (Saiiaiiahü aleyhi ve seüem) bineği üzerinde (nafile)105 namaz kılarken gördüm, bineğin gittiği yöne doğru başıyla ima ederek (namaz) kılıyordu. Rasûlullah farz namazlarda böyle yapmazdı.

NOT: Bu rivayetten anlaşılan binek üzerinde nafile namaz kılmanın, bunu ima ile ve hayvanın gittiği yöne dönerek eda etmenin caiz olmasıdır. Ancak namaza dururken kıbleye dönme şartı vardır.

Farz namazların binek üzerinde kılınmasının cevazında ihtilaf edildi, özür sebebiyle binek üzerinde farz namaz kılmak ile ilgili rivayetlerin zikredileceği yerde mezheplerin görüşleri de nakledilecektir.

* Kabe'nin İçinde Nafile Namaz Kılınması

44_____________________________________________________Kıbleye Dönmek

Rasûlullah'la (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) birlikte Kabe'ye girdim. Oturdu, Allah'a hamd ve sena etti, tekbir getirdi, Lâ ilahe illallah dedi. Sonra Kabe'nin kendisine gelen kısmına doğru kalkü; göğsünü, yanağını ve ellerini ona daya­dı/yapıştırdı. Sonra tekbir getirdi, Lâ ilahe illallah dedi ve dua etti. Sonra bunları bütün köşelerde yaptı. Sonra çıktı, kapı tarafındayken kıbleye yöneldi ve:

"İşte kıble bu! İşte kıble bu!" dedi, bunu iki ya da üç kere tekrarladı.

430/1300-Ibn Cüreyc'den:

.107

V/201, H.no:21656 fc&ı j J+ ^j & & J~ At j^j öf); V/206, H.no:21694;   V/201, H.no:21651;V/204,H.noİ21677:

Mükerrerleri için bk. V/207, H.no:21698; VI/464, H.no:27505 (Bu rivayet Ümmü Kürz el-Huzâiyye başlığı altında yanlışlıkla yer almıştır); Müslim, Hac, 395; Ebû Dâvûd, Salât, 22, H.no:477; Tirmizî, Hac, 46, H.no:874; Nesâî, Menâsik, 127, H.no:2905-2906.

İbn Abbas da Üsâme b. Zeyd'den işitmiştir. Bir sonraki 430/1300. hadisle karşılaştırınız.

Ayrıca îbn Ömer rivayetleri olan 431-432/1301-1302. hadislerile karşılaştırınız.

Bilâl Habeşî'nin rivayetleri için bk.432/1302 ve 453/1323. hadisler.

Üsâme b. Zeyd'den nakledilen bir başka rivayet için bk.451/40I6. hadise bk. Hac konusunda Kabe'ye giriş ve içinde namaz kılma hususunda diğer rivayetler için bk.449-453/4014-4018. hadisler.

107

 Sened: ^ $ e W

 'cV/j ^

Sahih: Müsned, V/208, H.no:21706; Mükerrer için bk. V/201, H.no:21651; Abdürrezzâk, V/78, H.no:9056; Müslim, Hac, 395-396; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/303, H.no:11808;

Kıbleye Dönmek   ___________________________________________________45

Atâ'ya dedim ki: îbnAbbas'ın (Radtyaiiahüanhümâ) şöyle de&&m işittin (mi)?108 'Siz Kabe'yi tavaf ile emrolundunuz, (içine) girmekle emrolunmadınız.' Atâ dedi ki:

'İbn Abbas (içine) girmeyi yasaklamazdı, ancak şöyle dediğini duydum:' Üsame b. Zeyd'in bana haber verdiğine göre Hz. Peygamber (Saiiatiahu aleyhi ve seiiem) Kabe'nin içine girdi ve etrafında/köşelerinde dua etti, orada çıkıncaya kadar namaz kılmadı. Oradan çıktı ve (dışarıda) Kabe tarafına dönerek namaz kıldı.

§(Râvi) Abdürrezzak ekledi: (ve Hz. Peygamber dedi ki: "İşte kıble bu!"

431/1301-Ibn Ömer'den (Radıyaiiahü anhümâ):

İbn Abbas'm da Üsâme b. Zeyd'den işittiği görülmektedir. Önceki 429/1299. hadisle karşılaştırınız.

Ayrıca bir sonraki 431/1301. hadise bk.

108 (^*t-) şeklindeki muhatap siğasıyla olan zaptı için bk. Müsned, Thk. Şuayb el-Arnavut, XXXVI/138

Scncd; •^■i^- '^*- jî> ^i ji^j jî /JS Lj-jj- jij 'Ji îui- ı2j^- ou* uj^-

Sahih: Müsned, VV\5, H.no:23804;' Benzer rivayetler için bk. VI/15, H.no:23806; VI/14, H.no: 23790 (Senedinde yer alan Husayf b. Abdurrahman el-Cezerîyi bir rivayete göre Ahmed b. Hanbel zayıf sayar. Nesâî de tenkid eder. Iclî sika sayar. İbn Maîn ise kendisini kabul eder); VI/14, H.no:23791; VI/13, H.no:23785; VI/13, H.no:23782 (Senedinde Osman b. Sa'd bulun­maktadır. Bu zat hafızası sebebiyle zayıf sayılır); V\l\3, H.no:23779; Mâlik, Hac, 193; Buhârİ, Salât, 30, 81, 96-97; Teheccüd, 28; Hac, 51-52; Cihâd, 127; Meğâzî, 78; Müslim, Hac, 388-394; Ebû Dâvüd, Menâsik, 92, H.no:2023; Tirmitf, Hac, 46, H.no:874; Nesâî, Mesâcid, 5, H.no:690; Kıble, 6, H.no:747; Menâsik, 126-127, H.no:2903-2906; İbn Mâce, Menâsik, 79, H.no:3063; Dârimî, Menâsik, 43, H.no:1873.

a-İbn Abbas'tan nakledilen Hz. Peygamber'in Kabe'nin içinde namaz kılmadığını ifâde eden rivayetler:

Müsned, 1/311, H.no:2834; 1/237, H.no;2126;

îtİijj jİCı i&} <j JU/ Jl jX.') ıŞi-İAjZf J^3ı jı ,j-ii ^*ı Jıi l/jim Jıi Jıî il) Jtif J^ül-! UİSıi.

Müsned, 1/360, H.no:3396;

46_____________________________________________________Kıbleye Dönmek

Bilâl dedi ki:

'Rasûluîlah (Saiiaihhu aleyhi ve seiiem) Kabe'nin içinde namaz kıldı.'

Hâlbuki İbn Abbas şöyle derdi:

Müsned, 1/334, H.no:3093;

 Âı J*, ^11 Jİ-İ Jlî J& $ J* ^J^ı ^.tt- Jı J'jİ illi. ^ îfı kj^J-ı üUİi- ^^Ş-f ^i; ıT^f Jij^Ji JIi- ı3j

Müsned, 1/283, H.no:2562 (Bu rivayette görüldüğü gibi Kabe'den çıktıktan sonra iki rekat namaz kıldığını ifade eder. Fakat hadisin isnadı İçin tenkidler yapılmıştır. Ahmed Muhammed Şâkir'in eleştirisi İçin bk.)

***İbn Abbas bu rivayetleri Üsâme b. Zeyd'den işittiği gibi (bk. 430/1300. hadis), kardeşi Fadl b. Abbas'tan duymuştur. Müsned'den delilleri: <y fû ,Xj t& At J^ *^ o! ^-ıi J, jUİJı j- j& J\ J* j£i> J j>i 'j. '-CL. '£ J^i Sili- €±~ y$ J lâi.

Mtonerf, 1/214, H.no:I830; 1/210, H.no:1795;

Müsned, 1/212, H.no:1819 (Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in râvİlerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', III/294.);

Müsned, 1/211, H.no;1801 (Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', III/294);

b-Bilâl Habeşî'nin rivayetinde olduğu gibi İbn Ömer'den nakledilen Hz. Peygamber'in Kabe'nin içinde namaz kıldığına işaret eden rivayetler:

u-4* crf S-^^ ***j ^" i-^j ^ "' J-* **' Jj^j J^' J*> !A* J1 o* ç*^ j^1 ^j* öî'j -^O jâ* ^ji*' i*^* ^'^"

Müsned, II/3, H.no:4464;

-i^3 jî oCS *i\j ,Ji îâİ pîi f^î jjl-j Oi Al ^Lj> Âl Jji,j Ji-i Jli jJt- jjl je »iLr ^i Ü J^i. ü!ıi- Jl^l V- LSjİ-Ijilâ-ti SiJJ» ^ ülÜ'j J^Ajj Cıdj ^j «^i- Al ^ji* y-3l J*-Jj ^*i *>. t^* rlii-Lı *üls ^J jlli liii ijİJi (ili; i-Ul )Jsi-^ Jli jX>j ^Ji Al Jla Al Jjl.j ,jLj '£ İr_Lii IİJU ^Ül ^ "$& oi*j» ^.lâl ^jîlJ Al i£ Jli iji^i jU Üi l^ÜI j^li

^ ^ iit-f üt l_J"j Jlİ j^jÜi JipJı

, 11/33, H.no:4891; 11/55, H.no:5176;

; ü/50, H.no:5116; H/82, H.no:5547; H/46, H.no:5065 (vicâde yolu nakledilmiş)-5066 (Bu rivayet de vicâde yolu nakledilmiştir. Fakat sonunda şu ziyade vardır: "& ^ı+S ^* o/^'}"); 11/45, H.no:5053:

Oi Al Jj" Al J^—j ü[ Jji _1* ^jI cju- Jlİ ı«*^"l ■illj— ^i- *j" lei'JJ" Jü fl^^j V1"-1 lîîj»- yi»- j( -Uj»j 12jj-

İbn Abbas'tan Kabe'nin içinde ilk girişinde kıldığına, sonraki girişinde ise kılmadı­ğına dâir her iki görüşü destekleyen bir rivayet nakledilmektedir. Bu rivayetin metni için 433/1303. hadisin tahricine bk.

Ayrıca bir önceki 430/1300. hadise bk.

Kıbleye Dönmek_____________________________________________________47

'Rasûlullah içinde namaz kılmadı, fakat (içindeyken) etrafında/köşe­lerinde tekbir getirdi.'

432/1302-İbn Ebî Müleyke'den:

110

 

Sened: «£ıi

Sahih: Müsned, VI/10, H.no:23770; Benzer rivayetler için bk. VI/13, Rno:23784; Vl/15, H.no:23807:

 

VI/14, H.no:23792:

Hadis İbn Ömer'in müsnedinde de farklı lafızlarla aynı anlamda birçok rivayette nakledilmektedir: 11/75, H.no:5449:

 \ '^

Jİ. p*' 'cJ£ Ji ClJUi- Ji ilîl liî ît'jlİl JÛİ il ^liÎ İJ,Jİ li-j vÜI ^> jSjJl ^1 clij v^' Jl>v jÜ'j^-3' iîî J-7 J1^ i-1-!)

11/139, H.no:6238 (jSûıliı ^ ^ j> J* p*'3 & it ^ iı J^: öf >i Jı ji); 11/33, H.no: 4891; H/138, H.no:6231; 11/113, H.no:5927; 11/55, H.no:5176 (Bu iki rivayetin bir önceki hadisin tahririnde metni verildi); 11/120, H.no:6019:

opı jjû.j 0* *>" u^ ûı Jji/, ji-i Jü ^jjl [^ ^ C ^i v1*^ jî1 tfft*- 'i-? ^J*- Jü f-il*j ^-? ^-^ Üı»"! ı^-1^-

Jk* A' Jj-j V Ji» J* üt_j ^"Aj c—iÜ ^j [y J jl cJS' l_j»a Clj ji^lli iyiUlj ^jâJ-1 *^Jİ> j! Jll^j J^-j -iîj j! CClj

 - j 4* At

Su/ıdrf, Salât, 30, 96; Hac, 51; Meğâzî, 78; Müslim, Hac, 388-394; Afoâî, Mesâcid, 5, H.no:690; Menâsik, 127, H.no:2905; İbn Mâce, Menâsik, 79, H.no:3063; Dârimî, Menâsik,

48_____________________________________________________Kıbleye Dönmek

Hz Muâviye hacca geldi ve Şeybe b. Osman'a; Kabe'nin kapısını aç, diye haber gönderdi. Sonra dedi ki:

'Abdullah b. Ömer'i (Radtyaiiahu anhum) yanıma çağırın!'

İbn Ömer gelince Muâviye ona sordu:

'Rasûlullah'ın Kabe içinde namaz kılması ile ilgili bir haber sana ulaştı mı?'

Abdullah:

'Evet. Rasûlullah Kabe'ye girdi ve çıkışı biraz gecikti. Benim bir ha­cetim çıktı ve gittim. Sonra hızla geri döndüm. Rasûlullah'ı çıkarken buldum. Bilâl b. Rebah'a :

'Rasûlullah (Saitaiiahu aleyhi ve seiiem) Kabe'nin içinde namaz kıldı mı?' diye sordum, şöyle dedi:

'Evet, iki direk arasında iki rekat kıldı."

AÇIKLAMA

Rasûlullah'ın (Sallailahu aleyhi ve sellem) Kabe içinde namaz kılması konusunda sahabe arasında ihtilaf oldu:

1-İbn Abbas Rasûlullah'ın Kabe içinde namaz kılmadığını, tekbir getirdiğini ve dua ettiğini bildirmekte. Bir rivayette de kendisinden; 'Rasûluliah içine girdiğinde iki direk arasında secdeye gitti, sonra oturdu, ve dua etti, (ancak; namaz kılmadı' şeklinde nakletti.111

2-Ancak tbn Ömer'in Bilâl ve Üsame'den rivayetler, Rasûlullah'ın Kabe içinde namaz kıldığı, şeklindedir. Peygamberimiz Kabe'ye Bilâl, Üsame ve Osman b. Talha ile birlikte girmişti. Bu üç sahabeden Rasûlullah'ın içeride namaz kıldığı, nakledildi.

Her ne kadar İbn Abbas Üsame'den namaz kılmadığını nakletse de yine Üsame'den gelen rivayet yanında Bilâl b. Rebah ve Osman b. Talha'dan gelen rivayetler Rasûlullah'ın Kabe'nin içinde namaz kıldığı şeklindedir. Hattâ İmam Tahâvî'ye (v.321/933) göre Rasûlullah'ın Kabe'de namaz kılması ile ilgili rivayetler tevatür derecesine ulaşmıştır112

Kabe'nin içinde namaz kılma konusunda müctehid imamların görüşleri:

1-Her türlü namaz Hanefî ve Şafıîlere göre caizdir.

2-MâIikî ve Hanbelîlere göre sadece nafile namaz caizdir.

Buradaki ihtilafın sebebi Rasûlullah'ın Kabe'nin içinde sadece nafile namaz kılmış olmasıdır; o hâlde burada sadece nafile namaz mı kılmabilir, yoksa her türlü namaza bunu şamil kılabilir miyiz? anlayışı şeklinde iki farklı görüş ortaya çıkmıştır.1 °

43, H.no:1873-1874; Abdürrezzâk, V/82, H.no:9068; İbn Ebî Şeybe, VII/259, H.no:35875; Humeydî, 1/82, H.no:149; 11/304, H.no:692; Bezzâr, IV/191, H.no:1346; İbn Hıbbân, VII/476, 480, H.no:3201, 3205; Taberânî, el-Mu'cemu'l-kebîr, 1/344, H.no:1037. Ayrıca 453/1323 ve 450/4015. hadislere bk.

111 İbn HuzeymeJVmO

112 Tahavi, Şerhu meani'l-âsâr, 1/389-393 ; Heysemi, Mecma', 111/294, 296

113  İmam Muhammed, Asi, 1/403; İbn Rüşd, age., 1/71-72; Nevevî, Mecmu', III/195-196; İbn Kudâme, age., 1/721

tObteye Dönmek_________________________________________________________49

433/1303-Osman b. Talha'dan (Radıyaiiaha anhy.nA Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) Kabe'ye girdi ve sen içeri girdiğinde iki direk arasında karşına gelen yönde de iki rekat namaz kıldı.

* Yolcunun Bineği Üzerinde Hayvanın Yöneldiği Tarafa Doğru Nafile Namaz Kılması

Scned: «*' ö

Sahih: Müsned, m/410, H.no:15323. Heysemî, hadisin Ahmed ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklannı İfade eder. Bk. Mecma', m/294. Bennâ da bu görüştedir. Bk. Bulûğu 'l-emânî, İÜ/122.

Peygamber Efendimizin Kabe'nin içine girdiğinde namaz kılıp kılmadığı ile ilgili rivayetler birbiri ile çelişkili görünmektedir. Üsâme b. Zeyd, Fadl b. Abbas ve Abdullah b. Abbas'tan nakledilen rivayetlerde içeride namaz kılmadığı, sadece dua ve istiğfarda bulunduğu, kâbeden çıktığında kıblenin kâbe olduğunu söyleyerek bir kenarda iki rekat namaz kıldığı belirtilmektedir. Osman b. Talha, İbn Ömer ve Bilâl Habeşî'den nakledilen rivayetlerde ise içeride namaz kıldığı ifade edilmektedir.

Ahmed Muhammed Şâkir sahih ve doğru olan rivayetin İbn Ömer'in naklinin olduğunu, bunun sebebinin de "İsbât eden, isbât etmeyene (olumsuz olduğunu söyleyene) tercih edilir ilkesi/kuralı" olduğunu söyler. Aynca şunu da ilâve eder; İbn Abbas gerçekte bu rivayeti kardeşi Fadl b. Abbas'tan nakleder. Belki Fadl kendisi dua ile meşgul olduğu için Hz. Peygamber'i namaz kıldığı sırada görmedi. (11/45, H.no:5053'ün şerhi)

Taberânî'nin İbn Abbas'tan naklettiği bir rivayetinde her iki görüşü de doğrulayan bir nakit vardır:

Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/20, H.no:12347 (Heysemî, senedinde Ebû Meryem'in bulunduğunu, bu râvinin sığanı*t-tâbiînden nakillerde bulunduğunu ve kendisini tanımadığını belirtir. Diğer râvileri ise sika olduklarını, fakat bazılarında tenkidlerin bulunduğunu İfade eder. Bk. Mecma', III/294); Dârekutnî, 11/52; Beyhakî, es-Sünenü'l-kiibrâ, 11/329; Taberânî'nin bu rivayetine göre Allah Rasûlü önce Kabe'ye girmiş, iki sütun arasında iki rekat namaz kılmış sonra dışarı çıkarak Mültezem'de (Kabe'nin kapısı İle Hacerü'l-esved arasında) iki rekat namaz kılmış ve Kabe'nin kıble olduğunu hatırlatarak tekrar İçeri girmiş ve tekrar namaz kılmaksızın dua etmiştir.

tki rekat İçeride, iki rekat da dışanda kıldığını gösteren İbn Ömer ve Bilâl rivayetleri için bk. Buhârî, Salât,25.

50_____________________________________________________Kıbleye Dönmek

Allah Teâlâ buyurdu:

"Doğu da batı da Allah'ındır. Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü oradadır. Şüphesiz Allah her şeyi işiten ve bilendir." (Bakara 2/115)

434/1304-Enes b. Mâlik'ten (Radtyaiiahüanhy.115

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve setiem) yolculuk sırasındayken bineği üze­rinde kıbleye dönmeksizin nafile namaz kılardı.

435/1305- Enes b. Mâlik'ten (

Rasûlullah (Sattaitaha aleyhi ve seiiem) bineği üzerinde nafile namaz kılmak istediğinde (önce) kıbleye döner ve namaz için tekbir alırdı. Sonra bineğini serbest bırakır ve hayvanın yöneldiği tarafa doğru namazına devam ederdi.

Sened: ^_t- 'J, ^-it c^- iıiü ji jıL; £ji. &/jı\ x* J,

Sahih:   Müsned,  IİI/126,  H.no:12217;  Benzer rivayetler  için  bk.   III/203,  H.no:13042 (435/1305. hadis); III/204, H.no:13046 (441/1311. hadis); Mâlik, Kasr, 26; Buharı, Taksir, 10; Müslim, Müsâfirûn, 41; Ebû Dâvûd, Sefer, 8, H.no:1225; Nesâi, Mesâcid, 46, H.no:739. Ayrıca bir sonraki 435/1305 ve 441/1311. hadislere bk.

Sened: >'^, J> J jjjiiı j. ^X\ J\ 'j; }'^ ^- ju J^_Jı î'p J\ J ijjiiı 'J ^ ır>( ju oj> 'J, '^j ıi^-

Sahih:   Müsned,  III/203,  H.no:13042;  Benzer rivayetler  için  bk.  III/126,  H.no:12217 (434/1304. hadis); in/204, H.no:13046 (441/1311. hadis); Mâlik, Kasr, 26; Buhâri, Taksir, 10; Müslim, Müsâfirûn, 41; Ebû Dâvûd, Sefer, 8, H.no:1225; Nesâî, Mesâcid, 46, H.no:739. Ayrıca bir önceki 434/1304. ve 441/1311. hadislere bk.

Kıbleye Dönmek___________________________________________________________51_

436/1306-Ebû Saîd el-Hudrf den,

Aynca Nâfı' yoluyla İbn Ömer'den (Radıyaüahüanhüm):uı

Rasûlullah (Satiatiahu aleyhi ve seiiem) bineği üzerinde hayvanın yöneldiği

tarafa doğru nafile namazını kılardı/namazına devam ederdi, îma ile namazı

kılardı, secde için rukûdan biraz daha fazla eğilirdi.

§Abdullah b. Ahmed ekledi: Doğrusu buradaki (râvinin) Atiyye olmasıdır.

AÇIKLAMA

Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah (v.290/902) büyük bir muhaddis olduğu İçin bazı tashihlerde bulunmuştur. Nesâi ve Ebu'l-Kâsım el-Beğavî gibi muhaddis-lerin şeyhi olan Abdullah'ın ilmî gücünü babası da takdir etmiş ve onun görüşlerine değer vermiştir. Hafız Mizzî (v.742/1341), Ebu'l-Hüseyin el-Münâdî'nin Abdullah hakkında: 'Babasından onun kadar çok hadis rivayet eden bir başka kişi yoktur, Çünkü Müsned'i babasından dinledi ve nakletti, onda da otuz bin hadis vardır1 şeklindeki hayranlığını nakletmiştir.118

Bu rivayetteki senedde (U** jt *ıw j*) Ata'dan ya da Atiyye'den nakledildi, şeklinde bir şüphe lafzı bulunmaktadır. Abdullah b. Ahmed rivayetin sonuna düştüğü notla râvinin Atiyye olması gerektiğini belirtmiştir. Ancak kendisinin de yanılma ihtimali olması ve ilmî emanet/saygı sebebiyle babasının naklettiği senedi değiştirme cihetine gitmemiştir. Abdullah'ın zaman zaman bu şekildeki ilâveleri onun hem ilmî gücünü, hem de güveniliriiliğini ortaya koymaktadır. Hadisleri bu şekilde güvenilir ellerle bize ulaştıran Allah'a hamd ederiz, O dinini koruyacaktır. Bu da Kur'ân'ın korunması yanında hadislerin tesbiti ile mümkündür. Çünkü risalet olmadan tevhid doğru anlaşılmaz ve yaşanmaz.

437/1307-Câbir b. Abdullah'tan (Radıyaiiaha anhumây.

119

117 Sened: &i juıii > JŞ J 'J.\ Gii- £/; c'ji

Sahih: Müsned, IU/73, H.no:11641; Abdürrezzâk, 11/576, H.no:4520; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/448, H.no: 13627. Heysemî, senedinde hakkında tenkid yapılan Muhammed b. Ebû Leylâ'nın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 11/162. Fakat hadis şâhİdleri İle sahih li ğayrihî seviyesine yükselir. Bk. Heysemî, age., 11/161-162.

İbn Ömer'den nakledilen diğer rivayetlerle (438-440/1308-1310. hadislerle) karşılaştırınız.

118 Mizzî, Tehzibü'l-Kemâl, XIV/290 Sened: J

Sahih: Müsned, III/296, H.no:14088; Benzer rivayetler için bk. III/350-351, H.no:14719; ITJ/388, H.no:15104; III/300, H.no:14134; III/304-305, H.no:I4206; III/330, H.no:14470; III/332, H.no:14491; III/334, H.no:14523; İÜ/378, H.no:14978; IIV379, H.no:15001; III/380, H.no:15011; 111/351, H.no:14724; III/363, H.no:14844; ni/388-389, H.no:15113; III/312, H.no:14281; III/339-34O, H.no:14577; Buhârî, Salât, 31, Taksir, 7, 9; Amel, 15; Meğâzî, 34;

52____________________________________________________Kıbleye Dönmek

RasÛlullah'ı (Saiiaiiaha aleyhi ve seitem) bineği üzerinde (hayvanın gittiği) her tarafa dönerek nafile namaz kılarken gördüm. Fakat o, secdeye rukûdan daha fazla eğiliyor ve namazı ima ile kılıyordu.

438/1308-İbn Ömer'den (Radıyaiiahü anhümâ):no

Rasûlullah (Satiaiiaha aleyhi ve seiiem) bineği üzerinde hayvanın yöneldiği taraf olan Mekke'den Medine'ye dönmüş olarak nafile namaz kılıyordu. Burada şu ayet indi:

've nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (kıblesi) oradadır...*1

439/1309-îbn Ömer'den (Rodıyaiiahü anhumây}

Müslim, Mesâcid, 36-38; Ebû Dâvûdt Salât, 166, H.no:926, Sefer, 8, H.no:1227; Tirmizî, Salât, 143, H.no:351; Nesâî, Sehv, 6, H.no:1187-1188; İbn Mâce, İkâme, 59, H.no:1018; Dârimî, Salât, 181, H.no:1521.

Sahih: Müsned, 11/20, H.no:47l4; Benzer rivayetler için bk. 11/40, H.no:4982; 11/38, H.no: 4956; 11/44, H.no:5040; ü/41, H.no:5001:

( J>>j^j ijiji '^ ^ ii-j- ')) $*■ J jWj îui Jth f£~'} 41* *»" jC> i   ^                            ^

11/45, H.no:5047-5048:

Wâ/iJt, Kasr, 26, Buhârî, Taksir, 7; Afiü/im, Müsâfırûn, 31-39; Ebû Dâvûd, Sefer, 8, H.no: 1224; Tirmizî, Salât, 144, H.no:352; Vitr, 14, H.no:472; Tefsir, 2/4, H.no:2958; Nesâî, Salât, 23, H.no:488-490; Mesâcid, 46, H.no:738; Kıble, 2, H.no:741; Dârimî, Salât, 213, H.no:1598.

tbn Ömer'den nakledilen diğer rivayetlerle (436/1306, 439-440/1309-1310. hadis­lerle) karşılaştırınız. 121 Bakara, 2/115

Sahih: Müsned, ü/7, H.no:4520; Benzer rivayetler için bk. 11/49, H.no:5099; 11/105, H.no: 5822, 5826; 11/57, Rno:5208-5209; Ü/7, H.no:4518-4519; II/4, H.no:4470, 4476; Ü/7, H.no: 4530; Ü/45, H.no:5047-5048; n/81, H,no:5529; 11/72, H.no:5406, 5413; 11/66, H.no:5334; 11/46, H.no:5062; 11/124-125, H.no:6071; 11/113, H.no:5936; IV57, H.no:5206 (j^Üı >i) ziyadesiyle, 5207-5209; 11/75, H.no:5447,5451; IV83, H.no:5557 (ıi'>î j>iı J5 ^j'j jil*) lafzı ile; 11/128, H.no:6120; W«i/im, Müsâfirûn, 31-39; Ebû Dâvûd, Sefer, 8, H.no:1226; Nesâî,

Kıbleye Dönmek

RasÛlullah'ı merkebi üzerinde Hayber'e dönük olarak namaz kılarken gördüm

NOT: İmam Nevevî (v.676/1277) şerhinde, Darekutnî'nin (v.385/995) bu rivayetteki (ji_*J-ı j*) "merkebi üzerinde* lafzının Amr b. Yahya el-Mazinî'den kay­naklanan bir hata olduğunu, doğrusunun (j^—J* IJ_u }l «_d*.ij j*) 'bineği ya da devesi

üzerinde* şeklinde olması gerektiği, şeklindeki görüşünü nakletti. Ancak Nevevî râvi Amr b. Yahya'nın sika bir kişi olduğunu, sözüne güvenildiğini, dolayısıyla Rasûlullah-ın bir keresinde merkep üzerinde, diğer seferde ise devesi üzerinde namaz kılma­sının mümkün olacağını belirtti.123 Burada Önemli olan binek üzerinde nafile nama­zın kılınma ruhsatıdır.

440/1310-Nâfı'den:124

tbn Ömer'i (RadıyaiuM anhumâ) bineği üzerinde hayvanın yöneldiği tarafa doğru nafile namaz kılarken gördüm. Bunu kendisine bildirince şöyle dedi:

Mesâcid, 46, H.no:738; Taberânî, el-Mu'cemü'i-kebtr, XII/334, H.no:13274 (rLUi «*j y.j) ziyadesi ile nakleder.

İbn Ömer'den nakledilen diğer rivayetlerle (436/1306, 438/1308, 440/1310. hadislerle) karşılaştırınız.

123 Müslim, Şerhu Sahihi Müslim, V/211 Sened: iı jJİ 'J* oU^- ^î ^ü cli-

Sahİh: Müsned, II/4, H.no:4470; Benzer rivâyetier için bk. Ü/7, H.no:4518; 11/38, H.no:4956; H/105, H.no:5822, 5826:

& t,11; üi c jûî Iİ.JL* »çıt pi «uo j* j^4 'JS'Jsaj^- '^4 $ ^ıü-ı J '^ Sy ^- J-. J^~y ■*?* ö*

ü/41, H.no:4982 (UlU'j ûu.cUO J* /-î İ^î); 11/46, H.no:5062 (vicâde yolu ile nakledilir); 11/56, H.no:5189; ü/66, H.no:5334 ÇiLh ^ «uj ji ,/-0; n/72, H.no:5406, 5413 (^jı ^ sjii ^ jır ^.j 4ii iı j^ ^ yj; II/75, H.no:5447; ü/124-125, H.no:6071; 11/38,

H.no:4956; 11/44, H.no:5040; 11/81, H.no:5529; n/137-138, H.no:622I; 11/138, H.no:6224; 11/132, H.no:6155; 11/128, H.no:6120; n/142, H.no:6287; A/Os/im, MüsâfırÛn, 31-39; EbÛ Dâvûd, Sefer, 8, H.no: 1226; Nesâî, Mesâcid, 46, H.no:738.

Müsned'de İbn Ömer'den nakledilen bir rivayet de şöyledir:

l/*J*' ıj* 'sy* <İ'J ji^-4 ti' j'jl ii\* lijl»; *J*-ij ^jli ,X»ı oıif ^ jjı üi _^. jj jlü 'Ji- Cjj? ı2j>- J^ı*—! ^-**-Müsned, H/4, H.no:4476; Benzer rivayetler için bk. H/13, H,no:4620 (^> 4i b J^ y> j* ^ ^j) ziyadesi ile;

İbn Ömer'den nakledilen diğer rivayetlerle (436/1306, 438-439/1308-1309. hadisler­le) karşılaştırınız.

54_____________________________________________________Kıbleye Dönmek

'Ben Ebû'l-Kâsım'ı (Rasûlullah'ı) (Saiiaiiaha aleyhi ve selim) böyle kılarken gördüm.'

441/1311-Enesb. Şîrîn*den:125

Enes b. Mâlik'le (Radıyaiiaha anh) Şam bölgesinden gelirken karşılaştık; Aynü't'temr denilen yerde bineği üzerinde kıble dışında bir yere dönük olarak namaz kılarken karşılaştık. Sonra kendisine dedik ki:

'Sen kıble dışında bir başka yöne doğru namaz kılıyorsun!' Şöyle cevap verdi;

'Rasûlullah'ın (Saiiaitahü aleyhi ve seiiem) böyle yaptığını görmeseydim ben de yapmazdım.'

NOT: Enes b. Mâlik Şam bölgesinden zâlim Haccac b. Yusuf un zulmünden dolayı geliyordu. Yolda Enes b. Sîrin ile karşılaştı. Rivayette geçen Aynü't-temr Şam'a giden Irak yolu üzerinde bir yer ismidir,1 6

442/1312-Âmirb. Rebîa'dan

127

Sened: fili ıT^Uİ o/

Sahih: Müsned, IU/204, H.no:13046; Benzer rivayetler için bk. III/126, H.no:12217 (434/1304. hadis); III/203, H.no:13042 (435/1305. hadis); Mâlik, Kasr, 26; Buharı, Taksir, 10; Müslim, Musâfırûn, 41; Ebû Dâvûd, Sefer, 8, H.no:1225; Nesâî, Mesâcid, 46, H.no:739; Heysemî Taberânî'nin Kebir'inde yine Enes b. Sîrîn'den naklettiği rivayete de yer verir ve râvilerinin sika olduklarını söyler. Bu rivayette karşılaşılan yerin Küfe bölgesinde Küfe ile Basra arasındaki Etît denilen bir dağ, yerin ise hayli sulak ve çamur bir aRâzî, kılınan namazın farz bir namaz olduğu kayıtlıdır. BkMecma', 11/161-162.

Ayrıca 434-435/1304-1305. hadislere bk. 126 Bennâ, age., 111/125; Hamevi, Mucemu'lbüldân, IV/199

Sahih: Müsned, IH/445, H.no:15624; Benzer rivayetler için bk. ID/445-446, H.no: 15626 (^ '^>; ^) ziyadesi ile; III/444, H.no:15612 {)Li\ j j^jl ^ı j jl$ lafzı ile; 111/446, H.no:15635

Kıbleye Dönmek

Rasûlullah'ı (Saiiaiiaka aleyhi ve seiiem) bineği üzerindeyken hayvanın dön­düğü her tarafa doğru nafile namaz kılarken gördüm.

AÇIKLAMA

Bu rivayetlerden binek üzerinde ve ima ile nafile namaz kılmanın caiz olduğu anlaşılmaktadır ve cevazı konusunda da icma vardır. Namaza başlarken (iftitah tek­biri sırasında) kıbleye dönmek yeterlidir, daha sonra bineğin başka tarafa dönmesi namaza zarar vermez. îma ile kılarken de secde için rukûdan daha fazla eğilmek gerekir, ama hayvanın üzerine secde yapılmaz.

Peygamberimiz'in (Sallallaku aleyhi ve sellem) binek üzerinde vitir namazı kıldı­ğına dair rivayetler de bulunmaktadır.128 Bu nedenle cumhura göre binek üzerinde vitir kılınabilir. Ama îmam Ebû Hanîfe'ye göre vitir zaruret yokken binek üzerinde kılınmaz. Ona göre vitir namazı vacib olduğu için farz namaza benzer.129

* Bir Özür Sebebiyle Yolcunun, Bineği Üzerinde Farz Namaz Kılması

Allah Teâlâ buyurdu:

"Korku/Zorluk anındaysanız yerde ya binitiniz üzerinde (namaz kılabilirsiniz). (Ama) güvenli duruma girdiğinizde bilmedi­ğinizi öğrettiği şekilde Allah'ı zikredin." (Bakara 2/239)

(428/1298. hadis); III/447, H,no:15641; Buhârî. Taksir, 7, 9; Müslim, Müsâfirûn, 40; İbn Mâce, Tıb, 32, H.no:3506; Dârimî, Salât, 181, H.no;l522.

Hadisin şâhidleri:

a-Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için 434-435, 441/1304-1305, 1311. hadislere bk.

b-tbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için 436,438-440/1306, 1308-1310. Bk.

c-Câbir'den (Radıyallahü anh) şahidi için 437/1307. hadise bk.

Âmir b. Rabîa'nın rivayeti farklı bir nakille 428/1298. hadiste zikredildi.

128 Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, V/211

129  Tahavî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/431; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/69; Nevevî, Mecmu', 1/232-234; Desûkî, Haşiye, 1/225

56_____________________________________________________Kıbleye Dönmek

443/1313-Ya'lâ b. Mürre'den (Radtyaüaha anhy.m

Rasûlullah (Saitaiiaha aleyhi ve seitem) ve ashabı dar bir geçide geldiler, Rasûlullah bineği üzerindeydi, yağmur üstlerinden (devamlı yağıyor), oluşan çamur altlarından (bataklık gibi aşağı inmelerine mani oluyordu). Namaz vakti de gelmişti. Rasûlullah müezzine emretti, müezzin ezan okudu ve ka­met etti. Rasûlullah bineği üzerinde öne geçti ve onlara namaz kıldırdı, ima ile namaz kılıyordu, öyle ki secdeleri yaparken rukûdan daha fazla eğiliyor­du (ya da secdelerini yaparken rukûundan daha fazla eğiliyordu).

NOT: Yolculuk, yağmur ve çamur gibi yerde namaz kılmaya mani bir özür bulunması hâlinde farz namazlar binek üzerinde kılınabilir. Ancak namazlarda kıble­ye dönme şartı vardır, Bu durumda ezan ve kamet okunur. Cemaatle de kılınabilir, ancak ima ile kılınması gerekir, bineğin Üzerine secde yapılmaz. İmam Nevevî (v.676/1277) özür sebebiyle binek üzerinde farz namaz kılmanın cevazı üzerinde icma olduğunu zikretti.131

FIKHÎ HÜKÜMLER

A-îttifak Edilen Konular.

1-Namaz kılarken kıbleye dönmek farzdır, dönülmediği takdirde namaz bozulur ve geçersiz olur.

2-Yolculukta binek üzerinde nafile namaz kıhnabilir, ilk anda kıbleye dönme şartı vardır, sonra bineğin yöneldiği tarafa doğru ima ile kılınır.

3-Yolculukta çok şiddetli yağmur gibi zarurî bir durum bulunur ve yere inilmesi mümkün değilse binek Üzerinde namaz kılınabilir, ancak namazın sonuna kadar kıbleye dönme şartı vardır, ancak özür veya imkânsızlık varsa şart değildir; gemi, uçak ve tren gibi araçlarda namaz kılmak gibi.

Sened:

Hasen: Müsned, IV/173-174, H.no:17503; Tirmitf, Salât, 186, H.no:411 (Hadis garibdir. Çünkü Ömer (b. Meymûn) b. er-Rammâh el-Belhî rivayette tek kalmıştır. Bu hadis sadece onun kanalı ile nakledilmiş ve bu râviden birçok kimse rivayet etmiştir. Ayrıca Enes'ten de şöyle bir nakil vardır: "<?£ J* j^'j *& ^ J+ '•& ^><> jî ^ j*" ); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXII/256, H.no:663; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma\ 11/161. Heysemî hadisi Ya'lâ b. Umeyye'den de nakledildiğini söyler ve der ki: "Ebû Dâvûd bu hadisi Ya'lâ b. MUrre'den nakletti. Taberânî Kebir'inde (XXÜ7256) Ebû Davud'un isnadı ile nakletti. Râviieri sikadır. Fakat Ebû Dâvûd rivayetin garib olduğunu ifade etti. Çünkü Ömer b. Rammâh rivayetinde tek kalmıştır." Abdullah el-Müzenfden de nakledilir. Taberânî'nİn Evsat'ında naklettiği bu rivayetin senedinde zayıf olan Muhammed b. Kaza bulunmaktadır. Bezzâr'ın Amr b. Ya'lâ'dan naklettiği rivayetin senedinde ise zayıf biri olan Abdula'Iâ b. Âmir vardır. Diğer şâhidler için de bk. age., 11/161.

Hadisin senedinde bulunan Amr b. Osman b. Ya'lâ b. Mürre es-Sekafî hakkında tbnü'l-Kattân "mechûîü'1-hâl, mestur, kendisini cerh ve tadile tabi tutan biri yok" derken Zehebî "sika sayıldı" der. İbn Hıbbân ise Sikât'mda zikreder. Babası Osman b. Ya'lâ b. MUrre es-Sekafî hakkında İbnü'l-Kattân "mechûl" der.

131 Nevevî, Şerhu Sahih Müslim, V7211; Ayrıca bk. Tahavî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/431; İbn Kudâme, Muğnî, 1/636; Desûkî, age., 1/225

Kıbleye Dönmek_____________________________________________________57

4-Yolculukta kıble tam tesbit edilemez ve soracak/bilen kimse de bulunmaz­sa kanaati olan yöne döner ve kılar.'32

B-İhtilaf Edilen Konular.

1-Yolculukta binek üzerinde nafile namaz kılmanın cevazında ve farz namaz­larında zaruret varken kılınmasında ihtilaf yok, ancak vitir namazını binek üzerinde kılmada ihtilaf var:

Cumhura göre binek üzerinde vitir namazı da kıhnabilir. Peygamberimiz'in binek üzerinde vitir namazı kıldığına dair rivayetler de bulunmaktadır.

îmam Ebû Hanîfe'ye göre vitir zaruret yokken binek üzerinde kılınmaz. Ona göre vitir namazı vacib olduğu için farz namaza benzer.134

2-Kâbe'nin içinde namaz kılmanın cevazı konusunda ihtilaf edildi:

Hanefî ve Şafiîlere göre her türiü namaz caizdir.

Mâliki ve Hanbelîlere göre sadece nafile namaz caizdir.

Buradaki ihtilafın sebebi Rasûlullah'ın Kabe'nin içinde sadece nafile namaz kılmış olmasıdır; o hâlde burada sadece nafile namaz mı kılınabilir yoksa her türlü namaza bunu şamil kılabilir miyiz, anlayışı şeklinde iki farklı görüş ortaya çıkmışür.135

132 Şîrâzî, Mühezzeb, 1/69; Merğınânî, Hidâye, 1/54; İbn Rüşd, Bidayetü'l-müctehid, 1/80-81; İbn Kudâme, age., 1/447-455,466

133 Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, V/211

134  Tahavî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/431; Şîrâzî, age., 1/69; Nevevî, MecmÛ', 1/232-234; DesÛkî, Haşiye, 1/225

135  İmam Muhammet!, Asi, 1/403; îbn Rüşd, age., 1/71-72; Nevevî, Mecmu', IH/195-196; îbn Kudâme, age., 1/721

i)-NAMAZDA SÜTRE KULLANMAK VE NAMAZ KILANIN ÖNÜNDEN GEÇİŞ

   İnsanların Geçecekleri Yerlerde Namaz Kılanın Sütre Kullanması ve İlgili Hükümler

   Namaz Kılanın Önünden Geçmeye Çalışan İnsan ya da Bir Başka Şeyin Engellenmesi

   Namaz Kılanla Sütresi Arasından (Namaz Kılanın Önünden) Geçmenin Günahı

   Önünde Duran İnsan ya da Hayvana Karşı Namaz Kılmak

   İmamın Önündeki Sütre Cemaat İçin de Geçerlidir, Namaz Kılanın Önünden Geçmek Namazı Bozmaz

   Ön Tarafta Sütre Olmaksızın Namaz Kılmak

Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

İ)-NAMAZDA SÜTRE KULLANMAK VE NAMAZ KILANIN ÖNÜNDEN GEÇİŞ

* İnsanların Geçecekleri Yerlerde Namaz Kılanın Sütre Kullanması ve İlgili Hükümler

444/1314-Ebû Hüreyre'den (RadıyaiiaM anhy.m Ebû'l-Kâsım Muhammed (Aieyhisseiâm) buyurdu ki:

Sened: 'Je •û')- J* -^ J> jj>* ^ 'j- >s ^ Uj^[ ^-s- J- ip- Ji ^" J} j*

Hasen: Müsned, 11/249, H.no:7386; Benzer rivayetler için bk. 11/249, H.no:7387-7388; 11/255, H.no:7454 (Mükerrer için bk. 11/266, H.no:7604); Ebû Dûvûd, Salât, 102, H.no:689 (Ebû Dâvûd hadisin metnini verdikten sonra hocası Ahmed b. Hanbel ve Müsedded b. Müserhed'den çizginin nasıl çizileceğine dâir bilgiler aktarmıştın

J^Ul Jİ> Cfl^ USj Jlü ij> "jj. iaİ-1 jlflj j* Jjû JS- jj JÛJ-I OÂ^ 3Jİİ jjl Jü JjW^ Jail >jlî 'J,\ jü Jlİ iSİLİ Oİ^. j/j _^i Jlİ

 J J"Alı jî* ijji ijji-1/"'^^ ,r*! '-^* J^" •j' /i* -^' ı-i-jj JII>- jj* aÜ-i cJul< jjb j.1 Jü

 , İİcâme, 36, H.no:943; Beyhakî, es-Sünenü'l-kubrâ, 11/270-271.

Hadisin senedinde yer alan Ebû Amr b. Muhammed b. Hureys ve babası Muhammed b. Hureys meçhuldür. İbn Hıbbân her ikisini de Sikât'ında zikreder.

İbnü's-Salah bu hadisi seneddekİ ızdıraba örnek olarak gösterir. Bk. Mukaddime, s.74, Irâkî, İbnü's-Salah'm "muzdaribdir" görüşünü ele alarak şöyle der: "Zayıf sayanların görüşü, muzdaribliğine ve mechûl râvilerine rağman Hâkim'İn sahih saymasından daha doğrudur." Bk. et-Takyîdü ve'l-îzâh şerhu Mukaddimeti İbi's-Salah, s.126.

Bennâ hadisi Beyhakî ve İbn Hıbbân'a da nisbet ederek İbn Hıbbân'ın sahih saydığını söyler. Aynı şekilde İbn Abdilber'in îstizkâr'ında da söylediği gibi Ahmed b. Hanbel ve İbnü'l-Medînî se sahih sayarlar. Süfyan b. Uyeyne, İmam Şafiî, Beğavî vd.de hadisin zayıflı­ğına işaret ederler. İbn Hacer ise İbnü's-Salah'ın muzdarib hadise örnek olarak bu hadisi ver­diğini belirtir. BUlûğu'l-merâm'da ise "Muzdarib olduğunu iddia edenler isabetli bir görüşte bulunmamışlardır. Bilâkis hadis hasendir" der (Bulûğu'l-merâm, H.no:249). Bk. Bülûğu'l-emânî, III/128.

Ahmed Muhammed Şâkir senedeki ızdırab ve meçhul râvî bulunması sebebiyle isnadının zayıf olduğunu ifade eder. Namazda namaz kılanın önüne sürte koyması ile ilgili olan hadisin şâhidleri bulunması sebebiyle hasen li ğayrihî seviyesindedir. Heysemî, hadisin şâhidlerinİ şu şekilde sıralar: Sebra b. Ma'bed (445/1315. hadis), Sa'd el-Kuraz, Büreyde, İsmet, Habbâb, Sehl b. Sa'd (Radıyallahü anhüm). Bk. Mecma', 11/58.

60_____________________Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

"Biriniz namaz kılacağında yüzü/yönü tarafına (secde mekânına) bir şey koysun, bir şey bulamazsa bir asa (sopa) diksin! Yanında asa yoksa yere bir çizgi/sınır çizsin ki önünden geçecek şey kendisine zarar vermesin!"

. 445/1315-Sebra b. Ma'bed el-CÜhenî'den (RadıyaifaManhy.™ Rasûlullah (Saitaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:

"Sizden biri namaz kılarken namazını (korumak) için bir ok bite olsa (secde mekânına) sütre diksin!"

446/1316-İbn Ömer'den (Radıyaiiaha anhamây.

aı.138

Sened: » Sahih: Müsned, Ilİ/404, H.no:15277; Benzer rivayet için bk. 111/404, H.no:15279:

Taberânî, el-Mu'cemü'I-kebîr, VII/114, H.no:6539; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbei, Ebû Ya'lâ ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/58. Bennâ, hadisi Hâkim'e de nisbet eder ve Hâkim'in: "Müslim'in şartına/râvisîne uygun olarak sahihtir" dediğini nakleder. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/128.

Sened: ğü 'Je- '}**■ Jt *»ı £* ^j*- -4^- y. üh* ^jj-

Sahih: Müsned, 11/129, H.no:6128; Diğer lafız için bk. 11/3, H.no:4468 (Mükerreri için bk. 11/141, H.no:6261); Benzer rivayetler için bk. 11/26, H.no:4793 (.^ jj j^ 'fX-'} <£ & j^ ^3ı U) (Mükerreri için bk. 11/106, H.no:584I); Buharı, Salât, 50 (U'j Jıij *jA J! J-4 '^ 'J< '^Jj Jıi ğt 'j>

Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

RasÛluliah (Satiatiaha aleyhi ve seiiem) namaz kılarken deveyi kendisi ile kıble arasına (secde mekânına) enlemesine durdurarak (sütre yapardı).

(Râvi) Ubeydullah dedi ki: Nâfı'e şunu sordum:

'Deve gittiğinde/olmadığında İbn Ömer nasıl (sütre) yapar?'

îbn Ömer:

'O zaman kendisi ile kıble arasına deve semerinin istinad tahtası tarafını çevirirdi.'

§Başka lafızla gelen rivayette şöyle dedi:

'Rasûlullah deve semerini çevirir ve ona karşı namaz kılardı.'

NOT: Rivayette geçen (j^^ı ı^y) binek Üzerindeki palanın arka kısmıdır, bu

139

da süvarinin dayandığı tahta olup yaklaşık 1 zira' kadardır.

En küçük sütrenin boyutunda ihtilaf edildi: 1 zira' ya da zira'ın 2/3 kadar kısmı kadardır, denildi.140 AbdUrrezzak'ın (v.211/826) NâfVden rivayetinde İbn Ömer'in bu dayanak tahtasının 1 zira' kadar olduğu, nakledildi.141

1 zira' iki karış ya da altı avuçtur ki bu da yaklaşık 50-68 cm. arasındadır.142

447/1317-îbn Ömer'den (Radıyaiiaha anhümây}

İLİ '(X-) <£ & Ji ^5ı); Müslim, Salât, 247 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den - II/3, 141, H.no: 4468, 6261- aynı isnadla nakleder):

Ebû Dâvûd, Salât, 103, H.no: 692 (^ Jı jX âr); Dârimî, Salât, 126, H.no: 1419

139  Metinde geçen iy)\ i^y) lafzı, bineğin (devenin) palanının arka kısmı, dayanılan bölümdür. Bu palanın Ön tarafına ise (j~,)ı i-ui.) denir. (Bk.Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim,

1/231; Âsim Efendi, Kamus Tercemesi, IÜ71319; Karahisarî, Ahteri-i kebîr, 1/426)

140 İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 1/581

141 Abdürrezzak, Musannef, II/9

142 Necmüddin, Muhammed, el-Mekadîru'ş-şeriyye, 253-254 Sened: ^>ıî '^ ^^ £j^~ ^fj £%■

Sahih: Müsned, Ü/106, H.no:5840; Benzer rivayetler için bk. 11/13, H.no:4614 ( j± ia J^j îır Q J* »T>1 j*"> i-^'j *- i() (Mükerreri: 11/18, H.no:4681); 11/145, H.no:6319 { Ü* ia j^ ^ 'd Ql ^C4 lijhî ^ >^^0 M fV ^ ijilı. £>*' ûtf" ^j) (Mükerreri: 11/151, H.no:6388); ü/142, H.no:6286:

11/98, H.no:5734 (Oi J^S üi 'Jü '/'Jî *jji.\ j JM* y îj^1 ^ J^ -i1 J/-J İns"); Buhârî, Salât, 90, 92; îdeyn, 13-14; Müslim, Salât, 245-246; ££« DâviW, Salât, 101, H.no:687; NesâU

62_____________________Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

Bayram namazlarında Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) için küçük mızrak144 (secde mekânına sütre olarak) dikilirdi ve ona doğru namazı kılardı.

448/1318-Talha b. Ubeydullah'tan (Radıyaiiahu anhy.145

Biz namaz kılarken hayvanlar önümüzden geçerdi. Bu durumu Hz.

Peygamber'e (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) anlattık, o şöyle dedi:

"İstinad tahtası kadar bir şey önünüzde (secde mekânında) olur,

onun ötesinden geçen size zarar vermez."

§(Râvi) Ömer b. Ubeyd diğer rivayetinde de 'onun (sütrenin) önün­den geçen (zarar vermez)' şeklinde nakletti.146

449/1319-İbn Abbas'tan (Radtyaiiahü anhamâ):

Kıble, 4, H.no:745; îdeyn, 10, H.no:1563; İbn Mâce, İkâme, 36, 164, H.no:941, 1304 ('d iuîj ^'^l'^vlsŞlte'ü'ir JU\)ziyadesii\e,\305;Dârimî, SalSM24,Hno:1417 0M/«^4 jfV^'te'). 144 Harbe (*i>0 küçük mızrak anlamındadır. (Bk. İbn Manzûr, Lisanü'l-Amb, 1/303 )

Sahih: Müsned, 1/161, H.no:1388; BenzerrivâyetleTiçin bk. 1/162, H.no:1398 ($>'& J~*Jfr\'d ,/^i'fîS-y Kş-y^&İ'Jİ'ff&Jfi'i ■ J« f^i); 1^162, H.no:1393-1394 (t '^', & Aı J+ İn J^: Jıl. » »>T 3- ^ 'J^[ ^0; Müslim, Salât, 241-242; Etü D^vûrf, Salât, 101, H.no:685; Tirmizî, Salât, 133, H.no:335 (iui İOi r ^ JC ^3 J^î » i^jk > *i jî ^' £>i £|) (Tirmizî, bu konuda Ebû Hüreyre, Sehl b. Ebû Hasme, İbn Ömer, Sebra b. Ma'bed el-Cühenî, Ebû Cühayfe ve Âişe'den de nakillerin bulunduğunu, Talha'nın hadisinin ise hasen-sahih olduğunu söyler); îbn Mâce, İkâme, 36, H.no:940.

146 (Râvi) Ömer b. Ubeyd İmam Ahmed'in şeyhidir. İkinci rivayetinde {n-k on) şeklinde naklet­ti, yani («jj* j« ^ u >s*îi) onun (sütrenin) önünden geçen (zarar vermez), anlamındadır. Bk. Bennâ, İÜ/130

147 Sened: ^ti 'J>\ Jıi Jjî '^'f^ '■^•^ ^ tâ ö?1 J* fiX\ üi^- ^ ^.f ^; 1^' ü'i^ Sahih: Müsned, 1/243, H.no:2175; Benzer rivayetler için bk. 1/365, H.no:3454:

Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

Arafat'ta Hz. Peygamber (Saiiaüahü aleyhi ve seiiem) için (secde mekânına) kısa bir mızrak148 dikildi ve ona doğru namaz kıldı. (O sırada) bir merkep sütrenin ötesinde/arkasında dolaşıyordu.

1/352, H.no:3306: j>'}}\ 'j> (uî j ıSıli- JJi itŞ-ı Jıî ^ı3v J^î '^-'i 4* * j^, iı jjl.yj jti». ^ jU^ij d c->- jıi ^ıi Jı ^

1/342, H.no:3184-3185; 1/341, H.no:3167; 1/308, H.no:2805 (inkıta sebebiyle senedi zayıf): 1/327, H.no:3019:

iti ÜJi ^ Ü Jü İli i^ Üi-Sj I3>i ^j^l ^ (UÎ ^ ^iSli ^Cai jJC-j 4* il Ji> il J^-jj ûüf Ji J^Jıj lîî ^j>

1/291, H.no:2653 (Yahya b. el-Cezzâr, İbn Abbas'tan hadis işitmediği için hadisin senedi inkıta sebebiyle zayıftır) («*£ jü«i J^4 y>j jLH-j 4* i> J^ i' Jj^j ^JÎ jS !Ü ^ ^G1 Oi ûî) (Değişik lafızla aynı senedle tekrar eden hadis için Ahmed Muhammed Şâkir "isnadı sahihtir" diyor. Hâlbuki burada da inkıta var. Bk. 1/254, H.no:2295:

(1/235, H.no:2095) rivayetinde İse bu İnkıta giderilmiştir. Çünkü arada İbn Abbas'ın âzâdhğı Suheyb Ebu's-Sahbâ var. Bu zât da sika biridir. 1/219, H.no:1891; 1/264, H.no:2376 (Bu iki rivayet 467/1337. hadiste iki ayn tarikte nakledilecektir); 1/250, H.no:2258; 1/247, H.no:2222 (469/1339. hadis); 1/224, H.no:1965 (470/1340. hadis); Mâlik, Kasr, 38; Buharı, İlim, 18;Salât,90;Ezân, 161;

Jsî ^jlr*» J1^* js*1 lil ı>H lT^ J~* İ^J 4* Al (jl^e Al J^jj f^J-'İl OJ>»VÎ İÜ j£$ lil) ıjlîl jllı- Jİ- lİ"lj Lij!

iâ-1 ^Ji İJJi ^j' İÜ ^LoJl O ^Ji-j j tfj JlJ>|l oJû jl j oJ>t ıjuajl ^aij' ^Jİ

Sayd, 25; Meğâzî, 78; Müslim, Salât, 254-255; £&« Dâvûd, Salât, 112, H.no:715-716; Tirmizî, Salât, 135, H.no:337 (Âişe, Fadl b. Abbas ve İbn Ömer'den de nakledilen İbn Abbas hadisi hasen-sahihtir); Nesâî, Kıble, 7, H.no:750, 752; İbn Mâce, İkâme, 38-39, H.no:947, 953; Dârimî, Salât, 129, H.no:1422; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, DC/136, H.no:9344;

Fadl b. Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) gelen rivayetler İçin bk.***466/1336. hadis.

460/1330,467/1337 ve 464/1334. hadislerle karşılaştırıp birlikte mütâlâa ediniz. 148 Aneze (ij-Ji) bir tür kısa mızraktır. (Bk. İbnü'1-Esîr, Nihâye, 111/308)

64_____________________Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

450/1320-Avn b. Ebû Cuhayfe babasından (Radıyaiiahu anh) nakletti:149 Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) (Mekke'deki) bir vadide150 öğle ve ikindi namazlarını bize ikişer ikişer kıldırdı. (Secde mekânına da) insanların, merkebin ya da kadının ötesinden geçmesi için kısa bir mızrak dikmişti.

§(Diğer rivayetteki ziyade:)

Kendisine:

'Sen o gün kim gibiydin?' denilince şöyle cevap verdi:

'Ok yapımında çalışır ve tüyünü takardım151.'

149Sened: îinj J;'j's*j<Xr&&&</;>'•>^3 J J tf)oî J^&&■

Sahih: Müsned, IV/307, H.no: 18652; Ziyâdeli rivayet için bk. IV/3O8, H.no: 18656 (Bu ziyâdenin benzeri için bk. IV/309, H.no:18675: " <^î£ Jı S^'j *i- *-i*j r^j J* â j^> ît j^j L^'lj ı^jf) j3ı ^î Jü üy Uf ^ ı>i *-£•* ^ J^ '*&£*)'■> Abtah yerine Bathâ lafzının kullanıldığı rivayetler için bk. IV/307, H.no:18649-18650; IV/3O8, H.no:18655, 18657 ( «J* At ^ ^ Sî îfjiij jtJ-ij ÇjiOı ı^ijj ^ J^' siiİJl, ıi3ı ^ıW j^J i> >"> j^i- ui ^ ^> jX-}); Benzer rivayetler için bk. IV/309, H.no:18671 Ç£r: J« J^ ^ 4i iı J^ iı J^ ^t); IV/308, H.no:18665 (254/1124. hadis); IV/308, H.no:'l9659, 19661, 18663 (19/327. hadis), 18664; IV/307, H.no:18653; IV/309, H.no:I8666, 18667(ıvO3 ^ ^>j U^ '} >£ 0! J^); IV/308-309, H.no:18668; IV/309, H.no:18673:

fliıWıf. Vudû', 40; Salât, 17, 90, 93-94; Ezan, 18-19; Libâs, 42; Menâkıb, 57; Müslim, Salât, 250. 253; Ebû Dâvûd, Salât, 34-35, 101, H.no:520-521, 688; Tirmizî, Salât, 30, H.no:197; Nesâî, Salât, 12, H.no:468; VudÛ\ 103, H.no:137; Kıble, 21, H.no:770; îbn Mâce, Ezan, 3, H.no:711; Dârimî, Salât, 124, H.no:1416.

Bir rivayette Ebû Cuhayfe'nin (Radıyallahü anh) ismi Vehb b. Abdullah es-Süvâî olarak geçmektedir. Bk. IV/308, H.no:I8658:"

Diğer rivayetlerde olayın cereyan ettiği yerin ismi de telaffuz edilmektedir: 18664 ve 18671. hadis: Mîna (j£r, £ J^ «ft £ ü î> 3î"> J? '^'} •%■ iı Jt. ^ ı^t); 18650. hadis: fîa(/iâ; 18659. ve 18661. hadis: Ebtah. İsmi zikredilen yerler aynı bölgenin sınırlan içinde yer alan mahallerdir

Ebû Ctihayfe'den benzer bir rivayet için bk.254/1124. hadis. Ayrıca bk. 19/327. hadis.

150   Rivayette geçen Bathâ ya da Ebtâh aynı manadadır. Bathâ, (tUiJi); vadi, geniş alan demektir. (Bk. tbnü'1-Esîr, Nihâye, 1/134); Bu vadinin Mekke ile Mina arasında olduğu belirtilmektedir. (Bk. îbn Hacer, Fethul-Bârî, JII/590)

151  Yani temyiz yaşını geçmiş, aklı başında birisiydi. (Bk. Bennâ, age., III/130)

Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş                                         65

451/1321-Sehl b. Ebû Hasme'den:152

Râvi hadisi Hz. Peygamber'efSaitaiiahü aleyhi ve seiiem) ulaştırarak nakletti: (Râvi Süfyan bir defasında da) Rasûlullah şöyle dedi (diye nakletti): "Biriniz sütreye doğru namaz kılarken namazı şeytan kesemeye-cek/bozamayacak şekilde ona (sütreye) yaklaşsın!"

452/1322-Dübaa bt. Mikdâd b. Esved babasının (Radtyaiiaha anh) şu sözünü nakletti:153

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) bir direğe, sopaya ya da bir ağaca karşı namaz kılarken görürdüm de o sütreyi sağ ya da sol kaşının hizasına almadan namaza durmazdı, (yani) onu tam karşısına almazdı.154

152 Sened:

Sahih: Müsned, IV/2, H.no: 16035; EbÛ Dâvûd, Salât, 106, H.no:695; Nesâî, Kıble, 5, H.no:746. Bennâ, hadisi Taberânî, Bezzâr, İbn Hıbbân, Beyhakî ve Hâkim'e de nisbet eder ve Hâkim'in: "Buhârî ve Müslim'in şartına/râvisine uygundur" dediğini nakleder. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/50.

Heysemî bu konuda şâhid hadisleri tek tek verir: CUbeyr b. Mut'ım, Büreyde, Hz. Âişe, Sehl b. Sa'd, Sehl İbnU'l-Hanzalİyye ve tbn Mes'ûd (Radıyallahü anhüm). Bunlardan Cübeyr b. Mut'ım, Büreyde ve Sehl b. Sa'd'ın rivayetleri Sehl b. Ebû Hasme'nin hadisi ile aynı lafızladır.

Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyatlahü anh) şahidi:

Müsned, 111/63, H.no:U550; Buhârî, Salât, 100; Müslim, Salât, 258-259; EbÛ Dâvûd, Salât, 107, H.no:700; İbn Huzeyme, 11/15, H.no:817; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/267. Ayrıca bk. 455/1325. hadise bk.

153 Sened: [$& ^'JiU^J^. '^n >^ j*( ^ >ır 'J ijyı ii^ J \&- j& 'J ^ \&-

Hasen: Müsned', VI/4, H.no:23710; Ebû Dâvûd, Salât, 104, H.no:693; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1X1212. Senedinde Ebû Ubeyde eî-Velîd b. Kâmil eş-Şâmî bulunmaktadır. Münzirî: "Hakkında tenkid vardır" der. Bk. Bennâ, Bülûğu'l-emânî, İÜ/131. Ayrıca Mühelleb b. Hucr el-Behrânî meçhuldür. Dubâa bt. el-Mikdâd ise mechûl değildir. Müslim'de hadisi vardır. Hadis şâhidleri ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.

154 Bu mana için bk. Azimâbâdî, Amü'l-Ma'bûd, 11/273

66                                             Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

453/1323-İbn Ömer'den:155

Rasûlullah (Saitaifahü aleyhi ve seiiem) Kabe'ye girdi, (onunla birlikte) Osman b. Talha, Üsame b. Zeyd ve Bilâl (RadıyaUahüanhüm) vardı, (Bilâl) kapıyı kapattı.

Bilâl dışarı çıkınca sordum:

'Hz. Peygamber ne yaptı?'

Bilâl:

'İki direği sağ tarafına, bir direği sol tarafına ve üç direği de arkasına aldı, sonra kendisiyle kıble arasında üç zira/arşın olduğu hâlde namaz kıldı' dedi.

AÇIKLAMA

O dönemde Kabe'nin altı sütunu vardı.

Diğer rivayette îbn Ömer olayı şöyle anlattı:

Mekke'nin fethi günü Rasûlullah devesiyle geldi, terkisinde Üsame vardı. Yanında da Bilâl ve Osman b. Talha. Rasûlullah devesini indirdi ve Osman'a;

"Kabe'nin anahtarını getir!" dedi.

Osman anahtan getirdi ve kapıyı açtı. Rasûlullah Üsame, Bilâl ve Osman ile birlikte içeri girdi. Kapıyı kapattılar. Bir müddet sonra dışarı çıktı. İnsanlar ona doğ­ru yöneldiler, ben atik davranıp kapının yanında duran Bilâl'ın yanına ulaştım ve:

'Rasûlullah nerede namaz kıldı?' dedim. Bilâl:

'öndeki iki direğin arasında kıldı' diye cevap verdi. O dönemde Kabe altı direk üzerine bina edilmişti ve Rasûlullah Kabe'nin kapısını arkasına almıştı...156

135 Sened:

Sahih: Müsned, VI/13, H.no:23779; Benzer rivayetler için bk. VI/12, H.no:23770 (432/1302. hadis); VI/13, H.no:23782, 23784; VI/15, H.no:238Ü7; VI/14, H.no:23792; Hadis Îbn Ömer'in müsnedinde de farklı lafızlarla aynı anlamda birçok rivayette nakledilmektedir: II/3, H.no:4464; 11/113, H.no:5927; 11/75, H.no:5449; 11/138, H.no:6231; 11/139, H.no:6238; 11/33, H.no:4891; 11/55, H.no:5176; 11/45, H.no:5053; 11/120, H.no:6019; Mâlik, Hac, 193; Buhârî, Salât. 30, 81, 96-97; Teheccüd, 28; Hac, 51-52; Cihâd, 127; Meğâzî, 78; Müslim, Hac, 388-394; Ebû Dâvûd, Salât, 22, H.no:477; TirmizU Hac, 46, H.no:874; Nesâî, Mesâcid, 5, H.no:690; Menâsik, 127, H.no:2905; İbn Mâce, Menâsik, 79, H.no:3063; Dârimî, Menâsik, 43, H.no: 1873-1874; Abdürrezzâk, V/82, H.no:9068; İbn Ebî Şeybe, VI1/259, H.no:35875; Bezzâr, IV/191, H.no:1346; ibn Hıbbân, VII/476, 480, H.no:3201, 3205; Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebîr, 1/344, H.no: 1037.

Ayrıca 431/1301, 432/1302 ve 450/4015. hadislere bk. Hac konusunda Kabe'ye giriş ve içinde namaz kılma hususunda diğer rivayetler İçin bk. 449-453/4014-4018. hadisler. 156 Beyhakî, es-Sünenü'l-kübra, 11/327

Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

FIKHÎ HÜKÜMLER

Sütrenin boyunda ve kalınlığında müctehidler ihtilaf ettiler:

1-Hanefilere göre sütre en azından parmak kalınlığında ve boyu 1 zira'157 kadar olmalıdır. Yere hat çizmek yeterli değildir, bazılarına göre başka şey bulamaz­sa caizdir.

2-Mâlikîlere göre 1 zira' uzunluğunda olmalıdır, yere hilâl şeklinde çizgi çekmek yeterli değildir. Yukarıdaki hadisler bunun delilidir.

3-Şafiîlerdeki bir görüşe göre yere hat çizmek de yeterlidir. Onlara göre namaz kılan sütreye yaklaşmalı ve aradaki mesafe 3 zira'dan fazla olmamalıdır. Eğer asa bulamazsa taş ve toprakları ya da eşyasını toplar ve önüne sütre yapar. Böyle bîr şey de bulamazsa yere hat çizer, Beğavî namaz kılan ile sütre arasında secde yapılacak kadar mesafe olması gerektiğini, bildirdi.

4-Hanbelilere göre de bir ok ile de olsa sütre geçerlidir, daha fazlası ya da uzunu müstehabdır. Zira bu konuda hadis vardır.158 (Bk. Müsned Tercemesi, H.no: 445/1315)

* Namaz Kılanın Önünden Geçmeye Çalışan İnsan ya da Bir Başka Şeyin Engellenmesi

454/1324-Abdullah b. Ömer'den

RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Sizden biri namaz kılarken önünden geçmek isteyeni bırakma­sın/izin vermesin! Eğer o kişi diretirse onunla mücadele etsin! Şüphesiz geçmek için diretenle birlikte arkadaşı (yani bir şeytan)160 bulunmaktadır."

 Jli ili -üil '^j ^jjiül .u«1»

157  Zira' (^ıjJJı): El, dirsekten parmak uçlarına kadar olan kısım manasına geldiği gibi arşın anlamında bir ölçü biriminin de adıdır. Bk. Mutarrizî, Muğrib, 1/304; Feyyûmî, el-Misbahü'l-müntr, 79; Karahİsarî, Ahterî-i kebir, 1/411

158 Şîrâzî, age., 1/69; Merğınânî, age., 1/63; İbn Rüşd, age.,1/82; İbn Kudâme el-Makdisî, eş-Şerhu'l-kebir, 1/622, 624, 625 (Muğnîi ile birlikte)

Sened: jCJ ^ ü

Sahih: Müsned, 11/86, H.no:5585; Mâlik, Kasr, 37; Müslim, Salât, 260; İbn Mâce, îkâme, 39, H.no:955 (<jj& İü ty ^jj&lı Jıîj) ziyadesi İle nakleder.

Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 455/1325. hadise bk. 160 İbn Hacer, Ferhu'l-Bârî, 1/584; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 11/272

68                                         Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

 

455/1325-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radtyaiiahu anhy.m

Rasûlullah (Saiiaitaha aleyhi ve setiem) şöyle dedi:

"Sizden biri namaz kılarken önünden geçmek isteyene İzin vermesin, gücü yettiği kadar onu engellesin! Eğer o kişi diretirse onunla mücadele etsin! Geçmek için direten ancak şeytandır (şeytanlık yapmaktadır)."

AÇIKLAMA

Bu iki rivayetten namaz kılanın önünden geçmenin doğru olmadığı ve yasaklandığı anlaşılmaktadır. Eğer geçmek isteyen bu yanlış davranışında ısrar ederse onunla mücadele edilmesi ve geçmesine firsat verilmemesi emredilmektedir. Bu da eli ileri uzatarak onun secde mekânına basmasını önlemek ile olur. Bu şekilde mücadele emri hatalı kişinin hatasında diretmesinden dolayıdır, zira kendisi ile birlikte şeytan arkadaşı bulunmaktadır ve kendisi de şeytanlaşmaktadır. Şeytanın temel vasfi hatada ısrar etmesi, onu bırakmayıp tövbe etmemesi ve özür dilememesidir. Hatada ısrar edilmemesi gerektiği ve ısrar edenin şeytanın hakimiyeti altına gireceği ve şeytanlaşacağtnı Peygamberimiz burada işaret etmekledir.

Sened: a^l. J[ Ji J^~'^ ■& j* jX-t J- Xij j* iu^ : JS-')\ j£ j* 'A'} ju

Sahih: Miİsned, 111/34, Rno: 1123*8; Benzer rivayetler için bk. 111/43-44, H.no:11333; 111/49, H.no:l 1397; m/56, H.no: 11478 <İSİ> fc.( SJî£. 'JZj &£ £ öf tft ıîj) lafzı ile; 111/63, H.no: 11550 (.>J j £jyî &■£ jiS*' y itf iı'jG j/âı> i%işji. j| % jıî ^rü-f ji, ılı) lafzı ile; 111/93, H.no:II826 (ûi 'j4 jf Zİ'jS jf ^ıı jf.ûjî ıi4 il' ^' ıiU il>! ^ jî (Ul) ^ îı Ji. iı Jjij \?J); Mâlik, Kasr, 33; Buhâri, Salât, 100:

 1 ^i 'j> vLi iıjw y-ı3i i* î>4 *^i J! jW iili- f> j

 Jü JjV' j* -li' -ı=>^- j? «iÜ )£»3 Sû» ^°Jj j>î V[ \i>\LS

 - jiî j,»^ d t ii-*-' jjVj iü ıi Jui ot '/s j* iiii- aj^. j jıi^i }i tJ|î itû^i J, ûjî i-yî A' ^ ji3^* ol j^Î iijG ^jüı 'j, ','^i tjs. jı ^rita-f ji. ıii Jji; jjû) 41* üıi

Bed'ül'halk, 11; MOrfim, Salât, 258-259; £M ödvûJ, Saiât, 107, H.no:697, 699-700; Nesâî, Kıble, 8, H.no:755; Kasâme, 48, H.no:4859:

JÛÎ ','£& Olj> jf ^- ^i' f^iJl ^>J İT>İ 2*^' J^ 'J'Jii yJİ £ % &yj. jjlı li|i Jiı,' OlS" iff '^j'jJ-\ j^, J> '^

 fiS     ti! Jj*' !^-j 41* iı ji iı j^-S i^- ^"J^J1 i-î> ti\ î^> ı; jıi ivf ^ c^'> ^ j^^ jı)^;

/bo Mâcc, ikâme, 39, H.no:954; Dârimf, Salât, 125, H.no:1418. tbn Ömer'den (Radıyallaha anhümâ) şahidi için bir Önceki 454/1324. hadise bk. Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) farklı bir rivayet için bir sonraki 456/1326. hadise bk.

Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş                                             69

162  r?ı* in.n.,i__!„*»..163

456/1326-Süleyman (b. Abdülmelik'in) arkadaşı1    Ebû Ubeyd anlattı:

162 Alib. Medînî, İlel, 68

*Ebû Ubeyd, Süleyman b. Abdülmelik'in perdedarliğını yapmıştı. Bk. İbn Hacer,

Tehzibu't-Tehzib, XII/176

Sahih: Müsned, 111/82-83, H.no:11719; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk.Mecma MI/87.

Hadisin şâhidleri:

a-lbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi İçin bir önceki 454/1324. hadise bk.

b-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi:

'yli <lSiî *jk\ 'j* £>* öl Jlî jjl- j 4* *( ^ '^ y- >}'J> J^ 'j- ^j Jt ■&^- j* £& Cİİ- /İ 'J ilki ÜJİ-

Bu rivayet için bk. Müsned, 11/298, H.no:7956; Bii/iân", Salât, 75; Amel, 10; Bed'ül-halk, 11; Tefsîr, 38/1; Ehâdîsü'l-Enbiyâ, 40 (CCS1» ıii^ ^; > oıi jî ^ı ^- S'^i ( ^>c ))

ziyadesi ile; Müslim, Salât, 39.

c-Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü anh) şahidi:

âı '£*■ J\ Jü İ)ji Ci.İjİ-; İll^ljj İUi Jj *Jyj: İA»^-J J lîi »t>C*Jl v Jj^: ÜIÜ*1. jj Jıl Jji.j l< Üi «VtlaJl 'j* j-y illi Uİİ

ÖjİJİ p ^yt £>"X 's^~-î Jj» İİVÎİI *Mİ İÜ; İAİÜl cJ» p o^ İ^İ ÎH< Jll; İjil ciİi .^j+â-J ^ İlikli _jtf ^ vl+^l f1* 0^!

l^JİI JİI OlÜj •; vÂl^ Luji kÇa*J Ol^ll^- Hjii i'jt-'i V jl Üj Î-Ü-'

AfOs/im, SalâVK); Nesâî, Sehv, 19, H.no:1213. c-(EK) Câbir b. Semüra'dan (Radıyallahü anh) şahidi:

^j 4& iiıi Jl* Âl Jjlj H; ı_rLj Jji|' i^ll. jj ^li. ^J- '■& illi- ^i J^'r-! ^Jj- W -U^1 jî oıi^j J^1 -M- ^^*-

: JUİ Lijjj'l jjw- f'jiiı ilıli oljj i'iCaJl ^ t^jiİ Liü- Jlî «Jİ ı^jÎh J**** j^1 »^-*

70                       .                  Namazda Siitre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

Ata b. Yezid el-Leysî'yi siyah bir sarık sarmış, sarığının ucunu arka­sına salmış, sakalı sararmış bir hâlde ayakta namaz kılarken gördüm. Önün­den geçmek için gittim, beni engelledi. (Namazdan) sonra dedi ki:

'Bana Ebû Saîd el-Hudrî (Radıyaliahü <mh) şunu nakletti: Rasûlullah (Saitaiiaha aleyhi ve seiiem) kalktı ve sabah namazını kıldı, Ebû Saîd de arkasındaydı. Namazda Kur'ân okudu, (ancak bir ara) okuması zorlaştı/durakladı. Namazı

bitirince şöyle buyurdu:                                                                           164

"İblis'le birlikte beni (mücadelemi) bir görseydiniz. Elimi uzattım ve boğazından tutup sıkmaya başladım, hattâ şu iki parmağım, yani baş parmağım ve onun yanındaki parmağım arasında İblis'in salyasının soğuk­luğunu hissettim. Eğer kardeşim Süleyman (peygamberin) duası olmasay­dı, Medine'nin çocuklarının kendisiyle oynayacağı şekilde mescidin sütun­lardan birisinde bağlı kalacaktı.

Sizden kim kendisiyle kıble arasına birisinin girmemesine gücü yeterse böyle yapsın (onunla mücadele etsin)!"'

AÇIKLAMA

Bu rivayette Peygamberimiz (Saiiaiiahü aleyhi ve seltem) ile namazını bozmaya çalışan şeytan arasındaki mücadele anlatılmaktadır. Şeytanın ana gayesi insanların ibadetini engellemek ve Allah yolundan uzaklaştırmaktır. Hattâ Peygamberimizi bile musallat olmaya çalışmış, ancak Allah'ın izniyle yenilmiştir.

Bu konudaki diğer rivayette Peygamberimiz'in üç kere "Senin şerrinden Allah'a sığınırım" dediği, Allah'ın laneti ile Iânet ettiği ve elini sanki bir şeyi tutmak için uzattığı nakledilir. Peygamberimiz'e niçin elini uzattığı sorulunca: İblisin bir

 /jL. 'j, ÇjC Jj illJ J^. J, ^ii'ı C i'iif 'jü $j& ^TîU ^ ^Q jÖ\ yji. 'ji. ^ oiT y. Ölkjjı j]

<Iuiı Jiı jijjj«ûlı

Müsned, V/104. H.no:20898; V/105, H.no:20904; Heysemî, hadisin Ahm'ed b. Hanbel' ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Taberânî'nin ravijerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', U/87.

Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyaliahü anh) farkj; bir rivayet için bir önceki 455/1325 hadise bk.

Peygamberimizin cehri namazda arkasındaki sahabenin de zammı sureyi sesli okuması nedeniyle âyetleri karıştırdığını / okumakta güçlük çektiğini Ubâde b. es-Sâmit'ten nakledilen şu rivayetten öğreniyoruz:

**>' ^ J\ J«i ıy^ ıiıî w>a şü a^i aia. Su. ^ ^ i, ^ ^ ^ ^ ^ Jvi ^^, ^ ^ ^

 :   V/308,   H.no.2524

164

Ebû Dâvûd, Salât, 132, H.no:824. Ibnü'l-E&îr, Nihâye, V/2%5

Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş_______________________71

ateş topuyla kendisine saldırdığı, onun için "Senin şerrinden Allah'a sığınırım" diye... anlattığı nakledildi.165

§Rivayetlerde sakalı sararmış (v»w >u-) olarak vasfedilen sahabiler:

-Ebû Hüreyre,166 -Sehl b. Sa'd,167 -Sehl İbnü'l-Hanzaliyye.168

§Hz. Süleyman'ın Kur'ân'da geçen duasında kendisine verilen gücün başka­sına verilmemesi şeklindeydi, bunlardan birisi de cin ve şeytanları hakimiyeti altına almasıydı, şöyle dua etmişti:

'Rabbim! Beni affet ve benden sonra kimsede olmayacak bir otoriteyi/saltanatı bana ver, şüphesiz çok bağışlayansın.' (Sa'd 38/35)

457/1327-Abdullah b. Zeyd ve Ebû Beşir el-Ensarî'den (RadiyaHabüanhUmâ)\m Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) bir gün sahabeye namaz kıldırdı. (Mekke'deki bu) vadide170, bir kadın önünden geçmek istedi. Rasûlullah ona geri durması için işaret etti. Kadın da Rasûlullah namazını tamamlayıncaya kadar döndü, (gitti) ve sonra (oradan) geçti.

NOT: Bu rivayeti tamamlayıcı diğer rivayet 254/1124.hadiste geçmişti. Oradaki rivayette, önünden gelip geçen fazla olduğu için Peygamberimiz (Sailallahu aleyhi ve sellem) secde mekânına bir sütre diktirmişti. Ayrıca başka rivayette Peygam­berimiz bu vadide ikindi namazını yolcu olduğu için iki rekat kıldırdığı ve geçen­lerin fazlalığından dolayı önüne sütre diktiği belirtilmektedir.171

165 Müslim, Mesacid, 542

166 îbn Ebî Şeybe, V/164, H.no:24800

167 îbn Ebî Şeybe, V/l 86, H.no:25052

168 Beyhakî, Şuabü'l-iman, V/215, H.no:6410 Sened: s*'

Sahih: Müsned, V/216, H.no:21785; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafın­dan nakledildiğini, senedinde İbn Lehîa'nın bulunduğunu ifade eder. Bk. Mecma', 11/60. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis.

Şâhidİ için bir sonraki 458/1328. hadise bk.

Bathâ, ((U-Wı); vadi, geniş alan demektir. (Bk. İbnü'1-Esîr, Nihâye, 1/134); Bu vadinin Mekke ile Mina arasında olduğu belirtilmektedir. (Bk. İbn Hacer, Fethul-Bâri, III/590) m Ahmedb. Hanbel, IV/307,H.no:\Z65Z

72                                         Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

458/1328-Ümmü Seleme annemizden (Radıyaiiaha anhâ):m

Rasûlullah (Saiiatiahu aleyhi ve seiiem) Ümmü Seleme'nin odasında namaz kılıyordu, önünden Abdullah ya da Ömer geçmek istedi. Peygamberimiz eliyle şöyle işaret etti, o (geçmedi,) döndü.

Sonra Ümmü Selem'nin kızı geçmek istedi, Peygamberimiz eliyle ay­nı şekilde işaret etti. (Ancak) o kız (durmadı) geçti. Rasûlullah namazı biti­rince çöyle dedi:

"Onlar (kızlar/kadınlar) daima galip gelenlerdir."

Scncd:

Hasen: Müsned, VI/294, H.no'.26403; İbn Mâce'nİn hocası İbn Ebî Şeybe kanalı ile naklettiği hadisin senedinde de Muhammed b. Kays babasından nakletmektedir: ('^ [jM y j~j J -û^ ^*

»il. ff > yl'J- jıpı j> j,*) Bk. 5«nc«, îkâme, 38, H.no:948.

Bennâ, hem annesi hem de babasının (Kays b. Mahrame b. el-Muttalib) mechûl kimseler olduğunu söyler. Bk. Bulûğu't-emânî, 111/135. Fakat Müsned'de geçen başka bir rivayet Muhammed b. Kays b. Mahreme'nin kendisini dünyaya getiren/doğuran annesinden değil de mü'mİnlerin annesi Hz. Âişe'den naklettiğini ifade eder.

m ıVjî Jü 'S ı^JÎaiı J,\ -yj^ jî ^4> jî j^»i ^- «-1 ^/ j^ J^'j *»' iî*- ^J* J1* pîyf öî1 ıî'j^1 ^*~- ^2^-

... JJ ^Jİ jUlj 4^ îı ^ î" J_Aj o*j yi JAji-( İl' Csjı*. cJJ İîjJj ^=)ı üt iijî iîî ıîi» Jl( jfcj ^ jJ^Jİ-f

Müsned, VI/221, H.no:25731; Mto/im, Cenâiz, 102-103; Nc^î, Cenâiz, 103, H.no: 2035; İşretü'n-nisâ, 4, H.no:3961-3962.

Ayrıca babası Kays b. Mahrame b. el-Muttalib b. Abdümenaf el-Muttalibî el-Mekkî el-Kuraşî ise sahâbîdir. Müellefe-i kulûbdan biri idi. Peygamberimizle aynı tarihte Fîl yılında doğmuştur:

Aftoncd. IV/215, H.no:17817; Tirmizî, Menâkıb, 2, H.no:36l9:

'J, jlli jL'j JJJı fli JJI.J 4* ^ı J^» Al Jji-'jj \îî öfJJj Jlî »Jİ- |j* ol "^ o^ J ^ ^ Jıl jIi jj l^JUi ji  ^!-j Jui jjü.j 4li iıi ^Lj i>ı JPj fi ^İn LJıı ^  ! ^J      ^ ^   !    Ç

(hasen-garib); Taberânî, et-Mu'cemü'l-kebîr, XVIII/343, H.no:873; Hâfem, 11/603 (Hâkim sahih saydı, Zehebî ise sükût etti.).

Kays b. Mahrame'nin bu rivayeti 14/9423. hadiste zikredilecektir. Şahidi için bir Önceki 457/1327. hadise bk.

Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş                                              73

459/1329 (Z.)- İbrahim b. Sa'd babası yoluyla dedesinden nakletti:173 Namaz kılıyordum, bir kişi önümden geçmek istedi, onu engelledim,

(ancak) ısrar etti174. Bu durumu Osman b. Affan'a  (Radıyaiiahu anh) sordum,

Hz. Osman:

'Kardeşimin oğlu! Sana zararı olmaz175' dedi.

460/1330-İbn Abbas'tan (RadıyallaM anhümâ)'}16

Sened: jü- y jU*^!' £jj- -

Hasen: Müsned, 1/72, H.no:523; İbrahim b. Sa'd b. ibrahim b. Abdurrahman b. Avf (v.185/801), babası Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf (v.125/743) ve dedesi İbrahim b. Abdurrahman b. Avf (v.96/714) sikadırlar. Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in hocası Süveyd b. Saîd b. Sehl (v.240/854) ise sadûk biridir. Fakat âmâ olduktan sonra kendine âit olmayan hadisleri bile nakleder bir konuma düştü.

Heysenıî, Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in naklettiği bu eserin râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/62-63.

Ahmed Muhammed Şâkir rivayetin sahih olduğuna hükmeder. 174İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 1/583

Yani sen gerekeni yaptın, bundan fazlasından sorumlu değilsin.

Sened: ^-i- 'J* ^Üı J* ^-jÜ-iı ıî'ii- j^~y j^ y £Âi-

Sahih: Müsned, 1/314, H.no:2901; Benzer rivayetler için bk. 1/342, H.no:3184-3185:

^*jı!> Jvâ lfi% 'Jj '^'j'J+> ^-iSlj J^î '-X^'i 4^ <JJİ Jie ^îıl Jj^-jj ftAİ-N* cijilî Jİ Jitjt Lİj OÜİ Ji- ÇS"tj ÖJjI Jli

ji-i ^li- İJJi *jS^' Jji LiİUjl ^i İiJijj jL^ı cX.jı j oJjIi

1/341, H.no:3167:

 C4İ' o/ y ^4i' j^>" ı-L-j 41* ^ !j^ ^j^11 jS"js ^Jilî v-^1 -4* ^ [y i' 1/308, H.no:2805 (inkıta sebebiyle senedi zayıf):

1/235, H.no:2095:

74

Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seüem) namaz kılıyordu. İki cariye/kız geldi ve onun başı tarafında önünde durdular. Rasûlullah o ikisini (başka tarafa) yönlendirdi, iki eliyle sağa-sola çekilmelerini işaret etti.

NOT: Bazı rivayetlerde bu iki cariyenin/kızın AbdUlmuttalip ya da Haşim oğullarından olduğu açıklanmakta, hattâ namaz kılan Rasûlullah'in önünde çekiş­tikleri ve Peygamberimiz'in onlann birini bir tarafa, diğerini de öbür tarafa ayırdığı zikredilir. Bunu da âlimler namaz kılanın önünden geçen kadının/kızın namazı boz­mayacağı ve çekişenin ayrılabileceği konularında zikrederler.

177

 

461/1331-Abdullahb. Amrb. ks'ta

Biz Rasûlullah'la (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) birlikte bir vadinin en üstündeyken namaz kılmak istiyorduk, Rasûlullah kalktı, biz de kalktık, o sırada Ebû Dübb alanının Ebû Musa geçidinden bir merkep çıkageldi. Rasûlullah durdu, tekbir almadı, Yakub b. Zem'a'yı merkebe gönderdi ve Yakub da onu başka tarafa sevk etti,179

NOT: Rivayetteki alan Mekke'ye yakın bir yerdir. Peygamberimiz'in annesi Âmine bt. Vehb'in burada medfûn olduğunu Abdürrezzak (v.211/826) rivayet etmektedir.180 Cahiliye döneminde Ölenler buraya defnedilirdi.181 Ebû Dübb'Ün ise Sev'e oğullarından bir kişi olduğu ve burasının onun adıyla anıldığını belirtmek­tedir.182 Bu alanın girişine Ebû Musa el-Eş'arî geçidi denirdi.183

Bennâ, hadisi Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn Huzeyme, ve Bezzar'a nisbet eder. Bk. BülÛğu'l-emânî, 11X1136.

449/1319,468/1338 ve 464/1334. hadislerle karşılaştırıp birlikte mütâlâa ediniz.

177  Ebû Dâvûd, Salat, 113, H.no:716; İbn Huzeyme, 11/23, H.no:835; İbn Hıbban, Vl/120, H.no:2356; Beyhakî, 11/277, H.no:3317; Ayrıca bk. Müsned Trc. H.no: 468/1338-469/1339.

178 Sened: ^ 'j j> j'^J ^J* 'j\ tf>l jO '£■ ıiib-

Zayıf: Müsned, 11/204, H.no:6898; Senedinde inkıta vardır. Çünkü Amr b. Şuayb dedesi Abdullah b. Amr b. Âs'tan hadis işitmedi. Heysemî, senedindeki râvilerin sika sayıldıklarını belirtir. Bk. Mecmu', 11/60. Heysemînin inkıtaya değinmeyişinin sebebi Amr b. Şuayb babası Şuayb'dan o da (kendi babası) dedesi Abdullah b. Amr b. Âs'tan şeklinde farklı senedli bir nüshaya sahip olma ihtimâli olabilir. Böyle bir durumda ise hadis sahih olur. Fakat Ahmed Muhammed Şâkir bunu Heysemînm bir hatası olarak değerlendirir.

179 Lafız olarak; başka tarafa sevk edinceye kadar koşturttu, şeklindedir.

180 Abdürrezzak, UI/573, H.no:6715

181 Fâkihî, Ebû Abdullah Muhammed b. İshak, Ahbaru Mekke, İV/54;

182 Fâkihî, age., IV/140

183 Fâkihî, age., IV/140

Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

Ahmed b. Hanbel hocası Abdürrezzak'tan aldığı bu rivayette Musannef te bulunan 'BenîEsed'den Ebû Zem'a'm şeklindeki açıklamayı nakletmedi.

§İbn İshâk, Rasûlullah'n annesinin Ebvâ (*ij—<V0 denilen yerde Öldüğünü zikretti. Burası Mekke ile Medine arasında bir yerdir. Rasûlullah bu sırada altı yaşındaydı.185

462/1332-Amr b. Şuayb babası yoluyla dedesinden  (Radtyaiiaha nakletti:186

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) bir duvan karşısına alarak187 kendi­lerine namaz kıldırdı. O sırada bir kuzu Hz. Peygamber'in Önünden geçmeye çalıştı. Rasûlullah onu engellemeye ve duvara yaklaşmaya devam etti ve duvara yaklaştı, hattâ Rasûlullah'ın karnının duvara yaslanmış olduğunu gördüm, sonunda kuzu arkasından geçti.

184 Abdürrezzak, 11/22, H.no:2333

185 İbn İshâk, Sîret, 42, No: 46

Sened: »Ü je of 'J> s4ii 'Jt jj^* i^>- j&1 Sahih: Müsned, 11/196, H.no:6852; Ebû Dâvûd, Salât, 110, H.no:708; Ahmed b. Hanbel libasla ilgili özet bir bölümünü değişik senedlerle verir:

Bk. Müsned, 11/211, H.no:6972; Benzer rivayetler için bk. 11/207, H.no:6931; 11/162, H.no:6513; 11/193, H.no:6821 (Mükerreri: 11/164, H.no:6536); Mü^m, Libâs, 27; Ebû Dâvûd, Libâs, 17, H.no:4066,4068; Nesâî, Zînet, 95, H.no:5313; İbn MQ.ce, Libâs, 21,,H.no:3603.

Bennâ hadisi Ebû Davud'a nisbet eder ve isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/136. Eserinin bir başka yerinde ise İbn Mâce'ye de nisbet eder ve râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. age., XVII/244.

Sarı renkli elbisenin yasaklanış] ile ilgili İbn Abbas rivayeti için bk. Müsned, 1/81, H.no:611.

Bu hadis Libâs konusunda 37/7060. hadiste tekrar edilecektir. 1   Lafız manası; yönünü döndüğü bir duvara karşı, şeklindedir.

76       _________________Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

463/1333-Meymûne annemizden (Radıyaiiahu anhâ):m Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) secde yaptığında kollarım öyle ayırırdı ki kollarının arasından geçmek isteyen bir kuzu olsa geçerdi.

NOT: Peygamberimiz secdeye gittiğinde kollarını ayırırdı: Sahabenin bunu tasviri farklı şekilde olmuştur: 1-Câbir b. Abdullah'tan:

Rasûlullah secdeye gittiğinde kollarını öyle acardı ki, hattâ koltuk altlarının beyazlığı

 189

......   ...   189

gorunurdu.

2-Hz. Meymûne'den:

 . j£ üt oitjl i^A

Rasûlullah secde ettiğinde (kollarını) öyle açardı ki kollarının arasından geçmek ...                    ,. 190

isteyen bir kuzu geçerdi.

464/1334-İbn Abbas'tan (RadıyallahU anhümây.

aı.»91

Sened: üı> '^»j «'^ 'j- £* '^ '^Ji^ J Jjji ^ ^ aı ±* 'J. 3& '-d- *^ Sahih: Müsned, VI/331, H.no:26688; Aflfttfm, Salât, 237(^s> A' ^' %î öî 'wi '^ İıi V ^ üp; fîtû Dâvwd, Salât, 154, H.no:898; N«flf, Tatbîk, 52, H.no:1107; /fen Mâ«, İkâme, 19, H.no: 880 (Ebû Dâvûd, Nesâî ve İbn Mâce'nin metni: (o'> ^ "c^J '^; J oüjf il* üİ y ^. -Jji ^ıi ü^. w oıf);

Müsned'deki benzer rivayetler için bk,

VI/332, H.no:26697; VI/335, H.no:26723; Müslim, Salât, 238-239; Dânmî, Salât, 79, H.no:1336:

*l!^; krfj *iU 'Jıı ts'^ j*. ^jj' ^j jür ±*L. ijj JJ^.j *1^ ^ ,^-s **>' Jj-j ovs"

VI/333, H.no:26710; Afü.î/ım, Salât, 238-239; Nesâî, Tatbîk, 88, H.no:1145 (Müslim ve Nesâî'nin metninde ziyade bulunmaktadır: ( J>- ^ ^ -Îji ls'j* j^- '=! jX-j O* Aı j^* iı J^j ois"

Ayrıca bk. 448/1318. hadis.

189  İbn Huzeyme, Sahih, 1/326, H.no: 649; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübra, 11/115, H.no: 2542; bu rivayetin şâhidleri için bk. Müslim, Salat, 495,496

190 Şafiî, es-Sünenü'l-me'sûra, 1/223, H.no:159; AbdUrrezzak, 11/170, H.no:2925

Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş_______________________77

Hz. Peygamber (Sattaiiahu aleyhi ve seiiem) namaz kılıyordu, bir oğlak Hz. Peygamber'in önünden geçmeye çalıştı. Rasûlullah (onu geçirtmemek için) öne ilerliyor, geriye geliyordu.

(Râvi) Haccac ekledi:

'Ondan sakınıyor (ilerliyor), geriye geliyordu ve sonunda oğlağın ötesinde görülürdü de (oğlak arkasından geçerdi).'

 Namaz Kılanla Sütresi Arasından (Namaz Kılanın Önünden) Geçmenin Günahı

465/1335-Büsr b. Saîd'den (Radıyaiiaha anhy.

192

Sahih: Müsned, 1/341, H.no:3174; Benzer rivayetler için bk. 1/291, H.no:2653 (Yahya b. el-Cezzâr, İbn Abbas'tan hadis işitmediği için hadisin senedi inkıta sebebiyle zayıftır):

(1/235, H.no:2095) rivayetinde ise bu inkıta giderilmiştir. Çünkü arada İbn Abbas'ın âzâdlığı Suheyb Ebu's-Sahbâ var. Bu zât da sika biridir. 1/343, H.no:3193 (Hasan el-Uranî, İbn Abbas'tan işitmediği için senedi inkıta sebebiyle zayıftır.):

'•50* ^Lİ' JJi ylUÎ ^>j jUI-j O* öl J^- 2ı\ J^j If'si 'J^ Jul. Çk* ji

1/247, H.no:2222 (469/1339. hadis); 1/308, H.no:2805; î/327, H.no:3019; 1/341, H.no:3167; 1/254, Rno:2295; 1/251, H.no:2258; Ebû DâvÛd, Salât, 110, H.no:709; İbn Mâce, İkâme, 39, H.no:953.

Ayrıca 449/1319, 466-467/1336-1337, 469/1339 ve 460/1330. hadislerle karşılaştırıp birlikte mütâlâa ediniz.

m Sened: Â ^ Ji 'p- Sr J*& >J > İ^ y^> -4 J* ^!^ J«

Sahih; Müsned, IV/169, H.no:17469; Benzer rivayet için bk. 1V/116-117, H.no: 16988:  U İİU-! ^ ^ı ^j.j -üıi. J j^j Jı ı      J J          ^     ^J

 

Ahmed b. Hanbel'in bu rivayetinin metninde kalb/lafızlann yer değişikliği vardır. Bu kalb ise manayı etkilemektedir. Bu metinde "Übey b. Ka'b'm kızkardeşinin oğlu Ebû Cüheym, Büsr b. Saîd'i Zeyd b. Hâlİd'e gönderdi" şeklinde geçmektedir. Hâlbuki Zeyd b. Hâlid Büsr'ü Ebû Cüheym'e göndermiştir. Fakat, Bennâ bu rivayeti esas almıştır. Biz ise diğer hadis

78_____________________Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

Ebû Cüheym'in Rasûlullah'dan (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem), namaz kılanın Önünden geçenin durumu ve yükleneceği günahı konusunda ne işittiğini sorsun diye Zeyd b. Hâlid el-Cühenî kendisini Ebû Cüheym'e göndermişti.

Ebû Cüheym şöyle anlattı:

Rasûlullah buyurdu ki:

"Eğer namaz kıtanın önünden geçmek isteyen kişi yükleneceği günahı bir bilseydi, kendisi İçin orada kırk (...) durması/beklemesi (namaz kılanın) önünden geçip gitmesinden daha hayırlı olurdu."

§(Râvi) Ebu'n-Nadr açıkladı: 'Burada kırk gün mü yoksa kırk ay mı veya kırk yıl mı? dedi, tam bilemiyorum.'

466/1336-Ebû Hüreyre'den (RdiiM   h)\m

kitaplarında da yer alan metni tercih ettik. Benzer bir hata da İbn Mâce'nin rivayetlerinden birinde bulunmaktadır:

y3*o*f

Bk. /&« Mâce, İkâme, 37, H.no:944.

Mâlik, Kasr, 34 (Mâlik, Ka'bü'l-Ahbar'ın sözü olarak da benzer bir rivayet nakleder:

 % ot ^ ü ı> *, Lilkj' V İ»ı£j 4ii ı'iti ^ı ^' ^ > jX' y) Bk. 366) Buhâri, Salât, 101;

 Salât, 261; Ebû DâvÛd, Salât, 108, H.no:701; Tirmizî, Salât, 134, H.no:336 (Bu konuda Ebû Saîd el-Hudrî, Ebû Hüreyre, İbn Ömer ve Abdullah b. Amr'dan nakiller vardır. Ebû Cüheym'in hadisi ise hasen-sahihtir. Ebu'n-Nadr'ın ismi ise Salim'dir. Ömer b. UbeyduHah el-Medînî'nin âzâdlığıdır. Bu hususta bir rivayet de şöyledir: " fi* «l- Jİ"J^f Lü' o^ j^4 Sj vI 'S4 ■£ % öı.^> il >"); N^âf, Kıble, 8, H.no:754; İbn Mâce, İkâme, 37, H.no:945;

Dârimî, Salât, 130, H.no:j^23-1424.

Ebû Cüheym Abdullah b. Haris b. Sımme b. Amr b. Atîk b. Amr en-Neccârî el-Ensârî, Mâlik b. Neccâr oğullarından ve ensardan olan bu sahâbî, Übey b. Ka'b'ın kızkardeşinin oğludur. Biri teyemmüm diğeri de namaz kılanın önünden geçen kimse ile ilgili olmak üzere iki hadis nakleder. (Ahmed b. Hanbel ise Kur'ân kıraati hususunda üçüncü bir rivayetini daha nakleder.) Teyemmüm ile ilgili rivayeti için bk.5/856. hadis.

Not: Bennân'ın aldığı metinde kalb bulunduğu için Benna'nın esas aldığı rivayeti tercih edilmedi, benzeri alındı.

Sened: 'J> ü i^i J**- ,j'^ J1* s-*V* o* **' ^ o*1 v^' ^" ■*«* ^î** ^ ^^>" '■^' ■ ^ •*' v- i* ^*~ tâ*-

Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Sizden birisi, Rabbİne yönelen kardeşinin önünü194 kesip geçmesi­nin195 neye mâl olacağını bir bilseydi, burada yüz yıl beklemesi kendisi için adım atmasından daha güzel/sevimli olurdu."

NOT: Bundan sonra gelen dört hadise Önceki dört hadisin numaraları Bennâ tarafından el-Fethu'r-Rabbânî'de tekrar verilmiş, tertibin ve numaralamanın bozulmaması için aynı rakamlar alınmıştır.

** 463/1333-Yezid b. Nimran'dan:

196

Hasen: Müsned, 11/371, H.no:8823; İbn Mâce, ikâme, 37, H.no:946 (Bûsırî Zevâid'inde şöyle diyor: "İsnadı ile ilgili olarak tenkid vardır. Çünkü Ubeydullah b. Abdurrahman'ın amcasının ismi Ubeydullah b. Abdullah'tır. Ahmed b. Hanbel, bu râvinin hadislerinin münker olduğunu söyler. Fakat İbn Hıbbân sadece oğlunun kendisinden naklettiği rivayetlerini zayıf sayar"); Bennâ da bu konuda şunları ifade eder: "Bu hadis, oğlunun kendisinden naklettiği rivayetlerinden değildir İşte bu sebeple de İbn Hıbbân Sahîh'ine bu rivayeti almıştır. îbn Hıbbân'in şartı da Sahİh'inde sadece sahih hadisin rivayet edilecek olmasıdır". Bk. Bülûğu'l-emânî,EV139.

Ubeydullah b. Abdurrahman (b. Abdullah) b. Mevheb hakkında bilgi için bk. 316/1186. hadisin tahrici.

Benzer rivayetler İçin 465/1335. hadise bk.

194 Yani namaz kılanın Önünden geçmek

195 Bu şekilde namaz kılanın önünden enlemesine ilerlemek sakıncalıdır. Ancak boylamasına kıble cihetine doğru yürümede bir sakınca yoktur.(Bk. Mübârekpürî, Tuhfetü'l-ahvezî, V/409)

Sened: üi^j 'J V* ^»- J^ ^^ jî \£ Sr &*■ J^ '^^ y-^ ■#■ J •**•!. i* (*-«£ y> £^-Zayıf: Müsned, IV/64, H.no:16561 ("Kötürüm birinin hadisi" başlığı altında); Mükerrer için bk. V/376-377, H.no:23090 ("İsmi Bilinmeyen Erkek Sahâbilerden Bazılarının Hadisleri" başlığı altında); İbn EbîŞeybe, 1/254, H.no:2920; Ebû Dâvûd, Salât, 109, H.no:705-707:

Ebû Davud'un ilk rivayetinde - ki Ahmed b. Hanbel'in senedindeki gibidir - yer alan Yezid b. Nİmrân sika biridir. Fakat onun talebesi olan âzâdhğı meçhuldür. Saîd b. Gazvân'ın babası Gazvân kanalı ile naklettiği rivayet zayıftır. Çünkü her İkisi de meçhuldür. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/275; Delâilü'n-nübüvve, VI/241. Taberânî ise Abdurrahman b. Yezid b. Câbir - Yezid b. Gazvân kanalı ile nakleder. Bk. Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/198, H.no:346.

80_____________________Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

Şevval'de197 kötürüm bir kişiyle karşılaştım ve ona sordum, şöyle dedi: 'Merkep üzerinde olduğum hâlde Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem)

namaz kılarken önünden geçtim, Rasûlullah:

"Bizim namazımızı böldü/sildi, Allah da onun izini silsin!" dedi ve  o

kişi kötürüm kaldı.198'

NOT: Bu hadislerden namaz kılanın önünden geçmenin günahı/tehlikesi anlaşılmaktadır. Ancak namaz kılanın bir sorumluluğu yoktur ve namazına bir zarar gelmez. Açıkta ya da herkesin geçeceği yerde namaz kılan kişi ya bir sütre edinmeli ya da duvar gibi bir şeye yaklaşarak namazı kılmalıdır. Rasûlullah (Sallaiiahü aleyhi ve sellem) böyle yerlerde namaz kılacağında ya bir duvara yaklaşır ya da bir şeyi sütre edinirdi ki İnsanlar rahatlıkla geçsinler. Ancak bazı kişiler namaz kılanın önünden geçmek istemekteler ve bunda da inat etmektedirler. İşte Rasûlullah'm tehdidi ve bedduası bunlar içindir. Rasûlullah'ın beddua ettiği kişiler çok azdır. Son hadisteki durum onun bu konudaki hassasiyetini göstermektedir.

* Önünde Duran İnsan ya da Hayvana Karşı Namaz Kılmak

** 464/1334-Ali b. EbîTalib'den (Radıyaiiahu<mh)\m Rasûlullah, (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) Hz. Âişe kendisi ile kıble arasında (önünde) uzandığı/yattığı hâlde gece nafile namaz kılardı.

Bennâ, hadisi Beyhakî'ye de nisbet eder ve isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğıı'l-emânî, 111/140.

197  Bir rivayette: 'Tebük'te bulunduğunda' şeklinde geçmektedir. (Bk. Ahmed b. Hanbel, V/376; EbÛ DâvÛd, Salât, 109, H.no:705; Beyhakî, U/275, H.no:2303)

198 Burada kötürüm kalan kişi olayı anlatan kişidir, kendisinin bu sebeple kötürüm kaldığını ima etmektedir.

Sened:

Sahih: Miisned, 1/99, H.no:772; Heysemî, senedindeki râvilerin sika sayıldıklarını belirtir. Bk. Mecma \ H/62 .

Hz, Aİşe'den (Radtyallahü anhâ) şahidi için bir sonraki ***465/1335. hadise bk.

Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş                                              81

** 465/1335-Muhammed b. Cafer b. Zübeyr'den:200 Urve b. Zübeyr, o zamanlar Medine emiri olan Ömer b. Abdülaziz'e Hz. Peygamber'in eşi Âişe annemizden (Radıyaiiahuanhâ) şunu nakletti:

Kendisi (yani Âişe) Rasûlullah'ın (Saiiatiaha aleyhi ve setiem) önünde uzan­mış yatarken Rasûlullah namaz kılardı.

Ömer'in yanında bulunan Ebû Ümame b. Sehl söze karıştı ve: 'Ey Ebû Abdullah! Herhalde o (Hz. Âişe): Ben onun yanındayken (yan tarafında yatarken)' demişti, deyince Urve şöyle cevap verdi:

Ben sana. kesin olarak naklediyorum, sen ise bunu zannınla reddediyor­sun. Bilâkis onun önünde (Âişe) cenazenin yatışı gibi uzanmış yatardı.

NOT: Hz. Peygamber'in eşlerine ait odalar küçüktü, onun için karşısında yatan birisine müsaade ederdi. Hattâ secde edecek bir yer bile kalmazdı. Peygamberimiz (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) secdeye gideceğinde Hz. Âişe'nin ayaklarına dokunur, o da ayaklarını çekerdi ve Rasûlullah secde ederdi.201 Peygamberimiz gece namaz kılacağında kendisi kalkar ve kılardı. Ev ahalisini buna zorlamazdı, sadece sabaha yakın vitir kılacağında onları uyandırırdı.202 Burada Peygamber Efendimizin nezaketi ve yüksek ahlâkı gözümüzü kamaştırmaktadır.

Sened: j?y Ji J^ 'Jı JliJ j^'^- Jıi jUlı Sahih: Müsned, VI/275, H.no:26235; Benzer rivayetler:

Bk. Müsned, VI/37, H.no;23970; VU152, H.no:25062; VI/64, H.no:24240; VI/260, H.no:26112; VI/199-200, H.no:25513; VI/86, H.no:24443; VÎ/192, H.no:25475; VI/205, H.no:25572 (Bu iki rivayet: (o/jlî J^4 >>' 'J iıjf iiıî) ziyadesiyle; VI/231, H.no:258l8 (Bu

rivayetin metni: >\j ty iüî} >■ O* '^>'Â ^ J-W J* '^ &'ı '** '•^^ ^j </** J^-j ^* •*' J* ^ Jj-j ^ */£ Ji& 'sj, j(); Mâlik, Salâtü'l-leyl, 2; Buharı, Salât, 22; Müslim, Salât, 267-272; £ö«

Dâvûrf, Salât, 111, H.no:710; 71muzf, Salât, 208, H.no:440; Ne^f, Taharet, 120, H.no:166; İbn Mâce, İkâme, 40, H.no:956.

Hz. Ali'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki ***464/1334. hadise bk.

Ayrıca 378/686. hadise bk.

201 Bwftan,Salat, 22; Müslim, Salât, 272

202 Buharı, Salat, 103; Müslim, Salât, 268; Ebû DâvÛd, Salat, 112, H.no: 711

Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

** 466/1336-Fadl b. Abbas'tan (Radıyaiiaha anhümây?03

Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) (babam) Abbas'ı bize ait olan bir çöl yerinde ziyaret etti. Orada bize ait küçük bir köpek ve otlayan bir merkep vardı. Rasûlullah onlar ön tarafında olduğu hâlde ikindi namazı kıldı. O ikisini ne geri çekti, ne de uzaklaştırdı.

NOT: Buradaki hayvanlar secde mahalli üzerine değil, uzakta olsalar gerek. Çünkü diğer rivayetlerde Özellikle secde mahallinden geçişi ve duruşu Peygamberimiz yasaklamıştır.

* İmamın Önündeki Sütre Cemaat İçin de Geçerlidir, Namaz Kılanın Önünden Geçmek Namazı Bozmaz

467/1337-İbn Abbas'tan (Radıyaiiahü anhümây.204

Sened: ^û- jüv-J

Zayıf: Müsned, 1/211, H.no:1797 (Abbas b. Ubeydullah b. Abbas amcası Fadl b. Abbas'a yetişmediği İçin senedinde inkıta bulunmaktadır ve bu sebeple de senedi zayıftır) ( Cır &i 'Ji'3

c^Hj & M< t'^- ^') '■£ >3 J-'Â ^j ü)-1/212, H.no:1817:

U+ıJj -Z ^~i J-Jt. jCj-'i iÜ İ-IS* *t'Jİ 'ji'} 'J*Ü\ Jü .Ijl Jü ,_SU4 fUi Ü \i\İ yi jkîj L-U jX-j *Ji

(Senedinde Abbas b. Ubeydullah b. Abbas düştüğü için bu rivayet mu'daldir); Ebû Dâvûd, Salât, 113, H.no:718; Nesâî, Kıble, 7, H.no:751.

Bennâ, hadisi Beyhakî ve Dârekutnî'ye de nisbet eder ve isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bulûğu'l-emânî, IH/141.

Ayrıca 449/1319 ve bir sonraki 467/1337. hadislere bk. Sened: *»» jli 'jt î/^ijiı ^* ^^ ^1^-

Sahih: Müsned, 1/219, H.no:1891; İkinci rivayet için bk. 1/264, H.no:2376; Benzer rivayetler için bk. 1/352, H.no:3306:

Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş_______________________83^

Peygamberimiz (Saüaiiaha aleyhi ve seiiem) Arafat'ta insanlara namaz kıldırır­ken ben ve Fadl bir merkep üzerinde geldik, safın bir kısmının önünden geçtik, sonra hayvanı otlayacağı şekilde terk ettik ve safa katıldık. Rasûlullah bize hiçbir şey demedi.

§Aynı sahabiden ikinci tarikle gelen rivayet:

Bulûğ çağına yaklaştığım bir dönemde geldim. (Baktım) Rasûlullah insanlara namaz kıldırıyor. Merkebi sürdüm ve ilk safın bir bölümünün önü­ne geldim. Sonra hayvandan indim, o otlanmaya başladı, ben de insanlarla beraber Rasûlullah'ın arkasındaki safa katıldım.

468/1338-İbn Abbas'tan (Radtyaiiahu anhümây.205

1/342, H.no:3184-3185; 1/341, H.no:3167; 1/308, H.no:2805 (inkıta sebebiyle senedi zayıf): 1/327, H.no:3019:

\Çi İJJi ,j iD Jıi ili İU Ûi-ij Üji ^jN' j- ed» ^ ^uL Jlaj IL-j *ll*- ^ıi ^^Ca ûıi Jj-jj ■J''"1 J* J-^'j •*' ^jj* 1/291, H.no:2653 (Yahya b. el-Cezzâr, İbn Abbas'tan hadis işitmediği için hadisin senedi inkıta sebebiyle zayıftır)  (<& Jüj J^ y.} '^'} <& m j^ h>\ J^j lf'4 'JS *JJ d Sıji Oi o')

(Değişik lafızla aynı senedle tekrar eden hadis için Ahmed Muhammed Şâkİr "İsnadı sahihtir" diyor. Hâlbuki burada da inkıta var. Bk. 1/254, H.no:2295; (1/235, H.no:2095) rivayetinde ise bu inkıta giderilmiştir. Çünkü arada İbn Abbas'ın âzâdlığı Suheyb Ebu's-Sahbâ var. Bu zât da sika biridir. 1/250, H.no:2258; 1/247, H.no:2222 (469/1339. hadis); 1/224, H.no:1965 (470/1340. hadis); Mâlik, Kasr, 38; Buhâri, İlim, 18; Salât, 90; Ezan, 161; Sayd, 25; Meğâzî, 78; Müslim, Salât, 254-257; Ebû Dâvûd, Salât, 112, H.no:715-716; TirmizU Salât, 135, H.no:337 (Âişe, Fadl b. Abbas ve İbn Ömer'den de nakledilen İbn Abbas hadisi hasert-sahihtir); Nesâî, Kıble, 7, H.no:750, 752; İbn Mâce, İkâme, 38-39, H.no:947, 953; Dârimî, Salât, 129, H.no:1422; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, IX/136, H.no:9344.

Fadl b. Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) gelen rivayetler için bk.***466/1336. hadis.

449/1319,466/1337,464/1334 ve 460/1330. hadislerle karşılaştırıp birlikte mütalaa ediniz. Senedi

Sahih: Müsned, 1/341, H.no:3167; Benzer rivayetler için bk. 1/254, H.no:2295:

(1/235, H.no:2095) rivayetinde ise bu inkıta giderilmiştir. Çünkü arada İbn Abbas'ın âzâdlığı Suheyb Ebu's-Sahbâ var. Bu zât da sika biridir. 1/250, H.no:2258; 1/247, H.no:2222 (469/1339. hadis); 1/224, H.no:1965 (470/1340. hadis); 1/308, H.no:2805 (inkıta sebebiyle senedi zayıftır. 460/1330. hadisin tahricine bk.); Mâlik, Kasr, 38; Buhâri, İlim, 18; Salât, 90;

84_____________________Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

Benî Haşim'den bir genç ile birlikte merkep üzerindeydik. Hz. Peygamber (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) namaz falarken merkep önünden geçti, o namazını bırakmadı. Abdütmuttalip oğullarından iki faz geldi, (aralarındaki çekişme sebebiyle düşüp) Rasûlullah'ın dizine turundular. Peygamberimiz o ikisinin arasını ayırdı, ama kendisi namazı bırakmadı.

469/1339-Hasan el-Uranfden:

206

Ezan, 161; Sayd, 25; Meğâzî, 78; Müslim, Salât, 254-257; Ebû Dâvûd, Salât, 112, H.no:715-716; Tirmizî, Salât, 135, H.no:337 (Âişe, Fadl b. Abbas ve İbn Ömer'den de nakledilen İbn Abbas hadisi hasen-sahihtir); Nesâl Kıble, 7, H.no:750, 752; İbn Mâce, İkâme, 38-39, H.no:947, 953; Dârimî, Salât, 129, H.no:1422;Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, IX/136,H.no:9344.

Fadl b. Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) gelen rivayetler için bk.***466/1336. hadis.

460/1330,467/1337 ve 464/1334. hadislerle karşılaştırıp birlikte mütâlâa ediniz. 206 Sened: fö 'jim tffc- jıUiı jâ J u;>! ^ü. 'J ıj* ıii^ Hasen: Müsned, 1/247, H.no:2222; Benzer rivayetler için bk. 1/343, H.no:3193:

1/308, H.no:2805:

,       J   ,    ^    t   h.,    -*f        ,   -     -'l'      I           '   I'         'I-        -

Hasan b. Abdullah el-Uranî el-Kûfî, İbn Abbas'tan (v.68/687) işitmediği için senedi inkıta sebebiyle zayıftır, tbn Hacer, Hasan el-Uranî, İbn Abbas'tan nakillerinin mürsel olduğunu belirtir. Bk. Takrîb, Trc.no:1252.

Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

Ibn Abbas (Radıyaiiahu ankümâ), yanında 'köpek, merkep ve kadın (önden geçtiğinde) namazı bozar' şeklinde konuşulunca şöyle dedi:

'Müslüman kadını köpek ve merkebe denk tutarak ne kadar kötü yap­tınız. Rasülullah (Satiaiiahu aleyhi ve seiiem) insanlara namaz kıldırırken ben mer­kep üzerinde onun önüne doğru yöneldiğimi bilirim. Rasûlullah'ın döndüğü yöne yaklaşınca merkepten indim, ondan uzaklaştım ve Rasûlullah'ın nama­zına katıldım. Rasülullah namazını iade etmedi ve yaptığım hareketten beni men etmedi.

(Hz. Peygamber) namaz kıldırırken bir kız207 geldi, safları yarıp Rasülullah'a ulaştı/sığındı, Rasülullah namazını iade etmedi ve onu da bun­dan men etmedi.

Rasülullah mescidde namaz kılarken Hz. Peygamber'in odalarının birisin­den bir oğlak208 çıkü, onun önünden geçmeye çalıştı, Rasülullah onu men etti.'

İbn Abbas ekledi:

'Oğlak namazı bozar, diye söylemiyor musunuz?'

AÇIKLAMA

Cumhura göre namaz kılanın önünden geçen bir şey ya da kimse onun namazı­nı bozmaz. İmamın sütresi cemaatin sütresi demektir. Çünkü rivayetlerde Rasülullah namaz kıldırırken sadece kendi tarafına sütre konuldu ama cemaate ayrı ayn konulmadı. Ancak bazı rivayetlerde geçenin mani olunmasının emredilmesİ secde mahalline basarak geçmek isteyen hakkındadır. Uzaktan geçene mani olunmaz.209

İbn Mâce, İkâme, 39, H.no:953; Bu munkatı hadis, farklı tariklerden gelen rivayetlerle mevsûl hâle gelmese bile desteklenir. Meselâ, Yahya b. el-Cezzâr'ın Suheyb kanalı İle tbn Abbas'tan naklettiği rivayet sahihtir. Bk. 1/341, H.no:3167. Müsned'in bazı rivayetlerinde bu rivîlerde de inkıta vardır: 1/291, H.no:2653 (Yahya b. el-Cezzâr, İbn Abbas'tan hadis işitmediği İçin hadisin senedi inkıta sebebiyle zayıftır) ( Cti iı j^, iı j^;, '^% 'j; %; öf sr,( £i. jî

u£ J^-Î J^ yj ^Lj) (Değişik lafızla aynı senedle tekrar eden hadis için Ahmed Muhammed Şâkir "isnadı sahihtir" diyor. Hâlbuki burada da inkıta var. Bk. 1/254, H.no:2295:

ülSjli- btlij Lij^Ş JUİ |X.j tlü ili J^> dil J^-j \f'A 'J£ Jİ; 'j, JİTi' i&"/) j^~ Ji- j^U ^ ^ fîUj lîf '^'j's

'JtJ^İ Jjj jUl/j £î- Ûl ^J> Ü Jjl-j 'Jyf'j \lJâi\ J>- OİJİJJ

(1/235, H.no:2095) rivayetinde ise bu inkıta giderilmiştir. Çünkü arada îbn Abbas'ın âzâdlığı Suheyb Ebu's-Sahbâ var. Bu zât da sika biridir.

Bennâ, hadise buradaki lafzı ile başka bir kaynakta rastlamadığını, fakat hadisin Buhâri ve Müslim'in Sahih'lerinde aynı manada rivayetlerinin bulunduğunu, bu hadisin isnadının ise râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/144. Bennâ seneddeki inkıtaya değinmez.

Hasan el-Uranî, "şeytan taşlama" ile ilgili rivayeti de İbn Abbas'tan nakleder. İlgili rivayetler için bk. 372/3937. hadis. Bennâ, bu rivayetin munkatı olduğunu belirterek mevsûl hâle gelişini de gösterir. Bk. age,, XII/173-174. Ayrıca "öğle ve ikindi namazında kıraat" ile ilgili rivayet de Hasan el-Uranî'nin tbn Abbas'tan naklidir. Bu rivayet için bk. 566/1436. hadis.

207 468/1338. hadiste geçen cariyelerden birisi olabilir. Bk. Bennâ, age. III/144

208 Râzî, Muhtâru 's'Sthâh, 96

209 Bennâ, age., IIV144

86_____________________Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

Süite müstehabdır ve küçük mızrak boyunda olmalıdır. Yere çizilen çizginin sütre olması konusunda ihtilaf edildi: Ulemanın çoğuna göre çizgi sütre yerine geç­mez. Ancak îmam Ahmed b. Hanbel, yanında bazı Hanefî ve Şafiî âlimlerine göre dikilecek bir sütre bulunmadığında çizgi de yeterlidir. Bu konuda geçen   Â

"...yere çizgi çeksin!"210 hadisi kaynak gösterilmektedir.2n

* Ön Tarafta Sütre Olmaksızın Namaz Kılmak

470/1340-İbn Abbas'tan (Radıyaiiaha anhamâ):

212

210 Tahriri için bk. Müsned Trc. H.No: 444/1314

211  Şîrâzî, Mühezzeb, 1/69; İbn Rüşd, Bidayetü'l-müctehid, 1/82; Kâsânî, Bedaiu's-sanâi, 1/217-218; tbn Kudâme el-Makdisî, eş-Şerhu'1-kebîr, 1/623-624; Nevevî, Mecmu', III/247-248

212 Sened: /A1 J J^ j» f&ı > ^ıU-' ı&- K& $■ ı&-

Sahih: Müsned, 1/224, H.no:İ965; Yahya b. el-Cezzâr, İbn Abbas'tan hadis İşitmediği için hadisin senedi inkıta sebebiyle zayıftır. Fakat diğer tariklerde arada Suheyb'in bulunduğu dikkate alındığında sened mevsûl hâle gelir ki bu durumda da râvileri sika olduğu için hadis sahih olmuş olur. Buradaki rivayet gibi munkatı senedler de vardır:

1/291, H.no;2653 (munkatı) (*,£ j^î ^U' '>j ^.j <S» A» JO iı J^j '^'4 '£ % 'd '*'} $* of) (Değişik lafızla aynı senedle tekrar eden hadis için Ahmed Muhammed Şâkir "isnadı sahihtir" diyor. Hâlbuki burada da inkıta var. Bk. 1/254, H.no:2295:

 ^u-j u>* jjî jlc-'j 41* iı yC* iı jji. j ^ ii ^ jî; j* jft' '*&"/} />*■ j* ^ <fi j- f^ij ^ ö-j>

Lj>^' Jjî jU^j 41* iı j^ îi j_^-j '^r'^ ı5ii-( 1/250, H.no:2258 (munkatı):

 ^1 Jvi Li^' Jaî vŞ"'^ li-ii-tî ,^ ^ij |U^j 4t i' jjP» i' Jj^-'j J!

 ^                               >\) fX-j 41* ûl J^ il J^j

1/250, H.no:2258 (munkaü):'

Mevsûl rivâyeüer. 1/235, H.no:2095:

C^tUİ yC-i' jU^- J 41* i' ^ ^ ûÛ" Jü ^ ÇH1 y* S-i- j* /A1 J* ^M Ö* f^"1 j* ^ ^ ef J

l4S ^*>« vŞ"^ «'j^î J£- «-J^1 -4*-  ' Bu rivayette inkıta giderilmiştir. Çünkü arada tbn Abbas'ın âzâdlığı Suheyb Ebu's-Sahbâ var. Bu zât da sika biridir. Diğer rivayetler: 1/341, H.no:3167:

 

£6Û Dâvûd, Salât, 110, H.no:709 (munkatı), 716; Nesâî, Kıble, 7, H.no:752.

Bennâ, Heysemî'nİn: "Hadisi Ebû Ya'lâ nakleder. Senedinde zayıf olan Haccâc b. Ertâd bulunmaktadır" sözünü nakleder ve şöyle der: "Tenkîhu't-Tahkîk yazarı tbn Abdilhâdi el-Hanbelî, Ahmed b. Hanbel'in: 'O, hadis hafızlanndan biridir' ve Şu'be'nin: 'Haccâc b.

Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) açık arazide namaz kıldı, ön tarafında bir şey (sütre) yoktu.

471/1341-Muttalib b. Ebû Veda'a'dan (Rad,yaiıQhüanh):m

Kendisi Rasûlullah'ı tSaiiatiahu aleyhi ve seitem) Benî Sehm kapısı tarafında

namaz kılarken görmüştü, insanlar önünden gelip geçiyordu ve Kabe ile

Rasûlullah arasında bir sütre yoktu.

Ertâd ve İbn îshak'tan hadis yazın. Çünkü her ikisi de hadis hafızıdır' dediklerini nakleder." Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/145.

Sened: »Âi- '& &'^4 *ı*' j^ ç~- *«ı»j ^ Jı s~û^1 Ji j^"J> j& J&*- J1* *££ 'J< oû- &*■ Hasen: Müsned, VI/399, H.no:27118; Benzer rivayet:

VI/399, H.no:271İ9; Ebû Dâvûd, Menâsik, 88, H.no:2016 (Hocası Âhmed b. Hanbel'dennaklettiği hadislerden biridir); Nesâî, Kıble, 9, H.no:756 (jzr'j J^-^Ç ç-3ı< üıi-3t( üT>k İ7j İS ^Tj fûİı j^t ^ «fli^); Menâsik, 162, H.no:2958; An Mâce, Menâsik, 33, H.no:2958:

ili- ^L '^ fy lîj jX-j 41* il ^ il J.A j U(j JÛ s-lÜl j* vf j* ^HJl ^'Î'j ^j j-; vlUl J ş? J şf'cf

Humeydî, 1/263, H.no:578; An Huzeyme, 11/15, H.no:815; Beyhakî, es-Sünenü't-kübrâ, 11/373.

Senedinde yer alan Muttalib b. Ebû Vidâ'a (Vedâ'a) es-Sehmî ve babası sahâbîdir (Radtyallahü anhiimâ). Ahmed b. Hanbel'in verdiği isnadlarda milphem bir râvi bulunmaktadır. Buna göre hadisin isnadı zayıftır. Fakat diğer musanniflerin senedlerinde Kesîr b. Kesîr b. Muttalib b. Ebû Vidâ'a (Vedâ'a), babası Kesîr'den, o da kendi babasından (dedesi) nakletmektedir ki şayet bu isnad doğru ise hadis sahihtir. Fakat burada verilen senedle hadis zayıftır. Konu ile İlgili diğer rivayetlerle desteklenen bu hadis hasen seviyesine yükselir.

88

Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz Kılanın Önünden Geçiş

§(Râvi) Süfyan bir keresinde de Kesir b. Kesir'in dedesi Muttalib b. Ebû Veda'a'dan şunları duyduğunu nakletti:

Rasûlullah'ı Benî Sehm kapısı tarafında namaz kılarken gördüm, insanlar önünden gelip geçiyordu, Kabe ile Rasûlullah arasında bir sütre yoktu.

§İbn Cüreyc'in bize naklettiğine göre Süfyan dedi ki:

'Kesir babasından nakletti. Ancak ben ona (işittin mi, diye) sorunca;

'Babamdan bunu işitmedim, ancak ailemden biri kanalıyla dedemden: 'Hz.

Peygamber Benî Sehm kapısı tarafında namaz kıldı, kendisi ile tavaf edilen

yer arasında bir sütre yoktu' şeklinde aldım' dedi.

Tablo VIII Namaz Kılma Yeri ve Tadil-i Erkan

AMEL

İLGtLt HÜKÜMLER

GENEL

ÖZEL

HANEFÎ

MALİKİ

ŞAFİİ

HANBELİ

 

Kabiı-lerde

Mekruh, ancak

Caiz

Temiz bir yerde

Haram, geçersiz

 

Namaz

geçerli

 

caizdir

 

 

Hamamda

Temiz bir yerde

Temiz bir yerde

Temiz bir yerde

Caiz değil,

 

Namaz

caizdir

caizdir

caizdir

geçersizdir

 

Koyun

Temiz olursa

Temiz olursa

Temiz olursa

Temiz olursa

 

Afallarında

caizdir

caizdir

caizdir

caizdir

 

Deve

Temiz olursa

Temiz olsa da caiz

Temiz olursa

Temiz olursa

 

Yataklarında

caizdir

değildir

caizdir

caizdir

 

Kabe'nin

Her namaz caiz

Sadece nafile

Her namaz caiz

Sadece nafile

 

içinde

 

namaz caiz

 

namaz caiz

Namaz

Binek

Nafile namaz her

Nafile namaz her

Nafile namaz her

Nafile namaz her

 

Üzerinde

zaman, farz ve vitir

zaman, farz namaz

zaman, farz namaz

zaman, farz namaz

Kılma

 

namazları zaruret

zaruret anında caiz

zarurel anında caiz

zaruret anında caiz

 

 

anında caiz

 

 

 

Yeri

Süire

Parmak kalınlığında

1 zira' boyunda

Süne olarak

Bir ok da olsa

 

 

ve 1 zijb1 boyunda

olmalı, yere hat

dikilecek asa, taş

yeterlidir, uzunu

 

 

olmalı, yere hat

çizmek yeterli değil

veya loprak

müsiehaptır, bu

 

 

çizmek yeterli

 

bulamazsa yere hat

bulunmadığında

 

 

değil, bazılarına

 

çizmek de yeterli

yere hilal şeklinde

 

 

göre yeterlidir

 

 

hal çizmek de

 

 

 

 

 

caizdir

 

Amel-İ Kesir

Dışardan

Yemek, içmek,

Yemek, içmek,

Yemek, içmek,

 

(Çok amel) ve

bakıldığında namaz

konuşmak, göğsü

konuşmak, göğsü

konuşmak, göğsü

 

Ölçüsü

kılmadığı

kıbleden

kıbleden

kıbleden

 

 

zannedilen kişinin

döndürmek

döndürmek

döndürmek, Örfe

 

 

hareketi; Yemek,

 

 

göre bir hareket

 

 

içmek, konuşmak,

 

 

fazla amel sayılırsa

 

 

göğsü kıbleden

 

 

amel-i kesir sayılır

 

 

döndürmek .vs.

 

 

 

Namazda

Amel-i Kalit

Namaz kılan kişinin

Namaz kılan kişinin

Namaz kılan kişinin

Namaz kılan kişinin

Başka Amel

(Az amel)

önünden geçene

önünden geçene

önünden geçene

önünden geçene

veHiihnü

 

mani olması, akrep

mani olması, akrep

mani olması, akrep

mani olması, akrep

 

 

ya da yılan

ya da yılan

ya da yılan

ya da yılan

 

 

öldürmesi vs.

Öldürmesi vs.

öldürmesi vs.

öldürmesi vs.

 

Tadil-i Erkan

İmam Ebû Yusuf a

Farz

î^arz

.Farz

 

 

göre farz, diğer

 

 

 

 

 

Hanefi imamlarına

 

 

 

 

 

göre vacib

 

 

 

j)-NAMAZIN KILINMA ŞEKLİ

   Genel Olarak Namazın Kılınma Şeklî

   Namazı Kötü Kılanın Hâli ve Uyarılması

   Namaza Başlamak ve Huşu

   İftitah Tekbirinde ve Diğer Tekbirlerde Elleri Kaldırmak

   Ellerin Sadece İftitah Tekbirinde Kaldırılması

  Ayakta (Kıyamda) Sağ Elin Sol El Üzerine Konulması

   İftitah Tekbîrinden Sonra Verilen Sekteler (Duruşlar)

90Namazın Kılınma Şekli

j)-NÂMAZIN KILINMA ŞEKLİ

Kur'ân'da Allah namazı emreder, namazla ilgili bazı kavranılan açıklar, ancak namazın nasıl kılınması gerektiğini beyan etmez. Namazın nasıl kılınması gerektiğini Hz. Peygamber'den öğrenmemiz gerekir. Sahabe Rasûlullah'ı dik­katle takip etmiş, hayatındaki teferruatlar yanında namaz gibi temel ibadetleri de bize doğru olarak nakletmek için gayret etmişlerdir. Namazla ilgili riva­yetler onun eşleri, yakınları ve diğer sahabilerden gelmektedir.

* Genel Olarak Namazın Kılınma Şekli

^1 Jü

Allah Teâlâ buyurdu:

'Namazları ve orta namazını214 devamlı kılın! İtaat edenler     j

olarak siz (bu emirleri) Allah için yerine getirin!' (Bakara 2/238)                   \

 -         *      '         ■ 11 '1

Allah Teâlâ buyurdu:

'...ki onlar (kurtulanlar) namazlarında huşu içinde olanlardır...'

(Mü'mİnÛn 23/2)

Allah Teâlâ buyurdu:

'De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tâbi olun Allah da sîzi sevsin ve günahlarınızı affetsin. Allah affeden ve merhametiyle davranandır.' (Âlü tmrân 3/31)

214 Orta namazı hakkındaki ihtilaf edildi:

a- Hz. Ali, İbn Abbas ve Mâlik b. Enes'ten gelen bir rivayette sabah namazıdır, dendi.

b- Hz. Âişe, EbÛ Saîd, Zeyd b. Sabit, Urve b. Ztlbeyr, Abdullah b. Şeddâd ve İbn Ömer'den gelen rivayette ise Öğle namazıdır.

c-Bu konuda en kuvvetli görüş ikindi namazıdır, zira hadislerde Peygamberimiz bizzat açıklamıştır ve yukarıda ismi geçenlerin bir çoğu da dahil sahabe, tabiûn, etba ve müctehid İmamların birleştiği görüş budur. Bu görüş Hz. Ömer, Ali, İbn Mes'ûd, Ebû Eyyub, Abdullah b. Amr, Semüra b. Cündüb, EbÛ Hüreyre, Ebû Saîd, Hafsa, Ümmü Habibe, Ümmü Seleme, aynca İbn Ömer, Ubeyde, İbrahim en-Nehâî, Saîd b. Cübeyr, İbn Şîrîn, Hasan b. Münzir, Ebû Hanîfe, Ebû Yusuf, Şafiî, Ahmed b. Hanbel... gibi âlimlerden nakledilmiştir. Aynca Müsned Trc. H.no: 125/9995'de Hz. Ali orta namazını sabah namazı olarak bildiklerini, ancak ikindi namazı olması gerektiğini kendisi söylemiştir. (Bk. Mâlik, Salat, 8, H.no: 25-28; İbn Hazm, Muhallâ, IV/249; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/53; Zemahşerî, Keşşaf, 1/283-284; Nevevî, Mecmu', 10/60-61; İbn Kudâme, Muğnî, 1/387-389; İbn Kesir, Tefsir, V274-278; İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadîr, 1/257; Bennâ, age., 11/263; Hadisler için bk. Müsned Trc. H.no: 124/994, 125/9995,126/996,127/997,129/999).

Namazın Kılınma Seldi                                                                                                            91

Allah Teâlâ buyurdu:

'(Biz o Peygamberleri) açık deliller ve kitaplarla gönderdik. Sana da zikri (Kur'ân'ı) indirdik ki insanlara kendilerine indirileni (vahyi) açıklayasın, belki böylece (doğru) düşünürler.' (Nah) 16/44)

472/1342-Hz. Âişe annemizden

Rasûlullah (Saüaium aleyhi ve seiiem) namaza tekbir getirip 'el-Hamdü lillâhi rabb'il-âlemîn'i okuyarak başlardı. Rukûya gittiğinde başını fazla kaldırmaz ve indirmezdi, ikisi arasında (dengeli) dururdu. Rukûdan kalktığında iyice doğrulmadan secdeye gitmezdi. Secdeden başını kaldırdığında da iyice otur­madan (tekrar) secdeye gitmezdi. Her iki rekatta tahiyyatı okurdu. (Secdede) dirsekleri yırtıcı hayvanların uzatıp yaydığı gibi uzatmayı hoş karşılamazdı. (Oturduğunda) sol ayağı yatırır ve sağ ayağı dikerdi, şeytan oturuşundan216 men ederdi. Rasûlullah namazı selâm ile bitirirdi.

Sened: «-Oj

Sahih: Müsned, VI/I94, H.no:25493; Benzer rivayet için bk. VI/31, H.no:23912 ( jf jfi âiTj >_1İJIJ' 4*ı> &-' jJ*) cümlesine {■-&&) ziyadesiyle; Rivayetlerden bir kısmı da Özet olarak nakledilmiştir: VI/171, H.no:25258 { î ili-ı > ^ iİı'jiiı J^'j j£X &C '^ jX-j O* * J~ î' J^-j öır ^ı, ı^'j ( öp U,j); VI/281, H.no:26280; VV110, H.no:24672; Müslim, Salât, 240; Ebû Dâvûd, Salât, 122, H.no:783; îbn Mâce, İkâme, 4,16,22, H.no:812, 869 (muhtasar olarak " iır tâ '& öf1 J '&* Yi '^'j Is^'l ^"j ıiı ^-j 41* ^ J^-ûı J_^-j" lafzı ile nakleder), 893; Dârimî, Salât, 31, H.no:1239; Senedde yer alan Hüseyin, Hüseyin b. Zekvân el-Mükteb el-Muallim'dir (v.145/762). BUdeyl ise Büdeyl b. Meysera el-Ukaylî'dir (v.130/747). Her ikisi de sahih hadis ricalindendir. Müslim'in rivayeti de bu râviler kanalı ile nakledilmiştir. 216 Metinde (oü^ji v-ic) şeklinde geçmektedir. Bu oturuş şekli; insanın kalçalarını incikleri

arasından yere koyması ve elleriyle yeri tutmasıdır ki tıpkı köpek ve diğer yırtıcı hayvanların oturuşu gibi. (Bk. Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/214)

92                                                                                                 Namazın Kılınma Şekli

 

473/1343-Abdullah b. Kasım'dan:217

Abdurrahman b. Ebzâ'nın (Radıyaiiahu anh) yanına oturduk, (bize):

'Size Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) namaz kılış şeklini götsere-yim mi?' dedi. Biz:

'Evet' deyince ayağa kalktı, tekbir getirdi, sonra Kur'ân okudu ve ru-kûya gitti, her uzuv (rukûda) yerini alacak şekilde (eğilip) elleri ile dizlerini tuttu, sonra doğruldu, her uzuv düzelecek şekilde (kalktı)» sonra secdeye gitti, her uzuv (secdede) yerini alacak şekilde (durdu), sonra doğruldu, her kemik yerini alacak şekilde (durdu), sonra secdeye gitti, her kemik (secdede) yerini alacak şekilde (durdu), sonra doğruldu.

İkinci rekatta da birinci rekatta yaptığının (benzerini) yaptı. Ardından şöyle dedi:

'îşte Rasûlullah'ın namaz kılma şekli böyledir.'

Sened:

Sahih: Müsned, III/407, H.no:15307; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecmu1, n/130.

Abdurrahman b. Ebzâ el-Huzâî, Nâfi' b. Abdülhâris'in azaldığıdır. Sahâbî olup olma­dığı ihtilaflıdır. Buhârî sahâbî oluşunu tercih eder. Ahmed b. Hanbel'in 22 rivayetle bu zâta yer vermiş olması onun sahâbî oluşunu teyid eder. Hz. Ali kendisini Horasan'a vali olarak atadı. Rivayetlerinin çoğunu Hz. Ömer ve Übey b. KaVdan nakleder. Hz. Ömer onun hakkında: "Allah'ın Kur'an'la yücelttiği kimselerden biri de Abdurrahman b. Ebzâ'dır" der. Muâviye'nin halifeliği döneminde vefat etti. Bk. lbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, III/419-420, Trc.no:3266.

Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 481/1351. hadis.

Ayrıca bk. 688/1558 ve 743/1613. hadisler.

Namazın Kılınma Şekli

93

474/1344-Vâil b. Hucr el-Hadramî (Radıyaiiaha ank) anlattı:

218

Sened: Jıî '*£A

Sahih: Müincd, IV/318, H.no:18772; İkinci rivayet: IV/318-319, H.no:18778; Üçüncü rivayet: IV/317, H.no:18760; Vâil b. Hucr'dan nakledilen namazın değişik cüzleri ile ilgili benzer rivayetler:

a-"Amin" deyişi ile İlgili rivayetler için bk. 545-546/1415-146. hadislere bk.

b-Secde ile ilgili:

94_______________________________________________Namazın Kılınma Şekli

'Bir keresinde Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) nasıl kılıyor (izleye­ceğim), dedim ve onu izledim, (Bir rivayette: Rasûlullah kıbleye döndü.) Tekbir getirdi, ellerini kulakları hizasına kadar kaldırdı, (Diğer rivayette: Omuzlan hizasına kadar ellerini kaldırdı,) sonra sağ elini sol elinin, bileğinin, kolunun üstüne koydu. Sonra rükû etmek istediğinde öncekine benzer şekilde ellerini kaldırdı, rukûya gittiğinde ellerini dizlerine koydu.Sonra, başını kaldırdı (doğruldu) ve ellerini öncekine benzer şekilde kaldırdı. Sonra secdeye gitti, ellerini kulakları hizasında tuttu. Sonra oturdu, sol ayağını yaydıVyatırdı, sol

"A" j **\> *^î* ^~ffl>J <j*'j™ J* -1**--* ^ ^r»'j ^'j Ju *=*' j* ^'j J> .M1 ■& j* IV/317, H.no:18766; IV/316, H,no:18746 (& 'Jİ ü^' '& «£ * j^ At J^ Jr> tf); IV/317,

H.no:18758;IV/317-318,H.no:18768. c-Rukû ile ilgili:

<&'} J* yi '£>'? (jfj jX*j şli Âl Ji» Ai J^-j y'j Jlî ^ ^ Jîi'j ^i IV/317, H.no:18767; d-"Âmİn" deyişi ve kıyamda el bağlayışı ile ilgili:

&ıj öı*1 J^î (ÜjJ^J' M'j '^fc1* sjjÜiı p1) >'j ^iî fX.) O* Jıi J-* ûi Oj-j ı^i J-» Jw Ji'j

IV/316, H.no:18756; IV/316, H.no:18748;IV/318, H.no:18777 e-Tekbirlerde ellerin, teşehhüdde ise parmağın kaldırılması ile ilgili:

 J                        lP"^ '&- £* f^'i 41* Al ^ Al Jjl'j LiLi- c-i1^ Jl> ,^'r^1 JJ'j j*

IV/316-317,H.no:18757;İV/316,H.no:İ8749-18751,18755; IV/318,H.no:18773. f-Tekbirlerde ellerin kaldınlması ve kıyamda el bağlayışı ile İlgili:

lC-lt j *f-İ J* İî-i t-Tj »^ ^ C\ Jj> ^-J şt Âl ,/* *^U tftl ^ <^ i* y4' J*' y^" J^J Jlj&^-S

 IV/316. H.no:18754;'

g-Sağa-sola selâm vermesi İle ilgili: IV/317, H.no: 18759.

h-Dİğer rivayetler:

rV7319,H.no:18779-18780.

Müslim, Salât, 54; Ebû Dâvûd, Salât, 115-116, 176, 184, H.no:723-726, 728, 737, 957, 997; Tirmizî, Salât, 70, H.no:248; Nesâî, İftitâh, 4-5, 9, 11, 36, H.no:877, 880, 885 (her üç rivayet de muhtasar olarak), 887, 930; Tatbik, 97, H.no:1157; İbn Mâce, İkâme, 3, 14, 15, H.no:810, 855, 867 (her üçü de muhtasar olarak); D&rimî, Salât, 92, 35, 39, 41, H.no:1364, 1244,1250,1255 (muhtasar olarak).

Ayrıca bir sonraki 475/1345. hadise bk.

219 Metinde geçen (j*uiı) kelimesi insanın koluna, bileğine denir ki dirsekten avuç içine kadar olan kısımdır. (Bk. Âsim Efendi, Kamus Tercemesi, 1/1167; Karahisarî, Ahterî-i kebir, 50)

Namazın Kılınma Şekli______________________________________________________95

elini uyluğunun (yani) sol dizinin üstüne koydu, sağ dirseğinin ucunu da sağ dizinin üstüne koydu. Sonra parmaklarını kapattı, tam halka şeklinde tuttu (Bİr rivayette: Orta ve baş parmağını halka şeklinde tuttu ve şehadet parmağı ile işaret etti), sonra (şehadet) parmağını kaldırdı ve o parmağını dua ederken hareket ettirdiğini gördüm.

Bundan sonra soğuk bir zamana rast geldim ve elbiselerine bürünmüş insanları soğuktan dolayı elbiselerinin altında (tuttukları) ellerini (şehadet parmaklarım) hareket ettirirken gördüm.'

§İkinci tarikle gelen rivayette benzeri nakledildi, ziyade olan kısım:

(Vâil) dedi ki:

'Sonra onu gördüm şöyle yapıyordu,' (râvi) Züheyr iki parmağını kapatıp baş parmağını orta parmağın üzerine getirip şehadet parmağı ile işaret ederek gösterdi.

(Râvilerden) Âsim kendisine Abdülcebbar'ın bir yakınından gelen Vâil'in şu sözünü nakletti:

'Daha sonra oraya geldim, insanların üstünde bornozlar220 ve çeşitli giysiler vardı. Onları elbiselerinin altında işte böyle yaparken (şehadet par­maklarım oynatırken) gördüm.

§Üçüncü tarikle gelen rivayette de benzeri nakledildi, ziyade olan kısım:

(Vâil) dedi ki:

Sonra sol elini sol dizinin üstüne koydu ve sağ kolunu da sağ dizinin üstüne koydu, sonra şehadet parmağı ile işaret etti, (bu durumdayken) baş parmağını orta parmağının üstüne koydu ve diğer parmaklarını kapattı.

AÇIKLAMA

Namaza başlarken elleri kaldırmak ittifakla meşrudur ve hikmeti bazı fakihlere göre sağır olanlara namazın başladığını işarettir.221 Cumhura göre hükmü sünnettir. Sadece Davûd ez-ZâhiiTye göre farzdır. Ancak rukûya giderken ve rukûdan kalkarken elleri kaldırmanın hükmü konusunda müctehid imamlar ihtilaf ettiler:

1-Hanefî imamları İmam Âzam, Ebû Yusuf ve Muhammed'e göre namazda iftitah tekbiri (ayrıca kunut ve bayram namazı tekbirleri) dışında eller kaldırılmaz. İftitah tekbirinde eller kulak hizasına kadar kaldırılır. Kıyamda sağ el sol el Üzerine konularak göbek, altından bağlanır.222

2-İ.Mâlik'e göre namazda iftitah tekbiri dışında eller kaldırılmaz. İftitah tekbirinde eller hafifçe kaldırılır, kadınlar da aynı hükme tabidir.223

220 Bornoz (^» başlıklı giysi, cübbedir. (Bk. tbnÜ'1-Esîr, Nihâye, 1/122)

221  İbn Hümam, Fethu'l-Kadîr, 1/282-283

222  İmam Muhammed, el-Hucce alâ Ehli'l-Medine, 1/94; Âsâr, (Thk. Ebu'1-Vefâ el-Efgânî), 1/129, H.no: 73; Merğınânî, Hidâye, 1/47; Kâsânî, Bedaiu's-sanâV, 1/199, 201.

223 Sehnûn, Müdevvene, 1/74; İbn Rüşd, Bidayetü'l- mücîehid, 1/99

 

96_________________________________________________Namazın Kılınma Şekli

İ.Mâlik'ten gelen diğer rivayette rukûya giderken ve rukûdan kalkarken eller kaldırılır. Bu görüş İmam Muhammed tarafından el-Hücce'de tenkid edilmiştir.224

Kıyamda elleri bağlamak İ.Mâlik'e göre farz namazda değil, nafilelerde olur. Çünkü kıyam uzadığında insan ellerini bağlayarak kendisine yardımcı olur.225

3-İ.Şafiî'ye göre İftitah tekbirinde elleri kaldırma ile birlikte rukûya giderken ve rukûdan kalkarken elleri kaldırmak sünnettir. Ona göre rukûda elleri kaldırma konusunda 12 sahâbîden rivayet bulunmaktadır. Eller omuz hizasına kadar kaldırılır. Ancak eller iki secde arasında kaldırılmaz. Kıyamda sağ el sol el Üzerine konularak göbek üstünde tutulması müstehabdır.226

4-Hanbelîlere göre iftitahta, ayrıca rukûya giderken ve rukûdan kalkarken elleri kaldırmak müstehabdır. Eller omuz ya da kulak hizasına kadar kaldırılır. Sağ el sol el üzerine konularak göbek altında bağlanır. Sağ el sol bilek ve kolun bir kısmı üzerine konulur.

Ellerin göbek üzerinde bağlanması ile ilgili İ. Ahmed'den ikinci rivayet yanında, ikisi arasında muhayyer olduğuna dair de rivayet bulunmaktadır.227

§Teşehhüdde işaret konusunda İhtilaf edildi:

1-Hanefılerde sağ el kapatılır, işaret parmağı kaldırılarak işaret edilir. İşaret yeri konusunda iki görüş var: a-(iâıvı -—iıv ûî j+sX) derken işaret edilir, b- (*_W oi m—il)

derken parmak kaldırılır ve (.5W) derken de indirilir. Bu işarette şehadet parmağı kaldırılır, küçük ve adsız parmak kapatılıp, baş parmak orta parmak üzerine konulur.228

2-$afıîlere göre teşehhüd süresince parmaklar kapatılıp sadece şehadet parmağı ile işaret edilir.229

3-Hanbelîlere göre teşehhüdde sağ el kapatılıp şehadet parmağı ile işaret etmek müstehabdır, ancak hareket ettirilmez.230 Abdullah b. Zübeyr anlattı:

(ı^/tti ı-^l j^i ö\<r yjı jl)

"Hz. Peygamber (teşehhüdde) parmağı ile işaret eder, (ama) parmağını hare­ket ettirmezdi."2

§Teşehhüddeki işaret konusunda çeşitli rivayetler bulunmaktadır:

1-Vâİl b. Hucr'dan gelen (Müsned Trc. 474/1344.) hadiste küçük, adsız ve orta

parmak kapatılır, baş parmak da onların üzerine konulur (baş parmakla orta parmak

halka şeklinde birleşir) ve şehadet parmağı İle işaret yapılır.

2-Müslim'in İbn Ömer'den rivayetinde şu şekilde geçmektedir232:

 * İ)i ^L> iti J_,_j Oİ SjL—İL jLi

224 l.Muhammed, el-Huccey i/94; İbn Rüşd, age., 1/96

225  Sehnûn, age., 1/74; îb Rüşd, 1799

226 İ.Şafiî, Ümm, 1/125-126; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/71-78 227Zerkeşî, Şerh, 1/298; İbn Kudâme, Muğnî, 1/511, 514-515.

228  İbn Abidîn, Refut-tereddüdfi akdi esâbi' ınde't-teşehhüd, (MecmûatÜ'r-resâil ile birlikte) 1/120,124

229 Şîrâzî, age., 1/78.

230 Zerkeşî, Şerh, 1/317; İbn Kudâme, Muğnî, 1/573.

231 £bö Davûd, Salat, 181

232 Müslim, Mesacid, 115,Aynca bk. Ahmed b. Hanbel, H/131

Namazın Kılınma Şekli

'Rasûlullah teşehhüd için oturduğunda sol elini sol uyluğunun üzerine ve sağ elini de sağ uyluğuna koyardı, parmaklarını elli üç şeklinde kapatır ve şehadet parmağı ile işaret ederdi.'

Bu hadisteki işaret şu şekildedir: Baş parmak yumulur, şehadet parmağının köküne getirilir ve küçük, adsız, orta parmak kapatılır, sonra şehadet parmağı ile işaret edilir.233

§Bu rivayette o dönemde Araplar arasında bilinen el ile hesap işareti nakle­dilmektedir; bunlar birçok rivayette geçmektedir. Birler, onlar, yüzler ve binler şeklinde her bir sayının farklı işareti bulunmaktadır, bunlar aşağıdaki şekildedir:

Bir: Sadece küçük parmak kendisine yakın avuç içine kıvrılır.

İki: Küçük ve adsız parmak beraber avuç içine kıvrılır.

Üç: Küçük, adsız ve orta parmak beraber avuç içine kıvrılır.

Dört: Yukarıdaki üç işaretinden sadece küçük parmak açılır.

Beş: Ayrıca küçük ve adsız parmak da açılır.

Altı: Adsız parmak kapanır, diğerleri açılır.

Yedi: Küçük parmak avuç içine gelen kısmında baş parmağın dibine/köküne konulur.

Sekiz: Adsız parmak da onlann (yedi işaretindeki şeklin) üzerine konulur.

Dokuz: Orta parmak da onlann (sekiz işaretindeki şeklin) üzerine konulur.

Onlar: Bunlan göstermede baş ve işaret parmakları kullanılır.

On: Baş parmağın başı şehadet parmağın uç tarafına konulur.

Yirmi: Baş parmak şehadet ve ortak parmak arasında tutulur.

Otuz: On sayısının aksine şehadet parmağının baş tarafı baş parmağın başına konulur.

Kırk: Baş parmak işaret parmağının üst orta boğumuna konulur ve bu durumda baş parmak kendi dibine doğru kıvrılır.

Elli: Baş parmak kendi dibine döndürülür, yumulur.

Altmış: Kırkın tersine şehadet parmağı baş parmağın sırtına konulur.

Yetmiş: Baş parmağın üstü şehadet parmağının üst orta boğumuna bırakılır ve şehadet parmağının ucu baş parmağa doğru gönderilir.

Seksen: Şehadet parmağının ucu kendi köküne doğru çevirilir ve baş parmak da kendi tarafından onun yanına yerleştirilir.

Doksan: Şehadet parmağı baş parmağın köküne getirilir ve baş parmak ken­disine bitiştirilir.

Yüzler: Birler gibidir, dokuz yüze kadar sol elde yapılır. Binler: Onlar gibidir, sol elde yapılır.234

233 Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, III/167; Mübârekpûrî, Tuhfetü'l-Ahvezî, 11/158

234 San'ânî, Sübülü's'-setöm, 1/363-364

98

Namazın Kılınma Şekli

475/1345-Vâil b. Hucr'dan (Radıyaiiahü anhy?35

Kendisi Hz. Peygamber'i namaza gireceğinde tekbir alırken ellerini kaldırdığını gördü,

(Râvilerden) Hemrnam,236 kulakları hizasına (kadar kaldırarak) vasfetti/ açıkladı.

Sonra Rasûlullah (Satiaiiam aleyhi ve seitem) elbisesine büründü,237 (Kıyamda) sağ elini solunun Üzerine koydu. Rükû edeceğinde ellerini elbisesinden çıkarttı, sonra ellerini kaldırdı, tekbir aldı ve rukûya gitti, 'Semi'a'llahü limen hamiden' dediğinde ellerini kaldırdı, secdeye gittiğinde de ellerinin arasına secde yaptı.

NOT: Soğuk günlerde elleri elbise altında gizlemenin caiz olduğu anlaşıl­maktadır, çünkü buna ihtiyaç vardır, İhtiyaç bazen zaruret gibi hüküm ifade eder, kolaylık getirir.

Sened: > îiîfc- Uiîf ^i J> j j«i Ji ilîı* 'J

Sahih: Mtisned, IV/317-318, H.no:18768.

Hadisin tahrici ve diğer rivayetler için bir önceki 474/1344. hadise bk.

236 Ahmed b. Hanbet'in şeyhi/hocası

237 Râzî, Muhtâru'S'Sthâh, 593

Namazın Kılınma Şekli                                                                                                             99

476/1346-Atâ b. Sâib nakletti:238

Bana göre benden daha güvenilir bir kişi Salim el-Berrâd (EbÛ Abdullah) şunları anlattı:

(Bir keresinde) Ebû Mes'ûd el-Bedrî (Radıyaiiaha anh) bize:

'Size Rasûlullah 'm (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) kıldığı namaz gibi bir namaz kılayım mı?' dedi ve tekbir getirdi, (kıyamdan) sonra rukûya gitti ve elleriyle diz kapaklarını tuttu, parmaklan ise inciklerinde (aşağı uzanmış) açık duru­yordu. (Bir rivayette: Dizlerinin gerisine doğru parmaklarının arasını açtı.) Vücû­dundan her şey tam olarak (rükû) hâline gelecek şekilde (eğilip) kollarını koltuk altlarından uzaklaştırdı/açtı. Sonra 'Semi'a'UahÜ limen hamiden' diye­rek doğruldu, her uzvu tam olarak düzeldi. Sonra tekbir getirip secdeye gitti, her uzvu tam yerine gelecek şekilde (secdeye kapanıp) kollarım koltuk altlarından uzaklaştırdı/açtı. Sonra her uzvu tam doğruluncaya kadar başını kaldırıp (secdeden kalktı), sonra ikinci defa secdeye gitti. İşte bu şekilde bize dört rekat kıldırdı. Sonra dedi ki:

'Rasûlullah'in namazı böyleydi, Rasûlullah'ı bu şekilde (kılarken) gördüm.'

238 Sened:

Sahih: Müsned, IV/119, H.no:17013; Diğer rivayet için bk. IV/120, H.no:17018; Benzer rivayet için bk. V/274, H.no:22259; Ebû Dâvâd, Salât, 144, H.no:863; Nesâî, Tatbîk, 3, 5, H.no:I034-I036; Dârimî, Salât, 68, H.no:1310. Bennâ hadisin senedindeki râvilerin sika olduklarını söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/150.

100___________________________________________________Namazın Kılınma Şekli

477/1347-Ebû Süleyman Mâlik b, Huveyris el-Leysî (Radıyaiiahu an/o;239

Bir gün arkadaşlarına:

'Rasûlullah'ın (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) namazının nasıl olduğunu size göstereyim mi?' dedi. Vakit, namaz vakti değildi. (Ebû Süleyman) ayağa kalktı, kıyamı düzgün bir şekilde yaptı (güzelce ayakta durdu),240 sonra rukûya gitti ve rukûyu da düzgünce yaptı, sonra başını kaldırıp (doğruldu) ve kısa bir süre ayakta öylece kaldı. Sonra secdeye gitti, sonra başını kaldırarak (oturdu) ve oturacağında tekbir getirirdi, kısa bir süre öylece kaldı, sonra (tekrar) secdeye gitti.

§(Râvilerden) Ebû Gılâbe ekledi: 'O, şeyhimiz Amr b. Selime el-Cermî'nin kıldığı namaz gibi namaz kıldı ki Amr Rasûlullah döneminde imamlık yapardı.'

§(Râvilerden) Eyyûb de şöyle dedi: 'Sizde görmediğim bir şeyi Amr b. Selime yapıyordu; iki secdeyi yapıp başını kaldırdığında (biraz) oturacak şekilde doğrulurdu/dururdu, sonra birinci ve ikinci rekattan ayağa kalkardı.'

AÇIKLAMA

İki secdeyi tamamladığında teşehhüd olmadığı hâlde hemen ayağa kalkıl-maması bazı âlimlerce tavsiye edilmektedir. Mâliki, Şafiî ve Hanbelî mezheplerinin kabul ettiği bu oturuşa celse-i istirahat denir.241 Bu rivayette de sahabi olan Amr b. Selime'nin (v.85/704) namazı örnek gösterilmiştir. Rasûlullah zamanında imamlık yapan bu sahâbî Mekke'nin fethinden sonra Müslüman olmuştur. Hadise şu şekildedir:

Mekke'nin fethinden sonra Yemenli Cerm kabilesi İslâm'ı öğrenmek için Peygamberimiz'e bir heyet gönderdi. Bu heyette Amr'ın babası Selime de vardı. Rasûlullah gerekli bilgileri verdikten sonra İçlerinde Kur'ân'ı en iyi okuyan/bilen kişinin namaz kıldırması gerektiğini belirtti. Selime'nin oğlu Amr ise, gelen kervan­lardan Rasûlullah ile ilgili haberleri duyuyor, kabilesini ziyaret eden Müslümanlar­dan Kur'ân ayetleri ezberliyordu. Heyetin Rasûlullah'a geldiği sırada kabilesinde Kur'ân'ı ondan daha iyi bilen yoktu, yedi veya sekiz yaşlarında olmasına rağmen imamlık görevi verildi.242 Daha sonra Amr Rasûlullah'ı ziyaret etti. Hayatı boyunca kendi kabilesinde namaz kıldırdı. Hz. Ömer zamanında da Basra'ya yerleşti.243

Sened: ~4** J> */■

Sahih: Müsned, V/53-54, H.no:20418; Benzer rivayetler İçin bk. V/53, H.no:20410, 20414-20416; IH/436, H.no:15536-15537; III/436-437, H.no:15541 (493/1363. hadis); Buharı, Ezan, 84; Müslim, Salât, 24-26; Ebû Dâvûd, Salât, 116, H.no:745; Nesât, îftitâh, 4, 85, H.no:878-879, 1022, Tatbik, 18, 36, H.no:1054, 1083; îbn Mâce, îkâme, 15, H.no:859; Dârimî, Salât, 41,H.no-.1254.

Aynca bk. 493/1363 ve 690/1560. hadisler. 240Bennâ,üge., III/150

241 Halil, Muhtasar, 21-22; Şîrâzî, Muhezzeb, 1/78; Zerkeşî, Şerh ale'l-Hımkî, 1/313-315

242 Buharı, Meğazi, 53

243  İbnü'1-Esîr, Üsdü'l-Ğabe, IV/234-235; İbn Abdilber, İsiîâb, IÜ71179, H.no: 1922; îbn Hacer, Isabe, III/176, H.no: 6852

Namazın Kılınma Şekil________________________________________________101

Ebû Gılâbe ve Eyyûb es-Sahtiyânî gibi kişiler de kendisinden hadis nakleden tabîûn arasındadır ve hocaları Amr'ın namaz kılma şeklini bize aktarmaktadırlar.

Hanefılere göre ikinci secdeden sonra teşehhüd yoksa hemen ayağa kalkılır, oturulmaz. Gelen bu rivayetler ise Rasûlullah'in zayıflık ya da ihtiyarlık hâline hamledilir, sünnet değildir.

244 Kâsânî, Bedaiu's-sanâi1,1/210-211

102                                                                                               Namazın Kılınma Şekil

 

478/1348-Abdurrahman b. Ganm'dan:245 Ebû Mâlik el-Eş'arî (Radtyaiiahuank) kavmini topladı ve: 'Ey Eş'arîler topluluğu! Toplanın! (Aynca) kadınlarınızı ve oğullanma toplayın ki bize Medine'de namaz kıldıran Rasûlullah'ın (Saiiaiiam aleyhi ve seiiem) namazını size öğreteyim' dedi.

Bunun Üzerine hepsi toplandı, kadınlarını ve oğullarını topladılar. Ebû Mâlik abdest aldı, abdestin nasıl alınacağını onlara gösterdi ve abdest suyunu ilgili uzuvlara iyice ulaştırdı/yıkadı. Gölge (zevalden) dönüp yön değiştir­diğinde (yani Öğle vakti) kalktı, ezan okudu, erkekleri öne saf tutturdu, onla­rın arkasına (bulûğa ermeyen) erkek çocukları aldı, erkek çocukların arkası­na da kadınları saf tutturdu. Sonra namaz kameti getirdi, öne geçti, ellerim kaldırdı ve tekbir getirdi. (Ayakta) Fatiha ve uygun gördüğü bir sureyi için­den okudu. Sonra tekbir aldı ve rukûya gitti, rukûda üç kere 'Subhanallahi ve bihamdihi* dedi. Sonra 'Semi'a'llahü îimen hamideK dedi ve tam olarak doğruldu. Sonra tekbir getirdi ve secdeye gitti, sonra tekbir getirdi ve başım (secdeden) kaldırdı. Sonra (tekrar) tekbir getirdi ve secdeye gitti, sonra tekbir getirdi ve ayağa kalktı. îlk rekattaki tekbiri altı taneydi,246 ikinci rekata kalkarken de tekbir getirdi. Namazı bitirince kavmine döndü ve şöyle dedi:

'(Namazdaki şu) tekbirimi ezberleyin, rükû ve secdemi öğrenin! (Çünkü) bu, gündüzün şu vaktinde bize namaz kıldıran Rasûlullah'ın namazıdır. Ayrıca Rasûlullah namazı bitirince insanlara döndü ve şöyle dedi:

"Ey insanlar! İyi dinleyin, düşünün ve (şunu) bilin ki izzet ve celâl sahibi Allah'ın Peygamber ya da şehit olmayan (bazı özel) kullan vardır. Onların meclislerine ve Allah'a olan yakınlıklarına Peygamberler ve şehitler bile gıpta ederler."

Sened:

Hasen: Müsned, V/343, H.no:22804; Benzer rivayetler için bk. V/341-342, H.no:22794; V/342, H.no:22795-22796; V/341, H.no:22791; V/344, H.no:22809 (479/1349. hadis); V/344, H.no:228U; V/344, H.no:22814-22815; Ebû DâvÛd, Salât, 96, H.no:677.

Bennâ, hadis hakkında Münzİrî ve Hâkim'in görüşlerini nakleder. Münzirî: "Ahmed b. Hanbel ve Ebû Ya'lâ hasen bir isnadla nakleder"; Hâkim: "İsnadı sahihtir" derler. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/152. Senedinde Şehr b. Havşeb vardır. Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için bk. 4/4. hadis.

Ayrıca bir sonraki 479/1349 ve 610-611/1480-1481. hadiselere bk, Şahid rivayet için 626/1496. hadise bk. 246 Altı tekbir şunlardır: İftitah tekbiri, rükû ve secde tekbirleri, İkinci rekata kalkma tekbiri.

Namazın Kılınma Şekli_____________________________________________________103

İnsanların uzağından bedevilerden bir adam geldi, Allah'ın Peygamberi­ne eliyle işaret etti ve:

iEy Allah 'in Peygamberi! Peygamber ya da şehitlerden olmadıkları hâlde Peygamber ve şehitlerin bile onların meclislerine ve Allah'a olan yakınlıklarına gıpta ettikleri bu kişileri bize anlat/vasfetV dedi. Bedevinin bu sorusu üzerine Rasûlullah'm yüzü açıldı/sevinçle doldu ve şöyle dedi:

"Onlar, insanlardan kimsesiz247 ve farklı kabilelerden olan248 bazı kişilerdir ki aralarında yakın akrabalık durumu yoktur. (Ancak) birbirlerini Allah için severler, birbirlerine samimi/dürüst davranırlar. Kıyamet günü Allah onlar için nurdan minberler yaratır ve onları üzerlerine oturtur, onların yüzlerini nurlandırır ve elbiselerine de nur saçar. Kıyamet günü insanlar korku içinde olacakları hâlde bu kimseler korku taşımazlar. Onlar kendilerine korku verilmeyen ve üzüntüye düşmeyecek olan Allah'ın velileridir (dostlarıdır)."'

AÇIKLAMA

Ebû Mâlik el-Eş'arî'nin çok güzel bir eğitim ve tebliğ metoduna şahit oluyoruz. Onları toplaması, saflar hâline getirmesi, abdest ve namazı anlatırken Rasûlullah'tan (Sallaltahü aleyhi ve sellem) gördüğü şekilde aktarması bu güzelliğin birer parçalandır. Rasûlullah gibi davranması yanında Rasûlullah'm bir sözünü nakletmesi de anlatılan şeyin kalıcı olmasını sağlamaktadır. Rasûlullah bu hadisinde Müslümanlar'in Allah İçin birbirlerini sevmeleri ve karşılıklı davranışları dürüstlük/samimiyet temeline dayanması gerektiğini vurgulamaktadır ki Allah'ın sevdiği, Peygamber ve şehitlerin kendilerine gıpta ettiği kişiler işte bunlardır, kurtuluşa erenler bu kişilerdir.

Ayrıca bu hadisten cemaatle namaz kılan, ancak birbirleriyle akrabalık bağı olmayan kişilerin Allah için birbirlerini sevmeleri gerektiği ve namazın böyle bir sonucu olduğu anlaşılmaktadır.

• §Bu rivayette Rasûlullah rukûda Uç kere 'Subhanallahi ve bihamdihi' dediği nakledilmektedir. Başka rivayetlerde de "Subhane Rabbiye'l-azîm' dediği nakledilir. Peygamberimiz namaz kılarken, rükû ve secdelerde farklı zikir ve teşbihlerle Allah'a tazimde bulunmuştur. İmam Nevevî (v.676/1277) el-Ezkar isimli kıymetli eserinde bu teşbihlerle ilgili hadisleri toplamıştır249 ve bu eser Türkçe'ye terceme edilmiştir. Bizim de namazdaki teşbihlerimiz mutlaka Rasûlullah'mki gibi olmalıdır.

247 İbn Hacer, Fethu'l-Bart, VI/264; İbn ManzÛr, UsanÜ'l-Arab, XV/165

248 Mtlnavî, Feyzu 'l-Kadîr, IV/364

249 Bk. Nevevî, Ezkar, 103-105

104________________________________________________Namazın Kılınma Şekli

479/1349- Ebû Mâlik el-Eş'arf den (Radıyaiiaha anhy.25Q Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) kıyam ve kıraat açısından dört rekat arasında denge kurardı. Daha çok insanın (yetişip) sevap alması için ilk rekatı en uzun rekat olarak kılardı. Erkeklerin (saffını) erkek çocukların önünde tutar, çocuklar (bu şekilde) onların arkasında olurdu. Kadınların (saffını da) da erkek çocuklarının arkasında tutardı. Her secdeye gittiğinde tekbir alırdı, her kalkışında tekbir alırdı. İki rekat arasında oturduktan sonra (ayağa) kalkarken tekbir alırdı.

Sahih: Müsned, V/344, H.no:22809; Haris b. Ebû Üsâme, Müsnedü'l-Hâris, 1/270, H.no:151. Heysemî, senedinde Şehr b. Havşeb'in bulunduğunu belirterek râvi hakkında tenkidlerin bulunduğunu söyler ve "İnşallah sikadır" der. Bk. Mecma', 11/130. Bennâ ise bu râvinin Yahya b. Maîn ve Ahmed b. Hanbeİ tarafından sika sayıldığını ifade eder ve Yakub b. Süfyan'ın şu sözünü aktarır. "İbn Avn 'onu terk ettiler' dese de o sika biridir". Bk. Bulûğu 7-emânî, III/153. Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi İçin bk. 4/4. hadis. Hadisin tahrici için bir önceki 478/1348. hadise bk.

Namazın Kılınma Şekli                                                                                                           105

480/1350-Muhammed b. Atâ, Ebû Humeyd es-Sâidî'den (Radıyaiiaha anh) nakletti:251

Ebû Humeyd'in (RadıyaiiaM anh) şöyle dediğini işittim ki o, Hz. Peygamber­den (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) (bu tür haberleri) nakleden on sahabeden birisidir, diğeri de Ebû Katâde b. Rib'î'dir:

'Ben Rasûlullah'ın namazını sizin en iyi bileninizim.' Oradakiler:

'Rasûlullah'la sohbette bizden eski/önce ve itaatte bizden çok ilerde değilsin' deyince Humeyd şöyle dedi:

'Bilâkis, (dediğinizin tam tersi.)'

'O zaman arz et/anlat!'

'Rasûlullah namaza kalktığında ayakta tam dik olarak durdu, (tekbirde) ellerini omuzları hizasına indirdi. Sonra 'Allahü ekber' dedi ve rukûya gitti, dengeli olarak eğilip, başını salmadı ya da (yukarıya) kaldırmadı ve ellerini diz kapaklarına koydu. Sonra 'Semi'a'llahü limen hamiden' deyip (başım) kaldırdı, her kemik yerini tam olarak alacak şekilde doğruldu. Sonra secdeye gitti ve 'Allahü ekber' dedi, pazılarını (kollarını) karnından uzaklaştırdı ve açtı. İki ayağının parmaklarını dikti.252 Sol ayağını yatırdı ve üzerine oturdu, her kemik yerini alacak şekilde durdu. Sonra tekrar secdeye gitti ve 'Allahü ekber' dedi, sonra (sol) ayağını yatırdı ve üzerine oturdu, her uzuv yerine dönecek şekilde durdu. Sonra kalktı ve ikinci rekatta da böyle yaptı. İki rekatı kıldıktan sonra253 kalkarken tekbir getirdi, namazın başlangıcındaki gibi ellerini omuzlan hizasına kaldırdı. Sonra öncekinin benzeri şekilde kıldı. Namazın biteceği son rekata gelince sol ayağını (sağ tarafa) çıkarttı ve sol kabası üzerine (teverruk yaparak) oturdu,254 sonra selâm verdi.

251 n         j

Sened: eü

Sahih: Müsned, V/424, H.no:23490; Buhâk, Ezan, 145; Ebû Dâvûd, Salât, 116, 177, H.no:730, 963; Tirmizî, Salât, 78, H.no:260 (Hadisin Enes'ten de şahidi bulunmaktadır. Ebû Humeyd'in hadisi İse hasen-sahihtir); 103, H.no:293 (hasen-sahih); 110, H.no:304 (hasen-sahih); Nesâî, Tatbîk, 6, H.no:1037 (muhtasar olarak); Sehv, 2, H.no:l 179 (muhtasar olarak); Îbn Mâce, İkâme, 1, 15, 72, H.no:803 (muhtasar olarak), 862-863, 1061; Dârimî, Salât, 70, 92,H.no:1313,1363.

Ayrıca bk. 659/1529. hadis.

252 (^ii - £i) Şeklinde ha noktalı (mu'cem) olursa, dikti anlamına gelir. (Bk. İbnÜ'1-Esîr, Nihâye, m/408); Bazı rivayetler de bu şekildedir. (Bk. Nesâî, Tatbîk, 48; îbn Mace, tkame, 72; İbn

,   *" Aynı sahabiden gelen Ebû Dâvûd rivayetinde (jo^ı j*;« üt)  İki rekatı bitirip kalktıktan  sonra' şeklindedir. (Bk. Ebû Davûd, Salât, 114, H.no: 730)

Verik (iSjjJi) baldır ve üst kısmıdır. Teverruk (-üjjJi) baldırın üstüne oturmaktır. Bk. Râzî,  trfuhtârj 17-718; Karahisari bunu, sol yanı üstUne oturup İki ayağını sağ tarafından çıkartmak, şeklinde terceme etti. (Bk. Ahterî-i kebir, 1/172)

106________________________________________________Namazın Kılınma Şekli

AÇIKLAMA

Birinci ve ikinci teşehhüdde oturma şeklinde müctehid imamlar ihtilaf ettiler, Bunun nedeni farklı rivayetlerin bulunmasıdır. İki oturuş şekli bize intikal etmiştir. Meverruk (dy-3): Îbnü'1-Esir (v.606/1209) bunu, ayakları sağ taraftan

çıkartmak ve sol oyluk üzerine gelecek şekilde yere oturmak diye,255 Hanbelî fakihî Hırakî (v.324/936) ise, sağ ayağı dikip, solu sağ uyluğun altından dışarı çıkartıp kabalar Üzerine oturmak, şeklinde açıkladı.256

2-İftirâş (j*j-At\): Sol ayağı yatırıp üzerine oturmak ve sağ ayağı dikmek

şeklindeki oturuştur.257

Mezheplerin teşehhüdde oturuş şeklindeki görüşleri:

1-Hanefilere göre ilk ve son teşehhüdde iftiraş şekliyle oturmak müstehabdır. Rivayetlerde gelen son teşehhüddeki teverruk oturuşu ile ilgili rivayet Rasûlullah'ın zayıflığı ya da ihtiyarlık dönemine aittir.238

2-Mâlikîlere göre her iki oturuşun da teverruk şeklinde olması ve sağ ayağın dikilmesi müstehabdır.259

3-Şafiîlere göre birinci teşehhüdde iftiraş, son teşehhüdde teverruk şekliyle oturulması müstehabdır. Çünkü rivayetler bu şeklidedir.260

4-İmam Ahmed'e göre ilk teşehhüdde iftiraş, dördüncü rekattaki teşehhüdde teverruk şeklinde oturulması müstehabdır. Sabah ve cuma namazı gibi iki rekath namazlarda son oturuş iftiraş şeklinde olmalıdır.261

§Kadının teşehhüdde oturuşu Mâlikîlere göre erkeğin oturuşu gibidir. Hanefi, Şafiî ve Hanbelîlere göre teverruk şekliyle oturur, bu tesettür açısından onun için daha uygundur. Ahmed b. Hanbel'den gelen diğer rivayette, kadın için hangi oturuş şekli tesettüre uygunsa o şekilde oturur.62

§Celse-i istirahat (w>-yı =u«-): İki secde arasında ya da ikinci secdeden sonra

teşehhüd yoksa da biraz oturmak. Bu konuda mezheplerin görüşleri farklıdır:

1-Hanefilere göre iki secde arasında fazla oturulmaz, ayrıca ikinci secdeden

sonra teşehhüd yoksa hemen ayağa kalkılır, oturulmaz. Rivayetlerde gelen bazı

anlatımlar Rasûlullah'ın ihtiyarlık dönemi için geçerlidir.263

2-Celse-i istirahat Şafrîler ve Hanbelilere göre  müstehabdır ve "Rabbi'ğ-fır

lî" cümlesini bir ya da üç kere söyler.264

235 lbnü'1-Esîr, Nihâye, V/175

256 Geniş bilgi için bk. îbn Kudâme, Muğnî, 1/571-572

257  Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, İÜ/172; Mübârekpûrî, Tuhfetü'lAhvezî, ü/154

258 Kâsânî, Bedaiu's-sanâi', 1/210-211

259 Îbn Rüşd, Bidayetü'l-müctehid, 1/98; Mübârekpûrî, age., ü/154

260 Şîrâzî, Mühezzeb, 1/78, 82

261  Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, Mesâil, 80,99; İbn Kudâme, age., 1/571-572.

262  Abdullah, age., 79; Sehnûn, Müdevvene, 1/72-73; Şîrâzî, age., 1/78; Kâsânî, age., 1/211; İbn Rtlşd, age., 1/98

263 Kâsânî, age., 1/210; MUbârekpûrî, age., U/144

264  Şîrâzî, age., 11/78; Zerkeşî, Şerh ale'l-HıraM, 1/313-315; İbn Hacer, Fethu'l-Bârt, H/302; Münâvî, Feyzu'l-Kadîr, V/158

Namazın Kılınma Şekli________________________________________________107

Uzun kıraatten ya da kıyamdan yorulan kişinin celse-i istirahat şeklinde ya da teşehhüdde tevemık şeklinde oturması caizdir, ancak kıyamı kısa olan kişinin bunları yapmaması gerekir, diyerek iki görüşü birleştirmek mümkündür. Doğrusunu Allah bilir.

* Namazı Kötü Kılanın Hâli ve Uyarılması

481/1351-Ebû Hüreyre'den (Radtyaiiaha anhy}65

Mescide bir kişi girdi ve namaz kıldı. Sonra Hz. Peygamber'in (SaiiaiiaM

aleyhi ve seikm) yanına geldi, selâm verdi. Rasûlullah da onun selâmını aldı ve

kendisine şöyle dedi:

"Dön ve tekrar namaz kıl! Sen gerçekte namaz kılmadın."

Adam döndü (ve namaz kıldı), bunu üç kere aynı şekilde tekrarladı, sonra:

'Seni hak ile gönderen (Allah'a) yemin ederim ki bunun dışında daha

iyisini yapamıyorum, bana (doğrusunu) Öğret!' deyince Rasûlullah şöyle

buyurdu:

"Namaza kalktığında tekbir al ve Kur'ân'dan kolayına gelen bir bölüm

oku! Sonra rukûya git ve azaların tam yerleşecek şekilde rukûda kal!

Sonra secdeye git, ve azaların tam yerleşecek şekilde secdede kal! Sonra

başını kaldır ve iyice kalkıncaya kadar doğrul! Sonra (tekrar) secdeye git,

Sahih: Müsned, 11/437, H.no:9601; Abdürrezzâk, 11/370, H.no:3739; Buhârî, Ezan, 95, 122; tsti'zân, 18; Eymân, 15; Müslim, Salât, 45-47; Ebû Dâvûd, Salât, 144, H.no:856; TirmizS, Salât, 110, H.no:303 (hasen-sahih); İsti'zân, 4, H.no:2692; Nesâî, İftitâh, 7, H.no:882; îbn Mâce, İkâme, 72, H.no:1060.

Rifâa b. Râfi'den şahidi için bir sonraki 482/1352. hadise bk. Ayrıca 473/1343 ve 427/1297. hadislere bk.

108_______________________________________________Namazın Kılınma Şekli

ve azaların tam yerleşecek şekilde secdede kal, sonra baştnı kaldır ve tam oturacak şekilde doğrul!

Sonra namazının bütününde hep böyle yap!"

AÇIKLAMA

Buradaki kişi Hallâd b. Râfi'dir. Kendisi Rifâa'mn kardeşi olup, Bedir sava­şına katılan sahabilerdendir.266 Ancak râviler kusurlu olan konularda edeben kişilerin adını zikretmemektedirler. Bu kişinin camide İki rekat kıldığı rivayet edilmektedir67 ve bunun tahiyyetii'l-mescid namazı olduğu tahmin edilmektedir.268

Ayrıca burada Fâtiha'dan bahsedümemekte, bilâkis Kur'ân'dan kolayına gelen bir bölümün okunması istenmektedir. Bazı rivayetlerde ise:

(*—LUj tx—Tj Jl—û jjji j^-ıi 'Ülj \j\i ö\j *ıU* ö\S~ Ol») "Eğer Kur'ân'dan biliyorsun onu oku,

»269

değilse yüce Allah'a hamdet, tekbir getir ve lâilahe illallah, de!       ve

(\jü Oİ &\ «ı—i 1—tj ö\j—Ü>\ fLj İyi ^ ) "sonra Fâtiha'yı ve Allah'ın okumanı dilediği kadar (Kur'ân'dan bölümleri) okul"270 şeklinde farklı nakiller bulunmaktadır.

^İbn Hacer, Fethu'l-Bari, 1/451; Azim&bMÎ,Avnü'l-Ma'bûd, 111/66; Mübârekpûrî, Tuhfetü'l-

ahvezî,IUlll

261 Nesâî, Salat, 67, H.no:1314

mBennk, age., III/155

269EbÛ Dâvûd, Salat, 148, H.no:861; Tirmizî, Salat, 228, H.no:302

mEbû Dâvûd, Salat, 148, H.no:859

Namazın Kılınma Şekli                                                                                               109

482/1352-RasÛlullah'm ashabından olan Rifâa b. Rafı ez-Zürakî'den

271 (Radıyatiahü anh)'.

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) mescidde otururken bir adam geldi ve ona yakın bir yerde namaz kıldı. Sonra Rasûiullah'ın yanına geldi, Rasûlullah ona şöyle dedi:

"Namazını tekrar kıl! Sen gerçekte namaz kılmadın."Adam döndü ve önceki kıldığı gibi namaz kıldı. Sonra Rasûiullah'ın yanına geldi, Rasûlullah ona:

"Namazını tekrar kıl! Sen gerçekte namaz kılmadın" dedi. O kişi:

'Ey Allah'ın RasûlÜ, nasıl yapmam gerektiğini bana öğret!' deyince Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Kıbleye döndüğünde tekbir getir! Sonra Fâtiha'yi/ ardından da dile­diğin kadar Kur'ân'dan oku! Rukûya gittiğinde avuçlarını diz kapaklarına koy, sırtını uzat ve rukûunu düzgün yap! Başını kaldırdığında belini dik tut ki kemikler yerlerine gelsin/düzelsin. Secdeye gittiğinde secdeni tam yap, başını kaldırdığında sol uyluğunun üzerine otur!

Sonra bunu her rekat ve secdede yap/uygula!"

Sened: 'j* öü"j 'j^ £0 Jl «iıij '£ 'j'y}\ >•&■ J, J^ J, *j* 'j* }JS 'J, Z^- \î'jşj Jıî

Sahih: Müsned, IV/340, H.no:18896; İkinci rivayet: IV/340, H.no:18898; Ebû Dâvûd, Salât, 144, H.no:856; Tirmizt, Salât, 110, H.no:302 (Ebû Hüreyre ve Ammar b. Yâsir'den şahidi vardır. RiSa b. Rafı' hadisi de hasendir); Nesâi, Tatbîk, 15, 77, H.no:1051, 1134; Sehv, 67, H.no:1311-1312; Dârimt, Salât, 78, H.no:1335.

Ebû Hüreyre'den şahidi için bir önceki 481/1351. hadise bk.

Bu rivayet 427/İ297. hadiste zikredilmişti.

110_____________________________________________Namazın Kılınma Şekli

§Aynı râviden ikinci tarikle gelen rivayet:

Rasûlullah'la beraber mescidde bulunuyorduk, bir adam geldi ve mescidin bir kenarında namaz kıldı. Rasûllah onu izlemeye başladı. Sonra o kişi Rasûlullah'ın yanma geldi ve selâm verdi. RasÛlullah onun selâmım aldıktan sonra şöyle dedi:

"Namazını tekrar kıl! Sen gerçekte namaz kılmadın." Adam-iki ya da üç kere namazı tekrarladı, üçüncü ya da dördüncüde (olmayınca) şöyle dedi:

'Seni hak ile gönderen (Allah'a) yemin ederim ki kendimi zorladım (olmadı), bana öğret göster!' Hz. Peygamber:

"Namaz kılmak istediğinde abdest al, abdestini güzelce tamamla, sonra kıbleye dön! Sonra tekbir al ve Kur'ân'dan oku! Sonra rukûya git ve azaların tam yerleşecek şekilde ruküda kal, sonra başını kaldır, iyice kalkıncaya kadar doğrul! Sonra secdeye git, ve azaların tam yerleşecek şekilde secdede kal! Sonra baştnı kaldır ve iyice kalkıncaya kadar doğrul! Sonra (tekrar) secdeye git, ve azaların tam yerleşecek şekilde secdede kal, sonra_ayağa kalk!

Namazı işte bu şekilde tamamlarsan tam kılmış olursun, bundan bir şey eksiltirsen namazından eksiltmiş olursun."

AÇIKLAMA

Bu hadislerden namazı tadil-i erkân üzere (rükünlerini tam yaparak) kılmanın Önemi anlaşılmaktadır. RasÛlullah (Salhliaha aleyhi ve sellem) bu şekilde kötü kılana yavaş yavaş ve her bölümü güzelce kılmasını emretmektedir. Sonunda o temiz/saf insan kendisine doğrunun öğretilmesini istemektedir.

Bu rivayetlerde namazın keyfiyeti ve farz, sünnet gibi birçok hükümleri bulunmaktadır. Bunlar da ilerde tek tek mufassal olarak açıklanacaktır. Burada müctehidlerin görüşleri mutlaka bilinmeli, sahabe, tabiûn ve etbaın görüşleri ince­lenmelidir. Her emir vücûb (farziyet) ifade etmez.

ŞNamazın sıfatında (kılınma şeklinde) ittifakla sabit olan farzlar, çünkü bunlar Kufân ve Sünnetle sabit, namazın ana parçalandır ve bu konularda ihtilaf yoktun

1-Niyet ve iftitah tekbiri, (Burada kalb ile niyet önemlidir, dil ile niyet ulemânın tavsiyesidir, sünnette yoktur. Serahsi şöyle dedi: O* »u» tf sJ-uı tfy* MO 'Niyet kalble hangi namaz olduğunu bilmektir', Kasânî dedi ki: (usi\ J-* M') 'Niyet kalbin fonksiyonudur/amelidir.')

2-Kıyam,

3-Kıraat,

4-Rukû,

5-Secdeler,

6-Son oturuş,

7-Namazda bir rükünden diğerine intikal.273

272 Serahsî, Mebsût, 1/81; Kâsânî, Bedâiu's-Sanâi', I/İ27; Tahanevî, l'lâu's-Sünen, MI/149

273  İmam Şafiî, Ümm, 1/120-124,136; Sehnûn, Müdevvene, 1/68,70; Şîrâzî, Mühezzeb, i/70, 79, 82; Kâsânî, age., 1/105, 160-164; Merğınânî, Hidâye, 1/46; İbn Rüşd, Bidayeîü'l-müctehid, 1/80, 87-90; İbn Kudâme, Muğnt, 1/447, 505,525,537, 550, 571; Meydanı, Lübab, 1/79-80.

Namazın Kılınma Şekli_________________________________________________111

§Farziyeti ihtilaflı olan konular:

Müctehid imamlar arasında bazı konular ihtilaf edildi, bunların nedeni hadislerdeki lafızların vücub (kesin emir) ya da nedb (tavsiye) ifade etmesindeki anlayış farkından kaynaklanmaktadır.

1-Son oturuşta teşehhüd okumak, (Şafiî ve Hanbelîlere göre farz, Hanefilerde vacib ve Mâlikîlerde sünnettir.)274

2-Son oturuştaki salavatlar, (Şafıîlerde farz, Hanefilerde ve Mâlikîlerde sünnettir ve Hanbelilerde İki görüş vardır.)275

3-Namazdan selâm ile çıkmak, (Cumhura göre farz, Hanefilerde vacibdir. İmam Âzam'a göre kendi isteği İle namazı bitirmek ve namazdan çıkmak farzdır.)276

4-Tadil-i erkân, (Cumhura göre farz, İmam Ebû Hanîfe ve Muhammed'e göre vacibdir.)277

5-Rukûdan doğrulmak (kavme), (Şafiî ve Hanbelilerde farz, Hanefilerde vacib, Mâlikilerde ise farz veya sünnet şeklinde iki görüş bulunmaktadır.)278

6-lki secde arasında oturmak, (Cumhura göre farz, İmam Ebû Hanîfe ve Muhammed'e göre vacibdir,)279

7-Namaz için kamet getirmek, (Ezan ve kamet cumhura göre sünnet-i müekkededir, ancak o bölgedeki Müslümanlar bunları tümüyle terk ederler ve bu konuda ısrarlı olurlarsa okumaya zorlanırlar. Mâlikiler ve Hanbeliler mescid cemaati için bunların farz olduğunu belirtmektedirler.)280

8-Namazdaki teşbih ve tekbirler, (Cumhura göre İftitah dışındaki tekbirler sünnettir.281)282

§Mezheplere göre namazın farzları (rükünleri):

A-Hanefi mezhebine göre namazın rükünleri altıdır:

1-lftitah tekbiri,

2-Kıyam

3-Kıraat,

4-Rukû,

5-Secdeler,

6-Son oturuş (teşehhüd okuyacak kadar).283

274  t.Şafiî, age., 1/145-146; Şîrâzî, age., 1/78-79; Merğınânî, age., 1/52; İbn Rüşd, age., 1/93; İbn Kudâme, age,, 1/658; Mevsılî, İhtiyar, 1/54

275 Şîrâzî, age., 1/79; Kâsânî, age., 1/213; Merğınânî, age., 1/52; İbn Kudâme, age., 1/581

276 Şîrâzî, age., 1/80; Kâsânî, age., 1/194; İbn Rüşd, age., 1/94; İbn Kudâme, age., 1/588-589

277 Şîrâzî, age., 1/82; Kâsânî, age., 1/163; İbn Rüşd, age., 1/97; İbn Kudâme, age., 1/541

278  İ.Şafiî, age., I/135-İ36; Şîrâzî, age., 1/82; İbn Rüşd, age., 1/97; İbn Kudâme, age.. 1/546-547; Haddâd, el-Cevheratü'n-neyyira, 1/67

279 İ.Şafiî, age., 1/138-139; SehnÛn, age., 1/73; Şîrâzî, age., 1/82; Merğınânî, age., 1/49; İbn Kudâme, age., 1/543

280 Şîrâzî, age., 1/55; Kâsânî, age., 1/147; İbn Rüşd, age., 1/79; İbn Kudâme, age., 1/428

281  Kunut ve cenaze namazı tekbirleri bu hükmün dışındadır.

282  İ. Şafiî, age., 1/132,135; Şîrâzî, age., 1/82; Kâsânî, age., 1/210-211; Merğınânî, age., 1/50; İbn Rüşd, age., 1/88; tbn Kudâme, age., 1/541

283  Merğınânî, age., 1/46; Mezhebin namazlardaki rükün anlayışı budur, ancak rükünleri tamamlayıcı bazı şartlar vardır, imam İle cemaatin aynı namazı kılmaları vb. Bu şartlar için bk. Kâsânî, age., 1/138-146

112                                                                                                           Namazın Kılınma Şekli

B-Mâlikilere göre on beştir:

1-Niyet (belli bir namaza),

2-Me'mûmun (tabi olanının) imama uymaya niyet etmesi,284

3-Tahrime tekbiri285,

4-Kıyam,

5-Fâtiha okumak,

6-Fâtiha'yı ayakta okumak

7-Rukû,

8-Rukûdan doğrulmak (kavme),

9-Secdeler,

10-Secdeden kalkmak/iki secde arasında oturmak,

11-Son oturuş,

12-Selâm vererek namazdan çıkmak,

13-Tâdil-i erkan,

I4-Tertip (rükünleri sırasıyla yapmak),

15-Rukû ve secdeden doğrulunca biraz durmak (itidal). 286

§Şafîîlere göre on dörttür:

1-Niyet,

2-Tahrime tekbiri,

3-Kıyam,

4-Fâtiha okumak,

5-Rukû,

6-Rukûdan doğrulmak (kavme),

7-Secdeler,

8-İki secde arasında oturmak,

9-Son oturuş,

10-Son teşehhüd (son tahİyyat),

11-Salavat okumak,

12-îlk selâm

13-Tâdil-i erkan,

14-Tertip (rükünleri sırasıyla yapmak).287

ŞHanbelilere göre farzlar on tanedir:

1-Tahrime tekbiri

2-Fâtiha okumak,

3-Rukû,

4-Rukûdan doğrulmak (kavme),

5-Secdeler,

6-lki secde arasında oturmak,   .

284  Bu, aynı zamanda Hanefî mezhebinin de görüşüdür, ancak namazın farzını sayarken bunu zikretmezler, cemmatle namaz konusunda geçer.

285  Namaza başlama tekbirine tahrime tekbiri de denir, çünkü bu tekbirle dünyalık birçok şey haram kılınır (yasaklanır), tpkı hacca ya da umreye başlarken ki ihram gibi.

286 Halil, Muhtasar, 21-22; Desûkî, Haşiye, 1/231-241

287 Şîrâzî, age., 1/82

Namazın Kılınma Şekli_____________________________________________________113

7-Son oturuş,

8-Son teşehhüd (son tahiyyat), 9-Selâm ile namazdan çıkmak, 10-Tertip (rükünleri sırasıyla yapmak).288

* Namaza Başlamak ve Huşu

: Ju; Ât Jü

II*        >

Allah Teâlâ buyurdu:

'...ki onlar (kurtulanlar) namazlarında huşu içinde olanlardır...'

(Müminûn 23/2)

483/1353-HZ. Ali'den (Radıyallahü anhy?İ9 RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Namazın anahtarı temizlik (abdest), (namazda dünyevî) yasakların başlangıcı tekbir almak ve yasakların sona ermesi de selâm İledir.290"

NOT: Rasûlullah Efendimiz (Saüallahü aleyhi ve sellem) bazı konulara vurgu yapmaktadır. Namazdaki üç temel konu şunlardır:

288 İbn Kudâme, age., 1/657-659, Ayncabk. 1/502,505,509,519,537,545,553,563,573,581,590

289

Sahih: Müsned, I/I23, H.no:1006; Benzer rivayet için bk. 1/129, H.no:1072; Ebû Dâvûd, Taharet, 31, H.no:61; Salât, 73, H.no:618; Tirmizî, Taharet, 3, H.no:3; Dârimî, Vudû', 22, H.no:693; İbn Mâce, Taharet, 3, H.no:275; Dârekutnî, 1/360, 379; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/15, 173, 253, 379; Suyûtî, hadisin hasen olduğunu belirtir. Bk.el-Câmİu's-sağîr, H.no:8193. Aynca 181/489. hadise bk.

Bu rivayet 760/1630. hadiste zikredilecektir.

Hadisin şâhidleri:

a-Câbir'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.181/489 ve 24/894. hadisler.

b-Ebû Saîd'den {Radıyallahü anh) şahidi için bk. Tirmizî, Salât, 62, H.no:238 (hasen); îbn Mâce, Taharet, 3, H.no:276; Dârekutnî, 1/359, 365; Hâkim, 1/223-224, H.no:457 (Hâkim, Müslim'in şartına/râvisine göre sahih olduğunu söylemiş, Zehebî de onaylamıştır); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/379-380;

c-lbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Heysemî hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinin zayıf olduğunu belirtir. Bk. Mecma', 11/104

d-Abdullah b. Zeyd'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Heysemî hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinin zayıf olduğunu belirtir. Bk. Mecma', 11/104

e-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/15. 290 Lafız olarak, "Yasaklan başlatan tekbirdir ve yasağı sona erdiren selâmdır" şeklindedir.

114_______________________________________________Namazın Kılınma Şekli

1-Temizlik (İbadete başlamadan önce görünen ve görünmeyen pisliklerin temizliği yapılır, abdest alınır.)

2-îftitah/tahrime tekbiri (Bu tekbirden sonra namaz dışında başka bir şeyle uğraşmak yasaktır. Bazı ibadetlerde böyle sıkı bir disiplin bulunmaktadır, tıpkı hacdaki ihram gibi. Amaç insanları bir süre de olsa dünya hayatından ve sıkıntı­lardan uzaklaştırmak, kul olduğunu hatırlatmak ve onu dinlendirmektir.)

3-Selâm (Yasakların sona ermesinin bir sembolüdür.)291

484/1354-Fadl b. Abbas'tan (Radıyaiiahu anhümây.292

RasÛlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:

"Namazlar ikişer ikişer kılınır. Her iki rekatta teşehhüd (tahiyyat) okursun, itaatkâr bir şekilde olur ve huşu İçinde davranırsın, boyun bü­kersin. Sonra (dua için) ellerini kaldırırsın."

291 Bennâ, a#e., İÜ/159 Sened:                 f

Sahih: Müsneâ, 1/211, H.no:1799; Benzer rivayet:

Bk. IV/167, H.no: 17454; Tirmizî, Salât, Î66, H.no:385 {)'&... Z&İ 'ğ ds"j ıir üi iıji jüO lafzı ile nakleder ve şunu ekler: "İbnü'l-Mübârek'in dışındakiler bu hadiste şu lafzı nakleder: Ç-CU '^ iuî j^' \ ^)Hocam Muhammed b. İsmail el-Buhârî'nin şöyle dediğini işittim: 'Şu'be bu hadisi Abdürabbih b. Saîd'den rivayet etti ve bazı yerlerde hata yaptı. Meselâ senedde 'Enes b. Ebû Enes' dedi. Hâlbuki o, İmran b. Ebû Enes'tİr. Ayrıca 'Abdullah b. el-Hâris'ten' diye nakilde bulunur. Bunun doğrusu: 'Abdullah b. Nâfî' İbnü'l-Amyâ', Rabîa b. Hâris'ten' şeklindedir. Yine Şu'be senedde: 'Abdullah b. el-Hâris, Muttalib'den, o da Hz. Peygamber'den' der. Fakat doğrusu: 'Rabîa b. el-Hâris b. Abdulmuttalib, Fadl b. Abbas'tan, o da Hz. Peygamber'den' şeklindedir. Dolayısıyla Leys b. Sa'd'ın hadisi Şu'be-nin hadisinden daha sağlamdır/kuvvetlidir"; İbnü'l-Mübârek, Zühd, s.404, H.no:1152; îbn Huzeyme, 11/220, H.no:1212; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/451, H.no:I441; Taberânî, el-Mu'cemü'i-kebîr, XVIII/295, H.no:757; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, Ü/487-488.

Görüldüğü gibt Ahmed b. Hanbel'İn her iki senedi de Leys b. Sa'd kanalı ile gelmiştir. Bu ise daha kuvvetli isnadla nakledildiğini gösterir.

Ahmed Muhammed Şâkir "Hadîsin senedi su götürür/tartışılır. İnşallah sahihtir" der.

Namazın Kılınma Şekli_____________________________________________________115

(Duada ellerin kaldırılış şeklinin nasıl olduğu sorulunca şöyle) buyurur:

"Avuçlarını yüzüne döndürerek ellerini Rabbine kaldırır:

ıYa Rabbi! Ya RabbM'dersin."

Kim bunu yapmazsa (Rasûlullah) onun hakkında şiddetli şeyler söyledi.

NOT: Bu hadiste namazda huşu konusunun önemi zikredilmektedir. Namazın bize tesirli olması bilinç derecesine ve huşûya bağlıdır.

Hadiste Rasûlullah'ın ağır ifadeler kullanmasını Abdullah b. Mübarek'in dışındakiler; 'O namaz noksandır' şeklinde açıkladı.293

485/1355-Ebû Hüreyre'den (Radıyaitahüanh):294 Hz. Peygamber (Saitaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi: "Şuradaki kıblemi görüyor musunuz? Sizin huşu hâliniz ve rukûu-nuzdan hiçbir şey bana gizli kalmaz."

Aynı râviden ikinci tarikle gelen rivayet:

Hz. Peygamber şöyle dedi:

"Ben sizin huşu hâlinizi (kıbleye dönsem de) görüyorum."

293

Tirmizî, Salat, 160, H.no:385.

Sened: ^/

Sahih: Müsned, 11/365, H.no:8756; İkinci tarik: 11/244, H.no:7329; Benzer rivayetler için bk. 11/303, H.no:8011 (^> #Gj > ^ Ji) ziyadesi ile; 11/375, H.no:8863 (aynı ziyade ile); Mâlik,

Kasr, 70; Bu/ıan, Salât, 40; Ezan, 88; Müslim, Salât, 109.

Hadisin sebeb-i vürûdu sayılabilecek bir başka rivayet de şöyledir:

Bk. A/Hj/ıed, 11/449, H.no:9758; Diğer benzer rivayetler için bk. 11/234, H.no:7198: ti/379, H.no:8911(^f ^OfLr^^^f J^î ^<O ı^LJ-t^ÛJ Jıi); 11/505, H.no:10513:

n/319, H.no:8238. Heysemî, hadisin Bezzâr tarafından nakledildiğini, râvilerin sika olduklarını belirtir, fakat Ahmed b. Hanbel tarafından nakledildiğine değinmez. Bk. Mecma', Ü789.

116_______________________________________________Namazın Kılınma Şekli

AÇIKLAMA

Birinci rivayetteki istifham inkârîdir. Yani şu kıbleme bakın, ben arkam size dönükken hareketlerinizi, ayrıca huşu hâlinizi görmekteyim, şeklinde onları Rasûlullah (Sailailahü aleyhi ve sellem) uyarmaktadır. Rasûlulrah'ın görüşü tek yöne bağlı değildir ve bu da onun mucizelerindendir. Bu nedenle Buharı söz konusu hadisi Alâmâtün-Niibüvve (Peygamberliğin alâmetleri) konusuna almıştır.

Müslim'de geçen bir rivayette Ebû Hüreyre şöyle anlattı:

ajV ili) M *__iJ lJ-bi ^l» LJ-ai ■J^ LJ-" ty , J-ail

Rasûlullah bir gün bize namaz kıldırdı. Namazı bitirince döndü şöyle dedi: "Ey Filan! Namazı güzel kılmaz mısın? Namaz kılan kişi namazda kendisini kontrol etmez mi? O ancak kendisi için namaz kılıyor. Vallahi ben önümden gördüğüm gibi

295

arkamdan da görürüm.

Bu gözle olmayan bir görüştür ki Allah'ın izniyle normal şartlar dışında ger­çekleşir. Âhirette Allah'ın görülmesi de bu şekilde olabilir. Doğrusunu Allah bilir.296

486/1356-Mutarrif babasından (Radıyaiiahu anh) nakletti:29?

Rasûlullah'ın (SaiiaiiaM aleyhi ve sellem) yanma geldiğimde kendisi namaz kılıyordu ve göğsünden tencerede (kaynayan suyun) cızırtısı gibi ağlama sesi geliyordu.

295 Müslim, Salat, H.no:423; Beyhakî, 11/290

296 Benna, a^e., III/161

397                        -       '                       't

Sahih: Müsned, IV/25, H.no:16269; İkinci tarik: IV/25, H.no:l6264 (Rivayetin sonunda Abdullah b. Ahmed b. Hanbel şöyle der: "((t£iı 'j>) ekini sadece (babamın hocası) Yezid b.

Hârûn nakletti"); Benzer rivayetler için bk. IV/26, H.no: 16278 rivayet (y» C^îf) lafzı ile başlar; Ebû Dâvûd, Salât, 157, H.no:904 (»ısüı > » *$) lafzı ile; Nesûî, Sehv, 18, H.no:1212 («•£}) lafzı ile nakledilir.

Mutarrif in babası, Abdullah b. eş-Şihhîr b. Avf tır.

Namazın Kılınma Şekli     _____                _____         _______             ______    117

487/1357-Zeyd b. Hâlid el-Cühenî'den (Radyaiiahu a**;:298

RaSÛlUİlah (SallallahU aleyhi ve setlem) dedi ki:

"Kim iki rekat kılar, bu iki rekatta da dikkatli olur/bir şey unutmazsa Allah onun geçmiş günahlarını affeder."

AÇIKLAMA

Namaz özel bir kulluk şeklidir, şeklini ve şartlarını Allah ve Rasûlü belirler. Bu ibadete başlandığında dünya ile irtibatın kesilmesi ve önceden mubah olan yeme, içme ve konuşma gibi amellerin yapılmaması emredilmiştir. Dünyevî birtakım ameller namazda yasak olduğu için yasağın başlangıcı olan tekbire tahrime tekbiri (yasaklan başlatan tekbir) denmiştir. Müsned Trc. 483/1353. hadiste geçtiği gibi, bu yasağın başlangıcı tekbir ile sonu da selâm iledir. Bu konudaki hükümler:

1-Namaza iftitah tekbiri ile başlamak cumhura göre farzdır. Çünkü bütün hadislerde İftitah tekbiri zikredilmektedir. Bir farzın (meselâ namazın) edasında Rasûlullah'ın sürekli uyguladığı ve hiç bırakmadığı ameller farz kapsamına dahildir.

Ancak Saîd b. Müseyyeb, Hasan el-Basrî, Katâde, Hakem ve Evzaî'den Olu­şan küçük bir azınlığa göre sünnettir.299

2-tftitah tekbirinin 'Allahü Ekber' şeklinde olmasında icma' vardır. Ancak başka lafızla bu emrin yerine getirilmesinde müctehid imamlar ihtilaf ettiler:

a-İmam Ebû Hanîfe'ye göre, 'Allahü Ekber' dışında Allah'ı tazim için kullanılan başka bir lafız kullanmak caizdir, t. Muhammed'e göre, onun yerine geçer, ancak tahrimen mekruhtur. Î.Ebû Yusufa göre, 'Allahti Ekber' lafzını söyle-yemezse başka tekbir lafızları yeterlidir, bu zaruret hâli yoksa yeterli değildir.

b-îmam Mâlik, Şafiî ve Ahmed'e göre sadece 'Allahü Ekber' lafzı geçerlidir.300

Sened: j

Sahih: Müsned, V/194, H.no:2l587; Benzer rivayette Zeyd b. Eşlem ile Zeyd b. Hâlid el-CUhenî arasında Atâ b. Yesar bulunmaktadır:

Bk. IV/I17, H.no:16991; Ebû Dâvûd, Salât, 158, H.no:905 (Ebû DâvÛd bu hadisi hocası Ahmed b. Hanbel'den nakleder. Müsned'de de bu senedle nakledilir. Fakat Ahmed b. Hanbel hocasının ismini künyesi (Ebû Âmir) ile verirken Ebû Dâvûd ismi (Abdulmelİk b. Amr) ile vermiştir.)

Hz. Osman (b. Affân)'dan şahidi için bk. 12/882. hadis (Müsned, 1/67, H.no:484; Benzer rivayetler için bk. 1/57, H.no:400 (200/508. hadis); 1/68, H.no:489; Mâlik, Taharet, 29; Buhârî, VudÛ', 24; Müslim. Taharet, 6; Nesâî, Taharet, 68-69,94, H.no:84-85,116; îbn Mace, Taharet, 6, H.no:285; Dâritnî, Vudû', 27, H.no:699; Tayâlısî, s.13-14, H.no:76-77; Beyhakî, ŞuabÜ'l-îmân, m/10-11, H.no:2729. t" İbn Rüşd, Bidayetü't'tnüctehid, 1/88; Bennâ, age., III/162

300 İmam Şafiî, Ümm, 1/121-122; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/70; İbn Rüşd, age., 1/88-89; İbn Kudâme, Muğnî, 1/506; Meydanî, Lübab, 1/80.

118________________________________________________Namazın Kılınma Şekli

Bu konuda ihtiyatlı olmak ve namaza sadece 'Allahü Ekber' lafzı ile başla­mak gerekir. Çünkü hadislerde sadece bu lafız emredilmektedir.

Tekbir konusundaki farklı anlayış hadislerdeki manalardan çıkmaktadır:Bazı hadislerde "Allahü Ekber" lafzı zikredilmekte, bazılarında İse (.*&* ^-/) " Namazın tahrlmesi (mubahların yaşattığı), tekbir ile (başlar)," denmektedir.

3-Namazda huşu emredilmiştir. Huşu; tevazu ve hürmet etmek manalarına gelir.301

HuşÛ bazen kalbî amel olur, saygı ve korku gibi, bazen de bedenî bir amel olur, sükûnet gibi. İkisi de namazda çok önemlidir.

Hz Ali'ye '...ki onlar (kurtulanlar) namazlarında huşu içinde olanlardır... ayeti sorulunca şöyle dedi:

'Huşu kalbde olur. Müslüman kişiye karşı omuzunu düşük tutman ve namaz­da başka tarafa dönmemen (gerekir).'303

Saîd b. Müseyyeb namazda sakalını oynayan bir adam görünce şöyle dedi: 'Onun hakkında, eğer kalbinde huşu olsaydı uzuvlarında da huşu olurdu, diye 304

düşünüyorum.'304

* İftitah Tekbirinde ve Diğer Tekbirlerde Elleri Kaldırmak

 1 J ^ '^~\ roA/£ AA

 3^" *

488/1358-Hz. Ali'den (RadıyallahU anhy.

305

301   Kasanı, Bedaiu's-sahâbe, 1/215; tbnü'1-Esîr, Nihâye, II/4

302 îbn Hacer, Fethu'l-Barî, II7225

303   Abdullah b. Mübarek, ZüftJ, 1/403, H.no:1148; Hâkim, 11/426, H.no: 3482; ü/279, H.no:3333

304  Abdürrezzak, 11/266, H.H.no: 3308; &n £Jf ^yfce, 11/86, H.no:6787; Beyhakt, E/285, H.no:3365

Saîd b. Müseyyeb'in bu sözü Hakim et-Tirmİzî'nİn rivayetinde hadis olarak geçmektedir.(Bk. Nevadiru'l-Usûl, 11/172) Ancak seneddeki Ebû Dâvûd en-Nehaî'den dolayı hadisin zayıf olduğu belirtilmektedir. (Bk. İbrahim b. Muhammed el-Hüseynî, el-Beyan ve't-Tarif, 11/169) Sened: Ji JS-')\ x* J J^ü\ J, *i)ı ±i '£ Çi*

Kılınma Şekli

!»' •■ RasÛlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) farz namaz kılmaya kalktığında tekbir ptirirken ellerini omuzlanna kadar kaldırırdı, kıraati bitirip rukûya j^deceğinde de böyle yapardı, rukûdan başını kaldırırken de böyle yapardı. Namazda oturduğunda bunu yapmazdı. İki rekattan kalkarken306 de aynı şekilde ellerini kaldırır ve tekbir alırdı. t.'

 307

 489/1359-Abdullah b. Zübeyr babasından (RadtyaiiaM anhümâ) nakletti:

Şahlh: Müsned, 1/93, H.no:717; Ebû Dâvûd, Salât, 116; 119, H.no:744, 760; İbn Mâce, Ödüne, 15, H.no:864.

H2. Ali'den nakledilen bu rivayet, Tirmizî'nin Sünen'inde Tİrmİzî'nin hocası Hasan b. Ali el-Hallâl vasıtasıyle Müsned'deki aynı senedle sonunda şu ziyade ile nakledilir;

Bk. Tirmizî, Deavât, 32, H.no:3423 (hasen-sahih). Bu ziyâde Müsned'de yine Hz. Ali'den farklı bir hadis olarak nakledilir. İlgili rivayet için bk. 511/1381. hadis. Tirmizî'nin bu rivayetinden hareketle biz de Müsned'deki iki (511/1381 ve 488/1358.) hadisi birleştirerek okuyabiliriz.

Sahabi Ebû Humeyd'den gelen Ebû Dâvûd rivayetinde (&*?y o> f« üi)  'İki rekatı bitirip kalktıktan sonra' şeklindedir. (Bk. Ebû Davûd, Salât, 114, H.no:730) 107 Sened: £■ ıîJ- tî>( Jıî ^ J Jn 'J< şfa ii ü'li-

Sahih: Müsned, IV/3, H.no:16044; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafın-lan nakledildiğini, senedinde Haccâc b. Ertad'ın bulunduğunu, bu râvi hakkında ihticacda ihtilaf edildiğini ifade eder. Bk. Mecma', 11/101. Bennâ bu rivayet hakkında: "Ebû Hatim, Haccâc b. Ertad'ın 'haddesenâ' lafzı İle naklettiği rivayetlerinde sâlih sayıldığını, hafızasının sağlamlığında ve doğruluğunda şüphe edilmediğini belirtir. Yahya b. Main ise sadûk oldu­ğunu fakat tedlis yaptığını belirtir. Ayrıca Yahya b. Main ve Nesâî'nin bu râvinin kuvvetli almadığını belirtirler. Müslim mütâbaatla rivayetlerine eserinde yer verir" der. Bk. Bülûğu'l-mânî, III/165.

Hadisin sahâbisi Abdullah b. Zübeyr el-Esedî el-Kuraşî (v.73/692), cennetle müjdelenen Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed'in oğludur. Künyesi Ebû Bekir'dir.

120

Namazın Kılınma Şekli

Rasûlullah'ı (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) namaza başlarken gördüm, ellerini

kulaklarının üzerine kadar kaldırdı.

308

490/1360-Saîd b. Sem'an anlattı:309

308 Müsned'de bu rivayetin peşinden farklı bir rivayet daha verilmiştir:

"(Ahmed b. Hanbel) dedi ki: Benim de şâhid olduğum şu rivayet Süfyan'a okundu; İbn Aclân ve Ziyad b. Sa'd bunu Amir b. Abdullah b. Zübeyr'den, o da babasından naklettiğini duydum, (babası): 'Hz. Peygamber'i böyle dua ederken gördüm' dedi, İbn ZUbeyr de (parmaklarını) bitiştirdi."

Fakat Bennâ bu ziyâde rivayeti eserinin tertip bölümünde (el-Fethu'r-Rabbânîfa) değil de şerh bölümünde (Bülûğu'l-emânfde) zikretmiştir. Hâlbuki bu rivayet farklı bir hadistir. Çünkü rivayette namazda teşehhüd hâlinde parmak kaldınlırkenkİ dua durumu anlatılmaktadır. Bu rivayetten sonra zikredilen hadis de buna işaret eder. Şuayb el-Arnavut ve ekibi peşpeşe zikredilen Uç ayn rivayeti şu şekilde numaralamışlardır: 16099, 16100/1, 16100/2. Bu numaralama sisteminde de İlk İki rivayetle değil, son iki rivayetle ilişki kurulmuştur. Ahmed Muhammed Şâkir tahricini devam ettiren Hamza Ahmed nüshasında ise ilk iki rivayetin senedi ile metni birbirine karıştırılmıştır. Eksik cümleler bulunmaktadır.

Ahmed b. Hanbe! hocası SUfyan b. Uyeyne'den 817 rivayet nakleder. Bunlardan 40'ını başka hocaları aracılığı ile yine ondan aktarır. 22 rivayeti ise (oll- J*. &/) şeklinde kıraat yolu ile rivayet eder. Bunlardan başka 7 rivayeti ise oğlu Abdullah ziyadeleri arasında hocaları vasıtası ile Süfyan'dan nakleder.

Sened: jıi^- jj j~^- ı2l^- Jii J& v^> ^ 'Jiı ^J^ J*i ^ÎA 'Ji -^jö ^ <J oî1 j* £h ı& Sahih: Müsned, Ü/434, H.no:9574; Diğer rivayet için bk. 11/500, H.no: 10440; Abdürrezzâk, ü/67, H.no:2517; Nesâî, îftitâh, 6, H.no:881; es-Sünenii'l-kübrâ, 1/308, H.no:957; îbn Huzeyme, 1/233, H.no:459; Hâkim, V336, 359, H.no:781, 856 (isnadı sahihtir); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/284; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/27, 195; X/16,19. Bazı rivayetlerde ise şöyle bir nakil yer alır:

Bk. Müsned, 11/375, H.no:8861; Benzer rivayet için bk. 11/500, H.no:10439; Ebû Dâvûd, Salât, 117, H.no:753; Tirmizî, Salât, 63, H.no:239-240; Dârimî, Salât, 32, H.no: 1240.

Namazın Kılınma Şekil______________________.______________________________121

Benî Züreyk mescidindeyken bize Ebû Hüreyre (RadıyatiaM anh) geldi ve

dedi ki:

'Üç şeyi insanlar terk etti, hâlbuki Rasûlullah onlan yapardı:

Namaz kılmaya başlayacağında ellerini uzatarak kaldırırdı,

Rukûya her gittiğinde ve rukûdan başını kaldırdığında tekbir alır ve

ellerini kaldırırdı,

Kıraatten önce dua ederek ve Allah'ın fazlından isteyerek bir müddet

sessiz dururdu.'

§(Râvi) Yezid (son cümleyi); 'Dua eder ve Allah'ın fazlından isterdi' diye nakletti.

491/1361-İbn Ömer'den (Radıyaiiahü anMmay?10

Rasûlullah (Saiiaüahu aleyhi ve seiiem) (iftitah) tekbiri alacağında ellerini omuzlan hizasına ya da yakınına kadar kaldırırdı. Rukûya gittiğinde ellerini kaldırırdı, Rukûdan başını kaldırırken ellerini kaldırırdı. Secdede bu şekilde davranmazdı (ellerini kaldırmazdı).

 Sened: i c ^ ^>> j. '^. cüo- j\"j\ '^

 i

Sahih: Müsned, 11/147, H.no:6345; Benzer rivayetler için bk. 11/133-134, H.no:6I75:

11/132, H.no:6163-6164 (Ebû Hüreyre'den naklettiği bu hadisin peşinden bir başka sened daha vererek hadisin İbn Ömer'den de nakledildiğini gösterir):

IU106, H.no:5843 («3^ £- & & '**); 11/100, H.no:5762; ü/18, H.no:4674; II/8, H.no:4540; 11/44, H.no:5033-5034 (Tâvûs'un talebelerinden biri bilinmediği için senedi zayıftır); 11/45-46, H.no:5054 (Câbir b. Yezid el-Cu'fî sebebiyle zayıftır); 11/47, H.no:508I; 11/62, H.no:5279; 11/58, H.no:4540; 11/145, H.no:6328; H/147, H.no:6346; Mâlik, Salât, 16; Buhâıİ, Ezan, 83, 86; Müslim, Salât, 21-23; Ebû DâvÛd, Salât, 115-116, H.no:721-722, 741; Tirmizî, Salât, 76, H.no:255; Nesâî, îftitâh, 1, 3, 86, H.no:874-876., 1023; Tatbik, 21, 37, 85, H.no:1057, 1086, 1142; İbn Mâce, İkâme, 15, H.no:858; Dârimî, Salât, 41, 71, H.no:1253, 1314-1316.

Namazda ellerin kulak hizasına kaldırılması ile ilgili diğer rivayetler için bk.

a-Hz. Ali'den: 511/1381 ve 488/1358. hadisler.

b-Vâil b. Hucr el-Hadramî'den: 474/1344. hadis.

122                                                                                               Namazın Kılınma Şekli

492/1362-îbn Ömer'den (Radıyaiiahü anhumây.3U Ellerinizi kaldırma(da) bidat vardır, Rasûlullah (Saliaiiaha aleyhi ve (ellerini kaldırırken) şunu geçmedi, yani göğüs hizasını.

NOT: Burada kastedilen İftitah tekbiri dışındakiler olsa gerek, çünkü İftitah tekbiri için Rasûlullah'ın omuzlan ya da kulakları hizasına kaldırdığı ile ilgili rivayetler çok fazladır. Ancak rükû ve diğer yerlerde elleri kaldırmada göğüs hiza­sını geçmemesi tavsiye edilmektedir.312

493/1363-Mâlikb. Huveyris'ten (Radıyaiiakü anhy.313

Kendisi Rasûlullah'ı (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) rukûya giderken ellerini kaldırdığını gördü, (ayrıca) rukûdan başım kaldırdığında ve secdeden başını kaldırdığında da ellerini kulaklarının üstüne314 kadar kaldırdı.

Sened: ^i j? öl^. ^'J- J, ^ 'Jt *&■ 'Ji- '^"} &%■

Hasen: Müsned, 11/61, H.no:5264; Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emâriî, İÜ/167. Fakat, senedindeki râvilerden Bİşr b. Harb el-Ezdî zayıftır. Heysemî eserine bu rivayeti almamıştır.

Ayrıca bir önceki 491/1361. hadise bk. 312 Bennâ, 0^ Sened: *-*ı

Sahih: Müsned, IÜ/436-437, H.no: 15541; Benzer rivayetler için bk. V/53, H.no:20410, 20414-20416; III/436, H.no:l5536-15537; V/53-54, H.no:20418 (477/1347. hadis); Buhârî, Ezan, 84; Müslim, Salât, 24-26; Ebû Dâvûd, Salât, 116, H.no:745; Nesâî, İftitah, 4, 85, H.no:878-879, 1022; Tatbik, 18, 36, H.no:1054, 1083; İbn Mâce, İkâme, 15, H.no:859; Dârimî, Salât, 41, H.no:1254.

Ayrıca bk. 477/1347. hadis. 314 lbnü'1-Esîr, Nihâye, III/436

Namazın Kılınma Şekli                                                                                                           123

494/1364-Meymûn el-Mekkf den:315

Kendisi İbn Zübeyr'i (Radıyaiiahüanhumâh (yani) Abdullah'ı onlara namaz kıldırırken görmüştü, namaza dururken ellerini kaldırıyor,316 (ayrıca) rukûya giderken, secdeye giderken, kıyama davranıp kalkarken ellerini kaldırıyordu. İbn Abbas'ın yanına gittim, ona şöyle dedim:

'İbn Zübeyr'i namaz kılarken öyle bir hâlde gördüm ki hiç kimseyi Öyle namaz kılarken görmemiştim'

Elleri kaldırma olayını anlattım. Bunun üzerine İbn Abbas (Radıyaitahu anktimâ) ona şöyle dedi:

'Eğer Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) namaz kılma şeklini görmek istersen İbn Zübeyr'in namazına tabi ol!'

* Ellerin Sadece îftitah Tekbirinde Kaldırılması

317

495/1365-Alkame'den:

315 Sened: î'J£ Ji\ j- iy- İJuSJi -U- 'J, O &&-

Hasen: Müsned, İ/255, H.no:2308; Diğer rivayet için bk. 1/289, H.no:2627; Ebû Dâvûd, Salât, 116, H.no:739 (Ahmed b. Hanbel'in senedi ve metni ile nakleder); Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî İle ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis. Aynca Meymûn el-Mekkî mechûl biridir. Meymûn el-Mekkî'nin buradaki (Ahmed b. Hanbel'in Müsnedİ'nde iki, Ebû Davud'un Siineni'ndeki bir) rivayetinden başka bir nakli de yoktur.

Daha önce geçen sahih hadislere muhalif bir rivayet olduğu için münkerdir. Dolayısıyla delil olarak alınmaz.

Ahmed Muhammed Şâkİr hadise hasen hükmü vermiştir.

316 Metinde geçen (^ ^) lafzı, anlaşılması için ellerim kaldırarak, şeklinde terceme edildi.

Sened: >î^*' ^ J^-*)'* -m1 j* v4^ J>. f-=£ j* oCii. üji- '^"} ıî'Îıi Sahih: Müsned, 1/388, H.no:3681; Mükerrer rivayet için bk. 1/441-442, H.no:4211;

Benzer rivayet için bk. 11/418-419, H.no:3974; Ebû pâvûd, Salât, 117, H.no:748 (Ebû Dâvûd hadisi hocası Osman b. Ebî Şeybe aracılığı ile ve aynı senedle nakleder ve rivayetin sonuna şu sözünü ekler. "Bu, uzun bir hadisin özetidir. Bu lafızla sahih değildir"); Tirmizî,

124_______________________________________________Namazın Kılınma Şekli

İbn Mes'Ûd (RadıyatlahUanh):

'Size Rasûlullah'ın (Saüaiiaha aleyhi ve seiiem) namazı gibi namaz kılayım mı?'dedi ve namaz kıldı, ellerini sadece bir kere (iftitahta) kaldırdı.'

496/1366-Berâ b. Âzib'den (Radıyaiiahu anhy.31*

Rasûlullah (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) namaza başlarken ellerini kaldırırdı, hattâ baş parmaklan kulaklar} hizasına varırdı.

AÇIKLAMA

Ellerin kaldırılması ile ilgili olarak Ebû Davud rivayetinde (>j—« ^}) 'Başka böyle yapmadı (ellerini kaldırmadı)' şeklinde nakledildi.319

Salât, 76, H.no:257 CFirmizî de bu hadisi hocası Hennâd kanalı İle aynı senedle ve ";'> Jjf j Nf lafzı ile nakleder ve şunları ifade eder: "Berâ b. Âzib'den de nakledilen İbn Mes'ûd hadisi hasendir"); Nesâî, tftitâh, 87, H.no:1024.

Hadisin senedindeki Âsim b. Küleyb hakkında cerh-ta'dil âlimleri özetle şöyle der: Ahmed b. Hanbel "Bir beis yok"; Yahya b. Maîn ve Nesâî "sika"; Ali b. el-Medînî "Tek kaldığı rivayetleri ile delil getirilmez"; İbn Sa'd: "Sikadır, kendisi ile delil getirilir"; Ahmed b. Salih "Sikadır, me'mûndur".

Bennâ hadisi nakledenlere ve değerlendirmede bulunanlara şu şekilde yer verir: "Hadis hafızlan bu hadisin hükmünde farklı görüşlerdedir. Meselâ Tirmİzî hadisi hasen, İbn Hazm ve tbn Kattan sahih, Ahmed b. Hanbel, şeyhi Yahya b. Âdem, Buhârî, Ebû Dâvûd ve Ebû Hatim ise zayıf saymışlardır. Hadisi Beyhakî, Dârekutnî ve İbn Adiy farklı bir senedle ve ( £• o_L>

J,jVt i*&iı -w f+4 '>> (4* iy Jü jij w-«)ı çw v; pkV ij-»> fM j**} /, ^j pL-j <j* Âı ^u & j_^;) lafzı

ile tbn Mes'Ûd'dan nakleder. İbnü'l-Cevzî bu tarikten gelen rivayeti Mevzûât'ında zikreder. Ahmed b. Hanbel bu tarikte yer alan Muhammed b. Câbir için: "Hiçbir şey değildir. Kendi­sinden daha şerli birinden başkasından nakilde bulunmamıştır" der. Ahmed b. Hanbel'in burada verilen senedi ceyyiddir. Fakat, senedin sahih olması metnin de sahih olmasını gerektirmez. İbn Mes'ûd birçok meselede olduğu gibi burada da unutmuştur." Bk. Bulûğu 't-emânî, 111/168-169. Heysemî de tenkid edilen senedli rivayeti verir ve Ebû Ya'lâ'nm naklettiğine işaret eder. Senedinde Muhammed b. Câbir el-Hanefî'nin bulunduğunu söyleyerek bu râvinin ihtilât ettiğini, kendisine telkîn edilen her şeyi kabullendiğini ileri sürer. Bk. Mecma', 11/101.

Sened: JJ ^ j> j—> v j* Aj J* jt m* ^-^- j-^- j>. -i-l-i b-u-

Hasen: Müsned, IV/302, H.no:18588; Mükerrer rivayet için bk. IV/301, H.no:18580; Benzer rivayetler için bk. IV/282, H.no:18398; IV/303, H.no:18598 { jû î>i 'Ji Ur ^i £$ ^%Q» J.

yi fa nuı ^t jy- 'fi^j 4ü îı J*> iı J^-J cA); IV/303, H.no:l8608 (#it 'j* Cj); Ebû Dâvûd,

Salât, 117, H.no:749,752; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/26.

Bennâ, hadisi Ebû Dâvûd, Dârekutnî, Beyhakî ve Tahâvî'ye nisbet eder ve Yezİd b. Ebû Ziyâd'ın kuvvetli olmadığını, Buhârî, Ahmed b. Hanbel, Şafiî, ibn Uyeyne, tbnü'z-Zübeyr, Dârimî vd. âlimler tarafından zayıf sayıldığını söyler. Bk. Bulûğu 'l-emânî, III/170.

Yezid b. EbÛ Ziyâd, Ebû Abdullah el-Hâşimî (v.136/753) için bk. 447/755. hadisin tahrici. 319 EbÛ Dâvûd, Salat, 116, H.no: 749

Namazın Kılınma Şekli_______________________________________________________125

Rukûda el kaldırma konusunda müctehid imamların görüşleri:

1-İmam Şafiî, Ahmed b. Hanbel ve âlimlerin bir kısmına göre rukûya gider­ken ve rukûdan kalkarken elleri kaldırmak müstehabdır. Ayrıca îmam Şafiî'ye göre İlk teşehhüdden sonra kalkarken de elleri kaldırmak müstehabdır.

2-tbn Münzir, Ebû Ali et-Taberî ve bazı Ehl-i hadise göre secdeye giderken de kaldırmak müstehabdır.

3-İmam Ebû Hanîfe, bütün Hanefî müctehidleri, Süfyan es-Sevrî ve İmam Mâlik'ten gelen meşhur rivayete göre eller sadece iftitah tekbirinde kaldırılır, başka yerde kaldırılmaz.320

* Ayakta (Kıyamda) Sağ Elin Sol El Üzerine Konulması

497/1367-(Z.)-Hz. Ali'den (Radtyaiiahü anhy.m

Sağ eli sol el üzerine koyarak göbek altında tutmak namazın sünnet-lerindendir

m Tahavî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/228; Cassâs, Muhtasarı* ihtilafi'l-utema li't-Tahavî, 1/199; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/74; İbn RUşd, Bidayetü'l-müctehid, 1/96; İbn Kudâme, Muğnî, 1/538; Meydanî, Lübab, 70-72; Bennâ, age., III/170.

Sened: üıiO-ı 'J- J^-*^ '■&■ £^- *jjO ^ı 'J- Jj~i &

Hasen: Müsned, 1/110, H.no:875; Ebû Dâvûd, Salât, 118, H.no:756; Abdurrahman b. İshak Ebû Şeybe el-Vâsıtî zayıftır. îbn Sa'd, Ebû Dâvûd ve Nesâî bu zatı zayıf sayarlar. Buhârî de Ahmed b. Hanbel'in bu râvi hakkında: "münkeru'l-hadis" dediğini nakleder. Bk. ed-Duafâ, s.21. Ziyâd b. Zeyd es-Süvâî ise mechuİ biridir. Abdurrahman b. İshak hakkında geniş bilgi için bk. 271/1141. hadisin tahrici. Hadis şâhidleri ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.

Hadisin şâhidleri:

a-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi:

Bk. Ebû Dâvûd, Salât, 118, H.no:755; Nesâî, İftitah, 10, H.no:886; /6n Mâce, İkâme, 3,H.no:811.

b-Câbir'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 498/1368. hadis.

c-Hülb et-Târden (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 499/1369. hadis.

d-Sehl b. Sa'd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 500/1370. hadis.

e-Gudayf b. Hâris'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 501/1371. hadis.

f-Şeddâd b. Şürahbil, İbn Abbas, Yala b. Mürre, Ebu'd-Denİâ ve Ukbe b. Ebû Âişe'den (Radıyallahü anhüm) şahidi için bk. Heysemî, bu hadisleri Taberânîye nisbet eder. Bk. Mecma', 11/104-105.

126________________________________________________Namazın Kılınma Şekli

AÇIKLAMA

Rivayetlerde geçen sünnettendir (u-Ji ^) lafzı Rasûlullah ve sahabe tarafından

sürekli yapılan ameller için kullanılmıştır. Sahabeden sonra bu lafzı kullanan âlimler olmuştur ve en çok zikreden İmam Mâlik'tİr. Zira o, Medineliler'in ameline (sünnetine) önem vermekte ve delil olarak kullanmaktadır.

§Bw sünnettendir şeklinde sahabeden gelen bazı hükümler:

1-Hz. Ali (Radıyallahü anh): 'Bayram namazına yürüyerek gitmek sünnet­tendir:m

'İmamın farz namazdan sonra namaz kıldığı yeri değiştirmesi, farklı yerde nafile namaz kılması sünnettendir.''7'13

'İmam sustuğunda/okuyamadığında (ayeti söyleyip) yardımcı olmak sünet-tendir.'324

'Ramazan bayramı namazına gitmeden bir şey yemek sünnettendir.'   5

2-Abdullah b. Mes'ûd (Radıyallahüanh): 'Teşehhüdü gizli okumak sünnettendir.'326 'Biriniz cenazeyi takip ederken tabutun dört tarafından da tutması sünnet­tendir.'321

'Ev sahibinin imam olması sünnettendir.'

3-Abdullah b. Ömer (Radıyallahü anhümây. 'Namazda oturulduğunda sağ ayağı yatırıp, sol ayağı dikmek sünnettendir.'

4-İbn Abbas (Radıyallahü anhümâ): 'Hac için sadece hac aylarında ihrama girmek sünnettendir.'3

'Cenaze namazında Fatiha okumak sünnettendir.'3

'Bir kişi oturduğunda terliklerini çıkarması ve yan tarafına koyması sünnettendir.'332

'Kişinin bir teyemmümle sadece tek farz namaz kılması sünnettendir.'

5-Enes b. Mâlik (Radıyallahü anh}: 'Müezzinin sabah ezanında 'hayye ale'l-felah' dedikten sonra 'es-Salâtü hayrun mine'n-nevm' demesi sünnettendir.'' 'Cuma günü gusül almak sünnettendir.'1"35 'Mescide sağ ayakla girmek ve sol ayakla çıkmak sünnettendir.'336

322  Tirmizî, Cum'a,30, H.no: 530

323 Beyhakî, es-Sünenü's-suğrâ, 1/395, H.no: 674

324 Beyhakî, III/213, H.no: 5584

325 Beyhakî, III/283, H.no: 5953

326 Ebû Dâvûd, Salat, 179, H.no: 986; Tirmizî, Salat, 101, H.no: 291

337 Beyhakî, IV/19, H.no: 6625

338  Şafiî, Müsned, 1/55

329 İbn Huzeyme, 1/338, H.no: 678

330 Buharı, Hac, 33 33lTirmizî, Cenaiz, 39, H.no: 1026

332  Ebû Dâvûd, Libas, 41, H.no: 4138

333 Beyhakî, 1/221, H.no: 997

334 İbn Huzeyme, 1/202, H.no: 386; Beyhakî, 1/423, H.no: 1835

335 Beyhakî, 1/1296, H.no: 1314

336 İbn Huzeyme, 1/338, H.no: 791

Namazın Kılınma Şekli________________________________________________127

6-Ebû Berze el-Eslemî (Radıyailahu anhy. ""Ezanı yüksek bir yerde ve kameti mescidin içinde okumak sünnettendir.'331

7-Ebû Cuhayfe (Radıyallahü anhy. İlk rekattan kalkarken kişinin yere elleriyle dayanmaması sünnettendir, ancak ihtiyar olması müstesna.'

§Aynca Rasûlullah'ın ıBu fıtrattandır/sünnettendir' lafzını kullandığı nakledilir:

Meselâ Hz. Âişe (Radıyallahü anhâ) RasÛİUİlah'in (Sallallahü aleyhi ve sellem) ŞU SÖZÜnU

nakletti:

"On şey fıtrattandır/sünnettendir: Bıyıklan kısaltmak, sakatları bırakmak, misvak /diş fırçası kullanmak, su İle burun temizlenmek, tırnaklan kesmek, parmak mafsallarını yıkamak, koltuk altı kıllarını almak, kasık/etek tıraşı yapmak, su ile tuvalette temiz­lenmek." Zekeri ya, Mus'ab'in onuncuyu unuttuğunu, fakat "mazmaza /ağzı temizler olabile-ceğini belirtti.

Ebû Eyyûb'dan (Radıyallahü anhy. Rasûlullah şöyle dedi:

"Dört şey Peygamberlerin sünnetlerindendir: Haya, güzel koku sürmek, misvak kullanmak ve nikah."340

49S/\36S-CâblT'den (Radıyallahüanh)'.

337 Beyhakî, 1/1425, H.no: 1846 m Beyhakî, 1/1136, H.no: 2637

339  Bk.Müsned, VI/137, H.no:24941; Müslim, Taharet, 56; Ebû Dâvûd, Taharet, 29, H.no:53 (Ebû Dâvûd, Ammâr b. Yâsir, Ebû Hüreyre ve İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüm) da nakillerde bulunur. îbn Abbas'ın şu sözünü de ilâve eder. "Bunların beş tanesi baş ile ilgilidir."); Tirmizî, Edeb, 14, H.no:2757 (Tirmizî hadisin hasen olduğunu, bu hususta Ammar b. Yâsir, ibn Ömer ve Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anhüm) de rivayetlerin bulunduğunu ifade eder); Nesâî, Zînet, 1, H.no:5037; es-Sünenü'l-kübra, V/405, H.no: 9288; İbn Mâce, Taharet, 8, H.no;293; İbn Huzeyme, 1/47, H.no:88; Dârekutnî, 1/94; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/52; Ebû Ya'lâ, VIII/14, H.no:4517; Ebû Avâne, 1/163, H.no:472. Bu rivayet Edeb bölümünde 1/7278.hadiste zikredilecektir.

340  Bu konudaki rivayetler ayrıca Hz. Osman, Sevbân, Âişe annemiz, îbn Ömer, Ebû Necîh, Câbir ve Akkâftan da nakledildi. Bk. Tirmizî, Nikah, 1, H.no: 1080; Ahmed b. Hanbel, V/421

341    ç                 ., -  .-..       {. .     -_.»      ,   „.      t,.      ..,,-,,,,   4  ,&,   e ..!      ..I ,     ..     . j    .. ,:. ,   &,

Sahih; Müsned, 111/381, H.no:15029; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/7, H.no:199; İbn Hıbbân, V/67, H.no:1770; Dârekutnî, 1/284. Senedindeki Ebû Yusuf Haccâc b. Ebû Zeyneb ve Ebû Süfyan Talha b. Nâfi saduktur. Bennâ, hadisi Dârekutnî'ye nisbet eder ve Nevevî'nin Hulâsa'da: "Müslim'in râvisİne göre İsnadı sahihtir" dediğini nakleder. Bk. Bülûğu'l-emânî, HI/172.

128

Namazın Kılınma Şekil

342

Rasûlullah  bir  adamın  yanına  geldi,  o  kişi  namaz kılıyordu, (kıyamda) sol elini sağ elinin üzerine koymuştu. Rasûlullah onun ellerini çekti ve sağ elini sol elinin üzerine koydu.

499/1369-Kubeysa b. Hülb babası (Hülb et-TâT)den (RadtyaiiaManh) nakletti:343 Rasûlullah bize imamlık yapardı ve sağ (eliyle) sol (elini) tutardı.

Rasûlullah iki tarafından da; sağından da solundan da dönerek ayrılırdı/

kalkardı.

§Aym râviden ikinci tarikle gelen rivayet:

Rasûhıllah'ı namazda sağ elini sol eli üzerine koymuş bir hâlde gördüm, onu sağından da solundan da ayrılırken/kalkarken gördüm.

§Diğer lafızla nakilde: Hz. Peygamber'i bir kere sağından bir kere solundan ayrılırken/kalkarken gördüm, şeklinde geçti.

Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/104.

Hadisin şâhidleri için bk.497/1367. hadis.

342 Burası Arap dili açısından hâl cümlesi olmasına rağmen anlaşılması için bu sekide terceme edildi.

343                         id-'     t      *    *

Sened: iicl. ">,-»>Vi «* ı£*- O J 'J oLâ-ci^

Sahih: Müsned, VI221, H.no:21872; Mükerrer için bk. V/227, H.no:21873; ikinci rivayet: V7227, H.no:21871 (z.); Benzer rivayetler için bk. V/226, H.no:21870 ( 4* & J^ & J^'j '*$, i                   ) (z.); V/226, H.no:21864:

 'çji Jli i%ljj tj£-İ 'Je-'} k#i 'Jt- '<J>^*i 'fX~'j İŞ* M JL* ^İ!ı Lİ'j

V/227, H.no:21876-21877; V/227, H.no:21879-21880 ( $\ i\ ^^.Mj^ iı J^ jır JHi jij «^ > jiı »un >); V/4, H.no:27910; V/226, H.no:21868, 21866, 21865 (z.); V/4,

H.no:279l'l; Ebû öârtW,'Salfit, 198, H.no:1041; 7îi7wrf, Salât, 109, H.no:301; An Mâce, tkâme, 33, H.no:929.

Hadisin şâhidleri için bk.497/1367. hadis.

Namazın Kılınma Şekli                                                                                               129

500/1370-Sehl b. Sa'd'dan

İnsanlar (Rasûluilah döneminde) namaz kılarken sağ ellerini sol elleri üzerine koymakla emrolunurlardı.

§(Râvüerden) EbÛ Hâzim dedi ki: Bunun ancak isnad edildiğim biliyorum. Ebû Abdurrahman (Abdullah b. Ahmed b. Hanbel açıklamak için) şöyle dedi: İsnad edilmesinden kasıt Hz. Peygamber'e merfÛ olarak isnad edilmesidir.

501/1371-Gudayf b. Haris ya da Haris b. Gudayfdan (Radtyaltahüanh):MS Rasûlullah'ın namazda sağ elini sol eli üzerine koyduğunu gördüğümü unutmuyorum, (Bir rivayette: unutmadım.)

AÇIKLAMA

Bu konuda birçok hadis bulunmaktadır ve bunlar namazda kıyam hâlinde sağ eli sol el üzerine koymanın meşru olduğunu göstermektedir. Cumhura göre sağ eli sol el üzerine koymak sünnettir. Şevkânî bu konuda 20 kadar hadisin bulunduğunu zikretti.346 Mezheplerin bazı farklı görüşleri:

1-Hanefîlere göre sağ el sol el üzerine konulur ve göbek altında tutulur.347

344 Sened:

Sahih: Müsned, V/336, H.no:22747; Mâlik, Kasr, 47; Buharı, Ezan. 87{.SUı j t#Jı 4*0» »; Bennâ Nevevî'nın: "Hadis sahih ve merftıdur" dediğini nakleder. Bk. Bülûğu'l-emânî, İÜ/173.

Hadisin şâhidleri İçin bk.497/1367. hadis. Sened: <j&* £ '*X-jl j* £C» jî sijiü ı2Ü- jjti. ^| Sıii Cji-

Sahih: Müsned, IV/105, H.no:16904; Diğer rivayet için bk. IV/105, H.no:16905 (Mükerreri: V/290, H.no:22396); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, m/276, H.no:3399-3400.

Heysernî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, senedin­deki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/104.

Hadisin şâhidleri için bk.497/1367. hadis.

346 Şevkanî, Neylü'l-evtâr, 11/200; Bennâ, age., IH/173

347 İbn Nüceym, el-Bahru'r-râik, 1/325

130_______________________________________________Namazın Kılınma Şekil

2-İmam Mâlik farz namazda değil de nafile namazlarda kıyam uzun olduğu için ellerin bağlanması uygundur, dedi.3

3-Şafıîlerde sağ el sol elin üzerine, dirseğe kadar olan kolun bir kısmı üzerine konulması ve göbek üstünde tutulması müstehabdır.349

4-Hanbelîlere göre sağ el sol el üzerine konulup göbek altında tutulur. İmam Ahmed b. Hanbel'den gelen ikinci rivayette elleri göğüs altında tutmak efdaldir. Gelen üçüncü rivayette de ikisi arasında muhayyerdir. 50

* İftitah Tekbirinden Sonra Verilen Sekteler (Duruşlar)

Burada kastedilen hakiki sekte değildir, bilakis bazı yerlerde sesli okumayı bırakmak, ara vermektir. Bu yerler:

1-Nİyet ve tahrime tekbirinden sonra, kıraatten önce,

2-Fâtiha'nın sonundaki 'veleddâllîn' den sonra,

3-Sureden sonra, rukûdan önce...

Bu sektelerin nedeni dua etmektir. Aşağıdaki hadisler bunların şeklini ve yerini göstermektedir.

348  Sehnûn, Müdevvene, 1/74

349 Ştrzzî, Mühezzeb, 1/71

350 Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, MesâiU 72-73

Namazın Kılınma Şekli_____________________________________________________131

502/1372-Semüra b. Cündüb (Radıyaitahaanh) anlattı:351

Rasûlullah'ın (namazda) iki sektesi (duruşu) vardı:

(Biri,) namaza başladığındaki sektesi,

(Diğeri,) ikinci sureyi (yani Fâtiha'dan sonraki sureyi) okuduktan sonra daha rukûya gitmeden verdiği sekte.

Bu durum Imrân b. Husayn'a anlatılınca: Semüra yalan söylemiş,352 dedi. (Bir rivayette: Imrân: ben Rasûlullah'tan böyle bir şey öğrenmedim, dedi.) Bu durumu Medine'deki Übey b. Ka'b'a yazdı (mektupla sordu),353 Übey b. Kab:

'Semüra, doğru söylemiş' dedi.

§İkinci tarikle gelen rivayette; Semüra, onlara namaz kıldırdığında iki kere sekte verirdi:

(Biri) namaza başladığı sırada,

(Diğeri) Vele'd-dâllîn' dediğinde bir süre duruşu.

Onun bu hareketini cemaattekiler kabul etmediler. Bu durumu Übey b. Ka'b'a yazdı (mektupla sordu). Übey b. Ka'b da, 'durumun Semüra'nın dediği gibi olduğunu yazdı (mektupla gönderdi).'

§ÜçüncÜ tarikle gelen rivayet:

(Üçüncü sekte ise), sure okumayı bitirdikten sonradır.

NOT: İbn Ebî Şeybe rivayetinde de bu sektelerin üç tane olduğu bildiril­mektedir:

Hafs kanalı ile Ömer ve Hasan'dan nakledildi:

'Rasûlullah'ın üç sektesi vardı:

İftitah tekbirini aldığında Fatiha okuyuncaya kadar,

Sened: ,^-

Sahih: Müsned, V/15,H.no:20042; Diğer rivayet: V/7, H.no:19964; İkinci rivayet: V/23, H.no:20142; Üçüncü rivayet: V/23, H.no:20143 ve V/ll-12, H.no:20008; Benzer rivayetler için bk. V/20, 21, H.no: 20105, 20120,20122:

£i öİL. İ'jr~Jı Wj 'j* ^} lilj i-û İJC 'j£ li) tf& Jü i'J~- ji- j^A-i jp IjJjÎ lîî-iî- çijj jj Jijî 12ü- OUt IÜJİ-

Ebû Dâvûd, Salât, 121, H.no:777, 779-780; Tirmizî, Salât, 72, H.no:251 (Hadis Ebû Hlireyre'den de nakledilir. Semüra b. Cündüb'ün rivayeti hasendir.); îbn Mâce, İkâme, 12, H.no:844-845; Dârimî, Salât, 37, H.no:1246 (Merfû hadislerde iki sekteden bahsedilirken Katade üç sekteden bahsetmektedir).

352 Metindeki (v-iO kelimesi, doğruyu söylemedi, hata etti manasındadır. Imran'ın bu tepkisi, kendisine birinci sekte dışında bir haberin ulaşmamasıdır. Bu nedenle Tirmizî rivayetinde (i£« Uü- Jüj oj^»- j, oı^e diJi £k) Imran b. Husayn bunu inkâr etti ve 'biz tek sekte öğrendik' dedi.Durumu Medine'deki Übey b. Ka'b'a yazdık...(Bk. Tirmizî, Salat, 72, H.no: 251

353 Mektup yazan Irnran ve Semüra olmalıdır. Ebû Dâvûd'daki rivayette; (^ ^ ^i jı jJi j lü) 'Bu konuda her İkisi de Ka'b'a mektup yazdı' şeklinde geçmektedir. (Bk. Ebû Dâvûd, Salat, 120, H.no: 779; Beyhakl ü/195, H.no: 2898)'

132_______________________________________________Namazın Kılınma Şekli

Fâtİha'yı bitirince sureye başlayıncaya kadar, Sureyi bitirince rukûya gidinceye kadar.'354

503/1373-Ebû Hüreyre'den

RasÛlullah namaz tekbiri getirince tekbir ile kıraat arasında sessiz durdu (sekte verdi), Ben:

'Anam babam sana feda olsun. Tekbir ile kıraat arasında (yaptığın) sekte hakkında görüşün nedir, bana onun ne olduğunu haber ver!1 deyince,

RasÛlullah, şöyle diyorum, diye haber verdi:

"Allahümme bâid beynî ve beyne hatâyâye kemâ bâadte beyne'l-meşnkı ve'l-mağrib.

Allahümme nekkınî m i ne11-hatâyâye ke's-sevbi'l-ebyazı mine'd-denes."

(Râvilerden) Cerir nakletti:

"...kemâ yünekka's-sevbü'l-ebyaz, Allahümme'ğsilnî mine'l-hatâyâye bi's-setci ve'l-mâi ve'l-berad"

§Bu duanın tercemesİ:

Allah'ım, benimle günahlarım arasını tıpkı doğu ile batı arası kadar ayır,

Allah'ım, beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi beni günahlarımdan temizle,

...tıpkı beyaz elbisenin temizlenmesi gibi. Allah'ım, günahlarımdan oluşanı kar, su ve dolu ile yıka/temizle.

AÇIKLAMA

Bu rivayette Rasûlullah'ın namazda sekte yaptığı yerler ve yaptığı dualar bildirilmektedir.

3S*İbn EbîŞeybe, 1/247, H.no: 2837

Sened: **ji ^1 '& '>%* ^ ^>j i'jz* cii- j^u 'J,

Sahih: Müsned, IT/231, H.no:7164; Benzer rivayetler için bk. 11/494, H.no:10358; 11/448, H.no:9743; 11/494, H.no: 10358; Buhârî, Ezan, 89; Müslim, Mesâcid, 147; Ebû Dâvûd, Salât, 121, H.no:78l; Nesâî, Taharet, 48, H.no:60; îftitah, 14-15, H.no:892-893; İbn Mâce, İkâme, 1, H.no:805; Dârimî, Salât, 37, H.no:1247.

; Bamazın Kılınma Şekil__________________________________________________13J3

I         §Hattabî (v.388/998) bu duada geçen Uç şey ile ilgili şöyle dedi: "Hadiste, su i yeterli olduğu hâlde kar ve dolu da zikredildi. Hâlbuki insanlar su dışında bu İkisini ' fazla kullanmamaktadır. Bunlarla temizliğin fazlalılığı vurgulanmaktadır.' \         fon Dakîk el-îyd (v.702/1302) dedi ki: "Bunlarla temizliğin derinliği/fazlalığı kastedilmişitir, üç ayn maddeyle temizliğin örnek verilmesi bunu göstermektedir.'356

§Namazda sekte konusunda ihtilaf edildi:

1-Şafiî mezhebine göre dört yerde sekte yapılması müstehabdır:

a-İftitah tekbiri ile eûzü-besmele arasında; burada Peygamberimizden gelen dua okunur.

b-Fâtiha sonu ile âmin arasında kısa bir sekte yapılır.

c-Âmin İle sure arasında; cehrî namazlarda imam bu bölümde cemaatin de Fatiha okuyabilmesi için bir müddet durur.

d-Sure sonu ile rükû tekbiri arasında durulur ki ikisi birbirine karışmasın.

îmam Nevevî (v.679/1277) şöyle dedi: İlk sekte mecazidir, çünkü onda sessizce dua okunur, ikinci ve dördüncü sekteler hakikîdir, bir şey okunmaz. Üçüncü sektede de kıraat olduğu bildirilmektedir.357

2-Hanbelîlere göre üç yerde sekte yapılır:

a-İftitah tekbiri ile eûzü-besmele arasında; burada Peygamberimizden gelen dua okunur.

b-Cehrî namazlarda Fatiha bitince imam biraz durur ki cemaat Fatihayı okusun. c-Sureden sonra, rükû tekbirinden önce, ikisinin arasını ayırmak için.358

3-Hanefî ve Mâliki mezhebinde cehrî namazlarda Fatihadan sonra cemaatin okuması için sekte vermek doğru değildir. Ancak iftitah tekbirinden sonra me'sur duaları okumak için sekte verilir. Fatihadan ve sureden sonraki sekteler de çok kısa olmalıdır.359

356 İbn Hacer, Fethu't-Bârî, 11/230; San'ânî, Sübülü's-selâm, 1/314-315

357 İmam Şafiî, Ümm, 17128,131; Nevevi, Mecmu', III/365, 367, 395; İbn Hacer, Fethu'l-Bûrî, 1/230; Şirbinî, Muğni'l-muhtac, 1/163

""Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, Mesâil, 76; İbn Kudâme, Muğnî, 1/516, 531; İbn Kudâme el-Makdİsî, eş-Şerhu'l-kebir (Muğnî ile beraber), 1/516.

359 l.Muhammed, Asi, 1/29; Tahavî, Muhtasar, 26; İbn RUşd, Bidayetü'Lmüctehid, 1/89; Kâsânî, Bedaiu's-sanâi', 1/202; DesÛkî, Haşiye, 1/238; Meydanî, Lübab, 1/81

k)- KIRAAT

    İftitah (Namaza Başlama) Duası ve Kıraatten Önce Teavvüz (Eûzü Billah... Demek)

    Cehri Namazda Fatihadan Önce Besmeleyi Açıktan Okumak

    Namazda Fatiha Sûresinin Okunması ve Besmele Fatiha'dan Değildir Görüşünün Delili

    Cemaatin Fatiha Okuması ve Cehri Namazlarda Susması

    Başkasını Yanıltacak Şekilde Namazda Sesli Okumak Yasaktır

    Fatiha'dan Sonra Âmin Kelimesinin Gizli veya Açıktan Söylenmesi

    Namazda Farz Olan Kıraate Gücü Yetmeyenin/Güzel Okuyamayanın Durumu

    İlk İki Rekâtta Fatiha'dan Sonra Sure/Ayetler Okumak Gerekir,

    Son İki Rekâttaki Okumanın Hükmü

    Bir Rekâtta İki ya da Daha Fazla Sure Okumak, Aynı Rekâtta Sure ya da Ayetlerin Tekrarı

    Namazlarda Okunan Sureler

    Öğle ve İkindi Namazlarında Kıraat (Kur'ân Okumak)

    Akşam Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak)

    Yatsı Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak)

    Sabah Namazında, Özellikle Cuma Gününün Sabah Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak)

    Genel Olarak Namazda Kıraat (Kur'ân Okumak)

    Kıraat sırasında İmamın Duraklaması/Yanılması ve Ona Yardım Etmenin Hükmü

    Rasûlullah Döneminde İbn Mes'ûd ve Übey b. Ka'b'ın Kıraati

    Namazdaki İntikal Tekbirleri

    KUR'ÂN TARİHİ SÜRECİNDE KIRAATLER- Rıfat ORAL

Kıraat

135

k)- KIRAAT

Namazda emredilen en önemli hükümlerden birisi Kur'ân okumaktır, buna İstılah olarak kıraat denir. İnsanın kolayına gelen; onu sıkmayacak ve başka şeyler düşünmesine sebep olmayacak şekilde kolayına gelen ayetlerin okunması emredilmektedir. Namazda Kur'ân okumak bu ibadetin en önemli parçası, olmazsa olmaz diye bilinen bir unsurudur. Kur'ân okumanın şekli ve ilgili konular bizzat Rasûlullah tarafından açıklanmış, aynı Z/ananda o yüce Peygamber bize namaz kılarken ve Kur'ân okurken ruhen hazırlık anlamına gelen duaları, teavvüzü (şeytanın şerrinden Allah 'a sığınmayı) ve besmeleyi (Rahman-Rahim olan Allah adıyla başlamayı) öğretmiştir. Şüphesiz onda inananlar için daha nice güzel örnekler vardır.

Allah Teâlâ buyurdu:

'(Resulüm!) Senin, gecenin üçte ikisine yakın bir kısmını, (bazen) yarısını, (bazen de) üçte birini yatmadan (ibadetle) geçir­diğini ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun da (böyle yap­tığını) Rabbin elbette biliyor. Gece ve gündüzü takdir eden (prog­ramlayan) ancak Allah'tır. O sizin, (gecenin tümünü ibadetle geçirmeye) gücünüzün yetmeyeceğini bildiği için sizi bağışladı. Artık, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah bilmektedir ki, içinizde hastalar bulunacak, bir kısmınız Allah'ın lütfundan (rızık) aramak üzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir kısmınız da

Allah yolunda çarpışacaklardır. O hâlde Kur'an'dan kolayınıza geleni

okuyun. Namaz kılın, zekât verin, Allah için güzelce borç (karz) verin. Kendiniz için önden (dünya da iken) ne iyilik hazırlarsanız

Allah katında onu bulursunuz; hem de daha üstün ve mükâfatça daha büyük olmak üzere. Allah'tan mağfiret dileyin, şüphesiz Allah

çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.' (Müzzemmil, 73/20)

NOT: Bu ayet İslâm'ın ilk dönemlerinde kıyamü'1-leyl (gece namazı) kılan Hz. Peygamber ve Müslümanlarla ilgilidir. Bu ayet içindeki (ol^-öı o—* >_İ3 C ij*>ıî) 'Kur'an'dan

kolayınıza geleni okuyun' kısmı namazda okunan Kur'ân hakkındadır.360

'Taberi, Camiu'l-Beyan, XII/294;

136

Kıraat

Allah Teâlâ buyurdu:

'De ki: "İster Allah dîye, ister Rahman diye dua edin. Hangisini derseniz olur. Çünkü en güzel isimler O'na hastır." Namazında yüksek sesle okuma, sesini fazla da kısma; ikisinin arasında bir yol

tut.'(Ura, 17/110)

NOT: İbn Abbas'tan gelen rivayette; Mekke'de RasûluHah namaz kılarken sesini yükseltirdi, onun namazda sesli Kur'ân okuması müşrikleri kızdırıyor, hatta onların küfretmelerine ve saldırmalarına sebep oluyordu. Allah Teâlâ bu konuda dikkatli olunmasını, onlarla duygusal anlamda çatışmaya girilmemesini emretti, okuyuşta da sesin ne çok yüksek, ne de çok düşük, bilâkis orta halli okuyanın kendisinin duyacağı kadar olmasını tavsiye etttî. Ancak Medine'ye hicretten sonra İbadet serbestliği olduğu için bu emir kaldırıldı.361

* tftitah (Namaza Başlama) Duası ve Kıraatten Önce Teavvüz (Eûzü Billah... Demek)

Namaz kılacağında bir insan kendisini büyük bir ibadete hazırlamalıdır. Bu, fizikî olarak temizlik, kıbleye dönme vb. şekillerde tezahUr eder, fizik ötesi aleme yolculuğu için de ruhen konsantre olmalıdır. Kur'ân buna huşu demektedir. RasûluHah'in namazdaki davranışları yanında duaları da bu noktada çıtayı oldukça yukarıya taşımakta, insanı ruhen hazır hâle getirmektedir. Yeter ki insan bu duaları anlayarak ve özümseyerek okusun. Bu dualarda şu İfadeler bulunmaktadır:

1-Şimdi ben zatı, İsmi ve azameti yüce olan tek Allah'ın huzurundayım, O'ndan başka İlâh yoktur.

2-Yüzümü (özümü) göklerin ve yerin yaratıcısına döndürüyorum, diğer varlıkları unutuyorum, şirkten uzak bir hayat yaşamak istiyorum.

3-Şeytanın bütün kötülüklerinden her şeyi duyan ve bilen Allah'a sığınıyorum...

Aşağıdaki rivayetlerde bu duygu ve düşüncelerin RasûluHah diliyle ifadesi bulunmaktadır. Bu konuda da şüphesiz en güzel örnek RasûluHah'tır. Çünkü biz onun kadar güzel dua edemeyiz, duygu ve düşüncelerimizi ifade edemeyiz.

ŞNamazda Kur'ân'dan bir bölüm okunması emredilmektedir ve bu konuda her hangi bir ihtilaf yoktur. Okuduğumuz Kur'ân'ın bize tesir etmesi için bizi meşgul edecek unsurlardan Allah'a sığınmalıyız. Bunların belki de en büyüğü ve en tehlikelisi şeytandır. Çünkü iki varlık arasında kıyamete kadar sürecek bir mücadele vardır. Kendi savunmamız yanında bu konuda Allah'tan da yardım istemeliyiz, Rabbimiz bunu emretmektedir. Rasûlutlah'ın namaz kılma şeklinde bu görülmektedir. O, namazda Kur'ân okuyacağında 'Eûzü billahi...' diyerek önce Allah'a sığınırdı.

♦RasûluHah bizzat bu ayeti, namazı tarif ederken kullanmıştı: Bk. Taberanî, V/38, H.no:4526;

Beyhakî, 11/126, H.no: 2597

*Hz. Âişe'nin bu ayeti beyan eden rivayet İçin bk. Hakim, 11/548, H.no: 3861

*İbn Abbas'ın bu ayeti beyan eden rivayeti: Ebû Davud,Tatavvu', 17, H.no:1304; Beyhakî,

11/500, H.no: 4414

361 Taberi, age., XII/294

Kıraat______________________________________________________________137

§Bu İki hareketten anlaşılan :

1-Namaz kılarken tümüyle Allah'a yönelmeliyiz.

2-Bu yönelişimizi engelleyecek şeytanın şerrinden de Allah'a sığmmalıyız.

 ut \j$ ^    C     ?     £

Allah Teâlâ buyurdu:

'Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz o (na­maz) huşu sahipleri (Allah'a saygı duyanlar) dışında herkese zor/ ağır gelen bir görevdir.' (Bakara, 2/43)

Allah Teâlâ buyurdu:

'Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler.' (Mü'minûn, 23/2)

Allah Teâlâ buyurdu:

'Ben muvahhit olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan

Allah'a çevirdim ve ben müşriklerden değilim.' (Enam, 6/79)

Allah Teâlâ buyurdu:

'Kur'ân okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın!'

(Nahl, 16/98)

138___________________________________________________________Kıraat

504/1374-Ebû Said el-Hudrî'den [Radıyatiahu anhy?62

Rasûlullah (Satiaiiahu aleyhi ve seüem) gecenin bir bölümünde kalkıp tekbir getirerek namaza başladığında, şöyle derdi:

"Sübhaneke Allahümme ve bihamdik ve tebârake'smük ve teâlâ ceddük velâ ilahe ğayruk"

Sonra üç kere şöyle derdi:

"Lâ ilahe illallah"

Sonra üç kere şöyle derdi:

"Eûzü billahi mine'ş şeytani'r racîm min hemzihi ve nefhıhî"

Sonra üç kere "Allahü ekber" derdi.

Ardından da şunu eklerdi:

"Eûzü billahi mine'ş şeytani'r-racîm min hemzihi ve nefhıhî ve nefsihî"

AÇIKLAMA

Duaların Tercemesİ:

• AUahım, Seni hamd ile teşbih ederim, senin İsmin mübarek, azametin yücedir ve senden başka ilâh da yoktur.363

• Allah'tan başka İlâh yoktur.

• Kovulmuş şeytanın şerrinden,  aynca vereceği  vesvese ve şişirmeden (kibirden) her şeyi duyan ve bilen Allah'a sığınırım.

• Allah çok büyüktür.

• Kovulmuş şeytanın şerrinden, aynca vereceği vesveseden,  şişirmeden (kibirden) ve üfürmesinden her şeyi duyan ve bilen Allah'a sığınırım.

m Sened: '^û jrjii ^ 'j. fc£g> > J 'j* ^ oı^C 'JH Ji '£* ı&- ^!( J çp

Hasen: Müsned, UI/50, H.no:11411; Benzer rivayet için bk, 111/69, H.no:ll597 (Sadece "Sübhaneke" bölümü nakledilir); Ebû Dâvâd, Salât, 120, H.no;775; Tirmizî, Salât, 65, H.no: 242 (Tirmizî der ki: "Bu konuda Hz. Ali, Âişe, îbn Mesûd, Câbir, CUbeyr b. Mut'ım ve İbn Ömer'den nakiller vardır. Ebû Saîd hadîsi bu konuda en meşhur hadistir. Hadis âlimlerinin bir kısmı bu hadisle amel ederler. Fakat çoğu Hz. Ömer ve îbn Mes'üd'dan nakledilen ve sadece "Sübhaneke" duasının bulunduğu rivayeti esas alır. Çünkü Ebû Saîd hadisi tenkide maruz kalmıştır. Meselâ, Yahya b. Saîd, Ali b. Ali er-Rifâîyi eleştirir. Ahmed b. Hanbel ise bu hadisin sahih olmadığını söyler"); Nesâî, İftitâh, 18, H.no:897-898 (Her İki rivayet de sadece "Sübhaneke" bölümü nakledilir); îbn Mâce, İkâme, 1, H.no:804 (Sadece "Sübhaneke" bölümü nakledilir); Dârimî, Salât, 33, H.no: 1242. Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', U/265.

Râvilerden Muhammed b. Hasan b. Eteş ve Ali b, Ali el-Yeşkurî er-Rifâî Kaderilik, Cafer b. Süleyman ed-Dubaî de ŞîÜikle suçlanmıştır. Muhammed ve Cafer sadûktur. Ali b. Ali el-Yeşkurî hakkında ise: "lâ be'se bih/bir beis yok" denilmiştir. Ahmed b. Hanbel hocası Muhammed b. Hasan b. Eteş es-San'ânî"den beş rivayet nakleder. Bir hadis de Dârimî rivayet eder.

Hz. Âişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için bk. Tirmizî, Salât, 65, H.no:243 (Sadece "Sübhaneke" bölümü nakledilir. Tirmizî Harise b. Ebu'r-Rİcâl Muhammed b. Abdurrahman en-Neccârî el-Ensârî el-Medînî'nin (v.148/765) hafızası sebebiyle zayıf olduğunu belirtir)

Ebû Ümâme el-Bâhilî'den (RadıyalîahU anh) şahidi İçin bir sonraki 505/1375. hadise bk.

İbn Mes'üd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. îbn Mâce, İkâme, 2, H.no:808. 363 Bu duanın geçtiği yerler içi bk. TirmizU Salât, 179, H.no: 243; Ebû Davûd, Salât, 122, H.no: 776; İbn Mace, İkame, 1, H.no: 804

Kıraat_____________________________________________________________139

§Cübeyr b. Mut'im (Radıyallahü anh) hadisinde yukarıda geçen Hemz (>->), Neflı (^ü), Nefs (o-i) kelimeleri açıklanmıştır:

Cübeyr Rasûlullah'a: 'Şeytanın hemzi, nefsi ve nefhı ne demektir?1 diye sorunca Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve seüem): "Onun hemzi insan oğlunu tutan sar'a, nefhı kibir ve nefsi İse şiirdir" diye açıkladı.364

Hadiste şeytanın yaptığı işlerin sonucu açıklanmıştır. Genel olarak bu kelimler nefes vermek ve üflemek manalarına gelmektedir. tbnü'1-Esir (v.606/1209) 'Neflı* kelimesinin kibir olarak yorumlanmasını şeytanın o kişiyi şişirmesine, 'Nefs* kelimesinin şiir olarak açıklanmasını şeytanın ağızdan üflemesi sonucu oluşmasına bağlamaktadır. Hemz kelimesinin sar'a olarak açıklanması ise onun da insanı ölüm gibi hareketsiz bırakmasından kaynaklanmaktadır, bu da şeytanın vesvesele­rinden oluşan bir stres halidir.366

§Dİğer rivayette; Şeytanın hemzi vesvese vermesi, nefhı namaz sırasında ifsat için attığı şüpheler ve nefsi de şiirdir, şeklinde geçmektedir.367

Bu rivayetlerde zemmedilen şiir vahye nazire olsun diye ya da doğrulan bozmak için söylenenlerdir. Ama dini savunan veya doğrulan koruyan şiirlere cevaz verilmiş ve teşvik edilmiştir. Nitekim Peygamberimiz dürüst olan.şairleri övmüş ve korumuştur.

§Namaza başlarken Kur'ân okumadan önce istiftah duasını okumak Rasûluilah'tan intikal eden bir sünnettir. Cumhura göre bu duayı okumak müste-haptır, ancak İmam Malik'e göre müstehap değildir.36

505/1375-Ebû Ümâme el-Bâhilî'den <Radıyallahü anhy.

369

364 Abdürrezzak, 11/82, No: 2572; 11/84, No: 2580; Ahmed b. Hanbel, IV/80; Ayrıca bk. Müsned Trc. H.no: 506/1376 365İbnü'l-Esir, Garibü'l-Hadis, V/88-90

366 İbn Manzûr, Lisanü'l-Arab, VI/425-426

367 Heysemi, Mecmau'z-zevâid, X/188, (Heysemi ekledi: Bezzar'ın rivayet senedinde Rişdîn vardır ve zayıf bir râvidir.)

368 İ.Muhammed, Asi, 1/29; İ.Şafiî, Ümm, 1/128; Kâsânî, BedâV, 1/202; îbn Rüşd, Bidaye, 1/89; İbn Kudâme, Mu^if, 1/515

369  Sened: *J*Q\ ixf tf '^L i1 îûi jirj ö*-.*£*

140____________________________________________________________Kıraat

Allah'ın Peygamberi (Saiiatiahü aleyhi ve seiiem) namaz kılmaya kalktığında (Bir rivayette; gecenin bir bölümünde namaza başladığında) üç kere tekbir getirirdi, sonra üç kere "Lâ ilahe İllallah" derdi, Üç kere "Subhânallahi ve bihamdihi" derdi, sonra da şöyle derdi: "Eûzü billahi mine'ş şeytani'r-rarîm min hemzihi ve nefhıhî ve nefsihî".

506/1376- Cübeyr b. Mut'im'den (Radıyaiiahü anh):m

Hasen: Müsned, V/253, H.no:22079; Diğer rivayet: V/253, H.no:22077 ( jü>£J' > ü, îjiî J\ ^u -sV-ij **İTj .p> 'j* ^j**»; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, Ü/36; Senedde yer alan Ebû Ümâme el-Bâhilî'nin talebesi Ya'lâ b. Atâ'nın müphem hocası diğer rivayette Dımaşklılardan bir şeyh olarak yine müphem olarak verilmiştir. Aynca senedindeki Şerik b. Abdullah {v.177/793) ise saduktur ve çok hata yapar. Heysemî, senedinde müphem bîr râvinin bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', Ü/265. Hadisin senedi zayıftır. Fakat hadis şâhidleri ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.

EK: Hz. Âişe'den (Radıyaiiahü anhâ) şahidi:

Müsned, VI/156, H.no:25103; Müslim, Müsâfirûn, 200; EbÛ Dâvâd, Saiât, 119, H.no:767; Nesâît Kıyam, 12, H.no:1623; îbn Mâce, İkâme, 180, H.no:1357.

Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyaiiahü anh) şahidi için bir önceki 504/1374. hadise bk. Îbn Mes'ûd'dan (Radıyaiiahü anh) şahidi için bk. îbn Mâce, İkâme, 2, H.no:808. Sened: y' 'J* ^^ ¥■?*"</■ Ç^ j* J*j j* *j* ^ s's* <J^" ^u j**"* ^* *& ^ ^ ^^" ^* Hasen: Müsned, IV780, H.no: 16684 (Senedinde müphem râvi bulunmaktadır); Diğer rivayet: IV/80-81, H.no:16685 (Müphem râvinin Aneze kabilesinden biri olduğu İfade ediliyor); Benzer rivayetler için bk. IV/83, H.no: 16705 (Müphem râvinin Abbad b. Âsim el-Anezî

Kıraat

Hz. Peygamber'in (SaUaUaha aleyhi ve seiiem) nafile namazda üç kere "Allahü ekber kebîra", üç kere "ve'l-Hamdülillahi kesîra", üç kere "ve Sübhanallahi bukraten ve esîla", sonra da "Allahümme irini eûzü bike mine'ş şeytani'r-racîm min hemzihi ve nefsihî ve nefhıhf dediğini işittim. Kendisine:

'Ey Allah'ın Rasûlü! 'Şeytanın kemzi, nefsi ve nefhı ne demektir?' diye sorunca RasÛlullah:

"Onun hemzi insan oğlunu tutan sara/delirme371, nefhı kibir ve nefsi İse şiirdir" diye açıkladı.

AÇIKLAMA

Bu duaların tercemesi:

• Yüce Allah çok büyüktür,

• Allah'a çokça hamd olsun,

• Günün başında ve sonunda Allah'ı teşbih ederim,372

• Kovulmuş şeytanın şerrinden,   ayrıca vereceği vesveseden, nefes ve üfle­mesinin şerrinden Allahım sana sığınırım.

Bu dualarda tekbir, hamd, teşbih ve Allah'a sığınma hâlleri güzel bir şekilde birleştirilmiştir ki ibadete başlarken tevhidi kabullenme yanında tevhidin en büyük düşmanı şeytanın şerrinden de Allah'a sığınma konusunda Rasûlullah'a tabi olmak gerekir.

olduğu bu rivayetin senedinden anlaşılmaktadır. Fakat bu râvi de mesturdur); IV/85, H.no: 16728 (Bu rivayette ise Âsim b. Umeyr el-Anezî vardır ki bu râvi makbuldür); Ebû Dâvûd, Salât, 119, H.no:764 (Ebû Dâvûd iki isnadla verir. Birinin senedinde müphem bir râvi vardır. Diğer senedde ise Âsim el-Anezî vardır); İbn Mâce, İkâme, 2, H.no:807 (Âsim el-Anezî kanalı ile). Müsned'i tahric eden Hazma Ahmed ez-Zeyn hadisin senedinde müphem râvi olmasına rağmen rivayetleri sahih saymıştır.

Ebû Saki el-Hudri'den (Radıyallahü anh) şahidi için 504/1374. hadise bk. Ebû Ürnâme el-Bâhilî'den (Radıyallahü anh) şahidi için 505/1375. hadise bk.

EK: İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü aoh) şahidi:

Bk. Müsned, 1/403, H.no:3828; 1/404, H.no:3830 («-r; *£} ,p. ^ *)£* > ü, i>! J\ ^JJi);

İbn Mâce, İkâme, 2, H.no:808.

371 Bu hadisin devamında gelen diğer rivayette bu hâl sar'a olarak açıklanmaktadır.

mBu manalar için bk. Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 11/332;

Bu vakiderde (sabah ve ikindide) gece ve gündüz melekleri toplanmaktadır. Bk. Bennâ, age.,

HI/179; Bu konudaki hadis için bk. Müsned Trc. H.no: 123/993

142                                                                                                                       Kıraat

507/1377-İbn Ömer'den (Radtyaiiaha anhüma):373

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) ile namaz kılıyorduk, topluluktan bir kişi şöyle dedi:

'Allahü ekber kebiran, velhamdü li'llahi kesiran, ve sübhanallahi bukraten ve esîla'

Rasûlullah:

"Bunları söyleyen kimdir?" deyince topluluktan biri:

'Benim, ey Allah'ın RasûlüT dedi. Bunun üzerine Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Bu sözler benim çok hoşuma gitti, gök kapıları onun için açıldı."

§(Râvi) İbn Ömer ekledi: 'Rasûlullah'in bu sözünü işittikten sonra o sözleri söylemeyi hiç terketmedim.'

508/1378-Abdullah b. Amr'dan (Radıyaiiahü anhuma):

374

373 c*         j

Sahih: Müsned, n/14, H.no:4627; Benzer rivayet için bk. 11/97, H.no:5722 (Bu rivayetin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. 4627.hadisin isnadında ise Ebu'z-Ztibeyr'in diğer talebesi Haccâc b. Ebû Osman yer almıştır):

Müslim, Mesâcid, 150; Tirmizî, Deavât, 126, H.no:3592 (hasen-sahih-garib); Nesâî, îftitâh, 8, H.no:883 (&. >i â ıi>îı aâ) - 884.

Sahih: Müsned, 11/175, H.no:6632; Benzer rivayet için bk. 11/221, H.no:7060;

Heysemî hadisin Ahmed b. Hanbel ve Bezzâr tarafından nakledildiğini, senedinde Atâ b. es-Sâib'in bulunduğunu, bu zâtın sika olduğunu fakat sonradan İhtilât ettiğini, ancak Hammad b. Seleme'nin ihtİIâttan önce bu hadisi aldığını, bu görüşü de Ebû Davud'un ifade

Kıraat

Bir gün biri namaza başladığında şöyle dedi:

'el-Hamdülilahi milVs-semâ.'375

Sonra o kişi Allah'ı teşbih etti, dua etti. Rasûlullah (Saüaiiahu aleyhi ve seiiem);

"Bunları söyleyen kimdir?" deyince o adam:

'Benim, (ey Allah'ın Rasûlü!)' dedi. Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Melekleri o sözü almak için yarışırken gördüm."

509/1379-Abdullah b. Ebû Evfâ'dan (Radıyaiiahü anhy,™ Biz Rasûlullah'm (Saüaium aleyhi ve seiiem) arkasında saftayken bir kişi377 geldi ve (seslice) dedi ki:

'Allahü ekber kebiran, ve sübhanallahi bukraten ve esîla.'

(Râvi İbn Ebi'1-Evfâ) anlatmaya şöyle devam etti:

Müslümanlar başlarım kaldırdılar ve o kişiyi (hareketini) yadırgadılar;

'Rasûlullah'in sesinden fazla'sesini yükselten de kim?' dediler.

Rasûlullah namazı bitirince:

ettiğini belirtir. Taberânî Kebîr'inde (^ j, & ±* j- <J ^ tik» j, j* ^ ujl- j, >it~) senedi ile

nakleder. İsnadı ceyyiddir. Senedindeki Ya'lâ b. Atâ' el-Âmirî ve babası Atâ' el-Âmirî sikadır.

Bk. Mecma', 11/105.

375 Manası; Gökler dolusu hamd Allah'a olsun, şeklindedir.

Sened: ^- Jı *ui j|» [/■ a^'ı i3âi. Ja^ ^ »$ 'Jt & j^i \2%- iüiı x* ^' ^üjı uiii-

Sahih: Müsned, IV/355, H.no':19035-19Ö36; Diğer rivayet için bk. IV/356, H.no:19049; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/105-106.

377 Metindeki İlave: (Bİr rivayette; yolcu bir kişi geldi) şeklindedir. Bu mana için bk. Karahisarî, Ahteri-i kebir, U/364

144___________________________________________________________Kıraat

"Sesini yükselten o kişi kimdir?" dedi. Denildi ki:

'İşte o budur, ey Allah'ın RasûlüT Bunun üzerine Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Vallahi sözünü göğe yükselirken gördüm, (gök) kapısı açıldı ve içeri girdi (kabul oldu)."

510/1380-Vâil b. Hucr'dan (Radıyaiiahü anh):m

378 Sened:

Hasen: Aflî^ıaA JV/317, H.no:I8762; Jftsdf, İftitâh, 36, H.no:930:

oi—*ı Ji—i ( ij&iı v j jl*i£ v .A^1 j^) v ı^iî 4îj' ^* j^-' \ji 'ğ'/% tâ 'fL-'} 4& J"i j^> jn j^ j lü*

J> iı j> ^3ı ,X Oi *J tfji^ C3» 'js^ 'ü> A i^-t: Jj-î* ^-j jX.j 4ü- i' Ji. iı Jjij ^J jıi <î^

Jı: jj^3 4li. iı jiu J^3ı jıî ct; ı^ ^ij( u) in jjij ı; üt ji^iı jıü t î^Caiı ,y iiiüı Lj-l> ji: jıi öc* ^ ^j

Ab Mâce, Edeb, 55, H.no:3802; Tayâlisî, s.137, H.no:1023 (ûi^-j ı>r  -ui-ij ı^ ^sl iı  İı) duası ile; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXII/25-27, H.no:54-55 (V" ^ri it  ^-j) duası ile, 59:

il Jj—.j JlÜ . <(,> ifjl,. l> Ijs*" Â Oj-l l^f jJİ âl : J>^ "»»j ^_J   fj-j *^e il J_»  il J^-j J*- c~U JU

. «u-Ji v'j*( u *^*«*j isi» yi* un Ujoai jij ı^lj : çL~} *i* iı ^

Senedde yer alan Abdülcebbâr babasından hadis işitmemiştir. Bu nedenle de rivayet mtınkati ve zayıftır. Fakat hadis şâhidleri ile kuvvetlenir. Hadisin şâhidleri: a-Enes'ten (Radtyallahü anh) şahidi:

j—iJı jt ^i3ı î>İ- jij JfiM JL^ jij tUJ i'-CJi ^ja : Jıi ^Jİ ^i ^i- '^ ^iii Liİ-ji' ^ J^i-j î?-1* ^' ö!1 ıî^-* (USİ-îı J_î;1: jıj JftCo ^ j 4lp iı J^. İı J_^.j ^iî dlî , ^ Û^l^ Cü fjg li^. ili ili-ı : J« Utjı Jı ^ı illi İJi ı^Jı c-liî ÜJı J! i^Zii ^iiı i^>( Uf 1 iı Jjij li : Jli. C-tj' Jİ ^ i' ty Jtf ü\i î jUSat jlİ? : JÛ* f^ili ^i^î . ^. U ^ji^j âî^jf U J^Iİ ^^ jtİJ* İ^CJt Ji ^TÜ-ÎİÜr ı>|: JÛ ^İ i *1*UİH*1' *J>=!î ^ j^* C^1 ^ti ^ : Ja .

Bk. Müsned, III/106, H.no:11973; Benzer rivayetler için bk. III/167-168, H.no:12649; III/188-189, H.no:12895; IH/252, H.no:13579; DJ/269, H.no:13778; İÜ/191, H.no:l2923; III/158,H.no:12549:

Kıraat___________________________________________________________145

Ben Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) ile namaz kıldım, (o anda) bir kişi şöyle dedi:

'el-Hamdülillahi kesiran, tayyiben, mübareken fîh'

Rasûlullah namazı bitirince:

"Onu söyleyen kimdir?" dedi. O adam:

'Benim, ey Allah'ın RasÛlü! (Onunla) sadece hayn istedim' deyince Rasûlullah şöyle buyurdu:

"O söz için gök kapıları açıldı, onun arşa ulaşmasına hiç bir şey mani olamadı379."

 iı î) JÛi. il ,/                            #

 î - J« liî* 4t İ> T İJÎ jî": jX-i

(Enes'ten nakledilen bu rivayette ise hâdisenin namaz içinde gerçekleşmediği görül­mektedir); IIi/229, H.no:13330 (özetle), Müslim, Mesâcid, 149; EbÛ Dâvûd, Salât, 119, H.no: 763; Nesâî, İftitâh, 19, H.no:899; Tayâlisî, s.268, H.no:2001; Abd b. Humeyd, s.360, H.no:

1195; EbÛ Ya'lâ, V/294, 414, H.no:2915, 3100; VI/468, H.no:3876; Taberânî, ei-Mu'cemü'l-ewflf,rW351,H.no:4405.

b-Ebû Sa'lebe el-Huşenfden (Radıyallahü anh) şahidi:

i                                             İ       l* : Jli

Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII/97, H.no:6965. Heysemî, hadisin Taberânî tarafından (Evsat'ında) nakledilen rivayette yer alan Muhammed b. Yezid b. Sinan er-Rahâvfyi tbn Maîn ve Buhârî*nİn zayıf, Nesâî ve İbn Hıbbân'ın ise sika saydıklarım ifade eder. Bk. Mecma'., 11/107-108.

c-Rifâa b. Râfi' ez-Zürakî"den {Radıyallahü anh) şahidi için bk. 653/1523.hadis.

d-İbn Ömer'den (Radtyallaha anhüma) şahidi için bk. Taberânî, age., XIl/438, H.no: 13600 (Heysemî, bu rivayetin senedinde münkeru'l-hadis olan el-Yesa' b. Talha'nın varlığından bahsetmektedir. Bk. Mecma', 11/124).

e-Abduİlah b. Ebû Evfâ'dan (Radıyallahü anh) nakledilen benzer rivayet için bk. 651/1521.hadisin tahrici.

f-Ebû Eyyûb el-Ensârrden (Radıyallahü anh) nakledilen benEer rivayet: : (J-j «i* iı yU iı Jj-j Ju» *^ tfjU lj» tjjsT i .uM : ,0-j *J* iı J-» iı Jj-j j^ J*j Jli Jli ^>j<1 ^î j*

 JUİ OjS" *,jA J* ,4-j 4j* il J-fl    İl Jj-J J* r*>> AÎ «it tftjj Jarjl oX_» î WÛl (^-»-L* j*

 Jij : ju . j^Lı U _^jt I iı Jj-j V I41İİ ut: yjt\ Jui . v^» Kİ J* |I *$ t j* j» : ,J-j

Taberânî, el-Mu'cemü't-kebîr, IV/184, H.no:4088.

g-Âmİr b. Rabîa'dan (Radıyallahü anh) nakledilen benzer rivayet:

 : Jlü ( ^JUj <J* Aı Ju» ^Jı jJ> J*-_, ^j-L* : Vjj ^j) *j~A\ _y> V*j ol **

: ^31 JUİ ! İl J^-j I, ti : J^^l JUİ î OUİ&I JJJ ^ : ^_^l U ^l Jli . U

. \#£i ^1 UjjJsj \Sİ* ji* ^Ji cjIj Jbi)

Bk. Bezzâr, IX/272-273, H.no:3819; Ahmed eş-Şeybânî, Âhâd, 1/252, H.no;325. h-Abdullah b. Amr'dan (Radtyallahü anh) şahidi: Heysemî, hadisin Bezzâr tarafından nakle­dildiğini, senedinde tanımadığı bir râvinin bulunduğunu söyler. Bk. age., 11/124. 379 Nüshalarda hem idğamlı/şeddeli hem de açık okunuşu kayıtlıdır. Şuayb el-Arnavud ve ekibi idğamlı kelimeyi tercih etmişlerdir. Bk. H.no: 18860.

146______________________________________________________________Kıraat

NOT: Yukarıdaki rivayetlerde söz konusu kişinin söylediği sözün büyüklü­ğüne ve kıymetine dikkat çekilmekte, ayrıca Enes'ten (Radtyaüahü anh) gelen rivayette şöyle nakledilmektedir:

RaSÜİUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem);

"O sözü Rabbe ulaştırmak için yarışan on iki melek gördüm" dedi.

380 Müslim, Mesacid, 149 (600); îbn Huzeyme, 1/37; îbn Hibban, V/57, No: 1761

Kıraat______________________________________________________________________147

511/1381-HZ. Ali'den (Radıyallahü anh)\m

Sened:

Sahih: Müsned, İ/94-95, H.no:729; Diğer rivayet için bk. 1/102-103, H.no:803; 1/119, H.no:960 (633/1503.hadis); Mâlik, Salât, 17; Müslim, MUsâfırûn, 201-202; Ebû Dâvûd, Salât, 119, H.no:760; Vitir, 25, H.no:1509; Tirmizî, Salât, 82, H.no;266 (İbn, Ömer, İbn Abbas. îbn Ebî Evfâ, Ebû Cuhayfe ve Ebû Saîd'den (Radıyallahü anhüm) şahidinin de bulunduğunu söyle­yen Tİrmizî, Hz. Ali rivayetinin hasen-sahih olduğunu ifade eder); Deavât, 32, H.no:3421-3423 (hasen-sahih); Nesâî, tftitâh, 17, H.no:895; İbn Mâce, tkâme, 15, 70, H.no:864, 1054; Dârimî, Salât, 33, 71, H.no:1241,1320.

Rükû'da okunan dua ile ilgili rivayet için bk. 633/1503.hadis.

Rükû'dan sonra okunan dua ile ilgili rivayet için bk. 649/1519.hadis.

Secdede okunan dua ile ilgili rivayet için bk. 682/1552.hadis.

Namazda Fâtiha'ya başlamadan önce okunan dua örnekleri:

a-Semüra b. Cündeb'den (Radıyallahü anh):

Heysemî, hadisin Bezzâr ve Taberânî tarafından (Kebîr'İnde) nakledildiğini, İsnadının da zayıf olduğunu belirtir. Yine aynı sahâbiden (ıs ^^.j^.^1 f+Ui Jji ^i- j ^u îı ^ iı J^-j oir

^Jı j* ^^ı v/» '^ü '-i' ^^ü»* ^ ^iij w.>iij j^iiı oy ^apı,) lafzı İle Taberânî'nin (A'etfr'inde)

nakledilen rivayetin ise isnadının hasen olduğunu söyler. Bk. Mecma', 11/106. b-Abdullah b. Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh):

Heysemî, hadisin Taberânî tarafından (Sv^of'ında) nakledilen rivayette yer alan Ebû Ubeyde'nin İbn Mes'ûd'dan hadis işitmediğini, yine Taberânî tarafından (Kebîr'indc) nakledilen rivayette ise Mes'ûd b. Süleyman'ın bulunduğunu, bu zatı Ebû Hâtim'in mechûl saydığını belirtir. Taberânî'nin (Kebîr'İnde) nakledilen bir rivayette ise ( j> ^^- Ju ^.j* ^ j* «ı^üı jj ... iidu-, ijJu tj^iu-ı üı lyir ^1 ^ in yjj Jr—. j,ı jf-j üUtfj j^j _^ ^! y jj^.i) müphem

birinin bulunduğunu İfade eder. Bk. age., 11/106.

c-Vâsile'den (Radıyallahü anh): (Abdullah b. Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) nakledilen rivayetteki "sübhâneke" duası): Heysemî, hadisin Taberânî tarafından (Evsat ve ^TefoVinde) nakledildiğini senedinde zayıf olan Amr b. Husayn'in bulunduğunu belirtir. Bk. age., 11/106.

d-Abdullah b. Ömer'den (Radıyallahü anhüma):

Heysemî, hadisin Taberânî tarafından (£e£îr'inde) nakledildiğini senedinde zayıf olan Abdullah b. Âmir el-Eslemî'nin bulunduğunu belirtir. Bk. age., 11/106-107. e-EbÛ Râfî'den (Radıyallahü anh): —U ıj—jr j c—jrj

 ^^

148___________________________________________________________Kıraat

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) namaza başlamak için tekbir aldı, sonra dedi ki:

(Bir rivayette: Namaza başladığında tekbir alır, sonra şöyle derdi;)

"Veccehtü vechiye lillezi fetara's-semâvâti vel-arda hanîfen, müslimen, vemâ ene mine'l-müşrikîn. înne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillahi Rabbi'l-âlemîn, Lâ şerike leh ve bizâlike ümirtü ve ene mine'l-müslimîn (Bir rivayette: Ve ene evvelü'l-müslimîn),382 Allahümme Lâ ilahe illâ Ente (Bir rivayette: Allahümme Ente'l-Melikü Lâ İlahe illâ Ente),383 Ente Rabbî ve ene abdüke, zalemtü nefsî va'teraftü bi zenbî fağfir lî zünûbî cemîan Lâ yağfiru'z-zünûbe illâ Ente, vehdinî li ahseni'l-ahlâkı, Lâ yehdî liahseniha illâ Ente, vesrif annt seyyieha, Lâ yesrifü annî seyyieha İllâ Ente (Bir rivayette: Lebbeyke ve sa'deyke ve'l-hayru külluhû fiyedeyke ve'ş-şerru leyse ileyke, (lâ yetekarrebü bi'ş-Şerri ileyke, ene bike ve ileyke tebârek-te),384 veteâleyte esteğfıruke ve etûbu ileyke."

Rükûa gittiğine şöyle dedi:

"Allahümme leke reka'tü ve bike âmentü ve leke eslemtü haşa'a leke semt ve besarî ve muhhî ve ızâmî ve asabî."

Rükûdan başını kaldırdığında şöyle dedi:

"Semiallahü limen hamideh, Rabbena ve leke'l-hamd mil'e's-semâvâti ve'l-ard vema beynehüma ve mıl'e ma şi'te min şey'in ba'dü."

Secdeye gittiğinde dedi ki:

"Allahümme leke secettü ve bike âmentü ve leke eslemtü, secede vechî lillezî halekahü fe savverahü fe ahsene suvarahü fe şekka sem'âhü ve besarahü fe tebârakallâhü ahsenül halikîn."

Namazdan (çıkış) selâmını verdiğinde şöyle dedi:

"Allahümmeğfirlî ma kaddemtü vema ehhartü vema esrartü vema a'lentü ve vema esraftü vema Ente a'lemü minnî Ente'l-mukaddimu ve Ente'!- muahhiru Lâ ilahe illâ Ente."

Heysem!, hadisin Taberânî tarafından {Kebîr'ınde) nakledildiğini senedinde Muhammed b. İskak'ın bulunduğunu, bu zatın sika fakat müdellis olduğunu ve bu rivayetinde an'ane ile naklettiğini, diğer râvilerinin ise sika sayıldıklarını söyler. Bk. age., ü/107.

f-Enes'ten (Radıyallaha anh): Sadece "sübhâneke" duası nakledilir. Heysemî, bu rivayetin de Taberânî tarafından {Evsafında) nakledildiğini, râvilerinin ise sika sayıldıklarını belirtir. Bk. age., 11/107.

g-Huzeyfe b. el-Yemân'dan (RadıyailaM anh):

Heysemî, bu rivayetin de Taberânî tarafından (Evsafında) nakledildiğini, râvilerinin ise sika sayıldıklarını söyler. Bk. age., 11/107. Rivayetle İlgili bk. 488/1358. hadis,

382  Ebû'n-Nadr rivâyetindeki bu ek için bk. Müslim, Salât, 771; Ebû Davûd, Salâu 121, H.no: 760; ibn Huzeyme, 1/235, H.no: 462

383 Ebû Davûd, Salât, 121, H.no: 760; İbn Huzeyme, 1/235, H.no: 462

384 İbn CârÛd, 1/54, H.no: 179; İbn Hibbân, V/70, H.no. 1772

Kıraat___________________________________________________________149

AÇIKLAMA

*İstiftah duasının tercemesi:

'Muvakkit ve Müslüman olarak ben yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndür­düm, ben müşriklerden değilim. Namazım, diğer ibadetim/kurbanım *, hayatım ve ölümüm kâinatın Rabbine aittir ki onun hiçbir ortağı yoktur, ben Müslümanlar-danım ve bu şekilde (söylemekle/davranmakla) emrolıındum. Atlattım! Senden başka ilâh yoktur . Sen benim Rabbimsin ve ben senin kulunum, kendime haksız­lık/kötülük ettim, günahımı da İtiraf ettim, günahlarımın hepsini affet, günahları affetme yetkisi sadece sana aittir. En güzel ahlâk konusunda bana yol göster, ahlâ­kın en güzeli konusunda ancak sen (doğru) yolu gösterirsin, günahlarımı benden uzaklaştır, günahlarımı benden uzaklaştırma konusunda sadece sen yetkilisin, sen yücesin.     Ben sana istiğfar eder ve tövbe ederim.'

*Rükû duasının tercemesi:

'Allahım! Senin için rükû ettim, sana iman ettim, sana teslim oldum ve işitmem, görmem, beynim/iliğim389, kemiklerim, sinirim sana itaat etti.'

*Rükûdan doğrulma (kavme) duasının tercemesi:

'Allah kendisine hamd edeni duydu. Rabbimiz! Gökler ve yer doluşunca, ikisi arasındakiler doluşunca ve bundan sonra senin dilediğin şey doluşunca sana hamd olsun!'

*Secde duasının tercemesi:

1Allahım! Sadece senin için secde ettim, sadece sana iman ettim, sadece sana teslim oldum. Benim yüzüm onu yaratan, şekillendiren, ona en güzel şekilleri veren, onda duyma ve görme organı var eden için secdeye gitti (yere kapandı). O Allah var edenlerin en güzelidir. '

*Namaz selamındaki duanın tercemesi:

ıAllahım! Benim yaptığım ve yapacağım, gizlediğim ve açığa vurduğum, haddi aştığım ve ayrıca benden daha iyi bildiğin (bütün) günahlarımı affet! Sen dilediğini ileri götüren ve dilediğini de bırakansın, senden başka ilâh yoktur.'

§Bu konudaki hadisler iftitah tekbirinden sonra duanın meşru olduğunu göstermektedir. İmam Nevevî (v.676/1277) bu duaların sahabe, tabiûn ve sonraki ulemanın çoğunluğuna göre müstehap olduğunu belirtti. Bu konuda müctehid imamların görüşleri:

385 Bk. Nevevi, Serhu Sahihi Müslim, VI/58; Azimâbâdi, Avnü'l-Mabûd, VII/35I     .

386 Diğer rivayette; Müslümanların ilkiyim, şeklinde geldi.

387 Diğer rivayette; Allahım! Sen kendisinden başka ilâh olmayan bir meliksin, şeklinde geldi. Biı* rivayette; (Allahım!) İcabet sana olur, yardım senden gelir ve hayır tümüyle senin

elindedir, şer sana ait değildi, şer sana yaklaşamaz, ben seninleyim ve sana yöneldim. Yüce onan sensin.) (Bu manalar için bk. İbnü'l-Esir, Garibü'l-Hadis. 11/366; İbn Hacer, Fethu'l-Bârt, III/410; Bennâ, age., III/182-183) 389 Bk. Mübarekpûrî, Tuhfetü'l-AhvezU IX/265

150_____________________________________________________________Kıraati

1-İmam Âzam Ebû Hanife, Muhammed ve Ahmed b. Hanbel'e göre 'sübhaneke'f

,390

okunmalıdır.

2-İ.Şafiî'ye göre tevcih (veccehtü...) duası okunmalıdır.391

3-İ.Ebû Yûsufa göre 'Sübhaneke' ile birlikte 'veccehtü...1 duası birleştirilerek|

392

okunmalıdır.

4-Bu konuda tek itiraz İmam Malik'ten gelmektedir, ona göre tekbirden! sonra dua okunmaz, bilakis hemen Fatiha'ya başlanır.393

Duaların efdal olanında ihtilaf edildi: Hz. Ömer, Ali, İbn Mes'ûd, Ebû Hanife ve ashabı, Evzaî, Sevrî, İshak ve Davud ez-Zahirî'ye göre 'Sübhaneke...' okumak gerekir. Bunlardan sadece İmam Ebû Yusuf iki dua birleştirerek okunur, der ve bu Ebû İshak el-Mervezî ve Kadı Ebû Hamid'in de görüşleridir. İbn Münzir ise; kişi (bu dualardan) dilediğini seçebilir, o yeterlidir, der.

§Teavvüz (EûzU) ilk rekâtta meşrudur. îftitahtan sonraki dua bitirilince 'Eûzli billahi mine'ş-şeytani'r-racîm' denir. Cumhurun görüşü budur.Ancak İmam Malik'e göre farz namazlarda teavvüz yoktur.394

Şevkânî (v.1250/1834) dedi ki: Teavvüz konusunda gelen rivayetler onun birinci rekâta meşru olduğunu göstermektedir,Ancak Hasan-ı Basrî, Atâ ve İbrahim en-Nehâi her rekâtta okunmasını müstehap olduğunu söylediler. Delilleri ise '0 hâlde Kur'ân okurken kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığın' 95 ayetidir ve onlara göre ayetin umûmî manası bunu gösterir, namaz içinde ve dışındaki durumları kapsar. Cumhura göre İse ayetin umumiliğinde şüphe yoktur., ancak sünnetteki uygulama (farzlarda) sadece birinci rekât için geçerlidir.396

* Cehri Namazda Fatihadan Önce Besmeleyi Açıktan Okumak

390 İmam Muhammed, Asi, 1/29; Kâsâni, Beden', 1/202; İbn Kudâme, Muğnî, 1/515; m İ.Şafiî, Ümm, 1/128; Nevevî, Mecmu, 111/320 392 Kâsâni, age., 1/202; Mevsılî, İhtiyar, 1/49 m İbn Rüşd, flwfaye, 1/89

394 İ. Şafiî, age., 1/128; Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, Mesâil, 1/71; Sehnûn, Miidevvene, 1/68; Kâsânî, age., 1/202; İbn Kudâme, age., 1/518-519

395 Nahl, 16/98

3% Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, 11/215

Kıraat

151

512/1382-Said b. Yezid Ebû Mesleme anlattı:397

Enes'e Hz. Peygamber (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) okumaya ' Bismil ah irrrah-manirrahim' diyerek mi başlardı, yoksa 'el-Hamdü lillahi Rabbil âlemin' diyerek mi başlardı, diye sordum.

Enes (Radtyaiiahü anh) şöyle dedi:

'Sen bana ezberlemediğim (bilmediğim)398 bir şeyi soruyorsun (ya da senden önce kimsenin sormadığı bir şeyi bana soruyorsun).'

513/1383-Enes b. Malikten (Radıyallahü anh) :399

Rasûlullah (Saiiaiiaka aleyhi ve seiiem), Ebû Bekir, Ömer ve Osman  anhüm) ile namaz kıldım, hiç birinin 'Bİsmilahirrahmanirrahim' diyerek başladıklarını duymadım.

Katade anlattı:

Enes'e Rasûlullah'ın kıraate (Kur'ân okumaya) ne ile başladığını sorunca şöyle dedi:

'Sen bana daha önceden kimsenin sormadığı bir şeyi soruyorsun.'

Sened: «illi y\ j^' 'j,\ ^İ V~ tâ*- 'J^ j

Sahih: Müsned, III/166, H.no:12636; Benzer rivayet için bk. III/190, H.no: 12909; 111/264, H.no:13719; 111/177, H.no:12746; III/168, H.no:12650. Heysemî, senedindeki râvilerin sika sayıldıklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/108.

Abdullah b. Muğaffel'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 517/1387. hadis.

Hz. Âİşe'den (Radtyallahii anha) şahidi için bk. 518/1388. hadis.

Ayrıca bk. 513-516/1383-1386,526/1396. hadisler. 398 Yani unuttuğum bir şeyi soruyorsun. Bk. Bennâ, age., 111/185

Sened: jliii y_ iJj\ 'J* -^a^' ;îıî> LI—'- Jiî v^ j^- Jü *f Uo-j Çi £jJ- jjû^- 'Jı 'xS^ ıiîji-

Sahih: Müsned, 111/176, H.no:12746; Benzer rivayetler için bk.' III/273, H.no:13826-13827; Müslim, Salât, 50-52.

Abdullah b. Muğaffel'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 517/1387. hadis.

Hz. Âİşe'den (Radıyallahü anha) şahidi İçin bk. 518/1388. hadis.

Ayrıca bk. 512,514-516/1382, 1384-1386,526/1396. hadisler.

Hz. Âİşe'den (Radıyallahü anha) şahidi için bk. 518/1388. hadis.

Ayrıca bk. 512, 514-516/1382, 1384-1386, 526/1396. hadisler.

152

Kıraat

514/1384-Enes'ten (Radıyallahü anhK

'Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) arkasında, Ebû Bekir, Ömer ve Osman'ın (Radtyaiiahu anhiim) arkasında401 namaz kıldım, onlar 'Bismülahirrah-manirrahim'i açıktan (yüksek sesle) okumadılar.'

400 Sened: iiıii > ç^ tf'ii. ^rj Cji.

Sahih: Müsııed, III/275, H.no:13850; Benzer rivayetler İçin bk. 111/179, H.no:12781; 111/264, H.no:13719;IIİ/216,H.no:13192:

Nesâî, îftitâh, 22, H.no:905. Taberânî'nin Kebir ve fvjflf'ında naklettiği ( J~> iı J^-j oî ,.—*j j—S^ jiİj pj-^ı ,y)\ iı ^—h j-u jıs' jj-j u* iı) rivayeti için Heysemî "Hâvileri sika sayılmıştır"

der. Bk.Mecma', 11/108. Hadisin şâhidleri:

a-Abdullah b. Mıığaffel'den (Radıyatlahtianh) şahidi için bk. 517/1387. hadis. b-Hz. Âişe'den (Radıyallalıü anlıa) şâlıidî için bk. 518/1388. hadis. c-İbn Abbas'tan (Rndıyallalm anhüma) şahidi:

Heysemî hadisi Bezzâr'm naklettiğini, senedinde Ebû Saîd el-Bakkal'ın bulunduğunu, bu râvinin sika fakat müdelüs olduğunu ve hadisi an'ane ile rivayet ettiğini, diğer râvilerinin ise sahih hadis ricalinden olduklarını ifade eder. İbn Abbas'tan gelen bir başka rivayet söyledin

Taberânî'nin ATeöfr ve Evsor'ında naklettiği bu rivayetin râvüeri sika sayılmıştır. Bk.

age., 11/108. İbn Abbas'tan Hz. Peygamber'in önceleri besmeleyi açıktan okuduğuna dair bir rivayet nakledilin

Bezzâr'm naklettiği bu rivayetin râvileri sika sayılmıştır. Fakat Ebû Dâvûd vd. âlimler cehrî okuyuşu ile ilgili kısmını nakietmemişlerdir. Bk. Heysemî, age., 11/108-109. d-Ebû Vâil'den (Radtyaltahü tmh) şâhidî:

Heysemî hadisi Taberânî'nin Kebir'inûz naklettiğini, senedinde Ebû Sa'd el-Bakkal'ın   ) bulunduğunu, bu zatın da sika-müdellis olduğunu söyler. Bk. age., U/108.

e-Hz. Ali ve Ammar'dan (Radtyalhhü anhüma) şahidi: (j—«i jtf" pi-j *i* iin J-» & Jj-j jî

Heysemî hadisi Taberânî'nin Kebirinde naklettiğini, senedinde Câbir el-Cu'fî'nin bulunduğunu, bu zatı Şu'be, Sevrî ve Züheyr b. Muâviye'nin müdellis olduğu halde sika, diğer âlimlerin ise zayıf saydıklarını söyler. Bk. age., 11/109.

Ayrıca bk. 512-513,515-516/1382-1383, 1385-1386, 526/1396. hadisler. 401 Ahmed b, Hanbel'in diğer rivayetinde; Onlarla birlikte, şeklinde geçmektedir.

Kıraat                                                                                                                       153

515/1385-Enes'ten (RadıyallahSanh)'^02

Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem), Ebû Bekir, Ömer ve Osman'ın  anhsm) arkasında namaz kıldım; onlar kıraate 'el-Hamdü lillahi Rabbi'l-âlemin' diye başlıyorlar, (ancak) okumalarının (Fatiha'nın) başında 'Bismillahirrahmanirrahim' demedikleri gibi sonunda da (yani zammı sure­nin başında da) demiyorlardı.

Sahih: Müsned, HI/223-224. H.no: 13270; Benzer rivayetlerde hadisin ikinci kısmı zikredilmez: III/lll, H.no:12023; III/114, H.no:I2074 {Mükerreri: 111/101, H.no:11930 (526/1396. hadis); III/I68, H.no:12650; 111/183, H.no:12822; 111/203, H.no:I3037; 111/205, H.no:13058; 111/255, H.no:136İ4; III/273, H.no:13824, 13826-13827; 111/286, H.no:13984; 111/289, H.no:14010; Bıılıûn, Ezan, 89; Ebû DâvÛd, Salâl, 122. H.no:;782 Tirmizî, Salât, 68, H.ııo:246 (hasen-sahilı); Nesâî, İftiıâh, 20, H.no:900-901; İbn Mâce, İkâme, 4, H.no:813; Dârimt, Salât, 34, H.no:1243.

Nâfİ'den gelen rivayette Besmele ile başladığı bildirilmektedir. Fakat Taberânî tarafın­dan nakledilen bu rivayet Heysemî'nin de belirttiği gibi Abdurrahman b. Abdullah b. Ömer sebebiyle çok zayıftır:

 11/109. HeysemîBüreyde'den nakledilen:

 İl J-a   J)l J_j_j Jli Jl» İJj> jt-

rivayeti İçin de: " Taberânî Evsat'ında nakletti. Senedinde Abdiilkerim b. Ebu't-Mehârik var. Hafızasının kötü olması sebebiyle zayıftır. Senedinde tanımadığım bir râvİ de bulunmaktadır" der. Bk.a#e., 11/109.

Abdullah b. Muğaffel'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 517/1387. hadis.

Hz. Âİşe'den (Radıyailahü mıha) şahidi için bk. 518/1388. hadis.

Ayrıca bk. 512-514, 516/1382-1384, 1386, 526/1396. hadisler.

154Kıraat

516/1386- (Kt.) Enes'ten

Rasûlullah'ın (Saiiaiiaiıu aleyhi ve seiiem) arkasında, Ebû Bekir, Ömer ve Osman'ın (Radıyaiiahu anhüm) arkasında namaz kıldım, (ancak) onlar okumaya 'Bismillahirrahmanirrahim' diyerek başlamıyorlardı.

§(Râvi) Şu'be dedi ki: Katade'ye; 'Bunu Enes'ten duydun mu?' diye sorunca şöyle dedi: 'Evet, biz ona bunu sorduk.'

404

517/1387-Yezidb. Abdullah b.Muğaffel     (Radıyatiahu aniunmı) anlattı:

Hasen: Müsned, III/278, H.no: 13892; Mâlik, Salât, 30; Nesâî, Iftitâh, 22, H.no:904. Bu rivayet Ebû Bekir el-Katîî'nin ziyâdesidir. Senedde yer alan Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah'ın hocası ve Müsned sahibi Ebû Dâvûd et-Tayâlisînİn (v.204/819) talebesi Ebû Abdullah es-Sülemî el-Anberî meçhul biridir. Ahmed b. Hanbel altı rivayetini nakleder. Bu zat aynı zamanda Haremî b. Umara b. Ebû Hafsa el-Atekî'nin (v.201/816) talebesidir. Örnek rivayeti için bk. Müsned, III/278, H.no: 13896. Sened bu hali ile zayıftır. Fakat önceki rivayetlerle desteklenen hadis hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.

Ayrıca bk. 512-515/1382-1385, 526/1396. hadisler.

Abdullah b. Muğaffel'den (Radıyatiahu anh) şahidi için bk. 517/1387. hadis.

Hz. Âişe'den (Radıyaltahü anluı) şahidi için bk. 518/1388. hadis.

m Senedde,  İbn Abdullah b.  Muğaffel olarak zikredilen kişi    Yezid b. Abdullah b. Muğaffel'dir, (Bk. İbn Hacer, Takribu't-Tehztb, 695, No:8476; Bennâ, age., IH/187)

Hasen: Müsned, V/55, H.no:20437; Benzer rivayetler için bk. V/54, H.no:20424:

IV/85, H.no:16731 (oğlunun İsmi Yezid olarak isimlendirilmiştir. Senedde yer alan Ebû Neâme ise Kays b. Abâye'dir); TirmizU Salât, 66, H.no:244 (hasen); Nesâî, İl'tİtâh, 22, H.no:906; İbn Mâce, tkâme, 4, H.no:815.

Abdullah b. Muğaffel'in oğlu Yezid hakkında herhangi bir cerh ve tadilde bulunul­mamıştır. Bu rivayetinden başka da bir nakli yoktur.

Bennâ hadis hakkında şunları söyler: "Tirmizî'nin hadisi hasen saymasına karşın Hatîb (el-Bağdâdî) ve diğer âlimler zayıf saymışlardır. Zayıf saymalarının sebebi İse Abdullah b.

Kıraat

Ben 'Bismillahirrahmanirrahim, el-Hamdülillahi Rabbilâlemîn' diye okurken bu okuyuşumu babam duydu, namazı bitirince şöyle dedi:

'Ey yavrum, İslâm'a sonradan eklenen bir şeyi yapmaktan (bid'atten) kaçın! Ben Rasûlullah'ın arkasında, Ebû Bekir, Ömer ve Osman'ın (Radıyaiiahu anhum) arkasında namaz kıldım, onlar kıraate 'Bismillahirrahmanirrahim' diyerek başlamıyorlardı.'

§(Diğer rivayette: Kıraate başladığında onu (besmeleyi) okuma! 'el-Hamdülillahi Rabbil âlemîn' diyerek okumaya başla!' şeklindedir.)406

Abdullah şöyle dedi: 'Ben İslâm'da olmayan bir şeyi ekleme (bid'at) konusunda onun kadar kızan (tepki gösteren sahabeden) bir başkasını görmedim.'

518/1388-Hz. Âişe annemizden (Radtyaitahn animi:401 Allah'ın Peygamberi (SaUaUahaaleyhi ve seiiem) namazda kıraate 'el-Hamdü lillahi Rabbilâlemîn' diye başlardı.

Muğaffel'İn oğlunun meçhul olmasıdır. Meçhul bir râvinin bulunduğu rivayetle de delil getiri­lemez. Ebu'1-Feth el-Ya'murî der ki: 'Bana göre meehuliyetinin dışında hadis illetli değildir. Buradaki mechuliyet ise aynî (mechûlU'l-ayn) değil, hâli (mechûlü'l-hâl)dir. Abdullah b. Muğaffel'İn yedi oğlu vardır. Buradaki oğlu Yezid'dİr.'"

Enes'ten (Radıyatlahil anlı) şahidi için bk. 512-516/1382-1386. hadisler.

Hz. Âişe'den < Radıyallahü anha) şahidi için bk. 518/1388. hadis.

406 Müsned, IV/85

407 Sened: *o>' >/ 'j- ^ J> JA' i* 'tâ ^ ş& jî >'*J &~ Jâ

Sahih: Müsned, VI/110, H.no:24672; Benzer rivayetler için bk. Vl/281, H.no:26280; VI/171, H.no:25258:

VI/194^ H.no:25493; VI/31, H.no:23912:

Müslim, Salât, 240; £/>m DâvıW, Salât, 122, H.no:783; /tn Mâc^, İkâme, 4, H.no:812; Dârimî, Salât, 31, H.no:1239. Senedde yer alan Hüseyin, Hüseyin b. Zekvân el-Mükteb el-Muallim'dir (v.145/762). Büdeyl ise Büdeyl b. Meysera el-Ukaylî'dir (v. 130/747). Her ikisi de sahih hadis rical indendir. Müslim'in rivayeti de bu râviler kanalı ile nakledilmiştir.

Enes'ten (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. 512-516/1382-1386. hadisler.

Abdullah b. Muğaffel'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 517/1387. hadis.

Ayrıca bk. 472/1342 ve 687/1557. hadisler.

156

Kıraat:

519/1389-Ümmü Seleme annemiz (Radıyaiiahütmiıâ);m

Kendisine Rasûlullah'ın (Saiudiahu aleyhi ve seitem) (namazda Kur'ân) oku­yuşu sorulunca dedi ki:

"O, okuyuşunu ayet ayet (olacak şekilde) bölerdi;

'Bismillahirrahmanirrahim, el-Hamdü lillahi Rabbi'l-âlemîn, er-Rahmani'r-rahim, Mâliki yevmi'd-dîn...' (şeklinde okurdu).

AÇIKLAMA

Bu konudaki hadisler ayrı ayrı düşünüldüğünde Uç farklı sonuç çıkmakladır: 1 -İlk rekâttaki Fatiha'da besmele gizli okunmalı,

408

Sahih: Müsned, VI/302, H.no:26462; Benzer rivayetler için bk. VI/323, H.no:26621:

 Sened: âÇli ^î J, &\ -l* V* *C

VI/300, H.no:26443 (Mükerreri: VI/294, H.no:26406):

£trî Dâvûd, Hurûf, 1, H.no:4001 (Ebû Dâvûd hocası Ahmed b. Haııbel'den şunu nakleder: ( j/jı j-y ^U ) îtûjı îiı^jı); Tirmizî, Fezailü'l-Kur'ân, 23, H.no:2923 (haseıı-sahİh); Kırâât, 1,

H.no:2927 (isnadı muttasıl değildir. Ancak Leys b. Sa'd - Abdullah b. Ubeydullah b. Ebû Müleyke (İbn Ebî Müleyke) - Ya'15 b. Memlek - Ümmü Seleme kanalı ile nakledilen rivayet daha sahihtir/kuvvetlidir).

Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde benzer bir rivayet daha vardır. Fakat bu rivayette Hz. Peygamber'in eşi müphem olarak zikredilmektedir. Nâfi' b. Ömer ise eşinin isminin Hafsa olduğunu tahmin ettiğini belirtir. Ahmed b. Hanbel de bu hadisi Hafsa ve Ümmü Seleme annemizden naklettiği hadisler başlığı altında değil de bu iki annemizin müsnedlerinin arasında "Bazı eşlerinden nakledilen hadisler" başlığı altında zikreder. Bu da onun bu konuda net bir fikrinin olmadığını gösterir. Bk. 598/1468.hadis. Hafsa validemizden nakledilen diğer benzer rivayetler:

 l                      *^       î       J        J       ^     i        '       ^i-î Jıi jjjti 'J,

 VI/286, H.no:26331; VI/285, H.no:26321:

<j—L'j LUlir *ikl- ^ J^J 0& JZüv jl fUı *;*ji Jj Jlf j^i- Jii lİJli- -^4- (_j» jiji (X*j *İi- Ü Jl» jıi J^-j jl jt LJli

VI/285, H.no:26322-26323; VI/297, H.no:26426; Mâlik, Cemâat, 21; AfteZ/m. Müsâfirûn, 118; Tirmizî, Salât, 158, H.no:373; Nesât, Kıyam, 19, H.no:1656; Dârimî, Salât, 109, H.no:1392; An Huzeyme, 11/188, 238, H.no:l 158, 1242.

Kıraat

2-îlk rekâttaki Fatiha'da besmele açıktan okunmalı, 3-Ilk rekâttaki Fatiha'da besmele okunmamalı.

§Namazda besmelenin okunması konusunda müctehid İmamlar ihtilaf ettiler: 1-Namazda besmelenin okunması farzdır. Bu görüşte olanlar İmam Şafiî, bir görüşünde Ahmed b. Hanbel ve muhaddislerden bir gruptur. Onlara göre besmelenin hükmü Fatiha'nın açıktan ya da gizli okunması ile alâkalıdır,409 Delilleri ise Ümmii Seleme (Radıyuiiaha anhâ) hadisidir.410 Bu konuda gelen en sahih hadis Nuaym'dan gelen şu rivayettir:

'Ben, Ebû Hüreyre'nin (Radıyallahu mıh) arkasında namaz kıldım 'Bismİlla-hirrahmanirrahim'i okudu, sonra Fatiha'yı okudu ve 'veleddâllîn' kısmına gelince 'Âmin' dedi, cemaat de 'Âmin' dediler.'4"

2-Bu namazda besmele okumak mekruhtur. İmam Malik bu görüştedir. Buna göre gizli ya da açıktan olsun farz namazlarda besmele okunmaz, nafileler bu hükmün dışındadır, caizdir. Bu konudaki hadislerde tearuz vardır ve bunlardan biri tercih edilemez.412

3-Besmele okumak müstehaptır, ancak besmele açıktan okunmaz. Bu, ulemanın çoğunluğunun görüşüdür. Hz. Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali ve diğerleri (Radtyaüahü anhüm), aynca tabiûndan bir kısmı böyle düşünmektedir. Bu görüşte olan müctehid imamlar ise; İmam Ebû Hanife ve ashabı, Sevrî, Abdullah b. Mübarek, Ahmed b. Hanbel ve İshak b. Rahûye'dir.4'3 Bu görüşün delili Enes'ten gelen rivayettir.414

4-Kişi bu konuda serbesttir. İbn Kayyim gibi bazı alimler bu görüştedir. Çünkü bu rivayetlerden anlaşılan Rasûlullah (Saiiatiahu aleyhi ve sellem) bazen besmeleyi açıktan okur, bazen de gizlerdi. Onun beş vakitte de besmeleyi açıktan okuduğu söylenemez.415

§Besmelenin Fatiha'dan bir ayet olması konusunda ihtilaf edildi:

1-İmam Ebû Hanife'ye göre sure başlarındaki besmeleler müstakil birer ayettir, çünkü Nemi suresinin inmesiyle Rasûlullah besmelenin yazılmasını emretmiştir.

2-İ. Malik'e göre bunlar ayet değildir, sureleri ayırmak için yazılmıştır, sadece Nemi suresinin içindeki besmele ayettir.

3-İ. Şafiî ve Ahmed b. HanbePe göre bunlar Fatiha'dan ve surelerden birer ayettir, Çünkü 'Âmin' kelimesi önemli olmasına rağmen yazılmamıştır, Kur'ân olmayan hiçbir kelime Kur'ân'a yazılmamıştır. Ayrıca delilleri bu konudaki bazı rivayetlerdir.416

409 İmam Şafiî, Onun, 1/129-130; Nevevî, Mecmu', III/332; İbn Kudame, age., 1/520-521

410 Bk. Müsned Trc. H.no: 519/1389; Nevevî, age., III/336-337;

Bennâ bu rivayetle ilgili olarak: Darekutnî ona sahih, dedi. Ancak bu konudaki hadislerin çoğunluğu zayıftır, der. (Bk. Bennâ, age., 111/189)

411  Nesâi, İftitah, 21; Tahâvi, 1/199; İbn CârıuL 1/52, H.no: 184; İbn Huzeyme, 1/251, H.no: 499; İbn Hibbatu V/100, H.no: 1797;

412 Sehnûn, Müdevvene, 1/64; İbn Rüşd, age., 1/89

413 Kâsânî, BedöC, 1/203; İbn Kudame, age., 1/520-521

414  Bk. Müsned Trc. H.no: 513/1383-516/1386 arası rivayetler; İmam Muhammed, el-Hucce alâ Ehti'l-Medine, 1/69

415 Bennâ, age., III/l 89-190

416 Kâsânî, age., 1/203; İbn Rüşd, Bidcıye, 1/89; İbn Kudame, age., 1/520

1

"i 158Kıraat   j

j ibn Abbas (Radıyallahu anhüma) 'Sana tekrarlanan yedi (ayet) verdik' ayeti   i

hakkında Fatiha'dır, dedi. İbn Abbas'a:                                                                    1

'(Fatiha'daki) yedinci ayet nerde?' sorulunca:                                                 j

'Bismillahirrahmanirrahim' diye cevap verdi.417                                             İ

1

*Bu şekildeki rivayetler Hz. Ali ve Ebû HUreyre'den de (Radıyallahu anhüma) * gelmektedir. Ayrıca Tabiûndan da gelen rivayetler vardır,41 bunlardan birisi \ Atâ'dan gelen şu rivayettir:                                                                                      s

tbn Cüreyc anlattı:

Atâ'ya dedim ki:

'Farz namazlarda yanında Fatiha okumaksızın sadece 'İnnâ a'taynâ ke'l-kevser' (suresini) okumam yeterli midir?'

Atâ:

'Hayır (yetmez), Bakara suresi bile (yetmez), Allah Teâlâ 'Sana tekrarlanan yedi (ayet) verdik' buyurdu*, işte bu (Fatiha) o yedi (ayettir). Ben ona:

'(Fatiha'daki) yedinci ayet nerede?' diye sorunca:

'Bismillahirrahmanirrahim' diye cevap verdi. O, Fatiha'nın her rekâtta okun­masını gerekli görürdü.419

* Namazda Fatiha Sûresinin Okunması ve Besmele Fatiha'dan Değildir Görüşünün Delili

 J       \ Jü

Allah Teâlâ buyurdu:

'And olsun ki, biz sana tekrarlanan yedi (âyeti) ve yüce Kur'an'ı verdik." (Hıcr, 15/87)

NOT: Hz. Ali, İbn Mes'ûd, Übey b. Ka'b (Radıyallahu animmu Said b. Cübeyr, İbrahim en-Nehâi, Ebû Müleyke, Ubeyd b. Umeyr, Leysî, Hasan-ı Basrî, Mücahid, Katâde, Atâ'dan gelen rivayetlerde yukarıdaki ayette zikredilen 'tekrarlanan yedi (ayet)' Fatiha süresidir.420

4l7Beyhakî, 11/45, No: 2216

418  Bk. Beyhakî, 11/45, No: 2217-2219 arası rivayetler.

419 Abdürrezzak, 11/94, No: 2629

420  Bu konudaki rivayetler için bk. Taberi, Camiu'l-Beyân, VII/536-538; Ayrıca bk. Müsned Trc. 519/1389 numaralı hadisin açıklamasındaki rivayetler.

159

520/1390-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anhy.421

: Mfonerf, 11/285, H.no:7823; İkinci rivayet: 11/241-242, H.ııo:7289; Benzer rivayet için  M/460, H.no:9894; Bazı rivayetler de özetle nakledilmiştir: Bk. 11/250, H.no:7400; N/290,

160

Kıra

RasÛlUİlah (SallallalıU aleyhi ve setlem) dedi kî:

"Kim Ümmü'l-Kur"ân'ı (Bir rivayette: Fatihatü'l-Kitab'ı) okumaksızd namaz kılarsa, o namaz noksan olmuştur, o noksandır, o tam değildir."

(Râvi) Ebû Sâib. Ubû Hüreyre'ye şöyle dedi:

'Ben bazen imamın arkasında oluyorum, (ne yapmalıyım?)'

Ebû Sâib anlatmaya şöyle devam etti;

Bunun üzerine Ebû Hüreyre koluma dokunup dedi ki:

'Ey Farisî, sen (Fııtiha'yı) içinden oku! Ben Rasûlullah'ın şöyle dedi-! ğinİ duydum:

"İzzet ve celâl sahibi Allah dedi ki; 'Ben namazı kendimle kulum ara-| sında ikiye böldüm. Onun yarısı bana , diğer yarısı kuluma aittir. Kulumaj istediği verilir.'"

Ebû Hüreyre Rasûlullah'ın şöyle dediğini de nakletti:

"Onu (Fatiha'yı) okuyun! Kul 'el-Hamdülillahi Rabbi'l-âlemîn (Alemlerin Rabbine hamd olsun)' dediğinde Allah der ki: 'Kulum bana hamd etti.'

Kul. 'er-Rahmanirrahîm (Rahman ve Rahim olan)' dediğinde Allah der \ ki: "Kulum beni övdü.'

Kul: Mâliki yevmiddîn (Hesap/kıyamet gününün sahibi olan)' dediğinde Allah der ki: 'Kulum benim azametimi kabul etti, bu (sözleşme) benimle kulum arasındadır.'

Kul: 'İyyâke na'büdü ve iyyâke nesteîn (Biz ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım isteriz)' dediğinde Allah: 'Bunu kulum için (önemli) buluyorum. Artık kulum ne isterse o verildi' der.

Kul: 'İhdine's-sırata'l-müstekîm, sırata'l-lezîne en'amte aleyhim ğayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn (Bizi doğru yola ilet, nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğramış ve sapılmışların yoluna değil)' dediğinde izzet ve celâl sahibi Allah der ki: 'Bu kuluma has bir istektir. Kuluma istediği verildi."'

§Ebû Hüreyre'den ikinci tarikle benzeri nakledildi, o rivayetteki farklı kısım:

"Hangi namaz ki onda Fatiha okunmazsa, o noksandır, o noksandır, o noksandır.

(Rivayetin devamında şu zikredildi;)

Kul: Mâliki yevmi'd-dîn (Hesap/kıyamet günün sahibi olan)' dediğinde Allah der ki: 'Kulum beni vekil kıldı.'

H.no:7888; ÎI/457, H.no:9860; H/478, H.no:10151 (fi—i'^^^. y_*i); H/487, H.no:10268;

11/428, H.no:9496 (525/1395. hadis); Mâlik, Salât, 39; Mitilim, Salât, 38-41; Ebû Dâvûd, Salât, 132, H.no:819-821; Tinnizî, Tefsîr, 1/1, H.no:2953 (hasen); Nesâî, Iftitâh, 23, H.no:907; îbn Mîıce, İkâme, 11, H.no:838; Edeb, 52, H.no:3784.    ,

Hadisin şâhidleri:

a-Ubâde b, Sâmit'ten (Radtyaltahtianh) şahidi için bk. 521/1391 ve 523/1393. hadisler.

b-Hz. Âişe'den (Radıyailahü anlıâ) şahidi için bk. 522/1392. hadis.

c-Abdullah b. Amr b. Âs'taıı (Radıyaltahü anhiimû) şahidi için bk. 524/1394. hadis.

d-Allah Rasûlü'nün yanında esir olarak kalan birinden (Radıyallahii anlı) şahidi için bk. 527/1397. hadis.

Ayrıca Ebû Hüreyre'den nakledilen diğer rivayet için bk. 525/1395. hadis.

Kıraat________________________________________________________161_

Kul: 'İyyâke na'büdü ve iyyâke nesteîn (Biz ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım isteriz)' dediğinde Allah: 'Bu benimle kulum arasındaki bir (sözleşmedir). Artık kulum ne isterse o verildi' der.432

Kul: 'İhdine's-sırata'l-müştekîm, sırata'l-lezîne en'amte aleyhim ğayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn (Bizi doğru yola İlet, nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğramış ve sapıtmışların yoluna değil)' dediğinde izzet ve celâl sahibi Allah der ki: 'Bu kuluma has bir istektir. (Ey kulum!) Benden istediğin sana verildi.423'"

AÇIKLAMA

Bu hadis nedeniyle bazı alimler besmelenin Fatiha'dan bir cüz olmadığını söylediler.

Fatiha'nın farz olduğunu söyleyenler yanında vacip olduğunu belirtenler de yukarıdaki hadisi delil olarak getirdiler, çünkü onlar hadisteki noksandır (^j*-)

kelimesinin delâleti İle farziyet anlaşılmadığını, ancak önemine binaen bunun kendi literatürlerindeki vacip hükmünde olduğunu belirttiler.

§Hıdâc (rij^) kelimesi Arapça'da erken attı, oldu anlamındadır424 ve kullanımı şu şekildedir:

*(iiljı o.j*) Deve yavrusunu uzuvları tam da olsa tüylenmeden erken doğurdu425

*  (aüı c-^-^î) Deve yavrusunu vaktinde de olsa uzuvları tam oluşmadan

* (.di £-üi) Eli noksan olan.427

* (»jüJı o^o^î)Yağmuru az

* («u>) Bİr kadın ismi.429

doğurdu.426

 î)Yağmuru az oldu.428

§Hadislerde hıdac kelimesinin lafız olarak farklı kullanımı:

I-RaSÛlullah (Sallallalıii aleyhi ve selteııı) dedi ki:

"Kim  Fatiha  okumaksızm  namaz kılarsa o  namaz  noksandır, tamamlan­mamıştır," Noksandır kelimesini üç kere tekrarladı.430

412 Diğer rivayette {^)L u) şeklinde geldi ki bu lafız 'kuluma benden istediği verildi' anlamındadır.

423  Diğer rivayette yine (^JL. l.) şeklinde geldi ki bu lafız önceden geçtiği gibi 'kutuma benden istediği verildi' anlamındadır.

424  İbn Manzûr, Lisanül-Arab, 11/248-249

425  İbnü'1-Esir, Garibu'I-Hadis, 11/12; İbn Manzûr, age., H/249

426   İbnü'1-Esir, age., 11/12-13; Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/101; Azimâbâdî, Avnii'l-Ma'bÛd,lUm

427  Azimâbâdî, age., 111/27, XIII/76; Bu lafızdaki bir rivayet için bk. ibn Mace, Mukaddime, 12, No: 167

428  İbn Manzûr, age., 111/27 42<) İbn Manzûr, age., 111/27 4™ Müslim, Salât, 38 (395)

162______________________________________________________________Kıraat

2-"Kim Fatiha okumaksızın namaz kılarsa o namaz noksandır, tamamlan-

■ı41I

mamıştır.

3-"Namazı eksik kılmaktan sakının, İmam rükû yaptığında siz de rükû edin, o kalktığında siz de kalkın!"432

521/1391-Ubâde b. Samit'in433 (Radıyaiiahü anh) Hz. Peygamber'e (Saitaitahü aleyhi ve seiiem) ulaşan rivayetinde (Rasûlullah) şöyle dedi: "Fatiha okumayanın namazı (makbul/tam) olmaz."

§Ubâde'den ikinci tarikle gelen rivayet:

"Ümmü'l-Kur'ân (Fatiha) okumayanın namazı (makbul) olmaz, daha fazlası (sizin için hayırlıdır)434."

431 Abdürrezzak, H/129, H.no: 2768; Tirmizi. Tefsiru'l-Kur'ân. 2, H.no: 2953; Darekııtm, 1/312, H.no: 35; Ebû Avâne, Müsned, 1/452, H.no: 1673; İbn Hibbân, 111/54, H.no: 774 4nA!wıedb. Hanbel, 111/43

Seıted: ^')^ J> }^^ 'Je- <jj*y j* *C* 'J>. oC^ ^'^>-

Sahih: Müsned, V/314, H.no:22576; İkinci rivayet: V/322, H.no:22648; Benzer rivayet için bk. V/322, H.no:22645 (Rivayetin senedinde yer alan Mahmud b. Rabî' el-Ensârî de sahâ-bidir. Senedde hakkında şu bilgi de verilir: "Rasûlullah kuyularından su alarak iki kez yüzüne su püskürttü."); Buhârî, Ezan, 95; Müslim, Salât, 34-37; Ebû Dâvûd, Salât, 132, H.no:822-824; Tirmizî, Salât, 69, H.no:247 (Bu konuda Hz. Aİşe. Ebû Hüreyre, Enes, Ebû Katâde ve Abdullah b. Anır'dan da şahidi vardır. Ubâde'nin rivayeti ise hasen-sahilıtİr); Nesâî, İftitâh, 24, 29, H.no:908-909, 918; İbn Mâce, İkâme, 11, H.no:837; Dârimt, Salât, 36, H.no: 1245.

Ebû Hüreyre'den ve diğer sahabeden (Rudıyallahüanh) şahidi için bk. 520/1390. hadis.

Ayrıca Ubâde b. Sâmİt'tcn nakledilen diğer rivayet için bk. 523/1393. hadise bk. 434 Bu mana için bk. Azİmâbâdi, Avııü'l-Ma'bûd, 111/27; Bennâ, age., III/195; Fatihadan fazlası zammı sure olarak bilinen hükümdür ki manası sure/ayetler eklemektir.

Kıraat_________________________________________________________________________163^

522/1392-Hz. Peygamber'in eşi Hz. Âişe'den (Radıyaitahu anhay^5 Rasûlullah'ı (Saiiaiiahtı aieyiü ve seiiem) şöyle derken duydum: "Ümmü'l-Kur'ân (Fatiha) okumaksızın namaz kılanın namazı noksandır."

523/1393-Ubâde b. Samit'ten Rasûlullah (Saitatiahu aleyhi ve seitem) bize sabah namazı kıldırdı, kıraati ağırlaşti/zorlaştı. Namazı bitirince dedi ki:

"İmamınızın arkasında Kur'ân okuduğunuzu görüyorum." Biz:

4"5 Sened: 'J}\ J> îı £*■ J. >&■ 'Ji J?~ ^&- Jii ji^ı Jı j- ^ Cji jıi Lj&i £ji-Sahih: Müsııed, VI/275, H.no:26234; Benzer rivayet için bk. VI/142, H.no:24979; Buhâri, ei-Kııâatü halfe'1-imâm, s.10, H.no:90; ibn Mâce, İkâme, 11, H.no:840. Heysemî, Taberânî'nin Sağîr'ınde (ç'j—* ^** ^'-^ ^ ^'/J' ^ 4=* î>î* ^ i">1-' JO lafzı ile naklettiği rivayetin senedinde İbn

Lehîa'nın bulunduğunu söyler. Taberânî'nin Evsal'mda Mihrân'dan (Radıyallahü anlı) şahidine de değinen Heysemî isnadında cerh ta'dil açısından hakkında bilgi sahibi olmadığı râvilerin bulunduğunu belirtir. Ayrıca yine Taberânî'nin Evsafında ('<—*j^i s*aai ^^ fl ı^j l^ "J =u^ jf

î-jf.***) lafzı ile Abdullah b. Amr'dan naklettiği rivayet için şunları söyler: "Senedinde Saîd b. Süleyman'ın bulunduğunu, bu zat hakkında Ebû Zür'a'nın; 'Allah selâmet versin, sağlam biri değildi'dediğini ifade eder. " Bk. Mecmu', 11/111. Ebû Hüreyre'den ve diğer sahabeden (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. 520/1390. hadis.

"  Sened: ç*'/ Ji >JJ^ 'Ji- J^SS- Ji- jiü-ı 'J, jüJ lî^-i Ju j+j iL'ü.

Sahih: Müsned, V/3İ6, H.no:22593; Benzer rivayetler için bk. V/313, H.no:22570 (Mükerreri: V/322, H.no:22645); V/321, H.no:22642; V/321-322, H.no:22644; V/322, H.no:22649; Ebû Dâvûd, Salât, 132, H.no:823-824; NesûU İftitâh, 29, H.no:918; İbn Ebî Şeybe, 1/328, H.no:3756 (.li-iı nu-); İbn Huzeyme, IH/36. H.no:1581; İbn Hıbbân, V/86,95, 156, H.no:1785, 1792, 1848; Hâkim. 1/364, H.no:869; Makdisî, Muhtara, VIII/341 (,u-Ji ol.).

Görüldüğü gibi bazı rivayetlerde hâdisenin yatsı namazında gerçekleştiği ifade edilmektedir. Fakat meşhur rivayet sabah namazıdır.

Ubâde b. Samit'ten nakledilen diğer rivayet için bk.521/1391. hadise bk. Ubâde b. Sâmİt'ten nakledilen diğer rivayet için bk.521/1391. hadise bk. Ebû Katâde'den (Ratltyallahllanh) şahidi için bk. 533/1403 (V/308. H.no:22524). Hadis

Hz. Peygamber'in yanında esir olarak kalan bir sahâbiden (RadıyaHahii anlı) şahidi İçin bk. 527/1397 (V/78, H.no:20619). hadis

Ebû Hüreyre'den ve diğer sahabeden (Radıvallahu anhiim) şahidi için bk. 520/1390 ve 530/1400. hadisler.

Ayrıca 456/1326. hadise bk.

164

Kıraat-

'Evet, vallahi, ey Allah'ın Rasûlü! Biz bunu yapıyoruz' deyince şöyle buyurdu:

"Ümmü'l-Kurân (Fatiha) dışında başka bir şey okumayın, çünkü onu okumayanın namazı olmaz."

524/1394-Amr b. Şuayb babası yoluyla dedesinden (Radiyaiiaiui nakletti:437

RaSÛlUİlah (SallallahU aleyhi ve selleri) dedi ki:

"İçinde Fatiha okunmayan her namaz noksandır, noksandır, nok­sandır."

§Diğer rivayette: ".,.0 noksandır, o noksandır" şeklindedir.

525/1395-Ebû Hüreyre'den

,438

Sened:

Sahih: Müsned, 11/215, H.no:7016; Diğer rivayetiçin bk. 11/204, H.no:6903; İbn Mâce, İkâme, II, H.no:841 (Bûsırî Zevâid'inde isnadının hasen olduğunu söyler); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, IV/428, H.no:3716. Bennâ tertibine bizim diğer rivayet diye verdiğimizi esas almıştır. Fakat Ahmed b. Hanbel bu rivayeti bir başka hocası olan Ebû Seni Nasr b. Bâb'dan yine Haccâc kanalı ile nakletmiştir. Nasr b. Bâb ise yalancılıkla suçlanmıştır. Bu sebeple biz bu rivayeti tercih etmedik. Ahmed b. Hanbel Nasr b. Bab'dan 22 rivayet naklet­miştir. Müsned'dekİ rivayetlerinin hepsini de Nasr, Haccâc kanalı ile nakleder. Bir rivayetinde hadisi aldığı zamana tarih düşer: "H.18] şevval ayında." Bk. Müsned, 1/247, H;no: 2227. Ahmed Muhammed Şâkİr her iki rivayetin de sahih olduğuna hükmeder. Hadis sahih li ğayrihî seviyesindedir.

Heysemî, İbn Mâce'nİn Sünen'inde geçmesine rağmen hadisi zevâidine alır ve sadece Taberânî'nin Evsat'ında geçtiğini ifade ederek senedinde Saîd b. Süleyman en-Neşîtînin bulun­duğunu, Ebû Zür'a'nın bu râvinin kuvvetli olmadığını söylediğini belirtir. Bk. Meana', H/l 11.

Ebû Hüreyre'den ve diğer sahabeden (Radıyallalui anlı) şahidi için bk. 520/1390. hadis. 438 Sened: '^j^ı oı^it £ £ji- Jıî            '                       &

Kıraat___________________________________________________________165.

Rasûlullah (Satiaiiahtı aleyhi ve seiiem) ona dışarı çıkıp şu şekilde nida etmesini emretti:

"Fatiha okumayanın namazı olmaz, daha fazla okursa (onun için hayırlıdır)439."

526/1396-Enes b. Malik'ten (Radıyatiahü anhy.440

Hz.Peygamber fSaitaiiaha aleyhi ve seiiem), Ebû Bekir, Ömer ve Osman  aııhum) (namazda) kıraate 'el-Hamdü lillahi Rabbil âlemin' ile başlarlardı.

527/1397-AbduIlah b. Sevâde el-Kuşeyrî'den:

441

Hasen: Miisned, 11/428, H.no;9496; Ebû Dâvûd, Salât, 132, H.no:819-820; Senedinde yer alan (Ebû Ali) Cafer b. Meymûn el-Enmâtî et-Temîmî saduk fakat çok hata yapan biridir. Hakkında Nesâî: "sika değildir", Ahıned b. Hanbel: "kuvvetli değildir", İbn Adiy ise: "hadisi yazılır" der. Bu râvinİn Tirmizî iki, Ebû Dâvûd ve Ahmed b. Hanbel dört, İbn Mâce ve Dârimî ise birer rivayetini nakleder. Tirmizî rivayetlerinden birisi için "hasen-sahih" (Bk. Sünen, Emsal, H.no :2861), diğeri için ise "hasen" (Bk. Sünen, Deavât, H.no:3556) hükmü vermiştir. Ayrıca Ebû Hüreyre'den nakledilen diğer rivayet ve şâhidleri için bk. 520/1390. hadis. 439 Bk. Azimâbâdi, Avnu'l-Ma'bûd, 111/27; Bennâ, 111/195; Ayrıca bk. Ubâde b. Samit'ten gelen diğer rivayet, Miisned Trc. H.no:521/ 1391 Sened: ;Sıîî 'j- \^ ^ 'J, 1*1. Gİi- j^C-ı tfü.

Sahih: Müsned, III/10I, H.no: 11930; Mükerrer için bk. III/114, H.no: 12074. Tahrici için bk. 512-516/1382-1386. hadisler. Isme'den (RadıyaHahii anlı) şahidi: Heysemî hadisin Taberânrnin Kebîrinde (î» Jj-j J

jduı _.j j> J-J-if «V ç?^ ^ ı-L-j si* i' J-») lafzı ile nakledildiğini, senedinde kezzâb olan Fadl b. Cebbâr'ın bulunduğunu söyler. Yine Taberânrnin Kebîr'ınde İbn Abbas'tan (4* îı J-* îı ^ oi jdı_jı ^j â aJ-ı, oujı ç=âi oır jj^j) lafzı ile nakledildiğini, râvilerinin ise sika olduklarını İfade

eder. Taberânî'nin Kebîr'indc benzer lafızlarla İbn Mes'ûd'dan nakledilen hadisin senedinde ise çok zayıf olan Osman b. Matar'ın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 11/112.

Sened: ı^jii-ii' "'j^- ji *"' '■& j&>- ^/^ '■£*■ &*• &**■ üi»-

Hasen: Müsned, V/78, H.no:20619; Heysemî, hadisin senedinde isimlendirilmeyen bir râvİnin bulunduğunu belirtir. Bk. age., 11/111-112.

166____________________________________________________________________Kıra

Babası Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) yanında esir kalan ehlinden bir kişi, babasından bana nakletti:

'Muhammed'in (Satiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum: "İçinde Fatiha okunmayan namaz kabul olmaz."'

AÇIKLAMA

Bu konudaki hadisler namazda Fatiha okumanın önemini göstermektedir öyle ki Fatiha okunmayan namazın kabul olmayacağı ya da noksan olduğu beya edilmektedir.Hadislerin delaleti nedeniyle Fatiha okumanın farziyeti konusunda ili görüş vardır:

1-Namazda Fatiha okumak farzdır. Bu cumhurun görüşüdür.442 2-İmam Ebû Hanİfe, ashabı ve bir grup müctehide göre Fatiha okumak far değil, vaciptir.443 Onlara göre farz olan Kur'ân'dan kolayına gelen kısmın okım-1 maşıdır, (jî^ı j* ^ u ıj>ıi) ayeti mutlaktır, ahad haber onu kayıtlamaz. Bu nedenld

hadisteki emir farziyyetten kendi literatürlerindeki vacipliğe İner. Cumhura göre ise] ayet umum ifade eder ve ahad hadis zan ifade eden umumu tahsis eder.

Yukarıdaki hadisler dışında bu konuda Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anh) gelen!

.. „       .           444

diğer rivayet:

RaSÛlUİİah (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki:

"İçinde Fatiha okunmayan namaz yeterli/geçerli değildir."

§Bu rivayetlerde ayrıca Fatiha'nm namazda hem imama, hem de cemaate vücûbiyeti açıklanmaktadır. Bazı Malikiler cemaat için bu tefekkürdür, dediler, ancak kıraat İle tefekkür farklı kavramlardır. Mesela, cünüp olan Kur'ân'ı okuyamaz, ama tefekkür edebilir.

§İmam Ebû Hanife, Sevrî ve Evzaî'ye göre son iki rekâtta Fatiha vacip değildir, ancak cumhura göre bütün rekâtlarda farzdır.445 Hz. Peygamber'in (SailaiiaM aleyhi ve sellem) bir bedeviye namazın rekâtını tarif edip sonra:

(ı«ır d}?%* j jjjj jrti f)

"Bundan sonra bütün namazında böyle yap/kıl!" demesini delil getirirler.446 §Fatihadan sonra sure okumak ulemanın çoğunluğuna göre sünnettir.447 Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anh) gelen şu rivayet bunu açıklamaktadır:448

Ebû Hüreyre'den ve diğer sahabeden (Radıyallahu anh) şahidi İçin bk. 520/1390. hadis. Hadisin senedinde isnıİ bilinmeyen râvi bulunması sebebiyle müphem rivayet zayıftır. Fakat hadis şâhidleri ile kuvvetlenip hasen liğayrihî seviyesine yükselir.

442  Sehnûn, Müdevvene, 1/65-66; İbn Rüşd, age., 1/91; Nevevî, Mecmu, III/326; İbn Kudame, age., 1/525.

443  Kâsânî, age., 1/160

444  İbn Huzeyme, 1/248, H.no: 490;

445  Kâsânî, age., 1/160; İbn Rüşd, age., 1/91; İbn Kudame, age., 1/525

446 Buharı, Ezan, 95

447  Kâsânî, age., 1/205; İbn Rüşd, age., 1/92; İbn Kudame el-Makdisî, eş-Şerhu'l-kebir, 1/525 (Muğni ile birlikte)

448  Buharı, Ezan, 104; Müslim, Salât, 42 (396); İbn Huzeyme, 1/275; H.no: 547; İbn Hibban, V/80,H.no: 1781

Kıraat                                                                                                                       167

"Rasûlullah (SallalUıha aleyhi ve seltem) her namazda Kur'ân okurdu. Namazlarda (sesli okuyup) bize duyurduklarını biz size duyurduk, bizden gizli okuduklarını (hafi olanları) biz de sizden gizledik (size bildirdik). Eğer Fatiha'dan fazla okumazsan o yeterlidir, fazla okursan o daha hayırlıdır."

* Cemaatin Fatiha Okuması ve Cehrî Namazlarda Susması

Allah Teâlâ buyurdu:

"Kuran   okunduğu   zaman   onu   dinleyin   ve   susun   ki   size merhamet edilsin.' (Araf,7/204)

528/1398-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliaha anh):

.449

Sahih: Müsned, 11/420, H.no:9401; Benzer rivayetler için bk. 11/376, H.no:8875 (Sonunda şu ziyade ile :

(Senedinde Ebu's-Sa'd Muhammed b. Meyser es-Sâğânî var. Ahmed b. Hanbel bu ravinin saduk biri olduğunu söyler) 11/341, H.no:8483 (Mus'ab b. Muhammed el-Abdi hakkında tenkit bulunmasına karşın sika sayılmıştır); 11/411, H.no:9300; 11/314, H.no:8141 (Hemmâm, Sahtfe, H.no:44); U/230, H.no:7144; Buhârî, Ezan, 74, 82; Müslim, Salât, 86, 89; Ebû Dâvûd, Salât, 68, H.no:603; Nesâî, İftitâh, 30, H.no:919-920; İbn Mâce, İkâme, 13, 144, H.no:846, 1239; Dârimt, Salât, 71, H.no:1317; İbn Ebî Şeybe, 1/331, H.no:3799; H/115, H.no:7137; VII/286, H.no:36137. Ebû HUreyre'den nakledilen benzer rivayet 1416/2286. hadiste zikredilecektir.

Hadisin şâhidleri:

a-Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den (Raehyallahii anh) şahidi için bk. 529/1399. hadis.

b-Enes b. Mâlik'ten (RadıyaUahü anh) şahidi için bk.1266/2136 (III/l 10, H.no:12013; HI/l62,H.no:12593). hadis.

c-Câbir'den (Radıyaliaha anh) şahidi için bk.1267/2137 (111/300, H.no: 14139). hadis.

d-Hz. Âişe'den (Radıyaliaha anlıa) şahidi için bk.1268/2138 (VI/51, H.no:24131; VI/57-58, H.no:24184; VI/148, H.no:25029; VI/194, H.no:25494; VI/68, H.no:24277). hadis.

168____________________________________________________________Kıraat

1 RaSÛlUİlah (Sallatlahu aleyhi ve sellem) dedi ki:

"İmam sadece kendisine uyulmak için öne geçirildi. O tekbir aldı­ğında siz de alın, o Kur'ân okuduğunda susun/dinleyin!"

529/1400- Ebû Musa'dan Rasûlullah (Saiuuiahu aleyhi ve sellem) bize şunu öğretti: "Namaz  kılmaya   kalktığınızda   biriniz  imam  olsun,   imam   Kur'ân okumaya başladığında siz susun/dinleyin!"

530/1430-Ebû Hüreyre'den (Rad,yaiiaküanh):45i

e-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallalıii aııh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemU'l-kcbtr, IX/275, H.no:9378. Heysemî, Taberânî tarafından nakledildiğini, râvilerin sika sayıldıklarını belirtir. Bk. Mecma MI/78.

Heysemî, yine Ebû Hüreyre'den Taberânî'nin Evsat'ında (gfj ıiıj \}JS* jf üii <, f >J rwyıü!

â j-J-ı ijJjü ,j^ ^j. Jıi çf Jıi liij ij-s'jü) lafzı ile nakledilen bir başka rivayetini verir ve râvilerin sika sayıldıklarını belirtir. Bk. age.> U/124,

Sahih: Müsned, IV/415, H.no:19611; Benzer rivayetler için' bk. IV/401, H.no:I9484 (Mükerreri: IV/405, H.no:195l7); IV/409, H.ııo:19553 (1415/2285. hadis); IV/393, H.no:19396; Abdürrezzâk, 11/201, H.no:3065; Müslim, Salât, 62-64; Ebû DâvÛd, Salât, 178, H.no:972; Nesâî, İmame, 38, H.no:828; Tatbik, 23, 101-102, H.no:1062, 1170-1171; Sehv, 44, H.no;I278; İbn Mâce, İkâme, 13, 24, H.no:847, 901; Darımı, Salât, 71, H.no:1318; Ebû rü7â,XIII/311,H.no:7326.

451 Sened:

Kıraat

Rasûlullah (SatiaUahiı aleyhi ve seiiem) kıraati açıktan (cehrî) olan bir namaz kıldırdı, selamdan sonra insanlara döndü ve dedi ki:

"Sizden birisi az önce benimle birlikte okudu mu?" Onlar:

'Evet, ey Allah'ın RasûlüT dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle dedi:

"Ben de bana ne oluyor, Kur'ân okurken zorlanıyorum /karıştırıyo­rum452, diyorum (demek ki bundanmış)."

İnsanlar bunu Rasûlullah'tan duydukları andan itibaren onunla (cemaatle) olan cehrî namazlarında (ayrıca Kur'ân) okumayı bıraktılar.

AÇIKLAMA

Rasûlullah burada ince bir şekilde cemaatle namaz kılınırken imamın arka­sında ayrıca okuyan kişiyi uyardığı görülmektedir. Bu uyarıda sebep açıklanmak­tadır, o da imamın yanılması ve Kur'ân okurken arkadaki seslerden yanılmasıdır. Ayrıca Kur'ân okunurken dinlenilmesi emredİlmektedir, Allah Teâla şöyle buyurdu:

'Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.'453

Bu ayetteki emir mutlak olmasına rağmen, ayetin sadece namaz için indiğini söyleyenler de var. Bunlar Mücahid, Said b. Cübeyr, Dahhâk, İbrahim en-Nehâi', Katâde, Şa'bî ve Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem'dir.454

Sahih: Müsned, 11/284, H.no:7806; Benzer rivayetler için bk. 11/301-302, H.no:7994; 11/240, H.no:7268 (Bahsedilen namazın sabah namazı olduğu zannedilmektedir: "^_jU)ı 0'jû ftC» " );

11/285, H.no:7820; 11/487, H.no: 10267; Malik, Salât, 44; Ebû DâvÛd, Salât, 133, H.no:826; Tirtnizî, Salât, 116, H.no:312 (Hadis Ibn Mes'ûd, Imrân b. Husayn ve Câbir b. Abdullah'tan da nakledilir. Ebû Hüreyre'nin bu rivayeti ise hasendir); Nesâî, İftitâh, 28, H.no:917; İbn Mâce, İkâme, 13, H.no:849; Abdiirrezzâk, N/135, H.no:2795; Ibn Hibbân, V/161. 157, H.no:1849, 1851; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrû, 1/157-158. Hadisin şâhidleri:

a-Abdullah b. Mâlik İbn Buhayne'den (Radıyallalıü anlı) şahidi için bk. 531/1401. hadis.

b-tbn Mes'ûd'dan (Radıyallalıü anlı) şahidi için bk. 534/1404. hadis.

C-Enes'ten (Radıyallalıü anh) şahidi:

Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsar, 111/329, H.no:2701; Heysemî, hadisin Ebû Ya'lâ ve Taberânî tarafından Evsafında nakledildiğini, râvilerinin sika olduklarını belirtir. Bk. M ecma\ 11/110.

d-Abdullah b. Amr'dan (Radıyallalıü anhümâ) şahidi:

Heysemî, hadisin Bezzâr ve Taberânî tarafından Kebîrinde nakledildiğini, senedinde zayıf olan Mesieme b. Ali'nin bulunduğunu belirtir. Bk. age., II/l 10.

e-Müphem bir sahâbİden (Radıyallalıü anh) şahidi için bk. 532/1402. hadis.

f-Ebû Katâde'den fRadıyallaim anh) şahidi için bk. 533/1403. hadis.

g-Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallalıü anh) şahidi İçin bk. 534/1404. hadis.

h-Ubâdeb. es-Sâmit'ten (Radtyallahüanh) şahidi için bk. 523/1393. hadis. 4" Bk. Azimâbâdi, AvniVl-Mabûd, 111735

453 A'raf, 7/204

454  İbn Kesir, Tefsir, 1/269

170___________________________________________________________Kıraat

§Cemaatle namazda cemaatin Fatiha ve sure okumasında müctehıdler ihtilaf etti. Bu konudaki geniş bilgi için bk. Müsned Trc. 536/1406 nolu hadisin açıklaması

531/1401-RasûIullah'm (Satiaitahu aleyhi ve setiem) ashabından biri olan Abdullah b. Malik b. Buhayne'den (Ratiıyaiiahuanh):455 Rasûlullah (namazdan sonra) şöyle dedi: "Sizden birisi az önce benimle birlikte okudu mu?" Onlar: 'Evet' dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle dedi: "Ben de bana ne oluyor, Kur'ân okurken zorlanıyorum/karıştırıyo­rum, diyorum (demek ki bundanmış)."

Rasûlullah bunu dedikten sonra insanlar (cemaatle olan cehrî namaz­larda) Kur'ân okumayı bıraktılar.

Sened: <&» J1 <^& Ji&m'^) '•£* J} & ■£ 'j- '?/■ 'J J**-*} '■& J^ J1» *^* j* Sahih: Müsned, V/345, H.no:22819; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından Kebîr ve Evsafında nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Heysemî Bezzâr'ın rivayetini de verir:

^,1 Ij , l.j; "V Jlî J»i) Ul pt.'&o JVii ^il>. Ojl^l Jli ^Jjjil Uü l^J ^ V^> J_* jJL—j' Up Jıt ^Lb ^ı Jİ <^A jj! jt-

Bk.MecmaMI/109-110.

Hadisin sahâbİsİ Abdullah b. Mâlik b. el-Kaşb (v.56/676) annesine nisbetle İbn Buhayne ile de meşhur olmuştur. Buhayne'nin babaannesi olduğu da iddia edilir. Bk. İbnti'l-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, III/372-373, Trc.no:3160.

Ebû Hüreyre'den ve diğer sahabeden (Radıyailahü anhiim) şahidi İçin bk. 530/1400. hadis.

171

Kıraat

532/1402-Muhammed b. Ebû Âişe, Hz. Peygamber'in ashabından olan bir kişiden nakletti:456

Peygamberimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem):

"İmam okurken her hâlde (imamın arkasında) siz de okuyorsunuz"457 deyince biz:

'(Evet,) ey Allah'ın Rasûlü, biz böyle yapıyoruz' dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu:

"Böyle yapmayın, ancak sizden biri Fatiha'yı okuyabilir."

(Bir rivayette: "İçinden okuyabilir" şeklinde geçti.)

533/1403-Ebû Katâde'den (Radıyallahü anhy.

458

456 Sened: i&i ^' 'j. <büii) jüıi. 'j* jıi. \&*. yj 'J ^ ıİji.

Sahih: Müsned, V/60, H.no:20478; Diğer rivayet için bk. IV/236, H.no:17988; Benzer rivayet için bk. V/410, H.no:23373; Ziyâdeli rivayet için bk. V/81, H.no:20644; Abdiirrezzâk, 11/127, H.no: 2766; Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', H/111. Bennâ İse Hafız İbn Hacer'in hadisin hasen olduğuna dâir sözünü nakle­derek İbn Hıbbân tarafından Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidinin nakledildiği ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, IH/198. Ebû Htireyre'den ve diğer sahabeden (Radıyallahü anhiint) şahidi için bk. 530/1400. hadis.

457 Metindeki ziyade;

(Bir rivayette; Rasûlullah bunu iki ya da Üç kere dedi, diğer rivayette ise; üç kere dedi, şeklinde nakledimiştir.)

Sened: *J 'J* «ıs J^ y. & ■&■ 'Ji- ÜÜ- Jı» ^â» ^ jC^- ıî^i-Î üjjii 'J, Â,^ ıîiii.

Sahih: Müsned, V/308, H.no:22524; Heysemî hadisin senedinde isimlendirilmeyen bir râviden bahsetmektedir. Bk. Mecma', II/l 11. Fakat râvilerinin hepsinin isimleri bulunmaktadır ve her biri sikadır.

Ebû Hüreyre'den ve diğer sahabeden (Radıyallahü anhüm) şahidi için bk. 530/1400. hadis.

Ebû Katâde'nin namazdaki kıraatler ile ilgili diğer rivayeti için bk. 548/1418. hadis.

Ayrıca 456/1326 ve 523/1393.hadislere bk.

172__________________________________________________________________Kıraat]

RaSUİUİlah (Sailaliahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Arkamda siz de okuyorsunuz (öyle mi)?" Biz:

'Evet'deyince şöyle buyurdu:

"Böyle yapmayın, ancak Fatiha müstesna (onu okuyabilirsiniz)."

534/1404-Abdullah (İbn Mes'ûd)'459dan (Rad,yaUainı anh>:m Hz. Peygamber'in (Saiiaiiahn aleyhi ve seiiem) arkasında cemaat (Kur'ân) j okuyordu. Bunun üzerine Rasûlullah dedi ki: "Kur'ân'ı karıştırmama sebep oldunuz."

459Metinde Abdullah olarak geçen zat İbn Mes'ûd'dur. Bk. İbn Abdilber, Temhid, XI/32; Miibarekpûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, 11/199

Sened: ^'y-^ ^ ji- ji^s ^ j* 'j&l*\ ^ ji ^V üii- ■jj*^ 'XS-' £\ £ji-

 Sahih: Müsned, 1/451, H.no:4309; İbn Ebî Şeybe, 1/330, H.no:3778; Tahâvî, Şerhu meâniV âsâr, V217; Ebû Ya'lâ, VHI/423, H.no:5006; IX/275, H.no:5397; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel, Ebû Ya'lâ ve Bezzâr tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Heysemî İbn Mesûd'dan nakledilen diğer rivayetleri, hadisi nakleden musannifleri ve hadis hakkındaki hükümlerini şu şekilde sıralar:

a-^j—it "J ı—u ûj-Sj ûî 1\ fi—^ı J* !>• -i j-ai \j Jı> *;i jj*_ j, îı xp jo ); Taberânî Kebîrinde

nakletti. Râvileri sikadır. Buradaki (i.* v) lafzı (^ N) anlamındadır. Bk. Abdullah Muhammed Derviş, Buğyetü'r-râid, 11/284.

b-( jj_ii J^iC__-j -jUi ;y»«]ı j ty S\jüi cj Ju ^1 jJji ijjı Jui >j»— ^.ı jj j^j ,ı> ju jjij ^i j.

fU^ı): Taberânî f'vjo/ ve K"eWVinde nakletti. Râvileri sika sayılmıştır.

C-( J&f j—!' ^ îj—* L.U OlT lıı jj^-j jji JlTj *j xAi p-*!^! OlS"j fU^l J^ İ_^L ^ JIS" j^»—. j<l Oİ ^1^] j*

^^-^-Sı ^_i ij-Â! i!j 01=—)jS!1) Taberânî ^öiVinde nakletti. Senedindeki İbrahim, İbn Mes'ûd'a

yetişmedi.

Bk. Mecma\ 11/110-111.

Ebû Hüreyre'den ve diğer sahabeden (Radıyallahu anlüim) şahidi için bk. 530/1400. hadis.

Kıraat                                                                                                                      173

535/1405-Kesir b. Mürre el-Hadramî anlattı:461

Ebu'd-Derdâ'nın (Radtyaiiahtianh)şbyle dediğini duydum:

Ben Rasûlullah'a (Saiiaiiaim aleyhi w seiiem): 'Her namaz için kıraat (Kur'ân okuma) şart mıdır?' diye sordum, o da:

"Evet" dedi.

Ensardan bir kişi:

Kıraatin farz olduğu anlaşıldı ve Ebû'd-Derdâ topluluk içinde kendi­sine en yakın olduğum hâlde bana döndü ve dedi ki:

'Ey kardeşimin oğlu! Bir topluluğa imam namaz kıldırdığında o imamın kıraatinin onlara yeterli olduğu dışında başka bir görüşüm yoktur.1

401 Sened: ^'f 'J '£■£- ^> J jfe- £û> 'J h$£ ıiîji- ^ıiı 'J 'A'j £j£-

Sahih: Miisned, VI/448, H.no:27401; Benzer rivayetler için bk. V/197, H.no:21617:

Nesâî, İftitâlı, 31, H.no:921 (Nesâî "jJlJ-j ^Ji* îı J-- iı J_^J-j jıl. " lafzı ile naklettiği

rivayetin sonunda: "Rivayetin son bölümünü Hz. Peygamber'e nisbet edenler hata etmiştir. Bu kısım Ebu'd-Derdâ'nın sözüdür" der). İbn Mâce farklı bir senedle şu şekilde nakleder:

 J^î ,Xj O* -j" J^ -511 ü,Aj JUi «ly i^Ca JS* ^1 'fL.') <& İi\ JL= ^!)l J^j JC JUi l^ fli'j'lj İyi JlÜ Jİ,j İJC

Bk. İbn Mâce, İkâme, 11, H.no:842. Bu rivayet de Nesâî'nin sözünü doğrulamaktadır. Tahâvî, Şerhu meâni'î-âsâr. 1/216; Heysemî, hadisin Taberânî'nİn Kebîr'mûe (*M J»1 J-° ^ ^

l_iiT jı_f ^ı ij—* 'i! fL.^ı tijî l. jO-j) lafzı ile nakledildiğini, isnadının hasen olduğunu belirtir. Bk. Mecma', II/l 10. Bennâ ise Beyhakî'den naklettiği değerlendirmede Zeyd b. Hubâb ve Leys'in kâtibi Ebû Salih'in rivayetlerinin hatalı olduğunu söyleyerek kendisi hataya düşmüştür. Çünkü yukarıda metnini verdiğimiz rivayet de Zeyd b. Hubâb'ın naklidir ve söz Ebu'd-Derdâ'ya aittir. Bk.Bülûğu'l-emânî, IIT/132.

Ebu'd-Derdâ'nın ismi Uveymir b. Mâlik b. Kays el-Ensârî el-Hazrecî'dir (v.32/652) Ebû Hüreyre'den (Radıyalhhu anh) şahidi İçin bk. 561/1431.hadis.

Sened: j>'$

Sahih: Müsned, IV/426, H.no:19701-19702; Diğer rivayetler için bk. IV/431, H.no:19760; IV/433, H.no:19775; IV/441, H.no:19846; Abdürrezzâk, 11/136, H.no:2799; ibn Ebî Şeybe, 1/330, 313, H.no:3777, 3582; Müslim, Salât, 48-49; Ebü Dâvûd. Salât, 134, H.no:828-829; Nesâî, İftitâh, 27, H.no:915-916 (Nesâî ikinci rivayetinde hadisin gerçekleştiği namazın öğle ve ikindi namazında olması ile İlgili râvinin şüphesini belirtir. Benzer bir rivayet de Müslim'in İki naklinden birinde de görülmektedir. Hattâ bu rivayetlerde: ">-İı *i\ l_^ iji 'y3 tf : r^ı ^ ji-j jıü"

ziyâdesi   de   vardır);  Taberânî,   el-Mu'cemü'l-kebîr,   XVIu7210-212,   H.no:519-525;  İbn Hıbbân, Y/155, H.no:1846; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/207. Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahü anhiimâ) şahidi:

! ^J—,_, ^—j ç^, çS*^> ^j j* JU ,J-j

Bk. Ebû Yûsuf, Kitâbü'l-Âsâr, s.23, H.no:l 12.

463 Bir rivayette; 'Benim, Ey Allah'ın RasûlüT şeklinde geçti.

464  Müsned Trc. H.no:534/1404-535/1405; Ayrıca bk. Tahavi, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/216,218; Kâsâni, Bedûiu's-sanâi', I/110;Merğınânî, Hidaye,ll55

465 A'raf, 7/204

174  __________________________________________________________Kıraat

536/1406-İmran b. Husayn'dan (Radıyaiiakuanhamay^2

Rasûlullah (SaUatiaha aleyhi ve settem) öğle namazım kıldırdı, bir kişi

arkasında 'Sebbıh'isme Rabbike'1-a'lâ' (suresini) okudu. Rasûlullah namazı

bitirince dedi ki:

"Hanginiz'Sebbıh'isme Rabbike'1-a'lâ'(suresini) okudu?"

Bir kişi 'Ben (ey Allah'ın Rasûlü!)463' deyince Hz. Peygamber şöyle

buyurdu:

"Birinizin (kıraatiyle) beni zor durumda bıraktığını kesinlikle bildim."

AÇIKLAMA

Bu rivayetlerde özellikle başkası duyacak kadar sesin yükseltilerek namazda kıraat hoş karşılanmamış, hatta yasaklanmıştır. Çünkü burada başkasını rahatsız etme ve imam olan kişinin dikkatini dağıtma, okuyuşunu karıştırma endişesi vardır.

Hadisin zahiri, sırrî (sessiz) ya da cehri (sesli) okunan namazlarda cemaatin Kur'ân okuması yasaklandığını göstermektedir. Ancak Fatiha bu yasağın dışındadır.

ŞFatİha'nın okunması konusunda müctehid imamların farklı görüşleri bulunmaktadır:

1-İmam Ebû Hanife, Ebû Yusuf, Muhammed ve bir rivayette Ahmed b. Hanbel'e göre namaz hafi ya da cehri olsun cemaat bir şey okumaz. Onların delilleri de yukarıdaki ayettir. Ayrıca Ebû Musa ve Ebû Hüreyre hadisleri yanında Abdullah b. Mes'ûd ve Ebu'd-Derdâ rivayetleridir.464

2-İ.Malik, önceki görüşüne (mezheb-i kadimine) göre Şafiî ve diğer rivayette Ahmed b. Hanbel'e göre cehrî namazlarda cemaatin Fatiha da olsa okuması yasaktır. Çünkü (^y-j-'j '?>& ijtaiij İJ iji-iü-ü jîytfı Is} 'Mj) 'Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve

susun ki size merhamet edilsin.'465 ayeti yanında Ebû Musa ve Ebû Hüreyre hadisleri bunu göstermektedir.

Kıraat___________________________________________________________175

Ancak hafi (gizli okunan) namazlarda cemaat Fatiha okur.46<5 3-1.Şafiî'nin sonraki görüşüne (mezheb-i cedidine) göre cehrî ya da hafi bütün namazlarda Fatiha okumak farzdır. Cemaat sırrı namazlarda rahatça okur, cehrî namazlarda da imam sekte (ara) verdiği zaman okur. Bunların delili Übade b. Sâmit, Muhammed b. Ebû Aişe ve Ebû Katâde rivayetleridir.467

§Son dönemdeki bazı Hanefî alimleri de sırrî namazlarda Fatiha okumanın caiz olduğunu belirttiler.468

* Başkasını Yanıltacak Şekilde Namazda Sesli Okumak Yasaktır

537/1407-HZ. Ali'den (Radıyallahuanhy™

Yatsıdan  önce470  ve  sonra  kişinin  arkadaşlarını   namaz  kılarken yanıltacak şekilde kıraatte sesini yükseltmesini Rasûlullah yasakladı.471

§Hz. Ali'den (RadıyaüaManh) ikinci tarikle gelen rivayet:

466 Müsned Trc. H.no:528/1428-529/1429; Bk. Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, Mesâil, 71; İbn Riişd, Bidaye, 1/112; İb Kudame, Muğııî, 1/604-605

467 Müsned Trc. H.no:521/1391, 532/1402-533/1403; Bk. Nevevi, Mecmu, III/364, Ravzalu't-talibin, MİM

468 Bk. Leknevi, Muhammed Abdtilhay, îmamü'l-kelâm fima yetealleku bi'l-kırâatü halfe'l-imam

Senedi w^ı>-i -^p .jUwi ^ı ^ ^ja* -^ -üu^ wj^- ^m^- Ljj^^

Hasen: Müsned, 1/88, H.no:663; İkinci rivayet için bk. 1/96-97, H.no:752; Benzer rivayet için bk. 1/104, H.no:817; Ebû Ya'lâ, 1/384, H.no:497. Hadis senedindeki Ebû Züheyr Haris b. Abdullah el-Hemdânî el-Hûtî el-A'ver sebebiyle zayıftır. Heysemî de bu râvinin zayıf olduğunu belirtmiştir. Bk. Mecma', 11/265. Haris el-A'ver'in Tİrmizî 21, Nesâî üç, Ebû Dâvûd beş, İbn Mâce 17, Dârimî 13, Ahmed b. Hanbel ise 43 rivayetini nakleder. Tirmizî bazı rivayetleri için Haris hakkında tenkid vardır derken bir kısım rivayetlerin hasen (H.no:530) olduğunu belirtmiştir. Bir rivayetinde ise: "hocam Buhârî'ye sordum. Her İki isnadın da sahih olduğunu söyledi" der. Fakat Ebû Hüreyre, Ebû Saîd ve Beyâzî'nin rivayetleri ile bu hadis hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.

470 Metindeki ek: (Bir rivayette; -<**■ şeklinde geçmektedir) ki aynı manadadır.

471 Metindeki ek: (Bir rivayette; Namazda, şeklinde geçmektedir.)

176_____________________________________________________________________Kıraaj

Rasûlullah (SaiUıtiaha aleyhi ve setiem) akşam ile yatsı arasında topluluğun birbirine karşı açıktan Kur'ân okumalarını yasakladı.

NOT: Akşam İle yatsı namazları arasında, ayrıca yatsıdan sonra yapılacak zikirler ve Kur'ân okuma ile ilgili rivayetler vardır,4 2 çünkü bu vakitler yatsıya ve teheccüte hazırlık vakitleridir.Bu vakitlerde nafile namazlar teşvik edilmiştir. Bu vakitlerde ibadet yapma açısından ashab insanların en hırslısıydı, namaz kılanların duyacağı şekilde sesli Kur'ân okurlardı ve bu da bazı kişilerin yanılmasına sebep olurdu. Bu nedenle Rasûlullah başkasını yanıltacak şekilde açıktan okunmasını yasakladı/73

538/1408-Abdullah b. Ömer'den (Radıyallahnanhümay.

474

47" Bu zikirlerle ilgili hadisler için bk. Nevevi, Ezkâr. 137, 148, 153-155

473 Bennâ,age., III/201

474  Sened: ^iı ü:c 'j~ ^ 'j- ^Çj ıîSû. jü. 'j, '^'^ \Z%-

Sahih: Müsned, 11/36," H.no:4928; Diğer rivayetler için bk. 11/67, H.no:5349; 11/129, H.no: 6127; İbn Huzeyme, 111/350, H.no:2237; İbn Ebî Şeybe, H/232, H.no:8462; VI/85, H.no: 29666; Cürcânî, Târilm Ciircân, s.l 15, 389. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel, Bezzâr ve Taberânî-nİn Kebîr'inde nakledildiğini, senedinde Muhanımed b. Abdurrahman b. Ebû Leylânın bulun­duğunu, bu râvi hakkında tenkidlerin varlığını ifade eder. Bk. Mecma', 11/265. Heysemî'nin değindiği bu rivayet, bizim "diğer rivayetler" diye verdiğimiz hadislerin senedleri için söz ko­nusudur. Tercih edilen senedeki Sadaka el-Mekkî'nin diğer Öğrencisi Ma'mer, Muhanımed b. Abdurrahman b. Ebû Leylâ'nın mütâbüdir. Sadaka b. Yesâr el-Cezerî el-Mekkî (v. 132/749) ise İmam Mâlik'in hocasıdır. Mâlik Muvatta'da dört, Ahmed b. Hanbel on, Müslim, Nesâî, Ebû Dâvûd ve İbn Mâce birer rivayetini nakleder. Sadaka, sika biridir. Bk. İbn Hacer, Takrib, Trc.no:2922; Zehebî, Kâşif, Trc.no:2389. Bennâ ise hadisin senedindeki râvinin Sadaka b. Amr el-Mekkî olduğunu söyleyerek İbn Hacer'in Takrib'dt (Trc.no:2915) bu zat İçin "mechûl" dediğini nakleder. Bk. Bulûğu'l-emânî, 111/225. Fakat bu zât Bennâ'nın belirttiği gibi Sadaka b. Amr değil, Sadaka b. Yesâr'dır. İbn Huzeyme'nin rivayetinde bu durum açıklanmıştır: (.-** y j* j^-i j>. yi y-^ ,yO Bk. İbn Huzeyme, III/350, H.no:2237 (^ J* ^^ ^ jiSJ;) ziyadesi ile, Taberânî de Sadaka b. Yesâr'ın İbn Ömer'den rivayetleri başlığı altında hadise yer vermiştir. Bk. el-Mu'cemü'l-kebîr, XlI/428, H.no:13572. Ayrıca Mizzî bu hadisi Sadaka b. Yesâr'ın biyografisinde verir ve Ahmed b. Hanbel'in hasen kabul ettiğini iddia eder. Bk. Tehzîbiİ'l-Keınâl, XI1I/155-157, Trc.no:2871. Hadis şâhidleri ile sahih li ğayrihî seviye­sindedir. Hadîsin şâhidleri:

a-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.540/1410.hadis.

Kıraat___________________________________________________________177

Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seüem) itikâfa girdi, (Bir rivayette; Ramazan'ın son on gününde kendisine (mescitte) hurma dallarından bir hücre yapıldı), insanlara hitap etti ve şöyle dedi:

"Sizden biri namaza başladığında, (Bir rivayette: Ey insanlar! Namaz kılan kişi) şüphesiz, Rabbine münacat etmektedir (konuşmaktadır)475, o hâlde biriniz Rabbine neyi münacat ettiğini (söylediğini) bilsin! Namazda birbirinizin duyacağı şekilde Kur'ân okumayın!"

539/1409-Ebû Hüreyre'den (Radıyaüahu anhy.41f>

Abdullah b. Huzafe b. es-Sehmî namaz kılmaya kalktı ve namazında seslice okudu. Bunun üzerine Rasûlullah (Satiattahtı au-y/ıi ve seiiemi kendisine şöyle dedi:

"Ey Huzafe'nin oğlu! (Okuduğunu) bana duyurma, (bilâkis) izzet ve celâl sahibi Rabbine duyur!"

b-İbn Abbas'tan (Radıyallahü cınhüma) şahidi:

Bk. Ezdî, Müsnedü'r-Rebî1, s.97, H.no:227.

c-Hz. Aişe ve Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anhiinıa) şahidi için bk. 539/1409. hadis. d-Ferve h. Amr el-Ensârî el-Beyâzî'den (Radıyallalıii anlı) şahidi için bk.540/1410. hadis.

475 Bu inana için bk. Bennâ, age., 111/202

476 Sened: '^ ^< ^ ^y»^ j* .iûîJ oCJıSı '^1^, ju ^î h:ji- ^j- 'j L^'} b'ü.

Sahih:  Miisned,   11/326,   H.no:8309;   Heysemî,   hadisin  Ahmed   b.   Hanbel,   Bezzâr  ve Taberûnî'nin Kebîr'inde nakledildiğini, Ahmed b. Hanbcl'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', U/265. Bennâ, hadisi Bezzâr';ı da nisbet eder ve Irâkînin badis hakkında: "isnadı sahihtir" dediğini nakleder. Bk.Biilûğu 'l-cmânî, 111/50. İbn Huzeyme Ebû Hüreyre'den şu rivayeti de nakleder:

 ;.—iij V^ı w^ jÜ-Ü   «ij ^l^i f^İi Ul ^L*u ç\i Ijj (^"Jj-I Jl _J^Û <^£' J^J y\ Û< yÜ Vİ û^J L; JUİ

Bk.Sahth, î/241, H.no:474.

Hadis Hz. Âişe ve Ebû Hüreyre'den de şöyle nakledilir:

Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, V/41, H.no:4620. Şâhidleri için bk. 538/1408. hadisin tahrİci.

178

540/1410-Ebû Said el-Hudrî'den

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) mescidde îtikâfa girdi, kendi çadır-l larındayken bazı kişilerin seslice Kur'ân okuduğunu işitti. (Çadırın) perde*} lerini açıp onlara şöyle dedi:

"Dikkat edin! Hepiniz Rabbinizle münacat ediyorsunuz (konuşuyor-l sunuz). Biriniz diğerine eziyet vermesin! Kıraatte (ya da namazda)478 birinizj diğerinden fazla sesini yükseltmesin!"

541/1411 -el-Beyâzî'den (Radtyattahü anlı):

479

477   Sened:

Sahih: Müsned, 111/94, H.no:11835; Abdiirrezzâk, 11/498, H.no:4216; Ebû Dâvûd, Tatavvu', 25.  H.no:1332;  Nesâî,  es-Sünenü'l-kübrâ,  V/32,  H.no:8092;  Hâkim,  1/454,  H.no:ll69 (Hâkim: "Bııhârî ve Müslim'in şartına/râvisine göre sahihtir" der. Zehebî de bunu onaylar); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, III/l I; Saydâvî, Mu'cemü'ş-şüyûh, s.298. Şâhidleri için bk. 538/1408. hadisin tahriri.

478  Râvi buradaki kelimeyi tam hatırlayamadı, bundan dolayı kıraatte ya da namazda şeklinde şek ifadesi kullandı. Aslında İkisi de aynı şeyi işaret etmekte, ancak râviler lafız rivayetine önem verdikleri için hatırlayamadıkları kelimeleri bazen böyle şek ifadeleri ile nakletmek­tedirler. (Bennâ, age., III/202)

479 Sened: 'ılâı ^ J> '^ '^\ j ^ > -ç- J, J^ > İuci : ^ j jZ-'j* -m- ji- 'Jrj Jıî Sahih: Müsned, IV/344, H.no: 18923; Mâlik, Salât, 29; Abdürrezzâk, 11/498, H.no:4217; Abdullah b. el-Mübârek, ZiiM, s.402, H.no:1144; İbnü'1-Ca'd, Müsned, s.239, H.no:1575; Nesâî, es-Sünenu'l-kübrâ, U/264, H.no:3360-3364; V/32, H.no:8091; Beyhakî, es-Sünenü'l-kiibrâ, in/12; İbn Abdilber, age., XXIII/317. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel, Bezzâr veTaberânî'nin Kebîr'İnde nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'İn râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/265.

Hadisin sahâbîsinin künyesi Ebû Amra el-Ensârî'dir.

Kıraat___________________________________________________________179

Rasûlullah (SaUaUaim aleyhi ve seiiem) namaz kılarken kıraatte sesini yüksel­ten bazı kişilerin yanına çıktı ve onlara dedi ki:

"Namaz kılan kişi izzet ve celal sahibi Rabbine münacat eder. Öyleyse münacat ettiği şeye dikkat etsin! Kur'ân okurken biriniz diğerinden fazla sesini yükseltmesin!"

AÇIKLAMA

Bu konudaki hadisler gece namazında başkasını rahatsız edecek şekilde sesli okumanın yasaklandığı görülmektedir. Gece namazlarında ise sünnet olan açıktan okumaktır, şeklinde itiraz olabilir. Bu iki durumun cem edilmesi mümkündür. Başkasını rahatsız etme durumu yoksa bu vakitte sesli okunabilir.Ancak başkasının okuyuşunu karıştırma durumunda sessiz okumak gerekir. Rasûlullah açıktan ya da gizlice okuyan ile ilgili -Ukbe b. Amir'den gelen- rivayette şöyle buyurdu:

İİJ_aJb j—İÜ" ûTjiJU  j—Ltj *»J_aJb ysUAS" jT^l    /■bM  :Jü pi-j -uU AA ^J-p     »Jl 01 f\f- j, İÛP jt-

"Açıktan Kur'ân okuyan açıktan sadaka veren gibidir, gizlice (sessiz) Kur'ân okuyan

...         , .                  .....   .,480

gizlice sadaka veren gibidir.

Ayrıca riya tehlikesi de varsa gizli okunması tavsiye edilir. Ancak böyle bir tehlike yoksa, başkalarını uyarma ya da kendisini uyanık ve dikkatli tutma düşüncesi varsa açıktan okumak tavsiye edilmiştir. Bazı alimler gece namazlarında gizli ile

Bk. Ahmed eş-Şeybânî, el-Âhâd ve'I-mesânî, IV/60-61, H.no:2006-2007. İsmi ise Ferve b. Amr b. Vedka b. Ubeyd b. Amir b. Beyaza el-Ensârî el-Beyâzrdİr. Akabe'de, Bedir ve diğer savaşlarda bulunmuştur. Rasûlullah kendisini Abdullah b. Mahreme el-Amirî ile İslâm kardeşi yapmıştır. Hz. Osman'ın şehİd edilmesinde katillere yardım ettiği için rivayetlerde isminin gizlendiği iddia edilmektedir. Fakat bu iddianın bir delili bulunmamaktadır. Bk. İbn Beşkuvâl/ Beşkol, Gavâmidü'l-esmâi'l-mübheme, 11/875-876; İbnü'1-Esîr, age., IV/341, Trc.no:42l9; Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 111/72 (Irâkî'nin hadisi sahih saydığını da sözlerine ekler). Hadisin Ebû Hâzim et-Teminâr el-Ensârî'den mürsel olarak şahidi:

Vj '__>j V yrLj L- (J\k*-I ^kü» Vj i_f^W ı-s'-ai| ili JLİ» >>uaiî ^Ül jİ_, LJj 4—î_j aJJoIi ij)1 ^b *ij İL) oü liIS" LJi Jli Ua*

Bk. AbdUrrezzâk, U/498, H.no:4217; Abdullah b. Mübarek, Zühd, 402; Mervezî, Ta'zîmü kadri's-salah, 1/181-182, H.no:130; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrö, 11/265, H.no:3365-3368; İbn Abdilber, Temhîd, XXIN/317.

Ebû Hâzİm'in Abdullah b. Câbir el-Beyâzî el-Ensârî olduğu belirtilmektedir. Bu zâtın sahâbi olduğu dikkate alınırsa rivayete "sahabe mürseli" diyebiliriz. Bk. Miza, age., XXXV/118; İbn Hacer, Tehzîbu't-Tehzîb, XII/421, Trc.no:2699; lbnü'1-Esîr, Üsdü't-ğâbe, III/192-193, Trc.no: 28 53.

Şâhidleri için bk. 538/1408. hadisin tahricİ.

mAhmed b. Hanbet, IV/151,158; Ebu Davud, Tatavvu'. 25, H.no: 1333; Tirmizi, Fedâilü'l-Kur'ân, 20, H.no: 2919; İbni Hibban, III/8, H.no: 734 (Tiımizi'nin hasen-ğarib dediği bu rivayetin senedinde İsmail b. Ayyaş bulunmaktadır. İsmail b. Ayyaş'in Şamlılardan gelen rivayetleri kabul edilmiştir. Bu rivayeti de Şamlılardandır. Bk. Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, IV/149; Mübarekpûrî, Teuhfetü'l-Ahvezî, VIII/190)

180___________________________________________________________Kıraat

açık arasında orta sesli bir şekilde okunmasını tavsiye etmektedir. Ukbe hadisinden anlaşılan ise gizli okumanın efdal olduğudur, tıpkı gizli sadakanın efdal olması gibi. Her İnsan bulunduğu ortama ve kendi ruh haline göre bunu ayarlaması en güzelidir. Doğrusunu Allah bilir.481

* Fatiha'dan Sonra Âmin Kelimesinin Gizli veya Açıktan Söylenmesi

542/1412-Ebû Hüreyre'den (RadıyaiUthtı anhy.482

Hz. Peygamber (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) dedi ki:                                               j

"İmam olan kişi yĞayri'!-mağdûbi aleyhim vele'd-dâiiîn' dediğinde siz \ de *Âmin' deyin! Çünkü melekler de yÂmin' der, İmam da *Âmin' der.Kimin 'Âmin' sözü meleklerinkiyle birleşirse geçmişteki günahları affolun"               j

1

AÇIKLAMA                                                     1

ı

i 'Amin' kelimesinin okunmasında üç lügat vardır: Med, tahfif ve imâle. Bu  ;

kelime Arapça'da isim fiillerdendir, geçişte meftuh olarak okunur 'u-ş'   gibi. Bu  ^

kelime; 'Allahım, kabul et!' anlamında isim fiildir. Ayrıca Allah'ın isimlerinden   ■ birisidir, diyenler de olmuştur.483                                                                            ]

4BlMUbarekpûrî, age., VIII/190; Bennâ, age., III/203

" Sencd: l^ ü+l J^~*/ ■&■ oi «-*- ^ ö*j v-^1 J>. Sahih: Miisned, 11/233, H.no:7187; Benzer rivayetler için bk. U/238, H.no:7243; 11/270, H.no:7647; 11/449-450, H.no:9766; 11/459, H.no:9883-9884; Mâlik, Salât, 44-45; Buhâri, Ezan, 111; Tefsîr, 1/2; Deavât, 63; Müslim, Salât, 72; EbÛ DâvÛd, Salât, 168, H.ııo:935-936; Tirnıizî, Salât, 71, H.ııo:250 (Hasen-sahih); Nesâî, İftitâh, 33-35, H.no:923-928; Ibn Mâce, İkâme,  14, H.no:851-852; Dârimİ, Salât, 38, H.no:1248-1249; Ibmİ'l-CârÛd,  s.57, 88,

H.no:190, 322; îbn Huzeyme, 1/286, 288, H.no:569-570, 575; 111/37, H.no:1583;//7/i Htbbân,

V/106-108,H.no:I804.

Ebû Hüreyre'den şu zİyadeli rivayet de nakledilir:

Ebû Ya'lâ, XI/296-297, H.no:6411; Heysemî bu rivayetin senedinde bulunan Leys b. Ebû Siileym'in sika-müdellis olduğunu fakat an'ane ile naklettiğini ifade eder. Bk. Mecma\ 11/113.

Ayrıca bk. 543-544/1413-1414. hadisler. 483 İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 11/262; Mübarekpûrî, Tuhfetü'l-Ahvezl 11/58

Kıraat                                                                                                           181

§Buradaki melekler konusunda ihtilaf edildi; Hafaza melekleri denildiği gibi, başkalarıdır, diyenler de oldu. Bu görüşte olanların delili Ebû Hüreyre'nin şu rivayetidir:

RaSÛlullah (Sallaltalın aleyhi ve selleın) dedî ki:

"Sizden biri 'Âmin' dediğinde gökteki melekler de 'Âmin' der ve bu sözlerden birisi diğeri

**484 ile birleşirse geçmişteki günahları affolur.

(Başka tarikten gelen rivayette;)

"(Fatiha) okuyan kişi 'Ğayri't-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn' arkasındakiler de 'Âmin' der ve sözü semâ ehlininkiyle birleşirse geçmişteki günahları affolur."

Diğerlerinin cevabı şu şekildedir: Kişinin yanındaki hafaza melekleri 'Âmin' dediğinde üstlerindeki melekler de 'Âmin' derler ve bu söz ta semaya kadar yükselir.

§Sözlerin muvafakatindan kasıt imamın 'Âmin' sözü ile cemaatin 'Âmin' sözünün aynı anda söylenmesi ve birleşmesidir. Bu konuda İbnü'l-Münîr dedi ki: 'Söz ve zaman olarak 'Amin' kelimesinin birleşmesinin hikmeti cemaati uyanık tutmaktır.' Kadı Iyaz (v.544/1149) şöyle dedi: 'Bundan murat sıfat, huşu ve ihlasta buluşmaktır. Meleklerin 'Âmin' sözüyle buluşmasının amacı onların mü'minler için istiğfar etmeleridir.'486

543/1413-(Z.) Ebû Hüreyre'den (Radmdiahü anlı):4*1

RaSÛlullah (SatlallalıU aleyhi ve selleın) dedi ki:

"(Fatiha) okuyan "Âmin' dediğinde siz de *Âmin' deyin! Kimin "Âmin1 sö­zü ile meleklerin "Âmin' sözü birleşirse o kişinin geçmişteki günahları affolur"

484 Müsned Trc. H.no: 544/1414; Müslim, Salât, 71 (410)

485 Müslim, Salîıt, 71 (410); İbn Huzeyme, IH/46, H.no: 1597

486 Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/130; İbn Hacer, Fethu 'l-Bari. 11/265; Beıınâ. age, 111/204

Sahih: Müsned, 11/459. H.no:9883; Ayrıca bk. 542, 544/1412, 1414. hadisler.

182

544/1414-(Z.) Ebû Hüreyre'den

RaSÛlullah (SattallahU aleyhi ve seltem) dedi ki:

"Sizden biri \4m/n' dediğinde gökteki melekler de *Âmin' der ve bı sözlerden birisi diğeri ile birleşirse geçmişteki günahları affolur."

545/1415-VâiI b. Hucr'dan (Radıyaiiahu anh):4*9

Hz. Peygamber'i (Satiatiaim aleyhi ve seiiem) 'Vele'd-dâllîn' dedikten sonra 'Âmin' derken duydum, sesini uzatıyordu/yükseltiyordu.490

§(Râvi) Abdurrahman'ın bize naklettiğine göre Şu'be şöyle dedi: '(Âmin) derken sesini indirdi.'

NOT: Bu rivayetlerde bir çelişki gözükmektedir. Çünkü Şu'be'den gelen ikinci rivayette sesini indirdi, denmektedir.

Bu durumda;

1-Ya Şu'be'nin '(Amîn) derken sesini indirdi' rivayeti hatalı kabul edilecek­tir. Zira,

a-Şu'be bu rivayeti ile Süfyan es-Sevrî'den gelen rivayete muhalefet etti. Şu'be ile Süfyan arasındaki ihtilafta muhaddislerce Süfyan tercih edilir.

b-Şu'be'den Süfyan'ınkine benzer rivayet başka bir rivayet de nakledildi.

■u>» Af   Uilj jyi Jli jJUJlVj Jl> LJİ

"Vele'd-dâllîn' dediğinde sesini yükselterek 'Âmin' dedi.'49'

488 Sened: f >V J- »ü> J\ > iuu : ^> ^ ji 'Jrj Jıi o)

Sahih: Miisned, 11/459, H.no:9886; Ayrıca bk. 542-543/1412-1413. hadisler. Gelmiş geçmiş günahların affedilmesine sebep olacak ameller için bk.652/1522.hadis.

Scned: j-^j- Ji }**- j* ^f j* <**-■ j* o&~- ûji ^ş"j ljü

Sahih: Miisned, IV/3İ6, H.no: 18744-18745; Benzer rivayetler için bk. IV/315, H.no:I8743; IV/318, H.no:18771; İV/316, H.no:18756; IV/318, H.no:18775. Ebû Dûvûd, Salât, 168, H.no:932-933; Tinnizî, Salât, 70, H.no:248; Nesât. İftilâh, 4, 36, H.no:877; 930; İbn Mâce, İkâme, 14, H.no:855; Dârimî, Salât, 39, H.no:1247.

Vâil b. Hucr'un Hz. Peygamber'in namazı ile ilgili olarak diğer rivayetleri için bk.474-475,546/1344-1345, 1416, 670-671/1540-1541. hadisler. 4"° Bu mana için bk. Bennâ, age., 111/205 491 Beyhakî, es-Sünen'l-kUbra. 11/58, No: 2278

Kıraat___________________________________________________________183

c-Süfyan'dan gelen rivayetin Alâ b. Salih, Muhammed b. Seleme'nin baba­sından naklettiği tabiileri de vardır, ancak Şu'be rivayeti tek kalmıştır.

Yukarıda sayılan nedenlerle Şu'be'nin sözü muhaddislerce şaz kabul edilmiştir.492

2-Ya da Şu'be'den gelen bu rivayeti 'Vele'd-dâllîn' dedikten sonra öncekine nisbetle sesini biraz indirdi, şeklinde anlamak da mümkündür. Bu durumda iki farklı rivayet cem edilmiş olur.

546/1416- Vâil b. Hucr'dan (

RasÛlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) ' Gayri'î-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn'i okuduğunda 'Âmin' dedi ve sesini gizledi. (Namazda) sağ elini sol eli üzerine koydu.

Sağına ve soluna selam verdi.

AÇIKLAMA

Vâil b. Hucr'dan gelen iki rivayetteki bilgi farklıdır. Birisinde (No: 545/ 1415) sesini yükseltti, diğerinde ise (546/1416) sesini indirdi, şeklindedir. Bundan anlaşılan:

1-Ya sözkonusu rivayetlerin birinde hata bulunmaktadır. Darekutnî (v. 385/995) bu (546/1416 nolu rivayeti) naklettikten sonra râvilerden Şu'be'nin (gizlerdi, rişvâyetinde) hata yapma ihtimali üzerinde durur.494 Çünkü diğer sahabi-lerden gelen rivayetlerde ve Vâil'den gelen bir başka nakilde sesin yükseltilmesi, zikredildi. Ayrıca muhaddislerİn tercihi ile ilgili bak. Müsned Tr. 545/1415 nolu hadisteki not.

2-Veya iki rivayet cem edilebilir:

a-Rasûlullah (Sallallahn aleyhi ve sellem) namazların bazısında 'Amin' dediğinde sesini yükseltir, bazen de gizlerdi.

b-Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) 'Âmin' dediğinde sesini 'Gayri'1-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn' den biraz daha indirdi, kısık söyledi.

§Fatiha'dan sonra 'Âmin' demenin meşruiyetinde ittifak vardır. İmam Nevevî (v.676/1277) şöyle dedi: 'Bu hadisler Fatiha'nın peşinden imam, cemaat ya da tek

452 Azimâbâdi, Avnü1-Mabûd, III/146; Mübarekpûrî, Tuhfetü't-Ahvezî, 111/146 Senedi /»*■ «-»ı.

Sahih: Müsned, IV/316, H.no: 1875Ö; Vâil b. Hucr'un Hz. Pcygamber'in namazı ile ilgili olarak diğer rivayetleri için bk.474-475, 545/1344-1345, 1415, 670-671/1540-1541. hadisler. m Darekutnî, 1/334, (Babü't-te'mîn)

184

Kıra

başına kılanın  'Amin' demesinin müstehap olduğunu göstermektedir. Cemaatin 'Âmin' sözü imamınkine rast gelmeli, önce ya da sonra olmamalıdır.'495

Cehri ve hafi namazlarda 'Amin' denilir, bu hem imam ve cemaat için, her de münferit için geçerlidir, bu cumhurun görüşüdür. Ancak İmam Malik'ten geles bir rivayette; imam 'Amin' demez şeklinde nakledildi.

§'Âmin' kelimesinin sesli söylenmesi konusunda farklı hadisler bulunduğu| için müctehid İmamlar ihtilaf ettiler:

1-İmam Ebû Hanife, Kûfeli alimler ve Malikilere göre 'Âmin' kelimesi sesli 1 söylenmez, Rasûlullah döneminde sesli olarak söylenmesi bu kelimeye alıştırmak? içindir.

İbnü'l-Kâsım, İmam Malik'in şu sözünü nakletti: Cemaatle namazda imam. 'Âmin' demez, cemaat der, tek başına kılan da 'Âmin' der.4%

2-Bazılarına göre 'Âmin' sesli söylenir. Şafiî ve Hanbelî alimleri, Ebû Sevr*  497

ve hadis ehli bu görüştedir. rivayetler de vardır:

 497

 Bu görüşün delili yukarıdaki hadislerdir. Ayrıca başka.

 015" Jtf

 <±ı

 ±ı j,

Ebû Hüreyre'den:

Rasûlullah 'Gayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn'\ okuduğunda arkasındaki birinci safta bulunanların duyacağı sesle 'Âmiri' dedi.498

Ebû Hüreyre'den:

İnsanlar 'Âmin'' demeyi terk ettiler. Hâlbuki Rasûlullah 'Gayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn'\ okuduğunda peşinden birinci safta bulunanların duyacağı sesle 'Âmin' derdi ve bununla mescit sarsılırdı.499

* Namazda Farz Olan Kıraate Gücü Yetmeyenin/ Güzel Okuyamayanın Durumu

■ Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, İV/130

496 Sehnûn, Müdevvene, 1/71; Ibn Abdilber, Temhid, VII/11; Kâsâni, Bedâi', 1/207 497İ. Şafiî, Ümm, 1/131; Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, Mesâil, 72; Nevevi, Mecmu', 111/371; İbn Kudame, Muğnî, 1/529; Mübarekpûri, Tuhfetü'l-Ahvezi. 11/59; Je;i £öiî Davud, Salât, 167, H.no: 934

499 /ö/ı Atface. İkâme, 14, H.no: 853 (İbn Mâce bu lafızla tek kaldı, Bûsirî'nin Zevâid'de belirttiğine göre bu rivayetin senedindeki Bişr ve Ebû Abdülah sebebiyle zayıftır. İbn Hibban senedinde başka senedle de nakletti.)

§Abdullah b. Zübeyr ve diğer imamların 'Âmin' dediğinde cemaatin de 'Amin' dediği ve mescidde güçlü bir ses ses oluştuğu nakledildi. Bk. Abdürrezzak, 11/96. No: 2640, 11/97, No: 2643; Beyhakî, 11/59, No: 2285; Bu rivayetlerde (<4) kelimesi kullanıldı ki sayha manasındadır. (Bk. İbnü'1-Esir, Nihaye, ü/234)

Kıraat                                                                                                                       185

547/1417-Abdullah b. Ebî Evfâ'dan (Radıyaiiahtı anh ■.

500

500 Sened:

Hasen: Müsned. IV/382, H.no: 19304; Benzer rivayetler için bk. IV/353, H.no: 19011; TV/356,

H.no: 19039:

Abcliirrezzâk, II/İ2I-122, H.no:2747; Ebû Dâvûd, Salât, 135, H.no:832; Nesâî, İftitâh, 32, H.ııo:922; İbn Huzeyme, 1/273, H.no;544; Humeydî, ü/313, H.no:717; Bezzâr, VIII/280, H.no:3345-3347; Taberânî, el-Mu'cemil'l-evsat. III/237, H.no:3025; İbn Hıbbân, V/l 14-116, H.no:1808-1809, 1810 (jy^Ij-i 'o-* j^—«j-f**^,^) senedi ile nakleder (Fakat İbn Hacer

senedinde yer alan Fadl b. Muvaffık'ın Ebû Hatim tarafından zayıf sayıldığını belirtir. Bk. Telhîsii'l-habîr, 1/236); Hâkim, 1/367, H.no:880 (Buhârî'nin şartına/râvisine göre sahihtir); İbnü'l-Cevzî, Tahkik, 1/374, H.no:493-495.

İbrahim b. Abdurrahman b. İsmail es-Seksekî (Ebû İsmail el-Kûfî) saduktur ve hafi' zası zayıftır. İbn Hıbbân Sikât'ında zikrederken Alımed b. Hanbel, Şu'be ve Nesâî ise onun za­yıf olduğunu belirtir. Ayrıca Nesâî onun pek kuvvetli olmadığını ancak hadislerinin yazıla­bileceğini ifade eder. İbn Adiy de münker metinli rivayetini bulamadığını vurgular ve onun başkalarına göre sıdk mertebisine daha yakın olduğunu, Nesâî'nin de dediği gibi hadislerinin yazılabileceğini söyler. İbnü'l-Kattân: "Bazı âlimler hadisini zayıf saydılar ve onunla delil getirmediler" der. Nevevî hadisini Hulâsa isimli eserinde zayıf konusunda ele al(r. Buhârî dört (Buyu', 27; Şehâdât, 25; Cihâd, 134; Tefsîr, 3/3), Nesâî bir, Ebû Dâvûd iki, Ahmed b. Hanbel İse altı rivayetini nakleder. Bk. Mizzî, Telmbü'l-Kemâl, 11/132, Trc.no:201; İbn Hacer, Tehzîbii'l-Tehzîb, 1/120, Trc.no:246; Telhis, 1/236; Zehebî, Mîzûn, 1/166, Trc.no: 135; tbn Adiy, Kâmil, 1/210, Tre.no:57.

Ahmed b. Hanbel'in konu ile ilgili olarak naklettiği fakat eserinden çıkarılmasını iste­diği rivayetlerin senedinde Fâİd b. Abdurrahman bulunmaktadır. Tirmizî bir, İbn Mâce iki rivayetini eserine almıştır. Bk. İbn Mâce, Taharet, 46, H.no:416; İkâme, 189, H.no:I384.

186

Kıraat

Bir adam Hz. Peygamber'e (Saitaiiahtı aleyhi ve seiiem) geldi ve dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Ben (namazda) Kur'ân okuyamıyorum, onun yerine bana yetecek bir şey emret!'

Bunun üzerine Hz. Peygamber buyurdu ki:

"Şunu söyle: ^el-Hamdülillah ve sübhanallah velâ ilahe illallahü vallahi) ekber velâ havle velâ küvete illa billah.'"

O adam bunu söyledi, avucunu kapatıp baş parmağı ile beş kere saydı/tekrar etti, sonra dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Bu yüce olan Allah içindir, ya benim için?'

Hz. Peygamber şöyle dedi:

"Şunu söyle: 'Allahümmağfirlî verhamnî ve âfinî vehdinî verzuknî.'"5'"

Adam bunu da söyledi, diğer avucunu kapattı ve baş parmağı ile birlikte beş kere saydı, sonra da iki avucu kapalı olduğu hâlde bu kişi oradan ayrıldı. Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Kesinlikle iki avucunu hayırla doldurdu."

■502

Tirmizî ise rivayetinin sonunda Fâid b. Abdurrahman ile ilgili olarak: "Hadiste zayıf sayılır" der. Bk. Sünen, Vitir, 17, H.no:479.

Rifaa b. Râfi'den (Radıyallahü anlı) şahidi:

Müsned, IV/340, H.no:l8896;

Tirmizî, Salât, 110, H.no:302 (Ebû Hüreyre ve Ammar b. Yâsir'den (Radıyatlahü anhüma) şahidi bulunmaktadır. Rifâa b. Râfi'nin hadisi ise hasendir); İbn Huzeyme, 1/274, H.no:545.

Hz, Ömer ve Ali'den (Radıyallahü anhtima) şu rivayetler de nakledilir:

ftLalı iiH -bu jjj Jli ^ ijlü Jj«_Jij {_/)* o-Jİ JUi JJJİ *) Jji t^J i>. ,JJ î%* J-o ^l^-1 j>. j** ü' «iyi» j~£ Ja-! JT L. Jü p* Jü iLDL. c_J Jli ı^i Jli j^w-)ı j ^jTjll c-j' Jüi i/ ,1 j ^J-» ^i J^ «^ ^*j J ^ j*

Bk. Abdürrezzâk, 11/122, H.no:2748-2749.

S01 Duanın Trc: Allahım beni bağışla, bana merhamet et, beni affet, beni (doğruya) hidayet et ve bana rızık ver.

Ahmed b. Hanbel'in aşırı zayıf gördüğü ve çıkarılmasını İstediği iki rivayeti oğlu Abdullah mütâbaat açısından Müsned'e almıştır. Biz de bu rivayetlerin metnini vermekle yetiniyoruz:

Kıraat___________________________________________________________187

AÇIKLAMA

Yukarıdaki hadisin Ebû Davud ve Nesai rivayetinde, o adam şöyle dedi:

'...ben Kur'ân'dan' bir şey alamıyorum/okuyamıyorum, Bana Kur'ân'daki (ayetler) yerine geçecek bir şey öğret!..'503

Başka rivayetteki farklılık ise şöyledir:

'...Ben Kur'ân'dan hiçbir şeyi güzel bilemiyorum/okuyamıyorum504, ondaki (ayetler) yerine geçecek bir şey öğret...'

Burada tavsiye edilen şey, bütün vakitler için değildir.Bir kişi öğrenmeye vakit bulamadığında bu şekilde dualarla namazını kılar, ancak en azından Fatiha suresini en kısa zamanda öğrenmesi gerekir. Ancak hiç öğrenemeyen ya da ezberleyemeyen kişi dua ve teşbihlerle kılabilir.

Bu konuda müctehid imamların görüşleri:

Kur'ân tercemesiyle ibadet (yani namaz) caiz değildir. İmam Malik, Ebû Yusuf, Muhammed, Şafiî' ve Ahmed b. Hanbel'in de içinde bulunduğu çoğunluğun görüşü budur. Fatiha'yı güzel okuyamayan başka ayetlerden okur, buna da gücü yetmezse yukarıdaki hadiste geçen zikir ve teşbihlerle namaz kılar.506 Sadece İmam Ebu Hanife'nin Arapça'sından okuyamayan için lercemesini cevaz vermesi kendisinin şaz (alınmayan) görüşlerinden kabul edilmiştir. Günümüzde de bu konuyu istismar edip, Kur'ân'ı tahrife yönelenler bulunduğu için cumhurun görüşü daha isabetli kabul edilmiştir.507

503Ebu Davud, Salât, 134, H.no: 832; Nesai, İftitah, 32, H.no: 922

504 Bu manalar için bk. Azimâbâdi, Avnü'l-Ma'bûd, II1/7

505 îbn Hibban, V/l 16, H.no: 1809; Beyhaki, 11/381, H.no: 3790

506  İ. Muhammed, Asi, 1/39; Şirazî, Mühezzeb,im>;   Nevevi, Mecmu, III/335; Ibn Kudame, Muğni, 1/526

307 Serahsİ, Mebsût, 1/137-138; İmam Ebu Hanife'nin diğer İmamlarda olduğu gibi bazı görüşleri alınmamakta ve şaz kabul edilmektedir: İçki yapacağı bilinen kişiye üzüm satmanın

188___________________________________________________________Kıraat

* İlk İki Rekâtta Fatiha'dan Sonra Sure/Ayetler Okumak Gerekir, Son İki Rekâttaki Okumanın Hükmü

548/1418-Ebû Katade'den (RadıyaHahü «ı/o:508

Rasûlullah (Saitaiiahu aleyhi ve seiiem) bize namaz kıldırırdı, öğle ve ikindi­nin ilk iki rekâtında Fatiha ve ikişer sure okurdu, ayetleri de bazen bize du­yururdu. (Diğer rivayetteki ziyade: Son iki rekâtta da Fatiha okurdu şeklindedir.)

Öğlenin birinci rekâtında okumayı uzatır, ikinci rekâtta kısaltırdı, sabah namazında da böyleydi.

AÇIKLAMA

Ebû Katade'den gelen bu rivayet Buhari'de şu şekilde geçmektedir:

 ^jk ,J—j *-!*■ «3)1 J-~e     -_Jl OlT Jü «b* ^î j*

Ebû Katade'den:5"9

Rasûlullah bize namaz kıldırırdı, öğle ve ikindinin ilk iki rekâtında Fatiha ve birer sure okurdu, ayetleri de bazen bize duyururdu.

§Bu rivayetten hafi (gizli) namazda da kıraatin şart olduğu anlaşılmaktadır, Rasûlullah bu namazları genelde gizli okumakta, ancak bazen Öğretmek için olsa

cevazı, zinada ücretin haddi düşürdüğü ve başka ceza verilmesi gerektiği, darü'l-harbte faizin serbestliği gibi. Ancak bunlar o büyük insanın büyüklüğüne halel getirmez, zira o, tasarrufları ayrı ayrı düşünmekte, bazı konularda titiz olunması ve maslahata dikkat edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Ancak Kur'ân ve Sünnet dışında her insanın görüşü alınabilir ya da terk edilebilir.

Sened: «İL- ^ı} ;îi3 ^,1 J,\ üjij* ;k^1 ^J ı_^i'j* oıü^1 'J, ljı^Ljı^ş^ı^-1 j-\f->* ^'j>. '£^* iijî-

Sahih: Miisned, IV/383, H.no;193I2; Benzer rivayetler için bk. V/308, H.no:225I6; V/3O8-309, H.no:22526-22527; V/295, H.no:22419; V/297, H.no:22438; V/305, H.no:22494-22495 (sonunda {^Ss') ^ ij-Ji^îf ^l_i wUı ^J \i\ J£ İıf» ziyadesi ile), 22496; V/310, H.no:22547;

V/310, H.no:22553, 22557; V/300^ H.no:22462; V/301, H.no:22469; Buharı, Ezan, 96; Müslim, Salât, 154; Ebû Dâvûd, Salât, 125, H.no:798; Nesâî, İftitâh, 56-60, H.no:972-976; tbn Mâce, İkâme, 8, H.no:829; Dârimî, Salât, 63, H.no: 1295-1297. Ayrıca bk. 560/1430. hadis.

Ebû Katâde'nİn namazdaki Fatiha suresi İle İlgili diğer rivayeti için bk. 533/1403. hadis. mBuhari, Ezan, 97; Müslim, Salât, 154, (451); Beyhaki, 11/64, H.no: 2309

Kıraat_______________________________________________________________189

gerek arkadakilere duyuruyordu. Tîbî şöyle dedi: 'Fatiha ve sureden bir kısmını okurken sesini biraz yükseltirdi ki okunulan şeyler duyularak bilinsin. Ayrıca İmam Nevevi şöyle dedi: 'Bu hadisten gizli namazlarda da açıktan okumanın cevazı anlaşılmaktadır ki daha iyi düşünmek için dil bu konuda yardımcı olsun.'

ŞRasûlullah son iki rekâtta Fatiha okurdu, ziyadesi Müslim'de geçmektedir.

Ebû Kalade'den:510

Rasûlullah öğlenin ilk iki rekâtında Fatiha ve sure okurdu, son iki rekâtta da Fatiha okurdu, ayetleri de bazen bize duyururdu.

Ayrıca yukarıdaki hadisten birinci rekâtta kıraatin uzatılmasının ya da tertil ile (yavaş) okunmasının müstehap olduğu anlaşılmaktadır, böylelikle ilk rekâta daha fazla kişi yetişsin, aşağıdaki rivayette Ebû Katade de bu şekilde düşündüklerini İfade etmektedir:

JjVl î-S*^Jl ^Ül İİjOj JÎ Zili* Aijt *   LJâi  Jli iilâ J j*

Ebû Katade şöyle dedi:511

'Rasûlullah'ın (bu şekilde okuması ile) insanların ilk rekâta yetişmelerini istediğini düşündük.'

Atâ şöyle dedi:512

 û, Irj el

'Ben imamın kıyamı uzatarak ilk rekâtta yetişilir olmasını isterim ki İnsanlar o (İlk rekâtta) çoğalsınlar. Ben yalnız namaz kıldığımda ilk iki ve son iki rekâtı eşit tutmaya gayret ederim, cemaatle kılarken ilk iki rekâtı uzatmayı tercih etmemin sebebi ise daha çok insanın gelsin, toplansın, diyedir.'

Ayrıca ilk rekâtta uzun okumanın hikmeti huşu ve taatın daha fazla olmasıdır, ikinci rekâtta ise usandırmamak için kısaltmak gerekir.

İlk rekâtta okumayı uzatmanın sebebi üç şekilde anlaşılabilir:

1-Çok ayet okumak,

2-Tertilde (yavaş okumada) mübalağa yapmak.

3-Daha çok insanın birinci rekâta yetişmesini sağlamaktır.51"1

sı° Müslim, Salât, 154,155 (451)

311 Abdurrezzak, 11/104, H.no: 2675; Ebu Duvud, Salât, 124, H.no: 800

512  Abdurrezzak, 11/361, No: 3710

513  İbn Hacer, Fethu'l-Bari, 11/244; Benim, age., III/208

190___________________________________________________________Kıraat

549/1419-Ebu Said el-Hudri'den (Radtyaiiaka anhy.514

Rasûlullah (Saiiaüaha aleyhi ve seiiem) öğle namazının ilk iki rekâtının her birinde otuz ayet okuyacak kadar ayakta dururdu, son iki rekâtının her birinde on beş ayet okuyacak kadar durur, son iki rekâtında da bunun yansı kadar (ayakta dururdu).

AÇIKLAMA

Bu hadisten iki rekâtta kıraatin eşit olması anlaşılır, ayet sayılarını her hâlde sahabi yaklaşık olarak söyledi, önceki rivayetlerle arasında bir tenakuz yoktur, cem (te'lif) edilebilir. İki rekâtın tertil ile okunması ya da namaza yetişme ihtimali olanlar için biraz uzatmak tavsiye edilir, ancak böyle bir durum yoksa iki rekâttaki kıraatin eşit olması caizdir.

§Söz konusu hadisten son iki rekâtta Fatiha üzerine başka ayetler okunma­sının meşruiyeti anlaşılır.

ŞAyrıca bu rivayetten ikindi namazının daha hafif olması anlaşılır ki bu da öğle namazındaki kıraatin yarısı kadardır. Öğle namazında kıraatin uzun olmasının hikmeti, insanların uyku gibi sebeplerle gaflet içinde olması ve onların gecikmeleri olabilir. Ama ikindi namazında böyle bir şey söz konusu değildir, bilâkis çalışan­ların yorgun olduğu bir vakittir ve namaz hafif tutulmalıdır.515 Öğle namazı ile ilgili bir rivayet bunu göstermektedir.

Jön—it Jl w-jj f UijjiJ *1*İ lJIj e ts*r\>- tr^L^ ,*s*J' Si

Öğle namazı başlar, bizden biri Bakî'ye gider, ihtiyacını giderir, sonra ailesinin yanına gider ve abdest alır, sonra mescide döner, de hâlâ Rasûlullah birinci rekâtta olurdu.5

Bakı' djJMOî geniş arazi anlamındadır, bir yerde ağaçlar ya da kökleri varsa oraya bakı' denir. Bakîu'l-ğarkad (ai->)ı ^i); Medine'de kabristan olarak ayrılmış bir bölge için kullanılmaktadır.517

Sened:

Sahih: Müsned, 111/85, H.no: 11741 (j£-i4ı - pM lafzı ile; Benzer rivayetler için bk. III/2, H.no: 10928 (JZ^-jİj») lafzı ile (569/1439. hadis); V/365, H.no:22991 (Senedinde Zeyd el-Ammî bulunmaktadır. Bu rivayet 573/1443. hadis olarak İleride zikredilecektir); Müslim, Salât, 156-157; Ebû Dâvûd, Salât, 126, H.no:804; NesâÛ İftitflh, 16, H.no:473-474; es-Sünenü'î-kübra, I/İ50, H.no: 351; îbn Mace, İkâme, 7, H.no:828; Dârimt, Salât, 62, H.no:1292; îbn Huzeyme, 1/256, H.no: 509.

Ayrıca bk. 569/1439 ve 573/1443. hadisler.

Ebû Hiireyre'den (Radtyallahü anlı) şahidi için 558/1428. hadise bk. 5IS Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/173,188; Benna, age., IfI/209 sı6 Müslim, salât, 162, H.no: 454; îbn Mace, Salât, 7, H.no: 825 517 Ibnü'l-Esir.M/raye. 1/146

Kıraat191

550/1420-Ebû Said el-Hudrî'den      y Peygamberimiz (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) bize Fatiha ve (Kur'ân'dan) kolay(ımıza) gelen yerden okumamızı emretti.

551/1421-Câbir b. Semüra'dan (RadıyaUaha anhy.519

Sened: j^ ^ıi jî >'^ ^ j#- «ıî> viji- Jıii ıi'i»- ji

Sahih: Mü'sned, III/3, H.no:I0940; Benzer rivayetler için bk, 111/45, H.no:11353; 111/97. H.no:11861; Ebû Dâvûd, Salât, 132, H.no:818; Taberânî, el-Mu'cenıü'l-kebîr, XI/238, H.no:11606. Bennâ, İbn Seyyidünnâs'ııı: "İsnadı sahihtir, râvİleri sikadır" dediğini nakleder. Bk.Bülûğu'l-emânî, III/2O9.

S19 Sened: ^U J, ^ıJJİı ji ji oıi- ırtl ji;^)ı il* ı2Âi-

Sahih: Müsned, 1/176, H.no:1518; İkinci tarik için bk. 1/175, H.no:1510; Benzer rivayetler için bk. 1/179, H.no: 1548 (... ,-J-^'j ^-i^1 .y r^j s1* &\ j^ î> J^^ it^^>^ yi & îijl^jii^ : ju); I/18O, H.no:1557; B«Arfrf, Ezân.95:

192_____________________________________________________________Kıraatj

Küfeliler Sa'd (b. Ebî Vakkas)'ı520 Hz. Ömer'e (Radıyaiiaiıaaıı/ıama) şikayet-ettiler ve şöyle dediler:

'Namazı güzel kıldırmıyor.' Hz. Ömer durumu Sa'd'a sorunca o şöyle dedi:

'Ben ilk iki rekâtta okumayı uzatarak ve son iki rekâtta azaltarak (tıpkı) Rasûlullah'ın kıldığı namazı kıldırıyorum.' Bunun üzerine Hz. Ömer:

'Benim de senin hakkındaki zannım buydu, ey Ebû îshak!' dedi.

§Câbir b. Semüra'dan ikinci tarikle gelen rivayet:

Hz. Ömer Sa'd'a:

insanlar her konuda seni şikayet ettiler, namaz konusunda bile' deyin­ce Sa'd:

'(Onlar dediklerini demişler,) halbuki ben ilk iki rekâtta okumayı uza­tıyor ve son iki rekâtta azaltıyorum. Ben Rasûlullah'ın namazına uyduğum sürece hiçbir şeyi önemsemem (kıymet vermem).'

Bunun üzerine Hz. Ömer:

'Benim de senin hakkındaki zannım buydu'521 dedi.

AÇIKLAMA

Fatiha'dan sonra Kur'ân'dan ayetler okumak ittifakla meşrudur. Ancak 'bu kıraatin hükmü hakkında müctehidler ihtilafa düştü:

1-Fatiha'dan sonra Kur'ân okumak farzdır. Bu görüşte olanlar Hz. Ömer, oğlu Abdullah, Osman b. Ebu'l-Âs, Hadi, Kasım ve Müeyyidbillah'tır. Hâdİ'ye göre bu miktar en az üç ayet, Kasım'a göre ise bir uzun ayet olmalıdır.522

2-Fatiha'dan sonra sure okumak müstehabtır. Cumhurun görüşü bu şekildedir.

3- Fatiha'dan sonra en az üç ayet ya da bu miktarda uzun bir ayet okumak vaciptir. Hanefi mezhebi bu görüştedir. Fatiha okunmazsa Kur'ân okumak farzdır.5

§Farz namazda üçüncü ve dördüncü rekâtta sure okumanın hükmünde ihtilaf edildi:

1-İmam Malik'e göre mekruhtur.

2-Î.Şafiî'ye (kavl-i cedidinde) miistehab olduğunu söyledi.

3-Bazı alimlere göre kişi muhayyerdir, dilerse okur, dilerse teşbih eder.

4-Hanefi ve Hanbelî mezheblerine göre son iki rekâtta sadece Fatiha okumak sünnettir.524 Hasan b. Ziyad'dan gelen rivayette ise İmam Ebû Hanife'ye göre son iki rekâtta Fatiha'yı bilerek terk eden günahkâr olur, unutarak terk ederse sehv

95 G3/ii j &} &■ f>î V [^ Jy^>), 103; Müslim, Salât, 158; Ebû Dâvûd, Salât, 126, H.no:

803; Nesâî, İftitâh, 74, H.no:1000-1001; Taberânî, el-Mu'cemü'I-evsat, VI/208, H.no: 6207.

520 Bennâ, age., III/209

521  Metinde raviden kaynaklanan (^l ^ j ^ ja\ Ji) şeklinde bir şek lafzı bulunmaktadır. İki lafızda aynı manada olduğu için yukarıdaki şekilde terceme edildi.

522  Bennâ, age., III/210

523  İ. Şafiî, Üınm, 1/131; Abdullah b. Ahmed, Mesöil, 71; Kasanî, Bedaiu's,sanai\ 11/110 vd.; İbn Rüşd, Bklayetii'l-müctehid, 11/91; Şirazi, Mühezzeb, 1/173; İbn Kudame. Muğni, 1/532

524  Tahavi, Serim meâni'l-âsâr, 1/210; Kâsânî, age., 1/111; Nevevi, Mecmu', 111/386; İbn Kudame, Muğni, 1/613-614

Kıraat                                                                                                                       193

Yusuf un Ebû Hanife'den naklinde bu sünnettir, terkinde bir şey gerekmez.525

secdesi gerekir. Bu rivayete göre son İki rekâtta Fatiha okumak vaciptir. Ancak Ebû un Ebû Hanife'den naklinde bu sünnettir, t

§Okunacak sure ya da ayetlerin uzunluğu:

1-Sabah namazında ve öğlenin İlk iki rekâtında tıval-ı mufassaldan526 oku­mak müstehabtır.

2-İkindi ve yatsıda evsattan okumak müstehabtır.

3-Akşam namazında ise kısa surelerden okumak müstehabtır.527

§ Dördüncü rekâtın kıraatinin üçüncüden kısa olması konusunda ihtilaf edildi:

1-Kısa sure uzundan efdaldir.

2-Mushaf tertibine göre okunur, aksi mekruhtur, ancak namaz bozulmaz.528

* Bir Rekâtta İki ya da Daha Fazla Sure Okumak, Aynı Rekâtta Sure ya da Ayetlerin Tekrarı

525 Serahsî, age., 1/103

526 Anlamı için bk. Müsned Tr. 552/1422 nolu rivayetin açıklaması.

527  İbn Abdilber, Istizkâr, IV/174; Serahsî, Mebsût, 1/317; Şirazî, age., 1/73-74; Merğınanî, Hidaye, 1/54; Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/174; İbn Kudame el-Makdisi, eş-Şerhu'l-kebir, 1/533 (Muğni ile birlikte); Desûkî, Haşiye, 1/247-248

528 Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/175 İbn Kudame.age., 1/534-536;

194

552/1422-Abdullah b. Şakik'ten:529 Hz. Aişe'ye (Radıyaitahu anhâ) sordum:

'Rasûlullah (Saiiaiiahu atey/ü ve seiiem) bir rekâtta surelerin arasını birleştirir miydi?' Şöyle dedi:

'Mufassalı (birleştirerek) okurdu.'

§îkinci tarikle gelen rivayet: Hz. Aişe'ye (Radıyaiiahu anhâ) sordum:

'Rasûlullah (Saiiatiahn aleyhi ve seiiem) sureleri (birleştirerek) okur muydu?' Şöyle dedi:

'Mufassalı (böyle) okurdu.' Ben:

'Rasûlullah oturarak namaz kılar mıydı?' deyince şöyle dedi: 'Evet, insanlar onu ihtiyarlattıktan sonra.' 'Rasûlullah duha namazı kılar mıydı?' 'Hayır, sadece yolculuğundan döndüğünde.'

'Rasûlullah Ramazan dışındaki bir ayda (tamamıyla) oruç tutar mıydı?1

'Hayır vallahi. Eğer Ramazan dışında bir ayda oruç tutmak isterse o

ayın bazı günlerinde oruç tutmadıkça orucu bırakmazdı.'

'Rasûlullah'm sahabesinden hangisi kendisine daha sevgiliydi?' 'Ebû Bekir' 'Sonra kim?' 'Sonra Ömer.'

529 Sened: ^_i-ı 'J, ^r c%- ^j CjJ-

Sahih: Müsned, VI/204, H.no:25563; İkinci rivayet için bk. VI/21S, H.no:25705; VI/171,

H.no:2526i; Ebû Dâvûd, Salât, 176, H.no:956; İbn Huzeyme, 1/271, H.no:539; Hâkim, 1/265

(Hâkim hadisi sahili saymış, Zelıebî de onu onaylamıştır). Bennâ hadisi Beyhakî'ye nisbet

ederek isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk.Bütûğtt'l-enumî, IH/211.

S3° Yani birden fazla sureyi birleştirerek okurdu. Bk. Bennâ, 111/211

511 Yani insanların İşlerini yüklenip, onların arasında ihtiyarladıktan sonra. Bk. Nevevi, Şerhıt

Sahihi Müslim, VI/13; AzımâbMl Avnü'l-Ma'bı'ıd, 111/160

Kıraat

'Sonra kim?'

'Sonra Ebû Ubeyde h. Cerrah.'

(Râvi) Yezid: 'Sonra kim?' diye sordum. O da, Hz. Âişe sustu (cevap vermedi), dedi.

AÇIKLAMA

Mufassal (j-*iiı) tabiri Kur'ân'm son yedide biri için kullanılır. Tîbî dedi ki:

'Bu surelerin ilki Hucuıat süresidir. Söz konusu surelere bu ismin verilmesinin nedeni çok fasılalı olması ya da her birinin fasl (bölüm) olmasındandır. Mufassal sureler üç kısımdır: Tıval (uzun), evsat (orta) ve kısar (kısa). Bunların sınırlarında ihtilaf edildi:

1-Hanefilere göre; Tıval sureler Hucurat'tan İnşikak'a kadar, evsat sureler Burûc'dan Beyyine'ye (^jjı j& ,1), kısar ise buradan Kur'ân'm sonuna kadardır.

2-Malİkilere göre: Tıval sureler Hucurat'tan Nâzİât'a kadar, evsat sureler Abese'den Leyi "e kadar, kısar ise Duhâ'dan Kur'ân'm sonuna kadardır.

3-Şafıîlere göre: Tıval sureler Hucurat'tan Mürselât'a kadar, evsat sureler Nebe'den (û>-ı_^ ^) Leyl'e kadar, kısar ise Duhâ'dan Kur'ân'm sonuna kadardır.

4-Hanbelilere göre: Tıval sureler Kaftan (j) Mürselât'a kadar, evsat sureler Nebe'den Leyl'e kadar, kısar İse Duhâ'dan Kur'ân'm sonuna kadardır.532

553/1423-Nâfi'den533:

Ibn Ömer (Radıyaiuthu anhümcı) bize farzlarda bazen iki ya da üç sure ile namaz kıldırırdı.

532 Merğmani. age., 1/54-55; İbıı Hacer, Fetim'I-Bari, 11/249; Nevevi, Mecmu', 111/384; Ibn

Nüceym, Tebyimi't-Hakâık, 1/130; Desûkî, Haşiye, 1/247; İbıı Müflih, Mübdi', 1/443; Ebû

Abdi İlah Abderî, el-Tac ve'l-iklil, 1/537; İbn Abidin, Reddü'l-muhtar, 1/363; Şarkâvî, Haşiye,

1/204; Zerkeşi, Burhan, 1/308-309; Bennâ, age., III/211

"' ■ Scned: i*tf ^'^ J»ı .C* j* -v*— 'J>. J**i ti%-

Sahih: Müsned, H/13, H.no:4610; Mükerrer için bk. V/66, H.no:20530; Mâlik, Saiât, 26:

Heysemî, Ahmed b. Hanbet'in râvilerinİıı sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/114.

196

Kıraat

554/1424-Nehîk b. Sinan es-Sülemî'den

534.

Sened: «ji^jj Jji Jıi J^- '■*■ &j* y} *2-*â- -ıiiü ol* '

Sahih: Müsned, HAM, H.no:3958; İkinci tarik için bk. 1/418, H.no:3968; Benzer rivayetler için bk. 1/436, H.no:4154; 1/411, H.no:3910:

1/380, H.no:3607:

Şekîk b. Seleme kanalı ile gelen bir rivayette ise ( &\ J_^.j <*)'£ oır ^Ji '/$& '?£& ^fı Ju Jn lir, ^o^S ^L.} sii ûı ^) denilmektedir. Bk. 1/455, H.no:4350; 1/421, H.no;3999;

J—"^ j—•'))—'- 'J^- ^te f£-'} '-&■ *' J^ ^ Jj-j J£i ö'jh JIS" ,3 jî'^i1 JüJ->' ^İj Jli Jıi -C* j* Jîij yiı j

Ebû Vâİl bir rivayetinde ise başında şu cümle ekli olarak nakleder:

( J—ailı ^jij—> f-'jd\ jt ji.j Jlü Ü jili v'1^^ \ZS~t iiJJJı wj Üj' ^y ^jij jjiU jj jjıi xş. ^ ü*jj* Jü Jîı j  ji ji

is-îi-jOO Bk. 1/462, H.no:44I0; 1/427, H.no:4062; Sif/ıor/", Ezan, 106; Fezâilü'l-Kur'ân, 6, 28;

Müslim, Müsâfîrûıı, 275; Ebû Dâvûd, Ramazân, 9, H.no: 1396 (Ebû Dâvûd rivayetinde surele­rin isimleri bulunmaktadır. Ebû Dâvûd bu terıibin İbn Mes'ûd'a göre olduğunu söyler):

Kıraat___________________________________________________________197_

Kendisi Abdullah b. Mes'ûd'a (Radıyaiiainianhi geldi ve dedi ki:

'Bu gece mufassal (sureleri) bir rekâtta okudum.' Abdullah b. Mes'ûd:

'Şiir okur gibi hızlıca ya da kötü hurmaların saçılması gibi535 nesir

şeklinde okudun.Mufassal olması bölüm bölüm okumamız içindir. Rasûlullah'ın

(Saiiaitahü aleyhi ve seiiem) birleştirerek okuduğu benzer surelerin yirmi kadarını

bilirim.'

Rahman ve Necm İbn Mes'ûd'un (mushafındaki) telifine göre, her iki

sure bir rekâtta (okunur), Duhân ve Amme yetesâelûn (sureleri) bir rekâtta

okunur.

§Aynı râviden gelen ikinci rivayet: Bir adam ona (İbn Mes'ûd'a) geldi ve dedi ki: 'Mufassal (surelerin) hepsini bir rekâtta okudum.' İbn Mes'ûd: 'Bilâkis sen hızlı okunan şiir gibi ya da kötü hurmanın saçılması gibi (nesir şeklinde) dağınık okumuşsun. Ancak Rasûlullah (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) senin yaptığın gibi yapmadı (okumadı). Benzerlerini (birleştirerek) okurdu, (meselâ) Rahman ve Necm'i bir rekâtta okurdu.'

§(Râvi) Ebû İshak ekledi: Abdullah (b. Mes'ûd)un mushafındaki telifi üzere on rekâtta okunacak yirmi sure zikretti. Onların sonuncusu İze'ş-şemsü küvviret ve Duhân sureleriydi.

AÇIKLAMA

Abdullah b. Mes'ûd Kuı'ân'ı en iyi bilen ve okuyan sahabİlerdendi, bizzat kendisi Rasûlullah'tan yetmiş sure öğrenmişti.530 Rasûlullah (Suiialiahu aleyhi ve seiiem) onun hakkında şöyle dedi:

"Kur'ân'ı şu dört kişiden öğrenin: İbn Ümmi Abd (Abdullah b. Mes'ûd), Muaz b. Cebel, Ubey b. Kâ'b ve Salim."33'

"Kur'ân'ı nazil olduğu günkü tazeliğiyle okumak isteyen İbn Ümmi Abd'in okuyuşu gibi okusun!' "

Abdullah b. Mes'ûd Kur'ân'ın anlaşılır bir şekilde yavaş okunması inanandaydı, bunun için o kişi sen şiir mi okuyorsun, şeklinde tenkid etmiş ve Rasülullah'ın Kur'ân okuma şeklini açıklamıştı.

Tirmizl Cuma, 69, H.no:602; Nesât,  İftitâlı, 75, H.no: 1002-1004; Taberânî,  el-Mu'cemü'l-kebtr, X/34, H.no:9863.

535  Bu mana için bk. İbnü'1-Esir, Nihaye, V/14; MUbarekpûrî, Tuhfetü'l-Ahvezi, IH/177

536 Buharı, Fedâilii'l-Kur'ân, 8

537 Buhari, Fedâilü'l-Kur'ân, 8 m Ahmed b. Hanbel, 1/126

198

Kıra

§Yukarıdaki rivayette geçen kişinin mufassal surelerin tümünü bir rekât okuduğunu diğer rivayetlerden anlıyoruz:

... Jıi j_* JLÜ îbTjJi ^ J_tiiı îjii ^ı Jlü Jıi x* Jl JL- wH iLi «J Jiij iL£  ^ j* J>._j JUi

Becîle oğullarından Nehîk b. Sinan isimli bir kişi 'ben bir rekâtta mufassaiı okurum' deyince Abdullah b. Mes'ûd:...539 Diğer rivayette:

Biri: 'Ben mufassal (sureleri) tümüyle dün gece bir rekâtta okudum' deyine Abdullah b. Mes'ûd:../

54(1

§Abdullah b. Mesûd, başka tarikten gelen rivayette ziyade olarak şöyle dedi:

 541

'(Mufassal sureler) fasıllarla bölündü ki sen de ayrı ayrı okuyasın!...'

§Tercih edilen görüşe göre Duhân suresi mufassaldan değildir, bu rivayetteki! tertip İbn Mes'ûd'un mushafına göredir. Onun muslıafı imam mushaf olan ( Osman döneminde tekrar gözden geçirilen) mushafın tertibinden farklıdır, mufassal-1 lar onun mushafında önce Câsiye ve Duhân şeklinde haşlayıp devam etmektedir.542

§lbn Mes'ûd'un mushafındaki tertip

543.

 

200___________________________________________________________________Kıraat;

§İbn Mes'ûd'un mushafı ile ilgili rivayetler birleştrirldiğinde imam mushafla farklılığın çok cüz'î oduğu görülür. Fatiha ve Muavvizeteyn surelerinin bulunma­ması bunların çok meşhur olmalarındandır, çünkü bunların Kur'ân'dan olduğuna dair icma vardır. Bu duruma göre Fatiha ve Muavvizeteyn ile sure sayısı yüz on Uç (113) ulaşır, ayrıca Abdullah b. Mes'ûd tertibinde Berâe ile Enfal surelerini bir sure kabul etmektedir. Ayrılmayan Enfal suresi İle birlikte yüz on dört (114) sure yapmaktadır.

ŞAyrıca İbn Mes'ûd gibi bazı sahabiler ayetlerin anlaşılması İçin Mushafla-rına ayetlerin tefsirini de ekliyorlardı. Hanefi mezhebindeki yemin keffareti olan orucun peş peşe olması İbn Mes'ûd mushafındaki Mâide 89. ayette bulunan (ou<t,)

açıklarnasıydı ki anlamı peş peşe olmasıdır.

§Hz. Ebû Bekir halifeliği döneminde Kur'ân'ın toplanması İçin Zeyd b. Sabit'i görevlendirdiği zaman İbn Mes'ûd itiraz etmemişti. Hz. Osman ise halifeliği döneminde çoğaltılan ana nüshalarla karışmaması ve tefrikaya sebebiyet vermemesi için eksik ya da kontrol edilmeyen nüshaların yok edilmesini emretmişti. Ancak İbn Mes'ûd bu emre uymadı ve mushafını yok etmedi. Bu onun tercihiydi ve kendisine de her hangi bir müdahale yapılmamıştı.

Mushaflann yazılma ve çoğaltılmasında sürekli Zeyd b. Sabit'in tercih edilme nedeni ezberinin daha kuvvetli ve yazısının daha güzel olmasıdır. Ayrıca Abdullah b. Mes'ûd'un Kûfe'deki görevine mani olmaması da düşünülmüş olabilir. Ancak Abdullah b. Mes'ûd'un bu tavrı tenkid edilmiştir.

§Abdullah b. Mes'ûd'un mushafı ve tertibi bize kat'i delillerle gelmemiştir, çünkü imam mushaf (çoğaltılan ana nüsha) dışındakiler kabul görmemiş ve tevatür yolla ulaşmamıştır. Bu konuda Muhammed b. İshak (v, 151/768) Abdullah b. Mes'ûd'a ait olduğu söylenen çok sayıda mushafa ulaştığını, ancak onlardan birbirine benzeyen iki mushaf bile göremediğini belirtmektedir.

İbn Mes'ûd'un mushafı ile ilgili rivayetler tefsir ve fıkıhta beyan niteliğinde kullanılmış, ancak kıraat sahasında kabul görmemiştir.545

ŞYukarıda geçen rivayetteki benzer sureler lafzı; ayet sayısı yönünden değil, bilâkis konu yönünden benzerlik arz edenlerdir.540

Müslim'in rivayetinde Abdullah b. Mes'ûd şöyle dedi:547

'Rasûlullah'ın her rekâtta benzer iki sure okuduğunu bilirim ki hepsi on rekâtta yirmi sure eder.'

Ebû Davud rivayetinde bu sureler açıklanmıştır:548

544  ibn Nedim, age., 39

545  Küçükkalay, Hüseyin, Abdullah b. Mes 'ûd ve Tefsir İlmimleki Yeri, 36-39

546 Bennâ, age., III/212

547 Müslim, Müsâfırûn, 279 (822); Nesâi, es-Siiııenü'l-Kiibra, 1/344, H.ııo: 1076

548  EbÛ Davud, Salât, 326, H.no:1396; Nesâi, age. 1/345, H.no: 1078; Beyhaki, 1II/9, H.no: 4467

Kıraat___________________________________________________________201

'Rasûlullah benzer iki sureyi bir rekâtta okurdu; Rahman ve Necm bir rekâtta, İkterabet ve el-Hâkka bir rekâtta, Tur ve Zârİyât bir rekâtta, İza vekaat ve Nûn bir rekâtta, Seele sâilûn ve ve'n-Nâziât bir rekâtta, Veylülli'l-mutaffîfîn ve Abese bir rekâtta, Müddesir ve Müzemmil bir rekâtta, Hel etâ ve Lâ üksimü biyevmi'i-kıyame bir rekâtta, Amme yetesâelûn ve el-Mürselât bir rekâtla, Duhân ve ize'ş-şemsü kuvvirat bir rekâtta (olacak şekilde).' Ebû Davud ekledi: 'Bu (sıralama) İbn Mes'ûd'un tertibine göredir.'

§İbn Mes'ûd'dan bu şekilde değişik rivayetlerin gelmesi dinleyenlerin naklet­mesinden kaynaklanmaktadır. Kimisi onun sözünü tam ezberlemiş, kimisi eksik. Ancak biz bu rivayetin tariklerini birleştirdiğimizde, yani onu dinleyen her râvinİn sözünü topladığımızda doğruya ulaşmak mümkün olur.

§Bu rivayetten anlaşılan, sünnetin namazda ağır ağır okunması olduğu ve Peygamberimiz'in de her rekâtta mufassaldan ikişer sure okumasıdır.

555/1425-İbn Abbas'tan (Radtyaiiaha m

Rasûlullah (Saiiaitaim alevin w seikm) sabahın farzından önceki iki rekât (sünnetin) birinci rekâtında Fatiha ile Bakara suresinin son iki ayetini okurdu, son rekâtında da Fatiha ile Âlü İmrân suresinden bir ayet okur; 'Kul yâehle'l-kitab....' ve o ayeti tamamlardı.

AÇIKLAMA

Bakara suresinin son iki ayeti Amene'r-rasûlü olarak bilinen ve yatsı nama­zından sonra okunan ayetlerdir;

Sened: *ıiı jû^. '^i- ^0- Ji -^ J. J»ı -4c ^ ^-ğjı j&» j\> J£^-; y\ je- ^} c%- Ljji~ Cai.

Sahih: Müsned, 1/265, H.no:2386; Benzer rivayetler için bk. 1/231, H.no:2045 (Bu rivayette Saîd b. Yesâr, İbn Abbas'tan nakletmektedir. Hadisin baş tarafı: (]\

f             ^r> ^-j)); 1/230, H.no:2038:

( d

Müslim, Müsâfirûn, 99; Cuma, 64; Ebû DâvCtd, Salât, 212, H.no: 1074; Tirmizî, Cuma, 23, H.no:520; Nesâî, İftitâh, 38. 47, H.no: 942, 954; Cuma, 38, H.no:1419; İbn Mâce, İkâme, 6, H.no:821; Tayâlisî, s.343, H.no:2634; Ebû Ya'İÖ, İV/408, H.no:2530; Taberânî, el-MıCcemü'l'kebîr, XIl/28, 43, H.no:12375, 12422; el-Mu'cemü't-evsat. 11/101, H.no:1385. Ahmed b. Hanbel'in senedinde ismi müphem bir râvi bulunmaktadır. Bu râvî Ahmed b. HanbeJ, Nesâî ve Müslim'in diğer rivayetlerinde Saîd b. Yesâr i/e desteklenmektedir.

 ifl J4il'j İıL C~\ ) Olîiı iİST^Jt ^s'j i^ı _^î Jl ( ^j^ı J; Jjjl ıij ût Jjîl Uj ib tt.T ) ÜS'j Jji

202

Kıraat^

'Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti/ müminler de (İman ettiler). Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. Allah'n peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. Dediler ki: İşittik, itaat

ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır."

Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde sorumlu tutar. Herkesin kazandığı hayr kendine, elde ettiği (şerrin) sorumluluğu da kendine aittir. Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Ayrıca bizden öncekilere yüklediğin gîbi bize de ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bir de bize gücümüzün yetme­diği işleri de yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim mevlâmızsın. Kafirler

topluluğuna karşı bize yardım et!' (Bakara, 2/285-286) Âlü İmrân suresinden okunan bir ayet şudur:

'Ey Kitap ehli! Aramızda ortak olan şu söyleme gelin: Allah'tan başkasına kulluk yapmayalım, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp da birbirimizi rabler edinmeyelim!  Eğer kabul  etmezlerse, şöyle deyin:  Biz Müslümanlarız,  buna şahid

olun!' (Âlü İmrân, 3/64)

ŞPeygamberimiz'in sabah namazının farzından önce kıldığı iki rekâtta oku­duğu diğer ayetler ya da sure ile ilgili değişik rivayetler vardır: Ebû Hüreyre'den:550

Rasûlullah sabah namazının iki rekatında (sünnetinde)551 Kul yâ eyyühe'l-kafirûn ve Kul hüvallahü ehad surelerini okudu. İbn Abbas'tan:552

Rasûlullah sabah namazının iki rekatının (sünnetinin) birinci rekâtında Bakara süresindeki 'Kûlû âmenna billah'553 ve ikinci rekâtta 'Âmenna billahi veşhed bi enna müslimûn'554 ayetlerini okumuştu.

330 Müslim,    H.no:726

331  İbn Abdilber, Temhid, XXIV/43

î52 Müslim, Müsâfirûn, 99 (727); İbn Huzeyme, 11/163, H.no: 1115; Hâkim, 1/150, H.no: 1152

553 Bakara, 2/136

554 Âiü İmrân, 3/52

Kıraat                                                                                                                       203

556-1426-Ebû Hüreyre'den

Hz Peygamber (SaUaiiahu aleyhi ve seiiemy. 'Sizden birinin ailesinin yanma döndüğünde orada üç tane iri-semiz hamile deve bulması hoşuna gider mi?' diye sorunca biz:

'Evet' dedik.

Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu:

"Namazda okunan üç ayet onlardan daha hayırlıdır."

557/1427-Ebû Zer'den

556

555 Sened: lC> J_ '^ j^th j- i*0 £ji- Jiî >p- '

Sahih: Müsned, 11/396-397, H.no:9125; Benzer rivayetler için bk. H/496-497, H.no: 10395

(oC—- fİp oûı> ^ 'y i) >■ oU y» j^ii-' ^>j>; oip ^^i!) lafzı ile, U/466, H.no:9974 (Sonunda şu ziyade ile:

(171/1041. hadise bk.) Müslim, Müsâfırûn, 250; İbn Mâce, Edeb, 52, H.no:3782; Dârimî, Fezâİlü'l-Kur'ân, 1, H.no:3317. "" Sened: '\^^ »'A*- j*- <j/"^ ^-^ j^ S-9* 'j- ■•**** ^-^

Sahih: Müsned, V/149, H.no:21225; Benzer rivayetler için bk. V/161-162, H.no:21327 (Bu rivayet 6/857.hadisin tahricinde verilmişti);

V/145, H.no:21196 (^ '^X^ J*j'> ^ ^l-1 ^^ "j! i^ ' ıb); V/148, H.no:21211; TırniızT, Deavât, 130, H.no:3602 (hasen-sahih):

N«df, İftitâh, 79, H.no:1008; İbn Mâce, İkâme, 179, H.no:1350; Dârimî, Siyer, 29. H.no:2470 (Bu rivayet için 6/857. hadis ve sahicilerine bk.).

Aynı surenin bütün rekatlarda okunabileceğini gösteren Enes'ten nakledilen rivayet de şudur:

204___________________________________________________________Kıraat

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) bir gece namaz kıldı ve tek ayetle sabaha kadar onunla rükû ve secde yaptı (rekâtları tamamladı). O 'İn tüazzibhüm feinnehüm ıbadük...' (ayetiydi).

Sabah olunca:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Sabaha kadar onunla rükû ve secde edip aynı ayeti okudun?' dedim, o şöyle buyurdu:

"Ben Allah'tan ümmetim için şefaat yetkisi istedim ve Allah bana o yetkiyi verdi. Şefaatim İzzet ve celal sahibi Allah'a hiçbir şeyi ortak koşma­yan kişiye Allah'ın izniyle ulaşan (bağışlanma talebidir). "

AÇIKLAMA

Rasûlullah gece namazlarında farklı sureler ve ayetler okurdu. Bununla ilgili çok sayıda rivayet vardır. Bazen bu kıraat yukarıdaki rivayette olduğu gibi bir ayeti tekrarlamak şeklindeydi. Bunun nedenleri vardı ve okuduğu ayetle irtibatlıydı. Meselâ burada Allah'tan şefaat yetkisi isteyen bir insanın söyleyebileceği en güzel sözü tek­rar etmişti, bu ayetle nazmını tamamlamış, rükû ve secdesini yapmıştı, o ayet:

'Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır (dilediğini yapar­sın). Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin.' (Mâİde, 5/118)

§Nâİle (=Jjü) kelimesi ulaşan şeklinde anlaşılır. Ehl-i Sünnet anlayışına göre

Allah'ın izin verdiği kişiler âhirette şefaat edeceklerdir. Bu konuda ayetler ve hadisler bulunmaktadır:

Allah Teâlâ şöyle buyurdu:

'O gün, Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kişiden başkasının şefaati fayda vermez.' (Tahu, 20/109)

"Ruh (Cebrail) ve melekler saf saf olup durduğu gün, Rahman'ın izin verdiği ve doğruyu söyleyenden başkası konuşamaz.' (Nebe', 78/38)

§Bu şefaat kimisi için direk cennete girmek şeklinde, bazıları içinde cehen­nemden çıkma ve cennete girme şeklinde olabilir. Ancak bilinmesi gereken şefaatten sadece Allah'a şirk koşmayan mü'minler faydalanabilecektir. Yukarıdaki hadiste vurgulanan budur.557

Tirmizî, Fezâilü'l-Kur'ân, 130, H.no:2901 (lıasen-garib-sahilı). Ayrıca bk.   Müsned, HI/141,  H.no:12372; III/149, H.no:12451; Buhârî, Ezan,   106 (muallak olarak); Dârimî, Fezâilü'l-Kur'ân, 24, H.no:3438. 557 Nevevi, Şerha Sahihi Müslim, m/75; İbn Hacer, Fethu'l-Bari, XI/96-97

Kıraat___________________________________________________________205

§Hadİste Peygamberimiz'in İnşallah (îı «u jj) 'Allah'ın izniyle" sözü bu yet­kinin Allah'ın izniyle olduğunu açıklamak, hem de şu ayete imtisal içindir558:

'Allah'ın dilemesine bağlamadıkça (inşallah demedikçe) hiçbir şey için "Bunu yarın yapacağım" deme. Bunu unuttuğun takdirde Allah'ı an ve: "Umarım Rabbİm beni, doğruya bundan daha yakın olan bir yola İletir" de/ (Kchf, 18/23-24)

§Ebû Hüreyre'den gelen sahih bir rivayette; Rasûlullah her peygambere verilen ve kabul olması kesin olan bir dua hakkını kendisinin âhirete te'hir ettiğini şöyle anlatır:

İ.Uİ1 çy_ ^H ^^ ^^o ip*\ Jİ <3ıl t\2. jj J^jl»  ây-i   J J^J  ^L-j <J* iıl jLü  Jıl Jj-j Jü Jli i^yı U jİ

"Her Peygamberin (kesinlikle kabul olacak)559 bir dua etme hakkı vardır, Ben duamı (hakkımı) Allah'ın izniyle kıyamet günü ümmetime şefaat olarak kullanmak İstiyorum.

Tirmizi'nin rivayetinde ise yukarıdaki hadisle, açıklamadaki bu hadis birleşik nakledildi, demek ki iki hadis aslında tek hadistir. Ancak bazı râviler ayrı ayrı naklettiler: ^) ^"^ ^^ sX^J o^1 s>b 'j^^— »y-j ^i J53 ,j-_) ılı- â\ ^J-p il Jj-j Jıi Jıi i/.;» ^î ji-

Lli ü)L £j±i N f-#ı* oU j^ Âûl cLi Jj SJLJU

Ebû Hüreyre'den:561

Rasûlullah şöyle dedi: "Her Peygamber'in kabul olacak bir dua etme hakkı

vardır, Ben duamı Allah'ın izniyle ümmetime şefaat olarak kullanmak istiyorum. Şefaat Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmadığı hâlde ölen kişiye Allah'ın izniyle ulaşan (bağışlanma

talebidir)."

§Bu babdaki hadisler bir rekâtta Fatiha'dan sonra bir ya da birden fazla sure okunmasının cevazını göstermektedir. Ayrıca namazı aynı sure ya da ayet tekrarı ile kılmak da caizdir.

Sabah namazının sünnetinin ilk rekâtında Fatiha'dan sonra Bakara suresin­den, ikinci rekâtta da Âlü İmrân suresinden okunması yanında bu namazın ilk rekâ­tında 'Kul yâ eyyühe'l-kafırûn', ikinci rekâtta 'Kul hüvallahü ehad' surelerini oku­mak da müstehaptır. İlgili rivayetler sünnet namazlarda kıraat konusunda gelecektir.

* Namazlarda Okunan Sureler

558 Mübarekpûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, X/45

559  Diğer rivayette (ucü j_^j ^i üî ^jj u y-j* ^b*i_. iy-> ^ j&) şeklinde olduğu için bu şekilde

açıklandı.Su/um, Daavât, 1; Müslim, İman, 339; Tirmizi, Daavât, 130

s® Buharı, Tevhid, 31; Müslim, İman, 334 (198); İbn Hibban, XIV/373, H.no: 6460

561 Tirmizi, Daavât, 130 (3602), (Tirmizi, bu hadis hasen-sahihtİr, dedi.); Ebû Avâne, Müsned.

1/86, H.no:255; Beyhaki, VIII/I7, X/190

206

Kıraat

558/1428-Ebû Hüreyre (RadtyaiiaMianh) dedi ki

562.

562 Sened: jC; J, üCX. 'je ^i^ı J, iı x* J JŞS [i. oıiîi y ijU^ijı Cji- ^iiı Jc; / cii.

Sahih: Müsned, 11/329-330, H.no:8348; Diğer rivayet için bk. 11/300. H.no:7978; Benzer

rivayetler için bk. 11/532, H.no: 10826 On, ,.\' lJ-', ç»ıkV, ^JJüı tvUı ^ f#j) ziyadesi ile; Afesâf,

İftitâh, 60-61, H.no:978, 980-981 (J&jJ, Jfjj-L, ç^!*n ^ f;i'} ı^Oij UikV, lJ_Uüı< *^',y\%) ziyadesi ile; ibn Mâce, İkâme, 7, H.no:827.

Ebû Hüreyre'nİn rivayetinin sonunda Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) de nakledildiği anlaşılmaktadır. Müsned'de ayrı bir rivayet olarak Enes'ten de nakledilir. Bu rivayet için bk. 627/1497.hadis.

Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radtyaüahü anh) şahidi için bk. 549/1419. hadis.

Ebû Hüreyre'nİn (Radıyallahü anh) bizzat kendisinin namazının da Rasûlullah'ın kıldığı namaza en yakın namaz olduğunu bildiren rivayetler de vardır:

*>!j j_i"j bi ^3sj oıi"j) jŞâiıtJi ^. Ü-tj ^ij iji j jjâ.__l» ^ fıs ijij İİ"_, ıiı '^ oıs"j vı* J^i-1 HJ'j ı^j ^3t Ju âJ-j- ^İ ^

Bk. Mü^erf, 11/452, H.no:9798; 11/319, H.no:8236; 11/236, H.no:7219; 11/417, H.no: 9369; 11/502, H.no: 10467; Müslim, Salât, 27.

İbn Mes'ûd'dan {Radıyallahü anh) şahidi:

 Vi J J^y    - j* Jl>^-! ^ j* <rf' j> j/j 12^-

Bk. Afits/ı«/, 1/443, H.no:4225; 1/442, H.no:4224; 1/426-427, H.no:4055; 1/418, H.no: 3972; 1/406. H.no:3849; 1/386, H.no:3660; 1/394, H.no:3736:

Müslim, Mesâcid, 117; Tirmizî, Salât, 105, H.no:295; Ebû Davûd, Salât, 184, H.no: 996; İbn Mûce, İkâme, 7, H.no:827; Dârimi, Salât, 87, H.no:1353 (Müsned'in dışındaki bu eserlerde sadece selâmla ilgili kısmı zikredilmektedir).

İbn Ömer'den (Radıyallahü anhiiına) şahidi:

Kıraat                                                                                                                       207

'Medine'de imamlık yapan filan kişi563 kadar (namazı) Rasûlullah'ın ü aleyhi ve seiiem) namazına benzeyen bir kişi görmedim564

 564

§(Râvilerden) Süleyman b. Yesâr şöyle dedi: 'Ben de onun arkasında namaz kıldım; Öğlenin ilk iki rekâtını uzatıyor, son iki rekâtını hafif kılıyor­du. İkindi namazını da hafif kılıyordu. Akşam namazının ilk iki rekâtında kısa mufassal surelerden okuyor, yatsının ilk iki rekâtında orta mufassal sureler okuyor ve sabah namazında da uzun mufassal sureler okuyordu.'

§(Râvilerden) Dahhâk dedi ki: 'Bana Enes b. Malik'ten bizzat işiten kişinin naklettiğine göre Enes şöyle dedi:

'Namazı bu gençten, yani Ömer b. Abdülaziz'den daha fazla Rasûlullah'a benzeyen bir başkasını görmedim."

(Râvi) Dahhâk ekledi:

'Ben de Ömer b. Abdülaziz'in arkasında namaz kıldım, Süleyman b. Yesar'ın dediği gibi yapıyordu.'

AÇIKLAMA

Ömer b. Abdülaziz (v.102/720) ahlâkı, sünnete bağlılığı ve adaleti İle hulefa-i raşİdînden (mükemmel yöneticilerden) sayılmıştır. Halife olmadan önce Medine valisiydİ Bu görevini sürdürürken fakihler ile beraber olur, problemli konuları onlarla İstişare ederdi Bu alimlerden on kadarı ile sürekli irtibat halindeydi. Onlar; Urve, Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, Ebû Bekir b. Abdurrahman b. Haris b. Hişam, Ebû Bekir b. Süleyman b. Hayseme, Süleyman b. Yesar, Kasım b. Muhammed b. Hazm, Salim b. Abdullah, Abdullah b. Âmir b. Rebia, Harice b. Zeyd b. Sabİt'tir. Ayrıca Said b. Müseyyeb sözünden hiç çıkmazdı. Hâlbuki Said önceki hiçbir yöneticinin yanına gitmemişti. Ömer b. Abdülaziz'in ulema arasında da İlmi kudreti takdir edilirdi. Her konuda olduğu gibi ibadet ederken de Sünnet'e son derece bağlıydı. Hatta onun Medine'de namaz kıldınşı sahabenin bile hoşuna giderdi, hatta Enes b. Malik, Ömer b. Abdülaziz kadar namazı Rasûlullah'a benzeyen birisini daha görmediğini ifade etmiştir. O, Ümeyye hanedanının en hayırlılarındandı. Allah kendisinden razı olsun/

565

§Ömer b. Abdülaziz ile ilgili olarak bu konudaki bir methiye de Enes b. Malik'ten gelmektedir:

Bk. Miisned, 11/152, H.no:6397; 11/71-72, H.no:5402; Nesâî, Sehv, 71, H.no:1322-1323; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/178.

563 Bu kişi sonraki rivayette beyan edileceği gibi Ömer b. Abdiilazİz'dir.

564   Diğer rivayette:  'Rasûlullah'tan sonra kimsenin arkasında böyle (benzer) bir namaz kılmadım' şeklindedir.

Ms İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, IX/194

208___________________________________________________________Kıraat

Zeydb. Eşlem anlattı:566

Enes b. Malik'in yanına girince: 'Namaz kıldınız (mı)?' dedi. Biz: 'Evet' deyince şöyle o dedi:

'Ey cariye, bana abdest alacağım suyu getir!  İmamınız kadar (namazı) Rasûlullah'ın namazına benzeyen başka bir imamın arkasında namaz kılmadım.'

§(Râvi) Zeyd ekledi: 'Ömer b. Abdülaziz rükû ve secdeyi tam yapar, kıyam ve kuûdu (oturuşu) hafif tutardı.'

559/1429- Câbir b. Semüra'dan (

Rasûlullah (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) öğle namazında 'Velleyli iza yağşâ'yı okur, ikindide buna benzer bir sure okur, sabah namazında ise bundan daha uzun bir sure okurdu.

560/1430-Ebû Katâde'den (Radıyaitahn

566 Nesâi, İftitah, 61, No: 976; Bu rivayetin Said b. Cübeyr'den gelen mütâbü için bk. Ebû

Davıtd, Salât, 149, H.no: 888

56 Sened: îiu_ 'j- Ç& £*■&■ ^-4* 'J J^-*)y '•£* ^^-

Sahih: Müsneti, V/10I, H.no:20859; Mükerrer için bk. V/108, H.no:20945 (Aynı senedle

gelen bu rivayetin metninde bazı önemli değişiklikler vardır: (j-^a ^_> ''£ ^ 41* & J-* î^1 &

iüi > J>' j4ji j} iuî şJ'j Jîiş \>\ Jlıu >üij)

Benzer rivayet için bk. V/86, H.no:20687 (572/1442.hadis); Mükerrer için bk. V/88, H.no:20704; V/103, H.no:20880 (ı^i} 3M} .Cjij ^ oiî «Cjı} ^'3 >fi ^| f>' oif); V/108,

H.no:20946; V/106, H.no:20916 (^ı > CJ.>Jj ^ı ^ıi tHİJıj jjiûij «uliij >iJij ^ı ^ '>' jırj;

Müslim, Salât, 170-171; £frû Ocîw«/, Salat, 127, H.no:805; Tinnizî, Salât, 112, H.no:307; ^«âf, İftitâh, 60, H.no:977-978; Dârimî, Salât, 62, H.no:1294; Beyhakî, es-Sünenii'l-kübrâ, 11/39J.

Sened: -^l j* «^ ^' jj -i' ■&■ j* j^ ^e1 jJ .^î ^^- ^'/-^' f1^* ^^- r^*1^! 'J>. J?*1--—! ıi1^-Sahih: Müsned, V/295, H.no:22419; Mükerrer rivayet için bk. V/301, H.no:22469. Tahrici için bk. 548/1418. hadis. Ayrıca bk. 533/1403. hadis.

Kıraat209

Rasûlullah (Saiiaiiahn aleyhi ve sciiem) öğle namazının ilk iki rekâtında bize Kur'ân okuyarak imamlık yapardı, bazen okuduğu ayeti bize duyururdu; ilk rekâtta uzatır, ikincide kısaltırdı, sabah namazında da böyle yapar, ilk rekâtta uzatır, ikincide kısaltırdı. İkindi namazının ilk iki rekâtında da bize Kur'ân okurdu.

561/1431-Ebû Hüreyre'den (Radıyaitahu anhy.569

Her namazda kıraat vardır. Rasûlullah'ın bize işittirdiği (kıraati) size işittirdik (sesli okuduk), bize işittirmediği (kıraati) de size işittirmedik (sessiz okuduk)"0.

562/1432-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh):511

569 Sened: >}'}■ £• Jıi jû *ıLi 'j- j^A" y. L?^~ &>■ '»'■&■ £ »i-û-ı -^ı> ^* &*~

Sahih: Müsned, 11/258,' H.no: 7494; Benzer rivayetler için bk. 11/285, H.no: 7821 (Başında

" s) ;^G jr j'3" lafzı İle); 11/348, H.no:8568 (Başında" i'^j ?*_* jr j ^ ;> 'j, ')-\ ixi. j> %yUı iji^l"

ziyadesi ile); 11/411, H.no:9301(Başında " ı_4> (>; o^ı jr j," lafzı ile); H/416, H.no:9357 ve 11/343, H.no:8506 ve 11/301, H.ııo:7993 (Başında " ^' ^ı'ji—ld> js* ^ " lafzı ile); 11/435, H.no: 9582; 11/446, H.no: 9723 (Başında " Uj-i '<■■*&> j? ^ " lafzı ile nakledilen bu hadisin senedinde Harun b. İbrahim es-Sekafî bulunmaktadır. Mechûl sayanlar vardır. Fakat meçhul olması zararlı değildir. Kendisini sika sayanlar vardır); 11/487, H.no: 10272; 11/273, H.no:7682; Bıthârî, Ezan, 104 (Sonunda şu ziyade vardır: "^ ^ ^İj j\, oî^-i ji'jk fi Ji '>$ ± ö\'} "); Müslim, Salât, 42 (Sonunda Buhârî'nin naklinde olduğu gibi iki rivayetinde de şu ziyadeler vardır: " illi- oîji-î li^ij ol*^1 «jij '£- & \+& ^J; j; jû» oVoiı ^ ^jii ajf i o; j^j iı Juî "), (" ili o'^î iü v1^1 ^ '/ ^*j

.,,-'"                      '   *'                       '                                                  '   '     '

J^1 W ^0 j^j  ); £t» ZMvûrf, Salât, 125, H.no:797; Nesâî, Iftitâh, 54, H.no:967-968. ,

Ebû Hüreyre'ye âit bu mevkuf rivayet hükmen merfûdur. Ayrıca bk. 562/1432. hadis. Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyatlahü anh) şahidi için bk. 535/1405.hadis. 370 Bu mânâ için bk.Bennâ, age., III/217

Sened; t\îa* "^ j^ J. j* ^ 'ö\İ- ü ji. jü j^')> jIi \î ji-

210___________________________________________________________Kıraat

Rasûlullah (Saiiaitahtı aleyhi ve seiiem) bize namaz için imamlık yapar, açıktan ve gizliden okurdu. Onun açıktan okuduğu (namazda) biz de açıktan okuduk, sessiz okuduğu (namazda) biz de sessiz okuduk. Rasûlullah'ın şöyle dediğini duydum:

"Kıraat (Kur'ân okuma) olmaksızın namaz olmaz."

AÇIKLAMA

Rasûlullah'ın namaz kılış şeklini bize sahabe aktarmıştır, bu konuda tek kaynak onlardır. Namazlardaki kıraat konusunda icma edilen konular:

1-Sabah, cuma, akşam ve yatsının farzlarının ilk iki rekâtında sesli okunur.

2-Öğle, İkindi, akşamın üçüncü ve yatsının son iki rekâtında sessiz okunur.

Şİhtilaflı olan bazı namazlar:

1-Bayram ve istiska namazı. Cumhura göre bayram namazı açıktan, ayrıca istiska namazı İmam Malik, Ebû Yusuf, Muhammed, Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'e göre açıktan okunur, İmam Ebû Hanife'ye göre istiskada namaz yoktur, o sadece dua ve istiğfardır.572

2-NafiIe namazlarda gündüz kılınanlar sessiz okunur, gece kılınanda ise kişi muhayyerdir.

3-Husûf ve Küsûf namazlarında cumhura göre Rüsûfü'ş-şems'de gizli ve Husûfü'l-kamer'de açıktan okunur. İ.Taberi'ye göre iki namazda da muhayyerlik vardır, İbn Münzir, İbn Huzeyme ve İshak'a göre ikisi de açıktan okunur.

4-Cenaze namazı gündüz ve gece sessiz okunur, gece sesli okunur, diyenler de vardır.

5-Yatsı gibi gece kılman namazın kazası gece kılınırsa sesli okuyabilir, ama gündüz kılınırca sesli ya da sessiz kılabilir.

6-öğIe gibi gündüz kılınan namazın kazası gündüz kılınırsa sessiz, gece kılınırsa sesli ya da sessiz kılınabilir.573

§İbn Hacer (v.852/1448) yukarıdaki rivayet ile ilgili olarak dedi ki: 'Bunlardan çıkan hüküm sessiz okunan namazlarda sesli okunmasının cevazıdır, ancak Hanefıler bu durumda sehiv secdesi gerektiğini söylediler.'574

§Müsned Trc. 562/1432. hadisten ve diğerlerinden anlaşılan Fatiha ya da Kur'ân okumaksızın namaz geçerli değildir.

§Bu babdaki hadislerde tavsiye edilenler:

1-Sabah ve öğle namazlarında kıraat uzatılmalı, sabah namazı daha uzun olmalı,

Sahih: Müsııed, H/308, H.no:8062; Benzer rivâyeller için bk. 11/443. H.no;9672; H/428, H.no:9496; Müslim, Salât, 44:

Ayrıca bk. 561/1431. hadis.

572  Kâsânî, Bedaiu'S'Sanâi1, 1/277; İbn Kudame el-Makdİsî, eş-Şerhu'İ-kebir, 11/241 (Muğni ile birlikte)

573  Şirazi, Mühezzeb, 1/84; Kâsânî,age., 1/160-161; Nevevi, Mecmu', III/389-39O; Meydânî, , 1/86-87; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma 'bûd, 111/10

574  İbn Hacer, Fethu'l-BarU 11/245; Kâsânî, Bedâi', 1/160-161; İbn Kudame, Muğni, 1/606; Desûkî, Haşiye, 1/310, 313, 315

Kıraat___________________________________________________________211

2-İkindi ve yatsı namazlarında kıraat orta hâili tutulmalı, 3-Akşam namazında okuma hafif olmalı, fazla uzatılmamalıdır.

§İmam Nevevî((v.676/1277))dedi ki: Ulemanın görüşüne göre Rasûlullah'ın namazının uzunluğu ya da kısalığı o anki duruma göre değişmektedir; cemaatin o anda meşguliyeti yoksa ve uzun kıraat kendilerine tesir ediyorsa imam okumayı uzatır, ama böyle bir durum yoksa hafif tutar.

İmam uzun okumak istediğinde kısa tutmasını gerektiren bir hâl olursa okuyuşunu fazla uzatmaz, meselâ çocuk ağlaması gibi durumlar...

Bazı anlarda imam uzun okursa da genelde tavsiye edilen farz namazlarda okuyuşun kısa tutulmasıdır.575 Bu konudaki bazı hadisler:

EbûMes'ûd anlattı:576

Bir adam Rasûlullah'a (Sallallahu aleyhi ve sellent) dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Filan kişinin bize kıldırdığı sabah namazını uzatma­sından dolayı ben gecikiyorum.'

Bunun üzerine Rasûlullah (öyle) kızdı ki, başka bir yerde bu kadar kızdığını görmemiştim. Şöyle dedi:

"Ey İnsanlar! Sizden nefret ettiriciler var. Kim imamlık yaparsa kısa tutsun, muhakkak ki arkasında zayıf, yaşlı ve ihtiyaç sahibi olabilir."

Câbir'den:577

Muaz Hz. Peygamber'le namaz kılar, sonra gider ve kavmine namaz kıldırıldı. Bir gece Hz. Peygamber'le yatsı namazı kıldı, sonra kavmine gitti, onlara imam oldu, Bakara süresiyle kıraate başladı, cemaatten birisi ayrıldı ve tek başına kıldı. Cemaat kendisine;

'Münafık mı oldun sen?' deyince şöyle dedi:

'Hayır vallahi, ben Rasûlullah'a gideceğim ve bunu haber vereceğim.' Rasûlullah'ın yanına geldi ve dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Biz gündüz çalışan deve578 sahipleriyiz. Muaz seninle birlikte yatsı namazını kıldı, sonra gelip (bize) Bakara suresi ile namaz kıldırdı.'

Bunun üzerine Rasûlullah Muaz'a döndü ve şöyle dedi:

"Ey Muaz ! Sen fitne mi çıkarmak istiyorsun? Şunu oku, şunu oku!"

575 Nevevi, Mecmu', III/384; İbn Hacer, age., H/199

576 Buharı, Ezan, 61, 63; Müslim, Salât, 37 (466); İbn Hibbân, V/509, H.no: 2137

577   Müslim, Salât, 178 (465); Buharı, Edeb, 74; Ebû Davud, Salât, 123, H.no: 790; İbn Huzeyme, 1/262, H.no:521

578  Metindeki {^^) kelimesi sulamada kullanılan deve, anlamındadır. Bk. Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, İV/182

212___________________________________________________________Kıraat

§Başka rivayette Câbir şöyle nakletti:

"Veşşemsi veduhâhâ, ve'd-Duhâ, ve'l-Leyli iza yağşâ, Sebbihi'sme Rabbike'l-a'tâ' yi oku!"

ŞHadislerde geçen farklı kıraatin hikmeti:

I-Sabah ve öğle vakti uyku ve gaflet zamanıdır, bu insanların cemaate yetişmeleri için kıraat uzun tutulur,

2-İkindİ vakti böyle değildir, bilâkis insanların yorgun olduğu vakittir, bu nedenle namaz hafif tutulmalıdır.

3-Akşam vakti dardır, belki oruçlu olanlar vardır ve kısa tutulmalıdır,

4-Yatsı vakti uyku vaktidir, ancak geniş bir vakittir, bu nedenle orta uzunlukta okunur, tıpkı ikindi gibi.57<J

* Öğle ve İkindi Namazlarında Kıraat (Kur'ân Okumak)

563/1433-Ebû Ma'mer anlattı580:

Habbab b. Eret'e (Radıyalltt/ıii anliK 'RaSÛIullah (SalkıUahii aleyhi ve sellcm) Öğle

ve ikindi namazlarında (Kur'ân) okur muydu?' diye sorduk. O da 'Evet' dedi.

Biz: 'Bunu hangi şeyden anlı yordunuz?' diye sorunca şöyle cevap verdi: 'Sakalının oynamasından.'

NOT:Bu rivayette sahabî Habbab b. Eret'e sorulma sebebi, onların öğle ve ikindi kıraati hakkında bilgilerinin olmaması ya da okunmaz, şeklinde yanlış bilgileri olabilir. Doğrusunu Allah bilir.

579Bennâ, age.,III/218

58OSened:

Sahih: Müsned, V/112, H.no:20976; Mükerrer rivayet için bk. VI/395, H.no:27091; Benzer

rivayetler için bk. V/109, H.no:20955, 20959; V/109-110, H.no:20960; Btıhârî, Ezan, 91, 96,

108; Ebû Dâvfld, Salât, 125, H.no:801; İbn Mâce, İkâme, 7, H.no:826; Hıtmeydî, 1/84,

H.no:156.

Zeyd b. Sâbit'ten (Radıyallalm anh) şahidi için bk. 567/1437. hadis.

Ebu'l-Ahvas'ın kendisinden naklettiği sahabeden birinin (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 568/1438. hadis. slflBennâ,age., III/2I9

Kıraat                                                                                                                       213

564/1434-Abdullah b. Ubeydullah b. Abbas'tan582:

Ben ve Kureş'ten bazı gençler İbn Abbas'ın (itmimıiiııhü mimma) yanına girdik. Onlar 'Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi w «•//««> öğle namazında (Kur'ûn) okur muydu?' diye sordular.

İbn Abbas: 'Hayır' deyince gençler:

'Belki de o içinden okuyordu' dediler. Bunun üzerine İbn Abbas şöyle dedi:

'Yüzünün derisi dökülsün.583 Bu (düşünceler) serdir. Rasûlullah ken­disine gönderileni tebliğ etmekle sorumludur. İnsanlar dışında sadece bize (Ehl-i Beyt'e) üç şeyde özel hüküm bildirdi:

Abdesti güzel almamızı, sadakadan/zekattan yemememizi ve ata eşeği çekmememizi emretti.'

Sahih: Müsned, 1/249, H.no:2238; Benzer rivayet için bk. 1/225, H.no: 1977 (Sonunda şu ziyade vardır:

(J^jJ '_5o J LJ-(i *LÜ pili jJ y İıilT JŞ-I 0] JUi üTj ÜS' ^A*- JH -Ct ^ Jı> Jİ jl iiîi j^J- ^ Jıl xt'- _•'■ ^y Jü

Şu iki rivayet aynı senedle gelmesine rağmen hadisin birer ayrı bölümünü dillendir­mektedir:

a-Abdesti lam alma: Müstakil rivayetler için bk. MU.med, 1/232, H.no:2060 ( i' J^-j tf>(

(>_^^ı t^~"k r1"'"'J ^^ ^ j1-^)' ^u konunun Hz. Ali'den de şahidi vardır. Bk. Müsned, 1/78, H.no:582.

b-Ehli Beyt'in sadaka/zekat alamaması:

c-Eşeğin ata aşırılması: Müstakil rivayetler için bk. Müsned, 1/234-235, H.no:2092 (t/j-* J* O1*1" '<$£ ^' r^j çü- iı ^u iı Jji-j ^); Bu konunun da Hz. Ali'den de şahidi vardır. Bk. Müsned, 1/95, H.no:738; İ/98, H.no:766; 1/100, H.no:785; 1/132, H.no:1108; 1/158, H.no:1358.

EbCt Dâvûd, Salât, 127, H.no:808; TirmûS, Cihâd, 23, H.no:1701 (Hz. Ali'den (Radtyallahü anh) de şahidi olan bu hadis hasen-sahİhtir); Nesâî, Taharet, 106, H.no:141; Hıyel, 10, H.no:3579.

583   Bu   kelime   bedduadır  ve   yüzünün   derisi   dökülsün   ya  da  tırnaklarla  tırmalansın manasındadır. (Bk. Azimâbâdi, Avnil'i-Ma'bûd, 111/18)

214___________________________________________________________Kıraat

AÇIKLAMA

Ebû Davud rivayetinde584 (Jjty j* ^   «i*) bu dediğin öncekinden daha şeriidir

(tehlikelidir), şeklinde geçer. Çünkü onlar Rasûlullah'i vahyi gizlemekle suçladılar. Bu nedenle tbn Abbas kızdı ve Rasûlullah'ın hiç bir şeyi gizlemediğini belirtti.

§Burada İbn Abbas soran kişilerin Ehl-i Beyt'e ait özel hükümleri sorduğunu anladı da yukarıdaki özel hükümleri saydı:

1-Abdest konusunda Ehl-i Beyt daha dikkatli olmalı, bu rivayete göre onların güzel abdest alması vacip, diğer insanlara menduptur.

2-Eh.n beyt'e sadaka/zekat verilmez, bir çok rivayette bu yasaklanmıştır. Bunun nedeni Rasûlullah'ın soyundan gelenlerin dini istismar etmemeleri olabilir.

3-Eşeğin ata çekilmesi konusunda da Ehl-i Beyt'in daha dikkatli olmaları, bunun kendilerine haram ve diğer insanlara mekruh olması söz konusudur, Buradaki yasağın nedeni doğan hayvanlarda kısırlığın oluşması, üreme olmadığı için at ve eşek gibi hayvanların soylarının azalması endişesi olabilir. Doğrusunu Allah bilir.585

§Ehl-i Beyt'le ilgili bazı hükümlerin şiddetli olması onların önderlik maka­mında olmaları ve daha dikkatli davranmaları içindir. Allah Teâlâ şöyle buyurdu:

İlli XiJ UJI  «Jj^JJ illi ^1 j »IfjJl Jyij ftCaJl 'J-j'j JjU'l ÛaI^\ '^jJ 'J»*£ Vj ^-jl' ^i j/j "

"(Ey Peygamber'în hanımları!) Evlerinizde oturun, eski cahîliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namaz kılın, zekât verin, Allah'a ve

Resulüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, günahı uzaklaştırmak ve             \

sizi tertemiz yapmak ister." (Ahzâb, 33/33)                                                                            !

1

565/1435-İbn Abbas (Radıyaiiahu uniuima) dedi ki

586.

584 EbÛ Davud, Salâi, 127, H.no: 808; Nesâi, es-Sünenü'l-kübra, 111/40, H.no: 4422

585 Mübarekpûrî, Tuhfetil'l-Ahvezi, V/289-290; Bennâ, age., III/220

    Sened: '<*£■* 'J* \i J^ 'j -w ^ îf-û- ^ 'Jı Jiîj ^ı 1-1- ıİji- ^ ^;ij ^l. 'j. '^^ J\ "j\ u;

Sahih: Müsned, 1/218-219. H.no: 1887; Buhâri, Ezan, 105:'

Kıraat215

'Namazlar(ın) bir kısmında Hz. Peygamber (Saiiaüahu aleyhi ve okudu, bir kısmında sustu. Allah'ın Peygamber'inin okuduğu yerde biz de okuduk, sustuğu yerde sustuk.'

Kendisine:

'Belki o (Peygamber) içinden okudu1 denilince kızdı ve şöyle dedi:

'Yoksa, Rasûlullah (vahyi gizlemekle) itham mı ediliyor?

§(Bir rivayette) İbn Cafer ve Abdürrezzak: Rasûlullah'ı itham mı ediyorsun)?' diye naklettiler.

AÇIKLAMA

İbn Abbas Rasûlullah'ın (Satlailahü aleyhi ve seiiem) öğle ve ikindi namazlarında sustuğunu bildirmektedir ki bu o anki bilgisine göre söylenmiş olabilir. Çünkü bu konuda İbn Abbas'tan farklı rivayetler gelmektedir.

s**&y j^jâil ^ l_jL^JI IÂJu fl/^1 _iU \Jfı Jli U4J1 <&l   -Jsj ^,Lt- jı 1 jt-

İbn Abbas şöyle dedi:

'Öğle ve ikindi namazlarında imamın arkasında Fatiha'yı sen de oku!'387

'Namazı Fatiha da olsa Kur'ân(dan) okuyarak kıl!'588

Başka rivayette İbn Abbas; öğle ve ikindi namazında Rasûlullah'ın okuyup okumadığını bilmediğini ifade etmiştir.589

§Çok sayıda sahabe Rasûlullah'ın öğle ve ikindi namazlarında (sessiz olarak) Kur'ân okuduğunu naklettiler.

1-Habbabb. Eret590 2-Ebû Katâde5"1 3-Câbir b. Semüra5'J2 4-Hârice b. Zeyd593

5-Ebu'J-Ehvas594 6-Abdullah b. Ebû Evfâ595

Ayrıca bk. 564/1434.hadis. 587 Taiıavi, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/206 !8S ra/ıavı, age., 1/206 589 Müsned Trc. H.no: 566/1436 m Müsned Trc. H.no: 563/1433 wı Müsned Trc. H.no: 560/1430

592 Müsned Trc. H.no: 559/1429

593  Müsned Trc. H.no: 567/1467

594 Müsned Trc. H.no: 568/1468

595 Müsned Trc. H.no: 571/1471

216___________________________________________________________Kıraat

7-Ebû Said el-Hudrî

8-Ebu'l-Âliye'den otuz kadar sahabenin ittifakı nakledildi.

596

566/1436-İbn Abbas fRadıyaiUManhama) dedi ki597:

"Sünnetin hepsini ezberledim, ancak ben Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve

 öğle ve ikindi namazlarında Kur'ân okudu mu, okumadı mı, (tam)

bilemiyorum. (Bir rivayetteki ek; Fakat biz okuyoruz.) Ayrıca Rasûlullah'ın

ayetteki şu harfi nasıl okuduğunu bilmiyorum;

 J\'}\

sin ile mi?

 LiL; lîj ı'jîıp J\'}\ ojıT} ^ ^ o^C Jt uj ju)598 ta ile mi, yoksa

AÇIKLAMA

Abdullah b.  Abbas (v.68/687) alim ve fakih sahabilerdendi.  Rasûlullah

(Sallatlahü aleyhi ve sellem) Oîiun İçin dua etmişti.

596 Müsned Trc. H.no: 573/1473 ve açıklaması wSened:ö

Sahih: Müsned, 1/249, H.no:2246; Diğer rivayet için bk. 1/234, H.no:2085 (Bu rivayet Hasan el-Uranfnin İbn Abbas'tan naklidir. Hasan el-Uranî'nin İbn Abbas'tan rivayeti için bk. 469/1339. hadis.) Benzer rivayet için bk. 1/257-258, H.no:2332 (munkatı bir rivayettir):

^__Jj jiaİ Jü L—t jl ( 1^* _r&l jj ^JuL" lüj ) l/u JIS" L*|T ^jîl N j N '■' ^-*J'j ^ii' ,V 'yC j^ ^j=' 1' -^"^* ^ *^Ji

( Çi ) xâ- -^ Jto ■> ti I4IS" 4Ü*— •»! JJ- Jü *du!ı

1/334, H.no:3092; Ebû Dâvûd, Salât, 127, H.no:8Ü9.

14 kıraat imamı (£i) lafzını te (^) harfi ile okudular. Hazma, Kİsâî, A'nıeş ve Hafs

ayın harfinin kesrası (£_) ile, diğerleri ise zammesi ÇçJ ile okudular. (C-i) lafzının okunuşu ise Ebû Hayyân Bahr'de (VI/175) Abdullah ve Mücâhid'den (iLi) şeklinde okunduğunu nakleder. Dânî de İbn Abbas'tan bu rivayeti nakleder. Zemahşerî, Übey ve Mücâhid'den benzer nakilde bulunur.    Lügatte   (£-)   ve   (tü.)   kelimeleri   kurudu/yaşlandı/yaşı    ilerledi    anlamlarında

kullanılmaktadır. Biten, sonu gelen bir şey İçin de bu kelimeler kullanılır. Bk. Ahmed Muhammed Şâkİr haşiyesi, H.no:2245.

598.Meryem, 19/8; Bu ayetin manası: (Zekeriyya;) Rabbim! dedi. Karım kısır olduğu ve ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım hâlde, benim nasıl oğlum olabilir?'

Kıraat___________________________________________________________217

İbn Abbas anlattı:

Hz. Peygamber helaya gitti, onun için abdest suyu hazırlayıp koydum. Dedi ki:

"Bunu kim koydu?"

(îbn Abbas olduğu) bildirilince Rasûlullah şöyle dua etti:

"Allahım, onu dinde fakih kıl!"599

"Allahım, ona Kitab'ı öğret!"

"Allahım, ona Kur'ân'ın te'vilini (yorumlanmasını) öğret!" Bu duanın nedeni de Hakim'in rivayetinde beyan edildiği gibi İbn Abbas'ın Hz. Peygamber için su kabı hazirlamasıdır.602

603

Allahım, ona hikmeti Öğret!

604

Allahım, ona hikmeti ve Kur'ân'ın te'vilini (yorumlanmasını) öğret!

"Allahım, ona Kitab'ı, hikmeti ve nübüvvet dışındaki (ilhamla)605 doğru bakış açısını öğret!"606

"Allahım, onu fakih kıl ve te'vili (yorumlamayı) öğret!"60

Farklı rivâyetlerdeki farklı dualar aynı olay için Hz. Peygamber'in yaptığı duanın aktarılmasındaki farklı anlamadan ya da uzun bir duanın parçalarından ibaret olabilir, doğrusunu Allah bilir.

§İbn Abbas'tan gelen diğer rivayetlerden Hz. Peygamber'in öğle ve ikindi namazlarında Kur'ân okuması konusunda kendisinin her hangi bir bilgisi olmadığını ya da kararsız olduğunu görüyoruz. Abdullah b. Abbas (yaşı) küçük sahabilerdendi, çünkü Rasûlullah'ın vefatı sırasında on üç yaşında bir gençti. Hz Peygamber'in yaşayışını/sünnetini daha sonra (yaşı) büyük sahabilerden topladı ve ümmetin büyük alimlerinden birisi oldu. Bu nedenle ondan farklı görüşler ve rivayetler nakledil­mektedir:

İbn Abbas'ın bazı farklı görüşleri:

1-Abdestte çıplak ayağa mesh ile ilgili görüşü608; Abdest uzuvlarını birer kere yıkanmasına dair Rasûlullah'tan rivayeti.609

m Buharı, Vudû, 10

<mAhmed b.  Hanbel, 1/359; Buhari, İlim,  17, Fedâilü Ashabi'n-Nebt, 24; İbn Hibban,

XV/530, H.no; 7054

601  Taberanî, XI/362, H.no: 12022; Hakim, III/618, H.no:6288

602 Hakim, 111/618, H.no:6288

603 Buhari, Fedâilü Ashabi'n-Nebî, 24; Taberani, XI/345, H.no: 11961 **" Hm Mace, Mukaddime, 11, H.no: 166

605 Bu mana için bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, VII/50

606 Buhari, Fedâilü Ashabi'n-Nebî, 24

^Ahmed b. Hanbel, 1/335; Hakim, ffl/615, Rno: 6280; İbn Hibban, XV/53J, H.no: 7055 608 Müsned Trc. H.no: 230/538 m Müsned Trc. H.no: 294/602

218___________________________________________________________Kıraat

2-Mestler üzerine mesh edilmez görüşü610; Hâlbuki bu konuda seksen sahabiden rivayet nakledildi.011

3-Korku namazının tek rekât olduğu görüşü6'2, ancak kendisinden iki rekât görüşü de nakledildi.013

4-Rasûlullah Kabe içinde namaz kılmadığı iddiası ve Kabe'de namaz kılınmasına dair cevazı614, Hâlbuki o anda Rasûlullah'ın yanında olan sahabiler onun namaz kıldığını naklettiler615.

5- Mut'a nikahının hükmünün kaldırılmadığında ısrarlıydı ve sahabe ken­disini zaman zaman uyarmaktaydı, sonunda doğrusunu öğrenince bu görüşünden vazgeçti...616

6-Kâbe'nin içinde de namaz kılınmaz. İbn Abbas Rasûlullah'ın Kabe İçinde namaz kılmadığını, tekbir getirdiğini ve dua ettiğini bildirmektedir. Bir rivayette de kendisinden; 'Rasûlullah içine girdiğinde iki direk arasında secdeye gitti, sonra oturdu, ve dua etti, (ancak) namaz kılmadı' şeklinde nakletti.617

Fakat İbn Ömer'in Bilâl ve Üsame'den rivayetleri, Rasûlullah'ın Kabe içinde namaz kıldığı, şeklindedir. Peygamberimiz Kabe'ye Bilâl, Üsame ve Osman b. Talha ile birlikte girmişti. Bu üç sahabeden Rasûlullah'ın içeride namaz kıldığı, nakledildi.618

Her ne kadar İbn Abbas Üsame'den019 namaz kılmadığını nakletse de yine Üsame'den gelen rivayet yanında Bilâl b. Rebah ve Osman b. Talha'dan gelen rivayetler620 Rasûlullah'ın Kabe'nin içinde namaz kıldığı şeklindedir. Hattâ İmam Tahâvî'ye (v.321/933) göre Rasûlullah'ın Kabe'de namaz kılması ile ilgili rivayetler tevatür derecesine ulaşmıştır621

§Abdullah b. Abbas'ın görüşlerini doğru anlamak için bunların tümünü topla­mak ve hayatını iyi bilmek gerekir. İbn Abbas'Ia ilgili bilgiler Menâkıb bölümünde gelecek, inşallah.

§ Yukarıdaki rivayette İbn Abbas'ın (£*_£» 'j* Uü % \'j& J'J.\ ^jır, £û. j S/; J Lj jû)622

ayetinde bulunan bir kelimenin kıraatinde şüphe ettiği görülmektedir. Acaba ta İle mi yoksa sin İle mi, diye ve bu konuda Rasûlullah'ın nasıl okuduğuna dair bir bilgi nakletmemektedir. Ayetteki (£*■) ve (£-*) kelimeleri aynı manadadır.623

610  Müsned Trc. H.no: 320/628

611  Bk. 320/628 numaralı rivayetin açıklaması

612 Müsned Trc. H.no: 5/875

013 Tahâvî, Şerhti Meâni'l-âsûr, 1/308-309

614 Müsned Trc. H.no: 430/1300

6)5 Müsned Trc. H.no: 431/1301432/1302 ve açıklaması

616  Bk. Tirmizi, Nikah, 29; Beyhakt, VII/205-206

617 İbn Huzeyme, IV/330

618 Bk. Müsned Trc. H.no: 431/1301, 432/1302

619  Bk. Müsned Trc. H.no: 430/1300

62t) Bk. Müsned Trc. H.no: 453/1323 ve açıklaması

621  Tahavi, Şerhıı meani'l-âsâr, 1/389-393; Heysemi, Mecma', 111/294, 296

622 Meryem, 19/8

623

ibn Manzur, Lisanü'l-Arab, XV/28, 54

Kıraat___________________________________________________________219

Kurtubî (v. 671/1272), ayetteki (£*) lafzının kıraati hakkında şöyle dedi: 'İbn Abbas bunu <tl~*) şeklinde (sin ile) okudu, Übey b. Kâ'b'ın mushafında da bu şekilde geçmektedir. Hamza, Kisâî ve Hafs ise (£*) şeklinde (ta ile) okudular.'624

567/1437-Muttalib b. Abdullah'tan625:

(İnsanlar) Öğle ve ikindi namazlarında Kur'ân okumak konusunda ihtilafa düştüler ve (sorması için birisini) Hârice b. Zeyd'e gönderdiler. O şöyle dedi:

'Babam dedi ki:

'Rasûlullah ısaiiaiiaha akyiü ve seiiem) kıyamı uzatır ve (kıyamda) dudak­larını hareket ettirirdi. Bunu ancak Kur'ân okumak için yaptığını biliyorum ve ben de öyle yapıyorum."

NOT: Müsned Trc. 563/1433 ve 568/1468. numaralı rivayetlerde geçtiği gibi sahabe hafi (sessiz okunan) namazlarda Rasûİullah'ın kıraatini sakalının ya da dudaklarının oynamasından bilirlerdi. Ayrıca 548/1418 numaralı rivayette geçtiği gibi Rasûlullah okuduğunu hissettirmek için bazen sahabeye duyururdu.

624 Kurtubî, el-Cami' li Aahkâmi'l-Kur'ân, XI/57

625 Sened: A'} 'J 'Jf ı&- '&J> y> &- jû

Hasen: Müsned, V/182, H.no:21472; Benzer rivayetler için bk. V/186, H.no:21514:

 *i

Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından (Kebtr'möt) nakledildiğini, senedinde Kesir b. Zeyd'in bulunduğunu, bu râvi ile delil getirme hususunda ihtilâf edildiğini ifade eder. Bk. Mecma', 11/115. Kesîr b. Zeyd el-Eslenıî es-Sehmî (v.158/775) sadûk biridir. Fakat bazen hata yapar. Tirmİzî dört, Ebû Dâvûd beş, Dârimî bir, İbn Mâce altı, Ahmed b. Hanbel ise yirmi dört rivayetini nakleder. Tirmizî bir hadisinin değerlendirmesinde hasen hükmü verdikten sonra der ki: "Buhârî'ye bu hadisin hükmünü sordum. 'Kesîr b. Zeyd mukârİbü'l-hadis biridir. Hadis İse sahihtir1 cevabını verdi." Bir rivayeti için İse hasen-sahih hükmünü verir. Bk. Sünen, Siyer, H.no:1579; Menâkıb, H.no:3916. Kesîr b.'Zeyd hakkında bilgi için bk. 57/254.hadİs.

Ebu'l-Ahvas'm naklettiği sahabeden birinden {Radıyallahü anh) şahidi için bk. 568/1438. hadis.

Habbab'dan (RadtyallahU anh) şahidi için bk. 563/1433. hadis.

Ebû Katâde'den (Radıyallahü anh) nakledilen rivayetler için bk. 533/1403, 560/1430 ve 548/1418. hadis.

220                                                                                                                       Kıraat

568/1438-Ebu'l-Ehvas'tan626: Hz. Peygamber'in ashabından biri şöyle dedi:

'Hz. Peygamber'in (Saiiaitaha aleyhi ve seitem) öğle namazındaki kıraati sakalının oynamasından bilinirdi.'

569/1439-Ebû Said el-Hudrî'den (Radıyaiiahu ««/,j:627

Rasûlullah'ın (Saiiaitaiıu aleyhi ve setiem) öğle ve ikindi namazlarındaki kıyamı (ile kıraatini) takdir ederdik; öğle namazında Rasûlullah'ın kıyamm-daki (uzunluğun) otuz ayet (okuyacak)628 kadar olduğunu tahmin ettik, yani Elif lâm mim tenzilü's-secde suresi kadar, son iki rekâttaki kıyamı ise bunun yansı kadardı. İkindi namazında Rasûlullah'ın kıyamının (uzunluğu) bunun

n"6 c       j      " -

rsenea: ^

Sahih: Müsned, V/371, H.no:23046. Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/115. Senedde sahâbinin bilinmemesi zararlı değildir. Üstelik rivayetin şâhİdleri de bulunmaktadır;

Zeyd b. Sâbit'ten (Radıyallahii anh) şahidi İçin bk. 567/1437. hadis.

Habbab'dan (RadıyaUahü anh) şahidi için bk. 563/1433. hadis.

Sahih: Müsned, III/2, H.no:l0928; Benzer rivayet için bk. ni/85, H.no:11741 (549/1419. hadis).

Hadisin tahrici için bk. 549/1419. hadis. Avncabk. 573/1443. hadis. 62 Başka rivayette okurdu, şeklindedir:

Sened:

'Hz. Peygamber öğle namazının ilk iki rekâtının her rekâtında otuz ayet okurdu...' {Ahınedb. Hanbel, V/365; Müslim, Salât, 157 (452)

Kıraat___________________________________________________________221

yarısı kadardı,629 son iki rekâttaki kıyamı önceki iki rekâttaki kıyamın yansı kadardı.

570/1440- Gazea şöyle anlattı:630

'Yanında çok kişi olduğu hâlde (duran)63' Ebû Said'in (Rcuhyaiiahn yanına gittim, insanlar onun yanından ayrılınca dedim ki:

639 Yani öğlen namazının son iki rekâttndaki kıyamının yansı kadardı. Şu rivayetteki beyan bunu açıklamaktadır:

'...(Rasûiullah'ın) İkindi namazmdaki ilk iki rekât kıyamını öğle namazının son iki rekâttaki kadar olduğunu tahmin ettik..." Bk. Ebû Davıul, Salât, 126, H.no: 804; Nesâi, es-Siinenü'l-kübra, 1/150, H.no: 351; ibn Hibban, V/136, H.no: 1828

630 Sened: &} jti*. jıi j^' J *^j 'j- £C> 'J,\ ^ ç^i ^'üi. jtî ^^ 'J, js.')\ ii ı2lö-

Sahih: Miisned, 111/35-36, H.no:11246. Hadisin devamında Kazaa'nın Ebû Saîd el-Hudrî'ye sorduğu zekât ve oruç ile ilgili sorularda bulunmaktadır. Hadisin devamı şöyledir:

Hadisin bu bölümleri için bk. 27/2986 (Zekât konusunda) ve 162/3373. hadisler (Oruç konusunda). Müslim, Salât, 161-162; Nesât, İftitâh, 56, H.no:971; İbn Mâce, İkâme, 7, H.no:825. Heysemî de Ahmed b. Hanbel'in râvilerinİn sahih hadis ricalinden olduklarını belirtir. Bk. Mecma'JUm. 631 Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/176

222___________________________________________________________Kıraat

'Ben sana onların soracağı bir şeyi sormayacağım, sana Rasûlullah'ın (Satiaiiaiıü aleyhi ve setiem) namazını soracağım.'

O şöyle dedi:

'Bunda senin için bir fayda yoktur.632'

Gazea soruyu tekrar edince dedi ki:

'Rasûlullah'ın öğle namazı şöyleydi: Bizden biri Bakî'a633 gider, ihtiyacını giderir, sonra ailesinin yanına döner ve abdest alır, sonra mescide dönerdi de Rasûlullah hâlâ birinci rekâtta olurdu."

571/1441-Abdullah b. Ebû Evfâ'dan Hz. Peygamber (Saiiatiahn aleyhi ve seiiem) öğle namazının birinci rekâtında, ayak sesi duyulmayıncaya kadar kıyamda dururdu (ki insanlar yetişsin).

632  Yani uzun olduğu İçin onun gibisini yapamazsın. (Bk. Nevevi, age., IV/176; Benna, age., III/223)

633  Bakî' (a^1): Geniş arazi, sahra anlamındadır ki daha çok ağaçlı bölge İçin kullanılırdı. (İbnü'l-Esir, Nihaye, 1/146). O dönemdeki.insanların ihtiyacını gidermek için gittikleri ayrı bir bölgedir.

Baktu'l-ğarkad (j*>Ji **•*): Garkad denilen dikenli bir ağaan olduğu bölge ki, burası o

dönemde mezarlık olarak kullanılıyordu. Zamanla bu ağaç tükendi, ancak o bölgenin ismi olarak kaldı. (Ibn Manzur, age., VIII/18)

Sened: j*-j jp ijUm. Ji xJ*j ıi'ji- ^ui ı2jj- ju* £.û-

Hasen: Müsned, IV/356, H.no: 19047; Ebû Dâvûd, Salât, 125, H.no:802. Senedde ismi bilinmeyen (müphem) bir râvi bulunması sebebiyle hadisin İsnadı zayıftır. Burada müphem zatın Tarfe el-Hadramî olduğu ifade edilmektedir. Beyhakî onun bir rivayetini daha verir. Bu rivayette hocasının Abdullah b. Ebû Evfâ, talebesinin ise Muhammed b. Cühâde olduğu görülmektedir ki bu da iddiayı destekler mahiyettedir:

Bk. es-Sünenü'l-kübm, 11/66; Bezzâr, VIII/302-303, H.no:3376. Ezdî'ye göre bu râvinin hadisi sahih değildir. Bk. Heysemî, Mecma', U/133. İbn Hibbân Sikât'mda zikreder. Bk. age., IV/398, Trc.no:3549; İbn Hacer, Lisân, III/208, Trc.no:932; Telıztb, V/l 1, Trc.no:17 (Müphem râvinin bu zat olduğu Ziya el-Makdisî tarafından ortaya konulmuştur); Takrîb, Trc. No:3012 (makbuldür); Tethîs, 11/28-29 (Tarfe el-Hadramî meçhuldür). Azîmâbâdî de Ebû Dâvûd ve Münzİrrnin hadis hakkında sükût ettiklerini İfade eder. Bk. Avnü'l-Ma'bûd, 111/13. Tarfe'nin makbul olduğu görüşü tercih edilecek olursa rivayetin hasen li ğayrihî seviyesine yükseldiği söylenebilir.

Kıraat                                                                                                                       223

572/1442-Câbir b. Semüra'dan      y

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) öğle namazında 'Sebbihi'sme Rabbike'1-a'lâ' suresi ve benzerini okur, sabah namazında ise bundan daha uzun okurdu.

573/1443-Ebu'l-Aliye'den636:

Sahih: Müsned, V/86, H.no:20687; Mükerrer rivayet için bk. V/88, H.no:20704; Müslim. Salât, 171; £M DûvÛd. Salât, 127, H.no:805-806:

, t               ,       ,             , ,          -      - S    i  -        .       *   . ,       -i          .     -     .        . '         .'-'-'>.....',         -         i      ,        -     "  İ

iji *lij !iJJj5* * --Hj ^iaj ^1 Jr^'j j^ y". İj*j * V^'1 J-^     ı   i' ■' >—■> ij] fX~-') si* «il   Jİ3 ^ıi Jj—j 015"-

 İftitâh, 60, H.no:978. Ayrıca bk. 559/1429.hadis. Sened:

Hasen: Müsned, V/365, H.no:2299l; Benzer rivayetler içinbk. 111/85, H.no:l 1741 (549/1419. hadis); III/2, H.no:10928 (569/1439. hadis). Heysemî hadisin senedinde Abdurrahman b. Abdullah el-Mes'ûdî'nin bulunduğunu, bu zatın sika olduğunu fakat ihtilât ettiğini, Yezİd b. Harun'un Mes'ûdî'den ihtilât döneminde hadis işittiğinin söylendiğini belirtir. Bk. Mecma', II/l 14-115. Heysemî'nin gösterdiği bu gerekçe ile hadis zayıftır. Senedde de görüldüğü üzere Ahmed b. Hanbel bu rivayeti Yezid - Süfyan - Zeyd el-Ammî... kanalı ile ikinci bir senedle de nakleder. Bu mütâbaat ve şâhidlerin desteği ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir:

224___________________________________________________________Kıraat

Hz. Peygamber'in (Saitaiiaha aleyhi ve seiiem) ashabından otuz kişi (bir görüşte) ittifak ettiler ve şöyle dediler:

'Rasûluîlah (Kur'ân'ı) açıktan okuduğunda onu bildik/öğrendik, açık­tan okumadığını ise açıktan okuduğuna kıyas etmeyiz.'

(Râvi devamla) dedi ki: Şu konuda onlar ittifak ettiler ve iki kişi bile ihtilafa düşmedi:

'Rasûlullah öğle namazının ilk iki rekâtının her rekâtında otuz ayet kadar okurdu, son iki rekâtındaki (kıraati ise) bunun yansı kadardı. İkindi namazının ilk iki rekâtında ise öğlenin ilk iki rekâtındaki kıraatin yansı kadar, son iki rekâtında da bunun yarısı kadar okurdu.'

AÇIKLAMA

Bu hadisin şahidi Ebû Said el-Hudrî'den gelmektedir:

Ebû Saİd el-Hudrî anlattı:

'Rasûlullah öğle namazının ilk iki rekâtının her rekâtında otuz ayet kadar, son iki rekâtında ise on beş ayet okuyacak kadar okuyarak (durduğunu), (ya da şüyle dedi; (bu) öncesinin yansı kadardı.) İkindi namazının ilk iki rekâtında ise on beş ayet, son iki rekâtında da bunun yarısı kadar okuyarak (durduğunu lalını i n/takdir ettik).638'

§Bu konuda çok sayıda sahabeden gelen rivayetler öğle ve ikindi namazında Kur'ân okumanın meşru olduğunu göstermektedir.

Öğle namazında Rasûlullah'ın okuduğu bazı sureler: 1-Velleyli iza yağşâ (^. ıij J^J)639-(21 ayet)

2-Ve's-semâi zâti'l-burûc (-■ ,^ ^ıs (ı~_Ji_.)-(22 ayet).

Bk. Müslim, Salât, 156-157; Ebû Dâvûd, Salât, 126, >H.no:804; Nesâl İftilâh, 16, H.no: 473-474; es-Siinenü'l-kiibra, 1/150, H.no: 351; Dârimî, Salât, 62, H.no:1292; İbn Huzeyme, 1/256, H.no: 509.

İbn Mâce Yahya b. Hakîm - Ebû Dâvûd et-Tayâlisî - Mes'ûdî - Zeyd el-Ammî - Ebû Nadre - Ebû Saîd el-Hudrî kanalı ile Ahnıed b. Hanbel'in senediyle nakleder:

J-^j> ûıi Jjİ-j İiQ lr~£ j>- ı^JUJ IjJU» jUl.j ^li 3h J^> ûı J^j ^Ik^ı '_y IijJJ j y~$İ ^i-1 Jü ^j!uL» j^, ^ 'ji-

*—ii ^iı ^—>} 4—;i oy*^ j-1* ^J1 o* Jj>' **r^> ^> 4îttjî ij^ui jyi-j j,^i» tjii-ı il* »^cjı '^* «j *_^y ^ cj ju_j •Cı* a*

Bk. /ön A^«ce, İkâme, 7, H.no:828. Ayrıca bk. 569/1439 ve 549/1419. hadisler.

637  Müslim, Salât, 156-157; Nesâi, es-Siinenü'l-kübra, 1/150, H.no: 351; İbn Huzeyme, 1/256, H.no: 509

638 Bk. Azimâbâdi, Avnü'l-Ma'bûd, 111/15 "'Müsned Trc. H.no: 559/1429

Kıraat___________________________________________________________225

3-Ve's-semâi ve't-tânk (jjiuij (u_jij)-(17 ayet) ve bu iki surenin ben zeri eriMrt 4-Lokman (jı*ii)-(34 ayet) ve Zâriyat (^jiajı) -(60 ayet); bu iki sureden ayetler641

5-A'Iâ O'jı Su ,k-ı e-)-(19 ayet) ve Gaşiye (ı^uı ^j». iuî »-(26 ayet)642...

Farklı sahabeden değişik zaman ve şartlarda değişik rivayetlerin olması o anki duruma göre okunan miktarı göstermektedir. Bu rivayetlerden öğle ye ikindi namazlarında yaklaşık bu kadar ayet ya da sure okumanın efdal olduğu anlaşıl­maktadır, ancak şart değildir.

* Akşam Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak)

574/1444-Cübeyr b. Mut'im'den (Radıyaitainianiı):m (Kendisi)  müşrik esirlerin fidyesini görüşmek üzere Rasûlullah'a geldi. (Râvi Behz; Bedir esirlerinin fidyesi konusunda olduğunu, belirtti ve

 Tinnizi, Salât, 112, H.no:307

640

641  Nesâi, eS'Silnenü'l-kübra, VI/469, H.no:l 1525 ; İbn Mâce, İkâme, 18, H.no:830

642 Nesâi, age., 1/334, H.no:1044; İbn Huzeyme, 1/257, H.no: 512

64.1 ç        j,       '.■'■.■   .-.    -.-..-    , :........'.-:.''.''.    ,:••■•    ;..   ı . • i . •   -li,

Sahih: Müsned, İV/85, H.no:16729; Benzer rivayetler için bk. IV/83, H.no:16707; IV/85, H.no: 16727; Rivayetlerin bir kısmı da İbn Şihâb ez-Zührî - Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im - babası (Cübeyr b. Mut'im) kanalı ile gelmektedir:

IV/80, H.no: 16680: GjkJi ^>JÎ.\ j \'ji jX-j -0*- î' J-> ^ '^- 3);

IV/83, H.no: 16710: (j^—> 'j—s ^-_A' i^O>_^üı Jji -ui >o j*ı £üj jı^-; 4^ ^' ıJ^> -*>' J>-j J* i^-*Ji);

IV/84,H.no:16718;

Mâlik, Salât, 23; B«/mn, Ezan, 99; Cihâd, 172; Megazî, 12; Tefsîr, 52/1:

Müslim, Salât, 174; Ebû DâvÛd, Salât, 128, H.no:811; Nesûî, İftitâh, 65, H.no:985;

İbn Mâce, İkâme, 9, H.no:832 ( jıuU, J4**^~* ^0*) ^j* Ji ( o_^iıiı jL* ■' t[p j> ^ ı^îıi.;') <£ ^— ılii >; ^ıi '><s ( o^); Dârimî, Salât, 64, H.no: 1299.

226___________________________________________________________Kıraat

râvilerden Muhammed b. Cafer de, o gün (Cübeyr'in) Müslüman olmadığını söyledi.) Cübeyr şöyle anlattı:

'Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) akşam namazı kılarken kendisine ulaştım; namazda Tûr suresini okuyordu. İşittiğim Kur'ân ile sanki kalbim (heyecandan) parçalanacaktı.' {Râvi Behz şöyle nakletti: 'Kur'ân'ı işittiğim zaman sanki kalbim (heyecandan) parçalanacaktı.)

AÇIKLAMA

Cübeyr b. Mut'im (v. 59/678) Nevfeloğullan'nın ve Kureyş'in eşrafından olduğu için cahiliye ve İslâm dönemlerinde büyük bir itibara sahipti. Cahiliye devrinde İslâm'a düşman bir kişiydi, hatta o, hicretten önce Darıı'n-Nedve'de Rasûlullah'în öldürülmesine karar veren kişilerden birisiydi.

CUbeyr Bedir savaşında da müşriklerle beraberdi, daha sonra esirlerin serbest bırakılması için Rasûlullah'la görüşmek üzere Medine'ye gitti. Yanına ulaştığında Rasûlullah akşam namazı kılıyordu ve Tur suresini okuyordu. CUbeyr bu ayetleri işittiği anda o kadar etkilendi ki kalbi neredeyse paramparça olacaktı ve bu. kalbine giren imanın ilk ateşiydi. Diğer bir rivayette bu heyecanın son noktasını kendisi şöyle anlatır:

'Hz. Peygamber'İ akşam namazında Tûr suresini okurken dinledim; 'Yoksa onlar kendi kendilerine mi yaratıldılar (oluştular) yahut da (kainatın) yaratıcısı onlar mı? Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattı? Bilâkis onlar (bu konuda) kesin bîr inanca sahip değiller. Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mı ya da onlar üstün güç sahipleri mi?'644 (manasındaki) ayete ulaştığında kalbim neredeyse uçacaktı.'645

Ancak bu konuda çok inatçı olan diğer müşrikler gibi Cübeyr b. Mut'im'e de hidayet geç nasip olmuş ve Hudeybiye anlaşmasından sonra, bazılarına göre Mekke'nin fethi günü Müslüman olmuştur.646

§Azılı bir müşrikin namazdan ve özellikle okunan Kur'ân'dan etkilenmesi çok önemlidir. Rasûlullah insanları Kur'ân ile etkileyen bir kişiydi, onu dinledikleri zaman adeta şok oluyorlar ve bu güçlü/güzel sözler karşısında hayranlıklarını gizleyemİyorlardı.

644 Tur, 52/35-37

645 Buharı, Tefsiru'l-Kur'ân, 52; İbn Mace, İkâme, 9, H.no: 832

fi46

İbn Abdilber, İstînb, 1/232-233, No: 311; fbnii'1-Esir, Üsdü'l-ğâbe, 1/323-324. No: 698; Zehebi, Siyerıt âlâmi'n-nübelâ, 111/95-99; İbn Hacer, İsabe, 1/225, No: 1091

Kıraat                                                                                                           227

575/1445-Mervan b. Hakem'in647 haber verdiğine göre Zeyd b. Sabit  kendisine dedi ki:

'Bana ne oluyor, seni akşam namazında kısa sureleri okurken görüyo­rum. Hâlbuki ben Rasûlullah'ı (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) bu namazda iki uzun sureden uzun olanını okurken görmüştüm.'

(Râvi) İbn Ebî Müleyke şöyle nakletti: (Bir rivayette, ben Urve'ye;) 'İki uzun sureden uzun olanı nedir?' diye sorunca o,:

'Â'raf (süresidir)' dedi.

AÇIKLAMA

Ebû Davud'daki rivayette 'diğeri de En'âm süresidir' ilavesi bulunmaktadır.

(Râvi İbn Ebî Müleyke şöyle nakletti: Ben Urve'ye;) 'İki uzun sureden uzun olanı nedir?' diye sorunca :

'Â'raf (suresi), diğeri de En'âm süresidir' dedi.

(Râvilerden İbn Cüreyc şöyle anlattı: îbn Müleyke'ye bunu sordum: O da kendine göre bunların Mâide ve Â'raf olduğunu, söyledi.

§Rivâyetteki iki uzun sureden biri Â'raf süresidir ve bunda ittifak vardır, ancak diğeri ihtilaflıdır. Ebû Davud'un ziyadesinde bunun Urve'ye göre En'âm suresi olduğu anlaşılmaktadır. İbn Hacer de bu görüştedir ve Bennâ da bunu tercih etmiştir. İkincisinin Mâide suresi olduğunu söyleyenler de vardır ve bu İbn Ebî Müleyke'nin görüşüdür. Bazılarına göre de Yunus süresidir. Doğrusunu Allah bilir.649

Sahih: Mfli/ierf, V/188, H.no:21534; Benzer rivayetler için bk. V/189, H.no:21539; V/187. H.no:21526:

V/185, H.no:21501:

Buharı, Ezan, 98; Ebû DÛvûd, Salât, 128. H.no:812; Nesâî, İftitâh, 67, H.no:987-988; ibn Huzeyme, 1/259, H.no:516.

Heysemî hadisi sonunda (^j—,}) ziyadesi ile zikreder ve: "Hadisi Taberânî Kebîrinde

nakleder, (^j—ıj) ziyadesi olmadan sahih eserlerde de nakledilir. Taberânî'nin râvileri sahih hadis ricalidirler" der. Bk. Mecma\ 11/118.

Ayrıca bir sonraki 576/1446. hadîse bk. 64B Ebû Dcıvûd, Salât, 132, H.tıo: 812 649 İbn Hacer, Fetlml-Bari, 11/272; Benııa, 111/226

228                                                                                                                       Kıraat

576/1446-Ebû Eyyûb ya da Zeyd b. Sâbit'ten (Radıyatiahiı nakledildi:651

.650

650 Bu ifade râvinin şekki olabilir; Yani hadis aldığı saiıabi Ebû Eyyûb ya da Zeyd b. Sabit olabilir ya da ayrı ayn rivayete de işaret olabilir, çünkü başka rivayetlerde her iki sahabiden münferiden ayrı ayrı bunu nakletmiştir; (Enes b. Malik rivayeti için bk. İbn Huzeyme. 1/259, H.no:516; Ebû Eyyub rivayeti için bk. İbn Ebî Şeybe, 1/314, H.no:3591, 1/324, H.no: 3712; Hz. Aişe rivayeti için bk. Nesâi, es-Simenü'l-kübra, 1/340, H.no:1063

Sahih: Müsned, V/418, H.no:23434 (Ahmed b. Hanbel bu hadisi Ebû Eyyûb el-Ensârî'nin hadisleri arasında zikrederek senedin sahâbisinde olan ihtilâfta hangi tarafta yer aldığı­nı/tercihini de göstermektedir). Heysemî hadisi sonunda (jp?)* £ V>) ziyadesi ile zikreder ve:

"Hadisi Ahmed ve Taberânî nakleder. Zeyd b. Sâbit'in hadisi (ûp^j_Ji j l^i» zindesi almadan sahih eserlerde de nakledilir. Ahmed b. Hanbel'in râvileri sahih hadis ricalidirler" der. Bk. Mecma\nl\\l-\\%.

Zeyd b. Sâbit'ten nakledilen bir diğer hadiste Eııfal sûresini okuduğu ifade edilmektedir:

Heysemî bu rivayeti Taberânî Kebîr'İnde naklettiğini ve râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını söyler. Ebû Eyyûb'dan da bir şâhid verir. Bu şahidin de Taberânî Ke/>?r'iııde nakledildiğini ve râvilerinin de sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. age., 11/118.

Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi: (,.. jİdîı _,Ul ^)i\ ^ '%...) Bk. 558/1428.

hadis.

İbn Ömer'den (Radıyallahü anhiima) nakledilen rivayette Kâfîrûıı ve İhlas sûresi okuduğu kayıtlıdır:

1^1 J)l 'y. Jjj Jj^JlSül fy \j J» ^jJi\ y» \'yi ,U1-j «İli il JJ> \jji\ Jli' Jli ^-j- J< wi

Bk. İbn Mâce, İkâme, 9, H.no:833. Heysemî de İbn Ömer'den nakledilen bir başka rivayeti verir.

Bu rivayeti Taberânî'nİn üç Mu'cem'inde naklettiğini, râvilerinin İse sahih hadis ricali olduklarını söyler. Bk. age., 11/118.

Abdullah b. Yezid'den (Radıyallahü anh) gelen rivayette ise Tin suresini okuduğu ifade edilmektedir:

Heysemî bu rivayeti de Taberânî'nİn Kebîrinde naklettiğini, senedinde Câbir el-Cu'fî'nin bulunduğunu, bu râviyi Şu'be ve Süfyan'ın sika, diğer hadis İmamlarının ise zayıf saydıklarını belirtir. Bk. age., H/l 18.

Abdullah b. Haris b. Abdulmuttalib'den (Radıyallahü anh) gelen rivayete göre Hz. Peygamber'in kıldığı en son akşam namazında okuduğu surelerin A'lâ ve Kâfirûn olduğu zikredilir:

Heysemî bu rivayeti de Taberânî'nİn Kebîr'inde naklettiğini, senedinde Haccâc b. Nusayr'in bulunduğunu, bu râviyi İbnü'l-Medînİ ve cemaatin zayıf, İbn Hıbbân ve (bir rivayete göre) İbn Maîn'in sika saydıklarını belirtir. Bk. age., 11/118.

Kıraat___________________________________________________________229

'Hz. Peygamber (Saiiaiiaim ateyiu ve setiem) akşam namazının iki rekâtında Â'raf suresini okudu.'

NOT: Bu rivayetten akşamın vakitinin şafak652 kaybolmasına kadar devam ettiği ve uzun olduğu anlaşılmaktadır.

577/1447-İbn Abbas'tan (Radtyallalıiianlıiima):653

Ümmü'l-Fadl bt. Haris (oğlu) İbn Abbas'ı Mürselât suresini okurken işitince şöyle dedi:

'Okuyuşunla bana bu sureyi hatırlattın; bu sure, akşam namazında okurken Rasûlullah'tan (Satiatiaim aleyhi ve seiiem) duyduğum en son suredir.'

AÇIKLAMA

İbn Abbas'ın bu rivayeti başka tarikten (j-uJ» fi **i) annesi Ümmü'l-Fadl şeklinde, beyan edilerek nakledildi.654 İbn Abbas'ın annesi, büyük oğlu Fadl'a nisbet

Ümmü'l-Fadl bt. el-Hârİs'ten (Radıyallahü anim) nakledilen rivayette Mürselât sûresini okuduğu bildirilmektedir. Bk. 577-578/1447-1448. hadis.

Ukbe b. Amir'den Felak sûresinin okunması ile ilgili rivayet nakledilmektedir. Bk. 580/1450. hadis.

Ayrıca bir Önceki 575/1445. hadise bk.

' ~ Şafak, Arapçada iki zıd mânâsı olan (ezdad) kelimelerdendir. a-Güneş battıktan sonra görülen kırmızılıktır ki bu mânâyı İ.Şafiî almıştır. b-Kırmızıliktan sonra hava kararıncaya kadar kalan beyazlıktır, bu mânâ ile de İ.Ebû Hanîfe amel etmiştir. Bk. Râzî, Muhtâru's-Sıhûh, 342; Bennâ, age., 11/240 653 Sened: J iı -Çi > ^ı^ o*1 o* J^-' ^ ^ ^                ^                                        '

Sahih: MUsned, VI/340, H.no:26763; Benzer rivayetler için bk. VI/338, H.no:26746; VI/340, H.no:26759; Mâlik, Salât, 24; Bulum, Ezan. 98; Megazi, 84 (Sonunda " & 'c4 J- vi^JJ û J* ü p'"

ziyadesi ile); Müslim, Mesâcid, 173; Ebû Dâvûd, Salât, 128, H.no:810; TirmizU Salât, 113, H.no:308:

(Bu konuda Cübeyr b. Mut'ım, İbn Ömer, Ebû Eyyûb ve Zeyd b. Sâbit'ten de rivayet nakledilir. Ümmü'l-Fadl'ın rivayeti ise hasen-sahihtir); Nesâî, İftitâh, 64, H.no:983-984; İbn Mâce, İkâme, 9, H.no:831 (İbn Mâce'nin hocası İbn Ebî Şeybe, İbn Abbas'ın annesinin isminin Lübâbe olduğunu söyler); Dârimt, Salât, 64, H.no: 1298.

Ümmü'l-Fadl bt. el-Hâris'ten (Radıyallahü anha) nakledilen diğer rivayet için bk, 578/1448. 654 Tinnizi, Salât, 113, H.no: 308; İbn Huzeyme, 1/260, H.no:519

230___________________________________________________________Kıraat

edilerek anıldı, çünkü Arablarda künyenin büyük oğlana nisbeti adetti. Ümmü'l-Fadl'ın ismi Lübâbe bt. Haris'tir ve Hz. Hatice'den sonra ilk Müslüman olan kadındır. Hâlbuki o dönemde kocası Abbas kavminden çekindiği için Müslüman olduğunu daha açıklayamamıştı, beklide Müslümanları gizlice koruma fikrindeydi. Bunu Mekke'deki haberleri Rasûlullah'a ulaştırmak gayesiyle hicret etmemesinden anlıyoruz, her zaman Hz.Peygamber'e yardımcı olmuştu.

Ümmü'1-Fadl Hz. Peygamber'in hanımı Meymûne annemizin kız kardeşidir ve Hz. Abbas'ın ondan yedi tane çocuğu olmuştu:

Onlar; Fadl, Abdullah, Ubeydullah, Ma'bed, Kuşem, Abdurrahman ve Habibe'dir.655

578/1448-Ümmü'l-Fadl bt. Haris'ten (

Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) bize evinde elbisesine bürünmüş olarak akşam namazı kıldırdı ve Mürselât suresini okudu. Bundan sonra ruhunu teslim edinceye kadar başka namaz kılmadı/kıldırmadı.

NOT: Buhari rivâyetindeki lafız (â -c*j ^ uj» ü j~* u) şeklindedir ve 'Allah onun

ruhunu alıncaya kadar bize namaz kıldırmadı'657 mânâsındadır. Bununla yukarıdaki rivayet açıklanmış olur, çünkü kastedilen münferit değil, cemaatle kılınan namazdı ve evinde kılınmıştı. İmam Şafiî'ye göre Rasûlullah ölüm hastalığındaki en son namazı mescitte kılmıştı, bu da o oturarak kıldığı namazdı, namazı kıldırmaya Hz. Ebû Bekir imam olarak başlamış, Rasûlullah gelince Hz. Ebû Bekir me'mum (ona tabi) olmuştu. Doğrusunu Allah bilir.658

655 İbn Sa'd, Tabakût, IV/I5; İbn Abdilber, htî'âb, 1/196; İbnü'I-Cevzî, Sajvetü's-Sajve, 1/507 ■  Sened: ^ 'j- £J- 'j> tx ^i 'j:                             f

Sahih: Müsned, VI/338-339, H.no:26749; Heysemî, senedindeki râvilerİn sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/49.

Hadisin tahricİ için bk. 577/1447. hadis.

Ayrıca 378/1248. hadis ve tahricine bk.

657 Buhari, Meğazi, 83; Ahmed b. Hanbel, VI/236

658 İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, H/175

Kıraat                                                                                                           231

579/1449-Hanzalees-Südûsî'den659:

tkrime'ye: 'Ben akşam namazını Kul eûzü bi Rabbi'î-felak ve Kul eûzü bi Rabbi'n-nas ile kılıyorum, bundan dolayı insanlar beni ayıplıyorlar' deyince o şöyle dedi:

'Bunda bir beis yoktur. O iki sureyi oku, onlar Kur'ân'dandır. Bana İbn

Abbas'in (Radtyallcıhii anlnima) bildirdiğine göre RaSÛlullah (SailallalıH aleyhi ve sellem)

geldi ve iki rekât namaz kıldırdı, o iki rekâtta sadece Fatiha'yı okudu.'

AÇIKLAMA

Bu hadisteki Hanzale es-Südûsî; İbn Maîn ve diğerlerine göre zayıf râvidir, ancak İbn Hibbân kendisini sika kabul etmiştir.660 Hanzale'nin Şehr b. Havşeb yoluyla İbn Abbas'tan gelen rivayetinde bu iki rekâtın bayram namazı olduğu açıklanmaktadır:

"Rasûlullah iki rekât bayram namazı kıldırdı, ikisinde sadece Fatiha'y okudu ve başka (sure ya da ayetleri) ona eklemedi. "   '

§Bu rivayette Fatiha'nm namazda tek başına yeterli olacağına işaret edilmek­te ve Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anhi gelen şu rivayet de bunu desteklemektedir:662

6S9 Sened: (^ji                     fl

Hasen: Müsned, 1/282, H.no:2550; Benzer rivayette bayram namazından bahsedilmektedir:

Bk. 1/243, H.no:2174 (Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için 4/4.hadisin tahrİcİne bk.). Heysemî: "Hadisi Ahmed, Ebû Ya'lâ, Bezzâr ve Taberânî Kebîr'inde nakletti. Senedinde yer alan Hanzale b. (Ebû Safıyye) Abdullah/Ubeydullah/Abdurrahman es-Sedûsî'yi İbn Maîn vd. zayıf, tbn Hibbân ise sika saydı" der. Bk. Mecma, H/115-116. Eserinin başka bir yerinde: "Ahmed b. Hanbel, İbnü'l-Medînî ve cemaat tarafından zayıf, İbn Hibbân tarafından da sika sayılmıştır" der. Bk. age., 11/139. Fakat eserinin bazı yerlerinde ise bu râvinin varlığına bile değin­mez. Bk. 11/203; VI/228 (1/243, H.no:2I74. şerhinde). Tirmizî, Ebû Dâvûd ve İbn Mâce birer, Ahmed b. Hanbel İse sekiz rivayetini nakleder. Tirmizî kendi rivayeti için hasen hükmü verir. Bk. Sünen, İsti'zân, H.no:2728. Buhârî, Yahya el-Kattan'ın şu görüşünü nakleder: "Onun durumu­nu gördüm ve onu bilerek terk ettim. Çünkü o ihtilâl etmişti". Bk. et-Târîhu'1-kebîr, II/1/4İ.

660  Bk. Heysemi, Mecmau'z-zevûid, II/115

661 Ahmed b. Hanbel, 1/243

662  Buharı, Ezan, 104; Müslim, Salât, 42 (396); İbn Huzeyme, 1/275; H.no: 547; İbn Hibbân, V/80,H.no: 1781

232___________________________________________________________Kıraat

"Rasûlullah (Saiiaitahu aleyhi ve sellem) her namazda Kur'ân okurdu. Namazlarda (sesli okuyup) bize duyurduklarını biz size duyurduk, bizden gizli okuduklarını (hafi olanları) biz de sizden gizledik (size bildirdik). Eğer Fatiha'd an fazla okumazsan o yeterlidir, fazla okursan o daha hayırlıdır."

663

580/1450- Ukbe b. Amir'den

Sened: Sj*i y& 'Ji •&■ i*ı. iîî jı^i*- ^1 J?-^ Jjij >_-^ ^ '

Sahih: Müsned, IV/155, H.no:17349; Benzer rivayetler için bk. IV/159, H.no:17386; IV/149, H.no:17274, 17275:

(3f, İftitâh, 46, H.no:951:

>}—» ijj—- ü J>-j *î ı^V1 °-k" ^"-^ J* ^-^' ^-"^y s-^'j j*j (J-"j *^* ^ lJ^5 ^' J>-j >^-*?' Ji*

^liil %'y, jjil Jij Jİİİ1 L^ Jj*' J» j- -*1 Jî*- jJÎ1 ^ ^

İstiâze, 1, H.no:5436; Darımı, Fezâilü'l-Kur'ân, 25, H.no:3442; Taberânî, el-Mu'cemii'l-kebîr, XVII/345, H.no:951; el-Mu'cemü'l-evsat, VI/149, H.no:6049; 11/80, H.no:1311.

Ukbe b. Âmir'den nakledilen rivayetlerin büyük bir bölümünde (Muavvizeteyn) Felâk ve Nâs sûrelerinin fazileti ile ilgilidir;

Bk. Müsned, IV/144, H.no: 17232, 17236 ( ijjİjı _^î J; ^ı ^^ i>f ji ^ ^'} ^t jı^L^İy-f jij); IV/146, H.no:17255; IV/150, H.no:17287; IV/151, H.no: 17299.

17303; IV/152, H.no:17311; Müslim, Müsâfirûn, 264-265; Tinnizî, Fezâilü'l-Kuı'ân, 12, H.no:2902 (hasen-sahilı); Nesâî, İftitâh, 46, H.no:952; İstiâze, 1, H.no:5437; Ebû Dûvûd, Vitir, 19, H.no: 1462; Dârimî, Fezâilü'l-Kur'ân, 25, H.no:3443-3444.

Bu sûrelerin uyku öncesi ve sonrası okunması tavsiye edilmiştir:

J—'~s Ha J^j cXfü Ju Ls"j y ~<j!c- <i J Jtî ii

 illi" üjj (jlt k

Bk. Afitonerf, IV/144, H.no: 17229;

Sabah namazında okuduğunu gösteren rivayet:

Kıraat___________________________________________________________233

Rasûlullah'ın (yanına o, bineği üzerindeyken geldim,) ayağını (elimle)664 tuttum ve:

'Ey Allah'ın Rasûlü, bana Hud suresi ile Yusuf suresini okut (öğret)!' dedim.

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:

"Ey Ukbe b. Âmir! Sen izzet ve celal sahibi olan Allah'a Kul eûzü birabbi'l-felak'tan daha sevgili, daha kapsamlı/büyük6 5 bir sure okumazsın (okumuş olamazsın)."

§(Ravi) Yezid ekledi: 'Ebû Âmir onu hiç terk etmedi, akşam namazında okumaya devam etti.'

AÇIKLAMA

§Ukbe b. Âmir b. Âmir b. Abs (v.58/678) hicretten sonra Müslüman olan sahabilerdendİr. Ukbe Rasûlullah'ın Medine'ye geldiğini duyunca gütmekte olduğu koyunlan   bıraktı   ve   onun   yanına  geldi.   Biatimi   kabul  eder  misin,   deyince

Jli ^ oii liiy jjjj~- j* liiJil 11' M*- t JUi jiUl   i 4ÎU-Ij IC-j »İLe âli Jw> il Jj-y Jj»l o^5" Jlî /& J> jiîp 'J*

<jf lj' ıj,') 'jî£ Jlj îiJJJl s>Co iLjj Jij Sy 1—U ^Ûı ~Şj> jjci Jij jUJı ~-ı'ji ijt' Ji

Bk. Müsned, IV/153, H.no:17325; IV/149-150, H.no:17283 (Her iki rivayetin senedinde Muâviye'nin mevlâsı Kasım b. Abdurrahman eş-Şâmî vardır ki bu râvî sebebiyle rivayet hasendir); Nesâî, İftitâh, 45, H.no:950.

Bazı rivayetlerde muavvizeteyne İhlâs suresinin eklendiği de görülmektedir;

I-U i\m U il Jji«j V. OİÜ Jü »-û( İ^ÜU «JIJoli lil»j «il* "İ1 (jCo İl Jj-1 j '' -;1 Jü z*1* ^İ1 *?** J* ^*1?'1 s-*1-*' ı^1 j*

LJ Jl—ü ^.C üli ,ylJiU jiJûj *j* & J~= Âü^ Jj^j ^4iJ p Jü Üaii Ji- iÇlj ili' İÜ1J j İ15CJ ^»^-1 ilii L' Jli ^.V1

>—* J* J1'/* J^ '^^ •*' ı/-' Jî ^ J" r^1' jii'jjij j/^jıj JjJy'j sij^lı ,y oJ/ j^- o'Mİ ^i- iıiji-ı "if /i- 'J çîi

■J Jt—İ Lii > ^4-- üî Jü S>f>; ^- İÜ L_i V'j ^İCJ; -K iûi b' Jıi ^ ş<&\ L>'j îjiî Jİ} jLİlı O>. îj*' jij ^-' &

 ı •'        ''•           :i'   >-'                                  ...       i ''.■'.     - i . i,'î   i,  ' ''*. i

 *' J_>—j ■' ."^ ı-J *-** J^ j>*'j*' iç1* -tıi «il)

Bk. Müsned, IV/148, H.no: 17267 (Senedinde Ali b. Yezid el-Elhânî bulunmaktadır); IV/158-159, H.no:17383; Nesûî, İstiâze, 1, H.no:5427-5428, 5430, 5435. Heysemî rivayeti zayıf saymıştır. Bk. Mecma', VII/147, 149.

Bu üç sûreyi her namazın ardından okumasını emrettiğini gösteren rivayetler:

Bk. M«.wıeJ, IV/155, H.no:17348; IV/201, H.no:17719; Tirmizî, Fezâiİü'l-Kur'ân, 12, H.no:2903 (hasen-garib); Ebû Dâvûd, Vitir, 26, H.no:1523; Af«df, Sehv, 80, H.no:1334.

Ukbe b. Amir bazen dedesine nisbet edilerek İbn Abis el-Cühenî diye isimlendirilir:

Bk. Müsned, IV/144, H.no:I7230; IV/154, H.no:17322.

664  Bu açıklama başka bir rivayette bulunmaktadır. Bk. Nesâi. es-Sünenü't-kübra, IV/437, H.no: 7839

Rivayetin metni:

-J__j «J* iı J-c Jji Jj-j c_!i Ju j/\t- ^y «_it ^ j_J (i)!^»^. ji -,* .  _ ■- ji -,, jjjj -p \Ljü l'jj- Jıi jjh_ ^ı j_â lijjjf-ı

uJ1^1 'V^ Jj*1 J* j- J*j _>t i' ai ^ı IiJ. \j£ jl Jlü ^a-jj iJ-r- ^'/i jj* ij^ ^jii clü

665  Sindi (i> ^* £1,1) cümlesini (^k*! tfI) şeklinde açıkladı. Bk. //a^(>e, VIII/254

234___________________________________________________________Kıraat

Peygamberimiz ona kendisini tanıtmasını istedi. Ukbe kendisini tanıtınca Rasûlullah ona bedevi (geleneksel cahiliye) biati yoksa hicret biati için mi geldiğini sorunca Ukbe hicret biati için geldiğini söyledi. Rasûlullah da onun biatini kabul etti.

Ukbe'den bir çok sahabi hadis rivayet etti; Cabir, İbn Abbas, Ebû Abbas, Ebû Eyyub el-Ensarî ve Ebû Ümame bunlardandır. Ayrıca tabiûndan bir çok kişi kendisinden hadis aldı; Ebu'1-Hayr, Ali b. Rebah, Ebû Kabîl, Saİd b. Müseyyeb vd.

Kur'ân'ı Mushaf halinde toplayan sahabİlerden birisi de Ukbe b. Âmir'dİr. Onun mushafı imam mushafın tertibinden farklıydı. Daha sonra imam mushaftan kendi eliyle bir nUsha yazdı. Allah ondan razı olsun.666

§Bu konuda geçen hadislerden akşam namazında kıraatin meşru olduğu anlaşılmaktadır.

Akşam namazında Rasûlullah'ın okuduğu bazı sureler ve ayetler:

1 -Mâide,

2-Araf,

3-Enfal,

4-Tur,

5-Mürselât,

6-Kul eûzü bi Rabbil felak,667

7-Kısa mufassal surelerden okurdu.668

*Diğer rivayetlerde geçen bazı sureler: S-'Ellezine kefem ve saddû an sebîlillah' ayeti

İbn Ömer'den:669

Hz. Peygamber kendilerine akşam namazında 'Ellezine keferû ve saddû an sebîlillah1 ayetini okudu

9-Ve't-tini ve'z-zeytûni,

Berâ b. Âzib'den:6?0

(Yolculukta) Hz.  Peygamberdin arkasında akşam namazı  kıldım,  (İkinci rekâtta)671 'Vettini vezzeytûni'y\ okudu.

lO-'Sebbıh'sme Rabbike'l-â'lâ' ve 'Kul yâ eyyühe'l-kafırûn',

üj>ı53ı v \i jî yun

666  İbn Abdilber, İstiâb, III/1073, No: 1824; lbnü'1-Esir, Üsdü'l-ğâbe, IV/53-54, No: 3705; İbn Hacer, İsabe, 11/468, No: 5601

667 Müsned Trc. 574/1474-580/1480 arası rivayetler

668 Müsned Trc. No: 558/1428

669  Taberani, XII/372, H.no: 13380; Heysemi, Taberânî'nin üç Mu'cem'İnde de geçen bu rivayetin ricalinin sahih olduğunu belirtti. Bk Mecmau'z-zevâid, II/l 18

070 Ahmed b. Hanbel, IV/286; Bu rivayetin Abdullah b. Ömer'den gelen şahidi için bk. Tahavi, Şerhti meâni'l-âsâr, 1/214; Ayrıca Hz. Ömer akşam namazı kıldırdığında birinci rekatta 'Vettini' ve ikinci rekâtta 'Elemtera' ve 'Liîlâfi'yi beraber okuduğu nakledildi. Bk. Abdürrezzak, 11/109, No: 2697 671 Bu ziyadeler için bk. Tayâlisî, Müsned, 1/99, H.no: 733

Kıraat___________________________________________________________235^

Abdullah b. Haris b. Abdülmutta!ib'den:672

Rasûlullah'ın son kıldığı/kıldırdığı namaz akşam namazıydı; birinci rekâtta 'Sebbıh'smi Rabbike'l-â'lâ' ve ikinci rekâtta 'Kulyâ eyyühe'l-kaftrûn'rdkudu.

11-Cuma gecesi akşam namazında "Kul yâ eyyühe'l-kafirûn" ve 'Kulhüvallahü ehad."~

,673

Bu rivayetler akşam namazında tıval-ı mufassalın, bazen kısa surelerin okun­masına delâlet etmektedir. Bazen de es-seb'u't-tıvaldan (yedi uzun sureden) okunma­sı tercih edilmiş, meselâ iki uzundan biri olan Â'raf suresi iki rekâtta okunmuştur.

Farklı rivayetlerden ortaya çıkan eğer zaman varsa ve cemaate meşekkat olmayacaksa uzun ya da tıval-ı mufassaldan okumak caizdir. Ancak farz namazların kısa tutulması ve imam olan kişinin rahat okuyacağı kısmı okuması müstehaptır. Tirmizi rivayetinde Hz. Ömer, Ebû Musa el-Eş'ari'ye yazdığı mektupta akşam nama­zında kisaru'l-mufassaldan okunmasını istemiştir.674 Bu Îbnü'l-Mübarek, Ahmed b. Hanbel ve îshak'ın görüşüdür. İmam Şafiî, İmam Malik'in akşam namazında Tur ve MUrselât gibi uzun surelerin okunmasını mekruh gördüğünü nakletti. Ancak Şafiî'nin bu konuda mekruh olmayıp, bilâkis müstehab olduğuna dair görüşü nakledildi. İbn Hacer bu konuda Beğavi'nin de Şerhu's-sünne'de böyle naklettiğini zikreder, ancak doğru olanın Şafiî mezhebinde uzun sureleri okumanın caiz olmasıdır, mekruh ya da müstehab değildir. İbn Dakik el-Iyd şöyle dedi: Rasûlullah'ın hayatındaki sürekli uygulama sabah namazında uzun ve akşam namazında kısa surelerin okunmasıdır. Bize göre bundan çıkan sonuç Rasûlullah'ın devam ettiği uygulama müstehab, ara sıra yaptıkları caizdir, mekruh değildir.675

Bu şekilde kıraat Hanefî ve Hanbeli mezhebinde caizdir, ancak farz namaz­larda tavsiye edilen tek sure okumak ve cemaatin durumunu dikkate almaktır.676

* Yatsı Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak)

672 Taberani rivayeti hakkında Heysemî şöyle dedi: Burada Haccac b. Nusayr isimli tartışmalı bir râvi bulunmaktadır, bu kişi İbnü'l-Medinî ve bir grup alim zayıf kabul ettiği hâlde,   İbn Hübban ve bir rivayette İbn Meîn sika kabul etmiştir. (Bk. Mecma', II/l 18)

673 İbn Hibbân, V/149, H.no: 1841

674 Tirmizi, Salât, 113, H.no: 308'in devamında

675  İbn Hacer, Felhu'l-Bâri,} 1/248-250;Desûkî, Haşiye, 1/247; Bennâ, age., III/228-229

676  Kâsâni, Bedâi\ 1/205; İbn Kudame, Muğni, 1/536

236Kıraat

581/1451-Ebû Hüreyre'den ( Hz.  Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve settem) yatsı  namazında Semâvât (surelerinin)678 okunmasını emretti.

§Ebû Hüreyre'den (Radıyaitahu <mh) gelen ikinci rivayet: Rasûlullah (Saiiaitahu aleyhi ve seiiem) yatsıda Semâ suresini, yani 'Zati'l-burûc1 ve 'Ve's-semâi ve't-tank'ı okudu.

582/1452-Berâ (b. Âzib)'den (Radıyaiiahü anhy.m

Rasûlullah (Saiiaitahu aleyhi ve seiiem) yolculuktaydı ve yatsı namazının ilk iki rekâtından birinde ' ve't-tini ve'z-zeytûni' suresini okudu.

Sened-  :""     !"■    -jiJ '^îı l'Î'-* '   lıii    ÜJı  & '■''di- lİji-   -U   ■' 1" j_^   1 c!^

Zayıf: Mttwift/, 11/327, H.no:8315; Mükerreri için bk. 11/531, H.no:10823; İkinci tarik: 11/326-327, H.no:8314; Ebu'l-Mühezzİm et-Temîmt el-Basrî metruk bir râvidir. İsmi bir rivayete göre Yezîd b. Süfyan, bir rivayete göre de Abdurrahman b. Süfyan'dır. Heysemî de bu râviyi Şu'be, İbnü'l-Medînî, Ebû Hatim ve Nesâî'nin zayıf saydığını, Ahmed b. Hanbel'in de: "^-^ ^/ u "

dediğini ifade eder. Bk. Mecma', 11/118. Tİrmizî üç, Ebû Dâvûd ve Dârimîbir, İbn Mâce beş, Ahmed b. Hanbel ise on dört rivayetini nakleder. Bütün bu rivayetlerde künyesi ile zikredilmiştir. Sadece Ahmed b. Hanbel'in bir naklinde İsmi Yezid olarak geçmektedir. Bk. Müsned, VI/75, H.no:24350. Tİrmizî rivayetlerinin ardından şu değerlendirmelerde bulunur: " Ebu'l-Mühezzİm'İn ismi Yezîd b. Süfyan'dır. Hadis sahih değildir. Şu'be b. Haccâc onu tenkid etmiş ve zayıf saymıştır." (Bk. Sünen, Hac, H.no:850; Cenâiz, H.no:1041 -Bu rivayette Ebu'l-Mühezzİm Ebû Hüreyre'ye on yıl talebelik yaptığını söylemektedir-; Buyu', H.no: 1281). Ebû Dâvûd ise naklettiği bir rivayetten sonra " Ebu'l-Mühezzim " der. Bk. Sünen, Menâsİk, H.no:1854. 678 Semâvât ile burada 'Ve's-semâi zati'l-burûc' ve 'Ve's-semâi ve't-tarık' sureleri kastedil­mektedir. Sonraki rivayet bunu açıklamaktadır.'

679 Cnnı.A-     '     l>   ' ' !. .',   I"**,'      '"'.it'.'     '■-,-■*.' OCIİCU.     ^—?|J ,_rf i^^*   L_j^>- *****  l^ıjj-   j£j  l*j-lj-

Sahih: Müsned, IV/284, H.no:18414; Ziyadeli birinci rivayet için bk. İV/291, H.no:18474; Ziyadeli ikinci rivayet için bk. IV/298, H.no: 18546; Benzer rivayetler için bk. IV/303, H.no:18604; IV/286, H.no:l8437 (Bu rivayette akşam namazı zikredilmektedir" '^ _^ İ^X>

Oj3jJij Ja< (> v> [X.j & i' J^l; IV/302, H.no:18587; IV/302, H.no:18594; İV/286, H.no: 18436; IV/304, H.no:18614; Mâlik, Salât, 36; Buhâri, Ezan, 100, 102; Tefsir. 95/1; Tevhîd, 52; Müslim, Salât. 175; Ebû Dâvûd, Sefer, 6, H.no:1221; Tirmizî, Salât, 114, H.no:310 (hasen-sahih); Nesâî, İftitâh, 72-73, H.no:998-999; İbn Mâce, İkâme, 10, H.no:835; Tayâlist, s.99 H.no:733; Hıtmeydt, 11/317, H.no:726; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 1/143. H.no:450; V/201,H.no:5078.

Kıraat___________________________________________________________237^

§(Diğer rivayetteki ziyade: Berâ şöyle devam etti;) Ondan daha güzel sesli (okuyanı) ve daha güzel namaz kıldıranı dinlemedim.680

583/1453- Büreyde (el-Eslemî)'den Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi ve sciiem) yatsı namazında 'Veşşemsi ve duhâhâ' ve benzeri sureleri okurdu.

584/1454-Ebû Miclez'den:682

680 Metindeki iki ziyadeden sadece birisi terceme edildi, zira ikisi de aynı mânâdadır. Sened; ^ '

Sahih: Müsned, V/354, H.no:22890; Benzer rivayet için    bk. V/355. H.no:22904 (Aynı senedle nakledilen hadiste Büreyde diyor ki:

N»__i jüu «i . ildi L _ii ■     l'<* i-  -jL ,'i\   Lt  -^   U- h *Uj İtl_»Jl <^j ^1\ G_j E _Ib ^1 * »^ öMl

(Heysemî, hadisin râvilerin sahih hadis ricalinden olduklarını ifade eder. Bk. Mecma', 11/118-119); Tirtnizh Salât, 114, H.no:309 (Tirmizî "Berâ b. Âzib ve Enes'ten şahidi vardır. Büreyde rivayeti ise hasendir" der ve ekler:

o â Jl't /ıdU :'-iVı =LijJı   i ı'j «ii İL.'. «!ii iüi   ila   -3ı   i r<«, Ji'.

raf, İftitâh, 71, H.no:997. 6   Sened: 1-^ıi £ jû o^ü ıs Jı> -ûlaiı İÜ* üi

Sahih: Müjnei/, IV/419, H.no:19648; Tayâlisî, s.69 H.no:512; Nesâl Kıyam, 46, H.no:1726:

. 1J1.j Oi iıl jjlji Jıl Jj^-j v '/ LL> '/' lilj ... l^J l,Ji I* ^İjl ««S'j ,jl-d> ^li jU j^'j cCijJi ^j^* ...

Yatsı namazındaki kıraatle İlgili olarak Enes b. Mâlik'ten nakledilen hadis:

238___________________________________________________________Kıraat

Ebû Musa el-Eş'ârî (RaciıyatiaM anh) Mekke'den Medine'ye giderken (yolda) ashabına namaz kıldırdı; yatsıyı iki rekât olarak kıldı ve selam verdi.

ARI

Sonra kalkıp bir rekâttık (vitrin)     kıyamında Nisa suresinden yüz ayet okudu. Bunun üzerine kendisini kınadılar. O şöyle dedi:

'Rasûlullah'ın (SaiMiahn aleyhi ve setiem) ayak bastığı yere ayak basmaktan ve Rasûlullah'ın yaptığını yapmaktan hiç geri durmadım.'

AÇIKLAMA

Ebû Musa el-Eş'ârî Rasûlullah'a (SaUaüahu aleyhi ve seiiem) bağlılığı/itaati fazla olan bir sahabiydi, bu rivayette de onun aşın titizliği görülmekte, onun bir rekâtlık vitrin kıyamında yüz ayet okuması eleştirilse de bunun sebebi kendi İçtihadı değil, bizzat Rasûlullah'tan kaynaklanan uygulamadır. Ancak bu konuda cemaatin duru­munu dikkate almak gerekir.

Müsned, III/124, H.no:12187; III/101, H.no:I1921;

Enes b. Mâlik rivayetinin Câbir b. Abdullah el-Ensârî'den şahidi:

Müsned, III/299, H.no:14124; III/308, H.no:14241; III/300, H.no:14136; 111/369, H.no:I4901; III/302, H.no:14175; Bıthâri, Ezan, 60, 63, 66; Edeb, 74; Müslim, Saiât, 178-181; Ebû Dcıvûd, Salât, 67, 124, H.no:599, 600, 790; Tirmizh Cuma, 57, H.no:583; Nesâ'u İmame, 39, 41, H.no:829, 833; İftitâh, 63, 70-71, H.no:982, 995-996; İbn Mâce, İkâme, 10, 48, H.no:836, 986; Dârimî, Salât, 65, H.no:1300; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII/233, H.no:7363; V1II/7, H.no:7787.

Abdurrahman b. Yezid'den şahidi:

Heysemî, hadisin Taberânfııin Kebir'ınde nakledildiğini belirtir ve râvileriııin sika sayıldıklarını ifade eder. Bk. Mecma', TI/119 683 Bk. Nesâİ, es-Sünenü 'l-kübra, 1/446, No: 1424; («l_Ji ^ ı^î uu ı*ii>u y y kSj j^ rLi {)

Kıraat___________________________________________________________239

Rasûlullah yolculukta yatsı namazı kılarken kısa surelerden okudu, ancak ikâmet hâlindeki genel uygulaması evsat-ı mufassaldan okumaktı.684

Bu konudaki rivayetler:

1-Hz. Peygamber cemaatin durumunu dikkate almadan namazı uzatan Muaz b. Cebel'i tenkid etmişti:

Câbir'den:685

Muaz Hz. Peygamberce namaz kılar, sonra gider ve kavmine namaz kıldırır-dı. Bir gece Hz. Peygamber'le yatsı namaz kıldı, sonra kavmine gitti, onlara imam oldu, Bakara süresiyle kıraate başladı, cemaatten birisi ayrıldı ve tek başına kıldı. Cemaat kendisine;

'Münafık mı oldun sen?' deyince şöyle dedi:

'Hayır vallahi, ben Rasûlullah'a gideceğim ve bunu haber vereceğim.' Rasûlullah'ın yanına geldi ve dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Biz gündüz çalışan deve6R6 sahipleriyiz. Muaz seninle birlikte yatsı namazını kıldı, sonra gelip (bize) Bakara suresi ile namaz kıldırdı.'

Bunun üzerine Rasûlullah Muaz'a döndü ve şöyle dedi:

"Ey Muaz ! Sen fitne mi çıkarmak istiyorsun? Şunu oku, şunu okul"

ŞCabir'den gelen diğer rivayette Rasûlullah şöyle dedi:

'Ve'ş-şems/ veduhâhâ, Ve'd-duhâ, Ve'Heyli iza yağşâ, Sebbihisme Rabbike'l-a'la (surelerini) oku! "

2- Rasûlullah'ın yatsı namazında okuduğu bazı sureler:

a-'Ve's-semâi zati'l-burâc' ve 'Ve's-semâi ve't-tank',

b~'Ve't'tini ve'z-zeytûni',

c-'Veşşemsi ve duhâhS ve benzeri sureler,

d-Nisa suresinden yüz ayet,687

e-Tur suresi,

Î-Cuma gecesi689 yatsı namazında Münafikûn,

g-Yatsıda on ayetten aşağı okumazdı,690

h-Orta mufassal surelerden okurdu.691

684  İbn Hacer, Fethıı'l-BÜri, 11/250-251

685   Müslim, Salât, 178 (465); Buharı, Edeb, 74; Ebû Davud, Salât, 124, H.no: 790; İbn Huzeyme, 1/262, H.no;521

686  Metindeki (^^) kelimesi sulamada kullanılan deve, anlamındadır. Bk.Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, IVn$2

687 Müsned Trc. 581/1481-583/1483 arası rivayetler

688 İbn Huzeyme, 1/33, H.no: 523 68y İbn Hibbân, V/149, H.no: 1841

690 Taberâni, V/43, No: 4538

691 Müsned Trc. No: 558/1428

240___________________________________________________________Kıraat

3-Hz. Osman yatsı namazında Münafıkûn ve benzeri evsat-ı mufassal sure­lerden okurdu. 692

4-Abdullah b. Mes'ûd yatsı namazının ilk rekâtında Enfal suresinden başladı ve ını'mel mevlâ ve nt'mennasîr'e kadar geldi, rükûa gitti, ikinci rekâtta da mufas­saldan bir sure okudu.693

5-Başka sahabe ya da tabİûndan daha az ya da daha çok kıraat nakledildi. Ancak akşam namazında cemaat açısından Hz. Peygamber'den nakledilen 'Veşsemsi ve duhâhâ" ve 'Vettini vezzeytûni' gibi kısa sureleri okumak daha uygundur.694 Çünkü cemaatte zayıf, ihtiyar ve hastalar bulunabilir, onların sıkıntıya düşmemesi gerekir. Ara sıra uzun kıldırılabilir, ancak sürekli uzun kıldırmak cemaati bıktırabilir. Bu durumda Rasûlullah ve selefimiz alimleri tarafından tavsiye edilen yer ve duruma göre namazı hafif kıldırmaktır. Ancak bunda da tadil-i erkâna dikkat edilmeli, rükû ve secdeler tam yapılmalıdır. Çünkü Rasûlullah tadil-i erkâna uymadan namaz kılana (j^j JJ İL*ıî JJÂ J^jı) 'Dön ve tekrar namaz kıl! Sen gerçekte namaz kılmadın' buyurdu. O kişi birkaç kere denemesine rağmen güzel kılamaymca Peygamberimiz bizzat kendisi doğrusunu anlatmıştı.695

* Sabah Namazında, Özellikle Cuma Gününün Sabah Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak)

585/1455-Simâk b. Harb Medineli bir kişiden nakletti

696.

692 İbn Ebî Şeybe, 1/370, No: 4252; TirmizU Salât, 114, No: 309'un devamı

m TaberânU IX/263, No: 9309

694Bennâ, age., III/230-231

695 Bu rivayet için bk. Müsned Trc. 481/1351 nolu hadis ve açıklaması

Sened: iL-dı j*ı 'y ji.j ^* _.*_^- J, ,4U_ 'ji- -s^ y\ ıSü. ^JjJ c*i. ju

Sahih: Müsned, IV/34, H.no:16348; Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinİn sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecmu', 11/119. Buradaki müphem sahâbî Câbİr b. Semüra olabilir. Bk.590-59I/I460-1461.hadisler.

Sabah namazı kıraati ile ilgili diğer rivayetler:

a-Sa'd b. Ebî Vakkas'tan (Radıyallahü anlı):

Bk. İbn Mâce, İkâme, 6, H.no:822 (Senedindeki Haris b. Nebhan'tn metruk olması sebebiyle çok zayıftır); Ebû Ya'lâ, 11/135, H.no:813. b-Ebû Hîireyre'den (Radıyallahü anlı):

Müsned, H/472, H.no: 10058; 11/430, H.no:9526; Buhâri, Cuma. 10; Sücûd, 2; Müslim, Salât, 65-67 (ıj/i &'&} ^ir^'j^ octy j* J ji -;ûı ^j jjV' i^Ji ^i j,j2 /ı ^ ^ r^ ~İJ> ^ ''jl");

Kıraat___________________________________________________________241

O kişi (yani sahabi) Hz. Peygamber'in (Saiiaitaha aleyhi ve seiiem) arkasında namaz kıldı ve Rasûlullah'ın sabah namazında 'Kaf vel Kur'âni'l-mecid'

(-l*JJi jî'JÜıj j) ve 'Yasin vel Kur'ânil hakim' (^-SUJi ûî^'ı) ^ surelerini

okuduğunu duydu.

Nesâî, İftitâh, 47, H.no:953; İbn Mâce, İkâme, 6, H.no:823; Dâhini, Vudû', 107, H.no:1047; Tayâlisî, s.313, H.no:2379.

Ebû Hüreyre'den şu rivayet de nakledilir:

Heysemî  bu  rivayetin  Bezzâr  tarafından  nakledildiğini,   ravilerinin  sahih  hadis ricalinden olduklarını söyler. Bk. age,, 11/119.

c-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüma) nakledilen rivayet için bk. 593/1463.hadise bk. d-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anlı):

 ' ji- İ5^"J ^î1 ^ Üjj^ ^j^- j~~»- ^*iî-

 lİ-

Müsned, 1/272, H.no:2456 (İlk rivayet mürseldir, çünkü Ebu'l-Ehvas tabiûndandır. Ancak rivayetin muttasıl olarak şahitleri bulunduğu için sahih li gayrihi sayılır); Abdürrezzak, 11/18, H.no: 2731; Bezzâr, V/34, 133, 231, H.no:1593, 1720, 1842; Taberânî, el-Mu'cemus-sağîr, U/120, 178, H.no:887, 986 (■>.»*—^

İbn Mes'ûd'dan şu rivayet de nakledilir:

 ;*)Uiı .i* j cvjj-J' xjy" '^ ^^ ii'jİ "j/i Jü Heysemî rivayetin Taberânî'nin Kebir'inde nakledildiğini, senedinde Atâ' b. Sâîb'in

bulunduğunu, bu zatın sika olduğunu, fakat ömrünün son döneminde ihtilât ettiğini belirtir.

m., age., 11/119-120.

h-Eaz el-Müzenî'den (Radıyallahü anlı) şahidi:

Heysemî hadisin Bezzâr tarafından nakledildiğini, senedinde Müemmel b. İsmail'in bulunduğunu ve bu râvinin sika olduğunu söyler, fakat hakkında "çok hata yapar" diye tenkidde bulunulduğunu ilave eder. Bk. age., II/l 19. ı-Rifaa el-Ensârî'den (Radıyallahü anlı) şahidi:

oLT ^s. Oj-u tl^*JI ^ ^jü Vj ojLıT j^i. Jj^ ^Jı j \js ^ Jiî ^j tJs. İi\ jJLa  ^1 j! ^jLıi'jl ^ü_, ^a

Heysemî hadisin Taberânî'nin Kebir'inde nakledildiğini, senedinde kendisiyle delil getirilip getirilmeyeceği hususunda ihtilâf olan İbn Lehîa'nm bulunduğunu belirtir. Bk. age., 11/119.

İ-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhüma) şahidi için bk. 594/1454.hadİse bk. ■

242                                                                                                                       Kıraat

586/1456-Amr b. Hureys'ten

Rasûlullah'ı (Saiiaitaiın aleyhi ve seiiem) sabah namazında  'İze'ş-şemsü

küvvirat' (c///" ^Üjı ıij) suresini okurken dinledim, 'Ve'1-leyli iza as ase'

 \i\ jJiij) dediğini duydum.

§Amr b. Hureys'ten (Radıyaiiahuanh) gelen ikinci rivayet: Rasûlullah'ın arkasında namaz kıldım ve onun 'Lâ uksimu bil hunnesil cevaril künnes' (j-^iı /^ ^-SJi* f—if ^) (suresini) okuduğunu duydum.

587/1457-Kutbe b. Mâlik'ten <Rad,yaiiahüanh):m Rasûlullah'ı (Saitaiiaiuı aieyiü ve seiiem) sabah  namazında  'Ve'n-nahle bâsigâtin lehâ tal'ûn nedîd'i (ju*ı £Ü» ı^İ oti-ç J*3ij) okurken dinledim.

697 Sened: *> J. jJ^ii ^

Sahih: Müsned, IV/306, H.no:18639; İkinci tarik: IV/307, H.no: 18643; Benzer rivayetler için bk. IV/307, H.no:18644; Müslim, Saiât, 164; £&h Dâvûd, Salât, 131, H.no:817; A^eraf, İftitâlı, 44, H.no:949; İbn Mâce, İkâme, 5, H.no:817; Dârimî, Salât, 66, H.no:1303 (Sonunda ( ^_i^ '^1^ \>\ j-4uı ıi ^ j Jjîî) ziyadesi ile; Humeydî, 1/258, H.no:567; Ebû Ya'lâ, Mtı'cem, s.237, H.no:290; Affl«ı«/, 111/41, 45, 48, H.no:1457, 1463, 1469. Sabah namazı kıraati İle ilgili diğer rivayetler için bk. 585/1455.hadisin tahrici.

698 Sened: iUii ^ iiî *li ^ î^a* J jl'j ^ ^L. \2%- j^ &1-

Sahih: MhW, IV/322, H.no:I8805; Müslim, Salât, 165-167; Tinnizî, Salât, 111, H.no:306 (Sonunda "birinci rekatta okudu" ziyadesi vardır. Tirmizî "Hadisin Amr b. Hureys, Câbİr b. Semüra, Abdullah b. Sâİb, Ebû Berze ve Ümmü Seleme'den şahidi vardır. Kutbe b. Mâlik hadisi de hasen-sahihtir" der ve şu rivayetlere de işaret eder:

 ^*/ C^   i! ) '/ tf & ^jji

üi", İftitâh, 43, H.no:948; İbn Mâce, İkâme, 5, H.no:816; Dârimî, Salât, 66, H.no: 1301, 1302 (Sonunda "birinci rekatta okudu" ziyadesi vardır); Tayâlisî, s.94, H.no:413; Bezzâr, IX/153-154, H.no:3703-3705; Ebû Ya'lâ, XIl/231, H.no:684I; faberânî, el-Mu'canü'l-kebîr, XIX/17-19, H.no:26, 30-34; Hâkim, IÎ/464, (Hâkim rivayeti sahih saymış, Zehebî de bunu onaylamıştır).

Sabah namazı kıraati ile ilgili diğer rivayetler için bk. 585/1455.hadisİn tahrici.

Kıraat___________________________________________________________243

NOT: Bu rivayetlerden Peygamberimiz'in sabah namazında uzun sureler okuduğu anlaşılmaktadır. Son rivayeti (587/1487) Müslim şu şekilde nakletti:

Jl» L. ı^jji ~İ) LajJjî ^lJjusİ Jlî

Kutbe b. Malik anlattı:699

Namaz kıldım, Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve seiiem) bize namaz kıldırdı, namazda 'Kaf vel Kur'ân'i-1 mecid'den (-l»uı ji^ij j) okumaya başladı ve 'Ve'n-

nahle bâsigât'e (J^ }Ü> ı+İ oii-ı; Jk3ı}) kadar okudu. Ben bu kısmı tekrarlamaya başladım, sonra ne okuduğunu bilmiyorum.

588/1458-Ümmü Hişam bt. Harise b. Nu'man'dan

Ben 'Kaf vel Kur'ânil mecîd' (-l*JJı jr^'ıj j) (suresini) ancak Hz.

Peygamber'in (Saiiaihhu aleyhi ve seiiem) arkasında (namaz kılarken) aldım/öğ­rendim. Rasûlullah onunla sabah namazını kıldırdı.

589/1459-Enes (b. Malik)'ten (Radıyaiiaha anky.

701

m Müslim, Salât, 165 (457); Tinnizi, Salât, 111, H.no: 306; Nesâi, es-Sünenü'l-kübra, 1/329,

H.no: 1022; İbn Huzeyme, 1/264, H.no: 527.

700 Sened: i'J^'jej^'J, J^ >f\ Jii Jı^^ ^.f 'J, j^-'jn v- £ jıi ,SXı 'j- ıjî 1İ*L.j Jn ji jû ^^ ^; !Uû.ı cji.

Sahih: Müsned, VI/463, H.ııo:27501; Benzer rivayetler için bk. VI/463, H.no: 27500 (Cuma günü hutbe irad ederken ezberlediği ifade ediliyor); VI/435, H.no:27328; VI/435-436, H.no:27329:

Af/to/(m, Cenâiz, 98-101; £M Dâvûd, Salât, 223, H.no:1100, 1102; Nesâî, İftitâh, 43, H.no:947; Cuma, 28, 1409; Ahmed eş-Şeybânî, Â/ıâi, VI/137, H.no:3362; 5e>7wH, III/211; Hâkim, 1/284, (Hâkim rivayeti Müslim'in şartına/râvisine uygun olarak sahih saymış, Zehebî de bunu onaylamıştır).

Sabah namazı kıraati ile ilgili diğer rivayetler için bk. 585/1455.hadisin tahriri. 701 Sened: '-Ç^- ı^i-f i^' ü'ji-

Sahih: M«j/i«/, III/200, H.no:13Ü07; Benzer rivayetler için bk. III/l 13, H.no:12055; 111/205, H.no: 13063; III/235, H,no: 13400 (,y ^i-ilJ'j^-j ^^Îî'sCsj Vjûi jX.j çü İı ^ iı J^jî'îCoJis' iÜ* î5C îİı»; 111/247, H.no: 13511:

244___________________________________________________________Kıraat

Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiian) namazı dengeliydi/orta uzunluk­taydı,702 Ebû Bekir de öyleydi. Ömer (b. Hattab) dönemine kadar bu böyle devam etti, o (Ömer) sabah namazını uzattı.

AÇIKLAMA

İmam Müslim de bu rivayeti nakletti, ancak onun rivayetinde şu ziyade bulunmaktadır:

...RasûluIIah (Sattattahü aleyhi ve sellem) 'Semi Allahü limen hamideh' dediğinde doğrulur (o kadar) beklerdi ki biz (kıldığını ya da kılacağını)703 sanki terk etti/unuttu derdik. Sonra secde yapar ve iki secde arasında (o kadar) otururdu ki biz (kıldığını ya da kılacağını) sanki terk etti/unuttu704 derdik.705

Enes b. Malik yaşı küçük sanabil erdendi, burada gördüğü uygulamayı nakletti, yani Rasûlullah'ın namazında kıyam, rükû ve secdeler arasında bir denge vardı, uzunlukları yaklaşıktı. Ancak Hz. Ömer kendi zamanında kıyamı uzattı. Hz. Peygamber'in kıyamının uzun olduğu ya da kısa olduğu namazlar vardı, farz namazlarda cemaat nedeniyle namazı fazla uzatmaz, ama nafile namazlarında kıyam, rükû ve secdeleri uzun tutardı. Enes b. Malik'in burada hangi namazdan bahsettiği açıklanmamış, nafile ya da farz olabilir.

Hz. Ömer'in sabah namazını uzun tutması cemaatin yetişmesi için olsa gerek ve bu, Rasûlullah'ın sünnetine aykın değildir, çünkü RasûluIIah da cemaatin yetişmesi için bazen namazı uzatırdı.706

III/10I, H.no: 11929 (^"j wî-Ji ^j/^'j 4ıi İ> J^ ^ ötr); HI/İ70, H.no: 12670 ( Â J^j ûir fü ^ î-sL- jAÎh Lü-f > jj^j <^- Âı jC); III/I73, H.no:12709; III/179, H.no:12778: 111/205, H.no:13059; III/207, H.no:I3084; III/231, H.no:13347; III/234, H.no:l3382-13383; 111/240, H.no;j3457:

III/262, H.no: 13693-13694; III/276, H.no:13862; III/277, H.no:13880; III/279, H.no: 13900; III/282, H.no:13944; III/233, H.no:13379; III/100, H.no:11906; Buharı, Ezan, 64-65; Wüs//nı, Mesâcid, 188-190, 196; Ebû DâvÛd, Salât, 143, H.no:853; Tlrmiz/, Salât, 61, 159, H.no: 237, 376; Nesâî, İmame, 35, H.no:822; İbn Mâce, İkâme, 48, H.no:985; Dârimî, Salât, 46, H.no: 1263; /bnü'l-Ca'd, s.482, H.no:3349; Ebû Ya'lâ, VI/99, 438, 453, H.no:3360, 3817, 3844.

Sabah namazı kıraati ile ilgili diğer rivayetler için bk. 585/1455.hadisİn tahrici.

702 Ne uzun, ne kısaydı. Bk. Bennâ, III/233

703  Burada iki ayrı takdir yapılmaktadır: O kadar beklerdi ki sanki Öncekini iptal etti ve yeniden başladı, derdik ya da o kadar beklerdi ki sanki sonrakini terk etti, derdik. Bk. Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, IÎI/64

704  Müslim'in diğer rivayetinde, râvi, Enes b. Malik'in kıldığı namazı tarif ederken ( J^ <y-

^-j ji jîiüı) hatta onu gören unuttu derdi, lafzını kullandı. Bk. Müslim, Salât, 195 (472)

™ Müslim, Salât, 196(473) 706Benna,age.,III/233

Kıraat                                                                                                           245

590/1460-Simâkb. Harb anlattı707:

Câbir b. (Semüra)'ya (RadıyaiiaM anh) Hz. Peygamberdin namazını sor­dum, o şöyle dedi:

'Hz. Peygamber (SaiUtitaha aleyhi w seiiem) namazı hafif kılardı, onların namazı gibi kılmazdı.'

(Râvi Simâk) anlatmaya şöyle devam etti:

'Câbir'in bana haber verdiğine göre Rasûlullah sabah namazında 'Kaf ve'1-Kur'âni'l-mecîd' ve benzeri sureler okurdu.

591/1461- Câbir b. Semüra'dan

708

707 Sened: L^> 'J, ÎJU- üüi. ^ij vs'ji yfc fi £%■

Sahih: Müsned, V/90-91, H.no:20735; Benzer rivayetler için bk. V/103, H.no:20887; V/102, H.no:20867; V/91, H.no:20737 (Başında C^-^ ^k J- fac*i j Xİ >jı j^ û p^j & iûı jû» iı J^j jır)

ziyadesi  ile);  V/105,  H.no:20901  (biraz önce verdiğimiz ziyade burada rivayetin sonunda geçmektedir); Müslim, Salât, 168-169; Mesâcid, 286; Ebû Dâvûd, Tatvvu', 12, H.no:1294; Tirmizî, Cuma, 59, H.no:585; NesâU Sehv, 99, H.no:1355-1356. Ebû Hüreyre'den şahidi için bk. Müsned, 11/472, H.no: 10053, 10055;

Sabah namazı kıraati ile ilgili diğer rivayetler için bk. 585/1455.hadisin tahrici.

Ayrıca 173/1043.hadisle birlikte değerlendiriniz. Sened: Jyü »^ 'J>. '^ ^j» iii ^^ jı jll, ^p Jjı^-i isi*, ^i ^! L^s'j j^vı ır^i.f ji;^ı ili. cöi

Sahih: Müsned, V/104, H.no:20893; Taberânî,    el-Mu'cemü'I-kebîr, 11/222, H.no:19!4; Hâkim, 1/240, (Hâkim rivayeti sahih saymıştır); Beyhakî, 1II/119.

Heysemî Câbir b. Semüra'dan nakledilen şu rivayetlere de işaret eder:

Bu rivayetlerin ilki için "Sahih hadis ricali İle nakledildi", diğeri için ise "Senedinde Yakup b. Humeyd b. Kâsib var, birçok âlim zayıf saydı. İbn Hıbbân Sİkât'ta zikretti. Diğer

246___________________________________________________________Kıraat

'Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) namazlan sizin bugün kıldığınız gibi kılardı, ancak o hafif kılardı. Onun namazı sizin namazınızdan daha hafifti, sabah namazında 'Vakıa' ve benzeri sureler okurdu.1

592/1462-Ebû Berze el-Eslemî'den (Radıyaüaha anhy™ Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) sabah namazında altmış ile yüz arasında (ayet) okurdu.

593/1463-lbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüma)'.

710

râvileri sahih hadis ricâiindendir" der. Bk. Mecma', 11/119. Hadisin tahrici için bk. 590/1460. hadis.

Sabah namazı kıraati İle İlgili diğer rivayetler İçin bk. 585/1455.hadisin tahrici. w Sened: J14U.1 ^ jC- 'J- ^' Jt-X- ^' ^ıJ^ 'Jı '^S &*-

Sahih: Müsned, IV/419, H.no:19652; Benzer rivayetler için bk. IV/419, H.no:19653; İV/420, H.no:19655; IV/423, H.no:19682, 19684; IV/424, H.no:19688; IV/425, H.no:19697; Mâlik, Salâtü'l-leyl, 6 (Saîd b. Müseyyeb'in sözü (maktu1) olarak); Buharı, Mevâkît, 13, 23, 39; Müslim, Salât, 172; Mesâcid, 236; Ebû DâvÛd, Salât, 3, H.no:398; Tinnizî, Salât, II. H.no: 168 (Aişe ve İbn Mes'ûd'dan da şahidin bulunduğunu, Ebû Berze rivayetinin ise "hasen-sahih" olduğunu söyler); Nesâî, Mevâkît, 2, 16, 20, H.no:493, 523, 528; İftitâh, 42, H.no:946; İbn Mâce, Salât, 3, 12, H.no:674, 701; İkâme, 5, H.no:818; Darımı, Salât, 66, H.no:1305; Taberânî, el-Mu'cemü's-sağîr, 11/248, H.no:l 109; Rûyânî, Müsned, 11/25, H.no:763.

Ayrıca karşılaştırınız 96/966, 102/972 ve 147/1017.hadisIer. Sabah namazı kıraati ile ilgili diğer rivayetler için bk. 585/1455.hadisin tahrici.

Sened: ^.ıi Jı j- p* J, -U- j* j^ ,X-i y- S^> </&- £i ^ J^. ^^~

Sahih: Müsned, 1/226, H.no: 1993;'Benzer rivayetler için bk. 1/354, H.no:3325; 1/340, H.no:3160; 1/361, H.no:3404; Hadisin sadece ilk bölümünün nakledildiği rivayetler: 1/307, H.no:2800; 1/315, H.no:2908; 1/272, H.no:2456-2457; 1/328, H.no:3040; V334, H.no:3096-3097; 1/354, H.no:3326; İbn Ebi Şeyhe, 1/471, H.no: 5447; Müslim, Salât, 64 Ebû Davud, Salât, 211, H.no: 1074; ibn Huzeyme, 1/266, H.no: 533. İbn Abbas'tan nakledilen bir diğer rivayet için 555/1425.hadise bk.

İbn Abbas'tan nakledilen bir başka rivayet ise şöyledir:

Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde hakkında tenkid bulunan İbn Lehîâ'nın varlığını belirtir. Bk. Mecma', II/l 19. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.

Sabah namazı kıraati İle ilgili diğer rivayetler için bk. 585/1455.hadisin tahrici.

Kıraat___________________________________________________________247

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) Cuma gününün sabah namazında 'Elif lâm mim Tenzil' ve 'Hel etâ' surelerini, cuma namazında ise Cuma suresi ile 'İza câeke'l-münafikûn'u okurdu.

594/1464-İbn Ömer'den (Radtyallahüanhfima)?11

Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) arkasında üç kere namaz kıldım, farz namazda Secde suresini okudu.

NOT: İbn Ömer bu rivayette hangi namaz olduğunu açıklamadı, ancak önceki İbn Abbas rivayetinden bunun da sabah namazı olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü 'Elif lâm mim, Tenzil' diye başlayan sure Secde süresidir. Bu nedenle Bennâ tertibinde bu rivayeti sabah namazı kıraati bölümünde aldı.

Bu konuda başka sahabilerden gelen benzer rivayetler bulunmaktadır:

Ebû Hüreyre'den:

'Hz. Peygamber Cuma gününün sabah namazında 'Elif lâm mim, Tenzil' ve 'Hel etâ ale'l-insan' surelerini okurdu.'712

Bu hadisi İbn Abbas713, İbn Mes'ûd,714 Hz. Ali715 ve Ebu'I-Ehvas716 gibi râvilerde nakletti.

711

Sened:

Hasen: Müsned, II/115, H.no:5957; Senedinde zayıf bir râvi olan Câbİr el-Cu'fî bulunmak­tadır. Benzer rivayetin mütâbİ olduğu görülmektedir. Fakat bunun senedinde de inkıta vardır:

l j Jlİ ■'■* ' "   '   *;î'; <ff

Bk. 11/83, H.no:5556; Ebû Dâvûd. Salât, 127, H.no:807. İbn Ömer'den nakledilen bir başka rivayet ise şöyledir:

Heysemî hadisin Taberânî'nin Kebir'inde nakledildiğini, senedinde Cafer b. Ebû Cafer'in bulunduğunu, bu râvinin zayıf oluşu hakkında İcma edildiğini söyler. Bk. Mecma', 11/120. Eserinin bir başka yerinde ise Câbir el-Cu'ff nin varlığına işaret ederek Şu'be ve Sevrî'nin hu zatı sika sika saymasına rağmen hakkında tenkidin bulunduğunu söyler. Bk. age., 11/285;

Sabah namazı kıraati İle İlgili diğer rivayetler için bk. 585/1455.hadisİn tahrici.

712 Ahmed b. Hanbel, 11/472; Buharı, Cum'a, 10

713 İbn Ebi Şeybe, 1/471, H.no: 5447; Ahmed b. Hanbel, 1/354; Müslim, Salât, 64 (879); Ebû Davud, Salât, 211, H.no: 1074; İbn Huzeyme, 1/266, H.no: 533; Ayrıca bk. Müsned Trc. H. No: 593/1463

714  Taberanî, el-Mu'cemu's-sağîr, 11/120, H.no: 887 (Heysemi, bu rivayetin ricalinin sika olduğunu belirtti. Bk. Mecma', 11/168)

715 Taberanî, el-Mu'cemu'l-evsaty VII/8, H.no: 6693 (Heysemi, zayıf dedi. Bk. Mecma', ü/169)

71 Abdürrezzak, 11/18, H.no: 2731; Ahmed b. Hanbel, 1/272; Bu rivayet mürseldir, çünkü Ebu'I-Ehvas tabiûndandır. Ancak rivayetin muttasıl olarak şahitleri bulunduğu için sahih li gayrihi sayılır. (Bk. Müsned, Thk: Şuaybu'l-Arnavut, IV/268)

248___________________________________________________________Kıraat

AÇIKLAMA

Bu konudaki hadisler sabah namazında kıraati (Kur'ân okumayı) uzatmanın müstehab olduğuna delâlet etmektedir. Ancak cemaat içinde ihtiyar ya da hasta gibi özürlüler varsa imamın kısa mufassal surelerden okuması efdaldir. Çünkü Rasûlullah böyle yapardı ve o bizim önderimizdir.

ŞRasûlullah'ın sabah namazında okuduğu bazı sure ya da ayetler:

l-'Kafvel Kur'âni'l- mecid1 ve 6 Yasin ve'l-Kur'âni'l-hakim*

2-iîze'ş-şemsü küvviraf

3-'Lâ uksimu bi'l-hunnesil cevari'l-künnes'

A-'Kafvel Kur'âni'l- mecid' ve benzeri sureler,

5->Vakıa' ve benzeri sureler,

6- Altmış ile yüz ayet arasında okurdu.717

7-Uzun mufassal surelerden okurdu.718

8-7za zülzileti'l-ardu zilzaleha' '

9-Rum suresi,720

§Bazı sahabilerin sabah namazında okudukları sureler:

1-Hz. Ömer Kehf\t Yusuf surelerini okudu.721

-Hz. Ömer sabahın birinci rekâtında Bakaramdan yüz yirmi ayet, ikinci rekâtta mesânîden bir sure okudu.722

2-Hz. Osman KM,¥«/"suresini çok okurdu.  "

3-Abdullah b. Mes'ûd sabahın birinci rekâtında Enfat'den kırk ayet, ikinci rekâtla mufassaldan bir sure okudu.  4

4-Abdullah b. Ömer yolculukta kıldığı sabah namazında mufassaldan ilk on sureden okurdu.

725

§Cuma gününün sabah namazında Rasûllah'ın okuduğu bazı sureler:

l-Felak ve Nas sureleri,7213

2-'Elif lam mim Tenzil' ve ıHel etâ ale'l-insan' sureleri.

Irâkİ şöyle dedi: 'Sahabeden bu şekilde ('Elif lâm mim' ve 'Hel etâ1) ile namaz kılan Abdullah b. Abbas ve tabiundan İbrahim b. Abdurrahmanb. Avf tır. Bu ayrıca İmam Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'in de görüşüdür. Ancak İ. Malik bunu (uzun okumayı) mekruh görmüştür.*72 Bazı alimler, bu iki sure ile Cuma günü sabah namazı kılmanın müstehab olduğunu zikretti. 2

717 Müsned Trc. 585/1485-592/1492 nolu hadisler.

718 Müsned Trc. H.no: 558/1428

719 Ebü Davud, Salât, 130, H.no: 816

720 Nesâi, es-Sünenü'l'kübra, 1/328, H.no: 1018-1019

721  Tahâvî, Şerhu meâni'l-Ûsâr, 1/180

722 Buharı muallak olarak, Ezan, 106

723  Malik, Salât, 7 (35)

724 Buharı muallak olarak. Ezan, 106

725 Malik, Salât, 7 (36)

126 Nesâi, age., 1/330, H.no: 1026

727  Müsned Trc. H.no: 593/1493

728 Şirbînî, Muğni'l-muhtac, 1/163; Desûkî, Haşiye, 1/242; Bennâ, age., 111/234

729  İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 11/378

Kıraat___________________________________________________________249

§Bazı sureleri belli namaz vakitlerine tahsis etmede ihtilaf edildi: I-Hanefî, Şafiî ve Hanbelîlerde caizdir. 2-Malikîlerde bu konuda iki görüş vardır.730

§Cuma günü sabah namazında secde ayeti okunduğunda secde etmek konusunda alimler ihtilaf ettiler. İbn Hacer dedi ki: Hz. Peygamber'in Tenzil sure­sini (Elif lâm mim Tenzil'i) okuduğunda secde ettiğine dair bir açıklama bulun­mamaktadır. Ancak.

1-îbn Ebî Davud'un Kİtabu'ş-Şeria'sında. Said b. Cübeyr yoluyla İbn Abbas'tan yapılan nakil:

'Cuma günü sabah namazında Rasûlullah'a ulaştım, içinde secde olan bir sure okudu ve secde etti.'

2- Taberâni 'el-Mu'cemu's-sağir'inde Hz. Ali'den nakletti:

'Hz. Peygamber cuma günü sabah namazında Tenzilü's-secde suresinde

secde etti.

731

§Hz. Peygamber'in cuma günü sabah namazında Tenzil suresine devam etmesinin nedeni, bu surede insanın yaratılışından bahsedilmesi ve Hz. Adem'in cuma günü yaratılması olabilir.732

Irâkî şöyle dedi: 'Bu şekilde Hz. Ömer, Osman, İbn Abbas, İbn Mes'ûd, İbn Ömer ve Abdullah b. Zübeyr namaz kıldılar (secde yaptılar).'

Hafi namazda secde ayetlerinin okunması ve secde yapılması İmam Şafiî ve Ahmed'e göre caizdir. Bazılarına göre bu kıraat ve secde mekruhtur ki bu, İ. Ebû Hanife, Malik ve bazı Hanbelİlerin görüşüdür. Çünkü cemaat imamın ne okuduğunu bilmediği için direk secdeye gitmesinden yanıldığını zannedebilir ve bir karışıklık doğar. İ. Malik'e göre mufassal surelerde secde yapılmaz.7 ~

Bennâ şöyle ekledi: 'İmam Malik'in bu secdeyi mekruh görmesinin sebebi ava­mın bu secdeyi farz olarak telakki etmesi, secde ayeti olsun ya da olmasın mutlaka secde yapılacağını zannetme endişesidir. Çünkü bu İmam mezhebini Sedd-i zeria üzerine kurmuştu. Nitekim onun korktuğu da gerçekleşti, bizzat ben avamdan bazı Şafiîlerin secde yapmayan her imama kızdıkları ve namazlarını iade ettiklerini gördüm. Bu nedenle Şafiî imamlarının başka sureler/ayetler okuyarak secdeyi terk etmeleri doğru olur ki zihinlerdeki bu hatalı düşünceler zail olsun. Doğrusunu Allah bilir.734'

* Genel Olarak Namazda Kıraat (Kur'ân Okumak)

730  Kâsâni, Bedâitı's-sanai', 1/205-206; İbn Kudame, Muğni, 1/535-536; Şirbînî, age., 1/163; Desûkî, age., 1/242

731 Taberânî, eî-Mu'cemu's-sağîr, 1/287, H.no; 473 (Zayıf)- Bk. Bennâ, age., 111/235

732  İbn Hacer, age., 11/379

733 Kâsânî, age., 1/193; İbn Kudame, age., 1/654; Desûkî, age., 1/310

734 Bennâ, age.. HI/235

250________________________________________________________________Kıraat

Allah Teâlâ buyurdu:

"...Namazında sesini (fazla) yükseltme, fazla da kısma; ikisi­nin arası bir yol izle/ (İsra, 17/110)

Allah Teâlâ buyurdu:

'Bir kısmı hariç, geceleri (namaza) kalk. (Gecenin) yarısını

yahut  bunu  biraz  eksilterek ya  da  çoğaltarak  (ibadetle  geçir). Kur'an'ı da ağır ağır oku.' (Müzzemmil, 73/2-4)

595/1465-Hz. Ali'den (RadtyaltahU anhyP5

'Ebû Bekir (namazda) Kur'ân okurken sesini kısardı, Ömer seslice okurdu, Ammar ise bir bu sureden bir şu sureden alarak okurdu. Bu durum Hz. Peygamber'e (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) anlatıldı. Rasûlullah Ebû Bekir'e: "Niçin sesini kısarak okuyorsun?" deyince o: 'Ben münâcat ettiğime (Allah'a) duyuruyorum' dedi.'

■ Sened: ^l» j, ^ ^ ^ ju—; ^> ^ ^; ^jj- ^j-y. y. Sahih: Mü'sned, 1/109, H.no:865; Makdisî, Muhtara, 11/397-399, H.no:785-787; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Mecma', 11/266.

Kıraat___________________________________________________________251

Rasûlullah Ömer'e:

"Niçin seslice okuyorsun?" deyince o:

'Şeytanı kaçırıyor ve uyuyanı uyandırıyorum' dedi.

Rasûlullah Ammar'a:

"Sen niçin bir şu sureden, bir bu sureden alarak okuyorsun?" diye sordu. Amman

'Kur'ân'da olmayan bir şeyi ona karıştırdığımı duyuyor musun? (Ey Allah'ın Rasûlü!)' deyince Rasûlullah;

"Hayır" dedi ve ekledi:

"O hâlde bunların (bu okuyuşların) hepsi güzeldir."

AÇIKLAMA

Yukarıdaki rivayette üç farklı okuyuş nakledilmiştir.

1-Hz. Ebû Bekir'in okuyuşu: Kısık sesli olup kendisine münâcat edilen Allah'ın yüksek sesle duyurulmaya ihtiyacı olmaması ve her şeyi bilmesinden dolayıdır. Allah Teâlâ buyurdu ki:

'Rabbin elbette onların kalplerinin gizlediklerini de, açıkladıklarını da bilir.'

(Necm, 27/74)

2-Hz. Ömer'in okuyuşu: Gür sesli bir şekilde olup, şeytanı ve vesvesesini kaçırtmak, mescidde uyuyanları uyandırmak içindir.

3-Ammar'ın okuyuşu: Farklı ayetleri bir araya getirerek okumaktır ki hep­sinin Kur'ân'dan olması ve Kur'ân'ın farklı şekilde taranmasını amaçlamaktadır.

Rasûlullah üç okuyuş şeklini de onaylamış ve güzel olduğunu beyan etmiştir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken şudur: Rasûlullah önce onlara bunun sebebini sormuş ve onların niyetlerinin sahih olduğunu görmüştür. Rasûlullah burada olduğu gibi her zaman olayları çok iyi analiz eden ve insanları anlamaya çalışan bir kişiydi.

§Bu rivayet bazı farklılıklarla da nakledildi:

1-Ebû Katâde'den gelen rivayette yukarıdakinin benzeri zikredildi, ancak Ammar'la ilgili konuşma geçmemektedir.736

2- Ebû HUreyre'den gelen rivayette aynısı nakledildi, ancak bu rivayette Ammar yerine Bilâl geçmektedir. Bu rivayetteki farklı kısım):

Rasûlullah Hz. Ebû Bekir'e:

"Sesini biraz yükselt!" dedi. Hz. Ömer'e:

"Biraz sesini indir!" dedi.737 Bilâle de şöyle dedi:

116 Ebû Davûcl, Tatavvu', 25, H.no: 1327; Tinnizi, Salât, 212, H.no: 447; Müstedrek, 1/154, H.no:1168 (Hakim, Şeyhaynİn tahriç etmediği bu rivayet Müslim'in şartına uygun olarak sahih, olduğunu söyledi.); İbn Huzeyıne, 11/189. H.no: 1161; (Ebû Davud, Tirmizi ve İbn Huzeyme bu rivayeti gece namazında kıraat başlığı altında zikrettiler.) 737 Şöyle ekledi:

252___________________________________________________________Kıraat

"Ey Bilâl! Seni dinledim, sen de bir şu sureden, bir bu sureden okuyorsun. Bu, Allah'ın birbirine kattığı güzel sözdür." Sonra şöyle buyurdu:

7 İR

"Hepiniz isabet ettiniz (doğru yaptınız).'   '

596/1466-Katâde anlattı739:

Enes b. Malik'e {Radıyaüahuanh) Rasûlullah'ın kıraatini sordum, o şöyle dedi:

'Rasûlullah (Saitaitahü aleyhi ve selle,») kıraatte sesini uzatırdı/yükseltirdi740.'

NOT: Buhari bu rivayetin benzerini nakletti, ancak onda şu ziyade bulun­maktadır:

Katâde'den:74'

Enes b. Malik, Hz. Peygamber'in kıraati nasıldı, diye sorulunca şöyle dedi:

'Kıraatte (sesini) uzattı. Bismillahİrrahmanirrahîm'İ okudu; (burada) Bismillah dediğinde uzattı, er-Rahman dediğinde uzattı, er-Rahîm dediğinde uzattı.'

İbn Hacer şöyle dedi: 'Buradaki uzatma şu şekildedir; Bismillah dediğinde lafzatullahtaki lamı (J) uzattı, er-Rahman dediğinde mîmi (f) uzattı, er-Rahîm

dediğinde hayı (c) uzattı.'742

597/1467-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhiima):

743

738  Ebû Davûd, Tatavvu', 25, H.no: 1330 (Ebû Davud bu rivayeti 'Gece Namazında Kıraat' başlığı altında zikretti.)

739 Sened: }j£- 'j ^> Cji- Jıi "^"} &*-

Sahih: Mü'sned, III/119, H.no:12137; Benzer rivayetler için bk. III/131, H.no:12281; III/192, H.no: 12936; III/289, H.no:14009; III/127, H.no:12223; 111/198, H.no: 12984; Buhârî, Fezâilü'I-Kur'ân, 29; Ebû Dâvûd, Vitir, 20, H.no:1465; Nesâî, İftitâh, 82, H.no:1012; İbn Mâce, İkâme, 179, H.no:1353.

740 Uzatndı. (Bk. Bennâ, agc, İÜ/236); Yükseltirdi. (Bk. Mübarekpûrî, Tuhfetü'l-Ahvey, 11/59)

741 Buhari, Fedâilü'l-Kur'ân, 29

742 İbn Hacer, Fethıı'l-Bâri, IX/91

743 Sened:    £            J                     1     &         &

Kıraat___________________________________________________________253

Rasûtullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) evde (kıldığı) gece (namazındaki) kıraati odadaki kişinin duyacağı kadardı.

598/1468-İbn Ebî Müleyke Hz. Peygamber'in eşlerinden birisinden nakletti.744 (Râvilerden) Nafı ekledi: zannedersem o Hafsa (annemizdi), dedi.

Kendisine (Hafsa'ya) Hz. Peygamber'in (Saitaiiahn aleyhi ve setiem) kıraati sorulunca dedi ki:

'Siz ona güç yetiremezsiniz.' Ona:

'Onun kıraatini bize haber ver!' denilince Hz. Hafsa ağır ağır745 okudu.

§(Râvilerden) Ebû Âmir yoluyla Nâfi'den: Bize İbn Ebî Müleyke şöyle nakletti:

'el-HamdüH'lIahi Rabbi'l-âlemîn (dedi,) sonra durdu ve er-Rahmani'r-rahîm (dedi), sonra durdu ve Mâliki yevmi'd-dîn (dedi).

Sahih: Müsnecl, 1/271, H.no:2446; Ebû Dâvûd, Tatavvu', 25, H.no:1327 (Münzirî rivayet hakkında şunları söylemektedir: "Abdurrahman b. Ebu'z-Zinâd Abdullah b. Zekvân (v.174) hakkında tenkid vardır. Buharı bu râvi ile delil getirmiştir. Eleştirilere rağmen sika biridir."). İsmi zikredilen bu râvî hakkında Ali b. el-Medîni: "Medine'deki rivayetleri sahihtir, Bağdad'a geldikten sonra hafızası zayıflamıştır" der. Buhârî 10, Tirmizî 14, Ebû Dâvûd 18, İbn Mâce 11, Dârimî 8, Ahmed b. Hanbel ise 81 rivayetini nakleder. Tirmîzî rivayetlerinin bir kısmını hasen, bir kısmını da sahih saymıştır. Sened: £*ıî \?&~ s& y\'} '}* J_ am; 'j. ^Tj £ai.

Sahih: Müsned, VI/288, H.no:26350; Benzer rivayetler için bk. VI/285, H.no:26321-26323; VI/286, H.no:26331; Mâlik, Cemaat, 21; Müslim, Müsâfırûn,  118;  Tirmizî, Salât,  158, H.no:373; Nesâî, Kıyam, 19, H.no:1656; Dârimî, Salât, 109, H.no: 1392; İbn Huzeyme, 11/238, H.no: 1242. Heysemî rivayetin sahih hadis ricali ile nakledildiğini söyler. Bk. Mecma', 11/108. Ayrıca 519/1389.hadİsin tahricine bk.

745 Teressül (J-/i>) tertîl demektir ki ağır ağır okumak anlamına gelir. Bk. İbn Manzûr, Lİsanii'I-Arab, XV26S

254                                                                                                                       Kıraat

AÇIKLAMA

Hz. Peygamber'in namazlarım, Özellikle gece namazlarını temiz eşleri bize nakletti. Rasûlullah'ın gece namazlarını ağır ağır, dinlene dinlene kıldığı anlatılırken onun kıraatinin de ağır ağır olduğu belirtildi.

Bir başka rivayette Ümmü Seleme annemiz Hz. Peygamber'in kıraatinin ağır ağır olduğunu anlattı.

Ya'lâb-Memlek'ten:746

Ya'lâ, Ümmü Seleme annemize Hz. Peygamber'in kıraatini ve namazını sorunca o şöyle dedi:

'Siz onun namazını ne yapacaksınız? (Aynısını kılabilecek misiniz?) Hz. Peygamber (gece) namaz kılar, sonra namaz kıldığı kadar uyur, sonra uyuduğu kadar namaz kılar, sonra namaz kıldığı kadar (tekrar) uyurdu ve bu şekilde sabaha ulaşırdı.'

Sonra Ümmü Seleme Hz. Peygamber'in kıraatini vasfetti; baktık ki Ümmü Seleme harf harf gözükecek şekilde (ağır ağır) okuyor.

§İbn Ebî Müleyke'den gelen diğer rivayette bu vasfetme şekli açıklanmaktadır.

Abdullah b. Ebî Müleyke'den:747

Ümmü Seleme annemiz Hz. Peygamber'in kıraatini (şöyle) zikretti; Bismilla-hirrahmanİrrahîm, el-HamdüliIlahirabbilâlemin, er-Rahmanirrahîm, Melikiyevmiddîn şeklinde ayet ayet keserek okudu.

(Râvi) Ebû Davud ekledi: Ahmed b. Hanbel; önceki kıraatin Mâlikiyevmiddin (şeklinde) olduğunu söyledi.

ŞTirmizi, İbn Ebî Müleyke'den gelen bu rivayetin garib olduğunu ve senedinin muttasıl olmadığını belirtti. Çünkü ona göre İbn Ebi Müleyke, bunu Ya'lâ tarikiyle Ümmü Seleme annemizden almış olabilir.748 Ancak Ebû Davud sarihi Azimâbâdİ, Tirmİzi'nin bu görüşünü tenkid etti ve İbn Ebî MUleyke'nİn otuz sahabeye ulaştığını ve Hz. Aişe, Ümmü Seleme, Esma ve İbn Abbas'tan rivayetlerde bulunduğunu, Ebû Hatim ve Ebû Zür'ân'ın kendisine sika dediklerini belirtti.749

§Ahmed b. Hanbel'in yukarıdaki rivayetinde Hz Peygamber'in eşinin ismi zikredilmemekte, ancak râvilerden Nâfı bunun Hafsa annemiz olduğunu belirt­mektedir. İbn Ebî Müleyke'nin Ya'lâ tarikiyle naklettiği ve ayrıca bizzat kendisinin naklettiği mezkur rivayetlerde Ümmü Seleme annemizin ismi açıklanmaktadır. Bu

746  Tirmizu Fedâilü'I-Kur'ân, 23, H.no: 2923 (Tirmizi, bu rivayet için Hasen Sahih, dedi.); Nesâi, es-Sünenü'1-kübra, 1/432, H.no: 1375

747 Ebû Davud, HurÛf ve Kırâât 1, H.no: 4001; Tirmizi, Kıraat 1, H.no: 2927

748  Tirmizi, Kıraat 1, 2927 nolu rivayetin değerlendirmesi 749Azimâbâdİ, Avnü'l-Ma'bûd, XI/24

Kıraat___________________________________________________________255

rivayetler tek olayı da, farklı farklı olayları da nakil olabilir, doğrusunu Allah bilir. Ancak kesin olan şu ki Hz. Peygamber'in namazı ve kıraati ağır ağırdı.

599/1469-Ümmü Hâni (bt. EbîTalib)'den (Radıyaiiahtı anhâ)-750 Kabe'nin yanında bulunan Hz. Peygamber'in (Saiiaikıhu aleyhi ve Kur'ân okumasını ben gece yarısı evimin damından duyardım.

600/1470-Ebû Leyla'dan (Radıyaiiahu «»/o:751

Rasûlullah'ı (Saiuuuthu aleyhi ve selimi) farz dışında bir namaz kılarken kıraatini işittim, cennet ve cehennemi anlatan ayetlere geldiğinde şöyle dedi:

"Ateşten (cehennemden) Allah'a sığınırım. Vay/Vah752 o cehennem­liklere!"

 Sened:    }' tj__J ij^- ji Jj*i j± !uikij uı '^jy jı*

Sahih: Müsned, VI/341-342, H.no:26774; Benzer rivayetler için bk. VI/343, H.no:26785; VI/424, H.no:27255; Tirmizî, Şemail, s.253, H.no:301; Nesûî, İftitâh, 81. H.no:1011; An Mâce. İkâme, 179, H.no:1349 (İsnadı sahih, râvilerİ sika bir rivayettir).

751 Sened: 'Ji J J, ^> & > ^ı ^ 'j- J} ^ $ ^ yr} ı&.

Sahih: Müsned, IV/347, H.no:18956; £öû IWvÖrf, Salât, 149, H.no:88l; Ah Mâce, İkâme, 179, H.no:1352. Vekî'nin Şeyhi İbn Ebî Leylâ sebebiyle hadis hasen sayılmış olsa da bu râvinin Müslim'in Sahihinde rivayetleri bulunmaktadır.

752 Metinde geçen veyh (^j) ve veyl (Jjj) kelimelerinin manaları birbirine yakındır, ancak bazı

alimlere göre veyh kelimesi acıma duygusu için veyl de azap için kullanılır. (Bk. Razi, Muhtar, 739)

256Kıraat

601/1471-Huzeyfe (b. Yeman)dan

Rasûlullah (SaiiaUahu aleyhi ve seitem) kıraatte (Kur'ân okurken) rahmet âyetine geldiğinde onu (rahmeti) istedi, azap zikredilen ayete geldiğinde ondan (azaptan) Allah'a sığındı, içinde izzet ve celal sahibi Allah'ı tenzih bulunan bir ayete geldiğinde de Allah'ı teşbih etti (şanının yüceliğini zikretti).

AÇIKLAMA

Huzeyfe b. Yeman rivayeti uzun bir hadisin bölümüdür, bu hadisin tamamı 'Gece Namazı' konusunda gelecektir. Bu hadislerden Rasûlullah'ın namazda Kur'ân okurken ağır ağır ve düşünerek okuduğu anlaşılmaktadır. Ayetlerin durumuna göre onun tavrı değişiyordu; rahmet ayetleri geldiği zaman Allah'tan rahmet isteyen, azap ayetlerinde ise azaptan Allah'a sığınan, Allah'ın şanına karşı olan hareketleri kına­yan ayetlere geldiğinde Allah'ı teşbih eden (şanının yüceliğini zikreden) bir Peygamber ile karşı karşıyayız. Her konuda olduğu gibi kıraatte de önderimiz Rasûluliah'tır. Ancak nafile namazlarda ağır ağır ve uzun sureler okuyan Rasûlullah'i farz namaz­larda cemaate ağır gelmemesi için daha hafif şekilde okuduğunu ve kıldırdığını görmekteyiz. Peygamberimizin bu hareketi ümmetine olan şefkati ve onları düşün­mesinden kaynaklanmaktadır.

ŞTesbih, Allah'ı şanına uygun olmayan her türlü noksanlıktan tenzih etmek ve ortağı olmadığını ikrar etmektir. Teşbih denildiğinde içinde teşbih kelimesi geçen

Sahih: Müsne'd, V/384, H.no:23154; Benzer rivayetler için bk. V/382, H.no:23133 (635/1505. hadis); V/388, H.no:23193; V/390, H.no:23204; V/394, H.no:23237; V/396-397, H.no;23256; V/397, H.no:23260; V/398, H.no:23268; V/400, H.no:23292; V/401, H.no:23304; Müslim, Müsâfirûn, 203; Ebû Dâvûd, Salât, 147, H.no:871, 874; Tirmizî. Salât, 79, H.no:262 (hasen-sahih); Nesât, İftitâh, 77-78, H.no:I006-1007; Tatbik, 9, 25, 74, 86, H.no:I044, 1067, 1131, 1143; Kıyam, 25, H.no:1662-1663 (Nesâî bu rivayet hakkındaki kanaatinin mtirsel olduğunu söyler); İbn Mâce, İkâme, 20, 23, 179, H.no:888, 897, 1351; Dârünî, Salât, 69, 76, H.no: 1312, 1330; Humeydî, 1/210, H.no:1442.

Rükûda okunacak dualar ile ilgili bölümde benzeri zikredilecektir. Bk. 635/1505.hadİs. Hadisin tamamı ileride gece namazı konusunda zikredilecektir;

tŞ~ji cJİi ^^lîSlil ii(' ^jir- J^ pj' iîr'jj' ölii üÜ.1 'j^'j âJj' (Ja- Ijü ijîpl rf^ü Jl* *Q ol; pi^-j Çli- il ^e ıeî3< 'tj

*5"j ^ Jli liı'jîi t\LJ> i'jy- ^H»ı fi Jü (*S^J oli> Jlj 14*^- &*~ •J'^A-6 J1 >'jy ^=*'

Bk. 1012/1882. hadis. Hz. Âişe'den de nakledilen benzer rivayet için bk. 1034/1904. hadis. RUku'dan " îiJ- 'J. i' ^ " diyerek kalktıktan sonra okunan dualar ile ilgili rivayetler: a-Huzeyfe'den: (CİÜ') ^'jKiı'j ^^»j o/iiı ^i & !£İ\) Bk. Müsned, V/388, H.no:23193;

b-Abdullah b. Ebû Evfâ'dan: (Ü; .^i > ili ıi tj.j ^.jVı =>j ^ıiLjı e> ili-ı iü ur, ^|u>)

Bk. Müsnerf, IV/353, H.no:19005-19006; ' c-Ebû Saîd el-Hudrî'den:

 iu u)Tj i^jı jü c j^-\ jiiı j tat ji( jûj ([^i ^. iİi ıi \y} jp'}i\ ',ys oi^ıln îj* iu-ı ijj Cj J-ijj'

Bk. M«™M IH/87, H.no; 11766-11767.

Kıraat_______________________________________________________257

zikirler yanında diğer zikirler ve nafile namaz da anlaşılabilir. Bunu cümlenin duru­mundan anlarız.754

§Bu babda geçen rivayetlerde kıraatte (duruma göre) caiz olan bazı şeyler zikredildi:

1-Cehrî (açıktan) ya da hafi (gizlice) okumak,

2-Ağır ağır okumak,

3-Med (yani çekilmesi) caiz olan yerlerde çekmek,

4-Ayet başlarında dura dura okumak,

5-Cennet/rahmet zikredilen yerlerde Allah'tan bu nimetleri istemek, cehen­nem/azap zikredilen ayetlerde bu tehlikelerden Allah'a sığınmak, müşriklerin sal­dırılarını anlatan ve onları kınayan ayetlerde Allah'ı teşbih etmek.

§İmam Nevevi şöyle dedi: Bu sayılanlar namazda ya da namaz dışında Kur'ân okuyan için müstehaptır. Ayrıca bu konuda görüşümüz şudur: Müstehap olma durumu imam, cemaat ve münferit için de geçerlidir. 55

* Kıraat sırasında İmamın Duraklaması/Yanılması ve Ona Yardım Etmenin Hükmü

: JLj Âbı Jü

İt          .    i"    .1ı     °       '"'-.'         '               'I

... J\yü\ ^ j~-> u

Allah Teâlâ buyurdu:

\..O hâlde Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun...'(Müzzemmil, 73/20)

Allah Teâlâ buyurdu:

'Sana (Kur'an'ı) okutacağız; Allah'ın dilediği hariç, sen artık unutmayacaksın. Şüphesiz Allah açıktan olanı da gizleneni de bilir.'

(A'lâ, 87/6-7)

(Rasûiullah Kur'ân melikçe ezberlemeye çalışıyor ve Allah tarafından ayetler/sureler hafızasında kalıyordu, ayrıca etrafındaki vahiy katiplerine ayetleri ya da sureleri mushaftaki yerlerine yazdırıyor, binlerce sahabi onları ezberliyordu. Kur'ân'm dizaynı diğer kitaplardan farklıydı ve her sure sanki ayrı bir dosyaydı, dolayısıyla mushafın son şeklinde 114 ayrı dosya görülmekteydi, teknik tabir ile ayrı 114 sure ... Bir batılı yazarın deyimiyle Hz. Muhammed sanki kumların altında bir bilgisayar saklıyor ve bu müthiş kitabın dizaynım buradaki programlarla yaptırıyordu.O ilahî vahiy ile irtibatlı bir Peygamberdi. Ancak o da bir insandı ve namaz kıldırırken zaman zaman yanılır ya da unutur ve ayeti hatırlayanların kendisine yardım etmesini isterdi. Bu haliyle namazda duraklayan veya hata yapan imamlara yardım edilmesi gerektiğini sanki bize göstermişti. Aşağıdaki hadisler o dönemde vuku bulan bazı olayların naklidir.)

734 İbn Hacer. Fethu'l-Bari, XI/206 75S Nevevi, Şerhıı Sahihi Müslim, VI/62

258                                                                                                                       Kıraat

602/1472-Abdurrahman b. Ebzâ'dan (Radıyatiaiıu onAj:736

Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) sabah namazını kıldı ve (kıraati sırasında) bir ayeti atladı (okumadan geçti), namazı bitirince şöyle dedi:

"Übey b. Kâ'b bu toplulukta mı?" Übey:

'(Evet,) ey Allah'ın Rasûlü! O ayet nesh mi edildi, yoksa unuttun mu?' deyince Hz. Peygamber:

"Onu (okumayı) unuttum" dedi.

AÇIKLAMA

Bu ve benzeri rivayetler nedeniyle alimler Rasûlullah'ın tabii olarak hata yapabileceğini ve unutacağını belirttiler. Onun hata yapması insanî yönünü bize hatırlatmaktadır. Eğer hiç hata yapmazsa ilah olduğu zannedilir, hâlbuki o bir insan­dır. Ancak bu durum ilk anda tebliğ etmesi gereken Kur'an ya da temel konuların dışındadır, bu gibi konularda Allah'ın koruması altındadır. Kur'ân inerken Peygam­berimiz unutmamak için hemen tekrar etmeye çalışır ve dudaklarını acele olarak hareket ettirirdi. Allah, Hz. Peygamber'e sıkıntıya düşmemesi gerektiğini, bu ayet­leri ezberleme ve beyan (açıklama) kudretinin kendisine verileceğini, unutmayacağı şöyle hatırlatır:

■v Jki3 iijCJ <j j^JJ n "*! in*j*j '^r O* j * iîi/ Xiu tâ'j ıiı» * " ZÇ £İp ö\ f

"(Ey Resulüm!) O (vahyi) çabuk alabilmek için dilini (heyecanla) hareket ettirme. Şüphesiz ottu, toplamak ve okutmak bize aittir. O halde, biz onu (sana) okuduğumuz zaman, sen Kur'ân'ın okunuşunu takip et. Sonra (şunu da bil ki), onu açıklama (gücünü vermek de) bize aittir." (Kıyamet, 75/16-19)

§Yukandaki rivayette geçtiği gibi bazen Rasûlullah insan olarak unutuyor ya da hata yapıyordu. Ancak hatası hemen düzeltiliyor, takıldığı yer kendisine açılıyor­du/bildiriliyordu. Bu hadis benzeri rivayetlerde bazı ziyade lafızlarla geçmektedir:

■' Sened: «

Sahih: Müsned, III/407, H.no: 15301; İbn Hıızeyme, 111/73, H.no: 1647. Müsevver b. Yezîd el-Esedî'den şahidi için bk. 604/1474.hadis. İbn Ömer'den şahidi:

'Ji. il jlc Ji jl il 'Je. j'j J\ c*)UJl J, & X* Ii^Jj-L ^4«-^ j>. £J** IÎIÜ- Jji^İ J fCiji lîÎJıâ- ı»ÜiijJl -Üjv J jjjj ÜÎJİ-

İJJıJ Lti Jli IJJ Jü IJJıİ *- *l"-l    j'V Jü LJ^laî1 1—Ji 4^ lr-r^ ^* '/** *<^-* j'-3 vi-J ^i^ ■*' J-0 I«3' û1 ],»c jj J)l -iji

Bk. Ebû Dâvûd, Satât, 158-159, H.no:907, 906; Heysemî râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını söyler. Bk. Mecma', 11/69.

Kıraat259

ıiUii Li Jü ,_*; Jü

Abdullah b. Ömer'den:757

Kendisi Rasûlullah ile namaz kıldı, Rasûlullah namazda Kur'ân okurken karıştırdı, namazı bitirince Übey'e şöyle dedi: "Bizimle namaz kıldın mı?" O: 'Evet' deyince Rasûlullah dedi ki: " (O hâlde takıldığım yeri açmanı/bildirmeni)758 ne engelledi?"

603/1473-Abdullah b. Sâib'den {Fadıyaiiaha anhy?**

Mekke'nin fethi günü Hz. Peygamber (Saiiatiaha alevin ve seiiem) sabah namazına başladı ve mü'minûn suresini okudu, Musa ve Harun (Peygamberler) zikredilen ayete760 gelince kendisini bir öksürük aldı, (daha fazla okuya-mayıp) rükûa gitti.

604/1474-(Z.) Müsevver b. Yezid'den

.76!

757 Ebû Davud, Salât, 159, H.no: 907; îbn Hibban, VI/14, H.no: 2242

758  İbn Hibbân'da (J* ^ J ii-i. ui) şeklinde geçmektedir ki manası; takıldığım yeri aç­ma/bana bildirme konusunda seni engelleyen neydi, şeklindedir. Bk. Sahili, VI/İ3, H.no: 2242

Sened: ^-j^1 ^ Ji -u~ j* pi'j*- ^' 12.^- ^"} &'■£■

Sahih: Müstıed, IH/411, H.no:15329; Benzer rivayetler için bk. IH/410, H.no:15331; EI/411, H.no: 15330 «t ijî&ıî iii: »ti ^ ili^ j_c /i Jİ); III/411, H.no:15333 Q-J"j»)L^,A&.'j~y') ^'f/t^Cü);

111/411, H.no:I5336 (çi* ijİıS^ı iü =û ^' aU»i ^ '/■, -J); Müslim, Salât, 163; Ebû Dâvûd, Salât,

88, H.no:649; Nesâî, Kıble, 25, H.no:774; İftilâh, 76, H.no:1005; //;« Moce, İkâme, 5, H.no:820. Ayrıca 408/1278.hadİsIe karşılaştırınız.

760 Bu ayet şudur: (jj-. otU-j ulL jjjU =uij ^y ll-jİ ^)   'Sonra biz Musa ve kardeşi Harun'u

ayetlerimiz ve açık bir delille gönderdik.'  (Mü'minûn, 23/45); Bk. Azimâbâdî, Avnii'l-Ma 'bûd, 11/248

Hasen: Mtisned, IV/74, H.no:16638; £M DdvÜrf, Salât, 159, H.no:907:

260___________________________________________________________Kıraat

Rasûlullah (Saüaiiahu aleyhi ve setiem) namaz kıldı, kıraat esnasında bir ayeti atladı (okumadan geçti). Sonra bir adam ona:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Şu ayeti atladın (okumadın), deyince' Rasûlullah şöyle dedi:

"O hâlde bana hatırlatsaydın ya!"

NOT: îbn Hibban'da aynı rivayet bulunmakta, ondaki ziyade şu şeklidedir:762

£,                                      » Jli...

O adam:

'O ayetin nesh edildiğini zannettim' dedi. Rasûlullah şöyle buyurdu:

"O ayet nesh olmadı."

AÇIKLAMA

İmamlık yaparken bir kişiyi öksürük tutsa bu kişi kıraati kesip rükûa gide­bilir, ancak namaz olacak kadar kıyamda Kur'ân okuma şartı vardır. Bu ihtilafsız caiz olan bir konudur, mekruh değildir. Çünkü kıraatin yanm bırakılması bir Özürden dolayıdır, hatta her hangi bir Özür yokken namaz olacak kadar kıraatten sonra okuma kesilebilir. İ. Malik'ten bu konuda iki görüş bize geldi, birisi caiz, diğeri mekruh olduğu yönündedir.763

§İmam olan kişi yanıldığı ya da okuyamadığı zaman arkadaki kişinin (fatihin) ona takıldığı yerde yardımcı olması ve yolunu açması caizdir,hatta gereklidir. Çünkü Peygamberimiz yukarıdaki rivayette; "O hâlde bana hatırlatsaydın ya!" diye teşvik etmiştir. Hakim'in Enes'ten yaptığı şu rivayette bunu destelemektedir:

'Rasûlullah döneminde (takıldığı yerde) imamlara yardımcı olurduk (oku­yuşunu açardık).1764

§İmamın takıldığı yerde yardım etmenin hükmünde İhtilaf edildi:

1-Vaciptir: Bu Mansur Billah'ın görüşüdür.

2-Caizdir: Hz. Osman, İbn Ömer, Ata, Hasan-ı Basrî, İbn Şirin, İmam Ebû Hanife, Malik, Şafiî, Ahmed b, Hanbel ve İshak'ın görüşüdür. Yukarıdaki hadislerde geçen emirler vücûb ya da nedb olarak değerlendirilmiştir.

Yahya b. Kesîr el-Kâhilî sebebiyle zayıftır. Bu râvinin Müsned ve Ebû Davud'un Sünen'indeki bu rivayetinden başka rivayeti de yoktur. Fakat hadis şâhidleri ile hasen seviyesindedir:

Abdurrahman b. Ebzâ'dan şahidi İçin bk. 604/1474.hadis.

İbn Ömer'den şahidi: Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/313, H.no:13216; Heysemî râvilerinin sika sayıldıklarını söyler. Bk. Mecma', 11/70.

762 İbn Hibban, VI/13, H.no: 2241

763  İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 11/256,

764 Hakim, 1/410, H.no: 1023

Kıraat___________________________________________________________261

3-Mekruhtur: İbn Mes'ûd, Şa'bî, Servi ve bir rivayette Ebû Hanife'ye göre bu mekruhtur. Bu kişinin imama yardım niyeti olmalı, kıraat niyetiyle olursa mekruhtur.765

Hz. Ali'den şöyle nakledildi:

Rasûlullah dedi ki:

"Namazda imama telkinde bulunma!"7

.766

§Dışarıdaki bir kişi (yanında namaz kılan biri olsun veya olmasın) Kuran okurken takılırsa namaz kılan biri ona yardımcı olabilir mi/söyleyebilir mi?

1-Caiz değildir, bu hareketi namazı bozar. Ancak bu ayetleri okuyuşunda kendisi için kıraate niyeti varsa bir beis yoktur. Hanefi alimleri bu görüştedir.

2-Her halükârda caiz değildir, bu hareketi namazı bozar, isterse bu ayetleri okuyuşunda kendisi İçin kıraate niyet etsin, sonuç değişmez. Bu Malikîlerin görüşüdür.

3-Şafrîlere göre bu yardım mutlak olarak caizdir. Ancak imamından başkası­na yardım etmede kendi Fatiha okuyuşundaki peş peşelik şartı bozuluyorsa Fatiha­ya yeniden başlar, ancak yardımcı olduğu kendi imamı ise bunda bir sakınca yoktur.

4-Hanbelilere göre de imam dışındaki kişiye kıraatte yardımcı olmak mekruhtur, ancak namazı sahihtir.'

,767

§Şevkânî (v.1250/1834) şöyle dedi: 'Bu hadisler takıldığı zaman imama yar­dımcı olmanın cevazını göstermektedir. Kıraat dışında diğer rükünlerde unutulma olursa erkekler teşbihle, kadınlar da ellerini çırparak imamı uyarırlar.'768

* Rasûlullah Döneminde İbn Mes'ûd ve Übey b. Ka'b'm Kıraati

605/1475-Ömer b. Hattab'dan (Radıyaiiahu

.769

765  Nevevi, Mecmu', IV/238-239; İbn Kudame, Muğni, 1/711-712; Mevsılî, İhtiyar, 1/60-61; Desûkî, Haşiye, 1/282-283

766  Ahmed b. Hanbel, t/146; Ebû Davûd, Salât, 159, H.ııo: 908 (Ebû Davud bu rivayeti 'Namazda Telkinin Yasaklanması' başlığı altında zikretti. Ebû Davûd rivayetin sonunda, Hz. Ali yoluyla nakledilen bu rivayetin senedini; Ebû İshak, Haris'ten ancak dört hadis dinledi, bu onlardan değildir, diye tenkid etti.); Bezzar, 111/84, H.no: 854

767   Nevevi, age., IV/239-241; İbn Kudame, age., 1/711-712; Mevsılî, age., 1/61; Desûkî, age., 1/282-283

768 Şevkânî, Neylü'l-evtar, 11/373-374

Kt. Zil

Sahih: Müsned, 1/25-26, H.no:175 (İki İsnadlı tek hadistir. Bu hadisin bir bölümü burada, tamamı ise Abdullah b. Mes'ûd'un menkıbelerinde 287/10913.hadİste zikredilecektir). Diğer rivayet için bk. 1/7, H.no:35; 1/26, H.no: 178; Mükerrer için bk. 1/34, H.no:228. Hadisin tamamı:

262___________________________________________________________Kıraat

Hz. Peygamber (Satiaiiahü aleyhi ve seiiem) şöyle dedi: "Kur'ân't nazil olduğu tazelikte okumak kimin hoşuna giderse İbn Ümmi Abd (İbn Mes'ûd)un okuyuşu gibi okusun! "

AÇIKLAMA

Tirmizî, Salât, 12, H.no:169 (Tirmizî, (ıl4^ ıîfj) ziyadesi ile nakleder, "hasen" hükmü­nü belirttikten sonra, hadisin Abdullah b. Amr, Evs b. Huzeyfe ve İmrân b. Husayn'dan (RadıyaUahü anhüm) da rivayet edildiğini söyler); İbn Mâce, Mukaddime, II, H.no:138; Bennâ hadisin râvilerinin sahih ricali olduklarını belirtir. Bk. Bulûğu'l-emânî, 11/272. Bennâ eserinin bir başka yerinde şöyle der: "Hz. Ömer'in hadisini bir başka kaynakta bulamadım. Fakat Ammar b. Yâsİr hadisini Bezzâr ve Taberânî nakleder. Heysemî, Bezzâr'ın râvilerinin sika olduklarını söyler. Ebû Hüreyre rivayetini ise Bezzâr ve Ebû Ya'lâ nakleder. Bunun senedinde ise metruk bir râvi olan Cerir b. Eyyûb el-Becelî bulunmaktadır." Bk. age., III/241

148/1018 ve 287/10913.hadislere bk.

Hadisin şâhidleri:

a-İbn Mes'ûd'dan:

Müsned, 1/445-446, H.no:4255; Benzer rivayetler için bk. 1/454, H.no:4340; 1/400, H.no:3797; 1/437, H.no:4165; 1/386, H.no:3662; Tirmizî, Cuma, 63, H.no:593. b-Ebû Hüreyre'den:

: jXİ *Il# A' JU Aı Jjlj Jİ Ju         J         J         /                   '

Müsned, 11/446, H.no:9716; c-Amr b. Haris b. Mustalık'tan:

Müsned, IV/278-279, H.no:18369.

d-Abdullah b. Amr'dan şahidi için bk. 607/1477.hadis.

Kıraat___________________________________________________________263

Abdullah b. Mes'ûd'un annesi Ümmü Abd'dir, bundan dolayı İbn Ümmi Abd şeklinde rivayette geçtiği gibi künyelenmiştir. Babası cahiliye döneminde öldü, ancak annesi Müslüman oldu ve Rasûlullah'ın sohbetine katıldı. Bu nedenle Abdullah bazen annesine nisbet edilir.

Abdullah b. Mes'ûd (v.32/652) İslâm'a ilk giren sahabilerdendi. Bir rivayette kendisi bunu şöyle anlatır:

 Î   jJLİ jj^. ^ üjl j^j. Jli

''Yeryüzünde bizden başka Müslüman olmadığı bir dönemde ben kendimi ilk altı (Müslüman'ın) altıncısı olarak gördüm.'

Abdullah Habeşistan'a ve Medine'ye hicret etti, Bedir savaşında bulundu. Hz. Ömer ve Osman tarafından Kûfe'de Beytü'l-mal (Hazine) görevine tayin edildi. Vefat ettiğinde yaşı altmışı geçmişti. Sahabenin alimlerindendi, kendisine tabi olan çok sayıda kişi olduğu için görüşleri ve ilmi en çok yayılan sahabilerdendi. Kendisi ile ilgili yeterli tercüme-i hâl Menakıbu's-Sahabe bölümünde gelecek inşallah.

606/1476-Enes b. Malik'ten tyy Rasûlullah (Saitaiiaim aleyhi ve sellem) {Lemyekünitlezine suresi indiğinde)772 Übeyb. Ka'b'adediki:

"İzzet ve celal sahibi Allah ^Lemyeküni'l-lezine keferû'fojjf j>ü\ ^ {)

suresini773 benim sana okumamı emretti." Übey:

'Allah beni ismimle andı mı?' diye sorunca Rasûlullah: "Evet" dedi. Bunun üzerine Übey (kendisini tutamayıp) ağladı.

mIbn Ebi Şeybe, VII/İ4, No: 33880; İbn Hibbcrn, XV/537, No: 7062; Hakim, III/354, No: 5367; TaberanU 1X165, No: 8406; (Heysemi, ricali sahih, dedi. Bk Mecma", IX/298)

Sahih: MSsned, III/273, H.no:13818; Benzer rivayetler için bk. III/284, H.no:13965; III/233, H.no:13376; 111/218, H.no:13219 (^ oî> Jıî '^ jû îia '~J3 ji* o'/î li) ziyadesi ile; III/185, H.no:l2854; III/137, H.no:12343; III/130, H.no:12260; Buhârî, Menâkıbü'l-Ensâr, 16; Müslim, Müsâfîrûn, 246; Tinnizî, Menâkıb, 32, H.no;3792 (Hasen-sahih).

772 Metindeki bu ziyade râvilerden Haccac ve Şu'be'den gelmektedir.

773 Yani Beyyine suresini.

264                                                                                                                       Kıraat

AÇIKLAMA

Beyyİne suresi nazil olduğunda Rasûlullah'in bizzat Übeyy'e okumasının emredilmesi, hem de Allah tarafından emredilmesi Übey b. Ka'b'ın Allah katındaki              j

derecesini göstermekte, ayrıca bu konudaki yetenek ve samimiyetine işaret edil-              ]

mektedir. Hz. Peygamber belki de bu olaydan sonra Kur'ân kıraatinin Übey b. Ka'b              '\

gibi sahabilerden alınmasını tavsiye etmekte, ayrıca bu şekilde uzman kişilerin yetiştirilmesini istemektedir.                                                                                             

Kur'ân eğitimi mutlaka ihlaslı, sabırlı ve bu konunun uzmanı kişiler tara-              j

fından verilmeli, ezber ve anlamaya yönelik çalışmalar beraber yürütülmelidir. İdeal              •'.

Kur'ân eğitimi konusunda projeler geliştirilmeli, teknolojik gelişmelerden istifade              ]

edilmelidir.                                                                                                                      ;

Bu rivayette Übey'in kıraatteki mertebesi görülmektedir ki bu konuda hiçbir sahabi kendisine ulaşamamıştır, özellikle Allah tarafından bizzat isminin anılıp, kendisine Kur'ân okunmasının emredilmesi konusunda. (Allah kendisinden razı olsun.) Böyle şerefli bir haber karşısında Übey b. Ka'b'ın ağlaması olayın üzerinde bıraktığı tesirden dolayıdır, kim böyle bir mertebede bulunmayı İstemez ki !..

Lemyekünillezine kefem olarak zikredilen Beyyİne suresi dinin temel esas­larına vurgu yapmakta ve bunları özetlemektedir: İman, ihlas, ibadet, kalb temizliği, Kur'ân ve SUnnet'e ittiba, Önceki ümmetlerin hatasına düşmeme...

607/1477-Mesruk'tan774:

774 Sened: 3*0 ^ı > 'j^A' &&• J^. t&-

Sahih: Müsned, 11/163, H.no:6523; İkinci tarik: 11/189, H.no:6767; Benzer rivayetler için bk. 11/190-191, Rno:6786; 11/190, H.no:6790; 11/191, H.no:6795; ÎI/I95, H.no:6838; Buhârî. Fezâİlü'l-Ashâb, 26-27; Menâkıbü'l-Ensâr, 14, 16; Fezâilü'l-Kur'ân, 8; Müslim, Fezâilü'l-Sahâbe, 116-118; Tirmizî, Menâkıb, 37, H.no:3810(Hasen-sahih).

Kıraat___________________________________________________________265

Abdullah b. Amr'ın (Radıyaiiam anhuma) yanında oturuyordum, kendisi Abdullah b. Mes'ûd'u andı ve dedi ki:

'Bu kişiyi ebediyen sevmeye devam edeceğim, Rasûlullah'm fSaiiatiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:

"Kur'ân'ı dört kişiden alın (öğrenin)! İbn Ümmi Abd (İbn Mes'ûd)" deyip onunla başladı, sonra ekledi: "Muaz'dan, Ebû Huzeyfe'nin mevtası Salim'den (öğrenin)!'"

(Râvi) Ya'lâ dedi ki: Dördüncüsünü unuttum.

§İkinci tarikle gelen rivayette:

Mesrûk Abdullah b. Amr yoluyla Rsûlullah'ın şu sözünü nakletti: "Kur'ân'ın kıraatini şu dört kişiden alın: Abdullah b. Mes'ûd'dan, Ebû Huzeyfe'nin mevlâsı Salim'den, Muaz b. Cebel'den ve Übey b. Ka'b'dan."

AÇIKLAMA

Hz. Peygamber (Saliallahü aleyhi ve sellem) yukarıdaki rivayetlerde özellikle dört kişinin kıraatini almaya teşvik etti: Abdullah b. Mes'ûd, Ebû Huzeyfe'nin mevlâsı Salim, Muaz b. Cebel ve Übey b. Ka'b. Rivayette dört kişinin bu konuda tahsis edilmesi onların kuvvetli ezberlerinin olması ve daha iyi okuyup öğretmelerinden dolayıdır. Çünkü onlar ayetleri bizzat Rasûlullah'm fem-i saadetlerinden dinleyerek aldılar ve okudular, bu nedenle onların kıraati teşvik edildi. Söz konusu dört kişi dışında elbette sahabeden hafız olanlar vardı ve sayılan kabarıktı, bunların yetmiş tanesi Bi'r-i Mâûne suikastında şehit oldular. Allah onlardan razı olsun.

ŞKur'ân'ı  ezberleyene  Türkçe'de  hafız  (Jüu-ı)  ve  çoğulu  huffaz kelimeleri kullanılırken aslında Arapça metinlerde kâri' (isjUiı) ve çoğulu kurra (^ı)

kelimeleri geçmektedir. Hafız kelimesi İslâmî literatürde hadis ezberleyene ve bu konuda uzman olan kişiye denmektedir; Hafız Mizzî ve Hafız İbn Hacer gibi.

§Yukanda zikredilen dört sahabenin kıraatinin kabul edilmesi için tevatür şartı konusunda ihtilaf edildi:

1-Senedi sahih ve Arap diline aykırı olmayan kıraatler namazda okunur ve namaz dışında da delil olarak alınır.

2-Bazı alimler namazın sadece mütevatir olan kıraat-i seb'a (yedi farklı okuyuş) ile olacağını belirttiler. Çünkü âhad olarak nakledilen Kur'ân değildir ve tevatür yoluyla nakledilen de sadece kıraat-i seb'adır.775

Kıraat imamlarına nisbet edilen okuyuşlar mütevatir, meşhur ve şaz kabul edilen kıraatler olarak üç kısımda incelenebilir. Kıraat-i seb'a üzerinde en çok icma'ın bulunduğu en sahih kıraatler olduğu için diğerlerinden daha fazla tutulmuş ve meşhur olmuştur.

Heysemî senedinde metruk olan Hammad b. Ömer en-Nusaybî'nin bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', IX/t56. 775Geniş bilgi için bk. Kur'ân Tarihi Sürecinde Kıraatler makalesi, Müsned Trc. V. cilt

266___________________________________________________________Kıraat

§Bir kıraat Arap diline ve imam mushafa uygun olup, isnadı da sahih ise onu terk etmek ve inkar etmek doğru değildir. Bilâkis o, hadiste geçen yedi harften (şekilden/okuyuştan) sayılır ve ondan kabul edilmesi gerekir. Bu üç şarttan birisi eksik olursa o kıraat durumuna göre zayıf, şaz ya da batıl olarak isimlendirilir.

§İbadetin mütevatir ya da meşhur kıraatlerle olması gerekir. Şaz kıraatlerle namaz olmaz, bu konuda İbn Abdilber icma' olduğunu belirtti.777

* Namazdaki İntikal Tekbirleri

608/1478-Vâsi' b. Habban'dan778:

İbn Ömer'e (RadıyallahU anhiima)  'RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem)

namaz kıldı, bunu bana haber ver!' deyince İbn Ömer başını her indirdiğinde (eğildiğinde) ve kaldırdığında (doğrulduğunda getirdiği) tekbirleri zikretti, ayrıca sağına 'es-Selamü aleyküm', soluna da 'es-Selamü aleyküm' diye selam vermeyi zikretti.

NOT: Bu gibi rivayetlerde intikal tekbirleri genel olarak zikredilmiştir, rükû-dan doğrulduğunda 'Semiallahü limen hamiden' zikri geçmemektedir. Buna bakarak rükûdan doğrulurken de tekbir getirilir, şeklinde yanlış bir anlayışa gidilmemelidir. Çünkü bu konuda çok sayıda rivayet, sahabe kavli ve ümmetin icmaı vardır.779

776  Ebû Şâme, el-Mürşidü'l-veciz, 186 (Thk. Tayyar Altıkulaç); Bu konuda fazla bilgi için bk. Müsned Trc. V. Cİld, 'Kur'âıı Tarihi Sürecinde Kıraatler' makalesi.

777 Nevevî, Mecmu, III/392-393; Sa'dî Ebû Ceyb, MevsûatüUcma', 11/822

778 Sened:

Sahih: Müsned, 11/71-72, H.no:5402; Benzer rivayet için bk. 11/152, H.no:6397:

tjC^ Js- û)\ w-jj '?£& f^İJı <w Ji Ü 3~J~jj J^T1* f'AİJ' Jjîî (»i '-j'j tâ"} '£>'} CJİ" '^\ -il : Ju>

Selâmla ilgili diğer rivayetler için bk. 1/465, H.no:4432; 1/448, H.no:4280; 1/444, H.no:4239,4241; 1/438, H.no;4172; Beyhakî, III/176.

Nesâî, Sehv, 70-71, H.no:1318-1319; Beyhakî, 11/178.

Aynca bk. 558/1428 ve 613/1483.hadisler. 779 Sa'dî Ebû Ceyb, Mevsûatü'l-îcma', 11/601; Bennâ, age., III/244-245

Kıraat267

609/1479-Enes b. Malik'ten

Ebû Bekir, Ömer ve Osman (Radıyaiiaha anhum) tekbiri tam olarak alır­lardı. Onlar secdeye gittiklerinde tekbir getirirlerdi, doğrulduklarında ve eğildiklerinde tekbir getirirlerdi.

Sened:

Sahih: Müsned, IIl/i 19, H.no:12134; Benzer rivayetler için bk. III/262, H.no:13700; 111/257, H.no:13633 (Mükerreri: m/251, H.no;13570:

İ_j jıiî jıi j^r^ı ^i fii ıî|j j_^»ijı > i^-'j (îj ki '-^- "ilj ^"j 'İ! !Â' J^ î^-! ıiı'j n*^1 ^ j>^i' û* ^' Jf

JVliij Jü oLlii} j^S^i- îi JLÜ Jü c-C- p ^Üj jSj ^"j jU^-j 41* J>" ,^rf Al J^-j ji Jü i-L» Jiİ*J jli j^i.

III/179-180, H.no:12784; III/132, H.nö:12289; III/125, H.no:12199; Nesâî, Sehv, 1, H.no:1177. Senedinde yer alan Abdurrahman b. el-Esam Müslim'in râvisidir. Müslim ve Nesâî birer, Ahmed b. Hanbel ise 12 rivayetini nakletmiştir.

268________________________________________________________Kıraat

610/1480-(Abdurrahman b. GannVdan)781: Ebû Malik el-Eş'arî (Radtyaitahumh) ashabını topladı ve dedi ki: 'Gelin size Allah'ın Peygamberi'nin (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) kıldığı gibi namaz kılayım.' Ebû Malik Eş'arîlerden biriydi, su dolu bir kap istedi ve ellerini üç kere yıkadı, ağzına su alıp çalkaladı, burnuna su çekti, yüzünü üç kere yıkadı, kollarını üç kere yıkadı, başına ve kulaklarına meshetti ve ayaklarını yıkadı. Sonra öğle namazını kıldı ve namazda Fatiha okudu, sonra intikal için yirmi iki tekbir getirdi.782

§Aynı râviden ikinci tarikle gelen rivayette benzeri nakledildi, ondaki ziyade:

'...Başını meshetti ve ayaklarının üstlerini de. Sonra onlara namaz kıldırdı, (kıldırdığı namazda) oniara yirmi iki tekbir getirdi; secdeye (her) gittiğinde ve başını secdeden kaldırdığında tekbir getiriyordu.. İlk iki rekâtta Fatiha suresini okudu ve geridekilere bunu duyurdu.'

611/1481- Ebû Malik el-Eş'arî (Radıyaiiahu anh) Rasûîullah'ın aleyhi ve seiiem) (namazını) şöyle nakletti783:

78İ Sened: ^ J> J^~'}\ ■& j* ^'j- Jı U^ i* Sahih: Müsned, V/341, H.no:2279l; İkinci tarik: V/342, H.no:22796; Benzer rivayetler için bk. V/344, H.no:22814; V/344, H.no:22811; V/344, H.no:22809 (6U/1481.hadis); V/343, H.no:22804; V/341-342, H.no:22794; V/342, H.no:22799:

ıjj' 'J* i-l^j ^iSJl ovl J2}N> JZ£*)> yi l^ij Jlij «W« JlJ'} Jü 'â ~i\ -^ C-i&- Ja '/Ji t»'jii Jlİ tfj£S< JJlİ Lİ j'

Ebû Dâvûd, Salât, 96, H.no:677; İbn Mâce, Taharet, 46, H.no;417; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, III/280, H.no:3412.

Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, her birinin senedinde Şehr b. Havşeb'in bulunduğunu söyler ve şunu ilave eder: "Bu râvi hakkında tenkid bulunmaktadır. Fakat İnşallah sikadır." Bk. Mecma', 11/130.

Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için 4/4.hadisİn tahricine bk.

Ayrıca bk.478/1348.hadis.

782 Dört rekâtlı bir namazda iftitah (başlama) tekbiri dışında yirmi bir tekbir bulunmaktadır. Çünkü her rekâtta beş tekbir vardır ve bunları birinci teşehhütten sonra üçüncü rekâta kalkış tekbiri de eklenmektedir.

Sened: •~^y ot a^ o* ^j ^^ ı^4 *îj'j" ^ &■**- J^ j;1 ^Jj-

Sahih: Müsned, V/344, H.no:22809; Hadisin tahrici için bk. 610/1480.hadis. Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için 4/4.hadisin tahricine bk. Ayrıca bk. 478/1348.hadis.

Kıraat___________________________________________________________269

Kıraat ve kıyam açısından dört rekâtı dengeli kılardı, rekâtlarının en uzunu da insanların toplanması/yetişmesi784 için birinci rekât olurdu.

(Safta) erkekleri erkek çocukların önlerinde durdurur, erkek çocukları da onları arkasında durdururdu, kadınları ise erkek çocukların arkasında durdururdu.

Her secde yapışında ve kalkışında tekbir getirir, iki rekât (yani ikinci ile üçüncü)785 arasında oturduktan sonra kalkarken tekbir getirirdi.

612/1482-îkrime anlattı786:

İbn Abbas'a (Radıyaiiaha anhuma): Ben BattU?*7 denilen yerde yaşiı ahmak birinin arkasında namaz kıldım, yirmi iki tekbir getirdi, secde ettiğinde ve başını kaldırdığında (hep) tekbir alıyordu' deyince bana şöyle cevap verdi:

'(Sen yanılıyorsun.) Bu, Ebu'l-Kasım'ın (Rasûlullah'ın) (SaiiaUaim aleyhi  namazıdır.'

NOT: Bu rivayetin benzerini Buharî de nakletti, ondaki farklı kısım:

" ^jjfl v   (O-j*ip iı ju ^jı nuili;^-J } Jü..."

'...Bu Hz. Peygamber'in namazı değil mi, annesiz kalasıca!.'788 §Buharî'nin diğer rivayetinde Mekke'de şeklinde zikredildi ki Batha Mekke ile Mina arasındaki bir yerdir, 89 ondaki farklı kısım:

784 Karahisarî, Ahtert-i kebir, 1/186

785  Doğru anlaşılması için bu takdirin yapılması şarttır. Bk. Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, IV/99 Sened:    î                      î

Sahih: Milsned, 1/218, H.no:1886; Benzer rivayetler için bk. 1/292, H.no:2656:

'p£~'} <&■ <iı J--» (►-•ıi)' jji <~- Üi; ıJ>ı iiiîiSj Ju »|b^i 'jı^xe-'j J£ ^liJı jyjj j

(iıiıiürl.) yerine (ü) fiN) lafzı ile şu rivayetler nakledilmiştir: 1/351, H.no:3294 ("^ı. pî L şeklinde kayıtlıdır); 1/339, H.no:3140; 1/335, H.no:3101 ((X., •& &\ J^ 'J£\ *LU J)\ H.no:3016; 1/250, H.no:2257; Buharî, Ezan, 116, 118; İbn Hıızeyme, 1/290, H.no: 577.

787  Bathâ, («uiJı); vadi, geniş alan demektir. (Bk. İbnü'l-Esîr, Nihûye, 1/134); Bu vadinin

Mekke ile Mina arasında olduğu belirtilmektedir. (Bk. İbn Hacer, Fethul-Bân, III/590)

788 Buharî, Ezan, 116; İbn Huzeyme, 1/290, No: 577; Benzeri Ahmed b. Hanbel tarafından da ayrıca nakledildi. Bk. Müsned, 1/327

789  İbn Hacer, age., IH/590

270Kıraat

'...Annen seni kaybetsin!..79"'

'Annesiz kalasıca!' (JJ fi V) ya da 'Annen seni kaybetsin!' (^J-i ih£î) şeklinde

geçen sözler Arapça'da zem/kızgmlık için kullanılır, hakikati murat edilmez.791 Bazen de medh/espiri için kullanılır.792

613/1483-Abdullah b. Mes'ûd'dan (

Bizzat ben Rasûlullah'ın (SaUaihha aleyhi ve seiiem) her eğilişinde, kaklı-şında, kıyamında ve oturacağında tekbir getirdiğini gördüm. O, yanaklarının (ya da yanağının) beyazlığı/parlaklığı görülecek şekilde sağa ve sola selam verirdi. Ebû Bekir ve Ömer'i de böyle yaparken (kılarken) gördüm.

614/1484-Ebû Seleme b. Abdurrahman anlattı794:

790 Buharı, Ezan, 118; Karahisarî, age., 1/183

791  İbn Hacer, age., 11/272

792 Azimâbâdi, Avnü'l-Ma'bûd, 1/288;

793 Sened: *ii&j »'^Jj* ji- >'^\ J J-^i)'< -4* j* ji*^-s j? ,-^j*- Jû

Sahih: Müsned, 1/386, H.no:3660; Benzer rivayetler için bk. 1/465, H.no:4432; 1/448, H.no: 4280 1/444, H.no:4239, 4241; 1/442, H.no:4224; 1/443, H.no:4225; 1/438, H.no:4172; 1/426-427 H.no:4055; 1/418, H.no:3972; 1/414, H.no:3933; 1/409, H.no:3887-3888; 1/408, H.no: 3879 1/406, H.no:3849; 1/394, H.no:3736; 1/390, H.no:3699, 3702 (âı î^jj ^ f^Jı j» ÎJ-jj ^t f^O;

ziyadesi ile; 1/426^27, H.no:4055; MOs/im, Mesâdd, 117-118; Ebû DâvM, Salât, 184, H.no:996 Tirmizî, Salât, 105, H.no:295; /tn Mâce, İkâme, 28, H.no:914; Dârimî, Salât, 87, H.no: 1353. Ayrıca bk. 588/1428 ve 608/1478.hadisler.

794 Sened:

Kıraat___________________________________________________________271

Ebû Hüreyre (Rattıyaiiahttanh) bize namaz kıldırdı; namazdaki kıyamında, rükûa gittiğinde, rükûdan doğrulup secdeye gideceğinde, secdeden kalkıp tekrar secdeye gideceğinde ve oturacağında tekbir getirirdi. İkinci rekâttan kalkarken tekbir getirdi, son iki rekâtta da böyle tekbir gelirdi. Selam verdi­ğinde ise şöyle dedi:

'Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki ben sizin Rasûlullah'a (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) en çok benzeyeninizim, (bununla namazını kastedi­yordu.) Dünya dan ayrılıncaya kadar Rasûlullah'ın namazı hep böyleydi.'

615/1485-Ebû Hüreyre

613/14ö3-hbU Hüreyre (Radıyallahü anh)     ;

Her eğiliş ve kalkışında tekbir getirir ve Rasûlullah (Satiaiiahn aleyhi ve seiiem) böyle yapardı, diye naklederdi.

Sahih: Müsned, 11/270, H.no:7644-7646; Benzer rivayetler için bk. 11/527, H.no:10765; U/502, H.no:10467; 11/497, H.no:10398 (Senedinde Rişdin b. Sa'd var); 11/452, H.no:9798; 11/434, H.no:9574:

. *ıjıi ^* A Jt~î'j j^JJ 1^' Ju *Cü j> ûı JLJ iı'^ı ji ojâ—iij iijj «i'j Cif '^'

11/236, H.no:7219; 11/337, H.no:8426; Mâ/tt, Salât, 19; Buhâri, Ezan, 115, 117, 128; Müslim, Mesâcid, 27-32; Ebû Dûvûd, Salât, 136, H.no:836; Tirmizî, Salât, 75, H.no:254; Nesâî, İftitâh, 84, H.no:1021; Tatbik, 21. 94, H.no:1058, 1153; İbn Mâce, İkâme, 15, H.no:860; Dârimt. Salât, 40, H.no: 1251.

Ayrıca 615/1485, 558/1428 ve 616/1486.hadislere bk. 795Sened: tJ'jt-J^'^'^jii^ü-jiîi^i^-

Sahih: Müsned, 11/417, H.no:9369; Benzer rivayetler için bk. 11/500, H.no:10439-10440 (490/1360.hadisebk.):

 LUİ" ^SLi *Jİiı> ^ Jıi Jİ14 v* «'/^' Jj Cı^U- -I ijJ^ 4j'jj' «/, i">LJı Jj ^U ijj IL-j sJ*

H/434, H.no:9574; 11/375, H.no:8861; ü/236, H.no:7219 (^ * iı j^ iı J^> ziyadesi ile; Abdürrezzâk, 11/67, H.no:2517; Müslim, Salât, 28-32; £i>m DâvöJ, Salât, 117, H.no:753; Tirmizî, Salât, 63, H.no:239-240; Atesdf, İftitâh, 6, H.no:881; es-Sünenü'l-kiibrâ, 1/308, H.no:957; IMrimf, Salât, 32, H.no:1240; İbn Huzeyme, 1/233, H.no:459; f/ûfcım, 1/336, 359, H.no:781, 856 (isnadı sahihtir); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/284; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/27, 195; X/16, 19.

Ayrıca 614/1484, 558/1428 ve 616/1486.hadislere bk.

272                                                                                                                       Kıraat

616/1486- Ebû Hüreyre'den (Radıyaitahu a«/ıj:7%

Rasûlullah (Saiiaiiahu aieyiu ve seiiem) namaza kalkıp kıyama durduğunda tekbir getirir, sonra rükûa gittiğinde tekbir getirirdi. Rükûdan belini doğrult­tuğunda 'Semiallahü limen hamiden' derdi ve doğrulduğunda da 'Rabbena lekel hamd' derdi. Sonra secdeye gideceğinde tekbir getirir, başını kaldırırken tekbir getirir, (tekrar) secdeye gideceğinde tekbir getirir, başını kaldırdığında da tekbir getirirdi. Bitirinceye kadar namazın her bölümünde böyle yapardı. Oturuştan sonraki iki rekâttan (üçüncüye) kalkarken de tekbir getirirdi.

 Sened; 3 ojû-ı J j^.*)\ &. 'J £ $• j'^J jıî 'S ^i^i j> j* jJıi. 'J. j^i ^ji- jıî cJ £&■ Ju \&>

7%

Sahih: Ww^ned, 11/454, H.no:9812;

İbn Ömer'den şahidi için bk. Müsned, 11/133-134, H.no:6175; 11/132, H.no:6l63-6164; 11/147, H.no:6345 (491/1361.hadis); 11/106, H.no:5843; 11/100, H.no:5762; 11/18, H.no: 4674; II/8, H.no:4540; n/44, H.no:5033-5034 (Tâvûs'un talebelerinden biri bilinmediği için senedi zayıftır); 11/45-46, H.no:5054 (Câbir b. Yezid el-Cu'fî sebebiyle zayıftır); 11/47, H.no: 5081; 11/62, H.no:5279; 11/58, H.no:4540; 11/145, H.no:6328; 11/147, H.no:6346; Mâlik, Salât, 16; Buhâri, Ezan, 83, 86; Müslim, Satât, 21-23; Ebû Dâvûd, Salât, 115-116, H.no:721-722, 741; Tirmizî, Salât, 76, H.no:255; Nesâî, lftitâh, 1, 3, 86, H.no:874-876, 1023; Tatbik, 21, 37, 85,H.no:1057, 1086, 1142; İbn Mâce, İkâme, 15,H.no:858;Dân"mf, Salât, 41,71, H.no:1253, 1314-1316.

Ayrıca 491/1361ve614/1484.hadise bk.

Kıraat___________________________________________________________273^

617/1487-Said b. Haris'ten797:

Ebû Hüreyre (Radıyatiahu anh) hastalandı ya da (namazda) yoktu ve Ebû Said el-Hudrî bize namaz kıldırdı. O, namaza başlarken ve rükûa giderken tekbirleri açıktan söyledi. Ayrıca 'Semi Allahii limen hamiden' dediğinde ve başını secdeden kaldırdığında, secdeye gittiğinde, iki rekât arasında (iki ile üçüncü arasında) kalkarken namazı tamamlayıncaya kadar böyle (tekbirleri açıktan söyledi). Namazı bitince kendisine denildi ki: 'İnsanlar namazın konusunda ihtilafa düştüler.' Bunun üzerine yerinden kalktı ve minberin yanında durdu, sonra şöyle dedi:

'Ey insanlar! Vallahi namazınızın bundan farklı olması ya da olmaması beni ilgilendirmiyor, ben Rasûlullah'i (SaiMiaM aleyhi ve seiiem) böyle namaz kılarken gördüm."

AÇIKLAMA

Rivayette geçen insanların Ebû Said'in namazında ihtilafa düşme sebepleri tekbirlerin cehrî (açıktan) ya da hafî (gizli) almmasındandır.798 Çünkü Buhari rivayetinde şöyle geçmektedir:

'Ebû Said bize namaz kıldırdı, secdelerden başını kaldırdığında, secdeye gittiğinde, secdeden kalktığında, iki rekâttan (üçe) kalktığında tekbirleri açıktan söyledi ve Hz. Peygamber') işte böyle yaparken gördüm, dedi.' ™

§Tahavi'nin naklettiğine göre Emeviler doğrulma dışında eğilmelerde tekbiri terk ediyorlardı ve bu onların terk ettiği ilk sünnetti. Bundan dolayı Ebû Said el-Hudrî kendilerine namaz kıldırınca yadırgadılar. Namazdan sonra Ebû Said el-Hudrî minberin yanında durarak durumu açıkladı ve kıldığı namazın Rasûlullah'ın namazına benzediğini belirtti. Emeviler'İn tekbirleri terk etmesinin sebebi için bk. Müsned Trc. 619/1489 nolu rivayetin açıklaması.

§Ebû Said el-Hudrî (v. 74/693) küçükten beri Hz. Peygamber'le beraber olan, savaşlara katılan ve Rasûlullah'a ilk biat eden sahabilerdendi. Kendisinden nakle­dilen 1170 hadisle en çok rivayet eden yedi sahabi arasında kabul edildi. Hz. Peygamber döneminin bu genç sahabisi bir çok fetva ve içtihadı ile kaynaklarda yer almaktadır, onun rivayetleri ve yorumları Hz. Peygamber ve sahabe dönemine açıklık getirmektedir.

Ebû Said el-Hudrî çok cesur bir insandı, sünnete uymayan hareketleri korku­suzca tenkid ederdi: Muâviye b. Hakem'in Bayram hutbesini Bayram namazından

Sened: J4* \2jS~ /& y\ \i&*.

Sahih: Müsned, 111/18, H.no:11083; Btıhûrî, Ezan, 144; Hâkim, 1/223 (Hâkim rivayeti sahih saymış, Zehebî de bunu onaylamıştır); Beyhakî, 11/18. Heysemî, hadisin Sahih'te muhtasar olarak geçtiğini, Ahmed b. Hanbel'İn râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/103-104.

îbn Hacer, Fethul-Bârî, 11/304

Buhari, Ezan, 144

798 i 790

274___________________________________________________________Kıraat

önce vermesini tenkid etmiş, ayrıca Muâviye b. Ebû Süfyan'ın huzuruna çıkarak beğenmediği hareketlerini açıkça söylemiş ve eleştirmişti. Yukarıdaki rivayette de onun Emevİler dönemindeki bir uygulamayı tenkid ettiği ve doğrusunun Hz. Peygamber'in hareketi olduğunu açıkladığı görülmektedir. (Allah ondan razı olsun.)800

618/1488-Ebû Musa el-Eş'arî'den

(Biz Basra'da iken)802 Ali b. Ebû Talib (Radıyaiiaim anh) bize Rasûluüah'la  i ve seiiem) kıldığımız namaz (şeklini) hatırlattı, onu ya unuttuk ya da (daha doğrusu) bilerek terk ettik. (Zira) o, her rükûa gittiğinde, doğrul-duğunda ve secde yaptığında tekbir getirdi.

NOT: Ebû Musa'nın metindeki '...ya da bilerek terk ettik7 (til> &\k'j) sözü ile Emevi imamlarına olan kızgınlığını ortaya koyuyor, onlara atıfta (göndermede) bulunuyor. Çünkü o imamlar intikal tekbirlerini terk ediyorlardı. Bunun sebebi bir sonraki (619/1519 nolu) rivayette zikredilecektir, insanlar Hz. Osman'ı yanlış anlamışlardır.

800  İbn Abdilber, İstizkâr, IV/1671,1672, No: 2997; İbnü'1-Esîr, (jsdü't-ğâbe, 11/365, No: 2035

801  Sened; 'j*y J jıî Jıi *JJn J- JıiJ-; ^t 'j- jjı>; vSJi- \'î\ 'J, JŞ^ ı&i-

Sahih: Müsned, IV/392, H.no: 19386; Benzer rivâyelter için bk. IV/392, H.no: 19390 (0-1A l_i-j) ziyadesi ile; IV/400, H.no:19475 (£üij^ k,'ğ'j^^0 lafzı ile; IV/411-412, H.no:19579; IV/415, H.no:19610:

 1İ14—î jjii j\ Uji jX«j 41* "3ı1 J-* ûı J^l.} 1* ı^-d; ıls" iid 4 J^S"i i^Ca *îi jıü &ı _j>"_,

(Senedindeki müphem râvî, Esved b. Yezid'dir. Diğer rivayetlerde bu İsim açıkça verilmiştir.) İbn Mâce, İkâme. 28, H.no:9I7.

İmrân b. Husayn'dan şahidi için bk. 619/1489.hadis. 802 Müsned, IV/392, H.no:19390.

Kıraat___________________________________________________________275^

619/1489-Imran b. Kusayn*

Ali b. Ebû Talib'in (Rıukyaiiaha anh) arkasında Öyle bir namaz kıldım ki bana Rasûlullah'm (Saiiaitahu aieyin ve seiiem) arkasında ve iki halifenin (Hz. Ebû Bekir ve Ömer'in) arkasında kıldığım namazı hatırlattı. Gidip onunla (Hz Ali ile) namaz kıldım, baktım ki o her secde yaptığında ve başını rükûdan (secdeden)804  her kaldırdığında tekbir getiriyor.

(Râvi ekledi;) Ben ona 'Ey Ebû Nüceyd! Bu intikal tekbirlerini ilk terk eden kimdir?' deyince şöyle cevapladı:

'Osman b. Affan yaşı ilerleyip sesi zayıflayınca tekbiri terk etti.'

AÇIKLAMA

Metinde '...başım rükûdan her kaldırdığında' {%_// j* *-'j ^j ljTj) cümlesi

geçmekte, doğrusu başını secdeden her kaldırdığında olmalı, bundan dolayı parantez içinde secdeden şeklinde ek yapıldı. Bunun nedeni:

1-Bize gelen bütün rivayetlerde; rükûdan kalkıldığında 'Semi Allahü fimen hamiden' denmesi nakledildi. Rükûdan tekbir ile doğrulmak Sünnet'e (Rasûlullah'm kıldığı namaza) aykırıdır.

2-Yukarıdaki rivayette (>j ^) şeklinde senedde müphem bir kişi vardır.

Senedi sahih diğer rivayetler varken Bennâ'nın bu rivayeti el-Fethu'r-Rabbânî tertibine alması doğrusu şaşırtıcı, ancak kendisi Bulûğu'l-emânî'de rükû yerine secde olmalıydı, şeklinde bir açıklamada da bulunuyor.80

2-İmran b. Husayn'dan başka tariklerle gelen hiçbir rivayette rükûdan başını kaldırdığında kaydı bulunmamaktadır:

 

Mutarrif anlattı:806

Ben, İmrân ile birlikte Ali b. Ebû Talib'in arkasında namaz kıldım. Hz. Ali secdeye gittiğinde tekbir getirdi, doğrulduğunda tekbir getirdi, iki rekâttan (sonra) kalkarken tekbir getirdi. Namazı bitirince İmran b. Husayn elimi tuttu ve dedi ki:

" Sened:

Sahih: Müsned, IV/432, H.no: 19767: Hadisin (<£ Aı ^ îıîi ^' jl-^ : Jıi î ^"; j; Jjl ji! j^J üî ç İs"j5 i>a Ui^j '^ jı»-) kısmı bulunmayan benzer rivayetler için bk. IV/429, H.no:19746;

IV/428, H.no:19726; IV/440, H.no:19837; IV/444, H.no:19880; Buharı, Ezan, 115-116, 144; Müslim, Salât, 33; Ebû Dâvûd, Salât, 136, H.no:835; Nesâî, Tatbik, 34, H.no: 1080.

Rivayetin senedinde müphem bir râvi bulunmaktadır. Bu senedle rivayet zayıftır. Fakat diğer rivayetlerde mütâbiî vardır. ('j-Ş j^ -H- âi ^j jûi 'J, jUİ- : ju î ^"_; ^ Jjî 'J. \ j^J uf ç

is"ji ifp ^j^j) kısmını bir başka kaynakta bulamadık.

Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den şahidi için bk. 618/1488.hadis.

804  Bk. Bu rivayetin açıklaması.

805  Bennâ, age., III/249

806  Ahmed b. Hanbel, IV/440, 444; Buharı, Ezan, 116, 144; Müslim, Salât, 33 (393); £6ıî Davud, Salât, 136, No. 835; Nesâi, es-Sünenü'l-kübra, 1/227, No: 669

276___________________________________________________________Kıraat

'Bu kişi bize Hz. Muhammed'in namazı gibi namaz kıldırdı (ya da şöyle dedi: Bu kişi bana Hz. Muhammed'in namazını hatırlattı).'

3-İbn Huzeyme rivayeti de bu şeklidedir, ancak onda rükûdan kalkma secdeye gitmek şeklinde açıklanmıştır.:

'..rükûdan doğrulduğunda tekbir getirdi, Rükûdan doğruldu sözü ile (râvİ) secdeye gittiğinde tekbir aldı, manasını murat etti.

§Hz. Osman'ın metinde geçen intikal tekbirlerini terk etmesinin nedeni ihti­yarlayıp sesinin zayıflamasıdır, her hâlde tekbirleri hafi (sessiz) olarak getiriyordu. Çünkü onun gibi ibadete ve Sünnet'e bağlı bir kişinin bu tekbirleri tümüyle terk ettiğini düşünmek doğru olmasa gerek. Ancak Emeviler döneminde bundan dolayı ya da başka bir sebepten dolayı yöneticiler ve bazı imamlar intikal tekbirlerini terk eder oldular. Tab'erânî'nin Ebû Hüreyre'den rivayetinde 'Tekbiri ilk terk eden Muâvİye'dir' (itju* j^ı û/ j* Jji jî) şeklinde geçerken, Ebû Ubeyd rivayetinde de 'Tekbiri ilk terk eden Ziyad'dır' (^j *s"j y Jjf J) şeklinde geçmektedir. Hz.

Osman'ın cehri tekbiri terk etmelerinden dolayı onlar da terk etmiş olabilir, ancak cemaatle namazda Rasûlullah'ın ve sahabenin uygulaması bu tekbirlerin cehren alınması ve cemaatin duyması şeklindedir.808

620/1490-Abdurrahman b. Ebza'dan (Raıhyaiiahu anhy.m 'Kendisi Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve senem) ile beraber namaz kıldı; O (Peygamber) tekbirleri tamamen/hepsinde getirmiyordu, yani (her) eğildi­ğinde ve doğrulduğunda.'

AÇIKLAMA

Senedde geçen Vâsit (J«-ij) Irak'ta Küfe ile Basra arasında bulunan bir yer

ismidir, zalim Haccac'ın buraya kurduğu sarayından dolayı bu ismi aldı.81   Buhari ve Ebû Davud'un naklettiğine göre bu kişi (Hasan b. Umrân) için İbn Beşşar Şamî

807 İbn Huzeyme, 1/291, No: 580,11/292, No: 581

808 İbn Hacer, age., H/270; Azimâbâdî, Avnü'İ-Ma'bûd, IH/53

809

Sened: &'}>> J J^~y ■&''J>&'-& ^-^ Jı* J*—^ j1

Zayıf: Müsned, III/406, H.no:15288; Benzer rivayetler için bk. IH/407, H.no:15305; Tayâlist, s.181, H.no:1287; Ebû Dâvûd, Salât, 136, H.no:837; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/220.

Buhârî bu hadisin, senedde yer alan Hasan b. Umrân'ın münker rivayetlerinden biri olduğunu söyler. Bk. et-Târîhu'l-kebîr, 11/300. Bu rivayetinden başka da bir naklini bulamadık. 810 Razi, Muhtam's-Sıhah, 720; Hamevî, Mu'cemü'l-büldân, V/400, No: 12361

Kıraat___________________________________________________________277

(Şamlı), Ebû Davûd et-Tayâlisî (Askalânlı) nisbetinde bulundu.811 Vâsit ve Askalân iki ayrı yerdir ve bu kişi iki yerde bulunduğu için iki yere nisbet edilmiş olabilir.

Bu rivayette geçen ve intikal tekbirlerinin tam yapılmaması, bazılarının terk edilmesi haberi Rasûle aittir. Aynı râviden başka tariklerle gelen rivayette bu görülmektedir.

fi&}\ ^ N jlSj ^L. j «i* ,5)1 J^.   ^Jl uA* O-Lo Jli oİ jf- tjy) ^ı yl*J\ X* j>\ jt-

Abdurrahman b. Ebza dedi ki: 'Ben Hz. Peygamber'in arkasında namaz kıldım, o tekbirleri tam getirmiyordu.'812

Bu rivayetler intikal tekbirlerinin bazen terkine dair ruhsatı gösterir, çünkü mütevatire varan rivayetlerde Rasûlullah'ın genel uygulaması intikal tekbirlerini tam almak şeklinde olmuştur. Ayrıca Hasan b. İmran tartışmalı bir râvidir. Tayalİsî onun bu rivayetinin sahih olmadığını belirtirken,813 İbn Ebî Hatim, 'Şeyh' dedi,814 İbn Hibban Sikât adlı eserinde zikretti,815 Taberi ise 'zayıf kabul etti.816

§Bu konudaki hadisler intikal tekbirlerinin sünnet olduğu ve terk edilmesi durumunda namazı bozmayacağını göstermektedir. İcma'a yakın büyük bir çoğun­luğun görüşü bu şekildedir. Ancak İmam Ahmed b. Hanbel'den gelen bir rivayette ve bazı Zahirîlere göre namazdaki tekbirlerin hepsi vaciptir. Rükûdan kalkıldığında 'Semiallahü limen hamiden' demenin sünnet olmasında icma'a yakın kuvvetli bir ittifak vardır.6

,817

§Ahmed b. Hanbel'den nakledildiğine göre farz namazlarda tekbir getirilmesi güzeldir, nafilede ise zorlama yoktur.818

ŞRükûdan   doğrulduğunda   kişinin   'Semiallahü   limen   hamideh'   demesi yanında 'Rabbena lekel hanıd' demesinin hükmü:

1-Hanefî mezhebinde imam ve cemaat bunları birleştirir. İmam Ebû Hanife'den gelen diğer rivayette imam 'Semiallahü limen hamideh' der, ama 'Rabbena lekel hamd' demez. Münferit hakkında kuvvetli görüş birleştirmemesidir, ancak birleştire­bileceğine dair Ebû Hanife'den gelen başka rivayet de vardır.819 2-Malikîlere göre imam ve cemaat bunları birleştirir.820 3-Şafıîlerde imam, me'mûm ve münferit de her halükârda birleştirir.821 4-Hanbelîlere göre İse imam da, münferit da birleştirir; Bu görüşün delili:822

811 Buharı, et-Tarihu'l-kebir, 11/300, No: 3540; Ebû Davud, Salât, 136, No: 837

812  Ebû Davud et-Tayâlisî, 181, No: 1287; İbn Ebî Şeybe, 1/218, No: 2497; Beyhakî, 11/347, No: 3677

813  Buhari, et-Tarihu'l-kebir, 11/300, No: 3540

814  İbn Ebî Hatim, el-Cerh ve't-Ta'dîl, 111/27, No: 114

815 İbn Hibban, Sikât, VI/162, No: 6167 8l6Zehebî, Mizanü'U'tidâl, VIII/79, No: 283

817 Şirâzî, Mühezzeb, 1/74-75; Kâsânî, Bedâiu-s-Sanâi', 1/209; İbn Rüşd, Bideyetü'l-müctehid, 1/88; İbn Kudame, Muğnu 1/543; Sa'dî Ebû Ceyb, Mevsûatü'l-icma'fi'l-filchi'l-hlâmî, 11/601 8l8İbnKudame,age., 1/543

819 Kâsânî, age., 1/211

820 Sehnûn, Müdevvene, 1/70

821  Şirâzî, age., 1/75; Nevevî, Mecmu', III/417-418

822 Bu hadisin tamamı ve tahrici için bk. MüsnedTrc. V. Cilt, 511/1381 nolu rivayet.

278Kıraat

'...Rasûlullah rükûdan başını kaldırdığında şöyle derdi: Semiallahü limen hamideh, Rabbena leke'1-hamd... '

*Ahmed b. Hanbel'den gelen diğer rivayette sadece imam birleştirir, cemaat birleştirmez.823 Çünkü Rasûlullah şöyle dedi:824

"...İmam 'Semiallahü limen hamiden' dediğinde siz de 'Rabbena veleke'l-hamd' deyin!.."

§Bu tekbirlerin hikmeti olarak, namaz kılma niyetinin ve namaza başlamanın ilanı, rükû ve secdeleri hatırlamaktır. Ayrıca namazın her parçasında tekbir ile kulluğunu hatırlamak ve Allah'la olan ahdini tazelemektir. Doğrusunu Allah bilir.825

823  İbn Kudame, age., 1/545-549

824 İbn EbîŞeybe, 11/115, No: 7134; Ahmed b. Hanbel, 11/230, 341, 376, 411, 440; III/110. 162; IV/394, 401; Buhârî, Ezan, 74, 82; Müslim, Salât, 86, (414), 89 (417); Ebû Dâvûd, Salât, 68, H.no:601, 603; Nesâî, İftîtah, 1-3; İbn Mâce, İkâme, 44, H.no: 1239; 825Bennâ,age.,III/251

Kıraat                                                                                                                       279

KUR'ÂN TARİHİ SÜRECİNDE KIRAATLER

"İnkar edenler; "Kur'ân O'na bir defada indiril­meli değil miydi?" dediler. Biz Onunla senin kalbini kuvvetlendirmek İçin, Onu böyle parça parça indirdik ve ağır ağır okuduk." (Furkan 25/32-33)

"(Ey Resulüm!) O (vahyi) çabuk alabilmek için dilini (heyecanla) hareket ettirme. Şüphesiz onu toplamak ve okutmak bize aittir. O halde, biz onu (sana) okuduğumuz zaman, sen Kur'ân'ın okunuşunu

takip et. Sonra (şunu da bil ki), onu açıklama (gücünü vermek de) bize aittir." (Kıyamet, 75/16-19)

GİRİŞ-HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE KUR'ÂN KIRAATİ (A-Mekke Dönemi, B-Medine Dönemi, C-Hz. Peygamber Döneminde Ashab Arasında Oluşan Kur'ân Kıraatindeki İhtilaflar ve Nedenlerİ)-SAHABE VE SONRAKİ DÖNEMDE KIRAAT (1-Hz. Ebû Bekir Döneminde Kur'ân'ın Toplanması, 2-Hz. Osman Zamanında Ana Mushafın Çoğaltılması, 3-Kur'ân'ın Noktalanması ve Harekelenmesi)- KUR'ÂN TERTİBİ- İMAM MUSHAF DIŞINDAKİ MUSHAFLAR Ü-Hz. Ali Mushafı ve Şia'nın Bakışı, 2-İbn Mes'ûd Mushafı, 3-Übey b. Ka'b Mushafı)- KIRAATLERİN BELLİ BİR DİSİPLİN İLE TOPLANIP KURUMSALLAŞMASI (1-Mütevatir Kıraatler, 2-Meşhur Kıraatler- 3-Haber-i Vahit Kıraatler, 4-Şaz Kıraatler)- BU KIRAATLERE DİĞER MEZHEBLERİN BAKIŞI-HZ. OSMAN ZAMANINDA ÇOĞALTILAN İMAM MUSHAFLAR GÜNÜMÜZE ULAŞTI MI?. GÖRME ENGELLİLER İÇİN KUR'ÂN- KIRAAT KONUSUNDA YAZILAN BAZI TEMEL ESERLER- GÜNÜMÜZ DÜNYASINDA KIRAATLERİN DURUMU

GİRİŞ

Kıraat (Wydı) Arapça bir kelime olup okumak, anlamına gelmektedir.

İslâmî literatürde kıraat denildiğinde Kur'ân  okumak anlaşılır.  Kur'ân okuma ilmi olarak anlaşılan kıraatler ilmini İbnü'l-Cezerî şöyle tarif eder:

'Kıraatler; Kur'ân'daki kelimeleri okuma keyfiyeti ve bu konuda nakledilen ihtilafları inceleyen ilim dalıdır.'826

Bir başka deyişle kıraat ilmi; imam mushaftaki lafzın Ez. Peygamber'in okuyuşuna uygun olarak seslendirilmesidir.

Fıkıhtaki kıraat kavramı namazda Kur'ân okumak için kullanılırken, secde ile ilgili konuda tilavet secdesi kavramı tercih edilmiştir. Ayrıca Kur'ân'ın bize farklı okuma çeşitleri intikal ettiği için bu konu ilmî bir disiplin altında toplanmıştır. Sahabeden okuma çeşitlerini çok iyi tespit eden tabiûn ve etba' kendi dönemlerinde konuyu kurumsallaştırmışlar, belli bir ilmî disiplin altında toplamışlar ve bize aktarmışlardır. İslâmî ilimlerin bu şekilde toplanması aynı döneme rastlar, bu nedenle okuma çeşitleri ile ilgili bilgiler kıraat ilmi başlığı altında incelenmiştir.

HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE KUR'ÂN KIRAATİ

İlk inen ' ... ju ^JJı iLj p-ı* î>ı' 'Oku, (seni) yaratan Rabbinin adına/ adıyla...' ayetleri ile Hz. Peygamber'in (Saiiaitaha aleyhi ve seium) risalet hayatı

İbnü'l-Cezeri, Ebu'1-Hayr Muhammet! b. Muhammed b. Yusuf, Müncidü'i-mukriîn, 3

280___________________________________________________________Kıraat

başlamış oldu. Hayatı boyunca onun ilk görevi Kur'ân'ı aktarmak ve açık­lamaktı. Rasûlullah bu görevini başarıyla gerçekleştirdi, Müslümanları ve müşrikleri Kur'ân ile etkiledi, mesajının güzelliği adeta insanları büyü­lemişti. O dönemde sözün ve özellikle şiirin toplumsal yaygınlığı ve ağırlığı vardı. Kur'ân böyle bir ortamda mesajını çok güçlü edebî bir dille aktarınca toplumda önemli bir sarsıntı meydana getirdi, insanlar adeta şok oldular. Artık Kur'ân gündemin bir parçasıydı; gündemi takip ediyor ve gündem oluşturuyordu. Kur'ân adeta Müslümanların gözü, kulağı olmuştu. İşte o dönemden bazı kesitler:

A- Mekke Dönemi: Mekke'de inen sureler kısa ve vurguludur. Arapça'daki üslubu gözeterek yeminlere fazla yer verilir, eski kavimlerden ve Peygamberlerden sıkça bahsedilir. Bu sureler insanları Allah'a ve ahirete imana davet ederler, cennet ve cehennem tasvirleri çokça kullanılmıştır.

§Mekke'de Kur'ân ve toplum:

1-Rasülullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seüem) Kur'ân'ı açıktan okuyan ilk kişiydi. Müşriklerin büyük tepkisi ile karşılaştı; kendisine saldırdılar, secdeye gittiğinde üstüne deve işkembesi attılar, Ebû Cehil gelip secdede onun boynuna bastı, hakaretler etti. Ama Rasûlullah yılmıyor, Kur'ân'ı okumaya ve anlatmaya devam ediyordu.827 Kur'ân bu baskıyı şöyle dile getiriyor ve mücadeleye katılıyor:

'Namaz kılarken bir kulu (Peygamber'i) engelliyeni gördün mü? Ne dersin, o (Peygamber) doğru yolda ise yahut takvayı emrediyorsa! (Baskıcının yaptığı doğru mu?) Ne dersin o (engelleyen, hakkı) yalanlıyor ve doğruyu reddediyorsa! (Bu da doğru bir iş mi?) O engelleyen, Allah'ın (bunları) gördüğünü bilmez mi! Hayır, hayır! Eğer o (baskısından) vazgeçmezse, kesinlikle kendisini alnından (perçeminden); o yalancı, günahkâr alnından (perçeminden) yakalarız (ve cehenneme atarız). Haydi şimdi gidip meclisini (taraftarlarını) çağırsın, (fayda verecek mi?) Biz zebanileri çağıracağız. Hayır! Sen o baskıcıya boyun eğme! Allah'a secde et ve O'na yaklaş!' (Alâk, 96/9-19) (Secde ayeti!)

2-Rasûlullah (Satiatiahü aleyhi ve seiîem) kendisini ikna etmek için gelen müşriklere bile Kur'ân ile cevap veriyordu. Bu kişilerden birisi Utbe b. Rebia idi, Rasûlullah'ı tebliğ işinden vazgeçirmek için gelmiş ve taleplerini aktarmıştı. Onun sözü bitince Hz. Peygamber kendisine Fussilet suresinden

İbnİshak,Sir«,2t3.No:310

Kıraat

okudu, Utbe öyle etkilendi ki eliyle Rasûlullah'ı durdurmak istedi, kavminin yanına döndüğünde hâlâ üzerinde Kur'ân'ın tesiri vardı.

3-Müşrikler gizlice Hz. Peygamber'i dinliyorlardı. ~

4-Hz. Ömer (Radiyaiiahu anh) kız kardeşi ve eniştesinin baskılara boyun eğmemesinden çok etkilenir, okudukları sureyi ister ve getirilen Taha süresidir. Hz. Ömer onu okur ve Müslüman olur.30

5-Cafer b. Ebû Talib (Radiyaiiatm anh) Habeşistan'a hicret ettiğinde Necaşi'nin huzurunda Meryem suresini okur ve insanları etkiler.831

6-Müşriklerin saldırılarına karşı her zaman Kur'ân cevap veriyor; Kevser ve Ebû Leheb surelerinde olduğu gibi istikbalin Peygambere ve Müslümanlara ait olduğunu, İslâm'a saldıranların helak olacağını belirtir.

7-Müşriklerin zaman zaman gülünç teklifleri olur, Kur'ân bunlara Kafirûn ve En'am surelerinde olduğu gibi cevap verir.

8-İsra suresinde geçtiği gibi mucizeleri bizzat Kur'ân açıklar, Allah'ın desteğinin her zaman Peygamber ve Müslümanlarla beraber olduğunu hatırlatır.

9-Hz. Peygamber İbn Ümmi Mektum hadisesinde Abese suresi ile uyarılır    ...

B- Medine Dönemi: Medine'de inen sureler genelde daha uzun olup, cihad, had ve cezalar, medeni hukuk, borçlar hukuku ve devletler hukukuna ait hükümler, münafıklar vb. konulardan bahseder.

§Medine'de Kur'ân ve toplum:

1-Kur'ân Medine toplumundaki yeni oluşumlarla diyalog kurmaya yönelir, bunlar: Ehl-i Kitab ve münafıklardır.

2-Ehl-i Kitab'ın hataları açıklanır ve yeni dine geçmeleri istenir.

3-Müşriklerle tartışma devam eder.

4-Münafıklann hileleri açıklanır, Müslümanlar uyarılır ve bu çift şahsiyetli kişilere yaptıklarının doğru olmadığı hatırlatılır.

5-Medine'deki sosyal yapının oluşturulması için kurumsallaşma sürecine geçilir.

6-Savaş ve barış hali insanî ölçülere göre ayarlanır, bansın sağlanması ve devam etmesi için azami gayret gösterilir ve büyük fedakarlıklar yapılır. Hudeybiye anlaşmasında olduğu gibi.

§Medine toplumunda göze çarpan en önemli konulardan birisi de okuma ve yazmanın yaygınlaştırılması, bu konuda adeta bir seferberliğin

828  İbn İshak, age., 187-188, No: 268

829 İbn İshak, age., 185-186, No: 263/264

830  İbn İshak, age., 160-161, No. 223; İbnü'1-Esir, el-Kamilfi't-Tarih, 1/601-603

831 İbnü'l-Esir, age., 1/599

832

 İbn Sa'd. age., IV/208-209

282___________________________________________________________Kıraat

başlatılmasıdır. Kadın ve erkek bazı sahabilerin bu öğretim faaliyetiyle biz­zat görevlendirilmesi, Bedir esirlerine onar kişiye okuma-yazma öğretmeleri durumunda esaretten kurtulacakları teminatının verilmesi ve bu yolla serbest kalmaları, Hz. Peygamber'in (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) inen ayetleri etrafındaki vahiy katiplerine bizzat yazdırması ve bu nüshalardan diğer sahabilerin istinsah etmeleri, okuyup okutmaları bunun en tipik örnekleridir.

C- Hz. Peygamber Döneminde Ashab Arasında Oluşan Kur'ân Kıraat indeki İhtilaflar ve Nedenleri

Bize ulaşan hadislerden kıraat ile ilgili ihtilafın çok az olduğu ve bunların da Medine döneminde ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Çünkü Mekke'de Müslümanların sayısı azdı ve Kureyş lehçesinin ağırlığı vardı. Medine'de ise Kureyş lehçesinin ağırlığı devam etti, ancak Müslümanların çoğalması ve Arabistan'ın muhtelif yerlerinden gelmeleri nedeniyle bazı farklı kıraatlere izin verildi. Ancak belli bir disiplinin sağlanabilmesi için Rasûlullah Kur'ân'ı kendisinden alınması şartını koştu, Kur'ân'ın seb'atü ahruf(yedi farklı okuma) üzerine indiğini belirtip, ancak bunun açıklamasını yapmamakla kıraatin sadece kendisinden alınması gerektiğine işaret etti. Sahabilerin de seb'atü ahruf (yedi farklı okuma) lafzının açıklamasını sormamaları ve bir ihtilaf durumunda 'Rasûlullah'in kendilerine böyle okuttuğunu1 söylemeleri, ayrıca Rasûlullah'a (Sanaiiahu aleyhi ve seiiem) gidip bunu bildirmeleri ve Rasûlullah'ın da onları tasdik etmeleri bu konudaki hassasiyeti göstermesi açısından önemlidir. Bütün bunları göz Önünde bulundurduğumuzda kıraat ile ilgili Sünnet doğru olarak ortaya çıkacaktır.

§Bu konudaki hadisler ve sahabenin anlayışı:

1-Hz. Ömer ile bir sahabi (Hişâm b Hakim) arasındaki ihtilaf ve çözümü:

*Misvar b. Mahrame ve Abdurrahman b. Abdülkâri birlikte naklettiler:833 Ömerb. Hattâb (RadiyaiiaM anh) şöyle anlattı:

833 Ahmed, 1/24, 40, 42; Buharî, Fedailu'l-Kur'ân 5, 27, Husûmat 4, Tevhid 53; Müslim, Müsâfirin 270, (818); Ebû Davud, Salât 357, No: 1375; Tirmizî, Kırâ'ât 2, No: 2943; Nesâî, Salât 37, No: 2, 150-152; Muvatta, Kur'ân 5, No: 1, 102

Kıraat___________________________________________________________283

Rasûlullah'ın (Saiiaiuıha aleyhi ve seitem) yaşadığı dönemde Hişâmb Hakim'i, Furkân sûresini okurken dinledim. Kıraatine kulak verdim, bir de ne göreyim, Rasûlullah'ın bana okutmadığı farklı harflerle okuyor. Namazın içinde ada­mın üzerine atılacak oldum. Kendimi zor tuttum ve selam verinceye kadar bekledim. Selâmı verir vermez adasından tutup kendime doğru çektim ve:

'Okurken dinlediğim şekliyle sana bu sûreyi kim öğretti?' diye sordum. Hişâm:

'Onu bana Rasûlullah okuttu!' demez mi?' Ben :

'Yanılıyorsun,834 Rasûlullah onu bana senin okuduğundan farklı okut­tu' dedim. Adamı hemen yakalayıp doğru Rasûlullah'a (Saiiatiahu aleyhi ve seiiem) götürdüm ve dedim ki:

'(Ey Allah'ın Rasûlü!) Ben bu kişiyi, Furkan suresini bana okutma­dığın farklı harflerle okurken dinledim.' Rasûlullah:

"Onu bırak (ey Ömer)! Oku, ey Hişam!" dedi.

Hişam da okurken dinlediğim şekilde Rasûlullah'a okudu, Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Bu şekilde indirildi." Sonra bana:

"Oku, ey Ömer!" dedi. Ben de daha Önce bana okuttuğu şekilde oku­dum. Rasûlullah:

"Bu şekilde de indirildi" dedi ve ekledi:

"Bu Kur'ân yedi harf üzere indirildi. Hangisi kolayınıza gelirse onunla okuyun!"

2-Übey b. Ka'b ile bir sahabi arasındaki ihtilaf ve çözümü:

Übey b. Ka'b (Radiyattahüanh) şöyle anlattı:835

Ben mescitte idim. Namaz kılmak için bir adam içeri girdi ve benim bilmediğim (yadırgadığım) bir kıraatle okudu. Sonra bir başkası içeri girdi, o da arkadaşının kıraatinden farklı şekilde okudu. Namazlarımızı kıldıktan sonra hepimiz beraberce Rasûlullah'ın (SnihUaim aleyhi ve seiiem) yanına gittik. Ben:

834 Metinde (^J—s*) kelimesi geçmektedir, o dönemde Araplar arasında kızılan bir konuda bu kelime kullanılırdı ki manası 'yalan söyledin'şeklindedir. Ancak burada yalancılıkla suçlama değil de, yanıldığı kastedilmektedir. Bu nedenle terceme 'yanılıyorsun' şeksinde yapıldı.

835 Müslim, Müsafirûn, 273 (820); İbn Hibban, 111/12, No: 737,111/13, No: 738

284___________________________________________________________Kıraat

'Şu kişi benim bilmediğim (yadırgadığım) bir kıraatle okudu, sonra diğeri girdi, arkadaşınınkinden farklı bir kıraatle okudu' deyince Rasûlullah her ikisine de okumalarını emretti, ikisi de okudular. Rasûlullah okuyuş şekil­lerini beğendi. O zaman benim kalbimde cahiliye devrinde bile görülmedik şiddetli bir tekzib düşüncesi oluştu. Rasûlullah beni saran bu düşünceyi görünce göğsüme vurdu, o anda benden öyle bir ter boşandı ki, sanki izzet ve celal sahibi Allah'ı korku içinde görüyordum. Rasûlullah bana şöyle dedi:

"Ey Übey! Kur'ân'ı bir harf (şekil) üzerine oku, diye bana (Cebrail) gönderildi, ben; (Ya Rabbi,) ümmetime kolaylık ver, diye iade ettim. İkinci defa bana: Kur'ân'ı iki harf (şekil) üzerine oku, diye bana gönderildi, ben; (Ya Rabbi,) ümmetime kolaylık ver, diye tekrar iade ettim. Üçüncü de bana: Kur'ân'ı yedi harf (şekil) üzerine oku, diye gönderildi. (Sonra denildi ki;) İade ettiğim her sefer için (yani üç kere) senin bir şey İsteme hakkın var. Ben de: Allahım, ümmetimi affet, Allahım, ümmetimi affet, dedim ve üçüncü hakkımı da halkın hepsinin, hatta İbrahim'in bile bana (şefaat) için yöneldiği o (müthiş) güne bıraktım."

3-Amr b. As ile ile bir sahabi arasındaki ihtilaf ve çözümü:

*Amr b. As'ın mevlası Ebû Kays nakletti:

Amr b. As (Radiyaiiahu ank) bir keresinde Kur'ân'dan ayet okuyan bir adamı dinledi. Ona dedi ki:

'Sana bu şekilde kim okuttu?' Adam:

'Rasûlullah (okuttu)' deyince Amr:

'Bana da bu ayeti Rasûlullah okuttu?' dedi. İkisi de Rasûlullah'a (Saitaiiahtı

aleyhi ve sellem) gittiler Ve bİrİSİ:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Şu şu ayet' dedi ve okudu. Rasûlullah:

"Bu ayet böyle indirildi" dedi. Diğeri de: 'Ey Allah'ın Rasûlü!' dedi ve o ayeti (farklı şekilde) okudu ve 'Böyle değil mi? Ey Allah'ın Rasûlü!' dedi. Rasûlullah:

"Böyle de indirildi" dedi, sonra şöyle buyurdu:

"Bu Kur'ân yedi harf (şekil) üzere indirildi. Hangisiyle okursanız okuyun güzel olur. Bu konuda artık tartışmaya girmeyin. Zira bu tartışma küfürdür ya da küfür alametidir."

836 Ahmed, IV/205; (Heysemi, bu rivayetin ricalinin sahih olduğunu, ancak mürsel olduğunu belirtti. Bk. Mecmeu'z-Zevâİd, VII/150); Heysemi bu rivayetin mürsel olduğunu belirtmekte, ancak başka tarikle gelen sahih bir rivayetle kuvvetlenir. Beni Haşim'in mevlâsı Ebû Said yoluyla gelen Amr b. Âs rivayetinin senedi sahihtir ve bu rivayeti kuvvetlendirmektedir. Söz konusu rivayet için bk. Ahmedb. Hanbel, IV/204, Thk: Şuaybü'l-Anıavud, XXIX/353, No. 17819

Kıraat___________________________________________________________285

4-îki sahabinin ihtilafı ve çözümü ile ilgili Ebû Cüheym rivayeti:

* Ebû Cüheym anlattı:837 İki adam bir ayetin (kıraatinde) ihtilafa düştüler. Biri: 'Bu benim Rasûlullah'tan aldığım şekildir' dedi. Diğeri de: 'Bu da benim Rasûlullah'tan aldığım şekildir' dedi. Her ikisi de durumu Hz. Peygamber'e (Saitatiaha aleyhi ve setiem) sorunca Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Kur'ân yedi harf (şekil) üzerinde okunur. Kur'ân üzerinde (kesinle­şen şeylerde) artık tartışmaya girmeyin, Kur'ân üzerinde böyle bir tartışma küfürdür."

5-Ebû Hüreyre'den bu konudaki ihtilafın çözümü ile ilgili rivayet:

* Ebû Hüreyre'den (Radiyaiiahü o/i/ı):838

RaSÛlullah (SallallahU aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:

"Kur'ân yedi harf (şekil) üzere indi, Kur'ân'daki bu konuda (kesinle­şen şeylerde) tartışma küfürdür, (bunu üç kere tekrarladı,) Ondan öğren­diğiniz ile amel edin, ondan bilmediğiniz şeyleri de bilenine sorun!"

6-Rasûlullah'ın (Saitaliaha aleyhi ve seiiem) Kur'ân üzerinde cahilce tartış­malara kızması, kesin olanlarla amel edilmesini ve bilinmeyen konularda da bilene sorulmasını emretmesi:

* Amr b. Şuayb babası yoluyla dedesinden (Radiyatiaim anhüm) nakletti:839

Benim için kızıl develerden daha kıymetli840 bir mecliste kardeşim ile

birlikte oturdum. Ben ve kardeşim baktık ki Rasûlullah'ın sahabilerinden

büyükleri kapılardan birisinin yanında oturmaktalar. Onlardan ayn kalmayı

uygun görmedik, onlann yakınına oturduk. Baktık ki onlar Kur'ân ayetlerin-

8 7 Ahmed, IV/169; (Heysemi, bu rivayetin ricalinin sahih olduğunu belirtti. Bk. Mecmeu 'z-Zevâid,VWl5l)

838  Ahmed, 11/300; İbn Hibban, 1/275, No: 74; (Heysemi, bu rivayetin Ahmed b. Hanbei tarafından İki ayn tarikten nakledildiğini ve tariklerden birinin ricalinin sahih olduğunu. Bk. Mecmeu 'z-Zevâid, VII/151)

839 Ahmed, 11/181

840  O dönemde Araplar için en kıymetli mallar bu şekilde ifade edilirdi. (Bk. Nevevi, Şerhıt Sahihi Müslim, XV/178); Şimdiki bazı gençlerin kırmızı renkli modellİ araba sevdası gibi.

286____________________________________________________________Kıraat

den birini okudular ve üzerinde tartışmaya başladılar ve sesleri de olabildi­ğince yükseldi. O anda Rasûlullah kızgın, yüzü kızarmış bir şekilde, onlara toprak atarak geldi ve şöyle dedi:

"Ey topluluk, durun! (Ne yapıyorsunuz!) Sizden önceki ümmetleri Peygamberlerinden ayrılmaları ve Kitab'ın bir kısmını diğerine (cahilce) kıyas etmeleri, onları helak etti. Kur'ân birbiriyle çelişmesi için değil, birbirini tamamlaması için indirildi. Ondan öğrendiğiniz ile amel edin, on­dan bilmediğiniz şeyleri de bilenine sorun!"

7-İbn Mes'ûd ve iki sahabi arasındaki ihtilaf ve çözümü ile ilgili rivayet:

 JUİ elij^U    »L-J  A-İP  J)l  J™a    ^1  Jl  LÂllaİÜ lct"1-»  L*Î^Âj  Ji  ü^î  oîy_j

*Ebû Vâil'den:841

Abdullah b. Mes'ûd (Radiyaitaimanh) şöyle anlattı:

Otuz ayetli Hâ mim, yani Ahkaf suresini okuyan birisini dinledim. Bir harf (şekil) üzerine okudu, bir başka kişi de arkadaşının okuduğundan farklı bir harf (şekil) üzerine okudu. Ben de iki arkadaşımın okuyuşundan farklı harflerle okudum. Hz. Peygamberdin (Saiiaiiahtı aleyhi ve seiiem) yanına gittik, durumu haber ettik. Rasûlullah şöyle buyurdu:

"İhtilafa düşmeyin! Sizden öncekiler ihtilafa düştükleri için helak oldular." Sonra da şunu ekledi:

"Sizden en güzel (bilerek) okuyan kim, bakın ve onun kıraatini alın!"

8- Ebû Bekre'nin yedi harf ile ilgili rivayeti:

Abdurrahman b. Ebû Bekre, babasından nakletti:842

Cebrail Aleyhisselâm {Peygamberimize): 'Ey Muhammed, Kur'ân'ı bir harf (şekil) üzere oku!' deyince Mikaü: 'Artırmasını iste!' dedi.' Peygamberi­miz artırmasını istedi. Cebrail: 'Onu, iki harf (şekil) üzere oku!' dedi. Mikail: 'Artırmasını iste!' dedi,' Peygamberimiz (Saiiaitahu aleyhi ve seiiem) artırmasını istedi, ta ki yedi harfe ulaşıncaya kadar.843 Dedi ki: Hepsi şifalı (faydalı)844 ve yeterlidir, yeter ki rahmet ayeti azapla, azap ayeti rahmet ile bitmesin

841 Ahmed, 1/401 (Ricali sikadır.)

842  Ahmed, V/51; (Bu rivayet zayıftır. Çünkü Heysenıİ, râvilerden Ali b. Zeyd'in su-i hafızasını (hafızasının kötü olduğunu) belirtti. Bk. Mecma', VII/151)

843  Buraya kadar ki kısmının şahidi Huzeyfe'den de gelmektedir. (Bezzar'ın bu rivayetinde Asım b. Behdele bulunmaktadır. Kendisi sikadır, hakkındaki bazı sözler zarar vermez, seneddeki diğer râviler de sikadır. Bk.Heysemi,M^c/»a', V1I/150)

844 Hastalar için ya da müminlerin kalbleri için şifalıdır. Bk. Münâvi, el-Feyzu'l-Kadir, III/54

Kıraat___________________________________________________________287

(karışma olmasın)!845 Tıpkı teâle, akbil, helümme, izheb ve esri' kelimele­rinde olduğu gibi.'846

9-Semüra b. Cündüb'ün (Radiyatiahüanh) yedi harf ile ilgili rivayeti:

Jtj?-\ i*_- ^ £Âjii\ ^y Jli  J— j *M- <** (J-*  & Jj—j ^ı »y^ J* RaSÛÎUİlah (Saltallahü aleyhi ve seilem) ŞÖyle dedi:847

"Kur'ân yedi harf (şekil) üzere indi."

10-Ubade'nin Übey b. Ka'b'dan yedi harf ile ilgili rivayeti:

RaSUİUİlah (Sallallahii aleyhi ve seilem) ŞÖyle dedi;848

"Kur'ân yedi harf (şekil) üzere indirildi."

11-tbn Abbas'ın (Radiyaiiahu anhüma) yedi harf ile ilgili rivayeti:

RasÛlullah (SaiMiahu aleyhi ve seilem) şöyle dedi:849

"Cebrail (Kur'ân'ı) bana bir harf üzere okuttu, kendisine (artırması için) müracaat ettim, ben artırmasını istedikçe o artırıyordu, sonunda yedi harf üzere okumaya vardı."

12-Muaz b. Cebel'den {RadiyaUahu anh) yedi harf ile ilgili rivayet:

ölT lJLi I^IT  Jiy-\ **-- J* jTjUl J^iî Jü J^ jj ile ^

Kur'ân yedi harf (şekil) üzere indirildi, hepsi şifalı (faydalı) ve yeter­lidir."850

13-Ümmü Eyyub'un ı/tadiyaiiahuanhâ) yedi harf ile ilgili rivayeti:

RaSUİUİlah (Saltallaha aleyhi ve seilem) ŞÖyle dedi:851

"Kur'ân yedi harf (şekil) üzere indi, onlardan hangisini okursan sana yeterlidir."

14-Huzeyfe'nin (Radiyaiiahü anh) yedi harf ile ilgili rivayeti:

<_iyl Sjw-    ^ OTjiJi Jjil ^ J_ji   U—_) *-!* -il ,_5U3   *İ)I Jj— j Cj>i" Jü *Jjİ=~ ^yı RaSUİUİlah (SallalhhU aleyhi ve seilem) ŞÖyle dedi:852

845 Ahmed, V/41' de buraya kadar Rasûlullah'ın sözü olarak nakledildi.

846  Bu kelimelerin anlamlan birbirine yakındır, Kur'ân'] bu şekilde aynı/yaklaşık anlamdaki bir  başka  kelime   ile  okumak  mümkündür,   ancak  bu   kelime   mutlaka  RasÛlullah'tan duyulmalıdır, her kişi dilediği şekilde okuyamaz. Bu kelimelerin manası: Teâl (Ju) gel, agbil

(JJİ) gel/yaklaş, helümme {^») haydi/gel, izheb (>—»ü) git ve esri' (^^-0 çûöh* o//gi>' şeklin­dedir, Arapça sözlüklerde bu kelimeler birbirleriyle açıklanır.

847  Ahmed, V/16; (Taberani ve Bezzar'da da geçen bu rivayetin ricali sahihtir. Bk. Heysemi, Mecma\WlV 152)

848 Ahmed, V/l 14 (Ricali sikadır.)

m Ahmed, 1/263; Buharı, Fedai İÜ'I-Kur'ân, 5; Müslim, Müsafirûn, 272 (819); Nesai, îftitah, 37 850 Taberani, XX/150, No: 312; (Heysemi, ricalinin sika olduğunu belirtti. Bk. Meana', VIÎ/154) ası Ahmed, VI/433; (Heysemi, Taberanİ'nİn ricalinin sika olduğunu belirtti. Bk. Meana', VII/154) 852 Ahmed, V/391; (Bezzar ve Taberanİ'den de gelen bu rivayetin ricali sahihtir. Bk. Heysemi, Meana', VII/150)

288________________________________________________________Kıraat

"Kur'ân yedi harf (şekil) üzere indirildi." 15-Ömer b. Ebû Seleme'den gelen farklı bir rivayet:

 Jü J_-_j •At- »İli ıJ~*> ^Jl OÎ *—1— ^1 ^ r*-*" ^

Hz. Peygamber ISallallahn aleyhi ve setlem), Abdullah b. Mes'Ûd'a (RadiyallahU

 şöyle dedi: 53

"(Önceki) kutsal kitaplar gökten tek bölümden (tek şekil üzere)854 indirilirdi, Kur'ân ise yedi bölümden yedi harf üzere okunacak şekilde indirildi ki bunlar helal, haram, muhkem, müteşabih, darb-ı meseller, emir ve nehiydir. Helalini helal, haramını haram kabul et, muhkemiyle amel et, müteşabihinde yorumu terk et, darb-ı mesellerden ibret al, bil ki hepsi Allah'tan gelmektedir, bunu da sadece akıl sahipleri hatırlar."

§Yedi harfle ilgili hadisler yirmiden fazla sahabeden nakledilmiştir ve mütevatirdir. Hadislerde geçen bu ahrufu seb'ayı inceleyen müstakil eserler yazılmıştır.855

SAHABE VE SONRAKİ DÖNEMDE KIRAAT

1-Hz. Ebû Bekir Döneminde Kur'ân'ın Toplanması:

Hz. Peygamber'den (Satiaiiahu aleyhi ve seltem) sonraki en hayırlı işlerden birisi dağınık Kur'ân sayfalarını birleştirmekti:

Hz Ali (RadiyallahU anlı) dedi kİ;856

'Allah Ebû Bekir'e rahmet etsin, o (Kur'ân'ı) iki kapak arasında topla­yan ilk kişidir.'

§Hakim (v. 405/1014), Kur'ân'ın cem' edilmesinin üç merhalede gerçekleştiğini belirtti:

a-Hz. Peygamber'in (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) huzurundaki cem': Vahiy geldikçe Peygamberimiz ayetleri vahiy katiplerine yazdırıyordu ve onlardan da diğer sahabiler istinsah ediyorlardı.

b-Hz. Ebû Bekir döneminde cem': Kur'ân sayfalarının kontrollü bir şekilde toplanıp mushaf haline getirilmesi.

853   Taberani, IX/26, No: 8296; (Bu zayıf bir rivayettir, Çünkü seneddeki Ammar b. Matar cidden zayıf bir râvidir. Bazıları da sika demiştir. Bk. Heysemİ, Mecma', VII/153)

854 İbn Abdilber, Temhid, VIII/275

5 Meselâ bk. Hasan Ziyauddin, el-Ahrufu's-seb'a ve menzileiü'l-kıruati minha, Daru'l-Beşari'I-iimiyye, Beyrut, 1988

856 İbn EbîŞeybe, Vl/148, No: 30229; Abdullah b. Ebû Davud, KitabiH-Mesahif, 11 (İbn Hacer isnadının hasen olduğunu belirtti. Bk. Fethu'l-Bâri, IX/12)

Kıraat________________________________________________________289

c-Hz. Osman dönemindeki cem': İmlâ kontrolü ve surelerin tertip edilmesi şeklindedir.857

§Bu çalışmada dikkat edilen hususlar:

a-RasûlullarTın (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) evindeki tomarların alınıp, incelenmesi,

b-Her sahabinin istinsah ettiği Kur'ân sayfalarını getirmesi ve bunlardan bizzat Rasûlullah'tan alındığının iki şahitle ispat edilenlerin kabul edilmesi,

c-Hafızlann hıfzıyla desteklenmesi ve onaylanması.

§Toplama teklifini yapan Hz. Ömer idi ve görev Zeyd b. Sabit'e verilmişti, Zeyd çalışmayı şöyle anlattı:

*Ubeyd b. Sebbak'tan:858

Zeyd b. Sabit dedi ki:

Yemame katliamı (sonrası)859 Ebû Bekir bana haber gönderdi, (gittim.) Yanında Ömer b. Hattab (Radiyaiiahuanhüm) vardı. Ebû Bekir bana:

'Bak, Ömer bana gelip 'Ölüm/katliam Yemame günü kurranın (hafız­ların) çoğunu aldı götürdü (çoğunu kaybettik), ben çeşitli yerlerde Ölümün kurranın çoğunu alıp götürmesinden, dolayısıyla Kur'ân'in bir çok kısmının da (bu durumda) kaybolmasından korkuyorum. Bu nedenle Kur'ân'ı toplama çalışmasını emretmeni uygun görüyorum' dedi. Ben de kendisine: 'Rasûlullah-ın iSatudiaiui aieyiü ve seiiem) yapmadığı bir işi nasıl yaparım?' diye cevap verdim. Ömer: 'Vallahi, bunda çok hayır var' dedi ve teklifinde ısrar etti durdu.

857  Hakim, U/249, No: 2901. rivayetin açıklaması.

858  Buharı, Fedailü'l-Kur'ân, 3,4; Tayalisi, 1/3, No: 3; Ahmed b. Hanbel, 1/13; Tinnizi, Tefsiru'l-Kur'ân 9, No: 3103; İbn Hibban, X/360, No: 4506

859  İbn Hacer bu şekilde takdir yapılması gerektiğini bildirir. Fethu'l-Bâri, 1X/12; Aynı yerde İbn Hacer, Müseylemü'l-kezzab ile yapılan Yemame savaşı ile ilgili bilgi verir ve bu savaşta yaklaşık yedi yüz sahabenin şehİd olduğunu, ancak Müseylemü'l-kezzab fitnesinin de ortadan kaldırıldığını zikreder.

290___________________________________________________________Kıraat

Sonunda Allah Ömer'in kalbine verdiği duyguyu bana da verdi, Ömer gibi düşünmeye başladım.'

Zeyd, Hz. Ebû Bekir'in devamla şöyle dediğini nakletti:

'Sen genç, akıllı, hiçbir şeyle töhmet altında tutmadığımız bir kimse­sin ve Rasûlullah'ın vahiy katipliğini de yapıyordun, şimdi Kur'ân'ı gere­ğince araştır ve (mushaf olarak) topla!'

Zeyd der ki: 'Vallahi, bana dağlardan birini taşıma görevi verseydi bundan daha ağır gelmezdi.' (Ona itiraz ettim): 'Siz Rasûlullah'ın yapma­dığını nasıl yaparsınız?' dedim.

Ebû Bekir: 'Vallahi, bunda çok hayır var' dedi ve teklifinde ısrar etti durdu, sonunda Allah Ebû Bekir ve Ömer'in kalbine verdiği duyguyu bana da verdi. Kur'ân'ı (sayfalarını) araştırmaya başladım, onları ağaç ve taş lev­halar üzerine yazılan nüshalardan, ayrıca hafızların ezberlerinden topluyor-dum, sonunda (hepsini şahitli olarak topladım,) sadece Ebû Huzeyme el-Ensarî'nin860 yanında başkasında bulamadığım Tevbe suresinin son ayetini buldum.861 Bu mushaf Ebû Bekir'in yanında idi, vefat edinceye kadar orada kaldı, sonra Ömer b. Hattab'a intikal etti ve hayatı boyunca yanında kaldı, ondan sonra da (Rasûlullah'ın eşlerinden olan) Hz. Ömer'in kızı Hafsa annemize intikal etti.'

§Bm rivayetten anlaşılan:

a-0 dönemde çok sayıda Kur'ân hafızı bulunmaktaydı, bunların büyük bir kısmı Yemame'de şehit olmuştu. Bu durum Hz. Ömer'i harekete geçirdi ve devlet başkanı Hz. Ebû Bekir'e olayın tehlikeli gelişimini haber verdi, çünkü onun en önemli danışmanıydı.

b-Rasûlullah'ın (SaUaUahu aleyhi ve seiiem) yapmadığı bir şeyi gerçekleş­tirme konusunda sahabenin hassasiyeti gerçekten düşündürücüdür.

c-Kur'ân'ı toplama konusunda Zeyd b. Sabit tercih edilmişti. Bunun nedeni dört şeydi: Genç, akıllı ve Kur'ân'ı iyi bilen olması, ayrıca hiçbir şeyle itham edilmeyen temiz bir geçmişe (her kesimin kabul ettiği tarafsız bir kimliğe) sahip olması ve Rasûlullah'ın vahiy katipliğini yapmasıdır.

d-Zeyd b. Sabit ve etrafındaki sahabiler hafız oldukları hâlde sahabe yanındaki mevcut bütün sayfa ve nüshaların getirilmesini, ayrıca bunu Rasûlullah'tan aldıklarını ispat eden iki şahide sahip olmalarını şart koştular.

86OSonraki rivayetten anlaşılıyor ki bu sahabi Hz. Ömer'in yanına geldiğinde Hz. Ömer de bunu duyduğunu belirtmiştir, böylece o ayetler de iki kişi tarafından bildirilmiş oldu. 861 Tevbe suresinin son iki ayeti:

"Gerçekten size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir. (Ey Muhammedi) Eğer reddederlerse de ki: Allah bana yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O'na güvenip dayanırım. O, yüce arşın sahibidir." (Tevbe, 9/128-129)

Kıraat

Yanlarındaki nüshaların getirilmesi ile ilgili çağrıyı sahabeye bizzat Hz. Ömer yapmıştı. Bu konuda onun ciddiyeti, sahabenin hata yapmada bile ondan çekinmesi, ayrıca iki şahit getirmeleri şartı bu çalışmadaki ihtiyatlı gayreti göstermesi açısından çok önemlidir.862

e- Tevbe suresinin son ayeti dışında Kur'ân'ın bütün ayetleri en az iki şahitle sabit olmuştur. Tevbe suresinin son ayeti sadece Ebû Huzeyme'nin yanında bulunmaktaydı ve Hz. Ömer ve Zeyd b. Sabit'in yanına getirdiğinde onlar da bunu Rasûlullah'tan duyduklarını ifade edip, onu tasdik ettiler. Bu çalışma bir yıl sürmüştür.

f-Ana mushaf halifeliği döneminde Hz. Ebû Bekir'in yanında kaldı, onun vefatından sonra Hz. Ömer'e intikal etti, Hz. Ömer'den sonra da Hafsa annemize intikal etti. Hz. Osman zamanında ana nüshadan yeni nüshalar çoğaltıp şehirlere gönderme çalışması için Hz. Hafsa'dan ana nüsha geçici olarak alındı. Çoğaltma işleminden sonra Hafsa annemize geri verildi.864

§Ayetlerin tertibi tevkifidir, vahiyle sabittir, çünkü;

862 İbn Ebî Davud, age., 16-17; İbn Hacer, Fethu 'l-Bari, IX/I4

803 Künyesi Ebû Huzeyme olan bu zat, sonraki rivayette İsmi Haris b. Hazeme olarak açıklanmaktadır. Bu konuyla ilgili rivayetlerin bazılarında ise Ebû Huzeyme ismi Huzeyme b. Sabit olarak geçmektedir. (Bk. Tirmizi, Tefsiru'l-Kur'ân, 9, No. 3103 (hasen sahih); Ebû Ya'iâ, 1/66, No: 64; İbn Hibban, X/360, 36)

Anlaşılan o ki râviler burada şüpheye düştüler, hâlbuki rivayetler dikkatle incelenirse ortaya şu sonuç çıkar: Tevbe süresindeki söz konusu ayetleri getiren Ebû Huzeyme ve Ahzab süresindeki ayeti getiren ise Huzeyme b. Sabit'tİr. Huzeyme b. Sabit'in şahitliği Rasûlullah tarafından iki şahit kabul edilmiştir. (Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bari, IX/15) Huzeyme b. Sabit'in Ahzab suresinin ilgili ayeti ve şahitliği ile ilgili rivayet:

ö\—& Jl—İ ^j-u" 1 J-ij L-j ■

 Jâj Jii jJjı-j öji+ij *j'ji+i ^L-j ^U iıi Jj üıi jj—j ;ij-Ii *Harice b. Zeyd'den: Zeyd b. Sabit anlattı:

Mushaf ı yazarken Rasûlullah'tan duyduğum bir ayeti kaybettim/bulamadım ve onu Huzeyme b, Sabit'in yanında buldum. O ayet şudur:

"Müminler İçinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip (o yolda can vermiştir); kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir." (Ahzab, 33/23)

(Râvi) ekledi: Huzeyme iki şelıadet sahibi diye anılırdı, Rasûlullah onun şahitliğini iki şahit yerine kabul etmişti. Huzeyme Sıffîn günü Hz. Ali ile beraberken öldürüldü. (Bk. Mamer b. Raşid, Cami', XI/235 (Abdürrezak'ın Musannefinde); Abdiirrezzak, VIII/367; Ahmed b. Hanbel, V/188; Buharı, Fedailü'l-Kur'ân, 3, Meğazi, 17; Nesâi, es-Sünenü'l-kübra, VI/430,No: 11401)

Huzeyme b. Sabit'le ilgili bu olay Hz. Osman zamanındaki çoğaltmada olmuş ve sadece bir ayetteki problem Allah'ın izniyle bu şekilde halledilmiştir. (Bk. İbn Hacer, age., 1X/21)

Sonuç olarak rivayeti erdeki Ebû Huzeyme ve Huzeyme b. Sabit farklı kişilerdir. 864 İbn Hacer, age., IX/12-16

292___________________________________________________________Kıraat

-Rasûlullah fSaiiaiiahü aleyhi ve seiiem) ayetler indikçe bunu şu sureye filan ayetten sonrasına ekleyin, diye bizzat yerini belirtmektedir.865

-Rasûluüah'ın hayatında bizzat Hz. Peygamber ve sahabesi inen ayet­leri suresi içindeki yerlerine uygun olarak yazılmasından sonra ezberlen­mesine ve okunmasına gayret etmektedirler.866

§Bu konuda ayetlerin tevkîfî olmadığını söyleyenler bütün sahih riva­yetleri bırakıp şu rivayete sanlmaktadırlar, hâlbuki bu zayıf bir rivayettir:

Ibad b. Abdullah b. Zübeyr'den:867

Haris b. Hazeme, Berâe suresinin son iki ayeti olan

kısmını Ömer b. Hattab'a getirince Hz. Ömer (Rndiyaiiahuanhüm) şöyle dedi: 'Seninle birlikte bunu (Rasûlullah'tan) alan var mı?' İbn Hazeme: 'Bilmiyorum. Vallahi, ben şahitlik ederim ki bunu Rasûlullah'tan

(Sattaiiahaaleyhi ve seiiem) iyice öğrendim/bilincine vardım ve ezberledim.' Hz. Ömer: 'Ben de şahitlik ederim ki bunu Rasûlullah'tan işittim' dedi ve ekledi: 'Eğer bu, üç ayet olsaydı ayrı bir surede toplardım. Kur'ân'daki bir

sureye bakın ve oraya koyun.'

'Ben de onu Berâe suresinin sonuna koydum.'

§Senedi zayıf olan bu rivayetteki ziyade (üç ayet olsaydı ayrı bir sure yapardım sözü) sahih olarak gelen rivayetlerde bulunmamaktadır. Bundan dolayı bu rivayet alınmaz. Hz. Ömer'in bu şekilde sure oluşturma hakta yoktur, bu ona bir iftira olur.

Ayrıca bu konuda Übey b. Kâb'dan yapılan diğer rivayet de şu şekildedir:

865  BkAhmed b. Hanbel, 1/57. 1/69; Tirmizi, Tefsiru'l-Kur'ân 9, No: 3086 (Hasen Sahih); Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra, V/10, No:8007; Hakim. 11/241, No: 2875; 11/360, No; 3272

866  Bu konudaki çok sayıda örnek için bk. Müsned Trc. V. Cilt; Namazlarda Okunan Sureler, öğle ve İkindi Namazlarında Kıraat (Kur'ân Okumak), Akşam Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak), Yatsı Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak), Sabah Namazında, Özellikle Cuma Gününün Sabah Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak), Genel Olarak Namazda Kıraat (Kur'ân Okumak)... bölümleri.

867  Ahmed b. Hanbel, 1/199; Bu rivayetin senedinde Muhammed b. İshak bulunmaktadır ve müdellistir.   Diğer  râvileri   sikadır.   (Bk.  Heysemi,  Mecmeu'z-zevâid,   VII/35).   Senedde müdellis bir râvinin bulunması rivayeti zayıf kılar, çünkü senedde haddesenî C^-) gibi işitme lafızları yerine an (j«) lafzı geçmektedir ve bu şekilde rivayet başka yerde işitme lafzıyla

geçmemektedir.

68 Bk. Tayalisi, 1/3, No: 3; Ahmed b. Hanbel, 1/13; Buhari, Fedailü'l-Kur'ân, 3,4; Tirmizi, Tefsiru'l-Kur'ân 9, No: 3103; İbn Hibban, X/360, No: 4506

Kıraat                                                                                                                       293

Ebu'l-Âliye, Übey b. Kâb'dan (Radiyatiahü anh) nakletti:869 Ebû Bekir'in halifeliği döneminde Kur'ân'ı sahifelerde topladılar; insanlar onu yazıyordu ve Übey b. Kâb da imlâ ettiriyordu: Berâe süresin­deki şu ayete (o^v ^ ?A ^J* Âı ^>^ ı>^*ı {)870 gelince zannettiler ki son

inen ayet odur. Bunun üzerine Übey onlara şöyle dedi:

'Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) bu ayetten sonra bana şu iki ayeti de okuttu, onlar (p-s-j ö^, o>^jU> <S4* ljaij>- ^ u Up %■/■ <S~*>\^ J^-j ^ı*. xü) den

ikinci ayetin sonu (^fcjı ^yJı ^j ^*j) olan kısma kadar.' Übey ekledi: 'Kur'ân'da en son indirilen ayet ise şudur:

871I> Ut Nl *il N *Jİ *

§Ayetlerin sure içindeki yerlerinin bizzat Rasûlullah (Saitattaim aleyhi ve  tarafından yazdırıldığı ve okutulduğu konusunda ittifak vardır, hadis kitapları bununla ilgili hadis ve eserlerle doludur. Bu konuda şüphe yoktur. Hz. Ebû Bekir zamanında yapılan cem' (toplama) ayetlerin sure içindeki yerleri ile birlikte olmuştur. Ancak surelerin tertibi yapılmamıştır. Sure tertibi Kur'ân imlâsının yeniden kontrolü ile birlikte Hz. Osman zamanında yapılmıştır.

869   Ahmed b. Hanbel, V/134; İbn Ebî Davud, Mesahif, 38; Beyhaki, Delâilü'n-Nübüvve, VII/139; Müsned'de Abdullah b. Ahmed'in ziyadelerinden olarak nakledilen bu rivayetin senedinde tartışmalı İki râvi bulunmaktadır. Biri Ebû Cafer er-Râzi'dir ki kendisinin hadiste saduk ve salih birisinin olduğu, ancak hıfzının kuvvetli olmadığı nakledilmektedir. (Bk. İbn Hacer, Takribu't-Tehzib, 414, no: 4921) Ahmed b. Hanbel'den gelen iki rivayette 'hadiste kuvvetli değil' ve 'salihu'l-hadis' şeklinde zikredilmektedir. İbn Main'den: "Horasan'ın sikası (güvenilir râvİsi)' olduğu nakledilir. A1İ b. Medîni: 'Bİzİm yanımızda sikadır' dedi, Ebû Hatim; onun Salih, saduk ve sika olduğunu, belirtti. (Bk. İbn Hacer, Tehzibu't-Tehzib, XII/56-57)

Diğer tartışmalı râvi ise Ömer b. Şakik'tir. İbn Hibban onu 'es-Sikât' adlı eserinde zikretti, İbn Hacer 'makbul' dedi. İbn Adi, 'kalilü'l-hadis' veZühlî, "onu zayıf göreni görme­dim dedi.' (Bk.. İbn Hacer, Tehzibu't-Tehzib, XII/56,57, 463)

870 Bu ayet:

"Bir sûre indirildiği zaman, (alay ederek) birbirlerine bakar (ve): (Etraftan) sizi birisi görüyor mu? diye sorarlar, sonra da ayrılıp giderler. Anlamayan bir kavim olduklar için Allah

onların kalplerini (imandan) ayırmıştır." (Tevbe, 9/127)

871  Bu ayetin manası:

"Senden önce hiçbir resul göndermedik ki ona: "Benden baka ilâh yoktur; şu halde sadece bana kulluk edin" diye vahyetmiş olmayalım." (Enbiya, 21/25)

294___________________________________________________________Kıraat

2-Hz. Osman Zamanında Ana Mushafm Çoğaltılması:

Hz. Osman döneminde farklı okumalar çoğalmıştı. Bunun sebebi yeni Müslüman olanların çoğalması ve kontrolsüz Kur'ân nüshalarının artma-sıydı. Bu konuda sahabiler de rahatsızdı ve son olarak vuku bulan şu olay belki de bardağı taşıran son damlaydı:

Bir gün mescidde bazı kişiler ve sahabi Huzeyfe otururken bir fısıldaşma/uğultu duyuldu:

'Kim Ebû Musa kıraatine göre okuyorsa mescidin filan köşesine, kim de Abdullah b. Mes'ûd kıraatine göre okuyorsa falan köşeye gelsin!' denildi. Aynı ayetin farklı şekillerde okunduğunu duyunca Huzeyfe çok kızdı, hatta gözleri kıpkırmızı oldu, o kızgınlıkla ayağa kalktı ve mescidin ortasında :

'Ya ben mü'minlerin emirine galip geleceğim, ya da mü'minlerin emiri bana galip gelecek' diye bağırdı. Sonra oturup etrafına toplananlara anlamlı bir konuşma yaptı ve bu işin ne derece tehlikeli olduğunu anlattı.

Daha sonra Huzeyfe halife Hz. Osman'ın yanına gitti, durumun vahametini anlattı ve Hz. Hafsa'nın yanındaki nüshanın çoğaltılmasını tavsi­ye etti. Hz. Osman da Hafsa'dan ana nüshayı istedi ve mushaf kendisine getirilince hemen bir heyet kurdu: Bu heyette Zeyd b. Sabit, Said b. Âs, Abdurrahman b. Haris b. Hişam ve Abdullah b. Zübeyr vardı. Hz. Osman onlara bazı tavsiyelerde bulundu, şöyle dedi:

'Yazarken Zeyd b. Sabit ile siz üçünüz eğer ihtilafa düşerseniz Kureyş lehçesine göre yazın!'

Bu dört kişilik heyet sadece bir kelimede ihtilafa düştüler. O da (w»*üı)

kelimesidir. Zeyd b, Sabit bunun ha ile (*jjB) şeklinde olmasını, diğer üç Kureyşli kişi de ta ile (o^üı) şeklinde yazılmasını istediler. Konu Hz. Osman'a iletilince o da; 'Ta ile (c^üı) şeklinde yazın, çünkü Kur'ân Kureyş

lisanı üzere inmiştir' dedi.873

Bu çalışma beş yıl sürdü. Çoğaltılma işlemi tamamlanınca Hz. Osman bu mushaflardan birisini Medine'de bırakıp diğerlerini büyük şehirlere gönderdi. Toplam yedi nüsha olarak çoğaltılan imam mushafın altısı Mekke, Şam, Yemen, Bahreyn, Basra ve Kûfe'ye gönderildi.874 Kontrol edilmeyen diğer nüshaların da hatalı olmaları ihtimalinden dolayı yakılmasını istedi. Büyük çoğunluk bu uygulamayı memnuniyetle karşıladı ve uyguladı. Ancak Abdullah b. Mes'ûd gibi bazı sahabiler kendi mushaflarının yakıl­masına karşı çıktılar.876 Hz. Osman da onlara ses çıkarmadı, bunun sebebi

872 İbn Ebî Davud, age., 18-19

873 Timizi, Tefsirul-Kur'ân 9, No. 3104 (Hasen sahih); Beyhaki, 11/385, No: 3806-3807; İbn Hacer, Fethu'l-Bari, IX/20; Mübarekpûrî, Tuhfetü'l-Ahvezi, VI1I/413

Bu kelime iki yerde geçmektedir: Bakara, 2/248, Taha, 20/39

874 İbn Ebî Davud, age., 43 ™ İbn Ebî Davud, age., 27 m İbn Ebî Davud, age., 20-21

 

Kıraat________________________________________________________295

belki de onlara güvenmesiydi. Abdullah b. Mes'ûd kendi mushafını yak­madı, bu uygulamayı tenkit etti, ancak imam mushafa karşı çıkmadı, hatta şikayete gelen taraftarlarına, kendisinin de iktidarda olsa aynı şeyleri yapabileceğini söyledi.877 İbn Mes'ûd'un mushafmda bazı ayetlerin tefsiri bulunduğu için belki de yakmak ismemiş olabilir, bu tefsirlerin bir kısmı nakledildi.

Bundan sonra Müslümanlar hep ana nüshaya göre okudular ve bu nüsha mütevatir yolla nesilden nesile diğer çağlara aktarıldı. Bu nüshaya imam mushaf dendi. Abdullah b. Mes'ûd gibi bazı sahabilerin kalan ve yakılmayan mushaflanna Müslümanlar fazla itibar göstermediler ve onlar da zaman içinde yok oldular. Onlardan bize sadece bazı kıraatleri ve bu mushaflanyla ilgili küçük malumatlar intikal etmiştir.

§Hz. Osman'ın Kur'ân'a hizmeti sadece ana nüshayı çoğaltmakla kalmadı:

a-Hz. Ebû Bekir zamanında dağınık olarak toplanan sureler bu dönemde Kur'ân tertibine göre sıraya konuldu ki bu tertibin korunması açısından söz konusu çalışma çok önemlidir.

İmam mushaftaki sure tertibi tevkifidir, şu rivayetler bunu destekle­mektedir:

aa-Hadiste Zehraveyn, yani Bakara ve Ali İmran surelerinin yan yana zikredilmesi,878

ab-Rasûlullah'm (Saüaiiaha aleyhi ve seiiem) es-Seb'ut-tıval'ı (yedi uzun sureyi) bir rekâtta okuması,879

ac-Vahiy indikçe Rasûlullah'ın vahiy katiplerine ayetlerin sure içindeki yerlerini göstermesi, açıklaması ve Hz. Osman'ın tertibdeki titizliği:

Yezid'den;880

İbn Abbas bana şöyle anlattı:

877 İbn EbîDavud, age., 25

878 Müslim, Müsafırûn, 252

879 Abdürrezzak, 11/147 , No: 2843; İbn EbîŞeybe, 1/327, No: 3699

880 BkAhmed b. Hanbel, 1/57,1/69; Tirmizi, Tefsiru'l-Kur'ân 9, No: 3086 (Hasen sahih); Ebû Davud, Salat, 125, No: 826; Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra, V/10, No:8007; Hakim, 11/241, No: 2875; 11/360, No: 3272;

296___________________________________________________________Kıraat

Osman b. Affan'a (Radiyallahü anhüm)\

'Enfal suresi Mesânî'den881, Berâe suresi de Miûn'dan882 olduğu halde ikisini birleştirmenizin ve aralanna besmele yazmamanızın sebebi nedir? Bu sureleri es-Seb'u't-tıval (yedi uzun sure ) içine koydunuz. Bunun sebebi nedir?' deyince Hz. Osman şu cevabı verdi:

'Bazı zaman olurdu ki Rasûlullah'a (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) çeşitli surelerden ayetler inerdi, kendisine bir şey indiğinde Rasûlullah vahyi yazan kişi/kişileri çağınr ve onlara:

"Bu ayetleri içinde şu ve şu zikredilen sureye yazın!" derdi. Bazı ayetler indiğinde de şöyle derdi:

"Bunları da içinde şu ve şu zikredilen sureye yazın!"

Enfal suresi Medine'de ilk inen surelerdendi, Berâe suresi de son inen surelerdendi. Berâe suresi Enfal suresine konusu itibariyle benzemektedir. Bu nedenle Berâe suresini Enfal'den olduğunu zannettim. Rasûlullah da bu surenin bir öncekinden olduğunu belirtmeden vefat etti. Bundan dolayı iki sureyi birleştirdim, (farklı olduğunu göstermek için) aralanna besmele yazmadım ve (toplam olarak ayet sayılarından dolayı) es-Seb'u't-tıvala (yedi uzun sureye) dahil ettim.'

ad-Bir hadiste Kur'ân ayetleri sırasıyla dört kısma ayrılmıştı:

Vasile b. Eska'dan (Radiyaiiaim anh):883

Peygamberimiz (Saiiaiiaim aleyhi ve selimi) şöyle dedi:

"Tevrat yerine bana es-Seb'u't-tıvâl (yedi uzun sure), Zebur yerine el-Miûn (yüz ayetli sureler) ve İncil yerine el-Mesanî (yüzden az ayeti olan sureler) verildi. Ayrıca el-Mufassal (fasılalı sureler) ile ben üstün kılındım."

ae-Hz. Peygamber ve sahabenin Kur'ân surelerini hiziblere ayırması ve bu şekilde her gün vird şeklinde okuması:

881 Mesânî, ayet sayısı yüzden aşağı olan surelere denir.

m Mİûn, ayet sayısı yüz kadar olan surelere denir.

883 Tayalisl 1/136, No: 1012; Ahmed, IV/107 (Bu senedeki rical sikadır, sadece İmran el-

Kattân'ı İbn Hibban ve bazıları sika, Nesai gibi alimler zayıf kabul etmişlerdir. Bk. Heysemi,

Mecma\ VII/46); Taberanî, XXII/76, No: 187

* Bu rivayetin Ebû Ümame'den gelen şahidi için bk. Taberaııi, VIIl/258, No: 8003 (Rivayetin

senedindeki Leys b. Ebû Süleym zayıf kabul edilmiş, ancak rivayetine ilibar edilir. Seneddeki

diğer râviler sikadır. Bk. Mizzi, TehzM'l-Kemâl, XXIV/279, No: 5017; Heysemi, age., VII/158)

Kıraat_____________________________________________________297^

p&  ^>-   ^j\i JA

EVS b. HüZeyfe'deil (RadiyaUahUmh):m

Sakif kabilesinden Müslüman olan bir heyetin içindeydim... (hadis),

Rasûlullah bize dedi ki:

"Kur'ân'dan bir hizib (bölüm) kalmıştı, onu okumayı tamamlamadan

çıkmamayı istedim (onun için biraz geciktim)."

Sabah olunca Rasûlullah'ın (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) sahabesine sorduk: 'Siz Kur'ân'ı nasıl hiziblere (bölümlere) ayırıyorsunuz?' Onlar şöyle dedi: 'Biz Kur'ân'ı üç sure, beş sure, yedi sure, dokuz sure, on bir sure, on

üç sure şeklinde hiziblere (bölümlere) ayırıyoruz. Mufassal surelerin hizbi de

Kâf suresinden başlayıp sonuna kadardır.'

§Kur'ân'a baktığımızda şunu görürüz:

-İlk üç sure: Bakara, Âlü îmrân, Nisa sureleri,

-Beş sure: Mâide, En'âm, Araf, Enfal, Berâe sureleri,

-Yedi sure: Yunus, Hûd, Yusuf, Ra'd, İbrahim, Hıcr, Nahl sureleri,

-Dokuz sure: Benû İsrail (İsrâ), Kehf, Meryem, Tâhâ, Enbiya, Hac,

Mü'minûn, Nur, Furkân sureleri,

-On bir sure: Tâsînler (Tasîn ile başlayan üç sure), Ankebût, Rum,

Lokman, Secde, Ahzab, Sebe, Fatır, Yasin sureleri,

-On üç sure: Sâffât, Sâd, Zümer, Hamim (Âlü Hamim), Muhammed,

Feth, Hucurât sureleri,

-Mufassal sureler: Kâf suresinden Kur'ân'ın sonuna kadar.885

af-Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) her sene Kur'ân'ı Cebrail ile baştan sona kontrol ediyordu, son sene iki defa kontrol edildi: Rasûlullah şöyle dedi:886

"...Cebrail Kur'ân'ı her sene  benimle bir kere tekrar ederdi, bu sene iki kere tekrar etti, bu ancak ecelimin yaklaştığını (gösterir)..."

884  Ahmed b. Hanbel, IV/9, 343; İbn Ebi Şeybe, II//242, No: 8583; Ebû Davud,   Şehru Ramazan 9, No. 1393; îbn Mace, İkâmetü's-Salât 178, No:1345; Ebû Bekir eş-Şeybanî, el-Âhad ve'l-Mesânî, III/218, No:1578; Taberanî, XVU/41, No: 87; Beyhakî, Şuabü'l-İman, 11/396, No: 2176; Bu konudaki diğer rivayetler ve değerlendirmesi  için bk.  Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, 11/269

885  Ebu'l-Mehâsin, Mu'tasam'I-Muhtasar, 11/ 238; Azimâbâdî, Avnü'i-Ma'bûd, İV/190

880 Uzun hadisten bir bölüm. Bk. Ahmed b. Hanbel, VI/282; Buharı, Menakıb, 25, FedaillTl-Kur'ân, 7; Nesâî, es-SünenU'l-kübra, IV/251, No: 7078

298___________________________________________________________Kıraat

ag-Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) Kur'ân'ı baştan sona okuyarak hatim inmek isteyenlere ağır ağır okumalarını ve üç günden öncede hatimi bitirmemelerini tavsiye etmektedir. Bu da o dönemde mushafın tertibinin ayetler ve sureler indikçe Rasûlullah'ın emrine göre yapıldığını göstermektedir:

Abdullah b. Amr b. Âs'tan (Radiyaiiaha anhüma):**1

Kur'ân'ı cem' ettim (hepsini topladım) ve bir gecede hepsini okudum. Bunun üzerine Rasûlullah bana şöyle dedi:

"Üzerinden bir zaman geçip de bıkmandan korkarım. Kur'ân'ı bir ayda oku bitir." Ben:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Bırak da gücümden ve gençliğimden istifade edeyim.' Rasûlullah:

"Yirmi günde hatmet!"

'Ey Allah'ın Rasûlü! Bırak da gücümden ve gençliğimden istifade edeyim.'

"On günde hatmet!"

'Ey Allah'ın Rasûlü! Bırak da gücümden ve gençliğimden istifade edeyim.'

"Yedi günde hatmet!"

'Ey Allah'ın Rasûlü! Bırak da gücümden ve gençliğimden istifade edeyim' deyince Rasûlullah (daha aşağısını) kabul etmedi.

§Bir kişinin üç günden daha az sürede Kur'ân hatmi tavsiye edilme­mektedir:

Rasûlullah dedi ki:

Ö\Jİ\ pu ti»")tf tf Jîî «îji ja ûii V

"Kur'ân'ı üç günden az sürede hatmeden anlamaz."888

ah-Hz. Peygamber kendi döneminde Kur'ân'ı baştan sona yazan/top­layan bir kadına kendi ailesine imamlık yapması için izin vermişti. Bu kadın sahabinin adı Ümmü Varaka bt. Abdullah b. Haris olup Rasûlullah kendisine Şehide derdi. Hz. Ömer döneminde kölesi ve cariyesi tarafından şehit edildi.

887  Abdürrezzak İÜ/355, H.no: 5956; Ahmed b. Hanbel, 11/163, 199; Nesai, es-Sünenü'l-kübra, V/24, H.no: 8064; İbn Mace, İkâmetü's-Salât, 178, H.no: 1346; Jbn Hibban, III/333, H.no: 756; Aynı sahabiden benzer rivayet için bk. Buhari, Ezan, 34; Ebû Davûd, Şehru Ramazan, 8, H.no: 1388,1389, 1390,1391

888  Tayalisi, 1/300, H.no: 2275; İbn Ebi Şeybe, 11/241, H.no: 8573; Ahmed b. Hanbel, 11/164, 165; Timizi, Kırâât, 11; 2949 (Hasen Sahih); Ebû Davud, Şehru Ramazan, 8, H.no: 1390; Nesai, age., V/25, H.no: 8067

Kıraat___________________________________________________________299

Bunun üzerine Hz. Ömer, 'RasÛlullah doğru söyledi, bu kadın için; "Haydi gidelim, Şehide'yi ziyaret edelim," derdi' dedi.889

aı-Sahabenin bu tertibe karşı çıkmaması, diğer nüshaların savunulmama-sı, hatta onlara rağbet bile olmaması bu tertibin doğru olduğunu göstermek­tedir.

b-Kur'ân kelimeleri RasÛlullah'tan (Saiiatiaim aleyhi ve seiiem) nakledilen sahih kıraatlere uygun olacak şekilde yazıldı. Öyle ki bu şekilde bir kelime birden fazla kıraate uygun hale geldi.

§Kur'ân'ın Hz. Ebû Bekir döneminde cem'i (toplanması) ve Hz- Osman zamanında ana mushaftan istinsah edilirken Hz. Peygamber'den intikal eden kıraatlerin de dikkate alınması önemli bir konudur. Ancak daha önemlisi bu çalışmalarda hata unsurunun olmamasıdır. Defalarca kontrol edilmesi ve Allah'ın koruma sözünü de hesaba katarsak bu konudaki çalışmayı takdir etmemek insafsızlık olur. Ayrıca o dönemde her konuda şiddetli tartışma ve müzakere içinde olan sahabenin, hata olduğuna dair hiçbir İtirazının olmaması bu çalışmadaki güvenilirliği desteklemektedir.

§Hz. Ali gibi bazı sahabilerin ellerindeki mushaflar nüzul sırasına göre tertip edilmişti. Bu mushaflar da bize ulaşmadı, ancak onların sadece tertipleri ve içlerindeki bazı ayetlerin kıraatleri ile ilgili cüz'i bilgiler eser kitaplarında zikredildi. Tarihin böylesine yok edici ve öğütücü çarkı karşısında bugüne kadar tek nüsha halinde galibiyetini ve gücünü devam ettiren ana nüsha ya da imam mushafın bizlere ulaşması Hz. Ebû Bekir'den sonra Hz. Osman'ın çalışmasının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Allah onlardan razı olsun.

3-Kur'ân'ın Noktalanması ve Harekelenmesi:

Mushafın noktalanması ilk önce h. 65 yıllarında Abdulmelik b. Mervan zamanında yanlış okumaların çoğalması ihtiyacından dolayı başlanmıştır. Önceleri noktalar harfin yazıldığı mürekkepten farklı bir renkte konuyordu. "Üstün" yerine harfin üstüne bir nokta, "esre" yerine harfin altına bir nokta, "ötre" yerine harfin önüne bir nokta, "sükun" yerine

Bu rivayetin metni:

Bk. îshak b. Râhûye, Müsned, 1/235; Ahmed b. Hanbel, VI/405; îbn Huzeyme, 111/89, H.no: 1676; Taberanİ, XXV/ 134, H.no: 326; Beyhaki, III/130, H.no; 5136

300___________________________________________________________Kıraat

iki nokta konuluyordu.890 Şöyle ki Ebu'l-Esved ed-Düeli (v. 69/688) renkli bir mürekkeble harflerin üstüne, altına, önüne birer nokta koydu. Üstteki a, alttaki i, yandaki u , sesini veriyordu. Tenvin için de iki nokta kullanıldı.

Daha sonra Abdülmelik (v. 86/705) devrinde şekilce birbirine benze­yen harfleri ayırt edebilmek için de noktalama ihtiyacı duyuldu. Bu iş için de nokta kullanılınca harekeleme gayesiyle konulan noktalama ile karıştı. Önceleri noktalama için ayrı, harekeleme için de ayrı mürekkepler kullanıldı. Bir müddet sonra ise harekeleme işinde şimdi bilip kullandığımız işaretler teşekkül etti: Ebu'l-Esved'in öğrencisi Nasr b. Asım (v. 89/708) harfleri ha­rekeledi. Kimi tarihçiler bunu yapanın Basrah Yahya b. Ma'mer (v. 129/746) olduğunu söylerler. Kür'ân imlasında son düzenleme Halil b. Ahmed (v. 175/791) tarafından gerçekleştirildi; şöyle ki yatık elif, vav ve uzatılmış ya harflerinin küçük şekillerinden bugünkü fetha, zamme ve kesreyi bulmuş, imlâ işaretleri için de bazı kelimelerin remzi niteliğinde olmak üzere küçük ve kısaltılmış harfleri kullanmıştır. Bu şekilde ilk defa mushafta hemze, şedde, sila, revm ve işmam belirlendi. İmam Halil'in bu konudaki çalışması 'Kitabu'n-Nakt ve'ş-şekV adlı çalışmasında toplanmıştır. İbn Nedim'in el-Fihrisfİnde zikredilen kitap günümüze kadar ulaşmamıştır. Kur'ân'ın doğru okunması için yapılan bu çalışma başlangıçta bir muhalefetle karşılaştı ise de sonunda genel kabul görmüştür.

Bu şekilde harekeleme ve noktalama yapmak, surelere başlık koymak, ayet başlarını gösteren işaretler bırakmak, cüzlere ayırmak vs. başlangıçta alimlerce kerih görüldüğü halde, sonradan mubah, hatta müstahsen görülen hususlardan oldu.

KUR'ÂN TERTİBİ

Surelerin Tasnifi: Kur'ân-i Kerim'in metni pratik kolaylık gayesiyle surelerin teşkil ettiği bazı gruplara ayrılmıştır:

a- es-Seb'u't-Tıval (Jı>)ı ^r-Ji): En uzun 7 sure demektir. Fatiha'dan sonra Tevbe suresinin sonuna kadar yani 2-9. sureleri arasını kapsar.

b- et- Miûn (oyiı): Ayet sayıları 100'e yaklaşan veya biraz geçen sureler.

c- el- Mesâni ($\&)'. Ayet adedi 100'den az olanlar.

d- eh Mufassal (j-aiiı): Mushaf-ı Şerifin son bölümü olup, tercih

edilen görüşe göre, başlangıcı 50. olan Kaf suresinden itibaren, sonuncu (114.) Nas suresine kadar olan kısımdır. Bu grup da üçe ayrılır:

da- Tıval-ı Mufassal (J*m Jı>): (Uzun) Kaf-Büruc, yani 50-85. sureler,

db- Evsat-ı Mufassal (J^uiı .k-y): (Orta) Tank-Beyyine, yani 86-98. sureler, de- Kısar-ı Mufassal (j-^iı ;U): (Kısa) Zelzele- Nas, yani 99-114. sureler.891

890 İbn EbîDâvud, age., 162

891 Bu konudaki ihtilaf için bk. Müsned Trc. 552/1422 nolu hadisin açıklaması

Kıraat___________________________________________________________301

§Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) gece namazlarında es-Seb'u't-Tıval'ı (yedi uzun sureyi) bir rekâtta okuduğu olmuştur.892 Demek ki bu surelerin tertibi bizzat Rasûluüah tarafından yapılmıştır.

Ayrıca Peygamberimiz sureleri sırasıyla dört ana kısma ayırmıştı, bunlar: es-SebVt-Tıval, Miûn, Mesânî ve Mufassal şeklinde hadiste sıra­sıyla zikredildi.893

Bu rivayetteki tertip İbn Mes'ûd, Übey b. Ka'b mushafların ve kontrol edilerek toplanan imam mushafın tertibine uygundur. Hz. Ali gibi nüzul sırasına göre tertip eden kişiler dışındaki nüshaların tertibi bu şekildeydi. Rasûlullah'ın namazlarda okuduğu tertip de bu şekildedir, nüzul tertibi değildir.

İMAM MUSHAF DIŞINDAKİ MUSHAFLAR

Hz. Osman döneminde yeniden kontrol edilerek bir heyet tarafından çoğaltılıp büyük şehirlere gönderilen imam mushaf nedeniyle diğer mushafların yok edilmesi istenmişti. Çünkü diğer mushaflar kontrolsüzdü, onlarda hata olma ihtimali yanında mensuh ayetlerin silinmemesi, ayetlerin tefsir ve te'vili ile ilgili ek bilgiler de vardı. Zeyd b. Sabit başkanlığındaki heyet iki ayrı dönemdeki çalışmalarında metni mensuh bu ayetleri, tefsir ve te'vil şeklindeki ek bilgileri sahabenin de ittifakı ile ayıklayıp Kur'ân'i yalın hale getirdi. Eğer bu çalışma yapılmasaydt Kur'ân üzerinde büyük münaka­şalar olurdu ve bu tehlike günümüze de yansırdı. Kontrolsüz olan diğer mushafların yakılıp yok edilmesini sahabe kabulle karşıladı, ancak bazı sahabiler bu uygulamaya karşı çıktılar ve mushaflarım korudular. Bu kişiler Hz. Ali, Abdullah b. Mes'ûd ve Übey b. Ka'b'dır. Karşı çıkan bu sahabile-rin mushafları kendi yanlarında bir koleksiyon niteliğinde kalmış, diğer sahabiler tarafından kabul edilmemiş ve korunmamıştır. İmam mushaf dışındaki mushaflar korunmadığı için günümüze kadar ulaşmamış, tarihin öğütücü çarkı içinde yok olmuşlardır. Onlarla ilgili cüz'i bilgiler, ayrıca bu mushafların sadece sure tertipleri çeşitli rivayetlerle bize ulaşmıştır.

1-Hz, AH Mushafi ve Şia'nın Bakışı:

Hz. Ali Kur'ân'ı toplayan sahabilerden birisidir. Bu konuda İbn Nedim (v. 385/995), İbnü'l-Münâdî'den senediyle gelen şu rivayeti nakletti:

892 Abdürrezzak, 11/147 , No: 2843; İbn EbtŞeybe, 1/327, No: 3699

m Tayalisî, 1/136, No: 1012; Ahmed, IV/107 (Bu senedeki rical sikadır, sadece îmran el-

Kattân'ı İbn Hibban ve bazıları sika, Nesaİ gibi alimler zayıf kabul etmişlerdir. Bk. Heysemi.

Mecma\ VII/46); Taberanî, XXII/76, No: 187

*Bu rivayetin Ebû Ümame'den gelen şahidi için bk. Taberani, VIII/258, No: 7003 (Rivayetin

senedindeki Leys b. Ebû Süleym zayıf kabul edilmiş, ancak rivayetine itibar edilir. Seneddeki

diğer râviler sikadır. Bk. Heysemi, age., VII/158)

302___________________________________________________________Kıraat

Peygamberimiz'in vefatından sonra insanların değişmesi üzerine Hz. Ali Kur'ân'ı toplamadan üzerindeki ridasını yere bırakmayacağına dair yemin etti ve evinde üç gün içinde Kur'ân'ı topladı. İşte bu Mushaf ezberden ilk toplanan Kur'ân nüshasıdır. Bu nüsha Ca'fer ailesi yanındaydı. Ben, Ebû Ya'lâ Hamza yanında bazı sayfalan dökülmüş, Hz, Ali hattıyla yazılı olan ve Hz. Hasan'ın çocuklarından bize intikal eden bir Mushaf gördüm.894

Hz. Ali'nin mushafı nüzul sırasına göre olup ve Rasûlullah'ın (Sattaiiahü aleyhi ve seiiem) vefatından sonra kendisi hıfzından yazmıştı.895 Ayrıca içine ayetleri manaları ile ilgili tefsir ve teviller de eklenmişti. İmam mus-hafın tartışmasını hâlâ devam ettiren tarihte bazı Şia alimleri bulunmaktadır. Bunlar İbrahim el-Kummî,896 Kuleynî (v. 328/939),897 Abdüllatif el-Kazrânî,898 Muhsin el-Kâşî,899 Abdullah el-Alevî900 gibi kişilerdir.

İmam mushafın tartışmasını devam ettiren bu kişiler şu sorulara ciddi ile olarak cevap verememektedir:

a-Hz. Ali mushaf konusunda kendine haksızlık yapıldıysa bu uygu­lamalara niçin karşı çıkmadı?

b-Hz. Ali'nin bu konuda haklılığını destekleyen hiç bir sahabi bulunmamaktadır, niçin?

c-Hz. Ali'nin tefsir ve te'vil ekleriyle dolu mushafı bu haliyle intikal etseydi, biz bu ek bilgileri neye göre ayıklayacaktık?

d-Hz. Ali halife olduğunda niçin bu konu Üzerinde durmadı ve imam mushaf yerine kendi mushafını zorunlu kılmadı?

e-Hz. Ali'den sonra en azından Ehl-i beyt imamları niçin bu mushafın mücadelesini vermediler ve bu konuyu gündeme getirmediler?

Bütün bunlar tek sözle geçiştirilmekte: Fitne çıkmaması için... Acaba bu cevap ne kadar inandırıcı ve böylesine önemli bir konuda sadece fitne çıkmaması için senelerce, hatta asırlarca susmak, Kur'ân'ı feda etmek müm­kün mü? Hz. Ali taraftan olduğunu iddia edenler böyle bir mushaf olsaydı onun mushafını korumaz mıydı? Beklenen Mehdi o mushafı getirecek sözü ile de bunlan kendilerince cevaplandırmış oluyorlar. Bu azınlığa göre Mehdi dönemine kadar son Kitab'ın durumu meçhul !..

894 İbn Nedim, et-Fihrist, 30; İbn Ebî Davud, age., 16 8"sSuyûtî, İtkan, 1/195

896  Kummî, İbrahim, Tefsir, 1/10

897 Kuleynî, Ebû Cafer Muhammed b. Yakub b. İshak, el-Kâfi, 1/228

398 Kazrânî, Abdiillatif, Mirâtü'l-envâr ve mişkâtü'l-esrûr, Mukaddime bölümü, 7.faide, 8.

kısım (Zehebî, Muhammed Hüseyin, et-Tefsir ve 'l-müfessirûn, II/77'den naklen)

899 Kâşi, Muhsin, es-Safi fi tefsiri'l-Kur'âni'l-Kerim, Mukaddime bölümü (Zehebî, age.,

II/157'den naklen)

900Alevî, Abdullah, Tefsüru'l-Kur'ân, 546 (Zehebî, age., II/191'den naklen)

Kıraat___________________________________________________________303

Ancak Şia'nın geneli bu Fikirde değil ve imam mushafı kabul etmekte, Hz. Ali'nin mushafmdaki tefsirler dursaydı ayetler daha iyi anlaşılırdı, deyip bu tefsirlerin vahiy kaynaklı olduğunu iddia etmektedirler:

Şeyh Müfıd elde bulunan Kur'ân ile Hz. Ali'nin mushafını şöyle karşı­laştırır: "Hz. Ali'nin mushafında ayet manalarının tefsir ve tevili Kur'ân'ın nüzul sırasına göre düzenlenmiş olup, bugünkü Kur'ân'dan çıkarılmıştır. Bu tefsir ve açıklamaların Kur'ân'ın bir cüz'ü olmadığı, ancak vahiy kanalıyla geldiği ve semavî olduğu bir gerçektir."901

Bu tahlilin bir benzeri de Feyzi Kaşanî'nin sözünde Bezentî'nin rivayetinde geçmişti. Allâme Fanî, bu konuyla ilgili tafsilatlı bir konuşma yapmıştı, bu konuşmasında şöyle diyordu:

"Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Hz- Ali'nin yazdığı Kur'ân'da ilâhî vahiy olarak nazil olan ayetlerin yanında onların tefsir ve tevilleri de zik­redilmiş, ayrıca dinî ahkâmın detaylarına da inilmişti. Şimdi bu eklerin ol­mamasını, nasıl Kur'ân'ın tahrif olunduğuna veya eksilt ildiğine atfede-bilirsinizV."902

Ayetullah Hûî şöyle dedi: "Hz. Ali'nin, bugünkü Kur'ân'dan farklı bir düzene sahip başka bir mushafinın olduğu şüphesizdir. İlim sahiplerince bu konunun kabul edilmiş olması, bu konuda bizleri delil getirmekten müstağni kılmaktadır. Zira bazı fazlalıkların o mushafta varlığı doğrudur. Yalnız, bun­lar kesinlikle Kur'ân'ın aslından bir tahrif veya eksiltmeye delâlet etmemek­tedir. Sözün doğrusu şudur ki, bu zikredilen fazlalıklar, tevil ve tefsir unva­nıyla Hak Tealâ'nın kelâmının yorumları veya bazı ayetlerin açıklanması maksadıyla vahy/ilham olunmuş sözlerdi... Buna göre, Allah tarafından vahiy unvanıyla gelen her şey, Kur'ân'dan bir cüz olacak diye bir kural yoktur. Rivayetlerden elde edilen de şudur: Hz. Ali'nin fazladan yazdıkları, ayetlerin tevil veya tefsirinden ibaretti. Hiçbir rivayet, bu fazlalıkların da ayet olduğuna delâlet etmemektedir. Bazı rivayetlerde münafıkların, Hz. Ali'nin mushafında isimleriyle zikredildiği nakledilmiş ise, bundan maksat, bu grubun isimle­rinin ayetlerde değil, tefsir bölümünde zikredilmiş olduğudur.,'t903

Bu tahrif iddiasına karşı çıkan alimlerin başında Şeyh Saduk (v.381/991) gelmektedir. Ayrıca Ebû Cafer et-Tûsî (v.460/1068), Ebû Ali et-Tabersî (v. 538/1143)904, Şeyh Müfid905, Kadı Nurullah906, Muhammed Hüseyin et-Tabatabâî ve Muhammed Cevad el-Belâgi'dir. Günümüzdeki Şia da bu tahrif iddialarını kabul etmemektedir.

Şeyh Müfıd, Muhammed b. Muhammed b. Numan, Evail'ul-Makalâl, 55; Aştiyanî, Muhammed Hasan, Bahr'ul-Fevaid, 99

902  Fani İsfahanî, A\i,Ârâ Havi'el-Kur'ân, 102

903  Hûî, Ebu'l-Kasım, el-Beyanfi tefsiri'l-Kur'ân, 1/223-225; Sağir, Muhammed Hüseyin Ali, Tarih'ut-Kur'ân, s. 172

904 Tabersî, Ebû Ali Fadl b. Hasan, Mecmau'l-Beyan li ulûmi'l-Kur'ân, 1/85

905 Belaği, Muhammed Cevad, Mukaddime, 26 (Tabersî, Mecmau 'l-Beyari'm başında)

906  Nurullah, Kadı, Mesaibü'n-nevâsıb (Beîâği, Mukaddime, 26'den naklen)

304___________________________________________________________Kıraat

Muhammed Cevad el-Belâgi şöyle der: 'Muasır muhaddis 'Faslü'l-hıtab'ında 7Kur'ân'ın noksan olduğuna dair Ehl-i Beyt imamlarından pek çok rivayet nakletmektedir. Oysa muhakkik olan herkes bilir ki bu rivayetler Furât ve Ayyaşi gibi muhaddislerin mürselleridir. Hatta Kur'ân'tn noksan olduğunu isbat etmek için öyle rivayetler nakledilmiştir ki, doğru olmasına ihtimal vermek bile mümkün değildir. Bununla birlikte Kur'ân'ın tahrif edil­diğini isbat sadedinde nakledilen rivayetlerin ekserisi isnad yönünden zayıf­tır. Hadis ricaline göre râvileri ya 'daîfü'l-hadis'tir ya da fasidü'l-mezheb-dir veya 'muzdaribü'l-hadis ve'l-mezheb' yahut da 'kezzab'dır. Tefsirinden bir tek rivayet bile nakletmek doğru değildir. Üstelik o râvilerin çoğu İmam Rıza'nın en büyük düşmanlarıdır. Bir kısmı da gulâtolan aşırı Şiilerdendir.i90&

Allâme Tabatabâî munsif ve muhakkik Şia alimlerinden birisidir. Kıymetli tefsirinde tahrif iddiasına geniş yer vermiş ve 'Kelâmünfı enne'l-Kur'ân masunun ani't-tahrif fi fusûV başlığı altında 20 sayfada incelemiş, konuyu incelerken Şia kaynaklan yanında Ehl-i Sünnet'in hadis kaynaklan Ahmed b. Hanbel, Buhari, Müslim, Ebû Davud, Tirmzi, Nesâi, İbn Mâce, İbn Ebî Davud , Hakim, İbn Hibban gibi alimlerin sahih rivayetlerini de göz önüne alarak konuyu geniş bir platformda incelemiştir. Vardığı sonuç şudur; Kur'ân'ın son Kiiab olarak Allah'ın koruması altında olması ve bu konuda ihtilafın olmaması, Peygamberimiz'in kendisinden sonra Kur'ân'a yapışma emri, Hz, Ali'nin dördüncü halife olması, Ehl-i Beyt imamlarının Kur'ân'a teşvikleri, hiç bir sahabenin Kur'ân'ın tahrif edilmesi iddiası İle imam mushafa karşı mücadelesinin olmaması ve hepsinin kabul etmesi gibi çok kuvvetli ilmî ve tarihî gerçekler karşısında azınlığın tahrif iddiaları zayıf ve çürük kalmaktadır. Mushafın iki kapağı arasındaki kelam Allah'ın sözleridir, hiçbir noksan ya da ziyade bulunmamaktadır.9W

2-İbn Mes'ûd Mushafı:

Bu mushafta da tefsir ve te'vil ekleri bulunmaktadır. Ancak sure tertibi imam mushafa yakındır, ihtilaf çok azdır. Bu mushafta 110 sure bulunmaktadır, Fatiha, Felak ve Nas sureleri bulunmamaktadır. Bunları niçin yazmadığı bilinmemektedir. Belki de çok meşhur olduğu için yazılmamıştır, çünkü bu surelerin Kur'ân'dan olduğunda şüphe yoktur. İbn Mes'ûd'dan kıraat alan alimler bu sureleri ayırmamakta, imam mushaf yanında Hz. Ali ve Übey gibi diğer sahabilerin mushaflannda da bu sureler yazılıdır. Berâe ve Enfal sureleri de birleştirilmiştir. Bunlarla toplandığında 114 sure olmaktadır

Bu mushafın tertibi için bk. Müsned Trc. 554/1424 nolu rivayetin açıklaması.

907 Bu eser Tabersî'nin olduğu İddia edilen ^Faslü'l-hıtab fi isbati tahrifi Kitabi Rubbi't-

Erbab'dır. Ancak bugün bu kitaba ulaşılamamaktadır.

gns Belâği, Mukaddime, 26

909 Tabatabâî, el-Mizanfı tefsiri'i-Kur'ân, 11/104-124 arası özetlendi.

Kıraat___________________________________________________________305

3-Übeyb.Ka'bMushafı:

Bu mushaftaki sure tertibi de imam mushafın tertibine çok yakındır ve ihtilaf çok azdır. Bu mushafta 116 sure bulunmaktadır, imam mushaftaki 114 sureden fazla olmasının sebebi iki kunut duasının da eklenmesidir ki bu durumda sure sayısı 116'ya çıkmıştır. Kunut dualarının bulunma sebebi mensuh olduğu halde silinmemiş olabilir, ancak dil alimleri bu dualarda Kur'ân üslûbunun bulunmadığını ifade etmektedirler ya da mushafa dua maksadıyla yazılmıştır, çünkü diğer mushaflarda yoktur.

Bu mushafın tertibi:

910

' İbn Eşte'nin el-Mesahifte'ki rivâyeli için bk. Suyûtî, hkan, 1/ 201-202; İbn Nedim, Fihrist, 30

Kıraat____________________________________________________________307^

KIRAATLERİN BELLİ BİR DİSİPLİN İLE TOPLANIP KURUMSALLAŞMASI

Hz.Osman mushafları yazdırıp, bu hatta muhalif olan diğer şahsi mushaflan terk etmeye çağırınca, bazı kişiler muhalif olanları bırakıp, imam mushafın hattına aykırı olmayan ve Hz. Peygamber'den (Saiiattahu aleyhi ve seiiem) tevatür yolla nakledilen diğer kıraatlerle okumaya devam ettiler. Yedi harften (şekilden) geri kalan ve bazı kelimelerde rastlanan bu farklılıklara da kıraat denir.

Peygamberimiz'in okuduğu kıraat vecihleri bugün bize intikal eden yedi şekle/kıraate münhasır değildir. 10'dan fazladır. Sahabe farklı kıraatleri Rasülullah'tan dinledikleri hâlde, sonra kolayianna gelen, tercih ettikleri bir kıraatle okurlardı. Tabiûn da aynı şekilde devam etti.

1-Mütevatir Kıraatler:

Senedi mütevatire ulaşan yedi büyük kıraat imamı vardır, yedi kıraatin mütevatir olduğunda ittifak vardır. Ancak bu kıraatleri ona tamamlayan üç kıraatin mütevatirliğinde ihtilaf vardır, bu nedenle onlara meşhur kıraatler denmiştir.911

Hz. Peygamber ve sahabe döneminde harflerin noktaları olmadığı için kıraat ön plâna çıkmıştır. Bir başka tabirle, harflerin noktasız olması Kur'ân'ın kitabet (yazı) ile nakli yanında kıraat (okuma) ile naklini de getirmiş ve iki nakil beraber yürümüştür. Hz. Osman'ın çoğalttığı mushaflarda kıraat farkla­rı gözetilmiş, tek kelime ile hallolmayan kıraatler farklı mushaflara yayıl­mıştır.912 Bu nedenle makbul bir kıraatin, senedinin sahih olması yanında Arap dili kurallarına ve mushafların hattına uyması gerekir.

§Kıraat, harflerin seslendirilmesidir. Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) döneminden beri sürekli okunan, kendisiyle namaz kılınan, itikadî ve amelî konularda ana metin kabul edilen hareketli (dinamik) bir Kitap ile karşı karşıyayız. Bundan dolayı onun meşhur ismi Kur'ân'dır ki bununla mushafın kitabetinden çok kıraatinin öne çıktığı görülmekte ve tarih (hadi­seler) de bunu desteklemektedir. Kur'ân, kitabetindeki statikliği ile değil, kıraatindeki dinamikliği ile toplumlara hakim olmuş, toplumları başarılı kılmış ve o, bir anda yeryüzünün en çok okunan kitabı hâline gelivermiştir,

§Yedi kıraatin mütevatirliği konusunda bazı tartışmalar olmuş, Şia ve Mutezile mezhebindeki bazı kişiler bu tevatürü kabul etmemişlerdir. Onlara göre kıraat imamlarının silsilesi âhaddır ve bunlara mütevatir demek doğru

911  Dımyâtî, Ahmed b. Muhammed, İthafu fudelâi'l-beşerfi'l-kıraâti'I-arbaa aşer, 7

912   Vessâ  (J*})   ve  Evsâ  (^ji)  gibi...Hz.   Osman  dönemindeki   heyet  bu   kıraatlerin kaybolmaması için mushaflann bazılarına Vessâ (J*j), bir kısmına da Evsâ (^j') kelimesini yazmışlardır. Ancak bir kelime İle gösterilen kıraatler için aynı kelime yazılmış ve iki şekilde okunmuştur; Fatiha'daki Mâlik ve Melik (tu- — iüu) kıraatleri gibi. Bunlar o dönemdeki heyetin kitabet ile birlikte kıraatlerin de tespitinde ne kadar titiz çalıştıklarını göstermektedir.

308___________________________________________________________Kıraat

değildir. Kabaca bakıldığında doğru gibi görünen bu düşünce konu daha dikkatli incelendiğinde ve ilmî-tarihî veriler yan yana konulduğunda doğru olmadığı ortaya çıkmaktadır:

Öncelikle bilinmelidir ki tevatür kavramı, bilgi kaynaklarının değer­lendirmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Her konunun ya da ilmin kendine göre bir tevatür anlayışı vardır.

1-Genel olan ve herkesin bildiği konular mütevatirdir, sened aranmaz.

2-Ancak bu olayların özeline inildikçe ya da satır arası bilgilere geçil­dikçe genel olaylardaki mütevatir şartı değişir. Adedden ziyade nakleden­lerin sağlamlılığı, dönemlerinde itiraza uğramamaları ve duyanların kalben mutmain olarak kabul edebilecekleri bilgi türleri bu konuda aranan en önemli şart hâline gelir. Nakleden kişilerin aded olarak üç, beş ya da on veya yirmi olması artık temel şartlardan sayılmaz.

Biz bu kıraatlerin mütevatirliğini sorguladığımızda şu gerçekleri göz­den uzak tutmamalı ve beraber değerlendirmeliyiz:

1-Kur'ân cem'i ve istinsahı döneminde, harflerde nokta olmadığı için Hz. Peygamber (Saiiaihha aleyhi ve seiiem) döneminden itibaren kitabet ile birlikte kıraate de önem verildi.

2-Hz. Osman döneminde yaklaşık beş yıl mushaflar kıraate uygun olarak yazıldı, çoğaltıldı.

3-Sahabeden Kur'ân'ı en güzel okuyan ve bu konudaki uzmanlığı takdir edilen sahabiler şunlardı: Hz. Ömer, Ali b. Ebû Talib, Übey b. Ka'b, Abdullah b. Mesûd, Zeyd b. Sabit, Ebû Musa el-Eş'arî (Radiyaiiaha anhüm). Bu kişilerin kıraat noktasındaki ilimleri tartışılmaz. Bu zatlar halife tarafından mushaflann gönderildiği şehir merkezlerine görevlendirildi ki orada Kur'ân eğitimi doğru olarak ifa edilsin.913

4-Kıraat imamları yukarıdaki sahabilerin Hz. Peygamber'den naklet­tikleri kıraat farklarını onların talebelerine ulaşarak direk ya da râvî aracılığı ile almışlardır. Bilindiği gibi mütevatir ve meşhur kıraatlerin imamları ikisi hariç hepsinin vefatı h. 2. asırdır ki bu da yaşadıkları asrın; sahabenin son, tabiûn ve etba'ın ilk dönemleri olduğunu gösterir. Sadece Yakub (v.205/820) ve Halefin (v.229/844) vefatı üçüncü asra taşmaktadır. Böylece kıraatler ilk dönemin başlangıcındaki tedvin dönemi biter bitmez güvenilir/yetkili kişiler eliyle kurumsallaşmasını tamamlamıştır.

5-Kıraat imamları; tabiûn ve etba' dönemlerinde Kur'ân'ı en güzel okuyan ve kıraat farklanndaki ilmi güçleri herkes tarafından kabul edilen kişilerdendi.

6-Kıraat açısından Hz. Peygamber'e silsile yoluyla ulaşan onlardan daha güvenilir ve doğru bir okuma şekli yoktur. Ulema kıraatlerin silsilele­rinden, imamlarının uzmanlıklarından ve asırlar boyu incelemeye tabi tutulmalarından yola çıkarak bu kıraatleri mütevatir, meşhur ve haber-i vahid kıraatler şeklinde bir ayırıma tabi tutmuşlar. Kıraat gibi zor bir ilimde böyle

913 Zürkânî, Muhammed Abdülazim, Menahitü'l-irfanfı ıtlûmi'l-Kur'ûn, I/412-4I3

Kıraat___________________________________________________________309

mükemmel bir çalışma yapmak bugünkü teknolojik imkanlarla bile kolay değildir. Bu işin erbabı konuyu daha iyi bilir. Erbabı olmayan kişilerin oturdukları yerden çeşitli şartlar ileri sürmeleri sağlıklı sonuçlar vermez.

7-Kur'ân kıraatini öğrenen kişi, bir veya iki kişiden, bilemediniz üç ya da dört kişiden öğrenir. Gidip de otuz-kırk kişiden öğrenmez. O hâlde kıraat ilmini hadisteki şartlarla aynı değerlendirmemek, her ilmi kendi şartları içinde düşünmek gerekir.

8-Bu kıraatler, imamlar döneminde şüphesiz başkaları tarafından da biliniyor ve tatbik ediliyordu. Bu imamların yaptıkları işe daha ciddi sarıl­mak, kıraatleri üstadlarından senedleriyle almaktı ki bu üstadlann bir kısmı sahabeden kıraati alan kişilerdi, hatta bazıları sahabe döneminde hocalık (öğreticilik) yapıyordu. Meselâ, İmam Âsım'ın hocalarından birisi Ebû Abdurrahman es-Sülemî'dir ki, ilminin büyüklüğü hakkında konuşmaya gerek yoktur, herkesin malûmudur, aynca kendisi Hz. Hasan ve Hüseyin'in hocasıdır, kıraat ilmini de Hz. AH, Übey b. Ka'b ve Zeyd b. Sabit gibi çok güçlü sahabilerden almıştır.

9-Kur'ân sadece okunan değil, dünyanın en çok ezberlenen kitabıdır. Şifahî yolla öğretimi ve nakli, kıraat konusundaki çalışmaların güvenilir­liğini ortaya koymaktadır.

Bütün bunlardan sonra söylenecek olan şudur. Aşağıdaki silsileler; sahabe, tabiûn ve etba' tarafından bilinen kıraatlerin kurumsallaşma döne­minde ulaşılan silsilelerden bir kaçıdır. Bütün silsileler bu 1 marnlarınkinden ibaret değildir, onlardan başka bu konuda çalışan ve okuyan çok sayıda insan bulunmaktadır. Ancak o dönemde bu işi en iyi bilen, güvenilen, ayrıca ilmi durumları herkesçe takdir edilen bu alimler olduğu için onlann silsileleri zabtü rabt altına alınmıştır. Yukarıda maddeler halindeki gerçeklere ek olarak kıraat alimlerinin bu okuyuşları ümmet914 tarafından kabul edilmesi şeklindeki tarihi gerçeği de göz önünde tutarak kıraat-i seb'a'ya miltevaîir kıraat demek doğru olacaktır. Aynca şu unutulmamalıdır ki mütevatir ve meşhur kıraatlerin ihtilaf ettikleri yerler çok azdır. Bunlardan bir bölümünde de ihtilaf genel olarak iki kısma ayrılmaktadır; Melik (^jJi ? y. d&>) ve Malik

(ji-üı fjj .üJu) gibi ya da Vessâ (J*j) ve Evsâ (^y) gibi... Mana olarak

aralarında fazla bir fark bulunmamaktadır, hatta ayetin manası için güzel bir açılım getirmektedirler. Yani olayın büyütülecek bir yönü yoktur. Bazı okuyuşlardaki farklardan şu ekoller doğmuştur:

a-NÂFİ' (ğn): NâfT b. Abdurrahman b. Ebû Nuaym el-Leysî el-Medenî

(v. 169/785): Kıraati Medine'li yetmiş kadar tabiûndan alan kıraat imamların-dandır, tedrise Medine'de devam etmiş, kendisinin ilmî kudretini ve güve­nilirliği İmam Malik, İbn Mücahid ve bir çok kimse tarafından takdir

y14 Bu kıraatlere Şia ve Mutezile her ne kadar mütevatir demeseler de Kur'ân'ı yine bu kıraatlerden birisi ile okumaktadırlar. Tartışma sadece kavramlar üzerinde olmaktadır, ancak ameli noktada bir ihtilaf yoktur. En çok tutulan kıraat İmam Âsım'ın kıraatidir.

310________________________________________________________Kıraat

edilmiştir. Kıraatteki senedi mütevatir olarak Hz. Peygamber'e kadar ulaşır. Remzi (0 eliftir.

Meşhur senedi:

Hz. Peygamber

i Übey b. Kâ'b

1 Ebû Hüreyre, İbn Abbas, Abdullah b. Ayyaş b. Rebîa

!

Ebû Ca'fer Yezid b. Ka'kaa, Ebû Davud Abdurrahman b. Hürmüz el-A'rac, Şeybe b. Nesâh, Ebû Abdillah Müslim b. Cündeb el-Hüzelî, Ebû

Yezid b. Rûmân

4

Nâfı'

§İmam Nâfı'den bize bu kıraati ondan nakleden meşhur râvilerden bazıları:

1) Kâlûn (OjJti), İsa b. Mînâ (v. 220/835): İmam Nâfı'in üvey oğludur,

kıraatinin çok güzel olmasından dolayı kendisine Nâfı' tarafından güzel manasına gelen Kâlûn denilmiş ve bu lâkapla meşhur olmuştur. İmam Nâfı'den sonra kıraat imamı olmuştur. Remzi (v) ba'dır.

Kâlûn'un iki tarîki vardır: a)Ebû Neşît (.i^jj *!) (v.258/872)

b)el-Hulvanî (j^ı) (v.250/864)

2)Verş, Osman b. Saîd el-Mısrî (v.197/812): Kendisi çok beyaz olduğu için Nâfi tarafından kendisine Verş lâkabı takılmıştır. İmam Nafi'den okuduktan sonra Mısır'a döndü, zamanında Mısır'ın şeyhu'l-kurrası sayıldı. Bugün Verş rivayeti ile Nâfi kıraati Malikîlerin çoğunlukta olduğu Kuzey Afrika'da yaygın durumdadır. Remzi (ç) cim'dir.

Verş'in iki tarîki vardır:

a)el-Ezrak (Jj» (v.240/854)

b)el-İsbehanî (^y) (v.298/910).915

b-ÎBN KESİR (jS J): Abdullah b. Kesir ed-Dârî el-Mekkî (v.120/738):

İbn Kesir tabiûndan olup Abdullah b. Zübeyr, Ebû Eyyub el-Ensarî, Enes b. Malik, Mücahid ve Derbas'a yetişmiştir. Kendisi güzel konuşan, beyaz sakallı, uzun ve İri cüsseli, şehlâ gözlü bir zattı. Bir müddet Irak'a gitmişse de sonra Mekke'ye dönmüştür. Remzi (*) dâl'dir.

915 İbn Mücahid, es-Seb'a fi'l-kırâât, 53-64; İbnU'l-Cezerî, Taknbü'n-Neşr, 2 (Thk. İbrahim Atve ivaz), Tayyibetü'n-Neşr, 8; Zerkeşi, age.. 1/405, 413,451; Zürkâni, age., 1/457-458

Kıraat___________________________________________________________311

Meşhur senedi:

Hz. Peygamber, Ömer b. Hattab ve Übey b. Kâ'b

I                     I

Zeyd b. Sabit

i               i

Abdullah b. Sâib ve Abdullah b. Abbas

1 Mücahid ve Derbâs

İbn Kesir

§İbn Kesir'den bize bu kıraati senedle (talebelerinden) nakleden meşhur râvilerden bazıları:

1) el-Bezzî (^>Ji): Ahmed b. Muhammed b. Abdullah b. Kasım b. Nâfı b. Bezzî (v. 250/864) Mekke'de Mescid-i Haram müezzinliği yapmıştır. Remzi (—*) he'dir. Kıraati doğrudan İbn Kesir'den almamış ise de bir isnad

ile tesbit etmiştir. el-Bezzî'nin iki tariki vardır:

a) Ebû Rebîa (v.294/907),

b) Îbnu'l-Habbâb (v. 301/913).

2)  Kunbül O»):Muhammed b. Abdurrahman b. Halid b. Muhammed el-Mahzûmî el-Mekkî (v. 291/903) de İbn Kesir'den kıraati bir isnad ile rivayet etmiştir. Remzi 0) za'dır. Kunbül'ün iki tariki vardır:

a) İbn Mücahid (v. 324/936),

b) İbn Şehbûz (v. 328/940).916

c-EBÛAMR G^* jiO: Ebû Amr b. Âlâ el-Mazinî el-Basrî (v. 154/771)

aslı itibariyle Kazerûn'lu olup Basra, Mekke, Medine ve Kufe'de kıraat dersleri almıştır. İsmi hakkında ihtilaf vardır, 'Zeban' olması kuvvetle muhtemeldir. Zühd ve takva sahibi olan bu zat Basralılann imamıdır. Remzi (c) ha'dır.

916 İbnü'l-Mücahid, age., 64-69; İbnü'l-Cezerî,  Takribü'n-Neşr, 2,  Tayyibetü'n-Neşr, 9; Zürkânî, age., 1/454-455

312___________________________________________________________Kıraat

Meşhur senedi:

 

Hz. Peygamber

Übey b. Kâ'

b               Ebû Musa el-Eş'ârî

I

i

İbn Abbas                Hittan b. Abdullah

I

i

Mücahid ve Said b.

Cübeyr         Hasan-ı Basrî

4

i

 

Ebû Amr

Aynca Ebu'l-Âliye yoluyla Ömer b. Hattab'ın kıraatini aldı, Bunlar yanında Ebû Cafer, Zeyd b. Ka'ka', Hasan-ı Basrî yoluyla da sahabenin kıraatini aldı.

Ebû Amr'dan kıraati alan bir çok zat vardır. Bunlardan bazıları: Yahya b. Mübarek el-Yezidî, Muâz b. Müslim ve Sibeveyh'tir.

§Ebû Amr'dan bu kıraati bize Ebû Muhammed Yahya b. Mübarek (v. 202/817) vasıtasıyla nakleden meşhur râvilerden bazıları:

1)  ed-Dûrî G^ydı): Hafs b. Ömer b. Abdülaziz b. Suhbân el-Ezdî ed-Dûrî (v.246/860), İbnü'l-Cezerî'nin beyanına göre kıraatleri şahsında topla­yan ilk kişidir. Remzi (J>) ta'dır.

Kendisinin iki tariki vardır:

a) Ebu'z-Za'râ (,» *\) (v.280/893),

b) İbnü'l-Ferah (c>ı J) (v. 303/915).

2)  es-Sûsî (^-^0: Ebû Şuayb Salih b. Ziyad (v. 261/875) zabtı kuvvetli ve sika (güvenilirliği kesin olan) bir zattır. Remzi (^) ya* dır.917

d-İBN ÂMİR (y\* y)): Abdullah b. Abdullah b. Âmir el-Yahsubî

(v. 118/736) tabiûndan olup kıraatini sahabilerden ve bazı tabiûndan almıştır. Şam kurrasındandır. Remzi (£) kâf tır.

Meşhur senedi:

Hz. Peygamber

I

Osman b. Affan                     —>

4                              ,        1

Muğıre b. Ebû Şihâb

I                                  I

İbn Âmir918

yı7 İbnü'l-Mücahid, age., 79-85; Ibnü'l-Cezerî, Takribü'n-Neşr, 2-3, TayyibetU'n-Neşr, 9-10; Zerkeşî, age., 1/405; Zürkânî, age. 1/456

Kıraat________________________________________________________     313

§İbn Âmir'den bize bu kıraati ashabı (talebeleri) vasıtasıyla nakleden meşhur râvilerden bazıları:

1)  Hişam (fi^*): Hişam b Ammar es-Sülemî ed-Dımeşkî (v. 245/859)

kadı, fakih ve muhaddis olup zaptı kuvvetli ve sikadır. Bu zat İbn Âmir'in kıraatini Irak b. Halid yoluyla Yahya b. Haris ez-Zemarî'den naklen almıştır. Remzi (j) lam'dır.

Kendisinin iki tariki vardır:

a)Hulvânî(v.250/864),

b)Dâcûnî(v.324/936).

2)  İbn Zekvân (ûijTi y): Abdullah b. Ahmed b. Beşîr b. Zekvân el-

Kureşî ed-Dımeşkî (v. 242/846) kıraati Eyyub b. Temim'den, o, Yahya b. Haris ez-Zemarî'den, o da İbn Âmir'den almıştır.Zamanında Irak, Hicaz, Şam, Mısır ve Horasan bölgelerinde kıraati en iyi bilenlerden biriydi. Remzi (r) mim'dir.

Kendisinin iki tariki vardır: a) el-Ahfeş (292/904), b)es-Sûrî(307/919).919

e-ÂSIM (^u); Ebû Bekir Âsim b. Ebu'n-Necûd el-Esedî (v. 127/745)

tabiûndan olup çok kuvvetli bir kâri (hafız), sesi güzel, fesahat ve belagat sahibi, hadiste de sika olan bir kişiydi. Remzi (o) onun'dur.

Meşhur senedi:

Hz. Peygamber

I                          1

Abdullah b. Mes'Ûd                 Ali b. Ebû Talib, Übey

b. Kâ'b, Zeyd b. Sabit

i                     I

Zirr b Hubeyş     Ebû Abdurrahman es-Sülemî

(Hz. Hasan ve Hüseyin'in hocası)

İmam Âsim

§İmam Âsım'dan bize bu kıraati vasıtasız nakleden meşhur râvilerden bazıları:

1) Şu'be (v^): Ebû Bekir Şu'be b. Ayyaş b. Salim el-Esedî (v.

193/809) kıraati doğrudan İmam Âsım'dan almıştır. Remzi (^) sad'dır.

Kendisinin iki tariki vardır: a) Yahya b. Âdem (v. 203/818), b)el-Uleymî(v. 243/857).

918  Hz. Osman'dan kıraati direk alma rivayeti zayıftır. Zürkânî, age. 1/453

919  İbnü'l-Mücahid, age., 85-88; İbnU'l-Cezerî, Takribii'n-Neşr, 2-3, Tayyibetü'n-Neşr, 10; Zerkeşî, age., 1/405,413; Zürkânî, age., 1/453-454

314___________________________________________________________Kıraat

2-Hafs C_/^): Ebû Amr Hafs b. Süleyman b. Muğire el-Bezzâz (v.

180/796) İmam Âsim'ın üvey oğlu olup onun yanında büyüdü ve kıraatini aldı. İmamın kıraatini en iyi bilen kişidir ve şüphesiz Şu'be'den daha kuvvetli ve dikkatli birrâvidir. Remzi Q0 ayn'dır.

Kendisinin iki tariki vardır:

a)Ubeyd b. es-Sabbah (v. 235/849),

b)Amrb. es-Sabbah (v. 221/836).920

§İmam Nâfi ve Âsım'ın okuyuşları kıraatlerin en evlâsı, senedi en sağlam olanı ve Arapça bakımından en fasihi olarak kabul edildi. Bugün yeryüzündeki Müslümanların çoğu Kur'ân'ı İmam Asım kıraatinin Hafs rivayetine göre okumaktadır. Fasih olma yönüyle bu iki kıraati şu iki imamın kıraati takip eder: Ebû Amr ve Kisâî.nı

f-HAMZE (ij-): Ebû Ammare Hamze b. Habib el-Kufî (v. 156/773)

İmam Asım ve A'meş'ten sonra Kufe'de kıraat imamı olmuş, Allah'ın Kitabını, Hadisleri, Arabça ve Feraizi iyi bilen bir şahıstı. Yaş itibariyle sahabeye yetişmesi muhtemeldir. Remzi (ü>) fa'dır.

Meşhur senedi:

Hz. Peygamber

i Osman b. Affan, Ali b. Ebû Talib, İbn Mes'ûd

i Ebû Muhammed Süleyman el-A'meş,Ebû Abdurrahman es-Sülemî,

Yahya b. Vessab, Zirr b. Hubeyş

I Hamze

§Hamze'den bu kıraati bize Ebû İsa Süleyman b. İsa el-Hanefî el-Kûfî (v. 188/804) vasıtasıyla nakleden meşhur râvilerden bazıları:

1) Halef (uJ*): Ebû Muhammed Halef b. Hişam b. Talib b. Bezzar (v.

229/843) hem on imamdan biri, hem de Hamze'nin râvisidir. Halef, Hamze'nin kıraatini sened ile almıştır; Yani Süleym b. İsa yoluyla Hamze'ye ulaşmıştır. Remzi (,>) dad'dır.

Kendisinin iki tariki vardır:

a) İdris b. Abdülkerim el-Haddâd (v. 292/904),

b) İbn Şâzân (v. 286/899).

920 İbnü'l-Mücahid, age., 67-71; İbnü'l-Cezerî, Takribü'n-Neşr, 2-3; Zerkeşî, age., 1/405; Zürkânî, age., 1/455-456

921 Ebû Şame, el-Mürşidü'l-Vecîz, 172 (Thk. Tayyar Altıkulaç); Zerkeşi, age., 1/408

Kıraat___________________________________________________________315

2) Hallâd (***): Ebû İsa Hallâd b. Halid el-Ahvel-es-Sayrafî (v. 220/835) Hamze'nin kıraatini Süleym yoluyla almıştır. Süleym'in en kuvvetli râvisidir. Remzi (j) kaf tır.922

Kendisinin üç tariki vardır:

a) İbnü'l-Heysem (v. 249/863)

b) el-Vezzân (v. 250/864)

c) et-Talha (v. 252/886)

g-KİSÂÎ: (,/-&>): Ebu'l-Hasen Ali b. Hamze el-Kisâî en-Nahvî (v.

189/805) Arabça, Garâib (ender geçen kelime ve kavramlar) gibi ilimleri en iyi bilen, Kur'ân'ı baştan sona çok güzel okuyan kişilerden birisiydi. Küfe kurrasındandır. Remzi Q râ'dır.

Meşhur senedi: Kisâî' kıraatini Hamze, Nâfi' ve A'meş'ten aldığı için onlara kadar olan isnad ile iktifa edildi. Bu kişilerin Hz. Peygamber'e ulaşan isnadları ise kendi yerlerinde zikredildi.

Hamze                                Nâfı         A'meş ve Muhammed b. Hasen

i                    .            I                                         i

Kisâî                      İsmail b. Ya'kub b. Ca'fer        Zaide b. Kaddâme

i                                       i

Ebû Bekir b. Ayyaş                                           Kisâî

i Kisâî

§ Kisâî'den bize bu kıraati ondan nakleden meşhur râvilerden bazıları:

1)  Ebu'l-Hâris (^jü-ı y): Ebu'l-Hâris Leys b. Halid el-Mervezî (v.

240/854) Kisâî'nin en büyük talebesidir ve kıraati Kisâî'nin kendisinden almıştır. Remzi (o) te'dir.

Kendisinin iki tariki vardır:

a) Muhammed b. Yahya (v. 288/900),

b) Seleme b. Âsim (v. 270/883).

2) ed-Dûrî (&*&): Bu kişi Ebû Amr'ın da râvisidir ve kendisiyle ilgili

bilgi Ebû Amr bölümünde geçmiştir. Remzi (^J sin'dir.923

2-Meşhur Kıraatler:

Kıraat-i aşereden sayılıp bu yedi imama eklenen üç imam daha vardır ki onların kıraati bize meşhur yolla gelmiştir:

922 İbnü'l-Mücahid, age., 71-78; İbnÜ'l-Cezerî, Takribü'n-Neşr, 2-3, Tayyibetü'n-Neşr, 11-12; Zerkeşî, age., 1/405,413; Zürkânî, age., 457

y23 tbnü'l-Mücahid, age., 78-79; İbnii'l-Cezerî, Takribü'n-Neşr, 2-3, Tayyibetü'n-Neşr, 12; Zerkeşî, age., 1/405-406, 413; Zürkânî, age., 1/458-459

316________________________________________________________Kıraat

a-EBÛ CA'FER (>~ ^: Ebû Ca'fer Yezid b. Ka'ka' (v. 130/747)

tabiûndan olup kıraat senedi Abdullah b. Abbas, Ebû Hüreyre ve Übey b. Kâ'b yoluyla Hz. Peygamber'e ulaşır. Nâfi'in şeyhlerindendir.

§Ebû Ca'fer'den bize bu kıraati ondan nakleden meşhur râvilerden bazıları:

1)  İbn Verdân (ob^ı ^ı): Ebû Musa İsa b. Verdân (v. 160/777), Ebû Ca'fer'in kıraatini Nafı' yoluyla almıştır.

2)   İbn  Cemmâz  (jUri ,y):  Ebu'r-Rebi'  Süleyman  b.  Müslim b. Cemmâz (v. 170/786) kıraati Ebû Ca'fer, Nafı' ve Şeybe'den almıştır.924

b-YA'KÛB (->^): Ebû Muhamed Ya'kûb b. İshâk el-Hadramî (v.

205/821) kıraati Ebu'l-Münzir Sellâm b. Süleyman yoluyla İmam Asım ve Ebû Amrâ ulaşır. Basra kurrasındandır.

§Ya'kûb'dan bize bu kıraati nakleden meşhur râvilerden bazıları:

1) Ravh (CJJ): Ebu'l-Hasen Ravh b. Abdülmü'min (v. 234/848) kıraati direk Ya'kûb'dan almıştır. Buhâri kendisinden rivayette bulundu.

2)  Ruveys G-oj): Abdullah Muhammed b. Mütevekkil el-Lü'lüî el-Basrî (v. 238/852) Ya'kûb'un en büyük talebelerindendi.925

c-HALEF (,>): Ebû Muhammed Halef b. Hişam b. Taüb b. Bezzar

(v. 229/844) hem on imamdan biri, hem de Hamze'nin râvisidir. Onunla ilgili bilgi Hamze bölümünde geçti. Kıraati Süleym yoluyla Hamze'ye ulaşır. Ayrıca Ya'kûb b. Halife el-A'şâ, Ebû Zeyd Said b. Evs ve Ebân el-Attar yoluyla Âsım'a ulaşır. Küfe kurrasındandır.

Kendisinin bize ulaşan iki tariki vardır:

a)Ebû Ya'kûb İshak b. İbrahim el-Bağdadî el-Verrâk (v. 286/899),

b)İdris b. Abdülkerim el-Haddâd (v. 292/904).*'26

§Bu kıraat imamları sadece kendi kıraatlerin doğru olduğunu iddia edip, halkı ona çağırmıyorlardı. Aksine diğer kıraatlerin de sabit olduğuna inanıp, yalnız kendi rivayet ettiği kıraatin hizmetine nefislerini hasretmişlerdi.

Bu imamların kıraatlerine itimad edilmesinin kıstası şudur:

1. Peygamberimizden sahih senedle rivayet etmek.

2. Hz. Osman'ın İmam mushafina takdiren de olsa uymak

3. Muteber bir tarzda Arap dilinin kaidelerine uymak.927

924  İbnii'l-Cezerî, Takribii'n-Neşr, 2-3, Tayyibetü'n-Ncşr, 12-13; Zürkânî, age., 1/459-460

925 İbnü'l-Cezerî, Takribü'n-Neşr, 2-3, Tayyibetii'n-Neşr, 13

926  İbnü'l-Cezerî, Takribii'n-Neşr, 2-3, Tayyibetü'n-Neşr, 13-14

927  Ebû Şame, age., 186; Zerkeşî, age., 1/408

Kıraat___________________________________________________________317

§Bu kıraat imamlarının büyük bir kısmının h. 1. ve 2. asırlarda yaşa­ması, bazılarının sahabe ile direk görüşmesi ve Mekke, Medine, Küfe, Basra, Şam gibi çok sayıda sahabinin yaşadığı merkezlerde bulunması ve kendile­rinden sonra kıraatleri yazılı hâle gelinceye kadar hadis ilmindeki mütevatir ya da meşhur şartına uygun olarak çok sayıda râvi tarafından nakledilmiş olması Kıraat-i Aşere'nin gücünü artırmaktadır. Bunların doğruluğu üze­rinde diğer nakledilen kıraatlerin ulaşamayacağı şekilde icma'a yakın büyük bir ittifak oluşmuştur.928 Ayrıca imam mushafın kendisinin de mütevatir yolla nesilden nesile ulaşması imlasımn okunmasındaki sıhhati daha da artırmaktadır.

§Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) döneminde Kur'ân'ı en güzel okuyan ve Rasûlullah'ın methi senasına ulaşan sahabilerden kıraat tevatür yolla kıraat nakledilmiştir. Bu kişiler: Hz. Ömer, Osman, Ali, İbn Mes'ûd, Übey b. Ka'b, Zeydb. Sabit, Ebu'd-Derdâ, EbûMusael-Eş'ârî...

§Hz. Ebû Bekir, Ömer ve Osman zamanlarında kurra fethedilen yerlere gitmişler ve ilmî hizmetlerde bulunmuşlardı; Kûfe'ye Abdullah b. Mes'ûd, Şam'a Übey b. Ka'b ve Ebu'd-Derdâ, Basra'ya Ebû Musa el-Eş'ârî gitmişti.

3-Haber-i Vahit Kıraatler:

Bu kıraatler yukarıdakiler gibi tevatür ya da şöhret derecesine ulaşma­mışlardır. Bunlar şu alimlerin kıraatleridir: a- Hasan-ı Basrî (v. 110/728) b- Yahya el-Yezidî (v. 123/740) c-A'meş(v. 148/765) d- İbn Muhaysın (v. 202/817)

4-Şaz Kıraatler:

Yukarıdaki üç şartı haiz olmayan kıraatlerin senedine ve kaynağına bakılmaksızın şaz olduğuna hükmedilir. Ayrıca sahabenin bazı tefsir ve te'vil niteliğindeki ilaveleri de şazdır. Şaz kıraatler ile ne tilavet ne de ibadet edilir.930 Fakat hadisteki sıhhat şartlannı haiz ise hadis mertebesinde sayılıp, ondan ahkam çıkarılabilir. Zira şaz kıraatlerin çoğu şundan kaynaklan­maktadır: Sahabilerin bazıları şahsi nüshalarına kapalı olan bazı yerleri izah için notlar koymuşlardı. Sonradan gelen bazıları bu notlan sabit kıraat zannetmişlerdir.

Bazı gayr-i müsümler yedi harf (şekil) ve kıraat meselesini bahane ederek, İnciller gibi Kur'ân'ın da farklı metinleri olup, Hz.Osman'ın mushafı

92S Ebû Şame, age., 173-174; Zerkeşî, age., 1/406^07 92<) Zürkânî, age., 1/412-413 930 Zerkeşî, age., 1/409-410

318

Kıraat

dışında olanların imha edildiğini söylerler. Yedi harf meselesi farklı lehçe­lere sahip olanlara Kur'ân okumayı kolaylaştırmak için verilen bir ruhsattır. Bu mevzuda dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Yedi harfe göre okuma kıraat halinde söz konusu olup bize ulaşan farklı kıraatler ile ilgilidir, ancak Mushaftaki metin tektir. Dört İncil'deki farklılığın ne kadar fazla olduğunu, ayrıca Tevrat ve Zebur ile birlikte İndilerin de tahrif edildiğini bilmeyen yoktur. Bunlarla Kur'ân'ı kıyas etmek mümkün değildir.

Tablo IX On Kıraat İmamı ve Râvileri

İmam

Remzi

/. Râvi

Remzi

//. Râvi

Remzi

NafV

i

Kâlûn

 

Verş

C

îbn Kesir

 

Bezzî

-

Kunbül

j

Ebû Âmr

C

Dûrî

 

Sûsî

 

îbn Amir

û

Hişam

J

İbn Zekvân

f

Âsim

d

Şu'be

<S

Hafs

t

Hamze

<j

Halef

Hallâd

j

Kisâî

J

Ebû'l-Haris

 

Dûrî

 

Ebû Ca'fer

 

İsab. Verdân

 

Süleyman b. Cemmâz

r*

Ya'kûb

 

Ruveys

 

Ravh

 

Halef

> 

İshak

 

tdris

 

Kıraat319

BU KIRAATLERE DİĞER MEZHEBLERİN BAKIŞI

Ehl-i Sünnet dışındaki Şia ve Mutezile mezhebleri kıraatlerin müteva-tirliğini kabul etmemektedirler, onlara göre bu kıraatler ahad yolla gelmiştir. Hatta Şia'ya göre Kur'ân'in tek okunuşu vardır.

Bu görüşte olmalarının çeşitli sebepleri vardır:

1-Mutezile kendi görüşlerini ispat edebilmek için daha geniş bir saha­da serbest düşünmek istiyor, bu nedenle mütevatir, meşhur ve haber-i vahit olan kıraatlerin hepsini aynı kabul etmektedir. Hatta şaz kıraatlerle bile delil getirmektedirler. Meselâ (lj& ^r 4ı ,ir) ayetinde931 mütevatir ve meşhur

kıraatlere göre "Allah Musa ile tam olarak konuştu" şeklinde lafzatullah merfu (fail) olarak okunmaktadır, ancak onların mezhebinde Allah'ın sıfatları olmadığı için konuşması mümkün değildir, o zaman bu ayeti te'vil ediyorlar; bu kıraate göre alırsak (ft) fiili eziyet etti, sıkıntıya soktu mana­sından türemiştir, ilk akla gelen konuştu, manasını almayız şeklinde manayı zorlamaktadırlar ya da şaz bir kıraatte (t*J& ^r îı ,Js") lafzatullah mansub

(meful) olarak okunmaktadır, denilip konuşan Allah değil Hz. Musa'dır derler.932 Onlar ne kadar tevil etseler, kabul etmeseler de Allah konuş­maktadır, ayetlerde bu açıkça zikredilmektedir.933 Ayrıca Allah'ın Semi' (£*-Ji). Bastr (>*J0 gibi sıfatlan da açıkça zikredilmiştir. Görüşlerini delil-

lendirmek için zayıf kıraatleri ve rivayetleri bile almaktadırlar, ayetlerin ma­nalarını bir takım zorlamalarla değiştirmektedirler. Hüseyin Zehebi, kita­bında 'Mutezilenin Kendi Mezhebi ile Uyuşmayan Mütevatir Kıraatlerdeki Tasavvuru? başlığı altında bu konuyu incelemiştir.934

2-Şia mezhebine göre ise kıraatler mütevatir değildir ve Kur'ân tek harf üzerine indirilmiştir. Onlara göre sadece imam Asım'ın Hafs rivâyetindeki kıraati makbuldür, çünkü o kıraat Hz. Ali'den gelmektedir.936 Şia mezhebi görüşlerini Hz. Ali ve Ehl-i Beyt temeline endeksledikleri için bu yol dışında diğer sahabilerden gelen bütün rivayetleri reddetmektedirler, ancak Ehl-i Beyt imamlarından gelen rivayetlerin çoğu munkatı (senedi kopuk: zayıf) olduğu hâlde 'onlar masumdur, inkıta' zarar vermez gibi bir mantıkla hemen kabul etmektedirler. Önce kurallar konulup sonra naslar anlaşılmak istenirse (Allah korusun!) naslar bu şekilde keyfi olarak bozulur ve tahrif edilmiş olur.

931 Nisa, 4/164 '   Zemahşeri, Keşşaf, II/8

933  Bu örneklerle ilgili bk. Kasas, 28/46, Meryem, 19/52, Sâffât, 37/4; Taha, 20/11...

934 Zehebi, et-Tefsir ve'l-müfessirûn, 1/377

915 Kuleyni. Kâfi, 11/630 (Kur'ân'ın Faziletleri konusu); Ebû Cafer et-Tûsi, Tefsiru't-Tibyân, 1/7; Hûî, Beyân, 137, 165-172; Mağrife, Muhamed Hadi, et-Temhidfi ulümi'l-Kıır'ûn, U/46-48 936 Mağrife, age., 11/51

320___________________________________________________________Kıraat

Yukarıdaki (tek harf üzere indi) görüşlerine rağmen Şia alimleri İmam Âsim dışındaki diğer mütevatir kıraatlerle de okumanın caiz olduğunu belir­tirler. Ebû Cafer et-Tûsî,937 eş-Şehidü'1-evvel,938 el-Allâme bunlardandır.

Ancak Şia'dan Ehl-i Sünnet gibi bu yedi kıraatin mütevatir olduğunu kabul edenler de vardır.939

Sonuç olarak diğer mezhebler yedi kıraatin mütevatir olduğunu kabul etmeseler de onu okumak zorunda kaldıkları aşikardır. Ayrıca bu kıraatlerin mütevatirlıyni reddederken başka düşünceler içinde oldukları da görülmekledir.

HZ. OSMAN ZAMANINDA ÇOĞALTILAN İMAM MUSHAFLAR GÜNÜMÜZE ULAŞTI MI?

Hz. Osman zamanında çoğaltılıp büyük şehirlere gönderilen mushaf-lar, her asırda çoğaltılıp okunan, incelenen, üzerinde tefsir ve te'vîl çalış­maları yapılan nüshalardı. Bunlar aynı mushaflardı ve günümüze kadar bu tek mushaf bozulmadan ve kaybolmadan intikal etmiştir, kıyamete kadar da bozulmayacaktır.

Hz. Osman zamanında istinsah edilip çoğaltılan mushaflann kendileri günümüze ulaşması konusunda alimler ihtilafa düştüler:

1-Zürkânî ve İ Hakkı İzmirli gibi bazı kişilere göre bunlar günümüze kadar ulaşmamışlardır, elimizdeki bazı kadim nüshaların onlar olduğu kesin değildir. Bunlardan birisi Mescid- Hüseyin'de bulunan ve Hz. Osman'a nisbet edilen mushaftır. Bu mushaf eski Kûfî hatla yazılmış, harfler kurumuş olup, hacmi gayet geniştir. Burada bulunan diğer mushaf da Hz. Ali'ye nis­bet edilir. Bu mushaflann günümüze ulaşmaması zarar vermez. Çünkü İmam mushaf her asırda binlerce nüsha halinde çoğaltılıyor, okunuyor, ezber­leniyor, başta tefsir olmak üzere çeşitli ilmî kitaplarda iktibas ediliyordu. Bugüne kadar gelen bu kitaplardaki ayetler arasında hiçbir fark yoktur.940

2-Tayyib Okiç gibi bazılarına göre de bu mushaflann bazılan günü­müze ulaşmıştır. Bu konuda Tayyib Okiç şu bilgileri verir:

"Hz- Osman tarafından muhtelif bölge merkezlerine gönderilen mus-haflardan üçü hakkında bilgi vermek mümkündür;

a-Şaın'a gönderilen mushaf: Yedinci ve sekizinci (hicri) asırlarda görülmüştür. Bu nüshayı bizzat gören sekizinci asrın meşhur alimi İbn Kesir (v. 774/1373), bunun 518 hicri (1124) tarihlerine doğru Taberiyye şehrinden Dımaşk'a (Şam'a) nakledildiğini söylemektedir.

Şibli Numani (1914), bu nüshanın Sultan İL Abdülhamid (1918) zama­nında bir yangın esnasında yandığım söylüyorsa da ez-Zencani ve Abdülvahab Hamuda'ya göre; bunun evvelce Petersbıırg'da olup da şimdi İngiltere'ye

937 TÛsî, age., 1/7

938  Durûs, 35

939 Muhsin, Emin, Nakztt'l-veşîa, 169

940  ZUrkânî, age.. 1/403; İzmirli, 1. Hakkı, Tarih-i Kttr'ân, 13

Kıraat___________________________________________________________321

nakledilmiş bulunan nüshanın aynısı olduğunu kuvvetle tahmin etmekte­dirler. Diğer taraftan meşhur Türk mütefekkiri merhum Musa Carullah (v. 1369/1949), merhum Ömer Rıza Doğrul'a gönderdiği bir mektupta; evvelce Semerkant'ta iken sonradan Petersburg'a nakledilen bu nüshanın, 1923'de Taşkent'teki Beylerbeyi Camii'ne kaldırıldığını yazmaktadır.

b-Medine'de 'el-Mescidü'n-Nebevi'de bulunan nüshanın ise, (654/1356) tarihinde vuku bulan yangından kurtulduğunu es-Samhudi'den öğreniyoruz. Musa Carullah'a göre; bu nüsha, orada bugüne kadar muhafaza edilmiştir. (Osman Keskioğlu, aynı mushafla ilgili olarak şöyle der: "Musa Carullah, 1930'da Bolşeviklerin Rusyasından kaçtıktan sonra yakın ve uzak şarkta dolaşırken Kur'ân ve mushafa ait epeyce tahkikat yapmış, bunları Hindistan 'da neşretmiştir. Mezkur nüshanın Medine'de Ravza-i Mutahhera'da mahfuz bulunduğunu, Medine-i Münevvere'de mücavirliği esnasında eseri orada gördüğünü söylemektedir, "f41

c-Basra Mushafi, Şibli tarafından zikredilen bir rivayete göre; Kurtuba-ya, oradan Portekiz'e ve daha sonra Fas'a getirilmiş ve burada uzun zaman kalmıştır. Bu mushafın, şehadetine tekaddüm eden anlarda bizzat Hz.Osman tarafından okunan nüsha olduğu ve hatta üzerinde kan lekeleri bulunduğu hakkında da bazı rivayetler vardır. İbnu Batuta'nın (v. 779/1377) ifadesine göre, bu kan lekelerini havi nüsha, sekizinci asra kadar mevcut idi."  "

§Ayrıca İstanbul'da, Türk ve İslâm Eserleri Müzesinde şu mushaflar bulunmaktadır:

457 numara: Hz. Osman'ın imzasını ve h. 30 senesini havi Mushaf 557 numara: Hz. Ali'nin imzasını havi Mushaf

458 numara: Hz. Ali'nin yazısı olduğu işaret edilen bir Mushaf

§ Kur'ân Tarihi Üzerine Bazı Eserler:

l-Tarihu Tevsiki Nassı 'l-Kur'âni 'l-Kerim (f-^ oî^ı ^ jj/ ^jt), Halid Abdurrahman el-Akk, Şam, 1986

2- Tarihu'l-Kur'ân (oT,*jı ^jc), İbrahim Ebyarî, Kahire

3- Kur'ân Tarihi, Muhammed Hamidullah, (ç. Salih Tuğ), İstanbul, 1993

4- el-Kelimatu'l-Hisanfı'l-Hurufi's-Seb'ati ve Cemi'l-Kur'ân ( aLJ-ı ^lj&ı

jiyjı £^} iv-J û> }j-\ ^), Muhammed Bahit el-Mutii el-Hanefî, Beyrut,1986

5-  Muhtasar Tarihi'1-Kur'ânVl-Kerim (^ı S\yS\ ^p s*&), Hücceti, Muhammed Bakır, Dımeşk, 1975

6- el-Furkan (oü>iı), Muhibbuddin b. Hatîb, Beyrut, 1990

7-  el-Mushafu'ş-Şerif Diraseten Tarihiyyeten ve Fennİy'yeten (

 . Muhammed Abdulaziz Merzuk, Kahire, 1985

941 Keskioğlu, Osman, Kur'ân Tarihi, 247

942  Okiç, M. Tayyib, Usul-H Tefsir Notları, 51

322____________________________________________________________Kıraat

8- Tarihu'l-Kur'âni'l-Kerim(f^ öi^jı ^>-), Muhammed Salim Muheysin,

İskenderiyye, 1990

9-  Advaun ala Mushafi Osman b. Affan (o1^ ^ oiu*. ^ju*~*. j* ^r^), Sahar es-Seyyid Abdulaziz Salim, İskenderiyye, 1991

10- Tarihu'l-Kur'ân (oi>Ji ^), Abdüssabur Şahin, 1994

GÖRME ENGELLİLER İÇİN KUR'ÂN

Türkiye'de görme engelliler için ilk defa özel alfabeli Kur'ân-ı Kerim basımı yapıldı.Türkiye'de görme engellilerin mevcut Kur'ân'lardan istifade edemediğini dikkate alan Diyanet İşleri Başkanlığı, bu kesimin okuya­bileceği özel Kur'ân basımı için harekete geçti. Braille alfabesi ile hazırlanan bu Kur'ân 6 cilttir ve parmaklarla okunacak şekilde hazırlanmıştır.

Kıraat___________________________________________________________323^

KIRAAT KONUSUNDA YAZILAN BAZI TEMEL ESERLER

\-Kitabü'l'Kırââî (o-Uyû ^^r), Ebû Ubeyd Kasımb. Sellam (v. 224/838):

Kıraat ile ilgili ilk yazılan eser olarak bilinir, içinde yedi kıraat imamı ile birlikte yirmi beş imamın sahih kıraat vecihlerini ihtiva etmektedir.

2-Meâni'l-Kur'ân (oî^ı $w), Muhammed b. Müstenir (v. 206/821): Şaz kıraatleri ihtiva etmektedir.

3-îhtilafü'l-Mesahif (^ıA\ j**ı). Muhamed b. Osman es-Sicistanî (v. 248/862): Şaz kıraatleri ihtiva etmektedir.

4-Kitabü'l-Kırââti'l-fiamse (*~J-ı ow^ji Mbf). Ahmed b. Cübeyr el-

Kûfî (v. 258/871): Beş şehrin kıraatini birer imama nisbet ederek toplamıştır. 5-Kitabü'l-Kırâât (c*ı,üı ^w), İsmail bi İshak el-Malikî (v. 282/895):

Kâlûn'un arkadaşı olan bu alim, yedi imamla birlikte yirmi imamın kıraatini toplamıştır.

6-el'Cami' fı'l-Kırâât (ou/iı ^ ^U-ı), Ebû Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberî (v. 310/922): Eser yirmiden fazla kıraati ihtiva etmektedir.

1-Kırââtü's-seb' (^-Ji oy;), Ebû Bekir b. Mücahid (v. 324/935): Yedi kıraat üzerine müstakil olarak yazılan ilk eserdir.

S-er-Ravda (=w»jj!ı)» Ebû Ömer Ahmed b. Muhammed et-Talemnekî (v. 429/1037): Kıraat ilminin ilk defa Endülüs'e girmesine sebep olan kişi ve eseri.

9-Kitabü't-Tebsıra (i^ı v^), Mekkî b. Ebû Talib (v. 437/1037)

10-et-Teysîr O^O, Ebû Amr Osman b. Saîd ed-Dânî (v. 444/1052):

kıraat ilminin yıldızlarından sayılan ve en çok emeği geçen kişilerden birisi kabul edilen ed-Dânî bu eserinde iki râvi zikretmek suretiyle yedi imamın kıraatini toplamıştır. Bu zatın Câmiu'l-beyân (jUı f u) gibi bu konuda bir çok eseri bulunmaktadır.

ll-İ'rabü Kıraati'ş-Şâzze («ujı oi*ı> vı^ı), Ebu'1-Bekâ el-Ukberî (v. 616/1219): Bu eserde Ukberî şaz kıraatlerin irabı üzerinde çalışmıştır.

12-Htrzu'l-Emânî, (^lAı j^), Ebû Muhammed b. Kasım eş-Şatıbî (v.

590/1193): eş-Şatıbiyye olarak da bilinen bu eserde musannif et-Teysir'i manzum hale getirmiş, her imama ve râvisine ebced sırasına göre bir remz vererek sıralamış, kıraat ilminde yeni bir çığır açmıştır. Bu eser üzerine yüzlerce şerh yazılmıştır.

n-Kenzü'l-meânî (^uii >r),el-Ca'berî, (v. 732/1331): eş-Şatıbiyye üzerine yazılan şerhlerin en güzeli ve en faydalısıdır.

\A-Muhtasaru'ş-Şatıbiyye (s-4»uJi ^), Abdüssamed et-Tebrizî (v. 768/1366): Bu eser eş-Şatıbiyye'nin muhtasarıdır.

324Kıraat

\5-en-Neşrfi'l-Kırââti'l-a$r (^ ^y^ j >Jı), Tayyıbetü'n-neşr (^J a», Gayetü'n-nihaye fi Tabakâti'l-kurrâ  (*ij*Jt    j u*Ji  v*);  Ebu'1-Hayr

Muhammed b. Muhammed b. Yusuf el-Cezerî (v. 833/1429): İmam Cezerî kıraat ilmini en çok emeği geçen alimlerden birisi sayılır. İslâm aleminde en yaygın olan onu eserleridir.

\6-el-lşârât (oijuy), el-Kastellânî (923/1517): Hacmi çok geniş olan

bu eser kıraatle ilgili küçük büyük her şeyi içine almıştır.

ll-Zübdetü'l-İrfan (oıî^ı ;^j), Hâmid b. Abdülfettah el-Pâlevî: On

kıraate dair çok kıymetli bir eserdir.

IS-Umdetü'l-Hallan (aıtf-ı u-*), Muhammed Emin b. Abdullah er-

Rûmî: Bu eserZübdetü'l-İrfan'ın açıklaması niteliğindedir.943

GÜNÜMÜZ DÜNYASINDA KIRAATLERİN DURUMU

Yedi mütevatir ve üç meşhur olarak bilinen toplam on kıraatten (kıraat-i aşereden) sadece üçü bugün pratik olarak dünya da çeşitli bölgelerde okun­maktadır. Diğer kıraatler ise ilmî olarak korunmakta ve okutulmaktadır, fakat halk tarafından kulanılmamaktadır. Pratikte sürekli okunan üç kıraat:

1-Hafs rivayetine göre İmam Âsım'ın kıraati: Bugün yeryüzünde en çok okunan ve ona göre mushaflann bastırıldığı kıraattir.

2-Verş rivayeti ile İmam Nâfı'in kıraati: Mısır hariç Kuzey Afrika'nın bazı bölgelerinde okunmaktadır.

3-Ebû Amr'ın kıraati: Sudanlılar tarafından okunmakta olup en az yaygın kıraat budur.944

Rıfat ORAL

w Bk. Katib Çelebi, KeşfıTz-zunûn, 1/15, 43, 210, 644. 647; 11/1318-1319, 1436, 1449; Karaçam, İsmail, Kur'ân-ı Kerim'in Nüzulü ve Kıraati, 268-275 944 Karaçam, age., 312

I)-RÜKU VE SECDE

   Rükûda Tatbîk ve Neshedilmesi

   Rükûda Durma Miktarı, Vasfı ve Orada Bekleme

   Rükû ve Secdeyi Tam Yapmamak Namazı Bozar

   Rükûda Yapılan Zikirler

   Rükû ve Secdede Kur'ân Kıraati Yasaktır

   Rükû ve Secdeden Doğrulmak ve Bu Durumda Biraz Durmak, Bunları Terk Edenin Hâli

   Rükûdan Doğrulma ve İlgili Hükümler

   Secdeye Gidiş ve Orada Duruş Şekli

   Secde Azaları, Secdeye Giderken Saç ve Elbise Düzeltmenin Hükmü

   Namaz Kılan Kişinin Elbisesinin Bir Kısmına Secde Etmesinin Hükmü ve Kalabalıkta Yapılan Secdede Ruhsat

   Secdede Yapılan Dua ve Zikirler

   İki Secde Arasındaki Oturuş (Celse) ve Okunan Dualar

   Celse-i İstirahat (İkinci Secdeden Sonra Ayağa Kalkarken Biraz Oturmak)

326                                                                                                          Rükû ve Secde

I)-RÜKU VE SECDE

Rükû ve secde namazın en önemli parçalanırdandır, ulemanın ittifakıyla namazın rükünlerinden sayılmıştır. Rükû, saygıyla eğilmek ve secde, yere kapanmak şeklinde anlaşılabilir.

Kur'ân'da farklı yerlerde rükû ve secde konusu işlenmiş ve Müslümanların en önemli özelliklerinden sayılmış, onların yüzlerindeki en önemli izin secdenin aydınlığı olduğu vurgulanmıştır.(Bk. Fetih,48/29 ). Allah'ı hakkıyla bilenlerin ve düşünenlerin gece boyunca secde hâlinde olduğu ve bunların Allah katında inkarcılar gibi tutulmadığı hatırlatılmış, akıl sahiplerinin bu konulan iyi düşünmeleri istenmiştir. (BL Zümer,39/9).

Yeni dönemin peygamberi Hz. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetine rükû ve secdenin nasıl olması gerektiğini açık bir şekilde anlatmış ve bu konu üzerinde titizlikle durmuştur. Öyleki Müslümanlar rükû ve secde eden bir ümmet olarak yeryüzüne yayılmıştır. Rükû ve secde Allah'a kulluğun bir sembolüdür, bu sembolü ve şeklini de Allah ve Rasûlü belirler, onlar dışında bu konuda bir başka yetkili yoktur.Bu konudaki uygulamalar sahabe yoluyla bize intikal etmiştir. Kur'ân'da teorik olarak emredilen rükû ve secdenin yeri ve zamanım bizzat Rasûlullah fSatlaltahü aleyhi ve sellem) tarif etmiştir, bunları hadislerden öğreniyoruz

Allah Teâlâ buyurdu:

'Bir  zamanlar  İbrahim'e  Beytullah'ın  yerini   hazırlamış  ve (ona şöyle demiştik): Bana hiçbir şeyi ortak koşma! Tavaf edenler,

kıyamda duranlar, rükû ve secdeye varanlar için evimi temiz tut!'

(Hac, 22/26)

Allah Teâlâ buyurdu:

Muhammed Allah'ın Rasûlüdür. Onunla birlikte olanlar kâfir­lere karşı şiddetli, kendi aralarında ise merhametlidir. Onları Allah'ın fazlını ve rızasını umarak hep Rükû ve secde halinde görürsün, yüzlerindeki iz İse secdenin aydınlığıdır. Bu onların Tevrat'taki va­sıflarıdır. İncil'deki vasıfları İse filizi büyümüş bir ekin gibidir, derken büyür kuvvetlenir ve sapı üzerinde doğrulup boy atar da çiftçilerin çok hoşuna gider. (İşte bu vasıflar) kâfirlerin kinini artırmak için (zikredilmiştir.) Allah onlardan iman eden ve güzel ameller işleyen­lere mağfiret ve büyük ecir vaad etmektedir' (Fetih, 48/29)

Rükû ve Secde                                                                                                          327

Allah Teâlâ buyurdu:

'Ey  iman  edenler!  Rükû  edin,  secdeye  kapanın,  Rabbinîze ibadet edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresinîz/ (Hac, 22/77)

Allah Teâlâ buyurdu:

'Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, âhiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi)midir?

(Resulüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Bunu sadece akıl sahipleri hakkıyla düşünür.' (Zümer, 39/9)

* Rükûda Tatbik ve Neshedilmesi

Tatbîk (jb^ı): Rükû halindeyken avuç içlerini birleştirip uylukların arasına koy­maktır.945 İslâm'ın ilk dönemlerinde meşru olan bu durum daha sonra neshedilmiştir.946

621/1491-Abdurrahman b. el-Esved bunu Alkame (b. Kays) ve Esved (b. Yezid) den nakletti947:

945  Razi, Muhtaru 's-Sıhah, 388; Karahisarî, Ahterî-i kebir, 1/146

946 Neshedildiğini gösteren hadis için bk. Müsned Trc. H. No: 623-624/1493-1494

947 Sened: tjJj\ Ji* j- jüO J> 'J* ^'J-\ ır^.f i^lî ıfii.

Sahih: Müsned, 1/413-414, H.no:3928; Benzer rivayetler için bk. 1/378, H.no:3587 (622/1492. hadis); i/426, H.no:4053 (136/444.hadisin ikinci rivayetine bk.); 1/418-419, H.no:3974 (623/1493. hadis); 1/447, H.no:4272;

328_____________________________________________________Rükû ve Secde

İkisi de İbn Mes'ûd (Radıyaiiahu anlı) ile birlikteydi, namaz vakti gelince Alkame ve Esved geride durdular. İbn Mes'ûd onların ellerinden tuttu, birini sağına, diğerini soluna durdurdu.

Sonra o ikisi rükuya gittiler ve ellerini dizlerinin üzerine koydular. İbn Mes'ûd onların ellerine vurdu, (göstermek için) avuçlarını birbirine yapış­tırıp parmaklarını kenetledi, uylukları arasına koydu ve şöyle dedi:

'Hz. Peygamber'i (SaitaiUıhu aleyhi ve seiiem) böyle yaparken gördüm.'

NOT: Namazdaki imam dışında iki kişi olduğunda birinin sağda ve diğerinin solda durması İbn Mes'ûd ve onun iki arkadaşı Alkame ile Esved'in mezhebidir. Sahabenin hepsi ve sonradan gelen alimler bu görüşe muhaliftirler, şöyle derler: Eğer imam dışında en az iki kişi bulunursa İmamın gerisinde normal saf hizasında dururlar. Cemaat imam dışında en az üç kişi olduğunda saf tutarlar görüşünde icma' vardır. Bir kişi ise tek başına imama uyduğunda imamın sağında durur.948

622/1492-Esved ve Alkame naklettiler949: Abdullah b. Mes'ûd (Radtyattahü anio şöyle dedi:

1/426, H.no:4045; 1/451, H.no:4311; 1/409, H.no:3889; 1/414, H.no:3928; 1/424, H.no:4030; 1/455, H.no:4347; i/459, H.no:4386:

Müslim, Mesâcid, 26-28; Ebû Dâvftd, Salât, 146, H.no:868; 'Nesût, Mesâcid, 27, H.no:717; Tatbik, 1, H.no:l027-1028; İbn Mâce, İkâme, 150, H.no:I255.

Daha önce zikredilen 136/444 ve 71/941.hadİslerin talırici ile karşılaştırınız. Ayrıca 49/919,495/1365,622/1492, 623/1493 ve 59/10948.hadislere bk. 94g Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, V/16 949Sened: ^*Q> 'j^th\\&*. \3ü./üii.

Sahih: Müsned, 1/378, H.no:3588; Tahrici için bk. 621/1491.hadis.

Rükû ve Secde__________________________________________________329

'Sizden birisi rükuya gittiğinde kollarını uylukları üzerine bıraksın, belini eğsin, sonra avuçlarının arasını birleştirip uyluklarının arasına koydu; 'Sanki ben şu anda (ellerini kenetlediğinde) Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve

 parmaklarının arasının ayrılığını görür gibiyim' (dedi).

Sonra İbn Mes'ûd avuçlarının arasını birleştirip onlara gösterdi.

623/1493-Abdullah (İbn Mes'ûd)'dan {Radıyaiiahttanhr?50

'Rasûlullah bize namazı   (şöyle) öğretti; (önce) tekbir aldı, ellerini

kaldırdı, (kıyamdan) sonra rükûa gitti ve ellerinin arasını birleştirip dizleri

arasına koydu.'

§Bu (söz) Sad'aulaşınca:

'Kardeşim doğru söyledi. (Önce) biz böyle yapardık,951 sonra bununla emrolunduk' dedi ve dizlerini tuttu.

624/1494-Mus'ab b. Sa'd (b. Ebî Vakkas)952'tan:

Sened: iiiii- i2âi-

Sahih: Müsned, T/418-419, H.no:3974; Ebû DâvÛd, Salât, 116, H.no:747; Nesâî, Tatbik, 1, H.no:1029.

Sa'd b. Ebî Vakkas'tan şahidi için bk. 624/1494.hadis.

Tahrici için bk. 62 i/1491.hadis.

951  Yani tatbik denilen ellerin arasını birleştirip dizlerin arasına koymayı.

952 Bk. Bennâ, age., III/253

953 Sened: ^ J. J?j\ Jp jıi ^,1 ^1 ıîli- y} ü%.

Sahih: Müsned, 1/182, H.no:1576; Benzer rivayet için bk. 1/181, H.no:1570:

Buharı, Ezan, 118 sonunda (^/jiC^'^J^}) ziyadesi İle; A/i*s7im,Mesâcid, 29-31:

330_____________________________________________________Rükû ve Secde

Rükûa gittiğimde ellerimi dizlerimin arasına koyardım. Beni (bu hâl­de) babam Sa'd b. Mâlik954 (RadıyaiicM anh) gördü, bundan men etti ve şöyle dedi: 'Biz böyle yapardık, (sonra) bundan men edildik.'

NOT: Bu rivayetler Rükûda 'tatbik' uygulamasının sonra nesh edildiğini göstermektedir. Bu konuda gelen Buhari rivâyetindeki ziyade:

'...ve ellerimizi dizlere koymakla emrolunduk.'955 §MUslim'deki ziyade:

'...ve avuç içlerini dizlere kuvvetice koymakla emrolunduk.'956

625/1495-îbn Abbas'tan (Radıyaltahil anhümâ):

957

£&ö Dâvörf, Salât, 146, H.no:867; Tirmizu Salât, 77, H.no:259; Nesât, Tatbik, 1, H.no:1030-1031; İbn Mâce, İkâme, 17, H.no:873; Dârimt, Salât, 68, H.no:1308. Hz. Âİşe'den şahidi:

//»o Mâce, İkâme,  17, H.no:874 (Senedinde Hârice b. Rical var ki bu râvinin zayıflığında ittifak bulunmaktadır). İbn Mes'ûd'dan şahidi için bk. 623/1493.hadis.

954 Yani babası Sa'd b. Ebî Vakkas. Bk. Bennâ, age., III/253

955 Buhari, Ezan, 118; Ebû Davûd, Salât, 150, No: 867; Nesâi, es-Sünenü'l-kübra, 1/214, No. 618; Beyhakî, 11/83, No: 2376

956 Müslim, Mesacid, 29, (535); Nesâi, age., 1/215, No: 621

957 Sened: j&'J.\^1^- Jıîmd$Sst^'Jt'&Jiu-yo*-^^'y- J"-')*'■&&&■ '^^îj'îy. ^^X-^&-Hasen: Müsned, 1/287, H.no:2604; Tirmizî, Taharet, 30. H.no:39 (hasen-garib);   İbn Mâce, Taharet, 54, H.no:447; Dârimi, Salât, , H.no:700. Ahmed Muhammed Şâkir, Tev'eme'nin azadlığı Salih'i zayıf sayanların varlığını, bunun sebebi olarak da Ömrünün son döneminde ihtilâl ettiğinin/bunadığının gösterildiğini belirtmiş, fakat Mûsâ b. Ukbe'nin hocası Salih'ten İhtilâtından önce hadis aldığını ve bu sebeple İbn Hacer'in de (Bk.Telhts, s.34) naklettiği gibi Buhârî'nin hadisi hasen saydığını söylemiştir. Mûsâ b.Ukbe Salih'ten ihtilâtından önce hadis

Rükû ve Secde_____________________________________________________331

Bir kişi Hz. Peygamber'e (Saiiaiiaha aleyhi ve setiem) namazla ilgili bir şey sordu. Rasûlullah şöyle buyurdu:

"El ve ayaklarının parmak aralarına suyu ulaştır/onları ov (abdesti güzelce al)!"

Ona söylediği sözlerden biri de şuydu:

"Rükûa eğildiğinde ellerini dizlerine koy ki tam olarak rükûa gitmiş ol (sırtın tam düz olsun) ve secde yaptığında da yerin hacmini (sertliğini) hissedinceye kadar alnını yere (iyice) yerleştir!.."

AÇIKLAMA

Bu konudaki bazı rivayetler:

l-(Bir keresinde) Ebû Mes'ûd el-Bedrî (RadıyatiaM anhy.

'Size Rasûlullah'in (Satlallahu aleyhi ve sellem) kıldığı namaz gibi bir namaz kılayım mı?' dedi ve tekbir getirdi, (kıyamdan) sonra rtlkûa gitti ve elleriyle diz kapaklarını tuttu, parmakları ise inciklerinde (açağı uzanmış) açık duruyordu. (Bir rivayette: Dizlerinin gerisine doğru parmaklarının arasını açtı.) Vücûdundan her şey tam olarak (rükû) hâline gelecek şekilde (eğilip) kollarını koltuk altlarından uzaklaştırdı/açtı...

Sonra dedi ki:

'Rasûlullah'in namazı böyleydi, Rasûlullah'ı bu şekilde (kılarken) gördüm.'

2-Rifaa b. Râfi'den:959

Hz. Peygamber dedi ki:

"Rükûa gittiğinde avuç içlerini dizlerine koy!"

§İlgili rivayetler rükûa gidildiğinde elleri dizlere koymanın sünnet olduğunu göstermektedir ve tatbik uygulamasının nesh olduğu konusunda ittifak vardır. Ancak îbn Mes'ûd ve iki öğrencisi Alkame ve Esved'den bunun meşruiyetine dair nakiller vardır, onlar tatbikin sünnet olduğunu iddia etmektedirler. Her hâlde onlara nesne­den haber ulaşmadı, o da Sa'd b. Ebî Vakkas'ın haberidir ve doğru olan cumhurun görüşüdür.

* Rükûda Durma Miktarı, Vasfı ve Orada Bekleme

almıştır. Bk.Sünen, Taharet, 30, H.tıo:39; Şevkânî de aynı bilgileri verir. Bk. Neylü'l-evtâr, 1/169; Bennâ,age., 11/44.

Bu rivayet 288/596.hadiste zikredilmişti.

95iAhmed b. Hanbel, IV/119, 120; IV/I20; EbÛ DâvÛd, Salât, 144, H.no:863; Nesât Tatbîk, 3, 5, H.no:1034-1036; Dârimî, Salât, 68, H.no:1310. Bennâ hadisin senedindeki râvilerin sika olduklarım söyler. Bk. Bulûğu'l-emânî, III/150. (Bk. Müsned Trc. No: 476/1346) 959Ebû Davûd, Salât, 148, H.no: 859; îbn Hibbân, V/88, H.no: 1787; (bu rivayet tenkid edil­meyen bir isnadla nakledildi. Bk. Bennâ, age., 111/254)

332                                                                                                          Rükû ve Secde

626/1496-Saîd el-Cüreyrî Benî Temim'den Övdüğü bir kişideny60 babası ya da amcasının şu sözünü nakletti:%i

Rasûlullah'ın (Saitaiiaha aleyhi ve seiiem) arkasında namaz kıldım.

Biz (ona) Rasûlullah'ın rükû ve secdelerinin miktarını sorunca şöyle dedi:

'Bir kişinin üç kere Sübhanallahi ve bihamdihi diyeceği kadardır.'

§İkinci tarikle gelen benzer rivayet:

Saîd el-Cüreyrî, Sa'dî'den babası yoluyla amcasının şu sözünü nakletti: Rasûlullah'ı (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) namazdayken izledim, rükû ve secdelerinde üç kere Sübhanaüahi ve bihamdihi diyecek kadar duruyordu.

NOT: Benî Temim'den olan müphem kişinin ikinci rivayette Sa'dî olduğu belirtilmektedir. Birinci rivayette babası ya da amcası şeklindeki râvinin şüphesi varken, ikinci rivayette babası aracılığıyla amcasından nakledilmektedir. İbn Hibbân Sa'dî'nin isminin Abdullah olduğunu belirtir.962 Ancak İbn Hacer bu kişinin meçhul olduğunu söyler.963

§Seneddeki (<J* ^ j~*i3) cümlesi râvilerden Said el-Cüreyrî'nin övdüğü Benî Temimli kişi için gelmiştir.

960 Bu miiphemük ikinci rivayette giderildi, ayrıca bu rivayetin açıklamasına bk.

Sened: ^jî'A' -v-* ^*- ı^y-iJ' ı>-*-y" -m- 'Ji ^-~ &■**-

Zayıf: Müsned, V/6, H.no:19942 (Senedinde müphem bir râvİ bulunmaktadır); İkinci rivayet için bk. V/271, H.no:22229 (Bu rivayetten müphem râvinin Sa'dî olduğu tesbtt edilmektedir. Fakat bu zat da meçhuldür); Ebû Dâvmt, Salât, 150, H.no:885 (Farklı iki rivayet şeklini  de (ji) "Babası veya amcasından" (y-)" Babası onun da amcası aracılığı ile " vermiştir). İbn Mes'ûd'dan şahidi:

Bk. Ebû Dâvûd, Salât, 150, H.no:886 (Mürseldir. Yani munkatıdır. Çünkü Avn b. Abdullah b. Utbe, İbn Mes'ûd'a yetişmemiştir); İbn Mâce, İkâme, 20, H.no:890 (îijTj p iü itiii j^ ıî>) ve ("i^- p as» iui jiî ijiî) ziyadeleri vardır.

962 Bennâ, age., ÎII/255

963 İbn Hacer, Takribu't-Tehzib, No. 8499

Rükû ve Secde_____________________________________________________333

§Bu rivayetin şahidi için bk. Ebû Mâlik el-Eş'arî (Radıyallahü anh) rivayeti.964

627/1497- Enes b. Malik'ten (Radıyaitaim anhüma):965

'Namazı bu gençten daha fazla Rasûluliah'a (Saihiiahu aleyhi ve benzeyen bir başkasını görmedim.' Bununla Ömer b. Abdülaziz'i kastediyordu.

Dedi ki:

'(Ömer b. Abdülaziz'i n)966 rükûdaki duruşunu on teşbih, secdedeki duruşunu da on teşbih olarak takdir/tahmin ettik.'

1)64 Ahmed b. Hanbel, V/343; Benzer rivayetler için bk. V/341-342, 344; Ebû Davûd, Salât, 96, H.no:677. Ayrıca bk. Müsned Trc. H.No: 478/1348, 610-611/1480-1481

Bennâ, hadis hakkında Münzirî ve Hâkİm'in görüşlerini nakleder. Münzirî: "Ahmed b. Hanbel ve Ebû Ya'lâ hasen bir isnadla nakleder"; Hâkim: "İsnadı sahihtir" derler. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/152. Senedinde Şehr b. Havşeb vardır. Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için bk. 4/4. hadis.

1)65 Sened: p^Ji^'ji- '^Jt J- w*j i* J} j's*' ^ °^ J A J- r*Q y- -*1 -£ &*• Sahih: Müsned, III/162-163, H.no:12598; Benzer rivayetler için bk. III/225, H.no:13284:

111/221, H.no: 13240 (£(> J=Wn 'JS jıt,); ffl/259, H.no: 13655 (i"     ^ III/254-255, H.no: 13606: '    '

111/144, H.no:12404; Ebû Dâvûd, Salât, 150, H.no:888; Nesâî, İmame, 35, H.no: 822; İftitâh, 61, H.no:979; Tatbik, 76, H.no:1133; Dârimî, Salât, 46, H.no:1263.

Ebû Hüreyre'den şahidi için bk. 558/1428.hadise bk.

Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyailahü anh) şahidi için bk. 549/1419. hadis. %6 Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 111/101

334_____________________________________________________Rükû ve Secde

628/1498-Berâ b. Âzib'den (Radıyaiiaha anh)?bl

Rasûlullah'ın (Saitatiahu aleyhi ve seiiem) namaz kılışı; namaza başladığında, rükûa gittiğinde, riikûdan başını kaldırdığında, secdeye gittiğinde, secdeden başını kaldırdığında ve iki secde arasında hep dengeli/birbirine yakın olarak dururdu.

AÇIKLAMA

Hz. Peygamber'in (Sallaliaha aleyhi ve seilem) namaz kılarken dengeli hareket ettiği, rükû secde ve aralarda tadile dikkat ettiği bu rivayetlerde görülmektedir. Yukarıdaki rivayette kıyam zikredilmedi, ancak 'namaza başladı' (J~*) lafzı ile

kıyamın zikredildiği anlaşılmaktadır.

Ayrıca Berâ b. Âzib'den gelen diğer rivayette şöyle geçmektedir:

'Ben Hz. Muhammed (Saltailahu aleyhi ve sellem) ile kılınan namazı dikkatle izledim,968 onun kıyamı, rükûu, rükûdan sonraki itidali (kavme), secdesi, iki secde arasındaki oturuşu (celse), sonra secdesi, selam ve namazdan ayrılışa kadarki oturuşunu hep dengeli/birbirine yakın olarak buldum.'969

§Söz konusu rivayetler namazda kıraat ve teşehhüdün hafif olması, rükû ve secdedeki duruşların uzatılmasına ve itidaline (dengeli olmasına) delildir. Namaz arasındaki hareketlerin birbirine yakın olması bazen kıyamın biraz az olmasına delâlet edebilir. Önceki hadislerde sabah namazında 60 ilâ 100 arası ayet okunması, öğle namazında 'Elif lâm, secde' suresinin okunması... gibi miktarlar zikredildi. Akşam namazında ise daha hafif kılınması tavsiye edildi. Bunlar cemaati sıkmadan, rahat bir şekilde ibadet yapmanın Önemine dikkat çekmektedir.970

Sened: ^ji* 'j. *Qı of iSü Jii jŞ Sahih: Müsned, IV/280, H.no: 18381; Benzer rivayetler için bk. IV/285, H.no:18423; IV/285, H.no: 18430 (Başında şu ziyade ile:

. iıi-l İ£. İİ-! Iİ jİL; t j cim d

IV/294, H.no: 18505:

IV/298, H.no: 18541 (J^İI ^f ^>; M

Bufaî/f, Ezan, 121, 127, 140; Müslim, Salât, 193-184; £&« Dûv/W, Salât, 143, H.no:852, 854; Tirmizî, Salât, 91, H.no:279; Af«df, Tatbik, 24, 89, H.no:1063, 1146; Sehv, 77, H.no:1330; Dârimî, Salât, 80, H.no:1339-1340. Ayrıca bk.649/1519.hadis.

968  Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, IH/64

969  Ahmed b. Hanbel, IV/294; Müslim, Salat, 38 (471); Ebû Davud, Salat, 147, H.no: 854; Tirmizi, Salat, 207, H.no: 279;

970 Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, İV/188

Rükû ve Secde                                                                                                          335

629/1499-Ebu'I-Âliye'den:971

Hz. Peygamber'den (Satiaiiaim aleyhi ve seiiem) işiten bir kişi nakletti: "Her sûrenin rükû ve secdeden hissesi vardır (sure okuyacak kadar rükû ve secdede durulmalıdır)."

§Diğer rivayette:

"Her sûrenin rükû ve secdeden hakkını/hissesini verin!" dedi.

*(Râvi şöyle devam etti;) Sonra o kişiyle buluştum ve kendisine: 'İbn Ömer bir rekâtta sureler okurdu, bu (bir rekâtta bir sure okuma)

hadisini sana kim nakletti, her hâlde bilirsin?' deyince şöyle cevap verdi:

'Ben  onu  kesinlikle  biliyorum,   ayrıca  ne  zamandan  beri  bana

naklettiğini de biliyorum. Onu bana elli sene önceden nakletti.'

AÇIKLAMA

Bu rivayet iki şekilde anlaşılabilir:

1-Rükû ve secdede Kur'ân okunabilir.

2-Rükû ve secdede sure okuyacak kadar durulmalıdır. MUctehidler kıyam dışında rükû ve secdede Kur'ân okunmayacağı Üzerinde ittifak etmişlerdir. Çünkü Peygamberimiz'in bu konuda fiilî bir uygulaması yoktur, hatta rükû ve secdede Kur'ân okumayı yasakladığına dair hadisler bulunmaktadır.973 O  hâlde yukarıdaki

971  Sened: Jy; '<X~'} 4* ûı J* i>ı J^j '^L 'J- ,j'£Â jıî tf&ı J\ 13 jıi ^ > ^yk\ j*L. 'J J^ ûji-

Sahih: Müsned, V/65-66, H.no:20529; Benzer rivayetler için bk. V/59, H.no:20468; Beyhakî, IH/10; Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/114. Bennâ hadisin isnadının sahih olduğunu söyler. Bk. Bulûğu'l-emânî, IH/257. Hadisin müphem sahâbİsi İbn Mes'ûd (Radıyallahü anlı) olabilir:

Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebtr, X/33, H.no:9856.

972  Rükû ve secdede Kur'ân okumayı yasaklama rivayeti ve tahriçleri için bk. Müsned Trc. 640/1510 nolu hadis.

336_____________________________________________________Rükû ve Secde

rivayeti 'rükû ve secdede sure okuyacak kadar durmak' şeklinde anlamak daha doğru olacaktır. Ayrıca râvi de bu şekilde anlamış, bir rekâtta bir sure okunması anlamı üzerine tbn Ömer'in bir rekâtta birden fazla sure okuması rivayeti ile çeliştiğini belirtmiş, bunu kendisine nakledenin kim olduğunu, ayrıca zamanını sormuş ki onun emin olup olmadığını anlasın. Hadisin râvisi de bu konuda emin olduğunu belirmiş, ancak çelişme üzerinde yorum yapmamıştır.

§Bir rekâtta birden fazla sure okunabilir, ancak İmam Malik gibi bazı alimler bir sure okunmasının efdal olduğunu belirtmişlerdir.973

§Bir namazda kıyam okunan sureler nedeniyle uzun olursa, rükû ve secdele­rin de buna yakın uzunlukta olması efdaldir, yukarıdaki rivayetlerde Rasûlullah'ın namazındaki kıyam, rükû, rükûdan doğrulma, secde ve celse bölümlerinin birbirine yakın/dengeli olduğu belirtilmişti. Ancak cemaatle kılarken bu konularda aşırı dav­ranmamak esastır ki cemaat zor durumda kalmasın, çünkü onların içinde kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar, hastalar ve yolcular bulunabilir.

630/1500-(Ht.) HZ. Ali'den (Radıyaltahllunhy™

973 İbn Hacer, Fethu'l-Bcîrî, 11/257; Münâvî, Feyzıt'l-Kadîr, V/284

Sened: i-s—û ,^—.1 j. J-l-'y -m1 j* oç £ji- Ojji* jj j\l, 'j* USJ*-ı jı» ^ ^,ı£r ^ oji-j ju Hasen: Müsned, 1/123, H.no:997; Heysemî, hadisin senedinde müphem bir râvi bulunduğunu, Sinan b. Hârûn hakkında İse ihtilâf olduğunu dile getirilir. Bk. Mectna', 11/123. Ebû Bişr Sinan b. Hârûn el-Burcumî, Ahmed b. Hanbel'in hocası Şâzân Esved b. Amir eş-Şâmî'nin (v.208) hocasıdır. Zühlî tarafından sika, Nesâî tarafından ise zayıf sayılmıştır. Ahmed b. Hanbel iki, Tirmİzî İse bir rivayetini nakleder. Tİrmİzî rivayetinin hasen olduğunu söyler. Bk. Sünen, Menâkıb, H.no:3708; Ahmed b. Hanbel (^'_r_>0 lafzı ile hocasının ismini vermeden nakletmiştİr. Dolayısıyla muallak ve zayıf bir rivayettir. Dârekutnî de Sinan b. Hârûn - Beyân - İbn Ebî Leylâ - Berâ b. Azib isnadı ile gelen rivayetin doğruya daha yakın bir nakil olduğunu söyler. Bk. Hel, HI/275, H.no:402. Hadis şâhidleri İle hasen li ğayrİhî seviyesine yükselir:

a-İbn Abbas'tan şahidi: (ji-V füı (.^j*-^^^ ^ ji-ı^jiij ^,^'mj^ in j^. oır Jv^^je)

Heysemî, hadisin Ebû Ya'lâ ve Taberânî (Kebtr'ındc) tarafından nakledildiğini, râvilerinin sika sayıldıklarını belirtir. Bk. age., H/123.

b-Ebû Berze el-Eslemî'den şahidi: (>_ V (u >^> j* ,__* ) çfj \>\ ?L~} <±* & j_= it J^j jıf)

Heysemî, hadisin Taberânî'nin üç Mu'cemi'nde de naklettiğini, râvilerinin sika olduklarını söyler. Bk. age., 11/123.

c-Enes'ten şahidi: (>^v *u cai u* j«. j «s*j ıij jır ^j u* in j^, ^jı üî ^ul. ^ ^î ^j

Heysemî, hadisin Taberânî (Sûgrr'inde) tarafından nakledildiğini, senedinde zayıf olan Muhammed b. Sâbit'in bulunduğunu ifade eder. Bk. age., 11/123.

d-Ayrıca Hz. Âişe'den nakledilen 472/1342,687/1557 (iiıî 'JZ 'Jss iTjW) j ^j >^'} if, ty ve 518/1388. hadislerle karşılaştırınız.

Hadisin metninde geçen (ji^ jt) lafzı Çi% }) şeklinde olması gerekirken Çj\'X })

şeklinde gelmiştir. Bu da onun bu şekilde gelebileceğinin delili olmuş olur. İlgili kurallar için bk. İbn Mâlik, Şevâhidü't-Tavzîh, s.l 1-15

Rükû ve Secde_____________________________________________________337

'Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seikm) rükûa gittiğinde eğer sırtına su dolu bir kap konsaydı (sırtının düzlüğünden dolayı) dökülmezdi.'

NOT: Rükûa iyice eğilmek ve bir müddet orada durmak gerekir. Bu duruş sırasında üç kere 'Sübhane Rabbiye'l-azim' demek sünnettir. Bu sayı beş, yedi, dokuz ve on bire kadar çıkabilir. Bu teşbihler ileride ayrı bir başlık altında incelenecektir.

* Rükû ve Secdeyi Tam Yapmamak Namazı Bozar

631/1501-Hâni b. Muaviye es-Sadefî'den:

975

■ Sened; i^jC

Hasen: Milsned, IV/138, H.no:17177; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IX/30. H.no:83!0. Senedinde yer alan Berâ' b. Osman el-Ensâıî ve Hânî b. Muâviye es-Sadefî meçhuldürler. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbet ve Taberânî (Kebîr'ınâc) tarafından nakledildiğini, senedinde tenkide maruz kalan İbn Lehîa'nın bulunduğunu, aynca Berâ' b. Osman el-Ensârrnin meçhul olduğunu belirtir. Bk. Meana', H/121. Ebû Zür'a el-Irâkî de bu zatın meşhur biri olmadığını söyler. Bk. Zeylil'l-Kâşif, Trc.no:! 17. Hadis şâhidleri ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir:

a-Ebû Abdullah el-Eş'arî'den (Radıyallahii anlı) şahidi:

Bk. EbÛ Ya'lâ, XIII/139-14O, 333, H.no:7184, 7350; Taberânî. el-Mu'cemü'l-kebîr, İV/115, H.no:3840. Heysemî, hadisin senedinin hasen olduğunu söyler. Bk. age., 11/121. b-Bilâl'den (Radıyallahiianlı) şahidi: (il.ouii.ouy Jlii >y^J\ Nj ^^ ^ V

338_____________________________________________________Rükû ve Secde

Osman b. Affan (Rcukyaiiaha anh) zamanında hac yaptım, (sonra Medine'de) Hz. Peygamber'in (Saiiatiahu aleyhi ve seiiemi mescidinde oturdum, baktım bir adam onlara nakilde bulunuyor, şöyle dedi:

'Bir gün Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) ile birlikteydik, bir adam geldi, şu direğe doğru namaz kıldı, namazı (rükû ve secdesini) tam eda etmeksizin aceleyle bitirdi, sonra çıktı gitti. Rasûlullah (o kişinin bu hareketi üzerine) şöyle dedi:

"Bu kişi şimdi ölse dinden hiç bir hissesi olmaksızın ölebilir. (Çünkü) o adam namazı hafife alıyor ve bu şekilde tamamlıyor.'"

§(Râvi) dedi ki: (Namazı acele kılan) bu kişi kim, diye sordum, bana: 'Osman b. Huneyf el-Ensarî' denildi.

NOT: Osman b. Huneyf el-Ensarî el-Evsî, Rasûlullah'ın büyük sahabilerin-dendi; kendisi Küfe ehlinden olup Uhud gibi bazı savaşlara da katılmıştı. Hz. Ömer, hilafeti döneminde kendisini Irak bölgesine, Hz. Ali de onu Basra'ya vali olarak tayin etti. Osman b. Huneyf, Cemel vak'asına kadar görevine devam etti, Cemel vak'asında Basra'ya giren Talha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvam kendisini azlet­tiler. Daha sonra Hz. Ali Basra'yı alınca Abdullah b. Abbas'l tayin etti. Bundan sonra Osman b. Huneyf Kûfe'ye gitti ve Muaviye b. Ebû Süfyan dönemine kadar yaşadı.976 (Allah ondan razı olsun.)

İbn EbîŞeybe, 1/259, H.no;2981; Taberânî. el-Mu'cemti'l-kebîr, 1/356, H.no:1085; el-Mıı'cemü'l-evsat, M/127, H.no:269L Bk. Heysemî, hadisin senedindeki râvilerinin sika olduklarını söyler. Bk. age., U/121. Mtinzirîde aynı görüştedir. Bk.Terğîb, 1/199.

c-Enes b. Mâlik'ten (Radtyallahü anh) şahidi:

Taberânî,el-Mu'cemü'l-evsat, V/129, H.no:4863; VII/331, H.no:7645; el-Mu'cemiVs-sağir, 11/24, H.no:712. Heysemî, senedinde İbrahim b. Abbâd el-Kirmânî'nin bulunduğunu, bu râvi hakkında bilgi veren birine rastlamadığını belirtir. Bk. age., 11/120-121.

d-Ebû Hüreyre'den (RadıyalUthil anh) şahidi: ( M w-> J*-^ı .^ ji ,j_j «ı* îı J^> i& J^j ^i

Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, V/359, H.no:5550; Heysemî, hadisin senedinde çok zayıf olan Abdullah b. Şebîb el-Medenî'nin bulunduğunu belirtir. Bk.'nge., H/121. e-Huzeyfe b. el-Yemân'dan (RadtyaHahii anh) şahidi İçin bk. 632/1502.hadis. f-Ebû Ca'fer'den (Radiyallahü anlı) şahidi:

Bk. İbn EbîŞeybe, 1/258, H.no:2969. Ayrıca diğer şâhidler ve rivayetler için bk. 646/1516. hadis. 976 İbn Abdilber, İsttâb, III/1033, No: 1769; İbnü'l-Esir, Üsdü'l-gabe, III/577, No: 3571

Rükû ve Secde                                                                                                          339

632/1502-Zeydb. Vehb'den:977

Huzeyfe b. Yemân (Radıyatiaha anlı) mescide girdi, baktı ki Kinde978 kapılan yönünde namaz kılan bir adam rükû ve secdeleri tam yapmıyor. Namazı bitirince Huzeyfe ona şöyle dedi:

'Bu namazın kaç seneden beri böyle?' Adam:

'Kırk seneden beri' deyince Huzeyfe şöyle dedi:

'Kırk seneden beri sen namaz kılmıyorsun. Namazın bu olduğu hâlde (şimdi) ölsen Hz. Muhammed'in (Saiiaiiahu aleyhi ve seiumi yaşadığı fıtrat (İslâm)979 dışında Ölmüş olursun.'

§(Râvi) ekledi: Sonra Huzeyfe namazın doğru kılınışını öğretmek üzere ona yöneldi ve şöyle dedi:

'Bir kişi namazını acele kılabilir, (ancak) rükû ve secdelerini tam yapmalıdır.'

* Rükûda Yapılan Zikirler

y77

Sened:

Sahih: Müsııed, V/384, H.no:23151; Benzer rivayet için bk. V/396, H.no:23253:

 ^*L "i'j lijî'j »4 N ^i-j is'j <j' uîia- 'Jc- Jjij ji 'Jb- Ljjj-^i J-»'j tâ*- s£J+* tâS~ ûui- ı3oi-

jjû j çJi Jı' Jj -ûj^ iii Jj; jü c_i ^ '_j)j Jü <__i-lj

BııMrf, Salât, 26; Ezan, 119,  132; Nesât, Sehv, 66, H.no:13lO; /b/i EbîŞeybe, 1/258, H.no:2966; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/201, H.no:1718.

Hadisin şâhidleri için bk. 631/1501, 643/1513 ve 646/1516. hadisler.

978   Kinde (;-uQ, Yemen'de bulunan büyük bir kabile, mahalle (Bk. Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, X/37; Münâvİ, Feyzu'l-Kadîr, 111/342); Ancak Bennâ, kâfin (i-lT) zammesiyle Künde şeklinde okumuş ve Semerkant'da bulunan bir yer olduğunu belirtmiştir ki şerhlerdeki bilgiler ile uyuşmamaktadır. Bk Bennâ, age., III/260

979  İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 11/275

340                                                                                                          Rükû ve Secde

633/1503-Hz. Ali'den

Hz. Peygamber (SaUaUahu aleyhi ve seiiem) rükûa gittiğinde şöyle derdi:

"Allahümme leke reka'tü ve bike âmentü ve leke eslemtü. Ente Rabbî,

haşea semi ve besari ve muhhî ve azmî ve asabî ve mestekallet bihi

kademî Üllahi Rabbi'l-âlemîn."

NOT: Duanın tercemesİ:

"Allattım, senin için rükû ettim, sana iman ettim ve .sana teslim oldum. Sen benim rabbimsin. Kulağım, gözüm, beynim, kemiğim, sinirim ve ayağımın yükselt-t iği/t aştdığı91* vücûdum alemlerin Rabbi Allah 'a boyun eğdi."

634/1504-Ukbe b. Âmir'den      y

Fesebbih  bismi  Rabbike'1-azîm  (,j«jı  i£,    ^ü)  ayeti   inince

Rasûlullah (SatiaUaha aleyhi ve seiiem) bize dedi ki:

Setıed: «'j ^ jî & -O1 j* r^S'1 o**-^1 -4* ^* J-"'1 jî ^ -4* j* *-** Sahih: W»sm'f/, 1/119, H.no:960; Benzer rivayetler için bk. 1/94-95, H.no:729 (511/1381. hadis); 1/102-103, H.no:803-805; Mâlik, Salât, 17; Müslim, Müsâfİrûn, 201-202; Ebû Dâvûd, Salât, 119, H.no:760; Vitir, 25, H.no:1509; Tinnizu Salât, 82, H.no:266 (İbn, Ömer, İbn Abbas, İbn Ebî Evfâ, Ebû Cuhayfe ve Ebû Saîd'den (Radtyatlalui anhiim) şahidinin de bulunduğunu söyleyen Tirmizî, Hz. Ali rivayetinin hasen-sahih olduğunu ifade eder); Deavât, 32, H.no:3421-3423 (hasen-sahih); Nesât, İftitâh, 17, H.no:895; İbn Mâce, İkâme, 15, 70, H.no:864, 1054; Dârimî, Salât, 33, 71, H.no:1241, 1320.

Ayrıca bk. 51 l/1381.hadis. m Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bâd, 11/81

Sahih: Afton«/,'lV/İ55, H.no:17345; £/;» DÛvÛd, Salât, 147, H.no:869 (İki isnadla nakleder. İkinci rivayetin sonunda şu ziyade vardır:

Ebû Dâvûd: "Bu zİyadelİ rivayetin mahfuz olmamasından korkuyoruz" der.) ibn Mâce, İkâme, 20, H.no:887; Dârimî, Salât, 69, H.no:1311.

Rükû ve Secde_________________________________________________341

"Bu emri rükûnuzda yerine getirin!"

Sebbih'ısme Rabbike'J-a'lâ (JkGı i£ '^\ £*) ayeti inince de Rasûlullah

şöyle dedi:

"Bu emri de secdede yerine getirin!"

NOT: Ayette geçen el-Azîm (rJ*JO kelimesi ulu, büyük manasmdadır ve

böyle bir Allah'ın önünde eğilmede bu rükûun sebebi sanki İfade edilmekte ve Rasûlullah'ın emri ile şöyle denmektedir:

Sübhane Rabbiye 'l-azim (f-W ^ ö\**~.): Ulu Rabbim noksansızdır.

Diğer ayetteki el-A'lâ (J^i\) kelimesi de yüce anlamındadır ve böyle bir

Allah'ın karşısındaki konumumuz ancak secde ile ifade edilebilir ve bunu da Rasûlullah'ın emriyle şu şekilde ifade ederiz:

Sübhane Rabbiye'l-a'lâ (J**^ ^j ou».): Yüce Rabbim noksansızdır.

635/1505-Huzeyfe b. Yeman'dan

Sened: il.»'J-»/yüLu Jt >£?■ J, j^'j* j^j-y ^ jıiili.'^ vi \Z%-

Sahih: Müsned, V/382, H.no:23133; Benzer rivayetler için bİc. V/394, H.no:23237; V/388, H.no:23193; V/390, H.no:23204; V/396-397, H.no:23256; V/384, H.no:23154 (601/1471. hadis); V/397, H.no:23260; V/398, H.no:23268:

V/400, H.no:23292; V/401. H.no:23304; Müslim, Müsâfirûn, 203; Ebû Dâvûd, Salât, 147, H.no:871, 874; Tirmizî, Salât, 79, H.no:262 (hasen-sahih); Nesâî, İftitâh, 77-78, H.no:1006-1007; Tatbik, 9, 25, 74, 86, H.no:1044, 1067, 1131, 1143; Kıyam, 25, H.no:1662-1663 (Nesâî bu rivayet hakkındaki kanaatinin mürsel olduğunu söyler):

iiji» Jı J^ *U- Ji. o.lis'j ^Tjİ M| ,/* ili

İhn Mace, İkâme, 20, 23, 179, H.no:888, 897, 1351; Dârimî, Salât, 69, 76, H.no:1312, 1330; Humeydî, 1/210, H.no:1442.

Ayrıca bk. 601/1471 ve 1012/1882. hadisler.

342_____________________________________________________Rükû ve Secde

'Rasûlullah'la (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) namaz kıldım, rükûda  Sübhane Rabbiye'l-azim (^fa-h ^j ûu-) ve secdede Sübhane Rabbiye'l-a'lâ (J**$ ^j ou-.)

diyordu.'

(Huzeyfe) ekledi:

'Rasûlullah rahmetle ilgili ayete her geldiğinde durur ve Allah'tan rahmet ister, azabla ilgili ayete geldiğinde ise Allah'a sığınırdı.984'

636/1506-Hz. Âişe'den (Radıyaüaha <™/ıâj:985

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seitem) rükû ve secdesinde şöyle

"Qı"ıhhnhıın    kııHHûcı'in    RahhıVI-melSiL-oH v/ft'r-rûh **

Kasuıuııan (saiiattana aleyhi ve seiiem) ruKU ve scuuesınue "Sübbûhun, kuddûsün, Rabbü'l-melâiketi ve'r-rûh.

derdi: ;eti ve'r-rûh."

AÇIKLAMA

§Tesbihin tercemesi:

'(Allah) noksansız ve kutsal olandır, meleklerin ve Rûh'un Rabbidir.'

§Subbûhun ve kuddûsün kelimelerinin ilk hallerini zamme ile okumak daha fasih ve yaygındır, ancak Sibeveyh (v. 180/796) gibi bazı alimler fetha ile sebbûhun ve kaddûsün şeklinde fetha ile okudular. Cevheri (v.393/1002) bu iki kelimenin Allah'ın sıfatlarından olduğunu açıkladı. Büyük dil alimi Sa'leb (v.291/903) şöyle dedi:

'Vezni (Jj*i) olan her kelimenin ilk harfi meftuh okunur, bundan sübbûhun ve kuddûsün gibi bazı kelimeler istisna edilir, çünkü zamme uygulaması daha yaygındır ve kullanımı çoktur.'

§Ruh kelimesi meleklerden ayrı zikredildi ki bu o meleğin özelliğinden olsa gerek. Ruh'un meleklerin büyüklerinden olduğu ifade edildi,986 Cebrail olduğunu söyleyenler de vardır.987

9M Buharİ sarihi tbn Reslân'ın naklinde; teşbih ayetine geldiğinde Allah'ı teşbih eder, tekbir ayetinde O'nu büyükler, dua ve istiğfar ayetine geldiğinde Allah'a dua ve istiğfarda bulunur, olması umulan bir şeye geldiğinde onu mutlaka ister ve bunu da diliyle ya da kalbiyle yapardı. (Bk.Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 111/87; Bennâ, age., m/262)

Sened: j>')^ 'je ;î& [/■ fıî» ufti- jü ^îiı 'J, }'JJ- üji.

Sahih: Mü'sned, VI/35, H.no:23945; Benzer rivayetler için bk. VI/94, H.no:24511; VI/115, H.no:24724; Vl/148, H.no:25026; VI/149, H.no:25042; VI/176, H'.no:25310; VI/200, H.no:25514; VI/244, H.no:25948-25949; VI/266, H.no:26171; VI/193, H.no:25482 (Ahmed b. Hanbel'in hocası Yahya b. Said b. Ferrûh (ois^ jj%) ziyadesini eklemiş fakat Ahmed b.

Hanbel hocasının bunda şüpheye düştüğünü de eklemiştir); Müslim, Salât, 223-224; Ebû Dâvûd, Salât, 147, H.no:872; Nesâî, Tatbik, 11,75, H.no:I046, 1132.

986 Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/204

987 Azimâbâdi, Avnül-Ma'bûd, 111/88

Rükû ve Secde                                                                                                          343

637/1507-HZ. ÂİŞe'den (Radıyallahu ankâ)?**

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) Kur'ân'ı yorumlayarak rükû ve secdelerinde çokça şöyle derdi:

"Sübhaneke Allahümme Rabbena ve bihamdik, Allahümmağfirlî"

AÇIKLAMA

§Tesbihin tercemesi:

"Ey Rabbim, senin noksansızlığım bilir, seni hamd ile överim, Allahım beni (hatalarımı) bağışla!"

§Hz. Âişe'den gelen diğer rivayet:989

'İzâ câe nasrullahi ve'1-fethu' suresi İndikten sonra Hz. Peygamber'in namaz kılarken duayı terk ettiğini hiç görmedim, o şöyle derdi:

988Sened:

Sahih: Müsned, VI/43, H.no:24045; Benzer rivayetler için bk. VI/49, H.no:24I05; VI/190, H.no:25443; VI/100, H.no:24566; VI/I51. H.no:25056 (685/1555.hadis). Buhârt. Ezan, 123, 139; Meğâzî, 52; Tefsîr, 110/2; Müslim, Salât, 217-219; Ebû Dâvûd, Salât, 148, H.no:877; Nesâtjûitah, 10, 64-66, H.no:1045, 1120-1121, 1122-1123:

İbn Mâce, İkâme, 20, H.no:889.

Bir  rivayette   de   Nasr   suresinin   nüzulünden   sonra   bu   duayı   okuduğu   ifade edilmektedir:

Müsned, VI/230, H.no:25804; VI/184, H.no:25384:

VI/34, H.no:23947; VI/253, H.no:26038; Buhârt, Tefsir, 110/1; Müslim, Saiât, 219-220; Nesâî, İftitâh, 10, H.no:1045; Ebû Avâne, 1/503, H.no: 1881.

Bu rivayetin tbn Mes'ûd'dan (Radıyailahii ank) şahidi için bk. 638/1508.hadis.

HZ. Âişe'den farklı bir secde duası daha nakledilmiştir. Bu rivayet İçin bk. 684/1554. hadis. 989 Ahmed b. Hanbel, VI/253; Müslim, Salât, 219 (484); Ebû Avâne, 1/503, No: 1881

344_____________________________________________________Rükû ve Secde

"Siibhaneke Rabbî vebi hamdik, Allahümmağfirlî."

§Hz. Peygamber'in Kur'ân'i tevil ederek (yorumlayarak) emirleri öncelikle namazda yerine getirmesi çok önmelidir. O, ümmetine her konuda örnektir ve onun ibadeti gibi bir ibadetle Allah'a yönelmek gerekir ki Allah'ın emrettiği Peygambere İttiba bu şekilde yerine getirilir.

638/1508-Abdullah b. Mes'ûd'dan (Radıyaiiahü anhj:990 Hz. Peygamber (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) şu sözleri çokça söylerdi: "Sübhaneke Rabbena ve bihamdik, Allahümmağfirlî." îbnMes'ûd ekledi:

Sened: ;;

Hasen: Müsned, 1/392, H.no:3719; İkinci rivayet: 1/394, H.no:3745; Benzer rivayetler için bk.

1/388, H.no:3683 (ir*) ziyadesi ile; 1/410, H.no:3891; 1/434, H.no:4140 (Başında " guî, \a-} ıî

( lV/ iû- Jîı İVi^ı'j i£, -wv" ziyadesi ile); 1/455, H.no:4352; 1/455-456, H.no:4356; Heysemî,

hadisin Ahmed b. Hanbel, Ebû Ya'lâ, Bezzâr ve Taberânî (fîv.va('ında) tarafından nakledildiğini, Taberânî'nin râvilerinin Hammad b. Ebû Süleyman'ın dışındakilerin sahih hadis ricâü olduklarım, bu râvinin ise sika olmasına rağmen sonradan ihülât ettiğini, diğer musanniflerin İse senedlerinde yer alan Ebû Ubeyde'nİn babası İbn Mes'ûd'dan hadis almadığını belirtir. Bk, Mecma', U/127.

Tirmizî ve tbn Mâce tbn Mes'ûd'dan farklı bir rivayet nakleder:

Bk. Tirmizî, Salât, 79, H.no:261 (Hadis Huzeyfe ve Ukbe b. Âmir'den de nakledilir. Fakat İbn Mes'ûd rivayetinin isnadı munkatıdır. Çünkü Avn b. Abdullah b. Utbe, İbn Mes'öd'a yetişmemiştir); İbn Mâce, İkâme, 20, H.no:890.

Hadis inkıta sebebiyle zayıftır. Fakat şahidi İle hasen li ğayrihî seviyesine yükselir. İşaret edilen Hz. Aişe (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 637/1507. hadis.

Rükû ve Secde_____________________________________________________345

*îzâ câe nesrullahi ve'l-feth* suresi inince (Rasûlullah) şöyle dedi: "Subhâneke Rabbena ve bi hamdık, Allahümmağfirlî, inneke ente't-tevvâbü'r-rahîm."

§İbn Mes'ûd'dan ikinci tarikle gelen rivayet:

Rasûlullah'a 'îzâ câe nesrullahi ve'l-feth' suresi inmesinden itibaren namazdaki kıraatinde bu sureyi okuyup rükûa gittiğinde şunu üç kere tekrarlamaya çokça devam etmişti:

"Subhâneke Rabbena ve bi hamdik, Allahümmağfirlî, inneke ente't-tevvâbü'r-rahîm."

639/1509-İbn AbbaS anlattı (Radıyallahü anhüım):"1

Sahih: Müsned, 1/371, H.no:3514; Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvûd, Tirmizî ve İbn Mâce'nİn naklettiği bir rivayette de sadece iki secde arasındaki dua zikredilir. Senedierinde ise Habib ile İbn Abbas arasında Saîd b. Cübeyr bulunmaktadır:

Bk. Mttsnerf, 1/315, H.no:2897; Tirmizî, Salât. 95, H.no:284 (Garibdir. Hz. Ali'den de nakledilir); Ebû Dâvûd, Salât, 141, H.no:850; İbn Mâce, İkâme, 23, H.no:898; Taberânî, el-Mu'cemü'l'kcbîr, XII/25, H.no:12363;

Ayrıca İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhiima) nakledilen 364/672, 366-367/674-675, 689/1559 ve I020/1890.hadislere bk.

İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüma) nakledilen bir rivayette ise -dua şu şekilde geçmektedir:

Bk. Müsned, 1/284, H.no:2567; <366/674.hadise bk.) Aynca bu rivayet 683/1553.hadiste zik­redilecektir. Müslim, Müsâfirûn, 181-193 (Bir rivayetinde İse şu şekildedir:

346                                                                                                          Rükû ve Secde

frlesâî, Tatbik, 63, H.no:1119. Taberânî rivayeti İse bütün rivayetleri bir araya getirmiş gibi görünmektedir:

Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/20, H.no:I2349; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Ubeyd b. İshak el-Attâr'ın bulunduğunu, bu râviyi îbn Main ve diğer­lerinin zayıf saydığını, Ebû Hâtİm'in ise bu zata olumlu baktığım söyler. Bk. Mecma', 11/275.

Rükû ve secde duaları ile ilgili diğer rivayetler:

a-Avf b. Mâlik el-Eşcaîden:

Bk. Müsned, VI/24, H.no:23862; Nesâî, Tatbik, 12, 75, H.no:1047, 1132 (Sonunda şu ziyade vardır:

İJJj jl. JÜ i'jj* ~çî i'jj- 'fj oCJ*£- Jî 1/ ^ iUaiJlj tlîjî^llj liJjîüll} ^Jj^1 tf* û\w^> »jiJ- y J_ji *Pjf j jİL Jİ«1- (J

£M Dâvûrf, Salât, 147, H.no:873; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XVIII/61, H.no:113; Beyhakî,lU3lO.

b-Ebû Hüreyre'den:

i'             t/A') iljf^ Vj Üi ÜS" ^JÎ J yil j^Uı jjjiJ. ^ Jj^' OlT jX-j O£ Jıt J^ iı J_^-j o(:      i    i

Bk. Müslim, Salât, 216; £&Ö Dâvurf, Salât, 148, H.no:878. c-Hz. Ali'den şahidi için bk. 511/1381 ve 633/15O3.hadisler. d-Câbİrb. Abdullah'tan:

Bk. Afejdf, Tatbik, 68, H.no:1125.

e-Hz. Aişe'den nakledilen rivayetler İçin bk. 637/15O7.hadİs.

f-Huzeyfe'den şahidi için bk. 601/1471.hadis.

Heysemî diğer şâhidleri şöyle sıralar:

-Cübeyr b. Mut'un: (Wî J*^ı ^j ju^- »*j*- ^j Wi ,«1»<J1 ^j ûbv» *^/j J J^ oır ^l., *j* îı ^ ^J jî)

-Ebû Bekre: (w: J*V' ^j ü^v- «j«- jj ıftü ı

-İbn Mes'ûd:

Rükû ve Secde_____________________________________________________347

Gece teyzem (Hz. Peygamber'in eşi) Hz. Meymûne'nin yanında kal­dım. Rasûlullah gecenin bir kısmında uyandı...

İbn Abbas anlatmaya şöyle devam etti:

Sonra Rasûlullah (Saiiatiahu aleyhi ve seiiem) rükûa gitti, rükûda şunu derken kendisini gördüm (işittim):

"Sübhane Rabbiye'l-Azîm."992

Sonra rükûdan başını kaldırdı ve Allah'ın dilediği kadar Allah'a hamdetti. Sonra secdeye gitti, secdesinde şöyle diyordu:

"Sübhane Rabbiye'l-A'lâ."993

Sonra secdeden başım kaldırdı ve iki secde arasında şöyle diyordu:

"Rabbiğfirlî verhamnî vecburnî, verfa'nî verzuknî, vehdinî."994

AÇIKLAMA

Rükû ve secdede teşbihin meşruiyeti konusunda ihtilaf yoktur, ancak bu teşbihlerin meşruiyetinde ihtilaf edildi:

1-Cumhûra göre bu teşbihler sünnetttir.995

2-İshak b. Râhûye'ye göre vaciptir. Bilerek terk edildiğinde namaz batıl olur.996 Zahirîlere göre ise mutlak olarak vaciptir, ancak 'Rabbena leke'1-hamd' demek müstehaptır.

3-İmam Ahmed b. Hanbel'den gelen diğer rivayette göre rükû ve secdedeki teşbihler vaciptir, bilerek terk edilirse namaz batıl olur, unutulursa namazı batıl olmaz, sehiv secdesi gerekir.998

-Ebû Mâlik el-Eş'arî: (*-!., ^j f c^ ±,yi »a**j ibı oı>v- :ly&ifJUij~*fL.j<ı*&J^ âı Jj -Muâviye b. Ebû Siifyân: (j^ulı ^j &**■>: J^ o' <ro jtf ûı& «jj ı^m^.)j ^i-} *M &< J~> ^ -Ebû Mâlik, babasından merfû olarak: (*-tj ^ ji Ji *J j* V! ^v ^ J >' Heysemî bu rivayetlerin bir kısmını sahih, bir kısmını zayıf sayar. Bk. Mecma', 11/128-129.

Kiisûf namazındaki rükû ve secdede okunan dua:

Bk. Müsned, H/188, H.no:6763; 11/159, H.no:6483; Nesâî, KusÛf, 20, H.no:1494; Ebû Dâvûd, İstiskâ, 9, H.no:1194:

Bu rivayet küsûf namazı konusaunda zikredilecektir.

992 Manası; Büyük Rabbim noksansızdır.

993 Manası; Yüce Rabbim noksansızdır.

994   Manası; Rabbim beni affet, bana merhamet et,  ihtiyacımı gider/iyi leştir, beni yüce makamlara çıkar, beni nzıklandır ve beni doğruya hidayet et! (Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 11/142)

995  Şirazi, Mühezzeb, 1/74-75; Kâsâni, Bedâi', V208-209; İbn Kudâme, Muğni, 1/543; DesÛki, Haşiye, 1/248

996 İbn Kudâme, age., 1/543

997  İbn Hazm, Muhallâ, III/260

998 İbn Kudâme, age., 1/543

348Rükû ve Secde

§Vacip olduğunu söyleyenlerin delili (  ^\ Q.y*^j L~s' '/-*)  "Beni namaz

kılarken gördüğünüz gibi namaz kılın!"999 hadisi ve (y*--)  'Allah'ı teşbih edin'1000 ayetidir.

Sünnet olduğunu söyleyenler ise namazı kötü kılan kişiye Rasûlullah'ın (ç*J>

J*sj* jl Sfy J-^i) "kalk namazı (tekrar) kıl, sen namaz kılmadın"100' dedikten sonra

namazın vaciplerini (farzlarını) öğretirken bu teşbihlerden/zikirlerden bahsetmedi, hâlbuki iftitah tekbirini öğretmişti.

§tmam Nevevî şöyie dedi: "Namazdaki fiiller iki kısımdır:

1-Namaz dışında insanların normal  yaptığı  hareketler:  Kıyam ve  kuûd

(oturma) gibi. Bunları adet olandan ayırmak için vacip bir zikir gerekli olur, o da

kıraat ve oturulduğundaki bazı dualardır.

2-Namaz dışında mutad olmayan hareketler: Rükû ve secdedir ki, namaz

bunlarla adetten ayrılır. Bu nedenle buralarda vacip bir zikre ihtiyaç yoktur."1002

* Rükû ve Secdede Kur'ân Kıraati Yasaktır

640/1510-Hz. Ali'den (Radıyaiiahaanhy.im

999 1000

Şafiî, Müsned, 1/55; İbn Hibbân, V/503, H.no: 2131; Beyhakî, 11/345; Meryem, 19/11

1001 Bk. Müsned Trc. IV. Cilt, H.no: 427/1297

1002 Nevevî, Mecmu, III/373; Bennâ, age., III/256

1003 Sened: î^ü-t > 'jf^\ ^ 'J- '%&**- «İjJ- ^ y. iı ii dSi

Sahih: Müsned, 1/82, H.no:619 (Hadîs bu senediyle zayıftır. Çünkü senedinde Haris el-A'ver bulunmaktadır); Benzer rivayetler İçin bk. 1/80, H.no:60I (Bu rivayet de Zeynelâbidin Ali b. Hüseyn'in dedesi Hz. Ali'den hadis işitmemesi sebebiyle isnadında inkıta bulunması gerekçesi İle zayıftır):

1/81, H.no:611 (sahih):       ^           ^                  ^ tî'^'            J        ^

1/114, H.no:924 (sahih); 1/92, H.no:710 (sahih):

1/105, H.no:829 (a^Jjıj ^/^ı ^ iir/iı ^j i^j-ı ^ ^-j v>İJi ^ > ^ ^ Â jj iı j 1/116, H.no:939 (»j^Lhj ^jT^ı ^ ^ı>ı y3 fjX\ ^ [?, yjn ^ 'j. ^j &. iı j^ iı J 1/105, H.no:831 (İ^C jl ^rij ji-^j jTJîiı iı> ^j jiUilij ^dıj [^ı ^ y-) (Bu son rivayetlerin senedinde zayıf olan Abdülkerim b. Ebu'l-Mehârik vardır); 1/123, H.no: 1004; 1/146, H.no: 1243:

Rükû ve Secde___________________________________________________________349

Rasûlullah (Sattaitahu aleyhi ve setiem) rükû veya secde hâlinde kişinin Kur'ân okumasını yasakladı.

641/1511-(Z.) Hz. Ali'den (RaAyaiiahuanh):ıım

Bir kişi kendisine: 'Rükû ve secdede Kur'ân okuyabilir miyim?1 dediğinde şöyle cevap verdi:

Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) dedi ki:

"Ben rükû ve secdede Kur'ân okumaktan men olundum. Rükûa gittiğinizde Allah'ı tazim edin, secdeye gittiğinizde Allah'tan istemede daha gayret edin ki isteklerinizin yerine gelmesi uygun olsun/gerçekleşsin."

1/126, H.no:1043-1044; 1/121, H.no:981; 1/104, H.no:816; 1/119, H.no:963; Mâlik, Salât, 28; Müslim, Salât, 209-213; Libâs, 29; Ebû Dâvûd, Libâs, 8, H.no:4044; Tirmizî, Salât, 80, H.no:264 (Hasen-sahihtir. İbn Abbas'tan da şahidi vardır); Libâs, 13, H.no:1737 (Hasen-sahih);tf«#,Tatbik,7,61,H.no:1038-1042, 1116-1117.

Ayrıca bk. 462/1332.hadis.

Rivayetlerin bir kısmı görüldüğü gibi değişik gerekçelerle zayıf sayılmış olsa da sahih rivayetler de bulunmktadır. Zayıf rivayetler bu sahih rivayetlerle kuvvetlenirler. Netice itibari ile hadîs sahihtir.

 

Sened:

Hasen: Müsned, 1/155, H.no:1336 (z.); Benzer rivayet için bk. 1/155, H.no:1329 (z.); Heysemî, hadisi Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah'ın Müsned'e yaptığı ilavelerde, Ebû Ya'lâ'nın mevkuf olarak ve Bezzâr'ın ise Müsned'inde naklettiğini, râvileri arasında zayıf olan Abdurrahman b. İshak b. Hâris'in bulunduğunu söyler. Hadisin (>f*—üj £_j—s*> ^'/' ^ ■^ ^!) bölümünün ise Sahih'te bulunduğunu da sözlerine ekler. Bk. Mecma', 11/127. Hadis İbn Abbas'tan nakledilen sahih şahidi İle kuvvetlenir.

İbn Abbas'tan (Radıyattahaanhüma) şahidi İçin bk. 642/15l2.hadis.

Ayrıca secdeyi dua ile uzatmanın fazileti ile ilgili hadisler için bk.

a-Ebû Fâtıma ei-Ezdî rivayeti İçin bk. 54/924.hadis.

b-Rabîa b. Ka'b'ın rivayeti için bk. 55/925.hadis.

c-Sevban'nın rivayeti İçin bk. 56/926.hadis.

d-Ubâde b. Sâmit'in rivayeti için bk. İbn Mâce, Salât. 201, H.no:1424.

Diğer rivayetler için Bk. Heysemî, age., 11/248, 251, 257.

350_____________________________________________________Rükû ve Secde

NOT: Secde insanın Allah'a en yakın olduğu konumdur. Bir hadiste şöyle buyurulur:

EbÛHüreyre'den:1005

Rasûlullah dedi ki:

"Kulun Rabbine en yakın hâli secdede iken olur. O hâlde (orada) duayı artırın!"

642/1512-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüma):1006

Rasûlullah (Saiiatiahü aleyhi ve seiiem) (ölüm hastalığındayken1007 evinin mescide açılan kısmındaki1008) perdeyi açtı, insanlar Hz. Ebû Bekir'in arka­sında namaz için saf tutmuşlardı, onlara şöyle dedi:

"Ey insanlar! Müslüman'ın gördüğü ya da ona gösterilen salih rüya dışında nübüvvet mübeşşiratı (gaybden haber alma) imkanı kalmamıştır."

Sonra şunu ekledi:

"Dikkat edin, ben rükû ve secde halinde Kur'ân okumaktan men olundum. O hâlde rükûda iken Rabbi tazim edin, secdede ise duada gayret edin ki isteklerinizin yerine gelmesi uygun olsun/gerçekleşsin1009."

1005 Müslim, Salât, 215; H.no: 482; Ebû Davûd, Salât, 148, H.no: 875; İbn Hibban, V/254, Rno: 1927.  İ

Sahih: Müsned, İ/219, H.no:1900; Müslim, Mesâcid, 207-213 (İkinci rivayette İbn Abbas'in da Hz. Ali'den aldığı görülmektedir); Ebû DâvÛd, Salât, 148, H.no:876; Nesâî, Tatbik, 8, 62, H.no:1043,1118; İbn Mâce, Ta'bir, 1, H.no:3899; Dârimî, Saİat, 77, H.no:1331.

Hz. Ali'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 642/1512.hadis.

İbn Mes'ûd'dan (Radtyallahü anh) şahidi: Jl__iî JjtL. y>j İjİij ^ij y-j JljiJl îjij J5ü j^-yiı J^* Ij> Ij JU» âl ^* Jİ (U- Jli üi\ Xs- v<^>

Heysemî, hadisin Taberânî tarafından (Kebîrinde) nakledildiğini, Ebû Hâlİd'in haricindeki râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını, bu zat ile ilgili bir biyografiye de rastlamadığını belirtir. Bk. Mecma', 11/129.

1007 İbn Abdilber, Temhid, V/56, XVI/118

1008 Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/197; AâmSb&di, AvnU'l-Ma'bÛd. 111/91

1009 İbnü'1-Esir, Nihaye, IV/111

Rükû ve Secde                                                                                                          351

AÇIKLAMA

Bu rivayetler rükû ve secdede Kur'ân okumanın men olunmasını ve bunun meşru (doğru) olmadığını göstermektedir. Bu durumda Kur'ân okumak; 1-Mekruhtur. Cumhurun görüşü budur.1010 2-Haramdır. Şevkânî gibi bazı alimlere göre bu yasak haramlık ifade eder.1011

§İmam Nevevî şöyle dedi: "Rükû ve secdede yapılması gereken teşbihtir. Rükû ve secdede Fatiha dışındaki bir yeri okumak mekruhtur, namazı batıl olmaz. Fatiha okuması durumunda iki görüş vardır: Biri mekruh olmasıdır, namazı batıl kılmaz. Diğeri de haram olmasıdır, namazı bozar. Bu bilerek okuma durumundadır. Ama unutarak okursa namazı bozulmaz.

Bilerek ya da bilmeyerek okuma durumunda İmam Şafiî'ye göre namazı bozmaz, ama sehiv secdesi gerekir."101

* Rükû ve Secdeden Doğrulmak ve Bu Durumda Biraz Durmak, Bunları Terk Edenin Hâli

643/1513-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiaha anh)

1013.

1010   Kâsâni,   Bedâiu's-sanâi',   1/218;   İbn   Nüceym,   el-Bahru'r-râtk,   1/333;   İbn   Rüşd, Bidayetü'î-miiciehid, 1/31; İbn Kudâme, Muğni, 1/544; Desûkî, Haşiye, i/253

1011  Şevkâni, Neylü'l-evtâr, 11/249

1012 Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, IV/194

" Sened: ^J-ı jj-' Jl & -m- 'ji- Js J< 'J, ^i c'ji- j>cj ^ '/i- c%- fö 'J, ^i ti&i-

Hasen: Müsned, 11/525, H.no:10745; İbn Hacer Abdullah b. Bedr el-Hanefî'nin Ebû Hüreyre'den sadece bir vasıta ile aldığını, dolayısıyla senedinin kopuk olduğunu söyler. Bk. Ta'cîlü'l-menfea, s.222. Heysemî de rivayetin Abdullah b. Zeyd el-Hanefî kanalı ile Ebû Hüreyre'den nakledildiğini, ismi zikredilen ravi hakkında bilgi veren birine rastlamadığını belirtir. Aynca Taberânî"nin üç Mu'cem'inde de naklettiği, sonunda (ry—^ J_a j_. ^i—Ji j^ij) ziyadesi bulunan rivayete de yer vererek râvilerinin sika olduklarını ifade eder. Bk. Mecma', 11/120. Ravinin ismi Abdullah b. Bedr el-Hanefîdir. Abdullah b. Bedr kanalı ile nakledilen rivayet için bk. 645/1515.hadis. Heysemî Ebû Hüreyre'den nakledilen şu rivayete yer verir (ljjj*.—. ^j L_tt-fj ^ n i5U » j^li ol ^j <M iı jb îı J_^-j J.) ve der ki: "Taberânî Evsat'ında

nakleder. Senedinde çok zayıf olan Abdullah b. Şebîb bulunmaktadır." Bk. Mecma', 11/121. Ebû Hüreyre'den benzer rivayet için bk. Ebû Dâvûd, Salât, 144, H.no:856.

Hadis şâhidleri ile kuvvet kazanır:

a- EK: Ebû Mes'ûd (Ukbe b. Amr) el-Bedrî el-Ensârî'den şahidi:

352_____________________________________________________Rükû ve Secde

RaSÛlUİlah (SallaltahU aleyhi ve sellcm) dedi ki:

"Rükûu ve secdesi arasında belini düzgün tutmayan kişinin nama­zına Allah bakmaz."

NOT: Bakmak manasına gelen (j-k) fiili burada kabul etmek anlamındadır.. Ebû Mes'ûd'dan gelen rivayette Hz. Peygamber şöyle dedi:

"Rükû   ve   secdesinde   belini   düzgün   tutmayanın   namazı   yeterli/geçerli

olmaz."

1014

644/1514-Talkb. Ali el-Hanefî'den (Radıyaiiahaanhy.ms

Müsned, IV/119, H.no:17010; IV/122, H.no:17040; Ebû Dâvûd, Salât, 144, H.no:855; Tirmizt, Salât, 81, H.no:265 (Hadis hasen-sahih olup, Ali b. Şeyban, Enes, Ebû Hüreyre ve Rifâa ez-Zürakî'den de nakledilmektedir); Nesât, İftitâh, 88, H.no:1025; Tatbik, 54, H.no:1109; İbn Mâce, İkâme, 16, H.no:870; Dârimî, Salât, 78, H.no:1333; İbn Huzeyme, 1/300, H.no:591, 592; 1/333, H.no:666; İbnü'i-Cdd, s.120, H.no:735; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XVII/213, H.no:579; İbn Hıbbân, V/218, H.no:1893;

b-Enes b. Mâlik'len şahidi: j_s iı j^-j J; ^ c~ülı;ti (^.u ^-\ ii.i^li oy— oıi jıi uij i^jiı (Jl-j »it iı j«e iı Jj-j {■£ Jü iüu ^ ,j_;ı jt

^—l-t!t Jli jl vJ^» tUîi ji: -ij jJiJİi y) ji: ^j yij'it ^ iLB'j ^i^*- JJ<* ^J*- lil ^

... ^ Lj ^»i>11 j "İ SÜUl ^ A, V OÜ" Ji» ÂİU ilUail ^ ^-

Bk. £&Ö yo'M, VI/306-309, H.ııo:3624; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsai, VI/123-125, H.no:5991; el-Mu'cemü's-sağîr, 11/100-102, H.no:856. Heysemî hadisin senedinde zayıf bir râvi olan Muhammed b. Hasen b. Ebû Yezîd'in bulunduğunu ifade eder. Bk. age., 1/271-272. Enes'ten nakledilen:

J_-ri" "İ   |J----■} *J* i' J-»   ûl Jj-_, JUİ «Jjj«~ Nj ^jfj ^ ^ Jj»_ll J !)U-j ,jî>   ,J-J *İP İl J-î İl Jj_j - ^

Rivayeti için de şunları söyler: "Taberânî Evsat ve Sağİr'inde nakletti. Senedinde İbrahim b. Abbâd el-Kirmânî var, bu râvi hakkında bilgiye rastlamadım." Bk. age., 11/121. c-Talk b. Ali el-Hanefî'den şahidi için bk. 644/1514. hadis. d-Alİ b. Seyhan'dan şahidi için bk. 645/1515. hadis. e-Huzeyfe'den şahidi İçin bk. 632/1502. hadis. f-Ebû Katâde'den şahidi için bk. 646/1516. hadis.

1014  AbdUrrezzak, 11/369, H.no. 3736; Ebû Davud, Salât, 148, No: 855; Nesâi, es-Sünenü'l-kübra, 1/234; H.no: 699; İbn Huzeyme, 1/333, H.no: 666

1015 Sened: îtiiî tf yj j! j£ & j»" jj- j* ji!U ^ î/* is'Si jı» y'j &£■ ju

Sahih: Müsned, IV/22, H.no: 16235; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî (/fefeir'inde) tarafından nakledildiğini, râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', H/120. Hadisin şâhidleri için bk. 643/1513. hadisin tahrici.

Rükû ve Secde_____________________________________________________353

RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Rükûu ve secdesi arasında belini düzgün tutmayan kişinin nama­zına izzet ve celâl sahibi Allah bakmaz."

645/1515-Ali b. Şeyban

Rasûlullah'a (kavminin) temsilcisi olarak geldi...

Anlatmaya şöyle devam etti:

Rasûluîlah'ın (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) arkasında namaz kıldık, rükû ve secdede belini düzgün tutmayan bir adama göz ucu takıldı. Namazı bitirince şöyle dedi:

"Ey Müslümanlar topluluğu! Doğrusu rükû ve secdede belini düzgün tutmayanın namazı geçerli değildir."

Sonra Rasûlullah en arkada kendi başına namaz kılan (bu şekilde cemaate uyan) bir kişi gördü ve ona da dedi ki:

"Namazını yeniden kıi! En arkada kendi başına namaz kılanın (bu şekilde cemaate uyanın) namazı geçerli değildir."1017

Senedi oCi 'J, 'jî- 'm oı «&- 'j*

Sahih: MUsned, IV/23, H.no:16249; Benzer rivayetler için bk. IV/22, H.no:I6236 (Eyyûb b. Utbe el-Yemâmî sebebiyle rivayetin isnadı zayıftır. Bu rivayet Müsned'de Talk b. Ali başlığı altındaki hadislerde yanlışlıkla verilmiştir. Tertip bozukluğuna verilebilecek örneklerden biridir); Hadisin birinci kısmı için bk. İbn Mâce, İkâme, 16, H.no:871; îbn Huzeyme, 1/300, H.no:593; 1/333, H.no:667; H/42, H.no:872. Hadisin ikinci kısmı için bk. İbn Mâce, İkâme, 54. H.no:i003; Ahmed eş-Şeybânî, Âhâd, 111/297-298, H.no:1678; Hadisin şâhidleri için bk. 643/1513. hadisin tahrici.

1017 Metindeki ek: (Rüvİ!erden) Abdiissamed (b>) şeklinde temyiz olarak nakletti ki aynı manadadır.

354                                                                                                          Rükû ve Secde

646/1516-Ebû Katâde'den

1018

1018

 Sened:

Sahih: Müsned, V/310, H.no:22541; Dârimİ, Salât, 78, H.no:1334; İbn Huzeyme, İ/331-332, H.no:663; Ebû Ya'lâ, Mu'cem, s.140, H.no;150; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, III/242, H.no:3283; el-Mu'cemü'i-evsat, VIII/130, H.no:8179; Hâkim, 1/353, H.no:835 (Buhârî ve Müslim'in şarlına/râvisine göre sahihtir. Her ikisinin de bu hadisi eserlerine almamalarının sebebi, Evzâî'nİn kâtibi ve Velid b. Müslim arasındaki ihtilâftır. Zehebî de bu görüştedir) Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/385; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafın­dan (Kebîr ve Evsat'ında) nakledildiğini, râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/120. Hadisin şâhidleri için bk. 643/1513. hadisin tahriri. Diğer şâhidleri: a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi:

Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'Uevsat, V/59, H.no:4665; //âftım, 1/353, H.no:836 (Her iki İsnad da sahihtir); İbn Hıbbân, V/209, H.no:1888; Beyhakî, es-Sünenü's-suğrâ, s.496, H.no: 879; es-Sünenü'l-kübrâ, 11/386; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından (Kebîr ve Evsat'ında) nakledildiğini, senedinde Abdülhamİd b. Habib'in bulunduğunu, bu zatı Ahmed b. Hanbel, Ebû Hatim ve İbn Hıbbân'ın sika, Dühaym'in ise zayıf saydığını, Nesâînin: "kuvvetli değildir" dediğini, diğer râvilerinin sika olduklarını belirtir. Bk. age., 11/120. Taberânî, Ebû Hüreyre'nin şu rivayetini de verir:

Bk. Taberânî, el-Mu'cemü's-sağîr, 11/220, H.no:1060;   el-Mu'cemü'l-evsat, V/359, H.no:5550.

b-Abdullah b. Muğaffel'den (Rudtyallahü anh) şahidi:

Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, III/355, H.no:3392; el-Mu'cemü's-sağîr, 1/209, H,no:335; Heysemî, Taberânî'nin Uç Mu'cem'inde de naklettiğini, râvilerinin sika olduklarını ifade eder. Bk. age., 11/120.

c-Nu'man b. Mürre'den mürsel olarak şahidi:

 Jl» İl <J>-j Ij *ftC> tîjU Oi'j Ijili iftCa Jj!-i t/AJl Ü^Jl 1^,1 j iİjii. ^j j Jj-l'ji ^ji Jü jU*l

Bk. Afâ/ıA:, Kasr, 72; Abdürrezzâk, 11/371, H.no:3740; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VIII/209;

c-Ebû Saîdel-Hudri'denfRarfıya/to/iüan/ıj şahidi için bk, 647/1517.hadise bk. d-Huzeyfe'den şahidi içinbk.632/1502. hadis.

Rükû ve Secde_____________________________________________________355

Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) şöyle dedi: "İnsanların en kötü hırsızı namazından çalandır." Kendisine: 'Ey Allah'ın Rasûlü kişi namazından nasıl çalar?'  deyince şöyle buyurdu:

"Rükû ve secdesini tam yapmaz." §Ya da (diğer rivayete göre) şöyle dedi: "Rükû ve secdede belini düzgün tutmaz."

647/İ517-EbÛ Saİd el-Hudrî (Radıyallahü anh);Xm

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:

" İnsanların en kötü hırsızı namazından çalandır." Kendisine:

'Ey Allah'ın Rasûlü kişi namazından nasıl çalar?' deyince şöyle buyurdu:

"Rükû ve secdesini tam yapmaz."

e-Rifâa b. Râfî'den

Bk. Taberânî. el-Mu'cemü'Ukebîr, V/37, H.no:4522. Ayrıca diğer şâhİdler ve rivayetler İçin bk. 631/1501. hadis.

Sened: ■~,...\\ J, j^ 'j. ^j 'Jl j* ıT£.ı îdi- G-ö- ou* £âi-

Sahih: Müsned, 111/55, H.no:I1470; Tayâlisî, s.294, H.no:2219; İbn Ebî Şeybe, 1/257, H.no:2960; Ebû Ya'lâ, 11/481, H.no:I31l; Hâkim, 1/229 (Hâkim rivayeti sahih saymış, Zehebî de bunu onaylamıştır); Beyhakî, 11/386. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel, Bezzâr ve Ebû Ya'lâ tarafından nakledildiğini, senedinde Ali b. Zeyd'in bulunduğunu, bu râvi ile delil getirilip getirilmeyeceği konusunda ihtilâfın varlığını diğer râvilerinin ise sahih hadis ricalinden olduklarını ifade eder. Bk. Mecma', 11/120. Hadis şahidleri ile sahih li ğayrihî seviyesine yükselir.

Hadisin şahidleri için bk. 646/1516. hadisin tahrici.

356_____________________________________________________Rükû ve Secde

648/1518-Enes b. Malik'ten (Radıyat!ahüanh):ım

Rasûlullah (Satiaiiahu aleyhi ve seiiem) başını secdeden ya da rükûdan kaldırdığında ikisi arasında o kadar dururdu ki, biz Hz. Peygamber namazı unuttu mu?, derdik.

AÇIKLAMA

Enes b. Malik'ten gelen farklı bir rivayet:1021

Rasûlullah (Saiiaüaha aleyhi ve sellem) başını rükûdan doğrulttuğunda o kadar dururdu ki biz, (Rasûlullah) kesinlikle namazı unuttu, derdik. Sonra secdeden başını kaldırıp doğrulur, iki secde arasında öyle oturur kalırdı ki hatta biz, kesinlikle namazı unuttu, derdik.

§Bu hadislerden anlaşılan rükûda ve secdede tadil-i erkânın farz olmasıdır. İmam Malik, Şafiî, Ahmed, tshak, Dâvud ez-Zahirî ve ulemanın çoğunluğu bu görüş­tedir. Tadil-i erkâna tam uymayan, belini tam düzlemeyenin namazı geçerli değildir.

Hanefî mezhebinde kabul edilen görüşe göre tadil-i erkân vaciptir. îmam Ebû Hanife ve Muhammed bu görüştedir. Ancak İmam Ebû Yusuf a göre farzdır.1022

* Rükûdan Doğrulma ve İlgili Hükümler

1020 Sened: c^c j* '^ ı&- jıj> i> s'ii-

Sahib: Müsned, III/162, Rno:12590; Benzer rivayetler için bk. III/226, H.no:13302:

' III/223, H.no: 13259: UT/172, H.no:12696; 01/203, H.no:13038; .BuAârf, Ezan, 800; Müslim, Mesâcid, 472,473:

^«—1- Jli li| j^L-j 41* *fo u1-1 i1 Jji«j 0tf"j y~^ı İ'iC» ^ Âi ıjtkLl 'y. 'JJt 0IS" lllî i'jUîi A"'^' '"*-* ^-ı'ıs'j *ijUii (X.)

£Z>ö DâvûJ, Salât, 143, H.no:853; Abdürrezzâk, 11/187, H.no:3008; Abd b. Humeyd, s.374, H.no:I252; Ebû Avane, 1/459, H.no: 1704; Ebû Ya'lâ, VI/102, H.no:3363.

1021  A/imerf *. WoBfrtf/, III/203; Ebû Davud, Salât, 147, H.no: 853; Ebû Avane, 1/459, H.no: 1704; Benzer rivayet için bk. Müslim, Salât, 195, (472)

1022 Kâsâni, Serfof, 1/210-211

Rükû ve Secde                                                                                                         357

649/1519-Hz. Ali'den (Radıyallahü anh)'}™

Rasûlullah (Saiiaiiana aleyhi ve seüem) başım rükûdan kaldırdığında şöyle dedi:

Sahih: Müsned, İ/94-95, H.no:729; Diğer rivayet için bk. I/102-İ03, H.no:803; 17119, H.no: 960 (633/1503.hadis); Mâlik, Salât, 17; Müslim, Müsâfirûn, 201-202; EbÛ DâvÛd, Salât, 119, H.no:760; Vitir, 25, H.no: 1509; Tirmizî, Salât, 82, H.no:266 (İbn, Ömer, tbn Abbas, İbn Ebî Evfâ, Ebû Cuhayfe ve Ebû Saîd'den (Radıyallahü anhüm) şahidinin de bulunduğunu söyleyen Tirmizî, Hz. Ali rivayetinin hasen-sahih olduğunu ifade eder); Deavât, 32, H.no;3421-3423 (hasen-sahih); Nesâî, İftitâh, 17, H.no:895; İbn Mâce, İkâme, 15, 70, H.no:864, 1054; Dârimî, Salât, 33, 71, H.no:1241, 1320; İbn EbîŞeybe, 1/223, H.no:2553. Hz. Ali'den (Radıyallahü anh) şu rivayet de nakledilir:

\y ÜJ~\ İÜ l£ İJ*İ- y &\ £w : jlî £_/> ^ '*Jj £ ili ^j 4li ÂS J^> j,l J/.' DlT : Jlİ wJÛ. Jy.'j^'J-JÛ î a^>!ı ^ tJu Jji : İl Jjj . V : Jü î ** ü-fe : Jıi j^3 jj i Üf t^i ^. i-üi li »J*) U^' U «J^j J?'^'} ot)iljı

. Li ÜT : Jlî} , ^ :

Dârimî, Salât, 71, H.no:I320;

Hadisin şâhidleri:

a-tbn Mes'ûd'dan (RadtyalUıhü anh) şahidi: Sonunda (Vj o,l»*I ıı ^u ^ ju4ıj tijj^lı J*ij »idi j*i Uı il. ^ ü ^) ziyadesi ile nakledilir. Bk. /ftn Ebt Şeybe, 1/222, H.no:2547, 2550; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IX/201, H.no:8985; X/168, 226, H.no:10348, 10551; Heysemî şunları söyler: "Bir çok tarikten nakledilen bu rivayetin tariklerinden biri sahih hadis ricali ile nakledilmiştir. Fakat bunun senedinde Eş'as b. Sevvâr bulunmaktadır. Bu râvi ile ihticacta ihtilaf edilmiştir. Diğer tariklerde ise hakkında tenkit bulunan Muhammed b. Ebû Leylâ vardır." Bk. age., 11/123.

b-Büreyde'den (Radıyallahü anh) şahidi: (uzun bir rivayetin ortasında zikredilir). Bk. Dârekutnî, 1/339. Heysemî hadisi Bezzâr'ın naklettiğini senedinde Abbâd b. Ahmed'in bulunduğunu, bu râviyi Dârekutnî'nin zayıf saydığım, ayrıca senedinde zayıf olan Câbir el-Cu'fi'nin de bulunduğunu ifade eder. Bk. age., 11/132.

c-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüma) şahidi için bk. 650/1520.hadis.

d-İbn Ebî Evfâ'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 651/1521.hadis.

e-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 655/1525. hadis.

f-Muhammed b. Mesleme'den (Radıyallahü anh) şahidi: (uzun bir rivayetin ortasında zikredilir). Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/23I, 232. H.no:515-516.

g-Ebû Cühayfe'den'den (Radıyallahü anh) şahidi: Sonunda şu ziyâde ile nakledilmiştir:

İ1İJ Âi-U ifj^ ,Xj J*  JU» il J^-j J>j iî-l İLU Ü-t li 'ç£1 t) oiîi İ 'Jaii H'} İ4t*f lİ jJli "İ jl+

İbn Mâce, İkâme, 18, H.no:879 (Senedinde mechûl biri olan Ebû Ömer bulunmakta­dır); Taberânî, el-Mıı'cernÜ'l-kebîr, XXII/133, H.no:355.

h-Berâ b. Âzib'den (Radıyallahü anh) şahidi: Bk. Müsned, IV/285, H.no: 18430 (628/1498.hadisin tahrici).

ı-Huzeyfe'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 1012/1882.hadis.

RUkû'da okunan dua ile ilgili rivayet için bk. 633/1503.hadis. Diğer dualar için bk. 5I0/1380.hadis.

Hadisin tam metni içinbk. 511/1381.hadİs.

358_________________________________________________Rükû ve Secde

"Semi Allahü limen harnideh, Rabbena velekel hamd mil'e's-semâvâti ve'l-ard vema beynehüma ve mil'e ma şi'te min şey'in ba'dü."

AÇIKLAMA

ŞTesbihin manası:

"Allah hamd edeni duyar, Rabbimize gökler, yer ve ikisi arası dolusu, ayrıca bundan sonra Senin dilediğin kadar Sana hamd olsun."

§Tesbih lügatta, tenzih ve teb'îd (uzaklaştırma) manasındadır. Vahidî, müfes-sirlerin şu görüşte birleştiklerini nakletti: Teşbih, Allah'ı noksanlıklardan tenzih ve tebri'dir. Sübhanallah (it ju-), İmam Halil ve Ferrâ'ya göre masdar olarak men-subdur, subhân (ou~-) kelimesi (*uu~~) şeklinde masdar makamındadır. («»4- °-^.>) şeklinde takdir edilir, buradaki (^4-0 fiili ihtisar için hazfedildi, (-u^j) hâl olur, yani (ıi^. u.u) şeklinde takdir edilir ya da diğer görüşe göre 0s^ »-^j) şeklinde takdir

edilir.1024

§Bu konudaki naslar rükû ve secdede tadil-i erkâna uymanın vücûbiyeüni göstermektedir. Bu vücûbiyet İmam Malik, Şafiî, Ahmed ve İshak'a göre farz anlamındadır, yerine getirilmediğinde namaz sahih olmaz. İmam Şafiî ve Ahmed'e göre kim rükû ve secdeden tam olarak doğrulmazsa namazı fasit olur.1025 İbn Hacer; Hanefîlerdeki meşhur görüşe göre rükû ve secdeden doğrulma sünnet olduğunu, bildirdi.1026 Şafiî mezhebinde Hanefilerde olduğu gibi farz ile sünnet arasında vacip gibi ara bir kavram olmadığı İçin bunu sünnet-i müekkede manasında Hanefî mezhebindeki vacibin karşılığı olarak anlamak gerekir. Hanefî mezhebinde kabul edilen görüşe göre tadil-i erkân vaciptir. İmam Ebû Hanife ve Muhammed bu görüştedir. Ancak İmam Ebû Yusuf a göre farzdır.1027

§Rükû ve secdedeki duruş miktarı konusunda üç kere 'Sübhane Rabbiye'l-Azîm' denecek kadar durulmalı, bu en az miktardır, bazı alimlere göre bundan az durmak namazı ifsat eder. Hanefî mezhebine göre rükû ve secde için tam eğilmesi yeterlidir, en az miktarı yoktur.1028

1024  tbn Esir, Niteye, 11/331; Nevevi, Mecmu', IH/415; Azimâbâdi, Avnu'l-Ma'bûd, 1/231; Mübarekpûrî, Tuhfetü'l-Ahvezî, IX/277

1025   İbn Rüşd, Bidayetü'l-müctehid, 1/97; Nevevi, Mecmu', III/416; İbn Kudâme, Muğnİ, V546-547

1026 İbn Hacer, Fethu'l-Bârt, 11/279; Ayrıca bk. İbn Nüceym, el-Bahru'r-râık, 1/317

1027 Kâsâni, age., 1/105

1028 Kâsâni.age., 1/105

Rükû ve Secde359

650/1520- Said b. Cübeyr'den

İbn Abbas (Radıyaitaha anhuma) şunu nakletti ki, merfû (Rasûlullah'tan) olduğunu zannediyorum:

O (Rasûlullah) (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) rükûdan başını kaldırdığında şöyle dedi:

"Semi Allahü limen hamideh, Rabbena lekel hamd mil'e's-semâ ve mil'e'l-ardı ve mil'e ma şi'te min şey'in ba'dü."

AÇIKLAMA

Bu rivayette Said b. Cübeyr'in merfû olma ihtimali ile ilgili zannı doğrudur. Çünkü Atâ yoluyla İbn Abbas'tan gelen diğer rivayette merfû olarak nakledilmiştir:

-üM ^iL. Oİ-l ü (J* Vj o-j> Iİ Ja*. Vj oj«*î li^L.'y jAij .lill J*i J* <^ ^ cü L.

Hz. Peygamber rükûdan başını kaldırdığında şöyle dedi:1030 "Aüahümme,  Rabbena  lekel  hamd  mil'e's-semâvâti  ve  mil'e'l-ard  vema beynehüma ve mil'e ma şi'te min şey'in ba'dü, Ehle's-senâ ve'l mecd! Lâ mania lima a'tayte vetâ Hma mu'tıyte vela yenfeu ze'l-ceddi minke'l-ceddü."

* Teşbihin manası:

"Allahım, Rabbimiz! Gökler, yer ve ikisi arası dolusu, ayrıca bundan sonra senin dilediğin kadar sana hamd olsun. Ey övülen ve azamet sahibi olan! Hepimizin senin kulun olduğumuz hâlde kulun şu sözü en doğru sözdür; Allahım, Senin verdiğini engelliyecek, engellediğine de verecek başkası yoktur, Sana karşı azamet (mülk/otorite) sahibinin azameti sonuçsuz kalır, yok olur, (ancak salih amel fayda verir.)"1™

1029 c        j

aened:

Sahih: Müsned, 1/270, H.no:2440; Benzer rivayetler için bk. 1/275, H.no:2489 (merfu); 1/276, H.no:2498; 1/277, H.no:2505; 1/333, H.no:3083; 1/370, H.no:3498; Müslim, Salât, 206 (Atâ'nın İbn Abbas'tan naklettiği rivayetin sonunda (j*i "üj CıJ^ ti ^d mj c4U' ü ^U ^ ^Jij *ıâı jif liı iÜ- liı ıî) ziyâdesi vardır. /Vesdî, Tatbîk, 25, H.no:1064-1065; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/223,

H.no: 653-654; &n £ö? Çe^e, 1/222, H.no:2545; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/156, H.no: 11347; XII/69, H.no:12503; el-Mu'cemü'l-evsat, VIII/141, H.no:8213;-AW A. Humeyd, s.212, 214, H.no:628, 635; £fc« Ito'M, IV/413, 421, H.no:2538, 2546; İbn Hıbbân, V/232, H.no:1906.

1030  Müslim, Salât, 205 (477); Bu rivayetin şahitleri için bk: Ebû Said el-Hudri'den gelen. Müslim, Salât, 205 (478); Hz. Ali'den gelen, tbn Carud, el-Münteka, 1/54, No: 179; Ayrıca Ebû Malik el-Eş'âri, Ebû Evfa'dan da şahitleri bulunmaktadır.

1031  Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/194-195

360                                                                                                         Rükû ve Secde

651/1521-Abdullah b. EbîEvfâ'dan (Radıyaiiahu anh):m2 Hz. Peygamber rükûdan başını kaldırdığında şöyle derdi: "Alfahümme, Rabbena lekel hamd mire's-semâvâti ve mil'e'l-ard ve mil'e mâ şi'te min şeyin ba'dü."

§Aynı râviden ikinci tarikle gelen benzer rivayet:

Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) şöyle derdi: (Diğer iafızda rükûdan başını kaldırdığında şöyle dua ederdi;)

"Allahümme, lekel hamd mil'e's-semâi ve mil'e'1-ard ve mil'e ma şi'te min şey'in ba'dü. Ailahümme, tahhimî bi's-selci ve'lberadi ve'l-mâi'l-bârid. Allahümme tahhirnî mine'z-zunûbî ve nakkınî minha kema yünakka's-sevbü'l-ebyadu mfne'l-vesah1."

AÇIKLAMA

§Tesbihin tercemesi:

"Allahım!, Gök ve yer dolusu, ayrıca bundan sonra senin dilediğin kadar sana hamd olsun. Allah'ım, beni kar, dolu ve soğuk su ile temizle. Allahım beni günahlarımdan temizle ve beyaz elbisenin kirden arınması gibi beni günahlardan arındır."

ŞHattabî (v.388/998) duada geçen üç şey ile ilgili şöyle dedi: 'Hadiste, su yeterli olduğu hâlde kar ve dolu da zikredildi. Hâlbuki insanlar su dışında bu ikisini fazla kullanmamaktadır. Bunlarla temizliğin fazlalıhğı vurgulanmaktadır.'

İbn Dakîk el-îyd (v.702/1302) dedi ki: 'Bunlarla temizliğin derinliği/fazlalığı kastedilmişitir, üç ayn maddeyle temizliğin örnek verilmesi bunu göstermektedir.'1033

1032 Sened:

Sahih: Müsned, IV/355-356, H.no:19038; İkinci rivayet için bk. IV/354, H.no;19019-19020; Benzer rivayetler için bk. IV/353, H.no:19005-19006; IV/356, H.no:19040; IV/381, H.no:l9296; Müslim, Salât, 204; Ebû Dâvûd, Salât, 140, H.no:846; Tirmizî, Deavât, 101, H.no:3547; Nesâî, Gusl, 3, H.no:400; İbn Mâce, İkâme, 18, H.no:878; İbn Ebî Şeybe, 1/222, H.no:2546; İbn Hıbbân, III/236, H.no:956; Abd b. Humeyd, s.185, H.no:522; Beyhakî, es-SUnenü's-suğrâ, s.269, H.no:436; Bezzâr, VIII/291, H.no:3359-3362.

1033 İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 11/230; San'ânî, Sübülü's-selâm, 1/314-315

Rükû ve Secde

361

652/1522-Ebû Hüreyre'den (Radtyaiiahü anh):ı0M

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:

"(Namazda) Kur'ân okuyan (imam) vSemi' Allahü limen hamiden' dediğinde arkadaki kişi 'Allahümme, Rabbena leke'l-hamd' der ve bu sözü gök ehlinin (o andaki) 'Allahümme, Rabbena leke'l-hamd' sözüne rastlar-sa/birleşirse geçmiş günahları affolur."

§(Z.) Aynı râviden ikinci tarikle gelen rivayet:

Rasûlullah (Saiiaitaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:

"(Namazda) imam) 'Semi' Alfahü limen hamiden' dediğinde siz de 'Allahümme, Rabbena leke't-hamd' deyin, böyle diyenin sözü meleklerin (o andaki Allahümme, Rabbena leke'l-hamd) sözüne rastlarsa/birleşirse geç­miş günahları affolur."

NOT: İbn Hacer, hadiste geçen geçmiş günahların affolması konusunda, lafzın zahirinden bütün günahların affolması anlaşılmasına rağmen alimlerin bu ifadeyi genellikle küçün günahların affı şeklinde anladığını ifade etti.1035

Hattâbi, bu hadislerden meleklerin de namaz sırasında mü'minlerle birlikte bu duaya katıldığı ve onlar için istiğfar ettikleri anlaşıldığını belirtti.1036

Sahih: Müsned, IV417, H.no:9368; İkinci rivayet için bk. 11/459, H.no:9885 (z.); Mâlik, Salât, 47; Buhârî, Ezan, 125; Bed'ül-halk, 7; Müslim, Salât, 71; 88; Ebû DâvÛd, Salât, 140, H.no:848; Tirmizî, Salât, 83, H.nö:267 (hasen-sahih); Nesâî, Tatbik, 23, H.no:1061; İbn Mâce. İkâme, 18, H.no:875; İbn Hıbbân, V/233,237, H.no:1907, 1911.

1035 İbn Hacer, age., 11/265

1036 Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 111/60

362                                                                                                      Rükû ve Secde

653/1523-Rifâa b. Rafı' ez-Zürakî (Radıyallahü anh) anlattı1037: 'Bir gün biz Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) arkasında namaz kılıyorduk, Rasûlullah rükûdan başını kaldınnca;

1037 Sened: U > 'jp J*i J- > > ^J-iı k y> J fii 'j- iüü : ty J JS-'J* j£ > Sahih: Müsnerf, İV/340, H.no:I8897; Aftî/ifc, Kur'ân, 25; Bu/ıân, Ezan, 126; £fefl Dâvûd, Salât, 119, H.no;770, 773 (Biraz sonra zikredilecek Tirmizî'nin rivayeti gibi); Tirmizî, Salât, 179, H.no:404:

(Tirmizî hadisin Enes, Vâil b. Hucr ve Âmir b. Rabîa'dan şahidinin bulunduğunu, Rifâa hadisinin ise hasen olduğunu söyler); Nesâî, İftitâh, 36, H.no:929 (Tirmizî'nin rivayeti gibi), 1060; Bezzâr, K/183, H.no:3732; Taberânî, el~Mu'cemü'l-kebîr, V/40-41, H.no:4531-4532 (Tirmizî'nin rivayeti gibi nakledilen bu hadiste hâdisenin akşam namazında cereyan ettiği kaydedilmiştir. Ayrıca ortasında şu ziyade de bulunmaktadır:

Hadisin şâhidleri:

a-İbn Ömer'den (Radtyallahü anhürm) şahidi için bk. Taberânî, age,, XB7438, H.no: 13600.

b-Enes'ten (Radıyallahü anlı) nakledilen benzer rivayet 510/1380.hadisin tahricinde zikredildi.

c-Vâil b. Hucr'den (Radryallahü anh) nakledilen benzer rivayet için bk. 510/1380.hadis.

d-Ebû Sa'lebe el-Huşenî'den (Radıyallahü anh) nakledilen rivayet 510/1380.hadisİn tahricinde zikredildi

e-Abdullah b. Ebû Evfa'dan (Radıyallahü anh) nakledilen benzer rivayet:

Bk. Müsned, IV/355, H.no:19033; Aynca bk. 651/1521. hadis.

f-Ebû Eyyûb el-Ensârî'den (Radıyallahü anh) nakledilen rivayet için bk. 510/1380. hadis.

g-Âmir b. Rabîa'dan (Radıyallahü anh) nakledilen benzer rivayet için bk. 510/1380. hadis.

Rükû ve Secde_____________________________________________________363

"Semi' Allahü İtmen hamideh" dedi. Arkasındaki bir adam da şöyle dedi: 'Rabbena leke'1-hamd hamden kesîran tayyiben mübâreken fûV1038 Rasûlullah namazı bitirince: "Biraz önce konuşan kimdi?" deyince o adam: 'Ben, ey Allah'ın Rasûlü' dedi. Bunun üzerine Rasûlullah şöyle buyurdu: "Onun sevabını önce yazmak için birbiriyle yarışan otuz küsur melek gördüm.'"

NOT: İbn Hacer bu vaktin akşam namazı olduğunu belirtti.1039 Ayrıca bu olay Rasûlullah'm sahabenin sözünü tasdik edip meşru hâle getirdiği, hatta ibadetin bir parçası hâline getirdiği nadir yerlerden birisidir, bunun nedeni gaybî İşaret olsa gerek. Ezanın meşru kılınması, imama geç uyan kişinin kalanı İmamın selamından sonra tamamlamasının meşruiyeti1040 gibi konulardaki olaylar da bu bağlamda birer örnektir.

654/1524-Ebû Hüreyre (Radıyaiiaha anh) şöyle dedi1041:

'Ben, namaz yönüyle Rasûiullah'a (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) sizden en çok benzeyen (onu bilen ve ona uyan) bir kişiyim. Rasûlullah: "Semi' Allahü limen hamideh" dediğinde (ardından) şöyle dedi: "Allahümme, Rabbena veleke'l-hamd.'"

Ebû Hüreyre ekledi:

'Rasûlullah rükûa giderken, secdeden doğrulurken, iki secdeden başını kaldırırken hep tekbir getirirdi.

1  8 Manası: 'Rabbimiz bol bol, güzelce ve mübarek olarak yapılan hamd ancak sana mahsustur.'

1039 İbn Hacer, age., 11/286

1040 Bk. Müsned Trc. H. No: 83/953 .

ıwı Sened: *<fj& a*l. 'J- Ji> J> 'Ja ır^.1 ji \,^ \ğ&j jıi çte- ısîi.

Sahih: Müsned, lî/452, H.no':9798; Benzer rivayetler İçin bk. 11/236, H.no:7219; 11/319, H.no: 8236; 11/502, H.no:10467; Mâlik, Salât, 19; Buhârî, Ezan, 115, 124; Müslim, Salât, 27-32; Ebû Dâvûd, Salât, 136, H.no:836; Tirmizî, Salât, 75, H.no:254; Nesâî, İftitâh, 84, H.no:1021; İbn Mâce, İkâme, 18, H.no:875; Dârimî, Salât, 40, H.no:1251; İbnü'l-Ca'd, s.417, H.no:2850; Ebû Yala, X/357, H.no:5949.

Enes'ten şahidi için bk. İbn Mâce, İkâme, 18, H.no:876;

Ebû Saîd'den şahidi için bk. İbn Mâce, İkâme, 18, H.no:877.

Ayrıca bk. 558/1428 ve 614/1484.hadislere bk.

364_____________________________________________________Rükû ve Secde

AÇIKLAMA

Rükûdan doğrulurken söylenen teşbihle ilgili rivayetler bazen vav (j) ile

gelmektedir; "Allabümme, Rabbena veleke'l-hamd" gibi. Ancak "Allahümme, Rabbena leke'l-hamd" şeklindeki vavsız nakledilen rivayetler daha fazladır. Burada vav ile söylenmesi konusunda alimlerin görüşleri:

1-Hanefî, Mâlikî ve Şafiî alimlere göre bunu vav ile de vavsi2 olarak da söylemek caizdir, çünkü iki şekilde de rivayetler bulunmaktadır.

2-Hanbetîlere göre mutlaka vav İle söylenmelidir. Ancak Ahmed b. Hanbel'den gelen diğer rivayette (±J-\ iÜ ı>j ^X) şeklinde vavsız nakledildi. Bu ikisi de caizdir, Çünkü Peygamberimiz'den iki şekilde de nakledildi ki ona uymak müstehaptır.1042

655/1525-Ebû Said el-Hudrî'den (Radtyaiiahaanh):m3

Rasûlullah (Saiiaihhu aleyhi ve setiem) "Semi' Allahü limen hamideh" dedi­ğinde (ardından) şöyle dedi:

"Allahümme, Rabbena lekef hamd mil'e's-semâvâti ve mil'e'l-ard ve mil'e ma şi'te min şey'in ba'dü, Ehle's-senâi ve'l mecd! Ehakku mâ kale'l-abdü, ve küitüna leke abdün. Lâ mania lima a'tayte vela yenfeu ze'l-ceddi minke'i-ceddü."

AÇIKLAMA

Bu teşbihin manası:

"Allahım, Rabbimiz! Gökler, yer ve ikisi arası dolusu, ayrıca bundan sonra senin dilediğin kadar sana hamd olsun. Ey övülen ve azamet sahibi olan! Hepimizin senin kulun olduğumuz hâlde kulun şu sözü en doğru sözü şudur:1044 (Allahım,)

1042 Sehnûn, Müdevvene, 1/72; Kayrevâni, Risale, 41; Şirazi, Mühezzeb, 1/75; Kâsâni, Bedâiu's-sanâi', 1/209; Nevevi, Mecmu', IÜ/415-417; Bennâ, age., III/274

Sened: £%■ jli ^ jj 0*^ i/^~ ^ j*j*" ^ '•y->J*-* ^^~ °^' $ ^*-

Sahih: Müsned, 111/87, H.no:l 1766 (Senedinde Müphem bir râvi bulunmaktadır. Fakat bunun diğer rivayette Kazaa olduğu tesbit edilmiştir, Bk. 111/87, H.no:11767); Müslim, Salât, 205; Ebû Dâvûd, Salât, 140, H.no:847; Nesâî, Tatbik, 25, H.no:1066; es-Sünenü'l-ialbrâ, 1/224, H.no: 655; Dârimî, Salât, 71, H.no:1319; îbn Ebî Şeybe, 1/222, H.no:2549; fbn Huzeyme, 1/310, H.no: 613; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, III/297, H.no:3206; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/177, H.no: 304; ü/307, H.no:1397; EbÛ Ya'lâ, 11/374, H.no:1137; îbn Hıbbân, V/231, H.no:1905; Beyhakî, ü/94.

Şâhidleri için bk. 649/1519.hadis. 1     (^«jı Ju u ,y-\) cümlesi ve sonrası için farklı manalar verilmiştir, bunlardan en kuvvetlisi;

Rükû ve Secde                                                                                                          365

Senin verdiğini engelliyecek başkası yoktur, Sana karşı azamet (mülk/otorite) sahi­binin azameti sonuçsuz kalır, yok olur (ancak salih amel faydalı olur)."1045

§Rüküda, rükûdan sonraki doğrulmada ve secdedeki teşbihler ve zikirler cumhura göre sünnettir. İmam Nevevî; aynı konuda gelen farklı teşbih ve zikirleri birleştirerek söylemenin müstehap olduğunu belirtti.1 6Ahmed b. Hanbel'den gelen diğer rivayette farzdır.1047

§Rükûdan doğrulurken (kavmede) "Semiallahü limen hamiden' deme yanın­da 'Rabbena lekel hama" demenin hükmü:

1-Hanefî mezhebinde imam ve cemaat bunları birleştirir. İmam Ebû Hanife'den gelen diğer rivayette İmam 'Semiallahü limen hamideh' der, ama 'Rabbena îeke'l-hamd' demez. Münferit hakkında kuvvetli görüş birleştirmemesidir, ancak birleşti­rebileceğine dair Ebû Hanife'den gelen başka rivayet de vardır.1048 2-Malikîlere göre imam ve cemaat bunları birleştirir.1049 3-Şafiîlerde imam, me'mûm ve münferit halükârda birleştirir.1050 4-Hanbelîlere göre ise imam da, münferit de birleştirir; Bu görüşün delili:l051

'...Rasûlullah rükûdan başını kaldırdığında şöyle derdi: Semiallahü limen hamideh, Rabbena leke'1-hamd... '

*Ahmed b. Hanbel'den gelen diğer rivayette sadece imam birleştirir, cemaat birleştirmez.1052 Çünkü Rasûlullah şöyle dedi:10"

"...İmam 'Semiallahü limen hamideh' dediğinde siz de 'Rabbena veleke'l-hamd' deyin!.."

(juJi JıiujJ) nın milbteda ve (...^ı—n r+_uı) nm haber olması, miibteda ile haber arasındaki hâl cümlesinin de muteriza olarak bulunmasıdır ki terceme bu kuvvetli görüşe göre yapılmıştır. (Bk. Azimâbâdi, Avnu'l-Ma'bûd, 111/59)

1045 Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/194-195

1046 Nevevi, Mecmu', III/412

1047  İbn Kudâme, Muğni, 1/543

1048 Kâsânî,age., 1/211

1049 Sehnûn, Müdevvene, 1/70

1050  Şirâzî, age., 1/75; Nevevî, Mecmu', 111/417-418

1051  Bu hadisin tamamı ve tahrici için bk. MüsnedTrc. V. Cilt, 511/1381 nolu rivayet.

1052 İbn Kudame, age., 1/545-549

1053  İbn Ebî Şeybe, 11/115, No: 7134; Ahmed b. Hanbet, 1V230, 341, 376, 411. 440; III/110, 162; IV/394, 401; Buhârî, Ezan, 74. S2;_Müsiim, Salât, 86, (414), 89 (417); Ebû Dâvûd, Salât, 68, H.no:601,603; Afesâf/Tatbîk, 23; İbn Mâce, İkâme, 44, H.no: 1239;

366                                                                                                                      İndeks

ŞAHIS VE YER

Abdullah b. Abbas, 2, 3, 7, 14, 22, 25, 36, 44, 45, 46, 48, 49, 62, 63, 73, 75, 76, 77, 82, 83, 84, 85, 86, 90, 113, 123, 125, 126, 127, 136, 147, 152, 158, 165, 177, 201, 202, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 229, 231, 234, 241, 246, 247, 248, 249, 252, 254, 269, 287, 295, 310, 312, 316, 330, 336, 338, 340, 345, 347, 349, 350, 357, 359

Abdullah b. Ah m e d b. Hanbel, 27, 73, 106,116, 129, 130,133, 150, 175, 184

Abdullah b. Amr b. Âs, 74,160, 298

Abdullah b. Ebû Habibe, 15,16

Abdullah b. Huzâfe, 177

Abdullah b. Kasım, 92

Abdullah b. Malik b. Buhayne, 170

Abdullah b. Ömer, 4, 5, 7,11,14, 24, 25, 36, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 51, 52, 53, 55, 60, 61, 62, 63, 66, 67, 68, 69, 78, 83, 84, 90, 96, 121, 122, 126, 127, 138, 142, 144, 145, 147, 153, 176, 195, 206, 218, 228, 229, 234, 241, 247, 248, 249, 258, 259, 260, 266, 270, 272, 335, 336, 362

Abdullah b. Sâib, 18, 242, 259, 311

Abdullah b. Sevâde el-Kuşeyrî, 165

Abdullah b. Şakik, 194

Abdullah b. Ubeydullah b. Abbas, 213

Abdullah b. Zeyd, 71,113, 351

Abdullah b. Zübeyr, 96,119, 120,184, 249, 292, 294, 310

Abdurrahman b. Ebzâ, 92, 258, 260

Abdurrahman b. Garım, 102, 268

Abdülmuttalİp oğulları, 84

Abdürrezzak, 45, 61, 74, 75, 76, 118, 139, 158, 162, 184, 189, 215, 234, 241, 247, 291, 295, 298, 301, 352

Ahmed b. Hanbel, II, VII, 3, 4, 10, 15, 17, 18, 22, 24, 27, 37, 39, 45, 46, 49, 51, 59, 60, 61, 70, 71, 75, 77, 78, 79, 80, 86, 87, 90, 92, 96, 98, 102, 104, 106, 114, 115, 117, 119, 120, 123, 124, 125, 127, 128, 129, 130, 138, 139, 142, 143, 150, 152, 154, 156, 157, 162, 164, 165, 167, 170, 171, 172, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 185, 186, 187, 195, 197, 198, 201, 210, 217, 219, 220, 221, 223, 224, 228, 230, 231, 234, 235, 236, 240, 247, 248, 253, 254, 260, 261, 267, 268, 269, 273, 275, 277, 278, 284, 285, 289, 291, 292, 293, 295, 297, 298, 299, 304, 331, 333, 334, 335, 336, 337, 342, 343, 344, 345, 347, 349, 352, 354, 355, 356, 364, 365

Amine bt. Vehb, 74

Ahmed b. Hanbel'in oğlu, 10, 27, 51

Hz. Ali (r.a.), 2, 14, 29, 80, 81, 90, 92, 113, 118, 119, 121, 125, 126, 138, 147,

152, 158, 175, 213, 247, 249, 250, 261, 275, 279, 291, 299, 301, 302, 303, 304,

309, 319, 320, 321, 336, 338, 340, 345, 346, 348, 349, 350, 357, 359

Âmir b. Rebîa, 43, 54

Ammar, 109, 127, 152, 186, 250, 251, 262, 288, 313

Amr b. Âs, 37, 38, 74, 284

Amr b. Hureys, 11, 242

Arafat, 63, 83

Atâ, 11, 14, 45, 51, 70, 99, 117, 140, 142, 150, 158, 189, 241, 359

İndeks___________________________________________________________367^

Atâ b. Sâib, 99

Avn b. Ebû Cuhayfe, 64

Ayetullah Hûî, 303

Basra, 54, 100, 274, 276, 294, 311, 316, 317, 321, 338

Bathâ, 64, 71, 269

Behz, 225, 226

Benî Haşim, 84

Berâ b. Âzib, 4, 34, 124, 234, 237, 334, 336, 357

Bilâl, 44, 46, 48, 49, 66, 218, 251, 252, 337

Buharı, 9, 10, 11, 14, 20, 21, 22, 23, 24, 29, 34, 36, 40, 43, 45, 47, 49, 50, 51, 52, 54, 55, 60, 61, 63, 64, 65, 66, 68, 69, 78, 81, 83, 92, 100, 105, 107, 114, 115, 117, 121, 122, 124, 125, 129, 132, 145, 153, 162, 163, 167, 175, 178, 180, 185, 188, 191, 196, 204, 209, 212, 214, 219, 225, 227, 229, 231, 236, 238, 240, 244, 246, 252, 253, 263, 264, 271, 272, 273, 275, 276, 278, 329, 330, 334, 339, 343, 354, 356, 361, 362, 363, 365

Büreyde el-Eslemi, 59, 65, 153, 237, 357

Câbir b. Abdullah, 51, 76,169,174, 238, 346

Câbir b. Semüra, 4, 5, 26, 27, 69, 191, 192, 208, 215, 223, 240, 242, 245

Câbiye, 37

Cafer b. Ebû Talib, 281

Cebrail, 204, 286, 287, 297, 342

Cübeyr b. Mut'im, 140, 225, 226

Dahhâk, 169, 207

Dârimî, 2, 5, 11, 20, 24, 26, 29, 36, 42, 43, 45, 47, 52, 55, 61, 62, 63, 64, 66, 68, 76, 78, 83, 84, 91, 94, 99, 100, 105, 109, 113, 117, 120, 121, 122, 124, 131, 132, 138, 147, 153, 155, 156, 162, 165, 167, 168, 175, 180, 182, 188, 190, 203, 204, 206, 208, 219, 224, 225, 229, 232, 236, 238, 241, 242, 244, 246, 253, 256, 270, 271, 272, 330, 331, 332, 334, 340, 341, 350, 352, 354, 357, 363, 364

Diyanet İşleri Başkanlığı, 322

Dübaa bt. Mikdâd, 65

Ebû Abdurrahman Abdullah, 27

Ebû Berze el-Eşlemi, 127, 242, 246, 336

Ebû Beşir el-Ensari, 71

Ebû Cüheym, 77, 78, 285

Ebû Dâvûd, 2, 3, 8, 10, 13, 14, 18, 19, 20, 22, 23, 24, 26, 27, 28, 29, 40, 42, 44,

45, 50, 52, 53, 54, 56, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 68, 70, 74, 75, 76, 77, 78, 79,

80, 81, 82, 83, 84, 87, 93, 96, 101, 102, 104, 107, 108, 109, 110, 111, 115, 119,

120, 121, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 134, 135, 141, 143, 144,

146, 148, 150, 155, 156, 157, 159, 163, 165, 167, 168, 171, 172, 177, 179, 180,

181, 183, 185, 189, 191, 193, 194, 195, 197, 200, 205, 211, 212, 213, 216, 217,

220, 223, 226, 227, 228, 230, 231, 233, 235, 237, 240, 241, 242, 246, 248, 249,

250, 251, 256, 257, 260, 263, 264, 272, 275, 276, 277, 279, 281, 283, ,333, 334,

335, 336, 337, 338, 339, 345, 346, 347, 348, 350, 351, 352, 354, 355, 357, 358,

362, 363, 366, 367, 368, 369, 370, 371

Ebu'd-Derda, 26, 27, 69, 125,169, 173,174, 209, 317

Ebû Dübb alanı, 74

Ebû Evfâ, 143, 145, 215, 222, 256, 362

Ebû Eyyûb, 127, 145, 228, 229, 362

368___________________________________________________________İndeks

Ebû Hanife, 150, 157, 166, 174, 184, 192, 210, 249, 260, 261, 277, 356, 358, 365

Ebû Hüreyre, 2, 3, 4, 5, 7, 9,10, 11, 12, 14, 18, 42, 59, 62, 69, 71, 78, 90, 92, 107, 109, 115, 116, 121, 127, 131, 132, 157, 158, 159, 160, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 177, 180, 181, 182, 184, 186, 190, 202, 203, 205, 206, 209, 228, 231, 236, 240, 241, 245, 247, 251, 262, 271, 272, 273, 276, 285, 310, 316, 333, 338, 346, 350, 351, 352, 354, 361, 363

Ebû İshak, 16, 17, 150, 192, 197, 261

Ebû Katâde, 105, 162, 163, 169, 171, 175, 188, 208, 215, 219, 251, 352, 354

Ebû Leyla, 255

Ebû Ma'mer, 212

Ebû Mâlik el-Eş'ari, 102, 103, 104, 333

Ebû Mersed el-Ganevî, 2, 3

Ebû Meryem, 37, 49

Ebû Musa el-Eş'arî, 17, 74, 274, 308

Ebû Musa geçidi, 74

Ebû Sâib, 160

Ebû Said el-Hudri, 359

Ebû Seleme b. Abdurrahman, 270

Ebû Sinan, 37

Ebû Süleyman Mâlik b. Huveyris el-Leysî, 100

Ebû Umeyr, 22

Ebû Ümame, 81, 234, 296, 301

Ebû Zer, 2, 203

Ehl-i Beyt, VIII, 213, 214, 304, 319

Enes b. Mâlik, 4, 12, 17, 20, 22, 23, 40, 43, 50, 54, 55, İ26, 167, 206, 237, 238, 338, 352

Enes b. Şîrîn, 54

Evs b. Ebû Evs, 17

Fadl b. Abbas, 46, 49, 63, 82, 83, 84, 114

Feyzi Kaşan?, 303

Gazea, 221, 222

Gudayf b. Haris, 125,129

Habbab b. E ret, 212, 215

Hâlid b. Velid, 38

Hallâd b. Râfi, 108

Haris b. Gudayf, 129

Huzeyfe b. Yeman, 256, 341

Hülb et-Tâî, 125,128

Hüseyin b. Muhammed, 12

Imran b. Husayn, 131

Irak, 54, 276, 310, 313, 338

İbn Cüreyc, 44, 88,158, 227

İbn Ebî Müleyke, 47,156, 227, 253, 254

İbn Mes'ud, 9, 10, 14, 37, 65, 90, 113, 124, 125, 138, 140, 141, 147, 150, 158, 165, 168, 169, 172, 196, 197, 198, 200, 201, 241, 246, 247, 249, 261, 262, 265, 279, 286, 295, 301, 304, 314, 317, 327, 328, 329, 331, 332, 335, 344, 345, 346, 350, 357

İndeks___________________________________________________________369

İbn Muğaffel, 6

İbn Ümmi Mektum, 281

İbn Zübeyr, 120,123

İbrahim b. Ebû Able, 39

İbrahim b. Sa'd, 73

İkrime, 231, 269

İmam Mâlik, 7, 117, 125,126, 130,157,176, 248, 249, 260

İmam Nevevî, viii, 53, 56, 91, 103,133, 149,161, 175,176, 181, 182,183,187,

189, 190, 192, 193, 194, 195, 204, 211, 221, 222, 257, 261, 285, 328, 334, 342,

348, 350, 351, 358, 359, 364, 365 İmam Şafiî, 2, 59,111, 150,157, 184,192 Kabe, V, 14, 31, 32, 34, 35, 36, 37, 38, 40, 43, 44, 45, 46, 48, 49, 57, 66, 87, 88,

218, 255

Kesir b. Kesir, 88 Kesir b. Mürre el-Hadramî, 173 Küba, 15,16, 35, 36 Kudüs, V, 31, 32, 35, 37, 38, 39 Küfe, 54, 200, 263, 294, 315, 316, 317, 338 KÛfeliler, 192 Kuleynî, 302 Kureyş, 226, 282, 294 Kutbe b. Mâlik, 242 Kuzey Afrika, 310,324 Mâlik b. Huveyris, 122 Medine, 34, 35, 52, 70, 75, 81, 95, 102, 131, 136, 157, 190, 207, 226, 233, 238,

253, 263, 279, 281, 282, 294, 296, 309, 311, 317, 321, 338 Mekke, 14, 18, 34, 52, 64, 66, 71, 74, 75, 100, 136, 226, 230, 238, 259, 269, 279,

280, 282, 294, 310, 311, 317 Mervan b. Hakem, 227 Mescid-i Haram, 32, 33 Mesruk, 264

Meymûne, 24, 25, 76, 230, 347 Mısır, 310, 313, 324

Muâviye, 26, 38, 48, 92, 152, 233, 273, 276, 337, 347 Muaz b. Cebel, 197, 239, 265, 287 Muğîre b. Şu'be, 19 Muhammed b. Atâ, 105 Muhammed b. Cafer, 9, 81, 226 Muhammed b. Cafer b. Zübeyr, 81 Muhammed b. Ebû Âişe, 171, 175 Muhammed b. Şirin, 28 Musa Carullah, 321 Mutarrif, 116, 275 Muttalib b. Abdullah, 219 Muttalib b. Ebû Veda'a, 87, 88 Musa (a.s.), 17, 259 Mus'ab b. Sa'd, 329

370___________________________________________________________İndeks

Müslim, 3, 9, 10, 11, 13, 14, 18, 19, 20, 22, 24, 29, 34, 36, 43, 44, 45, 47, 50, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 71, 72, 75, 76, 78, 81, 83, 84, 85, 91, 94, 96, 100, 107, 113, 115, 116, 117, 119, 121, 122, 127, 132, 140, 142, 145, 146, 147, 148, 149, 151, 155, 156, 160, 161, 162, 166, 167, 168, 174, 176, 178, 180, 181, 184, 188, 189, 190, 192, 193, 194, 196, 198, 200, 201, 202, 203, 204, 205, 206, 208, 209, 210, 211, 220, 221, 223, 224, 225, 229, 231, 232, 236, 238, 239, 240, 242, 243, 244, 245, 246, 247, 251, 253, 255, 256, 257, 259, 263, 264, 267, 269, 270, 271, 272, 275, 278, 282, 283, 285, 287, 295, 304, 310, 312, 316, 328, 329, 330, 334, 340, 341, 342, 343, 345, 346, 349, 350, 351, 354, 356, 357, 359, 360, 361, 363, 364, 365

Nâfi, 19, 43, 51, 53, 61, 92, 127, 153, 156, 195, 253, 254, 309, 310, 311, 314, 315, 316, 324

Nesâî, 3, 6, 8, 9, 11, 13, 17, 18, 20, 24, 26, 27, 28, 29, 34, 36, 39, 40, 42, 44, 45, 47, 50, 52, 53, 54, 61, 63, 64, 65, 66, 68, 69, 72, 74, 75, 76, 78, 81, 82, 83, 84, 86, 87, 94, 99, 100, 105, 107, 108, 109, 114, 116, 117, 119, 120, 121, 122, 124, 125, 127, 132, 138, 140, 142, 144, 145, 147, 152, 153, 154, 156, 160, 162, 163, 165, 167, 168, 169, 173, 174, 175, 176, 178, 179, 180, 182, 185, 188, 190, 192, 197, 201, 203, 206, 207, 208, 209, 213, 221, 223, 224, 225, 227, 229, 232, 233, 236, 237, 238, 241, 242, 243, 244, 245, 246, 252, 253, 255, 256, 259, 266, 267, 271, 272, 275, 278, 282, 297, 328, 329, 330, 331, 333, 334, 336, 339, 340, 341, 342, 343, 346, 347, 349, 350, 352, 354, 357, 359, 360, 361, 362, 363, 364, 365

Nevfeloğulları, 226

Numan b. Salim, 17

Hz. Osman (r.a.), 73, 117, 127, 179, 198, 200, 240, 248, 260, 274, 275, 276, 279, 289, 291, 293, 294, 295, 296, 299, 301, 307, 308, 312, 313, 314, 316, 320, 321, 322, 338

Osman b. Huneyf el-Ensari, 338

Osman b. Talha, 48, 49, 66, 218

Hz. Ömer (r.a.), 4, 7, 35, 37, 38, 39, 56, 62, 72, 78, 81, 90, 92,100, 131, 138, 147, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 165, 186, 192, 194, 207, 208, 234, 235, 244, 248, 249, 250, 251, 261, 262, 263, 265, 266, 267, 270, 275, 281, 282, 283, 288, 289, 290, 291, 292, 293, 298, 299, 300, 311, 312, 317, 321, 323, 333, 338, 340, 357

Ömer b. Abdülaziz, 81, 207, 208, 312, 333

Ömer b. Ubeyd, 62, 78

Petersburg, 320

Rifaa b. Râf i ez-Züraki, 41,109,145, 352, 362

Sa'd b. EbîVakkas, 192, 240, 329, 330, 331

Saîd b. Sem'an, 120

Saîd b. Yezid Ebû Mesleme, 11

Sebra b. Ma'bed el-Cühenî, 5, 60, 62

Sehl b. Ebû Hasme, 62, 65

Semerkant, 321, 339

Semüra b. Cündüb, 90,131, 287

Simâk b. Harb, 240, 245

Süleyman b. Yesâr, 207

Şam, 36, 37, 54, 294, 312, 313, 317, 320, 321

Şeybe b. Osman, 48

Şeyh Müfîd, 303

İndeks

Şeyh Saduk, 303

Şia, 279, 301, 302, 303, 304, 307, 309, 319, 320

Şibli N uman i, 320

Talha b. Ubeydullah, 62, 338

Talk b. Ali el-Hanefî, 352

Taşkent, 321

Tayyİb Okiç, 320

Tevrat, 296, 318, 326

Tirmizî, 2, 3, 4, 5, 8, 11, 14, 17, 19, 20, 25, 28, 34, 40, 42, 44, 45, 52, 56, 62, 63, 64, 66, 72, 78, 81, 83, 84, 94, 105, 107, 108, 109, 113, 114, 115, 118, 119, 120, 121, 123, 124, 126, 127, 128, 131, 138, 142, 147, 153, 154, 156, 160, 162, 165, 169, 175, 180, 182, 185, 186, 197, 201, 203, 204, 206, 208, 213, 219, 229, 231, 232, 233, 236, 237, 238, 242, 244, 245, 246, 253, 255, 256, 262, 263, 264, 270, 271, 272, 282, 330, 334, 336, 340, 341, 344, 345, 349, 352, 357, 360, 361, 362, 363

Türkiye, VII, 322

Ubâde b. Samit, 162,163, 165

Ukbe b. Âmir, 4, 5,179, 229, 232, 233, 234, 340, 344

Urve b. Zübeyr, 81, 90

Übey b. Ka'b, VI, 134, 158, 261, 263, 264, 265, 279, 283, 287, 301, 305, 308, 309, 317

Ümmii Habibe, 27, 90

Ümmü Hâni, 255

Ümmü Hişam bt. Harise b. Nu'man, 243

Ümmü Seleme, 24, 25, 72, 90, 156,157, 242, 254

Üsame b. Zeyd, 43, 45, 66

Yakub b. Zem'a, 74

Yezid b. Nimran, 79

Zeyd b. Halid el-Cühenî, 77, 78

Zeyd b. Sabit, 200, 207, 227, 228, 289, 290, 291, 294, 301, 308, 309, 311, 313, 317

Zeyd b. Vehb, 339

Zeyneb'in kızı Ümâme, 29

372                                                                                                                      İndeks

HADİS NO                              HADİS KONUSU                             SAYFA NO

1262- Yeryüzünün her tarafı mescittir.................................................2

1263-  Kabirlere doğru namaz kılınmaz................................................2

1264-  Hayvan ağıllarında namaz........................................................3

1265-  Hayvan ağıllarında namaz........................................................5

1266-  Koyun ağıllarında namaz..........................................................5

1267-  Hayvan ağıllarında namaz.......................................................6

1268-  Hayvan ağıllarında namaz ve hükmü..........................................6

1269- Sandaletle namaz....................................................................8

1270- Terlikle namaz ve pisliğin temizlenmesi.....................................10

1271-Terlikle namaz.......................................................................10

1272- Ayakta, oturarak, ayağt çıplak ve terlikle namaz.........................12

1273-Terlikle namaz.......................................................................12

1274-  Rasulullah'ın terlikle namaz kılması...........................................13

1275-  Rasulullah'ın Küba köyünü ziyaretinde sandaletle

namaz kılması.......................................................................15

1276- Terlikle namaz.......................................................................16

1277-  Namazda terlikleri giymek.......................................................17

1278- Terliksiz namaz......................................................................18

1279-  Hasır üzerinde namaz.............................................................19

1280-  Hasır üzerinde cemaatle namaz................................................20

1281-  Rasulullah'ın hasır üzerinde namaz kılması................................22

1282- Rasulullah'ın sergi üzerin de namaz kılması...............................22

1283-  Sergi üzerinde namaz.............................................................23

1284-  Post üzerinde namaz..............................................................23

1285-  Seccade üzerinde namaz.........................................................24

1286- Seccade üzerinde namaz.........................................................25

1287-  Pijama ile namaz....................................................................26

1288-  Pijama İle namaz....................................................................27

1289- İç çamaşırı ile namaz..............................................................28

1290-  Rasulullah'ın kız torununu namazda omzuna alması....................29

1291-  Kıblenin değişmesi..................................................................34

1292-  Kıblenin değişmesinin Kuba'daki yankıları..................................36

1293-  Kudüs'ün onaltı ay kıble olarak kullanıldığı.................................36

1294-  Hz. Ömer'in Kudüs'te namaz kılması.........................................37

1295-  İki kıbleye yönelik namaz........................................................39

1296-  İnsanlarla lâ ilahe illallah deyinceye kadar savaşmak..................40

1297-  Rasufullah'ın namazı ve ta'dili erkanı öğretmesi..........................41

1298-  Binek üzerinde namazda kıblenin durumu..................................43

1299- Ka'be'nin içinde namaz...........................................................43

1300-  Ka'be'nin içinde namaz  ..........................................................44

1301-  Ka'be'nin İçinde namaz...........................................................45

1302-  Ka'be'nin içinde namaz...........................................................47

1303- Ka'be'nin için namazın nerede kılındığı......................................49

1304-  Binek üzerinde namazda kıblenin durumu..................................50

1305- Binek üzerinde namazda önce kıbleye dönmek...........................50

1306- Binek üzerinde namazda secdenin durumu................................51

1307- Binek üzerinde namazda kıblenin durumu..................................51

1308- Binek üzerinde namazda kıblenin durumu..................................52

İndeks_____________________________________________________373

1309-  Binek üzerinde namazda kıblenin durumu..................................52

1310- Binek üzerinde namazda kıblenin durumu..................................53

1311-  Binek üzerinde namazda kıblenin durumu..................................54

1312-  Binek üzerinde namazda kıblenin durumu..................................54

1313- Binek üzerinde cemaatle namaz...............................................56

1314-  Namazda sütre kullanmak.......................................................59

1315-  Namazda sütre kullanmak.......................................................60

1316- Namazda deveyi ve semerini sütre olarak kullanmak..................60

1317-  Bayram namazında mızrağı sütre olacak kullanmak....................61

1318-  Sütrenin önüne geçmek..........................................................62

1319- Sütrenin önünden hayvanın geçmesi.........................................62

1320-  Namazda sütre kullanmak.......................................................64

1321-  Sütre ile secde yerinin arasını açmamak....................................65

1322-  Direği, sopayı ve ağacı sütre edinmek.......................................65

1323-  Ka'be'nin içinde namaz kılarken sütre edinmek..........................66

1324-  Namaz kılanın önünden geçeni engellemek................................67

1325-  Namaz kılanın önünden geçeni engellemek................................68

1326-  Rasulullah'ın namazını bozmaya çalışan şeytanlar.......................69

1327-  Namaz kılmanın önünden geçmek isteyeni engellemesi...............71

1328-  Namaz kılmanın önünden geçmek isteyeni engellemesi...............72

1329-  Namaz kılmanın önünden geçmek isteyeni engellemesi...............73

1330-  Namaz kılmanın önünden geçmek isteyeni engellemesi...............74

1331-  Namaz kılmanın önünden geçmek isteyen

hayvanları engellemek............................................................74

1332- Namaz kılmanın önünden geçmek İsteyen

hayvanı engellemek...............................................................75

1333-  Rasulullah'ın secdede kollarının durumu....................................76

1334- Namaz kılanın önünden geçmek isteyen hayvanı engellemek.......76

1335-  Namaz kılanın önünden geçmenin günahlığı...............................77

1336-  Namaz kılanın önünden geçmenin günahlığı...............................78

1333** Namaz kılanın önünden geçen kimsenin kötürüm olması...........79

1334** Önünde duran kadına karşı namaz kılmak...............................80

1335** Önünde duran kadına karşı namaz kılmak...............................81

1336** Önünde duran hayvana karşı namaz kılmak............................82

1337-  İmamın önündeki sürtenin cemaat için geçerli olması..................82

1338-  Namaz kılanın önünden geçmenin namazı bozmadığı..................83

1339- "Köpek, merkep ve kadın önden geçtiğinde namazı bozar" sözünün açıklanması..............................................................84

1340- Açık arazide namazdan sütrenin durum.....................................86

1341-  Mescid-i Haram'da namaz kılanın önünden insanların geçmesi.....87

1342- Genel olarak namazın kılmış şekli.............................................91

1343-  Rasulullah'ın namaz kılış şekli..................................................92

1344-  Rasululah'ın namaz kılış şekli...................................................93

1345-  Namazda, soğuk günlerde elbisenin altında gizlenmek................98

1346-  Rasulullah'ın namaz kılış şekli..................................................99

1347-  Rasulullah'm namaz kılış şekli................................................100

1348-  Ebû Mâlik el-Eş'arî'nin halkına dini öğretmesi...........................102

1349-  Namazda saf düzeni.............................................................104

1350-  Rasulullah'ın namaz kılış şekli................................................105

1351-  Namazı kötü kılanın uyarılması...............................................107

1352- Namazda ta'dil-İ erkanın önemi..............................................109

374_____________________________________________________İndeks

1353-  Namazın anahtarı, yasakları ve sonu.......................................113

1354-  Namazda huşu.....................................................................114

1355-  Rasulullah'ın arkasındaki cemaatin durumunu görmesi..............115

1356-  Rasuluüah'ın namazda göğsünden duyulan sesler.....................116

1357-  Namazı şuurlu kılmak günahları affettirir.................................117

1358-  Namazda tekbirlerde elleri kaldırmak......................................118

1360-  Rasulullah'ın yapıp, insanların terk ettiği üç şey.......................119

1361-  Namazda tekbirlerde ellerini kaldırmak....................................120

1362- İftitah tekbirinde elleri omuzlara ve kulak hizalarına kaldırmak... 121

1363-  Namazda tekbirlerde elleri kaldırmak......................................122

1364-  Namazda tekbirlerde elleri kaldırmak......................................123

1365-  Elleri sadece iftitah tekbirinde kaldırmak.................................123

1366-  Elleri sadece iftitah tekbirinde kaldırmak.................................124

1367-  Namazda sağ eli sol eli üzerinde koymak.................................125

1368-  Namazda sağ eli sol eli üzerinde koymak.................................127

1369-  Namazda sağdan ya da solundan dönerek ayrılmak.................128

1370-  Namazda sağ eli sol el üzerine koymak...................................129

1371-  Namazda sağ eli sol el üzerine koymak...................................129

1372-  Rasulullah'ın namazdaki sekteleri...........................................131

1373-Tekbirle kıraat arasında sessiz durmak....................................132

1374-  Rasulullah'ın gece ibadeti......................................................133

1375-  Rasulullah'ın gece ibadeti......................................................138

1376-  Rasulullah'ın gece ibadeti......................................................140

1377- Gök kapılarını açtıran dua......................................................142

1378-  Meleklerin sevabını önce yazmak İçin yarıştıkları dua................142

1379- Gök kapılarını açtıran dua......................................................143

1380- Gök kapılarını açtıran dua......................................................144

1381-  Namazda okunan dualar........................................................147

1382- Cehri namazda besmeleyi açıktan okumamak..........................151

1383-  Kıraata ne İle başlanır...........................................................151

1384- Cehri namazda besmeleyi açıktan okumak...............................152

1385- Cehri namazda Fatiha'dan önce besmele okunmadığı................153

1386- Cehri namazda besmeleyi açıktan okumak...............................154

1387-  Cehri namazda besmeleyi açıktan okumak...............................154

1388-  Namaza Fatiha ile başlamak..................................................155

1389-  Namazda besmeleyi açıktan okumak......................................156

1390-  Fatiha'stz namaz tam değildir.................................................159

1391-  Fatiha'sız namaz olmaz.........................................................162

1392-  Fatiha'sız namaz olmaz.........................................................163

1393-  İmamın arkasında Fatiha okumak...........................................163

1394-  Fatiha okunmayan her namaz noksandır.................................164

1395-  Fatiha okumayanın namazı olmaz...........................................164

1396-  Kıraata Fatiha sûresi ile başlamak..........................................165

1397-  Fatiha okunmayan namaz kabul olunmaz................................165

1398-  İmam namazda uyulmak içindir...........................:.................167

1399-  İmam kıraata başladığında susup dinlemek.............................168

1400- İmam kıraata başladığında susup dinlemek.............................168

1401- İmam kıraata başladfğında susup dinlemek.............................170

1402- İmamın arkasında gizlice Fatiha okumak.................................171

1403- İmamın arkasında Fatiha okumak...........................................171

1404- İmamın arkasında Kur'an okumamak......................................172

İndeks_____________________________________________________375^

1405-  İmamın okuması cemaat için yeterli olduğu.............................173

1406- İmamın arkasında Kur'an okumamak......................................174

1407-  Namazda başkasını yanıltacak şekilde yüksek sesle okumak

1408-  Namaz kılan Rabbine münacat etmektedir..............................175

1409-  Namazda sesi yükseltmek.....................................................176

1410-  Namazda sesi yükseltmek.....................................................177

1411Namazda sesi yükseltmek........................................................178

1412-  Fatiha'dan sonra "Amin" demek.............................................180

1413-  Fatiha'dan sonra "Amin" demek geçmiş günahları bağışlatır.......181

1414-  Meleklerin amin demesi.........................................................182

1415- "Amin"de sesi yükseltmek.....................................................182

1416- "Amin"de sesi gizlemek.........................................................182

1417- Avuçları hayırla dolduran zikir................................................185

1418-  Hafi namazda da kıraatin şart olduğu .....................................188

1419- Öğlenin rekatlarında 30- ya da 15- ayetin okunduğu.................190

1420-  Namazda Kur'an'dan kolay geleni okumak...............................191

1421-  İlk İki rekatı uzun, son iki rekatı kısa tutmak............................191

1422-  Namazda birden fazla sureyi birleştirmek................................194

1423-  Namazda birden fazla sureyi birleştirmek................................195

1424- Kısa surelerin hepsini bir rekatta okumak................................196

1425- Sabah namazının sünnetinde okunan ayetler...........................201

1426-  Namazda okunan üç ayetin çok değerli olduğu.........................203

1427Rasulullah'ın gece sabaha kadar okuduğu ayet...........................203

1428- Ömer b.Abdülaziz'in kıldığı namazın Rasulullah'ınkine

çok benzediği......................................................................206

1429-  Öğle ve ikindi namazında okunan sureler.................................208

1430- Öğle ve ikindi namazında okunan sureler.................................208

1431-  Namazda sesli ve sessiz kıraat...............................................209

1432-  Namazda sesli ve sessiz kıraat...............................................209

1433- Öğle ve ikindi namazında kıraatin sessiz olduğu.......................212

1434- Öğle ve ikindi namazında kıraatin sessiz olduğu.......................213

1435- Öğle ve ikindi namazında kıraatin sessiz olduğu.......................214

1436- Öğle ve ikindi namazında kıraatin sessiz olduğu.......................216

1437- Öğle ve ikindi namazında kıraatin sessiz olduğu.......................219

1438-  Öğle namazında kıraatin sessiz okunduğu................................220

1439-  Öğle ve ikindi namazında kıraatin uzunluğu ............................220

1440- Öğle namazında kıraatin uzunluğu..........................................221

1441- Öğle namazında kıraatin uzunluğu..........................................222

1442- Öğle ve sabah namazında okunan sureler................................223

1443- Ashabtan 30 kişinin ittifak ettiği konular..................................223

1444- Cübeyr b.Mut'İm'i heyecanlandıran sure..................................225

1445- Akşam namazında Araf sûresinin okunduğu.............................227

1446- Akşam namazında Araf sûresinin okunduğu.............................228

1447- Akşam namazında Mürselat sûresinin okunduğu.......................229

1448- Akşam namazında Araf sûresinin okunduğu.................'............230

1449- Akşam namazında Felak ve Nas surelerinin okunduğu...............231

1450-  Felak sûresinin fazileti...........................................................232

1451- Yatsı namazında Buruç Târik surelerinin okunduğu...................236

1452- Yatsı namazında Tin sûresinin okunduğu.................................236

1453- Yatsı namazında Şems ve Duha surelerinin okunduğu...............237

1454- Vitir namazında Nisa sûresinden 100 ayet okunması.................237

376_____________________________________________________İndeks

1455- Sabah namazında Kaf ve Yasin surelerinin okunduğu................240

1456- Sabah namazında Tekvir sûresinin okunduğu...........................242

1457-  Sabah namazında Kaf sûresinin okunduğu...............................242

1458-  Sabah namazında Kaf sûresinin okunduğu...............................243

1459- Cemaatin yetişmesi için kıraati uzatmak..................................243

1460-  Rasulullah'ın namazı orta uzunlukta tuttuğu............................245

1461-  Rasuluilah'ın namazı hafif tuttuğu..........................................245

1462- Sabah namazında 60- ila 100- ayet okunduğu.........................246

1463- Cuma günü okunan sureler....................................................247

1464-  Sabah namazında Secde sûresinin okunduğu...........................247

1465-  Namazda kısık veya yüksek sesle okumak...............................250

1466-  Kıraatte sesi yükseltmek.......................................................252

1467- Gece namazlarında sesi azaltmak...........................................252

1468-  Rasulullah'ın kıraatinin ağır ağır olduğu..................................253

1469-  Rasulullah'ın kıraati..............................................................255

1470- Azabı anlatan ayetlerde Allah'a sığınmak.................................255

1471-  Rahmet, azap, tenzih ayetlerini okuduğunda

Rasulullah'ın davranışı ..........................................................256

1472- İmamın kıratı unutması.........................................................258

1473- İmamın öksürekten olayı kıraati okuyamaması.........................259

1474-  Namazda imamı uyarmak......................................................259

1475- Abdullah  b. Mes'ud'un Kur'an okuyuşunun övülmesi................261

1476-  Übey b. Ka'b'ın Rasulullah'a Beyyİ'ne sûresini okuması..............263

1477-  Kur'an'ı dört kişiden alın........................................................264

1478-  Namazdaki İntikal tekbirleri...................................................266

1479-  Namazdaki intikal tekbirleri...................................................267

1480-  Ebû Mâlik el- Eş'ari'nin ibadetin şeklini kavmine öğretmesi........268

1481-  Rasullah'ın namaz kılış şekli..................................................268

1482-  Namazın tekbirleri................................................................269

1483-  Namazın tekbirleri................................................................270

1484- Namazın tekbirleri................................................................270

1485-  Namazın tekbirleri................................................................271

1586- Namazın tekbirleri................................................................272

1487-  Namazın tekbirleri................................................................273

1488-  Namazın tekbirleri................................................................274

1489-  İntikal tekbirlerini yaşı ilerleyip, sesi kısılınca

Hz.Osman'ın terk ettiği..........................................................275

1490-  Namaz tekbirlerinin hükmü....................................................276

1491-  Rukûda tatbik......................................................................327

1492-  Rukûda tatbik......................................................................328

1493-  Rukûda tatbikin neshedilmesi.................................................329

1494-  Rukûda tatbikin neshedilmesi.................................................329

1495- Abdestte el ayak parmak aralarını iyice yıkamak......................330

1496-  Rukûda durma müddeti.........................................................332

1497-  Rükû ve secdede on teşbih miktarı durmak..............................333

1498-  Namazda ta'dil-i erkana riayet etmek......................................334

1499-  Rükû ve secdede durma müddeti...........................................335

1500-  Rukûda sırtın düz olması gerektiği..........................................336

1501-  Rükû ve secdeyi tam yapmamak namazı bozar........................337

1502-  Rükû ve secdeyi tam yapmamak namazı bozar........................339

1503-  Rukûda okunacak zikirler......................................................340

İndeks_____________________________________________________377

1504-  Rükû ve secdede okunan zikirler............................................340

1505-  Rükûda "Sübhane Rabbiye'l-azim" demek...............................341

1506-  Rükû  ve secdede"Subbuhun, Kuddusün, Rabbü'l

melaiketü ve'r-rûh demek.....................................................342

1507-  Rükû ve Secdede Kur'an'ı yorumlayarak teşbih okumak ...........343

1508-  Rasulullah'ın çokça söylediği dua............................................344

1509-  Rükûda ve secdede okunan dua.............................................345

1510-  Rükû ve secdede Kur'an okumak yasaktır................................348

1511-  Rükû ve secdede Kur'an okumak yasaktır................................349

1512-  Rükû ve secdede Kur'an okumak yasaktır................................350

1513-  Rükû ve secde arasında beli düz tutmak..................................351

1514-  Rükû ve secde arasında beli düz tutmak..................................352

1515-  Rükû ve secde arasında beli düz tutmak..................................353

1516-  Hırsızlığın en kötüsü namazından çalandır...............................354

1517-  Hırsızlığın en kötüsü namazından çalandır...............................355

1518-  Başını secde ve rükûdan kaldırınca biraz durmak......................356

1519-  Rükûdan doğrulunca okunacak dua........................................357

1520-  Rükûdan doğrulunca okunacak dua........................................359

1521-  Rükûdan doğrulunca okunacak dua........................................360

1522-  Rabbena leke'l-hamd demek..................................................361

1523-  Meleklerin sevabını Önce yazmak için yarıştıkları dua................362

1524- "Rabbena leke'l-hamd" demek...............................................363

1525- "Semiallahu limen hamideh"ten sonra okunan dua  ..................364

378___________________________________________________________İndeks

İNDEKS KONULAR                                                                                     HADİS NO

Abdestte el ve ayak parmak aralarını iyice yıkamak.........................149S

Abdullah b. Mes'ud'un Kur'an okuyuşunun övülmesi.........................1475

Abdullah b. Mes'ud'un Mushafı ve tertibi.........................................1424

Açık arazide amazda sürtenin durumu............................................1340

Ahad haberle amel.......................................................................1291

Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah'ın hadisçiliği ve Müsned'e

ilavelerinin durumu......................................................................1306

Akşam namazında A'raf sûresinin okunduğu...........................1445. 1446

Akşam namazında Felak-Nas sûresinin okunduğu............................1449

Akşam namazında kıratın sesli olduğu............................................1444

Akşam namazında Mürselat sûresinin okunduğu.....................1447. 1448

Akşam namazında Rasuiullah'ın okuduğu sûreler.............................1450

Akşam namazında Tur sûresinin okunduğu.....................................1444

Allah'tan rahmet İsteyip, azabından O'na sığınmak...........................1505

Amel-i kalil.................................................................................1290

Amel-İ kesir................................................................................1290

"Amin" de sesi gizlemek...............................................................1416

"Amin" de sesi yükseltmek............................................................1415

Aminin anlamı.............................................................................1412

Ammar b. Yasir'in âyetleri seçerek okuması....................................1465

Amr b. Selime'nin imamlığı...........................................................1347

Ashaptan otuz kişinin ittifak ettiği konular......................................1443

Atık maddelerden faydalanmakla ilgili açıklama...............................1273

Avuçları hayırla dolduran zikirler....................................................1417

Ayakkabıların camideki durumu ile ilgili açıklama.............................1278

Ayakkabıların sürtülerek temizlenmesi............................................1270

Ayakta, oturarak, çıplak ayak ve terlikle namaz...............................1272

Az amelin namazı bozup bozmadığı hakkında açıklama.....................1290

Azabı anlatan ayetlerde Allah'a sığınmak........................................1470

Bakara sûresi 115, ayetin nüzulü..............................'.....................1308

Başı secde ve rükûdan kaldırınca biraz durmak................................1518

Bayram namazında mızrağın sürte olarak kullanılması......................1317

Bayram namazında sadece Fatiha sûresinin okunması......................1449

Besmelenin Fatiha'dan bir âyet olup-olmadığı..................................1389

Beyyine sûresinin muhtevası.........................................................1476

Bid'atlere sahabenin kızması.........................................................1387

Binek üzerinde cemaatle namaz....................................................1313

Binek üzerinde ima ile nafile namaz...............................................1312

Binek üzerinde namazda kıblenin durumu....................1298. 1304. 1305.

1306. 1307. 1308. 1309. 1310. 1311. 1312. 1313

Binek üzerinde namazda önce kıbleye dönmek................................1305

Binek üzerinde namazda secdenin durumu......................................1306

Cehri namazlarda besmeleyi açıktan okumamak............1382. 1383. 1384

1385.1386.1387.1388 Celse-i İstirahat..................................................................1347. 1350

İndeks_____________________________________________________379

Cemaatin yetişmesi için kıratı uzatmak...........................................1459

Cuma günleri nafile orucun yasaklanması.......................................1274

Cuma günleri okunan sûreler........................................................1463

Cübeyr b. Mut'im'i müşrikken duyduğunda heyecanlandıran sûre.......1444

Çocuğun büyüklere imamlığı.........................................................1347

Direği, sopayı ve ağacı sürte edinmek............................................1322

Duada ellerin kaldırılış şekli...........................................................1354

Ebû Bekir'in namazda kısık sesle kıraat sebebi................................1465

Ebû Malik el-Eş'arî'nin halkına dini öğretmesi.........................1348. 1480

Ebû Said el-Hudri hakkında bilgi....................................................1487

Ehl-i Beyt'e ait hükümler..............................................................1434

Ehl-i sünnet anlayışına göre şefaat.................................................1427

Emeviler'in terk ettiği sünnet...............................................1487. 1488

Enes b. Malik'in, Ömer b. Abdülaziz'i övmesi..........................1428. 1497

Fatiha okunmayan namaz kabul olunmaz.......................................1397

Fatiha okumayanın namazı olmaz..................................................1395

Fatiha okunmayan her namaz noksandır.........................................1394

Fatiha sûresi ile kırata başlamak....................................................1396

Fatiha sûresinin fazileti.................................................................1390

Fatiha'dan sonra "Amin" demek............................................1412. 1413

Fatiha'dan sonra "Amin" demek geçmiş günahları bağışlattırır...........1412

1413. 1414

Fatiha'sız namaz olmaz.......................................................1391. 1392

Fatiha'sız namaz tam değildir........................................................1390

Felak sûresinin fazileti..................................................................1450

Gece nafile ibadete aileyi zorlamamak hakkında açıklama.................1355

Gece namazlarında sesi azaltmak..................................................1467

Genel olarak namazın kılınış şekli..................................................1342

Gök kapılarını açtıran dua...........................................1377. 1379. 1380

Hacer-i Muallak...........................................................................1294

Hadisçilerin hadisleri nakletme gayreti...........................................1306

Hafi namazda da kıratın şart olduğu...............................................1418

Hamam ve kabirleri mescid edinmemek.........................................1262

Hanım sahabenin sabah namazlarında öğrendiği sûre.......................1458

Hasır üzerinde cemaatle namaz.....................................................1280

Hasır üzerinde namaz......................................-.............................1279

Hayızlı kadına müşrik ve Yahudilerin tutumu...................................1285

Hayvan ağıllarında namaz.........................1264. 1265. 1266. 1267. 1268

Hırsızlığın en kötüsü namazından çalandır..............................1516. 1517

İbn Abbas'a Rasulullah'ın yaptığı dualar..........................................1436

İbn Abbas'ın farklı İctİhadları.........................................................1436

İç çamaşırı ile namaz...................................................................1289

İftitah tekbiri hakkında açıklama....................................................1344

İftitah tekbirinde elleri omuzlara ya da kulak hizalarına kaldırmak.....1362

İki kıbleye yönelik namaz.............................................................1295

İlk iki rekatı uzun tutmak.............................................................1421

İlk rekatta besmele ve Fatiha'nın durumu.......................................1389

İma ile namaz....................................................................1312. 1313

İmam kırata başladığında susup dinlemek...........1398. 1399. 1400. 1401

380_____________________________________________________İndeks

İmam, namazda uyulmak içindir....................................................1398

İmamın arkasında Fatiha okumak.........................................1393. 1403

İmamın arkasında Fatihanı'nın okunup okunmayacağı......................1406

İmamın arkasında gizlice Fatiha okumak........................................1402

İmamın arkasında Kur'an okumamak....................................1404. 1406

İmamın dışında iki kişi olduğunda birinin sağa,

diğerinin sola durması..................................................................1491

İmamın kıratı unutması................................................................1472

İmamın okuması cemaat için yeterli olduğu....................................1405

İmamın öksürekten dolayı kıraati okuyamaması..............................1473

İmamın önündeki sürtenin cemaat için geçerli olması.......................1337

İnsanlarla lailahe illallah deyinceye kadar savaşmak........................1296

İntikal tekbirlerinin yaşı ilerleyip, sesi kısılınca

Hz. Osman'ın terk ettiği................................................................1489

Kabe'nin içinde namaz..............................1299. 1300. 1301. 1302. 1303

Kabe'nin içinde namaz kılarken süite edinmek................................1323

Kabe'nin içinde namaz konusunda sahabe ihtilafı.............................1302

Kabe'nin içinde namazınnerede kılındığına dair................................1303

Kabe'nin içindeki altı sütun...........................................................1323

Kabe'nin kıble olduğu..........................................................1299. 1300

Kabirler üzerinde oturmamak........................................................1263

Kabirlere doğru namaz kılmamak...................................................1263

Kıblenin anlamı...........................................................................1291

Kıblenin değişmesi.......................................................................1291

Kıblenin değişmesinin Kuba'daki yankıları.......................................1292

Kıblenin değişmesiyle Yahudilerin tutumu.......................................1291

Kırata ne ile başlanır....................................................................1383

Kıratta sesi yükseltmek................................................................1466

Kısa sûrelerin hepsini bir rekatta okumamak...................................1424

Koyun ağıllarında namaz..............................................................1266

"Köpek, merkeb ve kadın önden geçtiğinde namazı bozar"

sözünün açıklanması....................................................................1339

Kudüs'ün fethi.............................................................................1294

Kudüs'ün onaltı ay kıble olarak kullanıldığı......................................1293

Kur'an öğrenmeye vakit bulamayan namazda ne okur......................1317

Kur'an tercemesi ile ibadetin caiz olmadığı......................................1417

Kur'an'ı anlamak için yavaş okumak...............................................1424

Kur'an'ı dört kişiden alın...............................................................1477

Kurra'nın anlamı..........................................................................1477

Kutsi hadis..................................................................................1390

Mekke fethinde Kabe'nin içine giren sahabeler.................................1323

Meleklerin amin demesi..............................................1412. 1413. 1414

Meleklerin sevabını önce yazmak için yarıştıkları dua.........,.....1378. 1523

Mescid-i Haram'da namaz kılanın önünden insanların geçmesi...........1341

Mezheplere göre namazın farzları..................................................1352

Nafile ibadete başlarken tevhidi kabullenmek................1374. 1375. 1376

Namaz kılan Rabbine münacat etmektedir...........1408. 1409. 1410. 1411

Namaz kılanın önünden geçmek....................................................1325

İndeks_____________________________________________________381

Namaz kılanın önünden geçmek isteyen hayvanı engellemesi............1331

1332.1334 Namaz kılanın önünden geçmek isteyeni engellemesi.....1324. 1325. 1327

1328. 1329. 1330. 1331. 1332

Namaz kılanın önünden geçen kimsenin kötürüm olması...................1333

Namaz kılanın önünden geçmenin günahlığı...........................1335. 1336

Namaz kılanın önünden geçmenin namazı bozmadığı.......................1338

Namaz tekbirlerinin hükmü...........................................................1490

Namaza Fatiha sûresi İle başlamak................................................1388

Namazda ağza gelen balgamın temizlenmesi...................................1273

Namazda ayetlerin atlayarak / seçerek okunması............................1465

Namazda başkasını yanıltacak şekilde yüksek sesle

okumamak........................................................................1407. 1408

Namazda besmeleyi açıktan okumak..............................................1389

Namazda birden fazla sûreyi birleştirmek......................1422. 1423. 1424

Namazda deve ve semerini sürte olarak kullanmak..........................1316

Namazda elleri kaldırmanın sebebi.................................................1344

Namazda etleri sadece iftitah tekbirinde kaldırmak..................1365. 1366

Namazda Fatiha okumanın hükmü.................................................1390

Namazda huşu............................................................................1354

Namazda imamı uyarmak.............................................................1474

Namazda intikal tekbirleri....................................................1478. 1479

Namazda kısık ya da yüksek sesle okumak.....................................1465

Namazda kıraatin hükümleri.........................................................1432

Namazda Kur'an'dan kolay geleni okumak......................................1420

Namazda okunan dualar...............................................................1381

Nazda okunan üç ayetin çok değerli olduğu.....................................1426

Namazda saf düzeni.....................................................................1349

Namazda sağ eli sol üzerine koymak...................1367. 1368. 1370. 1371

Namazda sağdan veya soldan dönmekf........................1269. 1272. 1369

Namazda sekteler...............................................................1372. 1373

Namazda sesi yükseltmemek....................1407. 1408. 1409. 1410. 1411

Namazda sesli ve sessiz kıraat.............................................1431. 1432

Namazda sürte kullanmak.................................1314. 1315. 1316. 1317

1319.1320.1321.1322.1323

Namazda sürtenin boyu ve kalınlığı................................................1323

Namazda tadil-i erkana riayet etmek..............................................1323

Namazda tadil-i erkanın önemi....................................1351. 1352. 1498

Namazda tekbirlerde elleri kaldırmak 1358. 1359. 1361. 1362. 1363. 1364

Namazda terlikleri giymek............................................................1277

Namazda zikir..................................................1377. 1378. 1379. 1380

Namazdan çıkışta dua..................................................................1381

Namazı kötü kılanların uyarılması......................................... 1351. 1352

Namazı şuurlu kılmak günahları affettirir........................................1357

Namazı uzattığı için imamın uyarılması...........................................1454

Namazın anahtarı, yasakları ve sonu..............................................1353

Namazın son iki rekatında sûre okunup okunmayacağı.....................1421

Namazın tekbirleri..................................1480. 1481. 1482. 1483. 1484.

1485. 1486. 1487. 1488. 1489

382_____________________________________________________İndeks

Omuzda çocukla namaz................................................................1290

Osman b. Huneyf hakkında bilgi....................................................1501

Öğle namazında kıraatin sessiz okunduğu.......................................1438

Öğle namazında kıraatin uzunluğu........................................1440. 1441

Öğle ve ikindi namazında kıratın sessiz olduğu......................1433. 1434.

1435. 1436. 1437

Öğle ve ikindi namazında kıraatin uzunluğu....................................1439

Öğle ve ikindi namazında okunan sûreler...............................1429. 1430

Öğle ve sabah namazında okunan sûreler..............................1442. 1443

Öğlenin rekatlannad 30 ya da 15 âyetin okunduğu..........................1419

Ömer b. Abdülaziz'in namazının Rasulullah'ınkine benzediği.....1428. 1497

Ömer'in Kudüs halkına yazdığı mektup...........................................1294

Ömer'in Kudüs'te namaz kılması....................................................1294

Ömer'in yüksek sesle kıraat sebebi................................................1465

Önünde duran hayvana karşı namaz..............................................1336

Önünde duran kadına karşı namaz........................................1334. 1335

Peygamber ve şehitlerin gıbta ettiği kimseler..................................1348

Peygamberliğin alametleri.............................................................1355

Pijama ile namaz................................................................1287. 1288

Post üzerinde namaz....................................................................1284

Rabbena leke'i-hamd.................................................1490. 1522. 1524

Rahmet, azap ve tenzih ayetlerini okuduğunda

Rasulullah'ın davranışı..................................................................1471

Rasulullah'ın ahlâkı......................................................................1281

Rasulullah'ın annesi Amine'nin kabri hakkında açıklama....................1331

Rasulullah'ın arkasındaki cemaatin durumunu görmesi.....................1355

Rasulullah'ın bedduası..................................................................1333

Rasulullah'ın çocuklara şefkat ve merhameti...................................1290

Rasulullah'ın çocuklarla şakalaşması..............................................1281

Rasulullah'ın çokça söylediği dua................................:..................1508

Rasulullah'ın gece ibadeti...........................................1374. 1375. 1376

Rasulullah'ın hasır üzerinde namaz kılması......................................1281

Rasulullah'ın ibadet İçin kullandığı sergilerle ilgili açıklama................1286

Rasuluilah'ın itikafı..............................................................1408. 1410

Rasulullah'ın kıblenin değişmesiyle yönünü nasıl değiştirdiği..............1291

Rasulullah'ın kıraati......................................................................1469

Rasulullah'ın kıraatinin ağır ağır olduğu..........................................1468

Rasulullah'ın kız torunu................................................................1290

Rasulullah'ın kız torunuyla namaz kılması.......................................1290

Rasulullah'ın Küba köyünü ziyaretinde sandaletle namaz kıldırması.... 1275

Rasulullah'ın namaz kılış şekli............................1343. 1344. 1346. 1347

1348. 1350. 1480. 1481

Rasulullah'ın namazda göğsünde duyulan sesler...............................1356

Rasulullah'ın namazdaki sekteleri.........................................1372. 1373

Rasulullah'ın namazı ve ta'dil-i erkanı öğretmesi..............................1297

Rasulullah'ın namazını bozmaya çalışan şeytanı yakalaması..............1326

Rasulullah'ın namazının dengeli olduğu...........................................1498

Rasulullah'ın namazının hafif olduğu......................................1460. 1461

Rasulullah'ın orta uzunlukta olduğu.......................................1459. 1460

İndeks_____________________________________________________3ŞB

Rasulullah'ın öğle ve ikindideki uygulaması.....................................1418

Rasulullah'ın sabaha kadar tekrarladığı âyet....................................1427

Rasulullah'ın sahabe sözünü tasdik edip ibadetin

bir parçası yaptığı durum..............................................................1423

Rasulullah'tn secdede kollarının durumu.........................................1333

Rasulullah'ın sergi üzerinde namaz kılması......................................1282

Rasulullah'ın terlikle namaz kılması................................................1274

Rasulullah'ın ümmeti için şefaat talebi............................................1427

Rasulullah'ın vahyi gizlediğini söyleyenlere

ibn Abbas'ın cevabı............................................................  1434. 1435

Rasulullah'tan İbadet eğitimi...............................................  1368. 1351

Rasulluh'tan gelen emir karşısında sahabe tavrı...............................1291

Rükû ve secde arasında belini düz tutması....................1513. 1514. 1515

Rükû ve secdede durma müddeti......................................... 1419. 1499

Rükû ve secdede Kur'an okumak yasaktır.....................1510. 1511. 1512

Rükû ve secdede Kur'anı yorumlayıp teşbih okumak........................1507

Rükû ve secdede okunan dua ..............................................1504. 1509

Rükû ve secdede "Sübbuhun, kuddusün, Rabbi'l-melaiketi

ve'ruh" demek............................................................................1506

Rükû ve secdede on teşbih miktarı durmak.....................................1497

Rükû ve secdede secdeyi tam yapmamak namazı bozar..........1501. 1502

Rükûda dua................................................................................1381

Rükûda durma müddeti.......................................................1496. 1499

Rükûda okunacak zikirler..............................................................1503

Rükûda sırtın düz olması gerektiği........................................1495. 1500

Rükûda "Sübhane rabbiye'l-azim" demek........................................1505

Rükûda tatbik................................................................... 1491. 1492

Rükûda tatbikin neshedilmesi...............................................1493. 1494

Rükûda doğrulunca okunacak dua..............1581. 1519. 1520. 1521. 1522

Rükûda doğrulurken "semiallahü limen hamideh" demek.........1486. 1487

Sabah namazında altmış ile yüz ayet okunduğu...............................1462

Sabah namazında Kaf sûresinin okunduğu...........1455. 1457. 1458. 1460

Sabah namazında Kaf sûresini ve Yasin sûresini okunduğu............... 1455

Sabah namazında okunan sûreler..................................................1464

Sabah namazında secde sûresinin okunduğu...................................1446

Sabah namazında Tekvir sûresinin okunduğu................................. 1456

Sabah namazında Vakıa sûresinin okunduğu...................................1461

Sahabenin eğitim metodu.............................................................1348

Salih rüya nübüvvet mübeşşiratından olduğu..................................1512

Sandaletle namaz....................................1269. 1270. 1271. 1272. 1273

1273.1275.1276.1277.1278

Secdede dua...............................................................................1381

Secdede "Sübhane rabbiye'l-a'la" demek........................................1505

Secdede yerin sertliğini hissetmek.................................................1495

Seccade üzerinde namaz.................................................... 1285. 1286

"Semiallahü limen hamideh" demek...............................................1525

Sergi üzerinde namaz..................................................................1383

Son iki rekatı kısa tutmak.............................................................1421

Sübhaneke duası.........................................................................1374

384_____________________________________________________İndeks

"Sünnettendir" diye bildiren rivayetler............................................1367

Sütre ile secde yerini arasını açmamak...........................................1321

Sütrenin önünden hayvanın geçmesi..............................................1319

Şeybe b. Osman'ın Ka'be görevlisi olduğu.......................................1302

Şeytanın hemzi, nefsi ve nefhi.....................................1374. 1375. 1376

Şeytanın insanları ibadetten alıkoyması..........................................1326

Ta'dil-i erkanın önemi.........................................................1397. 1419

Tekbirle kıraat arasında sessiz durmak..................................1374. 1373

Terliksiz namaz...........................................................................1278

Terlikle namazın sebebi................................................................1278

Terlikteki pisliği temizlenerek namaz kılınması.................................1270

Teşbihin anlamı...........................................................................1519

Teşehhüde oturuş şekli.................................................................1350

Teşehhütte işaret........................................................................1344

Ukbe b. Âmir hakkında bilgi..........................................................1450

Uzun ve kısa sureler....................................................................1422

Übey b. Ka'b'm Rasulullah'a Beyyine suresini okuması......................1476

Vitir namazında 100 ayet okunması...............................................1454

Yatsı namazında Rasulullah'ın okuduğu sureler................................1454

Yatsı namazında Şems ve Duha surelerinin okunduğu......................1453

Yatsı namazında Tarık ve Buruc sûrelerini okunduğu........................1451

Yatsı namazında Tin sûresinin okunduğu.........................................1452

Yeryüzünün her tarafının mescid olduğu.........................................1262