1-
NAMAZA BAŞLARKEN YAPILACAK HAREKET
2-
TEKBİR ALMADAN ÖNCE ELLERİ KALDIRMAK
3-
ELLER, TEKBİR ANINDA OMUZ HİZASINA KADAR KALKAR
4-
ELLER, KULAKLAR HİZASINA KADAR KALKMALI
5-
ELLER KALDIRILINCA BAŞ PARMAK NEREDE OLUR?
6-
ELLER TAM OLARAK KALDIRILMALI
7-
NAMAZ KILMAYI BİLMEYEN KİMSEYE, RASÛLULLAH (S.A.V) NASIL
TARİF ETMİŞTİ?
8-
NAMAZA BAŞLARKEN NE SÖYLENİR?
9-
NAMAZDA SAĞ EL SOL EL ÜZERİNE KONUR
10-
NAMAZDA SOL EL SAĞ EL ÜZERİNE KONMAZ
11-
RASÛLULLAH (S.A.V)’İN NASIL NAMAZ KILDIĞI TESBİT
EDİLDİ Mİ?
12-
NAMAZ DA ELLER BÖĞÜR ÜZERİNE KONMAZ
13-
NAMAZ DA VÜCUT AĞIRLIĞI İKİ AYAK ÜZERİNDE
VERİLMELİ
14-
NAMAZA BAŞLIYAN İMAMIN BİRAZ SUSMASI
15-
TEKBİRLE KIRAAT ARASINDA HANGİ DUA OKUNUR?
16-
TEKBİRLE KIRAAT ARASINDA OKUNAN BAŞKA BİR DUA
17-
TEKBİRLE KIRAAT ARASINDA OKUNAN DEĞİŞİK BİR DUA
18-
TEKBİRLE KIRAAT ARASINDA OKUNAN DEĞİŞİK BİR DUA
19-
TEKBİRDEN SONRA YAPILAN DEĞİŞİK BİR DUA
20-
NAMAZDA SÛREDEN ÖNCE FATİHA OKUMAK
21-
NAMAZA BAŞLARKEN BESMELE OKUMAK
22-
BESMELE AÇIK MI YOKSA GİZLİ Mİ OKUNUR?
23-
NAMAZDA FATİHA MUTLAKA OKUNMALI
24-
NAMAZDA FATİHA OKUMAK FARZDIR
25-
FATİHA SÛRESİNİN DEĞER VE KIYMETİ
26-
HICR SÛRESİ 87. AYETİNİN AÇIKLAMASI
27-
CEMAAT SESLİ OKUYARAK İMAMIN ZİHNİNİ
KARIŞTIRMAMALI
28-
İMAM SESLİ OKURKEN CEMAAT OKUMAYI TERKETMELİ
29-
İMAM AÇIK OKUDUĞU ZAMAN CEMAAT FATİHAYI OKUMAZ
30-
ARAF SÛRESİ 204. AYETİNİN YORUMU
31-
İMAMIN OKUYUŞU CEMAATE YETERLİDİR
32-
KUR’AN OKUMAYAN KİMSE NAMAZ DA NE OKUMALI?
34-
İMAM ÂMİN DEYİNCE MUTLAKA CEMAATTE ÂMİN
DEMELİ
35-
ÂMİN MUTLAKA SÖYLENMELİDİR
36-
İMAM ARKASINDA AKSIRAN NE YAPAR?
38-
RASÛLULLAH (S.A.V), SABAH NAMAZINDA HANGİ AYETİ OKURDU?
39-
SABAH NAMAZINDA KÂFİRÛN VE İHLÂS SÛRESİ
DE OKUNUR MU?
40-
SABAH NAMAZININ SÜNNETİNİ ÇOK HAFİF KILMAK
41-
SABAH NAMAZINDA RÛM SÛRESİ DE OKUNABİLİR
42-
SABAH NAMAZINDA ALTMIŞLA YÜZ AYET ARASI OKUMAK
43-
SABAH NAMAZINDA KAF SÛRESİNİ OKUMAK
44-
SABAH NAMAZINDA TEKVÎR SÛRESİNİ OKUMAK
45-
SABAH NAMAZINDA NAS VE FELAK SÛRELERİ DE OKUNUR MU?
46-
NAS VE FELAK SÛRELERİNİN DEĞERİ VE KIYMETİ
47-
SABAH NAMAZINDA CUMA SÛRESİ DE OKUNMUŞTUR
48-
KUR’ANDAKİ SECDELER VE SAD SÛRESİNDEKİ SECDE
50-
İNŞİKAK SÛRESİNDE SECDE ETMEK
52-
EBÛ HÜREYRE İNŞİKÂK SÛRESİNDE SECDE
EDERDİ
53-
HER NAMAZDA MUTLAKA OKUMAK VARDIR
55-
ÖĞLE NAMAZININ İLK REKATINDA KIYÂMI UZATMAK
56-
ÖĞLE NAMAZINDA İMAMIN OKUDUKLARINI DUYURMASI
57-
ÖĞLE NAMAZININ İKİNCİ REKATINDA KIYAMI KISALTMAK
58-
ÖĞLE NAMAZININ İLK İKİ REKATINDA KIRAAT
59-
İKİNDİ NAMAZININ İLK İKİ REKATINDA KIRAAT
60-
KIYAM VE KIRAATI UZATMAMAK
61-
AKŞAM NAMAZINDA OKUNABİLEN SÛRELER
62-
AKŞAM NAMAZINDA OKUNAN SÛRELER
63-
AKŞAM NAMAZINDA MÜRSELAT SÛRESİNİ OKUMAK
64-
AKŞAM NAMAZINDA TUR SÛRESİNİ OKUMAK
65-
AKŞAM NAMAZINDA HÂMÎM (DUHÂN) SÛRESİNİ
OKUMAK
66-
AKŞAM NAMAZINDA ELİF LÂM MÎM SA’D
SÛRESİNİ OKUMAK
67-
AKŞAM NAMAZININ SÜNNETİNDE NE OKUNUR?
68-
İHLÂS SÛRESİNİ NAMAZDA OKUMANIN DEĞER VE
KIYMETİ
69-
YATSI NAMASINDA HANGİ SÛRELER YETERLİDİR?
70-
YATSI NAMAZINDA DUHÂ SÛRESİ YETERLİDİR
71-
YATSI NAMAZINDA TÎN SÛRESİNİ OKUMAK
72-
RASÛLULLAH (S.A.V), YOLCULUKTA YATSI NAMAZININ İLK REKATINDA NE
OKUMUŞTU?
73-
DÖRT REKATLI NAMAZLARIN İLK İKİSİ BİRAZ UZATILIR
74-
BİR REKATTE İKİ SÛRE OKUNUR MU?
75-
SÛRENİN TAMAMINI DEĞİL BİR KISMINI OKUMAK
76-
AZÂB ÂYETİ GELİNCE ALLAH’A SIĞINMAK MI GEREKİR?
77-
RAHMET ÂYETİ GEÇİNCE ALLAH’TAN İSTEMEK
78-
TÜM NAMAZDA TEK AYET TEKRARLANIR MI?
79-
…NAMAZDA SESİNİ PEK YÜKSELTME SESİNİ PEK DE KISMA
(İSRA 110) AYETİNİN TEFSİRİ
80-
KUR’AN OKURKEN SESİ YÜKSELTMEK
81-
KUR’AN OKUMADA SESİ UZATMAK
82-
KUR’AN’I SESLERİNİZLE GÜZELLEŞTİRİNİZ
83-
RASÛLULLAH (S.A.V)’İN NAMAZI NASILDI?
84-
RÜKÛ’A GİDERKEN ELLERİ KULAK MEMESİNE KADAR KALDIRMAK
85-
RÜKÛ’A GİDERKEN ELLERİ OMUZ HİZASINA KADAR KALDIRMAK
86-
TEKBİRLER ANINDA ELLER KALDIRILMASA DA OLUR MU?
87-
RÜKÛ’DAN KALKARKEN VE İKİ SECDE ARASINDA DOĞRULMAK
88-
RÜKÛ’ VE SECDELER NASIL YAPILMALI?
1- NAMAZA BAŞLARKEN YAPILACAK HAREKET
866- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’i gördüm namaza başlarken tekbir alır ve ellerini omuz hizasına kadar kaldırırdı. Rükû’ için tekbir alırken aynı şekilde ellerini omuz hizasına kadar kaldırıyordu. Rükû’dan kalkıp “Semiallahu limen hamideh” dediğinde yine aynı şekilde ellerini omuz hizasına kadar kaldırıyordu ve “Rabbena lekel hamd” diyordu. Secde ederken ve secdeden başını kaldırırken ellerini kaldırmıyordu. (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 2; Ebû Davud, Salat: 140)
2- TEKBİR ALMADAN ÖNCE ELLERİ KALDIRMAK
867- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’i namaza başladığında ellerini omuz hizasına kadar kaldırdığını gördüm ve tekbir almıştı.” İbn Ömer diyor ki: “Aynı şekilde ellerini rükû’a giderken ve rükû’dan kalkarken de omuz hizasına kadar kaldırıyor ve “Semiallahü limen hamideh” diyordu. Secdelerde ise elini kaldırmıyordu.” (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 2)
3- ELLER, TEKBİR ANINDA OMUZ HİZASINA KADAR KALKAR
868- Abdullah
İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v) namaza
başlayacağında ellerini omuz hizasına kadar
kaldırır, rükû’ ederken ve rükû’dan başını
kaldırırken ellerini yine omuz hizasına kadar
kaldırırdı sonra “semiallahü limen hamideh”, “Rabbena lekel
hamd” der secde ederken ve secdeden kalkarken ellerini kaldırmazdı.” (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 2; Ebû Davud, Salat:
138)
4- ELLER, KULAKLAR HİZASINA KADAR KALKMALI
869-
Abdulcebbar b. Vail (r.a), babasından naklederek şöyle diyor:
“Rasûlullah (s.a.v)’in arkasında namaz kıldım. Namaza
başlayacağında tekbir alır ellerini kulakları
hizasına kadar kaldırır sonra Fatiha sûresini okuyor fatiha
bitince Amîn diyordu. Âmîn derken sesini yükseltiyordu.” (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 14; Dârimi,
Salat: 38)
870- M
871- Yine M
5- ELLER KALDIRILINCA BAŞ PARMAK NEREDE OLUR?
872- Abdul
Cebbar b. Vail (r.a), babasından naklederek, babası Vail, “Rasûlullah
(s.a.v)’i namaza başlarken ellerinin baş parmaklarını kulak
memelerinin hizasına kadar kaldırdığını
gördüğünü söyledi.” (Dârimi,
Salat: 31; Ebû Davud, Salat: 116)
6- ELLER TAM OLARAK KALDIRILMALI
873- Said b.
Sem’an (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû
Hureyre, Züreyk oğulları mescidine geldi ve şöyle dedi: “Üç
şey vardır ki Rasûlullah (s.a.v) onları devamlı
yapardı insanlar onları terk ettiler. 1- Namaz kılarken ellerini
tam olarak kaldırırdı. 2- Tekbirden önce biraz süküt eder
sonra fatiha okurdu. 3- Secde ve Rükû’ ederken tekbir alırdı.” (Dârimi, Salat: 41; Müsned: 8520)
7- NAMAZ KILMAYI BİLMEYEN KİMSEYE, RASÛLULLAH (S.A.V) NASIL TARİF ETMİŞTİ?
874- Ebû Hûreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), mescide girdi. Biraz sonra bir adam daha mescide girdi ve namaz kıldı sonra Rasûlullah (s.a.v)’in yanına gelip selâm verdi. Rasûlullah (s.a.v), o kimsenin selâmını aldı ve şöyle dedi: “Dön ve tekrar namaz kıl! Çünkü sen namaz kılmış olmadın.” Adam döndü daha önce kıldığı gibi namaz kıldı ve sonra Rasûlullah (s.a.v)’in yanına gelip tekrar selâm verdi. Rasûlullah (s.a.v) onun selâmını aldı ve tekrar: “Dön namaz kıl sen namaz kılmadın” buyurdu. O adam üç defa böyle yaptı ve: “Seni hak din üzere gönderen Allah’a yemin ederim ki bundan güzelini yapamıyorum. Doğrusunu bana öğretir misin?” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Namaza kalktığında tekbir al, sonra Kur’an’dan kolayına geleni oku sonra rükû’ yap, rükû’nu rahat ve güzel biçimde yap sonra doğrul ve bir süre dur sonra secdeye var, secdeyi de rahat ve güzel bir biçimde yap sonra kalk iki secde arasında birazcık otur ve namazının tamamında aynen böyle yap” buyurdu. (Dârimi, Salat: 78; Tirmizî, Salat: 227)
8- NAMAZA BAŞLARKEN NE SÖYLENİR?
875- Abdullah b. Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Rasûlullah (s.a.v)’in arkasında namaza durdu ve şöyle dedi: “Allahu ekber kebîran, velhamdü lillahi kesiran ve sübhanellahi bükraten ve asıyla” Rasûlullah (s.a.v): “Bunları söyleyen kimdir?” diye sordu. O adam: “Benim ey Allah’ın Peygamberi” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “On iki melek bu söylediklerini yazıp Allah’a ulaştırmakla yarış ettiler” buyurdu. (Dârimi, Salat: 34; İbn Mâce, Salat: 2)
876- Abdullah
b. Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir
sefer biz Rasûlullah (s.a.v) ile beraber namaz kılarken oradakilerden bir
kişi “Allahü ekber kebîran velhamdü lillahi kesiran, ve sübhanallahi
bükraten ve esila” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Böyle
böyle söyleyen kimdir?” buyurdu. Oradakilerden birisi: “Benim
ey Allah’ın Rasûlü” dedi. Rasûlüllah: “Bu
duayı beğendim -veya buna benzer bir ifade kullandı- Bu duadan
dolayı göklerin kapısının
açıldığını anlattı.” İbn Ömer
der ki: Rasûlullah (s.a.v)’den duyduğum o günden beri bu duayı hiç
terketmedim. (İbn Mâce, Salat: 2; Dârimi,
Salat: 33)
9- NAMAZDA SAĞ EL SOL EL ÜZERİNE KONUR
877- Alkame
b. Vail babasından aktararak şöyle diyor: “Rasûlullah (s.a.v)’i
namaz kılarken gördüm, kıyamda dururken sağ elini sol
elinin üzerine koymuştu.” (Dârimi, Salat:
35; Ebû Davud, Salat: 120)
10- NAMAZDA SOL EL SAĞ EL ÜZERİNE KONMAZ
878- İbn Mes’ud (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Namazda sol elimi sağ elimin üzerine koymuştum. Rasûlullah (s.a.v) bunu gördü, sağ elimi tutup sol elimin üzerine koydu.” (Ebû Davud, Salat: 120; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 3)
11- RASÛLULLAH (S.A.V)’İN NASIL NAMAZ KILDIĞI TESBİT EDİLDİ Mİ?
879- Vail b.
Hucr (r.a)’dan aktarıldığına göre, şöyle
demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’in nasıl namaz
kıldığına bakayım dedim ve namaz
kılışını seyrettim: Rasûlullah (s.a.v), kalktı
tekbir aldı, ellerini kulak hizasına kadar kaldırdı sonra
sağ elinin avucunu sol elinin bileğine aşacak şekilde
bileğinin üzerine koydu. Rükû’a giderken ellerini yine kulak hizasına
doğru kaldırdı. Sonra ellerini dizleri üzerine koydu daha sonra
başını rükû’dan kaldırınca ellerini yine aynı
şekilde kulak hizasına kadar kaldırdı sonra secdeye
vardı, secdede ellerini kulak hizasına koydu sonra sol
ayağını yatırarak üzerine oturdu. Sol elini sol uyluğu
ile sol dizi üzerine koydu, aynı şekilde sağ elini de sağ
uyluğuna koydu sonra iki parmağını yumdu baş
parmağı ile orta parmağını halka yaptı ve
şahadet parmağını hareket ettirerek dua ettiğini
gördüm.” (Dârimi, Salat: 92; Tirmizî,
Salat: 227)
12- NAMAZ DA ELLER BÖĞÜR ÜZERİNE KONMAZ
880- Ebû Hüreyre
(r.a)’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v), kişinin elini
böğrü üzerine koyarak namaz kılmasını yasakladı.”
(Dârimi, Salat: 138; Müslim, Mesacid: 11)
881- Ziyad b. Subeyh (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Abdullah b. Ömer’in yanında namaz kıldım, elimi böğrüme koymuştum, eliyle elime vurarak işte böyle yap dedi.” Namazımı bitirince birisine: “Bu kimdir?” diye sordum. “Abdullah b. Ömer’dir” dediler. Ben de: “Ey Ebû Abdurrahman seni kızdıran nedir?” dedim. “Bu yaptığın çarmıha gerilmeyi andırır. Rasûlullah (s.a.v), bundan bizi yasaklamıştır” dedi. (Ebû Davud, Salat: 160; Müsned: 5572)
13- NAMAZ DA VÜCUT AĞIRLIĞI İKİ AYAK ÜZERİNDE VERİLMELİ
882- Ebû Ubeyde (r.a)’den rivâyete göre, Abdullah b. Mes’ud, namaz kılarken vücudunun yükünü tek ayak üzerine veren bir kimseyi gördü de şöyle dedi: Sünnete aykırı hareket etti; ayaklarını sıra ile dinlendirseydi daha iyi olurdu.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
883- Abdullah b. Mes’ud (r.a)’dan rivâyete göre, bizzat kendisi bir adamı namaz kılarken vücudunun yükünü tek ayağına verdiğini gördü ve şöyle dedi: Sünnete uymuyor, ayaklarını sırayla dinlendirerek namaz kılsaydı daha çok hoşuma giderdi.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
14- NAMAZA BAŞLIYAN İMAMIN BİRAZ SUSMASI
884- Ebû Hûreyre (r.a)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v) namaza başladığında biraz sükût ederdi.” (Dârimi, Salat: 37; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 12)
15- TEKBİRLE KIRAAT ARASINDA HANGİ DUA OKUNUR?
885- Ebû
Hûreyre (r.a) den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v), namaza başladığında tekbir ve kıraat
arasında azıcık süküt ederdi. Dedim ki: “Ey Allah’ın
Rasûlü! anam babam sana feda olsun, tekbir ile kıraat arasındaki
sükût etmenizde ne okuyorsunuz?” Rasûlullah (s.a.v) şu duayı okuyorum
buyurdu:
“Allah’ım! Beni günahlarımdan doğu ile batıyı
uzaklaştırdığın gibi uzaklaştır.
Allah’ım, beyaz kumaş kirden nasıl temizlenirse beni de
günahlarımdan öyle temizle. Allah’ım! Beni hatalarımdan su
ile kar ile dolu ile yıkayıp temizle.” (Dârimi, Salat: 37; Buhârî, Sıfatü’s Salat: 8)
16- TEKBİRLE KIRAAT ARASINDA OKUNAN BAŞKA BİR DUA
886- Câbir b.
Abdullah (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v), namaza başladığında tekbir alır
sonra şöyle dua ederdi: “Benim
namazım, tüm ibadetlerim, hayatım ve ölümüm Alemlerin Rabbi olan
Allah’a mahsustur. Onun ortağı yoktur. Ben böyle dua etmekle
emrolundum. Ve ben gerçek Müslümanlardanım. Allah’ım! Beni güzel
amellere ve güzel ahlaka kavuştur. Onların en güzeline ancak Sen
ulaştırırsın. Beni kötü işlerden ve kötü
ahlaktan muhafaza et, bunlardan ancak Sen koruyabilirsin.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
17- TEKBİRLE KIRAAT ARASINDA OKUNAN DEĞİŞİK BİR DUA
887- Ali
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), namaza
başladığında önce tekbir alıp sonra
şöyle derdi: “Gökleri
ve yeri yoktan var eden Allah’a batıldan yüz çevirerek ve Allah’a ortak
koşmaksızın yüzümü ona döndüm. Benim namazım tüm
ibadetlerim, hayatım ve ölümüm Alemlerin Rabbi olan Allah içindir.
Onun ortağı yoktur, ben böyle söylemekle emrolundum. Ve ben
Müslümanlardanım. Allah’ım! Hükümdar Sensin, otorite Senindir, Senden
başka gerçek ilâh yoktur ancak Sen varsın. Ben senin kulun ve
kölenim. Ben benliğime zulmettim ve günahlarımı itiraf
ediyorum, tüm günahlarımı bağışla günahları
Senden başka bağışlayan yoktur. Beni en güzel ahlaka kavuştur.
Ahlakın en güzeline ancak sen kavuşturursun, beni kötü huylardan
uzak tut, kötü huylardan ancak sen uzaklaştırabilirsin. Emret
yarabbi, emrine amadeyim. Davetine icabet ediyorum. Hayrın hepsi senin
elindedir. Şerler sana yakışmaz. Benim varlığım
senin elindedir. Ve yine sana döneceğim. Kutlu olan sensin senden
bağışlanmamı ister ve sana yönelirim.” (Dârimi, Salat: 33; Ebû Davud, Salat: 121)
888- Muhammed b. Mesleme (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) nafile namaz kılacağında şöyle derdi: “Allah en büyüktür. Ben tüm varlığımı gökleri ve yeri yaratana, batıldan uzak tam bir Müslüman olarak yüzümü O’na çevirdim ve Allah’a ortak koşanlardan değilim. Benim namazım, tüm ibadetlerim, hayatım ve ölümüm Alemlerin rabbi olan Allah içindir. Onun ortağı yoktur, ben böyle söylemekle emrolundum ve Müslümanların ilkiyim. Allah’ım! Sen her şeyin sahibisin, Senden başka gerçek ilâh yoktur Seni tenzih eder, Sana hamdederim diye dua eder sonra Kur’andan okuyacağını okurdu.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
18- TEKBİRLE KIRAAT ARASINDA OKUNAN DEĞİŞİK BİR DUA
889- Ebû Said
(r.a)’ten rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), namaza
başladığında şöyle derdi: “Allah’ım!
Seni tesbih eder ve Sana hamdederim, ismin pek yücedir, zâtın ise pek
büyüktür, senden başka bir ilâh yoktur.” (Ebû Davud, Salat: 121; Dârimi, Salat: 33)
890- Yine Ebû Said (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) namaza başlarken şöyle derdi: “Allah’ım! Seni tesbih eder ve Sana hamdederim, ismin pek yücedir, zatın ise pek büyüktür. Senden başka bir ilâh yoktur.” (Ebû Davud, Salat: 121; Dârimi, Salat: 33)
19- TEKBİRDEN SONRA YAPILAN DEĞİŞİK BİR DUA
891- Enes
(r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)
bize namaz kıldırıyordu o esnada mescide bir adam gelip nefes
nefese şöyle dedi: “Allahüekber
Elhamdü lillahi hamden kesiran tayyiben mübareken fih” Rasûlullah
(s.a.v) namazı bitirince: “Deminki
sözleri söyleyen kimdi?” diye sordu. Oradakiler sustular -Enes
diyor ki: Bu işin zararlı olmadığını
anlayınca- o kimse: “Benim Ey Allah’ın Rasûlü!” dedi. Buraya
geldiğimde nefes nefese idim ve onları söyledim, o zaman
Rasûlullah (s.a.v): “On iki
melek gördüm bu söylediklerini kim daha önce yazıp ta Allah
katına çıkaracağız diye yarış ediyorlardı”
buyurdu. (Ebû Davud, Salat: 121; İbn Mâce,
İkametü’s Salat: 12)
20- NAMAZDA SÛREDEN ÖNCE FATİHA OKUMAK
892- Enes
(r.a)’ten rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v), Ebû Bekir ve Ömer
(r.anhüma); namazda okumaya Fatiha sûresiyle başlarlardı.” (Müslim, Salat: 11; Ebû Davud, Salat: 124)
893- Yine
Enes (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v), Ebû Bekir ve Ömer ile birlikte namaz kıldım. Namaza “Elhamdü
lillahi Rabbil alemîn” okuyarak başlarlardı. (Ebû Davud, Salat: 124; Müslim,
Salat: 11)
21- NAMAZA BAŞLARKEN BESMELE OKUMAK
894- Enes b.
M
895- Nuaym el
Mücemmir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû
Hüreyre (r.a)’nin arkasında namaz kıldım, okumaya Besmele ile
başladı sonra Fatiha sûresini okudu. Fatihayı bitirince
Âmin dedi. Cemaatte: “Âmin” dediler. Her secdeye varınca
“Allahü ekber” diyordu. Selâm verince şöyle dedi: Benliğim
kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki: Namazını Rasûlullah
(s.a.v)’in namazına en çok benzeten benim. (Sadece
Nesâi rivâyet etmiştir.)
22- BESMELE AÇIK MI YOKSA GİZLİ Mİ OKUNUR?
896- Enes b.
M
897- Enes (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’in Ebû Bekir, Ömer ve Osman’ın arkasında namaz kıldım, onlardan hiçbirinin besmeleyi açıktan okuduğunu duymadım. (Ebû Davud, Salat: 124; Müslim, Salat: 13)
898- Abdullah
b. Muğaffel (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Abdullah bizden birinin besmeleyi açıktan okuduğunu duyunca
şöyle derdi: “Rasûlullah (s.a.v)’in Ebû Bekir ve Ömer’in
arkalarında namaz kıldım hiç birinin besmeleyi açıktan
okuduğunu duymadım.” (Tirmizî, Salat:
180; Dârimi, Salat: 34)
23- NAMAZDA FATİHA MUTLAKA OKUNMALI
899- Ebû
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: “Kim namaz
kılar da namazında Fatiha’yı okumazsa o namaz eksiktir o namaz
eksiktir o namaz eksiktir, tamam değildir.” (Dârimi, Salat: 36; Müslim, Salat: 11)
900- Ebû
Hüreyre (r.a)’ye dedim ki: “Ey Ebû Hureyre, ben bazen imamın arkasın
da oluyorum...” Ebû Hüreyre kolumu dürterek şöyle dedi: “Ey
İranlı! Fatiha’yı gizlice içinden oku.” Rasûlullah (s.a.v)’den
işittim şöyle diyordu: “Ben
namazı kulumla kendi aramda yarı yarıya taksim ettim,
yarısı benim yarısı ise kulumundur. Kuluma istediği
verilir.” Rasûlullah (s.a.v) devamla buyurdu ki: “Okuyan
kul “Elhamdülillah” dediğinde; Allah kulum beni övdü ve yüceltti der.
Kul “Rahman ve Rahim” dediğinde Allah kulum beni övdü ve yüceltti
der. Kul din gününün otoritesi Allah’ındır” dediğinde kulum beni
yüceltti ve büyük saydı der. Kul “Sadece Sana kulluk eder
yardımı da sadece senden beklerim” deyince Allah işte bu ayet
kulumla benim aramdadır, kulumun istediği verilir der. Kul “Bizi
dosdoğru yoluna ulaştır…” deyince: Allah, işte bu ayetler
kuluma aittir kuluma istediği verilecektir buyurulur.” (Tirmizî, Tefsirul Kur’an: 2; Müslim, Salat: 11)
24- NAMAZDA FATİHA OKUMAK FARZDIR
901- Ubâde b.
Samit (r.a)’ten rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Fatiha
sûresini okumayan kimsenin namazı geçerli değildir.” (Müslim, Salat: 11; Dârimi, Salat: 36)
902- Yine Ubâde b. Samit (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdular: “Fatiha sûresini namazda okumayan kimsenin namazı geçerli değildir.” (Müslim, Salat: 11; Dârimi, Salat: 36)
25- FATİHA SÛRESİNİN DEĞER VE KIYMETİ
903- İbn
Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Günlerden
bir gün Cibril, Rasûlullah (s.a.v)’in yanında iken yukarıdan bir ses
duyuldu. Cibril gözlerini semaya kaldırdı ve: “Bu semada
şimdiye kadar açılmayan bir kapıdır” dedi. İbn Abbas
diyor ki: O açılan kapıdan bir melek indi, Rasûlullah (s.a.v)’e geldi
ve: “Senden
önce hiçbir peygambere verilmeyen sadece Sana verilen iki nur ile seni
müjdeliyorum 1- Fatiha Sûresi 2- Bakara sûresinin son iki ayetleri bu
ikisininden okuduğun her bir harfe karşı mutlaka
karşılığı fazlaca verilir.” (Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 2; Müslim, Salat-ül
Müsafirin: 43)
26- HICR SÛRESİ 87. AYETİNİN AÇIKLAMASI
904- Ebû Said
el Mualla (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) bir gün mescide; Ebû
Said namaz kılarken yanına gelir ve onu çağırır. Ravi
diyor ki: Namazı kıldım ve yanına vardım. “Niçin
çağırınca hemen gelmedin?” dedi. Ben de namaz
kılıyordum ondan dolayı gelmedim dedim. Bunun üzerine
şöyle dedi: “Allah:
“Ey İman edenler Allah ve Rasûlü sizi hayat verecek şeylere
çağırdığında mutlaka icabet edin” buyurmuyor mu?”
Sonra şöyle devam etti: “Bu
mescidden çıkmazdan önce sana en büyük sûreyi öğreteyim
mi?” Rasûlullah (s.a.v), Mescidden çıkmak üzereyken: “Ey
Allah’ın Rasûlü! Bir şeyler öğretecektin” dedim.
Şöyle buyurdu: “Öğreteceğim
sûre Fatiha sûresidir o tekrar edilen yedi ayettir ve Bana verilmiştir.
Ayrıca Kur’an’da bana verilmiştir.” (Buhârî, Tefsir: 177; Dârimi, Salat: 172)
905-
Übey b. Ka’b (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Allah ne
Tevrat’ta ne de İncil’de Fatiha sûresi gibi bir sûre indirmemiştir. O
her zaman ve her namaz da tekrarlanan yedi ayettir. O sûre hakkında:
“Allah: O sûre benimle kulum arasında taksim edilmiştir. Kuluma
istediği verilir” buyurur.” (Tirmizî,
Tefsirül Kur’an: 1; Dârimi, Fedailul Kur’an: 12)
906- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v)’e tekrarlanan yedi ayetlik Fatiha sûresi ve yedi uzun sûre verilmiştir. (Ebû Davud, Salat: 351; Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 2)
907- Yine
İbn Abbas (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: “Seb’an
minel mesanî” demek yedi uzun sûre demektir. (Ebû Davud, Salat: 351; Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 2)
27- CEMAAT SESLİ OKUYARAK İMAMIN ZİHNİNİ KARIŞTIRMAMALI
908- Imran b. Huseyn (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), bize öğle namazını kıldırdı, arkasından bir kimse de; A’lâ sûresini biraz seslice okudu. Rasûlullah (s.a.v) namazını bitirince, “A’lâ sûresini okuyan kimdi?” buyurdu. O adam: “Ben okumuştum” dedi. O zaman Rasûlullah (s.a.v): “Biliyorum ki bir kısmınız arkamda sesli okuyarak zihnimi karıştırıyorsunuz.” (Ebû Davud, Salat: 137; Müslim, Salat: 12)
909- Imran b.
Husayn (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) öğle veya
ikindi namazını kıldırdı bir kimsede arkasından
seslice okuyordu. Rasûlullah (s.a.v), namazını bitirince
şöyle buyurdu: “Hanginiz
sesli olarak A’lâ sûresini okumuştu.” O adam: “Ben okumuştum,
bu okumaktan dolayı da sadece hayır ve sevap isterim” deyince,
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Biliyorum
ki sizler böyle yapmakla namazda benim zihnimi
karıştırıyorsunuz.” (Ebû
Davud, Salat: 137; Müslim, Salat: 12)
28- İMAM SESLİ OKURKEN CEMAAT OKUMAYI TERKETMELİ
910- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) açıktan okuduğu bir namazı bitirdikten sonra şöyle buyurdu: “Benimle birlikte okuyanınız var mıdır?” Bir adam: “Evet ben okuyorum” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Bana ne oluyor da okuduğum kıraatte şaşırıyorum” dedi. Ravi diyor ki: Bunu duyunca Müslümanlar, Rasûlullah (s.a.v)’in sesli okuduğu namazlarda okumayı bıraktılar. (Müslim, Salat: 13; Ebû Davud, Salat: 137)
29- İMA
911- Ubâde b. Samit (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize açıktan okuduğu namazlardan birini kıldırdıktan sonra şöyle buyurdu: “Benim sesli olarak okuduğum namazlarda hiçbiriniz fatihadan başka bir şey okumasın.” (Müslim, Salat: 13; Tirmizî, Salat: 233)
30- ARAF SÛRESİ 204. AYETİNİN YORUMU
912- Ebû
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: “İmam
kendisine uyulan kimsedir. O tekbir aldığında sizde tekbir
alın o okurken siz susun, o “Semiallahü limen hamideh” deyince siz;
“Rabbena lekel hamd” deyin.” (Buhârî,
Ezan: 51; Dârimi, Salat: 44)
913- Ebû
Hüreyre (r.a)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle
demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İmam
kendisine uyulandır. Tekbir aldığında sizde tekbir getirin,
o okurken siz susun.” (Buhârî, Ezan: 51;
Dârimi, Salat: 44)
31- İMAMIN OKUYUŞU CEMAATE YETERLİDİR
914- Ebû’d
Derda (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle işitmiştir:
Rasûlullah (s.a.v)’e soruldu: “Her namazda kıraat var mıdır?” “Evet”
buyurdu. Ensardan birisi öyleyse okumak vacip oldu buyurdu. Ve bana
dönerek, -çünkü kendisine en yakın olan ben idim- “Bir kimse
bir topluluğa imam olursa onun kıraati cemaate de kafî olur (yeterlidir).”
(Müsned: 26254)
32- KUR’AN OKUMAYAN KİMSE NAMAZ DA NE OKUMALI?
915- İbn
ebî Evfa (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam
Rasûlullah (s.a.v)’e gelerek; “Kur’an dan hiçbir şeyi ezberleyip
aklımda tutamıyorum, bana Kur’an’dan kafi gelecek kadar bir şey
öğret” dedi. Rasûlullah (s.a.v)’de şöyle buyurdu: “Sübhanellehi
velhamdü lillahi veLâ ilâhe illallahü vallahü ekber velâ havle velâ kuvvete
illâ billâh” = “Allah’ım!
Seni tenzih ederim, tüm eksiksiz övgüler Sana mahsustur. Allah’tan
başka gerçek hiçbir ilâh yoktur, Allah en büyüktür güç ve kuvvet sadece
Allah’a aittir.” (Ebû Davud, Salat: 139;
Müsned: 18322)
33- İMA
916- Ebû
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdular: “İmam
âmin dediğinde sizde âmin deyin çünkü melekler de âmin derler.Kimin âmin
demesi meleklerin âmin demesiyle denk gelirse Allah o kimsenin geçmiş günahlarını
affeder.” (Dârimi, Salat: 38; İbn
Mâce, İkametü’s Salat: 14)
917- Yine Ebû
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: “İmam,
âmin dediğinde siz de âmin deyin çünkü melekler de âmin derler. Kimin âmin
demesi meleklerin âmin demesine denk gelirse, Allah o kimsenin geçmiş
günahlarını affeder.” (Dârimi,
Salat: 38; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 14)
918- Ebû
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: “İmam,
Gayril mağdubi aleyhim veladdallin dediğinde sizler de âmin deyiniz
çünkü melekler de âmin derler. İmam da âmin der kimin âmin demesi
meleklerin âmin demesine uygun düşerse; Allah onun geçmiş
günahlarını affeder.” (Dârimi,
Salat: 38; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 14)
919- Ebû
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: “İmam,
âmin dediğinde sizde âmin deyiniz. Kimin âmin demesi meleklerin âmin
demesine uygun düşerse geçmiş günahları affolunur.” (Dârimi, Salat: 38; İbn Mâce, İkametü’s
Salat: 14)
34- İMAM ÂMİN DEYİNCE MUTLAKA CEMAATTE ÂMİN DEMELİ
920- Ebû
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: “İmam
gayril mağdubi aleyhim veladd
35- ÂMİN MUTLAKA SÖYLENMELİDİR
921- Ebû
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: “Sizden
biriniz âmin derse Melekler de gökte âmin derler, sizden birinizin âmin
demesi meleklerin amin demesine uygun düşerse geçmiş günahları
affedilir.” (Dârimi, Salat: 38; İbn
Mâce, İkametü’s Salat: 14)
36- İMA
922- Muaz b.
Rıfaa b. Rafi (r.a), babasından aktararak şöyle der:
Rasûlullah (s.a.v)’in arkasında namaz kıldım ve
aksırdım ve şöyle dedim: “Elhamdü
lillahi hamden kesîran Tayyiben mübareken fîh mübareken aleyhi kema yuhibbu
Rabbuna ve Yerza” = En çok ve eksiksiz tüm övgüler Allah’a mahsustur.
İyilikler ve bereket O’ndandır Rabbimin razı olduğu ve
hoşlandığı gibi.” Rasûlullah (s.a.v), namazı
bitirince döndü ve: “Kimsenin
söylemediği o sözleri namazda söyleyen kimdi?” Sonra,
ikinci sefer: “Kimdi o
söyleyen” dedi. Rıfaa b. Rafi b. Afra: “Benim Ey Allah’ın
Rasûlü” dedi. Rasûlullah (s.a.v): “Nasıl
demiştin tekrar et” buyurdu. O da: “En çok ve
eksiksiz tüm övgüler Allah’a mahsustur. İyilikler ve bereket
O’ndandır. Rabbimin razı olduğu ve
hoşlandığı gibi” dedi. Bunun üzerine Peygamber
(s.a.v) şöyle buyurdu: “Benliğim
kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki; bu duayı otuzdan fazla Melek
birbiriyle yarış edercesine Allah’ın katına
çıkarıyorlardı.” (Tirmizî,
Salat: 296; Ebû Davud, Salat: 171)
923- Abdulcebbar b. Vail babasından naklediyor ve şöyle diyor: “Rasûlullah (s.a.v)’in arkasında namaz kıldım, ellerini kulaklarının alt hizasına kadar kaldırdı. “Ğayril mağdubi aleyhim veladdâllîn” deyince “âmin” dedi. arkasında olduğum için bunu işittim. Rasûlullah (s.a.v), bir adamın şöyle dediğini işitti: “Elhamdü lillahi hamden kesiran tayyiben mübareken fih= En çok ve eksiksiz tüm övgüler Allah’a mahsustur. İyilikler ve bereketler O’ndandır” Rasûlullah (s.a.v), namazını bitirip selâm verince: “Namazda o sözü söyleyen kimdir?” diye sordu. Bir adam: “Ey Allah’ın Rasûlü! benim ve bunu söylemekle kötü bir niyetim yoktu” deyince; Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “On iki melek o sözü Allah katına çıkarmakta yarış etti, arşa varıncaya kadar kimse de onlara engel olmadı.” (Ebû Davud, Salat: 121; İbn Mâce, Salat: 2)
924-
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Haris
b. Hişam Rasûlullah (s.a.v)’e; “Sana vahiy nasıl geliyor?” diye
sormuştu da, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bazen
çıngırak sesi gibi gelir, o hal benden gidince Meleğin
söylediğini bellemiş olurum, bana en ağır gelenide
budur. Bazen de melek bana genç biri şeklinde gelir ve vahyi bana
aktarır.” (Buhârî, Vahy: 1; Müslim,
Fedail: 23)
925- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Haris b. Hişam, Rasûlullah (s.a.v)’e vahyin nasıl geldiğini sormuştu da, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştu: “Bazen çıngırak sesi gibi gelir bu bana en ağır gelenidir, o durum benden kalkınca meleğin söylediğini aynen bellemiş olurum. Bazen de Melek bir adam şeklinde gelir ve benimle konuşur, ben de onun ne söylediğini iyice bellemiş olurum.” Aişe der ki: “Çok soğuk bir günde; Rasûlullah (s.a.v)’e vahiy geldiğini hatırlarım, o durum üzerinden kalkınca şakaklarından ter akıyordu.” (Buhârî, Vahy: 1; Müslim, Fedail: 23)
926- İbn
Abbas (r.a), Allah’ın; “Kıyâme sûresi 16-17 ayeti olan; “Vahyi
çarçabucak almak için dilini kıpırdatma, onu topluca Sana
öğretmek bize aittir” hakkında şöyle diyor:
Peygamber (s.a.v), vahyin inişiyle alakalı bellemek için zorluk çeker
ve dudaklarını kımıldatırdı. Allah ta: “Ey
Peygamber! Sana inen vahyi acele belleyip ezberlemek için dilini kıpırdatma,
çünkü onu senin kalbine yerleştirmek ve gerektiğinde okutturmak bizim
işimizdir.” Ayetini indirdi. İbn Abbas diyor ki: Buradaki
toplamak; kalbine yerleştiririz ve sonra sen onu okursun demektir.
Kur’an’ı okuduğunuz zaman, onun okunuşuna uy demek Kur’an’ı
sana okuduğumuzda onu dinle ve ona kulak ver demektir. Rasûlullah
(s.a.v)’e Cibril geldiğinde, sükut edip onu dinlerdi. Cibril gidince
getirdiği ayeti nasıl okumuşsa aynı şekilde okurdu. (Buhârî, Vahy: 2; Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 72)
927-
Ömer b. Hattab (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle
demiştir: Hişam b. Hâkim b. Hızâm, Furkân sûresini okurken
dinledim, Rasûlullah (s.a.v)’in bana okutmadığı bazı
lehçelerle okumuştu. “Bu sûreyi sana kim öğretti” diye sordum.
“Rasûlullah (s.a.v)” dedi. Ben de: “Yalan söylüyorsun; Rasûlullah (s.a.v),
sana bu şekilde okutmamıştır” dedim, elinden tutarak
Rasûlullah (s.a.v)’e götürdüm ve: “Ey Allah’ın Rasûlü! Sen bana
Furkân sûresini öğrettin fakat bu kimseden dinledim bana okuttuğun
gibi okumadı” dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Ey
Hişam oku bakalım“ dedi. Hişam önceki okuduğu
gibi okudu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Bu sûre
bu şekilde nazil olmuştur” dedi. Sonra: “Ey
Ömer! Sen de oku” buyurdu. Ben de bildiğim şekliyle
okudum yine bu sûre bu şekilde nazil olmuştur dedi ve şöyle
devam etti: ”Bu
Kur’an, yedi lehçe üzerine nazil olmuştur.” (Ebû Davud, Salat: 357; Tirmizî, Kıraat: 11)
928-
Abdurrahman b. Abdulkari (r.a)’den rivâyete göre, şöyle
demiştir: Ömer b. Hattab’tan işittim şöyle diyordu:
Hişam b. Hâkim’in Furkân sûresini okuduğunu dinledim, Rasûlullah
(s.a.v)’in bana öğrettiği şekilde okumuyordu. Az
kalsın üzerine yürüyecektim. Namazı bitirinceye kadar bekledim sonra
elbisesinden tutarak Rasûlullah (s.a.v)’in yanına getirdim ve: “Ey
Allah’ın Rasûlü! Bu kimseden Furkân sûresini okuduğunu dinledim, bana
öğrettiğin gibi okumuyordu” dedim. Rasûlullah (s.a.v), Ona: “Oku
bakalım” dedi. O da, önceki okuduğu gibi okudu. Bunun
üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Bu sûre
bu şekilde nazil oldu buyurdu.” Sonra bana: “Oku bakalım
sen de” dedi. Ben de bildiğim gibi okuyunca: ”Bu
Kur’an; yedi harf üzere nazil olmuştur kolayınıza gelen
şekilde okuyun” buyurdu. (Ebû Davud, Salat: 357; Tirmizî, Kıraat: 11)
929- Misver
b. Mahreme ve Abdurrahman b. Abdilkari (r.anhüma)’dan rivâyete göre,
şöyle demişlerdir: Ömer b. Hattab’tan işittik
şöyle diyordu: “Hişam b. Hakim’in, Furkân sûresini Rasûlullah
(s.a.v) hayatında benim okuyup öğrendiğim gibi değil
değişik bir sûretle okuduğunu işittim. Az kalsın
namazda üzerine yürüyecektim, selâm verinceye kadar sabrettim selâm
verdiğinde elbisesinden tutup; “Bu sûreyi bu şekilde okumayı
sana kim öğretti” dedim. “Rasûlullah (s.a.v) öğretti” dedi.
Ben de: “Yalan söyledin” dedim. “Allah’a yemin olsun ki Rasûlullah (s.a.v)
bu sûreyi sana öğretmediği bir şekilde bana
öğretmişti, seninki benim okuyuşuma benzemiyor” dedim ve
birlikte Rasûlullah (s.a.v) ‘in yanına vardık; “Ey Allah’ın
Rasûlü! Ben bu kimseden Furkân sûresini bana öğrettiğin
şeklin dışında değişik şekilde
okuduğunu işittim. Halbuki bu süreyi bana siz okutup
öğretmiştiniz” dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v), bana: “Onu
bırak Ey Ömer” buyurdu ve: “Ey
Hişam oku” dedi. Hişam da benim dinlediğim şekilde
aynen okudu. Rasûlullah (s.a.v): “Bu sûre
bu şekilde indirildi” dedi. Sonra bana “Ey
Ömer sen oku bakalım” dedi. Ben de bana öğretip
okuttuğu gibi okudum, bana da: “Bu sûre
bu şekilde nazil oldu” dedi ve sonra şöyle buyurdu: “Bu Kur’an
yedi harf üzere nazil olmuştur kolayınıza gelen şekilde
okuyunuz.” (Ebû Davud, Salat: 357;
Tirmizî, Kıraat: 11)
930-
Übey b. Ka’b (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Benî Gifar
kabilesinin gölü kenarındaydı. Cibril geldi ve: “Allah,
Kur’an’ı üm
931-
Übey b. Ka’b (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v) bir sûreyi bana okutup öğretmişti. Bir
defasında ben mescidde oturuyordum. Bir kimsenin benim okuduğumdan
başka bir şekilde okuduğunu işittim ona: Sana bu sûreyi kim
öğretti dedim. O da: “Rasûlullah (s.a.v)” dedi. Benimle beraber gel
Rasûlullah (s.a.v)’e kadar gideceğiz dedim. O adamı Rasûlullah
(s.a.v)’e getirdim ve: “Ey Allah’ın Rasûlü! bu adam bana
öğrettiğin şeklin dışında okuyor” dedim.
Rasûlullah (s.a.v): “Ey Ubey!
Oku” buyurdu. Ben de okudum bana: “Güzel
okudun” buyurdu. Sonra, O adama: “Oku”
dedi. O da, benimkinden farklı okudu Rasûlullah (s.a.v) ona da: “Güzel
okudun” buyurdu. Sonra, Rasûlullah (s.a.v) sözünü şöyle
sürdürdü: “Ey
Übey Kur’an yedi lehçe (lügat şive) üzere
indirilmiştir. Onların hepsi yeterli ve şifa vericidir.” (Ebû Davud, Salat: 357; Müslim, Salatül: Müsafirin:
48)
932-
Übey (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Müslüman
olduktan sonra; Okuduğum bir ayeti, başkası başka bir
şekilde okuyunca kalbime şüphe girdi, bu ayeti bana Rasûlullah
(s.a.v) okutup öğretti dedim. O da: “Bana da, Rasûlullah (s.a.v)
okutup öğretti” dedi. Bunun üzerine hemen Rasûlullah (s.a.v)’in
yanına geldim ve: “Ey Allah’ın Peygamberi! Bu ayeti bana
şöyle öğretmiştin değil mi?” diye sordum. “Evet”
buyurdu. Bu defa o adam: “Bu ayeti bana şu şekilde
öğretmemiş miydin?” dedi. Rasûlullah (s.a.v) yine: “Evet”
dedi ve şöyle devam etti: “Cibril ve
Mikail bana geldiler. Cibril sağıma Mikail soluma oturdu. Cibril:
Kur’an’ı bir lügat (şive ve lehçe) üzere oku
dedi. Bunun üzerine Mikail de bana: Fazlalaştırılmasını
iste dedi bu şekilde yedi harf yedi lehçeye kadar çoğalmış
oldu yani Cebrail yedi şekilde de okumuş oldu. Her harf (şive
ve lehçe) yeterli
ve şifa kaynağıdır. (Müslim,
Salatül Müsafirin: 48; Ebû Davud, Salat: 357)
933- İbn
Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: “Kur’an’ı
öğrenen ve ezberleyen kimsenin durumu bağlanmış
devenin sahibi gibidir onu gözettiği sürece tutabilir onu
bırakırsa kaçar gider.” (Müslim,
Salatül Müsafirin: 33; Buhârî, Fedailül Kur’an: 26)
934- Abdullah b. Mes’ud (r.a)’dan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kur’an’ı öğrenen hafızlardan birisinin şu ayeti unuttum demesi ne kötüdür. Belki de unutturuldu demelidir. Kur’an’ı daima okuyup Mutalaa ve müzakere edin çünkü Kur’an’ın hafızların hafızalarından kaçması, develerin iplerinden kurtulup kaçmasından daha hızlıdır.” (Müslim, Salatül Müsafirin: 33; Buhârî, Fedailül Kur’an: 26)
38- RASÛLULLAH (S.A.V), SABAH NAMAZINDA HANGİ AYETİ OKURDU?
935- İbn Abbas (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), sabah namazının ilk rekatında Bakara sûresi 136. ayeti olan: “Allah’a ve bize indirilene iman ettik.” Ayetini ikinci rekatta ise yine Maide sûresi 111. ayeti olan: “Biz Allah’a iman ettik bizim Müslüman olduğumuza şahit ol” ayetini okurdu. (Müslim, Salatül Müsafirin: 14)
39- SABAH NAMAZINDA KÂFİRÛN VE İHLÂS SÛRESİ DE OKUNUR MU?
936- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), sabah namazının ilk rekatında Kafirûn sûresini, ikinci rekatında ise; İhlâs sûresini okurdu. (Müslim, Salatül Müsafirin: 14; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 102)
40- SABAH NAMAZININ SÜNNETİNİ ÇOK HAFİF KILMAK
937-
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
“Rasûlullah (s.a.v), sabah namazının sünnetini çok hafif
kılıyordu, fazla uzatmıyordu, o derece ki Fatiha sûresini acaba
okudu mu?” diyordum. (Müslim, Salatül Müsafirin:
13; Buhârî, Teheccüd: 28)
41- SABAH NAMAZINDA RÛM SÛRESİ DE OKUNABİLİR
938-
Şebib b. Ebûr Ravh (r.a), Rasûlullah (s.a.v)’in ashabından birinden
naklediyor: Rasûlullah (s.a.v), bir seferinde sabah namazını
kıldırıp orada Rûm sûresini okumuştu fakat
karıştırdı. Namazı bitirince şöyle buyurdu: “Bu
insanlara ne oluyor ki bizimle beraber namaz kılıyorlar ve
temizliğe güzelce riayet etmiyorlar. Bizim Kur’an okuyuşumuzu onlar
karıştırıyorlar.” (Müslim,
15211)
42- SABAH NAMAZINDA ALTMIŞLA YÜZ AYET ARASI OKUMAK
939- Ebû Berze (r.a)’den rivâyete göre:
“Rasûlullah (s.a.v), sabah namazında altmış ile yüz ayet
arasında okurdu.” (Buhârî, Mevakît: 28; Müslim,
Salat: 35)
43- SABAH NAMAZINDA KAF SÛRESİNİ OKUMAK
940- Ümmü Hişam binti Harise b. Numan (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ben, Kâf sûresini Rasûlullah (s.a.v) ‘in arkasında namaz kılarken öğrendim.” (Müslim, Cuma: 12; Ebû Davud, Salat: 350)
941- Ziyad b.
İlaka (r.a)’dan şöyle demiştir: Amcamdan işittim
şunları anlatmıştı: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte
sabah namazını kıldım, birinci rekatta Kaf sûresini; onuncu
ayetine kadar okudu dedi. Şu’be diyor ki: O rivâyet eden kimseye çarşıda
kalabalık arasında rastladım Kaf sûresini okudu dedi. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 5; Müslim,
Salat: 35)
44- SABAH NAMAZINDA TEKVÎR SÛRESİNİ OKUMAK
942- Amr
b.Hureys (r.a) den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v) den işittim sabah namazında tekvir sûresini
okuyordu. (İbn Mâce, İkametü’s Salat:
5; Müslim, Salat: 35)
45- SABAH NAMAZINDA NAS VE FELAK SÛRELERİ DE OKUNUR MU?
943- Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr (r.a), babasından naklederek şöyle dedi: Ukbe b. Amir Peygamber (s.a.v)’e: Nâs ve Felâk sûrelerinden sordu. Ukbe diyor ki: Rasûlullah (s.a.v), sabah namazında bize imam oldu ve bu iki sûre ile namaz kıldırdı. (Ebû Davud, Salat: 353; Darimi Fedailül Kur’an: 25)
46- NAS VE FELAK SÛRELERİNİN DEĞERİ VE KIYMETİ
944- Ukbe b. Amir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) İle beraberdim. O bineğindeydi ben ise elimi O’nun ayağı üzerine koyup dedim ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bana, Hud ve Yusuf sûrelerini öğretir misin?” Rasûlullah (s.a.v)’de: “Allah katında, “Kul euzu birabbil felak” ve “Kul euzu birabbinnas” sûrelerinden daha değerli sûreler bulamazsın” dedi. (Ebû Davud, Salat: 353; Darimi Fedailül Kur’an: 25)
945- Yine Ukbe b. Amir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Bana bu gece bir takım ayetler nazil olmuştur ki onların benzeri asla görülmemiştir. O ayetler nas ve felak sûreleridir.” (Ebû Davud, Salat: 354; Dârimi, Fedailül Kur’an: 25)
47- SABAH NAMAZINDA CUMA SÛRESİ DE OKUNMUŞTUR
946- Ebû
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v), sabah namazında
Cum’a sûresini Elif lam mim tenzil (yani secde) sûresini ve Hel eta (yani
İnsan = Dehr) sûresini okurdu.” (Dârimi,
Fedailül Kur’an: 19; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 6)
947- İbn
Abbas (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Cuma günü sabah
namazında Elif lam mim tenzil, (yani Secde) sûresini ve Hel eta alel insan
(yani İnsan = Dehr) sûresini okurdu. (İbn
Mâce, İkametüs Salat: 6; Dârimi, Fedailül Kur’an: 19)
48- KUR’ANDAKİ SECDELER VE SAD SÛRESİNDEKİ SECDE
948- İbn Abbas (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Sâd sûresinde secde etti ve buyurdu ki: “Davud, tevbe etmek üzere secde etmişti. Biz de şükür olarak secde ederiz.” (Dârimi, Salat: 161; Ebû Davud, Salat: 332)
949- Cafer b.
Mutt
950- Abdullah
(r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Necm sûresini okudu ve secde
etti. (Ebû Davud, Salat: 331; Dârimi, Salat:
180)
951- Ata b. Yesar (r.a)’dan rivâyete göre, bizzat kendisi Zeyd b. Sabit’e; imamla birlikte Cemaatin de okumasını sorunca, Zeyd şöyle cevap verdi: “Hiçbir şekilde imamla birlikte cemaatin okuması yoktur demiş ve şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v)’in huzurunda Zeyd, Necm sûresini okumuştu da, Rasûlullah (s.a.v) secde etmemişti.” (Dârimi, Salat: 160)
50- İNŞİKAK SÛRESİNDE SECDE ETMEK
952- Ebû Seleme b. Abdurrahman (r.a)’dan rivâyete göre, Ebû Hureyre, cemaatle namaz kıldırırken İnşikak sûresini okudu da secde etti. Namazı bitirince onlara; Rasûlullah (s.a.v)’in bu sûrede secde yaptığını haber vermiştir. (Dârimi, Salat: 162; Ebû Davud, Salat: 331)
953- Ebû
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v), İnşikak sûresini okudu ve secde etti. (Dârimi, Salat: 162; Ebû Davud, Salat: 331)
954- Yine Ebû
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v) ile birlikte İnşikâk ve Alak sûrelerini okuyunca secde
etmiştik. (Ebû Davud, Salat: 331; Dârimi,
Salat: 162)
955- Ebû
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Bekir,
Ömer ve onlardan daha hayırlı olan Rasûlullah (s.a.v);
İnşikâk sûresinde secde ederlerdi. (Ebû
Davud, Salat: 331; Darimi, Salat: 162)
956- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Bekir, Ömer ve onlardan daha hayırlı olan Rasûlullah (s.a.v); İnşikâk ve Alak sûrelerinde secde ederlerdi. (Ebû Davud, Salat: 331; Darimi, Salat: 162)
957- Ebû
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v) ile birlikte İnşikâk sûresi ve Alak sûresinde secde
etmiştim. (Ebû Davud, Salat: 331; Darimi,
Salat: 162)
52- EBÛ HÜREYRE İNŞİKÂK SÛRESİNDE SECDE EDERDİ
958- Ebû Rafi
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Hureyre’nin
arkasında yatsı namazını kıldım,
İnşikâk sûresini okudu ve secde etti, namazı bitirince ben: “Ey
Ebû Hureyre! Biz bu secdeyi yapmazdık” dedim. Ebû Hüreyre dedi ki: “Ebû’l
Kasım, Rasûlullah (s.a.v) ve ben arkasında namaz kılarken secde
etti. Ebû’l Kasım’a kavuşuncaya kadar bu sûrede secde etmeye devam
edeceğim.” (Ebû Davud, Salat: 331; Darimi,
Salat: 162)
53- HER NAMAZDA MUTLAKA OKUMAK VARDIR
959- Ata
(r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Hüreyre (r.a)
şöyle demiştir: “Her namazda mutlaka kıraat vardır.
Rasûlullah (s.a.v)’in açıktan okuduğu namazları biz de
açıktan okuyarak kıldırdık gizli okuduğu namazlarda da
gizlice okuyarak size namaz kıldırdık.” (Ebû Davud, Salat: 331; Darimi, Salat: 162)
960- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Her namazda okumak vardır; Rasûlullah (s.a.v)’in açıktan okuduklarında biz de açıktan okuduk gizli okuduklarında ise; biz de gizli olarak okuyup namaz kıldırdık. (Müslim, Salat: 11; Buhârî, Sıfatüs Salat: 23)
961- Bera (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in arkasında öğle namazı kılardık; Lokmân ve Zâriyât sûrelerinden ayetler okuduğunu duyardık.” (Müslim, Salat: 11; Buhârî, Sıfatü’s Salat: 23)
962- Ebû
Bekir b. Nadr (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Biz
Taff’da Enes’in yanındaydık. Enes oradakilere; Öğle
namazı kıldırdı, namazını bitirince
şöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte öğle
namazını kılmıştım. Bize ilk iki rekatta A’lâ ve
Ğâşiye sûrelerini okumuştu. (Sadece
Nesâi rivâyet etmiştir.)
55- ÖĞLE NAMAZININ İLK REKATINDA KIYÂMI UZATMAK
963- Ebû Said el Hudri (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Öğle namazına başlanırdı. Bir kimse Baki’ye kadar gider tuvalet ihtiyacını giderir abdest alır tekrar gelir; Rasûlullah (s.a.v), daha ilk rekatta olurdu ve rekatı uzatırdı.” (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 7; Müslim, Salat: 34)
964- Abdullah
b. Ebî Katade babasından naklediyor: “Rasûlullah (s.a.v) bize
öğle namazını kıldırır ilk iki
rekatında okuduğu ayetleri bazen duyardık. Öğle
namazında ve sabah namazında ilk rekatları uzatırdı.” (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 7; Müslim,
Salat: 34)
56- ÖĞLE NAMAZINDA İMAMIN OKUDUKLARINI DUYURMASI
965- Abdullah b. ebî Katade (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Babam şöyle anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v), öğle ve ikindi namazlarından ilk iki rekatında Fatiha ile birlikte iki sûre okurdu ve okuduğu ayetleri bize işittirirdi ve ilk rekatı da uzatırdı. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 8; Müslim, Salat: 34)
57- ÖĞLE NAMAZININ İKİNCİ REKATINDA KIYAMI KISALTMAK
966- Abdullah
b. ebi Katade babasından naklederek şöyle diyor: Rasûlullah
(s.a.v), öğle namazının ilk iki rekatında okur ve
bazen okuduğunu bize duyururdu, ilk rekatı uzatır ikinci
rekatı kısa tutardı. Sabah namazında da ilk rekatı uzatır
ikinci rekatı biraz kısa tutardı. İkindi
namazının ilk iki rekatında okuduklarını duyardık
yine ilk rekatı uzatır ve ikinci rekatı kısa tutardı. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 34; Müslim,
Salat: 34)
58- ÖĞLE NAMAZININ İLK İKİ REKATINDA KIRAAT
967- Abdullah
b. ebi Katade (r.a), babasından rivâyete göre, şöyle
demiştir: “Rasûlullah (s.a.v), öğle ve ikindi
namazlarının ilk iki rekatlarında Fatiha sûresi ve iki sûre
okurdu son iki rekatta ise Fatiha sûresini okur ve okuduğunu bize
işittirirdi. İlk rekatı öğle namazında
uzatırdı.” (İbn Mâce,
İkametü’s Salat: 7; Müslim, Salat: 34)
59- İKİNDİ NAMAZININ İLK İKİ REKATINDA KIRAAT
968- Ebû
Katade (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v), öğle ve ikindi namazının ilk iki rekatlarında
Fatiha ve ikişer sûre okur bazen okuduğunu bize işittirirdi.
Öğle namazında ilk rekatı uzun tutar ikinci rekatı
kısaltırdı sabah namazında da aynen (böyle)
yapardı. (İbn Mâce, İkametü’s
Salat: 34; Müslim, Salat: 34)
969- Câbir b. Semure (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), öğle ve ikindi namazlarında Bürûc, Tarık ve benzeri sûrelerden okurdu. (Dârimi, Salat: 63; Tirmizî, Salat: 229)
970- Yine Câbir b. Semure (r.a)’den rivâyete göre, “Peygamber (s.a.v) öğle namazında Leyl sûresini ikindi namazında da benzeri sûrelerden okur sabah namazında ise biraz daha uzun sûreleri tercih ederdi.” (Ebû Davud, Salat: 131; Müslim, Salat: 35)
60- KIYAM VE KIRAATI UZATMAMAK
971- Zeyd b. Eslem (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes’in yanına varmıştık. “Namazı kıldınız mı?” diye sordu. “Evet” dedik. O zaman Ey Cariye abdest suyu getir. Çünkü ben sizin imamınız gibi namazı Rasûlullah (s.a.v)’in namazına benzeyen birinin arkasında namaz kılmadım dedi.
Zeyd diyor
ki: Ömer b. Abdullaziz’i (ki bizim imamımızdır) rükû’ ve
secdeleri tam yapar kıyam ve kuudu fazla uzatmaz hafif yapardı. (Müslim, Salat: 28; Müsned: 12200)
972- Ebû
Hüreyre (r.a) den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Falan
kimse gibi namazı Rasûlullah (s.a.v)’in namazına benzeyen birinin
arkasında namaz kılmadım.” Ravi
61- AKŞAM NAMAZINDA OKUNABİLEN SÛRELER
973- Ebû
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Falan
kimse gibi namazı, Rasûlullah (s.a.v)’in namazına benzeyen başka
bir adamın arkasında namaz kılmadım. Ebû Hureyre’nin
söylediği kimsenin arkasında namaz kıldık,
öğle namazının ilk iki rekatını uzatıyor,
diğer iki rekatı kısa kıldırıyordu. İkindi
namazını ise kısa kıldırıyordu. Akşam
namazında mufassal sûrelerin kısalarından okuyordu. Yatsı
namazında ise Duhâ ve benzeri sûrelerden okuyor, sabah namazında ise
iki uzun sûre okuyordu. (İbn Mâce,
İkametü’s Salat: 7)
62- AKŞAM NAMAZINDA OKUNAN SÛRELER
974- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ensar’dan bir adam yanında su taşıdığı iki devesiyle Muaz’ın yanına gitmişti. O esnada Muaz akşam namazını kıldırıyordu. Muaz, Bakara sûresini okumaya başlayınca adam kendi başına namazını kıldı ve gitti. “Rasûlullah (s.a.v) bunu duyunca: “Ey Muaz fitne mi çıkarıyorsun? Ey Muaz fitne mi çıkarıyorsun?” buyurdu ve: “A’lâ sûresini Duhâ sûresini ve benzeri sûrelerden okusan olmaz mı?” dedi. (Müslim, Salat: 36; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 10)
63- AKŞAM NAMAZINDA MÜRSELAT SÛRESİNİ OKUMAK
975-
Ümmül Fadl binti Haris (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle
demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize evinde akşam namazını
kıldırmıştı ve Mürselât sûresini okumuştu. Bundan
sonra vefat edinceye kadar cemaate namaz kıldırmadı. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 9; Dârimi,
Salat: 64)
976- İbn Abbas annesinden naklederek şöyle diyor: İbn Abbas’ın annesi, Rasûlullah (s.a.v)’in akşam namazında; Mürselat sûresini okuduğunu duymuştur. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 9; Dârimi, Salat: 64)
64- AKŞAM NAMAZINDA TUR SÛRESİNİ OKUMAK
977- Cübeyr
b. Mut’ım (r.a) babasından naklederek şöyle diyor:
Rasûlullah (s.a.v)’in akşam namazında Tûr sûresini okuduğunu
duydum. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 9;
Dârimi, Salat: 64)
65- AKŞAM NAMAZINDA HÂMÎM (DUHÂN) SÛRESİNİ OKUMAK
978- Abdullah
b. Utbe b. Mes’ud (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) akşam namazında;
Hâmîm (Duhân) sûresini okumuştu. (Sadece
Nesâi rivâyet etmiştir.)
66- AKŞAM NAMAZINDA ELİF
979- Zeyd b.
Sabit (r.a)’ten rivâyete göre, Bizzat kendisi Mervan’a şöyle
demiştir: “Ey Ebû Abdülmelik! Akşam namazında İhlâs ve
Kevser sûrelerini okuyor musun?” Mervan: “Evet” dedi. Zeyd b. Sabit: “Allah’a
yemin ederim ki, Rasûlullah (s.a.v)’in akşam namazında iki uzun
sûreden biri olan Elif lâm mîm sâd sûresini okuduğunu bilirim.” (Buhârî, Sıfatı’s Salat: 17; Müslim, Salat:
34)
980- Mervan b. Hakem (r.a)’in bize haber verdiğine göre, Zeyd b. Sâbit şöyle demiştir: Akşam namazında hep kısa sûreler okuduğunu görüyorum. Ben, Rasûlullah (s.a.v)’in iki uzun sûreden birini okuduğunu bilirim dedi. Bende: “Ey Ebu Abdullah! İki uzun sûreden biri hangisidir?” dedim. “A’râf sûresidir” dedi. (Ebû Davud, Salat: 132; Buhârî, Sıfatı’s Salat: 17)
981-
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) bir defa
akşam namazında A’râf sûresini iki rekata bölüştürerek
okumuştu. (Sadece Nesâi rivâyet
etmiştir.)
67- AKŞAM NAMAZININ SÜNNETİNDE NE OKUNUR?
982- İbn
Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v)’in akşamdan sonraki iki rekat sünnette ve sabah
namazından önceki sünnette Kâfirûn ve İhlâs sûrelerini
okuduğunu yirmi defa bu kulaklarımla duydum.” (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 9; Ebû Davud, Salat: 133)
68- İHLÂS SÛRESİNİ NAMAZDA OKUMANIN DEĞER VE KIYMETİ
983-
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), bir kimseyi bir
müfrezenin başında komutan olarak göndermişti. O kimse her
namazı kıldırdığında her okuyuşunun sonunda
İhlâs sûresini de okuyordu. Müfreze geri dününce bu durumu Rasûlullah
(s.a.v)’e aktardılar. Rasûlullah (s.a.v): “Ona sorun
bakalım niçin böyle yapıyormuş?” buyurdu. O adama
sordular, o da şöyle dedi: “O sûre Rahman olan Allah’ın
sıfatlarını içerir. Bu yüzden onu her rekatta okumayı
seviyorum” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Ona,
Allah’ın kendisini sevdiğini haber verin” buyurdu. (Tirmizî, Fedailül Kur’an: 12; Dârimi, Rikak: 42)
984- Zeyd b. Hattab (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Hureyre’den işittim şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte bir yolculuktan dönüyordum. O esnada bir kimsenin İhlâs sûresini okuduğunu duydu ve Rasûlullah (s.a.v): “Vacip oldu” buyurdu. “Ne vacip oldu” diye sordum. “Cennet” dedi. (Tirmizî, Fedailül Kur’an: 11)
985- Ebû Said el Hudrî (r.a)’den rivâyete
göre, şöyle demiştir: “Bir kimse, bir
başkasının bütün gece İhlâs sûresini tekrar tekrar
okuduğunu duyar, sabah olunca durumu Rasûlullah (s.a.v)’e aktarır. Bunun
üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurur: “Canım
kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki o sûre Kur’an’ın üçte biri
gibidir.” (Buhârî,
Fedailül Kur’an: 13; Ebû Davud, Salat: 353)
986- Ebû
Eyyub (r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “İhlâs
sûresi Kur’an’ın üçte birisi gibidir.” Ebû Abdurrahman: Bu hadisin
senedinden daha uzun senedli bir hadis bilmiyorum. (Tirmizî,
Fedailül Kur’an: 11; Dârimi, Fedilül: Kur’an: 24)
69- YATSI NAMASINDA HANGİ SÛRELER YETERLİDİR?
987- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Muaz gelip
yatsı namazını kıldırdı ve namazı çok
uzattı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Ey Muaz!
Fitne mi çıkarmak istersin? Ey Muaz! Fitne mi çıkarmak istersin?
A’lâ,
Duha ve İnfitar sûreleri yeterli değil mi?” buyurdu. (Müslim, Salat: 36; İbn Mâce, İkametü’s
Salat: 10)
70- YATSI NAMAZINDA DUHÂ SÛRESİ YETERLİDİR
988- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Muaz, kavmine yatsı namazını kıldırırdı ve namazı çok uzattı. Bunun üzerine içimizden biri cemaatten ayrılıp (namazını tek başına kıldı) bu durum Muaz’a haber verilince, o adam münafık olmuştur dedi. O adam Muaz’ın söylediğini duyunca Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna geldi Muaz’ın söylediğini aktardı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v), Muaz’a: “Fitne çıkarmak mı istiyorsun ey Muaz, cemaate imam olduğunda Duhâ, Leyl, A’lâ sûrelerini oku” buyurdu. (Müslim, Salat: 36; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 10)
989- Abdullah
b. Büreyde (r.a), babasından naklederek; Rasûlullah (s.a.v)’in yatsı
namazında Duhâ ve benzeri sûreleri okuduğunu bize haber
vermiştir. (Tirmizî, Salat: 230; Müsned:
21930)
71- YATSI NAMAZINDA TÎN SÛRESİNİ OKUMAK
990- Bera b. Âzib (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte yatsı namazını kılmıştım o namazda Tîn sûresini okumuştu. (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 20; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 10)
72- RASÛLULLAH (S.A.V), YOLCULUKTA YATSI NAMAZININ İLK REKATINDA NE OKUMUŞTU?
991- Bera b. Âzib (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) bir yolculukta yatsı namazının ilk rekatında Tîn sûresini okumuştu.” (Buhârî, Sıfatı’s Salat: 20; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 10)
73- DÖRT REKATLI NAMAZLARIN İLK İKİSİ BİRAZ UZATILIR
992- Câbir b.
Semure (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: H
993- Câbir b. Semure (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Küfelilerden bir gurup Sa’d hakkında Ömer’e şikayette bulundular ve; Namazı bile doğru dürüst kıldırmıyor dediler. Sa’d ise: “Ben onlara Rasûlullah (s.a.v)’in kıldırdığı gibi namaz kıldırıyorum ve namazdan hiçbir şeyi eksik etmiyorum, ilk iki rekatlarda kıyamı uzatıyor son iki rekatta ise kısa kesiyorum” dedi. Bunun üzerine Ömer: “Bu senin kanaatindir” dedi. (Buhârî, Sıfatı’s Salat: 30; Müslim, Salat: 34)
74- BİR REKATTE İKİ SÛRE OKUNUR MU?
994- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Birbirine benzer öyle sûreler bilirim ki Rasûlullah (s.a.v), on rekatta yirmi sûreyi okurdu. Daha sonra Abdullah, Alkame’nin elinden tutup içeri girdi. Sonra Alkame içeriden çıkıp yanımıza gelince ona sorduk, o da o sûrelerin isimlerini haber verdi. (Ebû Davud, Salat: 134; Müslim, Salatü’l: Müsafirin: 49)
995- Amr b.
Mürre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Vail’den
işittim şöyle diyordu: Abdullah’ın yanında bir adam
anlattı: Bir rekatta bir mufassal sûre okumuştum ta Abdullah:
Şiiri nasıl hızlıca okuyorsan sûreleri de öylece oku.
Zira uzunlukta birbirine benzeyen öyle sûreler bilirim ki; Rasûlullah
(s.a.v) onların arasını açmazdı dedi ve Mufassallardan her
rekatta ikişer tane okunan yirmi sûreyi söyledi. (Buhârî, Sıfatı’s Salat: 26; Müslim, Salatül
Müsafirin: 49)
996- Abdullah (r.a)’dan rivâyete göre; onun yanına bir adam gelerek şöyle dedi: “Bu gece bir rekatta mufassal bir sûre okudum.” Bunun üzerine Abdullah: “Şiir okur gibi daha hızlıca oku. Çünkü; Rasûlullah (s.a.v), Mufassallardan Hamim ile başlayan ve birbirine benzeyen yirmi sûre okurdu.” (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 26; Müslim, Salatül Müsafirin: 49)
75- SÛRENİN TAMAMINI DEĞİL BİR KISMINI OKUMAK
997- Abdullah b. Saib (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Mekke fethi günü Rasûlullah (s.a.v) ile beraberdim. Rasûlullah (s.a.v), Kâbe’nin önüne namaza durdu, ayakkabılarını çıkararak sol tarafına koydu. Mü’minun sûresinden okumaya başladı. Musa ve İsa’nın zikredildiği ayetlere gelince kendisini hıçkırık tuttu ve rükû’a vardı. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 205; Müsned: 14845)
76- AZÂB ÂYETİ GELİNCE ALLAH’A SIĞINMAK MI GEREKİR?
998- Huzeyfe
(r.a)’den rivâyete göre, kendisi bir gece Rasûlullah (s.a.v)’in
yanında namaz kıldı. Rasûlullah (s.a.v) azâb âyeti gelince;
duraklayıp Allah’a sığınır, Rahmet ayeti gelince de
yine duraklar ve dua ederdi. Rükû’da, sübhane Rabbiyel azım secdelerde ise
sübhane Rabbiyel a’la derdi. (İbn Mâce,
İkametü’s Salat: 179; Ebû Davud, Salat: 151)
77- RAHMET ÂYETİ GEÇİNCE ALLAH’TAN İSTEMEK
999- Huzeyfe
(r.a)’den rivâyete göre, “Peygamber (s.a.v), bir rekatte Bakara,
Âl-i İmran ve Nisâ sûrelerini okudu. Rahmet ayetini okuyunca,
Allah’tan rahmet diliyor azâb ayeti gelince de Allah’a
sığınıyordu.” (Ebû Davud,
Salat: 131; Müslim, Salatül Müsafirin: 27)
78- TÜM NAMAZDA TEK AYET TEKRARLANIR MI?
1000- Cesre binti Decace (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Zer’den şöyle söylediğini işittim: Rasûlullah (s.a.v), bir gece namaza kalktı sabah oluncaya kadar tüm namazında bir ayeti tekrarladı durdu. O ayet Mâide 118. ayeti idi. “Eğer sen onlara azâb edersen onlar senin kullarındır şayet onları affedersen sen güçlülerin en güçlüsüsün ve yaptığın her şeyi yerli yerince yapansın.” (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 179)
79- …NAMAZDA SESİNİ PEK YÜKSELTME SESİNİ PEK DE KISMA (İSRA 110) AYETİNİN TEFSİRİ
1001-
İbn Abbas (r.a), Allah’ın bu sözü hakkında şöyle
demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’e bu ayet nazil olduğu zamanda
Rasûlullah (s.a.v), Mekke’de davetini gizli yürütüyordu. Fakat ashabına
namaz kıldırdığında Kur’an okurken sesini
yükseltiyordu. (İbn Menî, Kur’an’ı sesli okuyordu diyor)
Müşrikler Rasûlullah (s.a.v)’in sesini duyunca Kur’an’a, Kur’an’ı
indirene, ve o Kur’an’la gönderilen Peygambere küfrediyorlardı. Bunun
üzerine Allah; Peygamberine: “Namazı
da sesini fazla yükseltme, yani yüksek sesle okuma, müşrikler duyarlar da
Kur’ana küfrederler. Kur’an okuyuşunu ashabından da gizleme onlar da
duyamazlar bunun ikisi arası bir yol tut” buyurdu. (Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 18)
1002-
İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v), Kur’an okurken sesini yükseltiyordu. Müşrikler de bunu
işitince Kur’an’a ve Peygamber (s.a.v)’e küfrediyorlardı. Bu sebeple
Rasûlullah (s.a.v) Kur’an okurken sesini kısıyordu bu yüzden de
ashabı duyamıyordu. Bundan dolayı Allah, İsra sûresi 110.
ayetini indirdi. (Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 18;
Buhârî, Tefsir: 194)
80- KUR’AN OKURKEN SESİ YÜKSELTMEK
1003- Ümmü Hani (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben evimde olduğum halde Rasûlullah (s.a.v)’in Kur’an okuyuşunu işitebiliyordum. (Buhârî, Tefsir: 194; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 179)
81- KUR’AN OKUMADA SESİ UZATMAK
1004- Katade
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes’e Rasûlullah
(s.a.v)’in Kur’an’ı nasıl okuduğunu sordum şöyle dedi:
“Sesini uzatarak okurdu.” (İbn Mâce,
İkametü’s Salat: 179; Buhârî, Fedailül Kur’an: 29)
82- KUR’AN’I SESLERİNİZLE GÜZELLEŞTİRİNİZ
1005- Bera
(r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)
şöyle buyurdu: “Kur’an’ı
seslerinizle güzelleştiriniz.” (İbn
Mâce, İkametü’s Salat: 176; Dârimi, Fedail-ül Kur’an: 34)
1006- Bera b.
Âzib (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kur’an’ı
seslerinizle güzelleştiriniz.” İbn Avsece diyor ki: Bu;
“seslerinizle güzelleştirin” hadisini ben unutmuştum Dahhak b.
Muzahim bana hatırlattı. (Dârimi,
Fedailül Kur’an: 34; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 176)
1007- Ebû
Hüreyre (r.a), Rasûlullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu
işitmiştir: “Allah
güzel sesli bir peygambere Kur’an’ı açıkça okuduğuna
karşılık verdiği sevabı veya izni hiçbir şeyde
vermemiştir.” (Müslim, Salatül:
Müsafirin: 34)
1008- Ebû
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle
buyurdu: “Allah, Kur’an’ı
güzelce okuyan bir peygambere verdiği sevap veya izin kadar hiçbir kimseye
iyilikte bulunmamıştır.” (Müslim,
Salatül Müsafirin: 34; Ebû Davud, Salat: 355)
1009- Ebû
Hüreyre (r.a)’den aktarıldığına göre, Rasûlullah
(s.a.v); Ebû Musa’nın Kur’an okuyuşunu dinledi ve şöyle
buyurdu: “ Ey Ebû
Musa! Sana; Davud peygambere verilen nağmelerden bir nağme, güzel ses
verilmiştir.” (İbn Mâce,
İkametü’s Salat: 176; Müsned: 9430)
1010-
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v), Ebû Musa’nın okuyuşunu duyunca; “Şüphesiz
Davud peygambere verilen güzel sesten sana da verilmiştir” buyurdu.
(İbn Mâce, İkametü’s Salat: 176;
Dârimi, Fedailül Kur’an: 34)
1011-
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Ebû
Musa’nın okuyuşunu duyunca; “Şüphesiz
Davud peygambere verilen güzel sesten sana da verilmiştir” buyurdu.
(İbn Mâce, İkametü’s Salat: 176;
Dârimi, Fedailül Kur’an: 34)
1012- Ya’la
b. Memlek (r.a)’ten rivâyete göre, Ya’la, Ümmü Seleme’ye Rasûlullah
(s.a.v)’in namazından ve Kur’an okuyuşundan sormuştu da o da
şöyle demişti: “Sizin kıldığınız
namazla O’nunki arasında öyle fark var ki…” Sonra Rasûlullah
(s.a.v)’in okuyuşunun açık açık ve harf harf olduğunu
anlattı. (Tirmizî, Fedailül Kur’an: 19; Ebû
Davud, Salat: 355)
83- RASÛLULLAH (S.A.V)’İN NAMAZI NASILDI?
1013- Ebû
Seleme b. Abdurrahman (r.a)’dan rivâyete göre, Mervan, Ebû Hureyre’yi
Medine’de kendi yerine vekil bırakmıştı. Ebû Hüreyre farz
namazı kıldırırken tekbir alarak namaza başlar sonra
rükû’a giderken yine tekbir alır rükû’dan başını
kaldırırken “Semiallahü
limen hamideh Rabbena lekel hamd” derdi sonra tekbir alarak secdeye
gider sonra iki secdeyi de tekbir alarak yapar, (teşehhüde) oturduktan
sonra kalkarken yine tekbir alırdı. Namazını bitirinceye
kadar hep böyle yapardı. Namazını bitirip selâm verince
cemaate dönerek şöyle derdi: “Canım Kudret elinde olan
Allah’a yemin ederim ki aranızda namazı Rasûlullah (s.a.v)’e en çok
benzeyeniniz benim.” (Tirmizî, Salat: 227;
Dârimi, Salat: 92)
84- RÜKÛ’A GİDERKEN ELLERİ KULAK MEMESİNE KADAR KALDIRMAK
1014- M
85- RÜKÛ’A GİDERKEN ELLERİ OMUZ HİZASINA KADAR KALDIRMAK
1015- Sâlim
(r.a), babasından naklederek şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v)’i
gördüm, namaza başlarken, rükû’ ederken, rükû’dan
başını kaldırırken, ellerini omuzları
hizasına kaldırırdı. (Ebû
Davud, Salat: 116; Dârimi, Salat: 71)
86- TEKBİRLER ANINDA ELLER KALDIRILMASA DA OLUR MU?
1016- Abdullah (r.a)’tan
rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Size
Rasûlullah (s.a.v)’in nasıl namaz kıldığını haber
vereyim mi?” dedi ve kalktı sadece namaza başlarken ellerini
kaldırdı ve bir daha kaldırmaksızın (tekbirleri
aldı). (Tirmizî, Salat: 191; Ebû Davud,
Salat: 119)
87- RÜKÛ’DAN KALKARKEN VE İKİ SECDE ARASINDA DOĞRULMAK
1017- Ebû
Mes’ud (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: Rükû’ ve secdeler arasında
doğrulmayan, dimdik durmayan kimsenin namazı tamam olmaz. (Ebû Davud, Salat: 148; Tirmizî,
Salat: 196)
88- RÜKÛ’ VE SECDELER NASIL YAPILMALI?
1018- Enes
(r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Rükû’ ve
secdeleri (benden gördüğünüz gibi) düzgünce
yapınız, secde esnasında kollarınızı köpek
gibi yere yaymayınız.” (Tirmizî,
Salat: 207; Müslim, Salat: 46)