Ramazan Ayını Tesbit, Tutulacak
Oruç, Niyet Ve İmsak
Sahur, İftar Ve Visal (İftar
Etmeden Aralıksız Oruç)
Orucun Müstehab Yahut Mekruh Ya
Da Haram Olduğu Günler
Yolcunun Ve Diğerlerinin Oruç
Tutmaması, Kaza Ve Keffâret
İtikaf, Kadir Gecesi Ve Diğer
Meseleler
2868- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Âdemoğlunun her
amelinin sevabı on mislinden yediyüze kadar katlanır. Allah buyurdu ki:
"Ancak oruç müstesna. Çünkü o benim içindir; onun mükâfatını ancak ben
vereceğim. Çünkü o, şehvetini ve yemesini sırf benim için terk ediyor.
Oruçlunun iki sevinci vardır: Birinci sevinç, iftar ettiği zaman, ikinci
sevinç de Rabbine kavuştuğu zamandır. Oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk
kokusundan daha hoştur." [Altı hadis imamı.][1]
2869- Ebû
Ubeyde radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem
buyurdu:) "Oruç,
oruçluya yakışmayan şeylerle zedelenmedikçe (tutan için) bir kalkandır."
[Nesâî][2]
2870- Mu'cemu'l-Evsat'ta
şu ek vardır: Denildi ki: "Onu ne ile zedeler?" "Yalan ve
gıybetle" buyurdu.[3]
2871- Ebû
Ümâme radiyallahu anh'dan: Dedim ki:
"Ey Allah'ın
Resulü! Bana Allah'ın beni yararlandıracak olduğu bir şeyi emret!" şöyle
buyurdu:
"Oruç tutmalısın,
çünkü oruç gibisi (bir ibadet) yoktur."[4]
2872- Ukbe
bin Âmir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim Allah
yolunda bir gün oruç tutarsa Allah onu cehennemden yüz yıllık mesafe
uzaklaştırır." [Bu iki hadis Nesâî'ye aittir.)[5]
2873- Utbe
bin Abdillah es-Sülemî radiyallahu
anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim Allah
yolunda farz orucu olarak bir gün oruç tutarsa Allah, onu cehennemden, yerler
ve gökler arasındaki mesafe kadar uzaklaştırır. Kim de bir gün nafile olarak
oruç tutarsa, Allah ondan cehennemi gök arası kadar mesafe uzaklaştırır."
[Taberânî, Mu'cemu'I-Kebfr'de
leyyin bir isnadla.][6]
2874- Sehl
bin Sa'd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennette Reyyân
adında bir kapı vardır. Bu kapıdan oruçlular çağırılır. Kim oruçlulardan ise
oraya girer, giren ise asla susamaz." [Buhârî ve Müslim][7]
2875- Zeyd
bin Hâlid radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim bir oruçluya
iftar verirse, oruçlunun ecri gibi —oruçlunun sevabından hiçbir şey
eksilmeden—ecir alır." [Tirmizî][8]
2876- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Harp edin ki,
ganimet elde edesiniz; oruç tutunuz ki sıhhat bulaşınız, sefere çıkın ki zengin
olasınız!"
[Taberânî, Mu
'cemu'l-Evsat'ta.][9]
2877- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her kim inanarak
ve karşılığını sırf Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, onun geçmiş
günahları bağışlanır."
[Altı hadis imamı,][10]
2878- Ahmed
şunu da ekledi "Ertelediği günahları da."[11]
2879- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ramazan ayı
girdiği zaman Cennet kapılan açılır; cehennem kapıları kilitlenir; şeytanlar
zincire vurulur."
[Buhârî, Müslim,
Muvatta' ve Nesât][12]
2880- Tirmizî'de
yer alan bir rivayette: "Ramazanın ilk gecesi olduğu zaman, Cehennem
kapıları kapanır, onun hiçbir kapısı açılmaz. Cennet kapıları açılır, o
kapılardan hiçbiri kapanmaz. Münâdi şöyle seslenir:
Ey hayır isteyen gel,
koş! Ey şer isteyen, (Kötülüklere karşı) kendini tut!" O ayda Allah'ın
cehennemden azatlıları vardır. Bu, Ramazan bitinceye dek her gece vâki
olur."[13]
2881- Enes
radiyallahu anh'dan:
Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem'e sordular: "Ramazan'dan sonra hangi oruç üstündür?"
Cevap verdi:
"Ramazan'a tazim etmek için Şa'bân (ayında tutulan) oruç."
"Hangi sadaka
(zekât) efdaldir."
"Ramazan da
verilen sadaka (zekât) efdaldir" buyurdu. [Tirmizî][14]
2882- Ebû
Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ayların efendisi
Ramazan, saygı bakımından en üstün olan ay ise, Zi'l-Hicce'dir." [Bezzâr
leyyin bir isnadla.][15]
2883- Ebû
Ümâme radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her iftar zamanı
Allah'ın azatlıları vardır." [Ahmed ve Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de.][16]
2884- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennet seneden
seneye, Ramazan ayı için süslenir. Ve şöyle der:
«Allahım bizim için bu
ayda kullarından bizde kalacak insanlar kıl!» Huriler de şöyle dua ederler:
«Allahım! Kullarından bu ayda bize kocalar ihsan eyle!»
Kim bu ayda kendini
muhafaza edip de içki içmezse, iftira ve bühtanla bir mu mini rahatsız
etmezse, hata ve günahlardan da sakınırsa, Allah ona her gece, yüz tane huri
verir, ayrıca ona altın, gümüş, yakut ve zeberced-den bir köşk yapar. Bütün
dünya bir araya getirilip de o köşke konsa, bir keçi bağlanacak kadar yer
işgal ederdi.
Kim de Ramazan ayında
içki içer, bir mu mine iftira eder ya da bir günah ve hata işlerse, bir senelik
amelini Allah iptal eder.
Onun için Ramazan
ayına karşı dikkatli olun. Zira o, Allah'ın ayıdır. O ayda aşırı davranmamanız
gerekir. Tam on bir ay yiyorsunuz, içiyorsunuz her türlü nimet ve zevkten faydalanıyorsunuz,
bari Ramazan'da kendinize çekidüzen verip kendinize gelin. Nefsanî arzu ve
hevâyî temayüllerinizden uzak durun!"
[Taberânî,
Mu'cemu'l-Evsat'ta. İsnadında Ahmed bin Ebyad adlı bir râvi vardır.][17]
2885- İbn
Önler radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Mekke'deki
Ramazan, Mekke dışındaki bin Ramazan'dan daha faziletlidir."
[Bezzâr zayıf bir
senedle.][18]
2886- Bilâl
bin el-Hâris radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Medine'deki
Ramazan Medine'den başka ülkelerdeki bin Ramazandan daha hayırlıdır.
Medine'deki bir Cuma, Medine dışındaki bin Cuma'dan daha hayırlıdır."
[Taberânî
Mu'cemu't-Kebîr'de zayıf'bir senedle.][19]
2887- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her şeyin bir
zekâtı vardır, cesedin zekâtı ise oruçtur. Oruç sabrın yarısıdır."
[İbn Mâce zayıf bu
senedle.][20]
2888- Ümmü
Umâre bint Kâ'b el-Ensâ-riyye radiyallahu anhâ'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Oruçlunun
yanında oruç tutmayanlar yemek yediklerinde, melekler onun için (sabrına
karşılık) Allah'tan mağfiret dilerler."
[Tırmizî][21]
2889- Bureyde
radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Bilâl'e: "Ey
Bilâl, yemek (yiyelim)" buyurdu.
"Ben
oruçluyum" dedi.
"Biz rızıklanmızı
yiyoruz. Bilâl'in rızkının fazlası cennettedir. Ey Bilâl! Oruçlunun
kemiklerinin teşbih çektiğini, meleklerin de onun için, yanında yemek yendikçe
Allah'tan mağfiret dilediklerini biliyor musun?."[22]
2890- Sinan
bin Senne el-Eslemî radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve
sellem buyurdu:)
"Yemek yiyip
şükreden, oruç tutup sabreden gibi sevap alır." [İkisi de İbn Mâce'ye
aittir.)[23]
2891- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Hilâli görünceye
kadar oruç tutmayın, (bir sonraki) Hilâl'i görünceye kadar da orucu bozmayın.
Şayet hava kapalı olursa günleri hesaplayın." [Tirmizî hariç. Altı hadis
imamı][24]
2892- Diğer
rivayette:
"(Bulutlu olduğu
taktirde) o ayı, otuz gün olarak takdir edip hesaplayın."[25]
2893- Buhârî,
Müslim ve Nesâî, Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ayı gördüğünüz
zaman oruç tutun ve onu gördüğünüz zaman orucu bozun! Şayet hava bulutlu ve
kapalı ise otuz gün oruç tutun!"[26]
2894- Nesâî
ve Ebû Dâvud, Huzeyfe radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ayı görmedikçe
veya günlerin sayısını tamamlamadıkça ayı öne alıp oruca başlatmayın. Daha
sonra (bir sonraki) ay görünceye veya sayı tamamlayıncaya kadar oruç
tutun."[27]
2895- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: Bir Bedevî, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e
gelip: "Ben Hilâl'i gördüm" dedi.
"Allah'tan başka
hiçbir ilah olmadığına şehadet eder misin?" diye sordu. "Evet"
dedi.
"Muhammed'in
O'nun Resulü olduğuna şehadet eder misin?" diye sordu. "Evet"
dedi.
Ondan sonra Bilâl'e
hitaben: "Ey Bilâl! Halka ilan et de yarın oruç tutsunlar!"
[Sünen ashabı][28]
2896- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: "İnsanlar Ayı görmek için uğraştılar. Sonra
ben, Resûlullah'a «Ayı gördüm» diye haber verdim. Bunun üzerine O (sallallahu
aleyhi ve sellem), kendisi oruç tuttu ve insanlara da oruç tutmaları için emir
verdi." [Ebû Dâvud][29]
2897- Hüseyin
bin el-Hâris el-Cedelî radiyallahu anh, el-Hâris bin Hâtib radiyallahu
anh'dan, dedi ki:
Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem, Ayı görünce ibadet etmemizi (oruç tutmamızı) bize
söyledi (emretti). Şayet göremezsek iki âdil şahidin şehadet etmesiyle ibadet
etmemizi emretti. (Haris) şöyle dedi: "İçinizde Allah ve Resulünü benden
daha iyi bilen vardır."
İbn Ömer'i göstererek:
"İşte bu, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'den yana tanıklık
yapmaktadır." O da şöyle dedi: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve
sellem bize böyle emretmiştir." [Ebû Dâvud][30]
2898-
Abdurrahman bin Zeyd bin el-Hattâb'dan, o da Peygamber'e nisbet eden bir
sa-hâbiden: "(Ayı) gördüğünüzde oruç
tutun, (bir sonraki ay) gördüğünüzde oruç bozun. Orucunuzu aya (görmenize) göre
ayarlayın. Şayet hava kapalı ise, o zaman ayı otuza tamamlayın. İki şahit (Ayı
gördüklerine dâir) şahitlik yaparlarsa oruç tutun veya oruç açıp bayram
yapın!" [Nesâî][31]
2899- Semure
bin Cundeb radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"(Her zaman) iki
ay altmış geceye tamamlanmaz." [Bezzâr.]
(Bezzâr) Dedi ki:
"Bunun anlamı şudur: Bayram ayları olan Ramazan ve Zi'1-Hicce eksik
olmazlar. Yani elli sekiz gün olmazlar buyuruyor."[32]
2900- Taberânî,
Mu'cemu'l-Kebîr'de zayıf bir senedle: "İki ay altmışı tamamlamaz."[33]
2901- Ebû
Bekre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her mukaddes ay,
otuz gün ve otuz geceden eksik olmaz." [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'âe.][34]
2902- Süfyân
bin Atiyye bin Rabî'a es-Se-kafî radiyallahu anh'dan:
"Sakîf ten olan
delegemiz Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e gelerek Ramazan'in
yansında müslüman oldular. Onlara emretti, beraber oruç tuttular. Geldiler ve
onlara geçen günleri kaza etmelerini emretmedi." [Taberânî Mu
'cemu'I-Kebîr'de zayıfbir senedle.][35]
2903- Kureyb
radiyallahu anh'dan: Ümmü'1-Fadl beni bir işi için Muâviye'ye gönderdi. Şam'a
geldim. İşini hallettim, Ramazan gelip çattı. Hilâl'i Cuma gecesi gördüm.
Sonra ayın sonunda Medine'ye geldim. İbn Abbâs bana sordu: "Siz Hilâl'i ne
zaman gördünüz?"
"Cuma gecesi
gördük."
"Sen gördün
mü?"
"Evet. Ben de
gördüm. İnsanlar da gördü. İnsanlar da, Muâviye de oruçlarını tuttular."
"Biz onu
Cumartesi günü gördük. Hâlâ oruç tutuyoruz. Otuz günü tamamlayacağız yahut da
Ayı göreceğiz" deyince, kendisine şöyle dedim:
"Muâviye'nin
görmesi ve oruç tutmasıyla yetinemez misin?"
"Hayır; Allah
Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bize böyle emretti."
[Müslim ve Sünen
ashabı.][36]
2904- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"(Geçerli) oruç,
(hep birlikte) tuttuğunuz gündeki oruçtur. (Geçerli) iftar, (hep birlikte)
ettiğiniz gündekidir. (Geçerli) kurban, (hep birlikte) kestiğiniz
gündekidir."
[Ebû Dâvud ve
Tirmizî.]
(Tirmizî) Şöyle
yorumladı: "Yani oruca ve bayrama başlama cemaat ve halkın çoğunluğunun
katılımı ile yapılmalıdır."[37]
2905- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem) "Biz
okuma yazma ve hesap bilmeyen bir
milletiz. Ay şöyle ve
şöyledir" deyip (parmakları ile iki sefer kah yirmi dokuz, kah otuz
çet-tiğini ifade etti) üçüncüsünde ise başparmağını yumdu. "Ay şöyle ve
şöyledir." Yani otuz günde tamamlanır.
[Buhârî, Müslim, Ebû
Dâvud ve Nesât][38]
2906- İbn
Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Biz Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem
ile yirmi dokuz gün oruç tuttuk. Onunla tuttuğumuz oruç çoğu kez otuz
gündü." [Ebû Dâvud ve Tirmizî.][39]
2907- Hafsa
radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Fecirden önce
omca niyet etmeyen kimsenin orucu yoktur." [Sünen ashabı][40]
2908- Âişe
radiyallahu anhâ'dan:
Bir gün Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem yanıma girdi ve: "Yanınızda (yiyecek) bir şey
var mıdır?" diye sordu. Ben: "Hayır" deyince, "Öyleyse ben
oruç tutacağım" dedi. Sonra bize başka bir gün geldi. Ona: "Bize hays
(un ve yağla karışık hurma yemeği) hediye edildi" dedim.
"Bana onu
getirin, oruçlu sabahladım" dedi ve Sonra yedi. [Müslim ve Sünen ashabı.][41]
2909- Diğer
bir rivayet: Dedim ki: “ Ey Allah’ın Resulü! Oruçluyken yanıma girdin.Sonra
hays yedin.” “ Evet ey Aişe! Bu ramazan orucunun dışında ya da Ramazan orucunun
kazasının dışında nafile orucu tutan, malının bir kısmını sadaka için ayırıp da
sonra ondan istediğini verip istediğini de kendisine alıkoyan kimse gibidir”
buyurdu.[42]
2910- Ümmü
Hani radiyallhu anha’dan:
Allah Resülu sallalahu
aleyhi ve sellem’in yanında oturuyordum.Bir su getirdiler, içti.Sonra bana da
ikram etti; ben de içtim.Sonra dedim ki: “Bir günah işledim.Benim için
Allah’tna mağrifet dile!” “Nedir o?”
diye sordu:
“Orucumu bozdum.”
“Bu tuttuğun bir kaza
orucu muydu?”
“Hayır.”
“Öyleyse bu sana zarar
vermez” buyurdu.[43]
2911- Diğer
bir rivayette: “Nafile orucu tutan nefsinin mutemedi ya da kumandanıdır; ister
oruç tutar, isterse orucunu bozar.”
[Ebu Davud ve Tirmizi][44]
2912- Ebu
Hureyre radiyallahu anh’dan (Allah Resulü sallalahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
“Kim kusmaya yenik
düşerse, orucunu kaza etmesin; ama kim kasten kusarsa, orucunu kaza etsin.”
[Ebu Davud ve Tirmizi][45]
2913- Ebu
Said radiyallahu anh’dan:
(Allah Resulü
sallalahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
“Üç şey oruçlunun
orucunu bozmaz: Kan aldırmak, kusmak ve ihtilam olmak.” [Tirmizi][46]
2914- Ma’dan
bin Talha, Ebu’d-Derda radiyallahu anh’dan:
“Allah Resulü
sallalahu aleyhi ve sellem kustu ve bunun üzerine orucunu bozdu.” O da bunu
Sevban’a anlatınca “Ebu’d-Derda doğru
söyledi, ben ona abdest suyu döktüm”
dedi.
[Ebu Davud ve Tirmizi][47]
2915- İbn
Abbas radiyallahu anh’dan
“Allah Resulü sallahu
aleyhi ve sellem, hem ihramlı, hem de oruçlu iken kan aldırırdı.” [Buhari,
Müslim, Ebu Davud ve Tirmizi][48]
2916- İbn
Ebî Leyla radiyallahu anh'dan, o da bir sahâbîden:
Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem, ashabına acıyarak (oruçlu iken) kan aldırmayı ve iftarsız
peşpeşe oruç tutmayı yasakladı. Kendisine denildi ki: "Yâ Resûlallah, ama
sen iftar etmeden peşpeşe birkaç gün oruca devam ediyorsun." Şöyle
buyurdu: "Ben sahur vaktine kadar oruca devam ediyorum, ama Rabbim beni doyuruyor
ve suya kandırıyor."
[Ebû Dâvud][49]
2917- Râfi'
bin Hadîc radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Hacamat
ettirenin de, hacamat yapanın da orucu bozulur." [Tirmizî][50]
2918- Ebû
Dâvud, Sevbân ve Şeddâd bin Evs'ten bunun aynısını (Peygamber'e) nisbet ederek
rivayet etti.[51]
2919- Enes
radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
"Kan alanın da,
aldıranın da orucu bozulur" dedikten sonra kendisi bizzat kan aldırmıştır.
[Taberânî, Mıı'cemu'I-Evsat'tu leyyin bir senedle.][52]
2920- Abdurrahman
bin en-Nu'mân bin Ma'bed radiyallahu anh'dan, o da babasından, o da
dedesinden:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, uyku sırasında miskle kokulandırılmış sürme
çekmeyi emretti. Ancak «Oruçlu olan bundan sakınsın» buyurdu." [Ebû Dâvud][53]
2921- Enes
radiyallahu anh'dan:
"Bir adam
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelerek-. «Ey Allah'ın Resulü gözüm
ağnyor; (oruçlu iken) sürme çekebilir miyim?» diye sordu; «Evet»
buyurdu." [Tirmizî][54]
2922- İbn
Mes'ûd radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,
oruçlu günümde tertemiz
başı taranmış olmamı vasiyet etti ve buyurdu ki: "Oruçlu gününde yüzü
asık olma!" [Taberânî zayıf bir senedle.][55]
2923- Âişe
radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem
oruçlu iken hanımını
öper ve onu severdi. Ama o şehvetine hepinizden daha hâkimdi." [Ebû Dâvud
hariç, Altı hadis imamı.][56]
2924- Diğer
rivayette:
"İkimiz de oruçlu
iken beni öperdi."[57]
2925- Diğer
rivayet: "(Âişe'nin) dilini emerdi."[58]
2926- Ömer radiyallahu
anh' dan:
Oruçlu iken neşelenip
(hanımımı) öptüm ve dedim ki:
"Ey Allah'ın
Resulü! Bugün ben büyük bir iş yaptım."
"Oruçlu iken
ağzını su ile çalkalasan bir şey olur mu?" diye sordu.
"Bunda bir
sakınca olmaz. "
"Öyleyse bunda da
bir sakınca yoktur" buyurdu.[59]
2927- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e
bir adam oruçlu iken hanımı ile sevişmesinin hükmünü sordu; ona müsaade etti.
Derken başka birisi geldi ve aynı soruyu sordu, fakat ona bunu yasakladı. Bir
de baktık ki, müsaade ettiği kişi yaşlı, yasakladığı kişi ise delikanlı genç
değil mi!" [İkisi de Ebû Davud'a aittir.][60]
2928- Nâfi'
radiyallahu anh'dan:
"İbn Ömer,
oruçluyu öpmek ve onunla sevişmekten menederdi." [Mâlik][61]
2929- Aişe
ve Ümmü Seleme radiyallahu anhumâ'dan:
Ebû Bekr bin
Abdirrahman dedi ki: "Ebû Hureyre'yi vaaz ederken dinledim ve şöyle
dediğini duydum: "Kişi cünüp olduğu halde sabahlarsa o gün oruç
tutmasın." Bunu babam (Abdurrahman b. el-Hâris')e anlattım; kabul etmedi.
Bunun üzerine babam kalktı gitti, ben de onunla beraber gittim. Nihayet Âişe ve
Ümmü SeJejne'nin yanlarına girdik. Her ikisine de aynı meseleyi sordu; şöyle
dediler:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem ihtilam dışında bir sebeple cünüp olurdu da sonra
orucunu tutardı."
Sonra yürüdük gittik,
Mervân'm yanına girdik. Abdurrahman bunu ona da anlattı. Mervân dedi ki:
"Ben sana hiç beklemeden doğruca Ebû Hureyre'ye gitmeni ve söylediklerini
kendisine iade etmeni emrediyorum." Bunun üzerine Ebû Hureyre'ye geldik ve
(babam) Abdurrahman olanları ona anlattı. Ebû Hureyre şöyle dedi: "O
ikisi mi sana bunu söyledi?" "Evet" cevabım verdi.
"Onlar bunu daha
iyi bilirler" dedi. Sonra Ebû Hureyre bu hususta söylediklerini Fadl bin
Abbâs'tan duyduğunu söyledi ve: "Ben bunu el-Fadl'dan duydum; Peygamber
MMlahtt a\ey\u ve
se\Wden duymadım^ demeye başladı.
Sonra Ebû Hureyre bu
hususta söylemekte olduğu sözlerden geri döndü. [Altı hadis imamı.][62]
2930- Diğer
bir rivayet: O ikisi dediler ki: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve
sellem, ihtilam olmadan cima etmek suretiyle sabahladığı zaman, oruç
tutardı."[63]
2931- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim oruçlu iken
unutup yer, içerse orucunu tamamlasın. Çünkü Allah ona yedirmiş ve
içirmiştir." [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][64]
2932- Ebû
Saîd radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e
unutarak yiyen veya
içen oruçlunun hükmünü sordular. Ona orucunu kaza etmesini emretmedi ve şöyle
buyurdu: "Bu, ancak Allah'ın ona yedirdiği bir yemektir."
[Taberânî,
Mıı'cemu'l-Evsat'ta zayıf bir senedle.][65]
2933- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim Ramazan'da
unutarak yer ya da içerse, ona ne kaza lazım gelir ve ne de keffâ-ret." [Taberânî,
Mıı'cernu'l-Eysat'ta.][66]
2934- Ebû
Hureyre radiyallahu arih'âan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem
buyurdu:)
"Kim Ramazan
ayına erişip de üzerinde kaza etmedik başka bir Ramazan orucu olursa, ondan (o
Ramazan orucu) kabul olunmaz." fAhmed ve Taberânî, Mu'cemıı'l-Evsat'ta.)[67]
2935- Enes
radiyallahu anh'dan: Üzerimize dolu yağdı. Ben henüz çocuktum. (Babam) Ebû
Talha dedi ki: "Ey Enes, bize o doludan ver!" Verdim, oruçlu olduğu
halde yemeğe koyuldu. Bunun üzerine dedim ki: "Ey Ebû Talha, sen oruçlu
değil misin?" "Bu bir yemek değildir, su da değildir, gökten inen bir
berekettir. İçimizi onunla temizleriz" dedi. Hemen Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem'e gelip durumu bildirdim; bana "Amcandan al!"
buyurdu.
[Ebû Ya'lâ ve Bezzâr
leyyin bir isnadla.][68]
2936- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"(Oruçlu) Eğer
yalan sözü ve onunla ameli bırakmazsa, Allah'ın onu yemesini ve içmesini
bırakmasına ihtiyacı yoktur."
[Buhârî, Ebû Dâvud ve
Tirmizî.][69]
2937- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Nice oruçlu
kimseler vardır ki oruçtan nasibi, sadece açlık ve susuzluktur. Nice gece namaz
kılan vardır ki, hazzı sadece uykusuzluktur." [Taberânî,
Mu'cemu'l-Kebîr'de.][70]
2938- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kocası yanında olan kadın, onUn izni olmadan (nafile) oruç tutamaz."
[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][71]
2939- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Biriniz davet
edildiği zaman icabet etsin. Oruçlu değilse yesin, oruçlu ise dua etsin."
(Râvi) Hişâm dedi ki: "Hadisteki «felyusalli», («namaz kılsın» değil) «dua
etsin» demektir."
[Müslim, Ebû Dâvud ve
Tirmizî.][72]
2940- Âişe
radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim bir haneye
misafir olursa onların izni olmadan (nafile) orucu tutmasın."
[Tirmizî hadisin
miinker olduğunu söyledi.][73]
2941- Süleyman
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim helâlinden
oruçlu bir kimseyi yedi-rir, içirirse, melekler bütün Ramazan saatlerinde onun
için istiğfar ederler. Cibril ise Kadir gecesinde onun için Allah'tan mağfiret
diler." [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebît'de ve Bezzâr.][74]
2942- Bezzâr
şu ilaveyi yaptı: "Gözyaşları ve kalp yumuşaklığı ile
rızıklandırıhr."
Dedim ki:
"Oruçluya yedirecek bir şeyi soksa."
"Bir parça ekmek,
bir tadımlık süt, bir yudum su da mı bulamaz?"[75]
2943- Enes
radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sahura kalkın,
çünkü sahurda bereket vardır." [Buhârî, Müslim, Tirmizî ve Nesâî.][76]
2944- el-Mikdâm
bin Ma'dîkerb radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu
aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sahur yemeği
yemelisiniz. Çünkü o, mübarek bir yemektir." [Nesâî][77]
2945- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Mü'minin sahur
yemeği olarak hurma ne güzeldir!" [Ebû Dâvud][78]
2946- Zeyd
bin Sabit radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem ile sahur yemeği yedik, sonra namaza kalktık."
Enes dedi ki: "(Zeyd'e) dedim ki: «Namaz ile sahur arasında ne kadar zaman
geçti?»" Şöyle dedi: "Elli âyet miktarı." [Buhârî ve Müslim,
Tirmizî ve Nesâî.][79]
2947- Zir
bin Hubeyş radiyallahu anh'dan: Huzeyfe'ye dedik ki: "Allah Resulü sallallahu
aleyhi ve sellem ile hangi saatte sahura kalktınız?"
"Bayağı aydınlık
idi; ne var ki, henüz güneş doğmamıştı" dedi. [Nesâî][80]
2948- İbn
Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sizden birini,
Bilâl'in ezanı sahurundan alıkoymasın. Çünkü o, gece ezan okuyor, yahut
sesleniyor ki, teheccüd kılanınız namazını bıraksın, uyuyanlarınız uyansın;
söyle aydınlanması da şafak değildir." Râvilerin bazıları dediler ki:
"Avuçlarını bir araya getirip iki şe-hâdet parmağını uzatarak: «İşte böyle
(aydın-lanana kadar)» buyurdu."
Diğer rivayette:
"Yani fecir, genişliğine görünen aydınlıktır, uzunluğuna görünen aydınlık
değildir."
[Buhârî, Müslim, Ebû
Dâvud ve Nesâî.][81]
2949- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Şüphesiz Bilâl
ezanı gece okuyor. Bu nedenle âmâ olan İbn Ümmü Mektûm ezan oku-yuncaya kadar
yiyin, için!" Âmâ olan İbn Ümmü Mektûm o kadar (geç ezan okurdu ki)
kendisine "Sabahladın, sabahladın!" denirdi.
[Ebû Dâvud hariç, Altı
hadis imamı.][82]
2950- Ömer
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Gece gelip,
gündüz gittiği ve güneş battığı zaman, oruçlu iftar eder."
[Buhârî, Müslim, Ebû
Dâvud ve Tirmizî.][83]
2951- Abdullah
bin Ebî Evfâ radiyallahu anh'dan:
Biz Ramazan'da Allah
Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile bir seferde idik. Güneş batınca, şöyle
buyurdu: "Ey Fülan! Haydi in de bize çorba hazırla!" Dedi ki:
"Ey Allah'ın
Resulü, daha akşam olmadı." Yine şöyle buyurdu: "Haydi in de çorba
hazırla!" İndi, çorba hazırladı. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem
içti. Sonra eliyle işaret ederek: "Güneş buradan battığı zaman, gece
buradan geldiği zaman, oruçlu iftar edebilir." [Buharî, Müslim ve Ebû
Dâvud.][84]
2952- Mâlik
(b. Enes) radiyallahu anh'-dan:
"Osman
radiyallahu anh zamanında akşama doğru hilâl göründü, fakat Osman iyice akşam
oluncaya kadar iftar etmedi."[85]
2953- Sehl
bin Sa'd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İnsanlar iftarı
çabuk yaptıkça hayır üzerinde bulunurlar."
[Buhârî, Müslim,
Muratla' ve Tirmizî.][86]
2954- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İnsanlar iftar
etmekte acele ettikleri sürece din üstün olmaya devam eder. Çünkü ya-hudi ve
hıristiyanlar iftarı geç yaparlar."
[Ebû Dâvud][87]
2955- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah (Azze ve
Celle) buyurdu: «Kullarım içinde en çok sevdiğim, iftarı en çabuk
yapanlardır».'' [Tirmizl][88]
2956- Mâlik
bin Âmir Ebû Atiyye radiyallahu anh'dan:
Âişe'ye dedim ki:
"Bizde Resûlullah'ın ashabından iki adam var, birisi iftarda acele ediyor,
sahurda ağır davranıyor; ötekisi iftarı geç, sahuru ise erken yapıyor?"
Dedi ki: "Hangisi
iftarı erken yapıp, sahuru geç yapıyor?"
"Abdullah bin
Mes'ûd" dedim. Dedi ki: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de
böyle yapardı."[89]
2957- Diğer
rivayette: Birisi iftarı erken yapıyor, namazı da acele kılıyor. Diğeri iftarı
geç yapıyor, namazı da geç kılıyor."
[Müslim ve Sünen
ashabı.][90]
2958- Enes
radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim hurma
bulursa iftarını hurma ile açsın, kim bulamazsa orucunu su ile açsın. Çünkü
su temizdir." [Tirmizî][91]
2959- Ebû Davud'un
rivayeti: "Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem namaz kılmadan önce
birkaç yaş hurma ile; bulamazsa birkaç kuru hurma ile iftar ederdi. Kuru hurma
da olmadığı zaman birkaç avuç su ile oruç açardı."[92]
2960- Muâz
bin Zühre radiyallahu anh'dan:
Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem iftar ederken, şöyle derdi: "Allahümme leke
sumtü ve alâ nzkıke eftartü (-Allahım senin için oruç tuttum, senin rızkınla
orucumu açtım)."[93]
2961- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, iftar ettiği
zaman şöyle derdi: "Susuzluk gitti, damarlar serinlendi ve inşaallah
sevabı da kesinleşti." [Bu iki hadis Ebû Davud'a aittir.][94]
2962- Âmir
bin Rabî'a radiyallahu anh'dan:
"Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sel-lem'in oruçlu iken sayamayacağım kadar çok kez misvak
kullandığını gördüm."
[Ebû Dâvud ve Tirmizî.][95]
2963- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Oruçlu olan
kimse, sabah-akşam ağzını misvaklayabilir." [Buhârî bâb girişinde.][96]
2964- Habbâb
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Oruç tuttuğunuz
zaman sabahleyin misvaklanın, akşamleyin misvaklanmayın! Akşamleyin dudakları
kuru kalan hiçbir oruçlu yoktur ki Kıyamet gününde iki gözü arasında bir nur
olmasın."
[Taberânî
Mu'cemu'I-Kebîr'de leyyin bir isnadla.][97]
2965- İbn
Abese radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in
Ramazan'da ağzına dolu dolu su verdiğini, burnuna da dolu dolu su çektiğini
gördüm." [Ahmed.][98]
2966- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,
iftar etmeksizin
peşpeşe oruca devam etmekten menederdi. Dediler ki:
"Ama sen iftar
etmeden oruca devam ediyorsun?" Şöyle dedi: "Şüphesiz ben sizin gibi
değilim; ben yedirilip içiriliyorum."
[Buhârî, Müslim, Ebû
Dâvud ve Muvatta'.][99]
2967- Onun
(Mâlik'in), Buhârî ve Müslim'in, Ebû Hureyre'den şu ek ile benzeri rivayetleri
vardır: Onların visalden (yani iftar etmeden peşpeşe oruç tutmaktan) vazgeçmek
istemediklerini gördüğünde; bir gün, sonra bugün daha onlarla birlikte orucuna
iftarsız devam etti. Sonra hilâli gördüler. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
"Eğer hilâl görünmesey-di, size daha da artıracaktım (iftar etmemeyi
sürdürecektim)." Sanki bu sözüyle visalden vazgeçmek istemedikleri için
onları azarlamak istiyordu.[100]
2968- Buhârî
ve Ebû Dâvud, Ebû Saîd'den:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İftarsız orucu
sürdürmeyin! Herhangi biriniz iftarsız orucu sürdürmek istiyorsa bari sahur
vaktine kadar sürdürsün."
"Ama sen (daha
fazla) sürdürüyorsun?" dediler. Benzerini nakletti.[101]
2969- Ebû
Eyyûb el-Ensârî radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim Ramazan
orucunu tutup da Şevval ayından da ona Altı gün katarsa, tüm sene oruç tutmuş
gibi olur."
[Müslim, Tirmizî ve
Ebû Dâvud.][102]
2970- Dârimî,
Sevbân'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bir ay oruç
(onla çarpılınca) on ay eder; Altı gün de (onla çarpılınca) iki ay eder. Bunların
yekünü ise bir sene yapar."[103]
2971- Taberânî,
Mu'cemu'l-Evsat'Xz. Ebû Hureyre'den bunun benzerini rivayet etti; ancak Altı
günün "bir bir ardınca" olmasını kaydetti.[104]
2972- Hüneyde
bin Hâlid'den; o da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in eşlerinden bir
kadından, dedi ki:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, Zi'1-Hicce'den dokuz gün, aşure günü, her (Arabî)
aydan üç gün, aym ilk pazartesisiyle perşembesinde oruç tutardı."
[Ebû Dâvud ve
"Ayın ilk Pazartesisiyle iki Perşembesinde oruç tutardı" ibaresiyle
Nesât][105]
2973- Âişe
radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in hiç
(Zi'1-Hicce'nin) on gününde oruç tuttuğunu görmedim." [Ebû Dâvud ve
Tirmizî.][106]
2974- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kendisini verip
ibadet etmek için Allah'ın en çok sevdiği gün Zi' l-Hicce' nin on günüdür.
Çünkü onun her gününün orucu bir seneye, her gecesinin kıyamı da Kadir gecesinin
ihyâsına denktir." [Tirmizî][107]
2975- Tirmizî,
Buhârî ve Ebû Dâvud, İbn Abbâs'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İçinde salih
amelin bulunduğu günlerin, Allah katında en sevimli ve makbul olanı
Zi'l-Hicce'nin on günüdür."
Dediler ki:
"Cihad da mı bu kadar kıymetli değildir?"
"Cihad da bu
denli değerli değildir. Ancak kişi malı ile çıkar canı ile savaşıp da geri
dönmeden şehit düşerse başka" buyurdu.[108]
2976- Ebû
Katâde radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Arefe gününün
orucuna gelince, umarım o, Allah'tan, sonraki bir senelik ve önceki bir senelik
(günahlara) keffâret olur." [Tirmizî][109]
2977- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ramazan'dan
sonra en üstün oruç, Allah'ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farz
namazlarından sonra en değerli ve üstün namaz gece yansında kılınan
(te-heCCÜd) namazıdır." [Müslim ve Sünen ashabı.][110]
2978- Alî
radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Eğer Ramazan
ayından sonra oruç tutacaksan, Muharrem (ayında) oruç tut. Çünkü o, Allah'ın
ayıdır. Zira onda öyle bir gün vardır ki, o günde bir kavmin tevbesini kabul
etmiştir. Yine o günde başka bir kavmin de tevbesini kabul eder."
[Tirmizî][111]
2979- Enes
radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bir haram aydan
kim, üç gün; perşembe, cuma cumartesi oruç tutarsa ona altmış senelik ibadet
sevabı yazılır."
[Taberânî,
Mıı'cemıı'l-Evsat'ta zayıf bir senedle.)[112]
2980- Âişe radiyallahu
anhâ'dan: "Ramazan orucu gelmeden, önce Aşure
orucu tutulurdu.
Ramazan orucu nazil (farz) olduktan sonra o günü (Aşure'yi) isteyen tuttu,
İsteyen tutmadı." [Nesâî hariç, Altı hadis imamı.][113]
2981- Bir
başka rivayetinde: "O (Aşure), Kâ'be'nin örtüldüğü bir gündür. Allah
Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Cahiliyet devrinde o günde oruç tutardı,
Kureyş de Cahiliyet devrinde o gün oruç tutardı."[114]
2982- Ebû
Mûsâ radiyallahu anh'dan: Aşure günü, Yahudilerin saygı gösterdiği
ve bayram edindikleri bir
gün idi. Bu sebeple Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem: "Siz, o
günde oruç tutun!" buyurdu. [Buhârî ve Müslim][115]
2983- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,
Medine'ye geldiğinde
Yahudilerin Aşure günü oruç tuttuklarını gördü ve sordu: "Bu nedir?"
Cevap verdiler:
"Bu salih bir
gündür; çünkü o günde Allah, Musa ile İsrâiloğullannı düşmanlarından
kurtarmıştır da (Musa) o günde oruç tutmuştur." Bunun üzerine şöyle
buyurdu: "Ben Mûsâ'ya sizden daha yakınım." Sonra kendisi o günü
oruç tutmuştur; (ashabına da) o günde oruç tutmalarını emretmiştir.
[Buhârî, Müslim ve Ebû
Dâvud.][116]
2984- Seleme
bin el-Ekva' radiyallahu anh'dan:
Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem, Eslem'den bir adama emretti: "Haydi halka
ilan et! Kim yemişse günün kalan kısmını oruçla geçirsin. Kim yememişse orucuna
devam etsin. Çünkü bugün, Aşure günüdür."
[Buhârî, Müslim ve
Nesâî][117]
2985- Abdurrahman
bin Mesleme radiyallahu anh'dan, o da annesinden:
Eşlem (kabilesi) Allah
Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi. Onlara dedi ki:
"Bugününüzü oruçla
geçirdiniz mi?" "Hayır" dediler. "Gününüzün kalan
kısmını tutun ve onu kaza edin" buyurdu. (Ebû Dâvud. Yani Aşure orucunu
kastediyor.][118]
2986- Ebû
Katâde radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Aşure günü
orucu; kanaatime göre, Allah o oruçla ondan önceki bir senelik (günahları)
örter." [Tirmizî][119]
2987- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,
Aşure günü oruç tutup;
o gün oruç tutulmasını da emr edince dediler ki: "Ey Allah' in Resulü!
Bu, yahudi ve Hıristiyanların saygı gösterdiği bir gündür." Şöyle
buyurdu: "Gelecek sene inşaallah dokuzuncu günü oruç tutarım." Fakat
gelecek sene gelmeden Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem vefat etti.
[Müslim ve Ebû Dâvud.][120]
2988- Rezîn'in
lafzı şöyledir: "Dokuzuncu ve onuncu günleri oruç tutmak suretiyle
Yahudilere muhalefet ediniz!"[121]
2989- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Aşure orucunu
tutun; ancak bir gün önce ve bir gün de sonra tutarak yahudilere muhalefet
edin." [Ahmed ve Bezzâr leyyin bir senedle.][122]
2990- er-Rabî'
bint Muavviz radiyallahu anhâ'dan:
"Aşure gününün
sabahı Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Ensâr köylerine şu haberi
gönderdi:
«Kim bugün oruca niyet
etmişse tamamlasın. Kim niyet etmemişse günün kalan kısmını oruçla geçirsin.»
Ondan sonra biz o gün
oruç tutardık, çocuklarımıza da tuttururduk. Onlara yün oyuncağı verirdik,
bizden yemek istedikleri zaman oyuncağı ellerine verip oyalardık. Böylece orucu
tamam)amalarını sağlardık."
[Buhârî ve Müslim][123]
2991- Ğalîle'den,
o annesinden, o Emetul-lah bint Rezine'den:
"Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem, Aşure gününe önem verirdi. Hatta kendi çocuklarını
ve Fâtıma'nın emzikte olan çocuklaşma (jgtktiri ağızlarına okur, annelerine de
şöyle derdi:
«Bunları akşama kadar
emzirmeyin!» " [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr ve'l-Evsat'ta zayıf bu senedle.
Ebû Ya'lâ'mn da benzeri rivayeti vardır.][124]
2992- Taberânî,
Mu'cemu'l-Kebîr'de metruk bir râvi kanalıyla Abdülazîz bin Saîd'den, o da
babasından mürsel olarak —Osman b. Matar'a göre adı geçen Saîd sahabîdir—:
Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Recep büyük bir
aydır. Allah o ayda sevapları katlar. Kim Recep ayında bir gün oruç tutarsa
bir sene oruç tutmuş gibi olur. Kim yedi güv tutarsa, ona cehennem kapıları
kapatılır. Kim sekiz gün tutarsa ona sekiz cennet kapısı açılır. Kim on gün
tutarsa Allah'tan ne dilerse mutlaka Allah ona verir. Kim de onbeş gün
tutarsa, gökte bir münâdi şöyle seslenir: «Geçmiş günahların bağışlanmıştır.
Haydi amele yeniden başla!» Kim daha çok oruç tutarsa Allah ona daha çok sevap
verir.
gemiye bindirmiştir.
O, o ay oruç tutmuştur ve halka da oruç tutmalarını emretmiştir. Gemi onları
tam yedi ay taşımış, nihayet Aşure günü Cûdî dağında durmuştur. Nûh,
beraberinde olanlar, hatta vahşi hayvanlar bile Aşure günü Allah'a şükretmek
için oruç tutmuşlardır.
İsrâttoğullarına deniz
ikiye, Aşure günü bölünmüştür. Aşure günü Allah Adem'in tevbesini kabul
etmiştir. Yûnus'un şehrindeki insanların tevbesini de Aşure günü kabul etmiştir.
İbrahim de o gün doğmuştur."[125]
2993- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,
Ramazan ayından sonra,
Recep'le Şa'ban'dan başka hiçbir ayın orucunu tamam tutmamıştır."
[Taberânî'ta zayıfbir senedle.][126]
2994- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Recep
ayında orucu yasakladı."
[İbn Mâce zayıf bil
senedle.][127]
2995- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,
Ramazan'dan başka
(hiçbir zaman) tam ay oruç tutmamıştır.
O kadar oruç tutardı
ki biri «vallahi galiba artık hiç oruç bozmayacak» derdi.
O kadar da tutmazdı ki
biri «vallahi galiba artık hiç oruç tutmayacak» derdi."
[Buhârî, Müslim ve
Nesâî][128]
2996- Âişe
radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,
(o kadar uzun süre
nafile orucu) tutardı ki «artık devamlı oruç tutar, artık devamlı oruç tutar»
derdik.
O kadar uzun süre de
tutmazdı ki, «artık hiç oruç tutmaz, artık hiç oruç tutmaz» derdik.
Ramazan'dan başka tam
ay oruç tuttuğunu bilmiyorum. Tümünü de oruçsuz geçirdiğini bilmiyorum.
Vefatma dek bu böyle devam etti." [Müslim, Tirmizî ve Nesâî.][129]
2997- Altı
hadis imamının rivayeti: (Âişe) dedi ki:
"Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem, devamlı oruç tutardı, hatta «galiba hiç açmadan
orucuna devam edecek» derdik.
O kadar da uzun süre
tutmazdı ki «galiba artık hiç oruç tutmayacak» derdik.
Ramazan'dan başka tam
ay oruç tuttuğunu hiç görmedim. Şa'ban ayından daha çok (nafile) oruç tuttuğu
bir ay da görmedim."[130]
2998- Diğer
rivayet:
"Şa'ban'dan
sonra. Şa'ban'ın tümünü tutardı. Şa'ban'ın birkaç günü hariç hemen hemen
hepsini tutardı."[131]
2999- Diğer
rivayet:
"Oruç bakımından
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in en çok sevdiği ay, Şa'ban ayı idi.
O ay oruç tutardı
ve Ramazan'ı da ona
birleştirirdi."[132]
3000- Diğer
rivayet:
"Şa'ban'ın tümünü
oruçla geçirirdi."[133]
3001- Sünen
ashabının Ümmü Seleme'den rivayeti:
Dedi ki: "Allah
Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in Şa'ban ile Ramazan'dan başka iki ay ardı
ardına oruç tuttuğunu görmedim."[134]
3002- Üsâme
radiyallahu anh'dan: Dedim ki:
"Ey Allah'ın
Resulü, hiçbir ayda Şa'ban ayı kadar oruç tuttuğunu görmedim."
Şöyle buyurdu:
"O, Recep ile
Ramazan arasında insanların gafil oldukları bir aydır. O, amellerin Alemlerin
Rabbine yükseltildiği bir aydır. Onun için amelimin Rabbime ben oruçlu iken
yükseltilmesini isterim." [Nesâî][135]
3003- Üsâme
radiyallahu anh'dan:
"O, haram aylarda
oruç tutardı. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi:
«Şevval ayının orucunu
tut!» Ondan sonra haram ayların orucunu terk etti; bunun yanısı-ra ölünceye dek
bir daha Şevval ayının orucunu bırakmadı." [İbn Mâce][136]
3004- Âişe
radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,
Pazartesi ile Perşembe
günlerinin orucunu arzulardı." [Tirmizî ve Nesâî][137]
3005- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ameller Allah'a
Pazartesi ile Perşembe günleri sunulur. Amelimin ben oruçlu iken sunulmasını
İsterim." [Tirmizî][138]
3006- Hafsa
radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,
her aydan üç gün oruç
tutardı:
Pazartesi, Perşembe ve
sonraki hafta Pazartesi günü."
[Ebû Dâvud ve Nesâîl[139]
3007- Âişe
radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,
ayın Cumartesi, Pazar
ve Pazartesi günleri oruç tutardı.
Diğer ayın ise Salı,
Çarşamba ve Perşembe günleri orucunu tutardı." [Tirmizî][140]
3008- İbn
Amr bin el-As'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,
ona her Çarşamba ve
Perşembe günü oruç tutmasını emrederdi." [Rezîn][141]
3009- Müslim
el-Kureşî radiyallahu anh'-dan:
Ben sordum; ya da
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e, bütün sene tutulan oruç hakkında
soruldu. Şöyle buyurdu:
"Ailenin senin
üzerinde bir hakkı vardır. O halde Ramazan ayını ve onu takip eden ayın orucunu
tut; bir de her Çarşamba ve Perşembe günü oruç tut. Bu takdirde bütün yılın
orucunu tutmuş olursun."
[Tirmizî ve Ebû
Dâvud.][142]
3010- İbn
Milhân radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,
Eyyâm-ı Bîd olan
(Arabî) ayın onüç, ondört ve onbeşinci günleri oruç tutmamızı emrederdi. Ve
şöyle derdi:
«O, tüm yılın orucu
gibidir»." [Ebû Dâvud ve Nesâî][143]
3011- Muâze
el-Adeviyye radiyallahu anh'dan:
O, Âişe'ye:
"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem her ay üç gün oruç tutar
mıydı?" diye sordu. "Evet" dedi.
"Hangi ayda
tutardı?"
"Hangi ay olursa
olsun aldırmazdı, tutardı" dedi. [Tirmizî ve Ebû Dâvud.][144]
3012- Ebû
Katâde radiyallahu anh'dan: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem'e gelip
"Nasıl oruç tutarsın?" diye sordu.
Onun sözünden dolayı
öfkelendi. Ömer onun öfkelenişini görünce şöyle dedi: "Rab olarak Allah'ı,
din olarak İslâm'ı, Peygamber olarak Muhammed'i kabul edip hoşnut olduk. Allah'a
Allah'ın gazabından da, Resulünün gazabından da sığınırız." Allah
Resulünün öfkesi dininceye dek bu sözünü tekrarladı. Ömer dedi ki: "Ey
Allah'ın Resulü! Bütün yıl süresince oruç tutan kimsenin durumu nedir?"
Şöyle buyurdu: "O oruç da tutmamıştır iftar da etmemiştir." Sonra
sordu:
"İki gün oruç
tutup bir gün tutmayan kimsenin durumu nasıl olur?"
"Buna kimsenin
gücü yeter mi?" buyurdu. Yine sordu:
"Gün aşın oruç
tutan kimsenin durumu nasıl olur?"
"İşte bu Davud'un
oruç tutma şeklidir" buyurdu.
"Bir gün oruç
tutup iki gün tutmayanın durumu nedir?"
"Buna gücümün
yetmesini çok isterdim" dedi. Sonra şöyle buyurdu:
"Her aydan üç gün
oruçla beraber Ramazan'dan Ramazan a oruç, bütün yıl oruç tutmak gibidir.
Arefe gününün orucuna gelince, umarım Allah'tan ondan önceki yıl ile ondan
sonraki yılda (işlenen günahlara) keffâret olur. Aşure gününün orucuna gelince,
Allah'tan o orucun ondan önceki senede işlenen günahlara keffâret olmasını
umarım."[145]
3013- Diğer
rivayette:
Pazartesi gününün
orucu hakkında soruldu; şöyle buyurdu:
"O, benim
doğduğum, Peygamber olarak gönderildiğim, ya da Kur'an'in bana indirildiği
gündür."
[Müslim, Ebû Dâvud ve
Nesâî.][146]
3014- İbn
Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,
her ayın ilk
günlerinde üç gün oruç tutardı." [Sünen ashabı][147]
3015- Âmir
bin Mes'ûd radiyallahu anh'dan:
Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kışın oruç
tutmak zahmetsiz bir ganimettir." [Tirmizî][148]
3016- Ebû
Saîd radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,
iki günün orucunu
yasakladı: Ramazan bayramının ilk günü ve Kurban bayramı günü." [Buhârî,
Tirmizî ve Ebû Dâvud.][149]
3017- Mâlik
radiyallahu anh'dan:
O, ilim ehlinin şöyle
dediğini duymuş: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'in yasakladığı
günlerde oruç tutmamak şartıyla, ömür boyu oruç tutmakta herhangi bir sakınca
yoktur. O yasaklanan günler: Mina günleri, Kurban bayramı günü ve bir de
Ramazan bayramı günüdür. Bu da duyduklarımın bana en sevimli olanıdır."[150]
3018- Ebû
Ubeyd Mevlâ bin Ezher radiyallahu anh'dan:
Kurban bayramı günü
Ömer'in, hutbeden önce namaz kıldığını gördüm.
Sonra şöyle dedi:
"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in bu iki günde oruç tutmayı
yasakladığını duydum. Ramazan bayramının ilk gününe gelince, bu gün oruç tutmayacağınız
gündür. Müslümanların bayramıdır. Kurban bayramı gününe gelince,
kurbanlarınızın etlerinden yiyiniz!" [Ebû Dâvud, Tirmizî ve Buhârî ve
Müslim uzun bir metinle.][151]
3019- Süleyman
bin Yesâr radiyallahu anh'dan:
Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem, Teşrik günlerinde oruç tutulmasını yasaklamıştır."
[Mâlik][152]
3020- Nübeyşe el-Huzelî radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Teşrik günleri:
Yemek içmek ve Allah'ı zikretmek günleridir." [Müslim][153]
3021- Sıla
bin Züfer radiyallahu anh'dan: "Biz, Şa'ban veya Ramazan'da hangisinde
olunduğu şüphe edilen bir günde Ammâr ile beraberdik. Bize kızartılmış bir
koyun getirildi. Cemaatten biri: «Ben oruçluyum» diyerek geri çekildi. Ammâr
ise şöyle dedi: «Kim bugün (şüpheli günde) oruç tutarsa Ebû'l-Kâsım sallallahu
aleyhi ve sellem'e âsi gelmiştir'." [Sünen ashabı][154]
3022- Mâlik
radiyallahu anh'dan:
"İlim ehlinin,
Şa'ban'dan mıdır yoksa Ramazan'dan mıdır diye şüphe edilen bir günde orucu
yasakladığını duydum. Farz oruca niyet ettiği zaman, (Hilâl'i) görmeden tutup
da sonra onun Ramazan olduğu meydana çıkarsa, üzerine kaza lazım geldiğine
kail olmuşlardır. Onun nafile olarak tutulmasında herhangi bir sakınca
görmezlerdi."[155]
3023- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Şa' bari in
onbesinci günü olunca oruç tutmayın." [Ebû Dâvud ve Tirmizî.][156]
3024- O
ikisi ile Buhârî, Müslim ve Nesâî merfû olarak:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sakın biriniz
Ramazan'dan bir veya iki gün önce oruç tutmasın, ancak daha önce oruçlu ise
devam edebilir."[157]
3025- İmrân
bin Husayn radiyallahu anh'dan:
Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle dedi: "Şa'bari in sonunu oruçla
geçirmedin mi?" "Hayır" dedim. "Öyleyse tutmadığın zaman
(Ramazan' dan sonra) iki gün tut!" [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][158]
3026- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Arafat'ta
Arefe günü oruç tutmayı yasakladı." [Ebû Dâvud][159]
3027- Meymûne
radiyallahu anhâ'dan: Halk, Arefe günü Allah Resulü sallallahu aleyhi ve
sellem'in orucu hakkında şüphe ettiler. Ben ona vakfedeyken bir bardak süt
gönderdim. O da içti ve insanlar da onu gördüler." [Buhârî ve Müslim][160]
3028- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: Ona Arefe gününün orucu hakkında sordular; dedi ki:
"Allah Nebisi sallallahu aleyhi ve sellem ile hacca gittim, oruç tutmadı.
Ebû Bekr ile de hac yaptım, o da tutmadı. Ömer'le de hac yapüm, o da tutmadı.
Osman'la da hacca gittim, o da tutmadı. Ben de oruç tutmam; o orucu ne emrederim,
ne de yasaklarım." [Tirmizî][161]
3029- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Geceler arasında
sırf Cuma gecesini ihya etmek için ayırmayın! Günler arasından da oruç tutmak
için yalnız Cuma gününü ayırmayın. Yalnız (o gün) birinizin tutmakta olduğu
orucu arasına rastlarsa başka."
[Buhârî, Müslim, Ebû
Dâvud ve Tirmizî.][162]
3030- Abdullah
bin Büsr es-Sülemî'den, o da kızkardeşi es-Sammâ'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cumartesi günü
farz orucu dışında hiçbir orucu tutmayın. Biriniz üzüm kabuğundan veya ağaç
çöpünden başka yiyecek bulamazsa dahi onları ağzına alıp çiğnesin (de yine de
O gün oruç tutmasın)." [Tirmizî ve Ebû Dâvud.]
(Ebû Dâvud) dedi ki:
"Bu (hadîs) mensûhtur."[163]
3031- Kureyb
radiyallahu anh'dan:
Bir takım insanlar
beni Ümmü Seleme'ye, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in en çok oruç
tuttuğu günün hangi gün olduğunu sormak için gönderdi. Şöyle dedi:
"Cumartesi ile
Pazar günü. O ikisi müşriklerin bayramlarıdır. Ben onlara muhalefet etmek
isterim» buyurmuştur.
[Taberânî, Mu'cemu'
I-Kebîr'de.][164]
3032- Ebû
Ümâme radiyallahu anh'dan: "Kim Çarşamba, Perşembe ve Cuma günleri oruç
tutarsa Allah onun için cennette bir köşk yapar. Öyle bir köşk ki dışı içinden,
içi de dışından görünür."
[Taberânî, Mu'cemu'
I-Kebir'de zayıf bir senedle.][165]
3033- Muhammed
bin Abbâd bin Ca'fer radiyallahu anh'dan:
Ben Beyt-i Şerifi
(Kâ'be'yi) tavaf ederken Câbir'e: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve
sellem, Cuma günü oruç tutmayı yasakladı mı?" diye sordum. "Bu
Beyt'in Rabbi hakkı için evet" dedi.[166]
3034- İbn
Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in
Cuma günü oruç tutmadığını pek az gördüm." [İki rivayet de İbn Mâce'ye
aittir.][167]
3035- Câbir
radiyallahu anh'dan:
Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem, Fetih yılı Ramazan'da Mekke'ye yönelerek yola
çıktı. Kurâ'ul-Ğamîm denilen yere ulaşana kadar oruç tuttu; insanlar da onunla
beraber oruç tuttular. Sonra bir bardak su istedi, insanların gözü önünde
kaldırıp içti. Ondan sonra bazı insanların oruç tuttuğu kendisine bildirilince,
şöyle buyurdu:
"Onlar âsilerdir,
onlar âsilerdir."
[Tirmizî ve aynı
lafızla Müslim.][168]
3036- Buhârî,
Müslim, Muvatta' ve Ne-sâî'nin İbn Abbâs'dan naklettikleri hadis:
"Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem, Kudeyd ile Usfân arasında bulunan Kedîd (kuyusuna)
varıncaya kadar oruç tuttu. Orada orucunu bozdu. Ay çıkıncaya dek bir daha oruç
tutmadı." Zührî dedi ki: "Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve
sellem, Ramazan'ın onüçüncü gecesinin sabahında Mekke'de oldu. (Resûllah'ın
ashabı) Onun bu yeni davranışlarını izlerlerdi. Onun son yaptığmı bir muhkem
- nâsih olarak görürlerdi."[169]
3037- Diğer
rivayette: "Medine'den
çıkarken oruç tuttu, Kudeyd'e kadar bu böyle devam etti. Kudeyd'de
orucunu bozdu. Mekke'ye kadar da bu böyle devam etti."[170]
3038- Ebû
Saîd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,
Fetih yılı
Merru'z-Zehrân'a ulaştı. Bize düşmanla karşılaşacağımızı bildirdi ve oruç tutmamamızı
emretti. Böylece hepimiz birden oruç tutmadık." [Tirmizî][171]
3039- Enes
radiyallahu anh'dan:
"(Bir yolculukta)
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile beraberdik; kimimiz oruç tutuyor,
kimimiz tutmuyordu. Sıcak bir günde bir yerde konakladık. Gölgelenenlerin çoğu
elbise sahibi olanlardı. Kimimiz de eliyle güneşten korunuyordu. Oruç tutanlar
takatsiz düştü, tutmayanlar kalkıp çadırları kurdular ve hayvanları suladılar.
Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: «Oruç
tutmayanlar bugün sevapları alıp götürdüler»." [Buhârî, Müslim ve Nesâî][172]
3040- Câbir
radiyallahu anh'dan:
Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem, bir seferde idi. İnsanların bir adamın başına üşüşüp gölge
yaptıklarını gördü ve sordu: "Nesi var?" "Oruçlu bir adam"
dediler. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Seferde oruç tutmanız iyi bir sey değildir."
[Buhârî, Müslim, Ebû
Dâvud ve Nesâî.][173]
3041- Ebû
Mûsâ radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e soruldu:
"Seferde oruç
tutmak, iyilikten midir?" "Seferde oruçlu olmak iyilikten
değildir" buyurdu.
[Rezîn, Ahmed ve
Mu'cemu'l-Kebîr'âe. Taberânî.][174]
3042- Abdurrahman
bin Avf radiyallahu anh'dan:
"Seferde oruç
tutan, seferi olmayıp oruç tutmayan gibidir." [Nesâî][175]
3043- Abdullah
bin Ka'boğullarından olan Enes bin Mâlik radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah,
misafirden namazın yarısını kaldırdı, ona oruç tutmamaya müsaade etti. Çocukları
hakkında (yetersiz beslenme sebebiyle bir endişeye düştükleri takdirde seferde
emzikli ve hamile kadına oruç tutmamaya izin verdi." [Sünen ashabı][176]
3044- Ebû
Saîd radiyallahu anh'dan: "Biz Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem
ile kimimiz oruçlu, kimimiz oruçsuz yolculuğa çıkardık. Ne oruç tutmayan oruç
tutanı, ne de oruç tutan oruç tutmayanı kmamaz-dı. Kendinde kuvvet hisseden
oruç tutardı ve bunu iyi karşılardı; kendini güçsüz hisseden oruç tutmazdı;
bunu da iyi ve hoş karşılarlardı." [Müslim ve Sünen ashabı.][177]
3045- Âişe
radiyallahu anhâ'dan: Hamza bin Amr el-Eslemî, Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve
sellem'e: "Seferde oruç tutayım mı?" diye sordu. Bu zat çok oruç tutardı.
Ona şöyle buyurdu: "İstersen tut, istersen tutma." [Altı hadis
imamı.][178]
3046- Ebû
Dâvud ve Nesâî, bizzat Ham-za'dan yaptığı rivayette:
O bir binek sahibi
idi. Çoğu kez bineği üzerinde yolculuk yapardı. Bazen kış mevsimine rastlayıp
kendini güçlü hissederdi, tehir edip kazaya bırakmaktansa seferde oruç tutmak
ona daha kolay gelirdi. Bu yüzden durumu Allah Resulü sallallahu aleyhi ve
sellem'e sordu:
Şöyle buyurdu:
"Ey Hamza, hangisini istersen onu yap!"[179]
3047- Muhammed
bin Ka'b radiyallahu anh'dan:
Ramazan'da Enes'e
geldim. Yolculuğa çıkmak istiyordu; devesini hazırladım, yolculuk elbisesini
giydi. Yemek getirtip yiyince ben kendisine:
"Bu sünnet
midir?" diye sordum. "Sünnettir" dedi ve bineğine bindi.
[Tirmizî][180]
3048- Mâlik
radiyallahu anh'dan: "Ömer, Ramazan'da yolculuklarından birinde iken,
gününün başında Medine'ye girebileceğini kestirdiği zaman, oraya oruçlu olarak
girerdi."[181]
3049- Mansûr
el-Kelbî radiyallahu anh'-dan:
Dihye bin Halîfe,
Ramazan'da üç millik mesafe yol aldı. Sonra orucunu tutmadı. Birtakım insanlar
da onunla beraber oruç tutmadı. Diğerleri onların oruç tutmamalarını hoş
karşılamadılar. Kasabasına döndüğünde, şöyle dedi:
"Vallahi ben
gerçekleşmesini hiç beklemediğim bir işle karşılaştım. Çünkü birtakım
insanların (seferde oruç tutmak suretiyle) Muhammed sallallahu aleyhi ve
sel-lem'in ve ashabının yolundan ayrılacaklarını hiç düşünmemiştim. Allahım,
ne olur beni kendine al!"[182]
3050- Ubeyd
bin Cübeyr radiyallahu anlıdan:
Ebû Basre el-Gifârî
ile beraber Füstâs'tan yola çıkan bir gemide idim. Ramazan'di. Gemiyi harekete
geçirdi, henüz evleri geçmeden bir sofra getirtip bana "Buyur" dedi.
"Evleri görmüyor musun?" dedim. "Sen Allah Resulü sallallahu
aleyhi ve sellem'in sünnetinden yüz mü çeviriyorsun?" dedi. Ca'fer rivayet
ettiği hadiste: (bu sözden sonra yemekten) yedi dedi. [İkisi de Ebû
Davud'undur][183]
3051- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her kim
ruhsatsız ve hasta olmadığı halde Ramazan'da oruç tutmazsa, bir sene oruç
tutsa bile onun (sevabını) elde edemez."
[Buhârî (muallak
olarak), Ebû Dâvud ve aynı lafızla Tirmizl][184]
3052- Esma
bint Ebî Bekr radiyallahu anh'dan:
"Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem zamanında bulutlu bir günde (güneş battı zannıyla)
orucu bozduk. Sonra güneş görünüver-di." Hişâm'a denildi ki: "Kaza
ile emrolundu-lar mı?" "Kazadan kurtulmaya çare var mı?" diye
cevap verdi. [Buhârî ve Ebû Dâvud.][185]
3053- Nâfi
radiyallahu anh'dan:
İbn Ömer derdi ki:
"Bir hastalık ya da yolculuk dolayısıyla Ramazan orucunu tutamayan,
Ramazan orucunu, günlerine fasıla vermeden ardı ardına tutup kaza eder."[186]
3054- İbn
Şihâb radiyallahu anh'dan: Ebû Hureyre ile İbn Abbâs, Ramazan'm
kazasında ihtilaf
ettiler. Birisi: "Aralıklı tutulur" derken diğeri "Aralıklı
tutulmaz" dedi. [İkisi de Mâlik'e aittir.][187]
3055- Âişe
radiyallahu anhâ'dan: "Üzerimde
Ramazan orucundan borç olurdu. Allah Resulü sallallahu aleyhi
ve sellem ile meşguliyetim sebebiyle onun kazasını ancak Şa'ban ayında kaza
edebilirdim." [Altı hadis imamı.][188]
3056- Âişe
radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim üzerinde
oruç borcu olduğu halde ölürse, onun namına o orucu velisi tutar."
[Buhârî, Müslim ve Ebû
Dâvud.][189]
3057- İbn Abbâs
radiyallahu anh'dan: “
Dedi ki: "Kişi
Ramazan'da hasta olup da iyileşmeden ölürse, onların yerine yiyecek fidye verilir.
O, oruçları kaza etmek ona borç değildir.
Şayet oruç adamışsa o
zaman onun namına velisi kaza eder." [Ebû Dâvud][190]
3058- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: Bir kadın dedi ki:
"Ey Allah'ın
Resulü! Annem üzerinde adak orucu olduğu halde vefat etti, onun namına oruç
tutabilir miyim?"
"Annenin bir
borcu olup da sen onu adeseydin yerini bulur muydu?" "Evet."
"Öyleyse onun
namına oruç tut!" buyurdu. [Mâlik hariç, Altı hadis imamı.][191]
3059- Mâlik
radiyallahu anh'dan:
İbn Ömer'e:
"Kişi, başka kişi namına oruç tutabilir mi? Bir kimse, diğer kimsenin namına
namaz kılabilir mi?" diye sorarlardı da o: "Hayır" derdi.[192]
3060- Âişe
radiyallahu anhâ'dan:
Hafsa ile ben (nafile)
oruçluyduk. Bize bir yemek hediye edildi ve yedik.
Derken Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem giriverdi. Hafsa, babası gibi cüretliydi. Sözde
benden önce davranarak: "Âişe ile ben nafile orucu tutuyorduk, bize bir
yemek hediye edildi, yedik. Orucumuzu bozduk" dedi. Bunun üzerine:
"Onun yerine bir
gün kaza olarak oruç tutun" buyurdu. [Mâlik, Tirmizî ve Ebû Dâvud][193]
3061- Âişe
radiyallahu anhâ'dan:
Bir adam Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip helak olduğunu söyledi.
"Ne'n var?"
diye sordu. "Ramazan'da hanımımla cinsî ilişki kurdum" dedi.
Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem'e içinde farak denilen hurma bulunan bir sepet getirildi.
"Helak olan adam nerede?" diye sordu.
"Benim"
dedi. Bunun üzerine ona: "Haydi bunu tasdik et!” buyurdu.
[Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][194]
3062- Nesâî'nin
dışında Altı hadis imamı, Ebû Hureyre'den:
Biz Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem ile otururken, aniden bir adam çıkageldi ve şöyle
dedi: "Helak oldum, ey Allah'ın Resulü!"
"Ne'n var?"
"Oruçlu iken
hanımımla cinsî temasta bulundum."
"Azat edecek
kölen var mıdır?"
"Hayır."
"İki ay ardı
ardına oruç tutabilir misin?"
"Hayır."
"Altmış fakiri
doyuracak imkanın var mıdır?"
"Hayır."
"Otur öyle
ise!"
Oturdu, biraz sonra
içinde hurma bulunan bir sepet getirildi. Hemen sordu:
"Soru soran
nerede?"
"Al bunu sadaka
olarak dağıt!"
"Ey Allah'ın
Resulü! Benden daha fakir kimse var mıdır? —Medine'nin iki kara taşlığını
kastederek— Vallahi bu iki yaka arasında bizden daha fakir bir hane
yoktur" deyince, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, azı dişleri
görününceye dek güldü. Sonra şöyle buyurdu: "Haydi al bunu çoluk çocuğuna
yedir!"[195]
3063- Diğer
rivayette şu ek vardır: "Bir gün oruç tut ve Allah'tan bağışlanma
dile!"[196]
3064- Mâlik
radiyallahu anh'dan: "Enes oruç tutamayacak kadar yaşlandı ve orucu için
fidye verdi."[197]
3065- Mâlik
radiyallahu anh'dan:
"İbn Ömer'e,
hamile kadın, çocuğu hakkında (yeterli beslenememesinden) endişe ettiği
takdirde, oruç tutmayabilir mi?" diye soruldu.
"Oruç tutmaz. Her
gün için Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in müddü ile bir müd buğdayı
onun yerine bir fakire verir" dedi.[198]
3066- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim üzerinde bir
aylık oruç borcu olduğu halde ölürse, onun için her gün bir yoksul
doyurulur." [Tirmizî]
Ona göre bunun İbn
Ömer'in sözü (mevkuf) olması daha sahihtir.[199]
3067- el-Kâsım
bin Muhammed radiyallahu anh'dan: Dedi ki:
"Her kimin bir
Ramazan orucu borcu olup buna gücü yettiği halde diğer Ramazan'a kadar kaza
etmezse, bir müd buğday miktarında her gün için bir yoksul doyurur, ayrıca
orucu da kaza eder." [Mâlik][200]
3068- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim Ramazan a
erişip de üzerinde bir Ramazan orucu borcu olursa ve onu kaza etmemişse onun
orucu kabul olunmaz. Kim üzerinde, kaza etmediği Ramazan orucundan bir şey
olup da, nafile orucu tutarsa, o borç olan orucu tutuncaya kadar nafile orucu
kabul olunmaz."
[Ahmed ve Taberânî, Mu
'cemu' l-Evsat'ta.][201]
3069- Ömer
radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,
Ramazan'dan
tutamadıklarını Zi'1-Hicce'nin on gününde kaza ederdi."
[Taberânî,
Mu'cemu'l-Evsat ve's-Sağfr'de ıayıfh\t senedle.][202]
3070- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İtikâfa giren
kişi, günahları hapsedip, sevapların tümünü elde eden kişi gibi, kendisine
sevaplar kazandıran kişidir."
[İbn Mâce, leyyin bir
senedle.][203]
3071- Âişe
radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, ölünceye
kadar Ramazan'ın son on gününde itikâfa girerdi. Ondan sonra hanımları da itikâfa
girdiler." [Altı hadis imamı.][204]
3072- Diğer
rivayet: "Her Ramazan'da itikâfa girerdi. Sabah namazını kıldırdığında
iti-kâf yaptığı yerine gelirdi. Âişe de itikâfa girmek için ondan izin istedi.
Ona izin verdi ve mescidde kendisine bir çadır kurdu.
Hafsa bunu duyunca, o
da bir çadır kurdu. Zeynep bunu duyunca o da bir çadır kurdu. Sabah namazından
çıkınca dört çadır kurulduğunu görünce: "Nedir bunlar?" diye sordu.
Durumu ona bildirdiler. Ondan sonra: "Onları buna iten nedir? İyi bir şey
mi yaptığınızı zannediyorsunuz? Sökün onları, bir daha görmeyeyim!"
buyurdu. Bu nedenle Ra-mazan'da itikâfa girmedi. Şevval ayının son on gününde
itikâfa girdi.[205]
3073- Diğer
rivayet: "İtikâfa girmek istediğinde, sabah namazını kıldırır, sonra
itikâf mahalline çekilirdi." Benzerini nakletti.
Ayrıca onda şöyle
geçer: "Sabah namazını kıldırınca çadırları gördü ve şöyle buyurdu:
"Bir (iyilik) mi istiyorlar?" Sonra kendi çadırının kaldırılmasını
emretti. Ondan sonra Ramazan'da itikâfı bıraktı, nihayet Şevvâl'in son on gününde
itikâfa girdi."[206]
3074- Diğer
rivayette: "Şevvâl'in yirmisinde" diye geçmektedir. [Altı hadis
imamı.][207]
3075- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem her
Ramazan'da on gün itikâfa girerdi, öldüğü yıl yirmi gün itikâfa
girmiştir." [Buhârî ve Ebû Dâvud.][208]
3076- Ümmü
Seleme radiyallahu anhâ'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, ilk sene Ramazan'ın ilk on gününde, sonra orta on
gününde, sonra son on gününde itikâfa girmiştir ve şöyle buyurmuştur: «Bana
Kadir gecesi, onda (son on gün içinde) gösterildi, sonra unutturuldum.» Ondan
sonra ölünceye dek son on günde itikâfa girerdi."
[Taberânî, Mu
'cemu'l-Kebtr'de.][209]
3077- Enes
radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, her sene
Ramazan'in son on gününde itikâfa girerdi, bir sene girmedi; ertesi sene yirmi
gün itikâfa girdi." [Tirmizî][210]
3078- Âişe
radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem mescidde
içimizde itikâfa girerdi, Hücrenin aralıklarından başını uzatırdı ve ben de
hayız olduğum halde onun başını yıkardım." [Altı hadis imamı.][211]
3079- Diğer
rivayet:
"Eve, ancak
zaruri işleri için girerdi."[212]
3080- Diğer
rivayet:
"İtikâfta iken
hastanın yanına uğrar, fazla oyalanmadan onun hatırını sorardı."[213]
3081- Diğer
rivayet: "İtikâfta olan için sünnet olan: Hasta ziyaret etmemesi, cenaze merasiminde
bulunmaması, kadına dokunmaması, kadınla sevişmemesi ve önemli bir ihtiyaç
haricinde hiç dışarı çıkmamasıdır. Oruç-suz itikâf olmaz ve sadece cemaatle
namaz kılınan mescidde itikâfa girilir."[214]
3082- Safiyye
radiyallahu anhâ'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem itikâftaydı;
geceleyin onu ziyaret etmeye geldim. Bir süre konuştuk, sonra dönmek için
ayağa kalkınca beni geçirmek için ayağa kalktı. O zaman meskeni Üsame'nin avlusun-daydı.
Ensâr'dan iki adam oradan geçiyordu. Allah Nebîsi sallallahu aleyhi ve sellem'i
gördüklerinde hızlandılar. Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu: "Yavaş olun, o Huyey kızı Safiyye'dir."
Onlar: "Sübhanallah, ey Allah'ın Resulü!" dediklerinde şöyle
buyurdu: "Şeytan insanoğlunun kanının dolaştığı yerde dolaşır; ikinizin
kalbine bir kötülük atmasından korktum." Ya da buna benzer bir şey dedi.
[Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][215]
3083- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem itikâfa
girdiğinde, tevbe direklerinin arkasına yaygısı serilirdi, ya da yatağı
kurulurdu." [İbn Mâce][216]
3084- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: Ömer dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Ben cahiliyet
devrinde, Mescid-i haram'da bir gece itikâfta kalacağımı adamıştım."
"Öyleyse o
adağını yerine getir" buyurdu. [Mâlik hariç, Altı hadis imamı.]
Diğer rivayette:
"Bir gün" olarak geçmektedir.[217]
3085- Ebû
Leylâ radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hurma
yaprağından yapılmış bir çadırda itikâ-fa girdiğini gördüm."
[Ahmed ve Taberânî,
Mu'cemu' l-Kebîr'Ae, zayıf bir senedle.][218]
3086- Mâlik
radiyallahu anh'dan: Güvenilir ilim ehlinden şöyle dediğini duymuş:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'e kendisinden önceki insanların
ömrü gösterildi. Uzun ömürlü olan o milletlerin işlediği amelleri
işleyemiyecek olan ümmetinin ömürlerini kısa buldu. Bu yüzden Allah ona bin
aydan hayırlı olan Kadir gecesini verdi."[219]
3087- Enes
radiyallahu anh'dan: Ramazan ayı girdi. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve
sellem buyurdu: "Bu ay gelip çattı. Onun içinde bin aydan hayırlı olan bir
gece vardır. Kim onun (bu gecenin) hayrından mahrum olursa bütün hayırlardan
mahrum olmuş olur. Onun (bu gecenin) hayrından mahrum olan ancak saadetten payı
olmayan kimsedir." [İbnMâce][220]
3088- Yûsuf
bin Sa'd radiyallahu anh'dan: Bir adam Hasan bin Alî'ye, Muâviye'ye biat
ettikten sonra kalkıp şöyle dedi: "Mü'minlerin yüzünü kararttın." Ya
da: "Ey Mü'minlerin yüzünün karartıcısı!" dedi. O, şu cevabı verdi:
"Beni kınama, Allah seni esirgesin! Allah Resulü sallallahu aleyhi ve
sel-lem'e Ümeyye oğulları kendi minberi üzerinde gösterildi; ağrına gitti. Bu
sebeple İnnâ a'taynâke'l-Kevser sûresi indi: «Yâ MuhamT med, biz sana Kevser'i
yani cenneteki nehri verdik.» Bir de kendisine «İnnâ enzelnâhufî leyleti'
l-Kadri. Leyletü'l-Kadri hayrun min elfi şehrin» sûresi nazil oldu:
"Senden sonra Ümeyye oğulları buna (bin aya) mâlik olacaklar ey
Muhammedi"
el-Kâsım bin el-Fadl
dedi ki: "Biz (Eme-vîlerin iktidar müddetini) saydık ne fazla ve ne de
eksik tam bin ay çıktı." [Tirmizî][221]
3089- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabından
birtakım adamlara, (rüyalarında) Kadir gecesi (Ramazan'ın) son yedilerinde
gösterildi. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Rüyanızın son
yedilerde aydınlandığını görüyorum; bu sebeple kim onu araştırmak isterse, son
yedilerde arasın."[222]
3090- Diğer
rivayette: "Son on günün içinde
arasın" olarak geçmiştir.
[Mâlik, Buhârî, Müslim
ve Ebû Dâvud][223]
3091- Ebû
Saîd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile
(Ramazan'ın) orta on gününde itikâfa girdik; yirminci gün olunca pılı
pırtımızı alıp taşındık. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem geldi ve şöyle
buyurdu: «Kim taşınmış ise itikaf mahalline geri gelsin! Zira rüyamda bu gece
kendimi su ile çamur arasında secde ederken gördüm.» O, itikâf ettiği yere
dönünce, gökyüzünü bulut kapladı ve yağmur yağdı. Onu hak ile gönderene yemin
ederim ki, gök o günün sonunda hücum etti. Mescid o zaman tavansız bir çardak
idi. Burnunda ve burnunun ucunda su ve çamur izleri gördüm."[224]
3092- Diğer
rivayet: (Alalh Resulü) Ramazan'in ilk on gününde itikâf a girdi. Sonra orta
on gününde Türk çadırında itikâfa girdi. Kapısında bir hasır vardı.
Eliyle hasın alıp
çadırın kenarına koydu. Sonra başını çıkardı insanlarla konuştu; halk onun
yanına yaklaştılar. Buyurdu ki: "Ben Ramazan'in ilk on günü itikâfa girip
bu geceyi arardım. Sonra ayın ortasındaki on gününde itikâf yapmaya başladım.
Bunun üzerine bana o gecenin son on günlerin içinde olduğu söylendi. İçinizden
kim itikâfa girmek isterse girsin." Bunun üzerine cemaat de onunla birlikte
itikâfa girdiler. Devamla şöyle buyurdu:
"Şüphesiz bana
(Kadir gicesi) tek gece olarak gösterildi. O gecenin sabahında sanki ben su ile
çamur arasında secde ediyordum." Benzerini nakletti.[225]
3093- Diğer
rivayet: Buyurdu ki:
"Ey Cemaat! Bana
Kadir gecesi bildirildi; size haber vermek için çıkmıştım, ancak davalı iki
adam geldi, beraberlerinde şeytan da vardı. Onu (Kadir gecesinin hangisi olduğunu)
unuttum. Bu nedenle siz onu Ramazan'in son on gününde arayın; dokuzunda,
yedisinde ve beşinde arayın!"
Dedim ki: "Ey Ebû
Saîd, siz sayılan bizden daha iyi bilirsiniz!"
"Evet" dedi.
"Peki dokuzuncu,
yedinci ve beşinci ne demektir?"
"Yirmi biri
geçtiği zaman, onu takip eden yirmi ikidir. İşte dokuzuncu odur. Yirmi üç
geçtiği zaman, onu takip eden yedincidir; yirmi beşi geçtiği zaman onu takip
eden de beşincidir" dedi. [Tirmizî hariç, Altı hadis imamı][226]
3094- Enes
radiyallahu anh'dan: el-Cuhenî dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü!
Bizim bu ayda hazır
bulunmaya gücümüz yetmemektedir. O nedenle bize Kadir gecesini bildir!"
Şöyle buyurdu:
"Ayın son yedi
günlerine dikkat edin!"
"Buna gücüm
yetmez."
"Kalan yedinci
gecede ara. O, bu gecedir."
"Ey Allah'ın
Resulü! Bu gece yirmi üçüncü gecedir ve kalan sekiz gecededir."
"İşte ay böylece
eksilir. Kalan geceler yedidir" buyurdu. [Ebû Ya'lâ zayıf bir senedle.][227]
3095- Abdullah
b. Üneys radiyallahu anh'dan:
O dedi ki: "Ey
Allah'ın Resulü! Kadir gecesini aradığın gece hangi gecedir?"
"O geceden başka
insanların namazı terk edeceklerinden korkmasam sana o geceyi bildirirdim"
buyurdu.
[Taberânî,
Mu'cemu'I-Kebfr'de.][228]
3096- Abdullah
bin Üneys el-Cühenî radiyallahu anh'dan:
O Peygamber sallallahu
aleyhi ve sel-lem'e dedi ki: "Seleme oğullarından bir cemaat beni sana
gönderdi; senden Kadir gecesini soruyorlar?" Buyurdu ki:
"Bu gece kaçıncı
gecedir?"
"Yirmi ikinci
gecedir" dedim.
"İşte bu gece
Kadir gecesidir" buyurdu. Adam dönüp gitti. Dedi ki: "Yahut bir sonraki
gecedir. —Yirmi üçüncü (geceyi) kastediyor—" [Ebû Dâvud][229]
3097- (Allah
Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bana Kadir
gecesi gösterildi, sonra bana unutturuldu. O gecenin sabahında sanki ben su
ile çamur arasında secde ediyordum." (Râvi) dedi ki:
"Yirmi üçüncü
gecede yağmur yağdı. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bize namaz
kıldırdı, namazdan ayrıldığında, alnında ve burnunda su ve çamur izleri
vardı."
Abdullah bin Üneys,
(yağmurlu gecenin) yirmi üçüncü (gece) olduğunu söylerdi.
[Buharî, Müslim,
Mııvatta ve Ebû Dâvud. Lafız Buharî'ye aittir.][230]
3098- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: Dedi ki: "Onu yirmi dördüncü gecede arayın!"
[Buhârî][231]
3099- Bilâl
radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu
aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kadir gecesi
yirmi dördüncü gecedir." [Ahmed][232]
3100- Ubeyy
bin Ka'b radiyallahu anh'dan:
Ona denildi ki:
"İbn Mes'ûd: Bütün bir senenin gecelerini ihya eden Kadir gecesine
rastlayabilir" diyor. Bunun üzerine şöyle dedi:
"Kendinden başka
hiçbir ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki o, Ramazan ayının içindedir."
—İnşaallah diyerek istisnasız yemin etti ve dedi ki:— "Vallahi ben o
geceyi biliyorum. O, Allah Resulünün bize ihyasını emrettiği yirmi yedinci
gecedir ki belirtisi, o gecenin sabahında güneşin şuâsız bembeyaz
doğmasıdır." [Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][233]
3101- Diğer
bir rivayet: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bize şunu bildirmiştir:
O (gece), sabahında güneşin şuâsız doğduğu gecedir. Saydık ve ezberledik.
Vallahi İbn Mes'ûd da onun Ramazan'da ve yirmi yedinci gecede olduğunu da
bilmiştir. Lâkin, tembelleşir amel etmezsiniz diye size söylemek
istememiştir."[234]
3102- İbn
Mes'ûd radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bize Kadir
gecesi hakkında şöyle buyurmuştur.
"Onu Ramazan' in
yirmi yedi, yirmi bir ve yirmi üçüncü gecelerinde arayın!" Sonra sükût
etti. lEbû Dâvud][235]
3103- Ebû
Bekre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Onu, kalan
dokuzda, ya da kalan yedide, ya da kalan beşte, ya da kalan üçte yahut son
gecede arayın!" ITirmizî][236]
3104- İbnü'l-Museyyeb
radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Kim Kadir gecesi
cemaatle namaz kılarsa, ondan büyük nasibini almış olur." [Mâlik][237]
3105- Ubâde
bin es-Sâmit radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Onu son on
günde, tek gecelerde arayın; yirmi bir, yirmi üç, yirmi beş, yirmi yedi, yirmi
dokuzuncu gecelerde, yahut son gecede arayın! Kim o geceyi iman ederek,
karşılığını da ancak Allah'tan bekleyerek ihya eder, sonra (o gecenin
manasına) uygun davranırsa, bütün geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır."
[Taberânî, Mu'cemu'l-Kebtr'de ve Ahmed.][238]
3106- Onun
(Ahmed'in) şöyle bir rivayeti de vardır: "Onun alâmeti: temiz ve dibi görünen
denizin derinliğinde, parlak ve hareketsiz, ne soğuk, ne sıcak, ne de
yıldızlardan uzak bir Ay. O gecenin sabahında doğan güneş ise sanki ışığı ve
parlaklığı olmayan bir dolunay."[239]
3107- Taberânî,
Mu'cemu'l-Kebîr'de, zayıf bir senedle, Vasile bin el-Eskâ'dan rivayet edip, şu
ilaveyi yaptı:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"O gecede ne
bulut, ne yağmur ve ne de rüzgâr vardır."[240]
3108- Ahmed
ve Bezzâr, Ebû Hurey-re'den merfûan
nakletmişlerdir:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"O, yirmi yedinci
ya da yirmi dokuzuncu gecedir. O gece melekler yeryüzünde, taş sa-' yısından
fazla olacaklardır."[241]
3109- Taberânî,
Mu'cemu'l-Evsaftâ zayıf bir senedle ondan (Ebû Hureyre'den) merfû olarak:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kadir gecesini;
on yedi, ya da ondokuz, ya da yirmi bir, ya da yirmi üç, yahut yirmi beş, yahut
yirmi yedi, yahut yirmi dokuzuncu gecelerde arayın."[242]
3110- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e Kadir gecesi
hakkında sordular. Cevaben şöyle buyurdu:
"O, bütün
Ramazan'in içindedir."
[Ebû Dâvud][243]
3111- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında
Kadir gecesi hakkında konuştuk; şöyle buyurdu:
"Hanginiz Ay'ın
yarım kazan gibi doğduğunu hatırlar? (İşte o zaman o gecedir)"[244]
3112- Câbir
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Gecelerde bir
saat vardır ki o saate kim rastlayıp da Allah'tan bir şey isterse mutlaka Allah
ona isteğini verir. Bu isteği ister dünya ile ilgili olsun ister âhiretle fark
etmez. Bu saat her gecededir." [İkisi Müslim'e aittir.][245]
3113- Âişe
radiyallahu anhâ'dan:
Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem'i bir gece kaybettik. Baktım ki o, Bakî'
mezarlığındadır.
Şöyle buyurdu:
"Allah ve
Resulü'nün sana haksızlık edeceğinden mi korkuyorsun?"
Dedim ki: "Ey
Allah'ın Resulü! Senin hanımlarından birine gittiğini sanmıştım."
Buna şu cevabı verdi:
"Allah Teâlâ,
Şa'ban'ın onbeşinde, dünya semasına nazil olur. Kelb kabilesi koyunlarının
tüyleri sayısınca insanların günahlarını bağışlar." [Tirmizî]
Rezîn'in rivayetinde
şu ilave vardır: "Ateşi hak edenlerden."[246]
3114- Ebû
Mûsâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah Şa'ban'ın
onbeşinci gecesinde tecelli edip, müşrik ve (müslümanlara) düşmanlık edip kin
besleyenler dışında tüm yaratıklarını bağışlar." [İbn Mâce leyyin bir
senedle.][247]
[1] Bu hadisin lafzı Müslim'e (siyam no. 164, s. 807)
aittir. Bu hadisi Tayâlisî (no. 2413), Abdürrezzâk (no. 7893), Ahmed (II, 266,
443, 471, 477 480), Dârimî (II, 25), Ebû Hureyre (tevhîd 35/2, VIII, 197),
Müslim (siyam no. 164, s. 807), Nesâî (siyam 42/3, IV, 162-3), İbn Mâce (no.
1638, 3823), İbn Hibbân (no. 3413, 3415), el-Hakîm (I, 378) ve Beyhakî (IV, 235,273,
304), el-A'meş an Ebî Salih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Mâlik (siyam no. 57, s.
310), Ahmed (II, 465), Buhârî (savm 2, II, 226), Ebû Dâvud (no. 2363) ve
Beyhakî (IV, 269), Mâlik an Ebî'z-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
Tirmizî (no. 764), İmrân b. Mûsâ an Abdilvâris b. Saîd an Alî b. Zeyd an
Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Hureyre senedi ile; Nesâî (siyam 42/7, IV, 164-5),
Ahmed b. îsâ an İbn Vehb an Amr an Bükeyr an Saîd... senedi ile; Müslim (siyam
no. 161, s. 806) ve Nesâî (siyam 42/4-5, IV, 164-4), İbn Cüreyc an Atâ b. e.
Rebâh an Ebî Salih ez-Zeyyât an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.
[2] Bu hadisi Nesâî (siyam 43, IV, 167), Yahya b. Habîb b.
Arabî an Hammâd an Vâsıl an Beşşâr b. e. Seyfani'l-Velîd b. Abdirrahman an İyâd
b. Gutayfan Ebî Ubeyde senedi ile tahrîc etti. Münzirî'ye göre isnadı hasendir
(Tergîb II, 147).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.
[3] Heysemî'ye göre isnadında yer alan er-Rebî' b. Bedr zayıf
bir râvidir (Mecma1 III, 171).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.
[4] Bu hadisi Nesâî (siyam 43/1-4, IV, 165-6), Recâ b.
Hay-ve an Ebî Umâme asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.
[5] Bu hadisi Ne.sâî (siyam 45/4, IV, 174), Mahmûd b. Hâlid
an Muh. b. Şuayb an Yahya b. el-Hâris ani'l-Kâsım Ebî Abdirrahman an Ukbe
senedi ile tahrîc etti. Râvileri güvenilir kimselerdir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.
[6] İsnadında yer alan Vâkidî, hakkında ihtilaf olan
meşhur bir râvidir (Mecma'III, 194).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.
[7] Bu hadisi Buhârî (savm 4, II, 226; bed'ul-halk 9, IV,
88), Müslim (siyam 166, s. 808) ve Tirmizî (no. 765), Ebû Hazım tın Sefil b.
Sa'd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.
[8] Bu hadisi Tirmizî (no. 807) ve İbn Mâce (no. 1746),
Atâ b. e. Rebâh an Zeyil b. Hâlid asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî,
isandı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.
[9] Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerden oluşmuştur
(Mecma'III, 179).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.
[10] Bu hadisi Mâlik (terâvîh no. 2, s. 113), Abdürrezzâk
(no. 7719), Şafiî (Sünen s. 35,59), Ahmed (II, 241,281,289, 529), Buhârî (savm
1, II, 251, 253), Müslim (nıüsâfîrîn no. 174, s. 523), Ebû Dâvud (no. 1371-2),
Nesâî (siyam 5/1, IV, 129; 39/6-8, 11-14, IV, 156-7), Tirmizî (no. 808), İbn
Huzeyme (no. 1894, 2199), İbn Hibbân (no. 2537) ve Beyhakî (II, 492; IV, 304,
492), ez-Züfırf an Ebî Seleme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;
Şafiî (Sünen s. 35), Ahmed (II, 486), Buhârî (îmân 27,1, 14; savm 1, II,
251), Müslim (müsâfirîn no. 173, s. 523), Nesâî (kıyâmu'1-Ieyl 3/1-2, III,
201-202; siyam 39/10-11, IV, 156; îmân 21, VIII, 117-8), İbn Huzeyme (no. 2203)
ve Beyhakî (II, 491-2), ez-Zührî an Humeyd b. Abdirrahman an Ebî Hureyre asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.
[11] Bu ziyade ile Ahmed (II, 385), Affân an Hammâd b. Seleme
an Muh. b. Amr an Ebî Seleme an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti. Münzirî'ye
göre isnadı hasendir (Tergîb II, 90).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.
[12] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 59, s. 310), Ahmed (II,
378, 357), Dârimî (II, 26), Buhârî (savm 5, II, 227), Müslim (siyam no. 1, s.
758), Nesâî (siyam 3/1-2, IV, 126-7) ve İbn Huzeyme (no. 1882), Ebû Süheyl b.
Mâlik an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;
Abdürrezzâk (no. 7384), Ahmed II, 281), Buhârî (savm 5, VI, 227;
bed'ul-halk 11/8, IV, 92), Müslim (siyam no. 2, s. 758), Nesâî (siyam 4, IV,
127-128) ve İbn Hibbhan (no. 3425), ez-Zührî an İbn ebî Ene s an ebîhî an Ebî
Hureyre asl-ı senedi ile.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.
[13] Bu rivayeti Tirmizî (no. 682) ve İbn Mâce (no. 1642),
Ebû Kureyb an Ebî Bekr b. Ayyaş ani'l-A'meş an Ebî Salih an Ebî Hureyre asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî bu rivayet hakkında "garîb" hükmü
vermiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.
[14] Bu hadisi Tirmizî (no. 663), Muh. b. İsmaîl an Mûsîı
b. İsmaîl an Sadaka b. Mûsâ an Sabi/ an Enes senedi ile tahrîc etti ve "bu
hadis garîbtir; Sadaka hadiste güçsüçdür" dedi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.
[15] Bu hadisi Bezzâr (no. 960). Ahmed b. el-Velîd
el-Bağdâ-dîan Hâlid b. Yezîd el-Mekkî an Yezîdb. Abdilmelik en-Nevfelî an
Safvân b. Süleym an Atâ b. Yesâr an Ebî Sa-îd senedi ile tahrîc etti ve
Nevfelî'nin hadiste zayıf olduğunu söyledi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.
[16] Bu hadisi Ahmed (V, 256), İbn Nümeyr ani'l-A'meş an
Hüseyn (b. Vâkid) el-Horâsânî an Ebî Gâlib an Ebî Umâme senedi ile tahrîc etti.
Münzirî'ye göre isnadında bir beis yoktur; A'meş'in Hü-seyn'den rivayeti ise
"büyüklerin küçüklerden rivayeti" nev'indendir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.
[17] Bu hadisin isnadını oluşturan râvileri Ahmed b. Ebyad
dışındakiler güvenilir kimselerdir. Heysemî bu zât hakkında hiçbir bilgiye
rastlamadığını söylemiştir (Mecma' III.
144).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41-42.
[18] Bu hadisi Bezzâr (no. 966), Amr b. Hammâd an Abdil-lah
b. Nâfî' an Âsim b. Ömer an Abdillah b. Dînâr an İbn Ömer senedi ile tahrîc
etti.
Âsim b. Ömer'i Ahmed ve gayrisinin zayıf addetmesine karşılık İbn Hibbân
onu tevsîk ederek "hatâ ve muhalefet ederdi" demiştir (Mecma' III,
145).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/42.
[19] Bu hadisin tariki şöyledir: Abdullah b. Kesîr b.
Ca'fer an ebîhî an ceddihî an Bilâl.
Bu hadisi
Diyâül-Makdîsî, sahîh hadisleri topladığı el-Muhtâre'de irâd etmiştir.
Zehebî diyor ki: "Abdullah'ın kim olduğu bilinmiyor, bu bâtıldır,
isnadı karanlıktır. Diyâ, bunu Muhtâre'sine almakla hiç iyi etmemiştir."
(Mîzân no. 4520).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/42.
[20] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1745), Mûsâ b. Ubeyde an
Cümhân an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti. Mûsâ, üzerinde zayıf
olduğunda, ittifak bulunan bir râvidir.
Taberânî ile el-Hatîb ise bunu Sehl b. Sa'd hadisinden ancak zayıf bir
isnâdla tahrîc ettiler (Feyd V, 285).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/42.
[21] Bu hadisi üç ayn senedle Tirmizî (no. 784-6) ve İbn Mâce
(no. 1748), Habib b. Zeyd an Leylâ an ceddetihî Üm-mi Umâre asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
İsnadı hakkında Tirmizî, "hasen sahîh" hükmü verdi ve Ümmü
Umâre'nin, Habîb'in ceddesi olduğunu söyledi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/42.
[22] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1749), Muh. b. el-Musaffâ an
Bakiyye an Muh. b. Abdirrahman an Süleyman b. Bü-reyde an ebîhî senedi ile
tahrîc ettiler.
İsnâdda geçen Muh. b. Abdirrahman'in kim olduğu meçhuldür. Bakiyye ise
tedlis yapmakla ma'rûftur. Gerçi burada tahdis .sığasını kullanmışsa da şeyhi,
meçhuldür (Tergîb II, 146). Buna karşılık Sindî, Zevâid'inde Muh. b.
Abdirrahman'm çok zayıf olduğunu söylemiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/42.
[23] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1765), İsmaîl b. Abdillah
er-Rakkî an Abdillah b. Ca'fer an Abdilazîz b. Muh. an Muh. b. Abdillah b. e.
Hurre an ummihî Hakîm b. e. Hurre un Sinan senedi ile tahrîc etti.
Sindî, isnadının sahîh olduğunu, râvilerinin de güvenilir kimselerden
oluştuğunu söylemiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/42.
[24] Bu hadisi Mâlik (siyam 1, s. 286), Şafiî (Sünen s.
61), Ahmed (II, 63), Dârimî (II, 3), Buhârî (savm 11, II, 229), Müslim (siyam
no. 3, s. 759), Nesâî (siyam 10/2, IV,
134), İbn Hibbân (no. 3439), Dârekutnî (II, 161) ve Beyhakî (IV, 204),
Mâlik an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile;
Müslim (siyam no. 4-5, s. 759), Ne.sâî (siyam 11/1, IV, 134), İbn
Huzeyme (no. 1913) ve İbn Hibbân (no. 3442), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an İbn
Ömer asl-ı senedi ile; Müslim (no. 8, s. 760), Nesâî (10/2, IV, 134), İbn
Huzeyme (no. 1905), İbn Hibbân (no. 3432) ve Bey-hakî (IV, 204), Yûnus
ani'z-Zührt an Salim b. Abdillah b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile; Tayâlisî
(no. 1905), Ahmed (II, 44,81), Buhârî (savm 11, II, 229; talâk 35/3, VI, 177),
Müslim (siyam no. 13, s. 761), Nesâî (siyam 17, IV, 140), İbn Huzeyme (no.
1917), Tahâvî (III, 122) ve İbn Hibbân (no. 3445), Şu'be an Cebele b. Suhaym an
İbn Ömer asl-ı senedi ile; Müslim ve Ebû Dâvud (no. 2320), Eyyûb an Nâfi' an
İbn Ömer (no. 6); Seleme b. Alkame an Nâfi'... (no. 7); Zekeriyyâ b. İshâk an
Amr b. Dinar an İbn Ömer (no. 10); Abdülmelik b. Umeyr an Mûsâ b. Talha an İbn
Ömer (no. 12), Şu'be an Ukbe b. Hureys an İbn Ömer (no. 14) talikleriyle tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/43.
[25] Bu hadisi Mâlik (siyam 1, s. 286), Şafiî (Sünen s.
61), Ahmed (II, 63), Dârimî (II, 3), Buhârî (savm 11, II, 229), Müslim (siyam
no. 3, s. 759), Nesâî (siyam 10/2, IV,
134), İbn Hibbân (no. 3439), Dârekutnî (II, 161) ve Beyhakî (IV, 204),
Mâlik an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile;
Müslim (siyam no. 4-5, s. 759), Ne.sâî (siyam 11/1, IV, 134), İbn
Huzeyme (no. 1913) ve İbn Hibbân (no. 3442), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an İbn
Ömer asl-ı senedi ile; Müslim (no. 8, s. 760), Nesâî (10/2, IV, 134), İbn
Huzeyme (no. 1905), İbn Hibbân (no. 3432) ve Bey-hakî (IV, 204), Yûnus
ani'z-Zührt an Salim b. Abdillah b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile; Tayâlisî
(no. 1905), Ahmed (II, 44,81), Buhârî (savm 11, II, 229; talâk 35/3, VI, 177),
Müslim (siyam no. 13, s. 761), Nesâî (siyam 17, IV, 140), İbn Huzeyme (no.
1917), Tahâvî (III, 122) ve İbn Hibbân (no. 3445), Şu'be an Cebele b. Suhaym an
İbn Ömer asl-ı senedi ile; Müslim ve Ebû Dâvud (no. 2320), Eyyûb an Nâfi' an
İbn Ömer (no. 6); Seleme b. Alkame an Nâfi'... (no. 7); Zekeriyyâ b. İshâk an
Amr b. Dinar an İbn Ömer (no. 10); Abdülmelik b. Umeyr an Mûsâ b. Talha an İbn
Ömer (no. 12), Şu'be an Ukbe b. Hureys an İbn Ömer (no. 14) talikleriyle tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/43.
[26] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2481), Ahmed (II, 454, 430,
456), Buhârî (savm 11, II, 229), Müslim (siyam no. 19, s. 762), Nesâî (siyam
9/1-2, IV, 133), İbn Hibbân (no. 3433), Dârekutnî (II, 162) ve Beyhakî (IV,
205), Şu'be an Muh. b. Ziyâd an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile; Müslim (siyam no.
17, s. 762) ve Nesâî (siyam 10/1, IV, 133-4), İbrâhîm b. Sa'd ani'z-Zührî an
Saîd b. el-Mü-seyyeb an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;
Müslim (no. 20) ve Nesâî (11/2, IV, 134), Ubeydullah b. Ömer an
Ebîz-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/43.
[27] Bu hadisi Ebu Dâvud (no. 2326) ve Nesâî (siyam 13/1,
IV, 135), Cerîr b. Abdilhamîd an Mansûr b. el-Mu'lemir an Rib'îan Huzeyfe asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler. Ancak Nesâî, daha sonra bu hadisi es-Sevrî an Mânsur
an Rib'î an ba'di ashâbi'n-Nebî ile Ibnu'I-Mübârek ani1-Haccâc b. Artât an
Mamur an Rib'î talikleriyle tahrîc etmiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/43.
[28] Bu hadisi Dârimî (II, 5), Ebû Dâvud (no. 2340),
Tirmizî (no. 691), Nesâî (siyam 8/1-2, IV, 131-132), İbn Mace (no. 1652),
İbnü'l-Cârûd (s. 195), İbn Huzeyme (no. 1923), Ebû Ya'lâ (no. 2529), Taberânî
(no. 11786), İbn Hibbân (no. 3437), Dârekutnî (II, 157), el-Hâkim (I, 297),
424) ve Beyhakî (IV, 211-212), Simâk b. Harb an İkrime an İbn Abbâs asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî'nin de dediği gibi Sevrî gibi Simâk çoğunluk
talebeleri ondan bu hadisi rivayet ederken İbn Abbâs'ı zikretmeden mürsel
olarak sevketmişlerdir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/43.
[29] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2342), Mervân b. Muh. an İbn
Vehb an Yahya b. Abdillah b. Salim an Ebî Bekr b. Nâfi' an ebîhî an İbn Ömer
asl-ı senedi ile tahrîc etti. Râvileri güvenilir kimselerdir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/43.
[30] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2338) ve Dârekutnî (II, 167),
Abbâd b. el-Avvâm an Ebî Mâlik el-Escaî ani'l-Hüseyn asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.Dârekutnî: "İsnadı muttasıl ve sahihtir" dedi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/43.
[31] Bu hadisi Nesâî (siyam 8/3, IV, 132), İbrâhîm b.
Ya'kûb an Saîd b. Şebîb Ebî Osman an İbn e. Zaide ani'l-Hüseyn b. el-Hâris
el-Cedelî ani Abdirrahman senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/43.
[32] Bu hadisi Bezzâr (no. 971), Hâlid b. Yûsuf b. Hâlid an
ebihîan Ca'fer b. Sa'db. Semure an Habîb b. Süleyman an ebîhî Süleyman b.
Semure an Semure senedi ile tahrîc etti.
Heysemî'ye göre bu isnâd zayıftır (Mecma' III, 147).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/44.
[33] Bu rivayetin de isnadı zayıftır (Mecma' III, 147).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/44.
[34] Heysemî'ye göre râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma'
III, 147).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/44.
[35] Râvilerinden birisi tedlis ile maruf meşhur râvi Muh.
b. İshâk'tır (Mecma' III, 149).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/44.
[36] Bu hadisi Ahmed (I, 306), Müslim (siyam no. 28, s.
795), Tirmizî (no. 693), Nesâî (siyam 7, IV, 131), İbn Huzeyme (no. 1916) ve Beyhakî (IV, 247,251), Muh. b. e. Harmele an
Kureyb asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/44.
[37] Bu hadisi Tirmizî (no. 697), Muh. b. İsmail an İbr. b.
el-Münzir an İshâk b. Ca'fer b. Muh. an Abdillah b. Ca'fer an Osman b. Muh.
el-Ahnesî an Saîd el-Makburîan Ebî Hureyre senedi ile; Ebû Dâvud (no. 2324),
Muh. b. Vbeyd an Hammâd an Eyyûb an Muh. b. el-Münkedir an Ebî Hureyre senedi
ile; İbn Mâce (no. 1660), Muh b. Ömer el-Mukrî an İshâk b. İsâ an Hammâd b.
Zeyd an Eyyûb an Muh. b. Şîrîn an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/44.
[38] Bu hadisi Ahmed (II, 43, 52, 122, 129), Buhârî (savm
13, II, 230), Müslim (siyam 15, s. 761), Ebû Dâvud (no. 2319), Nesâî (siyam
17/3, IV, 139-40) ve Beyhakî (IV, 250; VII, 42), Şu'be ani'l-Esved b. Kays an
Saîd b. Amr b. Saîd an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/44.
[39] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2322), Tirmizî (no. 689) ve
İbn Mâce (no. 1658), İbn e. Zaide an İsâ b. Dinar an ebîhî an Amr b. el-Hâris
b. Dırâr an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.
[40] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2454), Tirmizî (no. 730), Nesâî
(siyam 68/1-5, IV, 196-7) ve İbn Mâce (no. 1700), Abdullah b. e. Bekr
ani'z-Zührî an Salim b. Abdillah b. Ömer an ebîhî an Hafsa asl-ı senedi ile
merfû olarak tahrîc ettiler.
Tirmizî diyor ki: "Hafsa hadisini, sadece bu vecihten (yani Yahya
b. Eyyûb tarikiyle) merfû olarak bilmekteyiz. Nâfi an İbn Ömer kanalıyla onun
sözü olarak gelmiştir ki, sahîh olan da budur." Ulemâ, bu hadisin merfû
ya da mevkuf olduğunda ihtilâf ettiler. Oğlunun kanalıyla Ebû Hatim:
"Hangi rivayetin daha sahih olduğunu bilmiyorum" demiştir. Ebû Dâvud
ise merfû olması doğru değildir"; Buhârî: "Sahîh olan mevkuf
olmasıdır"; Nesâî ise: "Bence doğrusu mevkuf rivayetidir"
demiştir. el-Hâkim ise Buhârî'nin şartınca "sahîh" hükmü vermiştir.
Hattâbî ise Abdullah b. e. Bekr'in ref'inin güvenilir râvinin ziyadesinden
saymıştır ki, bu da makbuldür. İbn Hazm ise: "İhtilâf, habere güç
katmaktadır" demiştir (Neyi IV, 217).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.
[41] İlk rivayet Müslim'in lafzı (siyam no. 170), ikinci
lafız Nesâî'nin lafzıdır (siyam 67/2, IV, 194). Bu hadisi Müslim (siyam no.
169-170, s. 808-9), Ebû Dâvud (no. 2455), Tirmizî (no. 733-4) ve Nesâî (siyam
67/4-7, IV, 194-5), Talha b. Yahya an Âise binti Talha an Âise asl-ı senedi
ile;
Nesâî (siyam 67/1-3, IV, 193-4) ve İbn Mâce (no. 1701), Talha b. Yahya
an Mücâhid an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.
[42] İlk rivayet Müslim'in lafzı (siyam no. 170), ikinci
lafız Nesâî'nin lafzıdır (siyam 67/2, IV, 194). Bu hadisi Müslim (siyam no. 169-170,
s. 808-9), Ebû Dâvud (no. 2455), Tirmizî (no. 733-4) ve Nesâî (siyam 67/4-7,
IV, 194-5), Talha b. Yahya an Âise binti Talha an Âise asl-ı senedi ile;
Nesâî (siyam 67/1-3, IV, 193-4) ve İbn Mâce (no. 1701), Talha b. Yahya
an Mücâhid an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.
[43] Her iki lafız da Tirmizî'ye aittir. Bu hadisi Ebû Dâvud
(no. 2456) ve Tirmizî (no. 731), farklı tariklerle Ümmü Hânî'den tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.
[44] Her iki lafız da Tirmizî'ye aittir. Bu hadisi Ebû Dâvud
(no. 2456) ve Tirmizî (no. 731), farklı tariklerle Ümmü Hânî'den tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.
[45] Bu hadisi Ahmed (II, 498), Dârimî (II, 14), Ebû Dâvud
(no. 2380), Tirmizî (no. 720), İbn Mâce (no. 1676), İbn Huzeyme (no. 1960-1),
İbnu'l-Cârûd (s. 198), Tahâvî (II, 97), tbn Hibbân (no. 3509), Dârekutnî (II,
184), el-Hâkinı (1,426; Buhârî ile Müslim'in şartınca sahîh") ve Beyhakî
(IV, 219), Hisâm b. Hassan an Muh. b. Şîrîn an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler. Tirmizî isnadı hakkında "hasen garîb" hükmünü verdikten
sonra Ebû Hureyre'den başka kanalla da bu hadisin rivayet olunduğunu, ancak o
tarikin sahîh olmadığını ilave etmiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.
[46] Bu hadisi Tirmizî (no. 719), Muh. b. Ubeyd
el-Muhâri-bîan Abdirrahman b. Zeydb. Eşlem an ebîhîan Atâ b. Yesâr an EbîSaîd
senedi ile tahrîc etti. Abdurrahman, zayıf bir râvidir. Tirmizî, hadisin bu haliyle
mahfuz olmadığını söyledi. Nitekim Derâverdî ve gayrisi Zeyd b. Eslem'in
mürseli olarak rivayet etti. Ebû Dâvud, ise an Zeyd b. Eşlem an raculin min
ashâbi'n-Nebî senedi ile tahrîc etti. Bu hadisin sahîh tariki olarak Ebû Hatim
ve Ebû Zür'a son tariki tercih etmişlerdir (Neyi IV, 215).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.
[47] Bu hadisi Ahmed (V, 277,195; VI, 443), Dârimî (II,
14), Ebû Dâvud (no. 2381), Tirmizî (no. 87), İbnu'l-Cârûd (s. 15), İbn Huzeyme
(no. 1956-9), İbn Hibbân (Mevâ-rid (no. 908), Dârekutnî (I, 159), el-Hâkim (I,
426) ve Beyhakî (IV, 220), Yaîs b. el-Velîd an ebîhî an Ma'dân b. Talha asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler. İbn Mende diyor ki: "İsnadı muttasıl ve sahihtir.
İsnadında ihtilâf olduğu için Buhârî ile Müslim kitaplarına
almamışlardır" (Neyi IV, 216).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.
[48] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2700), Abdürrezzâk (no. 7541),
Şâfıî (Sünen s. 62), Ahmed (1,215,222,286), Ebû Dâvud (no. 2373), Tirmizî (no.
777), İbn Mâce (no. 1682, 3081), Ebû Ya'lâ (no. 2471), Taberânî (no. 12137-41),
Tahâvî (II, 101) ve Beyhakî (IV, 263, 268), Yezîd b. e. Ziyâd an Miksem an İbn
Abbâs asl-ı senedi ile; Ahmed (I, 315), Tirmizî (no. 776) ve Tahâvî (II, 101),
Habîb b. eş-Şehîd an Meymûn b. Mihrân an İbn Abbâs asl-ı senedi ile;
Buhârî (savm 32, II, 237; tıbb 11, VII, 14), Ebû Dâvud (no. 2372),
Tirmizî (no. 775), Taberânî (no. 11869), İbn Hibbân (no. 3523), el-Hâkim (I,
429) ve Beyhakî (IV, 2637, Eyyûb an İklime an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.
[49] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2374), Ahmed b.Hanbel an İbn
Mehdî ani's-Sevrî an Abdirrahman b. Abis an İbn ebî Leylâ senedi ile tahrîc
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.
[50] Bu hadisi Tirmizî (no. 774) ve İbn Hibbân (Mevârid no.
902), Abdurrezzâk an Ma'mer an Yahya b. e. Kesîr an İbrâhîm b. Abdillah b.
Kâriz ani's-Sâib b. Yezîd an Rafı' asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.
[51] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2367) ve İbn Mâce (no. 2367),
Yahya b. e. Kesîr an Ebî Kilâbe an Ebî Esma er-Ruhabî an Sevbân asl-ı senedi
ile; Y««mmN\i4^o.l?nO-V),Mek.nûl (cırı Ebî Esma) an Sevbân asl-ı senedi ile;
Ebû Dâvud (no. 2368-9) ve İbn Hibbân (no. 900-1), Ebû Kilâbe an
Ebî'l-Es'as an Şeddâd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.
[52] Râvilerinden Tarîf Ebû Süleyman'ı İbn Adî'nin tevsîk
etmesine karşılık başkaları zayıf addettiler (Mecma' III, 170).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.
[53] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2377), en-Nüfeylî an Alî b.
Sabit an Abdirrahman b. en-Nu'mân b. Ma'bed b. Hev-ze an ebîhî an ceddihî
senedi ile tahrîc etti. Ebû Davud'a göre Yahya b. Maîn, bu hadise münker hükmü
vermiştir. İbn Maîn, Abdurrahman'ı, zayıf addetmiş; Ebû Hatim ise sadûk
olduğunu söylemiştir. Ze-hebî de Nu'mân'ın maruf olmadığını bildirmiştir (Nevi
IV, 217).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.
[54] Bu hadisi Tirmizî (no. 726), Abdüla'lâ b. Vâsıl
ani'l-Hasan b. Atiyye Ebî Âlike an Enes senedi el tahrîc etti. Daha sonra
Tirmizî: "Enes hadisinin isnadı güçsüzdür, Ebû Âtike de zayıftır. Ayrıca
bu bâbta Peygamber'den sahîh bir hadis de rivayet olunmamıştır" demiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.
[55] Heysemî'ye göre râvilerinden Yemân b. Saîd zayıftır
(Mecma' III, 167).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.
[56] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 14, s. 292), Buhârî (savm
24/1, II, 233) ve Müslim siyam no. 62, s. 776), Hisâm b. Urve an ebîhî an Âise
asl-ı senedi ile; Müslim (no. 70-71, s. 778), Ebû Dâvud (no. 2383), Tirmizî
(no. 727) ve İbn Mâce (no. 1683), Ziyâd b. İlâku an Amr b. Meymûn an Âise asl-ı
senedi ile; Buhârî (savm 23, II, 233), Müslim (no. 65-68, s. 777), Ebû Dâvud
(no. 2382) ve Tirmizî (no. 729), İbrâhîm an Alkame ve'l-Esved an Âise asl-ı
senedi ile; Müslim (no. 64, s. 777) ve İbn Mâce (no. 1684), Ubeydullah b. Ömer
ani' l-Kâsım b. Muh. an Âise asl-ı senedi ile;
Tirmizî (no. 728),
el-Adenî an VekT an İsrail an Ebî İs-hâk an Ebî Meysere an Âise asl-ı senedi
ile; Müslim (no. 68-69, s. 777-8), İbrâhîm ani'l-Esved (ve Mesrûk) an Âise
asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 2386), Muh. b. İsâ an Muh. b. Dînâr an Sa'd b.
Evs an Misda' Ebî Yahya an Âise senedi ile; Müslim (no. 63, s. 776), İbn Uyeyne
an Abdirrahman b. el-Kâsım an ebîhî asl-ı senedi ile; Mâlik, belâğan (siyam no.
18, s. 292); Ebû Dâvud (no. 2384), Muh. b. Kesîr an Siifyân an Sa'd b. İbrâhîm
an Talha b. Abdillah b. Osman an Âise senedi ile;
Müslim (no. 69, s.
778), İbn e. Şeybe ani'l-Hasan b. Mûsâ an Şeybân an Yahya b. e. Kesîr an Ebî
Seleme an Ömer b. Abdilazîz an Urve an Âise senedi ile tahrîc ettiler.
Lafızlar Ebû Davud'a aittir. Sıra ile: 2382,2384, 2386.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.
[57] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 14, s. 292), Buhârî (savm
24/1, II, 233) ve Müslim siyam no. 62, s. 776), Hisâm b. Urve an ebîhî an Âise
asl-ı senedi ile; Müslim (no. 70-71, s. 778), Ebû Dâvud (no. 2383), Tirmizî
(no. 727) ve İbn Mâce (no. 1683), Ziyâd b. İlâku an Amr b. Meymûn an Âise asl-ı
senedi ile; Buhârî (savm 23, II, 233), Müslim (no. 65-68, s. 777), Ebû Dâvud
(no. 2382) ve Tirmizî (no. 729), İbrâhîm an Alkame ve'l-Esved an Âise asl-ı
senedi ile; Müslim (no. 64, s. 777) ve İbn Mâce (no. 1684), Ubeydullah b. Ömer
ani' l-Kâsım b. Muh. an Âise asl-ı senedi ile;
Tirmizî (no. 728),
el-Adenî an VekT an İsrail an Ebî İs-hâk an Ebî Meysere an Âise asl-ı senedi
ile; Müslim (no. 68-69, s. 777-8), İbrâhîm ani'l-Esved (ve Mesrûk) an Âise
asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 2386), Muh. b. İsâ an Muh. b. Dînâr an Sa'd b.
Evs an Misda' Ebî Yahya an Âise senedi ile; Müslim (no. 63, s. 776), İbn Uyeyne
an Abdirrahman b. el-Kâsım an ebîhî asl-ı senedi ile; Mâlik, belâğan (siyam no.
18, s. 292); Ebû Dâvud (no. 2384), Muh. b. Kesîr an Siifyân an Sa'd b. İbrâhîm
an Talha b. Abdillah b. Osman an Âise senedi ile;
Müslim (no. 69, s.
778), İbn e. Şeybe ani'l-Hasan b. Mûsâ an Şeybân an Yahya b. e. Kesîr an Ebî
Seleme an Ömer b. Abdilazîz an Urve an Âise senedi ile tahrîc ettiler.
Lafızlar Ebû Davud'a aittir. Sıra ile: 2382,2384, 2386.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.
[58] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 14, s. 292), Buhârî (savm
24/1, II, 233) ve Müslim siyam no. 62, s. 776), Hisâm b. Urve an ebîhî an Âise
asl-ı senedi ile; Müslim (no. 70-71, s. 778), Ebû Dâvud (no. 2383), Tirmizî
(no. 727) ve İbn Mâce (no. 1683), Ziyâd b. İlâku an Amr b. Meymûn an Âise asl-ı
senedi ile; Buhârî (savm 23, II, 233), Müslim (no. 65-68, s. 777), Ebû Dâvud
(no. 2382) ve Tirmizî (no. 729), İbrâhîm an Alkame ve'l-Esved an Âise asl-ı
senedi ile; Müslim (no. 64, s. 777) ve İbn Mâce (no. 1684), Ubeydullah b. Ömer
ani' l-Kâsım b. Muh. an Âise asl-ı senedi ile;
Tirmizî (no. 728),
el-Adenî an VekT an İsrail an Ebî İs-hâk an Ebî Meysere an Âise asl-ı senedi
ile; Müslim (no. 68-69, s. 777-8), İbrâhîm ani'l-Esved (ve Mesrûk) an Âise
asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 2386), Muh. b. İsâ an Muh. b. Dînâr an Sa'd b.
Evs an Misda' Ebî Yahya an Âise senedi ile; Müslim (no. 63, s. 776), İbn Uyeyne
an Abdirrahman b. el-Kâsım an ebîhî asl-ı senedi ile; Mâlik, belâğan (siyam no.
18, s. 292); Ebû Dâvud (no. 2384), Muh. b. Kesîr an Siifyân an Sa'd b. İbrâhîm
an Talha b. Abdillah b. Osman an Âise senedi ile;
Müslim (no. 69, s.
778), İbn e. Şeybe ani'l-Hasan b. Mûsâ an Şeybân an Yahya b. e. Kesîr an Ebî
Seleme an Ömer b. Abdilazîz an Urve an Âise senedi ile tahrîc ettiler.
Lafızlar Ebû Davud'a aittir. Sıra ile: 2382,2384, 2386.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.
[59] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2385) ve İbn Hibbân (no.
905), Leys b. Sa'd an Bükeyr b. Abdillah an Abdilmelik b. Saîd an Câbir asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler. Bu hadis, Nesâî'ye göre münkerdir. Bezzâr, Ömer'den
sadece bu tarik ile geldiğini söylemiştir. İbn Huzeyme ve el-Hâkim de
Sahîh'lerinde tahrîc ettiler (Neyi IV, 222).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.
[60] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2387), Nasr b. Alî an Ebî Ahmed
«z-Zübeyrî on İsrail an Ebî'l-Anbes el-Hâris b. Ubeyd ani'l-Eğarr an Ebî
Hureyre senedi ile tahrîc etti. Yahya b. Maîn'e göre râvilerinden Ebû'l-Anbes
sebebiyle isnadı zayıftır.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/47.
[61] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 20, s. 293), an Nâf an İbn
Ömer senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/47.
[62] Lafızlann ilki Müslim'e, ikincisi Buhârî'ye aittir. Bu
hadisi Mâlik (siyam no. 10-11, s. 290), Şafiî (Sünen s. 55), Abdürrezzâk (no.
7396,7398), Ahmed (VI, 34,36, 38,203,211,216,278), Buhârî (savm 22, II, 232;
25, II, 234), Müslim (siyam no. 75, s. 779-780; 76,78, s. 780-1), Ebû Dâvud
(no. 2388), Tîrmizî (no. 779), İbn Huzey-me (no. 2009, 2010-11), Tahâvî (II,
102-104), İbn Hib-bân (no. 3477-90) ve Beyhakî (IV, 214), Ebû Bekr b.
Abdirrahman b. el-Hâris an Âise ve Ümmi Seleme asl-ı senedi ile;
Mâlik (siyam no. 9, s. 289), Müslim (siyam no. 79, s. 781) ve Ebû Dâvud
(no. 2389), Abdullah b. Ahdi/rahman b. Ma'mer el-Ensâri an Ebf Yunus mevlâ
Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/47.
[63] Lafızlann ilki Müslim'e, ikincisi Buhârî'ye aittir. Bu
hadisi Mâlik (siyam no. 10-11, s. 290), Şafiî (Sünen s. 55), Abdürrezzâk (no.
7396,7398), Ahmed (VI, 34,36, 38,203,211,216,278), Buhârî (savm 22, II, 232;
25, II, 234), Müslim (siyam no. 75, s. 779-780; 76,78, s. 780-1), Ebû Dâvud (no.
2388), Tîrmizî (no. 779), İbn Huzeyme (no. 2009, 2010-11), Tahâvî (II,
102-104), İbn Hib-bân (no. 3477-90) ve Beyhakî (IV, 214), Ebû Bekr b.
Abdirrahman b. el-Hâris an Âise ve Ümmi Seleme asl-ı senedi ile;
Mâlik (siyam no. 9, s. 289), Müslim (siyam no. 79, s. 781) ve Ebû Dâvud
(no. 2389), Abdullah b. Ahdi/rahman b. Ma'mer el-Ensâri an Ebf Yunus mevlâ
Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/47.
[64] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2398), Mûsâ h. İsmail an
Hammâd an Eyyûb ve Habth ve Hisâm an Muh. b. Strtn an Ebî Hureyre senedi ile;
Tirmizî (no. 721), Ebû Sııîd el-Eşacc an Ebî Hâlid el-Ahmer an Haccâc b. Artar
an Katâde an İbn Şîrîn .... senediyle; Buhârî (savm 26, II, 234) ye Müslim
(siyam 171, s. 809), Hisâm b. Hassan an İbn Şîrîn .... asl-ı senedi ile ile;
Tirmizî (no. 722) ve İbn Mâce (no. 1673), Ebû Usâme an Avfan İbn Sirîn ve Hilâs
an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/47.
[65] Râvilerinden Muh. b. Ubeydillah el-Arzemî zayıftır
(Mecma' III, 157).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/47.
[66] Bu hadis, Muh. b. Amr an Ebî Seleme an Ebî Hureyre tarikiyle
gelmiştir. Bu tarik hasendir (Mecma' III, 158).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/47.
[67] Bu hadisin râvileri İbn Lehî'a dışında Sahîh
ricâlinden-dir. Heysemî bir başka yerde "isnadı hasendir" hükmü
vermiştir (Mecma' III, 149; Feyd VI, 45).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/48.
[68] Bu hadisi Ebû Ya'lâ (no. 1424),Bezzâr(no.
1021)veİb-nü'1-Cevzî (İlelü'l-mütenâhiyye no. 895), Abdülvâris b. Saîd an Alî
b. Zeyd b. Cüd'ân an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
İbnü'l-Cevzî: "Sahih değildir"; Cûzecânî: "Bâtıldır"
demiştir. Ancak bu hadisin Ahmed'in Müsned'inde (III, 279), Şu'be an Katâde ve
Humeyd an Enes tarikiyle şahidi vardır.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/48.
[69] Bu hadisi İbnü'l-Mübârek (no. 1307), Ahmed (II, 505,
452), Buhârî (savm 8, II, 228; edeb 51, VII, 86), Ebû Dâvud (no. 2362), Tirmizî
(no. 707), İbn Mâce (no. 1689), İbn Huzeyme (no. 1995) ve Beyhakî (IV, 270),
İbn e. Zi'b an Saîd b. e. Saîd el-Makburî an ebîhi an Ebî Hureyre asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/48.
[70] Bu hadisin senedi hakkında Heysemî: "Bir beis
yoktur" demiştir (Mecma' III, 202).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/48.
[71] Bu hadisi Müslim (zekât no. 84, s. 711) ve Ebû Dâvud
(no. 2458),Abdürrezzâk an Ma'meran Hemmâm b. Mü-nebbîh an Ebî Hureyre asl-ı
senedi ile;Buhârî (nikâh 86, VI, 150), Tirmizî (no. 782) ve İbn Mâce (no.
1721), Ebû'z-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/48.
[72] Bu hadisin lafzı Ebû Davud'a aittir. Bunu Müslim (siyam
no. 159, s. 805-6), Ebû Dâvud (no. 2461) ve Tirmizî (no. 781), Siifyân b.
Uyeyne an Ebfz-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud
(no. 2460) ve Tirmizî (no. 780), Muh. b. Şîrîn an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/48.
[73] Bu hadisi Tirmizî (no. 789), Bisr b. Muâ: an Eyyûb b.
Vâkıd el-Kûfîan Hisâm b. Urve an ebîhlan Âise senedi ile; İbn Mâce (no. 1763),
Muh. b. Yahya el-Ezdî an Mûsâ b. Dâvud ve Hâlid b. e. Yezîd an Ebî Bekr
el-Medenî an Hisâm ... senedi ile tahrîc ettiler. Her iki sened hakkında
Tirmizî zayıf hükmü vermiştir.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/48.
[74] Râvilerinden el-Hasan b. e. Ca'fer hakkında İbn Adî:
"Onun sâlih hadisleri vardır, kendisi sadûktur"; Heysemî ise:
"Hakkında menfî sözler sarfedilmiştir" demektedirler (Mecma' III,
157).
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/48.
[75] Râvilerinden el-Hasan b. e. Ca'fer hakkında İbn Adî:
"Onun sâlih hadisleri vardır, kendisi sadûktur"; Heysemî ise:
"Hakkında menfî sözler sarfedilmiştir" demektedirler (Mecma' III,
157).
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/48.
[76] Bu hadisi Buhârî (savm 20/2, II, 232), Müslim (siyam
no. 45, s. 770), Tirmizî (no. 708), Nesâî (siyam 18/2, IV, 141) ve İbn Mâce
(no. 1692), Abdülazîz b. Suheyb an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/49.
[77] Bu hadisi Nesâî (siyam 26/1, IV, 146), Süveyd b. Nasr
an İbni'l-Mübârek an Bakiyye b. el-Velîd an Buhayr b. Sa'dan Hâlid b. Ma'dân
ani'l-Mikdâm senedi ile tahrîc etti. Daha sonra bu hadisi Sevrî an Sevr an
Hâlid kanalıyla mürsel olarak şevketti.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/49.
[78] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2345), Ömer b. el-Hasan b.
İbr. an Muh. b. ebî'l-Vezîr an Muh. b. Mûsâ an Saîd el-Makburî an Ebî Hureyre
senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/49.
[79] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/49.
[80] Bu hadisi Nesâî (siyam 20/1, IV, 142) ve İbn Mâce (no.
1695), Âsim an Zirr an Huzeyfe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/49.
[81] Bu hadisi Tayâlisî (no. 350), Ahmed (I, 386, 392,
435), Buhârî (ezan 13/1, I, 153; talâk 24, VI, 176; ahbânı'l-âhâd 1/2, VIII,
133), Müslim (siyam no. 39-40, s. 768), Ebû Dâvud (no. 2347), Nesâî (ezan 11,
II, 11; siyam 30, III, 148), İbn Mâce (no. 1696), İbnu'l-Cârûd (s. 81, 196),
İbn Huzeyme (no. 402,1928), Tahâvî (1,139), İbn Hibbân (no. 3459, 3463) ve
Beyhakî (IV, 218; I, 381), Süleyman et-Teymî an Ebî Osman en-Nehdî an İbn
Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/49.
[82] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 14, s. 74), an Abdiilah b.
Dî-nâr an İbn Ömer senedi ile; Müslim (siyam no. 37, s. 768) ve Tirmizî (no.
203), ez-Zührî an Salim b. Abdiilah b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile; Buhârî
(savm 17, II, 231) ve Müslim (siyam no. 38, s. 768), Ubeydullah b. Ömer an
Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile;Mâlik (no. 15, s. 74), ani'z-Zührî an Salim
senedi ile mürsel olarak tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/49.
[83] Bu hadisi Buhârî (savm 43/1, II, 240), Müslim (siyam
no. 51, s. 772), Ebû Dâvud (no. 2351) ve Tirmizî (no. 698), Hisâm b. Urve an
ebîhî an Âsim b. Ömer b. el-Hattâb an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/49.
[84] Lafız Müslim'e aittir. Bu hadisi Buhârî (savm 33/1,
II, 237; 43/2, 44/1, V, 241; 45/2, II, 241), Müslim (siyam no. 52-54, s. 772-3)
ve Ebû Dâvud (no. 2352), Ebû İs-hâk es-Şeybânî an İbn e. Evfâ asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/49-50.
[85] Mâlik (no. 4, s. 287), senedsiz olarak irâd etmiştir.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/50.
[86] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 6, s. 288), Buhârî (savm
45, II, 241), Müslim (siyam no. 48, s. 771), Tirmizî (no. 699) ve İbn Mâce (no.
1697), Ebû Hazım an Sehl asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/50.
[87] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2353), İbn Mâce (no. 1698) ve
İbn Hibbân (Mevârid no. 889), Muh. b. Amr an Ebî Seleme an Ebî Hureyre asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/50.
[88] Bu hadisi Tirmizî (no. 700-1), el-Evzâî an Kurre b.
Abdirrahman ani'z-Zührî an Ebt Seleme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc
etti ve "hasen garîb" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/50.
[89] Bu hadisi Ahmed (VI, 48,173), Müslim (siyam no. 49-50,
s. 771-2), Ebû Dâvud (no. 2354), Tirmizî (no. 702) ve Nesâî (siyam 23/1-4, IV,
143-5), Ebû Atiyye an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İlki Müslim'in,
ikincisi ise Ebû Davud'un lafzıdır.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/50.
[90] Bu hadisi Ahmed (VI, 48,173), Müslim (siyam no. 49-50,
s. 771-2), Ebû Dâvud (no. 2354), Tirmizî (no. 702) ve Nesâî (siyam 23/1-4, IV,
143-5), Ebû Atiyye an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İlki Müslim'in,
ikincisi ise Ebû Davud'un lafzıdır.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı,
Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/50.
[91] Bu hadisi Tirmizî (no. 694), Muh. b. Ömer b. Alî
el-Mu-kachlenıian Saîtl b. Âmir an Şu'be an Abdilazîz b. Suheyb an Enes senedi
ile tahrîc elti.
İsnadı hakkında Tirmizî şu bilgiyi vermektedir: "Bu hadis mahfuz değildir;
bunu Abdülazîz b. Suheyb an Enes tarikinden bir aslını bilmiyoruz. Şu'be'nin
ashabı bu hadisi an Asım el-Ahvel an Hafsa binli Şîrîn ani'r-Rebâb an Selmân
b. Âmir tarikiyle tahrîc etti."
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/50.
[92] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2356) ve Tirmizî (no. 696),
Abdürrezzâk an Ca'fer b. Süleyman an Sabit an Enes asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Tirmizî'ye göre isnadı "hasen garîb"tir.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/50.
[93] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2358), Müsedded an Hiiseym an
Husayn an Muâz senedi ile tahrîc etti. Bu hadis mür-seldir. Bunu M.
el-Kebîr'inde Taberânî ve Dârekutnî, zayıf bir senedle İbn Abbâs hadisinden
tahrîc etmiştir. (Neyi IV, 234).
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/51.
[94] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2357), Nesâî (Amelu yevm no.
299), Dârekutnî (II, 185), el-Hâkim (1,422) ve Bey-hakî (IV, 239), Alîb.
el-Hasan b. Sakîk ani'l-Hüseyn h. Vâkıd an Mervân h. Salim el-Mukaffa' an İbn
Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Dârekutnî, isnadı hakkında hasen hükmü vermiştir.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/51.
[95] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2364) ve Tirmizî (no. 725),
Siifyân an Âsim b. Ubeydillah an Abdillah b. Âmir b. Rabî'a an ehîhî asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler.
İsnadı hakkında Tirmizî "hasen" hükmü verdi. Bu hadisi
Buhârî, muallak olarak irâd etti (savm 27, II, 234).
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/51.
[96] Bu hadisi Buhârî (savm 25/1, II, 234), isnâdsız olarak
irâd etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/51.
[97] Bu hadisi tahrîc eden Dârekutnî, isnadında yer alan
Keysân el-Kassâb'in zayıf, Yezîd b. Hilâl'in ise maruf olmadığını söylemiştir.
İrâkî ise hadisin oldukça zayıf olduğunu vurgulamıştır (Feyd I, 396).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/51.
[98] Heysemî'ye göre Kesîr b. Ziyâd, İbn Abese'yi idrâk
edememiştir (Mecma' III, 165).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/51.
[99] Bu hadisi Mâlik (no. 38, s. 300), Buhârî (savm 20/1,
II, 232; 48/2, II, 242), Müslim (siyam no. 55, s. 774, 56/1-2, s. 774) ve Ebû
Dâvud (no. 2360), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/51.
[100] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 39, s. 301) ve Müslim (no.
57, s. 774), ez-Ziihrîan Ebî Seleme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile; Buhârî
(savm 49/2), Yahya an Ahdirrezzâk an Ma'mer an Hemmâm an Ebî Hureyre senedi
ile; Müslim (no. 58, s. 774-5), Cerîr an Umâre an EbîZür'a an Ebî Hureyre ve
ibn Nû'meyr an ebflıî ani'l-A'meş an Ebî Salih an Ebî Hureyre senedleri ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/51.
[101] Bu hadisi Buhârî (savm 48/3, II, 242; 50, II, 243) ve
Ebû Dâvud (no. 2361), İbnü'l-Hâd un AMllah b. Habbâb an Ebî Saîd asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/51.
[102] Bu hadisi Müslim (siyam no. 204, s. 822), Ebû Dâvud
(no. 2433), Tirmizî (no. 759) ve İbn Mâce (no. 1716), Amr b. Sabit el-Ensârîan
EbtEyyûb asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.
[103] Bu hadisi Dârimî (II, 21), Yahya b. Hassan an Yahya b.
Hamza an Yahya b. el-Hâris an Ebî Esma er-Ruhabî an Sevhân senedi ile tahrîc
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.
[104] Heysemî, isnadında tanımadığı, dolayısıyla hâli mechûl
bir râvinin olduğunu söylemiştir (Mecma' III, 184).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.
[105] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2437) ve Nesâî (siyam 83, IV,
220), el-Hurr b. es-Sabbâh an Hüneyde asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.
[106] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2439), Tirmizî (no. 756) ve
İbn Mâce (no. 1729), el-A'meş an ibrahim ani'l-Esved an Âise asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.
[107] Bu hadisi Tirmizî (no. 768) ve İbn Mâce (no. 1728),
Mes'ûd b. Vâsıl an Nehhâs b. Kahm an Katâde an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî
Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Nehhâs ve Mes'ûd sebebiyle isnadı zayıftır.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.
[108] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2632), Abdürrezzâk (no. 8121),
Ahmed (I, 224,338, 346), Buhârî (îdeyn 11, II, 7), Ebû Dâvud (no. 2438),
Tirmizî (no. 757), İbn Mâce (no. 1727), Taberânî (12326-8), İbn Huzeyme (no.
2865), İbn Hibbân (no. 324) ve Beyhakî (IV, 284), el-A'meş an Müslim el-Batîn
an Saîd h. Cübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.
[109] Bu hadisi bu metinle Tirmizî (no. 749) ve İbn Mâce
(no. 1730), Hammâd b. Zeyd an Gaylân b. Cerîr an Abdillah b. Ma'bed an Ebî
Katâde asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî, isnadı hakkında
"hasen" hükmü verdi.
Bu hadis, bir kıssa ile birlikte tekrar karşımıza gelecektir (no.
3010).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.
[110] Bu hadisi Ahmed (II, 344, 329, 303, 342, 535), Dârimî
(I. 346; II, 21, 227, Müslim (siyam no. 202-3, s. 821), Ebû Dâvud (no. 2429),
Tirmizî (no. 438, 740), Nesâî (kıyâmu'1-leyl 6/1, III, 206-7), İbn Mâce (no.
1742), İbn Huzeyme (no. 1134,2076), İbn Hibbân (no. 2554,3628) ve Beyhakî (III,
4; IV, 200, 291), Humeyd b. Abdirrah-man b. Avfan Ebî Hureyre asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52-53.
[111] Bu hadisi Tirmizî (no. 741), Alî b. Hucr an Alî b.
Müshir an Abdirrahman b. İshâk ani'n-Nu'mân b. Sa'd an Alî senedi ile tahrîc
elti ve isnadı hakkında "hasen garîb" hükmü vermiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.
[112] Bu hadisin isnadı hakkında Heysemî şu bilgileri vermektedir:
"Râvilerinden Ya'kûb b. Mûsâ meçhuldür; Mesleme ise şayet el-Huşenî ise
zayıftır; başkası ise onu tanımıyorum" (Mecma' III, 191).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.
[113] Bu hadisi Mâlik (siyam 33, s. 299), Buhârî (savm 69/2,
II, 250), Müslim (siyam no. 113-4, s. 792), Ebû Dâvud (no. 2442) ve Tirmizî
(no. 753), Hişâm b. Urve an ehîhî an Âise asl-ı senedi ile; Bu hadisi Buhârî
(savm 1/2, II, 226) ve Müslim (no. 116, s. 792), Leys b. Sa'd an Yezîd b. e.
Habîb an İrak b. Mâlik an Âişe asl-ı senedi ile;
Buhârî (savm 69/1, II, 290; hacc 47/3, II, 159), Müslim (siyam 115, s.
792) ve İbn Mâce (no. 1733), ez-Zührîan Urve Âise asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.
[114] Bu hadisi Mâlik (siyam 33, s. 299), Buhârî (savm 69/2,
II, 250), Müslim (siyam no. 113-4, s. 792), Ebû Dâvud (no. 2442) ve Tirmizî
(no. 753), Hişâm b. Urve an ehîhî an Âise asl-ı senedi ile; Bu hadisi Buhârî
(savm 1/2, II, 226) ve Müslim (no. 116, s. 792), Leys b. Sa'd an Yezîd b. e.
Habîb an İrak b. Mâlik an Âişe asl-ı senedi ile;
Buhârî (savm 69/1, II, 290; hacc 47/3, II, 159), Müslim (siyam 115, s.
792) ve İbn Mâce (no. 1733), ez-Zührîan Urve Âise asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.
[115] Bu hadisi Buhârî (savm 69/6, H, 251) ve Müslim (siyam
no. 129-130, s. 796), Kays b. Müslim an Târik b. Şihâb an Ebî Mûsâ asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.
[116] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2625), Ahmed (I, 340), Dârimî (II,
22), Buhârî (menâkıbu'l-Ensâr 52/3, IV, 269; tefsîr Yûnus 1/1, V, 211-2; tefsîr
Tâhâ 1/2, V, 239), Müslim (siyam no. 127, s. 795), Ebû Dâvud (no. 2444), İbn
Hu-zeyme (no. 2084), Taberânî (no. 12442), Tahâvî (II, 75) ve Beyhakî (IV,
289), Şu'be an Ebî Bisr an Saîd b. Cü-beyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile;
Abdiirrezzâk (no. 7843), Ahmed (1,288,291, 336), Buhârî (savm 69, II, 251;
enbiyâ 24/3, IV, 125-6), İbn Mâ-ce (no. 1734), Müslim (no. 128, s. 769), Ebû
Ya'lâ (no. 2567), İbn Hibbân (no. 3616) ve Beyhakî (III, 54), Ey-yûb
es-Sahtiyânî an Abdi İlah b. Saîd b. Cübeyr an ebîhî ... asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.
[117] Bu hadisi Buhârî (savm 21, II, 232; 69/8, II, 251),
Müslim (siyam no. 135, s. 798) ve Nesâî (siyam 66, IV, 192), Yezîd b. e. Ubeyd
an Seleme asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.
[118] Ebû Dâvud (no. 2447), bu hadisi Muh. b. el-Minhâl an
Yezîdb. Zürey' an Saîd b. e. Arûbe an Katâde an Abdiırahman b. Mesleme an
ammihî senedi ile tahrîc etti. Abdurrahman, hâli mechûl bir râvidir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.
[119] Daha önce no. 2976'de geçti. İleride 3012'da kıssası
ile birlikte tekrar gelecektir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/54.
[120] Bu hadisi Müslim (siyam no. 133, s. 797), Ebû Dâvud
(no. 2445), Taberânî (no. 10785) ve Beyhakî (IV, 287), Yahya b. Eyyûb an İsmail
b. Umeyye an Ebî Gatafân b. Tarîf el-Mürriyy an ibn Abbâs asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
[121] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/54.
[122] Bu hadisi Ahmed (1,241) ve Bezzâr (no. 1052), Muh. b.
Abdirrahman b. e. Leylâ an Dâvud b. Alî b. Abbâs an ebîhî an ceddihî asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler.
İbn e. Leylâ hakkında
ihtilâf olan bir râvidir (Mecma' III, 188).
Bezzâr'a göre bu hadis. İbn Abbâs'tan başka bir tariklede rivayet
olunmuştur.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/54.
[123] Bu hadisi Buhârî (savm 47, II, 242) ve Müslim (siyam
no. 136-7, s. 798-9), Hâlid b. Zekvâ'n ani'r-Rebr asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Galîle, Emetullah ve bu ikisinin anneleri hakkında herhangi bilgi mevcut
değildir. (Mecma' III, 186).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/54.
[124] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/54.
[125] İsnadında Abdülgafûr adlı bir metruk râvi vardır (Mecma'III,
188).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/54-55.
[126] Bu hadisin râvilerinden Yûsuf b. Atiyye es-Saffâr
zayıftır (Mecma'III, 191).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/55.
[127] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1743), İbr. b. el-Münzir
ei-Hi-zâmî an Dâvud b. Atâ an Zeyd b. Abdilhamîd b. Abdirrahman b. Zeyd b.
el-Hattâb an Süleyman an ebîhî an İbn Abbâi-senedi ile tahrîc etti.Dâvud b.
Atâ, ittifakla zayıf bir râvidir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/55.
[128] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2636), Ahmed (I, 227, 241,
271, 301, 321), Dârimî (II, 18), Buhârî (savm 53, II, 244), Müslim (siyam no.
178, s. 811), Nesâî (siyam 70/1, IV, 198-9), İbn Mâce (no. 1711) ve Taberânî
(no. 12446), Ebû Bisr an Saîd b. Cübeyr an ibn Abbâs asl-ı senedi ile;
Ahmed (I, 231, 326), Müslim (siyam no. 179, s. 811), Ebû Dâvud (no.
2430), Ebû Ya'lâ (no. 2602) ve Beyhakî (IV, 291), Osman b. Hakim an Saîd b.
Cübeyr ... asl-ı senedi ile.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/55.
[129] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 57), Nesâî (siyam 35/1,
IV,151), Müslim (no. 176, s. 811), İbn Mâce (no: 1710), İbn Hibbân (no. 3629)
ve Beyhakî (IV, 292), Süfyân b. Uyeyne an Abdillah b. e. Lebîd an Ebî Seleme an
Âise asl-ı senedi ile;
Mâlik (siyam no. 56, s.
309), Şafiî (Sünen s. 58), Abdürrezzâk (no. 7861), Ahmed (VI, 107, 153, 242),
Buhârî (savm no. 52, II, 243), Müslim (no. 175, s. 810), Ebû Dâvud (no. 2434),
Nesâî (siyam 70, IV, 199), İbn Hibbân (no. 3640) ve Beyhakî (IV, 292), Salim
Ebu'n-Nadr an Ebî Seleme ... asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 1475), Ahmed (VI,
84,233,128,189,249), Buhârî (savm 52, II, 244; 40, II, 239), Müslim (no. 177,
s. 811), Nesâî (siyam 35, IV, 151), İbn Huzeyme (no. 2078-9), Tahâvî (II, 83)
ve Beyhakî (IV, 210), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme... asl-ı senedi ile;
Müslim (siyam no. 174-5, s. 810), Tirmizî (no. 768), Nesâî (siyam 35/5-7, IV,
152), Eyyûb es-Sahtiyânî un Abdillah b. Şakîk an Âise asl-ı senedi ile; Ahmed
(VI, 188), Ebû Dâvud (no. 2431), Nesâî (siyam 70/7, IV, 199), İbn Huzeyme (no.
2077), el-Hâkim (I, 434) ve Beyhakî (IV, 292), İbn Vehb an Muâviye b. Salih an
Abdillah b. e. Kays an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
İlk üç lafız Müslim'e, diğerleri ise Ebû Dâvud ve Nesâî'ye aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/55.
[130] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 57), Nesâî (siyam 35/1,
IV,151), Müslim (no. 176, s. 811), İbn Mâce (no: 1710), İbn Hibbân (no. 3629)
ve Beyhakî (IV, 292), Süfyân b. Uyeyne an Abdillah b. e. Lebîd an Ebî Seleme an
Âise asl-ı senedi ile;
Mâlik (siyam no. 56, s.
309), Şafiî (Sünen s. 58), Abdürrezzâk (no. 7861), Ahmed (VI, 107, 153, 242),
Buhârî (savm no. 52, II, 243), Müslim (no. 175, s. 810), Ebû Dâvud (no. 2434),
Nesâî (siyam 70, IV, 199), İbn Hibbân (no. 3640) ve Beyhakî (IV, 292), Salim
Ebu'n-Nadr an Ebî Seleme ... asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 1475), Ahmed (VI,
84,233,128,189,249), Buhârî (savm 52, II, 244; 40, II, 239), Müslim (no. 177,
s. 811), Nesâî (siyam 35, IV, 151), İbn Huzeyme (no. 2078-9), Tahâvî (II, 83)
ve Beyhakî (IV, 210), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme... asl-ı senedi ile;
Müslim (siyam no. 174-5, s. 810), Tirmizî (no. 768), Nesâî (siyam 35/5-7, IV,
152), Eyyûb es-Sahtiyânî un Abdillah b. Şakîk an Âise asl-ı senedi ile; Ahmed
(VI, 188), Ebû Dâvud (no. 2431), Nesâî (siyam 70/7, IV, 199), İbn Huzeyme (no.
2077), el-Hâkim (I, 434) ve Beyhakî (IV, 292), İbn Vehb an Muâviye b. Salih an
Abdillah b. e. Kays an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
İlk üç lafız Müslim'e, diğerleri ise Ebû Dâvud ve Nesâî'ye aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/55.
[131] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 57), Nesâî (siyam 35/1,
IV,151), Müslim (no. 176, s. 811), İbn Mâce (no: 1710), İbn Hibbân (no. 3629)
ve Beyhakî (IV, 292), Süfyân b. Uyeyne an Abdillah b. e. Lebîd an Ebî Seleme an
Âise asl-ı senedi ile;
Mâlik (siyam no. 56, s.
309), Şafiî (Sünen s. 58), Abdürrezzâk (no. 7861), Ahmed (VI, 107, 153, 242),
Buhârî (savm no. 52, II, 243), Müslim (no. 175, s. 810), Ebû Dâvud (no. 2434),
Nesâî (siyam 70, IV, 199), İbn Hibbân (no. 3640) ve Beyhakî (IV, 292), Salim
Ebu'n-Nadr an Ebî Seleme ... asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 1475), Ahmed (VI,
84,233,128,189,249), Buhârî (savm 52, II, 244; 40, II, 239), Müslim (no. 177,
s. 811), Nesâî (siyam 35, IV, 151), İbn Huzeyme (no. 2078-9), Tahâvî (II, 83)
ve Beyhakî (IV, 210), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme... asl-ı senedi ile;
Müslim (siyam no. 174-5, s. 810), Tirmizî (no. 768), Nesâî (siyam 35/5-7, IV,
152), Eyyûb es-Sahtiyânî un Abdillah b. Şakîk an Âise asl-ı senedi ile; Ahmed
(VI, 188), Ebû Dâvud (no. 2431), Nesâî (siyam 70/7, IV, 199), İbn Huzeyme (no.
2077), el-Hâkim (I, 434) ve Beyhakî (IV, 292), İbn Vehb an Muâviye b. Salih an
Abdillah b. e. Kays an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
İlk üç lafız Müslim'e, diğerleri ise Ebû Dâvud ve Nesâî'ye aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/55.
[132] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 57), Nesâî (siyam 35/1,
IV,151), Müslim (no. 176, s. 811), İbn Mâce (no: 1710), İbn Hibbân (no. 3629)
ve Beyhakî (IV, 292), Süfyân b. Uyeyne an Abdillah b. e. Lebîd an Ebî Seleme an
Âise asl-ı senedi ile;
Mâlik (siyam no. 56, s.
309), Şafiî (Sünen s. 58), Abdürrezzâk (no. 7861), Ahmed (VI, 107, 153, 242),
Buhârî (savm no. 52, II, 243), Müslim (no. 175, s. 810), Ebû Dâvud (no. 2434),
Nesâî (siyam 70, IV, 199), İbn Hibbân (no. 3640) ve Beyhakî (IV, 292), Salim
Ebu'n-Nadr an Ebî Seleme ... asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 1475), Ahmed (VI,
84,233,128,189,249), Buhârî (savm 52, II, 244; 40, II, 239), Müslim (no. 177,
s. 811), Nesâî (siyam 35, IV, 151), İbn Huzeyme (no. 2078-9), Tahâvî (II, 83)
ve Beyhakî (IV, 210), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme... asl-ı senedi ile;
Müslim (siyam no. 174-5, s. 810), Tirmizî (no. 768), Nesâî (siyam 35/5-7, IV,
152), Eyyûb es-Sahtiyânî un Abdillah b. Şakîk an Âise asl-ı senedi ile; Ahmed
(VI, 188), Ebû Dâvud (no. 2431), Nesâî (siyam 70/7, IV, 199), İbn Huzeyme (no.
2077), el-Hâkim (I, 434) ve Beyhakî (IV, 292), İbn Vehb an Muâviye b. Salih an
Abdillah b. e. Kays an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
İlk üç lafız Müslim'e, diğerleri ise Ebû Dâvud ve Nesâî'ye aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.
[133] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 57), Nesâî (siyam 35/1,
IV,151), Müslim (no. 176, s. 811), İbn Mâce (no: 1710), İbn Hibbân (no. 3629)
ve Beyhakî (IV, 292), Süfyân b. Uyeyne an Abdillah b. e. Lebîd an Ebî Seleme an
Âise asl-ı senedi ile;
Mâlik (siyam no. 56, s.
309), Şafiî (Sünen s. 58), Abdürrezzâk (no. 7861), Ahmed (VI, 107, 153, 242),
Buhârî (savm no. 52, II, 243), Müslim (no. 175, s. 810), Ebû Dâvud (no. 2434),
Nesâî (siyam 70, IV, 199), İbn Hibbân (no. 3640) ve Beyhakî (IV, 292), Salim
Ebu'n-Nadr an Ebî Seleme ... asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 1475), Ahmed (VI,
84,233,128,189,249), Buhârî (savm 52, II, 244; 40, II, 239), Müslim (no. 177,
s. 811), Nesâî (siyam 35, IV, 151), İbn Huzeyme (no. 2078-9), Tahâvî (II, 83)
ve Beyhakî (IV, 210), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme... asl-ı senedi ile;
Müslim (siyam no. 174-5, s. 810), Tirmizî (no. 768), Nesâî (siyam 35/5-7, IV,
152), Eyyûb es-Sahtiyânî un Abdillah b. Şakîk an Âise asl-ı senedi ile; Ahmed
(VI, 188), Ebû Dâvud (no. 2431), Nesâî (siyam 70/7, IV, 199), İbn Huzeyme (no.
2077), el-Hâkim (I, 434) ve Beyhakî (IV, 292), İbn Vehb an Muâviye b. Salih an
Abdillah b. e. Kays an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
İlk üç lafız Müslim'e, diğerleri ise Ebû Dâvud ve Nesâî'ye aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.
[134] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2336), Tirmizî (no. 736), Nesâî
(siyam 33, 34/1, IV, 150) ve İbn Mâce (no. 1648), Ebû Seleme an Ümmi Seleme
asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
İsnadı hakkında Tirmizî, "hasen" hükmü vermiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.
[135] Bu hadisi Nesâî (siyam 70, IV, 201-2), Amr b. Alîb. Abdirrahman
an Sabit b. Kays Ebû'l-Gusn an Ebî Saîd el-Makburî an Üsâme senedi ile tahrîc
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.
[136] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1744), Muh. b. es-Sabbâh an
Abdilazîz ed-Deıâverdî an Yezîd b. Abdillah b. Usâme an Muh. b. lbrâhîm an
Usâme senedi ile tahrîc etti. Sindî, Zevâid'inde: "İsnadı sahihtir. Ancak
Muh. b. İbr. ile Usâme arasında kopukluk vardır" demiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.
[137] Bu hadisi Tirmizî (no. 745), Nesâî (siyam 36/2, IV,
153; 70, IV, 202) ve İbn Mâce (no. 1739), Sevr b. Yezîd an Hâlid b. Ma'dân an
Rebî'a b. el-Gâz an Âişedü\-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Tirmizî, isnadı hakkında "hasen garîb" hükmü vermiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.
[138] Bu hadisi Tirmizî (no. 747), Muh. b. Yahya an Ebî Âsim
an Muh. b. Rifâ'a an Süheyl b. e. Salîh an ebîhî an Ebî Hureyre senedi ile
tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.
[139] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2451) ve Nesâî (siyam 70, IV,
203), Hammâd b. Seleme an Âsim b. Behdele an Sevâ el-Huzâî an Hafsa asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.
[140] Bu hadisi Tirmizî (no. 746), Mahmûd b. Gaylân an Ebî
Ahmed ve Muâviye b. Hisâm an Süfyân an Mansûr an Hayseme an Âişe senedi ile
tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.
[141] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/57.
[142] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2432) ve Tirmizî (no. 748),
Ubeydullah b. Mûsâ an Hârûn b. Selmân an Ubeydillah b. Müslim el-Kurasî an
ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
İsnadı hakkında Tirmizî "garîb" hükmü vermiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/57.
[143] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2449), Nesâî (siyam 84, IV,
220) ve İbn Mâce (no. 1707), Hemmâm an Enes b. Şîrîn an Abdilmelik b. Kudâme b.
Milhân an ebtht asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/57.
[144] Bu hadisi Tayâlisî (no. 1572), Ahmed (VI, 145), Ebî
Dâ-vud (no. 2453), Müslim (no. 194, s. 818), Tirmizî (no. 763), İbn Mâce (no.
1709), İbn Huzeyme (no. 2130), Ta-hâvî (II, 83), tbn Hibbân (no. 3646, 3649) ve
Beyhakî {IV, 295), Yezîd er-Resk an Muâzeti'l-Adeviyye an Âise asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/57.
[145] Bu hadisi Müslim (siyam no. 196-7, s. 818-9), Ebû
Dâvud (no. 2425-6), Tirmizî (no. 767), Nesâî (siyam 73/2, IV, 207) ve İbn Mâce
(no. 1730), Gaylân b. Cerîr an Abdillah b. Ma'bed an Ebî Katâde asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler. İlk lafız Ebû Davud'a, ikincisi Müslim'e aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/57.
[146] Bu hadisi Müslim (siyam no. 196-7, s. 818-9), Ebû
Dâvud (no. 2425-6), Tirmizî (no. 767), Nesâî (siyam 73/2, IV, 207) ve İbn Mâce
(no. 1730), Gaylân b. Cerîr an Abdillah b. Ma'bed an Ebî Katâde asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler. İlk lafız Ebû Davud'a, ikincisi Müslim'e aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.
[147] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2450), Tirmizî (no. 742) ve
Nesâî (siyam 70/24, IV, 204), Âsim an Zirr an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Kimileri bunu İbn Mes'ûd'un sözü olarak rivayet ettikleri için Tirmizî,
bu isnâd hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.
[148] Tirmizî (no. 797), bu hadisi Muh. h. Bessâr an Yahya
b. Saîd an Süfyân an Ebî İshâk an Nümeyr b. Garîb an Âmir b. Mes'ûd senedi ile
tahrîc etti.
İsnadı hakkında ise: "Bu hadis mürseldir. Zira Âmir, Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'i idrak etmemiştir" demiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.
[149] Bu hadisi Tayâlisî (no. 242), Ahmed (III, 96), Buhârî
(savm 66, II, 249), Müslim (siyam 141, s. 800), Ebû Dâvud (no. 2417), Tirmizî
(no. 772) ve Beyhakî (IV, 297), Amr b. Yahya an ebthîan Ebî Saîd asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.
[150] Bu haberi Mâlik (siyam no. 37, s. 300), irâd etmiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.
[151] Lafız Tirmizî'ye aittir. Bu hadisi Buhârî (savm 66/1,
II, 249), Müslim (siyam no. 138, s. 799), Ebû Dâvud (no. 2416) ve Tirmizî (no.
771), ez-Zührî an Ebî Ubeyd mevlâ Abdirrahman b. Avfan Ömer asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.
[152] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/58.
[153] Bu hadisi Müslim (siyam no. 144, s. 800), Süreye b. Yûnus
an Hüşeym an Hâlid an Ebî'l-Melîh an Nübeyse senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.
[154] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2334), Tirmizî (no. 686), Nesâî
(siyam 37/1, IV, 153), İbn Mâce (no. 1645) ve İbn Hibbân, (no. 878), Ebû Hâlid el-Ahmer
an Amr b. Kays el-Mülâî an Ebî ishâk an Sıla asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.
[155] Bu nakil Muvattâ'da (siyam 55, s. 309) yer almıştır.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.
[156] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2337), Tirmizî (no. 738), İbn
Mâce (no. 1651) ve İbn Hibbân (no. Mevârid 876), el-Alâ b. Abdirrahman an ebîhî
an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.
[157] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2361), Abdürrezzâk (no. 7315),
Şafiî (Sünen s. 61), Ahmed (II, 234, 281,347,408,474, 513, 521), Buhârî (savm
14, 230), Müslim (siyam no. 21, s. 762), Ebû Dâvud (no. 2335), Tirmizî (no.
685), Nesâî (siyam 31, 32/1, IV, 149; 38, IV, 154), İbn Mâce (no. 1650), Tahâvî
(II, 84), İbn Hibbân (no. 3578,3584) ve Beyhakî (IV, 207, 210), Yahya b. e.
Kesîr an Ebî Seleme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.
[158] Bu hadisi Buhârî (savm 62/1, II, 247-8), Müslim (siyam
no. 195, s. 818; 199-201, s. 820-1) ve,Ebû Dâvud (no. 2328), Mutarrif b. Abdillah
an İmrân asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.
[159] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2440) ve İbn Mâce (no. 1732),
Havseb b. Ukayl an Mehdi el-Hecerî an İlerime an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.
[160] Bu hadisi Buhârî (savm 65/2, II, 249) ve Müslim (siyam
no. 112,791), İbn Vehb an Amr b. el-Hâris an Bükeyr an Kureyb an Meymûne asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.
[161] Bu hadisi Tirmizî (no. 751), Süfyân b. Uyeyne ve
İsma-îl b. İbrâhîm an İbn e. Necîh an ebîhî an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc
etti ve isnadı hakkında "hasen" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.
[162] Bu hadisi Buhârî (savm 63/2, II, 248), Müslim (siyam
no. 147, s. 801), Ebû Dâvud (no. 2420), Tirmizî (no. 743) ve İbn Mâce (no.
1723), el-A'meş an Ebî Salih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;
Müslim (no. 148, lafız buna ait), Ebû Küreyb an Hüseyn el-Cu'fî an Zaide
an Hişâm an İbn Şîrîn an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/60.
[163] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2421), Tirmizi (no. 744) ve
İbn Mâce (no. 1726), Sevr b. Yezîd an Hâlid b. Ma'dân an Abdillah b. Büsr asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî isnadı hakkında "hasen" hükmü
vermiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/60.
[164] Bu hadisi Sünenü'l-kübra'da Nesâî, Beyhakî, İbn
Hibbân, İbn Huzeyme ve Hâkim de tahrîc ettiler (Neyi IV, 266).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/60.
[165] Râvilerinden Salih b. Cebele, Ezdî'ye göre zayıf bir
râvidir (Mecma1 III, 199).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/60.
[166] Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 7808), Şâfıî (Sünen s. 54),
Ahmed (III, 296, 312), Dârimî (II, 19), Buhârî (savm 63/1, II, 248), Müslim
(siyam no. 146, s. 801), İbn Mâce (no. 1724) ve Beyhakî (IV, 301), Abdülhamîd
b. Cübeyr b, Şeybe an Muh. b. Abbâd b. Ca'fer an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/60.
[167] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1725), İshâk b. Mansûr an Ebî
Dâvud an Şeybân an Âsim an Zirr an İbn Mes' ûd senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/60.
[168] Bu hadisi Müslim (siyam no. 90-91, s. 785) ve Tirmizî
(no. 710), Ca'fer b. Muh. b. Alî an ebîhî an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/61.
[169] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 21, s. 294), Şâfıî (Sünen
s. 56), Abdürrezzâk (no. 4427, 4471, 7762), Ahmed (I, 219,266,315,334,348,366),
Buhârî (savm 34, II, 237; cihâd 106, IV, 7; mağâzî 47/1, V, 89-90), Müslim
(siyam no. 88, s. 784), Nesâî (siyam 60, IV, 189), İbn Huzeyme (no. 2035), İbn
Hibbân (no. 3547, 3555-6) ve Beyhakî (IV, 240,246), ez-Zührî an Ubeydillah b.
Abdillah b. Utbe an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/61.
[170] Bu rivayeti Müslim (no. 88/2, s. 785) ve Nesâî (siyam
61, IV, 189), Mansûr an Mücâhid an Tavus an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/61.
[171] Bu hadisi Tirmizî (no. 1684), Ahmed b. Muh. b. Mûsâ an
İbni'l-Mübârek an Saîd b. Abdilazîz an Atiyye b. Kays an Kaza'a an Ebî Saîd
senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/61.
[172] Lafza Müslim'e ait olup (no. 100-101, s. 788) asl-ı
senedi Âsim el-Ahvel an Müverrik an Enes şeklindedir. Bu tarikten Buhârî
(cihâd 71/3, III, 223-4), Nesâî (siyam 52, IV, 182), İbn Huzeyme (no. 2032-3),
Tahâvî (II, 68), İbn Hibbân (no. 3551) ve Beyhakî (IV, 243) de tahric ettiler.
Bu hadisi daha kısa bir metinle Mâlik (siyam no. 23, s. 295), Buhârî
(savm 37, II, 238) ve Müslim (siyam no. 98-99, s. 787-8), Humeydan Enes asl-ı
senedi ile de tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/61.
[173] Bu hadisi Tayâlisî (no. 1721), Ahmed (III. 299, 318,
398), Dârimî (II, 9), Buhârî (savm 36, II, 238), Müslim (siyam no. 92, s. 786),
Ebû Dâvud (no. 2407), Nesâî (siyam 49/1, IV, 177), İbnu'I-Cârûd (s. 202), İbn
Huzeyme (no. 2017), Tahâvî (II, 62), İbn Hibbân (no. 3544) ve Beyhakî (IV,
242), Şu'be an Muh. b. Abdinahmun b. Es'ad b. Zürâre el-Ensârî an Muh. b. Amr
b. el-Hasun an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Lafız Müslim'e aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/61.
[174] Ahmed'in ricali Sahîh ricalidir (Mecma' III, 166).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.
[175] Bu hadisi Nesâî (siyam 53/1-3, IV, 183) ilk ikisi
ez-Züh-rî an Ebî Seleme an Abdi/rahman b. Avf, üçüncüsü ez-Zührî an Humeyd b.
Abdirrahman b. Avf an ehîhî asl-ı senedleriyle mevkuf olarak tahrîc etmiştir.
İbn Mâce de (no. 1666),
Ebû Seleme tarikiyle, ancak merfû olarak irâd etmiştir.
Münzirî'ye göre Nesâî'nin isnadı hasendir (Tergîb II, 134).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.
[176] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3408), Tirmizî (no. 715), Nesâî
(siyam 50/1-5, IV, 178-9; 51/1-6, IV, 180; 62, IV, 190) ve İbn Mâce (no. 1667),
birkaç tarikten olmak üzere Enes b. Mâlik'ten tahrîc ettiler.
İsnadı hakkında Tirmizî "hasen" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.
[177] Bu hadisi Şafiî (Sünen 57), Ahmed (III, 12,50), Müslim
(93,96, s. 786-7), Tirmizî (no. 712), Nesâî (siyam 59/1, IV, 188), Ebû Ya'lâ
(no. 1372), İbn Huzeyme (no. 2020) veel-Hâkim (IV, 192), Saîdel-Cüreyrîan
EbîNadrean EbfSaîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Lafız Tirmizî'ye aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.
[178] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 24, s. 295), Buhârî (savm
33/2-3, II, 237), Müslim (siyam no. 103-7, s. 789), Ebû Dâvud (no. 2402),
Tirmizî (no. 711), Nesâî (siyam 58/3-5, IV, 187-8) ve İbn Mâce (no. 1662),
Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.
[179] Bu hadisi Müslim (no. 107, s. 790), Ebû Dâvud (no.
2403) ve Nesâî (siyam 56/1-9, IV, 185-6; 57, IV, 186-7), birkaç tarikten olmak
üzere Hamza b. Amr'dan tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.
[180] Bu hadisi Tirmizî (no. 799-800), Zeyd b. Eşlem an Muh.
b. el-Münkedir an Muh. b. Ka'b asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında
"hasen" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.
[181] Muvattâ, siyam no. 27, s. 296.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.
[182] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2413), İsâ b. Hammâcl an
Leysb. Sa'dan Yezîdb. e. Habîb an EbV I-Hayr an Mansûr senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.
[183] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2412), Saîd b. e. Eyyûb ve
Leys an Yeztd b. e. Habîb an Küleyb b. Ziihl el-Hadremî an Ubeyd h. Cübeyr
senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.
[184] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2540), Abdürrezzâk (no. 7475),
Ahmed (II, 442, 470, 458, 386), Dârimî (II, 10), Ebû Dâvud (no. 2396-7),
Tirmizî (no. 723), İbn Mâce (no. 1672), İbn Huzeyme (no. 1987-8), Dârekutnî
(II, 211) ve Beyhakî (IV, 228), Habîb b. e. Sabit an Umûre b. Umeyr an Ibni'
1-Mutavvis an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.
[185] Bu hadisi Buhârî (savm 46, II, 241), Ebû Dâvud
(no.2359) ve İbn Mâce (no. 1674), Hisâm b. Urve an Fâtıma binti'I-Münzir an
Esma asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.
[186] Bu mevkufu Mâlik (siyam no. 45, s. 304), an Nâfi an
İbn Ömer senedi ile tahrîc etti. İsnadı sahîhtir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.
[187] Bu mevkufu da Mâlik (siyam no. 46), ani'z-Zührî senedi
ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.
[188] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 54, s. 308). Abdürrezzâk
(no. 7676-7), Buhârî (savm 40, II, 239), Müslim (siyam no. 151, s. 802), Ebû
Dâvud (no. 2399), Nesâî (siyam 64/2, IV, 191) ve İbn Mâce (no. 1669)), İbn
Huzeyme (no. 2046-8) ve Beyhakî (IV, 252), Yahya b. Saîd an Ebî Seleme an Âişe
asl-ı senedi ile;
Tirmizî (no. 783), Kuteybe an EbîAvâne an İsmail es-Süddî an Abdillah
el-Behiy an Âişe senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen
sahîh" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.
[189] Bu hadisi Ahmed (VI, 69), Buhârî (savm 42, II, 240),
Müslim (siyam no. 153, s. 803), Ebû Dâvud (no. 2400, 3311), Ebû Ya'lâ (Şehit
Ali 203a, 217a), İbnu'l-Cârûd (s. 421), İbn Huzeyme (no. 2052), Bezzâr (no.
1023), İbn Hibbân (no. 3561), Dârekutnî (II, 194-5) ve Beyhakî (IV, 255; VI,
279), Ubeydullah b. e. Ca'fer an Muh. b. Ca'fer b. ez-Zübeyr an Urve an Âise
asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.
[190] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2401), Muh. b. Kesir an
Süf-yân an Ebî Husayn an Saîd b. Cübeyr an ibn Abbâs senedi ile tahrîc etti.
İbn Abbâs'ın bu mevkufuna İbn Hacer, sahîh hükmü vermiştir. Bunu
Dârekutnî, Saîd b. Mansûr, Beyhakî ve Abdürrezzâk merfû olarak tahrîc ettiler.
Abdülhakk, Ah-kâm'ında ve İbn Hacer Fethu'l-bâri'de bu babda sahîh Peygamber
hadisi bulunmadığını söylemişlerdir (Neyi IV, 247).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/64.
[191] Bu hadisi Ahmed (1,224,227, 258, 362), Buhârî (savm
42/2, -4, II, 240), Müslim (siyam no. 154-6, s. 804), Ebû Dâvud (no. 3310),
Tirmizî (no. 716), Taberânî (no. 12330-2), İbn Hibbân (no. 3981), Dârekutnî
(II, 196) ve Beyhakî (IV, 255, 279), el-A'meş an Müslim el-Batîn (ve'l-Hakem ve
Seleme) an Saîd b. Cübeyr (ve Atâ ve Mücâhid) an İbn Abbâs asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/64.
[192] Mâlik (no. 43, 307), bu mevkufu belâğan irâd etmiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/64.
[193] Bu hadisi Mâlik (no. 50, s. 306), ani'z-Zührî senedi
ile mürsel olarak; Ebû Dâvud (no. 2457), Ahmed b. Salih an İbn Vehb an Hayve b.
Şureyh an İbni'l-Hâd an Zü-meyl mevlâ Urve an Urve an Âise senedi ile; Tirmizî
(no. 735), Ahmed b. Menî' an Kesir b. Hisâm an Ca'fer b. Burkan ani'z-Zührî an
Urve an Âişe senedi ile tahrîc ettiler.
Tirmizî, Mâlik'in mürselini sahîh olarak görmüştür. Lafız Tirmizî'ye
aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/64.
[194] Bu hadisi Dârimî (II, 11), Ahmed {VI, 140), Buhârî
(savm 29, II, 235; hudûd 26, VIII, 23), Müslim (siyam no. 85-7, s. 785), Ebû
Dâvud (no. 2394-5), Tahâvî (II, 59), İbn Huzeyme (no. 1946-7), İbn Hibbân (no.
3520) ve Beyhakî (IV, 223), Muh. b. Ca'fer b. ez-Zübeyr an Abbâd b. Abdillah b.
ez-Zübeyr an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/64.
[195] Bu hadisi Mâlik' (no. 28, s. 296-7), Şafiî (Ümm II,
84; VII, 209), Abdürrezzâk (no. 7457), Ahmed (II, 241, 273,281,208,516) Dârimî
(II, 11), Buhârî (savm 30-31, II, 236; hibe 20, III, 137; nafakât 13, VI, 194;
edeb 68/4, VII, 94; edeb 95/6; keffârâtu'l-eymân 3, VII, 236; hu-dûd 26, VIII,
23), Müslim (siyam no. 81-84, s. 781-2), Ebû Dâvud (no. 2390-2), Tirmizî (no.
724), İbn Mâce (no. 1671), İbnu'l-Cârûd (s. 196), İbn Huzeyme (no. 1943-5,
1949), Tahâvî (II, 60-61), İbn Hibbân (no. 3514-8), Dârekutnî (II, 209-210) ve
Beyhakî (IV, 221-224), ez-Zühıî an Humeyıl b. Abdirrahman an EbîHu-reyre asl-ı
senedi ile tahrîc eltiler. Lafız Buhârî'ye (savm 31) aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/64-65.
[196] Bu hadisi Mâlik' (no. 28, s. 296-7), Şafiî (Ümm II,
84; VII, 209), Abdürrezzâk (no. 7457), Ahmed (II, 241, 273,281,208,516) Dârimî
(II, 11), Buhârî (savm 30-31, II, 236; hibe 20, III, 137; nafakât 13, VI, 194;
edeb 68/4, VII, 94; edeb 95/6; keffârâtu'l-eymân 3, VII, 236; hu-dûd 26, VIII,
23), Müslim (siyam no. 81-84, s. 781-2), Ebû Dâvud (no. 2390-2), Tirmizî (no.
724), İbn Mâce (no. 1671), İbnu'l-Cârûd (s. 196), İbn Huzeyme (no. 1943-5,
1949), Tahâvî (II, 60-61), İbn Hibbân (no. 3514-8), Dârekutnî (II, 209-210) ve
Beyhakî (IV, 221-224), ez-Zühıî an Humeyıl b. Abdirrahman an EbîHu-reyre asl-ı
senedi ile tahrîc eltiler. Lafız Buhârî'ye (savm 31) aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.
[197] Muvattâ, siyam no. 51, s. 307.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.
[198] Muvattâ, siyam no. 52, s. 308.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.
[199] Bu hadisi Tirmizî (no. 718) ve İbn Mâce (no. 1757),
Ku-leybe an Absfr b. el-Kâsım an Es'as an Muh. b. Abdirrahman b. e. Leylâ an
Nâfi' an ibn Ömer senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.
[200] Mâlik (no. 53, s. 308), bu mevkufu, Abduırahman b.
el-Kâsım an ebîhî senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.
[201] Râvilerinden İbn Lehî'a sebebiyle isnadı hasendir
(Mecma' III, 149, 179).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.
[202] Râvilerinden İbrahim b. İshâk es-Sabî sebebiyle isnadı
zayıftır (Mecma' III, 179).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.
[203] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1781), Ubeydullah h.
Ahdilke-rîm b. Muh. b. Umeyye an Isâ h. Mûsâ el-Buhâri an UbeydetiI-Ammiyyi an
Ferkad es-Sehehîan Saîd b. Cü-beyr an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.
Ferkad sebebiyle isnadı zayıftır.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/66.
[204] Bu hadisi Buhârî (i'tikâf 1/2, II, 255), Müslim (siyam
5, s. 831), Ebû Dâvud (no. 2462) ve Tirmizî (no. 790), ez-Zührî an Urve an Aişe
asl-ı senedi ile;
Müslim (no. 3, s. 830), Ubeydullah b. Ömer an Abdirrahman b. el-Kâsım
an ebfhî an Aişe; (no. 4), Hişâm b. Urve an ebîhî an Aişe tarikleri ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/66.
[205] İlk rivayet Buhârî'nin (i'tilâf 14), ikincisi ise Müslim'in
(no. 6) lafzıdır.
Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 8031), Ahmed (VI, 84, 226), Buhârî (i'tikâf
6-7, II, 257; 14, 18, II, 259-60), Müslim (i'tikâf 6, s. 831), Ebû Dâvud (no.
2464), Tirmizî (no. 791), Nesâî (mesâcid 18/1, II, 44-5), İbn Mâce (no. 1771),
İbn Huzeyme (no. 2217, 2224), İbn Hibbân (no. 3658, 3659) ve Beyhakî (IV, 315,
322), Yahya b. Saîd an Amre binti Abdirrahman an Aişe asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/66.
[206] İlk rivayet Buhârî'nin (i'tilâf 14), ikincisi ise Müslim'in
(no. 6) lafzıdır.
Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 8031), Ahmed (VI, 84, 226), Buhârî (i'tikâf
6-7, II, 257; 14, 18, II, 259-60), Müslim (i'tikâf 6, s. 831), Ebû Dâvud (no.
2464), Tirmizî (no. 791), Nesâî (mesâcid 18/1, II, 44-5), İbn Mâce (no. 1771),
İbn Huzeyme (no. 2217, 2224), İbn Hibbân (no. 3658, 3659) ve Beyhakî (IV, 315,
322), Yahya b. Saîd an Amre binti Abdirrahman an Aişe asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/66.
[207] İlk rivayet Buhârî'nin (i'tilâf 14), ikincisi ise Müslim'in
(no. 6) lafzıdır.
Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 8031), Ahmed (VI, 84, 226), Buhârî (i'tikâf
6-7, II, 257; 14, 18, II, 259-60), Müslim (i'tikâf 6, s. 831), Ebû Dâvud (no.
2464), Tirmizî (no. 791), Nesâî (mesâcid 18/1, II, 44-5), İbn Mâce (no. 1771),
İbn Huzeyme (no. 2217, 2224), İbn Hibbân (no. 3658, 3659) ve Beyhakî (IV, 315,
322), Yahya b. Saîd an Amre binti Abdirrahman an Aişe asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/66.
[208] Bu hadisi Ahmed (II, 336, 355, 399, 401), Buhârî (i'tikâf
17, II, 260; fadâilu'l-Kur'ân 7/2, VI, 102), Ebû Dâvud (no. 2466), İbn Mâce
(no. 1769), İbn Huzeyme (no. 2221) ve Beyhakî (IV, 314), Ehû Bekr b. Ayyaş an
Ebî Husayn an Ebî Salih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/66.
[209] Heysemî'ye göre isnadı hasendir (Mecma' III, 173).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/66.
[210] Bu hadisi Tirmizî (no. 803), Muh. b. Beşşâr an İbn e.
Adî an Humeyd an Enes senedi ile tahrîc etti ve isnadının "hasen sahîh
garîb" olduğunu söyledi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/67.
[211] Bu rivayeti Buhârî (i'tikâf 2, II, 256) ve Ebû Dâvud
(no. 2469), Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe senedi ile tahrîc ettiler. Lafız Ebû
Davud'undur.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/67.
[212] Bu hadisi Mâlik (i 'tikâf no. 1, s. 312), Buhârî
(i'tikâf 3, II, 256), Müslim (hayd 7, s. 244), Ebû Dâvud (no. 2468), İbn Mâce
(no. 1776), İbn Huzeyme (no. 2230) ve Beyhakî (IV, 315), ez-Ziihrîan (Urve an)
Amre binti Abdirrahman an Aişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/67.
[213] Bu rivayeti Ebû Dâvud (no. 2472), Abdüsselâm b. Harb
un Leys b. e. Süleym an Abdirrahman b. el-Kâsım an ebîhî an Aişe senedi ile
tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/67.
[214] Bu rivayeti de Ebû Dâvud (no. 2473), Vehb b. Bakiyye
an Hâlid an Abdirrahman h. Ishâk ani'z-Zührî an Urve an Âişe senedi ile tahrîc
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/67.
[215] Bu hadisi Buhârî (i'tikâf 8, II, 257; 11-12, II,
258-9; bed'ul-halk 11/12, IV, 93, lafız buna ait; ahkâm 21/2, VIII, 114),
Müslim (selâm no. 24-5, s. 1712-3), Ebû Dâvud (no. 2470-1) ve İbn Mâce (no.
1779), ez-Ziihrîan Alî b. el-Hiiseyn an Safiyye binti Huyey asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/67.
[216] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1774), Muh. b. Yahya an Nu'aym
b. Hammâd an Ibni'l-Mübârek an Isâ b. Ömer b. Mûsâ an Nâfi' an İbn Ömer senedi
ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/67.
[217] Bu hadisi Ahmed (II, 20, 82), Buhârî (i'tikâf 5, II, 256;
16, II, 260; eymân 29, VII, 233), Müslim (eymân 27, s. 1277), Nesâî (eymân 36,
VII, 22), Tirmizî (no. 1539), Ebû Dâvud (no. 3329), İbn Huzeyme (no. 2239),
Tahâvî (III, 133), İbn Hibbân (no. 4364-5), Dârekutnî (II, 198, 201) ve
Beyhakî (IV, 317; X, 76), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/67.
[218] Râvilerinden Alî b. Abis sebebiyle isnadı zayıftır
(Mecma'III, 173).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/68.
[219] Muvattâ, i'tikâf 15, s. 321.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/68.
[220] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1644), Abbâd b. el-Velîd an
Muh. b. Bilâl an Imrân el-Kattân an Katâde an Enes senedi ile tahrîc etti.
İmrân, hakkında ihtilâf olan bir râvidir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/68.
[221] Bu hadisi Tirmizî (no. 3350), Mahmûd b. Gaylân an Ebî
Dâvud et-Tayâlisî ani'l-Kâsım b. el-Fadl an Yûsuf b. Sa'd senedi ile tahrîc
etti ve isnadı hakkında "garîb" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/68.
[222] Bu hadisi Mâlik (i'tikâf 14, s. 321), Buhârî
(leyletu'l-Kadr 2/1, II, 253) ve Müslim (siyam no. 205, s. 822), Mâlik an Nâfi'
an İbn Ömer asl-ı senedi;
Mâlik (no. 11, s. 320) ve Müslim (no. 206, s. 823), Mâlik an Abdillah
b. Dinar an İbn Ömer asl-ı senedi ile; Müslim (no. 207-8, s. 823), eı-Zührî an
Salim b. Abdillah b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/68.
[223] Bu rivayeti Buhârî (i'tikâf 1, II, 255), Müslim
(i'tikâf no. 2, s. 830), Ebû Dâvud (no. 2465), İbn Mâce (no. 1773) ve Beyhakî
(IV, 315), Yûnus b. Yezîd an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/68.
[224] İlk lafız Buhârî'ye (i'tikâf 13, II, 259); ikincisi
ise Müslim'e aittir (siyam 215).
Bu hadisi Mâlik (i'tikâf no. 9, s. 319), Şafiî (Sünen s. 63-4), Tayâlisî
(no. 2187), Abdürrezzâk (no. 7685), Ahmed (III, 60, 74, 94, 24), Buhârî
(leyletu'1-Kadr 2/2, II, 253; 3/2, II, 254; i'tikâf 1/3, II, 255-6; 9, II,
257-8; 13, II, 259; ezan 41, I, 163; ezan 135, I, 198; ezan 151, I, 203),
Müslim (siyam no. 213-4, s. 824; 216, s. 826), Ebû Dâvud (no. 894, 911, 1382),
Nesâî (tatbîk 42, II, 208-9; sehv 98/1, III, 79-80), İbn Mâce (no. 1766, 1775),
Ebû Ya'lâ (no. 1158), İbn Huzeyme (no. 2171, 2219, 2243), Tahâvî (I, 487; III,
89), İbn Hibbân (no. 3665, 3666, 3676-7) ve Beyhakî (II, 102, 285, 309, 314,
319, 320), Ebû Seleme b. Abdirrahman an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/68-69.
[225] İlk lafız Buhârî'ye (i'tikâf 13, II, 259); ikincisi
ise Müslim'e aittir (siyam 215).
Bu hadisi Mâlik (i'tikâf no. 9, s. 319), Şafiî (Sünen s. 63-4), Tayâlisî
(no. 2187), Abdürrezzâk (no. 7685), Ahmed (III, 60, 74, 94, 24), Buhârî
(leyletu'1-Kadr 2/2, II, 253; 3/2, II, 254; i'tikâf 1/3, II, 255-6; 9, II,
257-8; 13, II, 259; ezan 41, I, 163; ezan 135, I, 198; ezan 151, I, 203),
Müslim (siyam no. 213-4, s. 824; 216, s. 826), Ebû Dâvud (no. 894, 911, 1382),
Nesâî (tatbîk 42, II, 208-9; sehv 98/1, III, 79-80), İbn Mâce (no. 1766, 1775),
Ebû Ya'lâ (no. 1158), İbn Huzeyme (no. 2171, 2219, 2243), Tahâvî (I, 487; III,
89), İbn Hibbân (no. 3665, 3666, 3676-7) ve Beyhakî (II, 102, 285, 309, 314,
319, 320), Ebû Seleme b. Abdirrahman an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/69.
[226] Bu rivayeti Müslim (siyam no. 217, s. 826-7),
Abdü'l-a'lâ an Saîd b. e. Arûbe an EbîNadre an EbîSaîd asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/69.
[227] Heysemî, isnadında hakkında bilgi sahibi olamadığı ve
tanımadığı bir râvinin mevcudiyetinden sözetmektedir. (Mecma' III, 176).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/69.
[228] Heysemî'ye göre isnadı hasendir (Mecma' III, 178).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/70.
[229] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1379), Âhmed b. Hafs b.
Abdillah es-Sülemi an ebîhî an Ibr. b. Tahmân an Abbâd b. İshâk ani'z-Zuhrî an
Damre b. Abdillah b. Üneys an ebîhî senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/70.
[230] Bu hadisi Mâlik (i'tikâf 12, s. 320) ve Müslim (siyam no.
218, s. 827), Ebû'n-Nadr mevlâ Ömer b. Ubeydillah (an Büsr b. Saîd) an Abdillah
b. Uneys asl-ı senedi ile tahrîz ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/70.
[231] Bu mevkuf hadisi Buhârî (leyletu'1-Kadr 3/6, II, 255),
an Hâlid an İkrime an İbn Abbâs tarikiyle muallak olarak rivayet etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/70.
[232] Bu hadisi Ahmed (IV, 12), Mûsâ b. Dâvud an İbn Lehî'a
an Yezîd b. e. Habîb an Ebi'l-Hayr ani's-Sunâbihî an Bilâl senedi ile tahrîz
etti. Heysemî'ye göre isnadı hasendir (Mecma' III, 176).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/70.
[233] Lafız Müslim'e aittir. İkincisi Tîrmizî'nindir.
Bu hadisi Müslim (müsâfırîn no. 179, 80, s. 525; siyam no. 220-1, s.
828), Ebû Dâvud (no. 1378) ve Tirmizî (no. 793, 3351), Zir b. Hubeys an Ubeyy
b. Ka'b asl-ı senedi ile tahric ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/70.
[234] Lafız Müslim'e aittir. İkincisi Tîrmizî'nindir.
Bu hadisi Müslim (müsâfırîn no. 179, 80, s. 525; siyam no. 220-1, s.
828), Ebû Dâvud (no. 1378) ve Tirmizî (no. 793, 3351), Zir b. Hubeys an Ubeyy
b. Ka'b asl-ı senedi ile tahric ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/70.
[235] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1384), Hatim b. Seyf an
Ubeydillah b. Amr an Zeyd b. e. Üneyse an EM İshâk an Abdinahman b. el-Esved an
ebîhî an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/71.
[236] Bu hadisi Tirmizî (no. 794), Humeyd b. Mes'ade an Yezîdb.
Zürey' an Uyeyne b. Abdinahman an ebîhî an Ebî
Bekre senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen sahîh"
hüküm verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/71.
[237] Mâlik (i'tikâf no. 17, s. 321), bunu belâğan irâd
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/71.
[238] Bu hadisi Ahmed (V, 318, 321, 324), Abdullah b. Muh.
b. Akîl an Ömer b. Abdinahman an Ubâde asl-ı senedi ile tahrîc etti. İbn Akîl,
hakkında ihtilâf olan bir râvidir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/71.
[239] Bu rivayeti Ahmed (V, 324), Hayve b. Şüreyh an Bakiyye
an Buhayr b.Sa'dan Hâlidb. Ma'dân an Ubâde senedi ile tahrîc etti.
Râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma' III, 175).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/71.
[240] Râvilerinden Bisr b. Avn an Bekkâr b. Temîm, her ikisi
de zayıf râvilerdir (Mecma' III, 179).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/71.
[241] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2545), Ahmed (II, 519), İbn
Huzeyme (no. 2194) ve Bezzâr (no. 1030), İmıân el-Kaltân an Katâde an Ebî
Meymûne an EbiHureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Râvileri güvenilir
kimselerdir. (Mecma' III, 176).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/71.
[242] Bu hadisi Taberânî (I, 70 a), Ahmed b. Muh. b. Sadaka
an Ahmed b. Abdillah el-Mencûmî ani't-Tayâlisî an SUleym b. Hayyân an Ebî'
I-Mühezzem an Yezîd b. Süfyân an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.
Ebû'l-Mühezzem, zayıf bir râvidir. (Mecma' III, 176).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/71.
[243] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1387), Humeyd b.Zencûye
an Saîd b. e. Meryem an Muh. b. Ca'fer
b. e. Kesir an Mûsâ b. Ukbe an Ebî İshâk an Saîd b. Ciibeyr an İbn Ömer senedi
ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/72.
[244] Bu hadisi Müslim (siyam no. 222, s. 289), Mervân
el-Fezârîan Yezîd b. Keysân an Ebî Hazım an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile
tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/72.
[245] Bu hadisi Müslim (müsâfırîn no. 166-7), iki ayrı tarikten
olmak üzere Ebû Süfyân ve Ebû'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/72.
[246] Bu hadisi Ah. b. MenV an Yezîd b. Hârûn ani'l-Haccâc
b. Artât an Yahya b. e. Kesir ar Urve an Âise senedi ile Tirmizî (no. 739)
tahrîc etti. Ona göre Buhârî, bu hadisin isnadı hakkında zayıf hükmü vermiş ve
Yahya'nın Urve'den, Haccâc'ın da Yahya'dan hadis dinlemediğini söylemiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/72.
[247] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1390), iki ayn senedle tahrîc
etti: Râsid b. Saîd er-Remlî ani'l-Velîd b. Müslim an İbn Lehî'a ani'd-Dahhâk
b. Eymen ani'd-Dahhâk b. Abdir-rahman b. Arzeb an Ebî Mûsâ ile Muh. b. İshâk an
EbVI-Esved en-Nadr b. Abdilcebbâr an İbn Lehî'a ani'z-Zübeyr b. Süleym
ani'd-Dahhâk an ebîhî an Ebî Mûsâ.
Sindî'ye göre isnadı İbn Lehi'a'nın zaafı ve el-Velîd b. Müslim'in
tedlîsi; İbn Arzeb'in Ebû Musa'ya mülâki olmayışı sebebiyle zayıftır.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/72.