ORUÇ BAHSİ. 2

Orucun Ve Ramazan'ın Fazileti. 2

Ramazan Ayını Tesbit, Tutulacak Oruç, Niyet Ve İmsak. 5

Sahur, İftar Ve Visal (İftar Etmeden Aralıksız Oruç). 12

Orucun Müstehab Yahut Mekruh Ya Da Haram Olduğu Günler. 15

Yolcunun Ve Diğerlerinin Oruç Tutmaması, Kaza Ve Keffâret. 24

İtikaf, Kadir Gecesi Ve Diğer Meseleler. 29


ORUÇ BAHSİ

 

Orucun Ve Ramazan'ın Fazileti

 

2868- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Âdemoğlunun her amelinin sevabı on mislinden yediyüze kadar katlanır. Allah bu­yurdu ki: "Ancak oruç müstesna. Çünkü o be­nim içindir; onun mükâfatını ancak ben vere­ceğim. Çünkü o, şehvetini ve yemesini sırf be­nim için terk ediyor. Oruçlunun iki sevinci vardır: Birinci sevinç, iftar ettiği zaman, ikin­ci sevinç de Rabbine kavuştuğu zamandır. Oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur." [Altı hadis imamı.][1]

 

2869- Ebû Ubeyde radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:) "Oruç, oruçluya yakışmayan şeylerle zedelenmedikçe (tutan için) bir kal­kandır." [Nesâî][2]

 

2870- Mu'cemu'l-Evsat'ta şu ek vardır: Denildi ki: "Onu ne ile zedeler?" "Yalan ve gıybetle" buyurdu.[3]

 

2871- Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan: Dedim ki:

"Ey Allah'ın Resulü! Bana Allah'ın beni yararlandıracak olduğu bir şeyi emret!" şöyle buyurdu:

"Oruç tutmalısın, çünkü oruç gibisi (bir ibadet) yoktur."[4]

 

2872- Ukbe bin Âmir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim Allah yolunda bir gün oruç tutarsa Allah onu cehennemden yüz yıllık mesafe uzaklaştırır." [Bu iki hadis Nesâî'ye aittir.)[5]

 

2873- Utbe bin Abdillah es-Sülemî radi­yallahu  anh'dan:   (Allah Resulü  sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim Allah yolunda farz orucu olarak bir gün oruç tutarsa Allah, onu cehennemden, yerler ve gökler arasındaki mesafe kadar uzaklaştırır. Kim de bir gün nafile olarak oruç tutarsa, Allah ondan cehennemi gök arası ka­dar mesafe uzaklaştırır."

[Taberânî, Mu'cemu'I-Kebfr'de leyyin bir isnadla.][6]

 

2874- Sehl bin Sa'd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cennette Reyyân adında bir kapı vardır. Bu kapıdan oruçlular çağırılır. Kim oruçlu­lardan ise oraya girer, giren ise asla susamaz." [Buhârî ve Müslim][7]

 

2875- Zeyd bin Hâlid radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim bir oruçluya iftar verirse, oruçlu­nun ecri gibi —oruçlunun sevabından hiçbir şey eksilmeden—ecir alır." [Tirmizî][8]

2876- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Harp edin ki, ganimet elde edesiniz; oruç tutunuz ki sıhhat bulaşınız, sefere çıkın ki zengin olasınız!"

[Taberânî, Mu 'cemu'l-Evsat'ta.][9]

 

2877- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her kim inanarak ve karşılığını sırf Al­lah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, onun geçmiş günahları bağışlanır."

[Altı hadis imamı,][10]

 

2878- Ahmed şunu da ekledi "Ertelediği günahları da."[11]

 

2879- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ramazan ayı girdiği zaman Cennet kapı­lan açılır; cehennem kapıları kilitlenir; şey­tanlar zincire vurulur."

[Buhârî, Müslim, Muvatta' ve Nesât][12]

 

2880- Tirmizî'de yer alan bir rivayette: "Ramazanın ilk gecesi olduğu zaman, Cehen­nem kapıları kapanır, onun hiçbir kapısı açılmaz. Cennet kapıları açılır, o kapılardan hiç­biri kapanmaz. Münâdi şöyle seslenir:

Ey hayır isteyen gel, koş! Ey şer isteyen, (Kötülüklere karşı) kendini tut!" O ayda Al­lah'ın cehennemden azatlıları vardır. Bu, Ra­mazan bitinceye dek her gece vâki olur."[13]

 

2881- Enes radiyallahu anh'dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e sordular: "Ramazan'dan sonra hangi oruç üs­tündür?"

Cevap verdi: "Ramazan'a tazim etmek için Şa'bân (ayında tutulan) oruç."

"Hangi sadaka (zekât) efdaldir."

"Ramazan da verilen sadaka (zekât) ef­daldir" buyurdu. [Tirmizî][14]

 

2882- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ayların efendisi Ramazan, saygı bakı­mından en üstün olan ay ise, Zi'l-Hicce'dir." [Bezzâr leyyin bir isnadla.][15]

 

2883- Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her iftar zamanı Allah'ın azatlıları var­dır." [Ahmed ve Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de.][16]

 

2884- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cennet seneden seneye, Ramazan ayı için süslenir. Ve şöyle der:

«Allahım bizim için bu ayda kullarından bizde kalacak insanlar kıl!» Huriler de şöyle dua ederler: «Allahım! Kullarından bu ayda bize kocalar ihsan eyle!»

Kim bu ayda kendini muhafaza edip de iç­ki içmezse, iftira ve bühtanla bir mu mini ra­hatsız etmezse, hata ve günahlardan da sakı­nırsa, Allah ona her gece, yüz tane huri verir, ayrıca ona altın, gümüş, yakut ve zeberced-den bir köşk yapar. Bütün dünya bir araya ge­tirilip de o köşke konsa, bir keçi bağlanacak kadar yer işgal ederdi.

Kim de Ramazan ayında içki içer, bir mu mine iftira eder ya da bir günah ve hata işlerse, bir senelik amelini Allah iptal eder.

Onun için Ramazan ayına karşı dikkatli olun. Zira o, Allah'ın ayıdır. O ayda aşırı davran­mamanız gerekir. Tam on bir ay yiyorsunuz, içiyorsunuz her türlü nimet ve zevkten fayda­lanıyorsunuz, bari Ramazan'da kendinize çe­kidüzen verip kendinize gelin. Nefsanî arzu ve hevâyî temayüllerinizden uzak durun!"

[Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'ta. İsnadında Ahmed bin Ebyad adlı bir râvi vardır.][17]

 

2885- İbn Önler radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Mekke'deki Ramazan, Mekke dışındaki bin Ramazan'dan daha faziletlidir."

[Bezzâr zayıf bir senedle.][18]

 

2886- Bilâl bin el-Hâris radiyallahu anh'­dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Medine'deki Ramazan Medine'den baş­ka ülkelerdeki bin Ramazandan daha hayır­lıdır. Medine'deki bir Cuma, Medine dışında­ki bin Cuma'dan daha hayırlıdır."

[Taberânî Mu'cemu't-Kebîr'de zayıf'bir senedle.][19]

 

2887- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her şeyin bir zekâtı vardır, cesedin zekâ­tı ise oruçtur. Oruç sabrın yarısıdır."

[İbn Mâce zayıf bu senedle.][20]

 

2888- Ümmü Umâre bint Kâ'b el-Ensâ-riyye radiyallahu anhâ'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Oruçlunun yanında oruç tutmayanlar yemek yediklerinde, melekler onun için (sab­rına karşılık) Allah'tan mağfiret dilerler."

[Tırmizî][21]

 

2889- Bureyde radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Bilâl'e: "Ey Bilâl, yemek (yiyelim)" buyurdu.

"Ben oruçluyum" dedi.

"Biz rızıklanmızı yiyoruz. Bilâl'in rızkı­nın fazlası cennettedir. Ey Bilâl! Oruçlunun kemiklerinin teşbih çektiğini, meleklerin de onun için, yanında yemek yendikçe Allah'tan mağfiret dilediklerini biliyor musun?."[22]

 

2890- Sinan bin Senne el-Eslemî radiyal­lahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Yemek yiyip şükreden, oruç tutup sabre­den gibi sevap alır." [İkisi de İbn Mâce'ye aittir.)[23]

 

Ramazan Ayını Tesbit, Tutulacak Oruç, Niyet Ve İmsak

 

2891- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hilâli görünceye kadar oruç tutmayın, (bir sonraki) Hilâl'i görünceye kadar da oru­cu bozmayın. Şayet hava kapalı olursa günle­ri hesaplayın." [Tirmizî hariç. Altı hadis imamı][24]

 

2892- Diğer rivayette:

"(Bulutlu olduğu taktirde) o ayı, otuz gün olarak takdir edip hesaplayın."[25]

 

2893- Buhârî, Müslim ve Nesâî, Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ayı gördüğünüz zaman oruç tutun ve onu gördüğünüz zaman orucu bozun! Şayet hava bulutlu ve kapalı ise otuz gün oruç tutun!"[26]

 

2894- Nesâî ve Ebû Dâvud, Huzeyfe radi­yallahu anh'dan:  (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ayı görmedikçe veya günlerin sayısını ta­mamlamadıkça ayı öne alıp oruca başlatma­yın. Daha sonra (bir sonraki) ay görünceye veya sayı tamamlayıncaya kadar oruç tutun."[27]

 

2895- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Bir Bedevî, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip: "Ben Hilâl'i gördüm" dedi.

"Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet eder misin?" diye sordu. "Evet" dedi.

"Muhammed'in O'nun Resulü olduğuna şehadet eder misin?" diye sordu. "Evet" dedi.

Ondan sonra Bilâl'e hitaben: "Ey Bilâl! Halka ilan et de yarın oruç tutsunlar!"

[Sünen ashabı][28]

2896- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "İnsanlar Ayı görmek için uğraştılar. Son­ra ben, Resûlullah'a «Ayı gördüm» diye haber verdim. Bunun üzerine O (sallallahu aleyhi ve sellem), kendisi oruç tuttu ve insanlara da oruç tutmaları için emir verdi." [Ebû Dâvud][29]

 

2897- Hüseyin bin el-Hâris el-Cedelî radi­yallahu anh, el-Hâris bin Hâtib radiyallahu anh'dan, dedi ki:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Ayı görünce ibadet etmemizi (oruç tutmamızı) bize söyledi (emretti). Şayet göremezsek iki âdil şahidin şehadet etmesiyle ibadet etmemi­zi emretti. (Haris) şöyle dedi: "İçinizde Allah ve Resulünü benden daha iyi bilen vardır."

İbn Ömer'i göstererek: "İşte bu, Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem'den yana ta­nıklık yapmaktadır." O da şöyle dedi: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bize böyle emretmiştir." [Ebû Dâvud][30]

 

2898- Abdurrahman bin Zeyd bin el-Hattâb'dan, o da Peygamber'e nisbet eden bir sa-hâbiden:   "(Ayı) gördüğünüzde oruç tutun, (bir sonraki ay) gördüğünüzde oruç bozun. Orucunuzu aya (görmenize) göre ayarlayın. Şayet hava kapalı ise, o zaman ayı otuza ta­mamlayın. İki şahit (Ayı gördüklerine dâir) şahitlik yaparlarsa oruç tutun veya oruç açıp bayram yapın!" [Nesâî][31]

 

2899- Semure bin Cundeb radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"(Her zaman) iki ay altmış geceye tamam­lanmaz." [Bezzâr.]

(Bezzâr) Dedi ki: "Bunun anlamı şudur: Bayram ayları olan Ramazan ve Zi'1-Hicce eksik olmazlar. Yani elli sekiz gün olmazlar buyuruyor."[32]

 

2900- Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de za­yıf bir senedle: "İki ay altmışı tamamlamaz."[33]

 

2901- Ebû Bekre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her mukaddes ay, otuz gün ve otuz gece­den eksik olmaz." [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'âe.][34]

 

2902- Süfyân bin Atiyye bin Rabî'a es-Se-kafî radiyallahu anh'dan:

"Sakîf ten olan delegemiz Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e gelerek Rama­zan'in yansında müslüman oldular. Onlara emretti, beraber oruç tuttular. Geldiler ve on­lara geçen günleri kaza etmelerini emretme­di." [Taberânî Mu 'cemu'I-Kebîr'de zayıfbir senedle.][35]

 

2903- Kureyb radiyallahu anh'dan: Ümmü'1-Fadl beni bir işi için Muâviye'ye gönderdi. Şam'a geldim. İşini hallettim, Ra­mazan gelip çattı. Hilâl'i Cuma gecesi gör­düm. Sonra ayın sonunda Medine'ye geldim. İbn Abbâs bana sordu: "Siz Hilâl'i ne zaman gördünüz?"

"Cuma gecesi gördük."

"Sen gördün mü?"

"Evet. Ben de gördüm. İnsanlar da gördü. İnsanlar da, Muâviye de oruçlarını tuttular."

"Biz onu Cumartesi günü gördük. Hâlâ oruç tutuyoruz. Otuz günü tamamlayacağız yahut da Ayı göreceğiz" deyince, kendisine şöyle dedim:

"Muâviye'nin görmesi ve oruç tutmasıyla yetinemez misin?"

"Hayır; Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bize böyle emretti."

[Müslim ve Sünen ashabı.][36]

2904- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"(Geçerli) oruç, (hep birlikte) tuttuğunuz gündeki oruçtur. (Geçerli) iftar, (hep birlikte) ettiğiniz gündekidir. (Geçerli) kurban, (hep birlikte) kestiğiniz gündekidir."

[Ebû Dâvud ve Tirmizî.]

(Tirmizî) Şöyle yorumladı: "Yani oruca ve bayrama başlama cemaat ve halkın çoğunlu­ğunun katılımı ile yapılmalıdır."[37]

 

2905- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem) "Biz okuma yazma ve hesap bilmeyen bir

milletiz. Ay şöyle ve şöyledir" deyip (parmak­ları ile iki sefer kah yirmi dokuz, kah otuz çet-tiğini ifade etti) üçüncüsünde ise başparmağı­nı yumdu. "Ay şöyle ve şöyledir." Yani otuz günde tamamlanır.

[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesât][38]

 

2906- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Biz Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile yirmi dokuz gün oruç tuttuk. Onunla tuttuğumuz oruç çoğu kez otuz gündü." [Ebû Dâvud ve Tirmizî.][39]

 

2907- Hafsa radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Fecirden önce omca niyet etmeyen kim­senin orucu yoktur." [Sünen ashabı][40]

 

2908- Âişe radiyallahu anhâ'dan:

Bir gün Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem yanıma girdi ve: "Yanınızda (yiyecek) bir şey var mıdır?" diye sordu. Ben: "Hayır" deyince, "Öyleyse ben oruç tutacağım" dedi. Sonra bize başka bir gün geldi. Ona: "Bize hays (un ve yağla karışık hurma yemeği) he­diye edildi" dedim.

"Bana onu getirin, oruçlu sabahladım" dedi ve Sonra yedi. [Müslim ve Sünen ashabı.][41]

 

2909- Diğer bir rivayet: Dedim ki: “ Ey Allah’ın Resulü! Oruçluyken yanıma girdin.Sonra hays yedin.” “ Evet ey Aişe! Bu ramazan orucunun dışında ya da Ramazan orucunun kazasının dışında nafile orucu tutan, malının bir kısmını sadaka için ayırıp da sonra ondan istediğini verip istediğini de kendisine alıkoyan kimse gibidir” buyurdu.[42]

 

2910- Ümmü Hani radiyallhu anha’dan:

Allah Resülu sallalahu aleyhi ve sellem’in yanında oturuyordum.Bir su getirdiler, içti.Sonra bana da ikram etti; ben de içtim.Sonra dedim ki: “Bir günah işledim.Benim için Allah’tna mağrifet dile!”  “Nedir o?” diye sordu:

“Orucumu bozdum.”

“Bu tuttuğun bir kaza orucu muydu?”

“Hayır.”

“Öyleyse bu sana zarar vermez” buyurdu.[43]

 

2911- Diğer bir rivayette: “Nafile orucu tutan nefsinin mutemedi ya da kumandanıdır; ister oruç tutar, isterse  orucunu bozar.”

[Ebu Davud ve Tirmizi][44]

 

2912- Ebu Hureyre radiyallahu anh’dan (Allah Resulü sallalahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Kim kusmaya yenik düşerse, orucunu kaza etmesin; ama kim kasten kusarsa, orucunu kaza etsin.” [Ebu Davud ve Tirmizi][45]

 

2913- Ebu Said radiyallahu anh’dan:

(Allah Resulü sallalahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

“Üç şey oruçlunun orucunu bozmaz: Kan aldırmak, kusmak ve ihtilam olmak.” [Tirmizi][46]

 

2914- Ma’dan bin Talha, Ebu’d-Derda radiyallahu anh’dan:

“Allah Resulü sallalahu aleyhi ve sellem kustu ve bunun üzerine orucunu bozdu.” O da bunu Sevban’a anlatınca “Ebu’d-Derda  doğru söyledi, ben ona abdest suyu  döktüm” dedi.

[Ebu Davud ve Tirmizi][47]

 

2915- İbn Abbas radiyallahu anh’dan

“Allah Resulü sallahu aleyhi ve sellem, hem ihramlı, hem de oruçlu iken kan aldırırdı.” [Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Tirmizi][48]

 

2916- İbn Ebî Leyla radiyallahu anh'dan, o da bir sahâbîden:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, as­habına acıyarak (oruçlu iken) kan aldırmayı ve iftarsız peşpeşe oruç tutmayı yasakladı. Kendisine denildi ki: "Yâ Resûlallah, ama sen iftar etmeden peşpeşe birkaç gün oruca de­vam ediyorsun." Şöyle buyurdu: "Ben sahur vaktine kadar oruca devam ediyorum, ama Rabbim beni doyuruyor ve suya kandırıyor."

[Ebû Dâvud][49]

 

2917- Râfi' bin Hadîc radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hacamat ettirenin de, hacamat yapanın da orucu bozulur." [Tirmizî][50]

2918- Ebû Dâvud, Sevbân ve Şeddâd bin Evs'ten bunun aynısını (Peygamber'e) nisbet ederek rivayet etti.[51]

 

2919- Enes radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

"Kan alanın da, aldıranın da orucu bozulur" dedikten sonra kendisi bizzat kan aldırmıştır. [Taberânî, Mıı'cemu'I-Evsat'tu leyyin bir senedle.][52]

 

2920- Abdurrahman bin en-Nu'mân bin Ma'bed radiyallahu anh'dan, o da babasın­dan, o da dedesinden:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, uyku sırasında miskle kokulandırılmış sürme çekmeyi emretti. Ancak «Oruçlu olan bundan sakınsın» buyurdu." [Ebû Dâvud][53]

 

2921- Enes radiyallahu anh'dan:

"Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelerek-. «Ey Allah'ın Resulü gözüm ağnyor; (oruçlu iken) sürme çekebilir mi­yim?» diye sordu; «Evet» buyurdu." [Tirmizî][54]

 

2922- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

oruçlu günümde tertemiz başı taranmış olmamı vasiyet etti ve buyurdu ki: "Oruçlu gü­nünde yüzü asık olma!" [Taberânî zayıf bir senedle.][55]

 

2923- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

oruçlu iken hanımını öper ve onu severdi. Ama o şehvetine hepinizden daha hâkimdi." [Ebû Dâvud hariç, Altı hadis imamı.][56]

 

2924- Diğer rivayette:

"İkimiz de oruçlu iken beni öperdi."[57]

 

 

2925- Diğer rivayet: "(Âişe'nin) dilini emerdi."[58]

 

2926- Ömer radiyallahu anh' dan:

Oruçlu iken neşelenip (hanımımı) öptüm ve dedim ki:

"Ey Allah'ın Resulü! Bugün ben büyük bir iş yaptım."

"Oruçlu iken ağzını su ile çalkalasan bir şey olur mu?" diye sordu.

"Bunda bir sakınca olmaz. "

"Öyleyse bunda da bir sakınca yoktur" buyurdu.[59]

 

2927- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e bir adam oruçlu iken hanımı ile seviş­mesinin hükmünü sordu; ona müsaade etti. Derken başka birisi geldi ve aynı soruyu sor­du, fakat ona bunu yasakladı. Bir de baktık ki, müsaade ettiği kişi yaşlı, yasakladığı kişi ise delikanlı genç değil mi!" [İkisi de Ebû Davud'a aittir.][60]

 

2928- Nâfi' radiyallahu anh'dan:

"İbn Ömer, oruçluyu öpmek ve onunla se­vişmekten menederdi." [Mâlik][61]

 

2929- Aişe ve Ümmü Seleme radiyallahu anhumâ'dan:

Ebû Bekr bin Abdirrahman dedi ki: "Ebû Hureyre'yi vaaz ederken dinledim ve şöyle dediğini duydum: "Kişi cünüp olduğu halde sabahlarsa o gün oruç tutmasın." Bunu babam (Abdurrahman b. el-Hâris')e anlattım; kabul etmedi. Bunun üzerine babam kalktı gitti, ben de onunla beraber gittim. Nihayet Âişe ve Ümmü SeJejne'nin yanlarına girdik. Her iki­sine de aynı meseleyi sordu; şöyle dediler:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ihtilam dışında bir sebeple cünüp olurdu da sonra orucunu tutardı."

Sonra yürüdük gittik, Mervân'm yanına girdik. Abdurrahman bunu ona da anlattı. Mervân dedi ki: "Ben sana hiç beklemeden doğruca Ebû Hureyre'ye gitmeni ve söyledik­lerini kendisine iade etmeni emrediyorum." Bunun üzerine Ebû Hureyre'ye geldik ve (ba­bam) Abdurrahman olanları ona anlattı. Ebû Hureyre şöyle dedi: "O ikisi mi sana bunu söyledi?" "Evet" cevabım verdi.

"Onlar bunu daha iyi bilirler" dedi. Son­ra Ebû Hureyre bu hususta söylediklerini Fadl bin Abbâs'tan duyduğunu söyledi ve: "Ben bunu el-Fadl'dan duydum; Peygamber

MMlahtt a\ey\u ve se\Wden duymadım^ demeye başladı.

Sonra Ebû Hureyre bu hususta söylemekte olduğu sözlerden geri döndü. [Altı hadis imamı.][62]

 

2930- Diğer bir rivayet: O ikisi dediler ki: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, ih­tilam olmadan cima etmek suretiyle sabahla­dığı zaman, oruç tutardı."[63]

2931- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim oruçlu iken unutup yer, içerse orucu­nu tamamlasın. Çünkü Allah ona yedirmiş ve içirmiştir." [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][64]

 

2932- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e

unutarak yiyen veya içen oruçlunun hükmünü sordular. Ona orucunu kaza etmesini emret­medi ve şöyle buyurdu: "Bu, ancak Allah'ın ona yedirdiği bir yemektir."

[Taberânî, Mıı'cemu'l-Evsat'ta zayıf bir senedle.][65]

 

2933- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim Ramazan'da unutarak yer ya da içerse, ona ne kaza lazım gelir ve ne de keffâ-ret." [Taberânî, Mıı'cernu'l-Eysat'ta.][66]

 

2934- Ebû Hureyre radiyallahu arih'âan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim Ramazan ayına erişip de üzerinde kaza etmedik başka bir Ramazan orucu olur­sa, ondan (o Ramazan orucu) kabul olunmaz." fAhmed ve Taberânî, Mu'cemıı'l-Evsat'ta.)[67]

 

2935- Enes radiyallahu anh'dan: Üzerimize dolu yağdı. Ben henüz çocuk­tum. (Babam) Ebû Talha dedi ki: "Ey Enes, bize o doludan ver!" Verdim, oruçlu olduğu halde yemeğe koyuldu. Bunun üzerine dedim ki: "Ey Ebû Talha, sen oruçlu değil misin?" "Bu bir yemek değildir, su da değildir, gökten inen bir berekettir. İçimizi onunla temizleriz" dedi. Hemen Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip durumu bildirdim; bana "Am­candan al!" buyurdu.

[Ebû Ya'lâ ve Bezzâr leyyin bir isnadla.][68]

 

2936- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"(Oruçlu) Eğer yalan sözü ve onunla ameli bırakmazsa, Allah'ın onu yemesini ve içmesini bırakmasına ihtiyacı yoktur."

[Buhârî, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][69]

 

2937- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Nice oruçlu kimseler vardır ki oruçtan nasibi, sadece açlık ve susuzluktur. Nice gece namaz kılan vardır ki, hazzı sadece uykusuz­luktur." [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de.][70]

 

2938- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kocası yanında olan kadın, onUn izni olmadan (nafile) oruç tutamaz." [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][71]

2939- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Biriniz davet edildiği zaman icabet etsin. Oruçlu değilse yesin, oruçlu ise dua etsin." (Râvi) Hişâm dedi ki: "Hadisteki «felyusalli», («namaz kılsın» değil) «dua etsin» demektir."

[Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][72]

 

2940- Âişe radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim bir haneye misafir olursa onların iz­ni olmadan (nafile) orucu tutmasın."

[Tirmizî hadisin miinker olduğunu söyledi.][73]

 

2941- Süleyman radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim helâlinden oruçlu bir kimseyi yedi-rir, içirirse, melekler bütün Ramazan saatle­rinde onun için istiğfar ederler. Cibril ise Ka­dir gecesinde onun için Allah'tan mağfiret di­ler." [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebît'de ve Bezzâr.][74]

 

2942- Bezzâr şu ilaveyi yaptı: "Gözyaşla­rı ve kalp yumuşaklığı ile rızıklandırıhr."

Dedim ki: "Oruçluya yedirecek bir şeyi soksa."

"Bir parça ekmek, bir tadımlık süt, bir yu­dum su da mı bulamaz?"[75]

 

Sahur, İftar Ve Visal (İftar Etmeden Aralıksız Oruç)

 

2943- Enes radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Sahura kalkın, çünkü sahurda bereket vardır." [Buhârî, Müslim, Tirmizî ve Nesâî.][76]

 

2944- el-Mikdâm bin Ma'dîkerb radiyal­lahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Sahur yemeği yemelisiniz. Çünkü o, mü­barek bir yemektir." [Nesâî][77]

 

2945- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Mü'minin sahur yemeği olarak hurma ne güzeldir!" [Ebû Dâvud][78]

 

2946- Zeyd bin Sabit radiyallahu anh'dan, dedi ki:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile sahur yemeği yedik, sonra namaza kalktık." Enes dedi ki: "(Zeyd'e) dedim ki: «Namaz ile sahur arasında ne kadar zaman geçti?»" Şöyle dedi: "Elli âyet miktarı." [Buhârî ve Müslim, Tirmizî ve Nesâî.][79]

 

2947- Zir bin Hubeyş radiyallahu anh'dan: Huzeyfe'ye dedik ki: "Allah Resulü sal­lallahu aleyhi ve sellem ile hangi saatte sahu­ra kalktınız?"

"Bayağı aydınlık idi; ne var ki, henüz gü­neş doğmamıştı" dedi. [Nesâî][80]

 

2948- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Sizden birini, Bilâl'in ezanı sahurundan alıkoymasın. Çünkü o, gece ezan okuyor, ya­hut sesleniyor ki, teheccüd kılanınız namazını bıraksın, uyuyanlarınız uyansın; söyle aydın­lanması da şafak değildir." Râvilerin bazıları dediler ki: "Avuçlarını bir araya getirip iki şe-hâdet parmağını uzatarak: «İşte böyle (aydın-lanana kadar)» buyurdu."

Diğer rivayette: "Yani fecir, genişliğine görünen aydınlıktır, uzunluğuna görünen aydınlık değildir."

[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî.][81]

 

2949- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Şüphesiz Bilâl ezanı gece okuyor. Bu ne­denle âmâ olan İbn Ümmü Mektûm ezan oku-yuncaya kadar yiyin, için!" Âmâ olan İbn Ümmü Mektûm o kadar (geç ezan okurdu ki) kendisine "Sabahladın, sabahladın!" denirdi.

[Ebû Dâvud hariç, Altı hadis imamı.][82]

 

2950- Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Gece gelip, gündüz gittiği ve güneş bat­tığı zaman, oruçlu iftar eder."

[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][83]

 

2951- Abdullah bin Ebî Evfâ radiyallahu anh'dan:

Biz Ramazan'da Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile bir seferde idik. Güneş batınca, şöyle buyurdu: "Ey Fülan! Haydi in de bize çorba hazırla!" Dedi ki:

"Ey Allah'ın Resulü, daha akşam olma­dı." Yine şöyle buyurdu: "Haydi in de çorba hazırla!" İndi, çorba hazırladı. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem içti. Sonra eliyle işaret ederek: "Güneş buradan battığı zaman, gece buradan geldiği zaman, oruçlu iftar ede­bilir." [Buharî, Müslim ve Ebû Dâvud.][84]

 

2952- Mâlik (b. Enes) radiyallahu anh'-dan:

"Osman radiyallahu anh zamanında akşa­ma doğru hilâl göründü, fakat Osman iyice akşam oluncaya kadar iftar etmedi."[85]

 

2953- Sehl bin Sa'd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İnsanlar iftarı çabuk yaptıkça hayır üze­rinde bulunurlar."

[Buhârî, Müslim, Muratla' ve Tirmizî.][86]

 

2954- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İnsanlar iftar etmekte acele ettikleri sü­rece din üstün olmaya devam eder. Çünkü ya-hudi ve hıristiyanlar iftarı geç yaparlar."

[Ebû Dâvud][87]

 

2955- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah (Azze ve Celle) buyurdu: «Kulla­rım içinde en çok sevdiğim, iftarı en çabuk yapanlardır».'' [Tirmizl][88]

 

2956- Mâlik bin Âmir Ebû Atiyye radiyal­lahu anh'dan:

Âişe'ye dedim ki: "Bizde Resûlullah'ın ashabından iki adam var, birisi iftarda acele ediyor, sahurda ağır davranıyor; ötekisi iftarı geç, sahuru ise erken yapıyor?"

Dedi ki: "Hangisi iftarı erken yapıp, sahu­ru geç yapıyor?"

"Abdullah bin Mes'ûd" dedim. Dedi ki: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de böyle yapardı."[89]

 

2957- Diğer rivayette: Birisi iftarı erken yapıyor, namazı da acele kılıyor. Diğeri iftarı geç yapıyor, namazı da geç kılıyor."

[Müslim ve Sünen ashabı.][90]

 

2958- Enes radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim hurma bulursa iftarını hurma ile aç­sın, kim bulamazsa orucunu su ile açsın. Çün­kü su temizdir." [Tirmizî][91]

 

2959- Ebû Davud'un rivayeti: "Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem namaz kılma­dan önce birkaç yaş hurma ile; bulamazsa bir­kaç kuru hurma ile iftar ederdi. Kuru hurma da olmadığı zaman birkaç avuç su ile oruç açardı."[92]

 

2960- Muâz bin Zühre radiyallahu anh'dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem iftar ederken, şöyle derdi: "Allahümme leke sumtü ve alâ nzkıke eftartü (-Allahım senin için oruç tuttum, senin rızkınla orucumu aç­tım)."[93]

 

2961- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, if­tar ettiği zaman şöyle derdi: "Susuzluk gitti, damarlar serinlendi ve inşaallah sevabı da kesinleşti." [Bu iki hadis Ebû Davud'a aittir.][94]

 

2962- Âmir bin Rabî'a radiyallahu anh'­dan:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'in oruçlu iken sayamayacağım kadar çok kez misvak kullandığını gördüm."

[Ebû Dâvud ve Tirmizî.][95]

 

2963- İbn Ömer radiyallahu anh'dan, dedi ki:

 

 

"Oruçlu olan kimse, sabah-akşam ağzını misvaklayabilir." [Buhârî bâb girişinde.][96]

 

2964- Habbâb radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Oruç tuttuğunuz zaman sabahleyin misvaklanın, akşamleyin misvaklanmayın! Ak­şamleyin dudakları kuru kalan hiçbir oruçlu yoktur ki Kıyamet gününde iki gözü arasında bir nur olmasın."

[Taberânî Mu'cemu'I-Kebîr'de leyyin bir isnadla.][97]

 

2965- İbn Abese radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem'in Ramazan'da ağzına dolu dolu su ver­diğini, burnuna da dolu dolu su çektiğini gör­düm." [Ahmed.][98]

 

2966- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

iftar etmeksizin peşpeşe oruca devam etmek­ten menederdi. Dediler ki:

"Ama sen iftar etmeden oruca devam ediyorsun?" Şöyle dedi: "Şüphesiz ben sizin gibi değilim; ben yedirilip içiriliyorum."

[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Muvatta'.][99]

 

2967- Onun (Mâlik'in), Buhârî ve Müs­lim'in, Ebû Hureyre'den şu ek ile benzeri ri­vayetleri vardır: Onların visalden (yani iftar etmeden peşpeşe oruç tutmaktan) vazgeçmek istemediklerini gördüğünde; bir gün, sonra bu­gün daha onlarla birlikte orucuna iftarsız devam etti. Sonra hilâli gördüler. Bunun üze­rine şöyle buyurdu: "Eğer hilâl görünmesey-di, size daha da artıracaktım (iftar etmemeyi sürdürecektim)." Sanki bu sözüyle visalden vazgeçmek istemedikleri için onları azarla­mak istiyordu.[100]

 

2968- Buhârî ve Ebû Dâvud, Ebû Saîd'den:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İftarsız orucu sürdürmeyin! Herhangi biriniz iftarsız orucu sürdürmek istiyorsa ba­ri sahur vaktine kadar sürdürsün."

"Ama sen (daha fazla) sürdürüyorsun?" dediler. Benzerini nakletti.[101]

 

Orucun Müstehab Yahut Mekruh Ya Da Haram Olduğu Günler

 

2969- Ebû Eyyûb el-Ensârî radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim Ramazan orucunu tutup da Şevval ayından da ona Altı gün katarsa, tüm sene oruç tutmuş gibi olur."

[Müslim, Tirmizî ve Ebû Dâvud.][102]

 

2970- Dârimî, Sevbân'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir ay oruç (onla çarpılınca) on ay eder; Altı gün de (onla çarpılınca) iki ay eder. Bun­ların yekünü ise bir sene yapar."[103]

 

2971- Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'Xz. Ebû Hureyre'den bunun benzerini rivayet etti; an­cak Altı günün "bir bir ardınca" olmasını kay­detti.[104]

 

2972- Hüneyde bin Hâlid'den; o da Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem'in eşlerin­den bir kadından, dedi ki:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Zi'1-Hicce'den dokuz gün, aşure günü, her (Arabî) aydan üç gün, aym ilk pazartesisiyle perşembesinde oruç tutardı."

[Ebû Dâvud ve "Ayın ilk Pazartesisiyle iki Perşem­besinde oruç tutardı" ibaresiyle Nesât][105]

 

2973- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem'in hiç (Zi'1-Hicce'nin) on gününde oruç tuttuğunu görmedim." [Ebû Dâvud ve Tirmizî.][106]

 

2974- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kendisini verip ibadet etmek için Al­lah'ın en çok sevdiği gün Zi' l-Hicce' nin on günüdür. Çünkü onun her gününün orucu bir seneye, her gecesinin kıyamı da Kadir gecesi­nin ihyâsına denktir." [Tirmizî][107]

 

2975- Tirmizî, Buhârî ve Ebû Dâvud, İbn Abbâs'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İçinde salih amelin bulunduğu günlerin, Allah katında en sevimli ve makbul olanı Zi'l-Hicce'nin on günüdür."

Dediler ki: "Cihad da mı bu kadar kıymet­li değildir?"

"Cihad da bu denli değerli değildir. An­cak kişi malı ile çıkar canı ile savaşıp da geri dönmeden şehit düşerse başka" buyurdu.[108]

 

2976- Ebû Katâde radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Arefe gününün orucuna gelince, umarım o, Allah'tan, sonraki bir senelik ve önceki bir senelik (günahlara) keffâret olur." [Tirmizî][109]

 

2977- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ramazan'dan sonra en üstün oruç, Allah'ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farz namazlarından sonra en değer­li ve üstün namaz gece yansında kılınan (te-heCCÜd) namazıdır." [Müslim ve Sünen ashabı.][110]

 

2978- Alî radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Eğer Ramazan ayından sonra oruç tutacaksan, Muharrem (ayında) oruç tut. Çünkü o, Allah'ın ayıdır. Zira onda öyle bir gün var­dır ki, o günde bir kavmin tevbesini kabul et­miştir. Yine o günde başka bir kavmin de tev­besini kabul eder." [Tirmizî][111]

 

2979- Enes radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir haram aydan kim, üç gün; perşembe, cuma cumartesi oruç tutarsa ona altmış sene­lik ibadet sevabı yazılır."

[Taberânî, Mıı'cemıı'l-Evsat'ta zayıf bir senedle.)[112]

 

2980- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Ramazan orucu gelmeden, önce Aşure

orucu tutulurdu. Ramazan orucu nazil (farz) olduktan sonra o günü (Aşure'yi) isteyen tut­tu, İsteyen tutmadı." [Nesâî hariç, Altı hadis imamı.][113]

 

2981- Bir başka rivayetinde: "O (Aşure), Kâ'be'nin örtüldüğü bir gündür. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Cahiliyet devrin­de o günde oruç tutardı, Kureyş de Cahiliyet devrinde o gün oruç tutardı."[114]

 

2982- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: Aşure günü, Yahudilerin saygı gösterdiği

ve bayram edindikleri bir gün idi. Bu sebeple Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem: "Siz, o günde oruç tutun!" buyurdu. [Buhârî ve Müslim][115]

 

2983- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

Medine'ye geldiğinde Yahudilerin Aşure gü­nü oruç tuttuklarını gördü ve sordu: "Bu ne­dir?" Cevap verdiler:

"Bu salih bir gündür; çünkü o günde Al­lah, Musa ile İsrâiloğullannı düşmanlarından kurtarmıştır da (Musa) o günde oruç tutmuş­tur." Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Ben Mû­sâ'ya sizden daha yakınım." Sonra kendisi o günü oruç tutmuştur; (ashabına da) o günde oruç tutmalarını emretmiştir.

[Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][116]

 

2984- Seleme bin el-Ekva' radiyallahu anh'dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Eslem'den bir adama emretti: "Haydi halka ilan et! Kim yemişse günün kalan kısmını oruçla geçirsin. Kim yememişse orucuna de­vam etsin. Çünkü bugün, Aşure günüdür."

[Buhârî, Müslim ve Nesâî][117]

 

2985- Abdurrahman bin Mesleme radiyal­lahu anh'dan, o da annesinden:

Eşlem (kabilesi) Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi. Onlara dedi ki:

"Bugününüzü  oruçla  geçirdiniz mi?" "Hayır" dediler. "Gününüzün kalan kısmını tutun ve onu kaza edin" buyurdu. (Ebû Dâvud. Yani Aşure orucunu kastediyor.][118]

 

2986- Ebû Katâde radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Aşure günü orucu; kanaatime göre, Al­lah o oruçla ondan önceki bir senelik (günah­ları) örter." [Tirmizî][119]

 

2987- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

Aşure günü oruç tutup; o gün oruç tutulması­nı da emr edince dediler ki: "Ey Allah' in Re­sulü! Bu, yahudi ve Hıristiyanların saygı gös­terdiği bir gündür." Şöyle buyurdu: "Gelecek sene inşaallah dokuzuncu günü oruç tuta­rım." Fakat gelecek sene gelmeden Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem vefat etti. [Müslim ve Ebû Dâvud.][120]

 

2988- Rezîn'in lafzı şöyledir: "Dokuzuncu ve onuncu günleri oruç tut­mak suretiyle Yahudilere muhalefet ediniz!"[121]

 

2989- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Aşure orucunu tutun; ancak bir gün ön­ce ve bir gün de sonra tutarak yahudilere mu­halefet edin." [Ahmed ve Bezzâr leyyin bir senedle.][122]

 

2990- er-Rabî' bint Muavviz radiyallahu anhâ'dan:

"Aşure gününün sabahı Allah Resulü sal­lallahu aleyhi ve sellem, Ensâr köylerine şu haberi gönderdi:

«Kim bugün oruca niyet etmişse tamamla­sın. Kim niyet etmemişse günün kalan kısmını oruçla geçirsin.»

Ondan sonra biz o gün oruç tutardık, ço­cuklarımıza da tuttururduk. Onlara yün oyun­cağı verirdik, bizden yemek istedikleri zaman oyuncağı ellerine verip oyalardık. Böylece orucu tamam)amalarını sağlardık."

[Buhârî ve Müslim][123]

 

2991- Ğalîle'den, o annesinden, o Emetul-lah bint Rezine'den:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Aşure gününe önem verirdi. Hatta kendi ço­cuklarını ve Fâtıma'nın emzikte olan çocuk­laşma (jgtktiri ağızlarına okur, annelerine de şöyle derdi:

«Bunları akşama kadar emzirmeyin!» " [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr ve'l-Evsat'ta zayıf bu se­nedle. Ebû Ya'lâ'mn da benzeri rivayeti vardır.][124]

 

2992- Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de met­ruk bir râvi kanalıyla Abdülazîz bin Saîd'den, o da babasından mürsel olarak —Osman b. Matar'a göre adı geçen Saîd sahabîdir—:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

"Recep büyük bir aydır. Allah o ayda se­vapları katlar. Kim Recep ayında bir gün oruç tutarsa bir sene oruç tutmuş gibi olur. Kim ye­di güv tutarsa, ona cehennem kapıları kapatı­lır. Kim sekiz gün tutarsa ona sekiz cennet ka­pısı açılır. Kim on gün tutarsa Allah'tan ne di­lerse mutlaka Allah ona verir. Kim de onbeş gün tutarsa, gökte bir münâdi şöyle seslenir: «Geçmiş günahların bağışlanmıştır. Haydi amele yeniden başla!» Kim daha çok oruç tu­tarsa Allah ona daha çok sevap verir.

gemiye bindirmiştir. O, o ay oruç tutmuştur ve halka da oruç tutmalarını emretmiştir. Gemi onları tam yedi ay taşımış, nihayet Aşure günü Cûdî dağında durmuştur. Nûh, beraberinde olanlar, hatta vahşi hayvanlar bile Aşure günü Allah'a şükretmek için oruç tutmuşlardır.

İsrâttoğullarına deniz ikiye, Aşure günü bölünmüştür. Aşure günü Allah Adem'in tevbesini kabul etmiştir. Yûnus'un şehrindeki in­sanların tevbesini de Aşure günü kabul etmiş­tir. İbrahim de o gün doğmuştur."[125]

 

2993- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

Ramazan ayından sonra, Recep'le Şa'ban'dan başka hiçbir ayın orucunu tamam tutmamış­tır." [Taberânî'ta zayıfbir senedle.][126]

 

2994- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Recep ayında orucu yasakladı."

[İbn Mâce zayıf bil senedle.][127]

2995- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

Ramazan'dan başka (hiçbir zaman) tam ay oruç tutmamıştır.

O kadar oruç tutardı ki biri «vallahi galiba artık hiç oruç bozmayacak» derdi.

O kadar da tutmazdı ki biri «vallahi gali­ba artık hiç oruç tutmayacak» derdi."

[Buhârî, Müslim ve Nesâî][128]

 

2996- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

(o kadar uzun süre nafile orucu) tutardı ki «ar­tık devamlı oruç tutar, artık devamlı oruç tu­tar» derdik.

O kadar uzun süre de tutmazdı ki, «artık hiç oruç tutmaz, artık hiç oruç tutmaz» der­dik.

Ramazan'dan başka tam ay oruç tuttuğu­nu bilmiyorum. Tümünü de oruçsuz geçirdi­ğini bilmiyorum. Vefatma dek bu böyle de­vam etti." [Müslim, Tirmizî ve Nesâî.][129]

 

2997- Altı hadis imamının rivayeti: (Âişe) dedi ki:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, devamlı oruç tutardı, hatta «galiba hiç açma­dan orucuna devam edecek» derdik.

O kadar da uzun süre tutmazdı ki «galiba artık hiç oruç tutmayacak» derdik.

Ramazan'dan başka tam ay oruç tuttuğu­nu hiç görmedim. Şa'ban ayından daha çok (nafile) oruç tuttuğu bir ay da görmedim."[130]

 

2998- Diğer rivayet:

"Şa'ban'dan sonra. Şa'ban'ın tümünü tu­tardı. Şa'ban'ın birkaç günü hariç hemen he­men hepsini tutardı."[131]

 

2999- Diğer rivayet:

"Oruç bakımından Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in en çok sevdiği ay, Şa'ban ayı idi. O ay oruç tutardı

 

 

 

 

ve Ramazan'ı da ona birleştirirdi."[132]

 

3000- Diğer rivayet:

"Şa'ban'ın tümünü oruçla geçirirdi."[133]

 

3001- Sünen ashabının Ümmü Seleme'den rivayeti:

Dedi ki: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in Şa'ban ile Ramazan'dan başka iki ay ardı ardına oruç tuttuğunu görmedim."[134]

 

3002- Üsâme radiyallahu anh'dan: Dedim ki:

"Ey Allah'ın Resulü, hiçbir ayda Şa'ban ayı kadar oruç tuttuğunu görmedim."

Şöyle buyurdu:

"O, Recep ile Ramazan arasında insanla­rın gafil oldukları bir aydır. O, amellerin Alemlerin Rabbine yükseltildiği bir aydır. Onun için amelimin Rabbime ben oruçlu iken yükseltilmesini isterim." [Nesâî][135]

 

3003- Üsâme radiyallahu anh'dan:

"O, haram aylarda oruç tutardı. Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle de­di:

«Şevval ayının orucunu tut!» Ondan sonra haram ayların orucunu terk etti; bunun yanısı-ra ölünceye dek bir daha Şevval ayının orucu­nu bırakmadı." [İbn Mâce][136]

 

3004- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

Pazartesi ile Perşembe günlerinin orucunu arzulardı." [Tirmizî ve Nesâî][137]

 

3005- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ameller Allah'a Pazartesi ile Perşembe günleri sunulur. Amelimin ben oruçlu iken su­nulmasını İsterim." [Tirmizî][138]

 

3006- Hafsa radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

her aydan üç gün oruç tutardı:

Pazartesi, Perşembe ve sonraki hafta Pa­zartesi günü."

[Ebû Dâvud ve Nesâîl[139]

 

3007- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

ayın Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günleri oruç tutardı.

Diğer ayın ise Salı, Çarşamba ve Perşem­be günleri orucunu tutardı." [Tirmizî][140]

 

3008- İbn Amr bin el-As'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

ona her Çarşamba ve Perşembe günü oruç tut­masını emrederdi." [Rezîn][141]

 

3009- Müslim el-Kureşî radiyallahu anh'-dan:

Ben sordum; ya da Allah Resulü sallalla­hu aleyhi ve sellem'e, bütün sene tutulan oruç hakkında soruldu. Şöyle buyurdu:

"Ailenin senin üzerinde bir hakkı vardır. O halde Ramazan ayını ve onu takip eden ayın orucunu tut; bir de her Çarşamba ve Perşembe günü oruç tut. Bu takdirde bütün yılın orucunu tutmuş olursun."

[Tirmizî ve Ebû Dâvud.][142]

 

3010- İbn Milhân radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

Eyyâm-ı Bîd olan (Arabî) ayın onüç, ondört ve onbeşinci günleri oruç tutmamızı emreder­di. Ve şöyle derdi:

«O, tüm yılın orucu gibidir»." [Ebû Dâvud ve Nesâî][143]

 

3011- Muâze el-Adeviyye radiyallahu anh'dan:

O, Âişe'ye: "Allah Resulü sallallahu aley­hi ve sellem her ay üç gün oruç tutar mıydı?" diye sordu. "Evet" dedi.

"Hangi ayda tutardı?"

"Hangi ay olursa olsun aldırmazdı, tutar­dı" dedi. [Tirmizî ve Ebû Dâvud.][144]

 

3012- Ebû Katâde radiyallahu anh'dan: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve

sellem'e gelip "Nasıl oruç tutarsın?" diye sor­du.

Onun sözünden dolayı öfkelendi. Ömer onun öfkelenişini görünce şöyle dedi: "Rab olarak Allah'ı, din olarak İslâm'ı, Peygamber olarak Muhammed'i kabul edip hoşnut olduk. Allah'a Allah'ın gazabından da, Resulünün gazabından da sığınırız." Allah Resulünün öf­kesi dininceye dek bu sözünü tekrarladı. Ömer dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Bütün yıl süresince oruç tutan kimsenin durumu ne­dir?" Şöyle buyurdu: "O oruç da tutmamıştır iftar da etmemiştir." Sonra sordu:

"İki gün oruç tutup bir gün tutmayan kim­senin durumu nasıl olur?"

"Buna kimsenin gücü yeter mi?" buyur­du. Yine sordu:

"Gün aşın oruç tutan kimsenin durumu nasıl olur?"

"İşte bu Davud'un oruç tutma şeklidir" buyurdu.

"Bir gün oruç tutup iki gün tutmayanın durumu nedir?"

"Buna gücümün yetmesini çok isterdim" dedi. Sonra şöyle buyurdu:

"Her aydan üç gün oruçla beraber Rama­zan'dan Ramazan a oruç, bütün yıl oruç tut­mak gibidir. Arefe gününün orucuna gelince, umarım Allah'tan ondan önceki yıl ile ondan sonraki yılda (işlenen günahlara) keffâret olur. Aşure gününün orucuna gelince, Al­lah'tan o orucun ondan önceki senede işlenen günahlara keffâret olmasını umarım."[145]

3013- Diğer rivayette:

Pazartesi gününün orucu hakkında sorul­du; şöyle buyurdu:

"O, benim doğduğum, Peygamber olarak gönderildiğim, ya da Kur'an'in bana indiril­diği gündür."

[Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî.][146]

 

3014- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

her ayın ilk günlerinde üç gün oruç tutardı." [Sünen ashabı][147]

 

3015- Âmir bin Mes'ûd radiyallahu anh'­dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

"Kışın oruç tutmak zahmetsiz bir gani­mettir." [Tirmizî][148]

 

3016- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

iki günün orucunu yasakladı: Ramazan bayra­mının ilk günü ve Kurban bayramı günü." [Buhârî, Tirmizî ve Ebû Dâvud.][149]

 

3017- Mâlik radiyallahu anh'dan:

O, ilim ehlinin şöyle dediğini duymuş: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'in yasakladığı günlerde oruç tutmamak şartıyla, ömür boyu oruç tutmakta herhangi bir sakınca yoktur. O yasaklanan günler: Mina günleri, Kurban bayramı günü ve bir de Ramazan bayramı günüdür. Bu da duydukla­rımın bana en sevimli olanıdır."[150]

 

3018- Ebû Ubeyd Mevlâ bin Ezher radi­yallahu anh'dan:

Kurban bayramı günü Ömer'in, hutbeden önce namaz kıldığını gördüm.

Sonra şöyle dedi: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in bu iki günde oruç tutmayı yasakladığını duydum. Ramazan bayramının ilk gününe gelince, bu gün oruç tutmayacağı­nız gündür. Müslümanların bayramıdır. Kur­ban bayramı gününe gelince, kurbanlarınızın etlerinden yiyiniz!" [Ebû Dâvud, Tirmizî ve Buhârî ve Müslim uzun bir metinle.][151]

 

3019- Süleyman bin Yesâr radiyallahu anh'dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Teşrik günlerinde oruç tutulmasını yasakla­mıştır." [Mâlik][152]

 

3020- Nübeyşe  el-Huzelî radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Teşrik günleri: Yemek içmek ve Allah'ı zikretmek günleridir." [Müslim][153]

 

3021- Sıla bin Züfer radiyallahu anh'dan: "Biz, Şa'ban veya Ramazan'da hangisin­de olunduğu şüphe edilen bir günde Ammâr ile beraberdik. Bize kızartılmış bir koyun ge­tirildi. Cemaatten biri: «Ben oruçluyum» di­yerek geri çekildi. Ammâr ise şöyle dedi: «Kim bugün (şüpheli günde) oruç tutarsa Ebû'l-Kâsım sallallahu aleyhi ve sellem'e âsi gelmiştir'." [Sünen ashabı][154]

3022- Mâlik radiyallahu anh'dan:

"İlim ehlinin, Şa'ban'dan mıdır yoksa Ramazan'dan mıdır diye şüphe edilen bir günde orucu yasakladığını duydum. Farz oruca niyet ettiği zaman, (Hilâl'i) görmeden tutup da son­ra onun Ramazan olduğu meydana çıkarsa, üzerine kaza lazım geldiğine kail olmuşlardır. Onun nafile olarak tutulmasında herhangi bir sakınca görmezlerdi."[155]

 

3023- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Şa' bari in onbesinci günü olunca oruç tutmayın." [Ebû Dâvud ve Tirmizî.][156]

 

3024- O ikisi ile Buhârî, Müslim ve Nesâî merfû olarak:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Sakın biriniz Ramazan'dan bir veya iki gün önce oruç tutmasın, ancak daha önce oruçlu ise devam edebilir."[157]

 

3025- İmrân bin Husayn radiyallahu anh'­dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle dedi: "Şa'bari in sonunu oruçla geçirmedin mi?" "Hayır" dedim. "Öyleyse tutmadığın zaman (Ramazan' dan sonra) iki gün tut!" [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][158]

 

3026- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Arafat'ta Arefe günü oruç tutmayı yasakladı." [Ebû Dâvud][159]

 

3027- Meymûne radiyallahu anhâ'dan: Halk, Arefe günü Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in orucu hakkında şüphe et­tiler. Ben ona vakfedeyken bir bardak süt gönderdim. O da içti ve insanlar da onu gör­düler." [Buhârî ve Müslim][160]

 

3028- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Ona Arefe gününün orucu hakkında sor­dular; dedi ki: "Allah Nebisi sallallahu aleyhi ve sellem ile hacca gittim, oruç tutmadı. Ebû Bekr ile de hac yaptım, o da tutmadı. Ömer'le de hac yapüm, o da tutmadı. Osman'la da hacca gittim, o da tutmadı. Ben de oruç tut­mam; o orucu ne emrederim, ne de yasakla­rım." [Tirmizî][161]

 

3029- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Geceler arasında sırf Cuma gecesini ih­ya etmek için ayırmayın! Günler arasından da oruç tutmak için yalnız Cuma gününü ayır­mayın. Yalnız (o gün) birinizin tutmakta oldu­ğu orucu arasına rastlarsa başka."

[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][162]

 

3030- Abdullah bin Büsr es-Sülemî'den, o da kızkardeşi es-Sammâ'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cumartesi günü farz orucu dışında hiç­bir orucu tutmayın. Biriniz üzüm kabuğundan veya ağaç çöpünden başka yiyecek bulamaz­sa dahi onları ağzına alıp çiğnesin (de yine de O gün oruç tutmasın)." [Tirmizî ve Ebû Dâvud.]

(Ebû Dâvud) dedi ki: "Bu (hadîs) mensûhtur."[163]

 

3031- Kureyb radiyallahu anh'dan:

Bir takım insanlar beni Ümmü Seleme'ye, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in en çok oruç tuttuğu günün hangi gün olduğunu sormak için gönderdi. Şöyle dedi:

"Cumartesi ile Pazar günü. O ikisi müşrik­lerin bayramlarıdır. Ben onlara muhalefet et­mek isterim» buyurmuştur.

[Taberânî, Mu'cemu' I-Kebîr'de.][164]

 

3032- Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan: "Kim Çarşamba, Perşembe ve Cuma gün­leri oruç tutarsa Allah onun için cennette bir köşk yapar. Öyle bir köşk ki dışı içinden, içi de dışından görünür."

[Taberânî, Mu'cemu' I-Kebir'de zayıf bir senedle.][165]

 

3033- Muhammed bin Abbâd bin Ca'fer radiyallahu anh'dan:

Ben Beyt-i Şerifi (Kâ'be'yi) tavaf eder­ken Câbir'e: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Cuma günü oruç tutmayı yasakladı mı?" diye sordum. "Bu Beyt'in Rabbi hakkı için evet" dedi.[166]

 

3034- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem'in Cuma günü oruç tutmadığını pek az gördüm." [İki rivayet de İbn Mâce'ye aittir.][167]

 

Yolcunun Ve Diğerlerinin Oruç Tutmaması, Kaza Ve Keffâret

 

3035- Câbir radiyallahu anh'dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Fetih yılı Ramazan'da Mekke'ye yönelerek yola çıktı. Kurâ'ul-Ğamîm denilen yere ula­şana kadar oruç tuttu; insanlar da onunla be­raber oruç tuttular. Sonra bir bardak su istedi, insanların gözü önünde kaldırıp içti. Ondan sonra bazı insanların oruç tuttuğu kendisine bildirilince, şöyle buyurdu:

"Onlar âsilerdir, onlar âsilerdir."

[Tirmizî ve aynı lafızla Müslim.][168]

 

3036- Buhârî, Müslim, Muvatta' ve Ne-sâî'nin İbn Abbâs'dan naklettikleri hadis:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Kudeyd ile Usfân arasında bulunan Kedîd (kuyusuna) varıncaya kadar oruç tuttu. Orada orucunu bozdu. Ay çıkıncaya dek bir daha oruç tutmadı." Zührî dedi ki: "Allah Resulü

sallallahu aleyhi ve sellem, Ramazan'ın onüçüncü gecesinin sabahında Mekke'de oldu. (Resûllah'ın ashabı) Onun bu yeni davranış­larını izlerlerdi. Onun son yaptığmı bir muh­kem - nâsih olarak görürlerdi."[169]

 

3037- Diğer rivayette: "Medine'den  çıkarken  oruç tuttu,  Kudeyd'e kadar bu böyle devam etti. Kudeyd'de orucunu bozdu. Mekke'ye kadar da bu böyle devam etti."[170]

 

3038- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

Fetih yılı Merru'z-Zehrân'a ulaştı. Bize düş­manla karşılaşacağımızı bildirdi ve oruç tut­mamamızı emretti. Böylece hepimiz birden oruç tutmadık." [Tirmizî][171]

 

3039- Enes radiyallahu anh'dan:

"(Bir yolculukta) Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile beraberdik; kimimiz oruç tutuyor, kimimiz tutmuyordu. Sıcak bir günde bir yerde konakladık. Gölgelenenlerin çoğu elbise sahibi olanlardı. Kimimiz de eliyle güneşten korunuyordu. Oruç tutanlar takatsiz düştü, tutmayanlar kalkıp çadırları kurdular ve hayvanları suladılar. Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu­yurdu: «Oruç tutmayanlar bugün sevapları alıp götürdüler»." [Buhârî, Müslim ve Nesâî][172]

 

3040- Câbir radiyallahu anh'dan:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir seferde idi. İnsanların bir adamın başına üşüşüp gölge yaptıklarını gördü ve sordu: "Nesi var?" "Oruçlu bir adam" dediler. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Seferde oruç tutmanız     iyi bir sey değildir."

[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî.][173]

 

3041- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e soruldu:

"Seferde oruç tutmak, iyilikten midir?" "Seferde oruçlu olmak iyilikten değildir" bu­yurdu.

[Rezîn, Ahmed ve Mu'cemu'l-Kebîr'âe. Taberânî.][174]

 

3042- Abdurrahman bin Avf radiyallahu anh'dan:

"Seferde oruç tutan, seferi olmayıp oruç tutmayan gibidir." [Nesâî][175]

 

3043- Abdullah bin Ka'boğullarından olan Enes bin Mâlik radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah, misafirden namazın yarısını kal­dırdı, ona oruç tutmamaya müsaade etti. Ço­cukları hakkında (yetersiz beslenme sebebiyle bir endişeye düştükleri takdirde seferde em­zikli ve hamile kadına oruç tutmamaya izin verdi." [Sünen ashabı][176]

 

3044- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Biz Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem ile kimimiz oruçlu, kimimiz oruçsuz yol­culuğa çıkardık. Ne oruç tutmayan oruç tuta­nı, ne de oruç tutan oruç tutmayanı kmamaz-dı. Kendinde kuvvet hisseden oruç tutardı ve bunu iyi karşılardı; kendini güçsüz hisseden oruç tutmazdı; bunu da iyi ve hoş karşılarlar­dı." [Müslim ve Sünen ashabı.][177]

 

3045- Âişe radiyallahu anhâ'dan: Hamza bin Amr el-Eslemî, Allah Resulü

sallallahu aleyhi ve sellem'e: "Seferde oruç tutayım mı?" diye sordu. Bu zat çok oruç tu­tardı. Ona şöyle buyurdu: "İstersen tut, ister­sen tutma." [Altı hadis imamı.][178]

 

3046- Ebû Dâvud ve Nesâî, bizzat Ham-za'dan yaptığı rivayette:

O bir binek sahibi idi. Çoğu kez bineği üzerinde yolculuk yapardı. Bazen kış mevsi­mine rastlayıp kendini güçlü hissederdi, tehir edip kazaya bırakmaktansa seferde oruç tut­mak ona daha kolay gelirdi. Bu yüzden duru­mu Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e sordu:

Şöyle buyurdu: "Ey Hamza, hangisini is­tersen onu yap!"[179]

 

3047- Muhammed bin Ka'b radiyallahu anh'dan:

Ramazan'da Enes'e geldim. Yolculuğa çıkmak istiyordu; devesini hazırladım, yolcu­luk elbisesini giydi. Yemek getirtip yiyince ben kendisine:

"Bu sünnet midir?" diye sordum. "Sün­nettir" dedi ve bineğine bindi. [Tirmizî][180]

 

3048- Mâlik radiyallahu anh'dan: "Ömer, Ramazan'da yolculuklarından bi­rinde iken, gününün başında Medine'ye gire­bileceğini kestirdiği zaman, oraya oruçlu ola­rak girerdi."[181]

 

3049- Mansûr el-Kelbî radiyallahu anh'-dan:

Dihye bin Halîfe, Ramazan'da üç millik mesafe yol aldı. Sonra orucunu tutmadı. Bir­takım insanlar da onunla beraber oruç tutma­dı. Diğerleri onların oruç tutmamalarını hoş karşılamadılar. Kasabasına döndüğünde, şöy­le dedi:

"Vallahi ben gerçekleşmesini hiç bekle­mediğim bir işle karşılaştım. Çünkü birta­kım insanların (seferde oruç tutmak suretiy­le) Muhammed sallallahu aleyhi ve sel-lem'in ve ashabının yolundan ayrılacakları­nı hiç düşünmemiştim. Allahım, ne olur be­ni kendine al!"[182]

 

3050- Ubeyd bin Cübeyr radiyallahu anlıdan:

Ebû Basre el-Gifârî ile beraber Füstâs'tan yola çıkan bir gemide idim. Ramazan'di. Ge­miyi harekete geçirdi, henüz evleri geçmeden bir sofra getirtip bana "Buyur" dedi. "Evleri görmüyor musun?" dedim. "Sen Allah Resu­lü sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetinden yüz mü çeviriyorsun?" dedi. Ca'fer rivayet et­tiği hadiste: (bu sözden sonra yemekten) yedi dedi. [İkisi de Ebû Davud'undur][183]

 

3051- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her kim ruhsatsız ve hasta olmadığı hal­de Ramazan'da oruç tutmazsa, bir sene oruç tutsa bile onun (sevabını) elde edemez."

[Buhârî (muallak olarak), Ebû Dâvud ve aynı lafızla Tirmizl][184]

 

3052- Esma bint Ebî Bekr radiyallahu anh'dan:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem zamanında bulutlu bir günde (güneş battı zan­nıyla) orucu bozduk. Sonra güneş görünüver-di." Hişâm'a denildi ki: "Kaza ile emrolundu-lar mı?" "Kazadan kurtulmaya çare var mı?" diye cevap verdi. [Buhârî ve Ebû Dâvud.][185]

 

3053- Nâfi radiyallahu anh'dan:

İbn Ömer derdi ki: "Bir hastalık ya da yol­culuk dolayısıyla Ramazan orucunu tutama­yan, Ramazan orucunu, günlerine fasıla ver­meden ardı ardına tutup kaza eder."[186]

 

3054- İbn Şihâb radiyallahu anh'dan: Ebû Hureyre ile İbn Abbâs, Ramazan'm

kazasında ihtilaf ettiler. Birisi: "Aralıklı tutu­lur" derken diğeri "Aralıklı tutulmaz" dedi. [İkisi de Mâlik'e aittir.][187]

 

3055- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Üzerimde  Ramazan   orucundan  borç olurdu. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem ile meşguliyetim sebebiyle onun kazasını ancak Şa'ban ayında kaza edebilirdim." [Altı hadis imamı.][188]

 

3056- Âişe radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim üzerinde oruç borcu olduğu halde ölürse, onun namına o orucu velisi tutar."

[Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][189]

 

3057- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: “

Dedi ki: "Kişi Ramazan'da hasta olup da iyileşmeden ölürse, onların yerine yiyecek fidye verilir. O, oruçları kaza etmek ona borç değildir.

Şayet oruç adamışsa o zaman onun namına velisi kaza eder." [Ebû Dâvud][190]

 

3058- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Bir kadın dedi ki:

"Ey Allah'ın Resulü! Annem üzerinde adak orucu olduğu halde vefat etti, onun namına oruç tutabilir miyim?"

"Annenin bir borcu olup da sen onu ade­seydin yerini bulur muydu?" "Evet."

"Öyleyse onun namına oruç tut!" buyur­du. [Mâlik hariç, Altı hadis imamı.][191]

 

3059- Mâlik radiyallahu anh'dan:

İbn Ömer'e: "Kişi, başka kişi namına oruç tutabilir mi? Bir kimse, diğer kimsenin namı­na namaz kılabilir mi?" diye sorarlardı da o: "Hayır" derdi.[192]

 

3060- Âişe radiyallahu anhâ'dan:

Hafsa ile ben (nafile) oruçluyduk. Bize bir yemek hediye edildi ve yedik.

Derken Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem giriverdi. Hafsa, babası gibi cüretliydi. Sözde benden önce davranarak: "Âişe ile ben nafile orucu tutuyorduk, bize bir yemek hedi­ye edildi, yedik. Orucumuzu bozduk" dedi. Bunun üzerine:

"Onun yerine bir gün kaza olarak oruç tu­tun" buyurdu. [Mâlik, Tirmizî ve Ebû Dâvud][193]

3061- Âişe radiyallahu anhâ'dan:

Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip helak olduğunu söyledi.

"Ne'n var?" diye sordu. "Ramazan'da hanımımla cinsî ilişki kurdum" dedi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e içinde farak denilen hurma bulunan bir sepet getirildi. "Helak olan adam nerede?" diye sordu.

"Benim" dedi. Bunun üzerine ona: "Haydi bunu tasdik et!” buyurdu.

 [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][194]

 

3062- Nesâî'nin dışında Altı hadis imamı, Ebû Hureyre'den:

Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile otururken, aniden bir adam çıkageldi ve şöyle dedi: "Helak oldum, ey Allah'ın Resu­lü!"

"Ne'n var?"

"Oruçlu iken hanımımla cinsî temasta bu­lundum."

"Azat edecek kölen var mıdır?"

"Hayır."

"İki ay ardı ardına oruç tutabilir misin?"

"Hayır."

"Altmış fakiri doyuracak imkanın var mı­dır?"

"Hayır."

"Otur öyle ise!"

Oturdu, biraz sonra içinde hurma bulunan bir sepet getirildi. Hemen sordu:

"Soru soran nerede?"

"Al bunu sadaka olarak dağıt!"

"Ey Allah'ın Resulü! Benden daha fakir kimse var mıdır? —Medine'nin iki kara taşlı­ğını kastederek— Vallahi bu iki yaka arasında bizden daha fakir bir hane yoktur" deyince, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, azı dişleri görününceye dek güldü. Sonra şöyle buyurdu: "Haydi al bunu çoluk çocuğuna ye­dir!"[195]

 

3063- Diğer rivayette şu ek vardır: "Bir gün oruç tut ve Allah'tan bağışlanma dile!"[196]

 

3064- Mâlik radiyallahu anh'dan: "Enes oruç tutamayacak kadar yaşlandı ve orucu için fidye verdi."[197]

 

3065- Mâlik radiyallahu anh'dan:

"İbn Ömer'e, hamile kadın, çocuğu hak­kında (yeterli beslenememesinden) endişe et­tiği takdirde, oruç tutmayabilir mi?" diye so­ruldu.

"Oruç tutmaz. Her gün için Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in müddü ile bir müd buğdayı onun yerine bir fakire verir" dedi.[198]

 

3066- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim üzerinde bir aylık oruç borcu oldu­ğu halde ölürse, onun için her gün bir yoksul doyurulur." [Tirmizî]

Ona göre bunun İbn Ömer'in sözü (mev­kuf) olması daha sahihtir.[199]

 

3067- el-Kâsım bin Muhammed radiyalla­hu anh'dan: Dedi ki:

"Her kimin bir Ramazan orucu borcu olup buna gücü yettiği halde diğer Rama­zan'a kadar kaza etmezse, bir müd buğday miktarında her gün için bir yoksul doyurur, ayrıca orucu da kaza eder." [Mâlik][200]

 

3068- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim Ramazan a erişip de üzerinde bir Ramazan orucu borcu olursa ve onu kaza et­memişse onun orucu kabul olunmaz. Kim üze­rinde, kaza etmediği Ramazan orucundan bir şey olup da, nafile orucu tutarsa, o borç olan orucu tutuncaya kadar nafile orucu kabul olunmaz."

[Ahmed ve Taberânî, Mu 'cemu' l-Evsat'ta.][201]

 

3069- Ömer radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

Ramazan'dan tutamadıklarını Zi'1-Hicce'nin on gününde kaza ederdi."

[Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat ve's-Sağfr'de ıayıfh\t senedle.][202]

 

İtikaf, Kadir Gecesi Ve Diğer Meseleler

 

3070- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İtikâfa giren kişi, günahları hapsedip, sevapların tümünü elde eden kişi gibi, kendi­sine sevaplar kazandıran kişidir."

[İbn Mâce, leyyin bir senedle.][203]

 

3071- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, ölünceye kadar Ramazan'ın son on gününde itikâfa girerdi. Ondan sonra hanımları da iti­kâfa girdiler." [Altı hadis imamı.][204]

 

3072- Diğer rivayet: "Her Ramazan'da iti­kâfa girerdi. Sabah namazını kıldırdığında iti-kâf yaptığı yerine gelirdi. Âişe de itikâfa gir­mek için ondan izin istedi. Ona izin verdi ve mescidde kendisine bir çadır kurdu.

Hafsa bunu duyunca, o da bir çadır kurdu. Zeynep bunu duyunca o da bir çadır kurdu. Sabah namazından çıkınca dört çadır kurul­duğunu görünce: "Nedir bunlar?" diye sor­du. Durumu ona bildirdiler. Ondan sonra: "Onları buna iten nedir? İyi bir şey mi yaptı­ğınızı zannediyorsunuz? Sökün onları, bir da­ha görmeyeyim!" buyurdu. Bu nedenle Ra-mazan'da itikâfa girmedi. Şevval ayının son on gününde itikâfa girdi.[205]

 

3073- Diğer rivayet: "İtikâfa girmek iste­diğinde, sabah namazını kıldırır, sonra itikâf mahalline çekilirdi." Benzerini nakletti.

Ayrıca onda şöyle geçer: "Sabah namazını kıldırınca çadırları gördü ve şöyle buyurdu: "Bir (iyilik) mi istiyorlar?" Sonra kendi çadı­rının kaldırılmasını emretti. Ondan sonra Ramazan'da itikâfı bıraktı, nihayet Şevvâl'in son on gününde itikâfa girdi."[206]

 

3074- Diğer rivayette: "Şevvâl'in yirmi­sinde" diye geçmektedir. [Altı hadis imamı.][207]

3075- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem her Ramazan'da on gün itikâfa girerdi, öldü­ğü yıl yirmi gün itikâfa girmiştir." [Buhârî ve Ebû Dâvud.][208]

 

3076- Ümmü Seleme radiyallahu an­hâ'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ilk sene Ramazan'ın ilk on gününde, sonra or­ta on gününde, sonra son on gününde itikâfa girmiştir ve şöyle buyurmuştur: «Bana Kadir gecesi, onda (son on gün içinde) gösterildi, sonra unutturuldum.» Ondan sonra ölünceye dek son on günde itikâfa girerdi."

[Taberânî, Mu 'cemu'l-Kebtr'de.][209]

 

3077- Enes radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, her sene Ramazan'in son on gününde itikâfa girerdi, bir sene girmedi; ertesi sene yirmi gün itikâfa girdi." [Tirmizî][210]

 

3078- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem mescidde içimizde itikâfa girerdi, Hücrenin aralıklarından başını uzatırdı ve ben de hayız olduğum halde onun başını yıkardım." [Altı hadis imamı.][211]

 

3079- Diğer rivayet:

"Eve, ancak zaruri işleri için girerdi."[212]

 

3080- Diğer rivayet:

"İtikâfta iken hastanın yanına uğrar, fazla oyalanmadan onun hatırını sorardı."[213]

 

3081- Diğer rivayet: "İtikâfta olan için sünnet olan: Hasta ziyaret etmemesi, cenaze merasiminde bulunmaması, kadına dokunma­ması, kadınla sevişmemesi ve önemli bir ihti­yaç haricinde hiç dışarı çıkmamasıdır. Oruç-suz itikâf olmaz ve sadece cemaatle namaz kı­lınan mescidde itikâfa girilir."[214]

 

3082- Safiyye radiyallahu anhâ'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem itikâftaydı; geceleyin onu ziyaret etmeye gel­dim. Bir süre konuştuk, sonra dönmek için ayağa kalkınca beni geçirmek için ayağa kalktı. O zaman meskeni Üsame'nin avlusun-daydı. Ensâr'dan iki adam oradan geçiyordu. Allah Nebîsi sallallahu aleyhi ve sellem'i gör­düklerinde hızlandılar. Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu­yurdu: "Yavaş olun, o Huyey kızı Safiy­ye'dir." Onlar: "Sübhanallah, ey Allah'ın Re­sulü!" dediklerinde şöyle buyurdu: "Şeytan insanoğlunun kanının dolaştığı yerde dolaşır; ikinizin kalbine bir kötülük atmasından kork­tum." Ya da buna benzer bir şey dedi. [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][215]

 

3083- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem itikâfa girdiğinde, tevbe direklerinin arkasına yaygısı serilirdi, ya da yatağı kurulurdu." [İbn Mâce][216]

 

3084- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Ömer dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Ben cahiliyet devrinde, Mescid-i haram'da bir ge­ce itikâfta kalacağımı adamıştım."

"Öyleyse o adağını yerine getir" buyur­du. [Mâlik hariç, Altı hadis imamı.]

Diğer rivayette: "Bir gün" olarak geçmek­tedir.[217]

 

3085- Ebû Leylâ radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hurma yaprağından yapılmış bir çadırda itikâ-fa girdiğini gördüm."

[Ahmed ve Taberânî, Mu'cemu' l-Kebîr'Ae, zayıf bir senedle.][218]

 

3086- Mâlik radiyallahu anh'dan: Güvenilir ilim ehlinden şöyle dediğini duymuş: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'e kendisinden önceki insanların ömrü gösterildi. Uzun ömürlü olan o milletlerin iş­lediği amelleri işleyemiyecek olan ümmetinin ömürlerini kısa buldu. Bu yüzden Allah ona bin aydan hayırlı olan Kadir gecesini verdi."[219]

 

3087- Enes radiyallahu anh'dan: Ramazan ayı girdi. Allah Resulü sallalla­hu aleyhi ve sellem buyurdu: "Bu ay gelip çattı. Onun içinde bin aydan hayırlı olan bir gece vardır. Kim onun (bu gecenin) hayrından mahrum olursa bütün hayırlardan mahrum olmuş olur. Onun (bu gecenin) hayrından mahrum olan ancak saadetten payı olmayan kimsedir." [İbnMâce][220]

 

3088- Yûsuf bin Sa'd radiyallahu anh'dan: Bir adam Hasan bin Alî'ye, Muâviye'ye biat ettikten sonra kalkıp şöyle dedi: "Mü'minlerin yüzünü kararttın." Ya da: "Ey Mü'minlerin yüzünün karartıcısı!" dedi. O, şu cevabı verdi: "Beni kınama, Allah seni esirge­sin! Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'e Ümeyye oğulları kendi minberi üzerin­de gösterildi; ağrına gitti. Bu sebeple İnnâ a'taynâke'l-Kevser sûresi indi: «Yâ MuhamT med, biz sana Kevser'i yani cenneteki nehri verdik.» Bir de kendisine «İnnâ enzelnâhufî leyleti' l-Kadri. Leyletü'l-Kadri hayrun min elfi şehrin» sûresi nazil oldu: "Senden sonra Ümeyye oğulları buna (bin aya) mâlik ola­caklar ey Muhammedi"

el-Kâsım bin el-Fadl dedi ki: "Biz (Eme-vîlerin iktidar müddetini) saydık ne fazla ve ne de eksik tam bin ay çıktı." [Tirmizî][221]

 

3089- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabından birtakım adamlara, (rüyalarında) Kadir gecesi (Ramazan'ın) son yedilerinde gösterildi. Bunun üzerine Peygamber sallalla­hu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Rüyanızın son yedilerde aydınlandığını görüyorum; bu sebeple kim onu araştırmak isterse, son yedilerde arasın."[222]

 

3090- Diğer rivayette:   "Son on günün içinde arasın" olarak geçmiştir.

[Mâlik, Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud][223]

3091- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile (Ramazan'ın) orta on gününde itikâfa gir­dik; yirminci gün olunca pılı pırtımızı alıp taşındık. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem geldi ve şöyle buyurdu: «Kim taşınmış ise itikaf mahalline geri gelsin! Zira rüyam­da bu gece kendimi su ile çamur arasında secde ederken gördüm.» O, itikâf ettiği yere dönünce, gökyüzünü bulut kapladı ve yağ­mur yağdı. Onu hak ile gönderene yemin ederim ki, gök o günün sonunda hücum etti. Mescid o zaman tavansız bir çardak idi. Bur­nunda ve burnunun ucunda su ve çamur izle­ri gördüm."[224]

 

3092- Diğer rivayet: (Alalh Resulü) Ra­mazan'in ilk on gününde itikâf a girdi. Sonra orta on gününde Türk çadırında itikâfa girdi. Kapısında bir hasır vardı.

Eliyle hasın alıp çadırın kenarına koydu. Sonra başını çıkardı insanlarla konuştu; halk onun yanına yaklaştılar. Buyurdu ki: "Ben Ramazan'in ilk on günü itikâfa girip bu gece­yi arardım. Sonra ayın ortasındaki on günün­de itikâf yapmaya başladım. Bunun üzerine bana o gecenin son on günlerin içinde olduğu söylendi. İçinizden kim itikâfa girmek isterse girsin." Bunun üzerine cemaat de onunla bir­likte itikâfa girdiler. Devamla şöyle buyurdu:

"Şüphesiz bana (Kadir gicesi) tek gece olarak gösterildi. O gecenin sabahında sanki ben su ile çamur arasında secde ediyordum." Benze­rini nakletti.[225]

 

3093- Diğer rivayet: Buyurdu ki:

"Ey Cemaat! Bana Kadir gecesi bildiril­di; size haber vermek için çıkmıştım, ancak davalı iki adam geldi, beraberlerinde şeytan da vardı. Onu (Kadir gecesinin hangisi oldu­ğunu) unuttum. Bu nedenle siz onu Rama­zan'in son on gününde arayın; dokuzunda, yedisinde ve beşinde arayın!"

Dedim ki: "Ey Ebû Saîd, siz sayılan biz­den daha iyi bilirsiniz!"

"Evet" dedi.

"Peki dokuzuncu, yedinci ve beşinci ne demektir?"

"Yirmi biri geçtiği zaman, onu takip eden yirmi ikidir. İşte dokuzuncu odur. Yirmi üç geçtiği zaman, onu takip eden yedincidir; yir­mi beşi geçtiği zaman onu takip eden de be­şincidir" dedi. [Tirmizî hariç, Altı hadis imamı][226]

 

3094- Enes radiyallahu anh'dan: el-Cuhenî dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü!

Bizim bu ayda hazır bulunmaya gücümüz yet­memektedir. O nedenle bize Kadir gecesini bildir!" Şöyle buyurdu:

"Ayın son yedi günlerine dikkat edin!"

"Buna gücüm yetmez."

"Kalan yedinci gecede ara. O, bu gece­dir."

"Ey Allah'ın Resulü! Bu gece yirmi üçün­cü gecedir ve kalan sekiz gecededir."

"İşte ay böylece eksilir. Kalan geceler ye­didir" buyurdu. [Ebû Ya'lâ zayıf bir senedle.][227]

 

3095- Abdullah b.  Üneys radiyallahu anh'dan:

O dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Kadir ge­cesini aradığın gece hangi gecedir?"

"O geceden başka insanların namazı terk edeceklerinden korkmasam sana o geceyi bil­dirirdim" buyurdu.

[Taberânî, Mu'cemu'I-Kebfr'de.][228]

 

3096- Abdullah bin Üneys el-Cühenî radi­yallahu anh'dan:

O Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'e dedi ki: "Seleme oğullarından bir ce­maat beni sana gönderdi; senden Kadir gece­sini soruyorlar?" Buyurdu ki:

"Bu gece kaçıncı gecedir?"

"Yirmi ikinci gecedir" dedim.

"İşte bu gece Kadir gecesidir" buyurdu. Adam dönüp gitti. Dedi ki: "Yahut bir sonra­ki gecedir. —Yirmi üçüncü (geceyi) kastedi­yor—" [Ebû Dâvud][229]

 

3097- (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bana Kadir gecesi gösterildi, sonra ba­na unutturuldu. O gecenin sabahında sanki ben su ile çamur arasında secde ediyordum." (Râvi) dedi ki:

"Yirmi üçüncü gecede yağmur yağdı. Al­lah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bize na­maz kıldırdı, namazdan ayrıldığında, alnında ve burnunda su ve çamur izleri vardı."

Abdullah bin Üneys, (yağmurlu gecenin) yirmi üçüncü (gece) olduğunu söylerdi.

[Buharî, Müslim, Mııvatta ve Ebû Dâvud. Lafız Buharî'ye aittir.][230]

 

3098- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Dedi ki: "Onu yirmi dördüncü gecede ara­yın!" [Buhârî][231]

 

3099- Bilâl radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kadir gecesi yirmi dördüncü gecedir." [Ahmed][232]

 

3100- Ubeyy bin Ka'b radiyallahu anh'­dan:

Ona denildi ki: "İbn Mes'ûd: Bütün bir se­nenin gecelerini ihya eden Kadir gecesine rastlayabilir" diyor. Bunun üzerine şöyle de­di:

"Kendinden başka hiçbir ilah olmayan Al­lah'a yemin ederim ki o, Ramazan ayının içindedir." —İnşaallah diyerek istisnasız ye­min etti ve dedi ki:— "Vallahi ben o geceyi biliyorum. O, Allah Resulünün bize ihyasını emrettiği yirmi yedinci gecedir ki belirtisi, o gecenin sabahında güneşin şuâsız bembeyaz doğmasıdır." [Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][233]

 

3101- Diğer bir rivayet: "Peygamber sal­lallahu aleyhi ve sellem, bize şunu bildirmiş­tir: O (gece), sabahında güneşin şuâsız doğ­duğu gecedir. Saydık ve ezberledik. Vallahi İbn Mes'ûd da onun Ramazan'da ve yirmi ye­dinci gecede olduğunu da bilmiştir. Lâkin, tembelleşir amel etmezsiniz diye size söyle­mek istememiştir."[234]

 

3102- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bize Kadir gecesi hakkında şöyle buyurmuş­tur.

"Onu Ramazan' in yirmi yedi, yirmi bir ve yirmi üçüncü gecelerinde arayın!" Sonra sü­kût etti. lEbû Dâvud][235]

 

3103- Ebû Bekre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Onu, kalan dokuzda, ya da kalan yedide, ya da kalan beşte, ya da kalan üçte yahut son gecede arayın!" ITirmizî][236]

 

3104- İbnü'l-Museyyeb radiyallahu anh'­dan, dedi ki:

"Kim Kadir gecesi cemaatle namaz kılar­sa, ondan büyük nasibini almış olur." [Mâlik][237]

 

3105- Ubâde bin es-Sâmit radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Onu son on günde, tek gecelerde arayın; yirmi bir, yirmi üç, yirmi beş, yirmi yedi, yir­mi dokuzuncu gecelerde, yahut son gecede arayın! Kim o geceyi iman ederek, karşılığını da ancak Allah'tan bekleyerek ihya eder, son­ra (o gecenin manasına) uygun davranırsa, bütün geçmiş ve gelecek günahları bağışla­nır." [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebtr'de ve Ahmed.][238]

 

3106- Onun (Ahmed'in) şöyle bir rivayeti de vardır: "Onun alâmeti: temiz ve dibi görü­nen denizin derinliğinde, parlak ve hareket­siz, ne soğuk, ne sıcak, ne de yıldızlardan uzak bir Ay. O gecenin sabahında doğan gü­neş ise sanki ışığı ve parlaklığı olmayan bir dolunay."[239]

 

3107- Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de, za­yıf bir senedle, Vasile bin el-Eskâ'dan rivayet edip, şu ilaveyi yaptı:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"O gecede ne bulut, ne yağmur ve ne de rüzgâr vardır."[240]

 

3108- Ahmed ve Bezzâr,  Ebû Hurey-re'den merfûan nakletmişlerdir:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"O, yirmi yedinci ya da yirmi dokuzuncu gecedir. O gece melekler yeryüzünde, taş sa-' yısından fazla olacaklardır."[241]

 

3109- Taberânî, Mu'cemu'l-Evsaftâ zayıf bir senedle ondan (Ebû Hureyre'den) merfû olarak:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kadir gecesini; on yedi, ya da ondokuz, ya da yirmi bir, ya da yirmi üç, yahut yirmi beş, yahut yirmi yedi, yahut yirmi dokuzuncu gecelerde arayın."[242]

 

3110- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e Kadir gecesi hakkında sordular. Cevaben şöy­le buyurdu:

"O, bütün Ramazan'in içindedir."

[Ebû Dâvud][243]

 

3111- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında Kadir gecesi hakkında konuştuk; şöyle buyurdu:

"Hanginiz Ay'ın yarım kazan gibi doğdu­ğunu hatırlar? (İşte o zaman o gecedir)"[244]

 

3112- Câbir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Gecelerde bir saat vardır ki o saate kim rastlayıp da Allah'tan bir şey isterse mutlaka Allah ona isteğini verir. Bu isteği ister dünya ile ilgili olsun ister âhiretle fark etmez. Bu sa­at her gecededir." [İkisi Müslim'e aittir.][245]

 

3113- Âişe radiyallahu anhâ'dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'i bir gece kaybettik. Baktım ki o, Bakî' mezarlığındadır.

Şöyle buyurdu:

"Allah ve Resulü'nün sana haksızlık ede­ceğinden mi korkuyorsun?"

Dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü! Senin ha­nımlarından birine gittiğini sanmıştım."

Buna şu cevabı verdi:

"Allah Teâlâ, Şa'ban'ın onbeşinde, dünya semasına nazil olur. Kelb kabilesi koyunları­nın tüyleri sayısınca insanların günahlarını bağışlar." [Tirmizî]

Rezîn'in rivayetinde şu ilave vardır: "Ate­şi hak edenlerden."[246]

 

3114- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah Şa'ban'ın onbeşinci gecesinde te­celli edip, müşrik ve (müslümanlara) düşman­lık edip kin besleyenler dışında tüm yaratıkla­rını bağışlar." [İbn Mâce leyyin bir senedle.][247]

 

 



[1] Bu hadisin lafzı Müslim'e (siyam no. 164, s. 807) aittir. Bu hadisi Tayâlisî (no. 2413), Abdürrezzâk (no. 7893), Ahmed (II, 266, 443, 471, 477 480), Dârimî (II, 25), Ebû Hureyre (tevhîd 35/2, VIII, 197), Müslim (siyam no. 164, s. 807), Nesâî (siyam 42/3, IV, 162-3), İbn Mâce (no. 1638, 3823), İbn Hibbân (no. 3413, 3415), el-Hakîm (I, 378) ve Beyhakî (IV, 235,273, 304), el-A'meş an Ebî Salih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler.

Mâlik (siyam no. 57, s. 310), Ahmed (II, 465), Buhârî (savm 2, II, 226), Ebû Dâvud (no. 2363) ve Beyhakî (IV, 269), Mâlik an Ebî'z-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî (no. 764), İmrân b. Mûsâ an Abdilvâris b. Saîd an Alî b. Zeyd an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Hureyre senedi ile; Nesâî (siyam 42/7, IV, 164-5), Ahmed b. îsâ an İbn Vehb an Amr an Bükeyr an Saîd... senedi ile; Müslim (siyam no. 161, s. 806) ve Nesâî (siyam 42/4-5, IV, 164-4), İbn Cüreyc an Atâ b. e. Rebâh an Ebî Salih ez-Zeyyât an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.

[2] Bu hadisi Nesâî (siyam 43, IV, 167), Yahya b. Habîb b. Arabî an Hammâd an Vâsıl an Beşşâr b. e. Seyfani'l-Velîd b. Abdirrahman an İyâd b. Gutayfan Ebî Ubeyde senedi ile tahrîc etti. Münzirî'ye göre isnadı hasendir (Tergîb II, 147).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.

[3] Heysemî'ye göre isnadında yer alan er-Rebî' b. Bedr za­yıf bir râvidir (Mecma1 III, 171).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.

[4] Bu hadisi Nesâî (siyam 43/1-4, IV, 165-6), Recâ b. Hay-ve an Ebî Umâme asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.

[5] Bu hadisi Ne.sâî (siyam 45/4, IV, 174), Mahmûd b. Hâ­lid an Muh. b. Şuayb an Yahya b. el-Hâris ani'l-Kâsım Ebî Abdirrahman an Ukbe senedi ile tahrîc etti. Râvileri güvenilir kimselerdir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.

[6] İsnadında yer alan Vâkidî, hakkında ihtilaf olan meşhur bir râvidir (Mecma'III, 194).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.

[7] Bu hadisi Buhârî (savm 4, II, 226; bed'ul-halk 9, IV, 88), Müslim (siyam 166, s. 808) ve Tirmizî (no. 765), Ebû Hazım tın Sefil b. Sa'd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.

[8] Bu hadisi Tirmizî (no. 807) ve İbn Mâce (no. 1746), Atâ b. e. Rebâh an Zeyil b. Hâlid asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler. Tirmizî, isandı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.

[9] Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerden oluş­muştur (Mecma'III, 179).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/40.

[10] Bu hadisi Mâlik (terâvîh no. 2, s. 113), Abdürrezzâk (no. 7719), Şafiî (Sünen s. 35,59), Ahmed (II, 241,281,289, 529), Buhârî (savm 1, II, 251, 253), Müslim (nıüsâfîrîn no. 174, s. 523), Ebû Dâvud (no. 1371-2), Nesâî (siyam 5/1, IV, 129; 39/6-8, 11-14, IV, 156-7), Tirmizî (no. 808), İbn Huzeyme (no. 1894, 2199), İbn Hibbân (no. 2537) ve Beyhakî (II, 492; IV, 304, 492), ez-Züfırf an Ebî Seleme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;

Şafiî (Sünen s. 35), Ahmed (II, 486), Buhârî (îmân 27,1, 14; savm 1, II, 251), Müslim (müsâfirîn no. 173, s. 523), Nesâî (kıyâmu'1-Ieyl 3/1-2, III, 201-202; siyam 39/10-11, IV, 156; îmân 21, VIII, 117-8), İbn Huzeyme (no. 2203) ve Beyhakî (II, 491-2), ez-Zührî an Humeyd b. Abdirrahman an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.

[11] Bu ziyade ile Ahmed (II, 385), Affân an Hammâd b. Se­leme an Muh. b. Amr an Ebî Seleme an Ebî Hureyre se­nedi ile tahrîc etti. Münzirî'ye göre isnadı hasendir (Tergîb II, 90).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.

[12] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 59, s. 310), Ahmed (II, 378, 357), Dârimî (II, 26), Buhârî (savm 5, II, 227), Müslim (siyam no. 1, s. 758), Nesâî (siyam 3/1-2, IV, 126-7) ve İbn Huzeyme (no. 1882), Ebû Süheyl b. Mâlik an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;

Abdürrezzâk (no. 7384), Ahmed II, 281), Buhârî (savm 5, VI, 227; bed'ul-halk 11/8, IV, 92), Müslim (siyam no. 2, s. 758), Nesâî (siyam 4, IV, 127-128) ve İbn Hibbhan (no. 3425), ez-Zührî an İbn ebî Ene s an ebîhî an Ebî Hu­reyre asl-ı senedi ile.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.

[13] Bu rivayeti Tirmizî (no. 682) ve İbn Mâce (no. 1642), Ebû Kureyb an Ebî Bekr b. Ayyaş ani'l-A'meş an Ebî Salih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî bu rivayet hakkında "garîb" hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.

[14] Bu hadisi Tirmizî (no. 663), Muh. b. İsmaîl an Mûsîı b. İsmaîl an Sadaka b. Mûsâ an Sabi/ an Enes senedi ile tahrîc etti ve "bu hadis garîbtir; Sadaka hadiste güçsüçdür" dedi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.

[15] Bu hadisi Bezzâr (no. 960). Ahmed b. el-Velîd el-Bağdâ-dîan Hâlid b. Yezîd el-Mekkî an Yezîdb. Abdilmelik en-Nevfelî an Safvân b. Süleym an Atâ b. Yesâr an Ebî Sa-îd senedi ile tahrîc etti ve Nevfelî'nin hadiste zayıf oldu­ğunu söyledi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.

[16] Bu hadisi Ahmed (V, 256), İbn Nümeyr ani'l-A'meş an Hüseyn (b. Vâkid) el-Horâsânî an Ebî Gâlib an Ebî Umâme senedi ile tahrîc etti. Münzirî'ye göre isnadında bir beis yoktur; A'meş'in Hü-seyn'den rivayeti ise "büyüklerin küçüklerden rivayeti" nev'indendir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41.

[17] Bu hadisin isnadını oluşturan râvileri Ahmed b. Ebyad dışındakiler güvenilir kimselerdir. Heysemî bu zât hak­kında hiçbir bilgiye rastlamadığını söylemiştir (Mecma' III.  144).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/41-42.

[18] Bu hadisi Bezzâr (no. 966), Amr b. Hammâd an Abdil-lah b. Nâfî' an Âsim b. Ömer an Abdillah b. Dînâr an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Âsim b. Ömer'i Ahmed ve gayrisinin zayıf addetmesine karşılık İbn Hibbân onu tevsîk ederek "hatâ ve muhale­fet ederdi" demiştir (Mecma' III, 145).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/42.

[19] Bu hadisin tariki şöyledir: Abdullah b. Kesîr b. Ca'fer an ebîhî an ceddihî an Bilâl.

Bu hadisi Diyâül-Makdîsî, sahîh hadisleri topladığı el-Muhtâre'de irâd etmiştir.

Zehebî diyor ki: "Abdullah'ın kim olduğu bilinmiyor, bu bâtıldır, isnadı karanlıktır. Diyâ, bunu Muhtâre'sine almakla hiç iyi etmemiştir." (Mîzân no. 4520).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/42.

[20] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1745), Mûsâ b. Ubeyde an Cümhân an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti. Mûsâ, üzerinde zayıf olduğunda, ittifak bulunan bir râ­vidir.

Taberânî ile el-Hatîb ise bunu Sehl b. Sa'd hadisinden ancak zayıf bir isnâdla tahrîc ettiler (Feyd V, 285).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/42.

[21] Bu hadisi üç ayn senedle Tirmizî (no. 784-6) ve İbn Mâ­ce (no. 1748), Habib b. Zeyd an Leylâ an ceddetihî Üm-mi Umâre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İsnadı hakkında Tirmizî, "hasen sahîh" hükmü verdi ve Ümmü Umâre'nin, Habîb'in ceddesi olduğunu söyledi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/42.

[22] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1749), Muh. b. el-Musaffâ an Bakiyye an Muh. b. Abdirrahman an Süleyman b. Bü-reyde an ebîhî senedi ile tahrîc ettiler.

İsnâdda geçen Muh. b. Abdirrahman'in kim olduğu meçhuldür. Bakiyye ise tedlis yapmakla ma'rûftur. Ger­çi burada tahdis .sığasını kullanmışsa da şeyhi, meçhul­dür (Tergîb II, 146). Buna karşılık Sindî, Zevâid'inde Muh. b. Abdirrahman'm çok zayıf olduğunu söylemiş­tir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/42.

[23] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1765), İsmaîl b. Abdillah er-Rakkî an Abdillah b. Ca'fer an Abdilazîz b. Muh. an Muh. b. Abdillah b. e. Hurre an ummihî Hakîm b. e. Hurre un Sinan senedi ile tahrîc etti.

Sindî, isnadının sahîh olduğunu, râvilerinin de güvenilir kimselerden oluştuğunu söylemiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/42.

[24] Bu hadisi Mâlik (siyam 1, s. 286), Şafiî (Sünen s. 61), Ahmed (II, 63), Dârimî (II, 3), Buhârî (savm 11, II, 229), Müslim (siyam no. 3, s. 759), Nesâî (siyam 10/2, IV,  134), İbn Hibbân (no. 3439), Dârekutnî (II, 161) ve Beyhakî (IV, 204), Mâlik an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı se­nedi ile;

Müslim (siyam no. 4-5, s. 759), Ne.sâî (siyam 11/1, IV, 134), İbn Huzeyme (no. 1913) ve İbn Hibbân (no. 3442), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile; Müslim (no. 8, s. 760), Nesâî (10/2, IV, 134), İbn Huzeyme (no. 1905), İbn Hibbân (no. 3432) ve Bey-hakî (IV, 204), Yûnus ani'z-Zührt an Salim b. Abdillah b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 1905), Ahmed (II, 44,81), Buhârî (savm 11, II, 229; talâk 35/3, VI, 177), Müslim (siyam no. 13, s. 761), Nesâî (siyam 17, IV, 140), İbn Huzeyme (no. 1917), Tahâvî (III, 122) ve İbn Hibbân (no. 3445), Şu'be an Cebele b. Suhaym an İbn Ömer asl-ı senedi ile; Müslim ve Ebû Dâvud (no. 2320), Eyyûb an Nâfi' an İbn Ömer (no. 6); Seleme b. Alkame an Nâfi'... (no. 7); Zekeriyyâ b. İshâk an Amr b. Dinar an İbn Ömer (no. 10); Abdülmelik b. Umeyr an Mûsâ b. Talha an İbn Ömer (no. 12), Şu'be an Ukbe b. Hureys an İbn Ömer (no. 14) talikleriyle tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/43.

[25] Bu hadisi Mâlik (siyam 1, s. 286), Şafiî (Sünen s. 61), Ahmed (II, 63), Dârimî (II, 3), Buhârî (savm 11, II, 229), Müslim (siyam no. 3, s. 759), Nesâî (siyam 10/2, IV,  134), İbn Hibbân (no. 3439), Dârekutnî (II, 161) ve Beyhakî (IV, 204), Mâlik an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı se­nedi ile;

Müslim (siyam no. 4-5, s. 759), Ne.sâî (siyam 11/1, IV, 134), İbn Huzeyme (no. 1913) ve İbn Hibbân (no. 3442), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile; Müslim (no. 8, s. 760), Nesâî (10/2, IV, 134), İbn Huzeyme (no. 1905), İbn Hibbân (no. 3432) ve Bey-hakî (IV, 204), Yûnus ani'z-Zührt an Salim b. Abdillah b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 1905), Ahmed (II, 44,81), Buhârî (savm 11, II, 229; talâk 35/3, VI, 177), Müslim (siyam no. 13, s. 761), Nesâî (siyam 17, IV, 140), İbn Huzeyme (no. 1917), Tahâvî (III, 122) ve İbn Hibbân (no. 3445), Şu'be an Cebele b. Suhaym an İbn Ömer asl-ı senedi ile; Müslim ve Ebû Dâvud (no. 2320), Eyyûb an Nâfi' an İbn Ömer (no. 6); Seleme b. Alkame an Nâfi'... (no. 7); Zekeriyyâ b. İshâk an Amr b. Dinar an İbn Ömer (no. 10); Abdülmelik b. Umeyr an Mûsâ b. Talha an İbn Ömer (no. 12), Şu'be an Ukbe b. Hureys an İbn Ömer (no. 14) talikleriyle tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/43.

[26] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2481), Ahmed (II, 454, 430, 456), Buhârî (savm 11, II, 229), Müslim (siyam no. 19, s. 762), Nesâî (siyam 9/1-2, IV, 133), İbn Hibbân (no. 3433), Dârekutnî (II, 162) ve Beyhakî (IV, 205), Şu'be an Muh. b. Ziyâd an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile; Müslim (siyam no. 17, s. 762) ve Nesâî (siyam 10/1, IV, 133-4), İbrâhîm b. Sa'd ani'z-Zührî an Saîd b. el-Mü-seyyeb an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;

Müslim (no. 20) ve Nesâî (11/2, IV, 134), Ubeydullah b. Ömer an Ebîz-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/43.

[27] Bu hadisi Ebu Dâvud (no. 2326) ve Nesâî (siyam 13/1, IV, 135), Cerîr b. Abdilhamîd an Mansûr b. el-Mu'lemir an Rib'îan Huzeyfe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Ancak Nesâî, daha sonra bu hadisi es-Sevrî an Mânsur an Rib'î an ba'di ashâbi'n-Nebî ile Ibnu'I-Mübârek ani1-Haccâc b. Artât an Mamur an Rib'î talikleriyle tahrîc etmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/43.

[28] Bu hadisi Dârimî (II, 5), Ebû Dâvud (no. 2340), Tirmizî (no. 691), Nesâî (siyam 8/1-2, IV, 131-132), İbn Mace (no. 1652), İbnü'l-Cârûd (s. 195), İbn Huzeyme (no. 1923), Ebû Ya'lâ (no. 2529), Taberânî (no. 11786), İbn Hibbân (no. 3437), Dârekutnî (II, 157), el-Hâkim (I, 297), 424) ve Beyhakî (IV, 211-212), Simâk b. Harb an İkrime an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî'nin de dediği gibi Sevrî gibi Simâk çoğunluk ta­lebeleri ondan bu hadisi rivayet ederken İbn Abbâs'ı zikretmeden mürsel olarak sevketmişlerdir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/43.

[29] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2342), Mervân b. Muh. an İbn Vehb an Yahya b. Abdillah b. Salim an Ebî Bekr b. Nâfi' an ebîhî an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc etti. Râvileri güvenilir kimselerdir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/43.

[30] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2338) ve Dârekutnî (II, 167), Abbâd b. el-Avvâm an Ebî Mâlik el-Escaî ani'l-Hüseyn asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.Dârekutnî: "İsnadı muttasıl ve sahihtir" dedi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/43.

[31] Bu hadisi Nesâî (siyam 8/3, IV, 132), İbrâhîm b. Ya'kûb an Saîd b. Şebîb Ebî Osman an İbn e. Zaide ani'l-Hüseyn b. el-Hâris el-Cedelî ani Abdirrahman senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/43.

[32] Bu hadisi Bezzâr (no. 971), Hâlid b. Yûsuf b. Hâlid an ebihîan Ca'fer b. Sa'db. Semure an Habîb b. Süleyman an ebîhî Süleyman b. Semure an Semure senedi ile tah­rîc etti.

Heysemî'ye göre bu isnâd zayıftır (Mecma' III, 147).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/44.

[33] Bu rivayetin de isnadı zayıftır (Mecma' III, 147).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/44.

[34] Heysemî'ye göre râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' III, 147).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/44.

[35] Râvilerinden birisi tedlis ile maruf meşhur râvi Muh. b. İshâk'tır (Mecma' III, 149).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/44.

[36] Bu hadisi Ahmed (I, 306), Müslim (siyam no. 28, s. 795), Tirmizî (no. 693), Nesâî (siyam 7, IV, 131), İbn Huzeyme (no. 1916) ve  Beyhakî (IV, 247,251), Muh. b. e. Harmele an Kureyb asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/44.

[37] Bu hadisi Tirmizî (no. 697), Muh. b. İsmail an İbr. b. el-Münzir an İshâk b. Ca'fer b. Muh. an Abdillah b. Ca'fer an Osman b. Muh. el-Ahnesî an Saîd el-Makburîan Ebî Hureyre senedi ile; Ebû Dâvud (no. 2324), Muh. b. Vbeyd an Hammâd an Eyyûb an Muh. b. el-Münkedir an Ebî Hureyre senedi ile; İbn Mâce (no. 1660), Muh b. Ömer el-Mukrî an İshâk b. İsâ an Hammâd b. Zeyd an Eyyûb an Muh. b. Şîrîn an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/44.

[38] Bu hadisi Ahmed (II, 43, 52, 122, 129), Buhârî (savm 13, II, 230), Müslim (siyam 15, s. 761), Ebû Dâvud (no. 2319), Nesâî (siyam 17/3, IV, 139-40) ve Beyhakî (IV, 250; VII, 42), Şu'be ani'l-Esved b. Kays an Saîd b. Amr b. Saîd an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/44.

[39] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2322), Tirmizî (no. 689) ve İbn Mâce (no. 1658), İbn e. Zaide an İsâ b. Dinar an ebîhî an Amr b. el-Hâris b. Dırâr an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.

[40] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2454), Tirmizî (no. 730), Ne­sâî (siyam 68/1-5, IV, 196-7) ve İbn Mâce (no. 1700), Abdullah b. e. Bekr ani'z-Zührî an Salim b. Abdillah b. Ömer an ebîhî an Hafsa asl-ı senedi ile merfû olarak tahrîc ettiler.

Tirmizî diyor ki: "Hafsa hadisini, sadece bu vecihten (yani Yahya b. Eyyûb tarikiyle) merfû olarak bilmekte­yiz. Nâfi an İbn Ömer kanalıyla onun sözü olarak gel­miştir ki, sahîh olan da budur." Ulemâ, bu hadisin merfû ya da mevkuf olduğunda ihti­lâf ettiler. Oğlunun kanalıyla Ebû Hatim: "Hangi rivaye­tin daha sahih olduğunu bilmiyorum" demiştir. Ebû Dâ­vud ise merfû olması doğru değildir"; Buhârî: "Sahîh olan mevkuf olmasıdır"; Nesâî ise: "Bence doğrusu mevkuf rivayetidir" demiştir. el-Hâkim ise Buhârî'nin şartınca "sahîh" hükmü vermiştir. Hattâbî ise Abdullah b. e. Bekr'in ref'inin güvenilir râvinin ziyadesinden saymıştır ki, bu da makbuldür. İbn Hazm ise: "İhtilâf, habere güç katmaktadır" demiştir (Neyi IV, 217).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.

[41] İlk rivayet Müslim'in lafzı (siyam no. 170), ikinci lafız Nesâî'nin lafzıdır (siyam 67/2, IV, 194). Bu hadisi Müslim (siyam no. 169-170, s. 808-9), Ebû Dâvud (no. 2455), Tirmizî (no. 733-4) ve Nesâî (siyam 67/4-7, IV, 194-5), Talha b. Yahya an Âise binti Talha an Âise asl-ı senedi ile;

Nesâî (siyam 67/1-3, IV, 193-4) ve İbn Mâce (no. 1701), Talha b. Yahya an Mücâhid an Âise asl-ı senedi ile tah­rîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.

[42] İlk rivayet Müslim'in lafzı (siyam no. 170), ikinci lafız Nesâî'nin lafzıdır (siyam 67/2, IV, 194). Bu hadisi Müslim (siyam no. 169-170, s. 808-9), Ebû Dâvud (no. 2455), Tirmizî (no. 733-4) ve Nesâî (siyam 67/4-7, IV, 194-5), Talha b. Yahya an Âise binti Talha an Âise asl-ı senedi ile;

Nesâî (siyam 67/1-3, IV, 193-4) ve İbn Mâce (no. 1701), Talha b. Yahya an Mücâhid an Âise asl-ı senedi ile tah­rîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.

[43] Her iki lafız da Tirmizî'ye aittir. Bu hadisi Ebû Dâ­vud (no. 2456) ve Tirmizî (no. 731), farklı tariklerle Ümmü Hânî'den tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.

[44] Her iki lafız da Tirmizî'ye aittir. Bu hadisi Ebû Dâ­vud (no. 2456) ve Tirmizî (no. 731), farklı tariklerle Ümmü Hânî'den tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.

[45] Bu hadisi Ahmed (II, 498), Dârimî (II, 14), Ebû Dâvud (no. 2380), Tirmizî (no. 720), İbn Mâce (no. 1676), İbn Huzeyme (no. 1960-1), İbnu'l-Cârûd (s. 198), Tahâvî (II, 97), tbn Hibbân (no. 3509), Dârekutnî (II, 184), el-Hâkinı (1,426; Buhârî ile Müslim'in şartınca sahîh") ve Beyhakî (IV, 219), Hisâm b. Hassan an Muh. b. Şîrîn an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî isnadı hakkında "hasen garîb" hükmünü verdik­ten sonra Ebû Hureyre'den başka kanalla da bu hadisin rivayet olunduğunu, ancak o tarikin sahîh olmadığını ilave etmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.

[46] Bu hadisi Tirmizî (no. 719), Muh. b. Ubeyd el-Muhâri-bîan Abdirrahman b. Zeydb. Eşlem an ebîhîan Atâ b. Yesâr an EbîSaîd senedi ile tahrîc etti. Abdurrahman, zayıf bir râvidir. Tirmizî, hadisin bu ha­liyle mahfuz olmadığını söyledi. Nitekim Derâverdî ve gayrisi Zeyd b. Eslem'in mürseli olarak rivayet etti. Ebû Dâvud, ise an Zeyd b. Eşlem an raculin min ashâbi'n-Nebî senedi ile tahrîc etti. Bu hadisin sahîh tariki olarak Ebû Hatim ve Ebû Zür'a son tariki tercih etmişlerdir (Neyi IV, 215).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.

[47] Bu hadisi Ahmed (V, 277,195; VI, 443), Dârimî (II, 14), Ebû Dâvud (no. 2381), Tirmizî (no. 87), İbnu'l-Cârûd (s. 15), İbn Huzeyme (no. 1956-9), İbn Hibbân (Mevâ-rid (no. 908), Dârekutnî (I, 159), el-Hâkim (I, 426) ve Beyhakî (IV, 220), Yaîs b. el-Velîd an ebîhî an Ma'dân b. Talha asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İbn Mende diyor ki: "İsnadı muttasıl ve sahihtir. İsna­dında ihtilâf olduğu için Buhârî ile Müslim kitaplarına almamışlardır" (Neyi IV, 216).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.

[48] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2700), Abdürrezzâk (no. 7541), Şâfıî (Sünen s. 62), Ahmed (1,215,222,286), Ebû Dâ­vud (no. 2373), Tirmizî (no. 777), İbn Mâce (no. 1682, 3081), Ebû Ya'lâ (no. 2471), Taberânî (no. 12137-41), Tahâvî (II, 101) ve Beyhakî (IV, 263, 268), Yezîd b. e. Ziyâd an Miksem an İbn Abbâs asl-ı senedi ile; Ahmed (I, 315), Tirmizî (no. 776) ve Tahâvî (II, 101), Habîb b. eş-Şehîd an Meymûn b. Mihrân an İbn Abbâs asl-ı senedi ile;

Buhârî (savm 32, II, 237; tıbb 11, VII, 14), Ebû Dâvud (no. 2372), Tirmizî (no. 775), Taberânî (no. 11869), İbn Hibbân (no. 3523), el-Hâkim (I, 429) ve Beyhakî (IV, 2637, Eyyûb an İklime an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tah­rîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/45.

[49] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2374), Ahmed b.Hanbel an İbn Mehdî ani's-Sevrî an Abdirrahman b. Abis an İbn ebî Leylâ senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.

[50] Bu hadisi Tirmizî (no. 774) ve İbn Hibbân (Mevârid no. 902), Abdurrezzâk an Ma'mer an Yahya b. e. Kesîr an İbrâhîm b. Abdillah b. Kâriz ani's-Sâib b. Yezîd an Rafı' asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.

[51] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2367) ve İbn Mâce (no. 2367), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Kilâbe an Ebî Esma er-Ruhabî an Sevbân asl-ı senedi ile; Y««mmN\i4^o.l?nO-V),Mek.nûl (cırı Ebî Esma) an Sevbân asl-ı senedi ile;

Ebû Dâvud (no. 2368-9) ve İbn Hibbân (no. 900-1), Ebû Kilâbe an Ebî'l-Es'as an Şeddâd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.

[52] Râvilerinden Tarîf Ebû Süleyman'ı İbn Adî'nin tevsîk etmesine karşılık başkaları zayıf addettiler (Mecma' III, 170).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.

[53] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2377), en-Nüfeylî an Alî b. Sabit an Abdirrahman b. en-Nu'mân b. Ma'bed b. Hev-ze an ebîhî an ceddihî senedi ile tahrîc etti. Ebû Davud'a göre Yahya b. Maîn, bu hadise münker hükmü vermiştir. İbn Maîn, Abdurrahman'ı, zayıf ad­detmiş; Ebû Hatim ise sadûk olduğunu söylemiştir. Ze-hebî de Nu'mân'ın maruf olmadığını bildirmiştir (Nevi IV, 217).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.

[54] Bu hadisi Tirmizî (no. 726), Abdüla'lâ b. Vâsıl ani'l-Hasan b. Atiyye Ebî Âlike an Enes senedi el tahrîc etti. Daha sonra Tirmizî: "Enes hadisinin isnadı güçsüzdür, Ebû Âtike de zayıftır. Ayrıca bu bâbta Peygamber'den sahîh bir hadis de rivayet olunmamıştır" demiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.

[55] Heysemî'ye göre râvilerinden Yemân b. Saîd zayıftır (Mecma' III, 167).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.

[56] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 14, s. 292), Buhârî (savm 24/1, II, 233) ve Müslim siyam no. 62, s. 776), Hisâm b. Urve an ebîhî an Âise asl-ı senedi ile; Müslim (no. 70-71, s. 778), Ebû Dâvud (no. 2383), Tir­mizî (no. 727) ve İbn Mâce (no. 1683), Ziyâd b. İlâku an Amr b. Meymûn an Âise asl-ı senedi ile; Buhârî (savm 23, II, 233), Müslim (no. 65-68, s. 777), Ebû Dâvud (no. 2382) ve Tirmizî (no. 729), İbrâhîm an Alkame ve'l-Esved an Âise asl-ı senedi ile; Müslim (no. 64, s. 777) ve İbn Mâce (no. 1684), Ubeydullah b. Ömer ani' l-Kâsım b. Muh. an Âise asl-ı sene­di ile;

Tirmizî (no. 728), el-Adenî an VekT an İsrail an Ebî İs-hâk an Ebî Meysere an Âise asl-ı senedi ile; Müslim (no. 68-69, s. 777-8), İbrâhîm ani'l-Esved (ve Mesrûk) an Âise asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 2386), Muh. b. İsâ an Muh. b. Dînâr an Sa'd b. Evs an Misda' Ebî Yahya an Âise senedi ile; Müslim (no. 63, s. 776), İbn Uyeyne an Abdirrahman b. el-Kâsım an ebîhî asl-ı senedi ile; Mâlik, belâğan (siyam no. 18, s. 292); Ebû Dâvud (no. 2384), Muh. b. Kesîr an Siifyân an Sa'd b. İbrâhîm an Talha b. Abdillah b. Osman an Âise sene­di ile;

Müslim (no. 69, s. 778), İbn e. Şeybe ani'l-Hasan b. Mûsâ an Şeybân an Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme an Ömer b. Abdilazîz an Urve an Âise senedi ile tahrîc etti­ler.

Lafızlar Ebû Davud'a aittir. Sıra ile: 2382,2384, 2386.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.

[57] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 14, s. 292), Buhârî (savm 24/1, II, 233) ve Müslim siyam no. 62, s. 776), Hisâm b. Urve an ebîhî an Âise asl-ı senedi ile; Müslim (no. 70-71, s. 778), Ebû Dâvud (no. 2383), Tir­mizî (no. 727) ve İbn Mâce (no. 1683), Ziyâd b. İlâku an Amr b. Meymûn an Âise asl-ı senedi ile; Buhârî (savm 23, II, 233), Müslim (no. 65-68, s. 777), Ebû Dâvud (no. 2382) ve Tirmizî (no. 729), İbrâhîm an Alkame ve'l-Esved an Âise asl-ı senedi ile; Müslim (no. 64, s. 777) ve İbn Mâce (no. 1684), Ubeydullah b. Ömer ani' l-Kâsım b. Muh. an Âise asl-ı sene­di ile;

Tirmizî (no. 728), el-Adenî an VekT an İsrail an Ebî İs-hâk an Ebî Meysere an Âise asl-ı senedi ile; Müslim (no. 68-69, s. 777-8), İbrâhîm ani'l-Esved (ve Mesrûk) an Âise asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 2386), Muh. b. İsâ an Muh. b. Dînâr an Sa'd b. Evs an Misda' Ebî Yahya an Âise senedi ile; Müslim (no. 63, s. 776), İbn Uyeyne an Abdirrahman b. el-Kâsım an ebîhî asl-ı senedi ile; Mâlik, belâğan (siyam no. 18, s. 292); Ebû Dâvud (no. 2384), Muh. b. Kesîr an Siifyân an Sa'd b. İbrâhîm an Talha b. Abdillah b. Osman an Âise sene­di ile;

Müslim (no. 69, s. 778), İbn e. Şeybe ani'l-Hasan b. Mûsâ an Şeybân an Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme an Ömer b. Abdilazîz an Urve an Âise senedi ile tahrîc etti­ler.

Lafızlar Ebû Davud'a aittir. Sıra ile: 2382,2384, 2386.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.

[58] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 14, s. 292), Buhârî (savm 24/1, II, 233) ve Müslim siyam no. 62, s. 776), Hisâm b. Urve an ebîhî an Âise asl-ı senedi ile; Müslim (no. 70-71, s. 778), Ebû Dâvud (no. 2383), Tir­mizî (no. 727) ve İbn Mâce (no. 1683), Ziyâd b. İlâku an Amr b. Meymûn an Âise asl-ı senedi ile; Buhârî (savm 23, II, 233), Müslim (no. 65-68, s. 777), Ebû Dâvud (no. 2382) ve Tirmizî (no. 729), İbrâhîm an Alkame ve'l-Esved an Âise asl-ı senedi ile; Müslim (no. 64, s. 777) ve İbn Mâce (no. 1684), Ubeydullah b. Ömer ani' l-Kâsım b. Muh. an Âise asl-ı sene­di ile;

Tirmizî (no. 728), el-Adenî an VekT an İsrail an Ebî İs-hâk an Ebî Meysere an Âise asl-ı senedi ile; Müslim (no. 68-69, s. 777-8), İbrâhîm ani'l-Esved (ve Mesrûk) an Âise asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 2386), Muh. b. İsâ an Muh. b. Dînâr an Sa'd b. Evs an Misda' Ebî Yahya an Âise senedi ile; Müslim (no. 63, s. 776), İbn Uyeyne an Abdirrahman b. el-Kâsım an ebîhî asl-ı senedi ile; Mâlik, belâğan (siyam no. 18, s. 292); Ebû Dâvud (no. 2384), Muh. b. Kesîr an Siifyân an Sa'd b. İbrâhîm an Talha b. Abdillah b. Osman an Âise sene­di ile;

Müslim (no. 69, s. 778), İbn e. Şeybe ani'l-Hasan b. Mûsâ an Şeybân an Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme an Ömer b. Abdilazîz an Urve an Âise senedi ile tahrîc etti­ler.

Lafızlar Ebû Davud'a aittir. Sıra ile: 2382,2384, 2386.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.

[59] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2385) ve İbn Hibbân (no. 905), Leys b. Sa'd an Bükeyr b. Abdillah an Abdilmelik b. Saîd an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Bu hadis, Nesâî'ye göre münkerdir. Bezzâr, Ömer'den sadece bu tarik ile geldiğini söylemiştir. İbn Huzeyme ve el-Hâkim de Sahîh'lerinde tahrîc ettiler (Neyi IV, 222).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/46.

[60] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2387), Nasr b. Alî an Ebî Ah­med «z-Zübeyrî on İsrail an Ebî'l-Anbes el-Hâris b. Ubeyd ani'l-Eğarr an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti. Yahya b. Maîn'e göre râvilerinden Ebû'l-Anbes sebe­biyle isnadı zayıftır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/47.

[61] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 20, s. 293), an Nâf an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/47.

[62] Lafızlann ilki Müslim'e, ikincisi Buhârî'ye aittir. Bu hadisi Mâlik (siyam no. 10-11, s. 290), Şafiî (Sünen s. 55), Abdürrezzâk (no. 7396,7398), Ahmed (VI, 34,36, 38,203,211,216,278), Buhârî (savm 22, II, 232; 25, II, 234), Müslim (siyam no. 75, s. 779-780; 76,78, s. 780-1), Ebû Dâvud (no. 2388), Tîrmizî (no. 779), İbn Huzey-me (no. 2009, 2010-11), Tahâvî (II, 102-104), İbn Hib-bân (no. 3477-90) ve Beyhakî (IV, 214), Ebû Bekr b. Abdirrahman b. el-Hâris an Âise ve Ümmi Seleme asl-ı se­nedi ile;

Mâlik (siyam no. 9, s. 289), Müslim (siyam no. 79, s. 781) ve Ebû Dâvud (no. 2389), Abdullah b. Ahdi/rah­man b. Ma'mer el-Ensâri an Ebf Yunus mevlâ Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/47.

[63] Lafızlann ilki Müslim'e, ikincisi Buhârî'ye aittir. Bu hadisi Mâlik (siyam no. 10-11, s. 290), Şafiî (Sünen s. 55), Abdürrezzâk (no. 7396,7398), Ahmed (VI, 34,36, 38,203,211,216,278), Buhârî (savm 22, II, 232; 25, II, 234), Müslim (siyam no. 75, s. 779-780; 76,78, s. 780-1), Ebû Dâvud (no. 2388), Tîrmizî (no. 779), İbn Huzeyme (no. 2009, 2010-11), Tahâvî (II, 102-104), İbn Hib-bân (no. 3477-90) ve Beyhakî (IV, 214), Ebû Bekr b. Abdirrahman b. el-Hâris an Âise ve Ümmi Seleme asl-ı se­nedi ile;

Mâlik (siyam no. 9, s. 289), Müslim (siyam no. 79, s. 781) ve Ebû Dâvud (no. 2389), Abdullah b. Ahdi/rah­man b. Ma'mer el-Ensâri an Ebf Yunus mevlâ Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/47.

[64] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2398), Mûsâ h. İsmail an Hammâd an Eyyûb ve Habth ve Hisâm an Muh. b. Strtn an Ebî Hureyre senedi ile; Tirmizî (no. 721), Ebû Sııîd el-Eşacc an Ebî Hâlid el-Ahmer an Haccâc b. Artar an Katâde an İbn Şîrîn .... se­nediyle; Buhârî (savm 26, II, 234) ye Müslim (siyam 171, s. 809), Hisâm b. Hassan an İbn Şîrîn .... asl-ı senedi ile ile; Tirmizî (no. 722) ve İbn Mâce (no. 1673), Ebû Usâme an Avfan İbn Sirîn ve Hilâs an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/47.

[65] Râvilerinden Muh. b. Ubeydillah el-Arzemî zayıftır (Mecma' III, 157).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/47.

[66] Bu hadis, Muh. b. Amr an Ebî Seleme an Ebî Hureyre ta­rikiyle gelmiştir. Bu tarik hasendir (Mecma' III, 158).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/47.

[67] Bu hadisin râvileri İbn Lehî'a dışında Sahîh ricâlinden-dir. Heysemî bir başka yerde "isnadı hasendir" hükmü vermiştir (Mecma' III, 149; Feyd VI, 45).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/48.

[68] Bu hadisi Ebû Ya'lâ (no. 1424),Bezzâr(no. 1021)veİb-nü'1-Cevzî (İlelü'l-mütenâhiyye no. 895), Abdülvâris b. Saîd an Alî b. Zeyd b. Cüd'ân an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İbnü'l-Cevzî: "Sahih değildir"; Cûzecânî: "Bâtıldır" de­miştir. Ancak bu hadisin Ahmed'in Müsned'inde (III, 279), Şu'be an Katâde ve Humeyd an Enes tarikiyle şa­hidi vardır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/48.

[69] Bu hadisi İbnü'l-Mübârek (no. 1307), Ahmed (II, 505, 452), Buhârî (savm 8, II, 228; edeb 51, VII, 86), Ebû Dâvud (no. 2362), Tirmizî (no. 707), İbn Mâce (no. 1689), İbn Huzeyme (no. 1995) ve Beyhakî (IV, 270), İbn e. Zi'b an Saîd b. e. Saîd el-Makburî an ebîhi an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/48.

[70] Bu hadisin senedi hakkında Heysemî: "Bir beis yoktur" demiştir (Mecma' III, 202).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/48.

[71] Bu hadisi Müslim (zekât no. 84, s. 711) ve Ebû Dâvud (no. 2458),Abdürrezzâk an Ma'meran Hemmâm b. Mü-nebbîh an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;Buhârî (nikâh 86, VI, 150), Tirmizî (no. 782) ve İbn Mâ­ce (no. 1721), Ebû'z-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/48.

[72] Bu hadisin lafzı Ebû Davud'a aittir. Bunu Müslim (si­yam no. 159, s. 805-6), Ebû Dâvud (no. 2461) ve Tirmi­zî (no. 781), Siifyân b. Uyeyne an Ebfz-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 2460) ve Tirmizî (no. 780), Muh. b. Şî­rîn an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/48.

[73] Bu hadisi Tirmizî (no. 789), Bisr b. Muâ: an Eyyûb b. Vâkıd el-Kûfîan Hisâm b. Urve an ebîhlan Âise senedi ile; İbn Mâce (no. 1763), Muh. b. Yahya el-Ezdî an Mû­sâ b. Dâvud ve Hâlid b. e. Yezîd an Ebî Bekr el-Medenî an Hisâm ... senedi ile tahrîc ettiler. Her iki sened hakkında Tirmizî zayıf hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/48.

[74] Râvilerinden el-Hasan b. e. Ca'fer hakkında İbn Adî: "Onun sâlih hadisleri vardır, kendisi sadûktur"; Heysemî ise: "Hakkında menfî sözler sarfedilmiştir" de­mektedirler (Mecma' III, 157).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/48.

[75] Râvilerinden el-Hasan b. e. Ca'fer hakkında İbn Adî: "Onun sâlih hadisleri vardır, kendisi sadûktur"; Heysemî ise: "Hakkında menfî sözler sarfedilmiştir" de­mektedirler (Mecma' III, 157).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/48.

[76] Bu hadisi Buhârî (savm 20/2, II, 232), Müslim (siyam no. 45, s. 770), Tirmizî (no. 708), Nesâî (siyam 18/2, IV, 141) ve İbn Mâce (no. 1692), Abdülazîz b. Suheyb an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/49.

[77] Bu hadisi Nesâî (siyam 26/1, IV, 146), Süveyd b. Nasr an İbni'l-Mübârek an Bakiyye b. el-Velîd an Buhayr b. Sa'dan Hâlid b. Ma'dân ani'l-Mikdâm senedi ile tahrîc etti. Daha sonra bu hadisi Sevrî an Sevr an Hâlid kana­lıyla mürsel olarak şevketti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/49.

[78] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2345), Ömer b. el-Hasan b. İbr. an Muh. b. ebî'l-Vezîr an Muh. b. Mûsâ an Saîd el-Makburî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/49.

[79] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/49.

[80] Bu hadisi Nesâî (siyam 20/1, IV, 142) ve İbn Mâce (no. 1695), Âsim an Zirr an Huzeyfe asl-ı senedi ile tahrîc et­tiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/49.

[81] Bu hadisi Tayâlisî (no. 350), Ahmed (I, 386, 392, 435), Buhârî (ezan 13/1, I, 153; talâk 24, VI, 176; ahbânı'l-âhâd 1/2, VIII, 133), Müslim (siyam no. 39-40, s. 768), Ebû Dâvud (no. 2347), Nesâî (ezan 11, II, 11; siyam 30, III, 148), İbn Mâce (no. 1696), İbnu'l-Cârûd (s. 81, 196), İbn Huzeyme (no. 402,1928), Tahâvî (1,139), İbn Hibbân (no. 3459, 3463) ve Beyhakî (IV, 218; I, 381), Süleyman et-Teymî an Ebî Osman en-Nehdî an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/49.

[82] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 14, s. 74), an Abdiilah b. Dî-nâr an İbn Ömer senedi ile; Müslim (siyam no. 37, s. 768) ve Tirmizî (no. 203), ez-Zührî an Salim b. Abdiilah b. Ömer an ebîhî asl-ı sene­di ile; Buhârî (savm 17, II, 231) ve Müslim (siyam no. 38, s. 768), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı se­nedi ile;Mâlik (no. 15, s. 74), ani'z-Zührî an Salim senedi ile mürsel olarak tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/49.

[83] Bu hadisi Buhârî (savm 43/1, II, 240), Müslim (siyam no. 51, s. 772), Ebû Dâvud (no. 2351) ve Tirmizî (no. 698), Hisâm b. Urve an ebîhî an Âsim b. Ömer b. el-Hattâb an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/49.

[84] Lafız Müslim'e aittir. Bu hadisi Buhârî (savm 33/1, II, 237; 43/2, 44/1, V, 241; 45/2, II, 241), Müslim (siyam no. 52-54, s. 772-3) ve Ebû Dâvud (no. 2352), Ebû İs-hâk es-Şeybânî an İbn e. Evfâ asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/49-50.

[85] Mâlik (no. 4, s. 287), senedsiz olarak irâd etmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/50.

[86] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 6, s. 288), Buhârî (savm 45, II, 241), Müslim (siyam no. 48, s. 771), Tirmizî (no. 699) ve İbn Mâce (no. 1697), Ebû Hazım an Sehl asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/50.

[87] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2353), İbn Mâce (no. 1698) ve İbn Hibbân (Mevârid no. 889), Muh. b. Amr an Ebî Seleme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/50.

[88] Bu hadisi Tirmizî (no. 700-1), el-Evzâî an Kurre b. Abdirrahman ani'z-Zührî an Ebt Seleme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti ve "hasen garîb" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/50.

[89] Bu hadisi Ahmed (VI, 48,173), Müslim (siyam no. 49-50, s. 771-2), Ebû Dâvud (no. 2354), Tirmizî (no. 702) ve Nesâî (siyam 23/1-4, IV, 143-5), Ebû Atiyye an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İlki Müslim'in, ikincisi ise Ebû Davud'un lafzıdır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/50.

[90] Bu hadisi Ahmed (VI, 48,173), Müslim (siyam no. 49-50, s. 771-2), Ebû Dâvud (no. 2354), Tirmizî (no. 702) ve Nesâî (siyam 23/1-4, IV, 143-5), Ebû Atiyye an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İlki Müslim'in, ikincisi ise Ebû Davud'un lafzıdır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/50.

[91] Bu hadisi Tirmizî (no. 694), Muh. b. Ömer b. Alî el-Mu-kachlenıian Saîtl b. Âmir an Şu'be an Abdilazîz b. Suheyb an Enes senedi ile tahrîc elti.

İsnadı hakkında Tirmizî şu bilgiyi vermektedir: "Bu ha­dis mahfuz değildir; bunu Abdülazîz b. Suheyb an Enes tarikinden bir aslını bilmiyoruz. Şu'be'nin ashabı bu ha­disi an Asım el-Ahvel an Hafsa binli Şîrîn ani'r-Rebâb an Selmân b. Âmir tarikiyle tahrîc etti."

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/50.

[92] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2356) ve Tirmizî (no. 696), Abdürrezzâk an Ca'fer b. Süleyman an Sabit an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre isnadı "hasen garîb"tir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/50.

[93] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2358), Müsedded an Hiiseym an Husayn an Muâz senedi ile tahrîc etti. Bu hadis mür-seldir. Bunu M. el-Kebîr'inde Taberânî ve Dârekutnî, zayıf bir senedle İbn Abbâs hadisinden tahrîc etmiştir. (Neyi IV, 234).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/51.

[94] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2357), Nesâî (Amelu yevm no. 299), Dârekutnî (II, 185), el-Hâkim (1,422) ve Bey-hakî (IV, 239), Alîb. el-Hasan b. Sakîk ani'l-Hüseyn h. Vâkıd an Mervân h. Salim el-Mukaffa' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Dârekutnî, isnadı hakkında hasen hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/51.

[95] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2364) ve Tirmizî (no. 725), Siifyân an Âsim b. Ubeydillah an Abdillah b. Âmir b. Rabî'a an ehîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İsnadı hakkında Tirmizî "hasen" hükmü verdi. Bu hadi­si Buhârî, muallak olarak irâd etti (savm 27, II, 234).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/51.

[96] Bu hadisi Buhârî (savm 25/1, II, 234), isnâdsız olarak irâd etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/51.

[97] Bu hadisi tahrîc eden Dârekutnî, isnadında yer alan Keysân el-Kassâb'in zayıf, Yezîd b. Hilâl'in ise maruf olmadığını söylemiştir. İrâkî ise hadisin oldukça zayıf olduğunu vurgulamıştır (Feyd I, 396).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/51.

[98] Heysemî'ye göre Kesîr b. Ziyâd, İbn Abese'yi idrâk edememiştir (Mecma' III, 165).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/51.

[99] Bu hadisi Mâlik (no. 38, s. 300), Buhârî (savm 20/1, II, 232; 48/2, II, 242), Müslim (siyam no. 55, s. 774, 56/1-2, s. 774) ve Ebû Dâvud (no. 2360), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/51.

[100] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 39, s. 301) ve Müslim (no. 57, s. 774), ez-Ziihrîan Ebî Seleme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile; Buhârî (savm 49/2), Yahya an Ahdirrezzâk an Ma'mer an Hemmâm an Ebî Hureyre senedi ile; Müslim (no. 58, s. 774-5), Cerîr an Umâre an EbîZür'a an Ebî Hureyre ve ibn Nû'meyr an ebflıî ani'l-A'meş an Ebî Salih an Ebî Hureyre senedleri ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/51.

[101] Bu hadisi Buhârî (savm 48/3, II, 242; 50, II, 243) ve Ebû Dâvud (no. 2361), İbnü'l-Hâd un AMllah b. Habbâb an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/51.

[102] Bu hadisi Müslim (siyam no. 204, s. 822), Ebû Dâvud (no. 2433), Tirmizî (no. 759) ve İbn Mâce (no. 1716), Amr b. Sabit el-Ensârîan EbtEyyûb asl-ı senedi ile tah­rîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.

[103] Bu hadisi Dârimî (II, 21), Yahya b. Hassan an Yahya b. Hamza an Yahya b. el-Hâris an Ebî Esma er-Ruhabî an Sevhân senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.

[104] Heysemî, isnadında tanımadığı, dolayısıyla hâli mechûl bir râvinin olduğunu söylemiştir (Mecma' III, 184).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.

[105] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2437) ve Nesâî (siyam 83, IV, 220), el-Hurr b. es-Sabbâh an Hüneyde asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.

[106] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2439), Tirmizî (no. 756) ve İbn Mâce (no. 1729), el-A'meş an ibrahim ani'l-Esved an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.

[107] Bu hadisi Tirmizî (no. 768) ve İbn Mâce (no. 1728), Mes'ûd b. Vâsıl an Nehhâs b. Kahm an Katâde an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc et­tiler.

Nehhâs ve Mes'ûd sebebiyle isnadı zayıftır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.

[108] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2632), Abdürrezzâk (no. 8121), Ahmed (I, 224,338, 346), Buhârî (îdeyn 11, II, 7), Ebû Dâvud (no. 2438), Tirmizî (no. 757), İbn Mâce (no. 1727), Taberânî (12326-8), İbn Huzeyme (no. 2865), İbn Hibbân (no. 324) ve Beyhakî (IV, 284), el-A'meş an Müslim el-Batîn an Saîd h. Cübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.

[109] Bu hadisi bu metinle Tirmizî (no. 749) ve İbn Mâce (no. 1730), Hammâd b. Zeyd an Gaylân b. Cerîr an Abdillah b. Ma'bed an Ebî Katâde asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî, isnadı hakkında "hasen" hükmü verdi.

Bu hadis, bir kıssa ile birlikte tekrar karşımıza gelecek­tir (no. 3010).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52.

[110] Bu hadisi Ahmed (II, 344, 329, 303, 342, 535), Dârimî (I. 346; II, 21, 227, Müslim (siyam no. 202-3, s. 821), Ebû Dâvud (no. 2429), Tirmizî (no. 438, 740), Nesâî (kıyâmu'1-leyl 6/1, III, 206-7), İbn Mâce (no. 1742), İbn Huzeyme (no. 1134,2076), İbn Hibbân (no. 2554,3628) ve Beyhakî (III, 4; IV, 200, 291), Humeyd b. Abdirrah-man b. Avfan Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/52-53.

[111] Bu hadisi Tirmizî (no. 741), Alî b. Hucr an Alî b. Müshir an Abdirrahman b. İshâk ani'n-Nu'mân b. Sa'd an Alî senedi ile tahrîc elti ve isnadı hakkında "hasen garîb" hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.

[112] Bu hadisin isnadı hakkında Heysemî şu bilgileri ver­mektedir: "Râvilerinden Ya'kûb b. Mûsâ meçhuldür; Mesleme ise şayet el-Huşenî ise zayıftır; başkası ise onu tanımıyorum" (Mecma' III, 191).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.

[113] Bu hadisi Mâlik (siyam 33, s. 299), Buhârî (savm 69/2, II, 250), Müslim (siyam no. 113-4, s. 792), Ebû Dâvud (no. 2442) ve Tirmizî (no. 753), Hişâm b. Urve an ehîhî an Âise asl-ı senedi ile; Bu hadisi Buhârî (savm 1/2, II, 226) ve Müslim (no. 116, s. 792), Leys b. Sa'd an Yezîd b. e. Habîb an İrak b. Mâlik an Âişe asl-ı senedi ile;

Buhârî (savm 69/1, II, 290; hacc 47/3, II, 159), Müslim (siyam 115, s. 792) ve İbn Mâce (no. 1733), ez-Zührîan Urve Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.

[114] Bu hadisi Mâlik (siyam 33, s. 299), Buhârî (savm 69/2, II, 250), Müslim (siyam no. 113-4, s. 792), Ebû Dâvud (no. 2442) ve Tirmizî (no. 753), Hişâm b. Urve an ehîhî an Âise asl-ı senedi ile; Bu hadisi Buhârî (savm 1/2, II, 226) ve Müslim (no. 116, s. 792), Leys b. Sa'd an Yezîd b. e. Habîb an İrak b. Mâlik an Âişe asl-ı senedi ile;

Buhârî (savm 69/1, II, 290; hacc 47/3, II, 159), Müslim (siyam 115, s. 792) ve İbn Mâce (no. 1733), ez-Zührîan Urve Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.

[115] Bu hadisi Buhârî (savm 69/6, H, 251) ve Müslim (siyam no. 129-130, s. 796), Kays b. Müslim an Târik b. Şihâb an Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.

[116] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2625), Ahmed (I, 340), Dârimî (II, 22), Buhârî (menâkıbu'l-Ensâr 52/3, IV, 269; tefsîr Yûnus 1/1, V, 211-2; tefsîr Tâhâ 1/2, V, 239), Müslim (siyam no. 127, s. 795), Ebû Dâvud (no. 2444), İbn Hu-zeyme (no. 2084), Taberânî (no. 12442), Tahâvî (II, 75) ve Beyhakî (IV, 289), Şu'be an Ebî Bisr an Saîd b. Cü-beyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile; Abdiirrezzâk (no. 7843), Ahmed (1,288,291, 336), Bu­hârî (savm 69, II, 251; enbiyâ 24/3, IV, 125-6), İbn Mâ-ce (no. 1734), Müslim (no. 128, s. 769), Ebû Ya'lâ (no. 2567), İbn Hibbân (no. 3616) ve Beyhakî (III, 54), Ey-yûb es-Sahtiyânî an Abdi İlah b. Saîd b. Cübeyr an ebîhî ... asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.

[117] Bu hadisi Buhârî (savm 21, II, 232; 69/8, II, 251), Müs­lim (siyam no. 135, s. 798) ve Nesâî (siyam 66, IV, 192), Yezîd b. e. Ubeyd an Seleme asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.

[118] Ebû Dâvud (no. 2447), bu hadisi Muh. b. el-Minhâl an Yezîdb. Zürey' an Saîd b. e. Arûbe an Katâde an Abdiırahman b. Mesleme an ammihî senedi ile tahrîc etti. Abdurrahman, hâli mechûl bir râvidir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/53.

[119] Daha önce no. 2976'de geçti. İleride 3012'da kıssası ile birlikte tekrar gelecektir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/54.

[120] Bu hadisi Müslim (siyam no. 133, s. 797), Ebû Dâvud (no. 2445), Taberânî (no. 10785) ve Beyhakî (IV, 287), Yahya b. Eyyûb an İsmail b. Umeyye an Ebî Gatafân b. Tarîf el-Mürriyy an ibn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc et­tiler.

[121] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/54.

[122] Bu hadisi Ahmed (1,241) ve Bezzâr (no. 1052), Muh. b. Abdirrahman b. e. Leylâ an Dâvud b. Alî b. Abbâs an ebîhî an ceddihî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.                  

İbn e. Leylâ hakkında ihtilâf olan bir râvidir (Mecma' III, 188).

Bezzâr'a göre bu hadis. İbn Abbâs'tan başka bir tariklede rivayet olunmuştur.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/54.

[123] Bu hadisi Buhârî (savm 47, II, 242) ve Müslim (siyam no. 136-7, s. 798-9), Hâlid b. Zekvâ'n ani'r-Rebr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Galîle, Emetullah ve bu ikisinin anneleri hakkında herhangi bilgi mevcut değildir. (Mecma' III, 186).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/54.

[124] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/54.

[125] İsnadında Abdülgafûr adlı bir metruk râvi vardır (Mec­ma'III, 188).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/54-55.

[126] Bu hadisin râvilerinden Yûsuf b. Atiyye es-Saffâr zayıf­tır (Mecma'III, 191).      

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/55.

[127] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1743), İbr. b. el-Münzir ei-Hi-zâmî an Dâvud b. Atâ an Zeyd b. Abdilhamîd b. Abdir­rahman b. Zeyd b. el-Hattâb an Süleyman an ebîhî an İbn Abbâi-senedi ile tahrîc etti.Dâvud b. Atâ, ittifakla zayıf bir râvidir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/55.

[128] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2636), Ahmed (I, 227, 241, 271, 301, 321), Dârimî (II, 18), Buhârî (savm 53, II, 244), Müslim (siyam no. 178, s. 811), Nesâî (siyam 70/1, IV, 198-9), İbn Mâce (no. 1711) ve Taberânî (no. 12446), Ebû Bisr an Saîd b. Cübeyr an ibn Abbâs asl-ı senedi ile;                                                                               

Ahmed (I, 231, 326), Müslim (siyam no. 179, s. 811), Ebû Dâvud (no. 2430), Ebû Ya'lâ (no. 2602) ve Beyha­kî (IV, 291), Osman b. Hakim an Saîd b. Cübeyr ... asl-ı senedi ile.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/55.

[129] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 57), Nesâî (siyam 35/1, IV,151), Müslim (no. 176, s. 811), İbn Mâce (no: 1710), İbn Hibbân (no. 3629) ve Beyhakî (IV, 292), Süfyân b. Uyeyne an Abdillah b. e. Lebîd an Ebî Seleme an Âise asl-ı senedi ile;

Mâlik (siyam no. 56, s. 309), Şafiî (Sünen s. 58), Abdürrezzâk (no. 7861), Ahmed (VI, 107, 153, 242), Buhârî (savm no. 52, II, 243), Müslim (no. 175, s. 810), Ebû Dâvud (no. 2434), Nesâî (siyam 70, IV, 199), İbn Hib­bân (no. 3640) ve Beyhakî (IV, 292), Salim Ebu'n-Nadr an Ebî Seleme ... asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 1475), Ahmed (VI, 84,233,128,189,249), Buhârî (savm 52, II, 244; 40, II, 239), Müslim (no. 177, s. 811), Nesâî (siyam 35, IV, 151), İbn Huzeyme (no. 2078-9), Tahâvî (II, 83) ve Beyhakî (IV, 210), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme... asl-ı senedi ile; Müslim (siyam no. 174-5, s. 810), Tirmizî (no. 768), Nesâî (siyam 35/5-7, IV, 152), Eyyûb es-Sahtiyânî un Abdillah b. Şakîk an Âise asl-ı senedi ile; Ahmed (VI, 188), Ebû Dâvud (no. 2431), Nesâî (siyam 70/7, IV, 199), İbn Huzeyme (no. 2077), el-Hâkim (I, 434) ve Beyhakî (IV, 292), İbn Vehb an Muâviye b. Sa­lih an Abdillah b. e. Kays an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İlk üç lafız Müslim'e, diğerleri ise Ebû Dâvud ve Nesâî'ye aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/55.

[130] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 57), Nesâî (siyam 35/1, IV,151), Müslim (no. 176, s. 811), İbn Mâce (no: 1710), İbn Hibbân (no. 3629) ve Beyhakî (IV, 292), Süfyân b. Uyeyne an Abdillah b. e. Lebîd an Ebî Seleme an Âise asl-ı senedi ile;

Mâlik (siyam no. 56, s. 309), Şafiî (Sünen s. 58), Abdürrezzâk (no. 7861), Ahmed (VI, 107, 153, 242), Buhârî (savm no. 52, II, 243), Müslim (no. 175, s. 810), Ebû Dâvud (no. 2434), Nesâî (siyam 70, IV, 199), İbn Hib­bân (no. 3640) ve Beyhakî (IV, 292), Salim Ebu'n-Nadr an Ebî Seleme ... asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 1475), Ahmed (VI, 84,233,128,189,249), Buhârî (savm 52, II, 244; 40, II, 239), Müslim (no. 177, s. 811), Nesâî (siyam 35, IV, 151), İbn Huzeyme (no. 2078-9), Tahâvî (II, 83) ve Beyhakî (IV, 210), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme... asl-ı senedi ile; Müslim (siyam no. 174-5, s. 810), Tirmizî (no. 768), Nesâî (siyam 35/5-7, IV, 152), Eyyûb es-Sahtiyânî un Abdillah b. Şakîk an Âise asl-ı senedi ile; Ahmed (VI, 188), Ebû Dâvud (no. 2431), Nesâî (siyam 70/7, IV, 199), İbn Huzeyme (no. 2077), el-Hâkim (I, 434) ve Beyhakî (IV, 292), İbn Vehb an Muâviye b. Sa­lih an Abdillah b. e. Kays an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İlk üç lafız Müslim'e, diğerleri ise Ebû Dâvud ve Nesâî'ye aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/55.

[131] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 57), Nesâî (siyam 35/1, IV,151), Müslim (no. 176, s. 811), İbn Mâce (no: 1710), İbn Hibbân (no. 3629) ve Beyhakî (IV, 292), Süfyân b. Uyeyne an Abdillah b. e. Lebîd an Ebî Seleme an Âise asl-ı senedi ile;

Mâlik (siyam no. 56, s. 309), Şafiî (Sünen s. 58), Abdürrezzâk (no. 7861), Ahmed (VI, 107, 153, 242), Buhârî (savm no. 52, II, 243), Müslim (no. 175, s. 810), Ebû Dâvud (no. 2434), Nesâî (siyam 70, IV, 199), İbn Hib­bân (no. 3640) ve Beyhakî (IV, 292), Salim Ebu'n-Nadr an Ebî Seleme ... asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 1475), Ahmed (VI, 84,233,128,189,249), Buhârî (savm 52, II, 244; 40, II, 239), Müslim (no. 177, s. 811), Nesâî (siyam 35, IV, 151), İbn Huzeyme (no. 2078-9), Tahâvî (II, 83) ve Beyhakî (IV, 210), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme... asl-ı senedi ile; Müslim (siyam no. 174-5, s. 810), Tirmizî (no. 768), Nesâî (siyam 35/5-7, IV, 152), Eyyûb es-Sahtiyânî un Abdillah b. Şakîk an Âise asl-ı senedi ile; Ahmed (VI, 188), Ebû Dâvud (no. 2431), Nesâî (siyam 70/7, IV, 199), İbn Huzeyme (no. 2077), el-Hâkim (I, 434) ve Beyhakî (IV, 292), İbn Vehb an Muâviye b. Sa­lih an Abdillah b. e. Kays an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İlk üç lafız Müslim'e, diğerleri ise Ebû Dâvud ve Nesâî'ye aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/55.

[132] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 57), Nesâî (siyam 35/1, IV,151), Müslim (no. 176, s. 811), İbn Mâce (no: 1710), İbn Hibbân (no. 3629) ve Beyhakî (IV, 292), Süfyân b. Uyeyne an Abdillah b. e. Lebîd an Ebî Seleme an Âise asl-ı senedi ile;

Mâlik (siyam no. 56, s. 309), Şafiî (Sünen s. 58), Abdürrezzâk (no. 7861), Ahmed (VI, 107, 153, 242), Buhârî (savm no. 52, II, 243), Müslim (no. 175, s. 810), Ebû Dâvud (no. 2434), Nesâî (siyam 70, IV, 199), İbn Hib­bân (no. 3640) ve Beyhakî (IV, 292), Salim Ebu'n-Nadr an Ebî Seleme ... asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 1475), Ahmed (VI, 84,233,128,189,249), Buhârî (savm 52, II, 244; 40, II, 239), Müslim (no. 177, s. 811), Nesâî (siyam 35, IV, 151), İbn Huzeyme (no. 2078-9), Tahâvî (II, 83) ve Beyhakî (IV, 210), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme... asl-ı senedi ile; Müslim (siyam no. 174-5, s. 810), Tirmizî (no. 768), Nesâî (siyam 35/5-7, IV, 152), Eyyûb es-Sahtiyânî un Abdillah b. Şakîk an Âise asl-ı senedi ile; Ahmed (VI, 188), Ebû Dâvud (no. 2431), Nesâî (siyam 70/7, IV, 199), İbn Huzeyme (no. 2077), el-Hâkim (I, 434) ve Beyhakî (IV, 292), İbn Vehb an Muâviye b. Sa­lih an Abdillah b. e. Kays an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İlk üç lafız Müslim'e, diğerleri ise Ebû Dâvud ve Nesâî'ye aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.

[133] Bu hadisi Şafiî (Sünen s. 57), Nesâî (siyam 35/1, IV,151), Müslim (no. 176, s. 811), İbn Mâce (no: 1710), İbn Hibbân (no. 3629) ve Beyhakî (IV, 292), Süfyân b. Uyeyne an Abdillah b. e. Lebîd an Ebî Seleme an Âise asl-ı senedi ile;

Mâlik (siyam no. 56, s. 309), Şafiî (Sünen s. 58), Abdürrezzâk (no. 7861), Ahmed (VI, 107, 153, 242), Buhârî (savm no. 52, II, 243), Müslim (no. 175, s. 810), Ebû Dâvud (no. 2434), Nesâî (siyam 70, IV, 199), İbn Hib­bân (no. 3640) ve Beyhakî (IV, 292), Salim Ebu'n-Nadr an Ebî Seleme ... asl-ı senedi ile; Tayâlisî (no. 1475), Ahmed (VI, 84,233,128,189,249), Buhârî (savm 52, II, 244; 40, II, 239), Müslim (no. 177, s. 811), Nesâî (siyam 35, IV, 151), İbn Huzeyme (no. 2078-9), Tahâvî (II, 83) ve Beyhakî (IV, 210), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme... asl-ı senedi ile; Müslim (siyam no. 174-5, s. 810), Tirmizî (no. 768), Nesâî (siyam 35/5-7, IV, 152), Eyyûb es-Sahtiyânî un Abdillah b. Şakîk an Âise asl-ı senedi ile; Ahmed (VI, 188), Ebû Dâvud (no. 2431), Nesâî (siyam 70/7, IV, 199), İbn Huzeyme (no. 2077), el-Hâkim (I, 434) ve Beyhakî (IV, 292), İbn Vehb an Muâviye b. Sa­lih an Abdillah b. e. Kays an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İlk üç lafız Müslim'e, diğerleri ise Ebû Dâvud ve Nesâî'ye aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.

[134] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2336), Tirmizî (no. 736), Ne­sâî (siyam 33, 34/1, IV, 150) ve İbn Mâce (no. 1648), Ebû Seleme an Ümmi Seleme asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler.

İsnadı hakkında Tirmizî, "hasen" hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.

[135] Bu hadisi Nesâî (siyam 70, IV, 201-2), Amr b. Alîb. Ab­dirrahman an Sabit b. Kays Ebû'l-Gusn an Ebî Saîd el-Makburî an Üsâme senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.

[136] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1744), Muh. b. es-Sabbâh an Abdilazîz ed-Deıâverdî an Yezîd b. Abdillah b. Usâme an Muh. b. lbrâhîm an Usâme senedi ile tahrîc etti. Sindî, Zevâid'inde: "İsnadı sahihtir. Ancak Muh. b. İbr. ile Usâme arasında kopukluk vardır" demiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.

[137] Bu hadisi Tirmizî (no. 745), Nesâî (siyam 36/2, IV, 153; 70, IV, 202) ve İbn Mâce (no. 1739), Sevr b. Yezîd an Hâlid b. Ma'dân an Rebî'a b. el-Gâz an Âişedü\-ı sene­di ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnadı hakkında "hasen garîb" hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.

[138] Bu hadisi Tirmizî (no. 747), Muh. b. Yahya an Ebî Âsim an Muh. b. Rifâ'a an Süheyl b. e. Salîh an ebîhî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.

[139] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2451) ve Nesâî (siyam 70, IV, 203), Hammâd b. Seleme an Âsim b. Behdele an Sevâ el-Huzâî an Hafsa asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.

[140] Bu hadisi Tirmizî (no. 746), Mahmûd b. Gaylân an Ebî Ahmed ve Muâviye b. Hisâm an Süfyân an Mansûr an Hayseme an Âişe senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkın­da "hasen" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/56.

[141] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/57.

[142] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2432) ve Tirmizî (no. 748), Ubeydullah b. Mûsâ an Hârûn b. Selmân an Ubeydillah b. Müslim el-Kurasî an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler.

İsnadı hakkında Tirmizî "garîb" hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/57.

[143] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2449), Nesâî (siyam 84, IV, 220) ve İbn Mâce (no. 1707), Hemmâm an Enes b. Şîrîn an Abdilmelik b. Kudâme b. Milhân an ebtht asl-ı sene­di ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/57.

[144] Bu hadisi Tayâlisî (no. 1572), Ahmed (VI, 145), Ebî Dâ-vud (no. 2453), Müslim (no. 194, s. 818), Tirmizî (no. 763), İbn Mâce (no. 1709), İbn Huzeyme (no. 2130), Ta-hâvî (II, 83), tbn Hibbân (no. 3646, 3649) ve Beyhakî {IV, 295), Yezîd er-Resk an Muâzeti'l-Adeviyye an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/57.

[145] Bu hadisi Müslim (siyam no. 196-7, s. 818-9), Ebû Dâvud (no. 2425-6), Tirmizî (no. 767), Nesâî (siyam 73/2, IV, 207) ve İbn Mâce (no. 1730), Gaylân b. Cerîr an Abdillah b. Ma'bed an Ebî Katâde asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İlk lafız Ebû Davud'a, ikincisi Müslim'e aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/57.

[146] Bu hadisi Müslim (siyam no. 196-7, s. 818-9), Ebû Dâvud (no. 2425-6), Tirmizî (no. 767), Nesâî (siyam 73/2, IV, 207) ve İbn Mâce (no. 1730), Gaylân b. Cerîr an Abdillah b. Ma'bed an Ebî Katâde asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İlk lafız Ebû Davud'a, ikincisi Müslim'e aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.

[147] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2450), Tirmizî (no. 742) ve Nesâî (siyam 70/24, IV, 204), Âsim an Zirr an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Kimileri bunu İbn Mes'ûd'un sözü olarak rivayet ettik­leri için Tirmizî, bu isnâd hakkında "hasen garîb" hük­mü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.

[148] Tirmizî (no. 797), bu hadisi Muh. h. Bessâr an Yahya b. Saîd an Süfyân an Ebî İshâk an Nümeyr b. Garîb an Âmir b. Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

İsnadı hakkında ise: "Bu hadis mürseldir. Zira Âmir, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i idrak etmemiş­tir" demiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.

[149] Bu hadisi Tayâlisî (no. 242), Ahmed (III, 96), Buhârî (savm 66, II, 249), Müslim (siyam 141, s. 800), Ebû Dâ­vud (no. 2417), Tirmizî (no. 772) ve Beyhakî (IV, 297), Amr b. Yahya an ebthîan Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.

[150] Bu haberi Mâlik (siyam no. 37, s. 300), irâd etmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.

[151] Lafız Tirmizî'ye aittir. Bu hadisi Buhârî (savm 66/1, II, 249), Müslim (siyam no. 138, s. 799), Ebû Dâvud (no. 2416) ve Tirmizî (no. 771), ez-Zührî an Ebî Ubeyd mevlâ Abdirrahman b. Avfan Ömer asl-ı senedi ile tahrîc et­tiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.

[152] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.

[153] Bu hadisi Müslim (siyam no. 144, s. 800), Süreye b. Yû­nus an Hüşeym an Hâlid an Ebî'l-Melîh an Nübeyse se­nedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/58.

[154] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2334), Tirmizî (no. 686), Ne­sâî (siyam 37/1, IV, 153), İbn Mâce (no. 1645) ve İbn Hibbân, (no. 878), Ebû Hâlid el-Ahmer an Amr b. Kays el-Mülâî an Ebî ishâk an Sıla asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.

[155] Bu nakil Muvattâ'da (siyam 55, s. 309) yer almıştır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.

[156] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2337), Tirmizî (no. 738), İbn Mâce (no. 1651) ve İbn Hibbân (no. Mevârid 876), el-Alâ b. Abdirrahman an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı sene­di ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.

[157] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2361), Abdürrezzâk (no. 7315), Şafiî (Sünen s. 61), Ahmed (II, 234, 281,347,408,474, 513, 521), Buhârî (savm 14, 230), Müslim (siyam no. 21, s. 762), Ebû Dâvud (no. 2335), Tirmizî (no. 685), Nesâî (siyam 31, 32/1, IV, 149; 38, IV, 154), İbn Mâce (no. 1650), Tahâvî (II, 84), İbn Hibbân (no. 3578,3584) ve Beyhakî (IV, 207, 210), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Se­leme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.

[158] Bu hadisi Buhârî (savm 62/1, II, 247-8), Müslim (siyam no. 195, s. 818; 199-201, s. 820-1) ve,Ebû Dâvud (no. 2328), Mutarrif b. Abdillah an İmrân asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.

[159] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2440) ve İbn Mâce (no. 1732), Havseb b. Ukayl an Mehdi el-Hecerî an İlerime an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.

[160] Bu hadisi Buhârî (savm 65/2, II, 249) ve Müslim (siyam no. 112,791), İbn Vehb an Amr b. el-Hâris an Bükeyr an Kureyb an Meymûne asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.

[161] Bu hadisi Tirmizî (no. 751), Süfyân b. Uyeyne ve İsma-îl b. İbrâhîm an İbn e. Necîh an ebîhî an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/59.

[162] Bu hadisi Buhârî (savm 63/2, II, 248), Müslim (siyam no. 147, s. 801), Ebû Dâvud (no. 2420), Tirmizî (no. 743) ve İbn Mâce (no. 1723), el-A'meş an Ebî Salih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;

Müslim (no. 148, lafız buna ait), Ebû Küreyb an Hüseyn el-Cu'fî an Zaide an Hişâm an İbn Şîrîn an Ebî Hurey­re senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/60.

[163] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2421), Tirmizi (no. 744) ve İbn Mâce (no. 1726), Sevr b. Yezîd an Hâlid b. Ma'dân an Abdillah b. Büsr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî isnadı hakkında "hasen" hükmü vermiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/60.

[164] Bu hadisi Sünenü'l-kübra'da Nesâî, Beyhakî, İbn Hibbân, İbn Huzeyme ve Hâkim de tahrîc ettiler (Neyi IV, 266).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/60.

[165] Râvilerinden Salih b. Cebele, Ezdî'ye göre zayıf bir râvidir (Mecma1 III, 199).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/60.

[166] Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 7808), Şâfıî (Sünen s. 54), Ahmed (III, 296, 312), Dârimî (II, 19), Buhârî (savm 63/1, II, 248), Müslim (siyam no. 146, s. 801), İbn Mâ­ce (no. 1724) ve Beyhakî (IV, 301), Abdülhamîd b. Cübeyr b, Şeybe an Muh. b. Abbâd b. Ca'fer an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/60.

[167] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1725), İshâk b. Mansûr an Ebî Dâvud an Şeybân an Âsim an Zirr an İbn Mes' ûd sene­di ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/60.

[168] Bu hadisi Müslim (siyam no. 90-91, s. 785) ve Tirmizî (no. 710), Ca'fer b. Muh. b. Alî an ebîhî an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/61.

[169] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 21, s. 294), Şâfıî (Sünen s. 56), Abdürrezzâk (no. 4427, 4471, 7762), Ahmed (I, 219,266,315,334,348,366), Buhârî (savm 34, II, 237; cihâd 106, IV, 7; mağâzî 47/1, V, 89-90), Müslim (siyam no. 88, s. 784), Nesâî (siyam 60, IV, 189), İbn Huzeyme (no. 2035), İbn Hibbân (no. 3547, 3555-6) ve Beyhakî (IV, 240,246), ez-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah b. Utbe an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/61.

[170] Bu rivayeti Müslim (no. 88/2, s. 785) ve Nesâî (siyam 61, IV, 189), Mansûr an Mücâhid an Tavus an İbn Ab­bâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/61.

[171] Bu hadisi Tirmizî (no. 1684), Ahmed b. Muh. b. Mûsâ an İbni'l-Mübârek an Saîd b. Abdilazîz an Atiyye b. Kays an Kaza'a an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/61.

[172] Lafza Müslim'e ait olup (no. 100-101, s. 788) asl-ı sene­di Âsim el-Ahvel an Müverrik an Enes şeklindedir. Bu tarikten Buhârî (cihâd 71/3, III, 223-4), Nesâî (siyam 52, IV, 182), İbn Huzeyme (no. 2032-3), Tahâvî (II, 68), İbn Hibbân (no. 3551) ve Beyhakî (IV, 243) de tahric et­tiler.

Bu hadisi daha kısa bir metinle Mâlik (siyam no. 23, s. 295), Buhârî (savm 37, II, 238) ve Müslim (siyam no. 98-99, s. 787-8), Humeydan Enes asl-ı senedi ile de tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/61.

[173] Bu hadisi Tayâlisî (no. 1721), Ahmed (III. 299, 318, 398), Dârimî (II, 9), Buhârî (savm 36, II, 238), Müslim (siyam no. 92, s. 786), Ebû Dâvud (no. 2407), Nesâî (si­yam 49/1, IV, 177), İbnu'I-Cârûd (s. 202), İbn Huzeyme (no. 2017), Tahâvî (II, 62), İbn Hibbân (no. 3544) ve Beyhakî (IV, 242), Şu'be an Muh. b. Abdinahmun b. Es'ad b. Zürâre el-Ensârî an Muh. b. Amr b. el-Hasun an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Lafız Müslim'e aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/61.

[174] Ahmed'in ricali Sahîh ricalidir (Mecma' III, 166).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.

[175] Bu hadisi Nesâî (siyam 53/1-3, IV, 183) ilk ikisi ez-Züh-rî an Ebî Seleme an Abdi/rahman b. Avf, üçüncüsü ez-Zührî an Humeyd b. Abdirrahman b. Avf an ehîhî asl-ı senedleriyle mevkuf olarak tahrîc etmiştir.

İbn Mâce de (no. 1666), Ebû Seleme tarikiyle, ancak merfû olarak irâd etmiştir.

Münzirî'ye göre Nesâî'nin isnadı hasendir (Tergîb II, 134).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.

[176] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3408), Tirmizî (no. 715), Ne­sâî (siyam 50/1-5, IV, 178-9; 51/1-6, IV, 180; 62, IV, 190) ve İbn Mâce (no. 1667), birkaç tarikten olmak üze­re Enes b. Mâlik'ten tahrîc ettiler.

İsnadı hakkında Tirmizî "hasen" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.

[177] Bu hadisi Şafiî (Sünen 57), Ahmed (III, 12,50), Müslim (93,96, s. 786-7), Tirmizî (no. 712), Nesâî (siyam 59/1, IV, 188), Ebû Ya'lâ (no. 1372), İbn Huzeyme (no. 2020) veel-Hâkim (IV, 192), Saîdel-Cüreyrîan EbîNadrean EbfSaîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Lafız Tirmizî'ye aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.

[178] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 24, s. 295), Buhârî (savm 33/2-3, II, 237), Müslim (siyam no. 103-7, s. 789), Ebû Dâvud (no. 2402), Tirmizî (no. 711), Nesâî (siyam 58/3-5, IV, 187-8) ve İbn Mâce (no. 1662), Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.

[179] Bu hadisi Müslim (no. 107, s. 790), Ebû Dâvud (no. 2403) ve Nesâî (siyam 56/1-9, IV, 185-6; 57, IV, 186-7), birkaç tarikten olmak üzere Hamza b. Amr'dan tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.

[180] Bu hadisi Tirmizî (no. 799-800), Zeyd b. Eşlem an Muh. b. el-Münkedir an Muh. b. Ka'b asl-ı senedi ile tahrîc et­ti ve isnadı hakkında "hasen" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.

[181] Muvattâ, siyam no. 27, s. 296.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/62.

[182] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2413), İsâ b. Hammâcl an Leysb. Sa'dan Yezîdb. e. Habîb an EbV I-Hayr an Mansûr senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.

[183] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2412), Saîd b. e. Eyyûb ve Leys an Yeztd b. e. Habîb an Küleyb b. Ziihl el-Hadremî an Ubeyd h. Cübeyr senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.

[184] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2540), Abdürrezzâk (no. 7475), Ahmed (II, 442, 470, 458, 386), Dârimî (II, 10), Ebû Dâvud (no. 2396-7), Tirmizî (no. 723), İbn Mâce (no. 1672), İbn Huzeyme (no. 1987-8), Dârekutnî (II, 211) ve Beyhakî (IV, 228), Habîb b. e. Sabit an Umûre b. Umeyr an Ibni' 1-Mutavvis an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.

[185] Bu hadisi Buhârî (savm 46, II, 241), Ebû Dâvud (no.2359) ve İbn Mâce (no. 1674), Hisâm b. Urve an Fâtı­ma binti'I-Münzir an Esma asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.

[186] Bu mevkufu Mâlik (siyam no. 45, s. 304), an Nâfi an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti. İsnadı sahîhtir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.

[187] Bu mevkufu da Mâlik (siyam no. 46), ani'z-Zührî sene­di ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.

[188] Bu hadisi Mâlik (siyam no. 54, s. 308). Abdürrezzâk (no. 7676-7), Buhârî (savm 40, II, 239), Müslim (siyam no. 151, s. 802), Ebû Dâvud (no. 2399), Nesâî (siyam 64/2, IV, 191) ve İbn Mâce (no. 1669)), İbn Huzeyme (no. 2046-8) ve Beyhakî (IV, 252), Yahya b. Saîd an Ebî Seleme an Âişe asl-ı senedi ile;

Tirmizî (no. 783), Kuteybe an EbîAvâne an İsmail es-Süddî an Abdillah el-Behiy an Âişe senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.

[189] Bu hadisi Ahmed (VI, 69), Buhârî (savm 42, II, 240), Müslim (siyam no. 153, s. 803), Ebû Dâvud (no. 2400, 3311), Ebû Ya'lâ (Şehit Ali 203a, 217a), İbnu'l-Cârûd (s. 421), İbn Huzeyme (no. 2052), Bezzâr (no. 1023), İbn Hibbân (no. 3561), Dârekutnî (II, 194-5) ve Beyha­kî (IV, 255; VI, 279), Ubeydullah b. e. Ca'fer an Muh. b. Ca'fer b. ez-Zübeyr an Urve an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/63.

[190] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2401), Muh. b. Kesir an Süf-yân an Ebî Husayn an Saîd b. Cübeyr an ibn Abbâs se­nedi ile tahrîc etti.

İbn Abbâs'ın bu mevkufuna İbn Hacer, sahîh hükmü vermiştir. Bunu Dârekutnî, Saîd b. Mansûr, Beyhakî ve Abdürrezzâk merfû olarak tahrîc ettiler. Abdülhakk, Ah-kâm'ında ve İbn Hacer Fethu'l-bâri'de bu babda sahîh Peygamber hadisi bulunmadığını söylemişlerdir (Neyi IV, 247).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/64.

[191] Bu hadisi Ahmed (1,224,227, 258, 362), Buhârî (savm 42/2, -4, II, 240), Müslim (siyam no. 154-6, s. 804), Ebû Dâvud (no. 3310), Tirmizî (no. 716), Taberânî (no. 12330-2), İbn Hibbân (no. 3981), Dârekutnî (II, 196) ve Beyhakî (IV, 255, 279), el-A'meş an Müslim el-Batîn (ve'l-Hakem ve Seleme) an Saîd b. Cübeyr (ve Atâ ve Mücâhid) an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/64.

[192] Mâlik (no. 43, 307), bu mevkufu belâğan irâd etmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/64.

[193] Bu hadisi Mâlik (no. 50, s. 306), ani'z-Zührî senedi ile mürsel olarak; Ebû Dâvud (no. 2457), Ahmed b. Salih an İbn Vehb an Hayve b. Şureyh an İbni'l-Hâd an Zü-meyl mevlâ Urve an Urve an Âise senedi ile; Tirmizî (no. 735), Ahmed b. Menî' an Kesir b. Hisâm an Ca'fer b. Burkan ani'z-Zührî an Urve an Âişe senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, Mâlik'in mürselini sahîh olarak görmüştür. Lafız Tirmizî'ye aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/64.

[194] Bu hadisi Dârimî (II, 11), Ahmed {VI, 140), Buhârî (savm 29, II, 235; hudûd 26, VIII, 23), Müslim (siyam no. 85-7, s. 785), Ebû Dâvud (no. 2394-5), Tahâvî (II, 59), İbn Huzeyme (no. 1946-7), İbn Hibbân (no. 3520) ve Beyhakî (IV, 223), Muh. b. Ca'fer b. ez-Zübeyr an Abbâd b. Abdillah b. ez-Zübeyr an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/64.

[195] Bu hadisi Mâlik' (no. 28, s. 296-7), Şafiî (Ümm II, 84; VII, 209), Abdürrezzâk (no. 7457), Ahmed (II, 241, 273,281,208,516) Dârimî (II, 11), Buhârî (savm 30-31, II, 236; hibe 20, III, 137; nafakât 13, VI, 194; edeb 68/4, VII, 94; edeb 95/6; keffârâtu'l-eymân 3, VII, 236; hu-dûd 26, VIII, 23), Müslim (siyam no. 81-84, s. 781-2), Ebû Dâvud (no. 2390-2), Tirmizî (no. 724), İbn Mâce (no. 1671), İbnu'l-Cârûd (s. 196), İbn Huzeyme (no. 1943-5, 1949), Tahâvî (II, 60-61), İbn Hibbân (no. 3514-8), Dârekutnî (II, 209-210) ve Beyhakî (IV, 221-224), ez-Zühıî an Humeyıl b. Abdirrahman an EbîHu-reyre asl-ı senedi ile tahrîc eltiler. Lafız Buhârî'ye (savm 31) aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/64-65.

[196] Bu hadisi Mâlik' (no. 28, s. 296-7), Şafiî (Ümm II, 84; VII, 209), Abdürrezzâk (no. 7457), Ahmed (II, 241, 273,281,208,516) Dârimî (II, 11), Buhârî (savm 30-31, II, 236; hibe 20, III, 137; nafakât 13, VI, 194; edeb 68/4, VII, 94; edeb 95/6; keffârâtu'l-eymân 3, VII, 236; hu-dûd 26, VIII, 23), Müslim (siyam no. 81-84, s. 781-2), Ebû Dâvud (no. 2390-2), Tirmizî (no. 724), İbn Mâce (no. 1671), İbnu'l-Cârûd (s. 196), İbn Huzeyme (no. 1943-5, 1949), Tahâvî (II, 60-61), İbn Hibbân (no. 3514-8), Dârekutnî (II, 209-210) ve Beyhakî (IV, 221-224), ez-Zühıî an Humeyıl b. Abdirrahman an EbîHu-reyre asl-ı senedi ile tahrîc eltiler. Lafız Buhârî'ye (savm 31) aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.

[197] Muvattâ, siyam no. 51, s. 307.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.

[198] Muvattâ, siyam no. 52, s. 308.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.

[199] Bu hadisi Tirmizî (no. 718) ve İbn Mâce (no. 1757), Ku-leybe an Absfr b. el-Kâsım an Es'as an Muh. b. Abdir­rahman b. e. Leylâ an Nâfi' an ibn Ömer senedi ile tah­rîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.

[200] Mâlik (no. 53, s. 308), bu mevkufu, Abduırahman b. el-Kâsım an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.

[201] Râvilerinden İbn Lehî'a sebebiyle isnadı hasendir (Mecma' III, 149, 179).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.

[202] Râvilerinden İbrahim b. İshâk es-Sabî sebebiyle isnadı zayıftır (Mecma' III, 179).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/65.

[203] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1781), Ubeydullah h. Ahdilke-rîm b. Muh. b. Umeyye an Isâ h. Mûsâ el-Buhâri an UbeydetiI-Ammiyyi an Ferkad es-Sehehîan Saîd b. Cü-beyr an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

Ferkad sebebiyle isnadı zayıftır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/66.

[204] Bu hadisi Buhârî (i'tikâf 1/2, II, 255), Müslim (siyam 5, s. 831), Ebû Dâvud (no. 2462) ve Tirmizî (no. 790), ez-Zührî an Urve an Aişe asl-ı senedi ile;

Müslim (no. 3, s. 830), Ubeydullah b. Ömer an Abdir­rahman b. el-Kâsım an ebfhî an Aişe; (no. 4), Hişâm b. Urve an ebîhî an Aişe tarikleri ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/66.

[205] İlk rivayet Buhârî'nin (i'tilâf 14), ikincisi ise Müs­lim'in (no. 6) lafzıdır.

Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 8031), Ahmed (VI, 84, 226), Buhârî (i'tikâf 6-7, II, 257; 14, 18, II, 259-60), Müslim (i'tikâf 6, s. 831), Ebû Dâvud (no. 2464), Tirmi­zî (no. 791), Nesâî (mesâcid 18/1, II, 44-5), İbn Mâce (no. 1771), İbn Huzeyme (no. 2217, 2224), İbn Hibbân (no. 3658, 3659) ve Beyhakî (IV, 315, 322), Yahya b. Saîd an Amre binti Abdirrahman an Aişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/66.

[206] İlk rivayet Buhârî'nin (i'tilâf 14), ikincisi ise Müs­lim'in (no. 6) lafzıdır.

Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 8031), Ahmed (VI, 84, 226), Buhârî (i'tikâf 6-7, II, 257; 14, 18, II, 259-60), Müslim (i'tikâf 6, s. 831), Ebû Dâvud (no. 2464), Tirmi­zî (no. 791), Nesâî (mesâcid 18/1, II, 44-5), İbn Mâce (no. 1771), İbn Huzeyme (no. 2217, 2224), İbn Hibbân (no. 3658, 3659) ve Beyhakî (IV, 315, 322), Yahya b. Saîd an Amre binti Abdirrahman an Aişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/66.

[207] İlk rivayet Buhârî'nin (i'tilâf 14), ikincisi ise Müs­lim'in (no. 6) lafzıdır.

Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 8031), Ahmed (VI, 84, 226), Buhârî (i'tikâf 6-7, II, 257; 14, 18, II, 259-60), Müslim (i'tikâf 6, s. 831), Ebû Dâvud (no. 2464), Tirmi­zî (no. 791), Nesâî (mesâcid 18/1, II, 44-5), İbn Mâce (no. 1771), İbn Huzeyme (no. 2217, 2224), İbn Hibbân (no. 3658, 3659) ve Beyhakî (IV, 315, 322), Yahya b. Saîd an Amre binti Abdirrahman an Aişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/66.

[208] Bu hadisi Ahmed (II, 336, 355, 399, 401), Buhârî (i'ti­kâf 17, II, 260; fadâilu'l-Kur'ân 7/2, VI, 102), Ebû Dâ­vud (no. 2466), İbn Mâce (no. 1769), İbn Huzeyme (no. 2221) ve Beyhakî (IV, 314), Ehû Bekr b. Ayyaş an Ebî Husayn an Ebî Salih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tah­rîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/66.

[209] Heysemî'ye göre isnadı hasendir (Mecma' III, 173).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/66.

[210] Bu hadisi Tirmizî (no. 803), Muh. b. Beşşâr an İbn e. Adî an Humeyd an Enes senedi ile tahrîc etti ve isnadı­nın "hasen sahîh garîb" olduğunu söyledi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/67.

[211] Bu rivayeti Buhârî (i'tikâf 2, II, 256) ve Ebû Dâvud (no. 2469), Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe senedi ile tahrîc ettiler. Lafız Ebû Davud'undur.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/67.

[212] Bu hadisi Mâlik (i 'tikâf no. 1, s. 312), Buhârî (i'tikâf 3, II, 256), Müslim (hayd 7, s. 244), Ebû Dâvud (no. 2468), İbn Mâce (no. 1776), İbn Huzeyme (no. 2230) ve Beyhakî (IV, 315), ez-Ziihrîan (Urve an) Amre binti Ab­dirrahman an Aişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/67.

[213] Bu rivayeti Ebû Dâvud (no. 2472), Abdüsselâm b. Harb un Leys b. e. Süleym an Abdirrahman b. el-Kâsım an ebîhî an Aişe senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/67.

[214] Bu rivayeti de Ebû Dâvud (no. 2473), Vehb b. Bakiyye an Hâlid an Abdirrahman h. Ishâk ani'z-Zührî an Urve an Âişe senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/67.

[215] Bu hadisi Buhârî (i'tikâf 8, II, 257; 11-12, II, 258-9; bed'ul-halk 11/12, IV, 93, lafız buna ait; ahkâm 21/2, VIII, 114), Müslim (selâm no. 24-5, s. 1712-3), Ebû Dâ­vud (no. 2470-1) ve İbn Mâce (no. 1779), ez-Ziihrîan Alî b. el-Hiiseyn an Safiyye binti Huyey asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/67.

[216] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1774), Muh. b. Yahya an Nu'aym b. Hammâd an Ibni'l-Mübârek an Isâ b. Ömer b. Mûsâ an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/67.

[217] Bu hadisi Ahmed (II, 20, 82), Buhârî (i'tikâf 5, II, 256; 16, II, 260; eymân 29, VII, 233), Müslim (eymân 27, s. 1277), Nesâî (eymân 36, VII, 22), Tirmizî (no. 1539), Ebû Dâvud (no. 3329), İbn Huzeyme (no. 2239), Tahâ­vî (III, 133), İbn Hibbân (no. 4364-5), Dârekutnî (II, 198, 201) ve Beyhakî (IV, 317; X, 76), Ubeydullah b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/67.

[218] Râvilerinden Alî b. Abis sebebiyle isnadı zayıftır (Mec­ma'III, 173).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/68.

[219] Muvattâ, i'tikâf 15, s. 321.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/68.

[220] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1644), Abbâd b. el-Velîd an Muh. b. Bilâl an Imrân el-Kattân an Katâde an Enes se­nedi ile tahrîc etti.

İmrân, hakkında ihtilâf olan bir râvidir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/68.

[221] Bu hadisi Tirmizî (no. 3350), Mahmûd b. Gaylân an Ebî Dâvud et-Tayâlisî ani'l-Kâsım b. el-Fadl an Yûsuf b. Sa'd senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "garîb" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/68.

[222] Bu hadisi Mâlik (i'tikâf 14, s. 321), Buhârî (leyletu'l-Kadr 2/1, II, 253) ve Müslim (siyam no. 205, s. 822), Mâlik an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi;

Mâlik (no. 11, s. 320) ve Müslim (no. 206, s. 823), Mâ­lik an Abdillah b. Dinar an İbn Ömer asl-ı senedi ile; Müslim (no. 207-8, s. 823), eı-Zührî an Salim b. Abdil­lah b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/68.

[223] Bu rivayeti Buhârî (i'tikâf 1, II, 255), Müslim (i'tikâf no. 2, s. 830), Ebû Dâvud (no. 2465), İbn Mâce (no. 1773) ve Beyhakî (IV, 315), Yûnus b. Yezîd an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/68.

[224] İlk lafız Buhârî'ye (i'tikâf 13, II, 259); ikincisi ise Müslim'e aittir (siyam 215).

Bu hadisi Mâlik (i'tikâf no. 9, s. 319), Şafiî (Sünen s. 63-4), Tayâlisî (no. 2187), Abdürrezzâk (no. 7685), Ah­med (III, 60, 74, 94, 24), Buhârî (leyletu'1-Kadr 2/2, II, 253; 3/2, II, 254; i'tikâf 1/3, II, 255-6; 9, II, 257-8; 13, II, 259; ezan 41, I, 163; ezan 135, I, 198; ezan 151, I, 203), Müslim (siyam no. 213-4, s. 824; 216, s. 826), Ebû Dâvud (no. 894, 911, 1382), Nesâî (tatbîk 42, II, 208-9; sehv 98/1, III, 79-80), İbn Mâce (no. 1766, 1775), Ebû Ya'lâ (no. 1158), İbn Huzeyme (no. 2171, 2219, 2243), Tahâvî (I, 487; III, 89), İbn Hibbân (no. 3665, 3666, 3676-7) ve Beyhakî (II, 102, 285, 309, 314, 319, 320), Ebû Seleme b. Abdirrahman an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/68-69.

[225] İlk lafız Buhârî'ye (i'tikâf 13, II, 259); ikincisi ise Müslim'e aittir (siyam 215).

Bu hadisi Mâlik (i'tikâf no. 9, s. 319), Şafiî (Sünen s. 63-4), Tayâlisî (no. 2187), Abdürrezzâk (no. 7685), Ah­med (III, 60, 74, 94, 24), Buhârî (leyletu'1-Kadr 2/2, II, 253; 3/2, II, 254; i'tikâf 1/3, II, 255-6; 9, II, 257-8; 13, II, 259; ezan 41, I, 163; ezan 135, I, 198; ezan 151, I, 203), Müslim (siyam no. 213-4, s. 824; 216, s. 826), Ebû Dâvud (no. 894, 911, 1382), Nesâî (tatbîk 42, II, 208-9; sehv 98/1, III, 79-80), İbn Mâce (no. 1766, 1775), Ebû Ya'lâ (no. 1158), İbn Huzeyme (no. 2171, 2219, 2243), Tahâvî (I, 487; III, 89), İbn Hibbân (no. 3665, 3666, 3676-7) ve Beyhakî (II, 102, 285, 309, 314, 319, 320), Ebû Seleme b. Abdirrahman an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/69.

[226] Bu rivayeti Müslim (siyam no. 217, s. 826-7), Abdü'l-a'lâ an Saîd b. e. Arûbe an EbîNadre an EbîSaîd asl-ı  senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/69.

[227] Heysemî, isnadında hakkında bilgi sahibi olamadığı ve tanımadığı bir râvinin mevcudiyetinden sözetmektedir. (Mecma' III, 176).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/69.

[228] Heysemî'ye göre isnadı hasendir (Mecma' III, 178).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/70.

[229] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1379), Âhmed b. Hafs b. Abdillah es-Sülemi an ebîhî an Ibr. b. Tahmân an Abbâd b. İshâk ani'z-Zuhrî an Damre b. Abdillah b. Üneys an ebî­hî senedi ile tahrîc etti.      

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/70.

[230] Bu hadisi Mâlik (i'tikâf 12, s. 320) ve Müslim (siyam no. 218, s. 827), Ebû'n-Nadr mevlâ Ömer b. Ubeydillah (an Büsr b. Saîd) an Abdillah b. Uneys asl-ı senedi ile tahrîz ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/70.

[231] Bu mevkuf hadisi Buhârî (leyletu'1-Kadr 3/6, II, 255), an Hâlid an İkrime an İbn Abbâs tarikiyle muallak ola­rak rivayet etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/70.

[232] Bu hadisi Ahmed (IV, 12), Mûsâ b. Dâvud an İbn Lehî'a an Yezîd b. e. Habîb an Ebi'l-Hayr ani's-Sunâbihî an Bi­lâl senedi ile tahrîz etti. Heysemî'ye göre isnadı hasendir (Mecma' III, 176).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/70.

[233] Lafız Müslim'e aittir. İkincisi Tîrmizî'nindir.

Bu hadisi Müslim (müsâfırîn no. 179, 80, s. 525; siyam no. 220-1, s. 828), Ebû Dâvud (no. 1378) ve Tirmizî (no. 793, 3351), Zir b. Hubeys an Ubeyy b. Ka'b asl-ı sene­di ile tahric ettiler.              

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/70.

[234] Lafız Müslim'e aittir. İkincisi Tîrmizî'nindir.

Bu hadisi Müslim (müsâfırîn no. 179, 80, s. 525; siyam no. 220-1, s. 828), Ebû Dâvud (no. 1378) ve Tirmizî (no. 793, 3351), Zir b. Hubeys an Ubeyy b. Ka'b asl-ı sene­di ile tahric ettiler.              

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/70.

[235] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1384), Hatim b. Seyf an Ubeydillah b. Amr an Zeyd b. e. Üneyse an EM İshâk an Abdinahman b. el-Esved an ebîhî an İbn Mes'ûd sene­di ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/71.

[236] Bu hadisi Tirmizî (no. 794), Humeyd b. Mes'ade an Ye­zîdb. Zürey' an Uyeyne b. Abdinahman an ebîhî an Ebî  Bekre senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen sahîh" hüküm verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/71.

[237] Mâlik (i'tikâf no. 17, s. 321), bunu belâğan irâd etti.        

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/71.

[238] Bu hadisi Ahmed (V, 318, 321, 324), Abdullah b. Muh. b. Akîl an Ömer b. Abdinahman an Ubâde asl-ı senedi ile tahrîc etti. İbn Akîl, hakkında ihtilâf olan bir râvidir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/71.

[239] Bu rivayeti Ahmed (V, 324), Hayve b. Şüreyh an Bakiyye an Buhayr b.Sa'dan Hâlidb. Ma'dân an Ubâde senedi ile tahrîc etti.

Râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma' III, 175).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/71.

[240] Râvilerinden Bisr b. Avn an Bekkâr b. Temîm, her ikisi de zayıf râvilerdir (Mecma' III, 179).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/71.

[241] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2545), Ahmed (II, 519), İbn Huzeyme (no. 2194) ve Bezzâr (no. 1030), İmıân el-Kaltân an Katâde an Ebî Meymûne an EbiHureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Râvileri güvenilir kimselerdir. (Mecma' III, 176).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/71.

[242] Bu hadisi Taberânî (I, 70 a), Ahmed b. Muh. b. Sadaka an Ahmed b. Abdillah el-Mencûmî ani't-Tayâlisî an SUleym b. Hayyân an Ebî' I-Mühezzem an Yezîd b. Süfyân an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti. Ebû'l-Mühezzem, zayıf bir râvidir. (Mecma' III, 176).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/71.

[243] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1387), Humeyd b.Zencûye an   Saîd b. e. Meryem an Muh. b. Ca'fer b. e. Kesir an Mû­sâ b. Ukbe an Ebî İshâk an Saîd b. Ciibeyr an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/72.

[244] Bu hadisi Müslim (siyam no. 222, s. 289), Mervân el-Fezârîan Yezîd b. Keysân an Ebî Hazım an Ebî Hurey­re asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/72.

[245] Bu hadisi Müslim (müsâfırîn no. 166-7), iki ayrı tarik­ten olmak üzere Ebû Süfyân ve Ebû'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/72.

[246] Bu hadisi Ah. b. MenV an Yezîd b. Hârûn ani'l-Haccâc b. Artât an Yahya b. e. Kesir ar Urve an Âise senedi ile Tirmizî (no. 739) tahrîc etti. Ona göre Buhârî, bu hadi­sin isnadı hakkında zayıf hükmü vermiş ve Yahya'nın Urve'den, Haccâc'ın da Yahya'dan hadis dinlemediğini söylemiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/72.

[247] Bu hadisi İbn Mâce (no. 1390), iki ayn senedle tahrîc et­ti: Râsid b. Saîd er-Remlî ani'l-Velîd b. Müslim an İbn Lehî'a ani'd-Dahhâk b. Eymen ani'd-Dahhâk b. Abdir-rahman b. Arzeb an Ebî Mûsâ ile Muh. b. İshâk an EbVI-Esved en-Nadr b. Abdilcebbâr an İbn Lehî'a ani'z-Zübeyr b. Süleym ani'd-Dahhâk an ebîhî an Ebî Mûsâ.

Sindî'ye göre isnadı İbn Lehi'a'nın zaafı ve el-Velîd b. Müslim'in tedlîsi; İbn Arzeb'in Ebû Musa'ya mülâki ol­mayışı sebebiyle zayıftır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/72.