Kişi Aşılanmış Hurma Ağaçlarını Sattığında
Nikah Akdinde Caiz Olmayan Şartlar
Had Cezalarında Caiz Olmayan Şartlar
263-
Abdullah b. Yusuf bize anlatarak dedi ki: Mâlik bize Nâfi'den,
o Abdullah b. Ömer'den (ra) şunu nakletti:
Allah Resulü (sav)
buyurdu ki: Her kim aşılanmış bir hurma (ağacı) satarsa, müşteri aksini şart
koşmadıkça hurması satıcıya aittir.[1]
Şerh
"Müşteri aksini
şart koşmadıkça" ifadesinde, alışverişte şart koşmanın her iki tarafın da
hakkı olduğuna işaret edilmektedir.
Hüküm
Şart, sözlük anlamı
itibarıyla yerineti getirilmesi gereken şey demektir.
Fıkhû terim olarak ise, bir şeyin varlığı kendi
varlığına bağlı olmakla birlikte onun aslından bir parça oluşturmayan iş veya
niteliktir. Örneğin namaz kıla-bilmenin şartı abdestli
olmaktır.
Şart ibadetlerde
olduğu gibi, ticarî ve sosyal ilişkilerde de vazgeçilmez bir unsurdur.
Sözleşmelerde tarafların şart koşma hakları Kur'ân,
Sünnet ve icmâ ile sabit olmuştur. Şartlarla ilgili
olarak temel ölçü, gayri meşru nitelik taşımamalarıdır. Nitekim Allah Resulü
(sav) şöyle buyurmuştur: "Müslümanlar, kendi aralarında belirledikleri
şartlara uymak zorundadırlar. Ancak helali haram, haramı helal yapan şart
müstesnadır." (Buharı, İcâre, 14; Ebû Davud, İcâre
12; Tirmizî, Ahkâm, 17)
Alışveriş, kira,
rehin, nikah ve daha bir çok özel ve tüzel sözleşme ve kontratta meşru olmak
şartıyla bütün tarafların şart koşma hakları vardır.
Ders
İnsanların
menfaatlerini koruyabilmeleri için yaptıkları işlemlerde şart koşmaları kadar
normal bir tasarruf olamaz. İşte bu nedenledir ki Allah Resulü (sav) şartlarla
ilgili genel kuralı koyduktan sonra mübahlığı esas
saymıştır,
264- Müsedded bize anlatarak dedi ki: Yezîd
b. Zürey' bize Ma'mer'den,
o ez-Zührî'den, o Saîd'den,
o Ebû Hüreyre'den şunu
nakletti:
Allah Resulü (sav)
buyurdu ki: Şehirli taşralının malını satmamah-dır,
Müşteri kızıştırmayın, hiç kimse kardeşinin alışveriş fiyatının üzerine
çıkarak (pazarlık bozmasın), kardeşinin dünürcülüğü üzerine dünürlük
göndermesin. Kadın ^la kabını ters çevirip boşaltmak için kz
kardeşinin boşanmasını istemesin.[2]
Şerh
Kadın, kız kardeşinin
boşanmasını isteyemez" ifadesi, üstte belirtilen türden gayri meşru
şartlara bir örnektir.
Hüküm
Şartın sıhhatli ve
meşru kabul edilebilmesi için temel prensiplere uygun olması gerekir. Burada
evlenmek için koşulan şartta, başka bir kişiye zarar vermek, onun yuvasını
yıkmak söz konusudur. Zarar vermeme prensibinden hareketle bu şartın gayri
meşru olduğunu söyleyebiliriz.
Ders
Müslümanlar,
yaptıkları işlerde ve attıkları adımlarda din kardeşlerine zarar vermekten,
onları rencide ederek yararlarına halel getirmekten sakınmalıdırlar. Allah
Resulü (sav) bu hadis-i şerifinde, bu tür davranışı açık bir şekilde
reddetmekte ve bunun Müslüman bir hanıma yakışmadığını belirtmektedir.
Müslüman bir kadın, kendi saadetini başka bir din kardeşinin yuvasının enkazı
üzerine inşa edemez. Bu, hem dinen, hem ahlaken, hem de aklen
gayri insanî bir davranıştır. Dolayısıyla böyle bir şart asla meşru kabul
edilmez.
265- Kuteybe b. feaîd bize anlatarak
dedi ki: Leys bize İbni Şihâb'dan, o Ubeydullah b .Abdillah'tan, o Ebû Hüreyre'den (ra) şunu nakletti:
Çöl halkından bir adam
Allah Resûlü'ne (sav) geldi ve "Ey Allah Resulü! Allah aşkına benim için
yalnız Allah'ın Kitabı'na göre hüküm vermeni istiyorum" dedi. Diğer davacı
ise ondan daha anlayışlı idi: "Evet aramızda Allah'ın Kitabı'yia
hüküm ver, bana da izin ver" dedi. Allah Resulü (sav) "Söyle
bakalım" buyurdu.
Adam anlattı: Benim
oğlum, bu adamın yanında işçi idi. Derken bunun hanımı ile zina etti. O sırada
oğluma recm cezası uygulanması gerektiği bana
bildirildi. Ben de oğlumun suçuna karşılık yüz koyun ile bir de cariye fidye
verdim. Arkasından ilim ehline bu suçun hükmünü sordum. Onlar da bana
"Oğluma yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası, bu kişinin hanımına da recm cezası" gerektiğini söylediler.
Allah Resulü (sav)
şöyle buyurdu: Canımı elimde tutan Allah'a andolsun
ki. Aranızda Allah'ın Kitabı'yia hüküm veriyorum.
Cariye ve koyun fidyesi sana geri verilecek. Oğluna da yüz değnek ile bir yıl
sürgün cezası vardır. Ey Üneys! O kadına git, eğer
suçunu itiraf ederse recm cezasını uygula. (Râvi dedi ki:) O, kadının yanına gitti. Kadın suçunu itiraf
edince Allah Resulü (sav) emir verdi ve recmedildi.[3]
Şerh
Ben de oğlumun suçuna
karşılık yüz koyun ile bir de cariye fidye verdim" ifadesinde başkta bir gayri meşru şarta işaret edilmektedir. Burada
had cezası uygulanmayarak maddi bir bedel karşılığında sulh olma söz konusudur
ki bu İslam hukukuna uygun bir davranış değildir.
Hüküm
Şartların geçerli
olabilmesi için helali haram, haramı helal kılacak nitelikte olmaması
gerektiği daha önce beyan edilmişti. Buna göre fuhuş suçu işleyen bir bekara
uygulanacak had cezası malûm iken bir fidye karşılığında sulh olmak bir haramı
helal saymak olduğundan merdut bir davranıştır. Allah
Resulü (sav) de bunu beyan ederek söz konusu fidye bedelinin zulmen alınmış olduğuna ve geri verilmesi gerektiğine
hükmetmiştir.
266-
Muhammed b. Ar'ara bize anlatarak dedi ki: Şube bize Adiyy b. Sâbit'ten, o Ebû Hâzim'den, o Ebû Hüreyre'den (ra) şunu nakletti:
Allah Resulü (sav)
-kervan pazara inmeden- ürün almayı, muhacirin bedevi adına mal satın
almasını, kadının -nikahlanmak İçin- başka bir kızkardeşinin
boşanmasını şart koşmasını, kişinin din kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık
etmesini yasakladı. Yine O, müşteri kızıştırmayı ve -hayvanın sütlü görünmesi
için- sütünün memede bırakılmasını da yasakladı.[4]
Şerh
Bu hadis-i şerifle
ilgili açıklama, 264 no.lu hadiste geçtiğinden tekrarına gerek görmüyoruz. Or|ıda nikah için böyle bir şart koşulamayacağı beyan
edilirken, burada aynı hadis bağlamında boşama için böyle bir şart koşulmasının
helal olmadığı bildirilmektedir. .
[1] Bkz. 234 no.lu
hadis-i şerif.
[2] Bkz. 217 no.lu
hadis-i şerif.
[3] Bkz. 262 no.Iu
hadis-i şerif.
[4] Buhâri, buyû/1996, 2004,
2006-2007, 2015, 2017, şurût//2522> 2575,
nikâh/4755, kader/6111; Müslim,zekât/1789, nikâh/2532-2535, buyû/2788-2791; Tirmizî, nikâh/1053, talâk/1111, buyû/1142, 1172-1173,
1225; Nesâî, nikâh/3187-3190, buyû/4411-4413, 4415,
4420, 4426, 4430-4431; Ebû Dâvud,
nikâh/1781, buyû/2980-2981, 2986-2988; İbn Mâce, nikâh/1857, ticârât/2163,
2165-2166, 2169, 2230; İbn Hanbel,
bakî musnedi'l-müksirîn/6950,
7004, 7011, 7976, 7144, 7211, 7373, 7753, 7863, 8363, 8365, 8579, 8644-8645,
8757, 8854, 8898, 8942, 8959, 9028, 9153, 9192, 9520, 9547, 9572, 9581, 9623,
9678, 9828, 9845, 9876, 9887, 9925, 9953, 9971, 10111, 10181, 10197, 10237,
10271, 10294, 10377, 10434; Mâlik, nikâh/964; Dârimî,
nikâh/2080, buyû/2440, 2453