* Tuvalet İçin Uygun Yer Aramak
* İdrar Yapılması Yasaklanan Yerler
* Açık Arazideki Tuvalet İhtiyacı Anında Gözden Uzaklaşmak Ve Gizlenmek
* Tuvalet Anında Selâm Almanın Ve Abdestsiz Olarak Allah'ı Zikirle Meşgul
Olmanın Hükmü
* Tuvalete Girerken Ve Çıkarken Yapılan Duâ
* Tuvaletteki İnsanın Kabe'ye Ve Mescid-i Aksâ'ya Önünü Ya Da Arkasını
Dönmesinin Yasaklanması
* Evlerdeki (Ya Da Kapalı Mekanlardaki) Tuvaletlerde Kıbleye Dönme
Ruhsatı
96/404- Ebû
Mûsâ el-Eş'ârî'den (Radıyaiiahü anha):[1]
Rasûlullah (Saiiaiiaha
aleyhi ve seltem) yürüyordu, bahçe kenarında yumuşak bir yere yöneldi ve oraya
bevl etti. Sonra şöyle dedi:
"İsrail
oğullarından biri bevl eder ve İdrarı elbisesine bulaşırsa, (kumaşın) o
bölümünü makaslarla keserdi.[2]
Sizden biri de bevl etmek istediğinde, idrarı için uygun (sıçramayan/yumuşak)
bir yer arasın!"[3]
97/405- İbn Abbas'tan
(Ra<tjyallahü anhüma):[4]
Rasûlullah'ın (Saliaiiahu
aleyhi ve seüem) şöyle dediğini işittim: "Lanet sebebi üç şeyden
sakının!"
'Ey Allah'ın Rasûlü!
Lanet sebepleri nelerdir?' denilince: "İnsanların gölgelendiği yere
veya gelip geçtikleri yola ya da su alınan yere (menbaına) birinizin
oturup (tuvaletini) yapmasıdır" buyurdu.[5]
98/406- Ebû Hüreyre'den
(Radıyaiiaha anh):[6]
Hz. Peygamber
(Şallallahü aleyhi ve sellem):
"Lanet sebebi iki
şeyden sakının!"buyurdu. (Orada) bulunanlar: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Lanet
sebebi iki şey nedir?' denilince buyurdu ki: "İnsanların geçtiği yola ya
da gölgelendiklere yere birinizin oturup (tuvaletini) yapmasıdır."[7]
99/407-
AbdulIah b. Sercis'ten (Radıyaiiaha anh):[8]
Hz. Peygamber
(Saiiattahu aleyhi ve seiiem) buyurdu ki;
"Sizden biri
kovuklara idrarını yapmasın, uyuduğunuz zaman kandili söndürün, şüphesiz fare
fitili alıp ev halkının yanmasına sebep olabilir,
Gece su/süt
tulumlarını bağlayın, su kabının üstünü örtün ve kapıları kilitleyin!"
§(Râvilerden)
Katâde'ye:
"Kovuklara
bevletmenin mekruh olmasının sebebi nedir?" diye sorulunca dedi ki:
"(Çünkü) oralar
cinlerin meskenleridir, denilir."[9]
100/408- AbdulIah
b. Muğaffel'den (Radıyaliahü anh):[10]
Rasûlullah (Saüaiiaha
aleyhi ve setim) dedi ki:
"Biriniz gusül
alacağı yere idrarını yapmasın, sonra orada abdest almak zorunda kahr.
Vesvesenin büyük bir bölümü bundan (idrara dikkat etmemekten) kaynaklanır.”
§ İbn Muğaffel'den
ikinci yolla gelen rivayet:
Rasûlullah (SaUaüdhû
aleyhi ve sellem) bir kişinin gusül alacağı yere idrarını yapmasını yasakladı.
Vesvesenin büyük bir bölümü bundan (idrara dikkat etmemekten) kaynaklanır.[11]
101/409- Humeyd
b. Abdurrahnıan el-Hımyerî'den:[12]
Ebû Hüreyre'nin Hz.
Peygamber'in (SaUaiiaM aleyhi ve seium) yanındaki sohbet süresi gibi,
Rasûlullah'ın yanında dört sene kalarak sohbetine katılan bir başka kişiye
rastladım. Bu kişi dedi ki:
'RaSÛlullah
(Saîlallahü aleyhi ve sellem) bize:
Her gün sürekli
taranmayı (yâni aşırı süslenmeyi),Gusül aldığı (su birikintisine) idrar
yapmayı, Bir kadının erkeğinden kalan su ile erkeğin de karısından kalan su ile
gusül yapmasını yasakladı, birlikte avuç avuç (ya da bir kapla) alsınlar!'
buyurdu.
§Bir rivayette; 'ikisi
beraber, o kaptan avuçla alsınlar,’ diye emretti.
NOT: Hadis
metni lafız olarak 'her gün sürekli taranmayı' şeklindedir. Ancak Rasûlullah
(Saiiaüahü aleyhi ve sellem) her gün saçını taradığı[13] için
buradaki mânâ, aşırı olarak makyajın/süslenmenin yasaklanması dır. Bir
Müslüman, insanların arasında saçı ve sakalı düzgün olarak dolaşmahdır. Zira
Hz. Peygamber saçı, sakalı karışmış ve pejmürde olarak dolaşan bir kişiyi
tenkit etmiştir.[14]
102/410- Huzeyfe
b. el-Yemân'dan (Radıyallahüanh):[15]
Kendisine Ebû Musa'nın
(Radtyaliaha anh) (üstüne sıçramasın diye titiz davranıp) şişeye idrarını
yaptığı ve:
'İsrail oğullarından
birisinin üstüne, idrar bulaşırsa orayı (kumaşı) kesmek zorunda kalırdı”[16]
dediği haberi ulaşınca, o (Huzeyfe ) şöyle dedi:
'Arkadaşınızın (Ebû
Musa'nın) bu şekilde aşın davranmamasını isterim. Ben hatırlarım ki Rasûlullah'la
(Saiiaiiakü aleyhi ve sellem) beraber yürüyorduk, bir topluluğun çer çöp attığı
yere ulaşınca O, ayakta bevletti, tıpkı sizden birinin yaptığı gibi. Ben oradan
uzaklaşmak için yürüdüğümde, işaretle durdurdu ve (kendisine siper olmam için)
yaklaşmamı emretti. Ben de geri gelip sırtına kadar yaklaştım (ve ona siper
oldum.)'
§Diğer rivayette;
Huzeyfe (Radıyallahü anh) dedi ki:
'Hz. Peygamberle
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) yoldaydık, benden ayrıldı ve bir topluluğun çer
çöp attığı yere ulaştı. Ben de kendisinden uzaklaşmak istediğimde, yaklaşıp
(siper olmam için) bana işaret etti. Geri gelip sırtına kadar yaklaştım (ve
ona siper oldum.) O ayakta bevletti. Sonra benden su istedi ve abdest aldı.
Mestleri üzerine de mesh etti.'[17]
103/411- Muğîre
b. Şu'be'den (Radıyallahü anh):[18]
Rasûlullah (SaiiaiiaM
aleyhi ve sellem) bir topluluğun çer çöp attığı yere geldi ve ayakta idrarını
yaptı.
§Hammad b. Ebî
Süleyman (rivayetinde); 'O anda (idrar sıçramaması için) ayaklarını açmıştı' dedi.[19]
104/412- Hz.
Âişe annemiz (Radıyaiiahu anhâ) dedi ki:[20]
'Sana, Rasûlullah'm
(Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) ayakta bevlettiğine dair bir hadis rivayet
edilirse onu doğrulama! Zira Rasûlullah, Kur'ân kendisine nazil olmasından bu
yana, ayakta idrarını hiç yapmadı.'[21]
Hz. Âişe'den gelen son
rivayet, Rasûlullah'm (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) evdeki durumu ile
ilgilidir. Ama ev dışındaki durumu konusunda, Huzeyfe'nin rivayeti yanında
Hz.Ali, Muğîre b. Şu'be, Zeyd b. Sabit ve benzeri kişilerden (RadtyaiiaM anhüm)
gelen haberler bulunmaktadır ve bunlar da makbuldür. İbn Ömer gibi bazı
sahabilerin de ayakta beviettikleri mervidir.
Bu rivayetlerden,
ihtiyaç anında bir kişinin üstüne sıçratmaması şartıyla ayakta bevl edebileceği
anlaşılmaktadır. Ancak, Rasûlullah'tan ve sahabeden bize gelen rivayetlerin
büyük bir bölümünde, oturarak idrar yapıldığı/yapılması gerektiği nakledilir.
Hz. Huzeyfe
rivayetinden anlaşılan;
1- Tuvalet
esnasında konuşarak değil, bilakis işaret ederek ya da öksürerek bir şey
istenebilir. Zaruret olmadıkça konuşmak doğru değildir ve yasaklanmıştır..
2- Gelen
rivayetlerde, tuvalet ihtiyacı sırasında insanın gizlenmesi emredilmektedir. Bu
da bir duvarla, açık arazide ise (siper bulunmazsa) bir insanı siper ederek
diğer kişilerin gözlerinden korunmak şeklinde olabilir.
3- Dinde
aşırı gidilmemeli ve emredilen şeyler normal olarak yerine getirilmelidir. Bu
şekilde sahabenin birbirlerine yaptıkları tenkitlere şahit olmaktayız. Bu titiz
davranışlar, o kişilerin kendi tercihleri de olsa lider konumundaki insanların
aşırı gitmemeleri gerekir. Doğrusunu Allah bilir.[22]
105/413- Abdurrahman
b. Ebû Gurad/dan (Radıyallahü anh):[23]
Peygamberimizle
(Sallallahü aleyhi ve sellem) birlikte hac için yola çıkmıştık. Yolda onun
tuvalet ihtiyacı için ayrıldığını gördüm ve kendisini bir su kabı ile takip
edip (kabı yerdim). Sonra başkası (oraya) gitmesin diye de yola oturdum.
Peygamberimiz
ihtiyacını 'gidermek için iyice uzaklaşır (ve gözden uzakta bir yer seçerdi.)[24]
106/414- Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anh):[25]
Hz. Peygamber
(ShîhUahû aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Gözüne sürme
çeken tek sayıda çeksin. Kim buna dikkat ederse güzel olur, yapmayana bir
zorluk yoktur.
İstincâda taş
kullanacak kişi, tek[26]
sayıda kullansın. Kim buna dikkat ederse güzel olur, yapmayana bir zorluk
yoktur.
Bir şey yiyen, eğer
diş kovuğundan bir şey çıkarsa onu atsın, (ancak) diliyle bulduğu şeyi
yutabilir. Kim buna dikkat ederse güzel olur, yapmayana bir zorluk yoktur.
Tuvalet ihtiyacı için
ayrılan kendisini gizlesin. Sadece kumdan bir tepe bile bulsa, ona sırtını
dönerek (gizlensin). Şeytan, Âdem oğlunun a-çıktaki makatıyia alay eder
(ettirir). Kim bu konuda titiz davranırsa güzel/karakterli hareket etmiş olur.
Kim de titiz davranmazsa (sadece ayrılır giderse) ona da zorluk yoktur."[27]
107/415- Abdurrahman
b. Hasene'den (Radıyallahü anh):[28]
Ben, Arar b. Âs ile
oturuyordum. Rasûlullah (Saüaüahu aleyhi ve sellem) yanımıza geldi ve yanında
deriden mâmül bir zırh ya da benzeri bir aleti vardı. Sonra bizden ayrıldı ve
ileride o zırhı kendisine siper yapıp, oturarak idrarını yaptı. Biz:
'Rasûlullah bir kadın
gibi oturarak bevl ediyor,'diye konuştuk. Sonra yanımıza geldi ve dedi ki:
"İsrail
oğullarından bir kişinin, başına gelenlerden haberiniz yok mu? Onlardan bir
kişiye idrar bulaşsa (kumaşın) o kısmını kesmek zorundaydı. Bu kişi onları
bundan men etti de kabirde (büyük bir) azaba uğradı."
§ Abdurrahman b.
Hasene'den (Radıyallahü anh) başka yolla gelen rivayet: Bir kişi yanındakilere,
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) için: 'Bakın, bir kadın gibi oturarak
bevl ediyor' dedi. Peygamberimiz bunu işitti ve yanlarına gelince dedi ki:
"Yazık sana,
İsrail oğullarından bir kişinin, başına gelenlerden haberin yok mu?., (ve
hadisin devamını nakletti.)"[29]
108/416- Ebû
Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh):[30]
Rasûluîlah'm
(SailallâM aleyhi ye sellem) şöyle dediğini işittim: "İki kişi tuvalet
ihtiyaçları için gidip avret yerlerini açarak ve konuşarak İhtiyaçların!
gidermesinler! (Zira) Allah onların bu hareketine şiddetle buğzeder."
NOT: Bit
rivayette, töhmet/dedikodu sebebi hareketlerden kaçınılması gerektiği bize
hatırlatılıyor. Tuvalet sırasında (su istemek gibi) bir İhtiyaç hariç
dışarıdaki insanla konuşmak doğru değildir.[31]
109/417-
Muhammed b. Ca'fer'e,[32]
Abdestsiz olan bir
kişiye selâm vermenin hükmü soruldu. O da senediyle Muhacir b. Gunfüz'den
(Raâtyaiiahamh) şunları nakletti:
Kendisi (Muhacir b.
Gunfüz) Rasûlutiah'a (Satiaiiahü aleyhi ve sellem) abâest alırken, selâm verdi.
O da abdestini bitirinceye kadar selâmı almadı, daha sonra selâmını aldı ve
buyurdu ki:
"Senin selâmını
almama mani olan şey, sadece temiz olmadan Allah'ı zikretmeyi kerih
görmemdir."
Muhammed b. Ca'fer
ekledi:
'Bu hadisten dolayı,
Hasan Basrî temizlenmeden Kur'ân okumayı veya aziz ve celîl olan Allah'ı
zikretmeyi kerih görürdü/hoş karşüamazdı.’[33]
110/418- Muhacirb.
Gunfüz'den (Radıyaiiahü anh):[34]
Rasûlullah'a
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) abdest alırken, selâm verdim. O (abdestini
bitirinceye kadar) selâmı almadı ve abdestini bitirince buyurdu ki:
"Senin selâmını
almama mani olan şey, sadece abdestsiz olarak Allah'ı zikretmeyi kerih
görmemdir."
§ Bir rivayette;
'Sadece temiz olmadan Allah'ı zikretmeyi kerih görmemdir,' şeklinde
geçmektedir.
§ Muhacir b.
Gunfüz'den (Radıyallahü anh) gelen ikinci rivayet: Peygamberimiz (SaUallahü
aleyhi ve seiiem) bevlediyordu, kendisine selâm verdim. (Ancak) O, abdest'alıncaya
kadar selâmı almadı, daha sonra aldı.[35]
111/419- Abdullah
b. Hanzale İbnü'r-Râhib'den (Radıyaiiaha anh):[36]
Peygamberimiz
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) bevlederken bir kişi (geldi,) selâm verdi.
(Ancak) O, selâmı almadı. Daha sonra
elini bahçeye vurup teyemmüm yaptı (ve selâmını aldı).[37]
112/420- Ebû
Sellâm'dan:[38]
Bana, Hz. Peygamber'i
(Saiiaiiahu aleyhi ve selim) bevlederken gören kişi anlattı:
'Rasûlullah bundan
sonra daha suya dokunmadan/abdest almadan (ezberinden) Kur'ân okudu,'
§(Râvüerden) Hüşeym
bir seferinde de şöyle nakletti: "...Suya dokunmadan/abdest almadan
(ezberinden) Kur'ân âyetleri okudu."[39]
Abdestsiz olarak
Allah'ın adı zikredilir ve ezberden Kur'ân okunabilir. Ancak Rasûllahm
hayatında görülen uygulama, bunların çoğunlukla abdest alındıktan sonra
yapılmasıdır. Aynca abdestsiz olarak bazı şeylerin yapılması yasaktır; Namaz ve
tavaf gibi... Abdestsiz olarak Kur'ân'a dokunmak da çoğunluğun görüşüne göre
yasaktır; Bu müctehidler arasında İbn Ömer, Hasan el-Basrî, Ata, Tâvûs, Şâbî,
İmam Ebû Hanîfe, Mâlik, Şafiî, Ahmed b. Hanbel gibi önemli kişiler
bulunmaktadır. Sadece Davûd ez-Zâhirî buna cevaz vermektedir.[40]
Mendûb olan yukarıdaki
uygulamadır. Cünüp olan kişi Kur'ân'ı ezber ya da yüzünden okuyamaz. Söz konusu
rivayetler ilgili konuda gelecektir.[41]
113/421- Enes
b. Mâtİk'ten (Radıyallahü anh):[42]
Rasûlullah (Saiiaüahu
aleyhi ve seiiem) tuvalete girerken şöyle derdi: "Allahümme, innî e'ûzü
bike mine'l-hubsi ve'l-habâis."
(Duanın Trc. 'Allahım,
şeytan ve yardımcılarının şerrinden sana sığınırım.')
NOT: Hadiste
geçen hubs kelimesi, habisim çoğuludur. Habâis kelimesi de, habîse'nin
çoğuludur. Bu kelimelerin manaları ile ilgili çeşitli açıklamalar/yorumlar
bulunmaktadır. Hattâbi ve İbn Hıbbân gibi bazı âlimler; şeytanların erkek ve
dişileri olarak ifade etmişlerdir. Bu nedenle 'Allahım, erkek ve dişi şeytanların
şerrinden sana sığınırım' şeklinde terceme edildiği gibi, ı Allahım, şeytan ve
yardımcılarının şerrinden sana sığınırım' şeklinde de ifâde edilebilir.'[43]
114/422- Enes
b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh):[44]
Rasûlullah (Saiiaiiahu
aleyhi ve seiiem) tuvalete girerken şöyle derdi: "Allahümme, innî e'ûzü
bike mine'l-hubsi ve'l-habîs", "(ya da ve'l-habâis)."
§Râvi Şube: Burada
(ve'l-habîs ve'l-habâis) şeklinde ikisi de söylendi, şeklinde nakletti.[45]
115/423- Zeyd
b Erkam'dan (Radıyallahü mh):[46]
Rasûlullah
(Sattitiiaks aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Şu bitki örtüsü
(şeytanların/pisliklerin) bulunduğu yerlerdir, sizden biri oraya tuvalet için
girdiğinde şöyle desin:
'Allahümme, innî
e'ûzü bike mine'l-hubsi
ve'l-habâis.1 "[47]
116/424- Hz.
Âişe annemizden (Radıyaiiahu anhâ):[48]
Hz. Peygamber
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) tuvaletten çıkarken:
"Gufrânek"
derdi.
(Duânm trc. (Allahım!)
Senin affetmeni isterim.)
NOT: Tuvaletten
çıkarken, Rasûlullah'ın (Saiuaühû aleyhi ve senem) istiğfar etmesi, af
dilemesinin sebebi şunlar olabilir:
* Allah'ı tuvalet gibi
bazı Özel ihtiyaçları dışında, her zaman zikreder ve a-nardı. İhtiyaç anında
zikri terk etmeyi, kendisi için kusur ve günah olarak görebilir,
* Ya da nimetlerin şükrünü eda edemediğini
düşünüp böyle dua etmiş olabilir. Doğrusunu Allah bilir.[49]
117/425- Abdullah
b. Haris ez-Zübeydî'den (Radıyallahü anh):[50]
Rasûlullah'in
(SaUaiiahu aleyhi ve seiiem) şu sözünü ilk duyan benim: "Sizden biri
kıbleye dönerek sakın bevl etmesin!"
(Râvi der ki):
"Bunu insanlara ilk nakleden kişi benim."[51]
118/426- Ma'kıl
b. Ebû Ma'kıl el-Esedî el-Ensârî'den (Radıyallahüanh):[52]
Rasûlullah (Sallaliahü
aieyiu ve sellem), büyük ve küçük tuvalet ihtiyacı anında iki kıbleye (yani
Kabe ve Mescid-i Aksâ'ya)[53]
dönmeyi yasakladı.[54]
119/427- (Ebû
Talha'nm azatlısı) Râfîb. İshâk'tan:[55]
Kendisi, Ebû Eyyüb
el-Ensârî'nin (Radıyaiiahu atıh) Mısır'da bulunduğu dönemde şu sözünü duymuştu:
'Vallahi, bu
tuvaletleri ne yapacağımı[56]
bilmiyorum. Rasûlullah (Saiialm hü aleyhi ve sellem) Şöyle buyurmuştu:
"Biriniz
tuvalete, büyük ya da küçük ihtiyacı için gittiğinde Kabe'ye önünü ve arkasını
dönmesin!'"[57]
120/428- Ebû
Eyyûb el-Ensârî'den (Radıyallahü anh):[58]
Rasûlullah (SatlallahU
aleyhi ve seüem) dedi ki:
"Biriniz tuvalete
gittiğinde, Kabe'ye önünü ve arkasını dönmesin! Ancak doğuya ya da batıya
dönsün!"
Ebû Eyyûb el-Ensârî
şöyle devam etti:
'Şam bölgesine
geldiğimizde kıbleye doğru yapılmış tuvaletler bulduk. (Tuvalet sırasında)
başka tarafa yönelmeye çalışıyor, sonra da istiğfar ediyorduk.'[59]
121/429- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh):[60]
Hz. Peygamber
(Saiiatiahu aleyhi ve seitem) şöyle dedi:
"Ben sizin için
bir baba gibiyim, (faydalı şeyleri öğretirim). Biriniz tuvalete gittiğinde,
Kabe'ye önünü ve arkasını dönmesin!"
Rasûluîlah (Saiiaiiahu
aleyhi ve sellem) bize tezek ve kemik ile istincâyı (tuvalette temizlenmeyi),
ayrıca birinin istincâda[61] sağ
elini kullanmasını yasakladı.[62]
122/430- Selman
el-Fârisî'den (Radıyallahü anh):[63]
Müşrikler Rasûlullah
(SaiMiaM aleyhi ve sellem) ile alay ederken onlardan birisi şöyle dedi:
'Arkadaşınızın size
tuvalet (adabına) varıncaya kadar her şeyi öğrettiğini düşünüyorum.' Selman
şöyle cevap verdi:
'Evet, O bize tuvalet
(ihtiyacı) sırasında kıbleye dönmemeyi emretti"
§(Bir rivayette;
'arkamızı da dönmemeyi emretti.Rasûlullah (SaUaüaha aleyhi ve seiiem) bize;
istincâda sağ eli, üçten az taşı, ayrıca tezek ve kemiği de kullanmayı
yasakladı.
NOT: Yeryüzünün
mübarek bölgelerinden Kudüs'teki Mescid-i Aksa Müslümanların ilk kıblesi ve
Mekke'deki Kabe ise sonraki kıbleleridir. Bu nedenle çölde ya da açık arazide
bulunanların tuvalet ihtiyacı sırasında Kabe'ye veya Mescid-i Aksâ'ya
arkalarını ve Önlerini dönmeleri yasaklanmıştır. Zira bu kutsal mekânlara
ibadet için dönülür.
Zaruret halinde ya da
kapalı mekânlarda, bu yönlere dönme ruhsatı verilmiştir. Fakat tuvalet
yapımında kıbleye doğru olmamasına dikkat edilmelidir.[64]
123/431- Câbirb.
Abdullah'tan (RadıyaiiaM anh):[65]
Rasûlullah (Saiiaiiahü
aleyhi ve seiiem) bize bevl ederken avret mahallimiz (açık olarak) kıbleye
dönmemizi yasakladı. Sonra onu, vefat etmeden bir yıl önce kıbleye dönmüş bir
şekilde bevlederken gördüm.[66]
124/432- Abdullah
b. Ömer'den (Radıyaiiahaanhümâ):[67]
Bir gün (kız kardeşim)
Hz. Hafsa'nın (RadıyaiiaM anhâ) odasının damına çıktım ve (tesadüfen)
Rasülullah'ı (Saiiaiiahu aleyhi ve seium) tuvalet ihtiyacı için oturmuş gördüm;
yüzü Şam bölgesine ve sırtı da Kabe'ye dönüktü.
§ İbn Ömer'den ikinci
tarikle gelen rivayet:
Bir gün evimizin
damına çıktım ve (etrafa bakarken tesadüfen) Rasûlullah'ı (Saiiaiiahü aleyhi
ve seiiem) iki kerpiç üzerine tuvalet ihtiyacı için oturmuş gördüm, yüzü de
Mescid-i Aksa tarafına dönüktü.[68]
125/433- Abdullah
b. Ömer'den (Radıyaiiahu anhüma):[69]
Rasûlullah'ı
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) iki kerpiç
üzerine tuvalet ihtiyacı için oturmuş gördüm, yüzü de kıbleye dönüktü.[70]
126/434- Ebû
Katâde'den (Radıyaiumanh):[71]
Rasûlullah'ı
(Saiiaîiahu aleyhi ve seiiem) kıbleye dönük olarak bevlettiğini gördüm.[72]
127/435- Ömer
b. Abdülazîz'den:[73]
Şu kadar süreden beri,
tuvalette kıbleye dönmedim. Bana Irak b. Mâlik, Hz. Âişe'den
(RadıyaitahUatthâ) rivayet etti:
'İnsanların bundan
(tuvalet sırasında kıbleye dönme yasağından) hoşlanmadı klan/zorlandıkları
haberi Hz. Peygamber' e (SattaifaM aleyhi ve seiiem) ulaşınca, kıbleye dönme
izni (ruhsatı) verdi.'
§ Hz. Âişe'den
(Radıyaiiahümhâ) gelen başka rivayette:
RaSÛİUİlah (Sallaliahü
aleyhi ve seliem) dedi İd:
"Böyle yapıyorlar
ha, oturağımın yönünü kıbleye çevirebilirsiniz."[74]
NOT: Bu
konuda bilgi için bk. 122/430 nolu hadisin açıklaması
[1] Sened:
Hasen: Müsned, IV/396,
H.no: 19429; Benzer rivayet için bk. IV/399, H.no: 19460 0 çZ 'J>)\ IV/414,
H.no: 19602; (Her üç senedde de müphem bir râvî bulunması sebebiyle hadis
zayıftır.) Son rivayetin metni ise şöyledir:
Ebu Dâvûd, Taharet, 2,
H.no: 3; Benzer sahih rivayetler için bk, Buhârî, Vudû', 62; Müslim, Taharet,
74; An Mâce, Taharet, 23, H.no: 346; Abdurrahman b. Hasene'den şahidi: Hâkim,
1/294, H.no: 657-658 (Hâkim, isnadının sahih olduğunu söylemiş, Zehebî ise
Buhârî ve Müslim'in şaıtma/râvisine uygun olduğunu söylemiştir); Zayıf olan bu
hadis, sahih rivayetlerle desteklenerek hasen li gayrini seviyesine yükselir.
[2] (Dedi ve şöyle devam etti;).
[3] Benzer rivayetler için bk. Müsned (re., H.no. 102/410,
107/415.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/158.
[4] Sened:
Hasen: Müsned, 1/299,
H.no: 2715; (Hadisin senedinde müphem bir râvî bulunması sebebiyle hadis
zayıftır.) Ayrıca senedinde îbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş
bilgi için bk.22/64.hadis. Heysemî, senedinde müphem bir râvî ile zayıf kabul
ettiği İbn Lehîâ'nın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/204.
Hadisin şâhidleri
olduğu için hadis kuvvet kazanır.
a-Muâz b. Cebel'den
(Radıyallahü anhj şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 14, H.no: 26:
Ebû Davud'un rivayetine
benzer bir nakil de İbn Mâce'den mervîdir. Bk.Ib?ı Mâce, Taharet, 21, H.no:
328;
b-Câbir b. Abdullah'tan
(Radıyallahü anhiimâ) gelen rivayet ise şöyledir:
Müsned, HI/305, H.no:
14211; 1H/38I-382, H.no: 15030; Müslim, İmaret, 178; Ebû Dâvûd, Cihâd, 57,
H.no: 2569; Tirmizî, Edeb, 75, H.no: 2858 (hasen-sahih); İbn Mâce, Taharet,
21, H.no: 329; Lafzı:
Bu rivayetin tercemesi
için bk.l 155/2025.hadis.
[5] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/158-159.
[6] Sened:
Sahih: Mz/merf, 11/372,
H.no: 8839; Müslim, Taharet, 68; £Z>« Dâvûd, Taharet, 14, H.no: 25;
Ibnü'l-Cârûd, H.no: 33; Hâkim, 1/296, H.no: 664 (Hâkim, hadisin Müslim'in
şartına/râvisine göre sahih olduğunu söyler. Zehebî de bunu onaylar); Beyhakî,
1197.
[7] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/159-160.
[8] Sened:
Sahih: Müsned, V/82,
H.no: 20654; Ebû Dâvûd, Taharet, 16, H.no: 29; Nesâî, Taharet, 30, H.no: 34;
İbnü'l-Cârûd, H.no: 34; Hâkim, 1/297, H.no: 666-667 (Hâkim, hadisin Buhârî ve
Müslim'in şartma/râvisine uygun olarak sahih olduğunu söylemiş, Zehebî de bunu
onaylamıştır); Beyhakî, 1/99; Bennâ, İbn Huzeyme ve İbn Seken'in bu hadisi
sahih saydıklarını ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/257.
a-Hadisin bir benzeri
Câbİr b. Abdullah'tan (Radıyaliahü anh) da rivayet edilmiştir:
Müsned, 107388, H.no:
15105; m/312, H.no: 14278; III/374, H.no: 14955; m/301, H.no: 14162; m/386,
H.no: 15083; III/362, H.no: 14834-14835; Buhârî, Bed'ü'1-halk, 16;
İsti'zân, 49; Müslim, Eşribe,
96-98; Ebû Dâvûd, Eşribe, 22, H.no: 3731-3733; Cihâd, 76, H.no2604; Tirmizî,
Edeb, 74, H.no: 2857 (hasen-sahih); Beyhakî, V/256; Bu rivayet 58/8628 ve
114/4843.hadiste zikredilecektir.
b-İbn Abbas'tan
(Radıyaliahü anhiimâ) da rivayet edilmiştir:
Edeb, 161, H.no: 5247.
[9] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/160-161.
[10] Sened:
Sahih: Müsned, V/56,
H.no: 20447; İkinci rivayet: V/56, H.no: 20441; Ebû Dâvûd, Taharet, 15, H.no:
27 (Hocası Alımed b. Hanbel'den naklettiği bir hadistir); Nesâî, Taharet, 32,
H.no: 36; İbn Mâce, Taharet, 12, H.no: 304; Tirmizî, Taharet, 17, H.no: 21
(garib). Tirmizî, bazı âlimlerin bu yasağı mekruh olarak telakki ettiklerini,
bazılarının ise (İbn Şîrîn ve IbnÜ'l-Mübârek gibi âlimlerin) banyo yapılan
yerde su akıntısı gerçekleşiyorsa buna ruhsat verdiklerini beyan etti. Ahmed
Muhammed Şâkir Tirmizfye yaptığı haşiyesinde Eş'as'm sika, hadisin senedinin de
sahih olduğunu söyler.
Ayrıca hamama İdrar
yapmanın yasaklanışını ifâde eden 20/328. ve bir sonraki 101/409.badise bk.
Müsned, IV/İ11, H.no: 16949; IV/110-111, H.no: 16948; Ebû Dâvûd, Taharet, 15,
H.no: 28; 40, H.no: 81; Nesâî,_Taharet, 147, H.no: 238; Zinet, 6, H.no: 5051;
İbnü'l-Cârûd, H.no: 35; Hâkim, 1/273, H.no: 595 (Hâkim, hadisin Buhârî ve
Müslim'in şartı-na/râvisine uygun olarak sahih olduğunu söylemiş, Zehebî de
bunu onaylamıştır).
Ebû Hüreyre'den şahidi
için bk. Hâkim, 1/273, H.no: 595.
[11] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/161.
[12] Sened:
Sahih: Müsned, TV/111,
H.no: 16949; Benzer rivayetler için bk. IV/110-11I, H.no: 16948; V/369, H.no:
23026; Ebû Dâvûd, Taharet, 15, H.no: 28; 40, H.no: 81; Nesâî, Taharet, 147,
H.no: 238; Zinet, 6, H.no: 5051;
Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü mıh) şahidi: Hâkim, 1/273, H.no: 596 (Hâkim bu rivayeti Abdullah
b. MuğaffeFİn hadisine şâhid olarak verir).
Abdullah b.
Muğaffel'den (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk.I00/408.hadis.
Banyoya bevletmenin
yasaklanışı İle ilgili Abdullah b. Muğaffel'in (Radıyallahü anh) rivayetleri
için bk. Müsned, \/56, H.no: 20441; 20447; Ebû Dâvûd, Taharet, 15, H.no: 27
(Hocası Alımed b. Hanbel'den naklettiği bir hadistir); Nesâî, Taharet, 32,
H.no: 36; İbn Mâce, Taharet, 12, H.no: 304; Tinnizî, Taharet, 17, H.no; 21
(garib). Tirmizî, bazı âlimlerin bu yasağı mekruh olarak telakkî ettiklerini,
bazılarının ise (İbn Şîrîn ve İbnü'l-Miibârek gibi âlimlerin) banyo yapılan
yerde su akıntısı gerçekleşiyorsa buna ruhsat verdiklerini beyan etti.
Aynca hamama idrar yapmanın yasaklanışını ifâde eden 20/328 (ki bu
hadisin aynısıdır) ve bir önceki 100/408.hadise bk.
[13] Müsned, IV/111; Ebû Dâvûd, Taharet, 15; Nesâi,
Taharet, 146,Zinet 6.
[14] Mâlik, Şa'r, 7. Hadisin metni şöyledir:
(Atâ' b. Yesâr'dan
mürsel olarak nakledilmiştir. İbn Abdilber, Câbir vd. sahâbilerden (Radıyallahü
anhüm) mevsûl olarak nakledildiğini söyler.) Saç bakımını tavsiye eden Örnek
bir rivayet:
Mâlik, Şa'r, 6.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/161-162.
[15] Sened:
Sahih: Müsned, V/382,
H.no: 23141; (Diğer rivayet): V/402, H.no: 23307; Benzer rivayet için bk.
V/382, H.no: 23134, 23139; V/402, H.no: 23315; V/394, H.no: 23238; Buhâri,
Vudû', 60-62; Mezâlim, 27; Müslim, Taharet, 73-74; Müsâfırûn, 187; Ebû Dâvûd,
Taharet, 12, H.no: 23; Tirmizî, Taharet, 9, H.no: 13; Nesâî, Taharet, 16, 23,
H.no: 18-28; İbn Mâce, Taharet, 13, H.no: 305; Dârimi, Vudû', 9, H.no: 674;
Humeydî, 1/210, H.no: 1442.
Muğîre b. Şu'be'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. IV/246, H.no: 18068 (Bir sonraki
103/411.hadisebt);
Abdurrahman b. Hasene'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Nesâî,
Taharet, 26, H.no: 30; İbn Mâce, Taharet, 26, H.no: 346.
[16] Benzer rivayetler için bk. Müsned Trc, H.no. 96/404,
107/415.
[17] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/163-164.
[18] Sened:
Sahih: Müsned, TV/246,
H.no: 18068; Tinnizî, Taharet, 9, H.no: 13; îbnMâce, Taharet, 13, H.no: 306;
Bennâ, hadisin senedinde hafızaları sebebiyle tenkid edilen Asım b. Behdele ve
Hammâd b. Ebî Süleyman Müslim'in bulunduğunu, dolayısıyla senedinde A'meş ve
Mansûr'un bulunduğu f 02/410.hadisin bu rivayete tercih edildiğini ifade eder.
Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/260.
Hammâd b. Ebî Süleyman
Müslim el-Eş'arî el-Kûfî (v.120/738), Ebû Hanîfe ve Şu'be'nin hocasıdır. Sika,
fakih, müetehid bir imamdır. Ebû İshâk eş-Şeybânî'nin: "Şa'bî'den daha
fakih biridir" dediği bîr zâttır. Zehebî İse Şa'bî'nin hafızasının daha
sağlam olduğunu belirtir. Hk.Kâşif, Trc. no: 1221; Hammâd b. Ebî Süleyman'ın
bir rivayetini Müslim, (Eşrİbe, 35, mutâbî olarak), iki rivayetini Tirmizî
(Taharet, H.no: 13, Fiten, 71, H.no: 2258 (sahih), mutâbî olarak), on birini
Nesâî, dördünü Ebû Dâvûd, ikisini İbn Mâce, 56 rivayetini Ahmed b. Hanbel ve 30
rivayetini de Dârimî nakleder. Tirmizî, aynı Müsned'İn senedinde olduğu gibi
Âsim b. Ebi'n-Necûd Behdele ile birlikte, birbirlerinin destekçisi olarak
naklettikleri bîr hadis için sahih hükmü verir. Bk.Sü?ıen, Fiten, 71, H.no:
2258.
Asım b. Ebi'n-Necûd
Behdele el-Esedî ise sika sayılmıştır. Hafızası hakkında konuşan ise Dârekutnî'dir.
Buhârî ve Müslim'in mutâbî râvilerindendir. Bk.Kâşif, Trc. no: 2496; Abde b.
Ebî Lübâbe'ye mutâbî olarak kullanıldığı hadisler İçin bk.Buhân, Tefsir, 113,
114; Müslim, Sıyâm, 220; Âsim b. Behdele el-Esedî el-Kûfı'nin (v.128/746)
Buhârî dört, Müslim bir, Tirmizî 32, Nesâî 29, Ebû Dâvûd 21, İbn Mâce 29, Ahmed
b. Hanbel 246, Dârimî 23 rivayetini nakleder. Tirmİzî'nin, hadislerini
"hasen-sahih" saydığı rivayetler için bk. Sünen, Cum'a, 63, H.no:
593; Savm, 72, H.no: 793; Buyu', 4, H.no: 1208; Fiten, 24, 52, 71, H.no: 2188,
2230-2231, 2258; Zühd, 50, 57, H.no: 2387, 2398; îmân, 8, H.no: 2616;
Fezâilü'l-Kur'ân, 18, H.no: 2914-2915; Kırâât, 9, H.no: 2944; Tefsîr, 8/1,
17/17, 97/2, H.no: 3079, 3147, 3351; Deavât, 98, H.no: 3535-3536; Menâkıb, 23,
64, H.no: 3744, 3898.
[19] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/164-165.
[20] Sened:
Sahih: Müsned, VI/136,
H.no: 24926; Benzer rivayet için bk. VI/213, H.no: 25663; VI/192, H.no: 25472;
Tirmizî, Taharet, 8, H.no: 12; Nesâî, Taharet, 24, H.no: 29; İbn Mâce, Taharet,
14, H.no: 307; Mikdâm'ın babası Şurayh b. Hânî, muhadram ve tabiînin
büyüklerinden sika biridir. Tirmİzî'nin metni:
Rivayeti hakkındaki
değerlendirmesi: "Bu babda Hz. Ömer, Biireyde ve Abdurrahman b. Hasene'den
(Radıyallahü anhüm) de nakiller vardır. Hz.Âişe'nin hadisi bu konudaki en
hasen-sahih bir rivayettir. Hz. Ömer'in hadisi, Abdülkerim b. Ebu'l-Mehârik -
Nâfî' ve İbn Ömer kanalı İle nakledilir.
jX' lljli oi; d Sİfli
jŞ Ü ^ip L' JUi llîli Jy Ulj '~C.'j <Xs- »İl J-? ^Jl ^î, Jli 'J-^ 'J*
"Hz.ömer
(Radıyallahü anh): Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem) beni ayakta
bevkederken gördü ve şöyle buyurdu: Ey Ömer! (Böyle) bevletme! Bundan sonra bir
daha ayakta bevletmedim" dedi. (Bk./M Mâce, Taharet, 14, H.no: 308)
Tirmizî sözlerine devam ederek şöyle söyler: "Abdülkerim b. Ebu'l-Mehârik,
hadis âlimierince zayıf olduğu halde bu hadisi merfû yaptı. Eyyûb es-Sahtiyânî
kendisini zayıf saymış ve hakkında tenkidlerde bulunmuştur. Ubeydullah - Nâfî'
ve İbn Ömer kanalı ile mevkuf olarak da nakledilir ki bu rivayet Abdülkerim'in
rivayetinden daha sahihtir: "Hz.
Ömer (Radıyallahü anh): "Müslüman olduğum günden beri hiç ayakta
bevletmedim" dedi.
Büreyde'den gelen rivayet ise mahfuz değildir. Hadisteki nehyin anlamı,
te'dîb/ edeblendirme içindir; tahrim/haram kılma değildir. İbn Mes'ûd'un
(Radıyallahü anh): "Senin ayakta bevletmen, (kendine) cefâdır/ zulüm ve
kötülüktür" dediği de rivayet olunur." Bk. Tirmizî, Taharet, 8, H.no:
12.
[21] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/165.
[22] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/165-166.
[23] sened:
Sahih: Müsned, ITI/443,
H.no: 15597; Benzer rivayet için bk. m/443, H.no: 15598; IV/224, H.no: 17894;
IV/237, H.no: 17993 (229/537.hadise bk); Nesâî, Taharet, 16, H.no: 16; İbn
Mâce, Taharet, 22, H.no: 334; Heysemî, ricalinin sika olduklarını belirtir. Bk.
Mecma\ 1/230. Hadisin şâhidleri:
a-Muğîre b. Şu'be
(Radtyalîahü anlı): Ebû Dâvûd, Taharet, 1, H.no: 1; Tirmizî, Taharet, 16, H.no:
20 (Tirmizî, bu konuda Abdurrahman b. Ebî Kurâd, Ebû Katâde, Câbir, Yahya b.
Ubeyd babasından, Ebû Mûsâ, İbn Abbas ve Bilâl b. Hâris'ten (Radıyallahü
arihitm) de rivayetlerin bulunduğunu, hadisin İse "hasen-sahih"
olduğunu belirtir); Nesâî, Taharet, 16, H.no: 17; İbn Mâce, Taharet, 22, H.no:
331:
Dârimi, Vudû', 4, H.no:
666; Dârimî'nin metni ise şöyledir:
Dârimî'nin bir diğer
rivayet (Vudû', 4, H.no: 667) metni ise şöyledir:
b-Enes (Radıyallahü
anlı): İbn Mâce, Taharet, 22, H.no: 332 (Bûsirî, zayıf olduğunu i-fade eder):
c-Ya'lâ b. Mürre
(Radıyallahü anh): İbn Mâce, Taharet, 22, H.no: 333; d-Câbir (Radıyallahü anh):
Ebû Dâvûd, Taharet, 1, H.no: 2; İbn Mâce, Taharet, 22, H.no: 335; Dârimi, Mukaddime,
4, H.no: 17;
e-Bilâl b. Haris
el-Müzenî (Radıyallahü anh): İbn Mâce, Taharet, 22, H.no: 336 (Bûsirî, Kesir b.
Abdullah sebebiyle isnadının zayıf olduğunu İfade etti.):
[24] Burada hadisin ilgili kısmı terceme edildi, kalan
kısmı için bk. Müsned Ter., H.no. 229/537.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/166-167.
[25] sened:
Hasen: Müsned, n/371,
H.no: 8824. Hadisin senedindeki Husayn (b. Abdullah el-Hımyerî el-Hubrânî)
hakkında Zehebî, bir eserinde herhangi bir hüküm vermemiş (Bk.Kâşif, Trc. no:
1136); diğer bir eserinde ise "tanınmıyor" demiştir. BkMîzân, Trc.
no: 2105; İbn Hıbbân sika râviler arasında zikreder. Bk.Sikât, Vl/211; Ebû Sa'd
(Saîd) el-Hayr el-Hubrânî el-Hımyerî el-Hımsî hakkında ise Ebû Hatim
"mechûl" oiduğunu söyler. Bk.el-Cerhu ve't-ta'dîl, 1X7378. Ahmed b.
Hanbel rivayetinde (senedde de görüldüğü gibi) bu zatın Hz. Ömer'in
arkadaşlarından biri oiduğunu belirtir. Dârimî'nin tahkik ve tahricinİ yapan
Abdullah Hâşim Yemânî, bu râvinin isminin Ziyâd, Âmir veya Ömer b. Sa'd
olabileceğini belirtir. El-Hayr olarak bilinen kişinin sahabî olduğunu,
el-Hubrânî olarak bilinenin ise tabiînden olduğunu ve tbn Hıbbân'ın sika
râviler arasında zikrettiğini, dolayısıyla bu iki ayrı şahsiyetin
karıştırılmaması gerektiğini belirtir. (Bk.Dârimi, Vudû', 5, H.no: 668); Bennâ
da Ebû Saîd el-Hayr'm sahâbî; Ebû Sa'd el-Hayr'ın ise tabiînden bir râvî
olduğunu belirtir. Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/262. Ebû Dâvûd, Taharet, 19, H.no: 35;
İbn Mâce, Taharet, 23, H.no: 337-338; Bennâ bu rivayeti dört ayn konuda ele
alır:
a-Hadisin ilk bölümü
"Edeb, mev'ıze, hikmetler ve özlü sözler" kısmının 56/8626. hadisinde
zikredilecektir:
Hadisin bu kısmı
Müsned'de Ebû Hüreyre'den (Radtyaltahü anh) farklı senedlerle rivayet edildiği
gibi Ukbe b. Âmir'den (Radıyallahü anh) de nakledimiştir:
Bk. îbn Mâce, Tıb, 26,
H.no: 3498;
b-îkinci kısım:
128/436. hadiste zikredilecektir.
Müsned, 11/360, H.no:
8710; 11/463, H.no: 9931; 11/387, H.no: 9006; 11/315, H.no: 8150 (Hemmâm,
Sahîfe, H.no: 50); ü/245, H.no: 7340; ü/482, H.no: 10201; 11/236, H.no: 7220;
ü/308, H.no; 8063; ü/278, H.no: 7732; ü/254, H.no: 7445; 11/277, H.no: 7716;
Mâlik, Taharet, 33-34; Buhân, Vudû', 25; Müslim, Taharet, 20-23; Nesâî,
Taharet, 72, H.no: 88; îbn Mâce, Taharet, 44, H.no: 409; Dârimi, Vudû', 32,
H.no: 709;
Câbir b. Abdullah'tan
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müslim, Taharet, 24;
Seleme b. Kays'tan
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Nesât, Taharet, 72, H.no: 89; îbn Mâce,
Taharet, 44, H.no: 406;
c-Üçüncü bölümü ileriki
konularda zikredilecektir. Ayrıca bk. Dârimi, Et'ıme, 42, H.no: 2093
d-Son bölümünü ise
burada zikretti.
[26] Tek sayıdan murad çift olmayandır; 1, 3, 5... gibi.
Sürmede bu konuda bir sınırlama yoktur, ancak istincâda üç ile sınırlıdır.
[27] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/167-168.
[28] Sened:
Sahih: Müsned, IV/196,
H.no: 17689; (İkinci rivayet): IV/196, H.no: 17687 (Hocası Ebû Muâviye kanalı
ile yine Â'meş'den nakleder); Ebû Dâvûd, Taharet, 11, H.no: 22 (Bennâ, hadisi
Taberânî, Beyhakî, Nesâî ve Ebû Davud'a nisbet ettikten sonra "Münzirî
sükût ettiğine göre, hadisin delil olmaya müsait olduğu anlaşılır" der.
Bk.Bülûğu'l-merâm, 1/263); Nesâî, Taharet, 25, H.no: 30; îbn Mâce, Taharet, 26,
H.no: 346. İbn Mâce'nin Câbir'den naklettiği bir rivayetinde ayakta bevletmenin
erkeklere, oturarak bevletmenin ise kadınlara has bir Arap âdeti olduğunu
hatırlatılıyor:
BkJbn Mâce, Taharet,
14, H.no: 309 (Senedindeki Adiy b. Fadl zayıftır).
[29] Benzer rivayetler için bk. Müsned Trc. H.no. 96/404,
102/410.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/168-169.
[30] Sened:
Hasen: Mümed, 111/36,
H.no: 11249; Ebû Dâvûd, Taharet, 7, H.no: 15; îbn Mâce, Taharet, 24, H.no: 342;
İbn Hacer, hadisin illetli olmasına rağmen (Ebû Ali Saîd b. Osman) îbnü's-Seken
(v.353/964) ve (Ebu'l-Hasen Ali b. Muhammed) İbnü'l-Kattân (v.628/1231) tarafından
sahih sayıldığını söyler. Bk.Bülûğu'l-merâm, H.no: 85; San'ânî, İbn Huzeyme'nin
de Sahih'iııde bu hadise yer verdiğini ekleyerek hadisin bütün rivayetlerinde
lyâz b. Hilâl / Hilâl b. Iyâz'ın bulunduğunu söyleyerek Münzirî'nİn: "Bu
râvî hakkında ne bir cerh ne de bir ta'dîl biliyorum, meçhullerden
biridir" dediğini nakleder. Bk.Sübülü's-selâm, 1/159-160.
îkrime b. Ammâr
ei-Hanefî el-Iclî el-Yemâmî, duaları kabul edilen, sika biridir. İkrime b.
Ammâr'm Buhârî bir, Müslim 38, Tirmizî 15, Nesâî altı, Ebû Dâvûd 20, İbn Mâce
12, Ahmed b. Hanbel 58, Dârimî beş rivayetini nakleder. Ancak "Yahya b.
Ebî Kesir'den rivayetleri muzdariptir" denilmiştir. Bk.Zehebî, Kâşif, Trc.
no: 3866; Tirmizî de Sünen'inde bu zât İçin: "Bazen Yahya b. Ebî Kesir'den
rivayetinde hata yapar"der. Bk.Cenâiz, 38, H.no: 1024; Fakat eserinin bir
başka yerinde bu silsile için herhangi bir tenkidde bulunmadan "Iıasen-garib"
hükmü vermiştir. Bk.Sayd, 11, H.no: 1478; Deavât, 31, H.no: 3420; İbn Hacer ise
ek olarak "sadûktur, hata yapar"der. Bk.Takrib, Trc. no: 4672; Müslim
Sahih'İnde İkrime b. Ammâr'm rivayetini birçok yerde zikreder. Bk. Müslim,
îmân, 52; Yahya b. Ebî Kesir'den rivayetine de yer verir. Bk. Müslim, îmân,
215; Taharet, 25; Müsâfırûn, 200; Sıyârn, 182; Eşribe, 26; Ancak bir yerde
İkrime'nin diğer hocası ile birlikte zikreder: Ebû Ammâr Şeddâd b. Abdullah.
Bk.Müslim, Müsâfirûn, 294; Buhârî de bir hadisin hemen akabinde bir nakilde
bulunmak İçin Yahya b. Ebî Kesir'den rivayetine yer verir. Bk.Buhârî, Edeb, 73.
Hilâl b. îyâz (asıl
ismi lyâz b. Hilâl'dir kalb yapılmıştır,) hakkında İbn Hacer "mechûl"
ifadesini kullanırken (Bk.Takrib, Trc. no: 5281); İbn Hıbbân sika râviler arasında
saymıştır. Bk.Sikât, V/265; Zehebî ise herhangi bir hükümde bulunmaz. Bk.
Kâşif, Trc. no: 4361. Tirmizî bir, Ebû Dâvûd ve îbn Mâce iki, Ahmed b. Hanbel
yedi rivayetini nakleder. Tirmizî rivayetinde "hasen" hükmü verir.
Bk.Sünen, Salât, 174, H.no: 396 (Ahmed Muhammed Şâkir ise haşiyesinde
"Hayır bilâkis sahihtir" der.
[31] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/169-170.
[32] Sened:
Sahih: Müsned, IV/435,
H.no: 18935; Benzer rivayet için bk. V/8O-8I, H.no: 20639-20641; Ebû Dâvûd,
Taharet, 8, H.no: 17; Nesâî, Taharet, 34, H.no: 38; İbn Mâce, Taharet, 27, H.no:
350; Dârimi, İsti'zân, 13, H.no: 2644;
Hadisi destekleyen
rivayetler:
a-İbn Ömer'den
(Radıyallahü anhümâ): Müslim, Hayz, 1İ5; Ebû Dâvûd, Taharet, 8, H.no: 16; Taharet,
122, H.no: 330-331; Tirmizî, Taharet, 67, H.no: 90 (Tirmizî, hadisin Muhacir
b. Gunfîiz, Abdullah b. Hanzale, Alkame b. Fağvâ', Câbir ve Berâ'dan
-Radıyallahü anhüm- da nakledildiğini ve "hasen-sahih" olduğunu
belirtir); İsti'zân, 27, H.no: 2720; Nesâî, Taharet, 33, H.no: 37; îbn Mâce,
Taharet, 27, H.no: 353; İbnü'l-Cârûd, H.no: 37-38;
Ayrıca benzer bir
rivayet yine îbn Ömer'den (Radıyaltahü anhümâ) nakledilir. Bk. Ebû Dâvûd,
Taharet, 122, H.no: 330; Hadisin metni için bk.
b-EbûHüreyre'den
(Radıyallahüanhy.lbn Mâce, Taharet, 27, H.no: 351 (isnadı zayıf);
c-Câbir'den
(Radıyallahü anh): îbn Mâce, Taharet, 27, H.no: 352 (isnadı zayıf);
[33] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/170-171.
[34] sened:
Sahih: Müsned, V/80,
H.no: 20639; (Diğer rivayet): V/80, H.no: 20640; (İkinci rivayet): V/80-81,
H.no: 20641; Benzer rivayet için bk.IV/435, H.no: 18935; Ebû DâvÛd, Taharet, 8,
H.no: 17; Nesâî, Taharet, 34, H.no; 38; İbn Mâce, Taharet, 27, H.no: 350;
Dârimi, İsti'zân, 13, H.no: 2644. Bennâ hadisin senedinin ceyyid olduğunu ifade
eder. Bk.Bülûğu'1-emânî, 1/266. Ayrıca bir önceki 109/417. hadisin tahririne
bk.
[35] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/171-172.
[36] sened:
Hasen: Müsned, V/225,
H.no: 21856; Heysemî, müphem bir râvî bulunduğu için senedinin zayıf olduğunu
belirtir. Bk. Mecma', 1/276. Fakat biraz önce zikredilen benzer sahih
rivâyet-ler/şâhidîer bu hadisi kuvvetlendirir. Ayrıca şu hadis de bu rivayeti
destekler:
Ebû Cüheym b. el-Hâris
el-Ensârî'den (Radıyallahü anh): Ebû Dâvûd, Taharet, 122, H.no: 329;
"Allah Rasûlü
(SaUallahü aleyhi ve sellem) Cemel kuyusuna doğru gidiyordu. Kendisiyle birisi
karşılaştı ve selâm verdi. Rasûlullah selâmını almadı, Bir duvarın yanma geidi.
Yüz ve kollarına meshetti. Sonra da verilen selâmı aldı." Ayrıca
Bk.Buhâri; Teyemmüm, 3; Müslim, Hayz, 114; Nesâî, Taharet, 195, H.no: 310;
Abdullah b. Hanzaîe b.
Ebû Âmir er-Râhib el-Ensârî el-Evsî (v.63/682) (Radıyallahü anhümâ), Uhud
Savaşı'na cünüp olarak katılıp şehid düşen ve bu sebeple de meleklerin yıkadığı
(bk.Hâkim, IH/204; Ebû Nuaym, Hılye, 1/357; Beyhakî, Delâil, IH/246) Hanzale b.
Ebû Âmir Amr er-Râhib'İn (Radıyallahü anh) oğludur. Abdullah b. Hanzale, Allah
Rasûlü (SaUallahü aleyhi ve sellem) hayatta iken doğdu. Peygamberimizin
vefatında yedi yaşında idi. Ebû Abdurrahman veya Ebû Bekir künyesi İle
tanınırdı. Annesi Abdullah b. Übey b. SelüTün kızı Cemüe'dir. Hanzale ile
Cemile'nin Uhud Savaşı gecesindeki birlikte!iklerinden Cemile Abdullah'a gebe
kalmıştır. Hanzaİe ise ise gusletmeden bu savaşa katılmış ve şehid düşmüştür.
Abdullah da sekiz oğlu ile birlikte Harre'de şehid oldu. Bk.îbnü'1-Esîr,
Üsdü'l-ğâbe. III/219-220, Trc.no: 2908.
Hanzale'nin
(Radıyallahü anh) babası Ebû Âmir Amr ise câhİliye döneminde râhib olarak
tanınırdı. Abdullah b. Übey b. Selül ile Allah Rasûlü;ne (Sallallahu aleyhi ve
sellem) hased etmişlerdir. Biri münafıkların ele başı idi. Diğeri de
Peygamberimiz tarafından fâsık olarak nitelendirilmiş ve kâfir olarak ölmüştür.
Babası Hanzale için bk. İbnü'1-Esîr, age., 11/85-87, Trc.no: 1281.
[37] Bu açıklama için bk. H.no. 109/417, 110/418.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/172-173.
[38] Sened:
Sahih: Müsned, IV/237,
H.no: 17992; Heysemî, râvilerin sika olduklannı belirtir. Bk. Mecma', 1/276;
Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/267.
Bu konuyu destekleyen hadisler:
a-Hz.Âİşe'nin
(Radıyallahü anhâ) rivayeti: Müslim, Hayz, 117; Tirmizî, Deavât, 9, H.no: 3384;
Ebû Dâvûd, Taharet, 9, H.no: 18; İbn Mâce, Taharet, 11, H.no: 302; b-Hz.Ali'nin
(Radıyallahü anh) rivayeti: Müsned, 1/84, H.no: 639; 1/124, H.no: 1011; 1/107,
H.no: 840 (435/743.hadise bk); 1/90, H.no: 686 (Haris b. A'ver sebebiyle
zayıftır); 1/83, H.no: 627; I/İ34, H.no: 1123 (436/744.hadise bk); Fİ 10, H.no:
872 (437/745.hadise bk); Ebû Dâvûd, Taharet, 90, H.no: 229; Tirmizî, Taharet,
111, H.no: 146 (hasen-sahih); Nesâî, Taharet, 171, H.no: 265; İbn Mâce,
Taharet, 105, H.no: 594; Ebû Davud'un metni:
c-Buhârî'nin bab
başlıkları:
Bk. Buhârî, Hayz, 7;
Bk. Buhârî, Ezan, 19;
Mâ//fc Taharet, 13;
Abdürrezzâk, 1/84, H.no: 278; B«/*ârf, Vudû', 58; Müslim, Taharet, 48; EfeÖ
DâvMrf, Taharet, 37, H.no: 74; Tirmizi, Taharet, 69, H.no: 92; Wfijâf, Taharet,
53, H.no: 67; Miyâh, 7.
[39] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/173-174.
[40] îbn Rüşd, Bidâyetü'l-müctehid, 30-31; İbn Kudâme,
Muğnî, 1/137-139.
[41] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/174-175.
[42] Sened:
Sahih: Müsned, m/99,
H.no: Iİ886; Benzer rivayet için bk. m/101, H.no: 11922 Buhâri, Vudû', 9;
Deavât, 14; Müslim, Hayz, 122-123; Ebû Dâvûd, Taharet, 3, H.no: 4; Tirmizî,
Taharet, 4, H.no: 5-6 (Tirmizî, hadisin Hz. Ali, Zeyd b. Erkam, Câbir ve İbn
Mes'ûd'dan (Radıyallûhü anhüm) da nakledildiğini ve "hasen-sahih"
olduğunu belirtir); Nesâî, Taharet, 18, H.no: 19; İbn Mâce, Taharet, 9, H.no:
298; Dârimi, Vudû', 10, H.no: 675;
Zeyd b. Erkam'dan
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 3, H.no: 6; İbn Mâce,
Taharet, 9, H.no: 296;
Ebû Ümâme'den
{Radıyallahü anh) zayıf da olsa bir rivayet bulunmaktadır. Bk. İbn Mâce,
Taharet, 9, H.no: 299;
Bennâ, bu hadisin Said
b. Mansur'un Süneninde de nakledildiğini ve başında "Bismillah" ziyâdesinin
bulunduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 1/268. Bu hususu pekiştiren rivayet Hz.
Ali ve Enes'ten (Radıyallahü anhümâ) nakledilen şu hadistir:
"Cinlerin gözleri
ile İnsanoğlunun avreti arasındaki perde onlardan birinin helaya girdiği zaman
"Bismillah" demesidir." Tirmizî. bu hadisin garib olduğunu,
isnadının ise pek kuvvetli olmadığını belirtir. Bk. Tirmizî, Cum'a, 73, H.no:
606; İbn Mâce, Taharet, 9, H.no: 297; Ahmed Muhammed Şâkir Sünen'e yaptığı
haşiyede Tirmizî'nin bu değerlendirmesine katılmayıp şöyle der: "Bu hadis
sahih olmasa bile en azından hasendir. Çünkü râvilerinin hepsi sikadır. Suyûtî
de bu hadisi zikreder ve Ahmed b. Hanbel, Tirmizî ve İbn Mâce'ye isnâd ederek
hasen olduğuna işaret eder. Münâvî ise İsnadının sahih olduğunu ifâde eder. Bk.
Suyûtî, el-Câmiu's-sağîr, H.no: 4662; Münâvî, Feyzu'l-Kadîr, İV/127.
Hadîsin Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi vardır. Suyûtî Enes'ten
rivayet edilen hadisi de zikreder ve
aberânî'nin el-Mu'cemü'l-evsat isimli eserine nisbet ederek bunun da
hasen olduğuna işaret eder. Münâvî de Heysemrnin Teberânî tarafından İki
isnadla naklettiğini, isnadlanndan birinde Saîd b. Seleme'nin bulunduğunu, bu
râvîyi Buhari'nin zayıf, İbn Hibbân'm sika saydığını diğer râvilerinin ise sika
kabul edildiklerini söylediğini nakleder. Bk. Suyûtî, el-Câmiu's-sağîr, H.no:
4663; Münâvî, Feyzu'l-Kadîr, IV/128.
[43] Azîmâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 1/12; Mübârekfûrî,
Tuhfetü'l-ahvezî, 1/37.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/175-176.
[44] Sened:
Sahih: Müsned, III/282, H.no: 13934; Benzer rivayet için bk. m/101,
H.no: 11922; m/99, H.no: 11886; Geniş bir tahriç için bir önceki
113/421.hadİsin tahricine bk.
[45] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/176.
[46] Sened:
Sahih: Müsned, IV/369,
H.no: 19182; Benzer rivayet için bk. IV/373, H.no: 19227-19228; Ebû Dâvûd,
Taharet, 3, H.no: 6; İbn Mâce, Taharet,
9, H.no: 296; Enes b. Mâlik'ten(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Tirmizî, Taharet,
4, H.no: 5 (Tirmizî, hadisin Hz. Alî, Zeyd b. Erkam, Câbir ve îbn Mes'ûd'dan
(Radıyallahü.anhüm) da nakledildiğini Enes'in hadisinin bu bâbda en sağlam ve
kuvvetli bir rivayet olduğunu. Zeyd b. Erkam'm hadisinin ise senedinde
ızdırâbın bulunduğunu belirtir. Tirmizî, bu durumu hocası Buhârİ'ye sorduğunda
şu cevâbı alır: "Muhtemeldir ki Katâde bu hadisi Zeyd b. Erkam'dan, hem
Nadr b. Enes kanalıyla, hem de Kasım b. Avf eş-Şeybânî kanalıyla nakleder.
Gerçekten de gerek Müsned'de ve gerekse tbn Mâce'nin senedinde her ikisinden
aldığı görülmektedir. Dolayısıyla izdırab da ortadan kalkmış olur.
[47] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/176-177.
[48] Sened:
Sahih: Müsned, VI/155,
H.no: 25098; Buhârî, el-Edebü'l-müfred, s.240-241, H.no: 694; Dârimî, Vudû',
17, H.no: 686; Ebû Dâvûd, Taharet, 17, H.no: 30; Tirmizî, Taharet, 5, H.no: 7
(hasen-garib); İbn Mâce, Taharet, 10, H.no: 300; İbnü'l-Cârûd, H.no: 42;
Îbnü's-Sünnî, Amelü'l-yevm ve'l-leyle, s.23; Hâkim, 1/261-262, H.no: 562-563
(Hâkim ve Zehebî hadisin "sahih" olduğunu belirtirler); Beyhakî,
11/207. Suyûtî hadisi, Ahmed b. Hanbe!, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce,
îbn Hıbbân ve Hâkim'e nİsbet ettikten sonra sıhhati hakkında herhangi bir
işarette bulunmamıştır. Bk.el-Câmiu 's-sağîr, H.no: 6648; Münâvî, ise İbn
Huzeyme, İbnü'l-Cârûd, îbn Hıbbân, Hâkim ve Nevevî tarafından sahih
sayıldığını, Beyhakî'nin ise rivayetinde j>w&Â iLJj'O lJJj)
"Rabbena ve ileyke 1-masîr" ziyâdesinin bulunduğunu, fakat bu
ziyâdenin aslının olmadığını belirtir. Bk. Feyzu'l-Kadîr, V/155 Bazı
rivayetlerde ise şu duaya rastlanır:
"el-Hamdü
lillâhi'l-lezt ezhebe anni'l-ezâ ve âfânV Duanın tercemesi: "Benden ezayı
gideren ve bana afiyet bahşeden Allah'a hamdolsun," Bk.İbn Mâce, Taharet,
10, H.no: 301 (Bu rivayet ise senedindeki İsmail b. Müslim sebebiyle zayıftır);
Suyûtî, Nesâî tarafından Ebû Zer'den nakledilen hadis için sahih işareti
koymuştur. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no: 6649; Münâvî hadisi zayıf olarak
değerlendirir. Bk. Feyzu'l-Kadîr, V/156.
[49] Bu konudaki farklı dualar için bk. Nevevî, Ezkâr,
67-69.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/177-178.
[50] sened:
Sahih: Müsned, İV/190,
H.no: 17630; Benzer rivayet için bk. IV/191,'H.no: 17645, 17638-17639; IV/190,
H.no: 17633 Rasûlullah (Sallaliahü aleyhi ve sellem) bizden birinin kıbleye
yönelerek bevleîmesini bize yasakladı" ziyadesiyle; IV/190, H.no: 17631
"Birinin kıbleye
yönelerek bevletmesİni yasakladığını Hz.Peygamber'den duyan ilk müslüman benim.
Hemen çıkıp İnsanlara (bu yasağı) haber verdim" ziyadesiyle nakledilir.
İbn Mâce, Taharet, 17, H.no: 317.
Ebû Saîd
«I-Hudri"den (Radıyallahü anh) şahidi:
Bk. Müsned, Tîl/12, 15.
H.no; 11030, 11059; İbn Mâce, Taharet, 17, H.no: 320-321 (Her iki senedinde İbn
Lehîa bulunmaktadır). Hadis iki yasağa işaret ediyor: Biri, ayakta içme;
diğeri, kıbleye karşı bevletme. Müslim de hadisin ayakta içmenin yasaklanışı
ile ilgili kısmını nakletmiştir:
Bk. Müslim, Eşribe,
114.
Bu şâhid Eşribe
bölümünde 22-23/6600-6601.hadislerde zikredilecektir. Abdullah b. el-Hâris b.
Cez' ez-Zübeydî (Radıyallahü anh) Mekke'nin fethinden önce müslüman oldu. Mısır
fethinde bulundu. 85/704'te Mısır'da en son vefat eden sahâbîdir.
[51] Bu kısım râvinin sözüdür. Bk. İbn Mâce, Taharet, 17,
H.no: 317.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/178-179.
[52] Sened:
Hasen: Müsned, IV/210,
H.no: 17765; Benzer rivayet için bk. IV/210, H.no: 17765; VI/406, H.no: 27167;
Sa'lebe oğullannın (Sa'lebİyyûn) azadlığı Ebû Zeyd'in meçhul olması sebebiyle
hadis zayıftır. Zehebî, râvi hakkında herhangi bir hüküm vermezken, İbn Hacer
"meçhul" demekle yetinir. Bk.Kâşif, Trc. no: 6632; Taknb, Trc. no:
8109; Fakat hadis, şâhidleri ile kuvvet bulur. Ebû Dâvûd, Taharet, 11, H.no:
10; ibn Mâce, Taharet, 17, H.no: 319. Müsned'de geçtiği halde Bennâ'nın burada
yer vermediği benzer bir rivayet de şudur:
Bk. Müsned, V/430,
H.no: 23536. Fakat bu rivayette müphem râviler bulunmaktadır. Tabiinden
Nâfî'nin hocası ve onun da babası sahâbîden biri ise senede zarar vermez. Bu
rivayet Ebû Eyyûb el-Ensârî'den nakledilmiş olabilir. Müsned'dekİ senedlerden
biri Eyyûb b. Hâlid b. Ebû Eyyûb el-Ensârî, babası Hâlid b. Ebû Eyyûb
el-Ensârî'den o da babası Ebû Eyyûb el-Ensârî'den (Radıyallahü anh) nakleder.
Ebû Eyyûb el-Ensâri'nin oğlu ve torunu sikadır. Fakat burada metnini verdiğimiz
Eyyûb, Eyyûb b. Ebû Temîme'dir.
Ebû Eyyûb el-Ensârî'den
benzer rivayet:
Bk. Müsned, V/415, H.no: 23411.
[53] Bennâ, age., 1/270,271.
[54] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/179.
[55] Sened:
Sahih: Müsned, V/4I4,
H.no: 23406; Benzer rivayet için bk. V/415, H.no: 23411: Mâlik, Kıble, 1; Buharı, Vudû', 11; Müslim,
Taharet, 59; Dârimi, Vudû', 6, H.no: 671; Nesâî, Taharet, 18-19; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/141.
[56] Yani, nasıl düzelteceğimi.
[57] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/179-180.
[58] Sened:
Sahih: Müsned, V/416,
H.no: 23416; Benzer rivayet için bk. V/421, H.no: 23467, 23469; V/417, H.no:
23427; V/419, H.no: 23449 ( &^£j ıîj '^/J. &â ı#£j ü ) "tenasül
uzuvlarınızı kıbleye döndürmeyin" lafzı ile; Mâlik, Kıble, \;Buhân, Vudû',
11; Müslim, Taharet, 59; Ebû Dâvûd, Taharet, 11, H.no: 9; Tirmizî, Taharet, 6,
H.no: 8; Dârimi, Vudû', 6, H.no: 671; Nesâî, Taharet, 18-20; îbn Mâce, Taharet,
17, H.no: 318; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/141. Bu hususta Ebû Saîd
el-Hudrî, Ebû Hüreyre, ve Sehl b. Huneyf ve Selman'dan da (Radıyaiiahu anhüm)
şâhid hadisler nakledilir. Bk. Ebû Dâvûd, Taharet, 11, H.no: 7-8; îbn Mâce,
Taharet, 17, H.no: 320-321; Dârimi, Vudû', 6, H.no: 670; Tirmizî bunlara ek
olarak Ebû Ümâme'yi de (Radıyallahü anh) zikreder. Ve bu konudaki en sahih
rivayetin Ebû Eyyûb (Hâlid b. Zeyd) el-Ensârî'nin hadisi olduğunu belirtir. Bk.
Tirmizî, Taharet, 6, H.no: 8.
[59] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/180.
[60] Sened:
Sahih: Müsned, 11/247,
H.no: 7362. Benzer rivayet için bk. 11/250, H.no: 7403. Mâlik, Kıble, 1-2;
Buhârî, Vudû', 11; Salât, 26, 29; Müslim, Taharet, 59-60; Ebû Dâvûd, Taharet,
4, H.no: 8; Sefer, 15, H.no: 1241; Tirmizî, Taharet, 6, H.no: 8; Nesâî,
Taharet, 35; İbn Mâce, Taharet, 16, H.no: 313; Dûrimî, Vudû', 14, H.no: 680.
Ayrıca 135/443.hadise bk.
[61] Istitâbe, istİncâ manasındadır. Bk. Râzî,
Muhtâru's-Sıhâh, 402.
[62] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/180-181.
[63] sened:
Sahih: Müsned, Y/431,
H.no: 23593; Diğer rivayet için bk. V/438, H.no: 23603; Benzer rivayet için
bk. V/437, H.no: 23595 (bu rivayette sahâbî müphem); V/437-43S, H.no:
23598-23599; V/439, H.no: 23609; Müslim, Taharet, 57; Ebû Dâvûd, Taharet, 4,
H.no: 7; Tirmizî, Taharet, 12, H.no: 16 (hasen-sahih); Nesâî, Taharet, 36,
H.no: 41, 49; İbn Mâce, Taharet, 16, H.no: 316; İbn Huzeyme, 1/41, H.no: 74;
Müsned'de geçtiği halde Bennâ'nm burada yer vermediği Sehl
b. Huneyften (Radıyallahü anh)
nakledilen benzer bir rivayet de şudur:
Müsned, m/101, H.no:
11922. Ayrıca 131/439.hadise bk.
[64] San'ânî, Sübütü's-selâm, 1/135-137.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/181-182.
[65] sened:
Sahih: Mü'sned,
III/360, H.no: 14808; Ebû Dâvûd, Taharet, 11, H.no: 10; Tirmizî, Taharet, 7,
H.no: 9 (hasen-garib. Tirmizî, hocası Buhârî'nin bu hadisi sahih saydığını
nakleder); İbn Mâce, Taharet, 18, H.no: 325; Dârekutnî, 1/58-59; Hâkim, 1/257,
H.no: 552 (Hâkim, hadisin Müslim'in şartına göre sahih olduğunu söyler. Zehebî
de bunu onaylamıştır); Beyhakî, 1/92. Bennâ, hadisin Bezzâr, îbn Hıbbân ve İbn
Huzeyme tarafından nakledildiğini, İbn Huzeyme'nİn hadisi sahih saydığını
söyler. Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/274.
[66] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/182.
[67] sened:
Sahih: Müsned, 11/12,
H.no: 4606; (ikinci rivayet): 11/41, H.no: 4991; Benzer rivayet için bk. 11/13,
H.no: 4617; Buharı, Vudû', 12, 14, Humus, 4; Müslim, Taharet, 61-62; Ebû Dâvûd,
Taharet, 5; Tirmizî, Taharet, 7, H.no: 11 (hasen-sahih); Nesâî, Taharet, 21;
îbn Mâce, Taharet. 18, H.no: 322-323; Dârimi, Vudû', 8, H.no: 673.
[68] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/182-183.
[69] Sened:
Hasen: Müsned, 11/99,
H.no: 5747. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/75, H.no: 5838; Tarsûsî, Müsnedü
Abdillah b. Ömer, 39, H.no: 64;
Hadis, Yemâme kadısı
Ebû Yahya Eyyûb b. Utbe el-Yemâmî sebebiyle zayıftır. Zehebî bu râvî hakkında
şu bilgileri verir: Buhârî: "Kendisinden hadis alanlar Ieyyin olarak
telakki ederler"; Ebû Hatim: "Yahya b. Ebî Kesîr'den yazdığı hadisler
sahihtir. Fakat o hafızasından hadis nakleder ve hata yapardı" dediler.
Bk.Kâşif, Trc. no: 521; İbn Hacer ise zayıf olduğunu ifâde eder. Bk. Takrîb,
Trc. no: 619. Eyyûb b. Utbe el-Yemâmî'nin (v.160/777) rivayetlerinden birini
Tirmizî ve İbn Mâce, on yedisini de Ahmed b. Hanbel nakleder. Bennâ, Fellas'ın
"Önceleri sadûk idi, ancak daha sonra hafızası kötüleşti"; İbn
Adiy'in "zayıf olmakla birlikte hadisleri yazılır" dediklerini
nakleder. Yik.Bülûğu'1-emânî, 1/274-275. Tirmizî rivayetine işaret ettikten
sonra hakkında bazı ilim adamlarının tenkidde bulunduklarını ifade eder. Bk.
Sünen, Taharet, 62, H.no: 85; Bûsirî ise İbn Mâce'nin rivayetini
değerlendirirken bu râvinin zayıf olduğunu söyler. Bk. Sünen, Ticârât, 23,
H.no: 2195: Ahmed b. Hanbel, îbn Ebî Kesîr'den rivayetlerinin muzdarip
olduğunu, bunun dışındaki rivayetlerinde âlimlerin sika saydıklarını belirtir.
Müsned'deki bir rivayetinde ise bu râvi hakkındaki değerlendirmeleri şöyledir:
"Rivayetlerin hepsi
sahihtir. Bana göre en iyi
rivayet de Eyyûb'un naklidir."
BkMüsned, IV/143.
Hadisin mütâbii vardır:
TZk.Dârekutnî, 1/60
(îsâ b. Ebû îsâ el-Hannât zayıftır);
Müsned'de îbn Ömer'den
(Radıyallaha anhümâ) nakledilen benzer bir hadis de şöyledir:
Müsned, n/99, H.no:
5741; 11/97, H.no: 5715.
Şu rivayetlere göre
yöneldiği kıblenin Beytü'l-Makdis olduğu anlaşılmaktadır:
MöMerf, ü/41, H.no:
4991 (birinci rivayet); Mâlik, Kıble, 2; Şafiî, Müsned, 183; rz, Vudû'. 12
(ikinci rivayet), 14; Müslim, Taharet, 61; Ebû Dâvûd, Taharet, 5, H.no: 12;
Nesâî, Taharet, 22, H.no: 23; İbn Mâce, Taharet, 18, H.no: 322; Dârimî, Vudû',
8, H.no: 673; Dârekutnî, 1/61; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, IV/233.
Peygamber efendimizin
bulunduğu evin ise Hafsa annemize ait olduğunu gösteren rivayet için bk.
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, Xll/349, H.no: 13312.
[70] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/183-184.
[71] Sened:
Hasen: Müsned, V/300, H.no: 22459. Tirmizî, Taharet, 7, H.no: 10
(Tirmizî Câbir'den (Radıyallahii anh) naklettiği bir önceki 9.hadisinde bu
hususta Ebû Katâde, Âişe ve Ammar b. Yâsir'den (Radıyallahü anhüm) nakillerin
bulunduğunu, Câbir'in (Radıyallahü anh) hadisinin hasen-garib ve Ebû Katâde
(Radıyallahü anh) hadisinden daha kuvvetli olduğunu ifade eder); Hadisin
senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.
22/64. hadi s. Ayrıca Ebu'z-Zübeyr Muhammed b. Müslim sika-müdellistir. An'ane
yaptığı için hadisi zayıftır. Ancak hadis şâhid ve mütâbileriyle kuvvetlenir.
[72] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/184.
[73] Sened:
Hasen: Müsned, VI/183,
H.no: 25376 (Bennâ burada senedi müphem olan rivayeti tercih etmiştir. Hangi
sebeple tercih ettiğini de tesbit etmiş değiliz. Halbuki muttasıl senedle nakledilen
rivayetler de bulunmaktadır. Bu senedde ismi zikredilen Hâlid, Hâlid
el-Hazzâ'dır. Müphem râvinin ismi de Hâiid b. Ebi's-Salt'dır. Diğer
rivayetlerin senedlerinde bu durum açıkça görülmektedir); (İkinci rivayet):
VI/137, H.no: 24944
(Senedi: Benzer
rivayetler:
Müsned, VT/239, H.no:
25905;
Müsned, VI/227, H.no:
25775 (Buradaki sened munkatıdır. Çünkü Ömer b. Abdülaziz Hz.Âişe'den
(Radıyallahü anhâ) hadis almamıştır. Diğer senedlerde görüldüğü gibi aralarında
Irak b. Mâlik vardır);
Müsned, VI/219, H.no:
25713; /ön Mâce, Taharet, 18, H.no: 324 (Ricali sikadır); Beyhakî, 1/207.
San'ânî, hadisin
isnadının hasen olduğunu söyler ve Zehebî'nin Mîzân'mdan (bk.II/414, Trc. no:
2435) Hâlid b. Ebî's-Salt'm biyografisinde "bu hadis münkerdir"
denildiğini nakleder. Ek.Siibülü's-selâm, 1/162. Hâlid b. Ebî's-Salt'm
rivayetlerinden birini İbn Mâce, beşini Ahmed b. Hanbel nakleder. Bu rivayetlerin
hepsi de aynı. hadistir. Zehebî sika olduğunu söyler. Bk.Kâşif, Ter.no: 1329
(Burhânüddîn Ebu'l-VefâT Kaşifin Hâşiye'sinde, Zehebî'nin Mîzân'mda şu
sözlerini nakleder: "Ben zayıflığını ortaya koyan birini bilmiyorum.
Ayrıca Buhâri'nin et-Târîhu'l-kebîr'inde "fîhi nazar/tartışılır" der,
ancak Dwa/û'sında böyle bir ibare yok. Abdülhak Vustâ'da "zayıf hükmü
verir) ve der ki
"Buhârî'nin sözünü
ne et-Târihu'l-kebîr'inde ne Sağir'de ne de bu iki esere yazılan Tehzîb-de
bulamadım. Ne Ufcaylî'nin ûwq/a'sında ne de İbn Adiy'in Kâmil'İnde biyografisi
bile yok. Ki her iki eser de Buhârî'nin cerh ve ta'dildeki sözlerini
naklederler. Abdülhak'm onu zayıf zayması Zahirî İbn Hazm'a uymaktan başka bir
şey değildir {Bk.Muhallâ, 1/196). Bu konuda îbn Hacer'in Tehzîbü't-Tehzîb'ine
(bk.IÜ/84, Trc. no: 183;) ve Bâğandfnin "Müsnedü Ömer b. Abdilaziz"
isimli eserine ta'likime bakabilirsiniz. Ömer b. Abdülaziz'in görevli olarak
atadığı kimseler sikadırlar. Bu da Vâsit'a atadığı biridir (bk.Eslem el-Vâsıtî
- v.292/905-, Târihu Vâsıt, s.128)." Bk.Hâşiyeîü'l-Kâşif, Trc. no: 1329.
Buhârî, Irak'tan rivayetlerinin miirsel, şu rivayetin ise daha sahih olduğunu
söyler:
Bk.et-Târîhu'1-kebîr,
IH/155, Trc. no: 535; Mizzî, Tehzîbü'l-Kemâl, VIII/92, Trc. no:21; İbn Hacer,
Tehzîb, m/84, Trc. no: 183; İbn Hıbbân'ın S/jfrâf'mda da yer aldığı belirtilmektedir.
Bk.Mizzî, Tehzîbü'l-Kemâl, VUI/92, Trc. no: 21; Zehebî, Mîzân, ü/414, Trc. no:
2435; İbn Hacer, Tehzîb, IH/84, Trc. no: 183; İbn Hacer Irak b. Mâlik
el-Ğifârî'nin biyografisinden İbn Ebî Hâtim'in MerâsiV'mdtr) Ahmed b. Hanbel'in
şunları söylediğini nakleder: "Irak, Hz.Aişe'den duymadı, rivayeti
mür-seldir. O Urve'den, Urve de Âişe'den duydu. (Eserinin bir başka yerinde)
Kıbleye yönelme ruhsatı ile ilgili rivayette rivayet edilenlerin en iyisi,
miirsel de olsa Irak'ın hadisidir. Çünkü senedi hasendir" İbn Hacer,
Tehzîb, VH/156, Trc. no: 340
Bennâ, Nevevî'nin
Mecnıû'da hasen hükmünü verdiğini nakleder. Bk.Bülûğu'l-emânî, V276.
[74] Bk. San'ânî, Sübülü's-selâm, î/162.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/184-186.