TAHARET KİTABI. 37.............................................................................. 01

01.Bab—Abdest Ve Namazın Farz Kılınması 37............................................................. 15

02.Bab—Temizlik Hakkında Gelenler 41.......................................................................... 16

03.Bab—"Namaza Kalkacağınız Zaman Yüzlerinizi Yıkayınız" Ayet-İ Kerimesi 42............ 17

04.Bab—Abdest Bozmaya Gitme Hakkında. 43................................................................ 18

05.Bab—Abdest Bozma Esnasında Gizlenme. 43.............................................................. 19

06.Bab—Büyük Veya Küçük Abdest Bozmada Kıbleye •   Dönmekten Men' 44................ 20

07.Bab—Amr B. Avn Anlatıyor 45.................................................................................. 21

08.Bab—Kıbleye Dönme Hakkında Müsâade. 45.............................................................. 22

09.Bab—Ayakta İşemek Hakkında. 45.............................................................................. 23

10.Bab—Kişi Helaya Gireceği Zaman Ne Der?. 45............................................................. 24

11.Bab—Abdest Bozma Sonrası Temizlenme "İstitâbe=İstincâ". 46.................................. 25

12.Bab—Kemik Veya Hayvan Tersi İle Îstincâ Etme Yasağı 46......................................... 26

13.Bab—Sağ El İle İstîncâ Etme Yasağı 46...................................................................... 27

14.Bâb—Taşlarla İstincâ' Yapmak. 46.............................................................................. 28

15.Bâb—Su Île İstincâ Yapmak. 47.................................................................................. 29

16.Bab—İstincâ'dan Sonra Elini Toprağa Süren Kimseler Hakkında. 47............................. 30

17.Bab—(Kişi) Heladan Çıkdığı Zaman Ne Der?. 48......................................................... 31

18.Bâb—Misvak Kullanmak Hakkında. 48........................................................................ 32

19.Bab—Misvak Kullanmak Ağzın Temiz Olmasına Sebeptir 48....................................... 33

20.Bâb—Teheccüd Namazı Kılınacağı Zaman Misvak Kullanılması. 49............................ 34

21.Bab—Namaz Temizliksiz Kabul Olunmaz. 49............................................................... 35

22.Bab—Namazın Anahtarı Temizliktir 49....................................................................... 36

23.Bab—Abdestte Ne Kadar Su Yeter 49........................................................................ 37

24.Bâb—İbrikten Abdest Alma. 50................................................................................... 38

25.Bâb—Abdest Almada Besmele Çekmek. 50................................................................. 39

26.Bâb—Ellerini Yıkamadan Önce   Onları Su Kabına Sokan Kimse Hakkındk. 50............ 40

27.Bâb—Üç Defa Yıkayarak Abdest Alma. 50.................................................................. 41

28.Bab—İkişer Defa (Yıkayarak) Abdest Alma. 51............................................................ 42

29.Bâb—Birer Defa (Yıkayarak) Abdest Alma. 51............................................................. 43

30.Bab—Abdestin Tam Alınması Hakkında Gelen Hadisler 52......................................... 44

31.Bâb—Ağza Su Vermek (Mazmaza) Hakkında. 52......................................................... 45

32.Bâb—Burna Su Çekmek Ve Taşla Temizlenmek Hakkında. 53...................................... 46

33.Bab—Sakalı Hilâllemek Hakkında. 53.......................................................................... 47

34.Bab—Parmakları Hilâllemek Hakkında. 53................................................................... 48

35.Bab—Şu Ökçelerin Ateşten Vay Hâline! 54................................................................. 49

36.Bab—Başı Ve Kulakları Meshetmek Hakkında. 54....................................................... 50

37.Bâb—Rasûlullah -Sallallahu Aleyhi Ve Sellem- Başı İçin Yeni Su Alırdı 54................... 51

38.Bab—Sarığın Üzerine Meshetmek. 55.......................................................................... 52

39.Bab—Abdestten Önce Avret Yerine Su Serpmek Hakkında. 55.................................... 53

40.Bab—Abdestden Sonra Mendil (Kullanmak) 55........................................................... 54

41.Bab—Mestler Üzerine Meshetmek Hakkında. 55.......................................................... 55

42.Bab—Meshde Müddet Koyma. 56............................................................................... 56

43.Bab—Papuclar Üzerine Meshetmek. 56........................................................................ 57

44.Bab—Abdestten Sonra Söylenilecek Söz. 56................................................................ 58

45.Bab—Abdestin Üstünlüğü. 57...................................................................................... 59

46.Bab—Her Namaz İçin Abdest Alma. 58....................................................................... 60

47.Bab—Abdest Sadece Hades'ten^320) Dolayı Gerekir 58.............................................. 61

48.Bab—Uykudan Dolayı Abdest Almak. 58.................................................................... 62

49.Bab—Mezi Hakkında. 59............................................................................................ 63

50.Bab—Erkeklik Organına Dokunmaktan Dolayı Abdest Almak. 59................................. 64

51.Bab—Ateşin Değdiği Şeylerden Dolayı Abdest Almak. 60............................................ 65

52.Bab—(Bundan Dolayı) Abdest Almayı Terketmede İzin. 60.......................................... 66

53.Bab—Deniz Suyundan Abdest Alma. 60...................................................................... 67

54.Bab—Dukgun Sudak Abdest Alma. 61........................................................................ 68

55.Bâb—Pîslenltöeyen Suyun Miktarı 61......................................................................... 69

56.Bab—Kullanılmış Su İle Abdest Alma. 62.................................................................... 70

57.Bab—Kadının Abdest Suyunun Artığı İle Abdest Alma. 62.......................................... 71

58.Bab—Kedi Kabdan Bir Şey Yiyip İçtiği Zaman. 62....................................................... 72

59.Bab—Köpeğin Kabdan Yiyip İçmesi 63...................................................................... 73

60.Bab—Tereyağına Fare Düşebilir?. 63........................................................................... 74

61.Bab—Sidikten Korunmak. 63...................................................................................... 75

62.Bab—Camide Îşemek. 63............................................................................................ 76

63.Bab—Yemek Yememiş Olan Çocuğun Sidiği 64.......................................................... 77

65.Bâb—Teyemmüm.. 64................................................................................................. 78

66.Bâb—Teyemmüm (Toprağa) Bir Defa Vurularak (Yapılır) 65....................................... 79

67.Bab—Cünüblükten Dolayı Gusül Yapmak Hakkında. 66............................................... 80

68.Bab—Erkek Ve Kadın Bir Kabdan Gusül Yapabilirler 66............................................. 81

69.Bab—Cünüblükten Bir Kıl Yerini (Kuru) Bırakan Kimse. 67.......................................... 82

70.Bâb—Kendisine Cünüblük İsabet Eden Yaralı 67........................................................ 83

71.Bab—Hanımlarını Tek Gusülle Dolasan Kimse. 67....................................................... 84

72.Bab—Kendisiyle Gizlenilmesi Müstehab Olan Şeyler 68............................................... 85

73.Bab—Cünüb Uyumak İstediği Zaman. 68..................................................................... 86

74.Bab—Su Sudan Dolayı (Gerekir) 68........................................................................... 87

75.Bab—Sünnet Edilecek Yerin Sünnet Edilecek Yere Dokunması Hakkında. 69................ 88

76.Bab—Rüyasında Erkeğin Gördüğü Şeyi Gören Kadın Hakkında. 70............................. 89

77.Bab—İhtîlâm Olduğunu Hatırlamadığı Halde Islaklık Gören Kimse. 71......................... 90

78.Bab—Biriniz Uykusundan Uyandığında. 71.................................................................. 91

79.Bab—Adam Heladan Çıkıp Yemek Yiyebilir 71.......................................................... 92

80.Bab—Müstehaza. 71................................................................................................... 93

81.Bab—Oruçlunun Mübaşereti 72.................................................................................. 94

82.Bab—Hayızlı Kadın Seccadeyi Uzatabilir 72............................................................... 95

83.Bâb—Elbiseye Bulaşan Hayız Kanı Hakkında. 72......................................................... 96

84.Bab—Müstehazanın Guslü Hakkında. 73..................................................................... 97

85.Bâb—"(Müstehâza) Öğleden Öğleye Gusül Yapar, Cinsî Münâsebette Bulunur........ 98

86.Bab—"Müstehâzanın Kocası Onunla Cinsî Münâsebette Bulunabilir" Diyenler 82......... 99

87.Bab—"Müstehâzanın Kocası Onunla Cînsî Münâsebette Bulunamaz" Diyenler 83...... 100

88.Bâb—Hayızın En Çok (Müddeti) Hakkında Gelen Haberler 84................................... 101

89.Bâb—"Hayızın En Az (Müddeti) Hakkında. 85.......................................................... 102

90.Bâb—Muayyen Kanı Kesilmeyip Devam Eden Bakire Hakkında. 86............................ 103

91.Bâb—Muayyen Kanı Gören İhtiyar Kadın Hakkında. 87............................................. 104

92.Bab—Temizliğin En Az (Müddeti) Hakkında. 87......................................................... 105

93.Bab—Temizlik Nasıldır?. 88...................................................................................... 106

94.Bâb—Bulanık (Akıntı) Hayızpan Sonra Olduğunda. 90............................................. 107

95.Bab—Kadın Namaz Esnasında Temizlenebilir Veya Hayız Olabilir?. 93....................... 108

96.Bab—Kadın İstihâza Günlerinde Hayız Günlerini Karıştırdığı Zaman. 95..................... 109

97.Bab —Hamilenin O Kanı Gördüğü Zaman (Ne Yapacağı) Hakkında. 100...................... 110

98.Bâb—Lohusanın Müddeti Ve Bunun Hakkında Söylenenler 103................................... 111

99.Bâb—Hayızlı Kadın Temizlendiğinde (Hayız Görüyorken Giydiği)........................ 112

100.Bâb—Kadın (Önce) Cünüb, Sonra Da Hayız Olabilir?. 106......................................... 113

101.Bab—Hayız Olan Kadın Namaz Vaktinde Abdest Alır 107........................................ 114

102.Bâb—"Hayızlı Kadın, Namazı Kaza Etmediği Halde Orucu................................. 115

103.Bâb—Hayızlı Kadın Kur'an'ı Okuyamadığı Halde Allah'ı Zikredebilir 110.................. 116

104.Bâb—Hayızlı Kadın Secde (Âyetini) İşitir De Secde Yapmaz. 111.............................. 117

105.Bâb—Hayızlı Kadın Temizlendiği Zaman (Hayızlı İken Giymiş Olduğu).............. 118

106.Bab—Cünüb Kimsenin Ve Hayızlı Kadının Teri Hakkında. 115.................................. 119

107.Bab—Hayızlı Kadından Faydalanmak. 117................................................................ 120

108.Bab—Hayızlı Kadın Kocasını Tarayabilir 121........................................................... 121

109.Bâb—Hayızlı Kadınla Temizlendiği Zaman Gusül Yapmasından.......................... 122

110.Bâb—Hayızlı Kadın Boyanabilir Ve Kadın (Kına Gibi)....................................... 123

111.Bâb—Adam Karısıyla Hayızlı İken Cinsî Münâsebet Yaptığı Zaman?. 128................. 124

112.Bab—Ona Keffâret Gerekir Diyenler 129................................................................... 125

113.Bab—Kadınlara Arkalarından Yaklaşmak. 132............................................................ 126

114.Bab—Karısına Dışkı Yerinden Varan Kimse. 135....................................................... 127

115.Bab—Hayız Olmadan Önce Kendisine Gusül Vâcib Olduğunda Hayızlı............... 128

116.Bab—Hayızlı Kadının Camiye Girmesi 140............................................................... 129

117.Bâb—Cünüb Kimsenin Camiden Geçmesi 141.......................................................... 130

118.Bab—Hayızlı Kadının Muska Takınması 142........................................................... 131

119.Bab—Hayızlı Kadın, Kanı Kesildiği, Fakat Su Bulamadığı Zaman Ne Yapar?. 142...... 132

120.Bab—Cariyenin Gebe Olup Olmadığını Araştırmak - (İstibrâ) 142............................. 133

        

 

 

— 1 —

TAHARET KİTABI

 

 

1.BAB—ABDEST VE NAMAZIN FARZ KILINMASI

 

656. Bize Ali b. Abdilhamîd haber verip (dedi ki), bize Süleyman İbnu'l-Muğire, Sâbit'ten, (O da) Enes b. Mâlik'ten (naklen) rivayet etti (ki, Enes) şöyle dedi: Hz. Peygamber'e -sallallahu aleyhi ve sellem-, (konuşması esnasında izahı gerektiren bir durum gibi bir şey olmaksızın) sözün başında (soru sormamız) bize yasaklanınca, bedevi ve akıllı köylülerin gelip de Hz. Peygamber'e -sallallahu aleyhi ve sellem-, biz yarandayken soru sormaları hoşumuza giderdi. Bir ara biz böyle (Hz. Peygamberin yanmdayken) bir köylü çıkageldi ve Resûlullah'm -sallallahu aleyhi ve sellem- önünde diz çöküp oturdu. Sonra; "ya Mu-hammed, dedi, elçin bize geldi ve bize dedi ki sen, seni Allah'ın Peygamber olarak gönderdiğini söylüyor muşsun?" Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-; "doğru söylemiş" buyurdu. (Köylü) dedi ki, "o halde, göğü yükselten, yeri yayan, dağlan diken kimse hakkı için, seni Allah mı Peygamber olarak gönderdi?" Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-; "evet" buyurdu.

 

(Köylü) dedi ki; "peki, senin elçin bize dedi ki, sen, bir gün ve bir gecede, bize beş (vakit) namazın farz olduğunu söylüyormuş sun?" Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-; "doğru söylemiş" buyurdu. (Köylü) dedi ki; "o halde, seni Peygamber olarak gönderen zat hakkı için, sana bunu Allah mı emretti?" Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-; "Evet" buyurdu. (Köylü) dedi ki; "peki, senin elçin bize dedi ki sen, bize senede bir ay orucun farz olduğunu söylüyormuş sun?" Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-; "doğru söylemiş" buyurdu. (Köylü) dedi ki; "o halde, seni Peygamber olarak gönderen zat hakkı için, sana bunu Allah mı emretti?" (Hz. Peygamber); "evet" buyurdu. (Köylü) dedi ki; "sonra, senin elçin bize dedi ki sen, bize mallarımızda zekâtın farz olduğunu söylüyor muşsun?" Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-; "doğru söylemiş" buyurdu. (Köylü) dedi ki; "o halde, seni Peygamber olarak gönderen zat hakkı için, sana bunu Allah mı emretti?" Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-; "evet" buyurdu.

 

 (Köylü) dedi ki; "sonra, senin elçin bize dedi ki, sen, yoluna gücü yetenlerin o Ev'e (yani Kabe'ye gidip) haccetmesinin bize farz olduğunu söylüyormuş sun?" Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- "doğru söylemiş" buyurdu. (Köylü) dedi ki; "o halde, seni Peygamber olarak gönderen zat hakkı için, sana bunu Allah mı emretti?" Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- "evet" buyurdu. (Köylü) dedi ki; "öyleyse, seni hâk ile gönderen (Allah'a) yemin olsun ki, bunlardan hiçbir şey terketmeyeceğim, bunları aşıp (fazlasını da yapmayacağım." (Enes) dedi ki, (köylü) sonra kalktı (gitti). Bunun üze-rine Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-; "köylü doğru söylüyorsa, (dediğini yaparsa) Cennete girer" buyurdu.

 

657. Bize Muhammed b. Yezîd haber verip (dedi ki), bize İbn . Fudayl rivayet edip (dedi ki), bize Atâ' İbnu's-Sâ'ib, Salim b. Ebil-Ca'd'dan, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivayet etti (ki, İbn Abbâs) şöyle dedi: (Bir gün) bir köylü Hz. Peygamber'e -sallallahu aleyhi ve sellem- geldi ve "selâm üzerine olsun,ey Abdulmuttaliboğull arının çocuğu!" dedi. (Hz. Peygamber); "senin de üzerine olsun" buyurdu. (Köylü sözüne devamla) dedi ki; "Ben senin dayılarından, yani Sa'd b. Bekroğullarmdan bir adamım. Ben kabilemin sana (gönderdiği) elçisi ve onların temsilcisiyim. Ben sana (bazı şeyler) soracağım. Sana sorumu da sıkı tutacağım. Senden (bazı şeyler) isteyeceğim. Senden isteğimi de sıkı tutacağım!" (Hz. Peygamber); "istediğini sor, Benû Sa'd'lı!" buyurdu. (Köylü) dedi ki: "Seni kim yarattı? Senden öncekileri kim yaratmıştı? Senden sonrakileri kim yaratacaktır?" (Hz. Peygamber); "Allah" buyurdu. (Köylü); "o halde, dedi, bunun hakkı için söyle, O mu seni Peygamber olarak gönderdi?" (Hz. Peygamber); "evet" buyurdu. (Köylü); "yedi göğü ve yedi yeri kim yarattı, bunların arasına rızkı kim akıttı?" dedi. (Hz. Peygamber); "Allah" buyurdu, (Köylü); "o halde, dedi, bunun aşkına söyle,

 

O mu seni peygamber olarak gönderdi?" (Hz. Peygamber); "evet" buyurdu. (Köylü sözüne devamla) dedi ki: "Doğrusu biz senin (bize göndermiş olduğun) mektubunda, bir gün ve bir gecede beş (vakit) namazı vakitlerinde kılmamız (gerektiği hükmünü) bulduk, elçilerin de bize (bunu) emretti. Şimdi o (Allah) aşkı için söyle, bunu sana O mu emretti?" (Hz. Peygamber) "evet" buyurdu. (Adam) dedi ki; "sonra biz senin mektubunda, develerimizin yavrularından (veya, "iyi ve değerli olmayan mallarımızdan") alıp bunları fakirlerimize vermemiz (gerektiği hükmünü) bulduk, elçilerin de bize (bunu) emretti. Şimdi o (Allah) aşkına söyle, bunu sana O mu emretti?" (Hz. Peygamber); "evet" buyurdu. (Köylü) sonra şöyle dedi: "Beşinci soruya gelince sana onu sormayacağım. Ona ihtiyacım da yok."(ı78> (Köylü) sonra da şöyle dedi: "İyi bil ki, seni hak ile gönderen (Allah'a) yemin olsun, bunları ben, kabilemden bana itaat edenlerle beraber mutlaka yapacağız!" (Köylü) sonra döndü, (gitti). Bunun üzerine Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, arka dişleri görünecek şekilde güldü, sonra şöyle buyurdu: "Canım elinde olan (Allah'a) yemin olsun ki, o, hakîkaten doğru söylüyorsa, (dediğini yaparsa) mutlaka Cennete girecektir."

 

658. Bize Muhammed b. Humeyd haber verip (dedi ki), bize Seleme rivayet edip (dedi ki), bana Muhammed b. İshak rivayet etti. (O dedi ki), bana Seleme b. Küheyl ve Muhammed İbnu'l-Velîd b. Nuveyfi1, İbn Abbâs'ın âzâdlısı Küreyb'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivayet ettiler (ki, İbn Abbâs) şöyle dedi: Sa'd b. Bekroğulları, Dımâm b. Sa'lebe'yi, Rasulullah'a -sal-lallahu aleyhi ve sellem- (elçi olarak gönderdiler. O da O'na geldi ve devesini Mescid'in kapısında çökertti. Sonra onu, öylece kalacak şekilde bağladı. Sonra da Mescid'e girdi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve seîlem- Ashabının arasında oturmuş bir haldeydi. Dımâm güçlü kuvvetli, gür saçlı, iki saç örgülü bir adamdı. O, nihayet (gelip) Rasûlullah'ı -sallallahu aleyhi ve sellem- araştırdı ve "hanginiz Ab-dulmuttalib'in torunudur?" dedi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de; "ben Abdulmuttalib'in torunuyum" buyurdu. O, "Muhammed mi?" dedi. (Hz. Peygamber); "evet" buyurdu. O, sözüne şöyle devam etti: "Muttalib'in torunu! Ben sana (bazı şeyler) soracağım. Soruda da sert davranacağım.

 

Bu yüzden bana kızma!" (Hz. Peygamber); "kızmam, aklına geleni sor!" buyurdu. O dedi ki; "senin ilahın, senden öncekilerin ilahı ve senden sonra geleceklerin ilahı Allah aşkına söyle, seni bize Peygamber olarak Allah mı gönderdi?) (Hz. Peygamber 'Allah şâhiddir ki evet" buyurdu. O, "peki, senin ilahın, senden öncekilerin ilahı ve senden sonra geleceklerin ilahı Allah aşkı için söyle, kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayarak sadece O'na ibadet etmemizi, atalarımızın O'ndan başka tapmış oldukları şu "eş" (putları) alaşağı etmemizi sana Allah mı emretti?" dedi. (Hz. Peygamber); "elbette!" buyurdu. O dedi ki; "peki, senin ilahın, senden öncekilerin ilahı ve senden sonra geleceklerin ilahı Allah aşkı için söyle, şu beş (vakit) namazı kılmamızı sana Allah mı emretti?" (Hz. Peygamber); "elbette" buyurdu.

 

(Dımâm) daha sonra tek tek İslâm'ın farzlarını, yani zekâtı, orucu, haccı ve (kısaca İslâm'ın bütün kanunlarını zikretmeye ve herbir farz esnasında, öncekilerde onu Allah'a saldığı gibi Allah'a salmaya başladı. Nihayet bitirince şöyle dedi: "Muhakkak ki ben de Allah'tan başka ilâh olmadığına şehâdet ederim ve (yine) Muhammed'in, O'nün kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim. Bu farz(lar)ı yerine getireceğim. Beni rae-nettiğin şeylerden de uzak duracağım." O, sonra da şöyle dedi: "Ne arttıracağım, ne eksilteceğim!" Daha sonra da devesine doğru döndü, (gitti). Bunun üzerine Rasûlullah —sallallahu aleyhi ve sellem-, o geri dönüp gidince; "iki saç örgülü doğru söylüyorsa, (dediğini yaparsa) Cennete girer" buyurdu. (Dımâm) da devesinin yanma geldi,ipini çözdü, sonra çıkıp (gitti). Nihayet kabilesinin yanma varınca onlar onun etrafında toplandılar.

 

O zaman (Dımânı'm) ilk söylediği söz şu oldu: "Lât ve Uzza (putları) ne kötüymüş!" "Dımâm! Sus, dediler, alaca hastalığından kork, delilikten kork, cüzzamdan kork!" (Dımâm) şöyle karşılık verdi: "Yazıklar olsun size! Onlar, vallahi, ne zarar verebilirler, ne fayda verebilirler. Muhakkak ki Allah bir elçi gönderdi ve O'na bir Kitâb indirdi. O bununla sizi, içinde bulunduğunuz (kötü) durumdan kurtarmak istemiştir. Şüphe yok ki ben, Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim. Ben size O'nun yanından, size emrettiği şeylerle size yasakladığı şeyleri getirdim." (ibn Abbâs) dedi ki; "vallahi o gün onun kabilesindeki, kadın-erkek herkes, akşama kadar hep müslüman olmuştu." (Küreyb de) de-di ki: İbn Abbâs şöyle derdi: "Bu sebeple biz Dımâm b. Sa'lebe'den daha faziletli olan hiçbir topluluk temsilcisinin (varlığını) işitmedik."

 

2. BAB—TEMİZLİK HAKKINDA GELENLER

 

659. Bize Müslim b. İbrahim haber verip (dedi ki), bize Ebân -ki O İbn Yezîd'dir- rivayet edip (dedi ki), bize Yahya b. Kesîr, Zeyd'den, (O) Ebû Sellâm'dan, (O da) Ebû Mâlik el-Eş'arî'den (naklen) rivayet etti ki, Nebiyyullah —sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: Temizlik imanın yarısıdır. "El-hamdu lillah" mizanı doldurur. "La İlahe îllellahu ve'llahu Ekber" göklerle yerin arasını doldurur. Namaz nurdur, sadaka ayırdedici delildir, abdest ışıktır, Kur'an ise lehine veya aleyhine delildir. Her insan sabahleyin yola çıkar da nefsini satar. Böylece o, onu ya âzâd eder, ya da helak eder.

 

660. Bize Sa'îd b. Âmir, Şu'beden, (O) Ebu İshak'tan, (O) Cureyy en-Nehdî'den, (O da) Süleymoğullarmdan bir adamdan (naklen) rivayet etti (ki, bu adanı) şöyle dedi: Rasûlullah — sallallahu aleyhi ve sellem- şunları elimde, (parmaklarımı avucumun içine) bağlayarak (saydı). -Veya (bu adam) şöyle dedi: O bunları, eli elimin içinde olduğu halde kendi elinde, (parmaklarını avucuna) bağlayarak (saydı)-: "Sübhanallah" mizanın yarısını (doldurur). "El-hamdu Lillah" mizanın (tamamını) doldurur. "Allahu Ekber", gökle yerin arasını doldurur. Abdest imanın yarısıdır. Oruç ise sabrın yarısıdır.

 

661. Bize Muhammed b. Yûsuf rivayet edip (dedi ki), bize Sufyân, Mansûr ve el-A'meş'ten, (O) Salim b. Ebi'l-Ca'd'dan, (O da) Rasûlullah'm -sallallahu aleyhi ve sellem- âzâdhsı Sevbân'dan (naklen) rivayet etti (ki, Sevbân) şöyle dedi: Rasûlullah —sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: "Dosdoğru hareket ediniz. (Eğer böyle yaparsanız, elde edeceğiniz sevapları) sayamayacaksınız.(195) Bilin ki amellerinizin en hayırlısı namazdır. -Diğer (bir râvît” (196) bu cümleyi) şöyle rivayet etti: "Namaz en hayırlı amellerinizdendir"- Abdeste ise, (her türlü şartlarda) başkası değil, ancak mü'min olan devam edecektir."

 

662. Bize Yahya b. Bişr rivayet edip (dedi ki), bize el-Velîd b, Müslim rivayet edip (dedi ki), bize Ebû Sevbân rivayet edip dedi ki, bana Hassan b. Atıyye rivayet etti ki, Ebû Kebşe es-Selûlî O'na rivayet etmiş ki, O, Rasûlullah'ın -sallallahu aleyhi ve sellem- âzâdlısı Sevbân'ı, şöyle derken işitmiş: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sallem- şöyle buyurdu: "(Amellerinizde doğru olan) orta yolu tutunuz, (aşırılıklara kaçmayınız). (En mükemmeli yapamıyorsanız), ona yakın olanı yapınız.Cı98) Amellerinizin en hayırlısı ise namazdır. Abdeste İse, (her türlü şartlarda), başkası değil ancak mümin olan devam edecektir,

 

3.BAB—"NAMAZA KALKACAĞINIZ ZAMAN YÜZLERİNİZİ YIKAYINIZ" AYET-İ KERİMESİ

 

663. Bize Abdussamed b. Abdilvâris rivayet edip (dedi ki), bize Şu'be rivayet edip (dedi ki), bize Mes'ûd b. Ali, İk-rime'den (naklen) rivayet etti ki, Sa'd, bütün namazları tek ab-destle kılarmış. Hz. Ali ise her namaz için abdest alırmış. (Hz. Ali, bir defasında) şu âyeti okumuştu: "Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, ellerinizi... yıkayınız."

 

664. Bize Ahmed b. Hâlid haber verip (dedi ki), bize Mu-hammed -ki O İbn İshak'tır-, Muhammed b. Yahya b. Hıbbân'dan, (O da) Ubeydullah b. Abdülah b. Ömer'den (naklen) rivayet etti (ki, Muhammed) şöyle dedi: (Ubeydullah'a) dedim ki; "bana söyler misin, İbn Ömer, temiz (ab-destli) olsun yahut temiz olmasın, her namaz için abdest alırmış, bunun sebebi neymiş?" Şöyle karşılık verdi:

 

Esma' bintu Zeyd Îbni'l-Hattâb kendisine haber verdi ki, Abdullah b. Hanzala b. Ebî Amir, O'na (yani Esma'ya) haber vermiş ki, Rasûlullah'a —sallallahu aleyhi ve sellem- (önceleri), temiz (abdestli) olsun yahut temiz olmasın, her namaz için abdest alması emredilmişti. Sonra bu O'na zor gelince her namaz için misvak kullanması (dişlerini fırçalaması) emredilmişti. İbn Ömer ise, buna gücünün olduğu görüşündeydi. Bu sebeple her namaz için abdest almayı terk etmezdi.

 

665. Bize Ubeydullah b. Musa, Sufyân'dan, (O) Alkame b. Mersed'den, (O) İbn Bureyde'den, (O da) babasından (naklen) haber verdi (ki, Bureyde) şöyle dedi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- her namaz için abdest alırdı. Nihayet Mekke'nin fethedildiği günde, (beş vaktin) namazlarını tek abdestte kıldı ve mestlerinin üzerine mesh yaptı. Bunun üzerine Hz. Ömer O'na; "daha önce yapmadığın bir şeyi yaptığını gördüm?" dedi. Buyurdu ki; "doğrusu ben bunu bile bile yaptım, ya Ömer!"

 

 

 

4.BAB—ABDEST BOZMAYA GİTME HAKKINDA

 

666. Bize Yala b. Ubeyd haber verip (dedi ki), bize Mu-hammed b. Amr, Ebû Seleme'den, (O da) el-Muğire b. Şu'be'den (naklen) rivayet etti (ki, el-Muğire) şöyle dedi: Yolculuklarının birinde Rasûhıllah'la -sallallahu aleyhi ve sellem- beraber idim. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- (bu yolculuk esnasında) abdest bozmaya gittiği zaman, uzağa giderdi.

 

667. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Cerîr b. Hâzim, İbn Sirin'den, (O) Amr b. Vehb'ten, (O da) el-Muğire b. Şu'be'den (naklen) rivayet etti (ki, el-Muğire) şöyle dedi: Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, büyük abdest bozmak için açık araziye çıktığı zaman çok uzağa giderdi. Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki: Bu (hareket) serâpâ edebdir.

 

 

5.BAB—ABDEST BOZMA ESNASINDA GİZLENME

 

668. Bize    Ebû Âsim    haber verip (dedi ki), bize Sevr b.Yezîd rivayet edip (dedi ki), bize Husayn el-Hımyerî rivayet edip (dedi ki), bize Ebû Sa'îdi'1-Hayr, Ebû Hureyre'den, O'nun şöyle dediğini haber verdi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: "Kim gözüne sürme çekerse, (sürme sayısını) tek yapsın. Bunu yapan güzel yapmış olur. Yapmayana da hiçbir günâh yoktur. (Def-i, hacetten sonra) kim ön ve arkasını taş ile temizlerse, (taş sayısını) tek yapsın. Bunu (böyle) yapan güzel yapmış olur. Yapmayana da hiçbir günâh yoktur. Kim (bir şey) yerse, (yedikten sonra) dişlerinin arasında kalan kırıntıları (kürdan vb. bir şeyle) çıkarsın ve dişlerinin arasından çıkardığı bu şeyleri atsın. Diliyle (çıkarıp ağzında) dolaştırdığı şeyleri ise yutsun. Kim abdest bozmaya giderse gizlensin. Eğer başka bir şey değil, sadece bir kum yığını bulacak olursa onu arkasına alsın. Çünkü şeytanlar, âdemoğullarının makatlarıyla (veya, belden aşağılarıyla) oynamak, (buralardan insanlara kötülük yapmak) isterler. (Bunu böyle) yapan güzel yapmış olur. Yapmayana da hiçbir günâh yoktur.

 

669. Bize Haccâc b. Minhâl haber verip  (dedi ki), bizeMehdî rivayet edip (dedi ki), bize Muhammed b. Abdillah b. Ebî Ya'kûb, el-Hasan b. Ali'nin âzâdlısı olan el-Hasan b. Sa'd'dan, (O da) Abdullah b. Ca'fer'den (naklen) rivayet etti (ki, Abdullah) şöyle dedi: "Bir tümsek veya hurma ağacı kümesi, Hz. Peygamber'in -sallallahu aleyhi ve sellem- def-i hacet için arkasına gizlendiği şeylerin (O'na) en sevimli gelenleriydi. "

 

6. BAB—BÜYÜK VEYA KÜÇÜK ABDEST BOZMADA KIBLEYE •   DÖNMEKTEN MEN'

 

670. Bize Ebû Âsim, İbn Cureyc'ten, (O) Abdulkerim'den, (O) el-Velîd b. Mâlik'ten, (O) Abdulkays'dan, (O) Sehl b. Hu-neyf in âzâdlısı Muhammed b. Kays'dan, (O da) Sehl b. Hu-neyften (naklen) haber verdi ki, Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- O'na şöyle buyurmuştu: "Sen Mekkelilere benim elçimsin. Binaenaleyh (git ve onlara) de ki;. Rasûlullah -sallalîahu aleyhi ve sellem- size selâm söylüyor ve şunu emrediyor: (Def-i hacete) çıktığınız zaman kıbleyi ne önünüze alınız, ne de arkanıza alınız."

 

671. Bize Ebû Nua'ym haber verip (dedi ki), bize İbn Uyey-ne, ez-Zühri'den, (O) Atâ1 b. Zeyd'den, (O) Ebû Eyyûb'dan, (O da) Hz. Peygamber'den -sallallahu aleyhi ve sellem- (naklen) rivayet etti (ki, Hz Peygamber) şöyle buyurdu: "Helaya gittiğiniz zaman, ne büyük abdest bozmada, ne küçük abdest bozmada kıbleyi önünüze almayınız. Onu arkanıza da almayınız." (Ata) dedi ki, sonra Ebû Eyyûb şöyle dedi: Ondan sonra biz Şam'a geldik ve kıble tarafında inşa edilmiş helalar bulduk. Artık biz (imkân ölçüsünde kıbleden) yan döner ve Allah'tan bağışlanmamızı dileriz.(19) Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki: Bu, Abdulkerim'in rivayet ettiği hadisten daha sahihtir. Abdulkerim de, neredeyse bütün hadis rivayetleri terkedilecek "şibhu'l-metrûk" bir râvidir.

 

7.BAB—AMR B. AVN ANLATIYOR

 

672. Bize Amr b. Avn, Abdüsselâm b. Harb'dan, (O) el-A'meş'ten, (O da) Enes'ten (naklen) rivayet etti ki, Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, (def-i hacete çıktığında) yere yaklaşmadıkça elbisesini kaldırmazdı.(223) Ebû Muhammed dedi ki, bu (def-i hacet âdabından) bir edebdir ve bu (uyulmaya) (def-i hacette edeb konusunda) el-Muğire'nin rivayet ettiği (666.-667.) hadisten daha elverişlidir. gereken en güzel örneği olan Hz. Peygamber'e uyarak örtünmede aynı titizliği göstermesi lâzımdır.

 

 

8.BAB—KIBLEYE DÖNME HAKKINDA MÜSÂADE

 

673. Bize Yezîd b. Harun haber verip (dedi ki), bize Yahya b. Sa'îd rivayet etti ki, Muhammed b. Yahya b. Habbân kendisine haber vermiş ki, amcası Vâsi' b. Habbân, İbn Ömer'den (naklen) O'na haber vermiş (ki, İbn Ömer) şöyle demiş: Hz. Peygamber'i -sallallahu aleyhi ve sellem- evimizin arkasında görmüştüm. Hz. Peygamber'i -sallallahu aleyhi ve sellem- o zaman, iki kerpicin üzerinde, Beytu'l-Makdis'e dönmüş olduğu halde oturmuş, (def-i hacet yaparken) görmüştüm/224'

 

9.BAB—AYAKTA İŞEMEK HAKKINDA

 

674. Bize Ca'fer b. Avn haber verip (dedi ki), el-A'meş, Ebû Vâ'il'den, (O da) Huzeyfe'den (naklen) haber verdi (ki, Huzey-fe) şöyle dedi: "(Bir gün) Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir topluluğun çöplüğüne geldi ve ayakta olduğu halde işedi."(2251) Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki: Bu konuda hiçbir mekrûhluk bilmiyorum.

 

 

10.BAB—KİŞİ HELAYA GİRECEĞİ ZAMAN NE DER?

 

675. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Abdülaziz b. Suheyb'den, (O da) Enes b. Mâlik'ten (naklen) rivayet etti (ki, Enes) şöyle dedi: Ra-sulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- helaya gireceği zaman şöyle derdi: "Allahım! Muhakkak ki ben, hubs ve habâis'ten sana sığınırım.

 

11.BAB—ABDEST BOZMA SONRASI TEMİZLENME "İSTİTÂBE=İSTİNCÂ"

 

676. Bize Sa'îd b. Mansûr rivayet edip (dedi ki), bize Ya'kûb b. Abdirrahman, Ebû Hâzim'den, (O) Müslim b. Kurt'tan, (O) Urve'den, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Aişe) şöyle dedi: "Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: Sizden biriniz helaya gideceği zaman, beraberinde, abdest bozmadan sonra kendileriyle temizleneceği (istinca edeceği) üç taş götürsün. Çünkü bunlar ona yeter."

 

12.BAB—KEMİK VEYA HAYVAN TERSİ İLE ÎSTİNCÂ ETME YASAĞI

 

678. Bize Ebû Âsim, İbn Cureyc'ten, (O) Abdulkerim'den -ki bu İbn Ebi'l-Muhârik'tir-, (O) Abdulkays'h el-Velid b. Mâlik'ten, (O) Sehl b. Huneyf in âzâdlısı olan Muhammed b. Kays'tan, (O da) Sehl b. Huneyf ten (naklen) haber verdi ki, Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- O'na (yani Sehl'e) şöyle buyurmuş: "Sen Mekkelilere benim elçimsin. Binaenaleyh (git ve onlara) de ki; Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- size selâm söylüyor ve size; "ne kemikle, ne de deve, koyun ve keçi gibi hayvanların tersi ile istincâ' etmeyiniz" diye emrediyor."

 

13.BAB—SAĞ EL İLE İSTÎNCÂ ETME YASAĞI

 

679. Bize Vehb b. Cerîr, Yezîd b. Hârûn ve Ebû Nu'aym, Hişâm'dan, (O) Yahya'dan, (O) Abdullah b. Ebî Katâde'den, (O da) babasından (naklen) haber verdi ki, Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: "Hiçbiriniz erkeklik organını sağ eliyle tutmasın, sağ eliyle istincâ da etmesin. "

 

14.BÂB—TAŞLARLA İSTİNCÂ' YAPMAK

 

680. Bize Zekeriyya b. Adiyy rivayet edip (dedi ki), bize İbnu'l-Mübârek, İbn Aclân'dan, (O) el-Ka'kâ'dan, (O) Ebû Salih'ten, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) rivayet etti (ki, Ebû Hureyre) şöyle dedi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sel-lem- şöyle buyurdu: "Ben sizin için, çocuğa karşı baba durumundayım. Size (her şeyi) öğretirim. Bu cümleden olarak (kazâ-i hacet esnasında) kıbleyi ne önünüze aiınız, ne arkanıza alınız. İstincâ' yapacağın zaman ise sağ elinle istincâ' yapma!" (Ebû Hureyre dedi ki, Hz Peygamber) bize, (istincâ'yı) üç taşla (yapmamızı) emreder ve bizi, (istincâ'da) hayvan tersi ile "rimme" (kullanmaktan) men'ederdi.(Rivayetten) sonra Zekeriyya dedi ki, O, ("rimme" ile) çürümüş kemikleri kasdediyor.

 

15.BÂB—SU ÎLE İSTİNCÂ YAPMAK

 

681. Bize Yezîd b. Harun, Şu'be'den, (O) Atâ' b. Ebî Meymûne'den, (O da) Enes b. Mâlik'ten (naklen) haber verdi (ki, Enes şöyle dedi): "Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-kazâ-i hacetine gittiği zaman ben ve bir çocuk O'na kısa bir mızrakla (su dolu) bir su kabı götürürdük, O da (su ile) temizlenirdi."

 

682. Bize Ebu'l-Velîd et-Tayâlisi haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Ebû Mu'âz'dan, (O da) Enes'ten (naklen) rivayet etti ki, Hz. Peyamber -sallallahu aleyhi ve sellem- heladan çıkınca, çocuk, (O'na), kendisiyle istincâ yaptığı su dolu kabı götürürdü.(241) Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki: Ebû Mu'âz'm ismi, Atâ' b. Menî1 Ebî Meymûne'dir.

 

683. Bize Sa'îd b. Süleyman, Abbâd İbnu'l-Avvâm'dan, (O) Husayn b. Abdirrahman'dan, (O) Zerr'den, (O da) el-Müseyyeb b. Necebe'den (naklen) haber verdi (ki, el-Müseyyeb şöyle dedi: Bana halam -ki O, Huzeyfe'nin hanımıydı- rivayet etti ki, Hu-zeyfe, su ile istincâ' yapardı.

 

16.BAB—İSTİNCÂ'DAN SONRA ELİNİ TOPRAĞA SÜREN KİMSELER HAKKINDA

 

684. Bize Muhammed b. Yûsuf, Ebân b. Abdillah b. Ebi Hâzim'den, (O) Ebû Hureyre'nin bir âzâdlısından, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) haber verdi (ki, Ebû Hureyre şöyle demiş: (Bir gün) Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-; "bana ab-dest suyu getir" buyurmuş, sonra da, bir ağaçlığın içine girmişti. Ben de O'na su getirmiş, O da istincâ yapmış, sonra elini toprağa sürmüş, sonra da elini yıkamıştı.

 

685. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Ebân b. Abdillah rivayet edip (dedi ki), bana İbrahim b. Cerîr b. Abdillah, babasından, (O da) Hz. Peygamber1 den -sallallahu aleyhi ve sellem- (naklen) onun (yani bir önceki hadisin) aynısını rivayet etti.

 

17.BAB—(KİŞİ) HELADAN ÇIKDIĞI ZAMAN NE DER?

 

686. Bize Mâlik b. İsmâ'îl haber verip (dedi ki), bize İsrail, Yûsuf b. Ebî Burde'den (O da) babasından (naklen) rivayet etti ki, Hz. Âişe O'na (yani Yûsufun babası Ebû Burde'ye) rivayet etmiş ki, Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, heladan çıkdığı zaman "Gufrânek: Bağışlamanı (dilerim, Rabbim!)" derdi.

 

18.BÂB—MİSVAK KULLANMAK HAKKINDA

 

687. Bize Yahya b. Hassan haber verip (dedi ki), bize Sa'îd b. Zeyd, Şu'ayb İbnu'l-Habbâb'dan, (O da) Enes'ten (naklen) rivayet etti ki, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:   "Misvak   kullanmak  hakkında   size   çok  tekrarda   bulundum. "

 

688. Bize Muhammed b. İsa haber verip (dedi ki), bize Ab-dulvâris, Şu'ayb İbnu'l-Habhâb'dan, (O da) Enes b. Mâlik'ten (naklen) rivayet etti (ki, Enes) şöyle dedi: Rasûlullah -sal-lallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: "Misvak kullanmak hakkında size çok tekrarda bulundum. "

 

689. Bize Muhammed b. Ahmed haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Ebu'z-Zinâd'dan, (O) el-A'rac'dan, (O) Ebû Hu-reyre'den, (O da) Hz. Peygamber'den -sallallahu aleyhi ve sellem- (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Peygamber) şöyle buyurdu: "Ümmetimi güçlüğe düşürmek (korkusu) olmasaydı, onlara onu -Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki, yâni misvak kullanmayı- her namaz kılacaklarında emrederdim. "

 

 

 

19.BAB—MİSVAK KULLANMAK AĞZIN TEMİZ OLMASINA SEBEPTİR

 

690. Bize Hâlid b. Mahled -ki O el-Katavânî'dir- haber verip (dedi ki), bize İbrahim b. İsmail b. Ebû Habîbe rivayet edip (dedi ki), bana Dâvûd İbnul-Husayn, el-Kâsım b. Mu-hammed'den, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) haber verdi (ki, Hz. Aişe) şöyle dedi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: "Misvak kullanmak ağzın temiz ve Allah'ın razı olmasına sebeptir. "

 

20.BÂB—TEHECCÜD NAMAZI KILINACAĞI ZAMAN MİSVAK KULLANILMASI.

 

691. Bize Sa'îd İbnu'r-Rebî' haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Husayn'dan, rivayet etti (ki, O şöyle dedi): Ben Ebû Vâ'il'i,   Huzeyfe'den,   şöyle   dediğini   (naklederken)   işittim: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- teheccüd (namazına) kalktığı zaman dişlerini misvakla ovardı.

 

21.BAB—NAMAZ TEMİZLİKSİZ KABUL OLUNMAZ

 

692. Bize Sehl b. Hanınıâd haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Katâde'den, (O) Ebu'l-Melih'ten, (O) babasından, (O da) Hz. Peygamber1 den -sallallahu aleyhi ve sellem- (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Peygamber) şöyle buyurdu: "Allah temizliksiz hiçbir namazı, haram maldan da hiçbir tasadduku kabul etmez. "

 

22. BAB—NAMAZIN ANAHTARI TEMİZLİKTİR

 

693. Bize Muhammed b. Yûsuf, Sufyân'dan, (O) Abdullah b. Muhammed b. Akîl'den, (O) Muhammed İbnu'l-Hanefiyye'den, (O da) Hz. Ali'den (naklen) haber verdi (ki, Hz. Ali) şöyle dedi: Rasûlullah -Sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: "iVa-mazın anahtarı ancak o bilinen şekliyle temizlik, (namazın içinde yapılması haram olan fiilleri) haram kılan şey ancak o bilinen şekilde tekbir getirmek, (onları) helâl kılan şey ise sadece o bilinen şekliyle selâm vermektir. "

 

23.BAB—ABDESTTE NE KADAR SU YETER

 

694. Bize Muhammed b. İsa haber verip (dedi ki), bize İbn Uleyye rivayet edip (dedi ki), bize Ebû Reyhâne, Sefine'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bir müdd (su) ile abdest alır, bir sâ' (su) ile guslederdi.

 

695. Bize Ebu'l-Velîd et-Tayâlisî haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivayet edip (dedi ki), bana Abdullah b. Abdillah b. Cebr haber verip dedi ki, ben Enes'i şöyle derken işittim: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir mekkûk (su) ile abdest alır, beş mekkûk (su) ile guslederdi.

 

24.BÂB—İBRİKTEN ABDEST ALMA

 

696. Bize Zekeriyyâ b. Adiyy haber verip (dedi ki), bize Ubeydullah b. Amr, Abdullah b. Muhammed b. Akîl'den, (O da) er-Rubeyyi1 bint Muavviz b. Afra'dan (naklen) rivayet etti (ki, er-Rubeyyi1) şöyle dedi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sel-lem- bizim evimize gelirdi. Ben de bizim 1 1/3 müddlük veya 1 1/4 müddlük olan bir ibriğimizi alır, O'na su dökerdim de O üçer üçer (yıkayarak) abdest ahrdı.  

 

 

25.BÂB—ABDEST ALMADA BESMELE ÇEKMEK

 

697. Bize Ubeydullah b. Sa'îd haber verip (dedi ki), bize Ebû Amir el Akadî rivayet edip (dedi ki), bize Kesîr b. Zeyd rivayet etti. (O dedi ki), bana Rubeyh b. Âbdirrahman b. Ebî Sa'ıd el-Hudrî, babasından, (O) dedesinden (O da) Hz. Pey-gamber'den -sallallahu aleyhi ve sellenı- (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Peygamber) şöyle buyurdu: Başında Allah'ın ismini zikretmeyen, (besmele çekmeyen) için abdest yoktur."

 

 

26.BÂB—ELLERİNİ YIKAMADAN ÖNCE   ONLARI SU KABINA SOKAN KİMSE HAKKINDK

 

698. Bize Hâşim İbnu'l-Kâsım haber verip (dedi ki), bize Şu'be haber verip (dedi ki), bana en-Nu'mân b. Salim haber verip dedi ki: Ben îbn Amr b. Evs'i, dedesi Evs b. Ebî Evs'ten (naklen) şöyle rivayet ederken işittim: O (yani dedesi Evs), Rasûlullah'm -sallallahu aleyhi ve sellem- abdest aldığını ve üç defa (su dökerek) damlattırdığım (yani âzasından damlayacak kadar su döktüğünü) görmüştü. Bunun üzerine ben (yani en-Nu'mân) O'na (yani İbn Amr'a): "Üç defa damlattırdı, ne demek?" dedim. "Ellerini üç defa yıkadı, (de-mekdir)" karşılığını verdi.

 

 

27.BÂB—ÜÇ DEFA YIKAYARAK ABDEST ALMA

 

699. Bize Nasr b. Ali el-Cehdamî haber verip (dedi ki), bize AbduTa'la, Ma'mer'den, (O) ez-Zühri'den, (O) Ata' b. Yezîd'den, (O da) Hz. Osman b. Affân'ın âzâdlısı Humrân b. Ebân'dan (naklen) rivayet etti ki, (bir gün): Hz. Osman abdest aldı. Şöyle ki, O ağzına su verdi, burnuna su çekti, yüzünü üç defa, ellerini üç defa yıkadı, başına mesh etti, ayaklarını üç defa yıkadı, sonra şöyle dedi: Rasûlullah'm -sallallahu aleyhi ve sellem-, benim abdest aldığım gibi abdest aldığını görmüştüm. O, (Abdest aldıktan) sonra şöyle buyurmuştu: "Kim bu abdest alışım gibi abdest alır, sonra da, içinden (dünyevî işlerden olan) bir şey geçirmeksizin İki rekât namaz kılarsa, geçmiş günâhları bağışlanır. "

 

28.BAB—İKİŞER DEFA (YIKAYARAK) ABDEST ALMA

 

700. Bize Yahya b. Hassan rivayet edip (dedi ki), bize Ab-dulaziz b. Muhammed ve Halid b. Abdillah, Amr b. Yahya el-Mâzini'den, (O da) babasından (naklen) rivayet etti ki, Abdullah b. Zeyd bir tas su istemiş ve bunu ellerine döküp onları üç defa yıkamış, (sonra) yüzünü üç (defa) ve ellerini dirseklerine kadar ikişer (defa) yıkamış, sonra da şöyle demiş: Rasûlullah'ı -sallallahu aleyhi ve sellem- böyle abdest alırken görmüştüm.

 

701. Bize Yahya haber verip (dedi ki), bize Abdulaziz b. Ebi Seleme, Amr b. Yahya'dan, (O) babasından, (O) Abdullah b. Zeyd'den, (O da) Hz. Peygamber'den -sallallahu aleyhi ve sellem-onun (yani bir önceki 700. hadisin) benzerini rivayet etti.

 

 

29.BÂB—BİRER DEFA (YIKAYARAK) ABDEST ALMA

 

702. Bize Ebû Âsim haber verip (dedi ki), bize Sufyân es-Sevrî rivayet edip (dedi ki), bize Zeyd b. Eşlem, Atâ' b. Yesâr'dan, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivayet etti (ki, İbn Abbâs): "Size Rasûlullah'm -sallallahu aleyhi ve sellem- abdest alışım bildireyim mi -veya haber vereyim mi?-" demiş. Sonra, (abdest azasını) birer defa (yıkayarak) abdest almıştı -veya O; "(size Rasûlullah'm -sallallahu aleyhi ve sellem-, abdest azasını) birer defa (yıkayarak abdest alışım haber vereyim mi?) demişti.

 

703. Bize Ebu'l-Velîd haber verip (dedi ki), bana Ab-dulaziz b. Muhammed ed-Derâverdi rivayet edip (dedi ki), bize Zeyd b. Eşlem, Atâ' b. Yesâr'dan, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivayet etti ki, Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- (bir defasında abdest azasını) birer defa (yıkayarak) abdestalmış ve ağza su vermek (mazmaza) ile burna su çekmeyi (istinşâk'ı) birleştirmişti. (Yani tek avuç su ile ağzına su vermiş, burnuna su çekmiş ti).

 

30.BAB—ABDESTİN TAM ALINMASI HAKKINDA GELEN HADİSLER

 

704. Bize Zekeriyyâ b. Adiyy rivayet edip (dedi ki), bize Ubeydullah b. Amr, İbn Akîl'den, (O) Sa'îd İbnu'l-Müseyyeb'den, (O) Ebû Sa'îd el-Hudrî'den, (O da) Hz. Pey-gamber'den -sallallahu aleyhi ve sellem- (naklen) rivayet etti ki, O (yani Ebû Sa'îd O'nu (yani Hz. Peygamber'!) şöyle buyururken işitmiş: "Size, Allah'ın, kendileriyle günâhları sileceği, iyilikleri artıracağı şeyleri göstereyim mi?" (Sahabe-i Kiram "evet" demişler. (Bunun üzerine Hz. Peygamber) şöyle buyurmuş: "Zorluklara rağmen abdesti tam almak, mescidlere adımları çoğaltmak ve namazdan sonra namazı beklemek. "

 

705, Bize Musa b. Mesûd rivayet edip (dedi ki), bize Zü-heyr b. Muhammed, Abdullah'tan -ki O İbn Muhammed b. Akîl'dir-, (O) Sa'îd İbnu'l-Müseyyeb'den, (O da) Ebû Sa'îd el-Hudrî'den (naklen) rivayet etti ki, O (yani Ebû Sa'îd), Rasûlullah'ı -sallallahu aleyhi ve sellem- (şöyle buyururken) işitti... Daha sonra onun (yani bir Önceki

 

 

706. Bize Müsedded rivayet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Ebu'l-Cehdam'dan, (O) Ubeydullah'tan, (O) İbn Abbâs'tan, (O da) Hz. Peygamber'den -sallallahu aleyhi ve sel-lem- (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Peygamber) şöyle buyurdu: "Abdesti tam almakla emrolunduk."

 

31.BÂB—AĞZA SU VERMEK (MAZMAZA) HAKKINDA

 

707. Bize Ebu'l-Velîd et-Tayâlisî haber verip (dedi ki), bize Zaide rivayet edip (dedi ki), bize Hâli d b. Alkame el-Hemdâni rivayet etti. (O dedi ki), bana Abdu Hayr rivayet edip dedi ki, (bir gün) Hz. Ali sabah namazını kıldıktan sonra, (caminin) avlusuna (285) girdi ve avluda oturdu. Sonra bir hizmetçisine; "bana (abdest) suyu getir" dedi. (Abdu Hayr) dedi ki, bunun üzerine hizmetçi O'na, içinde su bulunan bir kapla bir leğen getirdi. Abdu Hayr sözüne şöyle devam etti: Biz de oturmuş, O'na bakıyorduk. (Derken kabdan sağ eline (su) döktü ve elini üç defa yıkadı) (286) Sonra sağ elini (kaba) sokup (su aldı) ve ağzını doldurdu. Suyu ağzında dolaştırıp çıkardı, "mazmaza yaptı". Burnuna su çekti. Sol eliyle burnunun içini temizledi. Bunları üç defa yaptı. (Sonra yüzünü üç defa yıkadı. Sonra sağ elini (dirseğe kadar) üç defa yıkadı. Sol elini (dirseğe kadar) üç defa yıkadı. Sonra elini kaba soktu ve başını bir defa mesnetti. Sonra sağ ayağını üç defa, sol ayağını üç defa yıkadı). Sonra da şöyle dedi: Rasûlullah'ın -sallaîlahu aleyhi ve sellem- ab-destine bakmak kimi sevindirirse, işte bu O'nun ab destidir.

 

708. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ), bize Hasan b. Ukbe el-Murâdî rivayet edip (dedi ki), bana Abdu Hayr, senediyle onun (yani bir önceki 707. hadisin) benzerini haber verdi.

 

32. BÂB—BURNA SU ÇEKMEK VE TAŞLA TEMİZLENMEK HAKKINDA

 

709. Bize Ahmed b. Hâiid haber verip (dedi ki), bize Mu-hammed b. İshâk, ez-Zührî'den, (O da) Âizullah b. Ab-dillah'tan (naklen) rivayet etti (ki, O şöyle demişti: Ben Ebû Hureyre'yî şöyle derken işittim: Rasûlullah'ı -sallaîlahu aleyhi ve selîem- şöyle buyururken işitmiştim: "Kim burnuna su çekerse, burnunun içini (sümük gibi şeylerden) temizlesin. Kim de (def-i hacetten sonra) taşla temizlenirse, (taşları) teklesin.,"

 

33.BAB—SAKALI HİLÂLLEMEK HAKKINDA

 

710. Bize Mâlik b. İsmail haber verip (dedi ki), bize İsrail, Amir b. Şakîk'ten (O da) Şakik b. Seleme'den (naklen) rivayet etti (ki, O şöyle demiş: Ben Hz. Osman'ı abdest alırken görmüştüm de O, (abdest esnasında, yüzünü yıkadıktan sonra) sakalını hilâllemiş ve (abdestin sonunda) "Rasûhıllah'ı -sallallahu aleyhi ve sellem- bu şekilde abdest alırken görmüştüm" demişti.

 

34.BAB—PARMAKLARI HİLÂLLEMEK HAKKINDA

 

711. Bize Ebû Âsim haber verip (dedi ki), bize İbn Cureyc haber verip (dedi ki), bana İsmail b. Kesîr, Asım b. Lakît b. Sabradan, (O), Muntefikoğullarmm elçisi olan babasından, (O da) Hz. Peygamber1 den -sallallahu aleyhi ve sellem- (naklen) haber verdi (ki, Hz. Peygamber) şöyle buyurdu: "Abdest aldığın zaman abdestini tam al ve parmaklarının arasını hilâlle."

 

35.BAB—ŞU ÖKÇELERİN ATEŞTEN VAY HÂLİNE!

 

712. Bize Yezîd b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Ca'fer -ki O İbnu'l-Hâris'tir-, Mansûr b. Hilâl b. Yesâftan, (O) Ebû Yahya'dan, (O da) Abdullah b. Amr'dan (naklen) haber verdi (ki, Abdullah) şöyle dedi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sel-lem- buyurdu ki: "Şu ökçelerin ateşten vay haline! Abdesti tam alınız.

 

 

713. Bize Hâşim İbnu'l-Kâsım haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Muhammed b. Ziyâd'dan haber verdi ki O, şöyle dedi:Ben Ebû Hureyre'yi (görmüş ve O'ndan bazı şeyler) işitmiştim. (Mu-hammed sözüne devamla) dedi ki, O (yani Ebu Hureyre), halk, ibrikten abdest alırken bize rastlar ve "abdesti tam alınız. Ebu'l-Kâsım (yani Hz. Peygamber), "şu ökçelerin ateşten vay haline!" buyurmuştu" derdi(292) Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki: Bu (rivayeti) Abdullah b. Amr'ın rivayetinden daha çok beğenirim.

 

 

36.BAB—BAŞI VE KULAKLARI MESHETMEK HAKKINDA

 

714. Bize Mâlik b. İsmail haber verip (dedi ki), bize İsrail, Amir b. Şakîk'ten, (O da) Şakîk b. Seleme'den (naklen) rivayet etti (ki, O şöyle demiş): Ben Hz. Osman'ı adest alırken görmüştüm de O, başını ve kulaklarını, (kulaklarının) dışlarını ve içlerini mes-hetmiş, sonra (abdestin sonunda) şöyle demişti: Rasülullah'ı -sal-lallahu aleyhi ve sellem- benim yaptığım gibi yaparken görmüştüm.

 

37.BÂB—RASÛLULLAH -SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM- BAŞI İÇİN YENİ SU ALIRDI

 

715. Bize Yahya b. Hassan rivayet edip (dedi ki), bize İbn Lehi'a rivayet edip (dedi ki), bize Habfoân b. Vâsi', babasından, (O) Abdullah b. Zeyd el-Mâzini'den, (O da) amcası Asım el-Mâzinî'den (naklen) rivayet etti (ki; Âsim) şöyle dedi: Rasûlullah'ı -sallallahu aleyhi ve sellem- Cuhfe'de”(295) görmüştüm. (O abdest almıştı) da ağzına su vermiş, burnuna su çekmiş, sonra yüzünü üç defa yıkamış, sonra ellerini üç defa yıkamış, sonra başını meshetmiş ve temizleyinceye kadar ayaklarım yıkamıştı. "Sonra, ellerinin artığı olmayan bir su ile başını meshetmişti." Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki: O, bu (son cümle ile) birinci meshi açıklamak istiyor.

 

38.BAB—SARIĞIN ÜZERİNE MESHETMEK

 

716. Bize Ebu'l-Muğire haber verip (dedi ki), bize el-Evzâ'î, Yahya'dan, (O) Ebû Seleme'den, (O) Ca'fer b. Amr b. Ümeyye ed-Damri'den, (O da) babasından (naklen) rivayet etti ki O, (yani Ca'fer'in babası Amr) Rasûlullah'ı -sallallahu aleyhi ve sellem-mestler (inin) ve sarığ(mm) üzerine meshederken görmüştü.” Ebû Muhammed (ed-Dârimi'ye); "bunu kabul eder misin?" diye soruldu. O da; "evet, vallahi!" dedi.

 

39.BAB—ABDESTTEN ÖNCE AVRET YERİNE SU SERPMEK HAKKINDA

 

717. Bize Kabisa haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Zeyd b. Eslem'den, (O) Atâ? b. Yesâr'dan, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) haber verdi ki, Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- (bir defasında abdest uzuvlarını) birer kere (yıkayarak) abdest almış ve avret yerine su serpmişti.

 

40.BAB—ABDESTDEN SONRA MENDİL (KULLANMAK)

 

718. Bize Ubeydullah b. Musa, İbn Ebî Leyla'dan, (O) Seleme b. Küheyl'den, (O) Küreyb'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) haber verdi (ki, İbn Abbâs) şöyle dedi: Teyzem Mey-mûne'ye, Hz. Peygamber'in -sallallahu aleyhi ve sellem- cünüplükten yıkanışını, (yani nasıl gusül yaptığını) sormuştum da O şöyle demişti: Su kabı getirilir, O da sağ eliyle sol eline (su) döker ve avret yeri ile ona bulaşan şeyleri yıkar, sonra, namaz için aldığı abdest gibi abdest alır, sonra başını ve vücûdunun geri kalanını yıkar, sonra (gusül yaptığı yerden) ayrılır ve ayaklarını yıkar, sonra ona mendil (havlu) getirilirdi. O bu (havluyu) Önüne kor ve ona dokunmayarak, (silinmeyerek) parmaklarını (sular akıp gitsin diye) silkerdi.

 

41.BAB—MESTLER ÜZERİNE MESHETMEK HAKKINDA

 

719. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Zekeriyyâ -ki O İbn Ebi Zâ'ide'dir-, Âmir'den, (O) Urve İbnu'l-Muğire'den, (O da) babasından (naklen) rivayet etti (ki, Urve'nin babası el-Muğire) şöyle dedi: Bir yolculukta bir gece Rasûlullah'îa -sallallahu aleyhi ve sellem- beraber idim. Bir ara; "yanında su var mı?" buyurdu. Ben de, "evet" dedim. Bunun üzerine devesinden ve gecenin karanlığında benden gizleninceye kadar yürüdü.. Sonra geldi. Ben de O'na su kabından (su) döktüm de o ellerini ve yüzünü yıkadı. Üzerinde yün bir cübbe vardı. (Yen'inin darlığı yüzünden) kollarım ondan çıkaramadı. Sonunda onları cübbenin alt tarafından çıkardı ve kollarını yıkadı, başına mesh etti. Sonra ben, mestlerini çekip çıkarmak için uzandım. Bunun üzerine; "onları bırak. Çünkü ben (ayaklarımı) onlara temiz olarak sokmuştum" buyurdu ve onların üzerine mesnetti.

 

 

42.BAB—MESHDE MÜDDET KOYMA

 

720. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân rivayet edip (dedi ki), bize Amr b. Kays, el-Hakem b. Uteybe'den, (O) el-Kâsim b. Muhaymire'den, (O) Şureyh b. Hâni'den, (O da) Hz. Ali b. Ebi Tâlib'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Ali) şöyle dedi: "Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, yolcu ("musâfır") için üç gün ve gecelerini, (kentinde) oturan (mukîm) için ise bir gün bir gece (müddet) koydu. (Hz. Ali) mestler üzerine meshi kastediyor .

 

43.BAB—PAPUCLAR ÜZERİNE MESHETMEK

 

721. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Yûnus, Ebû İshak'tan, (O da) Abdu Hayr'dan (naklen) rivayet etti (ki, Abd Hayr) şöyle dedi: Hz. Ali'yi abdest alırken görmüştüm. O, pabuçların üzerine meshetmiş, ardından (sözü) açmış, sonra şöyle demişti: "Şayet ben, sizin benim , yaptığımı gördüğünüz gibi, Rasûlullah'ın -sallallahu aleyhi ve sellem- yaptığını görmemiş olsaydım, ayakların içinin (altının), meshedilmeye, dışlarından (üstlerinden) daha lâyık olacağı görüşünde bulunurdum".l-307^ Ebû Muham-med (ed-Dârimi) dedi ki, bu hadis, "...başınızı meshedin ve ayaklarınızı da topuklara kadar (yıkayın) "(308) âyetiyle neshedilmiştir.

 

44.BAB—ABDESTTEN SONRA SÖYLENİLECEK SÖZ

 

722. Bize Abdullah b. Yezîd haber verip (dedi ki), bize Hayve rivayet edip (dedi ki), Ebû Akîl Zühre b. Ma'bed, amcasının oğlundan, (O da) Ukbe b. Âmir'den naklen haber verdi ki, O (yani Ukbe) Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile beraber Tebûk gazasına çıkmıştı. Derken Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir gün Ashabına konuşmak üzere oturmuş ve şöyle buyurmuştu: "Kim güneş yükseldiği zaman kalkar, abdest alır, abdesti de güzelce alır, sonra iki rekât namaz kılarsa, günâhlarından, annesinin onu doğurduğu gündeki gibi, çıkmış (kurtulmuş) olur." Ukbe dedi ki, bunun üzerine ben; "bunu Rasûlullah'tan -sallallahu aleyhi ve sellem- duymakla beni rızıklandıran Allah'a hamdolsun!" demiştim de, Ömer İbnul-Hattab -ki O, karşımda oturmuş bir haldeydi-, şöyle karşılık vermişti: "Buna hayret mi ediyorsun? Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, sen gelmeden önce bundan daha hayret verici bir şey buyurmuştu." O zaman, "peki, o nedir? Babam-anam sana feda olsun!" demiştim de Ömer (radıyallahu anlı) şöyle cevap vermişti: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyrırmuştu: "Kim abdest alır, abdestini de güzelce alır; sonra gözünü göğe -veya "bakışını göğe" buyurmuştu- kaldırır ve "Eşhedu en lâ ilahe illellahu vahdehu lâ şerike lehu ve eşhedu enne Mu-hammeden abduhu ve Rasûluhu = şehâdet ederim ki; tek olan, hiçbir ortağı olmayan Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Ve şehâdet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve elçisidir" derse, ona Cennetin sekiz kapısı açılır. O, onların hangisinden isterse (Cennete) girer. "

 

45.BAB—ABDESTİN ÜSTÜNLÜĞÜ

 

723. Bize Ahmed b. Abdillah haber verip (dedi ki), bize Leys b. Sa'd, Ebu'z-Zübeyr'den, (O) Sufyân b. Abdillah'tan, (O) Âsim b. Sufyân'dan (naklen) rivayet etti ki, onlar (yani Asım ve arkadaşları) Selâsil Savaşı'nı yaptılar ve Muâviye'nin yanma döndüler. (Muâviye'nin) yanında Ebû Eyyûb ve Ukbe b. Âmir vardı. Derken Ebû Eyyûb dedi ki "Ben Rasûlullah'ı -sallallahu aleyhi ve sellem-şöyle buyururken işitmiştim: "Kim emredüdiği gibi abdest alır ve emredildiği gibi namaz kılarsa, geçmiş (kötü, günâh) amelleri bağışlanır." "(O) böyle mi (buyurmuştu), Ukbe!" O da "evet, (böyle buyurmuştu)" dedi.'

 

724. Bize el-Hakem İbnu'I-Mubârek haber verip (dedi ki), bize Mâlik, Süheyl b. Ebî Sâlik'ten, (O) babasından, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) rivayet etti ki, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: Müslüman -veya mümin- kul abdest aldığında yüzünü yıkadığı zaman, gözüyle kendisine bakmış olduğu her günah, su ile beraber -veya "suyun son damlası ile beraber"- yüzünden çıkar, (gider). Ellerini yıkadığı zaman ise, elleriyle tutmuş olduğu her günah, su ile beraber -veya "suyun son damlası ile beraber"- ellerinden çıkar, (gider). (Abdest alan kul) sonunda günâhlardan arınmış bir hale gelir.

 

 

725.   Bize  Yahya  b.   Hassan  haber  verip   (dedi  ki),  bize Hammâd b. Seleme, Ali b. Zeyd'den, (O da) Ebû Osman'dan(naklen) rivayet etti (ki, Ebû Osman) şöyle dedi: Selmân'la beraber bir ağacın altında idim. Ondan kuru bir dal aldı ve onu, yaprakları dökülünceye kadar salladı. (Sonra): "Bana sormuyor musun, bunu niçin yapıyorum?" dedi. Ben de O'na, "bunu niçin yaptın?" dedim. Şöyle karşılık verdi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-bana böyle yapmış, sonra şöyle buyurmuştu: "Şüphe yok ki, müs-lüman abdest aldığında abdesti güzelce alınca ve beş (vakit) namazı kılınca günahları şu yaprakların dökülmesi gibi dökülür." Sonra "Gündüzün iki tarafında ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namaz kıl" (mealindeki âyeti), "bu, ibret alanlara bir öğüttür" sözüne kadar okudu.

 

46.BAB—HER NAMAZ İÇİN ABDEST ALMA

 

726. Bize Muhammed b. Yûsuf, Sufyân'dan, (O) Amr b. Amir el-Ensâri'den, (O da) Enes b. Mâlik'ten (naklen) haber verdi (ki, Enes) şöyle dedi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- her namaz için abdest alırdı. (Herhangi) birimize ise, abdestini bozmadığı sürece bir abdest kâfi gelirdi.

 

47.BAB—ABDEST SADECE HADES'TEN^320) DOLAYI GEREKİR

 

727. Bize Yahya b. Hassan haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Süheyl b. Ebi Salih'ten, (O) babasından, (O da) Ebu Hureyre'den (naklen) rivayet etti ki, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: "Sizden biriniz namazı esnasında oturağında bir hareketin olduğunu sanır da, abdesti bozuldu mu yahut bozulmadı mı diye kendisine bir güçlük çıkarsa, bir ses işitinceye veya bir koku hissedinceye kadar (namazından) ayrılmasın."

 

48.BAB—UYKUDAN DOLAYI ABDEST ALMAK

 

728. Bize Muhammed İbnu'l-Mübârek haber verip (dedi ki), Bakıyye İbnu'l-Velîd, Ebû Bekr b. Ebî Meryem'den haber verdi (ki, O şöyle dedi): Bana Atiyye b. Kays el-Kelâ'î, Muâviye b. Ebî Süfyân'dan (naklen) haber verdi ki, Hz. Peygamber -sal-lallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuş: '"Ancak gözler, dübü-rün (oturağın) bağıdır. Binaenaleyh göz uyuyunca bağ çözülür."(324) Ebû Muhammed Abdullah (ed-Dârimi'ye) dendi ki, "bunun (zahiri) hükmünü kabul eder misin?" O, "hayır, (kişi) ayakta uyuduğu zaman ona abdest gerekmez" karşılığını verdi.

 

49.BAB—MEZİ HAKKINDA

 

729. Bize Yezîd b. Hârûn haber verip (dedi ki), Muhammed b. İshak, Sa'îd b. Ubeyd ibni's-Sebbâk'tan, (O) babasından, (O da) Sehl b. Huneyf ten (naklen) haber verdi (ki Sehl) şöyle dedi: Ben meziden dolayı güçlük çekiyor ve onun yüzünden çok guslediyordum. Sonra bunu Hz. Peygamber'e -sallallahu aleyhi ve sel-lem- anlattım ve O'na onun (hükmünü) sordum. O da şöyle buyurdu: "Bundan dolayı abdest alman sana kâfi gelir." (Sehl) dedi ki; "peki, dedim, ondan elbiseme bulaşan şeyi nasıl (temizlemeliyim?11) Buyurdu ki; "bir avuç su al ve onu, bulaştığını zannettiğin yere serp!"

 

50.BAB—ERKEKLİK ORGANINA DOKUNMAKTAN DOLAYI ABDEST ALMAK

 

730. Bize Ebu'l-Muğire haber verip (dedi ki), bize el-Evzâ'î, ez-Zühri'den rivayet etti (ki O, şöyle dedi:) Bana Ibn Haznı, Urve'den, (O da) Busre bint Safvân'dan (naklen) rivayet etti ki, O (yani Busre), Rasûlullah'ı -sallallahu aleyhi ve sellem-; "adam, erkeklik organına dokunmaktan dolayı abdest alır," buyururken işit-mişti.

 

731. Bize Ahmed b. Hâlid el-Vehbî, Muhammed b. İshak'tan, (O) Abdullah b. Ebî Bekr'den, (O) Urve'den, (O) Mervân İbnu'l-Hakem'den, (O da) Busre bint Safvân'dan (naklen) haber verdi ki, O (yani Busre) Hz. Peygamber'i -sallallahualeyhi ve sellem- şöyle buyururken işitmişti: "Kim fercine (ön ve arka avret yerine) dokunursa, abdest alsın"®29) (Rivayetin) sonunda Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki: "Bu (rivayet), ferce dokunma hakkında daha sağlamdır."

 

 

 

51.BAB—ATEŞİN DEĞDİĞİ ŞEYLERDEN DOLAYI ABDEST ALMAK

 

732. Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki), bana el-Leys rivayet edip (dedi ki), bana Ukayl, İbn Şihâb'dan rivayet etti (ki O, şöyle dedi: (İbn Şihâb dedi ki), bana Abdulmelik b. Ebî Bekr Ibni'l-Hâris b. Hişâm haber verdi ki, Hârice b. Zeyd el-Ensârî O'na haber vermiş ki, babası Zeyd b. Sabit şöyle demiş: Rasûlullah'ı (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işittim: "Ateşin değdiği şeylerden dolayı abdest (almak gerekir)." Ebû Muhammed (ed-Dârimi'ye): "Bunun (zahirî hükmünü) benimser misin?" dendi. O da "hayır" dedi.

 

52.BAB—(BUNDAN DOLAYI) ABDEST ALMAYI TERKETMEDE İZİN

 

733. Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki), bana el-Leys rivayet edip (dedi ki), bana Ukayl, İbn Şihâb'dan rivayet etti (ki O, şöyle dedi): Bana Ca'fer b. Amr b. Ümeyye rivayet etti ki, babası Amr b. Ümeyye kendisine haber vermiş ki, O (yani Amr), Rasûlullah'ı -sallallahu aleyhi ve sellem- elindeki bir koyun küreğinden (et) kesip (yerken) görmüştü. Sonra O, namaza çağrılmıştı. Bunun üzerine, kendisiyle (et) kesmekte olduğu bıçağı atmış, sonra da kalkmış ve (yeniden) abdest almadığı halde namazı kıldırmıştı.

 

53.BAB—DENİZ SUYUNDAN ABDEST ALMA

 

734. Bize el-Hasan b. Ahmed el-Harrânî haber verdi. (O dedi ki), bize Muhammed b. Seleme, Muhammed b. İshak'tan, (O) Yezîd b. Ebî Habîb'den, (O) el-Culâh'dan, (O) Abdullah b. Sa'îd el-Mahzûmî'den, (O) el-Muğire b. Ebî Burde'den, (O) babasından, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) rivayet etti (ki, Ebû Hureyre) şöyle dedi: Müdlicoğull arından bir adam Rasûlullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem- geldi ve "ya Rasulullah, dedi, bizler şu denizin ahalisiyiz. Salla avcılık yaparız. Bu sebeple bir gün, iki gün, üç, dört (gün) o (denizde) açılırız. Yanımıza da dudaklarımız için (yani içmek için) biraz tatlı su alırız. İşte biz bu (tatlı su) ile abdest alırsak, canlarımızın (tehlikeye düşmesinden) korkuyoruz. Şayet canlarımızı tercih eder ve deniz (suyundan) abdest alırsak, bundan dolayı da gönüllerimizde (hoşnudsuzluk) hissediyor ve onun temiz olmamasından korkuyoruz!" Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: "Ondan abdest alınız. Çünkü o, suyu temiz, ölmüş hayvanı helâl olandır. "

 

735. Bize Muhammed İbnu'l-Mübârek, Mâlik'ten -kıraat yoluyla-, (O) Safvân b. Süleym'den, (O da) el-Ezrak sülâlesinden olan Sa'îd b. Seleme'den (naklen) haber verdi ki, el-Muğire b. Ebî Burde -ki O, Abdüddâroğullarından bir adamdır-, O'na (yani Sa'îd'e) haber vermiş ki, O, Ebû Hureyre'yi şöyle derken işitmiş: Bir adam Rasûlullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem- sorup şöyle demiş: "Muhakkak ki bizler, beraberimizde az su olduğu halde denize açılıyoruz. Bu sebeple şayet biz bu (su) ile abdest alırsak, susarız. Acaba deniz suyundan abdest alabilir miyiz?" Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-; "O, suyu temiz ve temizleyici, ölmüş hayvanı helâl olandır" buyurmuş.

 

54.BAB—DUKGUN SUDAK ABDEST ALMA

 

736. Bize Ahmed b. Abdillah haber verip (dedi ki), bize Zaide, Hişâm'dan, (O) Muhammed'den, (O) Ebû Hureyre'den, (O da) Hz. Peygamber'den -sallallahu aleyhi ve sellem- (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Peygamber) şöyle buyurdu: "Sizden biriniz durgun suya işeme(sinl) (Çünkü o) sonra ondan (su alıp) yıkanır, (gusleder)

 

 

55.BÂB—PÎSLENltöEYEN SUYUN MİKTARI

 

737. Bize Yezîd b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Mu-hammed b. İshak, Muhammed b. Ca'fer İbni'z-Zübeyr'den, (O) Ubeydullah b. Abdillah b. Ömer'den, (O da) babasından (naklen) haber verdi (ki, Abdullah) şöyle dedi: Rasûlullah'ı -sal-lallahu aleyhi ve selîem-, kendisine, ıssız yerlerde bulunan su ile, ona, hayvan ve yırtıcı canavar nevinden (şeylerin) zaman zaman gidip gelmesinin (hükmü) sorulurken işitmiştim, O şöyle buyurmuştu: "Su iki külteye ulaşırsa onu hiçbir şey pis yapmaz."

 

 

 

738. Bize Yahya b. Hassan rivayet edip (dedi ki), bize Ebû Usâme, el-Velid b. Kesîr'den, (O) Muhammed b. Ca'fer İbni'z-Zübeyr'den, (O) Ubeydullah b. Abdillah'tan, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivayet etti ki, Rasûlullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem- su ile ona, hayvan ve yırtıcı canavar nevinden (şeylerin) zaman zaman gidip gelmesinin (hükmü) sorulmuştu da, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştu: "Su iki külle olduğu zaman pislik taşımaz."

 

56.BAB—KULLANILMIŞ SU İLE ABDEST ALMA

 

739. Bize Ebû'l-Velîd et-Tayâlisî ve Ebû Zeyd Sa'îd îbmı'r-Rebî' haber verdi. Onlar dediler ki, bize Şu'be, Muhammed İbnu'l-Munkedir'den rivayet etti (ki, O şöyle) dedi: Ben Câbir'i, şöyle derken işitmiştim: Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, ben (hiçbir şeyi) akledemez bir halde hasta iken bana hasta ziyareti yapmak üzere yanıma gelmişti de abdest almış ve abdest suyundan üzerime dökmüştü. Bunun üzerine aklım başıma gelmişti.

 

57.BAB—KADININ ABDEST SUYUNUN ARTIĞI İLE ABDEST ALMA

 

740. Bize Yahya b. Hassan haber verip (dedi ki), bize Yezîd b. Atâ', Simâk'ten, (O) İkrime'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen)   rivayet  etti   (ki,  İbn  Abbâs)   şöyle   dedi:   Hz.   Peygamber'in -sallallahu aleyhi ve sellem- hanımlarından bir kadın kalkmış ve büyük bir çanağın içinden (su olarak) cünüblükten gus-letmişti. Daha sonra Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, yıkanmak üzere O'nun artığına (doğru) kalktı. Bunun üzerine (O hanımı); "muhakkak ki ben senden önce onun içinden (su alarak) gus-letmiştün" dedi. O zaman Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sel-lem-; "şüphesiz durum şu ki, suya cünüblük yoktur"dedi.

 

741. Bize Ubeydullah, Sufyân'dan, (O) Simâk b. Harb'den, (O) İkrime'den, (O) İbn Abbâs'tan, (O da) Hz. Peygamber'den - sallallahu aleyhi ve sellem- (naklen), onun (yani bir önceki hadisin) benzerini haber verdi.

 

58.BAB—KEDİ KABDAN BİR ŞEY YİYİP İÇTİĞİ ZAMAN

 

742. Bize el-Hakem İbnul-Mübârek haber verip (edi ki), bize Mâlik, İshâk b. Abdillah b. Ebi Talha'dan, (O) Humeyde bint Ubeyd b. Rifâ'a'dan, (O da) Kebşe bint Ka'b b. Mâlik'ten -ki O İbn Ebi Katâde'nin (nikâhı) altındaydı- (naklen) haber verdi ki, Ebû Katâde O'nun yanına girmişti. O da O'na abdest suyu dökmüştü. Derken bir kedi ondan içmeye gelmişti. Bunun üzerine Ebû Katâde kabı onun için eğmiş, o da içmişti. Kebşe (sözüne devamla) dedi ki, (Ebû Katâde) ise beni (bu manzaraya) bakarken görmüş ve "yeğenim, hayret mi ediyorsun?" demişti. Ben, "evet" karşılığını vermiştim. (O zaman) o şöyle demişti: Muhakkak ki Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz o (yani kedi) pis değildir. O ancak sizin etrafınızda dolaşan erkek veya dişi (canlı)lardandır.

 

59.BAB—KÖPEĞİN KABDAN YİYİP İÇMESİ

 

743. Bize Vehb b. Cerîr haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Ebu't-Teyyâh'tan, (O) Mutarriften, (O da) Abdullah b. Mu-ğaffel'den (naklen) rivayet etti ki, Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: "Köpek kabın içinde (bir şey) yiyip içdiği, onu yaladığı zaman o (kabı) yedi kere yıkayınız. Sekizinci (yıkamada) ise onu toprağa bulayıp (ovunuz)."

 

60.BAB—TEREYAĞINA FARE DÜŞEBİLİR?

 

744.  Bize Muhammed b. Yûsuf,  İbn Uyeyne'den,  (O)  ez-Zührî'den,   (O)   Ubeydullah'tan,   (O)   İbn  Abbâs'tan,   (O   da)Meymûne'den (naklen) haber verdi ki, bir fare bir tereyağının içine düşüp ölmüştü de Rasülullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştu: "O (fareyi), etrafı ile beraber atın ve o (yağın geri kalanını) yiyin."

 

 

61.BAB—SİDİKTEN KORUNMAK

 

745. Bize el-Mualla b. Esed haber verip (dedi ki), bize Ab-dulvâhid b. Ziyâd rivayet edip (dedi ki), bize el-A'meş, Mücâhid'den, (O) Tâvûs'tan, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivayet etti (ki, Ibn Abbâs) şöyle dedi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- iki kabre rastlamıştı da şöyle buyurmuştu: "Şüphe yok ki, o (kabirdekiler) kabirlerinde azâb edilmektedirler. Büyük bir (işten) dolayı da azâb edilmiyorlar. Onlardan birisi söz taşır, (ko-ğuculuk yapardı). Diğeri ise sidikten korunmazdı." (İbn Abbâs) dedi ki, (Hz. Peygamber), sonra yaprakları soyulmuş yaş bir (hurma dalı alıp kırdı ve onlardan her bir kabrin başına bir parça(sım) soktu, sonra da şöyle buyurdu: "Umulur ki o (dal parçaları) kurumadığı sürece onların (azâblan) hafifletilir. "

 

62.BAB—CAMİDE ÎŞEMEK

 

746. Bize Ca'fer b. Avn rivayet edip (dedi ki), Yahya b. Sa'îd, Enes'ten, haber verdi (ki, O) şöyle demiş: Bir bedevi Hz. Peygamber'in -sallallahu aleyhi ve sellem- yanına gelmişti. Sonra (Hz. Peygamber'in yanından) kalkınca (gidip) caminin bir tarafına işe-mişti. Bunun üzerine Rasûlullah'ın -sallallahu aleyhi ve sellem- Ashabı ona bağırmışlardı da, (Hz. Peygamber) onları ondan savmış, sonra bir kova su istetip bunu, onun sidiğinin üzerine dökmüş tü.

 

63.BAB—YEMEK YEMEMİŞ OLAN ÇOCUĞUN SİDİĞİ

 

747. Bize Osman b. Ömer haber verip (dedi ki), bize Mâlik b. Enes rivayet etti. (Dârimi dedi ki, Osman) bize onu Yûnus'tan (naklen) de rivayet etti. (Malik ve Yûnus da) ez-Zührî'den, (O) Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe'den, (O da) Ümmü Kays bint Mihsan'dan (naklen rivayet ettiler) ki, O (yani Ümmü Kays), Hz. Peygamber'e -sallallahu aleyhi ve sellem-, (henüz) yemek yeme çağına gelmemiş olan bir oğlunu getirmişti de (Hz. Peygamber) onu kucağına oturtmuştu. O da O'nun üzerine işe-mişti. (Ümmü Kays) dedi ki, bunun üzerine (Hz. Peygamber) su istemiş ve (onu, elbisesinin sidikle pislenmiş yerine) serpmiş, (ama) o (yeri) yıkamamıştı.

 

748. Bize Yahya b. Hassan haber verip (dedi ki), bize Mâlik b. Enes, Muhammed b. Umâre'den, (O) Muhammed b. İbrahim et-Teymî'den, (O da) İbrahim b. Abdirrahman b. Avf in bin ümmü veled'inden”(364) (naklen) rivayet etti ki, O (yani İbrahim'in ümmü veled'i) Ümmü Seleme'ye sormuş ve şöyle demiş: Doğrusu ben, elbisemin eteğini uzatan, sonra da pis yerlerde yürüyen bir kadınım. (Elbisemin eteği pis olur mu?) Ümmü Seleme şu karşılığı vermiş: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, "O (elbisenin pislenen eteğini), (pis yerden) sonraki (temiz yer) temizler" buyurmuştur.(365) (Bu kitabın râvisi İsa b. Ömer es-Semerkandi dedi ki): Ebû Muhammed (ed-Dârimi'ye), "bu (hadisin zahiri hükmünü) kabul eder misin?" dedim. "Bilmem!" karşılığını verdi.

 

65.BÂB—TEYEMMÜM

 

749. Bize Muhammed İbnu'1-Alâ1 haber verip (dedi ki), bize Ebû.Usâme rivayet edip (dedi ki), bize Avf rivayet etti. (O dedi ki), bana Ebû Recâ el-Utâridi, İmrân b. Husayn rivayet etti (ki, İmrân) şöyle dedi: Biz Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sel-lem- ile beraber bir yolculukta idik. (Hz. Peyamber, neden) sonra (bineğinden) indi ve abdest suyu isteyip abdest aldı. Sonra namaza çağ-rıldı, (ezan okundu) da cemaate namaz kıldırdı. O, namazından döndüğünde, (cemaatten) ayrılmış, cemaatle namaz kılmamış bir adam fördü. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- O'na:  Falan! Cemaatle namaz kılmaktan seni ne menetti?" buyurdu. O da şöyle karşılık verdi: "Ya Rasûlullah! Cünüb oldum. Su da yok." O zaman Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: "Toprağa bak. Çünkü o, sana yeter."

 

750. Bize Muhammedi b. İshak rivayet edip (dedi ki), bana Abdullah b. Nâfi1, el-Leys b. Sa'd'dan, (O) Bekr b. Sevâde'den, (o) Atâ1 b. Yesâr'dan, (O da) Ebû Sa'îd el-Hudrî'den (naklen) rivayet etti (ki, Ebû Sa'îd) şöyle dedi: İki adam bir yolculuğa çıkmışlardı. Derken, yanlarında hiç su olmadığı bir halde namaz vakitleri gelmiş, onlar da temiz toprağa teyemmüm edip namaz kılmışlar. Sonra (namaz) vakti içinde su bulmuşlar. Bundan dolayı onların biri abdest (alarak) namazı tekrar kılmış, diğeri ise tekrar kılmamış. Daha sonra Rasûlullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem- gelmiş ve bunu (O'na) anlatmışlar. Bunun üzerine (Hz. Peygamber) tekrar kılmayana; "Sünnet'e uygun hareket ettin. Namazın sana kâfidir." buyurmuş; abdest alıp tekrar kılana ise; "sana iki kat sevap vardır" buyurmuştu.

 

 

66.BÂB—TEYEMMÜM (TOPRAĞA) BİR DEFA VURULARAK (YAPILIR)

 

751. Bize Affân rivayet edip (dedi ki), bize Ebân b. Yezîd el-Attâr   rivayet   edip   (dedi   ki),   bize   Katâde,   Sa'îd   b.   Abdirrahman b. Ebza'dan,  (O) babasından,  (O da) Ammâr b. Yâsir'den  (naklen)  rivayet etti ki, Hz.  Peygamber –sallallahu aleyhi ve sellem-; "teyemmümde, yüz ve avuçlar için (toprağa) bir vuruş vardır" buyururdu/3701 Abdullah (ed-Dârimî); "bunun isnadı sahihtir" dedi.

 

752. Bize Abdullah b. Sa'îd haber verip (dedi ki), bize Ebû Usâme, Hişâm b. Urve'den, (O) babasından, (O da) Hz. Aişe'den (naklen) rivayet etti ki, O (yani Hz. Aişe), (Hz. Peygamberle bir sefere çıkarken) Hz. Esmâ'dan bir gerdanlık ödünç almıştı. Sonra (bu gerdanlık sefer esnasında) kaybolmuştu. Bundan dolayı Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, Ashabından bazı insanları onu aramak için göndermişti de onların namaz vaktileri gelmiş ve (suları olmadığı için) abdestsiz namaz kılmışlardı. Daha sonra Hz. Peygamberin -sallallahu aleyhi ve sellem- yanma geldiklerinde bu (durumu) O'na şikâyet etmişlerdi. Bunun üzerine "teyemmüm âyeti" inmişti. O zaman Useyd b. Hudeyr (Hz. Aişe'ye hitaben) şöyle demişti: Allah sana hayırlı mükafaatlar versin! Vallahi, senin başına asla hiçbir iş gelmemiştir ki, Allah, senin için ondan bir çıkış yolu yapmış, müslümanlar için de onda bir bereket kılmış.

 

67.BAB—CÜNÜBLÜKTEN DOLAYI GUSÜL YAPMAK HAKKINDA

 

753. Bize Ebu'l-Velîd haber verip (dedi ki), bize Zâ'ide, Süleyman'dan, (O) Salim b. Ebi'l-Ca'd'dan, (O) Küreyb'den, (O) İbn Abbâs'tan, (O da teyzesi) Hz. Meymûne'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz, Meymûne) şöyle dedi: (Bir gün) Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- için su koydum. O da ellerinin üzerine döküp onunla (yani sol eliyle) avret yerini yıkamaya başladı. (Bu yıkamayı) bitirince onu (yani sol elini) yere -veya bir duvara sürdü. -(Yere mi, duvara mı sürdüğünde) Süleyman şüpheye düştü-. Sonra ağzına su verdi, burnuna su çekti. Ardından yüzünü ve kolunu yıkadı, başına ve vücûduna (su) döktü. Nihayet (guslünü) bitirince bir tarafa çekilip ayaklarını yıkadı. O zaman ben kendisine bir çarşaf (havlu) verdim. Ama O kabul etmedi ve eliyle (vücûdunun sularını) gidermeye başladı. (Hz. Meymûne) dedi ki; ben de O'nu, guslünü bitirinceye kadar perdelemiş tim .Süleyman dedi ki, Salim (rivayetinin) sonunda bildirdi ki; Hz. Pey-gamber'in -sallallahu aleyhi ve sellem- bu şekilde gusül yapması, cü-nüblükten dolayı idi.

 

754. Bize Ca'fer b. Avn haber verip (dedi ki), bize Hişâm b. Urve, babasından, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Aişe) şöyle dedi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-(gusül yapmaya) başlardı da (önce) ellerini yıkar, peşine namaz abdesti gibi abdest alır, sonra avucunu suyun içine sokar ve (parmakları) ile saçının diplerini hilâller, nihayet, (baş) derisinin üstünün ıslandığına kanaat getirince eliyle üç avuç (su) avuçlar ve bunları başının üzerine döker, daha sonra da vücûdunu yıkardı.(375) Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki, bu (rivayet) bana, Salim b. Ebi'l-Ca'd'm (bir önceki) rivayetinden daha iyi geliyor.

 

68.BAB—ERKEK VE KADIN BİR KABDAN GUSÜL YAPABİLİRLER

 

755. Bize Muhammed b. Kesîr, el-Evzâ'î'den, (O) ez-Zührî'den, (O) Urve'den, (O da) Hz. Aişe'den (naklen) haber verdi (ki, Hz. Aişe) şöyle dedi: Ben ve Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- cünüblükten dolayı bir kabdan gusül yapardık.

 

756. Bize Ca'fer b. Avn haber verip (dedi ki), Ca'fer b. Burkan, ez-Zührî'den (O) Urve'den, (O da) Hz. Aişe'den (naklen) haber verdi (ki, Hz. Aişe) şöyle dedi: Ben ve Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir kabdan -ki o fa-raktır- gusül yap ardık.

 

 

69.BAB—CÜNÜBLÜKTEN BİR KIL YERİNİ (KURU) BIRAKAN KİMSE

 

757. Bize Muhammed Îbnu'1-Fadl haber verip (dedi ki), bize H amma d b. Seleme, Atâ1 İbnu's-Sâib'den, (O) Zâzân'dan, (O da) Hz. Ali'den (naklen) rivayet etti ki, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: "Kim cünüblükten, bir kıl yeri (kadar kısmı), kendisine su isabet etmemiş bir halde (kuru) bırakırsa, o (kuru kalan yere) Cehennemde şöyle şöyle yapılır. "_Hz. Ali dedi ki, "işte bundan dolayı başımın (saçına) düşman kesildim -(Hz. Ali) saçını keserdi.

 

70.BÂB—KENDİSİNE CÜNÜBLÜK İSABET EDEN YARALI

 

758. Bize Ebu'l-Muğire haber verip (dedi ki), bize el-Evzâ'î rivayet edip dedi ki; bana Atâ1 b. Ebû Rebah'ın şöyle dediği ulaştı: O (yani Atâ'), İbn Abbâs'ı şöyle haber verirke-n işitmiş: Bir adama Hz. Peygamberin -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında bir yara isabet etmiş. Sonra da ihtilâm olmuş. Bundan dolayı gusül yapması emredilmiş. (O da yapmış) ve ölmüş. Bu, Hz. Peygamber'e -sallallahu aleyhi ve sellem- ulaşmış. Bunun üzerine O şöyle buyurmuş: "Onu öldürdüler. Allah da onları katletsin! Cehaletin devası sormak değil mi?" Yine Atâ1  şöyle  demiş:  Bana ulaştı ki,  ondan sonra Hz.  Pey-gamber'e -sallallahu aleyhi ve sellem- (nasıl yapmalıydı?) diye sorulmuş, O da şöyle buyurmuş: "Keşke vücûdunu yıkasaydı ve başının yara isabet eden yerini (meshedip kuru) bıraksaydı!'

 

71.BAB—HANIMLARINI TEK GUSÜLLE DOLASAN KİMSE

 

759. Bize Süleyman b. Harb rivayet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Sâbit'ten (O da) Enes'ten (naklen) rivayet etti ki, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- (bir defasında) tek bir günde (bütün) hanımlarını dolaşmış, (onlarla cimayapmıştı)

 

760. Bize Affân rivayet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme rivayet edip (dedi ki), bize Sabit, Enes'ten (naklen) rivayet etti ki, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- (bir defasında) bir gecede bütün hanımlarını dolaşmış, (onlarla cima' yapmıştı).

 

72.BAB—KENDİSİYLE GİZLENİLMESİ MÜSTEHAB OLAN ŞEYLER

 

761. Bize Haccâc b. Minhâl haber verip (dedi ki), bize Mehdî b. Meymûn rivayet edip (dedi ki), bize Muhammed b. Abdillah b. Ebî Ya'kûb, el-Hasan b. Ali'nin âzâdlısı olan el-Hasan b. Sa'd'dan, (O da) Abdullah b. Ca'fer'den (naklen) rivayet etti (ki, Abdullah) şöyle dedi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir gün beni bineğinin terkisine almış ve bana, insanlardan hiçkimseye anlatmayacağım gizli bir söz söylemişti. Bir tümsek veya hurma ağacı kümesi ise, Hz. Peygamber'in -sallaiîahu aleyhi ve sellem-, def-i haceti için arkasına gizlendiği şeylerin, (O'na) en sevmili gelenleriydi.

 

73.BAB—CÜNÜB UYUMAK İSTEDİĞİ ZAMAN

 

762. Bize Ubeydullah b. Musa, Sufyân'dan, (O) Abdullah b. Dinar'dan, (O da) İbn Ömer'den (naklen) haber verdi (ki, İbn Ömer) şöyle dedi: Ömer, Rasûlullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem-sorup demişti ki, "bana geceleyin cünüblük isabet ediyor, (cünüb oluyorum. Nasıl yapmalıyım?)" Bunun üzerine (Hz. Peygamber) O'na; erkeklik organım yıkamasını, abdest almasını, sonra da uyumasını emretmişti.

 

763. Bize Ahmed b. Halici haber verip (dedi ki), bize Mu-hammed b. İshak, Abdurrahman İbnu'l-Esved'den, (O da) babasından (naklen) rivayet etti (ki, babası el-Esved) şöyle dedi: Hz. Aişe'ye, Rasûlullah'm, -sallallahu aleyhi ve sellem- cünüb olduğu . halde uyumak istediğinde ne yaptığını sordum. O da şöyle karşılık verdi: Namaz abdesti gibi abdest alır, sonra uyurdu.

 

 

74.BAB—SU SUDAN DOLAYI (GEREKİR)

 

764. Bize Yahya b. Musa haber verip (dedi ki), bize Ab-durrezzâk rivayet edip (dedi ki), İbn Cureyc haber verdi. (O dedi ki), bana Amr b. Dinar, Abdurrahman Ibnu's-Sâ'ib'den, (O) Abdurrahman b. Suâd'dan -ki o, Medinelilerden beğenilen biri idi-, (O da) Ebû Eyyûb el-Ensârî'den (naklen) haber verdi ki, Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: "Su sudan dolayı (gerekir),"

 

765. Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki), bana el-Leys rivayet edip (dedi ki), bana Ukayl, İbn Şihâb'dan, (O da) Sehl b. Sa'd es-Sâ'idî'den (naklen) rivayet etti -ki O, Hz. Pey-gamber'e- -sallallahu aleyhi ve sellem- ulaşmış ve O'ndan (bazı ha-dişler) işitmişti. O, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- vefat ettiğinde onbeş yaşındaydı-; rivayet etti (ki, O şöyle dedi): Bana Übey b. Ka'b rivayet etti ki, (bazı Sahâbilerin, Hz. Peygamber'in) "Su, sudan dolayı (gerekir)" sözü hakkında verdikleri fetva, Rasûlullah'ın -sallallahu aleyhi ve sellem- İslam'ın başlangıcında vermiş olduğu bir kolaylık (ruhsat) idi. (Hz. Peygamber) daha sonra gusül yapılmasını emretmiş idi/390) Abdullah (ed-Dârimi) dedi ki: O'ndan (yani Ukayl'dan) başkası demiş ki, ez-Zührî şöyle dedi: Bana, razı olduğum kimselerden birisi, Sehl b. Sa'd'den (naklen) rivayet etti.

 

766. Bize Ebû Ca'fer Muhammed b. Mihrân el-Cemmâl haber verip (dedi ki), bize Mübeşşir el-Halebî, Muhammed b. Ebî Ğassân'dan, (O) Ebû Hâzim'den (O da) Sehl b. Sa'd'dan (naklen) rivayet etti (ki, Sehl şöyle dedi): Bana Übey b. Ka'b rivayet etti ki, (bazı Sahâbilerin), "su sudan dolayı (gerekir)" diye verdikleri fetva, Rasûlullah'ın -sallallahu aleyhi ve sellem-, İslam'ın -veya zamanın- başlangıcında vermiş olduğu bir kolaylık (ruhsat) idi. Sonra (cima yapıldığında, meni inmese de) gusül yapıldı.

 

75.BAB—SÜNNET EDİLECEK YERİN SÜNNET EDİLECEK YERE DOKUNMASI HAKKINDA

 

767. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Hişâm, Katâde'den, (O) el-Hasan'dan, (O) Ebû Râfi'den, (O) Ebû Hu-reyre'den, (O da) Hz. Peygamber'den -sallallahu aleyhi ve sel-lem- (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Peygamber) şöyle buyurdu: "(Erkek) onun (yani kadının) dört parçası arasına oturduğu, sonra da ona yüklendiği (veya onu yorduğu) zaman, gusül yapması vâcib ol-muştur.".

 

76.BAB—RÜYASINDA ERKEĞİN GÖRDÜĞÜ ŞEYİ GÖREN KADIN HAKKINDA

 

768. Bize Ebu'I-Velîd et-Tayâlisî haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Ata1 el-Hurâsâni'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Sa'îd İbnu'l-Müseyyeb'i, şöyle derken işittim: Teyzem Havle bint Hakim es-Sülemiyye, Rasûlullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem-, ihtilâm olan kadının (durumunu) sormuştu da (Hz. Peygamber) O'na, gusül yapmasını emretmişti.

 

769. Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki), bana el-Leys rivayet edip (dedi ki), bana Ukayl, İbn Şihâb'dan rivayet etti (ki, O şöyle demiş): Bana Urve İbnu'z-Zübeyr, Hz. Pey-gamber'in -sallallahu aleyhi ve sellem- eşi Hz. Âişe'den (naklen) rivayet etti ki, O (yani Hz. Aişe) O'na (yani Urve'ye) haber vermiş ki, Ebû Talha'nın oğullarının annesi Ümmü Süleym, Rasûlullah'm -sallallahu aleyhi ve sellem- huzuruna girip demişti ki "Ya Rasûlullah! Şüphesiz Allah hakkı (açıklamaktan) çekinmez. Söyler misin, rü'yada erkeğin gördüğü şeyi gören kadın gusül yapacak mı?" (Hz. Peygamber de) "evet" buyurmuştu, Hz. Aişe demiş ki, bunun üzerine ben, (Ümmü Süleym'e) "ayıp sana! Kadın bunu görür mü?" demiştim de, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- O'na (yani Hz. Aişe'ye) dönüp şöyle buyurmuştu: "Allah iyiliğini versin! Peki (çocukla annesi arasındaki) benzerlik nereden.

 

770. Bize Muhammed b. Kesîr, el-Evzâ'î'den, (O) İshak b. Abdillah b. Ebû Talha'dan, (O da) Enes'ten (naklen) haber verdi .(ki, Enes) şöyle dedi: Rasûlullah'm -sallallahu aleyhi ve sellem- huzuruna, yanında Ümmü Seleme var iken Ümmü Süleym girmiş ve şöyle demişti: "Kadın, rüyasında, erkeğin gördüğü şeyi görür. (Bunun hakkında ne buyurursunuz?)" Bunun üzerine Ümmü Seleme, "Allah iyiliğini versin, Ümmü Süleym! Kadınları rezil rüsvay ettin!" demişti de Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, Ümmü Süleym'e arka çıkarak şöyle buyurmuştu: "Bilâkis Allah senin iyiliğini versin! Şüphe yok ki sizin en hayırlınız, kendisini ilgilendiren şeyi sorandır. (Kadın ru yalandığında elbisesinde veya avret yerinde) o suyu (yani meniyi) görürse gusül yapsın!" (O zaman) Ümmü Süleym şöyle demişti: "Kadınların da suyu (yani menisi) var mı, ya Rasûlullah -sal-lallahu aleyhi ve sellem-?" "Evet" buyurdu, "ya çocuk onlara nereden benzer? Onlar (yani kadınlar) erkeklerin sadece benzerleridirler. "

 

77.BAB—İHTÎLÂM OLDUĞUNU HATIRLAMADIĞI HALDE ISLAKLIK GÖREN KİMSE

 

771. Bize Yahya b. Musa haber verip (dedi ki), bize Ab-diırrezzâk, Abdullah b. Ömer'den, (O) Ubeydullah b. Ömer'den, (O) el-Kâsım'dan, (O) Hz. Aişe'den, (O da) Hz. Pey-gamber'den -sallallahu aleyhi ve sellem- (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Peygamber uyanıp da, ihtilâm olduğunu hatırlamadığı halde (elbisesinde veya avret yerinde) ıslaklık gören kimse hakkında şöyle buyurdu: "Gusül yapsın. Fakat şayet o, bir ıslaklık görmediği halde ihtilâm olduğunu bilirse ona, gusül yapmak gerekmez. "

 

 

78.BAB—BİRİNİZ UYKUSUNDAN UYANDIĞINDA

 

772. Bize Ebû Nu'aym haber verip (dedi ki), bize İbn Uyeyne, ez-Zührîden, (O) Ebû Seleme'den, (O da) Ebû Hu-reyre'den (naklen) rivayet etti (ki, Ebû Hureyre) şöyle dedi:Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-; "biriniz uykusundan uyandığında, elini üç (kere) yıkamadıkça onu abdest suyuna sokmasın!" buyurdu.

 

79.BAB—ADAM HELADAN ÇIKIP YEMEK YİYEBİLİR

 

773. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Sufyân b. Uyeyne, Amr b. Dinar'dan, (O) Sa'îd İbnu'l-Huveyris'ten, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivayet etti (ki, İbn Abbâs) şöyle dedi: (Bir gün) biz Hz. Peygamber'in -sallallahu aleyhi ve sellem- yanında idik. Derken O helaya girip çıkmıştı. Ardından ise yemek getirilmişti. (Yemeğe başlaması) üzerine; "abdest almayacak mısınız?" denilince O şöyle buyurmuştu: "Namaz mı kılıyorum ki abdest alayımı.

 

80.BAB—MÜSTEHAZA

 

774. Bize Ebu'l-Muğire, el-Evzâ'î'den, (O) ez-Zührî'den, (O) Urve İbnu'z-Zübeyr ve Amra bint Abdirrahman b.  Sa'd b. Zurâre'den, (onlar da) Hz. Peygamber'in -sallallahu aleyhi ve sellem- hanımı Hz. Aişe'den (naklen) haber verdi (ki, Hz. Aişe) şöyle dedi: Ümmü Habibe bint Cahş'm hayız (özür) kanı, 0 Ab-durrahman b. Avfm nikâhında iken yedi yıl devanı etmişti. Bir ara 0, bu derdini Rasûlullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem- söylemişti de Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştu: "Şüphe yok ki, o hayız (kanı) değildir. O ancak bir darnarfdan gelen karıdır). Binaenaleyh hayız (vaktin) geldiğinde namazı bırak, gittiğinde gusül yapıp namazını kıl." Hz. Aişe dedi ki, ondan sonra, O, her namaz için gusül yapar, sonra namaz kılardı. O, (gusül yapmak için), kızkardeşi Zeyneb bint Cahş'a ait bir çamaşır teknesinin içine otururdu da kanın kırmızılığı, suyun üstüne çıkardı.

 

81.BAB—ORUÇLUNUN MÜBAŞERETİ

 

775. Bize Ebû Asım, ed-Destüvâ yapımı mal alıp satan Hişâm'dan,(403) (O) Hammâd'dan, (O) İbrahim'den, (O) el-Esved'den, (O da), Hz. Aişe'den (naklen) haber verdi (ki, Hz. Aişe) şöyle dedi: Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- oruçluiken kendisi ile mübaşerette bulunurdu

 

776. Bize Ebû Hatim el-Basrî Ravh b. Eşlem haber verip (dedi ki), bize Zâîde, Süleyman'dan, (O) İbrahim'den, (O) el-Esved'den,   (O   da)   Hz.   Aişe'den   (naklen)   rivayet   etti   ki, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- oruçlu iken onlarla (yani ha-nımlarıyla) mübaşerette bulunurdu.

 

82.BAB—HAYIZLI KADIN SECCADEYİ UZATABİLİR

 

777. Bize Ebu'l-Velîd et-Tayâlisî haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivayet edip dedi ki, Süleyman bana, Sabit b. Ubeyd'den, (O) el-Kâsım'dan, (O) Hz. Aişe'den (naklen) haber verdi ki, Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- (inescidde i'tikâftayken bir gün) O'na, "bana seccadeyi uzatıver" buyurmuştu. O da, "doğrusu ben hayızhyım!" demişti. (O zaman Hz. Peygamber); "her halde o (hayız) senin elinde yoktur" buyurmuştu.

 

83.BÂB—ELBİSEYE BULAŞAN HAYIZ KANI HAKKINDA

 

778. Bize Ahmed b. Hâlid haber verip (dedi ki), bize Mu-hammed b. İshak, Fâtima bintu'l-Munzir'den, (O da) ninesi Esma' binti Ebî Bekr'den (naklen) rivayet etti (ki, Esma') şöyle dedi: Bir kadını, Rasûlullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem-, ha-yızdan temizlendiğinde elbisesini nasıl yapıp (temzileyeceğini) sorarken işitmiştim. (Hz. Peygamber ona) şöyle buyurmuştu: "Şayet onda bir kan görürsen onu kazı, sonra onu (su ile) ovup (yıka), sonra elbisenin diğer taraflarına (su) serp, sonra da onunla namazını kil."

 

 

84.BAB—MÜSTEHAZANIN GUSLÜ HAKKINDA

 

779. Bize Muhammed b. Yûsuf rivayet edip (dedi ki), bize İsrail), İbrahim b. Muhacir1 den, (O) Safiyye bint Şeybe b. Osman'dan, (O da) mü'minlerin annesi Hz. Aişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Aişe) şöyle dedi: Ensâr'dan bir kadın Rasûlullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem- hayzı sormuş, (Hz. Peygamber de) şöyle buyurmuştu: "Suyunu ve sidr ağacının öğütülmüş yaprağını alıp yıkan ve (vücûdunu) iyice temizle. Sonra başının üzerine, saç diplerine ulaştırıncaya kadar (su) dök. Ardından güzel koku (misk) sürülmüş bir bez parçası al (ve onunla temizlen)." (Kadın) "onunla nasıl yapıp (temizlenirim), ya Rasûlullah?" demişti. (Hz. Peygamber) bir şey söylememişti. (Kadın tekrar); "nasıl yapıp (temizlenirim), ya Rasûlullah?" (demiş), (Hz. Peygamber yine) bir şey söylememişti. Bunun üzerine Aişe, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- işitiyorken; "güzel koku (misk) sürülmüş bir bez parçası al ve onunla kan izlerini araştırıp (üzerlerinden gezdir)" demişti de (Hz. Peygamber) onu yadırgamamıştı.

 

780. Bize Ca'fer b. Avn haber verip (dedi ki), bize Hişâm b. Urve, babasından, (O da) Hz. Aişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Aişe) şöyle dedi:  Fatıma bint Ebû Hubeyş,  Rasûlullah'a-sallallahu aleyhi ve sellem- gelmiş ve "ya Rasûlullah, demişti, doğrusu benim hayız, kanım hiç kesilmiyor. Bu yüzden temizlenemiyorum. Namazı bırakayım mı?" (Hz. Peygamber O'na) şöyle buyurmuştu: "Hayır, (namazı bırakma). Bu ancak bir damar (dan gelen bir kandır). Binanealeyh hayız (vaktin.) geldiğinde namazı bırak, gittiğinde üstündeki kanı temizle ve namazını kıl. "

 

781. Bize    Yezîd b. Harun    haber verip  (dedi ki),    Mu-hammed  b.   İs hak,   ez-Zührî'den,   (O)  Urve'den,   (O  da)   Hz.Aişe'den (naklen) haber verdi ki, Cahş'ın kızının Rasûlullah'm -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında hayız kanı hiç kesilmeyip devam etmişti, ("müstehaza" olmuştu) da, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- O'na her namaz için gusül yapmasını emretmişti. Bunun üzerine O gerçekten, su dolu olan çamaşır teknesine girip içine dalar, sonra ondan, kan (suyun) üstünü kaplamış olduğu halde çıkar ve namazını kılardı.

 

782. Bize Yezîd b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Mu-hammed b. İshak, Abdurrahman İbnu'1-Kasım'dan, (O) babasından, (O da) Hz. Aişe'den (naklen) haber verdi (ki, Hz. Aişe) şöyle dedi: O (yani sözkonusu edilen müstehâza) ancak falancadır. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ona her namaz için gusül yapmasını emretmişti. Sonra bu ona zor gelince, ona öğle ile ikindiyi bir gusülle, akşam ile yatsıyı da bir gusülle cem etmesini (yani birlikte kılmasını), sabah için ise (ayrı bir) gusül yapmasını emretmişti.(435) Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki: Alimler (onun isminin) Sehle bint Süheyl (olduğunu) söylüyorlar. Yezîd b. Hârûn ise, Süheyle bint Sehl (olduğunu) söylemişti.

 

783. Bize Hâşim İbnu'l-Kâsım haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivayet edip dedi ki; ben Abdurrahman İbnu'l-Kâsım1 a, müstehâzayı sordum da bana, babasından, (O da) Hz. Aişe'den (naklen) haber verdi ki, bir kadının hayız kanı, Rasûlullah'm -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında hiç kesilmeyip devam etmişti de (ona) şöyle emredilmişti. (Şu'be) dedi ki, Abdurrahman'a, "Ona Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- mi emretmişti?" dedim. O da şu karşılığı verdi: "Sana Hz. Peygamber'den -sallallahu aleyhi ve sellem- hiçbir şey rivayet etmeyeceğim! (O kadına) öğleyi geriye (son vaktine) bırakması, ikindiyi öne (ilk vaktine) alması ve ikisi için bir gûsül yapması, akşamı geriye (son vaktine) bırakması, yatsıyı öne (ilk vaktine) alması ve ikisi için bir gusül yapması, sabah için de bir gusül yapması emredilmiş ti. "

 

784. Bize Muhammed b. Yûsuf rivayet edip (dedi ki), bize el-Evzâ'î rivayet edip (dedi ki), bana ez-Zühri, Urve'den, (O da) Hz. Aişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Aişe) şöyle dedi: Ümmü Habîbe bint Cahş'm hayız (özür) kanı, Abdurrahman b. Avf m nikâhmdayken yedi yıl hiç kesilmeyip devam etmişti. 0, bir ara bu derdini Rasûlullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem- söylemişti de Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- O'na şöyle buyurmuştu: "Şüphe yok ki o, hiç hayız (kanı) değildir. O ancak bir damarfdan gelen kandır). Binaenaleyh hayız (vaktin) geldiği zaman namazı bırak, gittiği zaman gusül yap ve namazını kil." Hz. Aişe dedi ki, ondan sonra O, her namaz için gusül yapar, sonra namaz kılardı. (Hz. Aişe sözüne devamla) dedi ki: O, kızkardeşi Zeyneb bint Cahş'a ait bir çamaşır teknesinin içine otururdu da kanın kırmızılığı suyun üstüne çıkardı.

 

785. Bize Haccâc b. Minhâl haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Hişâm b. Urve'den, (O) babasından, (O da) Hz. Aişe'den (naklen) rivayet etti ki, Fâtıma bint Ebî Hu-beyş; "ya Rasûlullah, demişti, doğrusu ben hayız (özür) kanı hiç kesilmeyip devam eden bir kadınını. Bu sebeple namaz kılmayı bırakayım mı?" (Bunun üzerine Hz. Peygamber) şöyle buyurmuştu: "Hayır, (namazı bırakma!) Bu ancak bir damar(dan gelen kandır), hiç hayız (kanı) değildir. Binaenaleyh hayız (vaktin) geldiği zamannamaz kılmayı bırak. Gittiği zaman ise üzerindeki kant yıka, abdest al ve namazını kıl."Hişâm dedi ki, babam şöyle derdi: (Hayız vakti bittiğinde) ilk :uslü yapar, ondan sonra olan (kan akıntılarında) temizlenip (abdest alır) ve namazını kılar.

 

786. Bize Ahmed b. Abdillah b. Yûnus haber verip (dedi ki), bize el-Leys b. Sa'd, Nâfi'den, (O da) Süleyman b. Yesâr'dan (naklen) rivayet etti ki, bir adam O'na (yani Süleyman'a), Hz. Pey-gamber'in -sallallahu aleyhi ve sellem- hanımı Ümmü Seleme'den (naklen) haber vermiş ki bir kadın, Rasûlullah'ın -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında o muayyen kanı akıtıyormuş da Ümmü Seleme onun için Rasûlullah'tan -sallallahu aleyhi ve sellem- fetva sormuş. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- O'na şöyle buyurmuş: "O, kendisine olan olmadan (yani başına gelen musibet gelmeden) önce hayız görmekte olduğu gece ve gündüzlerin sayısına, bunların bir aydaki miktarına baksın da bu (müddet) için namazı bıraksın. Bu (müddeti) geride bıraktığı ve namaz (vakti) geldiği zaman gusül yapsın ve (kan akıntısına mani olmak için) bir bez ile avret yerini sağlam bir şekilde sarıp bezin uçlarını beline bağlasın, (yani âdet bezi, hijyenik bağ bağlasın), sonra da namazını kılsın.

 

787. Bize Ubeydullah b. Abdilmecid rivayet edip (dedi ki), bize İbn Ebî Zi'b, ez-Zührî'den, (O) Urve'den, (O) Hz. Âişe'den, (O da) Ümmü Habîbe'den (naklen) rivayet etti (ki, Ümmü Hatibe): "Ya Rasûlullah! (Hayız kanı) bana galip geldi, (kesilmek bilmiyor. Ne yapayım?)" demişti. (Hz. Peygamber de) şöyle buyurmuştu: "Gusülyap ve namazını kıl.

 

788. Bize Süleyman b. Dâvûd el-Hâşimî haber verip (dedi ki), bize ibrahim -yani İbn Sa'd-, ez-Zührî'den, (O da) Amra bint Sa'd b. Zürâre'den (naklen) rivayet etti ki, O (yani Amra) Hz. Peygamberin -sallallahu aleyhi ve sellem- hanımı Hz. Aişe'yi şöyle derken işitmişti: Ümmü Habibe bint Cahş -ki O, yedi yıl is-tihaza kanı görmüştü- Rasûlullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem- gelmiş ve bu derdini O'na söyleyip onun hakkında Ondan fetva istemişti. Bunun üzerine (Hz. Peygamber) O'na şöyle buyurmuştu: "Şüphesiz bu, hiç hayız (kanı) değildir. Bu ancak bir damar(dan gelen kandır). Binaenaleyh gusül yap, sonra namazını kıl." Hz. Aişe (sözünün devamında) şöyle demişti: Ümmü Habibe de, (bundan sonra), her namaz için gusül yapıp namazını kılıyordu. O çamaşır teknesinin içine otururdu da kanın kırmızılığı suyun üstüne çıkardı. Sonra namazını kılardı.

 

789. Bize Ahmed b. Hâlid, Muhammed b. İshâk'tan, (O) ez-Zührî'den, (O) Urve'den, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) haber verdi ki, Ümmü Habibe bint Cabş Rasûlullah'm -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında müstehâza olmuştu da Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- O'na her namaz için gusül yapmasını emretmişti. Ondan sonra O, hakikaten, su dolu olan çamaşır teknesinin içine dalardı da sonra ondan, kam onun üstüne çıkmış olduğu halde çıkar ve namazını kılardı.

 

790. Bize Ahmed b. Hâlid haber verip (dedi ki), bize Muhammed b. Ishak, el-Kâsım'dan (naklen) rivayet etti ki, o (yani bir önceki hadiste zikredilen istihâzah kadın), Bâdiye bint Ğaylân es-Sakafiyye idi.

 

791. Bize Ahmed b. Hâlid haber verip (dedi ki), bize Muhammed, Sa'd b. İbrahim'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: (Alimler), onların (yani Hz. Peygamber'in -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında istihâzah oldukları söylenen kadınların) üçü, Abdurrahman b. Avfın nikâhında idiler diye ihtilâf etmişler ve onlardan bazısı; "O (yani Abdurrahman b. Avfm istihâzah hanımı), Ümmü Habibe'dir" demiş, bazısı; "O, Bâdiye'dir" demiş, bazısı ise; "O, Sehle bint Süheyl'dir" demiştir.

 

792, Bize Yezîd b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Yahya haber verdi ki, el-Ka'kâ* b. Hakîm O'na haber vermişki, O,Sa'îd'e, müstehâzayı sormuş, O da şöyle demiş: "Kardeşimin oğlu! Bunu benden daha iyi bilen hiç kimse kalmamıştır, (tam adamına rastladın!) O, hayız (vakti) geldiği zaman namazı bıraksın, gittiği zaman ise gusül yapsın ve namazını kılsm!"

 

793. Bize Esved b. Amir haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Hâşimoğullarınm âzâdhsı Ammâr'dan, (O da) İbn Abbas'tan (naklen)   müstehâza  konusunda   şöyle  rivayet  etti:   "O,  hayızlarmm günlerinde namazı bırakır, sonra gusül yapar, sonra (kan çıkan yere pamuk veya benzeri bir şey) tıkar ve avret yerini bir bez ile sağlam bir şekilde sarıp bezin uçlarım beline bağlar, (yani âdet bezi, hijyenik bez bağlar), sonra da namazını kılar." Bunun üzerine bir adam; "(kan) aksa da mı (namazım kılar?)" diye sordu. (İbn Abbâs); "şu oluk gibi aksa da (kılar.)" karşılığını verdi.

 

794. Bize Yezîd b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Hu-meyd, Ammâr b. Ebî Ammâr'dan, O'nun şöyle dediğini rivayetetti: İbn Abbâs müstehâza hakkında (Önceleri) insanların en sert görüşlülerinden idi. Daha sonra ise (müstehâzaya) kolaylık tanımıştı. (Bir gün) O'na bir kadın gelip; "hayız kanım akıyorken (istihâzalı iken) Ka'be'ye girebilir miyim?" demiş, O da şu karşılığı vermişti: "Evet, onu fazlasıyla akıtsan da (girebilirsin). (Kadınlık organının içine pamuk gibi bir şey) koy, sonra avret yerini bir bezle iyice sarıp bezin uçlarım beline bağla, (yani âdet bezi, hijyenik bağ bağla), sonra da (Ka'be'ye) gir!"

 

795. Bize Musa b. Hâlid haber verip (dedi ki), bize Mu'temir, İsmail b. Ebî Hâlid'den, (O) Mucâlid'den, (O) Âmir'den, (O) Kamîr'den, O da) Hz. Aişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Kamîr) şöyle dedi: Ona (yani Hz. Aişe'ye) müstehâza'yı sormuştum. O da şöyle demişti: Daha önce, esnasında namazı bırakmış olduğu hayızlarmm (günlerinin geçmesini) bekler. Sonra, içinde temizlenmiş olduğu temizlik günü gelince gusül yapar. Sonra da her namazda abdest alır ve namazını kılar.

 

796. Bize Musa b. Hâlid, Mu'temir'den, (O) İsma'îl'den, (O) kabilesinden olan bir adamdan, (O da) Ebû Ca'fer'den (nak-len), Hz. Âişe'nin söylediğinin aynısını haber verdi.

 

797. Bize Ca'fer b. Avn haber verip (dedi ki), bize İsma'ü, Âmir'den, (O) Kamir'den, (O da) Hz. Aişe'den (naklen) müstehâza hakkında (O'nun şöyle dediğini) haber verdi: Esnasında namazı bırakmış olduğu (hayız) günlerinde bekler, (ha-yızlıya haram olan bir şey yapmaz). Akabinde, içinde temizlenmiş olduğu temizlik günü gelince gusül yapar. Sonra da her namazda abdest alır ve namazını kılar.                                                 

 

798. Bize Muhammed b. îsa haber verip (dedi ki), bize Şerîk, Ebu'l-Yekâzân'dan, (O) Adiyy b. Sâbit'ten, (O) babasından, (O) dedesinden, (O da) Hz. Peygamber'den -sal-lallahu aleyhi ve sellem- (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Peygamber) şöyle buyurdu: "Müstehâza her ayda (önceki) hayız günlerinde namazı bırakır. Sonra (hayız günlerinin) bitiminde (temizlik günü) gelince gusül yapar, namaz kılar, oruç tutar. Her namazda ise abdest alır.

.

799. Bize Muhammed b. îsa rivayet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Kesîr ve Hafs'tan, (onlar da) el-Hasan'dan (naklen), (onun) hayız günlerini bilen müstehâza hakkında; "o, bo-şanılıp da muayyen kanın (akıntısı) uzadığı zaman, (önceki) ha-yızlarının miktarmca üç hayız iddet bekler" (dediğini), (müstehâzanın) namazı hakkında ise; "her ayda hayız vakti geldiği zaman namazı bırakır" (dediğini) rivayet etti.

 

800. Bize Muhammed b.  Isa haber verip  (dedi ki), bize Mu'temir,   babasından,   O'nun   şöyle   dediğini   rivayet   etti:Katâde'ye: "Hayız (müddeti) belli olan bir kadının (hayızı) sonra beş gün veya dört gün, yahut üç gün artmış(sa ne yapar?)" demiştim. O da; "namazım kılar" karşılığını vermişti. (Sonra); "ya iki gün (art-mışsa?)" demiştim de O, "bu, onun hayız (müddetinden sayılır)" cevabını vermişti. (Daha sonra bu meseleyi) İbn Sîrîn'e sormuştum da (O, cevap vermekten kaçınarak), "bunu kadınlar daha iyi bilir" demişti.

 

801. Bize Muhammed b. Isa haber verip (dedi ki), bize Mu'temir, babasından, (O da) el-Hasan'dan (naklen), temizlik günlerinde muayyen kanı gören kadın hakkında, O'nun; "gusül yapıp namazını kılması görüşündeyim" dediğini rivayet etti.

 

 

802. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Abdulhamid b. Behrâm, Şehr b. Havşeb'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: İbn Abbâs'a müstehâza olan kadın sorulmuş, O da şöyle cevap vermişti: (Daha önce) hayız olduğu (müddet) kadar bekler. (Bu müddet içinde) namaz kılmaktan (kendini) menetsin. Sonra gusül yapsın ve namazını kılsın. Nihayet, içinde hayız olduğu zamanı gelince yine namaz kılmaktan (kendini) menetsin. Sonra gusül yapsın. Zira bu (istihâza hali) ancak Şeytandandır. O, o (kadınlardan) birini küfre düşürmek ister.

 

803. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize İsra'îl haber verip (dedi ki), bize Ebû İshak, Muhammed b. Ebî Ca'ferden (naklen) rivayet etti ki O, müstehâza hakkında şöyle dedi: (Önceki) hayızlarının günlerinde namazı bırakır. Sonra gusül yapar, (kadınlık organına) pamuk tıkar ve her namaz için ab-dest alır.

 

804. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Firâs'tan, (O) eş-Şa'bî'den, (O) Mesrûk'un karısı olan Kamîr'den, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz.Âişe) şöyle dedi: Müstehâza, (önceki) hayızlarının günlerinde oturur, (hayızlı kadına haram olan şeyleri yapmaz). Sonra bir defa gusül yapar ve her namaz için abdest alır.

 

805. Bize M uhamm e d b. îsa haber verip (dedi ki), bize İbn Uleyye rivayet edip (dedi ki), bize Hâlid, Enes b. Sirin'den, O'nun şöyle dediğini haber verdi: Enes'in yakınlarından bir kadının hayız kanı kesilmeyip devam etmişti de bana, (ne yapması gerekeceğini sormamı) emretmişlerdi. Ben de İbn Abbâs'a sormuştum. O da şu karşılığı vermişti: "O, bahrânî kanı gördüğü müddetçe namaz kılmasın. Gündüzün bir anında, (yani kısa bir zaman) da olsa, temizliği görünce ise gusül yapsın ve namazını kılsın."

 

806. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Yezîd b. Zurey1 rivayet edip (dedi ki), bize Hâlid, Enes b. Sirin'den, Ö'nun şöyle dediğim rivayet etti: Enes b. Mâlik'in bir "ümmü veled"inin hayız kanı kesilmeyip devam etmişti de bana, ibn Abbâs'tan fetva sormamı emretmişlerdi. Ben de Ona sormuştum. O da şöyle demişti; "O, bahrânî kanı gördüğü zaman namaz kılmasın. Temizliği gördüğü zaman ise gusül yapsın ve namazını kılsm."

 

807. Bize Haccâc b. Nusayr rivayet edip (dedi ki), bize Kurre, ed-Dahhâk'tan (naklen) rivayet etti ki, bir kadın Ona (yani ed-Dahhâk'a) sorup şöyle demiş: "Doğrusu ben, hayız kanı kesilmeyip devam eden ("müstehâza") bir kadınım, (nasıl yapmalıyım?)" O da şöyle cevap vermiş: Taze kan görünce, (önceki) hayızlarının günlerinde (hayızlıya haram olan şeyleri yapmaktan kendini) tut.

 

808. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Mansûr'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) rivayet etti (ki, ibrahim) şöyle dedi: Müstehâza, (önceki) hayızlarının günlerinde oturur, (hayızlıya haram olan şeyleri yapmaz). Sonra öğle ve ikindi için bir gusül yapar. Yahut akşamı geriye, (son vaktine) bırakır, yatsıyı öne, (ilk vaktine) alır. Bu yatsı vaktinde olur. Sabah için de bir gusül (yapar). (Müstehâza) oruç tutmaz, kocası ona gelmez, (onunla cinsi münâsebet yapmaz) ve Mushaf a dokunmaz.

 

809. Bize el-Hasan İbnu'r-Rebî' haber verip (dedi ki), bize Ebul-Ahvas, Abdulaziz b. Rufey'den, (O da) Atâ'dan (naklen) rivayet etti (ki, Atâ') şöyle dedi: İbn Abbâs müstehâza hakkında şöyle derdi: O, öğle ve ikindi için bir gusüî, akşam ve yatsı için de bir gusül yapar, O (yine) şöyle derdi: O, öğleyi geriye, (son vaktine) bırakır, ikindiyi öne, (ilk vaktine) alır, akşamı geriye bırakır, yatsıyı öne alır.

 

810. Bize Ubeydullah b. Musa, Osman İbnu'l-Esved'den, (O da) Mücâhid'den (naklen), müstehâza hakkında (O'nun şöyle dediğini) haber verdi: O (önceki) hayızlarının (günleri) geride kal-dığında<439) ikindi olunca tam bir abdest alır, (yani gusül yapar). O sonra bir bez alsın ve onunla avret yerini iyice sarıp, uçlarını beline bağlasın; (yani âdet bezi, hijyenik bağ bağlasın). Sonra öğle ve ikindiyi birlikte kılsın. Sonra bunun aynısını (yatsı vaktinde) yapsın. Sonra akşam ve yatsıyı birlikte kılsın. Sonra bunun aynısını (sabah vaktinde) yapsın. Sonra da sabahı kılsın.

 

811. Bize Zekeriyyâ' b. Adiyy, Ubeydullah b. Amr'dan, (O) Abdulkerîm'den, (O  da) Atâ', Sa'ıd ve İkrime'den  (naklen).rivayet etti (ki, Atâ', Sa'îd ve İkrime) müstehâza hakkında şöyle dediler: O, her gün ilk namaz'440' ve ikindi için gusül yapıp onları kılar. Akşam ve yatsı için gusül yapıp onları kılar. Sabah namazı için de gusül yapar.

 

812. Bize Ahmed b. Abdillah b. Yûnus haber verip (dedi ki), bize Ebû Zübeyd rivayet edip (dedi ki), bize Husayn, Abdullah b. Şeddâd'dan, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Müstehâza gusül yapar, sonra öğle ile ikindiyi birlikte kılar. Şayet bir şey (yani bir akıntı) görürse, gusül yapar ve akşam, ile yatsıyı birlikte kılar.

 

85.BÂB—"(MÜSTEHÂZA) ÖĞLEDEN ÖĞLEYE GUSÜL YAPAR, CİNSÎ MÜNÂSEBETTE BULUNUR, ORUÇ TUTAR" DİYENLER

 

813. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Sümey'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Sa'îd İbnu'l-Müseyyeb'e, müstehâzayı sormuştum da O, şöyle demişti: "O, (önceki) hayızlarmın günlerinde oturur, (hayızlı kadına haram olan şeyleri yapmaz). (Sonra bu müddet geçince) öğleden öğleye gusül yapar ve bir bezle kötü kokuyu giderir, kocası ona gelir, (cinsî münâsebet yapabilir) ve oruç tutar."'441) (Sümeyy dedi ki) bunun üzerine ben (O'na); "bunu kimden (naklediyorsun?)" demiştim de O, (bana atmak için) çakıl taşları almıştı.

 

 

814. Bize Ebu'l-Muğire haber verip (dedi ki), bize el-Evzâ'î rivayet edip (dedi ki), bize Yahya b. Sa'îd, Sa'îd İbnu'l-Müseyyeb'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: "(Müstehâza) öğleden, öğleye gusül yapar ve her namaz için abdest alır. Şayet kan Ona galip gilirse (yani akıntı çok olursa), avret yerini bir bezle iyice sarıp bezin uçlarını beline bağlar, (yani âdet bezi, hijyenik bağ bağlar)." El-Hasan da (müstehâza hakkında) bunu söylerdi.

 

815. Bize Yezîd b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Yahya rivayet etti ki, Ebû Bekr b. Abdirrahman İbni'l-Hâris b. Hişâm'm âzâdlısı olan Sümeyy kendisine haber vermiş ki, el-Ka'kâ' b. Hakim ve Zeyd b. Eşlem O'nu, "müstehâza nasıl gusül yapar?" diye sormak üzere Sa'îd İbnu'l-Müseyyeb'e göndermişlerdi de (O, gidip sorunca) Sa'îd şöyle demişti: "O, öğle namazı için, öğleden ertesi günü aynı (zamana) kadar (yeterli olacak olan) gusül yapar. Şayet o kan ona galip gelirse (yani akıntı çok olursa), avret yerini bir bezle iyice sarıp bezin uçlarını beline bağlar, (yani âdet bezi bağlar) ve her namaz için abdest alır, namazını kılar."

 

816. Bize Musa b. Hâlid, Mu'temir'den, (O) babasından, (O da) el-Hasan'dan (naklen), müstehâza hakkında (O'nun şöyle dediğini) rivayet etti: "O, öğle namazından ertesi günü öğle namazına gusül yapar. "

 

817. Bize Haccâc b. Minhâl rivayet edip (dedi ki), bize Hammâd, Humeyd'den, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivayet etti (ki, el-Hasan) şöyle dedi: Müstehâza, aydaki hayız günlerinde namazı bırakır. Sonra öğleden öğleye gusül yapar ve her namazda abdest alır.  O,  oruç tutar,  namaz kılar,  kocası ona gelir,  (cinsîmünâsebet yapabilir).

 

818. Bize Haccâc b. Minhâl rivayet edip (dedi ki), bize Hammâd, Abbâd b. Mansûr'dan, (O da) el-Hasan ve Atâ'dan (naklen) bunun, (yani bir önceki haberin) aynısını rivayet etti.

 

819. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd, Dâvûd'dan, (O) eş-Şa'bî'den, (O da) Mesrûk'un karısı olan Kamîr'den (naklen) rivayet etti ki, Hz. Aişe, müstehâza hakkında şöyle demiş: "O, her gün bir defa gusül yapar."

 

820. Bize Mervân, Bukeyr b. Ma'rûftan, (O) Mukâtil b. Hayyân'dan, (O) Nâfî'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) haber verdi ki, O (yani İbn Ömer) şöyle derdi: "Müstehâza öğleden öğleye gusül yapar." Mervân dedi ki: Bu, el-Evzâ'î'nin de görüşüdür.

 

821. Bize Zekeriyyâ b. Adiyy, Ufoeydullah b. Amr'dan, (O) Abdulkerîm'den, (O da) Sa'îd İbnu'l-Museyyeb'den (naklen) rivayet etti (ki, Sa'îd) şöyle dedi: "Müstehâza, her gün "ilk namaz"da (yani öğle namazında) gusül yapar." Bu (görüşle) hiç amel edilmemiştir.

 

86.BAB—"MÜSTEHÂZANIN KOCASI ONUNLA CİNSÎ MÜNÂSEBETTE BULUNABİLİR" DİYENLER

 

822. Bize Muhammed b. îsa haber verip (dedi ki), bize Attâb -ki O, İbn Beşîr el-Cezerî'dir-, Husayf dan, (O) Ikrime'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) müstehâza hakkında rivayet etti (ki, İbn Abbâs), kocasının ona gelmesinde (yani onunla cinsî münâsebet yapmasında) hiçbir mahzur görmemiş ti.

 

823. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Salim el-Aftus'tan, O'nun şöyle dediğini rivayet etti:Sa'îd b. Cübeyr'e; "müstehâza ile cinsî münâsebet yapılır mı?" diye sorulmuş, O da şöyle karşılık vermişti: Namaz, cinsî münâsebetten daha büvük (ve mühim bir istir').

 

824. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyan, Sümey'den, (O da) Sa'îd İbnu'l-Museyyeb'den (naklen) rivayet etti (ki, Sa'îd) şöyle dedi: Ona (yani müstehâzaya) kocası gelir, (onunla cinsî münâsebet japabilir).

 

825. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Vuheyb rivayet edip (dedi ki), bize Yûnus, el-Hasandan, O'nun müs-tehâza hakkında şöyle dediğini rivayet etti: Kocası onunla (yani müstehâza ile) cinsî münâsebet yapabilir.

 

826. Bize Ebu Asım, Abdullah b. Müslim'den, (O da) Sa'îd b. Cübeyr'den (naklen) haber verdi (ki, Sa'îd) müstehâza hakkında şöyle dedi: Kocası onunla, o kan hasırın üzerine damlasa da, cinsî münâsebet yapabilir.

 

827. Bize Haccâc b. Minhâl haber verip (dedi ki), bize Hammâd, Humeyd'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Bekr b. Abdillah'a denmişti ki: El-Haccâc b. Yûsuf; "şüphe yok ki, müs-tehâzanın kocası onunla cinsî münâsebet yapamaz" diyor, (sen ne dersin?) (Bunun üzerine) Bekr b. Abdillah el-Müzenî şöyle dedi: Namaz, hürmet, (haramîık ve saygı) bakımından daha büyüktür. Kocası onunla cinsî münâsebet yapabilir.

 

828. Bize Haccâc b. Minhâl haber verip  (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Humeyd'den, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivayet etti  (ki, el-Hasan)  şöyle dedi: Kocası ona (yani müs-tehâzaya) gelir, (onunla cinsî münâsebet yapabilir).

 

829. Bize Amr b. Avn, Hâlid b. Abdillah'tan, (O) Atâr İbnu's-Sâib'den, (O da) Atâ'dan (naklen) haber verdi (ki, Atâ'), müstehâza hakkında şöyle dedi: Kocası onunla cinsî münâsebet yapabilir. O, (önceki) hayız günlerinde namazı bırakır. Sonra kendisine namaz kılmak helâl olunca, (kocası isterse) onunla cinsî münâsebet yapsın!

 

830. Bize Ebû Nu'aym haber verip (dedi ki), bize Amr b. Zur'a el-Hârifî, Muhammed b. Sâlim'den, (O) eş-Şa'bî'den, (O da) Hz. Ali'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Ali) şöyle dedi:

Müstehâzamn kocası onunla cinsî münâsebet yapabilir.

 

831. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Katâde'den, (O da) Sa'îd İbnu'l-Müseyyeb, el-Hasan ve Atâ'dan (naklen) rivayet etti ki, onlar müstehâza hakkında şöyle dediler: O, gusül yapar ve namazını kılar, Ramazanda oruç tutar, kocası onunla cinsî münâsebet yapabilir.

 

87.BAB—"MÜSTEHÂZANIN KOCASI ONUNLA CÎNSÎ MÜNÂSEBETTE BULUNAMAZ" DİYENLER

 

832. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Hafs'tan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivayet etti (ki, el-Hasan) şöyle demiş: "Müstehâzanm kocası onunla cinsî münâsebet yapamaz."(448) Ebu'n-Nu'mân dedi ki, bana Yahya b. Sa'îd el-Kattân şöyle de-mişdi: "Bunu, el-Hasandan (naklen) söyleyen hiç kimse bilmiyorum".

 

833.   Bize   Affân   haber_ «nrip   (dedi   ki),   bize   Vuheyb, Hâlid'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Muhammed (b. Şirin) adamın, karısıyla, o müstehâza iken cinsî münâsebet yapmasını kerîh görürdü.

 

834. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Mansûr'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) rivayet etti (ki, ibrahim) şöyle dedi: Müstehâzaya kocası gelmez, (onunla cinsî münâsebet yapamaz), O oruç tutmaz, Mushaf a da dokunmaz.

 

835. Bize el-Hakem İbnu'l-Mübârek haber verip (dedi ki), bize Haccâc el-A'ver, Şu'beden, (O) Abdulmelik b. Mey-sere'den, (O) eş-Şa'bî'den, (O) Kamîrden, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Âişe) şöyle dedi: Müstehâzaya kocası gelmez (onunla cinsî münâsebet yapamaz).

 

836. Bize Yezîd b. Hârûn, Ca'fer İbnu'l-Hâris'ten, (O) Mansûr'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) haber verdi (ki, İbrahim) şöyle dedi: "(Eskiden) denirdi ki, müstehâza ile cinsî münâsebet yapılmaz, o oruç tutmaz, Mushaf a da dokunmaz. Ona sadece namaz kılmakta izin verildi." Yezîd dedi ki, Kocası onunla cinsî münâsebet yapabilir. Ona, temiz kimseye (yani hayızlı olmayan kadına) helâl olan şeyler, helâl olur

 

88. BÂB—HAYIZIN EN ÇOK (MÜDDETİ) HAKKINDA GELEN HABERLER

 

837. Bize Muhammed b. Isa haber verip (dedi ki), bize Hü-şeym rivayet edip (dedi ki), bize Yûnus, el-Hasan'dan, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Kadın hayız halinde yedi gün (kendini) namazdan alıkor. (Yedi günün) sonunda temizlenirse ne âlâ? Aksi halde o (yedi günle) on gün arasında da (kendim namazdan) alıkor. (On günün) sonunda temizlenirse ne âlâ! Aksi halde gusül yapar, namazını kılar, (çünkü) o müstehâzadır.

 

838. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, er-Rebî'den, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivayet etti (ki, el-Hasan) şöyle dedi: "Hayız on gündür. (Kanı) daha fazla (gelen kadın)  müstehâzadır." Atâ'  ise;  "hayız  onbeş  gündür"  demiştir.

 

839. Bize Muhammed b. Yûsuf, Sufyân'dan, (O) el-Hâlid b. Eyyûb'dan, (O) Ebû İyâs Muâviye b. Kurre'den, (O da) Enes b. Mâlik'ten (naklen) haber verdi (ki, Enes) şöyle dedi: "Hayız on gündür. (Kanı) daha fazla (gelen kadın) müstehâzadır."

 

840. Bize Ebû Nu'aym haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Ali b. Sâbit'den, (O) Muhammed b. Zeyd'den, (O da) Sa'îd b. Cübeyr'den (naklen) rivayet etti (ki, Sa'îd) şöyle dedi: Hayız onüç güne kadardır. (Kam) daha fazla (gelen kadın) müs-tehâzadır.

 

841. Bize Haccâc b. Minhâl haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Hâlid b. Eyyûb'dan, (O) Muâviye b. Kurre'den, (O da) Enes b. Mâlik'ten (naklen) rivayet etti (ki, Enes) şöyle dedi: "Hayız on gündür. (Kanı an günden) sonra (da gelen kadın) müstehâzadır."

 

842. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Se-leme, Ali b. Sâbiften, (O) Muhammed b. Zeyd'den, (O da) Sa'îd b.   Cübeyr'den   (naklen)  rivayet  etti   (ki,  Sa'îd)  şöyle  dedi: "Hayız onüç güne kadardır. Bunun dışında (kanı gelen kadın) müs-tehâzadır."

 

843. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd, Yûnus'tan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivayet etti (ki, el-Hasan) şöyle dedi: (Kadın) o kanı gördüğü zaman, (önceki) hayız günlerinden sonra bir veya iki gün (daha) kendini namazdan alıkor. O, bundan sonra, (kamn çıkışı devam ederse), müstehâzadır.

 

844. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Hâlid b. Eyyûb'dan, (O) Muâviye b. Kurra'dan, (O da) Enes'ten (naklen) rivayet etti (ki, Enes) şöyle dedi: Müstehâza, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on (gün) bekler.

 

845. Bize Ca'fer b. Avn, İbn Cüreyc'den, (O da) Atâ'dan (naklen) haber verdi (ki, Atâ1) şöyle dedi: (Alimlerden) bize ulaşmıştır ki, müstehâza, (önceki) hayızlarmın (günlerine) ilâveten bir gün (daha) bekler.

 

846. Bize Ca'fer b. Avn haber verip (dedi ki), bize er-Rebî' b. Sabîh, Enes b. Mâlik'ten işiten bir kimseden (naklen) rivayet etti (ki, Enes) şöyle diyormuş: (Kanı) on günden fazla (gelen kadın) müstehâzadır.

 

847. Bize el-Hakem İbnu'l-Mübârek haber verip (dedi ki), bize Abdullah b. İdrîs, Mufaddal b. Muhelhel'den, (O) Sufyân'dan, (O) İbn Cureyc'den, (O da) Atâ'dan (naklen) rivayet etti (ki, Atâ') şöyle dedi: Hayızm en uzun (müddeti) onbeş gündür.

 

89. BÂB—"HAYIZIN EN AZ (MÜDDETİ) HAKKINDA

 

848. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip dedi ki, Sufyân şöyle demişti: Bana Enes'ten ulaştı ki, O şöyle demiş: "Hayızm en aşağı (müddeti) üç gündür." Abdullah ed-Dârimi'ye; "bu (görüşü) kabul ediyor musun?" diye soruldu da O; "evet, (bu müddet) onun âdeti ise (bu görüşü kabul ederim)" dedi. (Sünen'i, Dârimi'den rivayet eden îsa b. Ömer dedi ki): Ben O'na yine bu (hayız müddetini) sordum. O da şöyle dedi: "Hayızın en az (müddeti) bir gün-bir gecedir, en çoğu ise onbeş gündür."

 

849. Bize el-Hakem İbnu'l-Mübârek haber verip (dedi ki), bize Muhammed b. Ebî Zekeriyya -ki, Ebû Muhammed (ed-Dârimi) O'nun, "Ebû Sa'd es-San'ânî" olduğunu söylemiştir-, Sufyân'dan, (O) er-Rebî'den, (O da) el-Hasan'dan (naklen) haber verdi (ki, el-Hasan) şöyle dedi: Hayızın en aşağı (müddeti) üç gündür.

 

850. Bize el-Hakem İbnu'l-Mübârek haber verip (dedi ki), bize Mahled b. Yezîd, Ma'kil b. Ubeydillah'tan, (O da) Atâ'dan (naklen) haber verdi (ki, Atâ1) şöyle dedi: Hayızın en aşağı (müddeti) bir gündür.

 

851. Bize Muhammed b. Abdillah er-Rekâşî haber verip (dedi ki), bize Vuheyb rivayet edip (dedi ki), bize Yûnus, el-Hasan'dan, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: (Kadın) o kanı (önceki) hayızmdan bir veya iki gün önce gördüğünde, o (kan da) ha-yızdan (sayılır).

 

 

90. BÂB—MUAYYEN KANI KESİLMEYİP DEVAM EDEN BAKİRE HAKKINDA

 

852. Bize Haccâc b. Minhâl haber verip (dedi ki), bize Hammâd, Katâde'den, Kays b. Sa'd ise Atâ'dan (naklen) rivayet ettiler ki, onlar (yani Katâde ve Atâ'), hayız olup da hayız kanı kesilmeyip devam eden bakire hakkında şöyle dediler: "O namazdan, (akrabası olan) kadınlardan bir kadının (kendini) alıkoyması gibi, (yani onun kadar bir müddet) (kendini) alıkor.

 

853. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip dedi ki, Sufyân şöyle demişti: "Kadın ilk hayız olduğu zaman o, (akrabası olan veya kabilesinin) kadınlarının benzeri kadar (bir müddet) hayız halinde oturur."(456) Bu, Abdullah (ed-Dârimi'ye) sorulmuştu da O şöyle karşılık vermişti: "Bu, (doğruya) en yakın görünen görüştür."

 

91. BÂB—MUAYYEN KANI GÖREN İHTİYAR KADIN HAKKINDA

 

854. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Leys'ten, (O da) Atâ'dan (naklen), O'nun, muayyen kanı gören ihtiyar kadın ("kebîre") hakkında; "o, onu hayız kam olarak görmez" dediğini rivayet etti.

 

855. Bize Muhammcd b. îsa haber verip (dedi ki), bize Abdullah İbnu'l-Mübârek rivayet edip (dedi ki), bana onu (yani bir önceki haberi) ibn Cureyc, Atâ'dan (naklen), hayızı otuz yıldır kesilmiş olup da sonra muayyen kanı gören bir kadın hakkında haber verdi. (Bu rivayete göre) O, bu kadın hakkında, müstehâzanın durumuyla, (yani onun gibi yapmasını) emretmişti.

 

856. Bize Mu hanım e d b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, İbn Cureyc'den, (O da) Atâ'dan (naklen), Onun, muayyen kanı gören ihtiyar kadın (kebîre) hakkında şöyle dediğini rivayet etti: "O, müstehâza mesabesindedir. (Binaenaleyh) müstehâzanın yaptığı gibi yapar".

 

857. Bize Haccâc rivayet edip (dedi ki), bize Hanımâd, Haccâc'dan, (O da) Atâ ve el-Hakem b. Uteybe'den (naklen), onların, hayızdan kesilen kadın hakkında (şöyle dediklerini) rivayet etti: O, muayyen kam gördüğü zaman, gusül yapmayarak abdest alır ve namazını kılar. Abdullah (ed-Dârimi'ye) de, ihtiyar kadının, ("kebîre"nin durumu) sorulmuş, O da şöyle cevap vermişti: "O, abdest alır, namazım kılar. Boşanıldığı zaman ise ay hesabı ile (yani üç ay) iddet bekler."

 

 

92.BAB—TEMİZLİĞİN EN AZ (MÜDDETİ) HAKKINDA

 

 

858. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip dedi ki, Sufyân şöyle söylemişti: Temizlik onbeş gündür.

 

859. Bize el-Mu'alla b. Esed haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, el-Muğire'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivayet etti (ki, İbrahim) şöyle dedi: "Kadın bir ayda veya kırk gece (gün)de üç hayız görüp de, kadınlardan âdil şâhidler onun, kadınların hayız kanlarından, ona namazı haram kılan şeyi, yani bilinen hayız kanı olan şeyi gördüğüne dair lehine şahidlik yapınca, artık onun (iddet) müddeti geçip gitmiş, (sona ermiştir). Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki Yezîd b. Harun'u şöyle derken işitmiştim: "Temizliğin onbeş gün (sayılmasını) tercih ederim."

 

860. Bize Ya'lâ haber verip (dedi ki), bize İsmail, Âmir'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Bir kadın, kendisini boşamış olan kocasını dâva etmek üzere Hz. Ali'ye gelmiş ve "ben bir ayda üç hayız gördüm. (Bunun için iddetim bitmiş olmalı!)" demişti. Bunun üzerine Hz. Ali, (Kadı) Şureyh'e; "Aralarında hüküm ver" demişti. O, "ya Emire'l-Mü'minîn, sen burada iken mi?" karşılığını vermişti. (Hz. Ali, tekrar); "aralarında hüküm ver" demişti. (Kadı Şureyh yine) "ya Emîrel-Mü'minin, sen burada iken mi?" karşılığını vermişti. (Hz. Ali tekrar) "aralarında hüküm ver" deyince O da şöyle demişti: "Şayet akraba ve kabilesinin içinden, dininden ve güvenilirliğinden razı olunan (bir kadın) gelip onun, her hayızda temizlenerek ve namaz kılarak üç hayız gördüğünü söylerse, o (kadının bir ayda üç hayız görmesi) caizdir. Aksi halde değildir." O zaman Hz. Ali, "Kâlûn (galö)!" demişti. -"Kâlûn" ise Rum dilinde, "Güzel söyledin" (demektir.)

 

861. Bize Amr b. Avn, Hâlid b. Abdillah'tan, (O) Hâlid el-Hazzâ'dan, (O da) İkrime'den (naklen) O'nun, "Allah'ın, rahimlerinde yarattığını saklamaları o (kadınlara) helâl olmaz"(459) (âyetinde, "Allah'ın, rahimlerinde yarattığı"ndan maksadın), "hayız" olduğunu söylediğini haber verdi. Ebû Muhammed (ed-Dârimi'ye); "bu görüşü kabullenir misin?" denilmiş, O da; "hayır" demişti. Abdullah (ed-Dârimi'ye); "Şureyh'in (yukarıda geçen) haberini kabullenir misin?" diye de sorulmuş, O da "hayır" demiş ve şöyle devam etmişti: "Ayda üç hayız nasıl olur?"

 

93.BAB—TEMİZLİK NASILDIR?

 

862. Bize Muhammed b. îsa haber verip (dedi ki), bize İbn Uleyye, Abdurrahman b. İshak'tan, (O) Abdullah b. Ebî Bekr'den, (O da) Amra'dan (naklen) rivayet etti (ki, Amra) şöyle dedi: Hz. Âişe; "durum şu ki, bazan sarı ve bulanık (akıntı) olur (da bu, geceleyin farkedilmez)" diyerek kadınları geceleyin hayız kanına bakmaktan menederdi.

 

863. Bize Muhammed b. îsa haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Yahya b. Sa'îd'den, (O da) Amra'nın âzâdlismdan (naklen) rivayet etti (ki, (Amra'mn âzâdhsı) şöyle dedi: Amra kadınlara, (kadınlık organına koymuş oldukları) pamuk parçası beyaz olarak çıkmadıkça, gusül yapmalarını emrederdi.

 

864. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip dedi ki, Sufyân şöyle demişti: Hayız günlerindeki bulanık ve sarı (akıntı) hayız kanıdır. (Kadının), hayız günlerinden sonra kan veya bulanık (akıntı) yahut sarı (akıntı) gibi gördüğü her şey(de) o, müstehâzadır. Abdullah (ed-Dârimi'ye); "Sufyân'm görüşünü kabul eder inisin?" diye sorulmuştu da O; "evet" demişti.

 

865. Bize Yala, Muhammed b. İshak'tan, (O) Abdullah b. Ebî Bekr'den, (O da) hayat arkadaşı Fâtıma bint Mu-hammed'den -ki O, Amra'nın himayesindeki idi- (naklen) haber verdi (ki, Fâtıma) şöyle dedi: Kureyş'ten bir kadın Amra'ya, içinde sarı (akıntı) gibi (bir şey) bulunan bir pamuk parçasını, Ona; "acaba, kadın hayız kanı akıntısından sadece bunu gördüğünde temizlenmiş olur, görüşünde bulunur musun?" diye sormak üzere göndermişti de O; "hayır. Saf beyaz (akıntı) görünceye kadar (temizlenmiş olmaz)" karşılığını vermişti.

 

866. Bize Muhammed b. Abdillah er-Rakâşî, Yezîd b. Zurey'den haber verdi (ki, O şöyle demiş:) Bize Muhammed b. İshak rivayet edip dedi ki; bana Fâtıma, Esmâ'dan rivayet etti (ki, O) şöyle demiş: Biz O'nun (yani Amra'nın) himayesinde bulunuyorduk da birimiz hayız olur, sonra temizlenip gusül yapar ve namazını kılardı. Daha sonra az bir sarı (akıntı) onda yeniden belirirdi de, o zaman O, bize, yalnız saf beyaz (akıntıyı) görünceye kadar namazdan uzaklaşmamızı, (yani namaz kılmamamızı) emrederdi.

 

867.  Bize Ubeydullah b.  Musa,  Sufyân'dan,   (O)  İbn  Cu-reyc'den, (O da) Atâ'dan (naklen) haber verdi (ki, Ata1) şöylededi: Hayız günlerindeki bulanık (akıntı), sarı (akıntı) ve kan, hayız kanı mesabesindedir.

 

868. Bize Zeyd b. Yahya b. Ubeyd ed-Dımeşkî, Muhammed b. Râşid'den, (O) Süleyman b. Musa'dan, (O) Ata' b. Ebî Rebâh'tan, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) haber verdi ki, O (yani Hz. Âişe) şöyle dedi: "(Kadın) o kanı görünce, temizliği görmüş gibi beyaz görünceye kadar (kendini) namazdan alıkoysun. Sonra o, (temizliği o şekilde görünce) gusül yapar ve namazını kılar."

 

869. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Hanıma d b. Zeyd, Amir el-Ahvel'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Hasan ne sarı (akıntı) ve bulanık (akıntıyı), ne de, kendisiyle et yıkanmış su gibi (olan akıntıyı) bir şey sayardı. (Yani O, bu renkteki akıntıları hayız kanı saymazdı).

 

870. Bize Muhammed b. Isa haber verip (dedi ki), bize Ibn Uleyye, Eyyûb'dan, (O) Muhammed'den, (O da) Ümmü Atıy-ye'den (naklen) rivayet etti (ki, Ümmü Atıyye) şöyle dedi: Biz sarı (akıntıyı) ve bulanık (akıntıyı) hiçbir şey saymazdık.

 

94.BÂB—BULANIK (AKINTI) HAYIZPAN SONRA OLDUĞUNDA.

 

871. Bize Muhammed b. îsa haber verip (dedi ki), bize Mu'temir, babasından, (O da) el-Hasan'dan (naklen), O'nun, temizlik günlerinde o kanı gören kadın hakkında şöyle dediğini rivayet etti: "Gusül yapması ve namaz kılması görüşündeyim." Ibn Şirin ise şöyle demiş: "Onlar (yani ilk müs-lümanlar) bulanık ve sarı (akıntılarda), hiçbir mahzur görmezlerdi."

 

872. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize İsrâîl, Abdula'lâ'dan, (O da) Muhammed İbnu'l-Hanefiyye'den (naklen), O'nun, temizlenmeden sonra sarı (akıntı) gören kadın hakkında; "bu, hayızdan sonra görülen bir akıntıdır. (Kadın) onu yıkar ve abdest alır, namazını kılar" dediğini rivayet etti.

 

873. Bize Ebû Nuaym ve Haccâc, Hammâd b. Seleme'den, (O) Yûnus ve Humeyd'den, (onlar da) el-Hasan'dan (naklen)haber verdiler (ki, el-Hasan) şöyle dedi: (Âdet halinin bitiminde yapılan) gusülden sonra görülen akıntıda, temizlenmeden (yani akıntıyı yıkayıp, icabında abdest almadan) başka hiçbir şey gerekmez. Abdullah (ed-Dârimî) dedi ki, "et-teriyye: (hayızdan sonra) görülen akıntı", "sarı ve bulanık (akıntı)" demektir.

 

874. Bize Haccâc ve Affân rivayet etti. (Onlar dediler ki), bize Hammâd, el-Haccâc'dan, (O) Ebû İshak'tan, (O) el-Hâris'ten, (O da) Hz. Ali'den (naklen) rivayet etti ki, O (yani Hz. Ali) şöyle dedi: Kadın gusülden sonra bir veya iki gün akıntı gördüğü zaman, temizlenir ve namazını kılar.

 

875. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Kays'tan, (O da) Atâ'dan (naklen) rivayet etti (ki, Ata') şöyle dedi: (Adet halinin bitiminde yapılan) gusülden sonra görülen akıntıda sadece temizleme (yani akıntıyı temizleyip, icabında abdest alma) gerekir.

 

876. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd, Katâde'den, (O) Ümmül-Huzeyl'den, (O da) Ümmü Atıyye'den -ki O, Hz. Peygamber'e -sallallahu aleyhi ve sellem- biat etmiş idi-, (naklen) rivayet etti ki, O (yani Ümmü Atıyye) şöyle dedi: "Biz, gusülden sonraki bulanık ve sarı (akıntıları) hiçbir şey say.

 

877. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd, Yûnus'tan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivayet etti (ki, el-Hasan) şöyle dedi: Hayız gören kadın gusüîden sonra bir veya iki gün şiddetle akıp duran taze bir kan gördüğünde, o (kendini) namazdan bir gün alıkor. Sonra (kan yine gelmeye devam ederse), bundan sonra artık o müstehâzadır.

 

878. Bize Ubeydullah b. Musa, İsrail'den, (O) Ebû İshak'tan, (O) el-Hâris'ten, (O da) Hz. Ali'den (naklen) haber verdi (ki, Hz. Ali) şöyle dedi: Kadın hayızdan temizlendiği, sonra, temizliğin peşinden, kendisini şüpheye düşüren bir şey gördüğü zaman, (bilsin ki) o, rahmin içine Şeytan tarafından atılmış bir tekme (sebebiyledir). Binaenaleyh (kadın), burun kanı veya kan damlası, yahut kendisiyle et yıkanmış su gibi (bir şey) görünce, namaz abdesti gibi abdest alır, sonra namazım kılar. Şayet o (gelen akıntı), ap-açık taze bir kan olursa, artık o, namazı bıraksın.

 

Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki: Yezîd b. Harun'u, şöyle derken işitmiştim: Kadının (hayız) günleri yedi gün olup da sonunda temizlik halini (akıntısı) beyaz olarak görse ve bunun üzerine evlenip, sonra o (yedinci gün) ile onuncu gün arasında o muayyen kanı görse, (bu arada) cinsî münâsebet yapmak caiz ve sahih (olur). Ama şayet temizlik halini yedi günden önce görse ve evlense, sonra da o kanı görse, (cinsî münâsebet) caiz olmaz, bu (görülen kan) hayız kanıdır.Abdullah (ed-Dârimi ye); "bu görüşü kabullenir misin?" diye soruldu, O da; "evet" karşılığını verdi.

 

879. Bize Yezîd b. Hârûn, Serik'ten, (O) Ebû İshâk'tan, (O) el-Hâris'ten, (O da) Hz. Ali'den (naklen), onun, hayız hali altı gün veya yedi gün olan, sonra bulanık (bir akıntı), yahut sarı (bir akıntı) gören, veya bir-iki damla kan gören kadın hakkında; "şüphe yok ki, bu (akıntılar) geçersizdir, ona hiç zarar vermez(ler)" (dediğini) haber verdi.

 

880. Bize Ebû Nu'aym rivayet edip (dedi ki), bize Şerik, Ab-dulkerim'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti:  Atâ'ya, hayızdan dolayı gusül yapıp sonra sarı (akıntı) gören kadını sormuştum. O da şöyle demişti: Abdest alır ve (avret yerine su) serper."

 

881. Bize Ya'lâ haber verip (dedi ki), bize Abdulmelik, Atâ'dan, O'nun, müstehâza hakkında şöyle dediğini rivayet etti: O, bu hayızlarmda namazı, bir veya iki gün bırakır, sonra gusül yapar, "ilk" (yani öğle namazı) vakti olunca o bakar: Şayet (gelen akıntı), sarı veya bulanık bir akıntı (- et-teriyye) ise abdest alır ve namazını kılar. (Gelen akıntı) kan ise öğleyi geriye, (son vaktine) bırakır, ikindiyi öne, (ilk vaktine) alır, sonra ikisini tek bir gusülle kılar. Güneş batınca o (yine) bakar: Şayet (gelen akıntı) sarı veya bulanık bir akıntı (= et-teriyye) ise abdest alır ve namazını kılar. (Gelen akıntı) kan ise, akşamı geriye, (son vaktine) bırakır, yatsıyı öne, (ilk vaktine) alır, sonra ikisini tek bir gusülle kılar. Tan yeri ağarınca o (yine) bakar: Eğer (gelen akıntı) sarı veya bulanık bir akıntı (= et-teriyye) ise, abdest alır ve namazını kılar. (Gelen akıntı) kan ise gusül yapar ve sabah namazını kılar. (Böylece) her günde üç defa (bakmış veya gusül yapmış olur). Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki: "El-Akrâ", bana göre "hayız (lar)" demektir.

 

882. Bize Yahya b. Yahya haber verip (dedi ki), bize Hâlid b. Abdillah, Hâlid el-Hazzâ'dan, (O) İkrime'den, (O da) Hz. Aişe'den (naklen) rivayet etti ki, Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, (bir defasında) i'tikâfa girmişti. O'nunla beraber hanımlarından biri de, o muayyen kanı gören bir müstehâza olduğu halde i'tikâfa girmişti de çoğu kere, o kandan dolayı altına leğen koymuştu. (îkrime) ayrıca söylemiş ki, Hz. Âişe, (sarı renkteki) aspur suyunu görmüş ve şöyle demiş: "Bu, (sanki, zamanında) falancanın görmekte olduğu şey, (akmtı)dır."

 

883. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Ab-dulvâhid,  el-Haccâc'dan,  O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Atâ'ya, hayızdan temizlenip de, sonra sarı (akıntı) gören kadını sormuştum, O da; "o abdest alır" demişti. Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki: Bana Zeyd b. Yahya, Mâlik'ten -ki O, İbn Enes'tir- (naklen) benim kıraatim yoluyla haber verdi ki, O (yani Zeyd) şöyle dedi: O'na (yani Mâlik'e), hayız müddeti yedi gün olup da, sonra hayızı artan kadını sormuştum da O; "üç gün temizlenmeyi bekler" demişti.

 

95.BAB—KADIN NAMAZ ESNASINDA TEMİZLENEBİLİR VEYA HAYIZ OLABİLİR?

 

884. Bize Muhammet! b. Isa haber verip (dedi ki), bize Abbâd b. Avvâm, Hişâm'dan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivayet etti (ki, el-Hasan) şöyle dedi: Kadın bir namazın vakti içinde (hayızdan) temizlenip de, gusül yapmaya gücü yettiği halde gusül yapmadığında, o namazı kaza eder.

 

885. Bize Muhammed b. Isa haber verip (dedi ki), bize Ab-dulvâris, Amr'dan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivayet etti (ki, el-Hasan) şöyle dedi: Kadın (namazdan) iki rekât kılıp da sonra hayız olduğunda, (hayızdan) temizlendiği zaman, (tanı kı-lamamış olduğu bu namazı) kaza etmez.

 

886. Bize Muhammed b. îsa haber verip (dedi ki), bize el-Ma'merî Ebû Sufyân Muhammed b. Humeyd, Ma'mer'den, (O da) Katâde'den (naklen) rivayet etti. (Ebû Muhammed ed-Dârimi) dedi ki, bize Ebû Muâviye de rivayet etti. (O dedi ki) bize el-Haccâc, Atâ'dan (naklen) rivayet etti. O ikisi (yani Katâde ve Atâ'), Öğle (namazı vakti) esnasında temizlenip de, gusül yapmayı ikindi vakti girinceye kadar geciktiren kadın hakkında, "O, öğleyi kaza eder" dediler.

 

887. Bize Muhammed b. Isa haber verip (dedi ki), bize Hu-şeym rivayet edip (dedi ki), bize Yûnus, el-Hasen'dan; Muğire, Âmir'den; Abîde ise İbrahim'den (naklen) haber verdiler ki, onlar (yani el-Hasan, Âmir ve İbrahim); bir namazı kılmakta kendisine hayız hah ulaşıncaya kadar ihmalkârlık gösteren kadın hakkında; "o, bu namazı iade (kaza) eder" dediler. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd, Hammâd b. Ebî Süleyman'dan, Yûnus ise el-Hasan'dan (naklen) rivayet ettiler ki, onlar (yani Hammâd b. Ebû Süleyman ve el-Hasan), bir namaz (vaktine) erişip de, hayız oluncaya kadar ihmalkârlık gösteren bir kadın hakkında şöyle dediler: "O, gusül yapınca bu namazı kaza eder."

 

889. Bize Süleyman b. Dâvûd ez-Zehrânî haber verip (dedi ki), bize Ebû Şihâb, Hişâm'dan, (O da) el-Hasan ve Kata de'den (naklen) rivayet etti (ki, el-Hasan ve Katâde) şöyle dediler: Kadın bir namazı, hayız oluncaya kadar zayi ettiği,    (kılmadığı) zaman, temizlenince (onu) kaza etmesi gerekir.

 

890. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize el-Hasan, Muğire'den, (O da) eş-Şa'bî'den (naklen) rivayet etti (ki, eş-Şa'bî) şöyle dedi: (Bir kadın, bir namaz vaktine ulaştığında) ihmalkâr davranıp da hayız olduğu zaman, (kılmamış olduğu o namazı, temizlenince) kaza eder.

 

891. Bize Sa'îd İbnu'l-Muğire rivayet edip dedi ki; İbnu'l-Mübârek, bize, Ya'kûb'dan, (O) Ebû Yûsuf tan, (O da) Sa'îd b. Cübeyr'den (naklen) rivayet etti (ki, Sa'îd) şöyle dedi: Kadın, namaz vakti içinde hayız olduğu zaman, (temizlendiğinde, bu namazı) kaza etmesi gerekmez. Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki, (senedde ismi geçen) Ya'kûb, Merv kadısı olan İbnu'l-Ka'ka'dır; Ebû Yûsuf ise Mekke'li bir hocadır.

 

892.  Bize  Haccâc  haber  verip   (dedi  ki),  bize  Hammâd, Haccâc ve Kays'tan, (onlar da) Atâ'dan (naklen) rivayet etti (ki, Atâ') şöyle dedi: (Hayızlı kadın) akşamdan önce temizlendiğinde, öğle ve ikindiyi (birlikte) kılar. Fecrdenönce temizlendiğinde ise, akşam ve yatsıyı (birlikte) kılar.

 

893. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd, Ali b. Zeyd'den, (O da) Sa'îd İbnu'l-Müseyyeb'den (naklen), onun (yani bir önceki haberin) aynısını rivayet etti.

 

894. Bize Abdullah b. Muhammed, Ebû Bekr b. Ayyâş'tan, (O) Yezîd b. Ebî Ziyâd'dan, (O) Miksem'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen), onun (yani iki önceki haberin) aynısını haber verdi.

 

895. Bize Muhammed b. Isa haber verip (dedi ki), bize Hü-şeym rivayet edip (dedi ki), bize Yûnus, el-Hasan'dan (naklen)O'nun, hayızlı kadın hakkında; "o, vakti içinde temizlenmiş olduğu namazı kılar" (dediğini) rivayet etti.

 

896. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize İbn Uyeyne, İbn Ebî Necîh'ten, (O da) Atâ', Tâvûs ve Mücâhid'den (naklen) rivayet etti ki, onlar şöyle dediler: Hayızlı kadın, fecrden önce temizlendiği zaman akşam ve yatsıyı (birlikte) kılar. O, güneşin batışından önce temizlendiği zaman ise öğle ve ikindiyi (birlikte) kılar.

 

897. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Mansûr'dan, (O da) el Hakem'den (naklen), O'nun, hayızlı kadın hakkında; "o, temizliği (yani hayız kanının kesilmesini) gündüzün sonunda gördüğü zaman öğle ve ikindiyi (birlikte) kılar. O, gecenin sonunda temizlendiği zaman ise, akşam ve yatsıyı (birlikte) kılar.

 

898. Bize Muhammed b. Yûsuf, Sufyân'dan, (O) Leys'ten, (O da) Tâvûs'tan (naklen) onun, (yani bir önceki haberin) aynısını haber verdi.

 

899. Bize Ebû Zeyd Sa'îd İbnu'r-Rebî' haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Muğire'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: İbrahim şöyle derdi: (Hayızlı kadın) ikindi (vakti) esnasında temizlendiği zaman, öğle ve ikindiyi (birlikte) kılar.

 

900. Bize Ebû Zeyd haber verip dedi ki, Şu'be şöyle demişti: Hammâd'a (hayızlı kadının namaz durumunu) sormuştum da O şöyle cevap vermişti: "O, bir namazın vakti içinde temizlendiği zaman, (o namazı) kılar.

 

901. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Harnmâd, Yûnus ve Humeyd'den, (onlar) el-Hasan'dan, (O da) Enes'ten (naklen) rivayet etti (ki, Enes) şöyle dedi: "(Hayızlı kadın) bir namazın vakti içinde temizlendiği zaman, (sadece) bu namazı kılar, ondan başkasını kılmaz." Ebû Muhammed (ed-Dârinıi) dedi ki: Bana, Zeyd b. Yahya, Mâlik'ten (naklen), benim kıraatim yoluyla haber verdi ki, O (yani Zeyd) şöyle dedi: O'na (yani Malik'e), ikindiden sonra temizlenen kadını sormuştum, O da, şöyle demişti: "Öğle ve ikindiyi (birlikte) kılar." Ben; "ya temizlenmesi (yani hayız kanının kesilmesi) güneşin batışına yakın olursa?" demiştim, O da şöyle demişti: "O, (sadece) ikindiyi kılar, öğleyi kılmaz. Şayet o, güneş batıncaya kadar temizlenmezse, ona hiçbir şey gerekmez," Abdullah (ed-Dârimi'ye); "bu (görüşü) kabul eder misin?" diye sorulmuştu, O da, "bayır" demişti.

 

96. BAB—KADIN İSTİHÂZA GÜNLERİNDE HAYIZ GÜNLERİNİ KARIŞTIRDIĞI ZAMAN

 

902. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Eş'as b. Ebi'ş-Şa'sâ' el-Muhâribî'den, (O) Sa'îd b. Cü-beyr'den, (O da) ibn Abbâs'tan (naklen) rivayet etti (ki, Sa'îd) şöyle dedi: Bir kadın O'na (yani İbn Abbâs'a); "ben şöyle şöyle bir zamandan beri mustehâza oldum. Bana, Hz. Ali'nin, "(müstehâza) her namazda gusül yapar" dediği de ulaştı, (siz ne dersiniz?)" diye yazmış, İbn Abbâs da şöyle cevap vermişti: "O (müstehâza) için, Hz. Ali'nin dediğinden başka (diyecek bir şey) bulamıyoruz."

 

903. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize el-Evzâ'î, Yahya b. Ebî Kesîr'den rivayet etti (ki, O şöyle demiş): Bana Ebû Seleme veya İkrime rivayet edip dedi ki; Hz. Zeyneb, o muayyen kanı akıttığı halde Hz. Peygamberle -sallallahu aleyhi ve sel-lem- i'tikâfa girermiş de, (Hz. Peygamber) O'na her namazda gusül yapmasını emretmiş imiş.

 

904. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize el-Evzâ'î, Yahya b. Ebî Kesîr'den (naklen) rivayet etti ki, Hz. Ali ve Ibn Mes'ûd şöyle derlerdi: "Müstehâza, her namazda gusül yapar."

 

905. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize el-Evzâ'î rivayet edip şöyle dedi: Ben, Ata1 b. Ebî Rebâh'i, şöyle derken işitmiştim: "O (yani müstehaza) her iki namazdan dolayı bir gusül, sabah için de bir gusül yapar." El-Evzâ'î dedi ki, ez-Zührî ve Mekhûl ise; "o, her namazda gusül yapar" derlerdi.

 

906. Bize Yezîd b. Hârûn ve Vehb b. Cerir, ed-Destüvâ yapımı mal alıp satan Hişâm'dan, (O) Yahya b. Ebî Kesîr'den, (O da) Ebû Seleme'den (naklen) haber verdiler ki, Ümmü Habibe ^Tehb, "Ümmü Habibe bint Cahş" demişti-, o muayyen kanı akı-.ıyordu ve O, bunu Hz. Peygamber'e -sallallahu aleyhi ve sellem- sormuştu da O, O'na, her namazda gusül yapmasını ve namazını kılmasını emretmişti

 

907. Bize Abdussamed b. Abdulvâris haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivayet edip (dedi ki), bize Ebû Bişr rivayet edip dedi ki: Ben Sa'îd b. Cübeyr'i, şöyle derken işittim: Bir kadın İbn Abbâs ve Îbnu'z-Zübeyr'e, "ben müstehâza oluyorum da (hiç) temizlenmiyorum. Ben, Allah aşkına, bana mutlaka fetva vermenizi istiyorum. Ben bunu (halka) sordum da onlar, Hz. Ali'nin; "o, her namaz için gusül yapar" dediğini söylediler" diye yazmış, ben de, (o mektubu) okumuş ve şu cevabı elimle yazmıştım: "Onun için, Hz. Ali'nin dediğinden başka (diyecek bir şey) bulamıyorum."(473) Bunun üzerine "muhakkak ki Küfe soğuk bir yerdir. (Her namazda gusül yapmak çok zor olur)" denilmişti de (İbn Abbâs) şu karşılığı ver-mişdi: "Allah dileseydi onu, bundan daha zor bir şeyle de imtihan ederdi."

 

908. Bize Haccâc b. Minhâl haber verip (dedi ), bize Hammâd, Kays'tan, (O da) Mücâhid'den (naklen) rivayet etti (ki, Mücâhid) şöyle dedi: İbn Abbâs'a, "O (müstehâza kadının bulunduğu) yer, soğuk bir yerdir!" denilmiş, O da şu karşılığı vermişti: (O halde) öğleyi geriye (son vaktine) bırakır, ikindiyi öne (ilk vaktine) alır ve bir gusül yapar. Akşamı geriye bırakır, yatsıyı öne alır ve bir gusül yapar. Sabah için de bir gusül yapar."

 

909. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd, Hişâm b. Urve'den, (O) babasından, (O da) Zeyneb bint Ümmi Seleme'den (naklen) rivayet etti ki, Cahş'ın kızı, Abdurrahman b. Avfın (nikâhı) altındaydı ve hayız kanı kesilmeyip devam ediyordu. Bu sebeple O, (gusül yapmak için girmiş olduğu) çamaşır teknesinden, kan (teknedeki suyun) üstünü kaplamış olduğu halde çıkar ve namazını kılardı).

 

910. Bize Vehb b. Sa'îd ed-Dımeşkî, Şu'ayb b. İshâk'tan haber verdi (ki, O şöyle demiş: Şu'ayb dedi ki), bize el-Evzâ'î rivayet edip dedi ki, ben, ez-Zühri ve Yahya b. Ebî Kesîr'i; "o (müstehâza), her namaz için ayrı bir defa gusül yapar" derken işitmişim. El-Evzâ'î dedi ki: Bana Mekhûl'den (naklen) de bu (görüşün) aynısı ulaştı.

 

911. Bize Vehb b. Sa'îd, Şu'ayb'dan haber verdi (, O şöyle demiş:) Bize el-Evzâ'î rivayet edip (dedi ki), bana Atâ1 haber verdi ki, İbn Abbâs şöyle derdi: (Müstehâza, beraber kılmabilen) her iki namaz için bir defa gusül (yapar). Sabah namazı için de ayrı bir defa gusül yapar.  

 

912. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd, Hammâd el-Kûfî'den (naklen) rivayet etti ki, bir kadın İbrahim'e sorup şöyle demiş: "Benim hayız kanım hiç kesilmeyip devam ediyor, (ne yapmalıyım?)" Bunun üzerine O şöyle karşılık vermiş: "Suya devam et de onu (avret yerine) serp. Çünkü o, kanı senden keser."

 

913. Bize Affân b. Müslim haber verip (dedi ki), bize Mu-hammed b. Dinar rivayet edip (dedi ki), bize Yûnus, el-Hasan'dan (naklen), O'nun, (hayızdan mı kesildiğinden, hamile mi olduğundan) şüphelenilen boş anılmış kadın hakkında (şöyle dediğini) rivayet etti: "O, bir yıl bekler. Şayet hayız olursa (ona göre hareket eder). Olmazsa, yılın bitiminden sonra üç ay bekler. Eğer hayız olursa (ona göre hareket eder). Olmazsa, artık onun iddeti bitmiştir.

 

914. Bize Abdullah b. Mesleme haber verip dedi ki, Malik'e; müstehâzanın boşanıldığmda (beklemesi gereken) iddeti sorulmuştu. Bunun üzerine Malik, bize, İbn Şihâb'dan, (O da) Sa'îd İbnu'l-Müseyyeb'den (naklen) rivayet etmişti ki, O (yani Sa'îd) şöyle demiş: "Onun iddeti bir yıldır." Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki: Bu, Malik'in de görüşüdür.

 

915. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Hanunâd b. Zeyd rivayet edip (dedi ki), bize Amr b. Dinar rivayet edip (dedi ki), Câbir b. Zeyd'e, genç iken boşanılan ve yaşlanmadan başka bir şeyden dolayı hayız hali yok olan, (hayızdan kesilen) kadın sorulmuştu, O da; "göreceği birden fazla hayızla (iddet bekler)" karşılığım vermişti. Tâvûs ise; "(böyle bir kadının iddeti) üç aydır" demişti.

 

916. Bize Nasr b. Ali haber verip (dedi ki), bize Abdula'la, Ma'mer'den, (O da) ez-Zührî'den (naklen) rivayet etti (ki, ez-Zührî) şöyle dedi: Adam karısını boşadığı, o da bir veya iki hayız görüp, sonra hayzı yok olduğu zaman, eğer bu yaşlanmadan dolayı ise, o üç ay iddet bekler. O, genç ise ve (hamilelikten) şüphelenmiş ise, şüpheden sonra bir yıl iddet bekler.

 

917. Bize Halife b. Hayyât haber verip (dedi ki), bize Gun-der rivayet edip (dedi ki), bize Şu'be, Katâde'den, (O da) İk-rime'den (naklen) rivayet etti (ki, İkrinıe) şöyle dedi: Müstehâza ile, hayızı düzgün devam etmeyip bir ay bir defa, bir ay iki defa hayız gören (kadının) iddeti üç aydır.

 

918. Bize Halife b. Hayyât haber verip (dedi ki), bize Ebû Dâvûd, Hişâm'dan (O da) Hammâd'dan (naklen) rivayet etti (ki, Hammâd); "o, 'akrâ' ile iddet bekler" demişti.

 

919. Bize Hâlid b. Mahled crivâyet edip (dedi ki), bize Mâlik, İbn Şihâb'dan, (O da) Sa'îd İbnu'l-Müseyyeb'den (naklen) rivayet etti (ki, Sa'îd) şöyle dedi: Müstehâzanm iddeti bir yıldır.

 

920. Bize İshak b. îsa haber verip (dedi ki), bize Hüseyin, Yûnus'tan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) haber verdi (ki, el-Hasan) şöyle dedi: Müstehâza "akrâ1 " ile iddet bekler.

 

921. Bize Halife haber verip (dedi ki), bize Abdula'lâ, Ma'mer'den, (O da) ez-Zühri'den (naklen) rivayet etti (ki, ez-Zührî) şöyle dedi: (Müstehâza) "akrâ' " ile (iddet bekler).(482) Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki, Hicâzlılar; "Akrâ', temizlik halleridir" derler. Iraklılar ise, "o, hayızdır" demişlerdir. Abdullah (ed-Dârimi) dedi ki, ben de, onun hayız (mânâsına) olduğu görüşündeyim.

 

922. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi kî), bize Vuheyb rivayet edip (dedi ki), bize Yûnus, el-Hasan'dan, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Müstehâza, "akrâ'" ile iddet bekler .

 

923. Bize Musa b. Hâlid, el-Hikl b. Ziyâd'dan, (O da) el-Evzâ'î'den (naklen rivayet etti (ki, el-Evzâ'î) şöyle dedi: Ez-Zührî'ye; hanımını, hayız olan genç bir kadın iken boşayıp da onu bo-şadığında (hanımının) hayız kanı kesilen ve (hanımı) artık o kanı görmeyen bir adamın (hanımı) ne kadar iddet bekler, diye sormuştum, O da; "üç ay (iddet bekler)" demişti. Ez-Zührî'ye; hanımını boşayıp da, (hanımı) iki hayız gören, sonra da (hanımının) hayızı yok olup (kesilen) bir adamın (hanımı) ne kadar (iddet) bekler, diye de sormuştum, O da; "onun iddeti, bir yıldır" demişti. Ez-Zührî'ye; hanımını; üç ay duran, sonra bir hayız olan, sonra hayızı geciken, sonra yedi-sekiz ay durup da diğer bir hayız olan, bu şekilde (hayızı) bazan çabuk olarak, bazan da gecikerek hayız olduğu bir halde boşayan bir adamın (bu hanımı), ne kadar iddet bekler, diye de sormuştum, O da; "hayızı, "kur'lar"ından (= temizliklerinden) (484) farklılık gösterdiği zaman, onun iddeti bir yıldır" demişti. "Peki, demiştim, o, (hanımını), senede bir defa hayız olduğu halde boşamış ise, (hanımı) ne kadar iddet bekler?" O da şöyle cevap vermişti: "Kur'ları, o kurlarıdır diye bilindiği halde hayız oluyor idiyse, (yani temizlik halleri hep öyle oluyor idiyse), muhakkak ki biz, onun kurlarına göre iddet beklemesi görüşündeyiz.

 

924. Bize Muhammed İbnu'l-Mübârek haber verip (dedi ki), bize Amr b. Abdilvâhid, el-Evzâ'î'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Ez-Zührî'ye; hayız olma (çağına) ulaşmamış olan, dengi de gebe olmayan bir cariye satın alan adamın, bu (cariyesinin hamile olup olmadığını) ne kadar araştırır, (yani, ona ne kadar iddet bekletir) diye sormuştum, O da; "üç ay" demişti. Yahya b. Ebî Kesîr ise; "kırkbeş gün" demişti.

 

925. Bize Yezîd b. Hârûn, Hişam ed-Destüvâ'î'den, (O) Hammâd'dan, (O) Sa'îd b. Cübeyr'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) haber verdi ki, O, (yani İbn Abbâs) müstehâza hakkında şöyle derdi: "Her namazda gusül yapar ve namazını kılar." Hammâd ise şöyle demişti: "Şayet (insan), (müstehâzanm namaz kılabileceğini) bilmeyen bir müstehâza olur da aylarca namazı bırakırsa, o bu namazları kaza eder." O'na; "peki, onları nasıl kaza eder?" denilmişti de O; "onları, gücü yeterse bir günde kaza eder" demişti. Abdullah (ed-Dârimi'ye); "bu görüşü kabullenir misin?" denilmiş, O da; "evet, vallahi!" karşılığını vermişti.

 

97. BAB —HAMİLENİN O KANI GÖRDÜĞÜ ZAMAN (NE YAPACAĞI) HAKKINDA

 

926. Bize Hâlid b. Mahled haber verip (dedi ki), bize Mâlik b. Enes rivayet edip dedi ki, ben ez-Zührî'ye> o kam gören hamileyi sormuştum, O da, "o, namazı bırakır" demişti.

 

927.  Bize  Ubeydullah b.  Musa,   Osman  İbnul-Esved'den, O'nun şöyle dediğini haber verdi: Mücâhid'e, ben kendisinin hamile olduğunu zannettiğim halde kan gören karımın (durumunu) sormuştum da O şöyle cevap vermişti: Bu, rahimlerin eksiltme sidir. "Her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin neyi eksiltip neyi artıracağını Allah bilir."(485) İşte onlar (yani rahimler), eksilttikleri bir şeyin aynısı kadar rahimlerde gebeliği artırırlar.

 

928. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Âsim el-Ahvel'den, (O da) İkrime'den (naklen) Onun, şu; "Her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin neyi eksiltip neyi artıracağını Allah  bilir.   Onun  katında her şey  bir ölçü  iledir (mealindeki) âyet hakkında şöyle dediğini rivayet etti: Bu (eksiltip artırma) gebelikteki hayızdır. (Hamile kadın) gebeliğinde hiçbir gün hayız olmaz ki, o günü temiz olarak gebeliğine ilâve etmiş olmasın.

 

929.      Bize   Ebu'n-Nu'mân   haber   verip   (dedi   ki),   bize Hammâd b. Zeyd, Yahya b. Sa'îd'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Bize göre (veya bizde) hakkında ihtilâf edilmeyen bir durum, Hz. Âişe'den (nakledilmiştir) ki; hamile kadın, o kam gördüğü zaman, temizleninceye (yani kam kesilinceye) kadar namaz kılmaz.

 

930. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Sabit b. Yezîd rivayet edip (dedi ki), bize Âsim, İkrime'den, O'nun, (Ra'd Sûresi, 8. âyette geçen) "Rahimlerin neyi eksilteceğini" (cümlesinden maksad), gebelikteki hayızdır, dediğini, "Ve neyi artıracağını" (cümlesi hakkında ise) şöyle dediğini rivayet etti: "O (rahimler) için, gebeliklerinde hayız oldukları her güne mukabil, dokuz aylık temizliği tamamlasınlar diye, temizlik (müddetlerine) ekleyecek bir gün vardır.

 

931. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Ebû Bişr'den, (O da) Mücâhid'den, (O'nun), "Ve rahimlerin neyi eksilteceğini" (mealindeki âyet hakkında) şöyle dediğini rivayet etti: (Bu), Kadın hamile iken hayız olduğunda (söz konusudur. Mücâhid, sözüne devamla) dedi ki, bu (hayız), çocuğun (rahimde kalış müddetinden) bir eksiltme olur. O, (gebelik müddetini) dokuz aydan fazlalaştırınca, (bu), çocuğunun (rahimdeki kalış müddetinden) eksilmiş olan (miktarı) tamamlayıcı olur.

 

932. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Humeyd'den, (O da) Bekr b. Abdillah el-Müzenî'den (naklen) rivayet etti ki, O (yani Bekr); "karım hamile iken hayız olur" dedi. Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki: Ben de Süleyman b. Harb'i; "karım hamile iken hayız olur" derken işittim.

 

933.  Bize  Haccâc  haber  verip   (dedi  ki),  bize  Hammâd,Yahya b.Said’den,(O da Hz.Aişe’den (naklen) Rivayet etti ki, O (yani Hz.Aişe) Şöyle dedi: Hamile kadın o kanı görünce (kendini)namazdan alıkoysun.Çünkü o (kan) Hayızdır.

 

934. Bize Abdullah b. Mesleme haber verip (dedi ki), bizeMâlik rivayet etti ki, O'na, Hz. Aişe'den (naklen) bunun (yani bir önceki haberin) aynısı ulaştı.

 

935. Bize İsmail b. Ebân haber verip (dedi ki), bize İdris, Leys'ten, (O da) eş-Şa'bi'den (naklen), O'nun, o kanı gören hamile hakkında (şöyle dediğini) rivayet etti: Şayet o kan taze ise, gusül yapar ve namazını kılar. Eğer "teriyye" (yani bulanık veya sarı bir akıntı) olur ise abdest alır ve namazını kılar.

 

936. Bize Ebu'l-Muğire, el-Evzâ'î'den (naklen), onun (yani bir önceki haberin) aynısını haber verdi.

 

937. Bize Abdullah b. Muhammed haber verip (dedi ki), bize Abbâd -ki O, İbnu'l-Avvâm'dır-, Hişâm'dan, (O da) el-Tasan'dan   (naklen)  rivayet  etti   (ki,  el-Hasan)   şöyle  dedi: et, bundan önceki hayızlarmda "teriyye" (yani bulanık veya san a=antı) olması gibi bir "teriyye" olursa O, namazı bırakır. Eğer o (akıntı) sadece bir veya iki günde olursa, namazı bırakmaz.

 

938. Bize Abdullah b. Muhammed -ki O, İbn Ebî Şeybe'dir-haber verdi. (O dedi ki) bize Hâl id İbnu'l-Hâris ve Abde b. Süleyman, Saîd'den, (O) Matar'dan, (O) Atâ'dan, (O da) Hz. Aişe'den (naklen), O'nun, o kanı gören hamile hakkında; "bu, onu hiçbir namazdan menetmez,  (veya menetmesin)"  dediğini rivayet etti.

 

939. Bize Yezîd b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Hemmâm, Matar'dan, (O ) Atâ'dan, (O da) Hz. Âişe'den (naklen), o kanı gören hamile hakkında O'nun; "o, gusül yapar ve namazını kılar" dediğini rivayet etti.Yezîd dedi ki, "o, gusül yapmaz". Abdullah (ed-Darimi de): "Ben, Yezîd'in görüşünü kabulleniyorum" dedi.

 

940. Bize Muhammedi b. Isa haber verip (dedi ki), bize Yezîd b. Zürey', Yûnus'tan, (O da) el-Hasan'dan (naklen), Onun, o kanı gören hamile hakkında şöyle dediğini rivayet etti: "O, müs-tehâza mesabesindedir. Bununla beraber o, namazı bırakmaz."

 

941. Bize Muhammed b. Isa haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Muğire'den, (O da) İbrahim'den (naklen), Onun, o kanı gören hamile hakkında; "o kendinden kanı yıkar, abdest alır ve namazını kılar" dediğini rivayet etti.

 

942. Bize Muhammed b. Isa haber verip (dedi ki), bize Hişâm rivayet edip (dedi ki), bize Haccâc, Atâ' ve el-Hakem'den onların şöyle dediğini rivayet etti: Hamile kadın, o kanı gördüğü zaman abdest alır ve namazını kılar.

 

943. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân Câmi'den -ki O, İbn Ebî Râşid'dir-, (O da) Atâ'dan (naklen), O'nun, o kanı gören hamile hakkında; "o, abdest alır ve namazını kılar" dediğini rivayet etti.

 

944. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Yûnus'tan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivayet etti (ki, el-Hasan) şöyle dedi: "O, müstehâza mesabesindedir."

 

945. Bize Ebu'l-Velid et-Tayâlisî, Cerîr'den, (O) Muğire'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivayet etti (ki, İbrahim) şöyle dedi: Gebelikte hiçbir hayız olmaz.

 

946. Bize Sa'îd b. Âmir, Hişâm'dan, (O da) el-Hasan'dan (naklen),  O'nun,  o kanı  gören hamile hakkında;  "o,  müstehâza mesabesindedir" dediğini haber verdi.

 

947. Bize Ebu'l-Velîd haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Muğîre'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivayet etti (ki, İbrahim şöyle dedi): Hamile kadın, o kanı gördüğü zaman, namazı bar akmaz.

 

948. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, el-Haccâc'dan, (O da) Atâ1 ve el-Hakem b. Uteybe'den (naklen) rivayet etti ki, onlar (yani Atâ' ve el-Hakem) hamile kadın ile hayızdan kesilen kadın hakkında şöyle dediler: (Bu kadınlar) o kanı gördükleri zaman, gusül yapmayarak abdest alır ve namazlarım kılarlar/498'

 

949.   Bize  Haccâc,   Hammâd'dan,   (O)   Matar'dan,   (O  da) Atâ'dan (naklen) haber verdi (ki, Atâ'): "Onlar gusül yapar, namazlarını kılarlar"

 

950, Bize Zeyd b. Yahya ed-Dımeşkî, Muhammed b. Râ-şid'den, (O) Süleyman b. Musa'dan, (O) Atâ1 b. Ebî Rebâh'tan (O da) Hz. Âişe'den (naklen) haber verdi (ki, Hz. Âişe) şöyle dedi: Şüphe yok ki, hamile kadın hayız olmaz. Binaenaleyh o, kanı gördüğü zaman gusül yapsın ve namazını kılsın.

 

951. Bize Yahya b. Hassan haber verip (dedi ki), bize Mu-hammed İbnu'1-Fadl, el-Hasan İbnu'l-Hakem'den, (O) el-Hakem'den, (O da) İbrahim'den (naklen), Onun, (kadın) çocuk emzirirken o kanı gördüğü zaman kadın hakkında şöyle dediğini rivayet etti: "O (kan) hayızdır. (Kadın) namazı bırakır".

 

952. Bize Yahya b. Hassan haber verip (dedi ki), bize Hü-şeym rivayet edip (dedi ki), bize Yûnus, el-Hasan'dan, O'nun; (kadına) doğum sancısı vurduğu ve çocuğun (doğumunda görülen) o kanı gördüğü zaman hamile kadın hakkında; "artık o (kendini) namazdan alıkoysun" dediğini rivayet etti.Abdullah (ed-Dârimi) ise; "o, (çocuğu) doğurmadıkça namazını kılar" demiştir.

 

98. BÂB—LOHUSANIN MÜDDETİ VE BUNUN HAKKINDA SÖYLENENLER

 

953. Bize Muhammed b. Isa haber verip (dedi ki), bize Ebû Sufyân, Ma'ıner'den, (O da) Katâde'den (naklen), Onun; (ilk olarak çocuk doğurup da kanı kesilmeyip devam eden) lohusa kadın hakkında, "(onun temizlenmesi), (akrabası olan) kadınlardan bir kadının temizlenmesi gibidir"(501) (dediğini) rivayet etti.

 

954. Bize Muhammed b. îsa haber verip (dedi ki), bize Hü-şeym rivayet edip (dedi ki), bize Yûnus, el-Hasan'dan, O'nun lohusa kadın hakkında (şöyle dediğini) rivayet etti: O, kırk gün (kendini) namazdan alıkor. Sonunda eğer temizlendiğini, (yani kanın kesildiğini) görürse ne âlâ! (Lohusalığı bitmiş demektir). Şayet temizlendiğini görmezse, beş-altı gün (daha kendini) namazdan alıkor. Sonunda temizlenirse ne âlâ! Aksi halde o (ilâve günlerle) ellinci gün arasında da (kendini) namazdan alıkor. Sonunda temizlenirse ne âlâ! Aksi halde o müstâhazadır.

 

955. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Yûnus b. Ubeyd'den, (O) el-Hasan'dan, (O da) Osman b. Ebi'l-Âs'tan (naklen) rivayet etti ki, O (yani Osman), lohusa (hanımıyla) kırk gün cinsî münâsebet yapmazmış. EI-Hasan ise şöyle demiştir: Lohusanın (lohusalık müddeti) kırkbeş (günden) elli güne kadardır. Bundan fazla olan (akıntıda) o, müstehâzadır.

 

956. Bize Ca'fer b. Avn haber verip (dedi ki), bize İsmail b. Müslim, el-Hasan'dan, (O da) Osman b. Ebi'l-Âs'tan (naklen) haber verdi (ki, Osman) şöyle dedi: Lohusaya (a'zamî) kırk gün müddet tayin edilmiştir. Sonunda şayet o temizlenirse (ne âlâ!) Aksi halde (lohusa), namaz kılmak için o (a'zamî günü) aşmaz.

 

957. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Eş'as'tan, (O da) Atâ'dan (naklen) rivayet etti (ki, Atâ') şöyle dedi: Lohusa kadının (önceki doğumlarında ortaya çıkan) bir âdeti varsa, (kanının kesilmemesi halinde, ona göre hareket eder). Aksi halde (yani belli bir âdeti yoksa), kırk gece (gün) oturur, (yani lohusaya haram olan şeyleri yapmaz).

 

958. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, İbn Cureyc'den, (O da) Atâ'dan (naklen) rivayet etti (ki, Atâ') şöyle dedi: Çocuk doğduktan sonra gelen kan (nifâs, lohusalık kanı), hayız kanı gibi)dir.

 

959. Bize Ebu'l-Velîd et-Tayâlisî haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Ebû Bişr'den, (O) Yûsuf b. Mâhek'ten, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivayet etti (ki, İbn Abbâs) şöyle dedi: Lohusa kırk gün veya ona yakın bekler.

 

99.BÂB—HAYIZLI KADIN TEMİZLENDİĞİNDE (HAYIZ GÖRÜYORKEN GİYDİĞİ) ELBİSE İLE NAMAZ KILABİLİR (MESELESİ) HAKKINDA

 

960. Bize Ebu'l-Velîd haber verip (dedi ki), bize Ebû Hay-seme rivayet edip (dedi ki), bize Ali b. Abdila'lâ, Ebû Sehl el-Basrî'den, (O) Müsse'den, (O da) Ümmü Seleme'den (naklen) rivayet   etti   (ki,   Ümmü   Seleme)   şöyle   dedi:   Lohusa  kadın, Rasûlullah'ın -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında kırk gün -veya kırk gece- oturur, (lohusaya haram olan şeyleri yapmazdı). Bizden biri, yüzüne, (doğum sebebiyle çıkan) lekelerden dolayı, Yemen za'feranı (boyasını) sıvayıp sürerdi.

 

961. Bize Sa'îd b. Âmir, Hişâm'dan, (O) Hâlid'den, (O) Muâviye b. Kurre'den, (O da) Âiz b. Amr'ın bir karısından (naklen) haber verdi, (ki, Aiz'in bu karısı) lohusa olmuş,. sonra yirmi gece geçince gelip O'nun (yani Âiz'in) yorganının içine girmiş. Bunun üzerine O; "kim bu?" demiş. O da; "ben, falancayım. Ben, muhakkak ki temizlendim, (lohusalık kanım kesildi)" demiş. O zaman (Aiz) onu ayağıyla tepmiş ve şöyle demiş: "Kırk gece geçinceye kadar beni, dinimde gaflete düşürme!"

 

962. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Ebû Bişr'den, (O) Yûsuf b. Mâhek'ten, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivayet etti (ki, İbn Abbâs) şöyle dedi: "Lohusa kadın kırk gün kadar bekler."

 

963. Bize Amr b. Avn, kendi senediyle, Abdullah b. Abbâs'dan (naklen) onun (yani bir önceki haberin) benzerini haber verdi.

 

964. Bize Musa b. Hâlid haber verip (dedi ki), bize Mu'temir, babasından (naklen) rivayet etti ki, el-Hasan, o kam gören lohusa hakkında şöyle dedi: "O, kırk gece bekler, sonra namazını kılar." Eş-Şa'bî ise; "iki ay (bekler). Sonra (yani daha uzun süre akarsa) o, müstehâza mesabesindedir" demiştir.

 

965. Bize Mervân b. Muhammed haber verip (dedi ki), bize Muhammed b. Şu'ayb rivayet edip (dedi ki), bize İbrahim b. Süleyman el-Aftus rivayet edip dedi ki, ben el-Alâ' İbnu'l-Hâris'i, Mekhûl'den, O'nun şöyle dediğini (naklederken) işittim: "Kadın -yani lohusa kadın-, oğlan çocuktan dolayı otuz gün, kız çocuktan dolayı ise kırk gün bekler." Mervân; "bu, Sa'îd b. Ab-dilazîz'in görüşüdür" demiş; el-Evzâ'î ise; "o ikisi (yani oğlan ve kız), birdir, (lohusalık müddetleri eşittir)" demiştir.

 

966.  Bize Muhammed b. Abdülah er-Rekâşî haber verip (dedi ki), bize Vuheyb rivayet edip (dedi ki), bana Yûnus, el-Hasandan, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: "(Lohusa kadının) o kanı doğum sancısı esnasında bir veya iki gün gördüğü zaman, artık bu (kan) lohusalıktandır."

 

967. Bize Abdullah b. Muhammed haber verip (dedi ki), bize Abdullah İbnu'l-Mübârek, İbn Cüreyc'den, (O da) Atâ'dan (naklen), O'nun, doğum sancısı çekiyorken o kanı gören hamile hakkında; "o, müstehâzanm yaptığını yapar" dediğini rivayet etti.

 

 

   100.BÂB—KADIN (ÖNCE) CÜNÜB, SONRA DA HAYIZ OLABİLİR?

 

968. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Muğire'den, (O da) İbrahim'den (naklen), O'nun, cünüb olan, sonra da hayız olan kadın hakkında; "o, gusül yapar" dediğini rivayet etti/507)

 

969. Bize Muhammed b- Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Hişâm'dan, (O da) el-Has an'd an (naklen), onun (yani bir önceki haberin) aynısını rivayet etti.

 

970. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, el-Alâ' İbnu'l-Müseyyeb'den, (O da) Atâ'dan (naklen) rivayet etti ki, O (yani Atâ'); "hayız, (cünüblükten) daha büyük (bir abdestsizlik halidir) demiştir.

 

971. Bize Sa'îd b. Âmir, Şu'be'den, (O) Muğire'den, (O da) İbrahim'den (naklen) haber verdi ki, O'na; karısıyla cinsî münâsebet yaptıktan sonra (karısı) hayız olan bir adamın (bu karısı) hakkında (sorulmuş da O); ".onun gusül yapması bana daha iyi görünüyor" demiş.

 

972.  Bize  Haccâc haber verip   (dedi ki), bize  Hammâd, Haccâc'dan,  (O da) Atâp ve en-Neha'î'den (naklen)  onların; (Cünüb iken hayız olan kadın) cünüblükten dolayı gusül yapsın" dediklerini rivayet etti.

 

973. Bize Haccâc, Hammâd'dan, (O) Âmir el-Ahvel'den, (O da) el-Hasan'dan (naklen) bunun, (yani bir öneki haberin) aynısını rivayet etti.

 

974. Bize el-Mu'alla b. Esed haber verip (dedi ki), bize Ab-dulvâhid b. Ziyâd rivayet edip (dedi ki), bize el-Alâ' İbnul-Müseyyeb rivayet edip dedi ki; (cünüb iken hayız olan kadının durumu) Hammâd'a sorulmuş, O da, İbrahim dedi ki; "o, gusül yapar" demişti.

 

975. Bize İbrahim b. Musa, Fudayl'dan, (O) Muhammed b. Sâlim'den, (O da) eş-Şa'bî'den (naklen) rivayet etti (ki, eş-Şa'bî) şöyle dedi: "O (cünüb iken hayız olan kadın) gusül yapar."

 

101. BAB—HAYIZ OLAN KADIN NAMAZ VAKTİNDE ABDEST ALIR

 

976. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi kî), bize Yahya b. Eyyûb rivayet edip dedi ki, ben el-Hakem b. Utey-be'yi şöyle derken işittim: Hayızlı kadının namaz vaktinde abdest alıp Allah'ı teşbih ve tekbir etmesi, (Allah'ın yüce ve noksan sıfatlardan münezzeh olduğunu söylemesi ve O'nu ululaması; "Süb-hanallah" ve "Allahu Ekber" demesi), onların (yani bazı Tâbiûn alimlerinin) hoşuna giderdi.

 

977. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Süleyman et-Teymi'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Ebû Kılâbe'ye: "Hayızlı kadın, her namaz vaktinde abdest alıp Allah'ı zikreder mi?" diye sormuştum da O şöyle cevap vermişti: "Bunun için hiçbir asıl, (temel, dayanak) bulamadım."

 

978. Bize Abdullah b. Yezîd haber verip (dedi ki), bize Sa'îd b. Ebî Eyyûb rivayet edip dedi ki, bana Hâlid b. Yezîd es-Sadefî, babasından, (O da) Ukbe b. Âmir el-Cüheni'den (naklen) rivayet etti ki, O (yani Ukbe), hayızlı kadına namaz vakitlerinde abdest almasını ve (evindeki) namazgahının önüne oturup Allah'ı zikir ve tesBih etmesini emrederdi.

 

979. Bize Ya'la rivayet edip (dedi ki), bize Abdulmelik, Atâ'dan (naklen) O'nun, hayızlı kadın hakkındaki, "o, (Kur'an) okuyabilir mi?" (sorusuna) şöyle cevap verdiğini rivayet etti: "Hayır. O, sadece âyetin bir parçasını (okuyabilir). Fakat her namazda abdest alır, sonra kıbleye döner ve Allah'ı teşbih ve tekbir edebilir; (Sübhânallah ve Allahu Ekber, diyebilir), O'na yalvarıp yakarabilir."

 

980. Bize Muhammed b. Yezîd haber verip (dedi ki), bize Hamza rivayet edip (dedi ki), bize eş-Şeybânî -ki O, Remle ahalisinden Yahya b. Ebî Amr'dır- rivayet edip (dedi ki), bize Mekhûl rivayet edip dedi ki, hayızlı kadına, namaz vakitlerinde abdest alması ve kıbleye dönüp Allah'ı zikretmesi emredilir.

 

 

102. BÂB—"HAYIZLI KADIN, NAMAZI KAZA ETMEDİĞİ HALDE ORUCU    KAZA EDER" (MESELESİ) HAKKINDA

 

981. Bize Muhammed b- Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Hammâd'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) rivayet etti (ki, İbrahim) şöyle dedi: Hayızlı kadın ve cünüb kimse secde (âyetini) işittikleri zaman, cünüb kimse gnsül yapar ve secde eder. Hayızlı kadın ise (bu secdeyi, temizlenince) kaza etmez. Çünkü o, (hayızlı iken) namaz kılmaz.

 

982. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Muğire'den, (O da) İbrahim'den (naklen), Onun, secde (âyetini) işiten hayızlı kadın hakkında; "o, (temizlenince, bu secdeyi) kaza etmez" dediğini rivayet etti.

 

983. Bize Sa'îd b. Âmir ve Ca'fer b. Avn, Sa'îd'den, (O) Ebû Ma'şer'den, (O da) İbrahim'den (naklen) haber verdi (ki, İbrahim) şöyle dedi: (Hayızlı iken secde âyetini işiten kadına) hiçbir şey gerekmez.

 

984. Bize Ya'la haber verip (dedi ki), bize Ubeyde b. Mu-attib, İbrahim'den, (O) el-Esved'den, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz Âişe) şöyle dedi: Biz, Rasûlullah'm -sal-lallahu aleyhi ve sellem- yanında hayız olurduk da O, bizden hiçbir kadına namazı iade (kaza) etmesini emretmezdi.

 

985. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Hammâd, Eyyûb'dan, (O) Ebû KılâbeUen, (O da) Muâze'den (naklen) rivayet etti ki, bir kadın Hz. Aişe'ye; "bizden biri, hayız günlerinin namazını kaza eder mi?" diye sormuştu da O şöyle demişti: "Harûriyye misin sen? Muhakkak ki, bizden biri Rasûlullah'm -sallaîlahu aleyhi ve sellem- zamanında hayız olurdu da, (ona, namazı) kaza etmesi emredilm.ezdi."

 

986, Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Hanıma d, Yezîd er-Rişk'ten, (O da) Muâze'den (naklen) rivayet etti.(514)... Ebu'n-Nu'mân dedi ki, sanki Hammâd, Eyyûb'un (bir önceki) rivayetini ayırmış, (yani onu ayrı bir hadis kabul etmiş) de sonra bu (rivayeti) getirmiş.

 

987. Bize Amr b. Avn, Hâlid b. Abdillah'tan, (O) Ata1 tbnu's-Sâib'den, (O da) Amir'den (naklen) haber verdi (ki, Amir) şöyle dedi: Hayızlı kadın (secde âyetini) işittiğinde secde etmez (etmesin).

 

988. Bize Amr b. Avn, Hâlid b. Abdillah'tan, (O) Hâlid el-Hazzâ'dan, (O da) Ebû Kılâbe'den (naklen) haber verdi (ki, Ebû Kılâbe) şöyle dedi: Hayızlı kadın, secde (âyetini) işittiği zaman secde etmez, (etmesin).

 

989. Bize Amr b. Avn, Hâlid'den, (O) el-Hasan b. Ubey-dillah'tan, (O da) İbrahim'den (naklen) haber verdi ki, O (yani İbrahim), hayızlı kadının, secde (âyetini) işittiği zaman secde etmesini kerîh görürdü.

 

990. Bize Ya'lâ, Muhammed b. Avn'dan, (O da) Ebû Gâlib Aclân'dan (naklen) haber verdi (ki, Ebû Gâlib) şöyle dedi: İbn Abbâs'a, lohusa ve hayızîı kadını, temizlendikleri zaman namazları kaza ederler mi, diye sordum. O da şu cevabı verdi: İşte şunlar Hz. Peygamber'in -sallallahu aleyhi ve sellem- hanımları. Şayet bunu yapsalardı, biz de kadınlarımıza bunu emrederdik.

 

991. Bize Amr b. Avn haber verip (dedi ki), bize Hâlid, Leys'ten, (O) Abdurrahman İbnu'l-Kâsım'dan, (O da) babasından (naklen) haber verdi (ki, Abdurrahman'in babası) şöyle dedi: Bir kadın Hz. Aişe'ye gelmiş ve, "hayızda kılamadığım namazlarımı), temizlik (halinde) kaza edecek miyim?" demişti de Hz. Aişe şöyle karşılık vermişti: "Harûriyye misin sen? Biz Rasûlulîah'la -sallallahu aleyhi ve sellem- beraberdik. Bizden biri hayız olur, temizlenirdi de, O, bize (namazları) kaza etmeyi emretmezdi.'

 

992. Bize İshak b. Isa haber verip (dedi ki), bize Şerîk, Kesîr   b.    İsma'il'den,   O'nun   şöyle   dediğini    rivayet   etti:Fâtıma'ya -yani bint Ali'ye-; "hayız günlerindeki (kılamadığın) namazları kaza eder misin?" demiştim. O da, "hayır" demişti.

 

993.   Bize  Sa'îd İbnu'r-Rebî1   haber  verip   (dedi  ki),  bize Şu'be, Yezîd er-Rişk'ten, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Muâze'yi, Hz. Âişe'den (şöyle rivayet ederken) işittim: Bir kadın ona (yani Hz. Âişe'ye); "hayızlı kadın, (hayız halinde kılamadığı) namazları kaza eder mi?" diye sormuş, O da şöyle cevap vermişti: "Harûriyye misin sen? Rasûlullah'm -sallallahu aleyhi ve sellem- kadınları hayız olmuşlardı da O, onlara (namazları) kaza etmelerini emretmiş miydi?" Abdullah (ed-Dârimi) dedi ki: Bunun mânâsı, "onlar (namazları) kaza etmezler" demektir.

 

103. BÂB—HAYIZLI KADIN KUR'AN'I OKUYAMADIĞI HALDE ALLAH'I ZİKREDEBİLİR

 

994. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Muğire'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivayet etti (ki, ibrahim) şöyle dedi: Hayızlı kadın ve cünüb kimse, Allah'ı zikredebilir ve besmele çekebilir.

 

995. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân rivayet edip dedi ki, bana İbrahim ve Sa'îd b. Cü-beyr'den, onların şöyle dedikleri (haberi) ulaştı: Cünüb kimse ve hayızlı kadın tam bir âyet okuyamaz. Onlar (âyetin) bir tarafını okuyabilirler.

 

996. Bize Muhammed b. Yezîd el-Bezzâr haber verip (dedi ki), bize Şerîk, Firâs'tan, (O da) Âmir'den (naklen), O'nun, "cünüb kimse ve hayızlı kadın,  Kur'an'ı  okuyamazlar"  (dediğini) rivayet etti.

 

997. Bize Ebu'l-Velîd haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivayet edip (dedi ki), bize el-Hakem, İbrahim'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Hz. Ömer, cünüb kimsenin (Kur'an) okumasını kerih görürmüş -veya menedermiş-. Şu'be dedi ki, kitabımda "ve hayızlı kadının (Kur'an okumasını kerih görürmüş)" (ilâvesini) buldum. (Yani bu ilâve ezberimde yoktur).

 

998. Bize Yezîd b. Harun, Hişâm ed-Destüvâ'î'den, (O) Hammâd'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) haber verdi (ki, İbrahim) şöyle dedi: Dört kimse var ki, onlar Kur'an'ı okuyamazlar: Helada (olan kimse), hamamda (olan kimse), cünüb kimse ve hayızlı kadın. Cünüb kimse ve hayızlı kadının sadece bir âyet ve onun gibisini (okuması caizdir).

 

999. Bize Abdullah b. Sa'îd haber verip (dedi ki), bize Ebu Hâlid el-Ahmer, Haccâc'dan, (O da) Atâ'dan, Hammâd ise İbrahim ve Sa'îd b. Cübeyr'den (naklen) rivayet ettiler (ki Atâ1, İbrahim ve Sa'îd) şöyle dediler: Hayızlı kadın ve cünüb kimse bir âyeti, sonunu tamamlamayarak (okumaya) başlayabilirler.

 

1000. Bize Haccâc, Hammâd b. Selem'den, (O) Âsim el-Ahvel'den, (O da) Ebu'l-Âliye'den (naklen) haber verdi (ki, Ebu'l-Âliye), hayızlı kadın hakkında; "o, Kur'an'ı okuyamaz" dedi.

 

1001. Bize Ubeydullah b. Musa ve Ebu Nu'aym haber verdi. (Onlar dediler ki), bize es-Sâib b. Ömer, İbn Ebî Muleyke'den (naklen) haber verdi ki, Hz. Âişe hayızlı iken Esmâ'ya rukye yapardı.

 

1002. Bize Müslim haber verip (dedi ki), bize Hişâm rivayet edip (dedi ki), bize Katâde rivayet edip dedi ki; cünüb kimse, Allah'ın adını zikredebilir.

 

1003. Bize Sehl b. Hammâd haber verip  (dedi ki), bize Şu'be, Seyyâr'dan, (O da) Ebû Vâ'iTden (naklen) rivayet etti (ki, Ebû Vâ'il) şöyle dedi: Denilirdi ki, ne cünüb kimse, ne de ha-yızlı kadın (Kur'an) okuyamaz. (Kur'an), hamamda da okunmaz. İki durum var ki, kul, o (durumlarda) Allah'ın (adını) anmaz: Helada ve cinsî münâsebette. Şu kadar var ki, adam hanımıyla cinsî münâsebet yapmaya geldiği zaman, başladığında, Allah'ın adını zikreder, (besmele çeker).

 

1004. Bize Yala haber verip (dedi ki), bize Abdulmelik, Atâ'dan (naklen), O'nun, hayızlı kadın (Kur'an) okuyabilir mi, meselesinde; "hayır. O, sadece âyetin bir parçasını (okuyabilir)" dediğini rivayet ettiJ520)

 

1005. Bize Abdullah b. Sa'îd haber verip (dedi ki), bize Ebû Usâme, el-Cureyrî'den, (O) Ebû Attâf tan, (O da) Ebû Hu-reyre'den (naklen) rivayet etti (ki, Ebû Hureyre) şöyle dedi: Dört (cümle var ki, onları söylemek) ne cünüb kimseye, ne de hayızlı kadına haram olmaz: Sübhanallah, Elhamdü lillah, Lâ ilahe illallah ve Allahu Ekber.

 

104. BÂB—HAYIZLI KADIN SECDE (ÂYETİNİ) İŞİTİR DE SECDE YAPMAZ

 

1006. Bize Ahmed b. Humeyd haber verip (dedi ki), bize Ab-âtırrahîm b. Süleyman rivayet edip (dedi ki), bize el-Hasan b. Ubeydillah, Müslim b. Subeyh'ten, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivayet etti ki, O'na (yani İbn Abbâs'a), secde (âyetini) işiten hayızlı kadının (durumu) sorulmuş, O da; "o, secde yapaz. Çünkü o (yani secde), bir namazdır" cevabım vermişti.

 

1007. Bize Ahmed b. Humeyd haber verip (dedi ki), bize Hafs b. Gıyâs, el-Hasan b. Ubeydillah'tan, (O da) İbrahim ve Ebu'd-Duha'dan (naklen) rivayet etti (ki, İbrahim ve Ebu'd-Duha) şöyle dediler: (Hayızlı kadın, secde âyetini işittiği zaman) secde yapmaz.

 

1008. Bize Ahmed b. Humeyd haber verip (dedi ki), bize İbn Numeyr, Haccâc'dan, (O) Hammâd'dan, (O da) İbrahim ve Sa'îd b. Cübeyr'den (naklen) rivayet etti (ki, ibrahim ve Sa'îd) şöyle dediler: Ona (yani secde âyetini işiten hayızlı kadına) bu (yani tilâvet secdesi) gerekmez. Namaz bu (secdeden) daha büyüktür. (Şu halde hayızlı kadın namaz kılmaz).

 

1009. Bize Ahmed b. Humeyd haber verip (dedi ki), bize Ibnu'l-Mübârek,   İbn   Cureyc'den,   (O   da)   Atâ'dan   (naklen) rivayet etti (ki, Ata') şöyle dedi: (Hayızlı kadın) bundan (yani tilâvet secdesinden) daha hayırlı olandan, yani farz namazdan mene dilmiş tir!

 

1010. Bize Ahmed b. Humeyd haber verip (dedi ki), bize Ğunder, Eş'as'tan (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivayet etti (ki, el-Hasan) şöyle dedi: (Hayızlı kadın, secde âyetini işittiği zaman) secde yapmaz.

 

1011. Bize Ahmed haber verip (dedi ki), bize İbnu'l-Mübârek, Yûnus'tan, (O da) ez-Zühri'den (naklen), onun temizlendiğini (yani hayız kanının kesildiğini) görüp de sonra secde  âyetini işiten kadın hakkında; "o, gusül yapmadıkça secde yapmaz, (yapmasın)" dediğini rivayet etti.

 

1012. Bize Ebû Zeyd Sa'îd ibnu'r-Rebî' haber verip (dedi ki), bize Şu'be, el-Hakem'den rivayet etti ki, O şöyle demiş: Ben Zerr'i, Vâ'il b. Muhâne'den, (O) Abdullah'tan, (O da) Hz. Pey-gamber'den -sallallahu aleyhi ve sellem- (naklen, şöyle derken) işittim: (Hz. Peygamber) kadınlara, "Tasaddukta bulununuz. Çünkü siz, Cehennem ehlinin en çoğunu (teşkil ediyorsunuz)" buyurmuş. Bunun üzerine, ileri gelen kadınlardan olmayan bir kadın; "niçin veya "neden", yahut "peki neden?" demiş. (O zaman Hz. Peygamber) şöyle buyurmuş: "Çünkü sizler çok lanet edersiniz, kocaya da nankörlük edersiniz. "

 

(El-Hakem) dedi ki, Abdullah da şöyle demiş: "Dini ve aklı noksan olanlardan kadınlar kadar, işlerinde söz sahibi erkeklere galebe-edici hiçkimse yoktur." Bunun üzerine bir adam Abdullah'a; "onların akıl noksanlığı nedir?", demiş. O da şöyle cevap vermiş: "İki kadının şa-hidliği bir erkeğin şahitliğine mukabil kılındı." (El-Hakem) demiş ki, (Abdullah'a), "onların din noksanlığı nedir?" diye de sorulmuş, O da şöyle cevap vermiş: "Onlar (hayız ve nifâs hallerinde) Allah için hiçbir namaz kılmaksızm şu kadar gün ve gece beklerler."

 

105. BÂB—HAYIZLI KADIN TEMİZLENDİĞİ ZAMAN (HAYIZLI İKEN GİYMİŞ OLDUĞU) ELBİSESİNDE NAMAZ KILABİLİR

 

1013. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize el-Evzâ'î, Abdurrahman İbnu'l-Kâsım'dan, (O) babasından, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Âişe) şöyle dedi: Kadın hayızdan temizlendiği, (hayız kanı kesildiği) zaman, cildine yakın olan elbisesini iyice araştırsın ve ona isabet eden (hayız kanı) pisliğini yıkasın. Bundan sonra o, o (elbise ile) namaz kılabilir.

 

1014. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize İbn Uyeyne, İbn Ebî Necih'ten, (O) Atâ'dan, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Âişe) şöyle dedi: Birimizin, içinde hayız olduğu, içinde cünüb olduğu gömleği olurdu. Sonra o (gömlekte) hayız kanı damlası görürdü de onu tükürüğü ile ovup (temizlerdi).

 

1015. Bize Sehl b. Hammâd haber verip (dedi ki), bize Ebû Bekr el-Hüzelî, el-Hasan'dan, (O) annesinden, (O da) Hz. Ümnıü Seleme'den (naklen) rivayet etti ki, (O şöyle dedi): Birinizden o (hayız) kanı damlaları geçip gider. O halde birinize bu (kan) bulaştığı zaman onu tükürüğü ile ovup (temizlesin).

 

1016. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Sabit b. Yezîd rivayet edip (dedi ki), bize Âsim, Muâze el-Adeviy-ye'den, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Aişe) şöyle dedi: Kadın o kanı yıkayıp da (kan lekesi) gitmediği zaman, onu Yemen za'ferânı veya za'ferân sarısı ile başkalaştırsm/526)

 

1017. Bize Sa'îd İbnu'r-Rebî' haber verip  (dedi ki), bize Şu'be, Yezîd er-Rişk'ten rivayet etti ki, O şöyle demiş: Ben Muâze el-Adeviyye'yi, Hz. Âişe'den (şöyle naklederken) işittim: Bir kadın O'na (yani Hz. Âişe'ye) şöyle demiş: "O kan elbisede oluyor. Ben de onu yıkıyorum, ama gitmiyor. Onu keseyim mi?" (Hz. Aişe) şöyle cevap vermiş: "Su, temiz ve temizleyicidir!".

 

1018. Bize Ebu'l-Velîd et-Tayâlisî haber verip (dedi ki), bize Yahya b. Sa'îd el-Kattân rivayet edip (dedi ki), bana Câbir b. Subh rivayet edip dedi ki, ben Hılâs b. Amr'ın şöyle dediğini işittim: Ben Hz. Aişe'yi şöyle derken işittim: Rasûlullah Ebu'l-Kâsım -sallallahu aleyhi ve sellem-, ben hayızlı, adetli olduğum halde benimle beraber tek bir örtü içinde olurdu, (yatardı). Şayet O'na benden birşey bulaşır idiyse, (hayız kanı bulaşmayan) başka (yerlere) geçmeksizin (sadece) bulaşan yeri yıkar ve bu (elbisesi) ile namaz kılardı. Sonra (tekrar yatağa) döner ve kendisine benden bir şey bu-laşır idiyse, bunun aynısını yani (kan bulaşmayan) başka (yerlere) geçmeksizin (sadece kan bulaşan) yeri yıkar ve bu (elbisesi) ile namaz kılardı.

 

1019. Bize Yezîd b. Hârûn, Hişâm ed-DestüvâTden, (O) Hammâd'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) haber verdi (ki, İbrahim), kadının hayızlı iken giydiği elbiseler hakkında (şöyle dedi): Eğer o (elbiseye) bir kan bulaşırsa onu yıkar. Aksi halde ona bir yıkama gerekmez. Şayet o (elbise) içinde terlerse, bu durumda ona, o (elbiseye su) serpmesi yeter.

 

1020.    Bize   Ubeydullah   b.   Musa,    Osman'dan,    (O    da) Mücâhid'den (naklen) haber verdi (ki, Mücâhid) şöyle dedi:Hayızlı kadın, içinde hayız olmuş olduğu elbiseleriyle namaz kılabilir. Ancak onlardan bir şeye bir kan bulaşırsa, kanın (bulaştığı) yeri yıkarikisinde ve hadisin verilen kaynaklarında ise Subh olarak geçmektedir. Câbir'in babasını Zehebi de Subeyh (Mizan, 1/377), İbn Hacer ise Subh (Takrîb, 1/ 122) olarak vermişlerdir.

 

1021. Bize Amr b. Avn haber verip (dedi ki), bize Sufyân b. Uyeyne, Hişâm b. Urve'den, (O) Fâtıma bintu'l-Munzir'den, (O da) Esma' bint Ebî Bekr'den (naklen) rivayet etti (ki, Esma') şöyle dedi: Rasûlullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem- elbiseye bulaşan hayız kanını sormuştum, şöyle buyurmuştu: "O (kan bulaşığını) ovarak yok et, sonra üzerine su serpip (yıka)."

 

1022. Bize Muâz b. Hâni1, İbrahim b. Tahmân'dan, (O) Mu-ğire'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivayet etti (ki, İbrahim) şöyle dedi: Hayızh kadın, elbisesini, onda kan (bulaşığı) olmadığı zaman yıkamaz.

 

1023. Bize Muhammed b. Abdillah er-Rekâşî haber verip (dedi ki), bize Yezîd -ki O, ibn Zurey'tir- rivayet etti. (O dedi ki), bize Muhammed -ki O, İbn İshâk'tır- rivayet edip (dedi ki), bana Fâtıma bintul-Munzir, Esma' bint Ebî Bekr'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Bir kadını, Rasûlullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem-", hayzmdan temizlendiğinde elbisesini nasıl yapıp (temizleyeceğini) sorarken işitmiştim. (Hz. Peygamber, ona) şöyle buyurmuştu: "Onda bir kan görürsen onu kazı, sonra onu su ile ovup (yıka), sonra o (elbisenin) diğer taraflarına (su) serp ve onunla namazını kıl. "

 

1024. Bize Ebû Ubeyd el-Kâsım b. Sellâm haber verip (dedi ki), bize Abdurrahman b. Mehdi, Sufyân'dan, (O) Sabit el-Hazzâ'dan, (O) Ümmü Kays bint Mihsan'ın âzâdlısı Adiyy b. Dinar'dan, (O da) Ümmü Kays'tan (naklen) rivayet etti (ki, Ümmü Kays) şöyle dedi: Rasûlullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem-elbisede olan hayız kanını sormuştum, şöyle buyurmuştu: "Onu su ve sidr ağacı (yaprağı) ile yıka, bir odun (parçası) ile kazı.

 

1025. Bize Sa'îd İbnu'r-Rebî1, Ali İbnu'l-Mübârek'den, O'nun şöyle dediğini haber verdi: Ben Kerîme'nin şöyle dediğim işittim: Ben Hz. Aişe'nin, bir kadın kendisine soru sorup da; "elbisesine hayız kanından bulaşan kadın (ne yapar?)" dediğinde şöyle cevap verdiğini işitmiştim: "Onu su ile yıkasın!" (Soran kadın); "biz de onu yıkıyoruz ama izi kalıyor!" demişti. (Hz. Âişe de) şöyle cevap vermişti: Şüphe yok ki su, temiz ve temizleyicidir.

 

1026. Bize Ca'fer b. Avn haber verip (dedi ki), bize İbn Cu-reyc, Atâ'dan, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Hz. Âişe, hayız kanından bir şeyi elbisesinde görürdü de onu taşla veya bir odun parçası ile, yahut boynuzla (kemik parçası ile) kazır, sonra onu ıslatıp (yıkardı).

 

106. BAB—CÜNÜB KİMSENİN VE HAYIZLI KADININ TERİ HAKKINDA

 

1027. Bize Ebû Nuaym, Abdulvehhâb es-Sekafî'den, (O da) Abdullah b. Osman b. Hüseyin'den (naklen) haber verdi (ki, Abdullah) şöyle dedi: Sa'îd b. Cübeyr'e, elbise içinde terleyip sonra da (terini) o (elbise) ile silen cünüb kimseyi sormuştum, O da, "bunda bir mahzur yok" demişti.

 

1028. Bize Haccâc b. Minhâl rivayet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Abdullah b. Osman b. Hüseyin'den, (O da) Sa'îd b. Cübeyr'den (naklen) rivayet etti ki, O (yani Sa'îd), cünüb kimsenin elbise içinde terlemesinde bir mahzur görmezdi.

 

1029. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd, Atâ' İbnu's-Sâ'ib'den, (O da) eş-Şa'bî'den (naklen) rivayet etti ki, O (yani eş-Şa'bî), onda (yani cünübün elbisesine terlemesinde) bir mahzur görmezdi.

 

1030. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd, Humeyd'den, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivayet etti (ki, el-Hasan) şöyle dedi: "Hz. Peygamberin -sallallahu aleyhi ve seîlem-bütün Ashabı iki elbise bulamıyorlardı." Sonra o (sözünün devamında) şöyle dedi: "Gusül yaptığın zaman onu (yani elbiseyi) giymez misin? İşte bu (gusül yapma), şu (tere) mukabildir."

 

1031. Bize Amr b. Avn haber verip (dedi ki), bize Sufyân b. Uyeyne, Yahya b. Sa'îd'den, (O da) el-Kâsım b. Mu-hammed'den (naklen) rivayet etti ki, Hz. Âişe'ye, kadınla cinsî münâsebet yapan, sonra da elbise giyip içinde terleyen adamın (durumu) sorulmuştu da O bunda bir mahzur görmemişti.

 

1032. Bize Amr b. Avn haber verip (dedi ki), bize Yahya b. Süleynı, İbn Cureyc'den, (O da) Atâ'dan (naklen) rivayet etti (ki, Atâ') şöyle dedi: Cünüb kimsenin ve hayızlı kadının, içinde namaz kılınacak elbisede terlemelerinde bir mahzur yoktur.

 

1033. Bize Amr b. Avn haber verip (dedi ki), bize Ebu'l-Ahvas, Ebû Hamza'dan, (O da) İbrahim'den (naklen), Onun, elbisesi içinde terleyen cünüb hakkında; "(bu) ona zarar vermez. Ona (yani elbisesine) su da serpmez!" dediğini haber verdi.

 

1034. Bize Yezîd b. Hârûn, Hişâm'dan, (O) Hammâd'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) haber verdi (ki, İbrahim) hayızlı kadın hakkında (şöyle dedi): O, elbiseleri içinde terlediği zaman, bu durumda ona, (elbisesine) su serpmesi yeter.

 

1035. Bize Abdullah b. Mesleme haber verip (dedi ki), bize Mâlik, Nâfi'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivayet etti ki,O (yani İbn Ömer), cünüb iken elbise içinde terler, sonra onunla namaz kılardı/536^

 

1036. Bize Yahya b. Yahya haber verip (dedi ki), bize Hüşeym, Hişâm'dan -ki O, ibn Hassân'dır-, (O) Ikrime'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivayet etti ki, o (yani İbn Abbâs), hayızh kadının ve cünüb kimsenin terinde bir mahzur görmezdi.

 

107. BAB—HAYIZLI KADINDAN FAYDALANMAK

 

1037. Bize Hâlid b. Mahled haber verip (dedi ki), bize Mâlik b. Enes, Zeyd b. Eslem'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti; Bir adam, Rasûlullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem- sorup demiş ki; "hayızh iken karımdan bana ne helâl olur?" (Bunun üzerine Hz. Pe-yamber) şöyle buyurmuş: "(Belinin) üzerine peştemalini bağlasın. Ondan sonra sen, üst tarafında istediği yap.

 

1038. Bize Hâlid haber verip (dedi ki), bize Mâlik, Nâfi'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Ömer, Hz. Aişe'ye; 'adam, hayızh iken karısından faydalanabilir mi?" diye sorması için pirini) göndermişti de, O şöyle cevap vermişti: "Alt tarafına peştemalini bağlasın. Bundan sonra o, ondan faydalanabilir."

 

1039. Bize Muhammed b. îsa rivayet edip (dedi ki), bize İbn Ebî Zâ'ide, el-Atâ1 İbnu'l-Müseyyeb'den, (O) Hammâd'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) rivayet etti (ki, İbrahim) şöyle dedi: Kocası, hayızh kadının (vücûdunun) yumuşak yerlerine ve uylukları araşma gelebilir, (onun bu yerlerinden faydalanabilir). Sonra (koca)muvaffak kılınır, (yani meni gelirse) (kadın) üzerine bulaşan şeyleri yıkar, (koca ise) gusül yapar.

 

1040. Bize Muhammed b. Isa haber verip (dedi ki), bize Ubeydullah b. Adiyy rivayet edip dedi ki, ben Abdulkerim'e, ha-yızlı kadını sormuştum, O da şöyle cevap vermişti: İbrahim dedi ki, Ümmü İmrân kesinlikle bilmiştir ki, ben onun sağrısına (buduna) dürterim. -"O hayızlı iken (dürterim)" demek istiyor.

 

1041, Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Mâlik b. Miğvel rivayet edip dedi ki, bir adam Atâ'ya hayızlı kadından (faydalanmayı) sormuş, o da kan(ın çıkış yerinin) dışında(ki yerlerden faydalanmada) bir beis görmemişti.

 

1042. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Mansûr'dan, (O) İbrahim'den, (O) el-Esved'den, (O da) Hz. Aişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Aişe) şöyle dedi: Hayız olduğum zaman Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-bana emrederdi de peştemal bağlardım, O da benden faydalanırdı.

 

1043. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize el-Evzâ'î rivayet edip (dedi ki), bana Meyimin b. Mihrân rivayet edip dedi ki, Hz. Aişe'ye; "adama, hayızlı iken karısından ne helâl olur?" diye sorulmuştu, O da; "peştemalin (yani göbekle diz-kapağı arasının) üstündeki (yerlerden faydalanması helâldir)" cevabını vermişti.

 

1044. Bize Yezîd b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Uyey-ne b. Abdirrahman b. Cevşen, Mervân el-Asfar'dan, (O da) Mesrûk'tan (naklen) rivayet etti (ki, Mesrûk) şöyle dedi: Hz.işe'ye; "adama, hayız olduğu zaman karısından ne helâl olur?" demiştim, O da; "cinsî münâsebetten başka her şey (helâl olur)" karşılığını vermişti. (Mesrûk) dedi ki, "peki, ona, ihramlı oldukları zaman ondan (yani karısından) ne haranı olur?" demiştim, O da; "sözünden başka her şey (haram olur)" cevabını vermişti.

 

1045. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Hâlid b. Eyyûb'dan, (O) bir adamdan, (O da) Hz. Aişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Aişe) bir insana; "(hayızlı hanımından faydalanacağın zaman) o kanın örtüsünden (yani kanın çıktığı kadınlık organından) sakın" demişti.

 

1046. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, İsma'îl'den, (O da) eş-Şa'bî'den (naklen) rivayet etti (ki, eş-Şa'bî) şöyle dedi: O halde (yani hayızlı kadınından istifade etmek istediğinde), o pislikten -yani o kandan- geri dur!".

 

1047. Bize Zekeriyyâ b. Adiyy haber verip (dedi ki), bize Şerîk, Leys'ten, (O da) Mücâhid'den (naklen) rivayet etti (ki, Mücâhid) şöyle dedi: Hayızlı kadının uylukları arasına veya göbeğine gelinebilir, (yani onun bu yerlerinden istifade edilebilir).

 

1048. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize el-Hasan b. Salih, Leys'ten, (O da) Mücâhid'den (naklen) rivayet etti (ki, Mücâhid) şöyle dedi: (Hayızlı kadınından faydalanmak istediğinde), hayız kanının çıkış yeri ile dışkı çıkış yeri (dübür) hariç, (bacakların arasına) gidip gelirsin.

 

1049. Bize Ya'la b. Ubeyd ve Yezîd b. Hârûn, Muhammed b. Amr'dan, (O) Ebû Seleme'den, (O da) Hz. Ümmü Seleme'den (naklen) haber verdiler (ki, Hz. Ümmü Seleme) şöyle dedi: Rasûlullah'la -sallallahu aleyhi ve sellem- beraber bir örtü (yorgan) içinde idim. Derken kadınların gördüğü şeyi gördüm ve hemen kalktım. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-; "neyin var, hayız mı oldun?" buyurdu. Ben; "kadınların gördüğü şeyi gördüm" dedim. Şöyle buyurdu: "Bu, Allah'ın, Âdem kızlarına takdir ettiği şeydir! (Üzülme, mahcub olma!)" (Hz. Ümmü Seleme) dedi ki; o zaman ben, kalkıp durumumu, (üstümü başımı) düzelttim. Sonra (tekrar yatağa) döndüm. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-; "yorganın içine gir" buyurdu, ben de girdim.

 

1050.   Bize   Vehb   b.   Cerîr,   Hişâm   ed-Destuvâ'î'den,   (O) Yahya'dan, (O) Ebû Seleme'den, (O) Zeyneb bint Ümmi Seleme'den, (O da) Hz. Ümmü Seleme'den (naklen) haber verdi (ki, Hz. Ümmü Seleme) şöyle dedi: Bir ara ben, çarşafın altında yatmış olarak Rasûlullah'la -sallallahu aleyhi ve sellem- beraberdim. Bir de baktım ki hayız olmuşum. Hemen (yataktan) sıyrılıp hayız elbiselerimi aldım. Bunun üzerine (Hz. Peygamber); "hayız mı oldun1?" buyurdu. "Evet" dedim. (Hz. Ümmü Seleme) dedi ki, (Hz. Peygamber) o zaman beni çağırdı, ben de çarşafın altında" O'nunla beraber yattım. (Hz. Ümmü Seleme) dedi ki, kendisi ve Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- cünüblükten dolayı bir kabdan gusül yaparlardı ve (Hz Peygamber) kendisim, oruçlu iken öperdi.

 

1051. Bize Amr b. Avn haber verip (dedi ki), bize Hâlid, eş-Şeybânî'den, (O) Abdullah b. Şeddâd'dan, (O da) Hz. Meymûne'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Meymûne) şöyle dedi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, kadınlarından olan o kadına, o hayızlı iken, peştemalin üstünden mübaşeret ederdi.

.

1052. Bize Bişr b. Amr ez-Zehrânî haber verip (dedi ki), bize Ebu'l-Ahvas rivayet edip (dedi ki), bize Ebû İshâk, Ebû Mey-sere Amr b. Şurahbîl'den, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Âişe) şöyle dedi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sel-lem- birimize, hayız olduğunda peştemalini üzerine bağlamasını emreder, sonra onunla mübaşeret ederdik.

 

1053. Bize Abdussamed haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Ebû İshâk'tan, (O da) Ebû Meysere'den (naklen) rivayet etti (ki, Ebû Meysere) şöyle dedi: Mü'minlerin annesi (Hz. Aişe) demişti ki: "Ben, hayızlı iken peştemalimi kuşanır, sonra Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile beraber yorganının altına girerdim."

 

1054. Bize Amr b. Avn, Hâlid b. Abdillah'tan, (O da) Yezîd b. Ebî Ziyâd'dan (naklen) haber verdi (ki, Yezîd) şöyle dedi: İbn Cübeyr'e; "adama karısından, hayız olduğu zaman ne (helâl olur?)" diye sorulmuştu, O da; "peştemalin üstündekiler (helâl olur)" cevabını vermişti.

 

1055. Bize Yezîd b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize İbn Avn, Muhammed b. Sirin'den, (O da) Abîde'den (naklen) haber verdi (ki, Abîde) hayızlı kadın hakkında şöyle dedi: (Hayızlı kadınla yatıldığında) döşek tek, yorganlar değişik olur. Eğer (birden fazla yorgan) bulamazlarsa (koca), yorganından (karısının) üzerine veriri.

 

1056. Bize Yezîd b. Hârûn haber verip (dedi ki), İbn Avn, Muhammed b. Sirin'den, (O da) Şureyh'ten (naklen) rivayet etti (ki, Şureyh) şöyle dedi: Ona (yani kocaya) (hayızlı karısından), göbeklerin -veya göbeğin- üstündekiler (helâl olur).

 

1057. Bize Süleyman b. Harb haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Ebû İmrân el-Cevnî'den, (O) Yezîd b. Bâbenûs'tan, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Âişe) şöyle dedi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ben ha-yızlı iken, benimle kendisi arasında bir bez bulunduğu bir halde beni kucaklar ve başımdan (öpücük) alırdı.

 

1058. Bize Süleyman b. Harb haber verip (dedi ki), bize Hammâd   b.   Seleme,   Sâbit'ten,   (O   da)   Enes'ten   (naklen)rivayet etti ki, yahûdiler kadın hayız olduğu zaman onunla ne yer, ne içerlerdi. Onu odadan da çıkarırlardı. O, odalarda onlarla beraber bulunamazdı. Hz. Peygamber'e -sallallahu aleyhi ve sellem- bu (durum) sorulmuş, bunun üzerine yüce Allah; "sana kadınların ay halini de sorarlar. De ki, o bir ezadır (pisliktir) "(554^ mealindeki âyeti indirmişti de Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onlara, (kadınlarla) birlikte yiyip içmelerini, (kadınların) onlarla beraber odalarda kalmalarını ve cinsî münâsebet hariç, her şeyi yapmalarını emretmişti. O zaman yahûdiler; "bu (zat), işlerimizden, bize muhalefet etmedik hiçbir şey bırakmak istemiyor!" demişlerdi. Abbâd b. Bişr ve Üseyd b. Hudayr da Rasûlullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem- gelip O'na bunu haber vermişler ve "ya Rasûlullah! Kadınların ay halinde onlarla cinsî münâsebet yapsak mı?" demişlerdi. Bu söz üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- yüzünün rengi fazlaca değişmiş ti. Öyle ki biz O'nun, onlara kızdığını zannetmiştik. Onlar da kalkıp çıkmışlardı. Bu esnada onlara, (Hz. Peygamber'e gönderilen) bir süt hediyesi rastgelmişti. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve selem- de, peşlerinden (adam) gönderip onları geri çevirtmiş ve onlara (süt) ikram etmişti. Biz de O'nun, onlara kızmamış olduğunu anlamış idik.

 

1059. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Ebû Hilâl rivayet edip (dedi ki), bana Şeybe b. Hilâl er-Râsibî rivayet edip dedi ki, ben Salim b. Abdillah'a, hayızh iken karısıyla bir yorganın altında yatan adamı sormuştum, O da şöyle demişti: Ne olursa olsun, bizler yani Ömer ailesi, hayız oldukları zaman (kadınlardan yataklarda) ayrılırız.

 

1060. Bize Ahmed b. Hâlid, Muhammed b. İshâk'tan, (O) Nâfi'den, (O da) Ibn Ömer'den (naklen) haber verdi (ki, İbn Ömer) şöyle dedi: Cünüb veya hayızlı olmadıkça kadının abdest suyunun artığım (kullanmakta) hiçbir mahzur yoktur.

 

1061. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Ğaylân'dan, (O da) el-Hakem'den (naklen) rivayet etti (ki, el-Hakem) şöyle dedi: (Hayızlı hanımınla mübaşeret ettiğinde) onu (yani erkeklik orgamm) şöyle bir korsun (koyabilirsin) -kadınlık organının üzerine (koyabilirsin), demek isityor.

 

1062. Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki), bana el-Leys rivayet edip (dedi ki), bana İbn Şihâb, Urve'nin âzâdlısı Habîb'den, (O) Meymûne'nin âzâdlısı Nudbe'den, (O da) Hz. Peygamber'in -sallallahu aleyhi ve sellem- hanımı Hz. Meymûne'den (naklen) rivayet etti ki, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, kadınlarından o kadınla, (bu kadının) üzerinde, uyluklarının yarılarına veya dizlerine kadar uzanan bir peştemal, bunu beline bağlamış olarak (557) bulunduğunda, hayızlı iken mübaşeret ederdi.

 

 

108. BAB—HAYIZLI KADIN KOCASINI TARAYABİLİR

 

1063. Bize Hâlid b. Mahled haber verip (dedi ki), bize Mâlik, İbn Şihâb'dan, (O) Urve'den, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz.Âişe) şöyle dedi: Ben, Rasûlullah'm -sallallahualeyhi ve sellem- başını, hayızh olduğum halde tarardım.

 

1064. Bize Hâlid haber verip (dedi ki), bize Mâlik, Hişâm b. Urve'den, (O) babasından, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Âişe) şöyle dedi: Ben, Rasûlullah'm -sal-lallahu aleyhi ve sellem- başını, hayızh iken tarardım.

 

1065. Bize Hâlid haber verip (dedi ki), bize Mâlik, Nâfi'den, O'nun şöyle dediğim rivayet etti: İbn Ömer'in cariyeleri, onun ayaklarını hayızh iken yıkarlar ve O'na seccadeyi verirlerdi.

 

1066. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, el-Mikdâm b. Şureyh b. Hâni'den, (O) babasından, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Âişe) şöyle dedi: Bana su kabı getirilir, ben de ağzımı kor, hayızh iken su içerdim. Sonra Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve seilem- ağzını, benim (ağzımı) koyduğum yere koyup su içerdi. Yine bana etli kemik getirilir, ben de ısırırdım. Sonra O, ağzım, (ağzımı) koyduğu yere koyup ısırırdı. Ayrıca O bana emrederdi de ben, hayızh iken peştemal kuşanırdım. O da benimle mübaşeret ederdi.

 

1067. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Muğire'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivayet etti (ki, İbrahim) şöyle dedi: Denirdi ki, hayızh kadının hayızı elinde yoktur. O, elini yıkayıp hamur yoğurabilir, (küpe) nebîz (5.63) kurabilir.

 

1068. Bize Ebû Zeyd haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Muğire'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivayet etti (ki, Muğire)şöyle dedi: (İbrahim) derdi ki, şüphesiz hayızh kadının hayızı elinde yoktur. O (yine) derdi ki, hayızh kadın, diri olan (Allah'ın) sevdiği kimsedir.

.

1069. Bize Ca'fer b. Avn haber verip (dedi ki), bize Sufyân, Hammâd'dan, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Ibrahime, yahûdi, hıristiyan, mecûsî ve hayızh kadın ile tokalaşmayı sormuştum da O, bundan dolayı abdest almayı gerekli görmemişti.

 

1070. Bize Ebu'l-Velîd et-Tayâlîsî haber verip (dedi ki), bize Zaide rivayet edip (dedi ki), bize İsmail es-Suddî, Abdullah el-Behi'den rivayet etti ki, (O şöyle demiş:) Bana Hz. Âişe rivayet etti ki, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellenı- (bir gün) mescidde bulunuyordu. Derken cariyeye; "bana seccadeyi uzatıver" buyurmuştu. (Hz. Âişe, sözünün burasında) dedi ki, O, onu yayıp üzerinde namaz kılmak istemişti. Bunun üzerine o, kendisinin hayızh olduğunu söylemiş, (Hz. Peygamber) de hayızmın elinde bulunmadığını buyurmuştu.

 

1071. Bize Abdullah b. Mesleme haber verip (dedi ki), bize Fudayl b. lyâd, Süleyman'dan, (O) Temîm b. Seleme'den, (O) Urve'den, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Âişe) şöyle dedi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellenv bana başını mescidden uzatır, ben de onu yıkardım. -Yani O, i'tikâfta iken.

 

1072. Bize el-Muallâ b. Esed haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Muğire'den, (O da) ibrahim'den (naklen) rivayet etti (ki, İbrahim), hayızh kadının hastaya abdest aldırmasında hiçbir mahzur görmezdi.

 

1073. Bize Yezîd b. Hârûn, Ca'fer İbnu'l-Hâris'ten, (O) Mansûr'dan, (O) İbrahim'den, (O) el-Eşved'den, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) haber verdi (ki, Hz. Âişe) şöyle dedi: Ben, Rasûlullah'ın -sallallahu aleyhi ve sellem- başını, hayızlı iken yıkardım.

 

1074. Bize Ya'lâ b. Ubeyd haber verip (dedi ki), Jbize el-A'meş, Temîm b. Seleme'den, (O) Urve'den, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Âişe) şöyle dedi: Hakikaten ben, Rasûlullah'm -sallallahu aleyhi ve sellem- başını, ben hayızlı, 0 ise i'tikafta iken yıkardım.

 

1075. Bize Ebu'l-Velîd et-Tayâlîsî haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivayet edip dedi ki, Muğire'nin şöyle dediğini işittim: Ebû Zabyân, İbrahim'e, hayızlı kadın hastaya abdest aldırabilir mi, diye sorması için (birini) göndermiş, (İbrahim de), "evet, (aldırabilir)" cevabını vermişti. (Bu giden kişi O'na, hayızlı kadın) onu (yani hastayı, kendisine) dayandırabilir mi -yani namazda (dayandırabilir mi?)- (diye de sormuş, İbrahim de), "ha3ir" karşılığım vermişti. Bunun üzerine ben (yani Şu'be), Muğire'ye dedim ki: "Sen bunu İbrahim'den duydun mu?"- "Hayır" dedi.

 

1076. Bize Ebu'l-Velîd haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivayet edip dedi ki; Süleyman bana, Sabit b. Ubeyd'den, (O) el-Kâsım'dan, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) haber verdi ki, Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- O'na; "bana seccadeyi uza-tıver" buyurmuş, O da, "doğrusu ben hayızlıyım" demiş. (Bunun üzerine Hz. Peygamber de); "her halde o (hayız) senin elinde yoktur!" buyurmuştu.

 

1077. Bize Süleyman b. Harb rivayet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Kesîr b. Şmzîr'den, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivayet etti ki, O'na (yani el-Hasan'a), "bir sudan içen ha-yızlı bir kadının (arta kalan suyu) ile abdest alınır mı?" diye sorulmuştu da O, gülmüş ve "evet (alınır)" demişti.

 

1078. Bize Ahmed Ibnu'l-Haccâc haber verip (dedi ki), bize Abdurrahman b. Mehdî, Muâviye b. Salih'ten, (O) el-Alâ' İbnu'l-Hâris'ten, (O) Haram b. Muâviye'den, (O da) amcası Abdullah b. Sa'd'dan (naklen) rivayet etti (ki, Abdullah) şöyle dedi: Hz. Peygamber'e -sallallahu aleyhi ve sellem-, hayızlı kadınla birlikte yemek yemeyi sormuştum da; "onunla birlikte ye!" bu-yurmuştu.

 

1079. Bize Muhammed b. Uyeyne, Ali b. Mushir'den, (O) Ubeydullah'tan, (O) Nâfi'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) haber verdi ki, O (yani İbn Ömer), mescidden, cariyesine, hasır seccadeyi kendisine uzatı verme sini emreder, O da; "doğrusu ben ha-yızlıyım" der. Bunun üzerine (İbn Ömer); "herhalde hayızm, avu-cunda değildir" der, o zaman (câriye, seccadeyi) O'na uz atı verirdi.

 

1080. Bize Mervân b. Muhammed haber verip (dedi ki), bize el-Heysem b. Humeyd rivayet edip (dedi ki), bize el-Alâ1 İbnu'l-Hâris, Haram b. Hakîm'den./573' (O da) amcasından (naklen) rivayet etti (ki, Harâm'm amcası) şöyle dedi: Rasûlul-lah'a -sallallahu aleyhi ve sellem-, hayızlı kadınla birlikte yemek yemeyi sormuştum da O, şöyle buyurmuştu: "Ailemden birisi hakikaten hayızlıdır. Ve biz, Allah dilerse, hep beraber akşam yemeği yiyeceğiz.

 

1081. Bize Sehl b. Hammâd haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Abdurrahman İbnu'l-Kâsım'dan, (O) babasından, (O da) Hz. Âişe'den (naklen) rivayet etti ki, O (yani Hz. Âişe), hayızlı kadının seccadeye dokunmasında hiçbir mahzur görmezdi.

 

109. BÂB—HAYIZLI KADINLA TEMİZLENDİĞİ ZAMAN GUSÜL YAPMASINDAN ÖNCE CİNSÎ MÜNÂSEBET YAPMAK

 

1082, Bize Muhammed b. Isa rivayet edip (dedi ki), bize Hü-şeym rivayet edip (dedi ki), bize Muğire, ibrahim'den; Yûnus, el-Hasan'dan, Abdulmelik ise Atâ'dan (naklen) rivayet ettiler... Muhammed (b. Isa) dedi ki, bana Yahya b. Sa'îd el-Kattaıı da, Osman İbnu'l-Esved'den, (O) da Mücâhid'den (naklen) rivayet etti (ki, İbrahim, el-Hasan, Atâ1 ve Mücâhid) ha-yızh kadın hakkında (şöyle dediler): "O, (hayız) kanından temizlendiği zaman, kocası ona, gusül yapmadıkça yaklaşamaz -yaklaşmasın!- (Yani onunla cinsî münâsebet yapamaz -yapmasın!-)

 

1083 Bize Ubeydullah b. Musa, Osman İbnu'l-Esved'den, (O da) Mücâhid'den (naklen) bunun, (yani bir önceki

 

1084. Bize Muhammed b. Yûsuf rivayet edip dedi ki, Suf- yan'a; "adam karısıyla, hayız kanı kesildiğinde gusül yapmasından  önce cinsî münâsebet yapabilir mi?" diye sorulmuştu da O, "hayır, (yapamaz)" demişti. O zaman dendi ki; "(hayız kanı kesilen kadın) gusül yapmayı iki gün veya günlerce terkederse, ne (yapılmalıdır) dersin?" O da; "tevbe etmesi istenir" karşılığını vermişti.

 

1085. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyan, kendisine rivayet etmiş olan kimseden, (O da) Mücâhid'den (naklen) rivayet etti (ki, Mücâhid), "temizlenene kadar onlara yanaşmayın" (mealindeki âyetin tefsirinde), "o kan kesilene kadar..." demiş; "iyi temizlendikleri zaman..."'5771 (mealindeki âyetin tefsirinde ise), "gusül yaptıkları zaman..." demiştir.

 

1086. Bize Ubeydullah b. Musa, Süfyân'dan, (O) İbn Ebî Necîh'ten, (O da) Mücâhid'den (naklen) rivayet etti (ki, Mücâhid), "temizlenene kadar..." (mealindeki âyetin tefsirinde), "o kan kesildiği zaman..." demiş, "iyi temizlendikleri zaman..."(579) (mealindeki âyetin tefsirinde ise), "gusül yaptıkları (zaman)..." demişti.

.

1087. Bize Ubeydullah haber verip (dedi ki), bize Osman İbnu'l-Esved rivayet edip dedi ki; Mücâhid'e, "temizliği (yani hayız kanının kesildiğini) gören bir kadının kocasına, gusül yapmasından önce onunla cinsî münâsebet yapması helâl olur mu?" diye sormuştum. O da; "hayır, o (kadına) namaz kılmak helâl olmadıkça (cinsî münâsebet helâl olmaz)" cevabını vermişti.

 

1088. Bize el-Muallâ b. Esed haber verip (dedi ki), bize Ab-dulvâhid -ki O, İbn Ziyâd'dır- rivayet edip (dedi ki), bize el-Haccâc b. Ertât rivayet edip dedi ki, Atâ1 ve Meynıûn b. Mihrân'a sormuştum, bana Hammâd da İbrahim'den (naklen) rivayet etmişti ki, onlar (yani Atâ1, Meymûn ve İbrahim) şöyle demişlerdi: "(Hayız kanı kesilen kadınla kocası, kadın) gusül yapmadıkça cinsî münâsebet yapamaz!"

 

1089. Bize Yezîd b. Hârûn, Hişâm'dan, (O da) el-Hasan'dan (naklen), O'nun, temizliği (yani hayız kanının kesildiğini) gören karısıyla, gusül yapmasından önce cinsî münâsebet yapan adam hakkında şöyle dediğini haber verdi: O (kadın), gusül yapmadığı sürece hayızlı (demektir). (Bu durumda kocasına) keffâret gerekir/582^ (Hayız gören bir kadın ric'î talâkla boş anıldığında, onun iddeti, üçüncü hayızdan(583) "temizlenme"siyle biteceğinden dolayı, böyle bir iddet bekleyen bir kadının üçüncü hayızdan kanı kesilse de), gusül yapmadığı sürece (kocasının) ona dönme hakkı vardır. (Çünkü Hasan Basri'ye göre bu kadın, gusül yapmadıkça üçüncü hay zindan "temizlenmiş" değildir).

 

1090. Bize el-Muallâ b. Esed haber verip (dedi ki), bize Ab-dulvâhid rivayet edip (dedi ki), bize Yûnus, el-Hasan'dan, O'nun şöyle dediğini haber verdi: (Hayız kanı kesilen kadınla) kocası, (kadın gusül yapmadıkça) cinsî münâsebet yapamaz.

 

1091. Bize Abdullah b. Yezîd haber verip (dedi ki), bize Hayve b. Şureyh rivayet edip dedi ki, Yezîd b. Ebi Habîb'işöyle derken işittim: Ebu'1-Hayr Mersed b. Abdillah el-Yezenî dedi ki, Ukbe b. Amir el-Cuhenî'yi şöyle derken işittim: Vallahi ben, karımla, (hayızdan) temizlendiği günden bir gün geçmedikçe cinsî münâsebet yapmam.

 

1092. Bize Ya'lâ b. Ubeyd haber verip (dedi ki), bize Ab-dulmelik, Atâ'dan (naklen), O'nun, temizliği (yani hayız kanının kesildiğini) gören kadınla kocası, o gusül yapmadan önce cinsî münâsebet yapabilir mi, (meselesi) hakkında, "hayır, (kadın) gusül yapmadıkça (kocası onunla cinsî münâsebet yapamaz)" dediğini rivayet etti.

 

1093. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Leys b. Ebî Süleym'den, (O da) Atâ'dan (naklen), Onun, muayyen kanı kesilen kadın (ile kocası, o gusül yapmadan önce cinsî münâsebet yapabilir mi, meselesi) hakkında şöyle dediğini rivayet etti: Şayet ona (yani kocasına) şehvet azgınlığı gelirse, (kadın) kadınlık organını yıkar. Bundan sonra (kocası) onunla cinsî münâsebet yapabilir.

 

1094. Bize Ferve b. Ebi'l-Mağrâ' haber verip dedi ki, Şerîk'i işitmiştim; O'na bir adam sorup da; "muayyen kanı kesilen kadınla kocası, o gusül yapmadan önce cinsî münâsebet yapabilir mi?" demişti de, O şöyle karşılık vermişti: "Abdulmelik, Atâ'dan (naklen) dedi ki, o (yani Atâ') bu hususta şehveti azgınlaşan kimseye (= şebîk'e) izin vermişti. Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki, onun (yani Şerîk'in) hata yapmış olmasından korkarım(586)' ve (Şerîk'in zikrettiği bu haberin), Leys'in rivayeti -ki ben onu, Abdulmelik'in rivayeti olarak bilmiyorum-, olmasından endişe ederimi (587) Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki; "Eş-Şebîk", nefsin heva ve hevesini (şehveti) arzulayan kimse, demektir.

 

110. BÂB—HAYIZLI KADIN BOYANABİLİR VE KADIN (KINA GİBİ) BOYA İLE NAMAZ KILABİLİR (MESELELERİ) HAKKINDA

 

1095. Bize Muhammed b. Isa haber verip dedi ki, bize Hü-şeym, Ebû Hurre Vâsıl b. Abdirrahman'dan, (O da) el-Hasan'dan  (naklen)  söyledi  (ki, el-Hasan)  şöyle demiş: Me-dineli kadınlardan bazılarını, boya ile (yani boya sürünmüş olarak) namaz kılarlarken gördüm.

 

1096. Bize Sa'îd b. Âmir, Şu'be'den, (O) İbn Ebî Necîh'ten, (O da) Hz. Âişe'den duyan kimseden (naklen) haber verdi (ki,Hz. Âişe'ye), "kadın, boya üzerine meshedebilir mi?" diye sorulmuş da O şöyle cevap vermiş: Ellerimin bıçaklarla kesilmesi, bana bundan daha sevimli gelir

 

1097. Bize Sa'îd b. Amir, İbn Avn'dan, (O da) Ebû Sa'îd'den (naklen) haber verdi ki, bir kadın Hz. Âişe'ye, "kadın, boya ile (yani boya sürünmüş olarak) namaz kılabilir mi?" diye sormuş, O da şöyle cevap vermiş: "Onu sil ve at toprağa, gitsin! Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki: (Seneddeki) Ebû Sa'îd, İbn Ebi'l-Anbes'tir. Ebu'l-Anbes'in ismi ise Sa'îd b. Kesîr b. Ubeyd'dir.

 

1098. Bize Affân haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Katâde'den, (O) Ebû Miclez'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivayet etti (ki, İbn Abbâs) şöyle dedi: Kadınlarımız geceleyin boyanır, (kına yakarlar), sabahladıkları zaman ise onu açar ve abdest alıp namaz kılarlardı. Sonra namazın ardından (tekrar) boya (kına) yakarlar, Öğle olunca da onu açar ve abdest alıp namaz kılarlardı. Böylece onlar, (kına yakmak onları) namazdan geri bırakmadığı halde güzelce boya (kına) yakmış olurlardı.

 

1099. Bize Haccâc rivayet edip (dedi ki), bize Hammâd, Eyûb'dan, (O da) Nâfi'den (naklen) rivayet etti ki, İbn Ömer'in kadınları, hayızlı iken boyanır, (kına yakarlar)dı.

 

1100. Bize Müslim b. ibrahim rivayet edip (dedi ki), bize Hişâm rivayet edip (dedi ki), bize Katâde, Ebû Miclez'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivayet etti (ki, İbn Abbâs) şöyle dedi: Kadınlarımız yatsı namazını kılınca boyanır, (kına yakarlardı). Sabahladıkları zaman ise onu çözer ve abdest alıp namaz kılarlardı. Öğle namazını kılınca (tekrar) boya (kına) yakarlardı. Sonra ikindi namazını kılmak istediklerinde onu çözer (ve abdest alıp namaz kılarlardı). Böylece onlar, o (boya, kına) yakmayı, namazdan mene dilme dikleri halde, güzelce yapmış olurlardı.

 

111. BÂB—ADAM KARISIYLA HAYIZLI İKEN CİNSÎ MÜNÂSEBET YAPTIĞI ZAMAN?

 

1101. Bize Muhammed b. Isa haber verip (dedi ki), bize Hü-şeym rivayet edip (dedi ki), bize Muğire, ibrahim'den (naklen) haber verdi. .(592) (Hüşeym dedi ki), bize İsma'îl b. Ebî Hâlid de, Âmir'den (naklen) haber verdi ki, o ikisi (yani İbrahim ve Amir), hanımıyla hayızlı iken cinsî münâsebet yapan kimse hakkında şöyle dediler: Bu, onun yapmış olduğu bir günâhtır. Allah'tan bağış diler, O'na tevbe eder ve bir daha yapmaz.

 

1102. Bize Muhammed b. Isa haber verip (dedi ki), bize Yahya b. Ebî Zaide, el-Musenna'dan, (O da) Atâ'dan (naklen) onun (yani bir Önceki 1101. haberin) aynısını rivayet etti.

 

1103. Bize Muhammed b. îsa ve Ebu'n-Nu'mân rivayet edip dediler   ki,   bize   Abdullah   İbnu'l-Mübârek,   Ya'kûb   İbnul-Ka'kâ'dan, (O) Muhammed b. Zeyd'den, (O da) Sa'îd b. Cü-beyr'den (naklen) rivayet etti (ki, Sa'îd) şöyle dedi: (Kocanın hayızlı karısıyla cinsî münâsebeti), yapmış olduğu bir günâhtır. Ona, keffâret gerekmez.

 

1104. Bize Muhammed b. Isa haber verip (dedi ki), bize Yahya b. Sa'îd, Ubeydullah b. Ömer'den, (O) Abdurrahman Ibnu'l-Kâsım'dan, (O da) babasından (naklen) rivayet etti ki, O'na (yani Abdurrahman'm babasına), karısı ile hayızlı iken cinsî münâsebet yapan adamın (ne yapması gerektiği) sorulmuş, O da; "o, Allah'dan özür diler, Allah'a tevbe eder" karşılığını vermişti.

 

1105. Bize Muhammed b. Yûsuf rivayet edip (dedi ki), bize Sufyân, İbn Cureyc'den, (O da) Atâ'dan (naklen) rivayet etti (ki, Atâ') şöyle dedi: "Allah'tan bağış dilersin. Sana (başka) birşey gerekmez. -O, (adam) karısı ile hayızlı iken cinsî münâsebet yaptığı zaman (yapacağı şeyi) kastediyor.

 

1106. Bize Osman b. Muhammet! haber verip (dedi ki), bize Bişr İbnu'l-Mufaddal, Mâlik İbnul-Hattâb el-Anberî'den, (O da) İbn Ebî Muleyke'den (naklen) rivayet etti (ki, Mâlik) şöyle dedi: Ona (yani İbn Ebî Muleyke'ye), ben dinliyorken, karısıyla ha-yızlı olduğu halde cinsî münâsebet yapan adamın (ne yapması gerekeceği) sorulmuş, O da; "Allah'tan bağış diler" cevabını vermişti.

 

1107. Bize Süleyman b. Harb rivayet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Eyyûb'dan, (O da) Ebû Kılâbe'den (naklen) rivayet etti ki, bir adam Hz. Ebû Bekr'e gelip; "rüyada gördüm ki, sanki ben kan işiyorum, (bunun mânâsı nedir?)" demiş, O da; "karınla hayizh iken cinsî münâsebet yapıyor musun?" diye sormuş. (Adam); "evet" demiş. (O zaman Hz. Ebû Bekr) şöyle demiş: "Allah'tan kork ve bir daha yapma

 

112. BAB—ONA KEFFÂRET GEREKİR DİYENLER

 

1109. Bize Müslim b. İbrahim haber verip (dedi ki), bize Yezîd b. İbrahim rivayet edip dedi ki, ben el-Hasan'ı, Ramazanda bir gün oruç tutmayan kimse hakkında şöyle derken işittim: Onun, bir köle âzâd etmesi veyı bir sığır -yahut deve- ("bedene") kurban etmesi, ya da yirmi sâ '596) (hurma veya yiyeceği), kırk fakire (yedirme-si, vermesi) gerekir. Hayızlı iken karısıyla cinsî münâsebet yapan kimseye de bunun aynısı gerekir.

 

1110. Bize Ebu'l-Velîd haber verip (dedi ki), bize Şerîk, Hu-sayf tan, (O) Miksem'den, (O) İbn Abbâs'tan, (O da) Hz. Pey-gamber'den -sallallahu aleyhi ve sellem- (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Peygamber), hammıyla hayızlı iken cinsî münâsebet yapan kimse hakkında; "o, yarım dinar sadaka verir" (buyurdu).

 

1111. Bize Ebu'l-Velîd rivayet edip (dedi ki), bize Şu'be, el-Hakem'den, (O) Abdulhamid'den, (O) Miksem'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivayet etti (ki, İbn Abbâs), karısı ile hayızlı iken cinsî münâsebet yapan kimse hakkında; "o bir dinar -veya yarını dinar- (el-Hakem şüphe etmiştir^5") sadaka verir" (dedi).

 

1112. Bize Sa'îd b. Âmir, Şu'be'den, (O) el-Hakem'den, (O) Abdulhamîd'den, (O) Miksem'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) haber verdi (ki, İbn Abbâs) karısı ile hayızlı iken cinsî münâsebet yapan kimse hakkında; "o, bir dinar veya yarım dinar sadaka verir" (dedi).

 

1113. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, İbn Cureyc'den, (O) Abdulkerîm'den, (O) bir adamdan, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivayet etti (ki, İbn Abbâs) şöyle dedi: (Adam hayızlı karısıyla) kan geldiğinde cinsî münâsebet yaptığı zaman bir dinar (sadaka), onunla kan kesildiğinde cinsî münâsebet yaptığı zaman ise yarım dinar (sadaka vermesi gerekir).

 

1114. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bizeSufyân, Husayftan, (O) Miksem'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivayet etti (ki, İbn Abbâs) şöyle dedi: Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- karısıyla hayızlı iken cinsî münâsebet yapan kimse hakkında şöyle buyurdu: "O, yarım, dinar sadaka verir."

 

1115. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize el-Evzâ'î, Yezîd b. Ebî Mâlik'ten, (O da) Abdulhamîd b. Zeyd İbni'l-Hattâb'dan (naklen) rivayet etti (ki, Abdulhamîd) şöyle dedi: Hz. Ömer'in, cinsî münâsebetten hoşlanmayan bir karısı varmış. O, onunla cinsî münâsebet yapmak istediği zaman hep hayızı bahane edermiş. Derken (bir gün, sözüne inanmayarak) onunla cinsî münâsebet yapmış. Fakat (bu defa) onun doğru söylediği görülmüş. Bunun üzerine (Hz. Ömer) Hz. Peygambere -sallallahu aleyhi ve sellem- gelmiş. (Hz. Peygamber) de O'na bir dinarın beşte birini sadaka vermesini emretmiş.

 

1116. Bize Ubeydullah b. Musa, Ebû Ca'fer er-Râzî'den, (O) Abdulkerîm'den, (O) Miksem'den, (O) İbn Abbâs'tan, (O da) Hz. Peygamber'den -sallallahu aleyhi ve seli em- (naklen) haber verdi (ki, Hz. Peygamber) şöyle buyurdu: "Adam karısı ile hayızlı iken cinsî münâsebet yaptığı zaman, eğer (hayız) kanı taze ise bir dinar sadaka versin, sarı ise yarım dinar sadaka versin.'

 

1117. Bize Abdullah b. Muhammed haber verip (dedi ki), bize Hafs -ki O, İbn Ğıyâs'tir-, el-A'meş'ten, (O) el-Hakem'den, (O) Miksem'den), (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivayet etti ki, O'na (yani ibn Abbâs'a), karısı ile hayızlı iken cinsî münâsebet yapan kimsenin (ne yapması gerekeceği) sorulmuş, O da şöyle cevap vermişti: "Bir dinar veya yarım dinar sadaka verir."(607) İbrahim ise: "O, Allah'tan bağış diler" demiştir.

 

1118. Bize Amr b. Avn, Hâlid b. Abdillah'tan, (O) İbn Ebî Leylâ'dan, (O) Atâ'dan, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) haberverdi (ki, ibn Abbâs) şöyle dedi: (Adam) karısıyla hayızlı iken cinsî münâsebet yaptığı zaman, bir dinar sadaka vermesi gerekir.

 

1119. Bize Ya'lâ b. Ubeyd haber verip (dedi ki), bize Ab-dulmelik, Atâ'dan, O'nun karısı ile hayızlı iken cinsî münâsebet yapan adam hakkında; "O, bir dinar sadaka verir" dediğini rivayet etti.

 

1120. Bize Ubeydullah b. Musa, İbn Ebî Leylâ'dan, (O) Miksem'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) haber verdi (ki, İbn Abbâs) şöyle dedi: (Hayızlı karısı ile cinsî münâsebet yapan kimse) bir dinar veya yarım dinar sadaka verir.

 

1121. Bize Vehb b. Sa'îd, Şu'ayb b. İshâk'tan, (O da) el-Evzâ'î'den (naklen) haber verdi (ki, el-Evzâ'î), karısı ile hayızlı iken veya temizliği (yani hayız kanının kesildiğini) görüp de henüz gusül yapmamış iken cinsî münâsebet yapan adam hakkında şöyle dedi: "O, Allah'tan bağış diler ve bir dinarın beşte birini(6ı0J sadaka verir."

 

1122. Bize Muhammed b. Uyeyne, Ali b. Mushir'den, (O) Ab-dulmelik'ten, (O da) Atâ'dan (naklen) haber verdi (ki, Atâ1) şöyle dedi: "Adam karısı ile hayızh iken cinsî münâsebet yaptığı zaman yarım dinar sadaka verir." Bunun üzerine topluluktan bir adam O'na dedi ki; "ama el-Hasan, o bir köle âzâd eder, diyor?" (O zaman (Atâ1) şöyle dedi: "Siz, Allah'a, gücünüzün yettiği şeyleri sunmaktan ne kadar menedicisiniz!"

 

1123. Bize Ubeydullah b. Musa, İbn Ebî Leylâ'dan, (O) Atâ'dan, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) haber verdi (ki, İbn Abbâs), karısı ile hayızlı iken cinsî münâsebet yapan kimse hakkında; "o, bir dinar sadaka verir" dedi .

 

113. BAB—KADINLARA ARKALARINDAN YAKLAŞMAK

 

1124. Bize Müslim b. ibrahim haber verip (dedi ki), bize Vu-heyb rivayet edip (dedi ki), bize Abdullah b. Osman b. Hu-seym, İbn Sâbit'ten, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Hafsa bint Abdirrahman'a -ki O, İbn Ebî Bekr'dir- sorup dedim ki; "doğrusu ben sana bir şey sormak istiyorum, ama onu sana sormaktan utanıyorum!" O, "aklına geleni sor, yeğenim!" dedi. Dedi(m) ki: "Sana, kadınlara arkalarından yaklaşmayı soracağım." Bunun üzerine O şöyle dedi: Bana Hz. Ümmü Seleme rivayet edip dedi ki: "Ensâr, (kadınlarını) yüzükoyun yatırıp (arkadan öne) cinsî münâsebet yapmaz, muhacirler ise yaparlarmış. Derken muhacirlerden bir adam, Ensârdan bir kadınla evlenmiş ve onu yüzükoyun yatırıp (arkadan öne) cinsî münâsebet yapmak (istemiş). Ensârlı kadın da kabul etmemiş. Sonra o, Ümmü Seleme'ye (yani kendisine) gelip (bunu) anlattı. Bu arada Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- gelince Ensarlı kadın utanıp dışarı çıktı. Ümmü Seleme de bunu Hz. Peygambere -sallallahu aleyhi ve sellem- anlattı. O zaman (Hz. Peygamber); "onu bana çağırınız" buyurdu. (Kadın) da O'na çağrıldı. (Gelince, Hz. Peygamber bir âyet okuyarak) şöyle buyurdu: "Kadınlarınız sizin tarlanızdır. O halde tarlanıza -tek sımam' olmak üzere- nasıl dilerseniz, öyle varın. "

 

1125. Bize el-Hakem İbnu'l-Mübârek haber verip (dedi ki), bize Muhammed b. Seleme, Muhammed b. İshak'tan, (O) Ebân b. Salih'ten, (O da) Mücâhid'den (naklen) haber verdi (ki, Mücâhid) şöyle dedi: Kur'an'ı, İbn Abbâs'a, her âyette durup ne hakkında indirildiğini, ne hakkında olduğunu sorarak üç defa okudum. İşte (bir defasında O'na); "İbn Abbâs, demiştim, yüce Allah'ın; "iyice temizlendikleri zaman Allah'ın emrettiği yerden onlara varın" (614) âyeti hakkında ne buyurursun?" O da şöyle cevap vermişti: "Size, onlardan ayrılmanızı emrettiği yerden (yani hayız kanının çıktığı yerden onlara varın).

 

1126. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyan, Osman İbnu'I-Esved'den, (O da) Mücâhid'den (naklen) rivayet etti (ki, Mücâhid); "...o vakit Allah'ın emrettiği yerden onlara varm" (mealindeki âyetin tefsirinde) şöyle dedi: (Âyetin baş.tarafında)   menedildikleri   yerden   varmaları,   (yani   oradan   cinsî münâsebet yapmaları) emredildi.

 

1127. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Sufyân, el-A'meş'ten, (O da) Ebû Rezîn'den (naklen), O'nun;"...o vakit, Allah'ın emrettiği yerden onlara uarın" (mealindeki âyetin tefsirinde), "hayızdan temizlenme tarafından (onlara varın)" dediğini rivayet etti.

 

1128. Bize Muhammed b. Yezîd el-Bezzâr haber verip (dedi ki), bize Şerîk, İbrahim b. Muhâcir'den, (O da) Mücâhid'den (naklen) rivayet etti (ki, Mücâhid); "ve Rabb'inizin sizin için eşlerinizden yarattığı şeyi bırakıyorsunuz"^619^ (mealindeki âyetin tefsirinde); "O (yani erkekler için hanımlarından helâl olarak yarattığı şey), vallahi, ön taraftır" dedi.

 

1129. Bize Osman b. Ömer haber verip (dedi ki), bize Hâlid b. Rebâh, Ikrime'den rivayet etti ki O; "kadınlarınız sizin tar-lanızdır. O halde tarlanıza nasıl dilerseniz Öyle varın"(620i (mealindeki âyetin tefsirinde) şöyle dedi: "O (yani "tarla"), ancak kadınlık organıdır."

 

1130. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Ali b. Ali er-Rifâ'î rivayet edip dedi ki, ben el-Hasan'ı şöyle derken işittim: Yahudiler, müslümanlara zorluk çıkarılmasında ellerinden geleni yaparlardı. Derlerdi ki: "Ey Ashâb-ı Muhammed! Gerçek şu ki, vallahi, sizin için kadınlarınıza sadece bir taraftan gelmek helâldir." (El-Hasan) dedi ki, bunun üzerine Allah; "kadınlarınız sizin tar-lanızdır. O halde tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın"^1^ (mealindeki âyeti) indirdi. Böylece Allah, müminleri (tabii) ihtiyaçları ile başbaşa bir aktı.

.

1131. Bize Amr b. Avn, Hâlid, b. Abdillah'tan, (O) Atâ' İbnu's-Sâ'ib'den, (O) Sa'id b. Cübeyr'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) haber verdi (ki, ibn Abbâs); "o halde tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın"(623) (mealindeki âyetin tefsirinde) şöyle dedi: Ona (yani kadına), varış yerine (yani kadınlık organına) olduktan sonra önünden, arkasından varın."

 

1132. Bize Halife b. Hayyât haber verip (dedi ki), bize Ab-dulvehhâb rivayet edip (dedi ki), bize Halid, İkrime'den, şöyle dediğini rivayet etti: Cahiliye dönemi insanları hayızlı kadın hakkında mecûsîlerin yaptığı gibi (muamele) yaparlardı. Sonra bu (durum) Hz. Peygamber'e -sallallahu aleyhi ve sellem- anlatılmış, bunun üzerine (şu âyet) inmiş: "Sana kadınların ay halini de sorarlar. De ki o, bir ezadır. Onun için hayız zamanında kadınlardan ayrılın, (onlarla cinsî münâsebet yapmayın) ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın."(624) Böylece o (hayızlı kadınlar) hakkında, durumun sadece şiddeti artmış oldu.

.

1133. Bize Halife haber verip (dedi ki), bize Muemmel, Sufyân'dan, (O) İbn Ebî Necih'ten, (O da) Mücâhid'den (naklen) rivayet etti (ki, Mücahid); "de ki o bir ezadır" (mealindeki âyetin tefsirinde); "o, o kandır" dedi.

 

1134. Bize Muhammed İbnu's-Salt haber verip (dedi ki), bize İbnu'l-Mübârek, Ma'mer'den, (O da) Katâde'den (naklen) rivayet etti (ki, Katâde); "de ki o, bir ezadır" (mealindeki âyetin tefsirinde); "(o) bir pisliktir" dedi.

 

1135. Bize Halife b. Hayyât haber verip (dedi ki), bize el-Mu'temir rivayet edip dedi ki; Leys'i, îsa b. Kays'tan, (O da) Saîd İbnu'l-Müseyyeb'den (naklen) şöyle rivayet ederken işittim: (Sa'id); "kadınlarınız sizin tarlanızdır. O halde tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın" (mealindeki âyetin tefsirinde) şöyle dedi: (Bunun mânâsı şudur): Dilersen azil yap, dilersen azil yapma.

 

1136. Bize Halife haber verip (dedi ki), bize Abdulvehhâb, Avftan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivayet etti (ki, el-Hasan, "...o halde tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın" mealindeki âyetin tefsirinde) şöyle dedi: Nasıl dilersen -yani kadına, kadınlık organında (nasıl) varmak (dilersen öyle var).Ayette geçen "ennâ" kelimesinin, "nerede(n), ne zaman, nasıl" gibi müteaddit mânaları vardır. Hasan Basrî, bu kelimenin bu âyette "keyfe-nasıl" mânâsına geldiğini söylemektedir. Biz de verdiğimiz meallerde bu mânâyı tercih ettik.

 

1137. Bize Ahmed b. Abdillah b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Mâlik, Muhammed İbnu'l-Munkedir'den, (O da) Câbir b. Abdillah el-Ensâri'den (naklen) rivayet etti ki, yahûdiler müs-lümanlara; "kim karısıyla, o arkasını dönmüş olarak cinsi münâsebet yaparsa, (bu münâsebetten doğacak) çocuğu şaşı gözlü olur!" demişlerdi de bunun zerine yüce Allah şu âyeti indirmiş: "Kadınlarınız sizin tarlanızdır. O halde tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın.

                              .

1138. Bize Amr b. Avn, Hâlid b. Abdillah'tan, (O) Hâlid el-Hazzâ'dan, (O da) İkrime'den (naklen) rivayet etti (ki, İk-rime); "...o halde tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın" (mealindeki âyetin tefsirinde) şöyle dedi: (Koca) hammıyla, nasıl dilerse, (hanımı) ayakta iken, oturmuşken, önünden, arkasından cinsi münâsebet yapabilir.

 

1139. Abdullah b. Sa'id el-Eşecc rivayet edip (dedi ki), bize İbn İdris, babasından, (O) Yezîd ibnu'l-Velîd'den (O da) İbrahim'den (naklen) O'nun; "...o vakit Allah'ın size emrettiği yerden onlara varın" (mealindeki âyette geçen "Allah'ın size emrettiği yer "in tefsirinde); "kadınlık organından (onlara varın)" dediğini rivayet etti.

 

114. BAB—KARISINA DIŞKI YERİNDEN VARAN KİMSE

 

1140. Bize Ubeydullah b. Musa, Osman İbnu'l-Esved'den, (O da) Mücâhid'den (naklen) rivayet etti (ki, Mücâhid); "kim karısına dışkı yerinden (dübüründen) varırsa, kadına karşı bu hareket, erkeğe karşı olan benzeri gibi (haramdır, çirkindir!)" dedi. Sonra şu âyeti okudu: "Sana hayız yerini (veya halini) de sorarlar. De ki, o bir ezadır. Onun için kadınlardan hayız yerinde ayrılın, (onlarla cinsi münâsebet yapmayın), temizlenene kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman ise, Allah'ın size -onlardan ayrılmanızı-emrettiği yerden -hayız yerinden, yani kadınlık organından- onlara varın."1-63^ Daha sonra şu âyeti okudu: "Kadınlarınız sizin tar-lanızdır. O halde tarlanıza nasıl dilerseniz öyle -o ayakta, oturmuş, önünü dönmüş, arkasını dönmüş olduğu halde, kadınlık organından-varın. "

 

1141. Bize Ebû Nuaym, Hammâd b. Seleme'den, (O) Hakim el-Esrem'den, (O) Ebû Temime el-Hüceymî'den, (O) Ebû Hu-reyre'den), (O da) Hz. Peygamber'den -sallallahu aleyhi ve sel-lem- (naklen) haber verdi (ki, Hz. Peygamber) şöyle buyurdu: "Kim hayızlı bir kadınla veya dışkı yerinden bir kadınla cinsi münâsebet yaparsa yahut bir kâhine gelip, onun söyleyeceğini tasdik ederse, Allah'ın, Muhammed'e indirdiğine küfretmiş olur."

 

1142. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki) bize, Ebû Hilal, Ebû Abdillah eş-Şakarî'den, (O da) Ebu'I-Ka'kâ' el-Cermi'den (naklen) rivayet etti (ki, Ebu'l-Ka'kâ') şöyle dedi: Bir adam Abdullah b. Mes'ûd'a gelip şöyle dedi: "Ebû Abdirrahman! Karımla dilediğim şekilde cinsi münâsebet yapabilir miyim.?" O da; "evet" dedi. (Adam) "dilediğim yerden de mi?" dedi. O da, "evet" dedi. (Adam); "nasıl dilersem de mi?" dedi. O da; "evet" cevabını verdi. Bunun üzerine bir adam O'na; "Ebû Abdirrahman, dedi, şüphe yok ki bu (adam) kötülük yapmak istiyor!" (O zaman Abdullah) şöyle dedi: "Hayır, (böyle yapamazsın). Kadınların dışkı yerleri size haramdır!" Abdullah (ed-Dârimi'ye); "bu görüşü kabullenir misin?" diye soruldu, O da "evet" dedi.

 

1143. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Vu-heyb, Dâ'ûd'dan, (O) İkrime'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivayet etti ki, O (yani İbn Abbâs), adamın karısıyla dışkı yerinden cinsi münâsebet yapmasını kerih görür ve bunu şiddetle ayıplardı.

 

1144. Bize el-Muallâ b. Esed rivayet edip (dedi ki), bize İsmail b. Uleyye rivayet edip (dedi ki), bize ibn Ebî Necîh, Arar b. Bînâr'dan (naklen) rivayet etti (ki, Amr; "gerçekten siz, sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı o hayâsızlığı yapıyorsunuz" (635) (mealindeki âyetin tefsirinde) şöyle dedi: Lût kavmi meydana gelinceye kadar bir erkeğin bir erkeğin üzerinde (olacağını) zan-netmezdin.

 

1145. Bize Ubeydullah b. Musa, Sufyân'dan, (O) Süheyl b. Ebî Salih'ten, (O) el-Hâris b. Muhalled'den, (O) Ebû Hu-reyre'den, (O da) Hz. Peygamber1 den -sallallahu aleyhi ve sel-lem- (naklen) haber verdi (ki, Hz. Peygamber) şöyle buyurdu:"Kim karısına dışkı yerinden varırsa, yüce Allah ona Kıyamet gününde (rahmet nazarıyla) bakmaz."

 

1146. Bize Abdullah b. Yahya haber verip (dedi ki), bize Ab-dulvâhid b. Ziyâd, Âsim el-Ahvel'den, (O) îsa b. Hıttân'dan, (O) Müslim b. Sellâm el-Hanefî'den, (O da) Ali b. Talk'tan (naklen) rivayet etti (ki, Ali) şöyle dedi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: "Birinizin namazda abdesti bozulduğu zaman, (namazdan) ayrılsın ve abdest alsın. Sonra namazını kılar, (kılsın). " Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- yine şöyle buyurdu: "Kadınlara dışkı yerlerinden varmayın! İşte Allah, hakkı (söylemekten) çekinmez ." Abdullah (ed-Dârimi'ye); "Ali b. Talk, Sahâbi midir?" diye soruldu, O da; "evet" dedi.

 

1147. Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki), bana el-Leys rivayet edip (dedi ki), bana el-Hâris b. Ya'kûb, Sa'id b. Yesâr Ebu'l-Hubâb'dan, şöyle dediğini rivayet etti: İbn Ömer'e; "cariyeleri çevirdiğimde onlar hakkında, (yani cariyeleri çevirmem hakkında) ne dersin?" demiştim. O da; "çevirmek, nedir?" demiş, ben de, dışkı yerini söylemiştim. Bunun üzerine O; "bunu müs-lümanlardan bir fert yapar mı?" demişti.

 

1148. Bize Muhamnıed b. Abdillah er-Rekâşî haber verip (dedi ki), bize Yezîd b. Zurey1 rivayet edip (dedi ki), bize Mu-hammed b. İshak rivayet edip (dedi ki), bana Ubeydullah b. Abdillah b. Husayn en-Ensârî rivayet edip (dedi ki), bana Ab-dulmelik b. Amr b. Kays -ki O, kavmimden biridir. O aynı zamanda yaşıtlanmdandı- rivayet edip (dedi ki), bana Herim b. Abdillah rivayet edip dedi ki, Vâkıfoğulları'nm(645) toplantı yerinde kadınların durumunu ve onlardan varılabilecek (yani cinsi münâsebet yapılabilecek) yerleri görüştük de Huzeyme b. Sabit şöyle demişti: Ben, Rasûlullah'ı -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyururken işitmiştim: "Ey insanlar! Şüphe yok ki Allah, hakkı (söylemekten) çekinmez. Kadınlara arkalarından varmayın!".

 

1149. Bize el-Muallâ b. Esed haber verip (dedi ki), bize Ab-dulvâhid rivayet edip (dedi ki), bize Husayn, Mucâhid'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: (Sahabe hayız hallerinde) kadınların hayız yerinden kaçınır ve onlara dışkı yerlerinden varırlardı. Sonra bunu Rasûlullah'a -sallallahu aleyhi ve sellem- sormuşlar da yüce Allah (şu âyeti) indirmiş: "Sana hayız yerini (veya halini) de sorarlar. De ki o bir ezadır. Onun için kadınlardan hayız yerinde ayrılın, (onlarla cinsi münâsebet yapmayın), temizlenene kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman ise, Allah'ın size emrettiği yerden -kadınlık organından- onlara varın" ve ondan (yani kadınlık organından başkasına) geçmeyin.

 

1150. Bize Muhammed b. Yezîd haber verip (dedi ki), bize Yûnus b. Bukeyr rivayet edip (dedi ki), bana İbn İshak rivayet edip (dedi ki), bana Ebân b. Salih, Tâvûs, Sa'id, Mücâhid ve Atâ'dan (naklen) rivayet etti ki, onlar, kadınlara dışkı yerlerinden varmayı yadırgar ve "bu, küfrün (nankörlüğün) ta kendisidir" derlerdi.

 

115.BAB—HAYIZ OLMADAN ÖNCE KENDİSİNE GUSÜL VÂCİB OLDUĞUNDA HAYIZLI KADININ GUSÜL YAPMASI

 

1151. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize el-Evzâ'î, Atâ1 ve ez-Zührî'den, onların şöyle dediklerini rivayet etti: Cünüblük ve hayızdan dolayı gusül yapmak birdir.

 

1152. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Şerîk, el-A'meş'ten, (O) İbrahim'den, (O da) Huzeyfe'den (naklen) rivayet etti (ki, Huzeyfe) karısına şöyle demiş: Saçlarını, onlara acıması az olan (Cehennem) ateşi onları hilâllemeden Önce, (bu dünyada) su ile hilâlle, (aralarına su geçir!).

 

1153. Bize Ebu'l-Velîd haber verip (dedi ki), bize Zaide, Sadaka b. Sa'id el-Hanefi'den (naklen) rivayet etti. (Sadaka dedi ki), bana Cumey' b. Unıeyr -ki O, Teymullah b. Sa'lebe-oğullarından biridir- rivayet edip dedi ki, annem ve teyzemle beraber Hz. Aişe'nin huzuruna girmiştik de onlardan biri O'na; "gu-sülde nasıl yapıyorsun?" diye sormuş, O da şöyle cevap vermişti: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- namaz için aldığı abdest gibi abdest alır ve başına üç defa (su) dökerdi. Bizler ise, saç örgülerinden dolayı beş (defa su) dökerdik. Hz. Aişe'nin huzuruna girenin ismi Abdullah b. Sa'lebe olarak geçmektedir ki bu, herhalde, "Ehadu Beni Teymillah b. Sa'lebe = Teymullah b. Salebeoğullan"mn muharref şeklidir). Bu hadis, Cumey'den dolayı zayıf, aynı zamanda kadınların başlarına üç defa su dökmelerini ifade eden sahih hadislere muhaliftir.

 

1154. Bize Sa'id b. Âmir, Şu'be'den, (O) Yezîd b. Hu-meyd'den, (O) Ebû Zur'a'dan, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) haber verdi ki, O (yani Ebû Hureyre), Hz. Aişe'ye, gusül yapan kadın saç (örgüsünü) çözer mi, diye sormuş, O da şöyle karşılık vermiş: Bak hele! Ya ona bir ûkıyye(658) harcamışsa? Başına sadece üç (defa su) boşaltması ona kâfi gelir.

 

1155. Bize Abdullah, b. Sa'id rivayet edip (dedi ki), bize Ebû Hâlid, Haccâc'dan, (O) Fudayl b. Amr'dan, (O) İbrahim'den, (O) Alkame'den, (O da) Abdullah'tan (naklen) rivayet etti (ki, Abdullah) şöyle dedi: (Kadın gusül yaparken) onu (yani saçını, örük diplerini) parmakları ile hilâller.

 

1156. Bize Abdullah b. Sa'id haber verip (dedi ki), bize Ebû Hâlid, Haccâc'dan, (O) Ebu'z-Zubeyr'den, (O da) Câbir'den (naklen) rivayet etti (ki, Câbir), hayızlı kadm ve cünüb kimse hakkında (şöyle dedi): Onlar, saçlarını bozmayarak güzelce su do-kerler.

 

1157. Bize Abdullah b. Sa'id rivayet edip (dedi ki), bize Ebû Halid, Haccâc'dan, (O da) Atâ'dan (naklen), onun (yani bir önceki haberin) aynısını rivayet etti.

 

1158. Bize Sa'id b. Âmir, Şu'be'den, (O da) Mansûr'dan (naklen) rivayet etti ki, O şöyle demiş: İbrahim dedi ki: "(Kadın gusül yaparken) onun (yani saçının) diplerini ve etrafını ıslatınca onu bozmaz.

 

1159. Bize Haccâc b. Minhâl rivayet edip (dedi ki), bize Hammâd, Ubeydullah b. Ömer'den, (O da) Nâfı'den (naklen) riâyet etti ki, İbn Ömer'in kadınları ve ümmü veled (cariyeleri) ne hayızdan, ne de cünüblükten dolayı gusül yaptıkları zaman saç örük-lerini bozmazlarmış.

 

1160. Bize Haccâc rivayet edip (dedi ki), bize Hammâd, Ali b. Zeyd'den, (O) Ümmü Muhammed'den, (O da) Hz. Ümmü Se-leme'den (naklen) rivayet etti ki, O şöyle dedi: (Kadınlar) ne ha-yızdan, ne de cünüblükten dolayı (gusül yaparlarken) saç örüklerini bozmazlar.

 

1161. Bize Haccâc rivayet edip (dedi ki), bize Ubeyduilah, Usâme b. Zeyd'den, (O) Sa'id b. Ebî Sa'id el-Makburi'den, (O da) Hz. Peygamber'in -sallallahu aleyhi ve sellem- hanımı Hz. Ümmü Seleme'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Ümmü Seleme) şöyle dedi: Bir kadın Hz. Peygamber'e -sallallahu aleyhi ve sellem- elip şöyle demiş: "Ben hakikaten başımın (saçını) örmeyi -veya bağlamayı- sağlam yaparım. (Gusül yaparken onları çözeyim mi?)" (Hz. Peygamber de) şöyle buyurdu: "Başına iki avucunla üç defa su alıp (dök). Sonra her iki avuç dolusu suyun peşine (saç örüklerini) iyice didikleyip sık.

 

1162. Bize Ebu'l-Velîd haber verip (dedi ki), bize Zâ'ide, Mansûr'dan, (O) İbrahim'den, (O) Hemmâm İbnû'l-Hâris'ten, (O da) Huzeyfe'den (naklen) rivayet etti ki O, karısına şöyle demiş: Saçlarının köklerini araştır, (köklerine suyu ulaştır) ki, onlara acıması az olan (Cehennem) ateşi, onlan hilâllemesin.

 

1163. Bize Yezîd b. Hârûn, Ca'fer İbnu'l-Hâris'ten, (O da) Huzeyfe'den (naklen) haber verdi ki, O karısına şöyle demiş:Su ile saçlarının köklerini araştır, (suyu köklerine ulaştır) ki, onlara acıması az olan (Cehennem) ateşi onları hilâllemesin.

 

1164. Bize Yezîd b. Hârûn, Ca'fer İbnu'l-Hâris'ten, (O da) Mansûr'dan (naklen), senediyle onun (yani bir önceki haberin) benzerini haber verdi.

 

1165. Bize Amr b. Avn, Hâlid b. Abdillah'tan, (O) İbn Ebî Leyla'dan, (O) Ebu'z-Zübeyr'den, (O da) Câbir'den (naklen)haber verdi (ki, Câbir) şöyle dedi: Kadın, cünüblükten dolayı gusül yaptığı zaman saçını bozmaz, ama köklerine su döküp onları ıslatır.

 

1166. Bize Ya'lâ haber verip (dedi ki), bize Abdulmelik, Atâ'dan, O'nun, başının (saçı) topuz, (örük) yapılmış olduğu halde cünüb olan kadın onu çözer mi, (meselesi) hakkında şöyle dediğini rivayet etti: "Hayır (çözmez). Fakat başına, saç köklerini tamamen sulaymcaya kadar iyice su döker."

 

1167. Bize Muhammed İbnu'l-Minhâl haber verip (dedi ki), bana Habîbe bint Hammâd rivayet edip (dedi ki), bana Arara bint Hayyân es-Sehmiyye^68) rivayet edip dedi ki, mü'minlerin annesi Hz. Aişe bana şöyle demişti: Sizden biri hayzmdan temizlendiğinde, bir parça toplak otu ile, bunu bulamazsa bir parça mersin ağacı ile, bunu bulamazsa bir parça çekirdek ile, bunu da bulamazsa bir parça tuz ile buhurlanamaz mı?

 

1168. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Sabit b. Yezîd rivayet edip (dedi ki), bize Asım, Muâze el-Adeviyye'den, (O da) Hz. Aişe'den (naklen) rivayet etti (ki, Hz. Aişe) şöyle dedi: Kadın hayızdan dolayı gusül yaptığı zaman kan izine güzel koku sürsün.

 

1169. Bize Muhammed b. Uyeyne, Ali b. Mushir'den, (O) Ubeydullah'tan, (O) Nâfi'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) haber verdi ki, O'nun kadınları ve ümmü veled (cariyeleri) hayız ve cünüblükten dolayı, saçlarını bozmayarak, fakat ıslatılmalarında büyük gayret göstererek gusül yaparlardı.

 

116. BAB—HAYIZLI KADININ CAMİYE GİRMESİ

 

1170. Bize el-Muallâ b. Esed haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Muğîre'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivayet etti (ki, İbrahim) şöyle dedi: Hayızlı kadının camiden bir şeyi almasında hiçbir mahzur yoktur.

 

1171.   Bize  Yezîd  b.   Hârûn,   Ca'fer   İbnul-Hâris'ten,   (O) Mansûr'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) haber verdi (ki, İbrahim) şöyle dedi: Hayızlı kadın, içine girmeyerek camiden bir şeyi alabilir.

 

1172. Bize Müslim haber verip (dedi ki), bize Hişâm, Katâde'den, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: Cünüb kimse, camiye (bir şey) koyamadığı halde ondan (bir şey) alabilir.

 

1173. Bize Yala haber verip (dedi ki), bize Abdülmelik, Atâ'dan (naklen) rivayet etti (ki, Atâ'), hayızlı kadın camiden bir şeyi alabilir mi (meselesi) hakkında şöyle dedi: "Evet, Mushaftan başkasını (alabilir)."

 

117. BÂB—CÜNÜB KİMSENİN CAMİDEN GEÇMESİ

 

1174. Bize Müslim haber verip (dedi ki), bize Hişâm rivayet edip (dedi ki), bize Katâde, Ebû Miclez'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivayet etti (ki, İbn Abbâs); "...Cünüb iken de -yoldan geçmeniz müstesna- (guslünüzü yapıncaya kadar namaz (yerlerine) yaklaşmayın)" âyeti hakkında; "(yoldan geçen'den maksad) yolcudur" dedi.

 

1175. Bize Müslim haber verip (dedi ki), bize el-Hasan b. Ebî Ca'fer rivayet edip dedi ki), bize Selm el-Alevî, Enes'ten rivayet etti ki O; "...cünüb iken de -yoldan geçmeniz müstesna-, (guslünüzü yapıncaya kadar namaz (yerlerine) yaklaşmayın)"^7^ (âyetinin tefsirinde) şöyle dedi: Cünüb kimse, içinde oturmayarak camiden geçebilir.

 

1176. Bize el-Hakem İbnu'l-Mübârek Ebû Nuaym, Serik'ten, (O) Abdulkerim el-Cezerî'den, (O da) Ebû Ubeyde'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: "Cünüb kimse, içinde otur-mayarak camiden geçebilir." (Ebû Ubeyde) ardından şu âyeti okudu: "...cünüb iken de -yoldan geçmeniz müstesna- (guslünüzü yapıncaya kadar namaz (yerlerine) yaklaşmayın.)".

 

1177. Bize el-Hakem İbnu'l-Mübârek haber verip (dedi ki), bize Şerîk, Simâk'tan, (O) îkrime'den ve Sâlim'den (O da) Sa'id'den (naklen) rivayet etti (ki, İkrime ve Sa'id) şöyle dediler: (Cünüb kimse) içinde oturmayarak (caminin içinden) geçebilir.

 

1178. Bize Abdullah b. Musa, İbn Ebî Leyla'dan, (O) Ebu'z-Zübeyr'den, (O da) Câbir'den (naklen) haber verdi (ki, Câbir) şöyle dedi: Biz cünüb olduğumuz halde caminin içinde yürür, bunda bir mahzur görmezdik.

 

118. BAB—HAYIZLI KADININ MUSKA TAKINMASI

 

1179. Bize Ya'la b. Ubeyd haber verip (dedi ki), bize Ab-dulmelik, Atâ'dan, O'nun, boynunda muska (hamâyıl) veya (âyet) yazılı kâğıt bulunan hayızlı kadın hakkında şöyle dediğini rivayet etti: "Eğer o, bir derinin içinde ise onu (boynundan) çıkarsın. Gümüşten yapılmış bir lülenin içinde ise bir mahzur yoktur: Dilerse (onu boynundan) indirir, dilerse (bir şey) yapmaz." Abdullah (ed-Dârimi'ye); "bu görüşü kabullenir misin?" denildi, O da; "evet" dedi.

 

119. BAB—HAYIZLI KADIN, KANI KESİLDİĞİ, FAKAT SU BULAMADIĞI ZAMAN NE YAPAR?

 

1180. Bize Muhammed b. Yezîd haber verip dedi ki, bize Abdullah b. Şevzeb rivayet edip (dedi ki), bize Matar rivayet edip dedi ki, el-Hasan ve Atâ'ya, bir yolculukta beraberinde karısı bulunan, derken (karısı) hayız olan, sonra da kanı kesilen, ama su bulamayan adamın (karısının ne yapacağım) sordum, onlar da; "teyemmüm yapar, namazını kılar" dediler. (Matar) dedi ki, onlara; "kocası onunla cinsi münasebet yapabilir mi?" dedim. Onlar; "evet, de-diler, (çünkü) namaz bundan daha büyüktür."

 

1181. Bize Sa'id İbnu'l-Muğîre, İbnu'l-Mübârek'ten, (O) İbn Cureyc'den, (O da) Atâ'dan (naklen) rivayet etti ki, O, hayız kanı kesilen fakat su bulamayan kadın hakkında şöyle dedi: Teyemmüm yaptığı zaman kocası onunla cinsi münâsebet yapabilir. Abdullah (ed-Dârimi'ye; "bu görüşü kabullenir misin?" diye soruldu, O da; "evet, vallahi!" dedi.

 

120. BAB—CARİYENİN GEBE OLUP OLMADIĞINI ARAŞTIRMAK - (İSTİBRÂ)

 

1182. Bize Yezîd haber verip (dedi ki), bize Şerîk, Leys'ten, (O da) Tâvûs'tan (naklen) O'nun, cariyenin, hayız olmuyor idiyse, rahminde cenin olup olmadığını araştırma (istibrâ")(678) hakkında; "kırkbeş gün (beklenir)" dediğini rivayet etti.

 

1183. Bize Yezîd haber verip (dedi ki), bize Şerîk, Halid el-Hazzâ'dan, (O da) Ebû Kılâbe'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: (Hayız olmayan cariyenin istibrâsmda) üç ay (beklenir).

 

1184. Bize Muhammed İbnu'l-Mübârek, Ömer b. Ab-dilvâhid'den, (O da) el-Evzâ'î'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Ez-Zühri'ye, hayız olma zamanına ulaşmamış olan, dengi de hamile olmayan bir cariye satın alan adamın, onun rahminde cenin olup olmadığını araştırmada ne kadar bekleyeceğini sordum da O; "üç ay (bekler)" dedi. Yahya b. Ebî Kesîr ise; "kırkbeş gün (bekler)" dedi.

 

1185. Bize el-Heysem b. Cemil, İbnu'l-IVIübârek'ten, (O) Yahya b. Bişr'den, (O da) İkrime'den (naklen) haber verdi ki,O; "bir ay (bekler)" dedi. Abdullah (ed-Darimi'ye); "bu iki görüşün hangisini kabullenirsin?" diye soruldu. O da şöyle dedi: "Üç ay (görüşü) daha sağlamdır. Bir ay da yeter.

 

 

*    *    *    2 – Cildin  Sonu *    *    *

 

 

*  *  *  *  *  *  *

 

Sallallahu Teâla alâ Muhammedin ve alâ A'lihi ve Sahbihi ecmaîn.

 

VE'L- HAMDÜ Lİ'LLAHİ RABBİ'L ALEMİN

 

 

Samimi Tavsiye ve Şikayetleriniz için E-Mail Atın

 

Hazırlayan: Ebu Abdulmûmin Emin

 

<<<@ Dayıoğlu @>>>