SAHİH-İ İBN-İ HİBBAN Zvd

BABLAR    KONULAR  -  NUMARALAR

NEBİ S.A.V.’İN NÜBÜVVET ALAMETLERİ

<< 1152 >>

DEVAM: 1- Nebiliğinin İlk Alametleri

 

(:-2094-:) Abdullah b. Ca'fer, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in süt annesi Halime'den naklediyor: Kır bir merkebimin üzerinde, Beni Sa'd b. Bekr kadınlarıyla beraber Mekke'den süt emzirmek üzere çocuk almaya gitmiştik. Beraberimde kocam ve çocuğum vardı. Yanımızda yaşlı bir devemiz vardı ve bu deve bize hiç süt vermiyordu. çocuğun ağlamasından dolayı gece boyu uyuyamıyorduk. Göğsümde de ona yetecek süt yoktu. Mekke'ye ulaştığımızda Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem benimle bulunan bütün kadınlara arzedildi, ama hiçbir kadın onu almadı. Bizler emzirmek için aldığımız çocukların babasından bir şeyler beklerdik. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yetim biri olması sebebi ile annesi bize ne verebilir ki diyorduk. Benimle beraber gelen bütün kadınlar (emzirmek için) birer çocuk bulup almışlardı. Ben bir çocuk bulamamıştım ve çocuksuz bir şekilde geri dönmek te istemiyordum. Bunun üzerine kocama:

 

"vallahi geri döneceğim ve o yetimi alacağım" dedim. Geri dönüp onu aldıktan sonra tekrar eşyalarımızın yanına vardım. Kocam: "Onu aldın mı?" deyince: "vallahi evet! Ondan başkasını da bulamadım" karşılığını verdim. Kocam: "iyi ettin. Umulur ki Yüce Allah bunda (bizim için) bir hayır kılar" dedi.

 

Vallahi onu kucağıma koyduğum andan itibaren göğsüme bolca süt geldi. Kendisi ve kardeşi doyuncaya kadar kana kana emdiler. Kocam gece vakti devemizin yanına vardığında memelerinin süt dolu olduğunu gördü ve onu sağdı. Ben de, kocam da doyuncaya kadar kana kana süt içtik. O gece doymuş bir şekilde konakladık ve çocuklarımız uyuyakaldılar. Kocam:

 

"Ey Halime! vallahi sen hayırlı bir çocuk almışsın. çocuğumuz da uyudu" diyordu. Sonra kalkıp yola çıktık. vallahi! Ben herkesin önüne geçmiştim. Beraberimde olan kadınlar:

 

"Yazıklar olsun! Biraz durup beklesene. Bu, gelirken binmiş olduğun binek değil mi?" demeye başladılar. Ben: "Evet! vallahi odur" diyordum. Sa'd b. Bekr oğulları topraklarındaki evlerimize ilk ulaşan bendim. Allah'ın yaratmış olduğu en kurak topraklara gelmiştik. Canım elinde olana yemin olsun ki sabahladıkları vakit herkes koyunlarını otlatmaya götürüyordu. Benim çobanım da koyunlarımı otlatıyor ve memeleri sütle doluyordu. Herkesin koyunu ise aç ve sütsüz olarak geri dönüyordu. Biz dilediğimizce süt içiyorken kimse hayvanında sağacak süt bulamayıp, çobanlarına:

 

"Yazıklar olsun size! Halime'nin çobanı koyunları hangi tepede otlatıyorsa siz de orada otlatsanıza" diyorlardı.

 

Yine benim koyunlarım sütle dolu olarak geri dönerken onların koyunları sütsüz bir şekilde geri dönüyordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bir günde bir aylık, bir ayda da bir yıllık çocuğun büyümesi kadar hızlı büyüyordu. O bir yaşına girip sütten kesilince onu annesine götürdük. Ben ve babası gördüğümüz hayır ve bereketten dolayı ona:

 

"Oğlumuzu yanımızda bırak. Çünkü biz onun Mekke vebasına yakalanmasından korkuyoruz" dedik. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in annesi: "Onu alıp geri dönün" diyene kadar bu isteğimizde ısrarda bulunmuştuk. Onunla beraber geri döndük ve yanımızda iki ay daha kaldı. Bir-gün kendisiyle kardeşi evin arkasında oynayıp hayvanlarımızı otlatırlarken, kardeşi heyacanla gelerek bize:

 

"Kureyşli kardeşime yetişin. iki adam geldi ve onu yere yatırıp karnını yardılar" dedi. Biz de heyecanla yanına vardığımızda onu yüzü sararmış bir şekilde bulduk. Onu ben ve babası bağrımıza bastık. Sonra:

 

"Ne oldu sana ey oğlum?" dediğimizde: "Yanıma beyaz elbiseli iki adam geldi ve beni yere yatırıp göğsümü yardılar. Valahi bende ne yaptıklarını bilmiyorum" karşılığını verdi. Onu aldık ve birlikte geri döndük. (süt) babası:

 

"Ey Halime! Gördüğüm kadarıyla bu çocuk çarpılmıştır. Korktuğumuz başımıza gelmeden onu ailesine geri verelim" dedi.

 

Bunun üzerine onu annesine geri götürdük. Annesi: "Onu bu kadar çok istiyorken niye geri getirdiniz?" deyince: "Biz onu koruduk ve üzerimize düşeni yaptık. Onun başına bir şey gelmesinden korktuk ve ailesinin yanında bulunmasını uygun gördük" dedik. Annesi:

 

"Vallahi sizde bir hal vardır. Sizin ve oğlumun başına gelenleri bana anlatın" dedi ve ona olanları anlatana kadar bizi bırakmadı. Annesi: "Siz buna mı korktunuz? Hayır, vallahi bu oğlumun özel bir durumu vardır. Size bunu anlatayım mı? Ona hamile kaldığım gibi asla hamile kalmadım. O çok hafif ve çok bereketliydi. Onu doğurduğum zaman benden öyle parlak bir ışığın çıktığını gördüm ki Busra'daki develerin boynu bile bu parlak ışıkla parıldadı. Sonra onu doğurdum, ancak normal çocukların doğumu gibi olmadı. Çıktığında elleri yerde bakışları gökteydi. Onu bana bırakın ve işinize gidin" dedi.

 

- - -

İsnadı zayıfhr. Hadisi İbn Hibban, İhsan 8/82, 84 (6301) ve Taberani, M. el-kebir 24/212, 215 (545)