NEBİ S.A.V.’İN NÜBÜVVET ALAMETLERİ
DEVAM: 1- Nebiliğinin İlk
Alametleri
(:-2094-:) Abdullah b. Ca'fer, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in süt annesi Halime'den naklediyor: Kır bir merkebimin üzerinde, Beni
Sa'd b. Bekr kadınlarıyla beraber Mekke'den süt emzirmek üzere çocuk almaya
gitmiştik. Beraberimde kocam ve çocuğum vardı. Yanımızda yaşlı bir devemiz
vardı ve bu deve bize hiç süt vermiyordu. çocuğun ağlamasından dolayı gece boyu
uyuyamıyorduk. Göğsümde de ona yetecek süt yoktu. Mekke'ye ulaştığımızda
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem benimle bulunan bütün kadınlara
arzedildi, ama hiçbir kadın onu almadı. Bizler emzirmek için aldığımız
çocukların babasından bir şeyler beklerdik. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in yetim biri olması sebebi ile annesi bize ne verebilir ki diyorduk.
Benimle beraber gelen bütün kadınlar (emzirmek için) birer çocuk bulup
almışlardı. Ben bir çocuk bulamamıştım ve çocuksuz bir şekilde geri dönmek te
istemiyordum. Bunun üzerine kocama:
"vallahi geri
döneceğim ve o yetimi alacağım" dedim. Geri dönüp onu aldıktan sonra
tekrar eşyalarımızın yanına vardım. Kocam: "Onu aldın mı?" deyince:
"vallahi evet! Ondan başkasını da bulamadım" karşılığını verdim.
Kocam: "iyi ettin. Umulur ki Yüce Allah bunda (bizim için) bir hayır
kılar" dedi.
Vallahi onu kucağıma
koyduğum andan itibaren göğsüme bolca süt geldi. Kendisi ve kardeşi doyuncaya
kadar kana kana emdiler. Kocam gece vakti devemizin yanına vardığında
memelerinin süt dolu olduğunu gördü ve onu sağdı. Ben de, kocam da doyuncaya
kadar kana kana süt içtik. O gece doymuş bir şekilde konakladık ve çocuklarımız
uyuyakaldılar. Kocam:
"Ey Halime! vallahi
sen hayırlı bir çocuk almışsın. çocuğumuz da uyudu" diyordu. Sonra kalkıp
yola çıktık. vallahi! Ben herkesin önüne geçmiştim. Beraberimde olan kadınlar:
"Yazıklar olsun!
Biraz durup beklesene. Bu, gelirken binmiş olduğun binek değil mi?" demeye
başladılar. Ben: "Evet! vallahi odur" diyordum. Sa'd b. Bekr oğulları
topraklarındaki evlerimize ilk ulaşan bendim. Allah'ın yaratmış olduğu en kurak
topraklara gelmiştik. Canım elinde olana yemin olsun ki sabahladıkları vakit
herkes koyunlarını otlatmaya götürüyordu. Benim çobanım da koyunlarımı
otlatıyor ve memeleri sütle doluyordu. Herkesin koyunu ise aç ve sütsüz olarak
geri dönüyordu. Biz dilediğimizce süt içiyorken kimse hayvanında sağacak süt
bulamayıp, çobanlarına:
"Yazıklar olsun
size! Halime'nin çobanı koyunları hangi tepede otlatıyorsa siz de orada
otlatsanıza" diyorlardı.
Yine benim koyunlarım
sütle dolu olarak geri dönerken onların koyunları sütsüz bir şekilde geri
dönüyordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bir günde bir aylık, bir
ayda da bir yıllık çocuğun büyümesi kadar hızlı büyüyordu. O bir yaşına girip
sütten kesilince onu annesine götürdük. Ben ve babası gördüğümüz hayır ve
bereketten dolayı ona:
"Oğlumuzu yanımızda
bırak. Çünkü biz onun Mekke vebasına yakalanmasından korkuyoruz" dedik.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in annesi: "Onu alıp geri
dönün" diyene kadar bu isteğimizde ısrarda bulunmuştuk. Onunla beraber
geri döndük ve yanımızda iki ay daha kaldı. Bir-gün kendisiyle kardeşi evin
arkasında oynayıp hayvanlarımızı otlatırlarken, kardeşi heyacanla gelerek bize:
"Kureyşli kardeşime
yetişin. iki adam geldi ve onu yere yatırıp karnını yardılar" dedi. Biz de
heyecanla yanına vardığımızda onu yüzü sararmış bir şekilde bulduk. Onu ben ve
babası bağrımıza bastık. Sonra:
"Ne oldu sana ey oğlum?"
dediğimizde: "Yanıma beyaz elbiseli iki adam geldi ve beni yere yatırıp
göğsümü yardılar. Valahi bende ne yaptıklarını bilmiyorum" karşılığını
verdi. Onu aldık ve birlikte geri döndük. (süt) babası:
"Ey Halime!
Gördüğüm kadarıyla bu çocuk çarpılmıştır. Korktuğumuz başımıza gelmeden onu
ailesine geri verelim" dedi.
Bunun üzerine onu
annesine geri götürdük. Annesi: "Onu bu kadar çok istiyorken niye geri
getirdiniz?" deyince: "Biz onu koruduk ve üzerimize düşeni yaptık. Onun
başına bir şey gelmesinden korktuk ve ailesinin yanında bulunmasını uygun
gördük" dedik. Annesi:
"Vallahi sizde bir
hal vardır. Sizin ve oğlumun başına gelenleri bana anlatın" dedi ve ona
olanları anlatana kadar bizi bırakmadı. Annesi: "Siz buna mı korktunuz?
Hayır, vallahi bu oğlumun özel bir durumu vardır. Size bunu anlatayım mı? Ona
hamile kaldığım gibi asla hamile kalmadım. O çok hafif ve çok bereketliydi. Onu
doğurduğum zaman benden öyle parlak bir ışığın çıktığını gördüm ki Busra'daki
develerin boynu bile bu parlak ışıkla parıldadı. Sonra onu doğurdum, ancak
normal çocukların doğumu gibi olmadı. Çıktığında elleri yerde bakışları
gökteydi. Onu bana bırakın ve işinize gidin" dedi.
- - -
İsnadı zayıfhr. Hadisi
İbn Hibban, İhsan 8/82, 84 (6301) ve Taberani, M. el-kebir 24/212, 215 (545)