DEVAM: 1. RESULULLAH
S.A.V.'İN SÜNNETİNE İTTİBA ETMENİN GEREĞİNE DAİR VARİD OLAN HADİSLER
حَدّثَنا
أبو عَبْدُ
اللّه؛ قَالَ:
حَدّثَنا
مًحَمَّد بن
الصباح،
قَالَ:
حَدّثَنا
جرير، عَنْ
الأعمش، عَنْ
أبي صالح،
عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ،
قَالَ: - قَالَ
رَسُول اللّه
صلى اللّه
عليه وسلم:
((ذروني ما
تركتم. فإنما
هلك مِن كان
قبلكم بسؤالهم
واختلافهم
على أنبيائهم.
فإذا أمرتكم
بشيء فخذوا
منه ما
استطعتم. وإذا
نهيتكم عَنْ
شيء فانتهوا)).
Ebu Hureyre
(Radiyallahu anh)’den: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şöyle
buyurduğu rivayet edilmiştir; “Ben size
bir şey teklif etmedikçe ve sizi bıraktıkça siz de beni bırakınız. Çünkü sizden
önceki (ümmet)ler,lüzumsuz yere Nebilerine çok soru sormaları sonrada onlara
muhalefet etmeleri yüzünden helak oldular.Bunun için ben size bir şey
emrettiğim zaman ondan gücünüzün yettiğini yapınız ve sizi bir şeyden nehiy
ettiğim zaman ona son veriniz.”
AÇIKLAMA: Hadiste geçen ''Ben sizi bıraktıkça sizde beni bırakın'' cümlesinden maksad,
her hangi bir kayıtla kayıtlamamış ve mutlak olarak peygamber (s.a.v)
tarafından bildirilen emir ve yasakların kayıtlanması için O'na müracaat
edilmemesidir. İlk bakışta sanıldığı gibi peygamber'e ilmi mes'elelerin
sorulması yasaklanmıyor. Nitekim Sahih-i Müslim'in ''Hac'' babında ve Sahih-i Buhari'nin
''El-İtisam'' kitabında EBU Hureyre (r.a..)'den naklettikleri bu hadis-i şerif
daha tafsilatlıdır. Mufassal olan baş kısmı hadis'in maksadını açıklığa
kavuşturuyor. Şöyle ki :
Buhari ve
Müslim'de sahih senedleri ile EBu Hureyre (r.a..)'den: Kendisinin şöyle
söylediği rivayet edilmiştir. ''Nebi (s.a.v) bize irad buyurduğu bir vaazda:
''Ey insanlar! Allah Taala üzerinize haccı farz kıldı. Hac ibadetini ifa
ediniz.'' buyurdu. Bir sahabi Kabe'yi hac etme farziyeti her yıl için mi? diye
sordu. Nebi (s.a.v) bu soruyu cevaplandırmadı. Adam sorusunu iki kere daha
tekrarladı. Üçüncü defa sorduktan sonra Nebi (s.a.v): ''Hayır, her yıl için
farz değildir. Eğer ben (bu soruya cevaben) evet deseydim her yıl hac etmek
farz olurdu. Farz olunca da her sene hac etmeye gücünüz yetmeyecekti. Ben sizi
kendi halinize bıraktığım müddetçe siz de beni kendi halime bırakın.
Sizden evvel gelenler, hep soru
sormaları ve netice itibariyle Peygamberlerine muhalefet etmeleri sebebiyle
helak oldular. Size bir şeyi emrettiğim zaman ondan gücünüz yettiği miktarı
yerine getirin. Sizi bir şeyden nehiy ettiğim vakit de ondan sakınınız.''
Buyurdular.
Tirmizi'nin
''Hac'' bölümünde ve İbn-i Maceh'in ''Hac'' babında (2884 sayılı sırada) aldığı
hadis-i şerif'in Hz. Ali (r.a.)'den rivayetleri şöyledir: Hz. Ali buyurdu ki:
.....''Oraya yol bulabilen insanlara, Allah için Ka'be'yi haccetmek
gereklidir...''(Al-i imran 97) ayeti nazil olup Resulullah (s.a.v) tarafından
tebliğ edilince Ashab-ı Kiram: Ya
Resulullah, her yıl mı? hac yapmak farz kılındı! diye sordular. Resulullah
sustu. Ashab sorularını tekrarladılar. Resulullah (s.a.v): ''Hayır, her sene
değil. Fakat ben evet diye cevap verseydim gerçekten her sene hac etmek
gerekirdi.'' buyurdu. Bunun üzerine şu ayet indi: ''Ey iman edenler! Öyle
şeyleri sormayın ki, eğer size açıklanırsa sizi üzer ve eğer siz Kur'an
indirildiği sırada sorarsanız onlar size açıklanır. Allah Taala onları af
etmiştir.Allah gafur ve halimdir.'' (Maide 101)
Hadis-i Şerif'in:
''Size bir şey emrettiğim zaman ondan gücünüzün yettiği miktarı yapınız''
kısmını biraz açıklayalım: Bu emir, önemli İslam kaidelerinden olup içine
sayısız hükümler girer. Mesela: Bütün şart ve rükünlerine riayet edilmek
süretiyle yapılması emredilen namazın
bazı rükünlerine veya bir kısım şartlarına gücü yetmeyen mükellef, gücünün
dahilindeki şart ve rükünlerle namazını kılmakla yükümlüdür. Gücünün yetmediği
rükün ve şartları yerine getirmekle me'mur değildir. Kıyam (= ayakta durmak) namazın bir rüknüdür. Kolları yıkamak
abdestin bir rüknüdür. Ayakta duramayan veya kolları kesilmiş olan kişi bu
rükünlerle yükümlü değildir. Çünkü buna gücü yetmez. Verdiğimiz örneğe benzer
binlerce şer'i mes'ele hadisin bu genel kaidesiyle çözülür. Bu hadis: ''Gücünüz
yettiği nisbette Allah'tan ittika
edin...'' (Teğabün 16) ayetinin bir nevi tefsiri gibidir. Zaten Cenab-ı Hak
kuluna gücünün yetmediği şeyleri teklif etmediğini ve dinde güçlüğe yer
vermediğini aşşağıdaki ayetlerde beyan buyurmuştur: ''Allah Taala hiç kimseye
gücünün yetmediği bir şey teklif etmez...'' (Bakara 286)
''Ve sizin
üzerinize dinde herhangi bir güçlük kılmadı...'' (Hac 78)
Hadis-i
Şerif'in: ''Sizi bir şeyden nehiy ettiğim zaman ondan vazgeçin, yapmayın''
ifadesi gücün yetmesiyle kayıtlanmamıştır. Çünkü bir şeyi yapmak gücün dışında
kalabilir ise de yapmamak öyle değildir.Bir şeyi bırakmak ona yanaşmamak ve
ondan sakınmak insan gücünün dahilindedir.Ancak zaruret halinde murdarın etini
yemek, tazyık ve tehdid altında küfrü mucip söz söylemek veya içki içmek gibi
hususlar, bu şartlar altında olunca yasaklanmış menhiyyattan sayılmazlar.
GENİŞ MÜSLİM RİVAYETİ ve İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
BENZERİ TİRMİZİ RİVAYETİ İÇİN BURAYA TIKLAYIN