SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU İKAMETİ’S-SALAT

<< 881 >>

DEVAM: 19- SECDE BABI

 

حَدَّثَنَا أَبُو بَكْر بْنُ أَبِي شَيْبَة. حَدَّثَنَا وَكِيع، عَن داود بْن قيس، عَن عَبْد اللّه بْن عبيد اللَّه ابن أقرم الخزاعي، عَن أبيه؛ قَالَ:

 - كنت مع أبي بالقاع من نمرة. فمر بنا ركب فأناخوا بناحية الطريق. فقال لي أبي: كن في بهمك حتى آتى هؤلاء القوم فأسائلهم. قال فخرج. وجئت، يعني دنوت. فإذا رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ. فحضرت الصلاة فصليت معهم. فكنت أنظر إلى عفرتي إبطي رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ كلما سجد.

قال ابن ماجة: الناس يقولون: عبيد اللَّه بْن عبد الله. وقال أَبُو بَكْر بْنُ أَبِي شَيْبَة: يقول الناس: عَبْد اللّه بْن عبيد اللَّه.

حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن بشار. حَدَّثَنَا عَبْدُ الرحمن، وصفوان بْن عيسى، وأبو داود. قالوا: حَدَّثَنَا دلو بْن قيس، عَن عبيد اللَّه بْن عَبْد اللّه بْن أقرم، عَن أبيه، عَن النَّبِي صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمْ، نحوه.

 

Abdullah bin Ubeydillah bin Akranı el-Huzai'nin babası Ubeydullah bin Akram el-Huzai (r.a.)den şöyle demiştir:

 

Ben, Nemire'nin dağlardan ve tepelerden oldukça uzak bir düzlüğünde babamın beraberindeydim. Yakınımızdan bir süvari kafilesi geçti ve yolun kenarında (develerini) çökerttiler. Bunun üzerine babam (Akram) bana: Sen hayvanların yanında kal. Ta ki ben şu topluluğun yanına vararak onlarla görüşüp durumlarını sorayım, dedi. Ve çıkıp gitti. Ben de vardım. Yani yaklaştım. Baktım ki Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ordadır.

(Namaza durdular.) Ben de namazda hazır bulunarak onlarla beraber namaz kıldım. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in her secde edişinde ben O'nun koltuk altlarının beyazlıklarına bakardım.

 

İbn-i Macete demiştir ki: Halk, Ubeydillah bin Abdullah der. Ravi Ebü Bekir bin Ebi Şeybe de dedi ki: Halk Abdullah bin Ubeydilah der.

 

Bize Muhammed bin Beşşar tahdis etti. (O da dedi ki:) Bize Abdurrahman bin Mehdi, Safvan bin İsa ve Ebu Davud tahdis ederek dediler ki: Bize, Davud bin Kays, UbeydiUah bin Abdillah bin Akram'dan; O da babasından, O da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bunun mislini tahdis etti.

 

 

SENEDLER'E DAİR İZAH: Müellif (İbn-i Mce), bu hadisi iki senedIe rivayet etmiş. Her iki senedin ricali, yukarıdaki arapça metinde ismen geçmektedir. Müellife tahdiste bulunan ilk seneddeki ravi Ebu Bekir bin Ebi Şeybe'dir. Onun zikrettiği senedde, sahabi Akram el-Huzai'nin oğlu ve ravisinin adı UbeyduIIah'tır. Ubeydullah'ın ravisi olan oğlunun adı ise Abdullah'tır,

 

Müellife tahdiste bulunan ikinci seneddeki ravi ise, Muhammed bin Beşşar'dır, Bu senede göre sahabi Akram'ın ravisi oğlunun adı Abdullah'tır. Abdullah'ın ravisi ve oğlunun adı ise Ubeydullah'tır,

 

Müellif demiştir ki : Halk bu zatları Ubeydullah bin Abdullah olarak söyler. Fakat Ebu Bekir bin Ebi Şeybe demiştir ki: Halk bu zatları AbduIIah bin Ubeydullah olarak söylerler. Müellifin, Ubeydullah bin Abdillah deyişinin taraftarı olduğu, ifade tarzından anlaşılıyor.

 

Tirmizi'de rivayet olunan bu hadisin senedinde de mezkur zatlar Ubeydillah bin Abdullah bin Akram el-Huzai olarak geçmektedirler. Hulasa'da da Abdullah, Akram'ın oğlu olarak ve Ubeydullah da Abdullah'ın oğlu olarak tanıtılmıştır.

 

 

İki hadiste geçen bazı kelimeler:

 

Behme: Kuzunun erkek ve dişisine denilir. Behm: Kuzular demektir. İkinci hadiste geçen ve hayvanlar diye terceme ettiğimiz Behm'den maksad, kuzular olabilir.

 

Kaa': Dağlardan ve tepelerden biraz uzak olan ova ve düzlük araziye denilir. Bunun çoğulu Kıy', Kıy'a, Kıy'an ve Akva' gelir.

 

Veret: Parlak olmayan beyazlık demektir.

 

Mezkur iki hadis, secde halinde kolları açmanın meşruluğuna delalet eder. Elleri yanlardan uzaklaştırmak, erkeklere mahsustur.

 

Kadınların kollarını yanlarına yapıştırmaları matlubtur. Bu hususta Ebu Davud'un el-Merasil'de Yezid bin Ebi Habib'ten rivayet ettiği hadis vardır.

 

Meymune (r.a.)'nın hadisini Müslim, Ebu Davud, Nesai, el-Hakim ve Taberani de rivayet etmişlerdir.