DEVAM: 134- (DÖRT
REK'ATLI NAMAZDA) SEHVEN İKİNCİ VEYA ÜÇÜNCÜ REK'AT'TEN SELAM VEREN HAKKINDAKİ
BAB
حَدَّثَنَا
علي بْن
مُحَمَّد.
حَدَّثَنَا أبو
أسامة، عَن
ابن عون، عَن
ابن سيرين،
عَن أبي هُرَيْرَة؛
قَالَ: - صلى بنا
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ
إحدى صلاتي
العشي ركعتين.
ثم سلم. ثم قام
إلى خشبة كانت
في المسجد يستند
إليها. فخرج
سرعان الناس
يقولون: قصرت
الصلاة. وفي
القوم أبو بكر
وعمر. فهاباه
أن يقولا له
شيئاً وفي
القوم رجل
طويل اليدين،
يسمى ذا
اليدين. فقال:
يا رسول
اللَّه! أقصرت
الصلاة أم
نسيت؟ فقال
((لم تقصر ولم
أنس)) قَالَ:
فإنما صليت
ركعتين. فقال
((أكما يقول ذو
اليدين؟))
قالوا: نعم.
قَالَ: فقام
فصلى ركعتين.
ثم سلم. ثم سجد
سجدتين. ثم
سلم.
İbn-i Sirin
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Ebu Hureyre (r.a.) şöyle demiştir :
Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir defa) bize öğle ve ikindi namazlarından
birisini iki rek'at olarak kıldırıp selam verdi. Sonra mescidin içinde bulunan
ve (hutbe okunurken) dayandığı hurma kütüğüne doğru kalkıp ona dayandı.
Cemaatın acele edenleri:
Namaz kısaldı
dedikleri halde mescidden çıktılar. Cemaatin içinde Ebu Bekir (r.a.) ile Ömer
(r.a.) de vardı. Bu iki zat. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e birşey
söylemekten çekindiler. Cemaat arasında Zulyedeyn ismi verilen elleri uzun bir
adam da bulunuyordu. Bu adam:
— Ya Resulallah! Namaz kısaldı mı? Yoksa sen
unuttun mu diye sordu. Bunun Üzerine Efendimiz:
— «Namaz kısalmadı, ben de unutmadım» diye
cevap buyurdu. Zulyedeyn (r.a.) :
— Şüphesiz sen ancak iki rek'at kıldın, dedi.
(Bu defa) Efendimiz :
— «Zülyedeyn'in dediği gibi midir?» diye
(oradakilere) sordu. (Onlar:)
— Evet, dediler, Ebu Hureyre (r.a.) demiştir ki
i Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namaza kalktı. İki rek'at
daha kıldı, sonra selam verdi, sonra iki secde etti, sonra selam verdi.
Diğer tahric:
Tirmizi dışındaki diğer Kütüb-i Sitte sahipleri, Malik, Darekutni ve İbn-i
Hibban
AÇIKLAMA: Kıldıkları namazın Öğle namazı mı, ikindi namazı mı
olduğu hususundaki tereddüt İbn-i Sirin (r.a.)'e aittir. Nitekim Buhari'nin bir
rivayetinde İbn-i Sirin (r.a.): Ebu Hureyre (r.a.), hangi namaz olduğunu ismen
bana söylemişti, lakin ben unuttum, demiştir. Bazı rivayetlerde ikindi namazı
olduğu zannı vardır.
İbn-i Hacer
el-Askalani: 'Bu husustaki ihtilaf'ın ravilerden ileri geldiği açıktır. Olayın
iki defa vuku bulduğu yolunda yapılan yorum, uzaktır. Nesai'nin bir rivayetine
göre tereddüt, Ebu Hureyre (r.a.)'den gelmedir. Öyle anlaşılıyor ki Ebu Hureyre
(r.a.) olayı anlatırken bazen tereddüt etmiştir. Bir başka zaman rivayet
ederken zann-ı galib ile öğle namazı olduğunu, diğer bir zaman ikindi namazı
oldUğunu ifade ederken kesin konuşmuştur. Bu şek, İbn-i Sirin (r.a.)'e de
intikal etmiştir. Tereddüdün sebebi şu olabilir: Olayda bulunan şer'i hükümlere
gereken önem verildiği için hangi namaz olduğu üzerinde durulmamıştır. Çünkü
şer'i hükümlerin değeri bakımından öğle namazı ile ikindi namazı arasında bir
fark yoktur. El-Hırbak kıssası hakkındaki İmran b. Husayn (r.a.)'ın (1215 nolu)
hadisinde olayın ikindi namazında olduğu hususunda ittifak vardır. Eğer
Zü'l-Yedeyn (r.a.) kıssası ile El-Hirbak kıssasının aynı olay olduğunu ve bu
iki ismin aynı kişi'ye ait olduğunu söylersek olayın ikindi namazında meydana geldiği
rıvayeti tercih edilir,' demiştir. İmran (r.a.)'ın hadisinin zahirine göre olay
ayrıdır. Çünkü üç rek'atten sonra selam verilmiştir. Oranın izahına bakın!
EI-Menhel
yazarı Zü'l-Yedeyn (r.a.)'in adının El-Hırbak olduğunu söyliyerek alimlerin
ekserisinin bu görüşte olduğunu beyan etmiştir. Tiybi ise: Zü'l-Yedeyn
(r.a.)'in lakabı El-Hirbak'tır, adı ise Umeyr'dir, demiştir.
Aşiyy: Öğle
zamanı ile Güneş'in batış zamanı arasındaki süredir. Bazıları öğle ile ertesi
günü sabahına kadar geçen süreye denildiğini söylemişlerdir.
Seraan: Namaz
bittikten sonra cemaattan acele ederek mescidden ilk çıkanlardır.
Nebi (s.a.v.)
olay günü dört rek'atli farz'ın ikinci rek'atinden sonra selam vermiş, sonra
mescidin kıble yönünde bulunan hurma kütüğüne dayanarak ayakta durmuştur.
Mescidde minber yapılıncaya kadar Nebi (s.a.v.) bu ağaca dayanarak hutbe
okurdu. Nebi (s.a.v.)'in o esnada kızgın olduğu bazı rivayetlerde
belirtilmiştir. El-Menhel yazarı: Müslümanların bir işinden dolayı kızgın
olduğu muhtemeldir, demiştir.
Ebu Bekir
(r.a.) ve Ömer (r.a.), efendimizin mubarek yüzündeki kızgınlığı sezdikleri için
sonsuz saygı ve ta'zimleri nedeniyle namazdaki durumla ilgili bir şey
söylemekten çekinmişler. Fakat Zü'l-Yedeyri (r.a.)'in ilim'e düşkünlüğü
kendisine galebe çalarak soru sormuştur.
Zü'l-Yedeyn
kelimesinin lugat manası 'iki el sahabi'demektir. Buradaki rivayette
belirtildiği gibi kollarının uzunluğu sebebiyle ona bu lakabın efendimiz
tarafından verildiği el-Menhel'de söylenmiştir. Muhtemelen hayırseverliği ve cömertliği
nedeniyle ona bu lakap verilmiştir. Kurtubi böyle demiştir.
İbn-i Kuteybe
ise: O her iki eliyle aynı işleri yapabildiği için ona böyle denilmiştir, der.
Nebi (s.a.v.)
namazı dört rek'at olarak kıldırdığına inandığı için soruya cevap olarak:
"Namaz kısa!madı, ben de unutmadım'' buyurmuştur. Nebilerin bir şeyi
unutup unutmıyacağı hususundaki gerekli izah 129. bab ta verilmişti.
zü'l-Yedeyn
(r.a.), Nebi (s.a.v.)'e iki rek'at kıldırdığını bildirince efendimiz durumu
cemaata sormuş. cemaat da Zü'l-Yedeyn (r.a.)'i doğrulamıştır
Şöyle bir soru
hatıra gelebilir: Zü'l-Yedeyn (r.a.) ve arkadaşları namaz içindeyken nasıl
konuşmuşlardır? Buna şöyle cevap verilir: Onlar, namazda olduklarını kesinlikle
bilmiyorlardı. Çünkü rek'at sayısının bir ilahi emirle dörtten ikiye inmesini
mümkün görüyorlardi. Bunun içindir ki: Namaz kısaldı mı? şeklinde soru
sorulmuştur.
Nevevi:
'Sahabilerin söz konusu konuşması, Nebi (s.a.v.) ile bir konuşmadır. Nebi
(s.a.v.) ile konuşma bizce ve başkalarınca namazı bozmaz', demiştir.
Sahabilerin
Zü'l-Yedeyn (r.a.)'i doğrulaması üzerine Nebi (s.a.v.) tekrar namaza durarak
kalan iki rek'ati de kılmıştır. Ancak Ebu Davud'un bir rivayetinden
anlaşıldığına göre sırf cemaatin sözüyle namaza durmamış, ancak Allah Teala
kendisine iki rek'atten selam verdiğini hatırlatınca namaza durmuştur.
Hadis,
namazdaki eksiklik nedeniyle yapılacak sehiv secdesinin selamdan sonra olduğuna
hükmedenler için delildir. Bundan önceki İbn-i Ömer (r.a.)'in hadisi de buna
delildir.
Sehv secdesinin
selam'dan önce mi selamdan sonra mı yapılacağı hususundaki alimlerin
görüşlerini 136. babta nakledeceğiz. İnşaallah!