DEVAM: 21- MALI (NI
KORUMA) UĞRUNDA ÖLDÜRÜLEN KİMSE ŞEHİDDİR, BABI
حدّثنا
مُحَمَّد
بْنُ
بَشَّارٍ. ثنا
أَبُو عَامِرٍ.
ثنا عَبْد
العَزِيزِ
بْنُ
المُطَّلِبِ،
عَنْ عَبْد
اللهِ ابْنِ
الحَسَنِ،
عَنْ عَبْد
الَّرَحْمَنُ
الأَعْرَجِ،
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ؛
قَالَ: قَالَ
رَسُولُ
اللّهِ صلى
الله عليه
وسلم: ((مَنْ
أُرِيدَ
مَالُهُ
ظُلْمَاً فَقُتِلَ،
فَهُوَ
شَهِيدٌ)).
في الزوائد:
إسناده حسن،
لقصور درجته
عن أهل الحفظ
والإتقان.
Ebu Hureyre
(r.a.)'den rivayet edildiğine güre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir: «Kimin malı zulüm yoluyla (elinden) alınmak istenip de
(bu uğurda) Öldürülürse o kimse şehîddir.»
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bu, hasen bir seneddir. Çünkü derecesi hafız ve itkanlı
ravilerin derecesinden aşağıdır.
AÇIKLAMA: Bu babın ilk hadisi diğer sünen sahibleri, Ahmed, İbn-i Hibban ve Hakim
tarafından da rivayet edilmiştir. Ayrıca Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi ve
Nesai ayni metni ve merfü. olarak Abdullah bin Amr bin el-As (r.a.)'den rivayet
etmişlerdir. Diğer iki hadis Zevaid türündendir. Bununla beraber ikinci hadisin
bir benzerini Ebu Davud ve Tirmizi yine Abdullah bin Amr (r.a.)'den menu olarak
rivayet etmişlerdir.
Nevevi bu
hadisin şerhinde şu bilgiyi verir: "Bu hadis, haksız yere az veya çok malı
gasbetmek veya çalmak ist-eyen kimseyi öldürmenin caizliğine delalet eder.
Cumhurun görüşü budur. Böyle bir adamı öldürmenin vacib olduğunu söyleyenler
ise cumhurdan kopmuştur. Malikiler'in bazısı; Adamın haksız yere almak istediği
mal az bir şey ise onu öldürmek caiz değildir, demişlerdir."
Kurtubi: Bu
ihtilafın sebebi bizce şudur: Böyle bir adamı öldürmeye izin verilmesinin
sebebi münkeri değiştirmek, yani önlemek ise; malın azlığı veya çokluğu fark
etmez. Şayet sebep malı korumak ve zararını defetmek ise az mal ile çok mal
arasında bir farklılık olabilir, demiştir .
İbnü'l-Münzir'in
anlattığına göre Şafii: Malına veya canına ya da namusuna kasdedilen kimse
serbesttir. Dilerse saldırmak isteyenle konuşur veya ona karşı çevreden imdad
talep eder. Şayet bu yollarla saldırıyı defedebilir veya saldırgan bu işten
vazgeçerse tecavüze uğranma tehlikesini atlatan kişi, artık saldırmak isteyeni
öldüremez. Eğer konuşma veya imdad yoluyla saldırganı defetmeyi
gerçekleştiremezse saldırganı öldürmek süretiyle de olsa malını, canını ve
namusunu korur ve kendisine hiç bir şey lazım gelmez. Lakin adam, saldırganı
öldürmeyi kasdetmemeli ve müdafaa niyetini taşımalıdır, demiştir.
İbnü'l-Münzir, Şafii'nin yukardaki sözlerini naklettikten sonra: Alimlerin
karar kaldıkları görüş şudur ki, haksız yere malına veya canına ya da namusuna
kasdedilen kimse her hal ve durumda kendini savunup saldırganı defetme
yetkisine sahiptir. Yani saldırganla görüşme veya imdad isteme yoluna baş vurma
zorunluğu söz konusu değildir. Ancak Şafii'den hadis hıfzeden alimler devlet
başkanını bu hükmün dışında tutmak üzerinde ittifak etmiş gibidirler. Çünkü
devlet başkanına karşı gelmemek, isyan etmemek ve onun zulümüne sabretmek
yolunda hadisler vardır.
Müslim'in Ebu
Hüreyre'den rivayet ettiği merfü bir hadis demealen şöyledir: "Bir adam
Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e gelerek: (Ya Resulallah) bir adam gelip benim malımı
(haksız yere) almak isterse benim ne yapmanın gerektiğini bana bildirir misin?
diye sordu. Resul-i Ekrem (s.a.v.); ''(Malını) ona verme,'' buyurdu. Adam: Adam
benimle savaşırsa ne edeceğim? diye sordu. Resul-i Ekrem (s.a.v.): ''Onunla
savaş,'' buyurdu. Adam:
Peki adam beni
öldürürse ne olacak? dedi. Resul-i Ekrem: (s.a.v.); ''Sen şehid olursun,''
buyurdu. Adam: Ya ben onu öldürürsem? diye hükmünü sordu. Resul-i Ekrem
(s.a.v.): ''O cehennemlik olur,'' buyurdu," (Yukardaki bilgi el-Fetih' ten
alındı.)
Bu babta
rivayet olunan hadislerden alınan sonuç şudur: Bir müslüman malını koruma uğrunda
öldürülürse şehid sayılır. Yani ahirette şehid sevabını kazanır. Fakat dünya
hükümleri bakımından şehid sayılmaz. Şehidlerin kısımları hakkında özlü bilgi
verelim. Şöyle ki; Şehid üç kısma aynlır:
1. Kafirlerle
savaş edilirken savaş nedenlerinden birisiyle öldürülen müslüman. Bu tür şehid
ahiret sevabı bakımından şehidlik mertebesine kavuştuğu gibi dünya hükümleri
bakımından da şehiddir. Dünya hükümlerinden maksad onun cenazesinin yıkanmaması
ve üzerinde cenaze namazının kılınmamasıdır. Hanefilere göre namazı kılınır.
2. Sevab
bakımından şehid sayılıp dünya hükümleri bakımından şehid sayılmayanlardır.
Bunlar da depremde ölen, veba hastalığından ölen, malını koruma uğrunda ölen
gibi şehid olduklarına dair sahih hadis bulunan müslümanlardır. Böylelerinin
cenazeleri yıkanır ve cenaze namazlarıkılınır. Bunların sevabının birinci
maddedeki şehidin' sevabı kadar olması gerekmez.
3. Kafirlerle
yapılan savaşta ve savaş nedenlerinden birisiyle öldürülen. fakat ganimet
malında hiyanet etmek gibi bir suç işlediğinden şehid sayılmayacağına dair
sahih hadis bulunan müslümanlar. İşte bu gibi kimseler dünya hükümleri
bakımından şehid sayılıp birinci maddede yazılı kimseler gibidir. Fakat ahiret
sevabı bakımınelan birinci maddede ya/ılı şehidler gibi olamazlar.
Şu noktayı da
belirtelim. Malı hırsızdan, soyguncudan ve haksız yere götürmek isteyenden
korumak ve buna engelolmak vacib değil, caizdir. Yani mal sahibi mesela malını
korumayıp da soyguncuya teslim ederse günah işlemiş olmaz.