SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-VESAYA

<< 2702 >>

DEVAM: 2- VASİYYET ETMEYE TEŞVİK BABI

 

حدّثنا مُحَمَّد بْنُ مُعَمَّرٍ. ثنا رَوْحُ بْنِ عَوْفٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنْ ابْنِ عُمَرَ، عَنْ النَّبِّي صلى الله عليه وسلم قَالَ:  ((مَاحَقُّ امْرِئٍ مُسْلِمٍ يَبِيتُ لَيْلَتَيْنِ، وَلَهُ شَئٌ يُوصِى بِهِ، إِلاَّ وَوَصِيَّتُهُ مَكْتُوبَةٌ عِنْدَهُ)).

 

(Abdullah) bin Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Vasiyyet edeceği bir şeyi bulunup da vasiyyeti yanında yazılı bulunmadıkça iki gece yatmak müslüman bir kişinin hakkı  değildir.»

 

 

AÇIKLAMA:     Müellifimizin kısmen değişik iki senedIe rivayet ettiği İbn-i Ömer (r.a.)'ın hadisini Kütüb-i Sitte yazarlarının hepsi, Malik ve Ahmed de rivayet etmişlerdir. Enes (r.a.) ile Cabir (r.a.)'ın hadisleri ise Zevaid türündendir. Bu babtaki hadislerin hepsi vasiyyet etmeyi teşvik etmektedir.

 

İbn-i Ömer (r.a.)'ın hadisinde geçen hak kelimesi yakışır ve layık olan manasına yorumlanmıştır. Cumhur bu kelimeyi böyle yorumlamıştır. EI-Münavi: Hadisten kasdedilen mana şudur: Bir müslümanın vasiyyet etmek istediği bir malı, veya borcu, ya da başkasına ait olup yanında emanet edilen bir şey var ise bu durumları açıklayıcı yazılı vasiyyeti yanında bulundurması ihtiyata uygun olanıdır, demiştir.

 

Burdaki rivayette iki gece kaydı var ise de bu kayıd tahdid için değildir. Bazı rivayetlerde bunun yerine bir gece, kaydı vardır. Bir kısım rivayetlerde ise üç gece kaydı mevcuttur. Rivayetlerin değişikliği bu sürenin tahdid için olmadığına delalet eder. Yani az bir zaman olsa bile, o sürenin vasiyyetsiz geçirilmesi uygun değildir. çünkü insan ne zaman öleceğini bilemez.

 

Avnü'l-Mabud yazarının naklen beyanına göre İbnü'l-Melik bu hadisin şerhinde özetle şöyle demiştir: "Bazı ilim adamları bu hadisin, yani İbn-i Ömer'in hadisinin zahirini tutarak: Vasiyyet etmek vaciptir, demiştir. Cumhlira göre ise vasiyyet etmek müstahabtır. Çünkü Reslil-i Ekrem (s.a.v.) vasiyyet etmeyi müslüman için bir hak kılmış, onun aleyhine kılma:q:ııştır. Eğer vasiyyet etmek vacip olsaydı Resul~i Ekrem (s.a.v.) vasiyyet işini müslümanın lehinde değil, aleyhinde kılacaktı. Hadisin ifade tarzı ise vasiyyetin müslümanın aleyhinde olduğuna yorumlanmaya müsaid değildir. Bazı alimler: Müstahab olan vasiyyet, teberru olan işlerle ilgili vasiyyettir. Borç ödeme ve emanetleri sahiplerine iade etmekle ilgili vasiyyet ise vacibtir, demişlerdir."

 

Hanefi alimler vasiyyet etmenin müstehablığına hükmedenlerdendir. Buna delil olarak da bu hadisin ravisi olan İbn-i Ömer (r.a.)'ın vasiyyet etmediğine dair bir rivayetin bulunmasını göstermişlerdir.

 

Nevevi de İbn-i Ömer'in hadisinin şerhinde özetle şöyle der: "Vasiyyetle emrolunduğu hususunda tüm müslümanlar ittifak halindedir. Bizim mezhebimiz ve cumhurun mezhebi, vasiyyet etmenin mendubluğudur, vacibliği değildir. Zahiriyye mezhebi mensupları bunun vacibliğini söyleyerek bu hadisi delil göstermişler ise de bu hadis onların delili sayılamaz. Çünkü hadiste vasiyyetin vacibliğine dair bir hüküm yoktur. Lakin bir müslümanın borcu, başkasına ait. emanet gibi bir hak var ise bunu vasiyyet etmesi lazımdır. Şafii: Bu hadisin manası, müslümanın ihtiyatlı davranması bakımından en uygun olanı vasiyyetnamesinin yazılı olarak yanında bulundurulmasıdır. Bu itibarla müslüman kişinin, vasiyyetini bir an önce yapması, yazdırması, bunu şahidle tevsik etmesi ve ihtiyaç duyduğu şeyleri vasiyyetnamesine geçirmesi müstehabtır. Sonra vasiyyetnamesine ilave etmek istediği bir durum olursa bunu da eklemelidir, demiştir.

 

Hadiste vasiyyetin yazılı olması istenmiştir. Bununla beraber şahidlendirilmesi gereklidir. Şahidlendirilmiş olması kaydı da düşünülür. Böyle yorum yapılinalıdır. Şahidsiz olarak yazılması kasdedilmemiştir. Hatta şahidlendirilmemiş yazılı vasiyyet ile amel edilmez ve bir yarar sağlamaz. Bizim mezhebimiz ve cumhurun mezhebi budur. Muhammed bin Nasr hadisin zahirini tutarak, şahidlendirilmemiş yazılı vasiyyetlerin muteber olduğunu söylemiştir," Ahmed bin Hanbel de bu görüştedir.

 

Kurtubi de: Bu hadiste vasiyyetin yazılı olmasından söz edilmesi, bir tevsik ve teyid içindir. Vasiyyette esas olanı şahidle tevsik etmektir. Şahidle tevsik edilen bir vasiyyet, yazılı olsun veya olmasın muteberdir. Bu hususta alimler ittifak halindedir, demiştir

 

2700 nolu hadisten kasdedilen mana ise şudur: Vasiyyet etmeden ölen bir müslüman vasiyyet amelinin sevabından mahrum kalmakla hayırlı amelin kemeJinden mahrum kalmış olur. Çünkü vasiyyet dünyadaki amellerin sonuncusu durumundadır. Vasiyyet meşru kılınmış ki müslüman kimse ahirette bundan yararlansın. Bundan mahrum kalan kimse büyük bir hayırdan mahrum kalmış olur