SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-VESAYA

<< 2717 >>

DEVAM: 8- VASİYYET ETMEMİŞ HALDE ÖLEN KİMSE YERİNE SADAKA VERİLİR Mİ? BABI

 

حدّثنا إِسْحاقُ بْنُ مَنْصُورٍ. ثنا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ؛ أَنَّ رجُلاً أَتَى النَّبِّي صلى الله عليه وسلم فَقَالَ:إِنَّ أُمِّي افْتُلِتَتْ نَفْسَهُاَ. وَلَمْ تُوصِ. وَإِنِّي أَظُنُّها لَو تَكَلَّمَتْ لَتَصَدَّقَتْ. فَلَهَا أَجْرٌ إِنْ تَصَدَّقْتُ عَنْهَا، وَلِىَ أَجْرٌ؟ فَقَالَ: ((نَعَمْ)).

 

Âişe (r.anha)'dan; Şöyle demiştir: Bir adam Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek: (Yâ Resûlallah!) Annem aniden öldü. Vasiyyet de etmemişti. Zannımca annem konuşabilseydi sadaka (verilmesini vasiyyet) ederdi. Şimdi ben onun adına sadaka verirsem ona da bana da sevap olur mu? diye sordu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Evet,» buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:     Ebu Hüreyre (r.a.)'ın hadisini Müslim ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Aişe (r.anha)'nın hadisini Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir.

Aişe (r.anha)'nın hadisinde sözü edilen soru sahibi sahabilerden Sa'd bin Ubade (r.a.) 'dır. Ubade, annesinin hayrata düşkünlüğünü veya vasiyyet etme arzusunu bildiği için aniden ölen annesinin vasiyyet etme fırsatını bulamadığını söylemek istemiştir.

 

 

BU İKİ HADİSTEN ŞU HÜKÜMLER ÇIKAR

 

ı. Müslüman ölü için sadaka vermek meşru ve müstehabtır.

 

2. Müslüman ölü, kendisi için verilen sadakalardan yararlanır. Günahları varsa sadaka buna keffaret olur. Günahları yok ise sadaka mertebesinin yükselmesine vesile olur.

 

3. Ölüsü için sadaka veren kimse de yararlimır. Kendisi için de aynca sevap vardır.

 

4. Ölü adına sadaka vermek için vasiyyet etmiş olması şartı aranmaz. Yakınları diledikleri mikdarda sadaka çıkarabilirler.

 

Nevevi, Aişe (r.anha)'nın hadisinin şerhi bölümünde özetle şöyle der: Bu hadisten çıkarılan (yukarda yazılı) hükümler hususunda müslümanlar ittifak halindedir. Keza, mirasçıların ölü adına nafile sadaka çıkarmalarının vacib olmadığı, ancak müstehab olduğu hususunda da müslümanların icmaı vardır. Ölünün zimmetinde kalan mali haklara gelince bu hakların Ölünün bıraktığı mallardan ödenmesi gereklidir. Şayet borçlu ölen kimsenin malı yok ise mirasçıları bu borçları ödemek mecburiyetinde olmamakla beraber ödemeleri müstehabtır. Mali hakların ödenmesi ile ilgili bu hükümler için ölünün vasiyyet etmiş olması şartı aranmaz."

 

Tuhfe yazarı da Tirmizi'nin İbn-i Abbas (r.a.)'den rivayet ve Aişe (r.anha)'nın buradaki hadisine benzeyen ve yine Sa'd bin Ubade (r.a.)'ın sorusuna ait hadisin izahı bölümünde geniş bilgi vermiştir. Bunun özeti şöyledir: "Ölünün, kendisi için verilen sadaka ve edilen dualardan yararlanması hususunda icma vardır. Bu hususta Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat alimleri arasında bir ihtilaf yoktur. Oruç, namaz ve Kur'an okumak gibi bedeni ibadetlere gelince bunlar ölü yerine ifa edildiği takdirde ölünün yararlanıp yararlanmaması hususunda ihtilaf vardır. El- Kari, Fıkh-ı Ekber'in şerhinde: Ebu Hanife, Ahmed ve selefin cumhuruna göre ölü bu nevi bedeni ibadetlerden de yararlanır. Malik ve Şafii'nin meşhur kavillerine göre bu nevi ibadetlerin sevabı ölüye ulaşmaz, demiştir. EI-Mirkat'ta da El-Kari, Süyuti'nin şöyle dediğini nakleder: "Okunan Kur'an-ı Kerim'in sevabının ölüye ulaşıp ulaşmaması hususunda ihtilaf vardır. Selef'in cumhuru ile üç mezhep imamının görüşlerine göre ulaşır. Bizim imamımız Şafii . ye göre ise ulaşmaz. Şafii; ......................., b = cİnsana ancak çalışmasının karşılığı vardır'' mealindeki ayete dayanarak bu görüşü benimsemiştir. İlk görüş sahipleri bir kaç yönden cevap vermekle bu ayetin bu meseleye delil olmadığını beyan etmişlerdir. (Tuhfe yazarı Suyuti'nin beyan ettiği cevapları maddeler halinde anmış ise de uzun süreceği endişesiyle buraya geçirmiyorum,)

 

Şevkani de en-Neyl'de: hak olanı şudur ki yukardaki ayetin hükmü umumi değildir. Çünkü evladın öIüsü için sadaka vermesi, hac etmesi, köle azadIaması, oruç tutması gibi hususlarda rivayet olunan hadisler vardır, diyerek bu hadisleri nakletmiştir .