DEVAM: 2- KOMŞULUK
SEBEBİYLE OLAN ŞUF'A BABI
حدثنا أَبُو
بَكْرِ بْنُ
أَبِي
شَيْبَةَ . ثنا
أَبُو
أُسامَةَ عَن
حُسَيْنٍ
المُعَلِّمِ،
عَنْ عَمْرِو
ابْنِ
شُعَيْبٍ،
عَنِ عَمْرِو
بْنِ
الشَّرِيجِ
بْنِ
سُوَيْدٍ،
عَنْ أَبِيهِ
شَرِيد بْنِ
سُوَيْدِ؛
قَالَ: قُلْتُ
يَا رَسُولَ
اللهِّ
أَرْضٌ
لَيْسَ
فِيهَا لأَحَدٍ
قِسْمٌ،
وَلاشِركٌ
إِلاَّ
الجِوَارُ؟ قَالَ:
((الجَارُ
أَحقُّ
بِسَقَبِهِ)).
Şerîd bin Süveyd
(r.a.)'den: Ben; Yâ Eesûlallah! Bir arazi (var) dır. Onda hiç kimsenin hissesi
yoktur. Ancak komşuluk (hakkı) vardır (yâni bunda şuf'a hakkı var mı?) dedim.
O: «Komşu, sekabine (yâni bitişiğindeki akara) öncelikle hak sahibidir,»
buyurdu.