DEVAM: 1- MÜSLÜMANIN
GÖRDÜĞÜ VEYA ONUN HAKKINDA (BAŞKASI TARAFINDAN) GÖRÜLEN SALİHA (YANİ GÜZEL)
RÜ'YA BABI
حدّثنا
إسْحَاقُ
بْنُ
إِسْمَاعِيلَ
الأَيِليُّ.
حدّثنا
سُفْيَانُ
بْنُ
عُيَيْنَةَ
عَنْ
سُلَيْمَانَ
بْنَ سُحَيْمٍ
عَنْ
إِبْرَاهِيمَ
بْنِ عَبْدِ
اللهِ بْنِ
مَعْبَدِ
بْنِ
عَبَّاسٍ،
عَنْ أَبِيهِ
عَنِ ابْنِ
عَبَّاسٍ؛
قَالَ: كَشَفَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم
السِّتَارَةَ
فِي مَرَضِهِ.
وَالصُّفُوفُ
خَلْفَ أَبِي
بَكْرٍ. فَقَالَ
((أَيُّها
النَّاسُ!
إِنَّهُ لَمْ
يَبْقَ مِنْ
مُبَشِّرَاتِ
النُّبُوَّةِ
إِلاَّ
الرُّؤْيَا
الصَّالِحَةُ.
يَرَاهَا الْمُسْلِمُ،
أَوْ تُرَى
لَهُ)).
İbn-i Abbas
(r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), (son)
hastalığında sitâreyi (yâni evinin kapısının perdesini) açtı. (Mescid-i
Nebevî'deki) cemaat safları Ebu Bekir (r.a.)'ın arkasında (duruyor) idi. Resul
i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (onlara hitaben): «Ey insanlar! Nebiliğin
belirtilerinden yalnız güzel rü'ya kaldı. O rü'yayı müslüman kişi görür veya
onun için (başkası tarafından) görülür,» buyurdu.
AÇIKLAMA: Bu babın ilk hadisi Buhari, ikinci ve beşinci hadisleri Müslim tarafından
da rivayet edilmiştir. Üçüncü ve dördüncü hadisler ise notlarda belirtildiği
gibi Zevaid türündendir.
Önce bu
hadislerle ilgili bilgi verelim. Daha sonra 3898 ve 3899. hadislerin izalımı
yapalım.
Birinci ve
ikinci hadiste salih, yani ibadetine düşkün ve haramlardan sakınan müslümanın
gördüğü rü'yanın Nebiliğin kırk altı parçasından bir parça olduğu bildirilir.
Üçüncü ve dördüncü hadisIerde ise anılan rü'yanın Nebiliğin yetmiş parçasından
biri olduğu belirtilir.
Başka
rivayetlerde bu sayılar yanında 45, 50, 44, 40, 49 ve 26 sayıları da vardır.
Avnü'l-Mabud yazarı bu değişik rivayetlerin bulunduğunu belirttikten sonra konu
hakkında özetle şu bilgiyi verir:
Taberi: Bu
ihtiİaflar ve değişik sayılar, rü'ya gören müslümanın haline dönüktür: Takva
sahibi olmayan ve din ölçülerine göre fasık sayılan müslümanın gördüğü rü'ya
nübüvvetin yetmiş parçasından biridir.
Takva sahibi
olan müslümanın rü'yası ise nübüvvetin kırk altı parçasından biridir. Şu halde
rü'yanın doğruluk derecesi müslümanın salahat ve takva derecesine göre değişik
olur, demiştir.
Müslümanın
gördüğü rü'yanın Nebiliğin şu kadar parçasından bir parça olduğunu bildirmekten
maksad; Nebilik hasletinin parçalara bölünmesi veya takva sahibi olan bir
müslümanın Nebilik hasletinden bir parçayı. kazanabilmesi değildir. Maksad
şudur: Nebilikte zaman zaman gayb'tan haberdar olmak meziyeti vardır. Yüce
Allah dilediği zaman bir Nebii gayb'tan haberdar eder. Bu itibarla gayb'tan
haberdar olmak Nebiliğin alametlerindendir. Nebilik görevi kalıcı değildir.
Fakat alametleri kalıcıdır. Müslüman bir kimse bazen Allah'ın takdir ve
dilemesi ile rü'ya aleminde bir gayb'tan haberdar edilebilir ve bu itibarla
müslümanın rü'yada gördüğü bir şey aynen gerçekleşebilir.
İbnü'l-Esir,
en-Nihaye'de şöyle demiştir: Güzel rü'yanın Nebiliğin kırk altı parçasından bir
parça 3ayılması şöyle yorumlanır :
Sahih rivayetlerin
ekserisine göre Nebi (s.a.v.), 63 yıl yaşamış ve Nebilik süresi 23 yıl
olmuştur. Çünkü O, kırk yaşimı doldurduğu zaman Nebi olmuştur. Başlangıçta Nebi
(s.a.v.)'e rü'ya biçiminde vahiy gelirdi. O'na uyku halinde vahiy şekli altı ay
sürdü. Bu sürece gördüğü rü'yalar aynen gerçekleşirdi. Sonra Cebrail (a.s.)
O'na uyanıklık halinde vahiy getirmeye başladı. Nebilik süresi 23 yıl devam
ettiğine göre rü'ya yoluyla vahiy süresi bunun kırk altı parçasmdan bir parça
olur. Bu itibarla takva sahibi müslümanın gördüğü rü'ya doğrulıık ve isabetli
oluşu bakımından Nebi (s.a.v.)'in başlangıçta gördüğü rü'ya'ya benzer ve
dolayısıyla 23 yıl devam eden Nebiliğin kırk altı parçasından bir parça
görünümünde olur.
Yukarda
belirttiğim gibi hadislerden maksad rü'yanın Nebilikten bir parça olduğunu
ifade etmek değildir. Çünkü Nebilik görevi 3896, 3899 nolu hadisler ile benzeri
hadislerde belirtildiği ve Kur'an-ı Kerim ayetlerinde bildirildiği gibi Hz.
Muhammed (s.a.v.)'in vefatı ile sona ermiştir. Herhangi bir müslümanın rü'yası
hiçbir zaman Şer'i bir hüküm için mesned ve kaynak sayılamaz. Bu noktayı
önemine binaen vurgulamak isterim.
3898 nolu Ubade
(r.a.)'in hadisini Tirmizi de rivayet etmiştir. 3899. hadis; Müslim, Ebu
Davud, Nesai ve Ahmed tarafından da
rivayet edilmiştir. Bu hadslerde ve 3896. hadiste geçen Mübeşşira.t ve Büşra.
kelimeleri güzel ve müjdeleyici, sevindirici rü'ya manasına yorumlanmıştır.
Zaten Buhari'nin Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet ettiği bir ,hadiste Resul-i
Ekrem (s.a.v.)'e Mübeşşirat'ın ne olduğu sorulmuş ve verilen cevabta Rü'ya'yı
saliha, yani güzel rü'ya olduğu beyan buyurulmuştur.
Bu hadislerden
çıkan sonuç şudur: Nebi (s.a.v.)'in vefatı ile vahiy sona ermiş olur. Bu
itibarla gelecekte vuku bulacak bir şeyden haberdar olabilmenin tek yolu takva
sahibi müslümanın güzel rü'yasıdır.
Takva sahibi
müslümanların gördükleri doğru rü'yaların çoğu sevindirici olduğu için
Mübeşşirat ismi verilmiştir. Bazen uyarıcı ve sakındırıcı rü'ya da görülebilir.
Tirmizi'nin
"Nübüvvet gitti ve mübeşşirat kaldı" başlığı altındaki bir babta
rivayet ettiği Enes (r.a.)'ın bu mealdeki bir hadisinin izah bölümünde Tuhfe
yazarı naklen şu bilgiyi verir:
el-MühelIeb
demiştir ki: Hadiste Mübeşşirat kelimesinin kullanılması müslümanlar tarafından
görülen rü'yaların ekserisi itibarıyladır, umumi değildir. Çünkü rü'yaların bir
kısmı uyarıcı mahiyettedir, doğrudur. Allah Teala, mu'min kulunu uyamak ve
sakındırmak için bazen korkutucu rü'ya gösterir ki mu'min kulu geleceği için
tedbir alsın.
İbnü't-Tin de
şöyle demiştir: Hadisten maksad şudur; Nebi (s.a.v.)'in vefatı ile vahiy son
bulur. Artık gelecekte vuku bulacak şeylerden haberdar olmanın tek yolu takva
sahibi müslümanların gördükleri doğru ve ekseriyetle müjdeleyici rü'yalardır.
Bu hadisin zahirine göre gelecekte vuku bulacak bir şeyin rü'yadan başka bir
yolla bilinmesi mümkün değildir. Halbuki ilham yoluyla da gelecekten haberdar
olmak mümkündür. İIham Nebiler için mümkün olduğu gibi onların dışında kalan
veli kullar için de mümkündür. İlham, Allah tarafından feyiz yoluyla mu'min
kulun gönlüne bir şeyin konulması ve telkin edilmesidir. İlham da rü'ya
gibidir. Yani Nebi olmayan takva sahibi bazı müslümanlara Allah tarafından
verilir. Hz. Ömer (r.a.)'ın menakibi bölümünde varid olan Ebu Hureyre (r.a.)'ın
hadisi bunun delilidir. (Söz konusu hadis, Sahih-İ Buhari'nin muhtasarı
Tecrid-i Sarih adlı eserin tercemesinin 1496. hadistir) Bu zatlara Muhaddesun
adı verilmiştir. Birçok veli, bazı gayblardan haber vermişler ve verdikleri
haberler doğru çıkmıştır. Bu noktada duyulan şüphe ve itiraza şöyle cevab
verilir. İlham, pek az müslümana nasip olur. Mübeşşirat ise bütün müslümanlara
şümuııüdür. Yani her müslüman rü'ya yoluyla gelecekten haberdar olabilir. Onun
için gayb'tan haberdar olmanın tek yolunun rü'ya olduğu beyan buyurulmuştur.
Diğer taraftan ilham nadiren olabilir. Rü'ya ise her zaman görülebilir.
3898. hadiste
geçen Yunus suresinin 64. ayetinin geniş açıklaması için tefsir kitabıarına
müracaat edilmelidir.