SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-FİTEN

<< 4099 >>

DEVAM: 36- TÜRK (LERLE SAVAŞMAK) BABI

 

حدّثنا الْحَسَنُ بْنُ عَرَفَةَ. حدّثنا عَمَّار بْنُ مُحَمَّدٍ عَنِ الأْعْمَشِ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم:

 ((لاَ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى تُقَاتِلُوا قَوْماً صِغَارَ الأَعْيُنِ، عِرَاضَ الْوُجُوهِ. كَأَنَّ أَعْيُنَهُمْ حَدَقُ الْجَرَادِ. كَأَنَ وُجُوهَهُمُ الْمَجَانٌّ الْمُطْرَقَةُ. يَنْتَعِلُونَ الشَّعَرَ وَيَتَّخِذُونَ الدَّرَقَ. يَرْبُطُونَ خَيْلَهُمْ بَالنَّخْلِ)).

 

في الزوائد: إسناده حسن. وعمار بن محمد مختلف فيه. والحديث رواه ابن حبان في صحيحه من طريق الأعمش.

 

Ebu Said-i Hudrî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Siz gözleri küçük ve yüzleri geniş - yuvarlak bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Onların gözleri çekirge gözleri gibi olup yüzleride kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibidir. Kıl ayakkabılar giyerler, deriden mamul kalkanlar edinirler ve atlarını hurma ağaçlarına bağlarlar.

 

Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi hasendir. Ravi Ammar bin Mııhammed hakkında ihtilaf vardır. Bu hadIsi İbni Hibban, kendi Sahihinde el-A'meş yoluyla rivayet etmiştir.

 

Diğer tahric: İbn-i Hibban

 

AÇIKLAMA: Müellifimizin kısmen değişik iki senedie rivayet ettiği Ebu Hureyre (r.a.)'ın hadisini Buhari, Müslim, Tirmizi ve Ebu Davud da benzer lafızlarla ve müteaddid senedlerle rivayet etmişlerdir. Amr bin Tağlib (r.a.)'ın hadisini Buhari de rivayet etmiştir. Ebu Said (r.a.)'ın hadisi ise notta belirtildiği gibi Zevaid türünden olup İbni Hibban tarafından da rivayet edilmiştir.

 

Müellifimiz bu hadislerin Türkler hakkında varid olduğuna babın başlığı ile işaret etmiştir. Müellifimizin rivayet ettiği hadislerde vasıfları açıklanan kavrnin Türk olduğuna dair bir kayıt yok ise de Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Nesai'nin bazı rivayetlerinde bu kavmin Türk olduğu kaydı mevcuttur. Şöyle ki: Buhari'nin Cihad kitabında açtığı "Babu Kıtalı't-Türk = Türklerle savaş Babı" bölümünde "Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet ettiği bir hadis şöyledir: ResuluIlah (s.a.v.) buyurdu ki: Siz, gözleri küçük, yüzleri kırmızı, burunları kısa - yassı ve yüzleri kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibi (kalın, etli) olan Türklerle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır ve siz, ayakkabıları kıl olan bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır.''

Müslim'in de "Kitabü'l-Fiten"in 18. babında rivayet ettiği Ebu Hureyre (r.a.)'ın bir hadisi şöyledir: "ResuluIlah (s.a.v.) buyurdu ki: Müslümanlar Türklerle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktn. Onlar, yüzleri kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibi (kalın, etli) olup kıl elbise giyen ve kıl ayakkabı ile yürüyen bir kavimdir."

 

Bu hadisi Ebu Davud ve  Nesai de rivayet etmişlerdir.

 

Bu rivayetler bu babtaki hadislerin Türkler hakkında varid olduğuna delalet eder. Bu nedenledir ki Müellifimiz de Buhari, Ebu Davud ve Tirmizi gibi bu hadislere ait babın başlığını bu şekilde düzenlemiştir.

 

Müslümanlar ile Türkler'den olduğu anlaşılan söz konusu kavim arasında vuku bulacağı bir mu'cize mahiyetinde haber verilen savaşın şimdiye kadar meydana gelip gelmediğine dair ilim ehlinin görüşünü ilerde açıklamak üzere şimdi hadislerde geçen bazı kelimeleri açıklayalım:

Hadisler o kavrnin ayakkabılarının kıl olduğunu ifade eder, Avnü'l-Mabüd yazarı bu hususla ilgili olarak şu bilgiyi verir: Kurtubi, Tezkire'de: Onlar kıllardan mamul iplikten elbise yaptıkları gibi ayakkabı da yaparlar. Hadisin açık manası budur. Bu cümleden maksad şu da olabilir: Onlar saçlarını o kadar uzatırlar ki gür ve uzun saçları bayağı elbise gibi vücudlarını örter ve ayaklarına kadar sarktığı için ayakkabıları kıldandır, tlibiri kullanılmıştır, Fakat birinci mana açık olanıdır, demiştir.

 

Suyuti de: Kasdedilen mana birinci manadır. Çünkü o kavmin memleketi Soğuktur. Başka giysiler onlara yaramaz, demiştir, el-Kari de: Yani onlar çarık giyerler. Çarıklar tabaklanmamış deriden olduğu için kıl ayakkabı tabiri kullanılmıştır, der.

 

Nevevi de: Onlar kıldan mamul ayakkabılar giyerler. Bizim zamanımızda da bu nevi ayakkabılar giyerler, demiştir.

 

ZüIf: Ezlef'in çoğuludur, Zelef kökünden alınmadır. Zelef, burunun kısalığı ve yassılığıdır.

Mecann: Micenn'in çoğuludur, kalkanlar demektir.

Mutraka: Kat kat deri ile kaplanmış, demektir. Bir kavle göre yüzü deri ile kaplanmış demektir.

 

Nevevi: O kavmin yüzlerinin kat kat deri ile kaplanmış kalkanlara benzetilmesinden maksad yüzlerinin genişliği, yuvarlaklığı ve yanak yumrularının yüksekliği itibariyle anılan kalkanlara benzetilmesidir, der.

 

el-Kari de: Yüzleri geniş ve yuvarlak olduğu için kalkanlara benzetilmiş ve kalın olup çok etli olduğu için de kat kat deri ile kaplanmış kalkanlara benzetilmiş, demiştir.

 

Cerad: Çekirge demektir. Hadak: Çekirgenin göz bebeğidir. Derak da deriden mamul ağaçsız ve kirişsiz kalkandır.

 

Bu hadislerde haber verilen savaş vuku bulmuş mu, bulmamış mı? Bu hususla ilgili olarak Kurtubi özetle şöyle derler: 617. yılın 5. ayında İslam memleketlerine saldıran Tatar orduları Horasan beldelerini kılıçtan geçirdiler. Sasan Oğulları memleketlerinin altını üstüne getirdiler. Neşaver şehrini yakıp yıktılar. Rey, Kazvin, Erdebil, Merağa ve Azer baycan bölgelerini istila ederek halkını imha ettiler. Ancak mağaralara sığınabilenler kurtulabildiler. Bu memleketlerde bulunan sayısız eşraf ve alimleri öldürdüler. Kadınları ve çocuklan öldürmekten geri kalmadılar. İsfahan ve dolaylarını da yakıp yıktılar. Atlarını cami ve mescidl.erin direklerine bağladılar ...

 

Ayni de Buhari'nin şerhinde buna benzer bilgi vermektedir.

 

Hadislerde haber verilen savaş Tatar ordularının yaptığı tahribat olabilir. Allah en iyi bilendir.