DEVAM: 1- Güneş Tutulması Namazının Meşruiyeti, Kıraati,
Rekat Sayısı ve Hutbesi ile ilgili Hususlar
7. Semure b. Cundub
- - (-)
7950 (1)- Semure bildiriyor: "Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) güneş tutulduğu zaman (namaz sonrası hamdu senadan sonra hutbe girişi
olarak) ''Emma ba'du dedi."
[-Sahihtir-]
Diğer tahric: Nesai (3/152) rivayet etti. Misver kanalıyla
şahidini Buhari, küsuf 2/547 (1061) rivayet etti.
7951 (2)- Basra ahalisinden Sa'lebe b. Abbad el-Abdi
anlatıyor: Bir gün Semure b. Cundub'un hutbesine şahit oldum. Bu hutbesinde
Resulullah (s.a.v.)'den bir hadisi rivayet ederek şöyle anlattı: Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında Ensar'dan bir çocukla bir hedefe ok
atışı yapıyorduk. Güneş bakana göre iki veya üç mızrak boyu yükselmişken birden
mür ağacı gibi karardı. Birimiz diğerine: "Haydi Mescid'e gidelim! Vallahi
güneşin bu halinden dolayı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
ümmetinin başına yeni bir şey gelecektir" dedi ve hemen Mescid'e gittik.
Yetiştiğimizde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında bir
kalabalık vardı ve namaz kıldırmaya çıkmıştı. ileriye geçince biz de arkasında
saf tuttuk.
Namazda kıyamda o kadar uzun durdu ki o güne kadar hiçbir
namazda kıyamı bu kadar uzun yapmamıştı. Kıraatini işitmiyorduk. Daha sonra
rükuya gitti. Rükuda o kadar uzun durdu ki o güne kadar hiçbir namazda rükuyu
bu kadar uzun tutmamıştı. Rükudayken de sesini işitmiyorduk. Sonra secde etti.
Secdede o kadar uzun durdu ki o güne kadar hiçbir namazda secdeyi bu kadar uzun
tutmamıştı. Yine sesini işitmiyorduk. İkinci rekata kalktığında da aynısını
yaptı. Güneşin eski haline dönmesi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
ikinci rekatta teşehhüde oturuşuna denk geldi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) selam verip namazı
bitirdikten sonra Allah'a hamdu senada bulundu, Allah'ın kulu ve Resulü
olduğuna şehadet etti ve şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Allah aşkına
söyleyin! Şayet Rabbimin risaletini size tebliğ etmem konusunda kusur ettiğimi
düşünüyorsanız bunu bana söyleyin! Bana göre Rabbimin risaletini size gereği
gibi tebliğ ettim. Rabbimin risaletini gereği gibi size tebliğ ettiğimi
düşünüyorsanız da bunu bana söyleyin. '' Bunun üzerine cemaatten bazıları
kalkıp: "Şehadet ederiz ki Rabbinin risaletini tebliğ ettin, ümmetine
gerekli nasihatleri verdin ve üzerine düşeni yaptın" dediler ve sustular.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti:
''Esas konuya gelirseki Bazıları Güneş ve Ay tutulmasınını yıldızların
kaymasının yeryüzünde seçkin olan kişilerin ölmesi üzerine olduğunu
söylüyorlar. Oysa yalan söylüyorlar. Bunlar Allah'ın ayetlerindendir. Kullarına
ibret vesilesi olarak vardırlar ve bunlardan dolayı kulların kendisine yönelip
tövbe etmelerini bekler. Allah'a yemin olsun ki namaza durduğumdan beri dünya
ve ahirette karşılaşacağınız her şeyi gördüm. Vallahi otuz tane yalancı kişi
çıkmadan kıyamet kopmaz. Bunlardan sonuncusu Decetitdir.''
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisiyle Aişe
(r.anha)'nin odası arasında duran Ensar'dan bir ihtiyarı (Ebu Yahya'yı)
kastederek şöyle devam etti:
''Deccal'in sol gözü Eba Yahya'nın gözü gibi kördür. Decetil
ortaya çıktığı zaman Allah olduğunu iddia edecektir. Ona inananı doğrulayan ve
peşinden gidenlerin geçmişte yaptıkları iyi amellerin kendilerine bir faydası
olmayacaktır. Onu inkar eden, yalanlayan kişiler de geçmişte yaptıkları kötü
amellerden dolayı cezalandırılmayacaktır. Deccalı Harem bölgesi ile
Beytull-Makdis dışında yeryüzünün tümüne hakim olacaktır. Deccal, Müminleri de
Beytu'I-Makdis'te kuşatıp sıkıştırdıktan sonra büyük bir deprem olur. Allah,
Deccal'i ordusuyla birlikte helak eder. Hatta her bir duvar -veya: her bir
ağaç- ''Ey mümin! veya: Ey müslüman!- arkamda bir Yahudi -veya: bir kafir- var!
Gel ve onu öldür'' diye seslenir. Ancak size: ''Acaba Nebi bu konuda bir şeyler
söyledi mi?'' diye sorduracak bazı olaylar görülmeden ve dağlar yerinden
oynamadan bu gerçekleşmeyecektir. Bu vaki olduktan sonra da kıyamet kopacaktır.
''
Daha sonra Semure'nin başka bir hutbesinde de bulundum.
Hutbesinde bu hadisi de zikretti. Tek bir kelimesinin dahi
yerini değiştirmeden hadisi aynen aktardı.
[-Sahihtir-]
Diğer tahric: Buhari, Halku efali'l-ibad'da (410), Ebu Davud
(1184), Nesai (3/140), İbn Huzeyme (1397), İbn Hibban (2852) ve Hakim
(1/329-30) rivayet ettiler.
7952 (3)- Semure b. Cundub bildiriyor: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Güneş tutulmasında namaz kıldırdı. Ancak
namazında sesi (kıraati) işittimedi."
[-Sahihtir-]
7953 (4)- Semure b. Cundub der ki: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Güneş tutulmasında bize namaz kıldırdı. Ancak
namazında sesini işitmedik."
[-Sahihtir-]
Diğer tahric: Ebu Davud 1/307 (1184), Tirmizi 2/451 (562,
"hasen -sahih"), Nesai (3/149) ve İbn Mace 1/402 (1264) rivayet
ettiler. Hakim (1/330) hadisin sahih olduğunu söylemiş, Zehebi bu hükmünde onu
onaylamıştır.
7954 (5)- Sa'lebe b. Abbad bildiriyor: Bir gün Semure b.
Cundub bizlere hitab etti ve hutbesinde şöyle dedi: "Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) zamanında Ensar'dan bir çocukla bir hedefe ok atışı
yapıyorduk. Güneş bakana göre iki mızrak boyu yükselmişken birden mür ağacı
gibi karardı..." Semure söz konusu hadisi zikredip şöyle devam etti: Sonra
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (namaz sonrası hutbesine başlarken):
''Esas konuya gelince" dedi. Sonra parmaklarını ucundan kapattı ve şöyle
dedi -veya: "ayağa kalktı"- Buradaki tereddüt bana aittir. Semure'nin
dediklerini iyice ezberledim. Hatta daha sonra verdiği hutbede aynı hadisi
aktardığını işittim. Tek bir kelimesinin bile yerini değiştirmeden nakletti.
"
Ebu Avane bunu rivayet ederken hadise "Ensar'dan bir
çocukla beraberken ... " diye başlar, "Güneş mür ağacını andıracak
şekilde siyahlaştı" diye devam eder. "Yıldızların kayması''
cümlesinde ise "zuvul" lafzını kullanır ki "zuul" lafzı
daha doğrudur."
[-Sahihtir-]
7955 (6)-Z Başka bir kanalla bu hadisin aynısını rivayet
edilmiştir.
[-Sahihtir-]
19145 (3)'te tekrar edecektir.
7956 (7)- Semure b. Cundub der ki: "Güneş tutulmasında
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizlere iki rekatlık bir namaz
kıldırdı. Bu namazda kıraatini işitmedik."
[-Sahihtir-]