77- Asım b. Sabit
Müfrezesi ve Onun Hubeyb ile Beraber Şehid Edilmesi
1. Ebu Hureyre
- - (-)
25246 (1)- Ebu Hureyre
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başlarına Asım b. Ömer b.
el-Hattab'ın dedesi Asım b. Sabit b. Ebi'l-Akleh'i komutan tayin ettiği on
kişiden oluşan bir grubu gözcü olarak görevlendirdi. Grup Usfan ile Mekke arasında
bulunan Hedde denilen yere ulaşınca, bunların hareketi, Hüzeyl'in bir kolu olan
ve Lihyan oğulları denilen kabileye haber verildi. Lihyan oğulları yüze yakın
okçudan oluşan bir grupla peşlerinden gittiler ve izlerini takip ederek
konakladıkları yerde yedikleri hurmaları görüp: "Bu, Yesrib hurmalarının
çekirdeğidir" dediler ve takibe devam ettiler. Asım ve arkadaşları
izlendiklerini farkedince, kendilerini savunabilecekleri yüksekçe bir yere
sığındılar, ama düşman da onların çevresini sardı ve: "İnin aşağı,
elinizdeki silahları bırakıp teslim olun! Söz veriyoruz hiç birinizi
öldürmeyeceğiz" dediler. Bunun üzerine Asım b. Sabit: "Vallahi, Ben,
bir kafirin sözüne güvenerek aşağı inmem. Allahım! Durumumuzu Nebi'ine
bildir" dedi. Bunun üzerine düşmanlar, Asım'la beraber yedi kişiyi oka
tutup şehid ettiler. İçlerinden üç kişi, Hubeyb el-Ensari, Zeyd b. ed-Desine ve
bir kişi daha verilen söze güvenerek inip teslim oldular. Müşrikler bu üç
kişiyi ellerine geçirince, yay tellerini çıkarıp onları kıskıvrak bağlamaya
başladılar. Durumu gören üçüncü kişi: "Bu bize yapılan ilk kalleşliktir.
Vallahi size asla teslim olmayacağım. Bunların öldürülmesi bana güzel bir
örnektir" diye direndi. Onu zorla sürükleyip götürmek istediler ise de
şiddetle karşı koydu. Bunun üzerine onu da şehit ettiler. Hubeyb ve Zeyd b.
ed-Desine'yi götürüp Bedir savaşı sonrasında Mekke'de sattılar. Hubeyb'i, Bedir
savaşında öldürdüğü Haris b. Amir b. Nevfel b. Abdimenarın oğulları satın aldı.
Hubeyb, kendisini öldürmeye karar verdikleri güne kadar onların elinde esir
olarak kaldı.
Bu tutsaklık günlerinde
Hubeyb, etek traşı olmak için Haris'in kızlarından birinden bir emanet ustura
istedi, o da verdi. Bir ara kadının gafletinden yararlanan küçük çocuğu,
Hubeyb'in yanına sokuldu. Hubeyb'in elinde ustura olduğu halde çocuğu dizine
oturttuğunu görünce kadın, son derece telaşlandı. Durumu anlayan Hubeyb:
"çocuğu öldüreceğimden mi endişeleniyorsun? Ben böyle bir şey yapmam"
dedi.
Kadın dedi ki:
"Allah'a andolsun ki ben hayatımda Hubeyb'den daha iyi bir tutsak
görmedim. Vallahi ben onu, zincire bağlı olduğu ve Mekke'de hiç bir meyvenin
bulunmadığı bir gün taze üzüm yerken gördüm. Bu, Allah'ın Hubeyb'e lutfettiği
bir rızıktı."
Onu öldürmek için Harem
bölgesinin dışına Hill denilen yere çıkardıkları zaman Hubeyb onlara:
"İzin verin de iki rekat namaz kılayım" dedi. İzin verdiler ve Hubeyb
iki rekat namaz kıldıktan sonra: "Allah'a yemin ederim ki, ölümden
korktuğumu sanlayacağınızı bilsem, bu namazı daha fazla uzatırdım" deyip:
"Allahım! Bunların her birini tek tek yok et, birer birer canlarını al ve
hiç birini hayatta bırakma!" diye beddua edip şu beyitleri okudu: Müslüman
olarak öldükten sonra, Nasıl öldüğümü asla dert etmem. Bunların hepsi elbette
Allah uğrunda;
Dilerse O, pek kolaydır,
parçalanmış vücudumla rahmete ermem!
Sonra Ebu Sirvea Ukbe b.
el-Haris kalkıp onu öldürdü. Böylece Hubeyb, idam edilecek her müslümanın iki
rekat namaz kılması adetini başlatan kişi oldu. Allah, Asım b. Sabit'in şehid
edildiği gün yaptığı duayı kabul etti ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), düşman tarafından kuşatıldıkları gün bu on kişilik müslüman
kafilesinin başına gelenleri ashabına anında bildirdi. Asım b. Sabit'in şehit
edildiğini haber aldıkları zaman Kureyş'in bazı ileri gelenleri, (Bedir
savaşında) kendilerinden birini öldürmüş olması sebebiyle onu tanımaya
yarayacak bir parçasını getirmek üzere adamlar yolladılar. Bunun üzerine Allah,
Asım'ı(n naaşını) korumak için bir arı sürüsü gönderdi. Bu arı bulutu Asım'ın
cesedini kapladı. Kureyş'in adamları, onun cesedinden hiç bir şey koparmaya
imkan bulamadılar.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari
(7/240,6/115,7/291-296) ve Ebu Davud (2660) rivayet ettiler.
25247 (2)- Ebu Hureyre
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başlarına Asım b. Ömer'in
dedesi Asım b. Sabit'i komutan tayin ettiği on kişiden oluşan bir grubu gözcü
olarak görevlendirdi. Grup Usfan ile Mekke arasında bulunan yere ulaşıp konaklayınca,
bunların hareketi, Hüzeyl'in bir kolu olan ve Lihyan oğulları denilen kabileye
haber verildi. Lihyan oğulları yüze yakın okçudan oluşan bir grupla peşlerinden
gittiler ve izlerini takip ederek konakladıkları yerde yedikleri hurmaları
görüp: "Bu, Yesrib hurmalarının çekirdeğidir" dediler ve takibe devam
ettiler. Asım ve arkadaşları izlendiklerini farkedince, kendilerini
savunabilecekleri yüksekçe bir yere sığındılar, ama düşman da onların çevresini
kuşattı ve: "İnin aşağı, elinizdeki silahları bırakıpteslim olun. Söz
veriyoruz hiç birinizi öldürmeyeceğiz" dediler. Bunun üzerine Asım b.
Sabit: "Vallahi, Ben, bir kafirin sözüne güvenerek aşağı inmem. Allahım!
Durumumuzu Nebi'ine bildir" dedi ve onlarla çarpışmaya girdiler.
Düşmanlar, Asım'la beraber yedi kişiyi oka tutup şehid ettiler. İçlerinden üç
kişi, Hubeyb el-Ensari:, Zeyd b. ed-Desine ve bir kişi daha verilen söze
güvenerek inip teslim oldular. Müşrikler bu üç kişiyi ellerine geçirince, yay
tellerini çıkarıp onları bağlamaya başladılar. Durumu gören üçüncü kişi:
"Bu bize yapılan
ilk kalleşliktir. Vallahi size asla teslim olmayacağım. Bunların öldürülmesi
bana güzel bir örnektir" diye direndi. Onu zorla sürükleyip götürmek
istediler ise de şiddetle karşı koydu. Bunun üzerine boynunu vurdular. Hubeyb
ve Zeyd b. ed-Desine'yi götürüp Mekke'de sattılar. Hubeyb'i, Bedir savaşında
öldürdüğü Haris b. Amir b. Nevfel b. Abdimenarın oğulları satın aldı. Hubeyb,
kendisini öldürmeye karar verdikleri güne kadar onların elinde esir olarak
kaldı.
Kendisini öldürecekleri
zaman Hubeyb, etek traşı olmak için Haris'in kızlarından birinden bir emanet
ustura istedi, o da verdi. Kadın der ki: "Bir ara dalgınlığımdan
yararlanan küçük çocuğum, Hubeyb'in yanına sokulmuş. Hubeyb'in elinde ustura
olduğu halde çocuğu dizine oturttuğunu görünce, telaşlandım. Elinde ustura olan
Hubeyb: ''çocuğu öldüreceğimden mi endişeleniyorsun? Ben böyle bir şey yapmam''
dedi."
Kadın şöyle derdi:
"Hubeyb'den daha iyi bir esir görmedim. Ben onu, zincire bağlı olduğu ve
Mekke'de hiç bir meyvenin bulunmadığı bir gün taze üzüm yerken gördüm. Bu,
Allah'ın Hubeyb'e lutfettiği bir rızıktı."
Onu öldürmek için
Harem'e çıkardıkları zaman Hubeyb onlara: "Müsaade edin de iki rekat namaz
kılayım" dedi. Müsaade ettiler ve Hubeyb iki rekat namaz kıldıktan sonra:
"Eğer ölümden korktuğumu zannetmeyeceğinizi bilsem, bu namazı daha fazla
kılardım" dedi. Böylece Hubeyb, idam edilecek her Müslümanın iki rekit
namaz kılması geleneğini başlatmış oldu. Sonra: "Allahım! Bunların her
birini tek tek mahvet!" diye dua edip şu beyideri okudu:
Müslüman olarak can
verdikten sonra, Nasıl öldüğümü asla dert etmem. Bunların hepsi elbette Allah
uğrunda;
Dilerse o, pek kolaydır,
parçalanmış vücudumla rahmete ermem!
Sonra Ukbe b. el-H aris
kalkıp onu öldürdü. Kureyş'in bazı ileri gelenleri, (Bedir savaşında)
kendilerinden birini öldürmüş olması sebebiyle onu tanımaya yarayacak bir
parçasını getirmek üzere adamlar yolladılar. Bunun üzerine Allah, Asım'ı
korumak için bir arı sürüsü gönderdi. Bu arı bulutu Asım'ın cesedini gönderilen
kişilere karşı korudu, Kureyş'in adamları, onun cesedinden hiç bir şeyalmaya
imkan bulamadılar.
[Sahih]
Diğer tahric: Abdurrezzak (3/144-145) rivayet etti.