165- Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Cömertliği ve Kendisinden isteyeni Boş
Çevirmemesi
1. Sehl b. Sa'd
- - (-)
25880 (1)- Sehl b. Sa'd
es-Saidi bildiriyor: Bir kadın, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir
bürde (=aba) getirdi. -Ravi der ki: Sehl: "Bürdenin ne olduğunu biliyor
musunuz?" diye sorunca, oradakiler: "Evet (biliyoruz, aba ince dokuma
ihram gibi dikişsiz) bir kumaştır" cevabını verdi. Sehl de:
"Evet" dedi.- Kadın: "Ey Allah'ın Resulü! Bunu sana kendi elimle
dokudum. Bunu sana giydirmek için geldim" dedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) de onu aldı. Zaten böyle bir şeye ihtiyacı vardı. Sonra Hz.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu izar olarak giyip yanımıza çıktı. Sonra
filan oğlu filan -Sehl bu kişinin adını zikretti- gelerek: "Ey Allah'ın
Resulü! Bu aba ne güzeldir! Bunu bana giydir" dedi. Bunun üzerine Hz. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Tamam'' diyerek eve girip abayı dürdü ve adama
gönderdi. Orada bulunanlar: "Vallahi sen iyi etmedin. Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona ihtiyacı vardı ki onu giydi. Sonra sen
kendisinin bir şey isteyen hiç kimseyi reddetmediğini bildiğin halde bunu ondan
istedin" dediler. Adam da: "Vallahi ben bunu giymek için istemedim.
Ancak öldüğüm zaman kefenim olsun diye istedim" dedi. Vefat ettiği zaman
da bu, onun kefeni oldu.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari
3/143 (1277), Nesai 8/204 (5321) ve İbn Mace 2/1177 (3555) rivayet ettiler.
2. Enes b. Malik
- - (-)
25881 (1)- Enes b. Malik
bildiriyor: Ensar'dan bir takım kimseler bazı hurma ağaçların mahsulünü
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e tahsis ediyorlardı. Bu uygulama
Kurayza ve Nadir'i fethedinceye kadar sürdü. Muhacirler oradan payalıp ona
ihtiyaçları kalmayınca, Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) verdikleri hurma
ağaçlarını sahipleri olan Ensar'a geri veriyordu. Benim ailem de bana
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gitmemi ve ondan vaktiyle Hz. Nebi'e
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) vermiş oldukları hurmaları veya bir kısmını geri
istememi emrettiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise bizim
vaktiyle kendisine verdiğimiz hurma ağaçlarını ümmü Eymen'e vermişti. Hz. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) o hurma ağaçlarını bana verdi. Tam bu sırada ümmü
Eymen gelip elbiseyi boynuna dolayarak: "Olmaz! Kendisinden başka ilah
olmayan Allah'a yemin ederim ki, Nebi onları bana vermişken size geri
vermez" veya bu manada bir şey demeye başladı. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ona: "Benim şu malım onun yerine senin olsun'' diyor,
ümmü Eymen de yine: "Olmaz Vallahi!" diyordu. Bu durum, sanırım
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ona verdiğinin on katını veya buna
yakın bir şey verene kadar devam etti.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari:7
/410 (4120) ve Müslim 3/1392 (1771) rivayet ettiler.
3. Enes
- - (-)
25882 (1)- Enes der ki:
Bir dilenci Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelince Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona bir hurma verilmesini emretti. Dilenci onu
almadı veya onu attı. Başka bir dilenci gelince ona da bir hurma verilmesini emretti.
Dilenci (memnun bir ifade ile): "Sübhanallah! Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir hurma ha! (Ne kadar güzel)" dedi. Bunun üzerine
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cariyeye: ''ümmü Seleme'ye git ve
yanındaki kırk dirhemi ona ver'' buyurdu.
[Hasen]
Diğer tahric: Beyhaki
6/521 (9134) rivayet etti. Heysemi (13649) der ki: "Ahmed rivayet
etmiştir. Umara b. Zazan hariç -ki cemaat onu güvenilir görmüş, Darekutnı ise
zayıf addetmiştir- ricali, Sahih ricalidir."
25883 (2)- Enes der ki:
Bir dilenci Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelince Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona bir hurma verilmesini emretti. Ancak dilenci
onu attı. Başka bir dilenci gelince ona da bir hurma verilmesini emretti.
Dilenci (memnun bir ifade ile): "Sübhanallah! Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir hurma ha! (Ne kadar güzel)" dedi. Bunun üzerine Hz.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cariyeye: ''ümmü Seleme'ye git ve yanındaki
kırk dirhemi ona ver'' buyurdu.
[Sahih]
4. Mikdad b. el-Esved
- - (-)
25884 (1)- Mikdad b.
el-Esved der ki: İki arkadaşımla birlikte Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in yanına gittik. Şiddetli bir açlığa maruz kalmıştık. Kime müracaat
ettiysek bizi davet etmedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bizi beraberinde götürdü. Yanında dört keçi vardı. Bana: ''Ey Mikdad!
Bunları sağ ve aramızda dört payolarak taksim et'' buyurdu. Bir gece Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) gecikmişti. Ben kendi kendime: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ensar'dan bir kişinin yanına gitmiş doyana kadar
yenıiş ve kana kana içmiş olabilir. Ben onun payını da içsem" dedim. Hep
öyle düşünüyordum ki sonunda kalkıp Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
payını içtim. Sonra da süt kabını kapattım. Bu işi yaptıktan sonra üzülerek:
"Şimdi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aç bir şekilde gelip bir
şey bulamaz" dedim ve örtündünı. Bu şekilde düşünürken Hz. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) içeri girip uyanık olan kişinin işitebileceği,
uyuyan kimsenin de işitemiyeceği bir şekilde selam verdi. Sonra süt kabının
yanına gidip örtüyü açtı ve kabın boş olduğunu gördü. Bunun üzerine: ''Allahım!
Bana yedirene sen de yedir, bana içirene sen de içir'' diye dua etti. Ben bu
duayı fırsat bilip hemen bıçağı aldım ve keçilerin yanına gidip hangisinin daha
semiz olduğuna bakmaya başladım. Elimi hangisinin memesine attıysam sütle dolu
buldum. Ben de süt sağıp kabı doldurdum. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e gidip: "İç, ey Allah'ın Resulü!" dedim. Hz. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) başını kaldırıp: ''Ey Mikdad! Bu yaptığın hatadan sonra sana
ne oldu?'' buyurdu. Ben yine: "İç, ey Allah'ın Resulü! Sonra size
söylerim" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) doyana kadar
içtikten sonra sütü bana verdi. Ben de içtim. Sonra: "Şimdi söyle''
buyurdu. Ben de durumu kendisine anlattım. Bunun üzerine: ''Bu, semadan inen
berekettir. Niçin uyuyan arkadaşlarımızı uyandırmak için bana haber vermedin?
Onlara da paylarım içirirdik'' buyurdu. Ben de: "Sizinle birlikte berekete
kavuştuktan sonra başkasının buna nailolup olmadığına pek aldırmam" dedim.
[Sahih]
Diğer tahric: Müslim
3/1635 (2055) ve Tirmizi 5/70 (2719) rivayet ettiler.
25885 (2)- Mikdad der
ki: Ben ve iki arkadaşım (Medine'ye) geldik.
Açlıktan dolayı
kulaklarımız duymaz, gözlerimiz görmez olmuştu. Allah Resulü'nün (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ashabına vardık, ama kimse bizi kabul etmedi. Bunun üzerine
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittik. Bizi ailesinin
yanına götürdü. Baktık ki, yanlarında üç keçi bulunmakta. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize: "Bu keçileri sağıp aramızda taksim
edin'' buyurdu. Biz keçileri sağıyor ve herkes payına düşeni içiyordu.
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de payını kaldırıyorduk. O,
de iç" dedi. Şeytan
durmadan bana böyle vesvese veriyordu. Sonunda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in sütünü de içtim. Ancak içtikten ve onu tekrar çıkaramayacağımı
anladıktan sonra şeytan bana pişmanlık duygusu verip: "Vay haline! Sen ne
yaptın! Muhammed'in sütünü içtin. Az sonra gelip sütünü bulamayınca sana beddua
eder, sen de onun bedduası sebebiyle helak olup dünya ve ahiretini
kaybedersin" diye vesvese vermeye başladı. üzerimde yünden bir örtü vardı.
Onu başıma çektiğim zaman ayaklarım, ayaklarıma çektiğim zaman başım açıkta
kalıyordu. Bu sebeple uyuyamadım. Ancak arkadaşlarım uyumuştu. Derken
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip önceden olduğu gibi selam verdi.
Sonra Mescid'e gidip namaz kıldı. Sonra sütün yanına geldi ve kabın üstünü
açtı. Fakat kabda bir şey bulamamıştı. Başına semaya kaldırdı -ben kendi
kendime: "İşte şimde bana beddua edecek ve helak olacağım" dedim- ve:
''Allahım! Bana yedirene sen de ye dir. Bana içirene sen de içir'' diye dua
etti. Ben de üzerimdeki örtüyü üzerime alıp kalktım ve bıçağı alarak keçilerin
yanına gittim. Sonra hangisinin daha semiz olduğunu kontrol etmeye başladım.
Birirıi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için kesecektim. Baktım ki
hepsinin memeleri süt dolu. Bunun üzerine Muhammed'in ailesinin süt sağdığı
kabı alıp süt sağarak doldurdum. Hatta üstü köpükle kaplanıncaya dek doldurdum.
Sonra sütle Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına vardım. Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey Mikdildi Siz bu gece sütünüzü
içmediniz mi?'' diye sorunca, ben: "Ey Allah'ın Resulü! İç" dedim.
Hz. Nebi {Sallallahu aleyhi ve Sellem} içtikten sonra kabı bana uzattı. Ben
yine: "Ey Allah'ın Resulü! İç" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yine içti ve kabı bana verdi. Ben de kabı alıp kalan sütü içtim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in doyduğunu ve biraz önceki duaya
mazhar olduğumu düşünerek, sevincihaden yere düşünceye kadar güldüm. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey Mikdad! Bu yaptığın hatalardan bir
tanesidir'' buyurdu. Ben de: "Ey Allah'ın Resulü! Ben, şöyle oldum ve
şöyle yaptım" dedim. Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bu, ancak
Allah'ın rahmetidir. Niçin şu iki arkadaşını uyandırmak için bana haber
vermedin? Onlar da ondan bir şeyler içerlerdi'' buyurdu. Ben de: "Serıi
hak olarak gönderene yemin olsun ki sen bu rahmetten payını aldıktan sonra ben
de seninle birlikte ondan payımı aldıktan sonra başkasının alıp almadığına
aldırmam" dedim.
[Sahih]
25886 (3)- Mikdad b. el
Esved anlatıyor: Medine'ye geldiğimiz zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bizi onar kişilik gruplar halinde ayırdı. Yani her eve on kişilik bir
grup misafir olacaktı. Ben de Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına gidecek olan on kişi içindeydim. Bizim sütünü sağdığımız sadece bir
keçimiz vardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geciktiği zaman biz
sütümüzü içer ve Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) payını
ayırırdık. Bir
[Sahih]
Diğer tahric: Taberani,
el-Mu'cemu'l-kebir'de (20/569) ve Ebu Nuaym, Hilye'de (1/174) rivayet ettiler.
25887 (4)- Mikdad b.
el-Esved anlatıyor: Bir arkadaşımla birlikte Medine'ye geldik. Ama kime
müracaat ettiysek bizi davet etmedi. Bunun üzerine Allah Resulü'ne (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gidip durumu anlatınca bizi evine götürdü. Yanında dört keçi
bulunmaktaydı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey Mikdad! Bu
keçileri sağ ve sütünü dörde ayır. Her kişiye de kendi payını ver'' buyurdu.
Ben de öyle yapmaktaydım. Bir gece Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
payını ayırdım. Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gecikmiş ve ben yatağıma
uzanmıştım. Kendi kendime: "Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
Ensar'dan bir ailenin yanına gitmiştir. Kalkıp şu sütü içsem" diyordu m.
Sürekli olarak bunu düşünüyordum ki sonunda kalkıp kendisine ayırmış olduğum
payı içtim. Süt mideme ulaşıp yerleştiğinde yaptığımdan dolayı üzülmeye
başladım. Yine kendi kendime: "Şimdi Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) aç ve susuz olarak gelip kabda bir şey bulamaz" demeye başladım.
Sonra örtüyü yüzüme çektim. Bu sırada Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) geldi ve uyanık olan kişinin işitebileceği uyuyan kimsenin
işitemiyeceği bir şekilde selam verdi. Sonra kabın üstünü açtı ve kabın boş
olduğunu gördü. Bunun üzerine başını göğe kaldırıp: ''Allahım! Bana içirene sen
de içir. Bana yedirene sen de yedir'' diye dua etti. Bu duasını fırsat bilerek
bıçağı alıp keçilere yaklaştım. Kesmek için hangisinin daha semiz olduğunu
kontrol etmeye başladım. Elim birinin memelerine değdi. Baktım ki süt dolu.
Diğerine baktığımda yine memeleri süt doluydu. Diğerlerine baktığımda yine
memeleri süt doluydu. Bunun üzerine bir kaba süt sağıp Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittim ve: "İç!" dedim. Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ne olduğunu söyle ey Mikdad!''
buyurunca, ben: "İç, sonra söylerim" dedim. Hz. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Bu hatalarından biridir ey Mikdad! '' buyurdu ve sütü
içti. Sonra bana: ''(Al) iç'' buyurdu. Ben yine: "Ey Allah'ın Resulü!
İç!" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kanana kadar içti.
Sonra ben de alıp içtim. Sonra da olanları anlattım. Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Ne dedin! '' deyince: "Şöyle şöyle oldu" dedim.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bu, semadan inen bir
berekettir. Bana durumu haber verseydin de arkadaşlarına da içirseydim''
buyurdu. Ben de: "Eğer bereketi birlikte içtiysek diğerlerine
aldırmam" dedim.
[Sahih]
5. Cabir b. Abdillah
- - (-)
25888 (1)- Cil.bir b.
Abdillah der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den kendisinden ne
istendiyse asla: "Hayır" dememiştir.
[Sahih]
Diğer tahric: Humeydi
2/515 (1228), İbn Ebi Şeybe (11/15), Buhari (6034), Müslim (6084-5) ve İbn Sa'd
(1/93) rivayet ettiler.
6. Cabir b. Abdillah
- - (-)
25889 (1)- Cil.bir b.
Abdillah der ki: Ben evimin gölgesinde iken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) oradan geçti. Kendisini gördüğümde yerimden sıçrayarak kalktım ve
arkasında yürümeye başladım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bana:
''Yaklaş!'' buyurunca, ben de yaklaştım. Elimden tuttu ve eşlerinden ümmü
Seleme'nin veya Zeyneb binti Cahş'ın adasının yanına geldi. İçeri girdi ve
sonra benim girmeme izin verdi. Eşinin üzerinde örtü vardı. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yanınızda yemek var mıdır?'' diye sorunca:
"Evet"
dediler. Sonra üç ekmek getirildi ve sofranın üzerine konuldu. Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Katık olarak bir şey yok mu?'' diye sorunca:
"Hayır yoktur, fakat biraz sirke vardır" dediler. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''O zaman getirin'' buyurdu. Sirkeyi getirdiklerinde
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ekmeklerden birini kendi önüne birini
de benim önüme koydu. üçüncüyü de bölüp yarısını kendi önüne diğer yarısını da
benim önüme koydu.
[Sahih]
Diğer tahric: Müslim
(2052) rivayet etti.
7. İbn Abbas
- - (-)
25890 (1)- İbn Abbas
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanların en cömerdi idi.
En fazla cömert olduğu zamanlar Ramazan ayında Cibril ile buluştuğu zamanlardı.
Cibril her gece gelip kendisine Kur'an'ı öğret irdi.
[Sahih]
Diğer tahric: Ebu Ya'la
(2552) rivayet etti. 9888 (4)'te tekrar etmiştir.
8. Laklt b. Sabire
- - (-)
25891 (1)- Asım b. Lakit
b. Sabira, Muntefik oğullarının elçisi olarak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e gelen babasından veya dedesinden bildiriyor: Ben ve bir arkadaşım
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına geldik, ama onu evde bulamadık.
Aişe bize hurma ve bulamaç ikram etti. Çok geçmeden Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) hızlıca gelerek: ''Size bir şey yedirildi mi?" diye
sordu. Biz: "Evet, ey Allah'ın Resulü! " dedik. Bu sırada elinde bir
yavru olan çoban, sürüyü ağı la sürüyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Doğum mu yaptı?" diye sordu. Çoban: "Evet"
cevabını verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Öyleyse bize
bir koyun kes" dedi ve bize doğru dönüp: "Sakın bunu sizin için
kestiğimizi zannetmeyin. Bizim yüz koyunumuz var ve sayının bunun üzerine
çıkmasını istemiyoruz. Çoban bize bir yavru doğurtunca, ona emrederiz ve doğan
yavrunun yerine bize bir koyun keser'' dedi. Ben: "Ey Allah'ın Resulü!
Bana abdesti anlat!" dedim. Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Abdesti güzelce alı parmakların arasına suyu eriştir. Oruçlu değilsen
burnuna suyu iyice çek" buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Bir
hanımım var (deyip hanımının ağzının bozuk olduğunu)" dedim. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu boşa" buyurunca, ben:
"Onunla aramızda bir hukuk ve çocuk var" karşılığını verdim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ona, diline sahip olmasını
emret, eğer onda hayır varsa dediğini yapar. Karını, cariyeni döver gibi
dövme'' buyurdu.
Diğer tahric: Aynı
uzunlukla Abdurrezzak (80) ve Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de (19/479); kısa
metinle Ebu Davud (144) ve Hakim, Müstedrek'te (1/148) rivayet ettiler.
18125 (2)'de geçti
9. Safvan b. Umeyye
- - (-)
25892 (1)- Safvan b.
Umeyye der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlardan en
çok nefret ettiğim bir kimse iken Huneyn günü ganimet mallarından bana o kadar
çok verdi ki, insanlardan en çok sevdiğim kimse oldu."
[Sahih]
Diğer tahric: Müslim
4/1806 (2313) ve Tirmizi 3/44 (666) rivayet ettiler.
10. Ebu Useyd
- - (-)
25893 (1)- Ebu Useyd
şöyle derdi: "Bedir savaşında İbn Ayiz elMerzuban'ın kılıcı elime
geçmişti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ganimetten herkesin elinde
bulunanı geri getirmesini emredince onu getirip ganimet malları arasına
bıraktım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisinden bir şey
istendiği zaman bu isteği geri çevirmezdi. Erkam b. Ebi'l-Erkam el-Mahzumi
kılıcı görüp tanıdı ve onu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den istedi.
Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kılıcı ona verdi.
[Hasen]
Heysemi (14179) der ki:
"Ben derim ki: Ahmed bu hadisi uzun bir hadis içinde rivayet etmiştir. O
hadis Bedir gazvesi bahsinde geçmişti. Ravileri güvenilir ravilerdir. Ancak
Abdullah b. Ebi Bekir, Ebu Useyd'den hadis işitmemiştir. En doğrusunu Allah
bilir."
11. Enes
- - (-)
25894 (1)- Enes
bildiriyor: Adamın biri Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
isteyince, kendisine iki dağ arasını dolduran bir koyun sürüsü verdi. Adam
kabilesine dönüp: "Ey kavmim! Müslüman olun! Vallahi Muhammed, fakirlik ve
ihtiyaç korkusu duymadan çok büyük ihsanlarda bulunuyor" dedi. Kimisi sırf
dünyalık elde etmek için müslüman oluyordu. Ancak çok geçmeden müslümanlık
onlara, dünyadan ve içindekilerden daha sevimli veya daha değerli geliyordu.
[Sahih]
284 (4)'te tekrar
etmiştir.