MÜSNED-İ HANBEL

BABLAR    KONULAR    NUMARALAR

İSLAM ÖNCESİ

<< 3354 >>

6- Ashabu'I-Uhdud (Hendeklerin Sahipleri) Kıssası ve Beşikte iken Konuşan Bebek

 

1. Suheyb

 

24774 (1) Suheyb der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Sizden önceki topluluklardan birinde, bir kral ve bu kralın da bir sihirbazı vardı. Sihirbaz yaşlandığı zamanı krala: ''Ben artık yaşlandımı ecelim de yaklaştı. Bana genç bir çocuk gönder de ona sihri öğreteyim'' dedi. Kral da sihir öğretmesi için ona bir genç yolladı. Genç, sihirbazın yanına giderken yolda bir rahiple karşılaştı ve rahibin yanında oturup onun sözlerini dinledi. Rahibin sözlerini de çok beğendi. Ondan sonra da genç, sihirbazın yanına her gidişinde rahibe uğrayıp yanında oturur, sihirbazın yanına gittiği zaman da geç kaldığı için sihirbaz onu döver: ''Neden geciktin?'' diye çıkışırdı. Evine gitmek için sihirbazın yanından ayrılınca yine rahibin yanına gidip otururdu. Geç geldiği için ailesi de onu döver: ''Neden geciktin?'' diye çıkışırlardı. Genç bu durumu rahibe şikayet edince, rahip ona: ''Sihirbaz seni döveceği zaman ona: ''Ailem beni alıkoydu, ondan geç kaldım'' dersin. Ailen seni dövmek istediği zaman da:

''Sihirbaz beni alıkoydu '' dersin'' dedi.

Genç bu hal üzerindeyken bir defasında insanları yollarından alıkoyan vahşi ve çok büyük hayvanla karşılaştı. İçinden: ''Allah katında sihirbaz mı daha üstün yoksa rahip mi, bunu işte bu gün öğreneceğim'' dedi. Sonra eline bir taş aldı ve: ''Allahım! Eğer rahibin durumu senin için sihirbazın durumundan daha sevimli ve rızana daha uygun ise bu taşla şu hayvanı öldür de insanlar yollarına gitsinler'' dedi. Ona taşı atınca hayvan öldü, insanlar da yollarına devam ettiler.

Sonra genç çocuk, rahibin yanına gelince olanları ona anlattı. Rahib de ona: ''Evladım! Sen benden daha üstün bir duruma gelmişsin. Ancak bazı belalara maruz kalacaksın ve eğer kalırsan sakın benden kimseye bahsetme'' dedi. Genç çocuk, körleri iyileştirmeye ve insanlara her türlü hastalığa karşı şifa dağıtmaya başlamıştı. Kralın kör bir arkadaşı bunu duyunca gencin yanına birçok hediyeyle geldi ve: ''Eğer beni de iyileştirirsen buradaki her şey senin olsun!'' dedi. Genç ise: ''Ben kimseyi iyileştirmiyorum fakat Allah şifa veriyor. Sen de iman edersen, senin için Allah'a dua ederim sana da şifa verir'' dedi. Adam iman edince, onun için dua etti ve Allah ona şifa verdi. Sonra kralın yanına gelip her zaman oturduğu yerde oturdu. Kralona: ''Ey filan! Tekrar görmeni kim sağladı?'' diye sorunca, adam: ''Rabbim!'' karşılığını verdi. Kral: ''Ben mi?'' diye sorunca, adam: ''Hayır, hem Rabbin hem de Rabbim olan Allab karşılığını verdi. Kral: ''Benden başka Rabbin var mı ki?'' diye sorunca, adam: ''Evet, var'' dedi. Bunu söyleyince genç çocuğun adını verene kadar adam işkenceye tabi tutuldu.

Bunun üzerine kralı genci yanına çağırdı. Ona: ''Evladım! Sihirde körleri ve alaca hastalarını iyileştirecek dereceye ulaşmışsını birçok hastaya şifa veriyormuşsun'' deyince, genç: ''Ben kimseyi iyileştirmiş değilimı ancak Allah iyileştiriyor'' karşılığını verdi. Kral: ''Ben mi?'' diye sorunca, genç: ''Hayır, Allah'dan başka kimse şifa veremez'' karşılığını verdi. Kral: ''Benden başka Rabbin var mı ki?'' diye sorunca, genç: ''Evet! Hem Rabbin hem de Rabbim olan Allah'' karşılığını verdi. Kral genci de yakalattı ve rahibin adını verene kadar ona da işkence etti. Sonra rahibi yanına getirtti ve ona: ''Dininden çık!'' dedi ancak rahip bunu kabul etmedi. Bunun üzerine bir testere getirildi ve başının orta yerine konulup rahip ikiye kesildi, iki parça halinde yere düştü. Sonra kör iken görmeye başlayan adam getirildi ve ona da: ''Dininden çık!'' dedi. Ancak o da bunu kabul etmedi. Bunun üzerine bir testere getirildi ve başının orta yerine konulup ikiye kesildi, iki parça halinde yere düştü.

Sonra genç çocuğa: ''Dininden çık!'' dedi. Çocuk da kabul etmeyince, kralonu bazı adamlarına teslim etti ve onlara: ''Bunu filan dağa götürüp dağın tepesine kadar çıkarın. Eğer dinini terk etmeyi yine kabul etmezse oradan aşağıya atın!'' dedi. Bunun üzerine çocuğu dağın tepesine çıkardılar. Çocuk: ''Allahım! Dilediğin şekilde beni bunların şerrinden koru'' diye dua edince dağ sallandı ve bütün adamlar aşağıya düştü. Sonra çocuk yürüyerek kralın yanına geldi. Kralona: ''Yanındakilere ne oldu?'' diye sorunca, çocuk: ''Allah beni onlardan korudu'' dedi. Bunun üzerine kralonu başka adamlara teslim etti ve: ''Onu bir gemiye bindirin ve denizin ortasına götürün. Şayet dininden dönmezse denize atm!'' emrini verdi. Adamlar genci alıp denizin ortasına kadar götürdüler. Genç çocuk: ''Allahım! Dilediğin şekilde beni bunların şerrinden koru!'' diye dua edince, gemi devrildi ve bütün adamlar boğuldu. Sonra genç çocuk yürüyerek kralın yanına geldi. Kral ona: ''Yanındakilere ne oldu?'' diye sorunca, genç çocuk: ''Allah beni onlardan korudu'' dedi.

Sonra krala: ''Sana söyleyeceğim şeyi yapmadan sen beni öldüremezsin! Ama sana diyeceğim i yaparsan öldürürsün'' dedi. Kral: ''Ne o?'' diye sorunca, genç: ''İnsanları bir yerde topla ve beni de bir kütüğün üzerine bağla. Sonra benim ok torbamdan bir tane ok alıp yayın kirişine koy ve: "Bu gencin Rabbi olan Allah'ın adıyla" diyerek oku bana at. Şayet bu şekilde yaparsan beni öldürebilirsin'' dedi. Bunun üzerine kral bütün insanları bir yerde topladı ve genci de bir kütüğe bağladı. Sonra ok torbasından bir ok çekti, yayın kirişine yerleştirdi ve: ''Bu gencin Rabbi olan Allah'ın adıyla'' deyip oku fırlattı. Ok gidip gencin şakağına saplandı. Genç elini okun saplandığı yer olan şakağına koydu ve öldü.

İnsanlar bunu görünce: ''Bu gencin Rabbine iman ettik!'' demeye başladılar.

Kralın adamları: ''Korktuğun şey vardı ya! O korktuğun şeyi Allah bütün insanların eliyle başına getirdi'' dediler. Bunun üzerine kral yol ağızlarında hendeklerin kazılmasını emretti. Hendekler kazılıp içlerinde de ateşler yakıldı.

 

Kral: ''Dininden dönenleri serbest bırakını dönmeyenıeri de ateşe atın!'' emrini verdi. Öyle yapmaya başladılar. İnsanlar arasında kura çekiliyor ve öyle ateşe atılıyorlardı. Nihayet yanında küçük çocuğuyla bir kadın geldi ve ateşe düşmemek için geri çekilir gibi oldu. Bunun üzerine çocuğu: ''Anneciğim! Sabret zira sen hak üzerindesin!'' dedi.''

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Müslim, zühd 4/2299 (3005) ve Tirmizi, tefsir 5/437 (3340) rivayet ettiler.