76- (Cabir b.
Abdillah'ın Babası) Abdullah b. Amr b. Haram el-Ensari
1. Cabir b. Abdillah
- - (-)
26767 (1)- Cabir b.
Abdillah der ki: Babam öldürüldüğü zaman giysisini açıp yüzüne bakmaya
başladım. Oradakiler beni bundan alıkoymak istedi, ancak Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bana engelolmadı. Halam Fatıma binti Amr babama ağlayınca
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ağlıyor musun?'' veya:
''Ağlama! Zira göğe yükseltene kadar melekler kanatlarıyla ona gölge
ettiler" buyurdu.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari
(2/91) ve Müslim, (adail 4/1918 (2471) rivayet ettiler.
26768 (2)- Cabir
bildiriyor: Uhud savaşında babamın cüssesi getirilip Nebi'in (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) önüne konuldu. Kefenlendiği için yüzünü açmak istedim, ancak
akrabalarım bana engel olmak istediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bir kadının babama ağladığını duyunca: ''Bu kim?'' diye sordu.
"Amr'ın kızı (veya kız kardeşi)" dediklerinde: ''Neden ağlıyorsun?''
veya: ''Ağlıyor musun? Oysa (göğe) yükseltene kadar melekler kanatlarıyla ona
gölge ettiler'' buyurdu.
[Sahih]
2. Cabir
- - (-)
26769- Cabir der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana şöyle buyurdu:
''Ey Cabir! Allah'ın
babanı diriltip: "Benden dileğin nedir?'' diye sorduğunu biliyor musun?
Baban: "Dünyaya geri dönmek istiyorum'' deyince, Allah: "Ama
(ölenlerin) dünyaya bir daha dönmeyeceğine dair hükmüm var'' karşılığını verdi.
''
[Hasen]
Diğer tahric: Tirmizi,
tefsır 5/230 (3010, "hasen ğarib"), İbn Mace, mukaddime 1/63 (190),
Ebu Ya'la 4/6 (2002), Taberi, Tefsır (4/172), Humeydi (1265) ve Hakim (2/120)
rivayet ettiler.
3. Cabir b. Abdillah
- - (-)
26770- Cabir b. Abdullah
anlatıyor Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müşriklerle savaşmak üzere
Medine'den çıkarken babam Abdullah bana:
"Ey Cabir!
Medine'de kalıp sonucun ne olacağını bekleyenler arasında kalmanda bir sakınca
yok. Şayet geride kızlarımı bırakmı yar olsaydım senin de savaşa katılmanı ve
önümde şehit düşmeni isterdim" dedi. Medine'de geride kalanlarla
birlikteyken bir ara halam bir su devesinin üzerinde babam ile dayımın
cesetlerini getirdi. Onları Medine'deki mezarlığımızda gömmek üzere götürürken
bir adamın: "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdiğiniz ölüleri geri
götürmenizi ve öldükleri yerde gömmenizi emrediyor" diyen çağrısını
işittik. Bunun üzerine ölülerimizi geri götürdük ve onları öldürüldükleri yerde
gömdük.
Muaviye b. Ebi Süfyan'ın
halifeliği döneminde adamın biri geldi ve: "Ey Cabir b. Abdillah!
Muaviye'nin işçileri çalışırken babanın mezarı açıldı ve bir kısmı
göründü" dedi. Bunun üzerine mezarına gittim. Ölmüş olması dışında
gömdüğümüz gün gibiydi ve hiç değişmemişti. Açılan yeri geri kapatıp gömdüm.
Babam öldüğünde geriye
hurma borcu bırakmıştı ve alacaklılar ödeme konusunda beni sıkıştırıyordu.
Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldim ve: "Ey Allah'ın Resulü! Babam
filan savaşta öldü ve geriye hurma borcu bıraktı. Alacaklılardan biri de ödeme
konusunda beni sıkıştırıyor. Hurmanın bir kısmını gelecek yılın mahsulünde
almak üzere beni beklemesi konusunda yardımcı olmanı istiyorum" dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Olur! yarın gün ortası inşaallah
yanına gelirim'' buyurdu.
İkinci gün iki
arkadaşıyla (Ebu Bekr ve Ömer'le) birlikte yanıma geldi.
Öncesinde karıma:
"Gün ortası Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma gelecek. Sakın
ortalıkta görünme, evde onu hiçbir şekilde rahatsız etme ve onunla
konuşma" demiştim. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yatak
açıp yastık da verince uzanıp uyudu. Yanımda besili bir kuzu vardı.
Azatlılarımdan birine: "Şu kuzuyu kes! Ancak acele et, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyanmadan hazır olsun. Ben de sana yardım
edeceğim" dedim. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyurken onunla
birlikte kuzuyu kesip hazırladık. Ona: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) uyandığı zaman abdest için su ister. Şayet biz işimizi bitirmeden
uyanırsa abdestini bitirmeden bitirmiş ve yemeği önüne koymuş olalım"
dedim.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) uyanınca: ''Ey Cabir! Abdest için su getir'' buyurdu. O
abdestini alırken ben kuzuyu önüne koyup hazırlamıştım. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yemeği görünce: ''Eti sevdiğimizi de biliyorsun! Bana Ebu
Bek6 çağır'' buyurdu. Yanında gelen Ebu Bekr ile Ömer'i çağırınca içeriye
girdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini yemeğe uzatıp:
''Bismillah! Başlayın!'' buyurdu ve birlikte yemeye başladılar. Bu şekilde
doyana kadar yediler, bolca da et arttı. Seleme oğuHarı da oturmuş onu
izliyordu. Onu çok sevdiklerinden rahatsız etmemek için içlerinden hiçbiri
yanına yaklaşmı yordu.
Yeme işini bitirip
kalkınca arkadaşları da kalkıp önünden çıktılar. Zira Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Arkamı meleklere bırakın'' buyururdu. Ben de peşlerinden
gittim. Kapıya vardıklarında çardakta gizlenmiş olan karım başını uzattı ve:
"Ey Allah'ın Resulü! Bana ve kocama hayır duada bulun" dedi. Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah sana da kocana da hayırlar ihsan etsin''
buyurdu.
Sonra ödeme konusunda
beni sıkıştıran alacaklımı kast ederek: ''Bana filan kişiyi çağır'' buyurdu.
Adam gelince Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: ''Cabir b.
Abdillahla kolaylık sağla da babasından alacağın hurmanın bir kısmını gelecek
yılın mahsulüne bırak'' buyurdu. Ancak adam: "Yapamam! Zira yetim
malıdır" diyerek mazeretini bildirdi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): ''Cabir nerede?'' diye sorunca: "Ey Allah'ın Resulü!
Buradayım" dedim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''0 zaman
tartıp adama ver! Allah bu borcu kapatacaktır'' buyurdu. Göğe baktığımda güneş
batmak üzereydi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey Ebu Bekr!
Namaza'' buyurunca birlikte Mescid'e gittiler. Ben de adama: "Kaplarını
yaklaştır" dedim ve tartıp vermeye başladım. Allah'ın sayesinden tüm
alacağını verdim ve bize de şu kadar hurma kaldı.
Ateş parçası gibi
hızlıca koşup Mescid'e Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına geldim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı kılıp bitirmişti. "Ey
Allah'ın Resulü! Alacaklıma hurmayı tartıp verdim, Allah'ın sayesinde borcu
kapatırken bize de şu kadar kaldı" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): ''Ömer b. el-Hattab nerede?'' diye sorunca, Ömer aceleyle yanına
geldi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: ''Ey Ömer! Cabir b.
Abdillahla alacaklısını ve hurmayı sor'' buyurunca, Ömer: "Sormaya gerek
yok! Sen Allah'ın bu borcu kapatacağını söyleyince borcun kapanacağını
biliyordum" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynı şeyi ona
üç defa söyledi. Her defasında da Ömer: "Sormaya gerek yok"
karşılığını veriyordu. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şeyi
üç defa söylediği zaman artık ona cevap verilmeyeceği için üçüncüsünde Ömer:
"Ey Cabir! Borcun ve hurmana ne oldu?" diye sordu. "Allah bu
borcumu kapattı ve bize de şu kadar kaldı" dedim.
Daha sonra eve geldim ve
karıma: "Ben sana Resulullahlla (Sallallahu aleyhi ve Sellem) konuşma
demedim mi?" diye çıkıştım. Kanm: "Allah, Nebi'i (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) evime göndermişken evden çıkmadan önce bana ve kocama dua etmesini
istemeden öyle bırakacağımı mı zannettin?" karşılığını verdi.
[Sahih]
Heysemi (6679) der ki:
"Ben derim ki: Hadis Sahih'te ve başka kitaplarda kısa metniyle yer
almıştır. Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup ravileri Sahih'in ravileridir. Bundan
Nubaylı el-Anezi müstesnadır. Kendisi güvenilir biridir."
26022 (6)'da tekrar
etmiştir.