12- Huzeyfe'nin
Fitnelere Dair Bazı Rivayetleri
1. Huzeyfe
- - (-)
28422 (1)- Huzeyfe der
ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) makamında durup, kıyametten önce
vuku bulacak her şeyden bahsetti. Bunları aklında tutan tuttu ve unutan da
unuttu. (Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in haber vermiş olduğu ancak)
unutmuş olduğum bir şeyi görürsem onu hemen bilirim, tıpkı bir kimsenin
kendisinden ayrı kaldığı birisirıi görüp de tanıdığı gibi."
Veki' başka bir
defasında rivayet ederken: " ... Tıpkı bir kimsenin kendisinden ayrı
kaldığı birisini görünce tanıması gibi" ifadesini kullanmıştır.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari
(6604), Müslim (2891) ve Ebu Davud (4240) rivayet ettiler.
28423 (2)- Huzeyfe der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bana kıyamete kadar olacak her
şeyi haber verdi. Bu konuda her şeyi kendisine sordum. Ancak Medine halkının
Medine'den neyin çıkaracağını sormadım."
[Sahih]
Diğer tahric: Müslim
(7368-9) rivayet etti.
28424 (3)- Huzeyfe b.
el-Yemani der ki: VAllahi şu andan kıyamete dek çıkacak bütün fıtneleri
insanlar içinde en iyi ben biliyorum. Bu fıtneleri bilmemin sebebi de
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bunları başkasına bildirmeyip
sadece bana söylemesi değildir. Ancak içlerinde benim de bulunduğum bir
mecliste Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) fıtnelerden bahsedip onları
sayarken: "Bu fitnelerden bazıları hiç kimsenin kurtulamayacağı şekilde
büyük ve genelolur. Bazıları ise yazın esen bir rüzgar gibi gelip geçici olur.
Bazıları küçükı bazıları da büyük olur'' buyurdu. Benim dışımda o mecliste
bulunanların hepsi de öldü."
[Sahih]
Diğer tahric: Müslim
(7365) rivayet etti.
28425 (4)- Başka bir kanalla
yukarıdaki hadis'in aynısı nakledilmiştir.
[Hasen]
28426 (5)- Huzeyfe der
ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aramızda durup, kıyametten
önce vuku bulacak her şeyden balısetti. Onu aklında tutan tuttu ve unutan da
unuttu. (Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in haber vermiş olduğu ancak)
unutmuş olduğum bir şeyi görürsem onu hemen bilirim, tıpkı bir kimsenin
kendisinden ayrı kaldığı birisini görüp de tanıdığı gibi."
[Sahih]
28427 (6)- Huzeyfe b.
el-Yeman der ki: Vallahi şu andan kıyamete dek çıkacak bütün fıtneleri insanlar
içinde en iyi ben biliyorum. Bu fıtneleri bilmemin sebebi de, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bunları başkasına bildirmeyip sadece bana
söylemesi değildir. Ancak içlerinde benim de bulunduğum bir mecliste Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) fıtnelerden bahsedip onları sayarken: "Bu
fitnelerden bazıları hiç kimsenin kurtulamayacağı şekilde büyük ve genelolur.
Bazıları ise yazın esen bir rüzgar gibi gelip geçici olur, Bazıları küçük, bazıları
da büyük olur'' buyurdu. Benim dışımda o mecliste bulunanların hepsi de öldü.
[Sahih]
2. Huzayfa
- - (-)
28428 (1)- Rib'i b.
Hiraş bildiriyor: Huzeyfe, Hz. Ömer'in yanından gelip şöyle dedi: Geçen gün
Ömer'in yanında oturduğumuzda Ömer, Muhammed'in ashabına: "Hanginiz
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in fitneler hakkında anlattığını
işitti?" diye sordu. Oradakiler: "Biz işittik" deyince:
"Sanırım adamın ailesi ve malı hakkındaki fitneyi kastediyorsunuz"
dedi. Bunun üzerine oradakiler: "Evet" deyince, Ömer: "Ben onu
sormuyorum. Zira namaz, oruç ve zekat onlara kefarettir. Hanginiz Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in deniz dalgaları gibi dalgalanacak olan
fitnelerden bahsettiğini işitti?" dedi. Herkes susmuştu. Beni kasdettiğini
düşündüm ve: "Ben (işittim) dedim. Bana: "Sen mi? Allah babanı
bağışlasın" karşılığını verdi. Bunun üzerine şöyle anlattım:
"Fitneler kalbe tıpkı (örülen) hasır gibi (insanların kalbine) çubuk çubuk
atılır. Hangi kalb o fitneyi reddederse onda beyaz bir leke oluşur. Hangi kalp
te fitneyi kabul ederse onda siyah bir leke oluşur. Böylece iki ayrı kalp
ortaya çıkar: Biri rengi değişmeyen taş gibi bembeyazdır. Gökyüzü ve yeryüzü
durduğu müddetçe ona hiçbir fitne zarar vermez. Diğeri ise alaca siyahtır ve
yan duran testi gibidir -Ravi der ki: Huzeyfe testinin duruş şeklini göstermek
için elini yan çevirdi-.Bu kalp, ne iyiyi bilir, ne de kötüyü. O, ancak
nefsinin hevasına uyan şeyleri bilir."
[Sahih]
Diğer tahric: Müslim
(286-8) rivayet etti.
28429 (2)- Nasr b. Asım
el-Leysi der ki: leys oğullarından bir grupla birlikte Yeşkuri'ye gittiğimde:
"Siz kimsiniz?" diye sordu. Biz: "leys oğullarındanız"
dedik. Biz ona, o da bize bazı şeyler sordu. Sonra: "Biz sana Huzeyfe'nin
hadisini sormaya geldik" dedik. Bunun üzerine Yeşkuri şöyle anlattı:
Huzeyfe: Ebu Musa ile birlikte (Kufe'ye) geri dönüyorduk. O zaman Kufe'de
hayvanların fıyatı yüksekti. Ben ve bir arkadaşım (önde gitmek için) Ebu
Musa'dan izin istedik. İzin verince de günün ilk saatlerinde Küfe'ye geldik.
Arkadaşıma: "Ben mescide gireceğim, çarşı hareketlendiği zaman yanına
gelirim" dedim ve mescide girdim. Mecidde bir halka oluşturulmuştu.
Halkadakilerin sanki başları kesilmiş gibi (hareketsiz bir şekilde) birini
dinlediklerini gördüm. Ben de yanlarında durdum. Yanıma bir adam gelince:
"Bu (konuşan) kimdir?" diye sordum. Adam: "Sen Basra'lı
mısın?" diye sorunca, ben: "Evet" cevabını verdim. Adam:
"Buralı olmadığını anladım. Eğer KUfe'li olsaydın bu kişinin kim olduğunu
sormazdın. Bu kişi Huzeyfe b. el-Yeman'dır" dedi. Yanına yaklaştığımda
şöyle dediğini duydum:
İnsanlar Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) hayrı sorarken, ben şerri soruyordum. Zira
hayırlı bir şey olacaksa benim gözümden kaçmayacağını biliyordum. Bu sebeple:
"Ey Allah'ın Resulü! Bu hayırlı dönemden sonra şer olan bir dönem gelecek
mi?" diye sordum. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üç defa:
"Ey Huzeyfe! Allah'ın Kitab'ını öğren ve içindekilere tabi ol'' buyurdu.
Ben yine: "Ey Allah'ın Resulü! Bu hayırlı dönemden sonra şer olan bir
dönem gelecek mi?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Fitne ve şer olacaktır'' buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Bu
şerden sonra hayır var mı?" diye sordum. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi
meliem) üç defa: "Ey Huzeyfe! Allah'ın Kitab'ını öğren ve içindekilere
tabi ol'' buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Peki bu şerden sonra hayır
var mı?" diye sorduğumda, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): lDuman
üzerinde bir barış ve içerisinde fesat olan bir toplum olacaktır'' buyurdu.
Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Duman üzerindeki barış nedir?" dediğimde:
'' (Kargaşadan sonra) kavimlerin kalplerinin eskiden olduğu hale dönmemesidir''
buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Bu hayırlı dönemden sonra şer olan bir
dönem gelecek mi?" diye sordum. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yine üç defa: "Ey Huzeyfe! Allah'ın Kitab'ını öğren ve
içindekilere tabi ol'' buyurdu. Ben yine: "Ey Allah'ın Resulü! Bu hayırlı
dönemden sonra şer olan bir dönem gelecek mi?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Kör ve sağır fitne alaca kı Cehennemin kapılarında fitneye
çağıran davetçiler olacak, Ey Huzeyfe! Senin bir kök ısırarak (yiyerek) ölmenı
o fitnecilerden birisine uymandan daha hayırlıdır'' buyurdu.
[Sahih]
Diğer tahric: Ebu Davud
4/69 (4245) rivayet etti.
28430 (3)- Huzeyfe b.
el-Yeman der ki: Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Biz şer içinde idik. Allah
şerri yok etti ve senin elinle hayrı gönderdi. Hayırdan sonra şer var
mıdır?" dediğimde: ''Evet (vardır'' buyurdu. "Bu şer nedir?"
dediğimde ise: "Gece karanlığının parçaları gibi peşpeşe gelen
fitnelerdir. Onlar size sığır yüzüne benzer bir şekilde gelecektir. Hangisinin
nereden geldiğini bilemeyeceksiniz'' buyurdu.
[Zayıf]
28431 (4)- Ebu'l-Bahteri
der ki: Huzeyfe: "Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı
kendisine hayrı sorarken ben şerri soruyordum" dedi. Kendisine:
"Niçin böyle yaptın?" denildiğinde: "Şerden sakınan kimse, hayra
düşer" karşılığını verdi.
[Sahih]
Diğer tahric: Nesai,
fedailu'l-Kur'an (85) ve İbn Mace 2/1317 (3981) rivayet ettiler.
28432 (5)- Huzeyfe der
ki: Hz. Ömer'in yanında oturuyorduk. Ömer: "Hanginiz Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in fitneler hakkında anlattığını işitti?"
diye sordu. Ben: "Ben işittim" dedim. Bunun üzerine Ömer: "Sen
bu konuda cesur birisin" dedi. Ben de: "Kişinin ailesi, malı, çocuğu
ve komşusuyla sınanmasıdır ki kıldığı namazı, orucu, verdiği sadakası ve
iyilikleri emredip kötülüklerden sakındırması bu fitneye kefaret olur"
dedim. Ömer: "Sana bunu sormuyorum, deniz dalgaları gibi dalgalanacak
büyük fitneyi soruyorum" dedi. Ben de: "Ey Müminlerin Emiri! O
fitnenin sana bir zararı yoktur. Seninle o fitne arasında kapalı bir kapı
vardır" dedim. Ömer: "O kapı kırılacak mı yoksa açılacak mı?"
deyince:
"Kırılacaktır"
dedim. Ömer: "O halde asla bir daha kapanmayacaktır" dedi. Ravi der
ki: Huzeyfe'ye: "Ömer, o kapının kim olduğunu biliyor muydu?"
dediğimizde: "Evet, yarından önce gecenin geleceğini bildiği gibi"
karşılığını verdi.
Veki' rivayetinde şöyle gelmiştir:
Mesruk, Huzeyfe'ye: "Ey Ebu Abdillah! Ömer, kendisine anlatmış olduğun
şeyi biliyor muydu?" dedi. Biz de: "Ömer, o kapının kim olduğunu
biliyor mu?" dediğimizde: "Evet, yarından önce gecenin geleceğini
bildiği gibi. Ben ona içinde yanlışlar olan bir şey anlatmadım"
karşılığını verdi. Biz Huzeyfe'ye kapının kim olduğunu sormaya cesaret
edemedik. Mesrük'a sormasını söyledik. O da sorunca, Huzeyfe: "Kapı
Ömer'dir" dedi.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari
(1435, 3586, 7096), Müslim, fiten 4/2218 (2892), Tirmizi, fiten 4/524 (2258,
"sahih"), İbn Mace, fiten 2/1305 (395) ve Humeydi 1/212 (447) rivayet
ettiler.
28433 (6)- Subey' der
ki: Hayvan satın almak için beni Mah denilen yerden Kufe'ye gönderdiler.
Arkadaşımla Küfe'de Kunase denilen yere geldiğimizde bir de baktık ki etrafında
insanların toplandığı biri var. Arkadaşım hayvanlara bakmaya gitti. Ben de bu
adamın yanına gittim. Baktım ki bu kişi Huzeyfe'dir. Onun şöyle dediğini
işittim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı ona hayrı sorarken
ben şerri sorup:
"Ey Allah'ın
Resulü! Bu hayırlı dönemden sonra önceden olduğu gibi şer olan bir dönem
gelecek mi?" dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Evet''
buyurdu. Ben: "Ondan korunmanın yolu nedir?" dediğimde: ''Kılıçtır''
buyurdu. Ben: "Sonra ne olacak?" dediğimde, Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): lDuman üzerinde bir sulh ve içerisinde fesat olan bir toplum
olacaktır'' buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Duman üzerindeki sulh
nedir?" dediğimde: '' (Kargaşadan sonra) toplulukların kalplerinin eskiden
olduğu hale dönmemesidir'' buyurdu. Ben: "Sonra ne olacak?"
dediğimde: "Sonra dalalete çağıran davetçiler olacak. O zaman yeryüzünde
Allah'ın halifesi olursa, bedenine (kamçı) vursa ve malını alsa bile ona itaat
et. Halife yoksa (açlıktan) bir ağacın kökünü ısırarak (yiyerek) ölecek olsan
bile ka{1 buyurdu. Ben: "Sonra ne olacak?" dediğimde: ''Deccal
çıkacak'' buyurdu. Ben: "Ne ile gelecek?" dediğimde: ''Yanında nehir
ve ateşle gelecek. Nehrine giren kişi günahı hak eder ve sevabı silinir.
Ateşine giren kişi ise sevabı hak eder ve günahları silinir'' buyurdu. Ben:
"Sonra ne olacak?" dediğimde: ''(Kıyametin kopmasına az bir süre
kalır. Öyle ki) bir bir at doğurtsan daha onun tayına binmeden kıyamet kopar''
buyurdu.
Şu'be der ki: Ebu Bişr
bana Huzeyfe'den naklederek şöyle dedi: "Ben: "Ey Allah'ın Resulü!
Duman üzerindeki sulh nedir?" dediğimde: ''Kalplerin önceden olduğu hale
dönmemesidir'' buyurdu.
[Sahih]
28434 (7)- Sahr b. Bedr
el-İcli, Subey' b. Halid ed-Dubai kanalıyla mana olarak bir önceki hadisin
aynısını aktardı ve rivayetinde: '' (Nehrine giren kişinin) sevabı silinir.
(Ateşine giren kişinin ise) günahları silinir'' dedi. Ayrıca: "Sırtına
(kamçı) vursa ve malını alsa bile ona itaat dı ibaresi geçmiştir.
[Sahih]
28435 (8)- Sahr, Subey'
b. Halid ed-Dubai kanalıyla mana olarak bir önceki hadisin aynısını aktardı ve
rivayetinde: "Sırtına (kamçı) vursa ve malını alsa bile (ona itaat et)''
dedi. Ayrıca: ''(Nehrine giren kişinin) sevabı silinir, (Ateşine giren kişinin
ise) günahları silinir'' ibaresi geçmiştir.
[Sahih]
28436 (9)- Halid b.
Halid el-Yeşkuri der ki: Tüster fethedildiği zaman Kufe'ye gittim. Mescide
girdiğimde, aralarında biraz daha yüksekte duran güzel yüzlü bir adamın olduğu
bir halka gördüm. Bu adamın Hicazlı olduğu belli oluyordu. Ben: "Bu zat
kim?" diye sorunca: "Onu tanımıyor musun?" karşılığını verdiler.
Ben: "Hayır" cevabını verince: "Bu, Resulullah'ın {Sallallahu
aleyhi ve Sellem} sahabisi Huzeyfe b. el-Yeman'dır" dediler. Ben de
(halkaya) oturdum. Huzeyfe dedi ki: İnsanlar Resulullah'a {Sallallahu aleyhi ve
Sellem} hayrı sorarlardı, ben ise şerri sorardım. Halk ona şaşkınlıkla bakınca,
Huzeyfe: "Hayret ettiğiniz şeyi size anlatacağım" deyip şöyle devam
etti: "İslam geldiği zaman, Cahiliye döneminde olmayan şeyler oldu. Ben de
Kur'an'ı iyi anlıyordum. İnsanlar Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gelip hayrı soruyorlar, ben ise ona şerri soruyordum. Ben: "Ey Allah'ın
Resulü! Allah'ın bize verdiği bu hayırdan sonra yine eskisi gibi şer olacak
mı?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Evet''
cevabını verdi. Ben: "Bundan korunmanın yolu nedir, ey Allah'ın
Resulü?" diye sorunca: ''Kılıç'' cevabını verdi. Ben: "Kılıç
kulandıktan sonra hayatta kalan olacak mı?" diye sorunca: "Evet.
Fesat üzerinde bir emirlik ve duman üzerinde bir sulh olacaktır'' buyurdu. Ben:
"sonra ne olacak?" diye sorunca, Resulullah {Sallallahu aleyhi ve
Sellem} şöyle buyurdu: "Sonra daldıete çağıran davetçiler olacak. O zaman
yeryüzünde Allah'ın halifesi olursa, sırtına kamçı vursa ve malını alsa bile
ona itaat et. Halife yoksa (açlıktan) bir ağacın kökünü ısırarak (yiyerek) ö''
buyurdu. Ben: "sonra ne olacak?" diye sorunca, Resulullah {Sallallahu
aleyhi ve Sellem}: ''Sonra, yanında nehir ve ateş olan Deccal çıkacak. Bu ateşe
düşen sevabı hak eder ve günahları silinir. Nehre düşen ise günahı hak eder ve
sevabı silinir'' buyurdu. Ben: "sonra ne olacak?" diye sorunca,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): '' (Kıyametin kopmasına az bir süre kalır.
Öyle ki) bir kısrak doğurur ve sahibi onun tayına binmeden kıyamet kopar''
buyurdu.
Katade der ki:
"Bundan korunmanın yolu nedir ey Allah'ın Resulü?" diye sorunca:
''Kılıç'' dedi" ifadesini, Ebu Bekr döneminde başgösteren ridde (toplu dinden
dönme) olaylarına yoruyoruz. IIDuman üzerinde bir sulh'' ifadesi ise ''Kin ve
düşmanlığa dayalı bir sulh'' anlamındadır. Abdurrezzak'a: "Bunun
açıklaması kimden alınmıştır?" denildiğinde:
"Katade'den
alınmıştır" karşılığını verdi.
[Sahih]
28437 (10)- Zeyd b. Vehb
bildiriyor: Huzeyfe: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize
(kıyamet ile ilgili) iki hadis anlattı. Ben ikisinden birini gördüm ve diğerini
beklemekteyim" dedi. Sonrasında bir önceki hadisin aynısını aktardı.
28438 (11)- Nasr b. Asım
bildiriyor: Subey' b. Halid: "Tüster fethedildiği zaman Küfe'ye
gittim" dedi ve mana olarak Ma'mer'in hadisinin aynısını aktardı.
Rivayetinde: "(Nehire düşenin ise) sevabı silinir'' dedi.
[Sahih]
28439 (12)- Ebu't-Tufeyl
bildiriyor: Huzeyfe b. el-Yeman'ın şöyle dediğini işittim: "Ey insanlar!
Bana sormayacak mısınız? İnsanlar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
hayrı soruyor, ben ise ona şerri soruyordum. Allah, Peygamberini (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gönderdi. O da insanları küfürden imana, dalaletten hidayete
davet etti. Bir kısım insanlar ona icabet edip, sanki ölüyken hak ile yeniden
dirildi. Bazıları da (ona icabet etmeyip) dalalet içinde kalarak, daha önce
diriyken sanki ölü haline döndü. sonra nübüvvet gitti ve peygamberlik yöntemi
üzerine hilafet geldi."
[Hasen]
Diğer tahric: Ebu Nuaym
Hilye'de (1/274) rivayet etti.
28440 (13)- Rib'i b.
Hiraş bildiriyor: Huzeyfe, Hz. Ömer'in yanından gelip şöyle dedi: Geçen gün
Ömer'in yanında oturduğumuzda Ömer, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ashabına: "Hanginiz Resulullah'ın fitneler hakkında anlattığını
işitti?" diye sordu. Oradakiler: "Biz işittik" deyince:
"Sanının adamın ailesi ve malı hakkındaki fitneyi kastediyorsunuz"
dedi. Bunun üzerine oradakiler: "Evet" deyince, Ömer: "Ben onu
sormuyorum. Zira namaz, oruç ve zekat onlara kefarettir. Hanginiz Resulullah'ın
deniz dalgaları gibi dalgalanacak olan fitnelerden bahsettiğini işitti?"
dedi. Herkes susmuştu. Beni kasdettiğini düşündüm ve: "Ben (işittim)
dedim. Bana: "Sen mi? Allah babam bağışlasın" karşılığını verdi.
Bunun üzerine şöyle anlattım: "Fitneler kalbe tıpkı (örülen) hasır gibi
(insanların kalbine) çubuk çubuk atılır. Hangi kalb o fitneyi reddederse onda
beyaz bir leke oluşur. Hangi kalp te fitneyi kabul ederse onda siyah bir leke
oluşur. Böylece iki ayrı kalp ortaya çıkar: Biri rengi değişmeyen taş gibi
bembeyazdır. Gökyüzü ve yeryüzü durduğu müddetçe ona hiçbir fitne zarar vermez.
Diğeri ise alaca siyahtır ve yan duran testi gibidir -Ravi der ki: Huzeyfe testinin
duruş şeklini göstermek için elini yan çevirdi-o Bu kalp, ne iyiyi bilir, ne de
kötüyü. O, ancak nefsinin hevasına uyan şeyleri bilir. Ona aralarında kapalı
bir kapı olduğunu ve yakın bir zamanda kınlarak açılacağım anlattım. Bunun
üzerine Ömer: "Kınlarak mı? Hayır, baban olmayasıca" dedi. Ben
"Evet (kınlarak)" dedim. O da: "Eğer normalolarak açılsaydı,
belki bir daha kapamrdı" dedi. Ben de: "Hayır kınlarak açılacak"
dedim. Ayrıca kendisine o kapının öldürülecek ya da ölecek bir adam olduğunu
söyleyerek konuyu doğru bir şekilde anlattım.
[Sahih]
28441 (14)- Huzeyfe der
ki: "Ey Allah'ın Resulü! Bu hayırlı dönemden sonra daha önceki gibi şer
olan bir dönem gelecek mi?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ey Huzeyfe! Allah'ın Kitab'ını öğren ve içindekilere tabi ol''
buyurdu ve benden yüz çevirdi. Bu soruyu kendisine üç defa tekrar ettim. Bildim
ki Resulullah (sallallahu aleyhi me Ile m) eğer hayırlı ise o şeye uYmamı, şer
ise ondan uzak durmamı istedi. Yine: "Ey Allah'ın Resulü! Bu hayırlı
dönemden sonra şer olan bir dönem gelecek mi?" diye sordum. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet. Körı sağır bir fitne ve Cehennemin
kapılarında fitneye çağıran davetçiler olacaktır. Onlara icabet edenleri de içine
atacaklardır'' buyurdu.
[Hasen]
3. Huzeyfe
- - (-)
28442 (1)- Huzeyfe der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sayın bakalım kaç kişi İslamlı
telaffuz edebiliyor?'' buyurdu. Biz: "Ey Allah'ın Resulü! Biz altı yüz ile
yedi yüz arası bir sayıdayız. Buna rağmen bizim için endişe mi
etmektesin?" deyince: "Şüphesiz ki siz bilmiyorsunuz. Kimbilir,
sizler büyük bir belaya uğrayacaksınız'' buyurdu. Sonra öyle bir belaya maruz
kaldık ki bizden biri namazıllI kılacağı zaman ancak gizli olarak kılmaya
başladı.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari,
cihad 6/177 (3060), Müslim, iman 1/131 (149) ve İbn Mace, fiten 2/1337 (4029)
rivayet ettiler.