MAİDE 94 |
يَا
أَيُّهَا
الَّذِينَ
آمَنُواْ
لَيَبْلُوَنَّكُمُ
اللّهُ
بِشَيْءٍ
مِّنَ
الصَّيْدِ
تَنَالُهُ أَيْدِيكُمْ
وَرِمَاحُكُمْ
لِيَعْلَمَ
اللّهُ مَن
يَخَافُهُ
بِالْغَيْبِ
فَمَنِ اعْتَدَى
بَعْدَ ذَلِكَ
فَلَهُ
عَذَابٌ
أَلِيمٌ |
94. Ey iman edenler,
Allah gıyaben kendisinden korkanları ortaya çıkarmak için avdan, ellerinizin,
ınızraklarınızın erişebileceği bir şeyle sizi muhakkak deneyecektir. Artık bundan
sonra kim aşırı giderse, onun için pek acıklı bir azap vardır.
Bu buyruğa dair
açıklamalarımızı sekiz başlık halinde sunacağız:
1- Ayetin Nüzul Ortamı:
2- Bu Ayet-i Kerime)nin Muhatapları:
3- Hangi Tür Av Hayvanlarıyla Deneme
Sözkonusudur:
4- Av Neye Denir:
5- El ve Mızrak Tabirlerinin Kapsamı:
6- Kurulu Av Tuzak ve Ağlarına
Yakalanan Avların Hükmü:
7- Ayet, Av Hayvanının Avı Yakalayana
Ait Olduğuna Delil Gösterilmiştir:
8- Kitap Ehlinin Avı:
1- Ayetin Nüzul
Ortamı:
Yüce Allah'ın: "...
Allah ... sizi muhakkak deneyecektir" buyruğu, muhakkak sizi sınayacaktır
demektir. Denemek (ibtila), sınamak demektir.
Avlanma, Arab-ı
Aribe'nin geçim yollarından birisi idi. Hepsi arasında oldukça yaygındi.
Oldukça kullanılan bir yoldu. Allah da onları ihramlı iken ve Harem bölgesinde
av hayvanları ile sınadı. Tıpkı, İsrailoğullarını Cumartesi gününde haddi
aşmamakla sınadığı gibi.
Denildiğine göre, bu
ayet-i kerime Hudeybiye yılı nazil olmuştur. Ashabın bazıları, Peygamber
(s.a.v.) ile birlikte ihrama girdikleri halde, bazıları da ihrama girmemişti. O
bakımdan, bir av göründü mü, durumları ve davranışları o hususta farklı farklı
olurdu. Av ile ilgili hükümler kendileri için açık ve net olmadığından dolayı,
durum ve fiillerinin hükümlerine, hacc ve umrelerinin yasaklarına dair bir
beyan olmak üzere Yüce Allah bu ayet-i kerimeyi indirdi.
2- Bu Ayet-i
Kerime)nin Muhatapları:
İlim adamları, bu ayet-i
kerimenin muhatapları ile ilgili olarak iki farklı görüş ileri sürmüşlerdir.
Birincisine göre, bu ayetin muhatapları ihramlı olmayan kimselerdir. Bunu Malik
söylemiştir.
İkinci görüşe göre ise
bunlar ihramlı olanlardır. Bunu da İbn Abbas söylemiş ve bu hususta Yüce
Allah'ın: "Sizi muhakkak deneyecektir" buyruğunu delil göstermiştir.
Çünkü, denemenin kendisi vasıtasıyla tahakkuk ettiği avlanmaktan uzak durma
yükümlülüğü, ihram ile birlikte sözkonusu olur.
İbnü'I-Arabi ise şöyle
demektedir: Ancak, bunun böyle olması gerekmez.
Çünkü teklif, kendisi
için avlanmakla ilgili koşulan çeşitli şartlar ile ve yine avlanma keyfiyetine
dair kendisi için meşru kılınan niteliklerle tahakkuk eder. Doğrusu, bu ayet-i
kerimedeki hitabın, ihramlı olsun, olmasın bütün insanlara yönelik olduğudur.
Çünkü Yüce Allah'ın: "Sizi muhakkak deneyecektir" buyruğu, mutlaka
bununla mükellef kılacaktır, demektir. Teklif ise, bütünüyle bir denemedir.
Fazilet ise, bunun çokluk ve azlığında, zayıflık ve sıkıntılar arasındaki
farklılıklarda ortaya çıkar.
3- Hangi Tür Av
Hayvanlarıyla Deneme Sözkonusudur:
Yüce Allah'ın:
"Avdan ... bir şeyle" buyruğu, avın bazılarıyla demektir. Burada
geçen; ".... dan," teb'iz (kısmilik) içindir. Bu da özel olarak kara
avıdır. Bütün av hayvanlarını kapsamaz. Çünkü, denizin de avı vardır. Bu
açıklama et-Taberi ve başkaları tarafından ya pılmıştır. "Av (sayd)"
ile ise, avlanan hayvanlar kastedilmiştir. Çünkü Yüce Allah: "Ellerinizin
... erişebileceği" diye buyurmaktadır.
4- Av Neye Denir:
Yüce Allah'ın:
"Ellerinizin, mızraklarınızın erişebileceği" buyruğu, küçük ve büyük
av hayvanlarının durumunu açıklamaktadır.
İbn Vessab ve en-Nehai
"Erişebileceği" buyruğunu, alttan noktalı "ye" harfi ile
(...) diye okumuşlardır.
Mücahid der ki: Eller,
yavruları, yumurtaları ve kaçamayanları alıp yakalayabilir. Mızraklar ise,
büyük av hayvanlarına erişir. İbn Vehb dedi ki: Malik dedi ki: Yüce Allah :
"Ey iman edenler, Allah ... ellerinizin, mızraklarınızın erişebileceği bir
şeyle sizi muhakkak deneyecektir" diye buyurmaktadır. İnsanın eliyle,
mızrağıyla, yahut herhangi bir silahı ile erişebilip de öldürdüğü her bir şey,
Yüce Allah'ın buyurduğu gibi avdır.
5- El ve Mızrak
Tabirlerinin Kapsamı:
Yüce Allah'ın, özel
olarak "elleri" zikretmesinin sebebi, avlanmakta gösterilen çabanın
büyük bir kısmının ellerle yapılışından dolayıdır. A"cılıkta kullanılan
diğer hayvanlar, ipler, el ile yapılan tuzak ve ağlar da bunun kapsamına girer.
(Silahlar arasından) özel olarak mızrakların anılışı ise, an yaralayan
araçların çoğunluğunu mızrakların teşkil edişi dolayısıyladır. Ok ,-e benzeri
şeyler de kapsamına girer. Avlanmada kullanılan hayvanlar ve oklara dair
açıklamalar ise, surenin baş tarafında (Maide, 4, ayet. 4, başlık ve devamında)
yeteri kadar yapılmış bulunmaktadır. Hamd Allah'adır.
6- Kurulu Av Tuzak ve Ağlarına
Yakalanan Avların Hükmü:
Tuzak ve ağlara
yakalanan avlar, sahiplerine aittir. Herhangi bir kimse avı bunlara takılmak
zorunda bırakacak olsa ve bu ağ ve tuzaklar olmaksızın bu avları yakalama
imkanı yoksa, o takdirde bu ağların sahibi öbürü ile ortaktır, Dağda bulunan
arı kovanlarına düşen arılar da sözü geçen ağ ve tuzaklar gibidir. Yüksek
burçlarda bulunan güvercinler ise, eğer mümkünse sahiplerine geri verilir.
Kovan arılarının durumu da böyledir. Bu, Malik'ten rivayet edilmiştir.
Arkadaşlarından birisi
de şöyle demektedir: Güvercin, ya da arıların yanına geldiği kimsenin, bunları
geri vermek mükellefiyeti yoktur.
Eğer köpekler, bir avı
bir kimsenin evine ya da odasına girmek zorunda bırakacak olursa, av hayvanı,
köpekleri salan avcıya aittir ev sahibine değil. Eğer, köpeklerin mecbur
bırakması sözkonusu olmaksızın eve girecek olsa, o takdirde o av hayvanı ev
sahibine ait olur.
7- Ayet, Av Hayvanının
Avı Yakalayana Ait Olduğuna Delil Gösterilmiştir:
Bazıları, av hayvanının
avcı hayvanı kışkırtana değil de bizzat yakalayana ait olacağına bu ayeti delil
göstermişlerdir. Çünkü, avcı hayvanı kışkırtanın el, ya da mızrağı henüz
birşeyele geçirebilmiş değildir. Ebü Hanife'nin de görüşü budur,
8- Kitap Ehlinin Avı:
Malik, kitap ehlinin
avını mekruh görmekle birlikte haram dememiştir. Çünkü Yüce Allah:
"Ellerinizin, mızraklarınızın erişebileceği" derken, iman ehlini
kastetmektedir. Zira Yüce Allah, ayetin baş tarafında: "Ey iman
edenler" diye hitap buyurmuştur, Böylelikle kitap ehli dışarıda bırakılmıştır,
İlim ehlinin cumhuru
ise, ona muhalefet etmiştir. Çünkü Yüce Allah: ''Kendilerine kitap verilenlerin
yiyeceği size helaldir" (el-Maide, 5) diye buyurmuştur. Onlara göre, av da
tıpkı kitap ehlinin kestikleri gibidir.
Bizim (Maliki mezhebimizin)
ilim adamlarımız ise, ayet-i kerime, onların yiyeceklerini ihtiva etmekle
birlikte, av başka bir türdür. O bakımdan genel olarak yiyeceklerin kapsamına
girmez ve yiyecek, mutlak olarak kullanıldığı takdirde avı kapsamaz,
Derim ki: Bu açıklama,
avlanmanın kitap ehli nezdinde meşru olmayışına bina en böyledir. Bu durumda av
onların yiyeceklerinden olmaz, Böylelikle bu iddia bizim için bağlayıcı
olmaktan da çıkar. Şayet av, eğer dinlerinde meşru ise, lafız onu da kapsamına
aldığından dolayı, bizim onların av hayvanlarının da etini yememiz gerekir.
Çünkü, bu da onların yiyecekleri arasında yer alır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN