A’RAF 70 / 72 |
قَالُواْ
أَجِئْتَنَا
لِنَعْبُدَ
اللّهَ وَحْدَهُ
وَنَذَرَ
مَا كَانَ يَعْبُدُ
آبَاؤُنَا
فَأْتِنَا
بِمَا تَعِدُنَا
إِن كُنتَ
مِنَ
الصَّادِقِينَ {70} قَالَ
قَدْ وَقَعَ
عَلَيْكُم
مِّن رَّبِّكُمْ
رِجْسٌ
وَغَضَبٌ أَتُجَادِلُونَنِي
فِي
أَسْمَاء
سَمَّيْتُمُوهَا
أَنتُمْ
وَآبَآؤكُم مَّا
نَزَّلَ
اللّهُ
بِهَا مِن
سُلْطَانٍ فَانتَظِرُواْ
إِنِّي
مَعَكُم
مِّنَ الْمُنتَظِرِينَ
{71} فَأَنجَيْنَاهُ
وَالَّذِينَ
مَعَهُ
بِرَحْمَةٍ
مِّنَّا وَقَطَعْنَا
دَابِرَ
الَّذِينَ
كَذَّبُواْ
بِآيَاتِنَا
وَمَا
كَانُواْ
مُؤْمِنِينَ
{72} |
70.
"Sen bize babalarımızın ibadet ettiklerini terkederek yalnız Allah'a
ibadet edelim diye mi geldin? O halde doğru söyleyenlerden isen bizi kendisiyle
tehdit ettiğin şeyi getir" dediler.
71. Dedi
ki: "Gerçekten Rabbinizden size bir azap ve gazap gelecektir. Allah'ın
haklarında hiç bir delil indirmediği, kendinizin ve atalarınızın taktığı bir
takım adlar hakkında mı benimle tartışıyorsunuz? Artık bekleyin. Şüphesiz ben
de sizinle birlikte bekleyenlerdenim..
72.
Bunun üzerine Biz, kendisini de onunla beraber olanları da tarafımızdan bir
rahmetle kurtardık. Ayetlerimizi yalanlayıp iman etmeyenlerin ise köklerini
kestik.
Kavmini kendisiyle
korkutup sakındırmış olduğu azabı istemeleri üzerine onlara: "Gerçekten
Rabbinizden size bir azap ve gazap gelecektir" dedi. Burda
"gelecektir" gelmesi hak ve vacib olmuştur, demektedir.
"Ve hüküm geldi
vaki oldu" ifadesi, vacib oldu anlamındadır. Yüce Allah'ın: ''Azab onlara
vaki olunca " (el-A'raf, 134) buyruğu da böyledir, "onlara
inince" anlamındadır. Yine: ''Söz aleyhlerine gerçekleşince, Biz de onlara
yerden bir dabbe çıkartırız" (en-Neml, 82) buyruğunda da böyledir. Ayet-i
kerimede geçen; (...); azap anlamındadır. Bu kelime ile küfrün aşırılığı
sebebiyle kalbin perdelenmesinin kastedildiği de söylenilmiştir.
"Allah'ın
haklarında hiç bir delil indirmediği" yani, ibadetlerine dair hiç bir
delilinizin bulunmadığı" ... bir takım adlar hakkında mı benimle
tartışıyorsunuz?" Buyrukla kastedilen tapındıkları putlardır. Putlarının
da değişik isimleri vardı. Burada "isim", müsemma (ad olarak
kullanıldığı şey) anlamındadır.
Bunun bir benzeri de
Yüce Allah'ın şu buyruğudur: ''Sizin, Onu bırakıp da taptıklarınız kendinizin
ve atalarınızın taktığı bir takım isimlerden başkası değildir." (Yusuf,
40) Bu isimler ise, İz'den ve el-Eazz'dan, Uzza'nın kullanılması, Lat gibi
isimlerin verilmesi kabilindendir. Halbuki, bu putların izzetten (güç ve
kuvvetten, şeref ve üstünlükten) ve ilahlıktan en ufak bir payları yoktur.
"Kök"
kelimesi, son ve kök manasına gelir ki, buna dair açıklamalar daha önceden
(el-En'am, 45. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. Yani onlardan geriye
hiç bir şey kalmadı.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN