YUNUS 19 |
وَمَا
كَانَ النَّاسُ
إِلاَّ
أُمَّةً
وَاحِدَةً
فَاخْتَلَفُواْ
وَلَوْلاَ
كَلِمَةٌ سَبَقَتْ
مِن
رَّبِّكَ
لَقُضِيَ
بَيْنَهُمْ
فِيمَا
فِيهِ
يَخْتَلِفُونَ |
19. İnsanlar ancak tek
bir ümmetti. Sonradan ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden bir söz geçmiş
olmasaydı, anlaşmazlığa düştükleri şeylere dair aralarında hüküm verilmiş
olurdu.
Bu buyruğa dair
açıklamalar daha önce el-Bakara Süresi'nde (213. ayetin tefsirinde) geçtiğinden
ötürü burada o açıklamaları tekrarlamanın bir anlamı yoktur.
ez-Zeccac der ki: Burada
"insanlar"dan kasıt Araplardır. Onlar şirk üzere idiler. Burada
kastedilenlerin İslam fıtratı üzere doğan her çocuk olduğu da söylenmiştir,
büluğa erdikten sonra bunlar ayrılığa düşerler.
"Eğer Rabbinden bir
söz geçmiş olmasaydı anlaşmazlığa düştükleri şeylere dair aralarında hüküm
verilmiş olurdu." Bu buyrukta kaza ve kadere işaret edilmektedir. Yani,
şayet Yüce Allah önceden kıyamet gününden önce mükafat ve cezayı vermek suretiyle
hakkında anlaşmazlığa düştükleri komılarda aralarında hüküm vermeyeceğine dair
hükmetmemiş olsaydı, elbette dünya hayatında aralarında hüküm verirdi. Ve
amelleri sebebiyle mü'minleri cennete girdirir, küfürleri sebebiyle de
kafirleri cehenneme atardı. Fakat, Şanı Yüce Allah bütün insanların neler
yapacağını bilmekle birlikte önceden beri belli bir eceli tayin etmiş ve bunun
için vade olarak kıyamet gününü tesbit etmiştir. Bu açıklamayı el-Hasen
yapmıştır. Ebu Ravk der ki: "Aralarında hüküm verilmiş olurdu"
kıyameti kopartırdı, anlamındadır. Onları helak eder ve işlerini bitirir, diye
de açıklanmıştır.
el-Kelbı der ki:
Buradaki "söz; kelime"den kasıt şudur: Şanı Yüce Allah bu ümmeti son
ümmet olarak sonraya bırakmıştır. O bakımdan, kıyamet gününe kadar dünyada bir
azap ile onları helak etmeyecektir. Eğer bu erteleme olmasaydı, ya azabın
inmesiyle, yahut da kıyametin kopartılmasıyla aralarında hüküm verilecekti.
Ayet-i kerime, Peygamber (s.a.v.)'e kendisini inkar edenlerin azabının
ertelenmesi hususunda bir tesellidir.
Burada "geçmişteki
söz" buyruğu, ona karşı bir delil getirmedikçe hiçbir kimseyi sorumlu
tutmayacağı anlamına gelir ki, bu da peygamberlerin gönderilmesidir. Nitekim
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: ''Biz, bir resul göndermedikçe de azab ediciler
değiliz. "(el-İsra, 15)
Ayet-i kerimede sözü
edilen "söz"in, hadis-i şerifteki: "Rahmetim gazabımı
geçmiştir" buyruğuna işaret olduğu da söylenmiştir. İşte bu olmasaydı
hiçbir şekilde isyankarları tevbe etsinler diye ertelemezdim. İsa, "Hüküm
verilmiş olurdu" anlamındaki buyruğu, "kaf" harfi üstün olarak
okumuştur ( ... hüküm vermiş olurdu, anlamına gelir).
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN