ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

HİCR

42

 

إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ إِلاَّ مَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْغَاوِينَ

 

42. "Muhakkak Benim kullarım üzerinde senin hiç bir tasallutun olmaz. Azgınlardan sana uyanlar müstesna. "

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı iki başlık halinde sunacağız:

 

1- Allah'ın Has Kulları ve Şeytan:

2- Azın Çoktan ve Çoğun Azdan Istisna Edilmesi:

 

1- Allah'ın Has Kulları ve Şeytan:

 

Yüce Allah'ın: "Muhakkak Benimkullarım üzerinde senin hiç bir tasallutun olmaz" buyruğu ile ilgili olarak ilim adamları şöyle demişlerdir: Bundan kasıt, onların kalpleridir. İbn Uyeyne ise der ki: Benim hakkımı engelleyecek ve çerçevesini aleyhlerine daraltacak şekilde bir günaha düşürmek hususunda şeytanın üzerlerinde bir tasallutu yoktur, demektir. Bunlar Allah'ın hidayete erdirdiği, beğenip seçtiği ve mümtaz kıldığı kullarıdır.

 

Derim ki: Şöyle denilebilir: Yüce Allah, Hz. Adem ile Hz. Havva'nın durumlarını bize bildirirken: "Bunun üzerine şeytan onları oradan kaydırıp ...'' (Bakara, 36) diye buyurmaktadır. Yüce Peygamberinin ashabından bir grup hakkında da: ''....Ancak yaptıkları bazı işleryüzünden şeytan onları yoldan çıkarmak istemişti" (Al-i İmran, 155) diye buyurmaktadır? (Buna ne dersiniz?)

 

Buna cevap, sözü geçen hususlardaki açıklamalardır. İblis'in, mü'minlerin kalpleri ve imanlarının mahalli üzerinde bir tasallutu olmadığı gibi, sonunda kabul edilmeyişe kadar götürecek bir günaha düşürmek konusunda da bir yetki ve otorite sahibi değildir. Aksine onun yapabildiği tevbenin sileceği, izale edeceği, Allah'a sığınmakla da ortadan kaldırabileceği hatalara düşürmekten ibarettir. Hz. Adem'in cennetten çıkartılması, daha önce el-Bakara Süresi'nde (36. ayet, 3. başlıkta) açıklaması geçtiği üzere yasaklanmış ağaçtan yemesinin bir cezası değildi. Peygamber (s.a.v.)'ın ashabına dair açıklamalar da yine Al-i İmran Süresi'nde (155. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. Diğer taraftan: "Kullarım. üzerinde senin hiç bir tasallutun olmaz" buyruğunun, şanı Yüce Allah'ın koruduğu kimseler hakkında has olma ihtimali olduğu gibi, çoğu zaman ve haller hakkında böyle olduğu ihtimali de vardır. Diğer taraftan İblis'in tasallutunda bir sıkıntının giderilmesi ve bir kederin izale edilmesi de sözkonusu olabilir. Hz. Bilal'e yapıldığı gibi. Çünkü şeytan ona çocuğun ninni ile uyutulmaya çalışması gibi, gidip onu uyutmaya çalışmış ve sonunda Hz. Bilal uyumuştu. Peygamber (s.a.v.) da onun ashabı da uyudu ve ancak güneş doğduktan sonra uyandılar. Bundan dolayı dehşete kapılarak: Namazımız hususundaki kusurumuz dolayısıyla bu yaptığımızın kefareti ne olabilir, demeye koyuldular: "Uyku uyumaktan dolayı bir kusur sözkonusu değildir" diyerek, onların sıkıntıları da giderilmiş oldu.

 

"Azgınlardan sana uyanlar müstesna" sapık ve müşriklerden sana uyanlar müstesna. Yani, onun tasallutu, otoritesi böyleleri üzerindedir. Bunun delili de Yüce Allah'ın: "Onun hakimiyeti ancak kendisini dost edinip de onu Allah'a ortak koşanlar üzerinedir" (en-Nahl, 100) buyruğudur.

 

2- Azın Çoktan ve Çoğun Azdan Istisna Edilmesi:

 

Bu ayet-i kerime ile bundan önceki ayet-i kerime, azın çoktan, çoğun da azdan istisna edilmesinin mümkün (caiz) olduğuna delildir. Mesela, bir kimse bir dirhem müstesna on dirhem, yahut dokuz dirhem müstesna on dirhem diyebilir. Ahmed b. Hanbel ise der ki: Ancak yarı miktar ve ondan daha az olan bir miktarı istisna etmek caiz olur. Bütünden çoğunluğunu teşkil eden bir miktarın istisna edilmesi sahih değildir. Bizim delilimiz ise bu ayet-i kerimedir. Çünkü bu ayet-i kerimede "azgınlık" kelimesi "kulIar" dan istisna edilmiştir. Aynı şekilde kullar da "azgınlar"dan istisna edilmiştir. İşte burada daha az olanın genel toplamdan istisna edilmesine ve daha çok olanın da genel toplamdan istisna edilmesine, bunların caiz olduğuna delil teşkil etmektedir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Hicr 43-44

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR