HİCR 94 / 95 |
فَاصْدَعْ
بِمَا
تُؤْمَرُ
وَأَعْرِضْ عَنِ
الْمُشْرِكِينَ
{94} إِنَّا
كَفَيْنَاكَ
الْمُسْتَهْزِئِينَ
{95} |
94. Artık
emrolunduğunu açıkça bildir. Müşriklerden de yüzçevir.
95. O alay edip
duranlara karşı muhakkak ki Biz sana yeteriz.
"Artık
emrolunduğunu açıkça bildir." Sana emrolunan Allah'ın risaletini tebliğ görevini
bütün insanlara karşı yerine getir. Ta ki onlara karşı delil ortaya konulmuş
olsun. Çünkü Allah bunu sana emretmiş bulunuyor.
(...) "Yarık"
demektir. "Kavim dağıldı" manasınadır. Yüce Allah'ın: "Bölük,
bölük ayrılacakları bir gün "(er-Rum, 43) buyruğunda da bu kökten gelen
kelime kullanılmıştır. "Onu yardım, o da yarıldı" anlamındadır.
Aslında bu kelime anlam itibariyle ayırmak ve yarmak ile alakalıdır. Ebu Zueyb,
bir eşeği ve onun sıpalarını sözkonusu ederken, şöyle demektedir:
"Sanki o (sıpa) lar
otların üzerine bırakılmış bir örtü gibidir. Ve sanki O, fal oklarını çektirene
benzer. O fal oklarının üzerine bir eğilip onları çeker ve dağıtır."
Onları dağıtır,
birbirinden ayırır, demek istemektedir.
Yüce Allah'ın:
"Artık emrolunduğunu açıkça bildir" buyruğu ile ilgili olarak
el-Ferra der ki: Yüce Allah bununla emri açıkla demektedir. Yani dinini açıkça
bildir, ortaya koy anlamındadır. Buna göre buradaki; (...) edatı, (emrolunma)
fiili ile birlikte mastar konumundadır. İbnü'l-Arabi der ki: Buradaki
"emrolunduğunu açıkla" emri, emrolunduğunu yerine getir,
anlamındadır.
"Artıkemrolunduğunu
açıkça bildir" buyruğunun: Sen onları tevhide davet etmek suretiyle,
topluluklarını ve sözbirliklerini dağıt. Çünkü onlar, bir bölümü senin çağrını kabul
etmek suretiyle ayrılıp dağılacaklardır, anlamında olduğu da söylenmiştir. O
takdirde, buradaki "Kafirlerin topluluğunun dağıtılması" demek olur.
"Müşriklerden de
yüzçevir." Yani, onların alayetmelerini önemsemekten, onların sözlerine
aldırmaktan yüzçevir. Çünkü Allah seni onların söylediklerinden arındırmış,
uzak tutmuştur.
İbn Abbas der ki: Bu
buyruk, Yüce Allah'ın: "Müşrikleri ... öldürünüz"(etTevbe, 5) ayeti
ile nesh edilmiştir.
Abdullah b. Ubeyd de der
ki: Peygamber (s.a.v.) Yüce Allah'ın: "Artık emrolunduğunu açıkça
bildir" buyruğu ininceye kadar gizli kalmaya devam etti. Bu buyruk
indikten sonra o da, ashabı da artık dışarı çıktılar. Mücahid der ki: Bu buyruk
ile namazda Kur'an-ı Kerım'i açıktan oku, demek istemektedir. "Müşriklerden
de yüzçevir" ise, onlara aldırış etme, demektir.
İbn İshak der ki:
Müşrikler kötülük yapmayı sürdürüp, ResuluIlah (s.a.v.) ile çokça alay etmeye
başlayınca, şanı Yüce Allah da: "Artık emrolunduğunu açıkça bildir.
Müşriklerden de YüZçevir. O alay edip duranlara karşı muhakkak Biz sana
yeteriz. Onlar ki, Allah ile beraber başka bir ilah tanırlar. Onlaryakında
bileceklerdir" buyruklarını indirdi. Buyruğun anlamı şudur: Sen,
emrolunduğunu açıkça bildir, Allah'tan başkasından korkma. Hiç şüphesiz Allah,
alayedenlere karşı sana yeterli geldiği gibi, sana eziyet verenlere karşı da O
sana yeter. Bu alayedenler Mekke'nin ileri gelenlerinden beş kişi idiler.
Bunlar başlarını çeken el-Velid b. el-Muğire'den başka el-As b. Vail, el-Esved
b. el-Muttalib b. Esed Ebu Zem'a ve el-Esved b. Abdi Yeğus ile el-Haris b.
et-Tulatila'dır. Allah onların hepsini helak etmiştir. Bedir günü savaşının,
bir günde helak edildikleri de söylenmiştir. Çünkü bunlar, Resulullah (s.a.v.)
ile alayeden kimselerdi.
(Yine) İbn İshak'ın
belirttiğine göre, bunların helak edilmelerine sebep şudur: Sözü geçen bu
kimseler, Beytullahı tavaf ettiklerinde Cebrail (a.s), ResuluIlah (s.a.v.)'e
geldi. Hz. Cebrail kalkınca, Resulullah (s.a.v.) da kalktı. Onun yanından
el-Esved b. el-Muttalib geçti. Hz. Cebrail, el-Esved'in yüzüne yeşil bir yaprak
attı, hemen kör oldu ve gözüne bir ağrı girdi. Başını duvara vurmaya koyuldu.
Bu sefer, yanından el-Esved b. Abdi Yeğus geçti, Hz. Cebrail onun karnına
işaret etti. Bu sefer su içip kanamama hastalığına yakalandı ve karnı irinli su
ile dolup şişerek öldü. Yanından el-Velid b. el-Muğire geçince Cebrail, ayak
topuğunun alt tarafında bulunan bir yara izine işaret etti. Bu yara senelerce
önce kibirinden elbiselerini yukarı doğru çekerken isabet etmişti. Şöyleki;
el-Velid, Huzaalılardan, oklarına tüy takmakta olan bir adamın yanından geçti.
Bu oklarından birisi el- Velid'in elbisesine takıldı ve o topuğunda pek önemsiz
olan bu yarayı açtı. Hz. Cebrail'in işareti ile bu yarası bir daha açıldı ve
ölümü ile sonuçlandı. Yine yanından el-As b. Vail geçti, onun da ayağının alt
tarafındaki çukura işaret etti. Taife gitmek üzere eşeğine bindi. Eşeği şibrık
denilen dikenli bir otun üzerine çöktü. Bu sırada da AS'ın ayağının çukur
tarafına bir diken battı ve ölümüne sebep oldu. Sonra el-Haris b. et-Tulatıla
yanından geçti. Onun da başına işaret etti, başından irin akmaya başladı ve bu
sebepten öldü.
Bunların ölüm sebepleri
ile ilgili buna yakın, nisbeten farklı açıklamalar da zikredilmiştir. İbn
İshak, Sire, s. 254 -az farkla-
Yüce Allah'ın:
"Nihayet Allah binalarını temellerinden yıktı ve üstlerin deki tavan
başlarına yıkıldı" (en-Nahl, 26) buyruğunda kastedilenlerin bunlar olduğu
da söylenmiştir. Böylelikle ölümlerinde onlara gelen bu musibetler -ileride
geleceği gibi- üzerlerine yıkılan tavana benzetilmektedir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN