ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

MERYEM

56

/

57

 

وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِدْرِيسَ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقاً نَّبِيّاً {56}

 

 وَرَفَعْنَاهُ مَكَاناً عَلِيّاً {57}

 

56. Kitapta İdris'i de zikret. Gerçekten o çok doğru sözlü bir peygamberdi.

57. Biz onu Yüce bir makama yükselttik.

 

"Kitapta İdris'i de zikret. Gerçekten o çok doğru sözlü bir peygamberdi" buyruğunda geçen İdris (a.s.) kalemle ilk yazı yazan, ilk elbise diken ve ilk dikişli elbise giyen kişidir. Aynı zamanda yıldızlar ilmi (astronomi) ile matematik ve yıldızların hareketi ile ilk ilgilenen kişidir. Ona "İdris" adının veriliş sebebi Yüce Allah'ın kitabını çokça ders etmesi (okuması)dır. Yüce Allah ona Ebu Zerr hadisinde belirtildiği gibi otuz sahife indirmiştir. 

 

ez-Zemahşeri dedi ki: İdris'e bu adın veriliş sebebi Yüce Allah'ın kitabını çokça okumasıdır. Adı Ahnuh idi. Ancak (ona İdris adının verilişiyle ilgili bu açıklama) doğru değildir. Çünkü eğer bu isim "ders" den "if'il" vezninde olsaydı gayr-ı munsarıf oluşu için gerekli iki sebebten sadece birisi bulunurdu ki o da özel isim oluşudur ve o takdirde munsarıf olurdu. Gayr-ı mu nsarıf olması Arapça bir isim olmadığına delildir. Aynı şekilde "İblis" kelimesi de Arapça değildir ve bazılarının iddia ettiği gibi "iblas (ümitsiz kılmak, ümitsizliğe düşürmek)"den gelmemektedir. Ya'kub kelimesi "el-akib"den, İsrail kelimesi de "isrill"den -İbn es-Sikkit'in ileri sürdüğü gibi- değildir. Bu konuda tahkikte bulunamayan ve gerekli maharete sahip olamayan kimselerin bu gibi hataları çoktur. Bununla birlikte İdris (a.s.)'ın kelimesinin anlamının Arapçaya geçmiş olduğu dilde buna yakın olma ihtimali de vardır. Bundan dolayı da ravi bunu "ders"ten türemiş sanmış olmalıdır.

 

es-Sa'lebi, el-Gaznevi ve başkaları da şöyle derler: İdris, Nuh (a.s.)'ın dedesidir. Ancak bu da yanlıştır. el-A'raf Süresi'nde (59. ayetin tefsirinde) buna dair açıklamalar geçmiş bulunmaktadır.

 

Aynı şekilde "Siyret"de Nuh (a.s.)'ın Lamek oğlu olduğu, Lamek'in babasının Müteveşlıh, onun babasının Ahnuh olduğu ve bunun iddia ettiklerine göre peygamber İdris olduğu kaydedilmiştir. Doğrusunu en iyi bilen Yüce Allah'tır. Ademoğullarından ilk nübüvvet verilen kişi ve kalemle yazı yazan ilk kişi odur. Babasının adı Yered'dir, onun babası Mehlail, onun babası Kaynan, onun babası Yaneş, onun babası da Adem oğlu Şit'tir. Allah'ın salat ve selamı üzerlerine olsun.

 

"Biz onu Yüce bir makama yükselttik." Enes b. Malik, Ebu Said el-Hudri ve başkaları dediler ki: Dördüncü semaya yükselttiğini kastetmektedir. Bu, Peygamber (s.a.v.)dan da rivayet edilmiştir. Ka'b el-Ahbar da böyle demiştir.

 

İbn Abbas ve ed-Dahhak ise: Kastedilen altıncı semadır, demişlerdir.

Bunu da el-Mehdevi zikretmektedir.

 

Derim ki: Buhari'de, Şerik b. Abdullah b. Ebi Nemir'den şöyle dediği kaydedilmektedir: Ben Enes b. Malik'i şöyle derken dinledim: Ka'be mescidinden Rasülullah (s.a.v.)ın İsra'ya yürütüldüğü gece ... diye nakledilen hadiste her bir semada isimlerini verdiği bir takım peygamberler vardır. Bunlardan birisi de ikinci semada bulunduğu belirtilen İdris'tir. Ancak bu bir yanılmadır. Doğrusu İdris'in dördüncü semada olduğudur. Sabit el-Bunani, Enes b. Malik'ten, onun Peygamber (s.a.v.)dan yaptığı rivayet te bu şekildedir. Bunu da Müslim, Sahih'inde zikretmiş bulunmaktadır.

 

Malik b. Sa'saa'dan rivayetle dedi ki: Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: "Beni semaya yükselttiklerinde dördüncü semada İdris'in yanından geçtim." Bunu da Müslim rivayet etmiştir.

 

İbn Abbas, Ka'b ve başkalarının dediklerine göre semaya yükseltiliş sebebi şudur: Bir gün bir ihtiyacını görmek üzere güneşin sıcağından rahatsız oldu. Rabbim dedi: Ben bir gün bu şekilde yürüdüm, peki onu tek bir günde beşyüz yıllık taşıyanın hali ne olabilir? Allah'ım, güneşin onun üzerindeki ağırlığını kısmen hafiflet. O bununla güneşin yörüngesi ile görevli meleği kastetmişti. İdris (a.s) demişti ki: Allah'ım, sen onun üzerindeki ağırlığından kısmen de olsa hafiflet, onun sıcağından bir bölümünü kaldır. Melek sabah olunca daha önce görmediği şekilde güneşin hafiflemiş olduğunu ve gölgelendiğini gördü. Rabbim dedi; Beni güneşi taşımak için yarattın, hakkımda hüküm verdiğin şeyin mahiyeti nedir? Yüce Allah şöyle buyurdu: İdris kulum Benden senin üzerindeki güneş yükünü ve sıcaklığını hafifletmemi diledi. Ben de onun dilediğini kabul ettım. Melek: Rabbim dedi; Beni onunla bir araya getir ve benimle onun arasında bir dostluk peyda et.

 

Yüce Allah ona izin verdi ve o da İdris'in yanına vardı. İdris (a.s) Allah'a dua ediyordu. Dedi ki: Bana haber verildiğine göre sen meleklerin en değerlileri ölüm meleğinin yanında da sözü geçen birisisin. Benim ecelimi geciktirsin diye bana nezdinde şefaatte bulun ki şükrümü ve ibadetimi daha da arttırayım.

 

Melek dedi ki: Eceli geldiği vakit Allah hiçbir nefsi ertelemez. Meleğe şu cevabı verdi: Ben bunun böyle olduğunu biliyorum, fakat böylesi nefsime daha hoş gelir. Evet, dedi. Sonra kanadı üzerinde onu semaya kadar çıkardı ve güneşin doğuş yerinde onu bıraktı. Daha sonra ölüm meleğine dedi ki: Benim Ademoğullarından bir arkadaşım var. Ecelini geciktiresin, diye nezdinde şefaatçi olmamı istedi. (Ölüm Meleği) dedi ki: Bu benim yapabileceğim bir şey değildir. Fakat onun öğrenmesini de istiyor isen ona ne zaman öleceğini söyleyebilirsin. Melek: Peki, dedi. Sonra (ölüm meleği) kayıtlarına baktı ve şöyle dedi: Sen bana öyle bir insan hakkında soru soruyorsun ki, ben onun ebediyyen öleceğini görmüyorum. Öbür melek: Bu nasıl olur deyince, ölüm meleği şöyle dedi: Ben onun ancak güneşin doğuş yerinde öleceğini görüyorum. Melek: Senin yanına geldiğimde ben onu orada bırakıp geldim, dedi. (Ölüm Meleği) dedi ki: Git, zannederim sen onu ölmüş göreceksin. Allah'a yemin ederim, İdris'in ecelinden geriye hiçbir şey kalmamıştır. Melek döndüğünde onu ölmüş buldu.

 

es-Süddi de şöyle demiştir: Bir gün uyudu ve güneşin sıcağı onu oldukça bastırdı. Bundan dolayı sıkıntı içerisinde kalkıp, şöyle dua etti: Allah'ım güneşin, güneş meleği üzerindeki sıcaklığını hafiflet ve güneşin ağırlığına karşı ona yardımcı ol. Çünkü o kızgın bir ateş üzerinde görevlidir.

 

Güneşle görevli melek baktı ki kendisine nurdan bir taht kurulmuş. Sağında yetmişbin melek, solunda bir o kadar melek kendisine hizmet ediyor, onun hükmü altında onun emirlerini ve işlerini görüyorlar. Güneş meleği:

 

Rabbim bunlar bana nereden geldi deyince, (yüce Allah) şöyle buyurdu: Ademoğullarından İdris diye anılan bir adam sana dua etti. Sonra Ka'b'ın anlattığına yakın hadisi zikretti. Güneşle görevli melek ona: Görülmesini istediğin bir ihtiyacın var mıdır? diye sordu. o: Evet, keşke güneşi görsem diye arzu ediyorum. Melek kanadı üzerinde onu yükseltti ve onu uçurdu. Dördüncü semada iken ölüm meleğinin semada sağa sola baktığını gördü. Güneş meleği ona selam verdi ve ey İdris dedi; bu ölüm meleğidir, ona selam ver. Ölüm meleği subhanallah sen bunu ne diye buraya kadar yükselttin dedi. Ona cenneti göstereyim diye onu yükselttim deyince (ölüm meleği) dedi ki: Yüce Allah bana İdris'in ruhunu dördüncü semada almamı emretti. Ben, Rabbim dedim. idris dördüncü semaya nereden gelecek dedim, buraya indim onu seninle birlikte gördüm. Hemen ruhunu kabzetti ve onu cennete yükseltti. Melekler cesedini dördüncü semada defnettiler. işte Yüce Allah'ın: "Biz onu Yüce bir makama yükselttik" buyruğu buna işarettir.

 

Vehb b. Münebbih dedi ki: idris'in bir günde yükseltilen ibadeti dönemindeki bütün yeryüzündeki insanların ibadeti kadardı. Melekler bundan hayrete düştüler. Ölüm meleği onu tanıma şevkini duydu. Rabbinden onu ziyaret etmek için izin istedi, ona izin verdi. insanoğlu suretinde yanına vardı. idris (a.s) gündüzleri oruç tutardı, if tar vakti gelince meleği kendisiyle beraber yemek yemeğe çağırdı, yemeği kabul etmedi. üç gün bu şekilde onu çağırdığı halde kabul etmeyince idris durumundan şüphelendi ve ona: Sen kimsin? dedi. Ben ölüm meleğiyim, dedi. Rabbimden seninle birlikte olmak için izin istedim, bana izin verdi.

 

idris: Senden bir ihtiyacımı karşılamanı istiyorum, dedi. Melek, nedir? diye sorunca, idris: Ruhumu kabzetmeni istiyorum, dedi. Yüce Allah meleğe ruhunu kabzet, diye vahyetti. O da ruhunu kabzetti ve bir süre sonra tekrar ruhunu ona geri iade etti. Ölüm meleği ona sordu: Ruhunu kabzetmemdeki fayda nedir? idris dedi ki: Ölümün sıkıntılarını tadıp, ona daha ileri derecede hazır olayım diye.

 

Bir süre sonra idris ona: Senin başka bir ihtiyacımı görmeni istiyorum, dedi. Melek: O nedir? deyince şu cevabı verdi: Beni semaya yükseltmeni istiyorum. Cennet ve cehennemi göreyim. Yüce Allah onu semavata yükseltmesine izin verdi. Cehennemi gördü, baygın düştü. Ayılınca: Bana cenneti göster, dedi. Onu cennete girdirdi. Daha sonra ölüm meleği ona: Eski yerine dönmen için oradan çık, dedi. Bir ağaca yapıştı ve buradan daha çıkmam, dedi. Yüce Allah aralarında hakemlik etmek üzere bir melek gönderdi. Melek: Ne diye dışarı çıkmıyorsun? dedi. O: Çünkü Yüce Allah: ''Her nefis ölümü tadacaktır" (Al-i imran 185) diye buyurmuştur ve ben ölümü tattım, dedi. Yine: "'Sizden oraya (cehenneme) uğramayacak yoktur" (Meryem 71) dedi ve ben ona uğradım. Yine Yüce Allah: ''Onlar oradan çıkartılmayacaklardır" (el-Hicr 48) dediği halde ben nasıl çıkartılacakmışım?

 

Yüce Allah ölüm meleğine buyurdu ki: "O iznimle cennete girdi. Benim emrimle oradan çıkar." O bakımdan o cennette hayattadır. işte Yüce Allah'ın:

 

"Biz onu Yüce bir makama yükselttik" buyruğu buna işarettir. 

 

en-Nehhas dedi ki: İdris'in: "Onlar oradan çıkartılmayacaklardır" (el-Hicr 48) buyruğunu okuması şöyle açıklanabilir: Yüce Allah'ın bu gerçeği İdris'e öğretmiş olması sonra da bu hükmün Kur'an-ı Kerim'de indirilmiş olması mümkündür.

 

Vehb b. Münebbih dedi ki: O bakımdan İdris kimi zaman cennet nimetlerinden yararlanır. Kimi zaman da semada meleklerle birlikte Yüce Allah'a ibadet eder.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Meryem 58

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR