HAC 30 / 31 |
ذَلِكَ
وَمَن يُعَظِّمْ
حُرُمَاتِ
اللَّهِ
فَهُوَ خَيْرٌ
لَّهُ عِندَ
رَبِّهِ
وَأُحِلَّتْ لَكُمُ
الْأَنْعَامُ
إِلَّا مَا
يُتْلَى عَلَيْكُمْ
فَاجْتَنِبُوا الرِّجْسَ
مِنَ
الْأَوْثَانِ
وَاجْتَنِبُوا
قَوْلَ الزُّورِ
{30} حُنَفَاء
لِلَّهِ
غَيْرَ
مُشْرِكِينَ
بِهِ وَمَن
يُشْرِكْ
بِاللَّهِ
فَكَأَنَّمَا
خَرَّ مِنَ السَّمَاء
فَتَخْطَفُهُ
الطَّيْرُ
أَوْ تَهْوِي
بِهِ
الرِّيحُ
فِي مَكَانٍ
سَحِيقٍ {31} |
30. Bu
(böyledir). Kim Allah'ın saygı duyulmasını istediği şeyleri ta'zim ederse, bu,
Rabbi katında kendisi için daha hayırlıdır. Size davarlar helal kılındı, ancak size
okunanlar müstesna. Şu halde pisliğin ta kendisi olan putlardan uzak durun ve
yalan söylemekten de kaçının;
31.
Yalnız O'na yönelenler olarak ve O'na şirk koşmaksızın. Kim Allah'a ortak
koşarsa, o sanki gökyüzünden düşüp, kuşların kaptığı yahut rüzgarın kendisini
uzak bir yere attığı kimseye benzer.
Bu buyruğa dair
açıklamalarımızı sekiz başlık halinde sunacağız:
1- Allah'ın Saygı Duyulmasını istediği
Şeyleri Ta'zim:
2- Davarlardan Helal Kılınanlar:
3- Putlardan ve Pis Şeylerden Kaçınmak:
4- Özel ve Geneliyle Pislikten Uzak
Durmak:
5- Batıl Sözlerden Uzak Durmak:
6- Yalan Şahitliğin Hükmü:
7- Yalnız Allah'a Yönelmek (Haniflik):
8- Allah'a Şirk Koşanın Misali:
1- Allah'ın Saygı
Duyulmasını istediği Şeyleri Ta'zim:
Yüce Allah'ın
"bu" anlamındaki buyruğunun: üzerinizdeki farz yahut vacip budur,
takdirinde ref' mahallinde olması ihtimali olduğu gibi "bu emre
uyunuz" anlamındaki bir takdir ile nasb mahallinde olma ihtimali de
vardır. Züheyr'in şu beyiti de, buradaki bu beliğ işaretle benzerlik
arzetmektedir: "Bu (böyledir; işte) planı dolayısıyla yorulan bir kimse
gibi değildir, Meclisin ortasında söz söyleyen konuştuğu vakit."
Burada sözü edilen
"el-hurumat: Allah'ın saygı duyulmasını istediği şeyler"den kasıt,
Yüce Allah'ın: "Sonra kirlerinigidersinler; adaklarınıyerine getirsinler''
(Hacc, 29) buyruğunda kendilerine işaret edilen hac fülleridir. Bunun kapsamına
hac mahallerinin ta'zim edilmesi de girmektedir. Bu açıklamayı İbn Zeyd ve
başkası yapmıştır. el-Hurumat (saygı duyulması istenen şeyler) farz ve
sünnetleriyle emirlere uymak demektir, şeklindeki bir açıklama bütün bunları
kapsar.
"Bu, Rabbi katında
kendisi için daha hayırlıdır" buyruğu onun gerekli ta'zimde bulunması
Rabbi katında bunların herhangi birisini önemsememekten, daha hayırlıdır.
Şöyle de açıklanmıştır:
Böyle bir ta'zim kendisi vasıtası ile faydalanılan hayırlarından bir hayırdır.
'Buradaki "daha hayırlıdır" ifadesi bir tafdil (başkasına göre daha
üstünlük) manasını ifade etmek için değil, hayır vaadetmek anlamındadır.
2- Davarlardan Helal
Kılınanlar:
"Size
davarlar"ı yemeniz "helal kılındı." Davarlar:
"el-En'am"dan kasıt ise deve, inek ve koyun türüdür.
"Ancak size
okunanlar" Kitab-ı Kerim'de haram oldukları belirtilenler
"müstesna." Bunlar, meyte (leş), başına ağır bir darbe indirilmiş ve
diğer benzerleridir.
Bunun hac ile yakın bir
ilişkisi vardır. Çünkü hac da kurban kesmek söz konusudur. Böylelikle kesilmesi
ve etinin yenilmesi helal olanları da açıklamış olmaktadır. Bununla Yüce
Allah'ın: "ihram'da iken avlanmayı helal saymamak şartı ile ve size
okunacak olanlar hariç olmak üzere ... "(el-Maide, 1) buyruğuna atıfta
bulunulduğu da söylenmiştir.
3- Putlardan ve Pis
Şeylerden Kaçınmak:
"Şu halde pisliğin
ta kendisi olan putlardan uzak durun" buyruğunda geçen (ve pislik anlamına
gelen): er-rics, pis olan şey demektir. (Put demek olan): el-vesen ise tahta,
demir, altın, gümüş ve buna benzer şeylerden yapılan heykel demektir. Araplar
bu heykelleri diker ve onlara ibadet ederlerdi. Hristiyanlar ise haçı diker,
ona ibadet eder ve onu ta'zim ederler. Bu da aynı şekilde kendisine tapınılan
heykel durumundadır.
Adiy b. Hatim dedi ki:
Boynumda altından bir haç bulunduğu halde Peygamber (s.a.v.)ın huzuruna vardım.
o: "üzerindeki şu putu at" yani ha çı at, dedi.
Bu kelimenin aslı;
"O şey yerinde kaldı" tabirinden alınmadır.
Put'a "vesen"
denilmesinin sebebi dikilmesi ve belli bir yerde bırakılarak o putun da oradan
ayrılmamasıdır.
Yüce Allah bununla
putlara ibadet etmekten uzak durun, demektedir. İbn Abbas ve İbn Cüreyc'den bu
açıklama rivayet edilmiştir. Putlara (pislik anlamına gelen:) "rics"
demesi, onların azabın kendisi olan ricz'e sebeb olmalarından ötürüdür.
Bir diğer açıklamaya
göre putların "er-ricz" diye nitelendirilmesi, necaset anlamına
gelmesi ve putların da hükmen necis olmalarından dolayıdır.
Necaset, bu putların
bizatihi nitelikleri değildir. Bu nitelik imanın hükümlerinden olup, şer'i bir
vasıftır. Nasıl ki taharet ancak su ile yapılabiliyor ise, bu vasıf da ancak
iman ile iz ale olunur.
4- Özel ve Geneliyle
Pislikten Uzak Durmak:
Yüce Allah'ın:
"Putlardan" buyruğundaki " ... dan" edatının cinsin beyanı
için olduğu söylenmiştir. Buna göre Yüce Allah sadece cins olarak putların
pisliğinden yasaklamış olmaktadır. Diğer pisliklerden yasaklamak ise, bir başka
buyrukta söz konusu edilmiştir. Buradaki bu edatın gayenin ibtidası (başlangıç
noktası)nı ifade etmek için gelmiş olma ihtimali de vardır. Sanki önce onlara
genel olarak pisliği yasakladıktan sonra, bu pisliğin kendilerine gelip bulaşacağı
noktanın başlangıcını tayin etmiş gibi olmaktadır. Zira puta tapmak, her türlü
fesad ve pisliği ihtiva eder. Buradaki bu edatın teb'id (kısmilik bildirmek)
için olduğunu söyleyenler, ayetin manasını altüst eder ve bozarlar.
5- Batıl Sözlerden
Uzak Durmak:
"Ve yalan
söylemekten de kaçının" buyruğundaki (yalan anlamı verilen):
"ez-zur" batıl ve yalan demektir. Ona bu ismin veriliş sebebi, haktan
uzaklaştırılmış olması dolayısıyladır. Yüce Allah'ın: "Mağaralarından ...
meyledip, yöneldiğini"(el-Kehf, 17) buyruğuyla: "Eğimli, meyilli bir
şehir," ifadeleri buradan gelmektedir.
Kısacası hakkın
dışındaki herbir şey yalandır, batıldır ve zur'dur. Peygamber (s.a.v.)ın hutbe
irad ederken de: "Yalan şahidlik Allah'a şirk koşmayla birlikte
zikredilmiştir" diye buyurmuş ve bunu iki ya da üç defa tekrarlamıştır.
Yani yalan şahidlik puta tapmanın yasaklanması ile birlikte yasaklanmıştır.
6- Yalan Şahitliğin
Hükmü:
Bu ayet-i kerime yalan
şahidliğe tehdidi ihtiva etmektedir. Hakimlik yapan bir kimsenin yalan şahidlik
yapan birisini tesbit ettiği takdirde onu ta'zir ile cezalandırması ve onun
şahidliğine kimsenin kanmamasını sağlamak için ve bilinmesi maksadıyla onu
teşhir etmesi gerekir. Tevbe etmesi halinde şahidlik ederse, durumuna göre
hükümleri farklıdır. Eğer adalet vasfına sahip olmakla meşhur olmuş, bu hususta
bariz bir halde görülüyor ise tevbesi kabul olunmaz. Çünkü tevbe ederken halini
bilmeye imkan yoktur. Zira bu kimse hal-i hazırda yapmakta olduğu Allah'a
yakınlaştıncı amellerden fazlasını yapamaz.
Eğer bundan daha aşağı
merhalede olup da daha sonra ciddi bir şekilde ibadete kendisini verir, takva
hali daha ileri dereceye ulaşırsa, şahitliği kabul edilir.
Sahih'de, Peygamber
(s.a.v.)ın şöyle buyurduğu kaydedilmektedir: "Şüphesiz büyük günahların en
büyüğü Allah'a ortak koşmaktır. Anne-baba haklarına riayet etmemek, yalan
şahitlikte bulunmak ve yalan söz söylemektir." Rasulullah (s.a.v.)
yaslanmış iken oturdu ve bizler: Keşke sussa diye temennide bulununcaya kadar,
bu sözlerini tekrarlayıp durdu.
7- Yalnız Allah'a
Yönelmek (Haniflik):
"Yalnız Allah'a
yönelenler olarak" buyruğu, hakka istikamet üzere dosdoğru giden yahut
teslimiyet arzeden kimseler olarak ... demektir. "Hanif" kelimesi zıt
anlamlı kelimelerdendir. Bu kelime hem istikamet, hem de meyletmek anlamında
kullanılır.
"Yönelenler
olarak" hal olarak nasb edilmiştir. Bu kelimenin haccedenler olarak
anlamında kullanıldığı da söylenmiştir, ancak bu herhangi bir delili bulunmayan
bir tahsistir.
8- Allah'a Şirk
Koşanın Misali:
"Kim Allah'a ortak
koşarsa o sanki" kıyamet gününde kendisine hiçbir fayda sağlayamayan,
kendisine gelecek herhangi bir zarar ve azabı önleyemeyen kimse durumunda olup
"gökyüzünden düşüp" ve bundan dolayı kendisini hiçbir şekilde
savunamayan "kuşların kaptığı" yani pençeleriyle paramparça ettiği.
.. "kimseye benzer."
Bir görüşe göre bu durum
onun canının çıkıp meleklerin ruhunu dünya semasına doğru yükseltmeleri
esnasında olur. Bu ruha göğün kapıları açılmayacağından tekrar yerin üzerine atılır.
Nitekim el-Bera yoluyla gelen hadiste de böyle bildirilmektedir ve biz bunu
"et-Tezkire" adlı eserimizde zikretmiş bulunuyoruz.
(...) Uzak, demek olup
Yüce Allah'ın: "Allah'ın rahmeti cehennemliklerden uzak olsun"
(el-Mülk, 11) buyruğunda da bu kökten gelen kelime kullanıldığı gibi; Peygamber
(s.a.v.)ın: "Benden uzak olsunlar, benden uzak olsunlar" ifadesi de
buradan gelmektedir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN