KASAS 85 / 88 |
|
85. Sana
Kur'an'ı farz kılan (Allah) elbette seni bir dönüş yerine geri çeviricidir. De
ki: "Rabbim, hidayetle geleni ve apaçık sapıklıkta olanı daha iyi
bilir."
86. Sen
bu Kitabın sana verileceği ümidinde değildin. Ancak Rabbinden bir rahmet
olarak. .. O halde sen asla kafirlere yardımcı olma.
87.
Allah'ın ayetleri sana indirildikten sonra, sakın seni onlardan alıkoymasınlar.
Ve Rabbine davet et, asla müşriklerden olma!
88.
Allah ile birlikte başka bir ilaha dua (ve ibadet) etme! O'ndan başka hiçbir
ilah yoktur. O'nun vechinden başka herşey helak olacaktır. Hüküm yalnız
O'nundur ve yalnız O'na döndürüleceksiniz.
"Sana Kur'an'ı farz
kılan (Allah) elbette seni bir dönüş yerine geri çeviricidir." buyruğu ile
Yüce Allah bu sureyi, Peygamberi Muhammed (s.a.v.)'e, düşmanlarını kahretmiş olarak
tekrar onu Mekke'ye geri döndüreceği müjdesi ile bitirmektedir. Bu buyrukla ona
cennetlik olduğu müjdesi verilmektedir, diye de söylenmiştir. Ancak birinci
görüşü kabul edenler daha çoktur. Bu Cabir b. Abdullah, İbn Abbas, Mücahid ve
başkalarının görüşüdür.
el-Kutebi dedi ki:
Kişinin "dönüş yeri" onun beldesidir. Çünkü kişi oradan ayrılır,
sonra tekrar geri döner.
Mukatil dedi ki;
Peygamber (s.a.v.) takib edilir korkusuyla mağaradan geceleyin Medine'ye
muhacir olarak ve Medine'ye giden yoldan başka bir yolu izleyerek çıktı.
Medine'ye giden yola dönüp de el-Cuhfe'ye ulaşınca Mekke'ye giden yolu tanıdı,
ona özlem duydu. Bunun üzerine Cebrail ona dedi ki: Muhakkak Allah: "Sana
Kur'an'ı farz kılan, elbette seni bir dönüş yerine geri çeviricidir" diye buyuruyor.
Mekke'ye -ona karşı üstünlük sağlamış olarak- seni geri çeviricidir, demektir.
İbn Abbas dedi ki: Bu
ayet-i kerime el-Cuhfe'de inmiştir. Ne Mekki'dir, ne de Medeni.
Said b. Cübeyr de İbn
Abbas'tan: "Bir dönüş yeri"nden kasıt ölümdür, dediğini rivayet
etmektedir.
Yine Mücahid'den,
İkrime, ez-Zühri ve el-Hasen'den şöyle dedikleri rivayet edilmiştir: Bu,
şüphesiz seni kıyamet gününe döndürecektir, demektir. ez-Zeccac'ın tercih
ettiği açıklama da budur. Mesela; "Benim ile senin aranda (hüküm) dönüş
yerinde (mead'de) verilsin" denilir ki kıyamet günü verilsin demektir.
Çünkü insanlar o günde canlı olarak döneceklerdir.
"Farz kılan"
indiren anlamındadır. Yine Mücahid'den, Ebu Malik ve Ebu Salih'ten "dönüş
yerine" buyruğunun cennete diye açıkladıkları nakledilmiştir. Bu aynı
zamanda Ebu Said el-Hudri ve yine İbn Abbas'ın da görüşüdür. Çünkü Peygamber
(s.a.v.) İsra gecesi cennete girmişti.
Çünkü babası Adem de
oradan çıkartılmıştı diye de açıklanmıştır.
"De ki: Rabbim
hidayetle geleni ve apaçık sapıklıkta olanı daha iyi bilir." Yani Mekke
kafirleri sana: Şüphesiz ki sen apaçık bir sapıklıktasın diyecek olurlarsa, sen
de onlara: "Rabbim hidayetle geleni ve apaçık sapıklıkta olanı daha iyi
bilir." O ben miyim yoksa siz misiniz? de.
"Sen bu Kitabın
sana verileceği ümidinde değildin." Bizim seni bütün insanlara bir
peygamber olarak göndereceğimizi, üzerine Kur'an-ı Kerım'i indireceğimizi
bilmiyordun. "Ancak Rabbinden bir rahmet olarak. .. " el-Kisai dedi
ki: Bu istisna munkati' bir istisna olup lakin (Rabbinden bir rahmet olarak
sana indirildi) demektir.
"O halde sen asla
kafirlere yardımcı" destek ve arka çıkan "olma!" Bu buyruk bu
sürede daha önce de geçmiş bulunmaktadır.
"Allah'ın ayetleri
sana indirildikten sonra seni sakın onlardan alıkoymasınlar." Kasıt
onların sözleri, yalanları ve eziyetleridir. Sen bunlara iltifat etme, sen
işine bak, emrolunduğunu yerine getir.
Ya'kub "Seni sakın
alıkoymasınlar" anlamındaki buyruğun fiilini; (...) şeklinde
"nün" harfini sükün ile okumuştur. Bu fiil; (...) diye (...)'den
müzari fiil olarak da okunmuştur. Bu da; onu alıkoydu, anlamındadır. Bu Kelb oğullarının bir şivesidir. Şair de
şöyle demektedir:
"Onlar öyle
kimselerdir ki başkalarını kendilerine (ilişmekten) kılıçla engellemişlerdir,
Susamış hayvanların
burunlarının su kanallarından alıkonulduğu gibi."
"Ve Rabbine"
tevhide "davet et!" Bu buyruk savaşmamayı ve ateşkesi ihtiva eder.
Bütün bunlar (cihadı emreden) kılıç ayeti ile neshedilmiştir. Bu ayetin nüzul
sebebi ise
Kureyşlilerin Resulullah
(s.a.v.)'ı kendi putlarını ta'zim etmeye davet etmesidir. İşte o sırada şeytan
daha önceden (el-Hac, 52. ayetin tefsirinde) geçtiği üzere Garanik ile ilgili
sözleri katmaya çalışmıştı. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
"Allah ile birlikte
başka bir ilaha dua etme!" Onunla birlikte başkasına ibadet etme! Çünkü
"O'ndan başka hiçbir ilah yoktur." Bu buyruk, O'nun dışındaki her
türlü ma'budun nefyedildiğini ve yalnızca Yüce Allah'a ibadetin sabit olduğunu
ihtiva etmektedir.
"O'nun Vechi'nden
başka herşey helak olacaktır." Mücahid dedi ki: Vech'inden başka; O'ndan
başka anlamındadır. es-Sadık; dininden başka, diye açıklamıştır. Ebu'l-Aliye ve
Süfyan da şöyle demişlerdir: Kendisi ile yalnızca O'nun Vechi dilenen şeyler...
(kalıcıdır) demektir. Yani sadece O'na yakınlaşmak maksadı ile yapılan ameller
kalıcıdır. Şair der ki:
"Sayamadığım kadar
çok günahtan dolayı mağfiret dilerim Allah'tan, O, ki kulların Rabbidir, yalnız
O'nun Vechi (ona yakın olmak) kasdedilir ve amel yalnız O'nadır."
Muhammed b. Yezid dedi
ki: Bana es-Sevri anlattı, dedi ki: Ben Ebu Ubeyde'ye Yüce Allah'ın:
"O'nun Vech'inden başka herşey helak olacaktır" buyruğu hakkında
sordum da: Onun Yüce zatı demektir, dedi. Mesela; "Filanın insanlar
arasında bir vechi vardır" derken, bir makamı vardır, demektir.
Dünyada da, ahirette de
"hüküm yalnız O'nundur ve yalnız O'na döndürüleceksiniz. "
ez-Zeccac dedi ki:
"Onun vechi" müstesna olarak nasbedilmiştir.
Eğer Kur'an'dan başka bir
yerde olsaydı, merfu olarak okunacaktı ve anlamı şöyle olurdu: O'nun Vechi
dışındaki herşey helak olucudur. Şairin şu beyitinde olduğu gibi: "Herbir
kardeşinden kardeşi ayrılır, Yemin olsun ki el-Ferkadan (diye bilinen iki
yıldız) dışında."
Yani el-Ferkadan dışında
herbir kardeş, kardeşinden ayrılır.
"Yalnız O'na
döndürüleceksiniz" yalnız O'na döneceksiniz, anlamındadır. el-Kasas Suresi
burada bitmektedir. Hamd Yüce Allah'a mahsustur.
KASAS SüRESİ'NİN SONU
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN