ANKEBUT 8 / 9 |
|
8. Biz
insana ana-babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Eğer onlar, hakkında bilgin
olmayan bir şeyi Bana ortak koşman için seni zorlarlarsa onlara itaat etme.
Dönüşünüz yalnız Bana'dır, yaptıklarınızı size haber vereceğim.
9. İman
edip salih amel işleyenleri Biz elbette salihler arasına katacağız.
"Biz insana ana-babasına
iyi davranmasını tavsiye ettik." Tirmizi'nin rivayetine göre bu ayet-i
kerime Sa'd b. Ebi Vakkas hakkında nazil olmuştur. Sa'd b. Ebi Vakkas: Hakkımda
dört ayet-i kerime nazil olmuştur deyip bir olay anlattı. Sa'd'ın anası dedi
ki: Allah (anne babaya) iyi davranmayı emretmedi mi? Allah'a yemin ederim ben
ölünceye yahut sen kafir oluncaya (Muhammed'i inkar edinceye) kadar bir şey
yemeyecek bir şey içmeyeceğim. (Sa'd) dedi ki: Ona bir şeyler yedirmek
istedikleri vakit ağzını açmak için bir tahta parçası sokarlardı. .. Bunun
üzerine şu: "Biz insana ana-babasına iyi davranmasını tavsiye ettik"
ayeti nazil oldu. Ebu İsa (et-Tirmizi) dedi ki: Bu hasen, sahih bir hadistir.
Yine Sa'd'ın şöyle
dediği rivayet edilmiştir. Ben anneme karşı çok iyi davranırdım. Müslüman
oldum, bu sefer o: Ya dinini terkedersin, yahutta ben de ölünceye kadar bir şey
yemeyecek ve içmeyeceğim. Böylece bana bu yaptıkların dolayısıyla sen de
ayıplanacaksın, "eyanasının katili!" denilecek. Bir kaç gün bu
şekilde kaldı, sonunda ona: Anacığım dedim. Senin yüz tane canın olsa ve
bunların biri diğerinin arkasına çıksa yine de ben bu dinimi terkedecek
değilim. İstersen ye, istemiyorsan yeme. Benim halimi görünce yemek yedi ve:
"Eğer onlar, hakkında bilgin olmayan birşeyi sana ortak koşman için seni
zorlarlarsa ... " ayeti nazil oldu.
İbn Abbas dedi ki:
Ayet-i kerime Ebu Cehil'in anne bir kardeşi Ayyaş b. Ebi Rebia hakkında nazil
olmuştur, o da böyle bir şey yapmıştı. Yine ondan rivayete göre bu ayet-i
kerime bütün ümmet hakkında inmiştir. Zira Yüce Allah'ın belalarına karşı ancak
sıddiklar sabreder.
"İyi
davranmasını" lafzı Basralılara göre tekrar (fiilin tekrarı) dolayısıyla
nasbedilmiştir. Yani; "Ve Biz ona iyilik tavsiye ettik" demektir.
Bunun kat' üzere olduğu ve ifadenin takdirinin: "Ve Biz ona iyilikle
tavsiye ettik" şeklinde olduğu da söylenmiştir. Bu da "ona hayır
tavsiye ettim" derken; (...) demek gibidir ki; (...) anlamındadır.
Kufeliler ise şöyle
demişlerdir: Bu; "Biz insana iyilik yapmasını tavsiye ettik"
takdirindedir. Buna göre onun için bir fiil takdir edilmiş olur. Şair de şöyle
demektedir:
"Ben Dehma'ya
hayret ettim, çünkü bizi şikayet ediyor, Ebu Dehma'ya da hayret ettim, o da
bize hayır tavsiye ediyor. Dehma hakkında; sanki bizden korktular."
Bu da; o bize ona
hayırlı bir şekilde davranmamızı tavsiye ediyor, anlamındadır. Yüce Allah'ın:
"Boyunlarını ... sıvazlamaya başladı" (Sad, 133) buyruğunda olduğu
gibi. Bu da; "Bir şekilde sıvazlamaya başladı" demektir. ifadenin
takdirinin: Biz ona güzel bir iş ve davranış tavsiye ettik, anlamında olduğu da
söylenmiştir. Bu durumda sıfat mevsufun yerine geçirilmiş ve muzaf
hazfedildikten sonra, muzafun ileyh de onun yerine getirilmiş olur.
Anlamının: "Biz ona
güzel davranma zorunluluğunu koyduk" şeklinde olduğu da söylenmiştir.
"Güzel
davranma" buyruğu genel olarak "ha" ötreli ve sin harfi de sakin
olarak okunmuştur. Ancak Ebu Reca, Ebu'l-Aliye ve ed-Dahhak "ha" ve
"sin"i üstün okumuştur. el-Cahderi ise mastar olarak; (...) diye
okumuştur. Ubeyy'in Mushaf'ında da böyledir.
ifadenin de takdiri:
"Biz insana annesine babasına iyilik yapmasını tavsiye ettik"
şeklinde olup burada ("iyilik" anlamındaki lafız): "tavsiye
ettik" ile nasb edilmiş değildir. Çünkü bu fiil hakettiği iki mefulünü
almıştır.
"Dönüşünüz yalnız
Bana'dır." Bu küfür ve nankörlük hususlarında anne-babaya itaat edilmesi
halinde tehdit manasınadır. "Dönüşünüz yalnız Banadır. Yaptıklarınızı size
haber vereceğim."
"İman edip salih
amel işleyenleri Biz elbette salihler arasına katacağız." Yüce Allah, amel
eden mü'minlerin halini yeniden söz konusu etmektedir ki; insanlar onların
mertebelerine nail olmak için şevk duysun.
"Biz elbette"
onları "salihler arasına katacağız" buyruğu da bu manada bir
mübalağadır. Yani salahın en ileri derecesinde olup salahın en uzak hedeflerine
ulaşmış olanlar demektir. işte mü'min bu noktaya geldi mi onun semeresini de,
mükafatını da elde eder ki, o da cennettir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN