NESAİ SÜNEN-İ KÜBRA

Bablar    Konular    Numaralar

KİTABU’L-BUYU’

<< 1763 >>

النخل يباع أصلها ويستثني المشتري ثمنها

74- Hurma Ağaçlarının, Ürünün istisna Edilerek Satılması.

 

أخبرنا قتيبة بن سعيد قال حدثنا الليث عن نافع عن بن عمر أن النبي صلى الله عليه وسلم قال أيما امرئ أبر نخلا ثم باع أصلها فللذي أبر ثمر النخل إلا أن يشترط المبتاع

 

[-: 6186 :-] ibn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Kişi hurma ağaçlarını aşıladıktan sonra sattığı zaman, şayet müşterinin bu yönde bir şartı olmazsa o yılki mahsul, satan kişinin olur" buyurdu.

 

Mücteba: 7/296; Tuhfe: 8274

Tam metniyle 4963. hadiste geçti.

 

 

العبد يباع ويستثني المشتري ماله

75- Köle'nin Satılırken Malının Satış Dışı Tutulması

 

أخبرنا إسحاق بن إبراهيم قال أنبأنا سفيان عن الزهري عن سالم عن أبيه عن النبي صلى الله عليه وسلم قال من ابتاع نخلا بعد أن تؤبر فثمرتها للبائع إلا أن يشترط المبتاع ومن باع عبدا وله مال فماله للبائع إلا أن يشترط المبتاع

 

[-: 6187 :-] ibn Ömer, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in: "Kişi, hurma ağaçlarını aşıladıktan sonra sattığı zaman, şayet müşterinin bu yönde bir şartı olmazsa o yılki mahsül satan kişinin olur. Kişi, malı olan bir köle satarsa ve müşterinin bu yönde bir şartı olmazsa kölenin malı satan kişinin olur" buyurduğunu bildirir.

 

Mücteba: 7/296; Tuhfe: 8274

4972. hadiste tahrici yapıldı.

 

 

البيع يكون فيه الشرط فيصح البيع والشرط

76- Şartlı Satışta, Satış da, Şart da Geçerlidir

 

أخبرنا علي بن حجر قال أنبأنا سعد أن بن يحيى عن زكريا عن عامر عن جابر بن عبد الله قال كنت مع النبي صلى الله عليه وسلم في سفر فأعيا جملي فأردت أن أسيبه فلحقني رسول الله صلى الله عليه وسلم ودعا له وضربه فسار سيرا لم يسر مثله قال بعنيه بوقية قلت لا قال بعنيه بوقية واستثنيت حملانه إلى المدينة فلما بلغنا المدينة أتيته بالجمل وانتقدت ثمنه ثم رجعت فأرسل إلي فقال أتراني إنما ماكستك لأخذ جملك خذ جملك ودراهمك

 

[-: 6188 :-] Cabir b. Abdillah  anlatıyor: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'le beraber bir yolculukta idim. Devem de yorulmuştu. Onu orada bırakmak istediğimde Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) geldi ve ona dua edip vurdu. Deve öyle hızlı yürümeye başladı ki hiç bu kadar hızlı yürümemişti. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem):

 

"Onu bana bir ukiyye gümüşe sat" buyurunca, ben: "Hayır" dedim. Bir daha: "Onu bana bir ukiyye gümüşe sat" buyurunca, Medine'ye kadar ona binmem şartıyla sattım. Medine'ye vardığımızda deveyi götürüp bir ukiyye gümüşü aldım ve geri döndüm. Beni çağırıp: "Deveni ucuza alıp seni aldattığımı mı sandın. Deveni de dirhemlerini de al" diye buyurdu.

 

6189,6190,6191,6192,8766 ile 8892. hadislerde yine gelecektir. - Mücteba: 7/297; Tuhfe: 2341

 

Diğer tahric: Hadisi Buhari (2097, 2470, 2604, 2861, 3089, 5079, 5247), Müslim, sh. 1089, 1221 (109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117), Ebu Davud (3505), Tirmizi (1253), Ahmed, Müsned (14195), Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (4408,4409,4410,4411,4412,4413,4414,4415) ve İbn Hibban (6517, 6518, 6519, 7140, 7141, 7143) rivayet etmişlerdir.

 

 

أخبرنا محمد بن يحيى بن عبد الله قال حدثنا محمد بن عيسى بن الطباع قال حدثنا أبو عوانه عن مغيرة عن الشعبي عن جابر قال غزوت مع النبي صلى الله عليه وسلم على ناضح لنا ثم ذكرت الحديث بطوله وذكر كلاما معناه فأزحف الجمل فزجره النبي صلى الله عليه وسلم فانبسط حتى كان أمام الجيش فقال النبي صلى الله عليه وسلم يا جابر ما أرى جملك إلا قد انبسط قلت بركتك يا رسول الله قال بعنيه ولك ظهره حتى تقدم فبعته وكانت لي إليه حاجة شديدة ولكني استحييت منه فلما قضينا غزاتنا ودنونا استأذنته بالتعجيل فقلت يا رسول الله إني حديث عهد بعرس قال أبكرا تزوجت أم ثيبا قلت بل ثيبا يا رسول الله إن عبد الله بن عمرو أصيب وترك جواري أبكارا فكرهت أن آتيهن بمثلهن فتزوجت ثيبا تعلمهن وتأدبهن فأذن لي وقال لي ائت أهلك عشاء فلما قدمت أخبرت خالي ببيعي الجمل فلامني ولما قدم رسول الله صلى الله عليه وسلم غدوت إليه بالجمل فأعطاني ثمن الجمل والجمل وسهمي مع الناس

 

[-: 6189 :-] Cabir anlatıyor: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'le beraber, deveme binmiş ve savaşa çıkmıştım. Devem çok yorulmuştu. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) onu azarlayınca deve kuvvetlenip hızlı yürümeye başladı ve ordunun önüne geçti. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem):

 

"Ey Cabir! Devenin kuvvetlendiğini görüyorum" buyurunca: "Ya Resulallah! Sizin mübarek duanızia oldu" dedim. "Onu bana sat ve Medine'ye kadar ona sen bin" buyurunca, deveye çok ihtiyacım olduğu halde mahcubiyetten bir şey diyemedim ve deveyi sattım.

 

Savaş sonrası dönüşte Medine'ye yaklaştığımızda evime acele gitmek istedim ve: "Ya Resulallah! Yeni evliyim, izin verirsen hemen evime gitmek istiyorum" dedim. "Kız mı aldın, yoksa dul mu?" diye sorunca: "Dul aldım ya Resulallah! Babam Abdullah b. Amr şehit oldu ve geride genç kızlar kaldı. Bundan dolayı onlar gibi genç biriyle evlenmek istemedim. Onlara bir şeyler öğretip terbiye edebilmesi için dul biriyle evlendim" dedim. Bunun üzerine gitmem için izin verdi ve: ''Ama eve akşam vakti git" buyurdu. Medine'ye varıp da deveyi sattığımı dayıma söylediğimde bana kızdı. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in Medine'ye geldiği günün ertesi sabahı deveyi vermek için ona gittim. Ancak bana devenin parasını, deveyi ve ganimetten hissemi verdi.

 

Mücteba: 7/298; Tuhfe: 2341

 

 

حدثنا محمد بن العلاء أبو كريب قال حدثنا أبو معاوية عن الأعمش عن سالم بن أبي الجعد عن جابر بن عبد الله قال كنت مع رسول الله صلى الله عليه وسلم في سفر وكنت على جمل قال مالك في آخر الناس قلت أعيا بعيري قال فأخذ بذنبه ثم زجره فإن كنت إنما أنا في أول الناس يهمني رأسه فلما دنونا من المدينة قال ما فعل الجمل بعنيه قلت يا رسول الله لا بل هو لك يا رسول الله قال لا بل بعنيه قلت لا بل هو لك قال لا بل بعنيه قد أخذته بوقية اركبه فإذا قدمت المدينة فآئتنا به فلما قدمت المدينة جئت به فقال لبلال يا بلال زن له وقية وزده قيراطا قلت هذا شيء زادني رسول الله صلى الله عليه وسلم فلم يفارقني فجعلته في كيس فلم يزل عندي حتى جاء أهل الشام يوم الحره فأخذوا منا ما أخذوا

 

[-: 6190 :-] Cabir b. Abdillah  anlatıyor: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'le beraber bir savaşa çıkmıştım ve devemle geriden geliyordum. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem):

 

"Sana ne oldu da ordunun gerisinden geliyorsun?" diye sorunca: "Devem yoruldu" cevabını verdim. Bunun üzerine Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) devenin kuyruğundan tutup ona bağırdı. Çok geçmeden kendimi ordunun önünde buldum ve devemin başını zapt edemiyordum. Savaş sonrası dönüşte Medine'ye yaklaştığımızda Resutullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Deve ne yaptı? Onu bana satsana" buyurdu. Ben: "Ya Resulallah! Satmam ama senin olsun" dediğimde: "Hayır, onu bana sat" buyurdu. Yine: "Hayır, senin olsun" karşılığını verdim. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de ısrar edip:

 

"Onu bana sat" buyurunca bir ukiyyeye sattım. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Şimdilik ona bin, Medine'ye dönünce bana teslim edersin" buyurdu. Medine'ye vardığımızda deveyle birlikte yanına geldim. Bilal'e: "By Bilal! Ona bir ukiyye gümüş tart ve bir kırat da fazla ver" buyurdu. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) verdiği o fazla kıratı hatıra olarak bir keseye koyup, Şamlılar Harre savaşında mallarımızı yağma edinceye kadar hep yanımda taşıdım.

 

Mücteba: 7/298; Tuhfe: 2243

 

 

أخبرنا محمد بن منصور المكي قال حدثنا سفيان عن أبي الزبير عن جابر قال أدركني رسول الله صلى الله عليه وسلم وكنت على ناضح لنا سوء فقلت لا يزال لنا ناضح سوء يا لهفاه فقال النبي صلى الله عليه وسلم تبيعنيه يا جابر قلت بل هو لك يا رسول الله قال اللهم اغفر له اللهم ارحمه قد أخذته بكذا وكذا وقد أعرتك ظهره إلى المدينة فلما قدمت المدينة هيأته فأتيت به إليه فقال يا بلال أعطه ثمنه فلما أدبرت دعاني فخفت أن يرده علي فقال هو لك

 

[-: 6191 :-] Cabir anlatıyor: Kötü ve yavaş giden devemle yolumda giderken Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bana yetişti ve: "Ey Cabir! Bu deveyi bana satar mısın?" buyurdu. Ben: "O deve senin olsun" dediğimde, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Allah seni affetsin! Allah sana merhamet etsin. O deveyi senden şu kadar paraya aldım. Medine'ye ulaşana kadar da binmen için sana verdim" buyurdu. Medine'ye geldiğimde devemi hazırlayıp yanına gittim. "Ey Bilal! Onun devesinin ücretini ver" buyurdu. Ben dönüp giderken beni geri çağırdı. Deveyi bana geri vermesinden korktum, ancak Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Deve de senindir" buyurdu.

 

Mücteba: 7/299; Tuhfe: 2769

 

Diğer tahric: Hadisi Buhari (2097, 2470, 2604, 2861, 3089, 5079, 5247), Müslim, sh. 1089, 1221 (109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117), Ebu Davud (3505), Tirmizi (1253), Ahmed, Müsned (14195), Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (4408,4409,4410,4411,4412,4413,4414,4415) ve İbn Hibban (6517, 6518, 6519, 7140, 7141, 7143) rivayet etmişlerdir.

 

 

أخبرنا محمد بن عبد الأعلى قال حدثنا المعتمر قال سمعت أبي قال حدثنا أبو نضره عن جابر بن عبد الله قال كنا نسير مع رسول الله صلى الله عليه وسلم وأنا على ناضح فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم أتبعنيه بكذا وكذا والله يغفر لك قلت نعم هو لك يا نبي الله قال أتبيعنيه بكذا وكذا والله يغفر لك قلت نعم هو لك يا نبي الله قال أتبيعنيه بكذا وكذا والله يغفر لك قلت نعم هو لك قال أبو نضرة وكانت كلمة يقولها المسلمون افعل كذا وكذا والله يغفر لك

 

[-: 6192 :-] Cabir b. Abdillah  anlatıyor: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile birlikte bir yolculuktaydık. Ben, su taşıma işinde kullanılan bir deveye binmiştim. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): «Bu deveyi şu kadar paraya bana satar mısın? Allah da seni bağışlasın» diye buyurunca, ben: «Ey Allah'ın Peygamberi! Deve senin olsun» dedim. Bir daha: «O deveyi bana şu kadar paraya satar mısın? Allah da seni bağışlasın» buyurunca: «Tamam, deve senindir» dedim,"

 

Ebu Nadra der ki: "Şöyle şöyle yap, Allah da seni bağışlasın" ifadesi Müslümanların çokça kullandığı bir ifadeydi.

 

Mücteba: 7/299; Tuhfe: 3101

 

Diğer tahric: Hadisi Buhari (2097, 2470, 2604, 2861, 3089, 5079, 5247), Müslim, sh. 1089, 1221 (109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117), Ebu Davud (3505), Tirmizi (1253), Ahmed, Müsned (14195), Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (4408,4409,4410,4411,4412,4413,4414,4415) ve İbn Hibban (6517, 6518, 6519, 7140, 7141, 7143) rivayet etmişlerdir.