DEVAM: 8. Allah'ın Resulünü Sevmek İmandandır
حدثنا
يعقوب بن
إبراهيم قال:
حدثنا ابن
علية، عن عبد
العزيز بن
صهيب، عن أنس،
عن النبي صلى الله
عليه وسلم (ح).
وحدثنا آدم
قال: حدثنا
شعبة، عن
قتادة، عن أنس
قال: قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم : (لا
يؤمن أحدكم
حتى أكون أحب
إليه من والده
وولده والناس
أجمعين).
[-15-] Enes r.a.'den rivayet edilmiştir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuştur: "Hiçbiriniz, beni kendi canından,
ana-babasından, çoluk-çocuğun-dan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman
etmiş olmaz".
AÇIKLAMA: Çocuk ve ana-babanın zikredilmesi manayı daha
etkili kılmaktadır. Çünkü aklı başında bir kimse için bunlar kişinin karısından
ve malından daha üstündür. Hatta kimi durumlarda kişinin kendi canından daha
üstündür. Hattâbî buradaki sevgi ile doğal sevginin değil, isteğe bağlı
sevginin kasdedildiğini söylemektedir.
Nevevî ise şöyle demiştir: "Bu hadiste nefs-i emmare’ye işaret
edilmektedir. Şöyle ki: Nefs-i mutmainne yönü ağır basanların Hz. Peygamber'e
duydukları sevgi daha üstün olmaktadır. Nefs-i emmâre yönü ağır basanların
hükmü ise bunun aksidir."
Kadı Iyaz, hadiste yer alan hususun imanın geçerliliği için şart
olduğunu söylemiştir. Çünkü o buradaki sevgiyi saygı duyma, yüceltme anlamında
kabul etmiştir.
el-Müfhim adlı eserin yazarı ise bu hadiste bunun kasdedilmediğinİ
söyleyerek Kadı Iyaz'ı eleştirmiştir. Çünkü birinin en yüce olduğuna inanmak
sevgiyi gerektirmez. Zira kişi bazen bir şeyi büyük görmekle birlikte ona sevgi
duymayabilir.
Hz.
Peygamber'i Canından Çok Sevmek
Bu hadise göre, içinde Hz. Peygamber'e karşı bu sevgiyi duymayan
kişinin imanı olgunlaşmamıştır. Buhari'nİn Eyman ve'n-Nuzur bölümünde Hz. Ömer'den
rivayet ettiği şu hadis de buna işaret etmektedir: Abdullah b. Hişam'ın Hz.
Ömer'den rivayet ettiğine göre Hz. Ömer,
Hz. Peygamber'e Ey Allah'ın Resulü! Yemin ederim ki sen bana kendi canım
dışındaki her şeyden daha sevgilisin" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber
kim şöyle buyurdu: "Hayır, Canımı elinde tutan Allah'a yemin ederim ki
sana kendi canından da daha sevgili olmadıkça olmaz". Bunun üzerine Hz.
Ömer şöyle dedi: "Vallahi şu anda sen bana kendi canımdan da daha
sevgilisin". Hz. Peygamber ona: "İşte şimdi oldu Ömer!" buyurdu.
Bu sevgi yalnızca Hz. Peygamber'in en üstün olduğuna inanmaktan kaynaklanmaz.
Çünkü Hz. Ömer bu konuşmadan önce de buna inanıyordu.
Hz.
Peygamber'i Her Şeyden Çok Sevmenin
Alâmetleri
Hadiste belirtildiği şekilde Hz. Peygamber'i sevmenin
alâmetlerinden biri şudur: Kişi kendi arzuladığı bir şeye kavuşmak ve Hz. Peygamber'i
görmek seçenekleri ile karşı karşıya kalacak olsa, Hz. Peygamber'i görme
bahtiyarlığını kaybetmek, arzuladığı şeylerden herhangi birini kaybetmekten daha
zor geliyorsa bu kişi hadiste belirtildiği şekilde, Hz. Peygamber'i her şeyden
daha çok seviyor demektir. Bu durumda olmayan kişi için ise bu söz konusu
değildir. Bu yalnızca Hz. Peygamber'i görme veya bu imkânı kaybetme ile ilgili
değildir. O'nun sünnetine yardım etmek, şeriatını savunmak, karşı çıkanları
bastırmak da böyledir. İyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak da bu kapsama
girer. Çünkü hadiste zikredilen en çok sevmek" bunlarla anlaşılır.
Hz.
Peygamber'i Niçin Her Şeyden Çok
Sevmeliyiz?
Şöyle ki: Bir insan ya kendisini ya da başkasını sever. Kendisini
sevmesi, ömrünün âfetlerden uzak bir şekilde devam etmesi anlamına gelir.
Gerçek anlamda kişinin istediği budur. Başkasını sevmesi ise, kişinin dünya
veya âhirette farklı türlerde yarar sağlamasından kaynaklanır.
Kişi, doğrudan veya sebep olmak şeklinde kendisini inkârın
karanlıklarından imanın nuruna çıkaran Hz. Peygamber tarafından elde ettiği
yararı incelediğinde görür ki O kendisinin ebedî nimetler içinde kalmasına
sebeptir. Kişinin bu şekilde elde edeceği yarar, diğer bütün yararların
üstündedir. Bu yüzden de Hz. Peygamber. herkesten çok sevilmeyi hak etmektedir.
Çünkü sevgiyi körükleyen faydayı insana herkesten çok sağlayan odur. Ancak
insanlar bu konuda, bunları hatırında tutma veya unutma bakımından, birbirinden
farklı derecelere sahiptir. Şüphesiz ki sahabe bu konuda en önemli paya
sahipti. Çünkü bu sevgi, tanımaya bağlıdır. Onlar ise bu sevgiyi en çok bilen
kişilerdi.
Her Mümin Hz.
Peygamber'i Sever
Kurtubî şöyle demiştir: Hz. Peygamber'e doğru bir şekilde inanan
herkeste, onu başka her şeyden çok sevme özelliği bulunur. Ne var ki inananlar
bu konuda farklı derecelere sahiptir. Bazıları bu konuda en büyük paya sahip
olduğu halde, bazılan ise şehvetlere batmış olmaları ve zamanlarının büyük
bölümünde gaflet perdeleri ile örtülmüş olmaları sebebiyle daha az paya
sahiptir. Ancak inananların büyük bir çoğunluğu yanlarında Hz. Peygamber'den
bahsedildiğinde onu görmeyi arzularlar. Öyle ki bir çoğu onu görmeyi eşine,
çocuğuna, malına, ana-babasına tercih eder, onun uğrunda tehlikeli işlere
atılmaktan çekinmez. Bunu haber veren kişi de, kalbinde hiç tereddüt
duymaksızın bunu duymuştur. Hatta O nun kabrini ziyaret etmeyi ve yaşadığı
yerleri görmeyi bütün saydıklarımıza tercih eden kişilerin bulunduğu da
görülmüştür. Çünkü onların kalbine Hz. Peygamber sevgisi iyice yerleşmiştir. Ne
var ki araya giren gaflet durumları sebebiyle bu durum -maalesef- çabucak
geçmektedir. Yardım istenilecek olan yegâne varlık Allah'tır.