SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L İMAN

<< 40 >>

باب: أحب الدين إلى الله أدومه

32. Allah'ın En Çok Sevdiği Din (Amel) Devamlı Olanıdır

 

حدثنا محمد بن المثنى، حدثنا يحيى، عن هشام قال: أخبرني أبي عن عائشة: أن النبي صلى الله عليه وسلم دخل عليها وعندها امرأة، قال: (من هذه). قالت: فلانة، تذكر من صلاتها، قال: (مه، عليكم بما تطيقون، فوالله لا يمل الله حتى تملوا). وكان أحب الدين إليه ما داوم عليه صاحبه.

 

[-43-] Âişe r.anha'den rivayet edildiğine göre bir gün onun yanında bir kadın otururken Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanlarına girerek sordu: Bu hanım kimdir? Hz. Âişe şöyle cevap verdi: Falancadır, o şöyle şöyle namaz kılan bir kadındır. (Hz. Âişe, kadının kıldığı namazları Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e anlatmaya başladı.) Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: Dur bakalım, bunları saymayı bırak! Gücünüzün yettiği amelleri yapın. Allah'a andolsun ki siz usanmadıkça Allah usanmaz". Resulullah'in en çok sevdiği din (amel), sahibinin devam ettiği (amel) idi.

 

Tekrar: 1151.

 

AÇIKLAMA:     Buhârî'nin bu başlıktan kastı, iman sözcüğünün ameller için de kullanılmasıdır. Çünkü burada din ile, amel kasdedilmektedir. Gerçek din İslâm'dır. Gerçek anlamda İslâm ise imanın eş anlamlısıdır. Bu sebeple Buhârî'nin amacı da gerçekleşmiş olmaktadır.

 

Bu hadisin öncekilerle bağlantısını "gücünüzün yettiği amelleri yapın" bölümü oluşturmaktadır. Çünkü Buhârî daha önce salih amellerle İslâm'ın güzelleşeceğini zikretmekle, bunun için aşırılık sınırına varma pahasına nefisle mücahedenin istenmediğini belirtmek istemiştir.

 

İbnü't-Tîn şöyle der: "Hz. Âişe  söz konusu olan kadının fitneye düşmeyeceğinden emin olunca onu yüzüne karşı övmüştür" Ancak Hammâd b. Seleme'nin Hişam'dan yaptığı rivayete göre Hz. Âişe bu sözü kadın dışarı çıktıktan sonra söylemiştir.

 

"Dur bakalım bırak şunları": Bu sözcük Hz. Âişe'ye söylenmiş olabilir. Bu durumda kasıt Hz. Âişe'nin kadını övmesini engellemektir. Bu sözle, söz konusu fiilin yasaklanması da kasdedilmiş olabilir. İmamlardan bir kısmı bu görüşü esas alarak "Gecenin tümünü namaz kılarak geçirmek mekruhtur" demişlerdir.

 

"Gücünüzün yettiği amelleri yapın": Devam edebileceğiniz amellerle meşgul olun. Kadi İyad şöyle demiştir; "Bu söz yalnızca gece ibadetine özgü olabileceği gibi bütün dinî amellerle iîgili de olabilir." Ben (İbn Hacer) derim ki: "Hadis yalnızca namaza özgü olarak söylenmiş olmakla birlikte kullanılan ifade geneldir. Dikkate alınması gereken de budur."

 

"Allah'a andolsun ki": Bu söz, yemin talep edilmediği halde yemin etmenin caiz olduğunu göstermektedir. Dinle ilgili işlerden birinin önemini vurgulamak, buna teşvik etmek veya mahzurlu bir şeyden sakındırmak gibi durumlarda yemin etmek müstehap olur.

 

 Allah'ın Usanması

 

"Sîz usanmadıkça Allah usanmaz": Usanmak bir şeyi gözünde büyütmek, daha önce severken daha sonra ondan bıkmak demektir. Böyle bir durumun Allah hakkında söz konusu olamayacağı hakkında görüş birliği vardır.

 

İsmailî ve değerli araştırmacı âlimlerden bir grup şöyle demiştir: Bunun Allah hakkında kullanılması yalnızca lafzı mukabele şeklinde bir mecazdır. Nitekim "bir kötülüğün karşılığı ona denk bir kötülüktür" âyeti ve benzerlerinde böyle bir mecaz vardır.

 

Kurtubî şöyle demiştir: "Bunun mecaz olma gerekçesi şudur: Yüce Allah, amelden usanarak amel etmeyi bırakandan sevabını keser. Bu sebeple burada bir şeye sebebinin adını verme kabilinden, Allah'ın fiiline de usanma adı verilmiştir.

 

Herevî bunun anlamı ile ilgili olarak şöyle der: "Ondan istemekten usanıp da O'na rağbet göstermez hale gelmedikçe o size olan lütfunu kesmez.

 

İbnü'l-Cevzî ise şöyle demiştir: "Sürekli yapılan amel şu iki sebepten ötürü takdir edilir:  (1) Bir amele başladıktan sonra onu bırakan, gayesine ve maksuduna ulaştıktan sonra ondan yüz çeviren gibidir. Bu kişi kınanmaya maruz kalır. (2) İyiliğe devam eden kişi hizmete yapışır. Her gün belirli bir süre bir kapıya bağlı kalan ile bir günün bütününde bağlanıp sonra vazgeçen gibi değildir.