SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L İLİM

<< 58 >>

باب: ما يذكر في المناولة، وكتاب أهل العلم بالعلم إلى البلدان.

7. Münavele Ve İlim Ehlinin İlmi Yazarak Farklı Bölgelere Göndermesi Konusunda Zikredilenler

 

-وقال أنس: نسخ عثمان المصاحف فبعث بها إلى الآفاق.

Enes şöyle demiştir: Hz. Osman Mushafları çoğaltarak farklı bölgelere gönderdi.

 

ورأى عبد الله بن عمر ويحيى بن سعيد ومالك ذلك جائزا. واحتج بعض أهل الحجاز في المناولة بحديث النبي صلى الله عليه وسلم، حيث كتب لأمير السرية كتابا وقال: (لا تقرأه حتى تبلغ مكان كذا وكذا). فلما بلغ ذلك المكان قرأه على الناس، وأخبرهم بأمر النبي صلى الله عليه وسلم.

Abdullah İbn Ömer, Yahya İbn Saîd ve Malik bunu caiz görmüşlerdir. Hicaz'daki 'alimlerin bir kısmı münaveleye Nebi s.a.v.'in   seriyye komutanına yazdığı bir mektubu delil getirmişlerdir. Nebi s.a.v. komutana "Bu mektubu falan yere varıncaya kadar okuma" demiş, o komutan da söz konusu yere ulaşınca bu mektubu açarak okumuş ve insanlara Nebi s.a.v.'in. emrini bildirmiştir.

 

حدثنا إسماعيل بن عبد الله قال: حدثني إبراهيم بن سعد، عن صالح، عن أبي شهاب، عن عبيد الله بن عبد الله بن عتبة بن مسعود: أن عبد الله بن عباس أخبره:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم بعث بكتابه رجلا، وأمره أن يدفعه إلى عظيم البحرين، فدفعه عظيم البحرين إلى كسرى، فلما قرأه مزقه، فحسبت أن ابن المسيب قال: فدعا عليهم رسول الله صلى الله عليه وسلم أن يمزقوا كل ممزق.

 

[-64-] Ubeydullah bin Abdullah bin Utbe bin Mes'ud'un zikrettiğine göre Ab­dullah bin Abbas ona şunu haber vermiştir: "Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bir adam'a mektup göndermiş ve bunu Bahreyn'in büyüğüne (yöneticisine) vermesini emretmiştir. Bahreyn büyüğü de bunu Kisra'ya vermiştir. mektubu okuyunca yırtınıştı. (ibn Müseyyeb'in şöyle dediğini zanne­diyorum) Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların (ülke ve yönetimlerinin) parça parça olmaları için beddua etti.

 

Tekrar: 2939, 4424, 7264

 

AÇIKLAMA:     İmam Buharî, işitme ve arz konusunu yerleştirdikten sonra bunun peşinden Çoğunluk tarafından muteber görülen hadis tahammül yollarını ele almıştır. Münavele de bunlardan biridir. Münavele, hocanın öğrencisine (içinde hadisle­rin bulunduğu bir) kitap vererek "bu benim falancadan işittiğim rivayetlerdir" veya "bu benim yazdığım kitabımdır, bunu benden rivayet et" demesi suretiyle olur. Arz-ı münaveleyi yukarıda anlatmıştık ki bu öğrencinin (içinde hadislerin bulunduğu bir) kitabı hocasına getirmesidir. Çoğunluk bu şekilde rivayeti caiz görmüştür.

 

"Farklı bölgelere": Yani farklı bölgelerin halkına. Mükatebe de hadis taham­mül yollarından biridir. Mükatebe hocanın kendi el yazısı ile hadisi yazması veya yazışma güvendiği bir kişiye yazdırması, ardından bunu kontrol ederek daha sonra öğrencisine göndermesi ve bunu rivayet etmesine izin vermesidir. Buharî mükatebe ile münaveleyi birbirine eşit kabul etmiştir.

 

"Falan yere varıncaya kadar": Cündüb'ün hadisinde de böyle kapalı bir İfa­de kullanılmıştır. Urve'nin rivayetine göre ise Nebi s.a.v. komutana şöyle demiştir: "iki gün gittikten sonra mektubu aç". Cündüb ve Urve şöyle demişlerdir: Komutan mektubu açınca içinde şunlarm yazılı olduğunu gördü: "Nahle mevkiine varıncaya kadar ilerle ve bize Kureyş ile ilgili haberleri ulaştır. Hiç kimseyi zorlama". Cündüb hadisinde ise şöyle yer almaktadır: "İki kişi döndü diğerleri devam etti. Yanında Kureyş kabilesine ait ticarî eşyalar bulunan Amr İbn Hadramî ile karşılaşarak onu öldürdüler. Bu İs­lam tarihinde kafirlerden öldürülen ilk kişi idi. Bu olay Recep ayının ilk günü gerçekleşmişti. Gönderilen askerî birlik öldürdükleri kişinin elindeki mal ve eşya­sını ganimet olarak aldılar. Bu da İslam'daki ilk ganimet oldu. Müşrikler onların haram aylarda adam öldürmelerini ve bu davranışlarını kınadı. Bunun üzerine Yüce Allah şu ayeti indirdi: "Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkar etmek, Mescid-i Haram’ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam Öldürmekten daha büyük bir günahtır.[Bakara, 217]

 

Bu hadisin delil olma yönü açıktır. Çünkü Nebi s.a.v. mektubu komutana vererek, emrindekilere, anlamaları için bunu daha sonra okumasını emretmiştir. Bunda münavele ve mükatebe anlamı bulunmaktadır. Bazıları buna şu şekilde itiraz etmişlerdir: "Bu mektubun bağlayıcı bir delil ol­ması, sahabenin adil olması sebebiyle mektubu değiştirme ihtimalinin bulunma-masındandır. Sahabeden sonrakiler ise böyle değildir". Bunu Beyhakî aktarmış­tır. Ben (İbn Hacer) ise derim ki: Mükatebe yolunun delil olmasının şartı mektu­bun mühürlü, taşıyan kişinin güvenilir ve gönderilen kişinin de hocanın yazısını bilen bir kişi olmasıdır. Bunun dışında mektubun değiştirilme ihtimalini ortadan kaldıran diğer şartlar da söz konusudur.