SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L İLİM

<< 104 >>

باب: قول الله تعالى: {وما أوتيتم من العلم إلا قليلا}.

47. "Size İlimden Çok Az Bir Şey Verilmiştir [İsrâ 85] Âyeti Kerimesinin açıklaması

 

حدثنا قيس بن حفص قال: حدثنا عبد الواحد قال: حدثنا الأعمش سليمان، عن إبراهيم، عن علقمة، عن عبد الله قال: بينا أنا أمشي مع النبي صلى الله عليه وسلم في خرب المدينة، وهو يتوكأ على عسيب معه، فمر بنفر من اليهود، فقال بعضهم لبعض: سلوه عن الروح؟ وقال بعضهم: لا تسألوه، لا يجيء فيه بشيء تكرهونه، فقال بعضهم: لنسألنه، فقام رجل منهم فقال: يا أبا القاسم، ما الروح؟ فسكت، فقلت: إنه يوحى إليه، فقمت، فلما انجلى عنه، فقال: {ويسألونك عن الروح قل الروح من أمر ربي وما أوتوا من العلم إلا قليلا}. قال الأعمش: هكذا في قراءتنا.

 

[-125-] Alkame'nin Abdullah'tan rivayet ettiğine göre o şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'le birlikte Medine harabelerinde yürürken, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hurma dalından bir değneğe dayanıyordu.

 

Derken birkaç Yahudi'yle karşılaştı. Yahudiler birbirlerine "Ona ruh hakkında sorun" dediler. Diğer bazıları "Ona bir şey sormayın, hoşlanmayacağınız bir şey söyleyebilir" dediler. Onlardan bir adam kalkarak "Ey Ebu'l-Kasım! Ruh nedir?" diye sordu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sustu. Ben (içimden) "Ona vahiy indiriliyor" dedim. Ayağa kalktım. Vahiy hali kendisinden geçince şu âyetleri okudu:  "Sana ruh hakkında soruyorlar. De ki ruh Rabbim'in emrindendir. Size ilimden pek az bir nasip verilmiştir.[İsrâ, 85.]

 

el-A'meş şöyle demiştir: "Bizim kıraatimizde de bu âyetin okunuşu böyledir.

 

Tekrar: 4721, 7297, 7456, 7462.

 

 

AÇIKLAMA:     Abdullah'ın kalkmasının nedeni, Nebi s.a.v.'e bir ka­rışıklık arız olmasın diye yahut da onunla Yahudiler arasına engel oluşturmak içindir.

 

Yahudiler'in Hakkında Soru Sorduğu Ruh

 

Âlimlerin çoğunluğuna göre Yahudiler canlılarda bulunan ruhun mahiyetini sormuşlardır.

 

Ruh: Cebraildir. Hz. İsa'dır. Kur'an'dır. Rûhânî büyük bir varlıktır.

 

Bunun dışında başka şeyler de söylenmiştir. Bu konuda ayrıntılı bilgi Tefsir bölümünde gelecektir. Orada, canlılardaki ruha işaret edeceğiz. En doğru görüşe göre bunun hakikatini yalnızca Allah bilmektedir.

 

el-A'meş'in "Bizim kıraatimizde de bu âyetin okunuşu böyledir" sözü ile el-A'meş kıraati kastedilmektedir. Bu kıraat mütevatir yedi kıraat arasında bulun­madığı gibi meşhur kıraatler arasında da bulunmamaktadır.

 

باب: من ترك بعض الاختيار، مخافة أن يقصر فهم بعض الناس عنه، فيقعوا في أشد منه.

48. Bazı İnsanların Anlayamayacağı Ve Daha Kötü Bir Duruma Düşeceği Korkusuyla Yapılması Tercihe Şayan Olan Bir Şeyi Terk Etmek

 

حدثنا عبيد الله بن موسى، عن إسرائيل، عن أبي إسحاق، عن الأسود قال: قال لي الزبير:

 كانت عائشة تسر إليك كثيرا، فما حدثتك في الكعبة؟ قلت: قالت لي: قال النبي صلى الله عليه وسلم: (يا عائشة لولا قومك حديث عهدهم - قال ابن الزبير - بكفر، لنقضت الكعبة، فجعلت لها بابين: باب يدخل الناس وباب يخرجون). ففعله ابن الزبير.

 

[-126-] Esved şöyle demiştir: İbnü'z-Zübeyr bana şöyle dedi: "Aişe sana çokça gizli şeyler söylerdi. Kabe konusunda sana ne söyledi?"

 

Ben dedim ki: "Bana Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu söyledi: "Ey Âişe! Kavmin küfürden daha yeni kurtulmuş olmasaydı, Kabe'yi yıkar ve ona insanların birinden girmesi, diğerinden çıkmast için iki kapı yapardım".

 

Bunun üzerine Abdullah İbnü'z-Zübeyr böyle yaptı.

 

Tekrar: 1583, 1584, 1585, 1586, 2368, 4484, 7243.

 

AÇIKLAMA:     Hac bölümünde geleceği üzere İbnü'z-Zübeyr Kabe'yi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yapmayı düşündüğü şekilde yapmıştır.[1584 nolu hadis]

 

Hadiste konu başlığına ilişkin husus şudur: Kureyş kabilesi Kabe'ye büyük bir önem verirdi. Onlar yeni Müslüman oldukları için, Nebi s.a.v.'in övünme ve kibirlenme maksadıyla Kabe'nin yapısını değiştirdiğini zannetmelerinden çekinmiştir.

 

Bu hadisten, kötülüğe (mefsedete) yol açacağından emin olunan durumlar­da maslahatı terk etmenin caiz olduğu anlaşılır.

 

Yine bu hadise göre, bir kimse daha kötü bir sonuca yol açacağını bildiğin­de bir kötülüğü reddetmeyi terk edebilir.

 

Devlet başkanı haram olmadığı sürece, daha alt seviyede olsa bile halkın yararına olacak uygulamalarda bulunarak insanları yönetir.

 

باب: من خص بالعلم قوما دون قوم، كراهية أن لا يفهموا.

49. Bir Kimsenin İlmi Yalnız (Onu Anlayabilecek) Bazı Kimselere Öğretmesi, Anlayamamaları Korkusuyla Başkalarına Öğretmemesi

 

وقال علي  : حدثوا الناس بما يعرفون، أتحبون أن يكذب الله ورسوله.

Hz. Ali şöyle demiştir: "İnsanlara onların anlayabilecekleri şekilde konuşun. Allah ve Resulü s.a.v.'in yalanlanmasını hiç ister misiniz?"

 

حدثنا عبيد الله بن موسى، عن معروف بن خربوذ، عن أبي الطفيل، عن علي: بذلك.

 

 [-127-] Ubeydullah İbn Musa, Mâ'ruf İbn Harbuz'dan, o Ebu Tufeyl'den o da Hz. Ali'den bunu (yukarıdaki sözü) rivayet etmiştir.

 

 

AÇIKLAMA:     Bu hadis, müteşabihleri toplum huzurunda zikretmenin uygun olmadığını göstermektedir. İbn Mesud'un şu sözü de buna benzemektedir: "İnsanlara akılla­rının yetmeyeceği bir söz söylediğinde, bu söz mutlaka onların bir kısmı için fitne olur". Bunu Müslim rivayet etmiştir.

 

İmam Ahmed İbn Hanbel, ilk anda devlet başkanına isyan etmeyi çağrıştı­ran hadisleri, Mâlik Allah'ın sıfatları ile ilgili hadisleri, Ebu Yusuf garip karşılana­cak konularla ilgili hadisleri, bunlardan önce Ebu Hureyre ileride meydana gele­cek fitnelerle ilgili hadisleri rivayet etmeyi çirkin görmüşlerdir. Huzeyfe de aynı şekilde bunu kötü görmüştür. Rivayet edildiğine göre Hasan-ı Basrî, Enes'in, Haccac'a Uranîlerle ilgili olayı aktarmasını yadırga mistir. Çünkü o bu hadisi, kötü yorumu sebebiyle çokça kan dökmeye dayanak kılıyordu.

 

Bu konuda Ölçü şudur: Hadisten ilk anda anlaşılan anlam bid'atı güçlendiri­yor, ancak hadisten bu kasdedilmiyorsa, bundan ilk anda anlaşılan anlamı esas alabilecek kimselere bu hadisin rivayet edilmemesi gerekir.