DEVAM:
12. Hanımıyla Ciima’dan Sonra Tekrar Onunla Birlikte Olan Kimse İle Tüm
Eşleriyle Beraber Olduktan Sonra Bir Tek Gusül İle Yetinen Kimselerin Durumu
حدثنا
محمد بن بشار
قال: حدثنا
معاذ بن هشام
قال: حدثني
أبي، عن قتادة
قال: حدثنا
أنس بن مالك
قال: كان
النبي صلى
الله عليه
وسلم يدور على
نسائه في
الساعة
الواحدة، من
الليل
والنهار، وهن
إحدى عشرة.
قال: قلت لأنس:
أو كان يطيقه؟
قال: كنا نتحدث
أنه أعطي قوة
ثلاثين.وقال
سعيد، عن
قتادة: إن
أنسا حدثهم:
تسع نسوة.
[-268-] Enes b. Malik'ten şöyle nakledilmiştir: "Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gecenin ve gündüzün bir vaktinde hanımlarını dolaşırdı. Onbir
tane hanımı vardı." Onun bu sözü üzerine hadisin ravilerinden Katâde,
Enes'e: "Nebi s.a.v. buna güç yetirebihyor muydu?" diye sormuş. O da
"Biz, ona otuz kişinin gücü verildiğinden bahsederdik."
diye cevap vermiş. Saîd'in Katâde'den naklettiği bir rivayete göre Enes, Nebi
s.a.v.'in hanımlarının sayısını dokuz
olarak rivayet etmiştir.
Tekrar: 274, 5068, 5215.
AÇIKLAMA: (Onbir tane hanımı
vardı) Hz. Peygamber Medine'ye geldiği vakit sadece Sevde validemizle evli
idi. Daha sonra Hz. Âişe validemiz ile evlendi. Sonra hicretin üçüncü ve
dördüncü yıllarında Ümmü Seleme, Hafsa, Zeynep bint Huzeyme'yle, beşinci
yılında Zeynep bint Cahş'la, altıncı yılında Cüveyriye ile, yedinci yılında
Safiye, Ümmü Habîbe ve Meymûne ile evlendi. Meşhur görüşe göre Hz. Peygamber'in
Medine döneminde evlendiği hanımları bu kadardır. Beni Kurayza esirlerinden
olan Rayhâne hakkında ise farklı bilgiler kaydedilmiştir. İbn İshâk, kesin bir
ifade ile Hz. Peygamber'in ona kendisiyle evlenmesini ve tesettüre girmesini
teklif ettiğini, onun İse cariye olarak kalmayı tercih ettiğini kaydeder.
Alimlerin çoğunluğuna göre Rayhâne, Hz. Peygamber'den önce hicretin 10.
yılında vefat etmiştir. Zeynep bint Huzeyme de, Hz. Peygamberle evlendikten
kısa süre sonra âhirete intikal etmiştir. Bu konuda İbnu Abdilberr şöyle
demiştir: "Zeynep validemiz, Hz. Peygamber (s.a.v.) le iki ya da üç ay
evli kalmıştır."
Bu bilgilere göre, Hz. Peygamber aynı zamanda dokuz kadından
fazlasıyla evli değildi. Kaldı ki, Sevde validemiz de kendi sırasını Hz.
Aİşe'ye hibe etmişti.
(Hz. Peygamber, buna güç yetirebihyor muydu?) İbnu'l-Münîr şöyle
demiştir: "Hz. Peygamber'in hanımlarını dolaşmasını ifade eden hadis, bâb
başlığına delil teşkil etmez. Olabilir ki, Hz. Peygamber hanımlarıyla birlikte
olmuş ve her birlikteliğinden sonra gusül abdesti almıştır. Hadiste geçen,
gece ifadesi, bir vakit ifadesine göre bu ihtimali daha da güçlendirir."
Hz. Âişe hadisinde Hz. Peygamber'in hanımlarıyla gece birlikte olduğu, açıkça
belirtilmemiştir. Bu durumu açıkça belirten Enes hadisi ise, Hz. Peygamber'in
aldığı guslü bir ile takyit eder. Şöyle ki, söz konusu takyit, hadiste geçen
bir vakit ifadesinden anlaşılır. Dolayısıyla guslün bir lafzı ile
sınırlandırılmasına ihtiyaç kalmaz. Çünkü bu kadar kısa zamanda her birliktelik
için ayrı ayrı gusül abdesti almak zordur, hatta imkansızdır. Bu durumda her
iki hadis arasında bir lafız farkının olmaması için, Hz. Âişe hadisinde yer
alan mutlak hüküm, Enes hadisinde yer alan mukayyed hükme dayandırılarak
anlaşılır. Bir vakitte veya bir gecede hanımlarla birlikte olmak, bir kaç defa
ilişki kurmak anlamına gelir. Bu da, bâb başlığı ile bu hadisin alakasını
ortaya koyar.
İmam Buhari bu hadisi Nikâh Bölümünde çok kadınla evlenmenin
müs-tehap olduğuna delil getirmiştir. Yine burada, Hz. Peygamber'in eşleri arasında nöbet yapması, onlara sırayla
gitmesi hususuna riayet etmesinin farz olmadığına işaret etmiştir. Bazı İlim
adamları bu görüştedir. Şâfİîlerden İstahrî İse kesin bir dille bunu
savunmuştur. Halbuki Şâfiîler'in meşhur olan görüşüne ve çoğunluğa göre eşler
arasına nöbet yapmak Hz. Peygamber için de farzdır. Ancak növbet/sırayla eşlere
gitme işinin farz olduğunu söyleyenler bu hadise uygun bir yorum getirmek
zorunda kalmışlardır: Bir görüşe göre Hz. Peygamber'in bir vakit hanımlarıyla
birlikte olması, sıra sahibi hanımının izni ile olmuştur. Nitekim Allah Resulü
hastalandığı zaman, Hz, Aişe'nin yanında kalmak için öteki hanımlarından izin
istemişti. Belki de bu durum, kasmın sırayla eşlere gitme işinin sona erdiği
bir sırada meydana gelmişti. Hz. Peygamber de yeniden sıra yapmaya başlamış
olabilir. Bir diğer görüşe göre ise, bu olay Hz. Peygamber'in sefer dönüşünde
meydana gelmişti. Çünkü Hz. Peygamber sefere çıkacağı zaman, hanımları
arasında kura çeker ve kurada kazananı yanında götürürdü. Seferden dönünce
kasme sıra yapmaya yeniden başlardı. Bu görüş, ikinci ihtimale göre daha özel
bir durumu ifade etmektedir. İlk görüş ile ikinci görüş Hz. Aişe'den nakledilen
hadise daha uygundur. Bu olay, kasmın/sıra yapmanın farz kılınışından önce
gerçekleşmiş olabilir. Hz. Peygamber farz kılınmasından sonra bu uygulamasını
terk etmiş olabilir.
Bu Hadisten
Çıkarılan Sonuçlar
Hz. Peygamber'e yukarıda ifade edildiği üzere cima gücü
verilmiştir. Bu durum, onun bünyesinin sağlıklı olduğunu ve ve erkekliğinin mükemmelliğini
göstermektedir..
Hz. Peygamber'in çok evlenmesinin hikmetlerinden biri daha
ortaya çıkmıştır. Şöyle ki, çok evlilik sayesinde hanımları, herkesin kolay
kolay öğrenemeyeceği hükümleri öğrenip insanlara nakletmişlerdir. Bu tür konularda
Hz. Aişe'den oldukça fazla ve yararlı bilgiler gelmiştir. Bunun için bazı ilim
adamları onu, Hz. Peygamber'in diğer eşlerinden üstün tutmuştur.
باب:
غسل المذي
والوضوء منه.
13. Mezinin Yıkanması Ve Meziden Dolayı Abdest Almak
حدثنا
أبو الوليد
قال: حدثنا
زائدة، عن أبي
حصين، عن أبي
عبد الرحمن،
عن علي قال:
كنت
رجلا مذاء،
فأمرت رجلا أن
يسأل النبي
صلى الله عليه
وسلم، لمكان
ابنته، فسأل
فقال: (توضأ
واغسل ذكرك).
[-269-] Ali r.a.'den şöyle nakledilmiştir: "Ben, mezisi çok gelen
biriydim, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e karşı konumumdan dolayı, birini
ona gidip bu hususu sorması İçin görevlendirdim. O kişi, bu meseleyi Nebi
s.a.v.'e sorunca şöyle buyurdu: Abdest
al ve cinsel organını yıka!
AÇIKLAMA: (Mezi’nin yıkanması
ve meziden dolayı abdest almak) Mezi, cinsel birleşme hayal edilirken veya
kadın ile oynaşırken gelen yapışkan, ince beyaz suyun adıdır.
(birini ona gidip bu hususu sorması için görevlendirdim) Hz.
Ali'nin görevlendirdiği kişi, Mikdâd b. el-Esved'dir.
İmam Buhârî, Hz. Peygamber'in "abdest al!" emrini, mezi
gelmesi halinde gusül abdestinin gerekmediğine delil getirmiştir. Bu konuda
icma' ilim adamları arasında görüş birliği vardır. İkinci olarak imam Buhârî bu
hadisten, meziden dolayı abdest almanın, idrardan doiayi abdest almakla aynı
olduğu sonucuna varmıştır.
İbn Dakîku'l-'îd, bu hadisi mezinin taş vs. ile değil de sadece
su ile temizlenmesine delil getirmiştir. Çünkü hadisin lafızları açıkça
yıkamayı belirtmektedir. Zira dinen, sadece belirlenen şeylere uyulur. İmam
Nevevî de Müslim şerhinde bunu doğru kabul etmiştir.
Bu hadis, mezinin necis olduğuna delil olarak kullanılmıştır.
Nitekim bu durum gayet açıktır. Ayrıca bu rivayette, mübağala sigası ile çokça
geldiği anlaşılan meziden dolayı abdest alınması emredildiği için bu hadis
sızıntı şeklinde gelen hafif meziden dolayı da abdest almanın farz olduğuna
delil olarak İleri sürülmüştür. Ancak İbn Dakîk buna itiraz etmiştir. Ona
göre, hadiste konu edilen mezinin çokluğu, bedenin sağlıklı olduğu dönemlerde
aşırı şehvetten kaynaklanır. Sızıntı şeklinde gelen mezi ise, vücuttaki bir
hastalıktan dolayıdır. Bu yüzden sızıntı şeklinde gelen mezi için abdest almak
gerekmez. Onun bu itirazına şu şekilde cevap vermek mümkündür: Sâri' meziden
dolayı abdest alınmasını emretmiştir. Bu konuda da, ayrıntıya girmemiştir. Bu
da, hükmün umumîliğine/genel bir hüküm İfade ettiğine delalet eder.
Bu Hadisten
Çıkarılan Sonuçlar:
1- Bir konu hakkında soru sormak için başkasının temsilci
olmasını istemek caiz ve mümkündür.,
2- Vekil, müvekkil varken onu savunabilir,
3- Ashâb-ı kiram Hz. Peygamber'e son derece saygı göstermiştir,
4- Örften dolayı haya edilecek meselelerde edebe uygun hareket
etmek,
5- Kadının akrabalarına güzel davranmak,
6- Kadının akrabaları yanında cinsel ilişki veya buna benzer
konularla alakalı konuşmamak,
7- Utanan kimse, bir başkasına soru sordurabilir. Nitekim İmam
Buhârî bu hadisi, Bölümünde bu husus için delil olarak kullanmıştır. Çünkü bu
şekilde davranan biri iki maslahata birden riayet etmiş olur. Biri, hayalı
davranmak, diğeri ise, bîr hükmü Öğrenmede geri durmamaktır.
باب:
من تطيب ثم
اغتسل وبقي
أثر الطيب.
14. Koku Sürünüp Guslettikten Sonra Güzel Kokmaya Devam Eden
Kimse
حدثنا
أبو النعمان
قال: حدثنا
أبوعوانة، عن
إبراهيم بن
محمد بن
المنتشر، عن
أبيه قال:
سألت
عائشة، فذكرت
لها قول ابن
عمر: ما أحب أن
أصبح محرما
أنضخ طيبا، فقالت
عائشة: أنا
طيبت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم، ثم
طاف في نسائه،
ثم أصبح محرما.
[-270-] İbrahim İbn Muhammed İbn el-Münteşir babasından şöyle
nakletmiştir: "Âişe r.anha.'ya İbn Ömer'in "Benden güzel koku yayıldığı
halde ihrama girmeyi İstemem" dediğini hatırlatıp bu konuyu sordum. Hz.
Aişe şöyle dedi; "Ben Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e koku sürdüm.
Sonra o, diğer hanımlarının yanına gidip (onlarla birlikte oldu). Daha sonra
ise, İhrama girdi."