باب:
المتيمم هل
ينفخ فيهما.
4. Teyemmüm Alan Eline Üfler mi?
حدثنا
آدم قال:
حدثنا شعبة:
حدثنا الحكم،
عن ذر، عن
سعيد بن عبد
الرحمن بن
أبزى، عن أبيه
قال:
جاء
رجل إلى عمر
بن الخطاب
فقال: إني
أجنبت فلم أصب
الماء، فقال
عمار بن ياسر
لعمر بن الخطاب:
أما تذمر أنا
كنا في سفر
أنا وأنت، فأا
أنت فلم تصل،
وأما أنا
فتمعكت
فصليت، فذكرت
ذلك للنبي صلى
الله عليه
وسلم، فقال
النبي صلى الله
عليه وسلم:
(إنما كان
يكفيك هكذا).
فضرب
النبي صلى
الله عليه
وسلم بكفيه
الأرض، ونفخ
فيهما، ثم مسح
بهما وجهه
وكفيه.
[-338-] Saîd İbn Abdirrahman İbn Ebzâ babasının şöyle dediğini
nakletmiştir: "Adamın biri Ömer (r.a.)'e gelip 'Ben cünüp oldum, ama su
bulamıyorum1 dedi. Bunun üzerine Ammâr İbn Yâsir Ömer (r.a.)'e şöyle dedi:
Hatırlar mısın, bir defasında seninle birlikte bir seferdeydik. Sen namaz
kılmamıştın. Ben ise, toprak üstünde yuvarlanarak debelenip namaz kılmıştım.
Sonra bu olayı Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e anlatmıştım. O da 'Şöyle
yapman yeterliydi’ buyurmuştu ve ellerini yere vurduktan sonra onlara
üflemişti. Daha sonra ise elinin iç kısmıyla yüzünü ve tüm elini meshetmişti.
Tekrar: 339, 340, 341, 342, 343, 345, 346, 347.
AÇIKLAMA: (Teyemmüm Alan Eline Üfler mi?) İmam
Buhârî'nin bâb başlığını soru cümlesi şeklinde koyması, bu konuda farklı
ihtimallerin bulunduğuna dikkat çekmek istemesinden ileri gelir. Nitekim o,
âdeti gereği ihtimalli konularda bu şekilde hareket eder. Nebi s.a.v.'in eline
üflemesi, birkaç nedene dayanabilir. Mesela eline bulaşan bir şeyin mübarek
yüzüne temas etmesinden çekindiği için üflemiş olabilir. Ya da, eline çok
miktarda toprak bulaşmıştır, yüzünün toz-toprak içinde kalmaması için
üflemiştir. Yahut teşrî' ile ilgili bir meseleyi açıklamak için üflemiş
olabilir. Nitekim toprak olmadan da teyemmüm yapılabileceği görüşünde olanlar
bu hadise tutunmuştur. Onlara göre teyemmümde şart olan vurmaktır. Nebi
s.a.v.'in üflemesi, bütün bu anlatılan manalara gelme ihtimalini taşıdığı için
İmam Buhari, araştırmacıların bu konunun geniş olduğunu bilmesi için soru
cümlesi şeklinde bab başlığı koymayı tercih etmiştir.
(debelenip) Öyle görünüyor ki Ammâr, bu konuda kıyas yapmıştır.
Şöyle ki, abdest yerine geçen teyemmümün abdest şeklinde alındığına bakarak,
boy ab-destinin yerini alacak teyemmümün de gusül gibi olması gerektiğini
düşünmüştür.
(sana yeterdi) Bu lafız, teyemmümün farzlarının, bu hadiste
açıklanan hususlar olduğunu gösterir. Eğer emir sigasıyla bu hususlara bir
ilave olmuşsa, bu durumda nesih gerçekleşmiş demektir. Dolayısıyla yeni hükmün
kabulü gerekir. Ancak fiil yoluyla bir ilave söz konusu olmuşsa, bu durumda
yenilikler, teyemmümün daha mükemmel yapılmasına yönelik olarak
değerlendirilir. Delil bakımından ortaya çıkan en güçlü tablo budur.
(onlara üflemişti) Bu rivayette üflemenin hafif olduğuna bir
işaret vardır. Nebi s.a.v.'in ellerine üflemesinden bir takım sonuçlar
çıkarılmıştır. Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür;
1- Teyemmüm alırken az toprak kullanmak müstehaptır.
2- Teyemmümde organlar tekrar meshedilmez. Çünkü tekrarda
toprağın az kullanımı söz konusu değildir.
3- Abdest alırken başını meshetmek yerine yıkayan kimse farzı
yerine getirmiş demektir. Çünkü Ammar, teyemmüm almak için toprakta
yuvarlanarak debelenmiş, bu fiili teyemmümün yerine geçmiştir. Ayrıca buradan
hareketle teyemmüm alırken yere ikiden fazla vurmanın caiz olduğu sonucuna
varılır.
4- Cünüplükten dolayı
teyemmüm alınınca, organları sırayla meshetmek gerekmez.
Bu Hadisten
Çıkarılan Sonuçlar
1- Sahabe Nebi s.a.v. döneminde ictihad etmiştir.
2- Bütün gayretini sarfettikten sonra hata etse bile müctehid
kınanamaz.
3- İçtihadına göre amel edenlerin, içtihadı hatalı çıkınca
önceki amelini tekrar yapmasına gerek yoktur.
4- Nebi s.a.v.'in Hz. Ömer'e namazını kaza etmesini emretmemesi,
su ve teyemmüm yapabileceği temiz toprak bulamayan kimsenin namaz kılmayacağı
ve sonra namazını kaza etmeyeceğini savunanlar için bir delil teşkil eder.
باب:
التيمم للوجه
والكفين.
5. Yüz Ve Elin Teyemmüm Edilmesi
حدثنا
حجاج قال:
أخبرنا شعبة:
أخبرني
الحكم، عن ذر،
عن سعيد بن
عبد الرحمن بن
أبزى، عن أبيه: قال
عمار بهذا،
وضرب شعبة
بيديه الأرض،
ثم أدناهما من
فيه، ثم مسح
وجهه وكفيه.وقال
النصر: أخبرنا
شعبة، عن
الحكم قال:
سمعت ذرا
يقول: عن ابن
عبد الرحمن بن
أبزى. قال
الحكم: وقد
سمعته من ابن
عبد الرحمن،
عن أبيه قال: قال
عمار.
[-339-] Saîd İbn Abdirrahman İbn Ebzâ babasından şunları
nakletmiştir: Ammâr böyle dedi." (Ravilerden Haccâc dedi ki:) Şu'be
ellerini yere koydu, sonra onları ağzına yaklaştırdı. Sonra yüzünü ve ellerini
meshetti."
(333) - حدثنا
سليمان بن حرب
قال: حدثنا
شعبة، عن
الحكم، عن ذر،
عن ابن عبد
الرحمن بن أبزى،
عن أبيه:
أنه
شهد عمر، وقال
له عمار: كنا
في سرية فأجنبنا.
وقال تفل فيها.
[-340-] (Said) İbn Abdirrahman İbn Ebzâ'dan gelen rivayete göre babası,
Hz. Ömer'in yanında bulunduğu bir sırada Ammar ona "biz bir seriyyedeyken
cünup olduk" dedi. Sonra "avuçlarına tüh tüh! diyerek üfledi."
AÇIKLAMA: (Yüz ve Elin Teyemmüm Edilmesi) Yani el ve yüzü meshetmek teyemmümün
farzıdır. Bundan dolayı İmam Buhari, bu konuda farklı yorumlar olmasına rağmen
delili güçlü olduğu için kesin bir dille bunu ifade etmiştir. Nasıl teyemmüm
alınacağı konusunda Ebu Cüheym ve Ammâr hadisi dışında sahih bir rivayet
yoktur. Bunların dışında kalan rivayetler, ya zayıftır, ya da, merfû' mu yoksa mevkuf
mu olduğu ihtilaflıdır. Ancak tercih edilen görüşe göre merfû' değillerdir.
Ebu Cüheym hadisinde eller mücmel olarak geçmiştir. Ammar hadisinde
ise, Sahihayn'daki rivayetlerde iki avuç, sünenlerde dirseklere kadar olan
kısmının meshedildiği şeklinde varid olmuştur. Bir rivayette kol kemiğinin
yarısına kadar, bir başka rivayette ise koltuk altlarına kadar meshedildiği
nakledilmiştir.
Dirseklere kadar ve dirseğin yarısına kadar meshedildiğini gösteren
rivayetler eleştirilmiştir. Koltuk altına kadar meshedildiğine dair rivayet
için imam Şafiî ve diğerleri şunu söylemiştir: "Eğer gerçekten bu Nebi
s.a.v.'in emri ile yapılmışsa, kendisinden önce yapılmış bütün teyemmüm
şekillerini nesheder. Yok eğer, onun emri olmadan gerçekleşmişse, emrettiği
husustan başka delil olmaz."
Nebi s.a.v.'in
vefatından sonra Ammâr'ın teyemmümün avuç ile yüzün meshedİlmesiyle
alınacağına dair fetva vermesi, Sahihayn'dö yer alan ve sadece avuç ile yüzün
meshedileceğini gösteren rivayeti destekleyen hususlardan biridir. Çünkü bir
hadisten neyin kasdedildiğini en iyi, o hadisi rivayet eden bilir. Özellikle de
ravi, müctehid bir sahâbî ise daha iyi bilir.
حدثما
محمد بن كثير:
أخبرنا شعبة،
عن الحكم، عن
ذر، عن ابن
عبد الرحمن بن
أبزى، عن عبد
الرحمن قال:
قال
عمار لعمر:
تمعكت، فأتيت
النبي صلى
الله عليه
وسلم فقال:
(يكفيك الوجه
والكفين).
[-341-] Abdurrahman İbn Ebzâ'nın oğlu Abdurrahman'dan şöyle
nakledilmiştir: "Ammâr Hz. Ömer'e şöyle dedi: Debelendim, sonra Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gittim ve O, şöyle buyurdu: "Yüzünü ve
avuçlarını meshetmen, elbette senin için yeterlidir."
AÇIKLAMA: (Yüzünü ve avuçlarını meshetmen, elbette senin
için yeterlidir) Bu lafızdan, daha önce geçtiği gibi, sadece avuçların
meshedilmesinin farz olduğu anlaşılır. Ahmed İbn Hanbel, İshâk, İbn Cerîr, İbn
Münzir ve İbn Huzeyme bu görüşü benimsemiştir. İbn Cehm ve daha başkaları İmam
Malik'in de bu görüşte olduğunu nakletmiştir. Hattâbî de, hadisçilerin bu
görüşü kabul ettiklerini aktarmıştır.
İmam Nevevî "Müslim Şerhi'nde yukarıdaki hadisin böyle
yorumlanmasına şu şekilde cevap vermiştir: "Hadisteki gaye, öğrenmek
maksadıyla ellerin toprağa nasıl vurulacağını göstermektir, teyemmümün nasıl
tam olarak alınacağını değil." Ancak olayın akışının, teyemmümün nasıl tam
olarak alındığını öğretmek olduğuna delalet ettiği belirtilerek ona itiraz
edilmiştir. Zira, "Elbette senin için yeterlidir" ifadesinden bu,
anlaşılmaktadır.
Abdest alırken ellerin vedirseklere kadar kolların yıkanmasını,
meshin dirseklere kadar yapılmasına delil olarak getirenlere şu şekilde cevap
verilir: Burada, nassa karşı bir kıyas yapılmıştır. Bu da, geçersizdir. Ayrıca
teyemmüm alırken dirseklere kadar meshİ şart koşmayanlar başka bir kıyasla buna
karşı çıkmışlardır. Şöyle ki, eller, hırsızlık âyetinde mutlak olarak
zikredilmiştir. Kimse burada dirseklere kadar elin kesilmesi gerektiğini
söylememiştir. O halde burada da, bu hadis bulunduğu için mutlak ifadeyi
değiştirmeye gerek yoktur.
حدثنا
مسلم: حدثنا
شعبة، عن
الحكم، عن ذر،
عن ابن عبد
الرحمن، عن
عبد الرحمن
قال:
شهدت
عمر، فقال له
عمار: وساق
الحديث.
[-342-] İbn Abdirrahman babasından "Hz. Ömer'in yanında idim. Ammâr
ona dedi ki: ..." şeklinde nakledip sonra da hadisi zikretmiştir.
حدثنا
محمد بن بشار
قال: حدثنا
غندر: حدثنا
شعبة، عن
الحكم، عن ذر،
عن ابن عبد
الرحمن بن
أبزى، عن أبيه
قال:
قال
عمار: فضرب
النبي صلى
الله عليه
وسلم بيده
الأرض، فمسح
وجهه وكفيه.
[-343-] İbn Abdirrahman İbn Ebzâ babasından şöyle
nakletmiştir: "Ammâr şöyle anlattı: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
elini yere vurdu, sonra yüzünü ve avuçlarını meshetti."