SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CEMAAT VE’L-İMAME

<< 377 >>

باب: وجوب صلاة الجماعة.

29. CEMAATLE NAMAZ KILMANIN FARZ OLUŞU

 

-وقال الحسن: إن منعته أمه عن العشاء في الجماعة، شفقة، لم يطعها.

Hasan şöyle demiştir: "Birini annesi acıdığı için cemaatle yatsı namazı kılmaya göndermese, o kişinin annesine itaat etmemesi gerekir."

 

حدثنا عبد الله بن يوسف قال: أخبرنا مالك، عن أبي الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (والذي نفسي بيده، لقد هممت أن آمر بحطب فيحطب، ثم آمر بالصلاة فيؤذن لها، ثم آمر رجلا فيؤم الناس، ثم أخالف إلى رجال فأحرق عليهم بيوتهم، والذي نفسي بيده، لو يعلم أحدهم: أنه يجد عرقا سمينا، أو مرماتين حسنتين لشهد العشاء).

 

[-644-] Ebu Hureyre (r.a.) Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Canım elinde bulunan (Allah)'a yemin olsun ki, içimden odun toplanmasını emredip, daha sonra namaz kılınmasını buyurup ezan okutturup, birine de emredip cemaate imam olmasını sağlayıp daha sonra cemaate gelmeyenlerin arkasından yetişip evlerini yakmak geçiyor. Canım elinde bulunan Allah'a yemin olsun ki, cemaate gel­meyen bu kimseler, burada etli bir kemik parçaları veya iki adet ala paça olduğunu bilseydi yatsı namazına gelirdi.

 

Tekrar: 657, 2420, 7224.

 

 

AÇIKLAMA:     (Cemaatle Namaz Kılmanın Farz Oluşu) İmam Buharî bu konuda, kesin hü­küm belirtmiştir. Öyle anlaşılıyor ki, cemaatle namaz kılmanın delili ona göre güçlü olduğu için, bu şekilde davranmıştır. Ancak o, burada bunun sadece farz olduğunu belirtti. Bu ifade, bunun farz-ı ayn veya farz-ı kifaye oluşundan daha geneldir. Şu kadarı var ki, Hasan-ı Basrî'den naklettiği rivayetle, bunun farz-ı ayn olduğu kanaatini izhar etmiştir. Şarihlerden Hasan-ı Basrî'nin sözünü senetle zikreden kimse yoktur. Ancak bu manada ve bundan daha güçlü ve açık bir şekilde Huseyn İbn Hasan el-Mervezî'nin "Kitabu's-sıyam"ında sahih bir isnadla şu rivayet yer alır: "Hasan-ı Basrî'nin nafile oruç tutan bir adam hakkında şöyle dediği nakle­dilmiştir: Annesi o kişiye orucunu bozmasını emrederse, orucunu bozsun. Boz­duğu orucu kaza etmesi de gerekmez. Hem oruç, hem de anneye itaat ve iyilik sevabını alır.

 

Kendisine 'Annesi onu yatsı namazını cemaatle kılmaktan alıkoyarsa ne olur?' diye sorulmuş, o da şöyle cevap vermiştir: 'Buna hakkı yoktur, çünkü ce­maatle namaz kılmak farzdır.

 

Bu konuda zikredilen hadis, cemaatle namaz kılmanın farz-ı ayn olduğu ko­nusunda gayet açıktır. Eğer bu sünnet olsaydı, terk edenler yakılmakla tehdit edilmezdi. Farz-ı kifaye olsaydı, Nebi s.a.v. ve onunla birlikte olanların yapmasıyla yerine gelirdi. Ata, Evzaî, Ahmed İbn Hanbel ile Ebu Sevr, İbn Huzeyme, İbn Münzir, İbn Hibban gibi Şafiî mezhebinden olan bazı muhaddisler cemaatle namaz kılmanın farz olduğu görüşündedir. Davûd ez-Zahirî ile ona tabî olanlar daha da ileri giderek bunun, namazın sıhhat şartların­dan biri olduğunu iddia etmişlerdir. İmam Şafiî'nin ifadesinden, bunu farz-ı kifa­ye kabul ettiği anlaşılır. Onun ilk dönem takipçilerinin çoğu da bu kanaattedir. Hanefî, Maliki ve diğer mezheplere bağlı kimselerin çoğuna göre ise cemaatle namaz kılmak müekked sünnettir.

 

(Canım elinde bulunan Allah'a yemin olsun ki) Bu bir yemin ifadesidir. Al­lah Resulü çoğu kere bu şekilde yemin ederdi. Bu, şu anlama gelir: Kulların canları ile ilgili takdir ve yönetim Allah'ın elindedir. Buna göre, kuşkusuz meseleler üzerine, onun önemini belirtmek İçin yemin edilebilir. Ay­rıca bu hadis, herhalükarda Allah'a yemini mekruh kabul eden kimselere cevap niteliğindedir.

 

(cemaate gelmeyenlerin arkasından yetişip) birinin arkasından gel­mek anlamına gelir. Bu konuda Cevheri şöyle demiştir: yanında ol­mayan birine gitmek manasına kullanılır."

 

(etli bir kemik parçaları) kelimesinin çoğuludur. Bu kelime de üze­rinde etin bulunduğu kemik anlamına gelir.

 

(iki adet ala paça) Halil bu konuda şöyle demiştir: küçükbaş hayvanların tırnakları arasında bulunan et parçasına denir.

 

Hadisten Çıkarılan Sonuçlar

 

1- Namazdan geri kalanlar kınanmıştır. Çünkü bu kimseler basit bir yiyece­ğe veya kendisiyle oynanan bir şeye aşırı derecede istekli olmakla tavsif edil­mişlerdir. Oysa diğer yandan, derecelerini yükseltecek bir fiili yapmakta gerekeni yerine getirmemişlerdir.

 

2- Cezadan önce tehdit ve vaîd gelir.

3- Malî ceza verilebilir.

4- Cürüm işleyenler ansızın cezalandırılabilir. Çünkü Nebi s.a.v. kendisinin namaz kıldırmakla meşgul olduğunun bilindiği bir sırada cemaate gelmeyenleri cezalandırmayı içinden geçirmiştir. Onları kendilerine hiç kimsenin ilişmeyeceğinden emin oldukları bir zamanda yakalamak istemiştir.

 

5- Eğer ortada bir maslahat varsa faziletli birinin bulunduğu mecliste fazilet bakımından ondan daha geride olan kimsenin namaz kıldırması caizdir.

 

6- İbnu'l-Arabî bir masiyeti helal kabul eden birinin idam edilebileceğine bu hadisi delil olarak göstermiştir. Nitekim îmam Malik'in de mezhebi bu doğrul­tudadır. Ancak bu görüş, bu hadisin mensuh olduğu ileri sürülerek tenkid edil­miştir. Malî ceza verileceği görüşü de aynı gerekçeyle tenkit edilmiştir.