EK SAYFA – 412-2
باب: إيجاب
التكبير،
وافتتاح
الصلاة.
82. Namaza Tekbir Getirerek Başlamanın Gerekliliği
حدثنا
أبو اليمان
قال: أخبرنا
شعيب، عن
الزهري قال:
أخبرني أنس بن
مالك
الأنصاري: أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ركب
فرسا، فجحش
شقه الأيمن.
قال أنس رضي
الله عنه:
فصلى لنا
يومئذ صلاة من
الصلوات، وهو
قاعد، فصلينا
وراءه قعودا،
ثم قال لما
سلم: (إنما جعل
الإمام ليؤتم
به، فإذا صلى
قائما فصلوا
قياما، وإذا
ركع فاركعوا، وإذا
رفع فارفعوا،
وإذا سجد
فاسجدوا، وإذا
قال سمع الله
لمن حمده،
فقولوا ربنا
ولك الحمد).
[-732-] Enes İbn Mâlik (r.a.)'in şöyle dediği nakledilmiştir:
"Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir defasında bindiği attan düşmüş
ve sağ yanını incitmişti. Bu yüzden o gün bize namazlardan birisini oturarak
kıldırmıştı. Biz de O'nun arkasında namazlarımızı oturarak kılmıştık. Resuli
Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı bitirip selâm verince şöyle
buyurmuştu: imam kendisine uyulması için vardır; o ayakta namaz kılıyorsa siz
de namazlarınızı ayakta kılın, o rükûya vardığında siz de rüku edin, o
kalktığında siz de kalkın, o secde ettiğinde siz de secde edin, (Semi'allahu
limen hamideh) dediği zaman siz (Rabbena ve lekel hamd) deyin."
حدثنا
قتيبة بن سعيد
قال: حدثنا
ليث، عن ابن شهاب،
عن أنس بن مالك
أنه قال: خر
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم عن فرس
فجحش، فصلى
لنا قاعدا،
فصلينا معه
قعودا، ثم
انصرف فقال:
(إنما الإمام -
أو إنما جعل
الإمام -
ليؤتم به،
فإذا كبر
فكبروا، وإذا
ركع فاركعوا،
وإذا رفع
فارفعوا،
وإذا قال سمع
الله لمن
حمده، فقولوا
ربنا لك
الحمد، وإذا
سجد فاسجدوا).
[-733-] Enes İbn Mâlik (r.a.)'in şöyle dediği nakledilmiştir:
"Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir defasında bindiği attan düşmüş
ve yaralanmıştı. Bu yüzden bize oturarak namaz kıldırmıştı. Biz de O'nunla
birlikte namazlarımızı oturarak kılmıştık. Resuli Ekrem Efendimiz (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) namazı bitirince şöyle buyurmuştu: İmam kendisine uyulması
için vardır ya da imam kendisine uyulması İçindir tekbir getirdiğinde siz de
tekbir getirin, o rükû'a vardığında siz de rükû edin, o kalktığında siz de
kalkın, (Semi'allahu limen hamideh) dediği zaman siz (Rabbena lekel hamd)
deyin, o secde ettiğinde siz de secde edin."
حدثنا
أبواليمان
قال: أخبرنا
شعيب قال:
حدثني أبو
الزناد، عن
الأعرج، عن
أبي هريرة قال: قال
النبي صلى
الله عليه وسلم:
(إنما جعل
الإمام ليؤتم
به، فإذا كبر
فكبروا، وإذا
ركع فاركعوا،
وإذا قال سمع
الله لمن
حمده، فقولوا
ربنا ولك
الحمد، وإذا
سجد فاسجدوا،
وإذا صلى
جالسا فصلوا
جلوسا أجمعون).
[-734-] Ebu Hureyre (r.a.) Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle
buyurduğunu nakletmiştir: "İmam kendisine uyulması için vardır; o tekbir
getirdiğinde siz de tekbir getirin, o rükû'a vardığında siz de rükû edin (Semi'
allahu limen hamideh) dediği zaman (Rabbena ve lekel hamd) deyin, o secde
ettiğinde siz de secde edin, o oturarak namaz kılıyorsa siz de hep birlikte
oturarak namazlarınızı kılın."
AÇIKLAMA: Konu başlığında geçen ^bil kelimesi namaza
başlamak anlamına gelir. İmam Buhârî koymuş olduğu bu başlık ile Hz. Aişe'den
nakledilen şu hadise işaret etmiş olmalıdır: "Resûlullah namaza tekbir
getirerek başlardı." 85. bâbda nakledilen İbn Ömer hadisi de şöyledir:
"Resûlullah (s.a.v.)'in namaza başlarken tekbîr lafzını kullandığını
gördüm." İmam Buhârî bu iki hadisi namaza başlarken tekbir lafzı dışında -
Allah'ı yüceltme anlamı taşısa bile herhangi bir ifadenin kullanılamayacağını
göstermek İçin zikretmiştir. Zaten Ebu Yusuf'un da muvafakat ettiği Alimlerin
çoğunluğunun görüşü bu yöndedir. Hanefîler'den nakledilen görüş ise tekbir
dışında Allah'ı yüceltme anlamı taşıyan tazim İfadelerinin tamamının namaza
başlarken kullanılabileceği doğrultusundadır.
Çoğunluğun kabul ettiği görüşün delillerinden biri de Ebu
Davud'un naklettiği Rifâa hadisidir: "Abdesti gereği gibi alıp ardından
tekbir getirmediği sürece hiç kimsenin namazı tamam olmaz." Taberânî bu
hadisi: ardından Allâhu Ekber demediği sürece..." şeklinde nakletmiştir.
Not: Namaza başlarken
tekbir getirmek (Allahu Ekber demek) âlimlerin çoğuna göre namazın bir rüknü
iken bunun rükün değil şart olduğu da söylenmiştir. Şart olduğunu söyleyenler
ise Hanefîlerdir.
Uyarı: Namazda niyetin
gerekliliği konusunda hiçbir görüş ayrılığı yoktur. (Hanefiler abdest’te niyet sünnettir der.)