SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU SIFATU’S-SALAT

<< 451 >>

باب: يبدي ضبعيه ويجافي في السجود.

130. Secdede Koltuk Altlarının / Pazüların Görünmesi Ve Karnı Dizlere Değdirmeyecek Şekilde Uzanmak

 

حدثنا يحيى بن بكير قال: حدثني بكر بن مضر، عن جعفر، عن ابن هرمز، عن عبد الله بن مالك ابن بحينة:أن النبي صلى الله عليه وسلم كان إذا صلى فرج بين يديه، حتى يبدو بياض إبطيه.وقال الليث: حدثني جعفر بن ربيعة نحوه.

 

[-807-] Abdullah İbn Malik İbn Buhayne (r.a.) şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem namaz kıldığı vakit secdede iken kollarını öyle açardı ki koltuk altlarındaki açık teni görünürdü."

 

 

AÇIKLAMA:     Kurtubî secdede iken bu şekilde durmanın hikmetiyle ilgili olarak şöyle de­miştir: "Secdede bu şekilde durmak müstehap görülmüştür. Çünkü böylece kişi yüzünün üzerine çok fazla baskı yapmak zorunda kalmayacak, alnı ve bumu fazla etkilenmeyecektir. Dolayısıyla yüz bölgesinin yere değmesi dolayısıyla fazla sıkıntı çekmeyecektir.

 

Başka bir alim de şöyle demiştir: "Bu şekil tevazünün göstergelerinden biri­dir. Ayrıca uyuşukluktan ve namazı fazla önemsemeyen pervasız davranışlardan uzak bir şekilde alnın ve burnun yere daha kontrollü olarak yerleştirilmesini sağ­lar."

 

Nasırüddîn İbnü'l-Müneyyir ise konuyla ilgili olarak şunları söylemiştir: "Secde ederken secdeye varan azaların hepsi birbirinden ayrı ve tek başına olur. Böylece adeta tek bir insan secde azaları sayısınca secdeye varan birkaç kişi gibi olur. Bunun bir gereği olarak da her bir aza diğerlerinden bağımsız bir şekilde ve diğerlerine dayanmaksızın secdeye varır. Bu yönüyle secde safların birbiriyle iyice kaynaşması ve sık tutulması yönündeki emirden ayrılır. Zira safların sık tutulmasından maksat namaz kılanların adeta tek bir vücut gibi birbiriyle kaynaşmasını ve yekvücût olmalarını sağlamaktır. Nitekim Taberanî'nin ve diğer hadis alimlerinin İbn Ömer'den sahih bir senedle naklettiklerine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur: "Secdeye gittiğiniz zaman yırtıcı hayvanların yatması gibi dirseklerinizi yere yapıştırarak uzanmayın! Koltuk altlarınız gö­rünecek şekilde kollarınızı açın. Eğer böyle yaparsanız sahip olduğunuz azaların her biri ayrı ayrı secde etmiş olur."

 

باب: يستقبل بأطراف رجليه القبلة.

131. Secdede Ayakların Üst Kısımlarını Kıbleye Yöneltmek

 

-قال أبو حميد الساعدي، عن النبي صلى الله عليه وسلم.

Ebû Humeyd es-Saidî şöyle demiştir: "Resûlullah s.a.v. secdeye vardığında ayaklarının üst kısımlarını kıbleye yöneltirdi."

 

AÇIKLAMA:     Ayakların üst kısımlarının kıbleye yöneltilmesiyle ilgili olarak Zeyn İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: "Burada kasdedilen ayakların üst kısımları kıbleye dönecek şekilde parmakların yatırılıp ayakların dikilmesi ve topukların yukarıda tutulmasıdır. Böylece ayakların üst kısımları ve parmak uçları kıbleyi görecektir."

 

Zeyn İbnü'l-Müneyyir'in kardeşi de şöyle demiştir: "Buna bağlı olarak sec­dede iken ayak parmaklarının birbirine kenetlenmesinin mendup olduğunu söy­leyebiliriz. Çünkü parmaklar birleştirilmezse bazı parmakların uçları kıbleyi gör­meyecektir."

 

باب: إذا لم يتم السجود.

132. Secdenin Tam Olarak Yapılmaması

 

حدثنا الصلت بن محمد قال: حدثنا مهدي، عن واصل، عن أبي وائل، عن حذيفة:

 رأى رجلا لا يتم ركوعه ولا سجوده، فلم قضى صلاته قال له حذيفه: ما صليت، قال: وأحسبه قال: ولو مت مت على غير سنة محمد صلى الله عليه وسلم.

 

[-808-] Ebu Vail'den nakledildiğine göre: Bir gün Huzeyfe rüku ve secdeleri azaları tam olarak sükûn bulacak şekilde yapmayan birisini görür ve ona şöyle der: Sen namaz kılmadın!

 

Sanırım şunu da söylemişti: Eğer bu şekilde ölecek olursan Muhammed'in yolu dışında bir ölümle ölürsün."

 

باب: السجود على سبع أعظم.

133. Secde Yedi Aza Üzerinde Yapılır

 

حدثنا قبيصة قال: حدثنا سفيان، عن عمرو بن دينار، عن طاوس عن ابن عباس: أمر النبي صلى الله عليه وسلم أن يسجد على سبعة أعضاء، ولا يكف شعرا ولا ثوبا: الجبهة، واليدين، والركبتين، الرجلين.

 

[-809-] İbn Abbas (r.a.)'in şöyle dediği nakledilmiştir; "Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e yedi azası üzerinde secde etmesi ve namazda iken elbisesiyle, saçıyla - başıyla uğraşmaması emredildi. Bu azalar şunlardır: Alın, iki el, iki diz ve iki ayak.

 

Tekrar: 810, 813, 815, 816.

 

 

حدثنا مسلم بن إبراهيم قال: حدثنا شعبة، عن عمرو، عن طاوس، عن ابن عباس رضي الله عنهما، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (أمرنا أن نسجد على سبعة أعظم، ولا نكف ثوبا ولا شعرا).

 

[-810-] İbn Abbas (r.a.) Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Bize yedi azamız üzerine secde etmemiz ve namazda iken elbiselerimizle ve saçımızla başımızla oynamamamız emredildi"

 

 

حدثنا آدم: حدثنا إسرائيل، عن أبي إسحق، عن عبد الله بن يزد الخطمي: حدثنا البراء بن عازب، وهو غير كذوب، قال: كنا نصلي خلف النبي صلى الله عليه مسلم، فإذا قال: (سمع الله لمن حمده). لم يحن أحد منا ظهره، حتى يضع النبي صلى الله عليه وسلم جبهته على الأرض.

 

[-811-] Abdullah İbn Yezîd şöyle demiştir: Bana Bera İbn Azib - o kesinlikle yalancı biri değildir - Resûlullah ile birlikte kıldıkları namazı şu şekilde nakletti: "Biz Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in arkasında namaz kılardık. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem (semi' allahu limen hamideh) deyip alnını yere koyana kadar bizden hiç kimse belini bükmezdi."

 

 

AÇIKLAMA:     "Resûlullah'a namazda iken elbisesiyle, saçıyla - başıyla uğraşmaması emredildi sözünden kasıt namaz kılanın elbisesiyle, saçı ve başıyla uğraşmaması gerektiğini öğretmesi ve bu davranışların uygun görülmediği anla­mına gelmektedir.

 

İbn Tavûs'un babasından naklettiğine göre Abdullah İbn Abbas secde azala­rını sayarken burnuna eliyle işaret etmiştir. İbn Tavûs şöyle demiştir: "İbn Abbas elini alnına koyup burnuna kadar sıvazladıktan sonra, bu bir sayılır, demişti." Bu rivayet yukarıdaki hadisleri açıklamaktadır.

 

Kurtubî şöyle demiştir: "Bu rivayet de göstermektedir ki secdede aslolan al­nın yere konmasıdır, burun ise ona bağlı olarak yere konur.

 

İbn Dakiki'l-İyd ellerin yere konmasıyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapmıştır: "Secdede ellerin yere konmasından maksat avuçların konmasıdır. Zira Resûlullah dirseklerin yere konmasını "Secdeye gittiğiniz zaman yırtıcı hayvanların yatması gibi dirseklerinizi yere yapıştırarak uzanmayın’' diyerek yasaklamıştır. Eğer burada eller kollan da kapsamına alsaydı çelişki or­taya çıkardı."

 

Zaten İmam Müslim bu rivayeti naklederken eller yerine avuçlar ifadesini kullanmıştır.

 

باب: السجود على الأنف.

134. Secdede Burnu Yere Değdirmek

 

حدثنا معلى بن أسد قال: حدثنا وهيب، عن عبد الله بن طاوس، عن أبيه، عن ابن عباس رضي الله عنهما قال: قال النبي صلى الله عليه وسلم: (أمرت أن أسجد على سبعة أعظم، على الجبهة - وأشار بيده على أنفه - واليدين، والركبتين، وأطراف القدمين، ولانكفت الثياب والشعر).

 

[-812-] İbn Abbas (r.a.) Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle dediğini nakletmiştir: "Bana yedi aza üzerine secde etmem emrolundu: Alın - bu sırada mübarek eliyle burnuna da işaret buyurdular - iki el, iki diz ve ayakların uçları. Ayrıca namazda iken elbiselerimizle ve saçımızla başımızla oynamamamız emredildi."

 

باب: السجود على الأنف والسجود على طين.

135. Secdede Burnu Yere Değdirmek Ve Çamura Secde Etmek

 

حدثنا موسى قال: حدثنا همام، عن يحيى، عن أبي سلمة قال: انطلقت إلى أبي سعيد الخدري فقلت: ألا تخرج بنا إلى النخل نتحدث، فخرج، فقال: قلت: حدثني ما سمعت من النبي صلى الله عليه وسلم في ليلة القدر؟ قال: اعتكف رسول الله صلى الله عليه وسلم عشر الأول من رمضان، واعتكفنا معه، فأتاه جبريل فقال: إن الذي تطلب أمامك، فاعتكف العشر الأوسط فاعتكفنا معه، فأتاه جبريل فقال: إن الذي تطلب أمامك، قام النبي صلى الله عليه وسلم خطيبا، صبيحة عشرين من رمضان، فقال: (من كان اعتكف مع النبي صلى الله عليه وسلم فليرجع، فإني أريت ليلة القدر وإني نسيتها وإنها في العشر الأواخر، وفي وتر، وإني رأيت كأني أسجد في طين وماء). وكان سقف المسجد جريد النخل، وما نرى في السماء شيئا، فجاءت قزعة فأمطرنا، فصلى بنا النبي صلى الله عليه وسلم حتى رأيت أثر الطين والماء. على جبهة رسول الله صلى الله عليه وسلم وأرنبته، تصديق رؤياه.

 

[-813-] Ebu Seleme (r.a.) şöyle demiştir: "Bir gün Ebu Saîd el-Hudrî'y' ziyarete gidip kendisine gel seninle biraz hurmalıklara doğru yürüyelim dedim. Teklifimi kabul edip dışarı çıktı. Ona kadir gecesiyle ilgili olarak Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den neler işittiğini sordum. Ebu Saîd şu cevabı verdi: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ramazan ayının ilk on günü itikafa girdi ve biz de onunla birlikte itikafa girdik. Cebrail, Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelip; 'İstemiş olduğun şey işte önünde' dedi. Bundan sonra ResûluIIah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ortadaki on günü de İtikafta geçirdi ve biz de onunla birlikte itikafta bulunduk. Cebrail, Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelip; 'İstemiş olduğun şey işte önünde' dedi. Ramazan'ın yirminci gecesinin sabahında Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ayağa kalkarak ashab-i kiram'a şu hutbeyi okudu: "İçinizden kim benimle birlikte itikaf'a girmişse bundan sonraki on gün de itikafa devam etsin. Çünkü Kadir Gecesi'nin ne vakit olduğu bana gösterildi fakat sonra geri unutturuldu. Kadir Gecesi Ramazan'ın son on gecesinin tekli gecelerindedir. Ben rüyamda şunu gördüm; sanki çamura secde ediyordum."

 

Mescidin tavanı hurma dallarıyla kapatılmıştı ve gökyüzünde bulut namına hiçbir şey görünmüyordu. Fakat bir süre sonra bir bulut gökyüzünü kapladı ve üzerimize sağanak bir yağmur yağmaya başladı. ResûluIIah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu yağmurlu günde bize namaz kıldırdı. Ben Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in (su ve çamurla kaplan­mış mescid zeminine secde ettiği) için alnında ve burnunun ucunda çamur ve su kalıntıları bulunduğunu gördüm. İşte bu durum O'nun gördüğü rüya'nın sadık bir rüya olduğunu gösteriyordu."

 

 

AÇIKLAMA: Bu başlıktan yola çıkarak 'burun üzerine secde etmenin yeterli olacağını' söyleyenler yanılmaktadır, zira bunu gösteren bir delil bulunmamaktadır. Çünkü bu başlık altında nakledilen rivayete ve rivayetin bağlamına baktığımızda Resûlullah'ın alnı ve burnu üzerine secde ettiği görülecektir.

 

Ayrıca bu hadis secde eden bir kimsenin alnına veya burnuna bulaşan şey­leri hemen temizlememesinin müstehap olduğunu göstermektedir.