SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU SIFATU’S-SALAT

<< 472 >>

باب: ما جاء في الثوم النيء والبصل والكراث.

160. Çiğ Sarımsak, Soğan Ve Pırasa Hakkında Nakledilen Rivayetler

 

-وقول النبي صلى الله عليه وسلم: (من أكل الثوم أو البصل، من الجوع أو غيره، فلا يقربن مسجدنا).

Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: herhangi bir sebeple sarımsak veya soğan yiyen bir kimse bizim mescidimize yaklaşmasın."

 

حدثنا مسدد قال: حدثنا يحيى، عن عبيد الله قال: حدثني نافع، عن ابن عمر رضي الله عنهما:

 أن النبي صلى الله عليه وسلم قال في غزوة خيبر: (من أكل من هذه الشجرة - يعني الثوم - فلا يقربن مسجدنا).

 

[-853-] Abdullah İbn Ömer şöyle demiştir: "Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Hayber savaşında iken sarımsak bitkisini işaret ederek şöyle buyurdu: Kim bundan yerse mescidimize ge/(ip bizi rahatsız etmesin. "

 

Tekrar: 4215, 4217, 4218, 5521 ve 5522

 

 

حدثنا عبد الله بن محمد قال: حدثنا أبو عاصم قال: أخبرنا ابن جريج قال: أخبرني عطاء قال: سمعت جابر بن عبد الله قال: قال النبي صلى الله عليه وسلم: (من أكل من هذه الشجرة - يريد الثوم - فلا يغشانا في المساجدنا).قلت: ما يعني به؟ قال: ما أراه يعني إلا نيئه. وقال مخلد بن يزيد، عن ابن جريج: إلا نتنه.

 

[-854-] İbn Cüreyc, Ata İbn Ebu Rabah'tan Cabir İbn Abdullah'ın şöyle dediğini nakletmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem sarımsak bitkisini işaret ederek şöyle buyurdu: Kim bundan yerse mescidimize gelmesin."

 

Ben (Ata İbn Ebu Rabah), Cabir İbn Abdullah'a: "Peki Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem çiğ sarımsağı mı kasdetti, yoksa pişmiş sarımsak için de aynı hüküm geçerli mi?" diye sorduğumda şu cevabı verdi: "Ben öyle sanıyorum ki Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem sadece çiğ sarımsağı kasdediyordu."

 

Mahled İbn Yezid, İbn Cüreyc'in bu rivayeti "Sadece kokulu olanı kasdediyordu" şeklinde naklettiğini söylemiştir.

 

Tekrar: 855, 5452 ve 7359

 

 

حدثنا سعيد بن عقير قال: حدثنا ابن وهب، عن يونس، عن ابن شهاب: زعم عطاء: أن جابر بن عبد الله زعم: أن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (من أكل ثوما أو بصلا فليعتزلنا). أو قال: (فلعتزل مسجدنا، وليقعد في بيته). وأن النبي صلى الله عليه وسلم أتي بقدر فيه خضرات من بقول، فوجد لها ريحا، فسأل فأخبر بما فيها من البقول، فقال: (قربوها). إلى بعض أصحابه كان معه، فلما رآه كره أكلها، قال: (كل فإني أناجي من لا تناجي).

وقال أحمد بن صالح، عن ابن وهب: أتي ببدر، قال ابن وهب: يعني طبقا، فيه خضرات، ولم يذكر الليث، وأبو صفوان، عن يونس: قصة القدر، فلا أدري: هو من قول الزهري، أو في الحديث.وقال أحمد بن صالح، بعد حديث يونس، عن ابن شهاب: وهو يثبت قول يونس.

 

[-855-] Cabir İbn Abdullah Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Sarımsak veya soğan yiyen bir kimse biz'den - veya bizim mescidimizden -uzak dursun; kendi evinde durup beklesin."

 

Bir defasında Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e sebze dolu bir kap getirdiler. Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu sebzelerden bir koku geldiğini fark etti. Oradakilere bu kokunun nereden geldiğini sorunca kabın içinde bulunan sebzeleri saydılar. Bunun üzerine Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlardan bunu yanıbaşında bulunan bir sahâbîye vermelerini istedi. O sahâbînin bunu yemek istemediğini gören Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Çekinme, ye, ben yemiyorum çünkü ben senin konuşmadığın meleklerle konuşuyorum."

 

 

حدثنا أبو معمر قال: حدثنا عبد الوارث، عن عبد العزيز قال: سأل رجل أنسا:

 ما سمعت نبي الله صلى الله عليه وسلم يذكر في الثوم؟ فقال: قال النبي صلى الله عليه وسلم:(من أكل من هذه الشجرة فلا يقربنا). أو: (لا يصلين معنا).

 

[-856-] Abdülaziz İbn Suheyb el-Benânî şöyle demiştir: "Birisi Enes İbn Mâlik (r.a.)'e 'Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sarımsakla ilgili bir şeyler söylediğini işittin mi' diye sorunca Enes İbn Mâlik şöyle demişti: Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Kim bu bitkiden yerse bize veya bizim mescidimize  yaklaşmasın.

 

Tekrar: 5451

 

 

AÇIKLAMA:     İmam Buhârî'nin başlığı kullanırken sarımsağı "çiğ" şeklinde kayıtlaması bu konuda mutlak olarak gelen ve sarımsağın çiğ olup olmadığına dair bir kayıt bulunmayan hadislerde geçen ifadeleri pişmemiş / çiğ sarımsak şeklinde yo­rumladığını gösterir.

 

"Açhk veya herhangi bir sebeple" kaydının sarih olarak zikredildiğini bir kaynakta görmedim. Fakat bu ifade Câbir ve diğerlerinden nakledilen hadislerin bazı varyantlarında sahâbî sözü olarak geçmektedir. İmam Müslim'in Ebu Zübeyr yoluyla Câbir'den naklettiği rivayette Câbir şöyle demiştir: "Resûlullah bize soğan ve pırasa yememizi yasakladı. Fakat daha sonra bunlara duyduğumuz ihtiyaç ağır bastı."

 

İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: "Bazı âlimler cüzzam gibi hastalıkları olan kimseleri de sarımsak yiyen kimselere benzeterek bunların da mescide gelme­meleri gerektiğini söylemişlerdir. Fakat bu görüş tartışmaya açıktır. Çünkü sarım­sak yiyen bir kimse, bunu kendi iradesi ve isteği ile yemektedir. Halbuki cüzzamlınm başına gelen bu hastalık onun iradesiyle olmuş değildir."

 

İbn Battal rivayetlerde geçen "kim yerse" ifadesine bakarak sarımsak yeme­nin mubah olduğunu söylemiştir. Çünkü bu ifade mübahlık bildirir.

 

"Hayber savaşında iken" ifadesi hakkında Dâvûdî şunları söylemiştir: "Bu İfade Hayber savaşına giderken veya Hayber savaşından dönünce anlamına gelir." İbnü't-Tîn ise şöyle demiştir: "Doğru olan görüş Resûlullah'ın savaşçıların arasında İken bu hadisi söylediğidir. Çünkü Resûlullah'ın salâha ashabına yolculuk sırasında iken "sarımsak yemeleri durumunda mescide gelmemelerini" söylemesini engelleyecek zorunlu bir durum söz konusu değildir."

 

Dâvûdî'nin bu görüşü arz etmesinin sebebi kanaatimce hadiste geçen "Mes­cidimize yaklaşmasın" ifadesidir. Çünkü bu ifadenin zahiri mescidden kastın Mescid-i Nebevi olduğunu gösterir. Bu yüzden Dâvûdî rivayette geçen Hayber savaşında iken ifadesini Hayber'e yönelince veya Hayber'den Medine'ye dö­nünce şeklinde yorumlamıştır. Ancak İmam Müslim'in Ebû Saîd'den naklettiği rivayet Resûlullah'ın sarımsakla ilgili sözü Hayber'in fethinden sonra söylediğini göstermektedir. Buna göre Resûlullah'ın "Mescidimize yaklaşmasın" buyruğu "Hayber'de kaldığımız süre boyunca na­mazlarımızı kılmak için hazırladığımız mekana yaklaşmasın" anlamına gelir. Ahmed İbn Hanbel'in Yahya el-Kattân yoluyla naklettiği rivayette geçen "Mescidlere yaklaşmasın" ifadesi de bu görüşü desteklemektedir. İmam Müslim de buna benzer bir rivayet nakletmiştir. Tüm bu rivayetler sarımsak yiyenle ilgili yasağın sadece Mescid-i Nebevi hakkında olduğunu söyleyenlerin görüşlerini reddetmektedir. ibn Battal bu görüşü bazı âlimlerden nakletmiş zayıf bulduğunu söylemiştir.

 

Abdurrazzak'ın Musannef inde nakledildiğine göre jbn Cüreyc, Atâ İbn Ebu Rabâh'a: "Sarımsak yiyenle ilgili yasak sadece Mescid-İ Haram hakkında mıdır yoksa bütün mescidleri kapsamına alır mı?" diye sorunca ondan şu cevabı al­mıştır: "Bu yasak sadece Mescid-i Haram hakkında değildir, bütün mescidleri kapsamına alır."

 

Bu bâb başlığı altında zikredilen rivayetlerden çıkarılan sonuçlar:

 

1. Namazın cemaatle kılınması farz-i ayn değildir. İbn Dakîki'l-İyd şöyle demiştir: "Çünkü sarımsak yemenin yasaklanması zo­runlu olarak şu iki anlama gelir:

 

a. Burada yenmesi yasaklanan şeyleri yemek mubah İse buna bağlı olarak cemaatle namaz kılmak farz-ı ayn olmayacaktır.

 

b. Bunları yemek haram ise buna bağlı olarak cemaatle namaz kılmak farz olacaktır. Zaten âlimlerin çoğunluğuna göre burada sayılan sebzeleri yemek mubahtır. Buna bağlı olarak ortaya çıkan hüküm ise cemaatle namaz kılmanın farz-ı ayn olmamasıdır. Bu hükmü şu şekilde açıklamak mümkündür: "Bu seb­zeleri yemekte herhangi bir sakınca yoktur, yenmesi caizdir. Bu hükme bağlı olarak (lâzım) ortaya çıkan hüküm ise cemaatle namaz kılmanın terk edilebile­ceği ve söz konusu sebzeleri yiyen bir kimsenin cemaati terk etmesinin caiz ol­duğudur. Zira hakkında cevaz hükmü verilen bir hususa bağlı olan şeyin hükmü de onun caiz olmasıdır. Bu durum da cemaatle namaz kılmanın farz-ı ayn ol­mamasını gerektirir. Zahirî mezhebi mensuplarından bir kısmına göre cemaate katılmak farz-ı ayn olduğu için bu tür sebzeleri yemek haramdır. Bu hükmün açıklaması da şöyledir: "Cemaatle namaz kılmak farz-ı ayndır. Bu görevin yerine getirilebilmesi ise söz konusu sebzelerin yenmemesine bağlıdır; bunları yemeyi terk etmeyen bir kimse cemaate katılamaz. Farz olan bir şeyin ancak kendisiyle tamam olabileceği şeyde farzdır. Buna göre bu sebzeleri yememek farzdır ve dolayısıyla yenmesi haramdır."

 

Fakat Zâhirîler'den İbn Hazm cemaatle namaz kılmayı farz-ı ayn olarak ka­bul ettiği halde bu tür sebzelerin yenmesinin helal olduğunu açık bir şekilde söy­lemiştir. İbn Hazm cemaatle namaz ile sarımsak yeme arasında yukarıdaki gibi zorunlu bir ilişki kurmamıştır. Ona göre yukarıda sayılan kokulu sebzeleri ye­memekle ilgili emir, yenen bu sebzelerin kokusu gitmeden önce namazın vak­tinin çıkacağını kesin olarak bilen kişilerle ilgilidir. Bu yönüyle Cuma namazına benzemektedir. Zira Cuma namazı şartları gerçekleştiği takdirde farz-ı ayn olur. Buna rağmen haddizatında mubah olan yolculuk durumunda Cuma namazı düşer. Ancak Cuma ezanını duyduğu halde yolculuğa çıkmaya yeltenmek ha­ramdır.

 

2. Bu sebzeleri yemenin Resûlullah'a haram olup olmadığı konusunda görüş ayrılıkları olmuştur. Fakat tercih edilen görüş helal olduğudur. Zira Resûlullah (s.a.v.)'in sözü mutlak bir ifadedir: "Bu haram değildir.