SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CUM’A

<< 500 >>

باب: الخطبة قائما.

27. Hutbe Ayakta Okunur

 

-وقال أنس: بينما النبي صلى الله عليه وسلم يخطب قائما.

Enes İbn Mâlik şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün ayakta olduğu halde bize hutbe îrad ederken..."

 

حدثنا عبيد الله بن عمر القواريري قال: حدثنا خالد بن الحارث قال: حدثنا عبيد الله، عن نافع، عن ابن عمر رضي الله عنهما قال: كان النبي صلى الله عليه وسلم يخطب قائما، ثم يقعد، ثم يقوم، كما تفعلون الآن.

 

[-920-] İbn Ömer'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Sizin tıpkı bugün yaptığınız gibi Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ayakta olduğu halde hutbe îrad ederdi. Sonra biraz oturur ve ardından geri kalkardı.

 

Tekrar: 928.

 

Diğer tahric: Tirmizi Cum’a; Nesaî, Cuma

 

 

AÇIKLAMA:     İbnü'l-Münzir konuyla ilgili olarak şu bilgiyi kaydetmiştir; âlimlerin çoğunlu­ğuna göre imamın hutbe okurken ayakta durması şarttır. Bir rivayete göre Ebu Hanîfe hutbe sırasında ayakta durmanın bir gereklilik/farz değil, bir sünnet oldu­ğunu söylemiştir. İmam Mâlik'ten nakledilen görüş ise, hutbe okurken ayakta durmayı mutlak farz kabul ettiği yönündedir; buna göre imam, oturarak hutbe okursa günahkâr olur fakat hutbe geçerlidir. Diğer başka âlimlere göre ise hutbe sırasında ayağa kalkmak tıpkı namazda olduğu gibi ayakta durabilecek kadar sağlıklı ve güçlü olan imamlar için farzdır.

 

Ayakta durmanın farz olduğunu söyleyen çoğunluğun delilleri aşağıdaki gi­bidir:

 

a. Câbir İbn Semure'den nakledilen rivayet.

b. Ka'b İbn Ucre'den nakledilen rivayet: Bir gün Ka'b İbn Ucre mescide girdi ve Abdurrahmân İbn Ebü'l-Hakem'in oturarak hutbe irad ettiğini gördü. Onun bu tutumunun yanlış olduğunu İfade ederek "Seni öylece ayakta bıraktılar [Cuma, 11] âyetini okudu. îbn Hüzeyme de bu rivayet şu ifadelerle nakletmiştir: "Ka'b şöyle dedi: Ben böyle bir gün ömrümde görmedim. Birisi Müslümanlara imamlık ya­pıyor ve oturduğu yerde hutbe okuyor, olacak şey değil!" Ka'b bu sözlerini iki defa tekrar etmiştir.

 

c. İbn Ebu Şeybe Tâvus'un şöyle dediğini nakletmiştir:  "Resul-i Ekrem  Hz. Ebu Bekir, Ömer ve Osman hutbe îrad eder­ken ayakta dururlardı. Minberde oturarak hutbe okumaya başlayan ilk kişi Muâviye'dir.

 

d. Resulullah hutbe okurken devamlı olarak ayakta durmuştur.

e. İki hutbe arasında oturmak Resul-i Ekrem'in bir uygu­lamasıdır. İki hutbeyi birbirinden ayırmak maksadıyla hutbeler arasında oturul­duğuna göre hutbe sırasında ayakta durulduğu anlaşılacaktır.

 

f. Oturarak hutbe îrad edenlerin haklı bir mazeretleri ve gerekçeleri bulun­maktadır. Nitekim İbn Ebu Şeybe'nin Şa'bî yoluyla naklettiği bir rivayete göre Muaviye aşırı derecede şişmanladığı için oturarak hutbe okumuştur.

 

g. Câbir İbn Semure konuyla ilgili olarak şunları söylemiştir: "Resulullah ayakta durarak hutbe îrad eder sonra oturur ve ardından tekrar kalkıp ayakta ikinci hutbeyi okurdu. Bu bakımdan birisi sana Nebi s.a.v.'in oturarak hutbe okuduğunu haber verirse yalan söyledi-

 

 

باب: يستقبل الإمام القوم، واستقبال الناس الإمام إذا خطب.

28. İmam Hutbe Okurken Yüzünü Cemaat'e Döner Cemaat De İmam'a Yönelir

 

-واستقبل ابن عمر وأنس رضي الله عنهم الإمام.

Abdullah İbn Ömer ve Enes İbn Mâlik (r.a.) hutbe sırasında imam'a yüzlerini dönerlerdi.

 

حدثنا معاذ بن فضالة قال: حدثنا هشام، عن يحيى، عن هلال بن أبي ميمونة: حدثنا عطاء بن يسار: أنه سمع أبا سعيد الخدري قال: إن النبي صلى الله عليه وسلم جلس ذات يوم على المنبر، وجلسنا حوله.

 

[-921-] Ebu Saîd el-Hudrî (r.a.)'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün minber'in üzerine oturdu ve biz de onun çevresine toplanıp oturduk.

 

Tekrar: 1465, 2842 ve 6327.

 

 

AÇIKLAMA:     Cemaatin, hutbe sırasında imama yönelmesi âlimlerin çoğunluğuna göre müstehaptır. Bunun gerekli olduğunu söyleyenler de vardır. Bu hükmün fayda ve hikmeti hakkında şu açıklamalar yapılmıştır:

 

1. İmamın sözlerini can kulağı ile dinleme imkanı sağlar.

2. İmamın sözlerini tam bir edep içinde dinlemeye vesile olur.

3. Cemaat imama yüzünü dönüp, zihnen, kalben ve bedenen tam bir konsantrasyon içinde hutbeyi dinlerse verilen öğütleri daha iyi anlayacaktır.

 

4. Hutbe sırasında imamın ayakta durması gerektiğine dair hükme en uy­gun pozisyon hutbeyi imama yönelerek dinlemektir.

 

İbnü'l-Münzir şöyle demiştir: "Bu konuda âlimler arasında herhangi bir gö­rüş ayrılığı bulunduğunu bilmiyorum."

 

 

باب: من قال في الخطبة بعد الثناء: أما بعد.

29. Hutbede Allah Teâlâya Hamd Ve Sena Ettikten Sonra Emma ba'du (bundan sonra) Demek

 

-رواه عكرمة، عن ابن عباس، عن النبي صلى الله عليه وسلم.

İkrime Abdullah İbn Abbâs'tan Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in böyle dediğini nakletmiştir.

 

وقال محمود: حدثنا أبو أسامة قال: حدثنا هشام بن عروة قال: أخبرتني فاطمة بنت المنذر، عن أسماء بنت أبي بكر قالت: دخلت على عائشة رضي الله عنها، والناس يصلون، قلت: ما شأن الناس؟ فأشارت برأسها إلى السماء، فقلت: آية؟ فأشارت برأسها: أي نعم، قالت: فأطال رسول الله صلى الله عليه وسلم جدا حتى تجلاني الغشي، وإلى جنبي قربة فيها ماء، ففتحتها فجعلت أصب منها على رأسي، فانصرف رسول الله صلى الله عليه وسلم وقد تجلت الشمس، فخطب الناس، وحمد الله بما هو أهله، ثم قال: (أما بعد). قالت: ولغط نسوة من الأنصار، فانكفأت إليهن لأسكتهن، فقلت لعائشة: ما قال؟ قالت: قال: (ما من شيء لم أكن أريته إلا قد رأيته في مقامي هذا، حتى الجنة والنار، وإنه قد أوحي إلي أنكم تفتنون في القبور، مثل - أو قريبا من - فتنة المسيح الدجال، يؤتى أحدكم فيقال له: ما علمك بهذا الرجل؟ فأما المؤمن، أو قال الموقن، شك هشام، فيقول: هو رسول الله، هو محمد صلى الله عليه وسلم، جاءنا بالبينات والهدى، فآمنا وأجبنا واتبعنا وصدقنا، فيقال له: نم صالحا، قد كنا نعلم إن كنت لتؤمن به، وأما المنافق، أو قال المرتاب، شك هشام، فيقال له: ما علمك بهذا الرجل؟ فيقول: لا أدري، سمعت الناس يقولون شيئا فقلته).

قال هشام: فلقد قالت لي فاطمة فأوعيته، غير أنها ذكرت ما يغلظ عليه.

 

[-922-] Esma binti Ebu Bekir şöyle demiştir: "Bir gün Aişe'nin yanına gitmiştim. O sırada ashâb-ı kiram namaz kılıyordu. Ben, niçin bu vakitte namaz kıl­dıklarını Aişe'ye sorunca başıyla göğe işaret etti. Ben, Olağanüstü bir olay mı var, diye tekrar sorunca evet anlamında başını salladı. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem o kadar uzun bir süre bekledi ki neredeyse bayılacaktım. Yanıbaşımda bir kırba dolusu su vardı. Kırbayı açıp serinlemek maksadıyla başıma biraz su döktüm. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem namaz'ı bitirdiğinde güneş iyice açılmıştı.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem daha sonra cemaat'e dönüp Allah Teâlâ'ya layık olduğu vechile hamd etti ve ardından: "Emma ba'du (Şimdi asıl konuya gelelim)" dedi. Ben bu sırada gürültü çıkaran ensardan bir kadın'ı susturmakla meşgul olduğum için Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in neler söylediğini kaçırmıştım. Bu yüzden Aişe'ye gidip Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem ne söyledi diye sordum. Bana Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in. şöyle buyurduğunu söyledi: 'Daha önce bana hiç gösterilmeyen ne varsa hepsini işte şu bulunduğum yerde gördüm. Hatta cennet ve cehennemi bile. Bana, sizlerin kabirlerde Mesih-Deccal’in fitnesi (imtihan vesilesi) gibi - veya bu fitneye yakın bir fitneyle karşılaşacağınız vahyedildi. Siz kabirdeyken yanınıza gelecekler ve beni kasdederek: "Şu zât hakkında bildiğiniz şeyler nelerdir?" diye soracaklar. Mu'minler - hadisin ravilerinden Hişâm bunu veya yakın (kesin inanç) sahipleri ifadesiyle de nakletmiştir hemen: "O Allah'ın Resulüdür, O Muhammed'dir. O bize apaçık delilleri (beyyinât) ve hidayeti getirdi. Biz de ona iman ettik, kendi­sine karşı çıkmadan icabet ettik. Biz ona uyduk ve kendisini tasdik ettik" diye­cekler. Bunun üzerine onlara: "Haydi, yaptıklarınızın karşılığını hakkıyla almak üzere huzur içinde uyuyun bakalım! Biz sizin ona iman ettiğinizi zaten biliyorduk " denecek. Buna karşılık münafıklar hadisin ravilerinden Hişâm bunu veya şüphe eden kimseler ifadesiyle de nakletmiştir  kendilerine yöneltilen bu soruya şöyle cevap vereceklerdir: "Ne bilelim bizi Bir takım insanlar bir şeyler söylüyorlardı ve biz de aynısını söyledik İşte."

 

Bu hadisin ravilerinden Hişâm İbn Urve şunları söylemiştir: "Hadisi kendi­sinden naklettiğim Fâtıma Bİntü'l-Münzir bana bu rivayeti çok sağlam bir şekilde ezberlediğini ve bu hadiste münafıklara çok can yakıcı sert ifadelerle cevap ve-rildiğini de söylemişti."