SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CUM’A

<< 508 >>

باب: إذا نفر الناس عن الإمام في صلاة الجمعة، فصلاة الإمام ومن بقي جائزة.

38. Cum'a Namazı Kılınırken Cemaat'in Bir Kısmı Ayrılıp Giderse İmam'ın Ve Onunla Birlikte Kalan Cemaat'in Namaz'ı Geçerli Olur

 

حدثنا معاوية بن عمرو قال: حدثنا زائدة، عن حصين، عن سالم بن أبي الجعد قال: حدثنا جابر بن عبد الله قال:

 بينما نحن نصلي مع النبي صلى الله عليه وسلم، إذ أقبلت عير تحمل طعاما، فالتفتوا إليها حتى ما بقي مع النبي صلى الله عليه وسلم إلا اثنا عشر رجلا، فنزلت هذه الآية: {وإذا رأوا تجارة أو لهوا انفضوا إليها وتركوك قائما}.

 

[-936-] Câbir İbn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediği nakledilmiştir: "Biz Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte namaz kılarken gıda maddesi getiren bir kervan getirildi. Bunun üzerine cemaat (namazı terk edip) kervan'a doğru gitti. O gün geriye Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte sadece on iki kişi kalmıştı. Bunun üzerine  "Onlar bir ticaret veya eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona doğru giderler ve seni ayakta bırakırlar [Cuma, 11] ayeti indi.

 

 

AÇIKLAMA:     Cuma Namazının Kılınabilmesi İçin Gerekli Olan Cemaat Sayısı

 

İmam Buhârî'nin kullandığı bu konu başlığından ilk bakışta anlaşılan açık anlam şudur: "Cuma namazının kılınabilmesi İçin şart olan (in'ikad şartı) cemaat sayısının namazın sonuna kadar korunması gerekli değildir. Burada şart olan imamla birlikte - sayısı ne kadar olursa olsun - bir cemaatin kalmasıdır." Bu­nunla birlikte İmam Buhârî'nin maksadı Cuma namazının kılınabilmesi için ge­rekli olan cemaat sayısını açıklamak değildir. Çünkü bu konuyla ilgili olarak İmam Buhârî'nin şartlarına uyan bir rivayet sabit olmamıştır.

 

Cuma namazı için gerekli olan cemaat sayısı hakkında on beş farklı görüş nakledilmiştir:

 

1. İbn Hazm'ın naklettiği bir görüşe göre tek kişi bile olsa namaz geçerlidir.

2. İbrâhîm en-Nehai, Zahiraler ve Hasan İbn Hayy'a göre iki kişi cemaat gibi değerlendirilir.

3. Ebu Yûsuf ve İmam Muhammed'e göre imamla birlikte iki kişi olmalıdır.

4. Ebu Hanife'ye göre imamla birlikte üç kişi olmalıdır.

5. İkrime'ye göre yedi kişi olmalıdır.

6. Rebîatü'r-Re'y'e göre dokuz kişi olmalıdır.

7. Rebîatü'r-Re'y'den nakledilen başka bir görüşe göre bu sayı on iki kişi olmalıdır.

8. İshâk İbn Râhûye'ye göre İmam dışında on iki kişi olmalıdır.

9. İbn Habîb'in İmam Mâlik'ten naklettiği bir rivayete göre bu sayı yirmi kişi olmalıdır.

10. Aynı şekilde nakledilen bir rivayete göre bu sayı otuz kişi olmalıdır.

11. İmam Şafiî'ye göre bu sayı imamla birlikte kırk kişi olmalıdır.

12. İmam Şafiî'den nakledilen bir görüşe göre imam dışındaki cemaat kırk kişi olmalıdır. Ömer İbn Abdülaziz ile bazı âlimlerin de bu görüşte olduğu nakle­dilmiştir.

 

13. Ahmed İbn Hanbel'den nakledilen bir rivayete göre bu sayı elli kişi ol­malıdır. Bu görüş Ömer İbn Abdülaziz'den de nakledilmiştir.

 

14. Mâzirî'nin naklettiği bir görüşe göre bu sayı seksen olmalıdır.

15. Bunun için belli bir sayı sınırlaması yoktur fakat cemaatin sayısının çok olması gerekir.

 

Öyle görünüyor ki bu son görüş deliller itibariyle en tercihe şayan görüştür.

 

Cuma namazı için ek olarak erkek olmak, hür olmak, ergenlik çağına gir­mek, mukîm olmak ve bir yerleşim birimine vatandaş olmak gibi şartlar ileri sürülürse bu görüşlerin sayısı artar ve yirmiye tamamlanır.

 

Gıda maddesi taşıyan kervan şeklinde tercüme ettiğimiz ... kelimesi ister gıda maddesi olsun isterse başka şeyler olsun ticaret malı taşıyan develere denir.

 

 

Bu Olay Üzerine İnen Âyetin Değerlendirilmesi

 

Söz konusu âyetin gıda maddesi taşıyan kervan sebebiyle indiği açıktır. Bu­na göre âyette geçen "eğlence (lehv)" kelimesi ile kasdedilen şudur; "Cemaat oraya gelen kişilerle, develerin üzerindeki mallarla ilgilenip boş işlere daldılar."

 

Âyet-i kerîme'de namazı bırakıp giden cemaatin ticarete veya eğlenceye daldıklarından, yani iki ayrı konudan bahsedildiği halde buna gönderilen zamir müennes tekil zamirdir burada müzekker tekil zamir kullanılmadığı gibi iki nesneyi durumu anlatan bir zamir de kullanılmamıştır. Bu da şunu göstermektedir; "Namazdan ayrılan cemaatin maksadı bizatihi eğlenceye dalmak değildir. Bu şekilde boş işlere dalmak ticarete bağlı olarak doğmuştur." Müennes tekil zamirin kullanılmasıyla ilgili olarak şu değerlendirme de yapılmış­tır: "Söz konusu iki husustan birinin zikredilmesi aynı zamanda diğerinin de var­lığını gerektirdiği için sadece "ticaret" kelimesi için müennes tekil zamir kullanıl­dığı halde "eğlence" kelimesine zamir gönderilmemiştir."

 

ez-Zeccâc konu hakkındaki görüşlerini şu şekilde açıklamıştır: "Burada zamir söz konusu iki duruma değil 'gördükleri zaman' ifadesinde geçen fiilin anlamına dönmektedir. Buna göre âyetin anlamını şu şekilde vermek mümkündür; Onlar bir ticaret veya eğlence gördükleri zaman hemen görmeye koşarlar, yani işitmiş oldukları sesin kaynağını görmeye giderler."

 

 

Hadisten Çıkarılan Dersler

 

1. Daha önce de belirttiğimiz gibi hutbe ayakta okunur.

2. Cuma namazı vaktinde yapılan alışveriş akdi yapısı itibariyle kurulmuş olur (in'ikâd).

3. imam hutbeye başladıktan sonra cemaatin onu dinlemeyi terk etmesi mekruhtur.

 

el-Asîlî bu konu başlığı altında zikredilen rivayet ile Resûlullah'ın ashabını "Onları ne bir ticaret ne de bir alışveriş Allah'ın zikrinden alıko­yabilir [Nûr, 37] diye niteleyen âyet arasında bir çelişki bulunduğunu söylemiş ve kendi sorusunu kendisi cevaplamıştır: "Bu olayın söz konusu ayet inmeden önce cere­yan etmiş olması ihtimal dahilindedir."

 

Bu âyet-i kerîmenin ashâb-ı kiram hakkında indiğine dair kesin bir açıklama bulunmamakla birlikte el-Asîlî'nin görüşünü kabul etmemiz gerekecektir. Buna göre bu âyet inmeden önce ashâb-ı kirama namazı bırakıp gitmelerinin yasak­lanmadığını söylemek mümkün olacaktır. Fakat Cuma namazıyla ilgili âyet İnin­ce sahâbîler bunun kınanan bir davranış olduğunu anladılar ve bir daha böyle bir harekete kalkışmadılar. İşte bu tutumlarından sonra Allah Teâlâ onları "Onla­rı ne bir ticaret ne de bir alışveriş Allah'ın zikrinden alıkoyabilir" diye niteledi.