باب: من رأى
أن الله عز
وجل لم يوجب
السجود.
10. Allah Teala'nın Secdeyi Vacip / Farz Kılmadığını Söyleyenler
-وقيل لعمران
بن حصين:
الرجل يسمع
السجدة ولم يجلس
لها؟ قال:
أرأيت لو قعد
لها؟ كأنه لا
يوجبه عليه.
وقال سلمان:
ما لهذا
غدونا. وقال
عثمان رضي
الله عنه:
إنما السجدة
على من استمعها.
وقال الزهري:
لا يسجد إلا
أن يكون طاهرا،
فإذا سجدت
وأنت في حضر
فاستقبل
القبلة، فإن
كنت راكبا فلا
عليك حيث كان
وجهك. وكان
السائب بن
يزيد لا يسجد
لسجود القاص.
İmran Ibn Husayn'a: "Secde ayetini duyup
da secde etmeyen kimse hakkında ne dersiniz?" diye sorulduğunda: "Sen
onun secde etmesi gerektiğini mi düşünüyorsun?" diye cevap verdi. Galiba
secde'nin o kişiye vacip olmadığını anlatmaya çalışıyordu. Selman-ı Farisî:
"Biz bunun için gelmedik" demiştir. Osman (r.a.): "Secde etmek,
secde ayetini dinleyenin boynunun borcudur" demiştir. Zührî şöyle
demiştir: "Ancak abdestli, temiz ise secde edebilir. Secde ayeti
okuduğunda yolcu değilsen secde etmek için kıbleye yönel. Eğer binek üzerinde
isen, yüzünün ne tarafa dönük olduğu önemli değildir." Saib İbn Yezîd,
kıssacılar secde ayeti okuduğu zaman secde etmezdi.
حدثنا
إبراهيم بن
موسى قال:
أخبرنا هشام
بن يوسف: أن
ابن جريج
أخبرهم قال:
أخبرني أبو
بكر بن أبي
ملكية، عن
عثمان بن عبد
الرحمن
التيمي، عن
ربيعة بن بن
عبد الله بن
الهدير، قال
أبو بكر: وكان
ربيعة من خيار
الناس، عما
حضر ربيعة من
عمر بن الخطاب
رضي الله عنه:
قرأ يوم
الجمعة على
المنبر بسورة
النحل، حتى
إذا جاء
السجدة نزل
فسجد، وسجد
الناس، حتى
إذا كانت
الجمعة القابلة،
قرأ بها، حتى
إذا جاء
السجدة، قال:
يا أيها
الناس، إنا
نمر بالسجود،
فمن سجد فقد
أصاب، ومن لم
يسجد فلا إثم
عليه. ولم
يسجد عمر رضي
الله عبنه.وزاد
نافع، عن ابن
عمر رضي الله
عنهما: إن الله
لم يفرض
السجود إلا أن
نشاء.
[-1077-] Rebîa İbn Abdullah İbnü'l-Hudeyr et-Teymî - Bu zat hakkında Ebu
Bekir, o insanların en hayırlılarından biridir, demiştir - Ömer ile birlikte
bulunduğu anlardan birini şöyle anlatmıştır: "Ömer (r.a.) bir Cum'a günü
minberde iken Nahl suresini okuyordu. Secde ayetine gelince indi ve secde etti.
Bunun üzerine orada bulunan cemaat de secde etti. Diğer Cuma geldiğinde yine
Nahl suresini okudu ve secde ayetine gelince cemaate: 'Ey insanlar, biz secde
ayetlerini zaman zaman okuruz. Kim bu durumda secde ederse şüphesiz doğru
davranmış olur. Fakat secde etmeyenler için de bir günah yoktur' diye seslendi
ve secde de etmedi."
Nafi'in İbn Ömer'den naklettiğine göre Ömer (r.a.) ayrıca şöyle
demiştir: "Allah Teala bize secde etmeyi farz kılmadı. Ancak dilediğimizde
secde ederiz."
AÇIKLAMA: İmam Buharî'nin kullandığı konu başlığı, bu
başlıkta ifade edilen görüş için şu ihtimalleri akla getirmektedir:
1. Allah Teala'nın secdeyi farz kılmadığını söyleyip,
"secde edin" emrinin nedb ifade ettiğini ve dolayısıyla bu secdenin
mendup olduğunu savunanlar.
2. Secde edin" emriyle kasdedilenin namaz secdeleri
olduğunu söyleyenler.
3. Farz namazlardakî secdelerin farz, tilavet secdelerinin ise
mendup olduğunu söyleyenler.
Tilavet secdelerinin farz olmadığını gösteren delillerden bîri
de Tahavî'nin de işaret ettiği gibi secde ayetlerindeki ifadelerin bizzat
kendisidir. Zira bu ifadelerde bazen emir kipi kullanıldığı halde, bazen haber
verme söz konusudur. Ayrıca bu ayetlerden bir kısmında emir kipi kullanıldığı
halde, bunlarda secde edilip edilmeyeceği tartışmalıdır; Hac süresindeki
ikinci secde ayeti, Necm ve Alak surelerindeki secde ayetleri emir kipi
içermesine rağmen bu ayetler okunduğunda secde edilip edilmeyeceği konusunda
görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Şayet tilavet secdesi farz olsaydı, emir kipi
kullanılan ayetlerde görüş birliğinin sağlanması daha uygun olurdu. Halbuki
emir kipi kullanılmayan ve haber verme niteliğinde olan bazı secde ayetlerinde
görüş birliği bulunmaktadır.
(Saib İbn Yezîd, kıssacılar secde ayeti okuduğu zaman secde
etmezdi) Kıs-sacılar halka çeşitli menkıbeler, hikayeler anlatan ve bir takım
öğütlerde bulunan kimselerdir. Bu rivayet ile başlık arasındaki ilişki açıktır.
Çünkü tilavet secdesinin farz olduğunu zannedenler, secde ayetini okuyan ile
dinleyen arasında herhangi bir ayırım yapmamışlardır. Hanefîler'den el-Hidaye
adlı eserin müellifi el-Merğinanî şöyle demiştir: "Hac süresindeki ikinci
secde ayeti dışında, secde edilmesi gereken yerlerde hem okuyanın hem de
duyanın secde etmesi vaciptir. Duyan kişinin özellikle Kur'an dinleme amacında
olup olmaması arasında bu bakımdan herhangi bir fark yoktur." Bazı alimler
ise konuyla ilgili olarak nakledilen rivayetlere dayanarak, duyan ile
dinleyenin birbirinden farklı hükümlere tabî olduğunu söylemişlerdir. Nitekim
İmam Şafiî konu hakkındaki görüşlerini şöyle ifade etmiştir: "Ben dinleyen
kişinin secde etmesi gerektiğini kesin olarak söylüyorum. Fakat orada olduğu
halde dinlemeyen, ancak ister istemez ayeti işiten kimse hakkında aynı
kesinlikten söz edemem." Tilavet secdesinin vacib olmadığını gösteren en
güçlü delil Hz. Ömer'den nakledilen bu rivayettir.
Hz. Ömer'in (Fakat secde etmeyenler için de bir günah yoktur)
şeklindeki ifadesi tilavet secdesinin farz olmadığını açık bir şekilde
göstermektedir.
Hz. Ömer'in secde ayeti okuduğu halde secde etmemesi herhangi
bir zorunluluk/zaruret olmasa bile secdenin terk edilebileceğini pekiştiren bir
tutumdur.
Hadisten Çıkan
Sonuçlar
1. Hatip, hutbe sırasında Kur'an okuyabilir.
2. Hatip, secde ayeti okuduğunda minberde secde etmesi mümkün
değilse yere inip secde edebilir.
3. İmamın minberden inerek secde etmesi onun hutbesini kesintiye
uğratmaz. Zira Hz. Ömer ashabın da bulunduğu bir cemaat içinde bu şekilde
hareket ettiği halde itiraz eden hiç kimse olmamıştır.
İmam Malik'e göre hatip, secde ayeti okumuşsa hutbesine devam
eder ve secdeye gitmez.
باب: من قرأ
السجدة في
الصلاة فسجد
بها.
11.Namazda İken Secde Ayeti Okuyup Bu Nedenle Secde Etmek
حدثنا
مسدد قال:
حدثنا معتمر
قال: سمعت أبي
قال: حدثنيي
بكر، عن أبي
رافع قال:
صليت
مع أبي هريرة
العتمة، فقرأ:
{إذا السماء انشقت}.
فسجد، فقلت:
ما هذه ؟ قال:
سجدت بها خلف
أبي القاسم
صلى الله عليه
وسلم، فلا
أزال أسجد فيها
حتى ألقاه.
[-1078-] Ebu Rafi (r.a.)'in şöyle dediği nakledilmiştir: Ebu Hureyre ile
birlikte yatsı namazı kılmıştım; İnşikak suresini okumuş ve secde etmişti. Ben
kendisine şaşkınlık İçinde: "Bu secde de neyin nesi?!" diye sorunca
şu cevabı verdi: "Ben bu ayet dolayısıyla Ebü'l-Kasım'ın Sallallahu Aleyhi
ve Sellem arkasında da secde ettim. O'na kavuşacağım gün'e kadar da secde
etmeye devam edeceğim."
AÇIKLAMA: İmam Buharî kullandığı bu konu başlığı İle
farz namazlarda secde ayeti okumanın mekruh olduğunu söyleyen kimselere cevap
vermiştir. Söz konusu görüş İmam Malik ile bazi Hanefîlerden nakledilmiştir.
İmam Malik'in kıraatin açıktan değil gizli olduğu namazlarda bunu mekruh
gördüğüne dair rivayet de nakledilmiştir.
باب: من لم
يجد موضعا
للسجود من
الزحام.
12. Kalabalık Dolayısıyla Secde Edecek Yer Bulamamak
حدثنا
صدقة قال:
أخبرني يحيى،
عن عبيد الله،
عن نافع، عن ابن
عمر رضي الله
عنهما قال: كان
النبي صلى
الله عليه
وسلم يقرأ
السورة التي
فيها السجدة،
فيسجد ونسجد،
حتى ما يجد
أحدنا مكانا
لموضع جبهته.
[-1079-] İbn Ömer (r.a.)'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem içinde secde ayeti bulunan bir sure okuduktan sonra
secde ederdi ve biz de bunun üzerine secdeye varırdık. Hatta kalabalık
dolayısıyla alnımızı koyacak yer bulamazdık."
AÇIKLAMA: imam Buharî kullandığı bu başlık İle secde
edecek yer bulamayan kimsenin ne şekilde hareket edeceğini açıklamak
İstemiştir. Hz. Ömer bu durumda önde bulunan kişinin sırtına secde edileceği
görüşündedir. Kufe'li alimler, Ahmed İbn Hanbel ve İshak İbn Rahuye de bu
görüştedir. Ata ve Zührî ise cemaatin çok kalabalık olması durumunda, arkada
bulunanların Öndekilerin secde edip kalkmalarını beklemeleri gerektiği
görüşündedir. İmam Malik'in ve alimlerin çoğunluğunun görüşü de bu yöndedir.
Aslında farz olan secdelerde ne şekilde hareket edilmesi gerekiyorsa, tilavet secdelerinde
de aynı uygulamanın geçerli olması gerekir. Zaten İmam Buharî'nin İfadelerinden
anlaşıldığı kadarıyla, ona göre, cemaat kalabalıksa kişi öndekilerin sırtına
bile olsa imkanı ölçüsünde secde etmeye çalışır.