DEVAM-2: 21. Geceleyin (Allah'ı Zikrederek) Uyanan Ve Namaz
Kılan Kimsenin Fazileti
حدثنا
أبو النعمان:
حدثنا حماد بن
زيد، عن أيوب،
عن نافع، عن
ابن عمر رضي
الله عنهما
قال: رأيت
على عهد النبي
صلى الله عليه
وسلم كأن بيدي
قطعة استبرق،
فكأني لا أريد
مكانا من
الجنة إلا
طارت إليه،
ورأيت كأن
اثنين
أتياني،
أرادا أن
يذهبا بي إلى
النار،
فتلقاهما ملك
فقال: لم ترع،
خليا عنه. فقصت
حفصة على
النبي صلى
الله عليه
وسلم إحدى رؤياي،
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم: (نعم
الرجل عبد
الله، لو كان
يصلي من
الليل). فكان
عبد الله رضي
الله عنه يصلي
من الليل.وكانوا
لا يزالون
يقصون على
النبي صلى
الله عليه
وسلم الرؤيا:
أنها في
الليلة
السابعة من العشر
الأواخر،
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم: (أرى
رؤياكم قد
تواطت في
العشر
الأواخر، فمن
كان متحريها
فليتحرها من
العشر
الأواخر).
[-1156-] İbn Ömer (r.a.) şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
zamanında iken bir rüya gördüm. Elimde bir parça ipek vardı. Cennette hangi tarafa
ve nereye gitmek istesem elimdeki ipek parçası oraya uçuyordu. İki kişi gelerek
beni ateşe götürmek istediler. Bir melek o iki kişiyi alarak "Korku yok,
onu serbest bırakın" dedi.
[-1157-] (İbn Ömer devamla diyor ki) Hafsa, rüyalarımdan birini Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e anlattı.
Nebi şöyle dedi: "Abdullah ne iyi adamdır. Bir de geceleri namaz
kılsaydı!"
Bundan sonra Abdullah geceleri hep namaz kılardı.
[-1158-] (İbn Ömer devamla diyor ki): Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
Ramazan'ın son on gününün yedincisinde iken ashabı ona rüyalarını o kadar
anlattılar ki bunun üzerine şöyle buyurdu: "Görüyorum ki rüyalarınız
Ramazan'ın son on gününde birleşmektedir. Sizden kadir gecesini araştıran kişi,
onu son on günde araştırsın.
Tekrar: 2015, 6991
AÇIKLAMA: İbn Battal şöyle demiştir: Allah,
Peygamberi'nin dili ile uykusundan, Rabbinin birliğini dile getirmek, mülkün
ona ait olduğunu kabul etmek, nimetler için hamd etmek suretiyle nimetlerini
itiraf etmek, tesbih etmek suretiyle O'nu kendisine yakışmayan şeylerden
tenzih etmek, tekbir getirerek O'na boyun eğmek, güç ve kudretten aciz olduğunu
ancak Allah'ın yardımıyla bunlara sahip olabileceğini söyleyerek gücü O'na
teslim etmek suretiyle uyanan kimsenin dua ettiği zaman duasını kabul edeceğini,
namaz kıldığında namazının kabul edileceğini vaad etmiştir. Kendisine bu
hadisin ulaştığı kimsenin bununla amel etmeyi bir ganimet bilmesi, Yüce Rabbi
için niyetini halis kılması uygun olur.
İbnü'l-Müneyyir el-Haşiye isimli eserinde şöyle demiştir: Hadiste
namazın kabul edilmesinden bahsedildiği halde Buharî'nin konu başlığına
"namazın fazileti" ibaresini koymasının sebebi şudur: Namaz ister
başkasından daha faziletli olsun ister olmasın, namazın kabul edilmesi onun
sahih olmasının gereğidir. Çünkü bu durumda namazın kabul edilmesi konusundaki
ümit diğer konumlardan daha fazladır. Böyle olmasaydı, Nebi'in (s.a.v.)
sözünün anlamı olmazdı. Ümidin yakınlığı sebebiyle bu vakit diğerlerinden
ayrılmış ve bunun için fazilet sabit olmuştur. Görüldüğü kadarıyla burada kabul
ile "namazın sahih olması"ndan öte bir anlam kasdedilmektedir.
Davûdî de bu konuda özetle şunları söylemiştir: Allah, yaptığı
iyiliğini kabul ettiği kimseye azap etmez.
Çünkü O işlerin sonunu bilir, bir şeyi önce kabul edip sonra iptal etmez.
Kişinin ameli iptal olunmaktan emin olunca kişi de azaptan emin olur. Bu
sebeple Hasan-ı Basrî şöyle demiştir: 'Allah'ın benim bir tek secdemi kabul
ettiğini bilmeyi ne kadar çok isterdim".
Buharî'nin ravîlerinden Ebû Abdullah el-Firebrî şöyle demiştir:
Bu hadiste geçen zikri geceleri uyandığımda okudum sonra uyudum. Rüyamda birisi
gelerek bana şu ayeti okudu: "Onlar, sözün en güzeline yöneltilmişler,
övgüye layık olan Allah'ın yoluna iletilmişlerdir.[Hacc 24]
İbn Battal şöyle demiştir: Ebu Hureyre'nin "bir kardeşiniz
batıl söz söylemez" sözü, güzel sözün övüldüğü gibi güzel şiirin de
övüleceğini göstermektedir.