باب: ما يجوز
من التسبيح
والحمد في
الصلاة للرجال.
3. Namazda Erkeklerin Tesbih Ve Hamd Etmelerinin Caiz Olması
1143 - حدثنا
عبد الله بن
مسلمة: حدثنا
عبد العزيز بن
أبي حازم، عن
أبيه، عن سهل
رضي الله عنه
قال: خرج
النبي صلى
الله عليه
وسلم يصلح بين
بني عمرو بن
عوف، وحانت
الصلاة، فجاء
بلال أبا بكر
رضي الله
عنهما فقال:
حبس النبي صلى
الله عليه وسلم،
فتؤم الناس؟
قال: نعم، إن
شئتم، فأقام بلال
الصلاة،
فتقدم أبو بكر
رضي الله عنه
فصلى، فجاء
النبي صلى
الله عليه
وسلم يمشي في
الصفوف يشقها
شقا، حتى قام
في الصف
الأول، فأخذ
الناس
بالتصفيح،
قال سهل: هل
تدرون ما
التصفيح؟ هو
التصفيق،
وكان أبو بكر
رضي الله عنه
لا يلتفت في
صلاته، فلما
أكثروا
التفت، فإذا
النبي صلى
الله عليه
وسلم في الصف،
فأشار إليه
مكانك، فرفع
أبو بكر يديه،
فحمد الله، ثم
رجع القهقرى
وراءه، وتقدم النبي
صلى الله عليه
وسلم فصلى.
[-1201-] Sehl r.a. şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ben-î
Amr ibn Avf kabilesinin arasını düzeltmek için gitti. (Bu arada) namaz vakti
geldi. Bilal, Ebu Bekir'e gelerek: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
gelemedi, sen imamlık yapar mısın?" dedi. Ebu Bekir: "Evet isterseniz
yaparım" dedi. Bilal namaz için kamet getirdi, Ebu Bekir de imamlığa
geçerek namaza başladı.
(Namaz devam ederken) Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem geldi ve
birer birer safları yararak en ön saf'a kadar geldi. İnsanlar bunun üzerine
ellerini çırpmaya başladılar.
(Konuşmanın burasında) Sehl yanındakilere şöyle sordu: Siz
"tasfih"in ne olduğunu bilir misiniz? O el çırpmaktır" dedi.
(Daha sonra Sehl şöyle devam etti): Ebu Bekir namazda kıbleden başka yöne
bakmıyordu. İnsanlar çokça ellerini çırpmaya devam edince Ebu Bekir döndü. Bir
de baktı ki Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem saf'ta duruyor. Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem o'na "yerinde kal" anlamında işaret etti. Ancak Ebu
Bekir r.a. ellerini kaldırarak Allah'a hamd etti, sonra yavaşça arkaya geçti.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem öne geçerek namaz'ı kıldırdı.
AÇIKLAMA: İbn Reşîd şöyle demiştir: Buharî namazda İken
tesbih ve hamd'İ erkekler ile sınırlamıştır. Çünkü ona göre kadınların bunu
yapması meşru değildir. Bundan sonraki konu başlığını "el çırpmak kadınlar
içindir" şeklinde koymak suretiyle buna işaret etmiştir.
Hadisten Çıkan
Sonuçlar
1- Hadiste yer alan hususlardan bazıları şunlardır; Namaz ilk
vaktinde kılınmayıp, ertelenebilir.
2- Vakti girdiğinde namazı derhal kılmak, düzenli imamı
beklemekten daha evladır. Ancak cemaatin nzası bulunduğunda önlerine imam
olarak geçilebilir. Bu, Hz. Ebu Bekir'in, cemaatin en faziletli kişisinin
kendisi olduğunu bildiği halde "isterseniz" demesinden
anlaşılmaktadır.
3- Namazda sağa-sola dönmek namazı bozmaz.
4- Bir kimsenin başına gelen bir olaydan dolayı namazda
"sübhanallah" veya "elhamdülillah" demesi, namazı bozmaz.
باب: من سمى
قوما، أو سلم
في الصلاة على
غير مواجهة،
وهو لا يعلم.
4. (Hükmünü) Bilmeksizin Namaz Kılan Bir İnsana Seslenmek Veya
Onun Yüzüne Karşı Selam Vermek
حدثنا
عمرو بن عيسى:
حدثنا أبو عبد
الصمد، عبد
العزيز بن عبد
الصمد: حدثنا
حصين بن عبد
الرحمن، عن
أبي وائل، عن
عبد الله بن
مسعود رضي
الله عنه قال:
كنا
نقول: التحية
في الصلاة،
ونسمي، ويسلم
بعضنا على
بعض، فسمعه
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
فقال: (قولوا
التحيات لله،
والصلوات
والطيبات،
السلام عليك
أيها النبي
ورحمة الله وبركاته،
السلام علينا
وعلى عباد
الله الصالحين،
أشهد أن لا
إله إلا الله،
وأشهد أن
محمدا عبده
ورسوله،
فإنكم إذا فعلتم
ذلك، فقد
سلمتم على كل
عبد لله صالح،
في السماء
والأرض).
[-1202-] Abdullah İbn Mes'ud r.a. şöyle demiştir: Biz namaz kılarken
"ettahiyyat"ı okur, bu sırada selam vereceğimiz meleklerin isimlerini
söyler, birbirimize selam verirdik. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunu
işitince şöyle buyurdu: "Şöyle deyiniz: et-Tahiyyatu lillahi ve's-salevatu
ve't-tayyibat. Esselamu aleyke eyyuhe'nnebiyyu ve rahmetullahi ve berakatuhu.
es-selamu aleyna ve ala ibadillahi's-salihin.
Şayet bunu söylerseniz Allah'ın gökte ve yerde bulunan bütün salih
kullarına selam vermiş olursunuz."
AÇIKLAMA: Buharî'nin konu başlığından kastı, sayılardan
herhangi birinin namazı bozmadığını belirtmektir. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem onlara namazı tekrar
kılmalarını emretmemiş, yalnızca bundan sonra ne yapacaklarını öğretmiştir.
Ancak buna şu şekilde itiraz edilebilir: Hükmün mevcut olmasından
önce hükmü bilmeyen kişinin durumu ile, hükmün mevcut olmasından sonra hükmü
bilmeyen kişinin durumu aynı değildir. Yukarıdaki fiilleri yapan kişilerin
bunu. bilmemeleri uzak bir ihtimaldir. Çünkü ilk anda anlaşıldığına göre bu
onlar nez-dinde yerleşik bir dînî hükümdü. Ancak sonradan neshedilmiştir.
Aralarında bu açıdan fark vardır.
Konu başlığında bunun caiz veya batıl olduğunu gösteren açık bir
ifade yoktur. Bu konuda bir karışıklık olduğu için Buharî buna dair bir şey
söylememiştir.