SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

EBVABU-SEHV

<< 615 >>

EK SAYFA-2 – 615-3

باب: من يكبر في سجدتي السهو.

5. Sehiv Secdelerinde Tekbir Getirmek

 

حدثنا حفص بن عمر: حدثنا يزيد بن إبراهيم، عن محمد، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال: صلى بنا النبي صلى الله عليه وسلم إحدى صلاتي العشي - قال محمد: وأكثر ظني العصر - ركعتين، ثم سلم، ثم قام إلى خشبة في مقدم المسجد، فوضع يده عليها، وفيهم أبو بكر وعمر رضي الله عنهما، فهابا أن يكلماه، وخرج سرعان الناس، فقالوا: أقصرت الصلاة؟ ورجل يدعوه النبي صلى الله عليه وسلم ذا اليدين، فقال: أنسيت أم قصرت؟ فقال: (لم أنس ولم تقصر). قال: بلى، قد نسيت. فصلى ركعتين، ثم سلم، ثم كبر، فسجد مثل سجوده أو أطول، ثم رفع رأسه فكبر، ثم وضع رأسه فكبر، فسجد مثل سجوده أو أطول، ثم رفع رأسه وكبر.

 

[-1229-] Ebu Hureyre r.a. şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öğleden sonra kılınan namazlardan birini iki rekat kıldırdı. Sonra selam verdi. Ardından mescid'in ön tarafındaki bir tahtanın yanında ayakta bekledi, elini onun üzerine koydu. Mesciddekiler arasında Ebu Bekir ve Ömer de vardı. Onlar Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile (namazı İki rekat kıldırması konusunda) konuşmaktan çekindiler. Cemaat'ten acele olarak ayrılmak isteyenler "namaz kısaldı" diyerek mescid'den çıktılar.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın "Zü'l-yedeyn" diye adlandırdığı bir sahabî Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: "Sen mi unuttun, yoksa namaz mı kısaldı?" diye sordu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’i: "Ne ben unuttum, ne de namaz kısaldı" dedi. Zü'l-yedeyn: "O halde evet galiba sen unuttun" dedi. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem iki rekat daha kıldırdı, sonra selam verdi, sonra tekbir getirdi ve namazdaki secdeleri gibi yahut daha uzun bir secde yaptı, sonra başını kaldırdı tekrar tekbir getirerek başını secdeye koydu. Diğer secdeler gibi yahut daha uzun secde yaptı sonra başını kaldırıp tekbir getirdi.

 

Hadisi rivayet eden Muhammed şöyle demiştir: "Öyle zannediyorum ki bu ikindi namazıydı.'

 

 

حدثنا قتيبة بن سعيد: حدثنا ليث، عن ابن شهاب، عن الأعرج، عن عبد الله بن بحينة الأسدي، حليف بني عبد المطلب:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قام في صلاة الظهر وعليه جلوس، فلما أتم صلاته سجد سجدتين، فكبر في كل سجدة وهو جالس قبل أن يسلم، وسجدهما الناس معه، مكان ما نسي من الجلوس.

تابعه ابن جريج، عن ابن شهاب: في التكبير.

 

[-1230-] Abdullah İbn Buhayne el-Esedî şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem öğle namazında oturması gereken yerde (ikinci rekatta) ayağa kalktı. Namazını tamamlayınca iki secde yaptı ve selam vermeden önce otururken her bir secde için bir secde yaptı. Ona uyanlar da onunla birlikte secde ettiler. (Resulullah) bunu oturmayı unuttuğu için yaptı.

 

 

AÇIKLAMA:     Selamdan sonra sehiv secdesi yapılması halinde bunun için ihram (iftitah) tekbiri gerekir mi yoksa secde tekbiri ile yetinilir mi? Çoğunluk secde tekbirinin yeterli olduğu görüşünü benimsemiştir. Hadislerin çoğunluğundan ilk anda anla­şılan da budur.

 

Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'in Nebi'e Sallallahu Aleyhi ve Sellem  karşı olan saygı ve hürmetleri baskın geldiği için onlar Nebi’in fiiline itiraz etmediler. Zülyedeyn'de ise ilmi öğrenmek özelliği baskın geldiği için o Hz. Pey­gamber'e bunu sordu.

 

Zülyedeyn'İn soruyu sorma şekli sahabenin takva ve Rasulullah'a (s.a.v.) karşı olan saygılarını ve dindeki hassasiyetlerini ortaya koymaktadır. Çünkü onlar Hz. Pey-gamber'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem  bilgisiz olarak bir şey yaptığı kanaatinde asla olma­dılar. Bundan dolayı Nebi'e bunu sormaktan çekindiler. Zülyedeyn ise olayı anlamak için sordu. Çünkü söz konusu dönem neshin mümkün olduğu bir dönemdi.

 

Nebi'in (s.a.v.)"Ne ben unuttum ne de namaz kısaldı" sözü şu görüşte olanların lehine delil olmaktadır: "Hüküm koyma ile ilgili konularda da peygam­berler için unutmak mümkündür." Kadı İyaz sözlü tebliğde unutmanın söz konu­su olamayacağını, görüş ayrılığının yalnızca fiillerle ilgili olduğunu söylemişse de onun bu görüşü eleştirilmiştir. Evet, unutmanın peygamberler için mümkün olduğunu kabul edenler de peygamberin bu halde bırakılmayacağını, hemen veya daha sonra unuttuğunun ortaya çıkacağını söylemişlerdir. Nitekim bu ha­diste de olduğu gibi Nebi "Ne ben unuttum ne de namaz kısaldı" de­dikten sonra, unuttuğu ortaya çıkmıştır.

 

Nebi'in (s.a.v.) "Ne ben unuttum" sözü, hakikatte değil kendi kanaatine göre unutmadığını belirtmektedir. Bundan, kesin bilginin bu­lunmadığı durumda inancın onun yerine geçeceği anlaşılmaktadır.

 

Nebi'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem  unutması, aynı durumla karşılaşan bir kimsenin ne yapacağını belirtmek için şer'i hükmün açıklanması içindir.