SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CENAİZ

<< 635 >>

باب: زيارة القبور.

31. KABİRLERİN ZİYARET EDİLMESİ

 

حدثنا آدم: حدثنا شعبة: حدثنا ثابت، عن أنس بن مالك رضي الله عنه قال:

 مر النبي صلى الله عليه وسلم بامرأة تبكي عند قبر، فقال: (اتقي الله واصيرري) قالت: إليك عني، فإنك لم تصب بمصيبتي، ولم تعرفه، فقيل لها: إنه النبي صلى الله عليه وسلم، فأتت باب النبي صلى الله عليه وسلم، فلم تجد عنده بوابين، فقالت: لم أعرفك، فقال: (إنما الصبر عند الصدمة الأولى).

 

[-1283-] Enes İbn-İ Malik r.a. şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir kabrin başında ağlayan bir kadının yanına uğradı ve ona  "Allah'tan kork ve sabret" dedi. Kadın: "Ben'den uzak dur. Benim başıma gelen musibet senin başına gelmiş değildir" dedi. Kadın'a  "O Nebi idi" denilince kadın derhal Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in evine geldi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in evinde kapıcıların (kapıda bekleyen hiç kimsenin) bulunmadığını gördü. (Onun huzuruna girerek) şöyle dedi: "Ben seni tanıyamadım (Ey Allah'ın Resulü!)." Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de ona şöyle buyurdu: "Sabır, musibet'in darbesini ilk yediğin anda göstereceğin davranıştır."

 

 

AÇIKLAMA:     Bu bölümde kabir ziyaretinin meşruiyeti konusu ele alınmaktadır. Bunun hükmü konusunda görüş ayrılığı bulunduğu için Buharî bunu açıklamamıştır., Anlaşıldığı kadarıyla bunun caiz olduğunu açık olarak ifade eden hadisler Bu-harî'nin şartlarına uygun olmadığı için kitabına almamıştır.

 

Müslim'in Büreyde'den rivayet ettiği hadiste, kabir ziyaretiyle ilgili yasağın neshedildiği şu şekilde bildirilmektedir: "Ben sizin kabirleri ziyaret etmenizi ya­saklamıştım. Artık ziyaret ediniz." Ebu Davud ve Nesaî, Enes'ten rivayet ettikleri hadiste şu ifadeyi de zikretmişlerdir; "Çünkü kabirleri ziyaret etmek ahireti hatır­latır."

 

Hakim'in rivayet ettiği hadiste şöyle denilmektedir: "(Kabirleri ziyaret etmek) kalbi yumuşatır, gözü yaşartır. Sizler kabirleri ziyaret ettiğinizde kötü sözler söy­lemeyin."

 

Erkeklerin Kabirleri Ziyaret Etmesinin Hükmü

 

Nevevî, Abderî ve Hazimî ve bunlar dışındaki bazı alimleri takip ederek şöy­le demiştir: "alimler erkeklerin kabirleri ziyaret etmesinin caiz olduğunda ittifak etmişler ve bunu mutlak olarak dile getirmişlerdir.

 

Ancak bu, itiraza açıktır. Çünkü İbn Ebî Şeybe ve diğer hadisçiler İbn Sîrîn, İbrahim en-Nahaî ve Şa'bî'nin bunu mutlak olarak mekruh gördüklerini rivayet etmiştir. Hatta Şa'bî şöyle demiştir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yasakla­mamış olsaydı kızımın kabrini ziyaret ederdim."

 

Anlaşıldığı kadarıyla bunu mutlak olarak caiz görenler, yukarıda adı geçen­lerden sonra Müslümanlar arasında yerleşik hale gelen uygulamayı dikkate al­mışlardır. Adı geçen kimselere de ziyaret yasağını kaldıran hadisler ulaşmamıştır.

 

Kadınların Kabirleri Ziyaret Etmesinin Hükmü

 

Kadınların kabirleri ziyareti konusunda ihtilaf edilmiştir. (Bu konudaki farklı görüşler şöyledir): Kadınlar, kabir ziyareti konusundaki genel İznin kapsamına dahildir. Bu, çoğunluğun görüşüdür ve bu, fitneden emin olunması durumunda geçerlidir. Bu konudaki hadis de kadınların kabirleri ziyaret etmesinin caiz olduğu görüşünü desteklemektedir. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kadının kabrin ya­nında oturmasına karşı çıkmamıştır. Onun bunu onaylamış olması, (caiz oldu­ğunu gösteren) bir delildir. Bu İznin kadın ve erkekleri kapsadığı görüşünü kabul edenlerden biri de Hz. Aişe'dir. Hakim'in rivayetine göre Ebu Müleyke Hz. Aişe'nin, kardeşi Abdurrahman'ın kabrini ziyaret ettiğini görmüş ve ona "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunu yasaklamamış mıydı?" diye sormuş, Hz. Aişe "Evet, yasaklamıştı, ancak sonradan ziyaret etmeyi emretti" demiştir.

 

İzin yalnızca erkeklere özgüdür. Kadınların kabirleri ziyareti caiz değildir. Şeyh Ebu İshak el-Mühezzeb'de bu görüşü kabul etmiş ve "kadınların cenazeleri takip etmesi" konusunda geçen Abdullah İbn Amr'dan rivayet edilen hadisi ve "Allah kabirleri çokça ziyaret eden kadınlara lanet etsin" hadisini delil getirmiştir. Bu son hadisi Tirmizî, Ebu Hüreyre'den rivayet etmiş ve sahih olduğunu söylemiştir. İbn Abbas ve Hassan Ibn Sabit'ten rivayet edilen hadisler de bunu desteklemektedir.

 

Kadınların kabirleri ziyaretini mekruh görenler bu mekruhluğun tenzihen mi tahrimen mi olduğunda ihtilaf etmişlerdir.

 

Kurtubî şöyle demiştir: Bu lanet yalnızca kabirleri çokça ziyaret eden kadınlar hakkında söz konusudur. Çünkü kullanılan İfade bunu gerektirmektedir. Kabirleri çokça ziyaret eden kadınların lanetlenmelerinin sebebi; bu ziyaretlerin yol açabileceği kocanın hakkının zayî edilmesi, açılıp saçılma, kabirlerin yanında bağırıp çağırma gibi durumlardır.

 

Bu konuda şu söylenebilir: "Bunlardan emin olunduğunda kadınların kabirleri ziyaret etmesine bir engel yoktur. Çünkü erkekler de kadınlar da ölümü hatırlamaya muhtaçtır."

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kadına "Allah'tan kork" demesi hakkında Kurtubî şöyle demiştir: "Anlaşıldığı kadarıyla kadının ağlamasında, bağırıp-çağırma vb. gibi normalin ötesinde bir durum söz konusuydu. Bu sebeple Nebi s.a.v. ona Allah'tan korkmasını emretti."

 

Ben (Ibn Hacer) derim ki: Yahya İbn Ebî Kesir'den rivayet edilen şu ifade de bunu desteklemektedir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, kadından çirkin bir söz çıktığını duydu. Bunun üzerine kadının yanına gidip durdu."

 

Tîbî şöyle demiştir: "Allah'tan kork’’ ifadesi "sabret" sözüne giriş hazırlık olarak söylenmiştir. Adeta Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle demek istemiştir: "Sabretmediğin takdirde Allah'ın azabından kork. Sevap kazanabilmen için sabırsızlık gösterme."

 

Müslim'in rivayetine göre, Nebi s.a.v.'e "Benden uzak dur. Benim başıma gelen musibet senin başına gelmiş değildir" diyen kadın, kendisi ile konuşan kişinin Nebi s.a.v. olduğunu anladığı anda utancından ve Nebi s.a.v.'e karşı yaptığı bu saygısızlıktan dolayı üzüntüden neredeyse ölecekti.

 

"Nebi s.a.v.'in evinde kapıcıların bulunmadığını gördü" ifadesi hakkında Zeyn İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: Bu cümle, kadının Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i tanımama gerekçesini ifade etmektedir. Çünkü Nebi s.a.v. kapısında bekçi bekletme kudretine sahip olduğu halde bunu yapmamıştır. Bu tabiatta olan bir kişinin, krallar ve büyük yönetici şahsiyetlerin yaptığı gibi, insanları kendisinin arkasında yürütmeyeceği bellidir. Bu sebeple kadın İçinde bulunduğu üzüntü ve ağlama halinin de tesiriyle Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i tanıyamamıştır.

 

Tîbî şöyle demiştir: Kadına kendisi ile konuşan kişinin Nebi s.a.v. olduğu bildirildiğinde kadın içinde büyük bir korku ve ürperti hissetmiş, Nebi s.a.v.'in tıpkı krallar gibi evinin önünde kapıcıların bulunduğunu, kendisinin onun huzuruna girmelerine izin vermeyeceğini düşünmüş, oysa işin düşündüğünün aksine olduğunu görmüştür.

 

"Sabır, musibetin darbesini ilk yediğin anda göstereceğin davranıştır" sözünün anlamı şudur: İnsanın başına bir musibet geldiğinde kalbe ilk anda hücum eden duygu sabırsızlık göstermektir (sızlanmaktır). İşte bu anda gösterilecek sabır, kişinin sevap almasına sebep olacak olan kamil sabırdır.

 

Hattabî şöyle demiştir: Bu sözün anlamı şudur: Sahibinin övülmesine sebep olan sabır, musibet ile ilk karşılaşıldığı anda gösterilen sabırdır, sonradan gösterilen değil. Çünkü günler geçtikçe kişi teselli olur (acısı diner).

 

Hattabî, başka alimlerden kişinin uğradığı musibet sebebiyle sevap alamayacağını nakletmiştir. Çünkü musibete uğramak, kişinin kendi fiili değildir. Kişi yalnızca musibete uğraması durumunda güzelce sabır ve sebat gösterirse sevap alır.

 

İbn Battal şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem  bu sözü ile kadının hem yakınının ölmesi hem de sevaptan mahrum kalma musibetlerini ayna anda yaşamamasını kasdetmiştir.

 

Tîbî şöyle der: Nebi s.a.v.'in bu sözü kadının "Ben seni tanımamıştım" sözü üzerine hikmetli bir üslup ile söylenen bir sözdür. O sallallahu aleyhi ve sellem  adeta şöyle demektedir: "Özür dilemeyi bırak. Çünkü ben Allah'ın rızası dışındaki bir şey sebebiyle öfkelenmem. Sen kendi nefsine bak."

 

Zeyn İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kadına bu şekilde cevap vermesinin amacı şudur: Kadın, içinde bulunduğu üzüntülü durumda iken söylediği sözden özür dilemek ve onun emrettiği takva ve sabra itaat ettiğini göstermek için geldiğinde Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona bu sabrın ilk başta gösterilmesi gerektiğini, sevap kazanmaya sebep olanın da bu olduğunu açıklamıştır.

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar

 

1- Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in alçakgönüllülüğü, cahillere karşı yu­muşak davranması,

2- Musibete uğrayan kişiye hoşgörülü davranmak, onun özrünü kabul et­mek,

3- Iyiliği emretme ve kötülüğü yasaklamayı her durumda sürdürmek,

4- Hakim’in, insanların ihtiyaç duyduğu zaman kendisine müracaat etmelerini engelleyecek şekilde bekçilerinin olması uygun değildir.

 

5- Kendisİne bir İyilik emredilen kişi, emredenin kim olduğunu bilmese bile onu kabul etmelidir.

6- Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sabırla birlikte Allah'tan korkmayı emretmesi gösteriyor ki sabırsızlık göstermek yasaklanan davranışlardandır.

 

7- İnsanlara nasihat etme ve öğüt verme konusunda sıkıntılara tahammül etmeye teşvik,

8- Söylenen söz, söylenmesi kasdedilen kişiye yönelmemişse bunun bir etkisi yoktur.

9- Kabir ziyareti, ziyaretçi erkek olsun kadın olsun, ziyaret edilen Müslüman olsun kafir olsun caizdir. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kadına ziyaret ettiği kişinin Müslüman olup olmadığını sormamıştır.

 

Nevevî şöyle demiştir: Çoğunluk bunun kesin olarak caiz olduğunu söyle­miştir. Havî yazarı (Maverdî) ise "Kafirin kabrini ziyaret etmek caiz değildir" demiştir. Bu, yanlıştır.

 

Maverdî'nin delili "Onun kabrinin başında durma [Tevbe, 84] ayetidir. Bu ayeti buna delil getirmenin itiraza açık olduğunda şüphe yoktur.