SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CENAİZ

<< 680 >>

باب: ما قيل في أولاد المشركين.

92. Müşriklerin Çocukları Hakkında Söylenenler

 

حدثنا حبان: أخبرنا عبد الله: أخبرنا شعبة، عن أبي بشر، عن سعيد بن جبير، عن ابن عباس رضي الله عنهم قال:

 سئل رسول الله صلى الله عليه وسلم عن أولاد المشركين، فقال: (الله، إذ خلقهم، أعلم بما كانوا عاملين).

 

[-1383-] İbn Abbas r.a. şöyle dedi: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e müşriklerin çocukları hakkında soru soruldu. O Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Allah onları yarattığında onların ne işleyeceklerini en iyi bilir" buyurdu.

 

Tekrar: 6597

 

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب، عن الزهري قال: أخبرني عطاء بن يزيد الليثي: أنه سمع أبا هريرة رضي الله عنه يقول: سئل النبي صلى الله عليه وسلم عن ذراري المشركين فقال: (الله أعلم بما كانوا عاملين).

 

[-1384-] Ebu Hureyre r.a. şöyle dedi: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e  müşriklerin çocukları hakkında soru soruldu. O Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Allah onların ne işleyeceklerini en İyi bilir" buyurdu.

 

Tekrar: 6598, 6600

 

 

حدثنا آدم: حدثنا ابن أبي ذئب، عن الوهري، عن أبي سلمة بن عبد الرحمن، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال: قال النبي صلى الله عليه وسلم (كل مولود يولد على الفطرة، فأبواه يهودانه، أو ينصراه، أو يمجسانه، كمثل البهيمة تنتج البهيمة، هل ترى فيها جدعاء).

 

[-1385-] Ebu Hureyre r.a. şöyle dedi: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Her çocuk fıtrat üzerine doğar. Sonra ana-babası onu Yahudi, Hristiyan yahut ateşperest yapar. Nitekim her hayvan'ın yavrusu organları tam olarak doğar. Hiç yavrunun burnunda, kulağında eksik bir şey görüyor musunuz?

 

 

AÇIKLAMA:     Alimler gerek eskiden gerekse yakın zamanlarda bu konuda farklı görüşler İleri sürmüşlerdir. Bu konulardaki görüşlerin bir kısmı şöyledir:

 

a.) Müşriklerin çocuklarının durumu Allah'ın dilemesine bağlıdır. Bu görüş iki Hammad (Hammad İbn Süleyman, Hammad İbn Seleme), İbnü'l-Mübarek ve İshak'tan rivayet edilmiştir. Beyhakî, el-Hikad adlı kitabında Şafiî'den, kafirlerin çocukları ile ilgili olarak bu görüşü rivayet etmiştir.

 

İbn Abdilberr ise şöyle der: "Malik'in söylediklerinden de bu sonuç çıkmak­tadır. Ona göre bu meselede açık bir nass yoktur. Ancak Malik'in öğrencileri Müslümanların çocuğunun cennette olduğunu, kafirlerin çocuklarının durumu­nun ise Allah'ın dilemesine bağlı olduğunu ifade etmişlerdir. Bunun delili şu hadistir: "Allah onların (yaşamış olsalardı) ne amel edeceklerini en iyi bilendir."

 

b.) Müşriklerin çocukları, ana babalarına bağlıdır. Buna göre Müslümanların çocukları .cennetlik, kafirlerin çocukları ise cehennemliktir.

 

c.) Onlar, cennet ile cehennem arasında bir berzahtadırlar. Çünkü onlar cennete gitmelerini gerektirecek İyilikler yapmadıkları gibi, cehenneme gitmele­rini gerektirecek kötülükler de yapmamışlardır.

 

d.) Onlar cennetliklere hizmet edeceklerdir.  Bu konuda Ebu Davud et-Tayalisî ve Ebu Ya'la Enes'ten zayıf bir hadis rivayet etmişlerdir.

 

e.) Onlar toprak olacaklardır.

 

f.) Onlar cehennemliktir. Bu görüşü Kadı lyaz, Ahmed İbn Hanbel'den riva­yet etmiştir. İbn Teymiye bu rivayeti hatalı bulmuş ve İmam Ahmed'in böyle bir görüşünün bulunmadığını, bunun onun bazı öğrencilerine ait olduğunu söyle­miştir.

 

g.) Onlar ahiret gününde imtihan edileceklerdir. Onlar için bir ateş yükselti­lecek, bu ateşe girenler için ateş serinlik ve selamet olacak, girmeyenlere ise azap edilecektir. Bunu Bezzar rivayet etmiştir. Beyhakî el-İ’tikad adlı kitabında bunun doğru görüş olduğunu rivayet etmiştir. Bu görüşe şu eleştiri getirilmiştir: "ahiret yükümlülük yeri değildir. Bu sebeple orada amel işleme ve imtihan söz konusu değildir." Bu eleştiriye şu cevap verilmiştir: "Bu, İnsanların cennet ve cehenneme gitmesinden sonradır. Ancak mahşer meydanında imtihanın olmasına bir engel yoktur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "O gün gerçek ortaya çıkacak. Secdeye davet edilecekler ancak, buna güç getiremeyeceklerdir [Kalem 42]Sahihayn'da rivayet edildiğine göre insanlara secde etmeleri emredilecek, münafığın sırtı dümdüz kalacak, secde edemeyecektir.

 

h.) Müşriklerin çocukları cennetliktir. Bu, "Bir Çocuğu ölen Kişinin Durumu" konusunda geçmişti. Nevevî şöyle demiştir: Muhakkik alimlerin kabul ettiği ter­cihe şayan ve sahih görüş budur. Çünkü Yüce Allah: "Biz bir resul gönderme­dikçe azap edecek değiliz [İsra 15] buyurmuştur. Akıllı kişiye davet ulaşmadığında o bile sorumlu olmuyorsa, akıllı olmayan kimse hiç sorumlu olmaz. Diğer bir delil de bu konuda zikredilen Semure hadisidir.

 

ı.) Bu konuda tevakkuf edilir.

 

İ.) Bu konuda görüş belirtilmez.

 

Son iki şık arasında ince bir fark vardır.

 

İbn Kuteybe şöyle demiştir: "Allah onların ne işleyeceklerini en iyi bilir’’ ifadesi, eğer yaşasalardı neler işleyeceklerini bilir. Dolayısıyla siz bu konuda bir hüküm vermeyin, demektir.

 

Bir başkası İse şöyle demiştir: Bu İfade şu anlama gelir "Allah onların bir şey işlemeyeceğini bilir, bu sebeple onların bir şey işlemesi İçin onları dünyaya geri döndürmez" ya da Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem  bu İfade İle "var olmayan bir şeyin şayet var olsaydı nasıl olacağını Allah'ın bildiğini" söylemiştir. Bu şu ayete benzer: "(Cehennemlikler) dünyaya geri döndürülselerdi, daha Önce işledikleri kötülüklere geri dönerlerdi."

 

Her doğan çocuğun İslam fıtratı üzerine doğup sonradan ana-babası tarafından Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapıldığını söyleyen hadis, her çocuğun böyle olmadığı, bazılarının Müslüman kaldıkları gerekçesiyle bazılarınca anlaşılamamıştır. Bunun cevabı şudur: Bu hadiste, inkarcılığın doğan çocuğun zatî bir özelliği ve tabiatının gereği olmadığı ifade edilmekte, bunun haricî bir sebeple gerçekleştiği belirtilmektedir. Çocuk bu haricî sebepten kurtulursa hak üzere devam eder. Bu, hadiste geçen "fıtrat" ifadesi konusundaki doğru anlayışı destekleyen bir yorumdur.

 

 

Fıtrat Nedir?

 

Selef hadiste yer alan "fıtrat" kelimesinin yorumu konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.

 

En meşhur görüşe göre fıtrat, İslam'dır. İbn Abdilberr bu konuda şöyle der: Selefin çoğunluğu tarafından bilinen görüş budur. Alimler "Allah'ın insanları yarattığı fıtrata [Rum 30] ayetindeki fıtrat sözcüğünün "İslam" anlamına geldiği konu­sunda icma etmiştir. Kurtubî de el-Müfhim adlı eserinde bu görüşe meylederek şöyle demiştir: "Bunun anlamı şudur: Allah insanların gözlerini ve kulaklarını görülen ve duyulan şeyleri kabule elverişli yarattığı gibi, kalplerini de hakkı ka­bule elverişli bir şekilde yaratmıştır. Kalpler bu kabul ve bu ehliyet üzere devam ettiği sürece hakkı ve hak din olan İslam'ı İdrak eder. Hadisin devamı da bunu göstermektedir: "Nitekim her hayvanın yavrusu organları tam olarak doğar" Hayvanın yavrusu bu şekilde bırakılırsa kusurdan uzak olarak kalır. Ancak in­sanlar örneğin hayvanın kulağını kesmek vb. tasarruflarda bulunarak hayvanı asıl yaratıldığı şeklin dışına çıkarmaktadırlar. Bu, gerçek bir benzetme olup, ben­zetmenin yönü açıkça anlaşılmaktadır.